Kendine aynada bakıp şöyle söylemelisin : “Neden sadece %50ni veriyorsun? Senin sorunun ne?”
Kendini cezalandırman lazım.
Kendine şunu söylemelisin :
“Artık televizyon izlemek yok”
“Artık abur – cubur yok, tatlı yok”
Artık ‘hayır şimdi olmaz’ yok.”
“Şimdi gidip ağırlık kaldırıyoruz.”
“Artık alkol yok, şimdi olmaz, HAYIR, bununla şimdi başa çıkamam.”
Kendine şunu söylemelisin : “Kendime borcum var.”
Bir kere bile aynada kendi gözlerinin içine bakıp, “beni yarı yolda bırakan kişi BENİM” demedin!
O noktaya gelene kadar, sana ihanet eden sensin.
Hiçbir zaman denemedin. Yeterince cesur değilsin. Başkasını suçlamaya çalışıyorsun.
“Başarılı olmama sebebim patronum”.
Kendine aynada bakıp şöyle söyledin mi hiç :
“Zamanında yataktan kalkmıyorum.”
“İşe zamanında gitmiyorum.”
“İşte iken kendimi işe %120 vermiyorum.”
“Beni yarı yolda bırakan yine benim!”
Değişen ne? Ben değiştim. Mağduru oynamayı bıraktım.
“Başıma güzel şeyler gelmesini bekliyorum” demeyi bıraktım.
“Gidip savaşacağım.”
“Gidip çalışacağım.”
“Gidip bastıracağım.”
“Gidip öğreneceğim.”
“Gücümün sınırlarına dayanıp gereken ne ise yapacağım”.
Hergün, ama hergün, gücümün son damlasına kadar kaybeden değil kazanan olmak için çalışacağım.
Evliliğin nasıl olsun istiyorsun?
Oğlun nasıl olsun, kızın nasıl olsun istiyorsun?
Sağlığın nasıl olsun istiyorsun?
Finansal olarak ne istiyorsun?
Mesela, yılda ne kadar para kazanmak istiyorsun?
Nasıl bir araba kullanmak istiyorsun?
Nasıl bir hayat yaşamak istiyorsun?
Her sabah kazara oradaymış gibi uyanma. NE ISTIYORSUN?
Ve ne yapmak istediğini bulunca, doğal hayatının geri kalanını, yataktan kalkıp o istediğin şeyin peşinde koşmak için harca.
Tam potansiyeline ulaşmadan yaşamanın bir bahanesi yok.
Bahane yok.
“İşleri yarına bırakma” kavramına inanmıyorum.
O kavrama gerçekten inanmıyorum.
Avustralya’da iken, “işleri erteleyen ve yarına bırakan biri olduğunu söyleyen genç bir kadına sordum :
Bak, eğer sana “yarın sabah saat 5:00’te benimle buluşursan, sana 3 milyon Dolar vereceğim” desem. Ne yapardın?
Bana dedi ki “yarın sabah 4:59’da burada olurdum!”
“O 3 milyon doları almak için hazır olarak.”
Ben de dedim ki “bak, işleri yarına bırakmak diye birşey yok.”
Olay şu ki senin yaptıklarının senin için bir önemi yok.
Doğru mu? Senin için anlamlı değil.
Senin için önceliği veya acelesi yok.
Bir şeyin aciliyeti yoksa, onu sonra yaparsın.
Eğer senin için bir anlamı ve önemi yoksa, senin için bir önceliği de yok.
Yani senin yapman gereken, hayatını nasıl anlamlı ve önemli yaparsın, nasıl bir amaç bulursun?
Eğer bunları cevaplayabilirsen, sana söz veriyorum, erken kalkacaksın, erkenden orda olmak için koşacaksın ve o hedefini gerçekleştirmek için ne gerekiyorsa yapacaksın.
Miskinlik diye bir şey yok, senin amacsiz ve anlamsiz hayatin senin için önemli değil. Olay bu.
Antreman yaparak vücüdundaki endorfini, testosteronu, büyüme hormonunu, kalp hacmini,insülin hassasiyetini ve doğal katil hücreleri arttıracaksın.
Bu değişiklikler aşağıdaki sağlık sorunlarını önlemeye veya tedavi etmeye yardımcı olacaktır: Yüksek tansiyon, obezite, kalp hastalıkları, tip 2 diabet,uykusuzluk ve depresyon.
BOOM
Hala ikna olmadın mı?
Antreman yapmak seni daha zeki yapacaktır. Evet,zeki.
Beyne giden kan akışını arttırır.
Büyüme hormonunu arttırır,bu da yeni sinir hücrelerinin gelişmesini destekler.
Sinaptik plastisiteyi geliştirir, nöronların mesaj gönderip almasını sağlar.
Aşağıdaki gibi bilişe yardımcı olan beyin kimyasallarnı serbest bırakır: dopamin,glutamat,nörepinefrin ve serotonin.
Ayrıca zihinsel süreçlere yardımcı olan bir protein plan beyin kaynaklı norotrofik faktörü(BDNF) üretimini arttırır.
Ama,sadece bunun için sözümü tutmayın.
Git. Yap.
Biraz egzersiz yap ve zihninsel durumuna dikkat et.Daha bilinçli,daha keskin ve daha zeki hissedeceksin.
Bu gerçek.
Stress:İyi ve Kötü
Gelişmek için stresse ihtiyacımız var.
İyileşmek için bedenimizi ve zihnimizi zorlamamız gerekir.
Strese karşı ana fiziksel reaksiyonlarımızdan biri kortizol hormonunun vücuda salınmasıdır. Beyinde glikozun yapılabilmesi, depolanmış rezervlerden enerji üretilmesi ve enerjinin daha az acil ihtiyaçtan ziyade acil tehditlere odaklanması gibi birçok etkisi vardır. Ayrıca vücut boyunca kan akışını optimize etmek için kan basıncını arttırır.
Ama stres kötüdür de.
Çok fazla stres altındaysak ve kortizol vücutta sık sık salınırsa olumsuz etkileri başlar. Aynı uzun süre “kırmızı”da çalışan bir araba gibi.
Kortizol düzeyleri sürekli olarak yüksek kaldığında,bağışıklık sistemi baskı altına alınabilir, kan basıncını arttırır ve hipertansiyona neden olabilir,sürekli yüksek tansiyon kalbe ve damarlara zarar verir.
Aynı zamanda yağ birikimini teşvik edebilir ve hatta bazı seviyelerde kemil kaybına sebep olabilir.
Egzersiz bir stres şeklidir ve kortizolün salınmasına neden olur. Her nasılsa, egzersiz koşulları kaslar ve kalbi eğittiği gibi,vücuda da kortizolü uygun tepkide serbest bırakması ve kortizolü dengede tutması için eğitir.
Kortizolün aşırı düzeyde düzenli salınımı da overtraining için önemli bir faktör olabilir:bedeni çok zorladığımızsa aşırı kortizol yorgunluğa ve performans düşüklüğüne yol açar.
Bu yüzden bedeni ve zihmi çok fazla streslendirmemelisinizdir.Ama yine de zihnen ve bedenen gelişmek iççin streslenmelisiniz.
Red Pill üzerine yazılar yazdığımdan beri yaşları 18- 30 arasında değişen erkeklerden mesajlar alıyor, onlarla konuşuyorum. Bu erkeklerin büyük bir kısmı 18- 22 yaşlarında genç ve tecrübesiz erkekler. Bu yazıda, söz konusu erkeklerle olan sohbetlerimden edindiğim bilgilerle erkeklerin yaptığı yaygın hatalar üzerinde duracağım.
1- Hatun kişiyi özel zannetme: Neredeyse her erkek, hoşlandığı ya da birlikte olduğu kadını hayatında çok özel bir yere koymuş, ona olduğundan kat be kat daha fazla değer vermiştir. Bu, bize küçüklüğümüzden beri öğretilen ” kadınlar çiçektir” mitinin gelecekteki yansıması. Kadınlar masumdur, iyi kalplidir, aşık olunan kadın el üstünde tutulmalıdır inancı, medya ve popüper kültür tarafından sürekli zihinlerimize işlenen fakat gerçeklerle alakası olmayan saçma düşüncelerdir. Bunu bizzat kendiniz tecrübe etseniz de, bir sonraki kadının farklı olacağını, sadece yanlış kişiyle birlikte olduğunuzu düşünmeye aşırı meyillisiniz.
2- Seksi memleket meselesi haline getirme: Bu da yine erkeklerin çok takıldığı bir mevzu. Tamam, cinsellik önemli. Her sağlıklı erkeğin normal olarak yapması gereken bir şey fakat evli olmayan bir erkeğin düzenli seks hayatının olması zor. Sevgilisi olsa bile erkek, istediği her an, her yerde sekse ulaşamıyor. Çoğu erkek, sevgilisi varken bile düzenli seks yapamıyor. Yani sizin sandığınız gibi herkes tavşanlar gibi sevişirken siz 31’e mahkum değilsiniz. Ayrıca bu iş, yemek yemek, duş almak, uyumak kadar doğal bir şey. Hepiniz ilk cinsel deneyiminizi yaşadıktan sonra aslında seksin hiç de abartılacak bir şey olmadığını göreceksiniz.
3- Oyun korkusu ve çekinme: Bu da yine tecrübesiz erkeklerin çok sık yaptığı hatalardan biri. Sebebi ise çok basit: Karşınızdaki kadını ulaşılmaz, aşırı değerli görme ve kendini onun karşısında ezik hissetme. Buna hiç gerek yok. Karşınızdaki kadın dünya güzeli de olsa evde yalnızken pembe eşofmanları çekip dizi izleyen, sikindirik pop şarkılar dinleyen, kız kankalarıyla ayakkabı, çanta, survivor muhabbeti yapan ya da diğer kızları çekiştiren, tek derdi adam akıllı bir erkek bulup sevişmek olan, makyajsız haliyle sizde belki de hiçbir çekim oluşturmayacak basit bir hatun. Tabi ona sorsanız size ne kadar özel olduğundan bahsedecek, diğer hatunlardan üstün yanlarını sıralayacak. Sadece gülün ve geçin.
4- Her şeyi shit test sanma: Bu en çok karşılaştığım hatalardan biri. Erkekler, Red Pill’i alır almaz, reddedilemeyen, her kızın anında çekimine kapılacağı bir erkek olup çıkacağını sanıyor. Böyle bir şey yok, gençler. Okumak tek başına yetmez. Bolca tecrübe edeceksiniz. Sürekli diyorum: Hata yapacaksınız ve ders alacaksınız. Malesef işin kolayına kaçma insan doğasının en kötü özelliklerinden biri. Bu sebeple burayı okuduktan sonra %100 başarı yakalayacağını sanan erkekler, reddedilmeyi sıklıkla shit testle karıştırıyorlar. Bana yüz vermedi mi? Shit test. “Ya bi gider misin” mi dedi? Shit test. “Numarasını vermedi mi?” Shit test. Yok öyle bir şey. Her şey shit test değildir. Bazen reddedilirsiniz ve hatun tarafından istenmezsiniz. Bu da oyunun bir parçası. Bunu kabullenin ve bundan dolayı kendinizi ezmeyin. Her zaman oyunu kazanacaksınız diye bir şey yok. Bazen de kaybedeceksiniz ve başka biriyle yeniden başlayacaksınız.
Selam yoldaşlar. Bugün sizlere pornoyu bırakma sürecimi anlatacağım umarım sizlere de tecrübelerimin faydası dokunur (Tabii ki hiçbirimiz porno izlemiyoruz olm manyak mısınız?)
Öncelikle belirmeliyim ki bu süreç benim için çok da ideal geçmedi. Defalarca kez döndüm bu konuda kendime verdiğim sözlerden ama sonunda çözdüm. Defalarca kez bu son diye kalktım bilgisayarın başından ve sonra kendimi yine hunharca porno izlerken buldum.
Bağımlılık sürecim tam bir bataklıktı. Kesinlikle aşırı yoğun şekilde pornolar izledim hatta aranızda en extreme pornoları ben izlemişimdir. Compilationlar, throat bulge fuckingler, bimbo abuselar … pornhub da subscribe ettiğim kanallar vardı mesela (link verebilirim 😀 )
Neyse efendim gelelim bırakma sürecime. Bu kısım biraz karışık o yüzden yanlış, gedik varsa affola. Bırakmaya karar vermem bir travma üzerine oldu. Bir keresinden penisime neredeyse dokunmadan porno izleyerek boşaldığımı farkettim. Partnerimle olan seks sürem komik boyutlara inmişti. Bırakmak için zaman geldi de geçiyordu bile…
Noluyordu lan ? Dokunmadan boşalmak da ne ? Ararştırdıkça öğrendim ki artık beynim neredeyse tamamen görüntü odaklı çalışmaya başlamıştı, aşağıda olanlar onu bağlamıyordu. Mahvolmuştu adeta. Neyse ki öğrendim ki tedavi edilebilirmiş. Bunu da süreci parçalara bölerek yaptım.
İlk etapta izlediğim pornoların içeriğini kıstım. Rough porn içeriklerini yasakladım ama compilation vs vs soft pornoları iki hafta kadar izlemeye devam ettim. Sonraki adım ise compilation izlemeyi bırakmak oldu. Artık sadece içinde aynı kadının ve erkeğin bulunduğu pornoları izlemek vardı. Bu kısımlarda hiçbir zorluk yaşamadım çünkü beyin küçük değişikliklere alışıyordu hemen.
Bir buçuk ay kadar bu şekilde ilerledikten sonra haftada ayırdığım zamanı azalttım ilk etapta hafta da 8 saate yakın bir zaman harcadığımı hesapladım bunu aniden yarıya düşürdüm. Bu zaman kotasına uymak koşulu ile izlemeye devam ettim haftaların devamında bu süreyi de kıstım ve yarım saate düştü. Artık kendiliğinden daha az porno izler oldum günlerce izlemeyince çıldırmıyordum. Halbuki önceki zamanlarımda iki gün zor dururdum.
Ancak her şey çok düzgün değildi halen dördüncü günün sonunda çok fena izleyesim geliyor libidom tavan yapıyordu ders çalışırken falan. Aslında beynin aradığı şey dopamindi. Ben de kötü alışkanlıklarım arasında bir şeçim yapıp canım her porno istediğinde biraz olsun bilgisayarda oyun oynadım (maks 20 dk). Dopamin dopamindi ve bilgisayar oynamayı çok daha rahat bırakabiliyordum. Beynim de buna olumlu yanıt verdi. Oyun sonrasında porno izleyesim gelmiyordu. Bu şekilde haftalarca izlemeden idare ettim ve porno izlemek nüksettiğinde bilgisayar oynuyordum.
Son darbe olarak ise “nüksetme” olayını araştırdım ve öğrendiğim kadarı ile bir bağımlılık size nüksettiğinde bulunduğunuz ortamı değiştirmek, yürümek vs vs size iyi geliyormuş daha sonra her nüksetmede bunu denedim ve geçti. Emin olun çok sürmüyor bu tarz nöbetler atlatıyorsunuz sadece size bunu çağrıştıran şeylerden uzak durun mesela ben bilgisayarımın olduğu odada ders çalışmıyordum gibi gibi… size bunları çağrıştıran nesneleri falan bulun ve onlardan uzak kalın faydasını görürsünüz…
Sonra tabi yine bilgisayar oynamayı da bıraktım yerine hobileri koydum modelcilik ve gitar çalmak. Nöbet çok şiddetli ise spor salonunda makinelere kafa atmak. Testosteron fazla olunca gözünüzü o ağırlıklar korkutmuyor.
Şu an 57 gündür porno izlemiyorum ve mastürbasyon yapmıyorum. Birkaç kere fuckbuddy ‘im ile seks yaptım o kadar kendisi de bir değişiklikler olduğunu onayladı (ben demeden).
Süreç öncesi depresif duygularım yoğunluktaydı. Bazen red pill’i yutarak kötü mü yaptım nile diyordum. Şimdi geçti sayılır neredeyse o duygular. Gayet pozitifim, hayatımın zor bir evresinde olmama rağmen. Sadece bunun için bile nofap önerilir.
Sporda ağırlıklarda yüzde yirmi civarında artış var ve vücudum daha az yoruluyor. Birçok işe koşabiliyorum eskiye oranla müthiş derecede ilerleme var. Ses tonumda kalınlaşma var ailem ve arkadaşlarım da söyledi bunu. Sosyal anksiyete daha az. Kızların gözünün içine bakabiliyorum artık konuşurken ve gerilmiyorum. Sonuç daha olumlu eskiye oranla. Bakışlarım daha sert olmaya başladı fark edilir derecede.
Benim tavsiyem şöyle alfa böyle sigma olurum diye sorular sormak yerine ciddi ciddi nofap e uyun çoğu şey kendiliğinden toparlanıyor zaten. Maskülenizm doğamızda var yüksek testosteron bir çok sorunu çözüyor.
Hatunların efendi erkek yerine piç tercihi çok tartışılan bir konu. Kadınlar her ne kadar kabul etmeseler de güdüsel olarak piç erkeği arzularken, gelecek kaygıları, hayatı kaçırma korkuları, ailevi değerleri, onların efendi erkeği (beta diyebiliriz) kafalayıp stabil bir ortamda çocuk büyütmek istemelerine yol açıyor. Günümüzde çoğu kadın 30 yaşına kadar her türlü cinsel deneyimi yaşayıp hoyratça bir yaşam sürdürdükten sonra biyolojik zamanın hızla tükenmesi tehdidi baş gösterdiğinde, denize düşen yılana sarılır hesabı, 20’li yaşlardayken alay edip küçümsediği betalara kapağı atmaya çalışıyor. Amaç tabii ki ATM koca edinmek, evliliğin prestiji ve aidiyetin dayanılmaz hafifliğine sahip olmak. Zaten beta boylar da bu evlilik işine dünden razı. Adamlar 30’lara kadar sevgili edinememişler. Doğru düzgün cinsel hayatları yok. Hatunların ya yedeğe attığı ya da numarasını verip aramadığı adamlar bunlar. Birçoğu, hatunların dark triad‘ın çekimine kapılmasına anlam veremiyor. Piç erkeklerin tipsiz ve çoğu zaman meteliksiz olmalarına rağmen onlara selam bile vermeyen kadınları kuzu gibi meletmelerinin sebebini anlamıyorlar. Umarım uzun bir süre de anlamazlar çünkü Red Pill karşıtı hareketlere baktığım zaman hep bu adamları görüyorum. Kendi kurtuluşunu reddeden, reçetesini çöpe atan adamları…
Bu adamları boşverip siz, kafası karışık erkeklere gelelim. Az çok kadınlar konusunda tecrübe yaşadınız. Hatalar yaptınız, bir şeyler eksikti ama ne olduğunu bulamadınız. Kafa yordunuz ve bu siteyi görüp geldiniz. Şimdi bunları okurken muhtemelen bana katılmayacaksınız. Belki de rahatsız olup siteden çıkacaksınız ama bunlar değişmeyen gerçekler olarak hep orada duracaklar.
Bir anda dark side’a geçmek olmaz. Zaten çoğunuz bunu ahlaki bulmayacaksınız ama bilmeniz gereken, dark side’a geçen bir erkeğin sizden bir adım önde olduğu. Bozuk saat günde 2 kez doğruyu gösterir hesabı, ilişkiler konusunda gerçekliği kanıtlanmış sözlerden birisi de şudur: Kadınlar, kendilerini üzen erkeklerle sevgili olup iyi erkeklerle arkadaş olurlar. Yani sen betaysan seninle dertleşecek, onu dinlediğin için sana minnettar olduğunu söyleyecek ama diğer yandan seni sevgilisi olarak görmeyecek. Sen onun için değerli olmayacaksın. Büyük ihtimalle senin gibi umut verip ilgisiyle beslendiği üç- beş kişiden birisin. Zaten Red Pill’in en temel argümanı, yüzleşmedir. Kendinle ve gerçeklerle yüzleşeceksin. Bu gerçekleri kabul edip değişeceksin. Bu değişim sözde ve görünüşte bir değişim olmayacak, içselleştireceksin.
Şimdi gelelim dark side’a. Kadınların piç erkekleri tercih etmelerinin çok basit bir sebebi var. Piç erkek her zaman özgüveni yüksek, otorite tanımayan, alaycı, kavgacı, umursamaz bir adam. Kısacası alfayla benzer özellikleri var ama çoğu, alfa değil. Efendi erkekse özgüvensiz, itaatkar, ürkek, tecrübesiz ve zayıf. Haliyle kadının hayatta kalma güdüsü her zaman piçten yana. Hipergami oyununu kazanan taraf piçler. Aslında bu serseri tayfa, mantıksız, öngörü kabiliyeti olmayan, gelecek vaadetmeyen tiplerden oluştuğu için bu adamlar da kaybetmeye mahkum. Sadece kısa süren bir saltanatları var. Dark side dediğimiz şey, piçlerin içinde bulunduğu bir ortam değil. Kısa bir süre ziyaret edip çıktığı bir ortam. Dark side, benmerkezci, otoriter, çerçevesi çelikten, kadınları sadece seks ve eğlence objesi olarak gören, sert mizaçlı, mantık yönü ağır basan, acıyı seven adamların mekanı. Bu adamlar, her kadının gölgesine sığınmak isteyeceği türden adamlar. Gizemliler ve kesinlikle kadınlar için aşırı tahrik ediciler. Bir grupta liderliği göğüslemeye pek yanaşmayan ama bunun üstesinden başarıyla gelebilecek yapıda adamlar. Alfa erkekleri bu kategoriye rahatlıkla koyabiliriz. Kesinlikle iradeleri sapasağlam. Hiçbir kadının eğemeyeceği türden…
İşte bu adamlardan biri olmak, Red Pilli özümseyip bunu dışarıya, bilhassa da kadınlara sızdırmamaktan geçiyor. Frame teorisine harfiyen uymak, sadece kendine değer vermek ve ikinci şahıslarla olan mesafeyi hep korumak, dominant olmak, yatakta sert olmak ve kadına kendini nimet gibi sunmaktan geçiyor. Tabi nimet gibi sunmak için önce nimet olmak lazım. Burada da irade, başarı, özgüven ve çaba konuşuyor.
24 Nisan’da Toronto’da Alek Minassian adlı biri, kalabalığa minibüs ile dalarak 10 kişiyi ezerek öldürdü ve daha sonra polis tarafından yakalandı. Minassian, bu tür saldırıları yaygın olarak yapan radikal dinci bir terörist değildi. 23 Nisan’da Facebook’una şunu yazmıştı :
Er Minassian Piyadesi 00010, Sgt 4chan ile konuşmak istiyor lütfen. C23249161. Incel Başkaldırısı başladı! Tüm Chad ve Stacyleri tahttan indireceğiz! Çok yaşa Supreme Centilmen Elliot Rodger!
Incel, involuntary celibacy (zorunlu bekarlık / abazanlık diye çevirebiliriz) kelimelerinden türetme olan ve kapanmadan önce Reddittte /r/incels altında bir araya gelenlerin kendilerine buldukları isim. Sayfada incel, 21 yaşını aşmış, herhangi bir cinsiyetten olan ve istemediği halde en az 6 aydır romantik ilişkisi olmayan insanlara deniyor. Bazılarının siyah hap (black pill) diye tanımladığı şeye en yakın oluşumlardan biri olan inceller, düzenli seks yapabilen erkeklere Chad, bunlarla yatan güzel kızlara da Stacey diyorlar. “Kadınlar dünyada şeytanın vücut bulmuş hali” ya da “kadınlar erkekleri kullanmaktan başka bir şey yapmayan pisliklerdir” tadında yazıların yanında, belli fiziksel özelliklere sahip değilsen (ki bu standartlar incellere göre Chris Hemsworth seviyesinde gibi) kadınlarla şansın sıfır tadında bir sürü geyik çeviriyorlar.
Bu yazıyı yazmak için bu elemanları bir iki haftadır takip ediyorum. Incellerin büyük kısmı kadınlara ve kadınlarla başarılı erkeklere öfke besleseler ve bu her yazdıklarından fışkırsa da zararsız ama ciddi psikolojik buhranları olan çocuklar. Aralarında bazıları maalesef çok çirkinler ama ezici çoğunluğu, derdi testosteron, gym ve minimum kişisel bakım eksikliği olan normal ve hatta yakışıklı çocuklar. Fakat çoğu aynaya baktıklarında Notre Damme’ın Kamburunu görüyorlar.
Bu elemanların çoğunun zararsız olması, bu kafa yapısının zararsız ve tehlikesiz olduğu anlamına gelmiyor. Zaten Alek Minassian’ın IŞID’dan beklenecek tarzda terörist saldırısından sonra, tüm gözler bu adamlara çevrildi ve tabii Elliot Rodger tekrar gündeme geldi. Bu grupta ciddi bir sorun var ama sorun beta akım medya tarafından tamamen ters anlaşıldığı için büyüyerek devam edecek. Beta akım medya tabii ki bunu standart toksik maskülinite, kadın düşmanı manosphere gibi başlıklarla erkeklere yıkmaya çalışsa da, problem maskülinite değil efeminite. Bu çok bariz ve bunun neden böyle olduğunu, Eliot Rodger üzerine Heartiste’nin yazdığı yazıdan giderek anlatacağım.
22 yaşındaki Elliot Rodger, 2014 yılında 4’ü erkek, 2’si kadın 6 kişiyi öldürdükten sonra BMWsinin sürücü koltuğunda kendi hayatına son vermişti. Bunu ABD’de sıradanlaşan toplu katliamlardan ayıran ise katilin yayınladığı “manifesto” ve PUAHate (PUA Nefreti) adlı bir internet forumuna üye olması idi. PUAHate, kızlara “selam” deme tecrübesi bile olmayan bazı gençlerin PUA ve Oyuna giydiren mesajlar paylaştığı, muhtemelen Brad Pitt’in gençliği gibi bir surata sahip olmayan hiçbir erkeğin kadın bulamayacağına olan inançlarından erkeklerin yüz yapıları üzerinde saatlerce analiz yaptıkları bir forumdu.
Rodger’ın manifestosu, gerçekten incel omega bir erkek tarafından değil de bu sterotipin parodisini yaparak taşak geçen birinin yazdığı ve gerçek olduğuna inanmakta oldukça zorlanacağınız bir yazı. Internette ararsanız hala duruyor ama uzunca bir şey. Tamamını okumanıza gerek yok, sadece şu bölüme baksanız ne demek istediğimi anlarsınız :
Kız kardeşimle seks yaptığını duyduktan sonra ondan nefret etmeye başladım. Birgün annem işte iken eve geldim ve kapalı kapının ardından Samuel’in penisini kız kardeşimin vajinasına sokup çıkarırkenki seslerini ve kız kardeşimin buna eşlik eden iniltilerini duydum. Orada öylece durup tüm her şeyi dinledim … Kızkardeşimi düdükleyen serserinin arabası bile yok ve yine de kızlara ulaşabiliyor. Benim ise BMW arabam var ama tek bir kızdan bile ilgi göremiyorum.
…
Okulda da hiçbir ilerleme kaydedemedim. Coğrafya sınıfımda hiç güzel kız yok, yani oradan bir umudum yok. Kafeteryada uzun zaman harcadım, ama gördüğüm tüm güzel kızlara yürümekten fena halde korktum. Bir keresinde, iki kampüsü birleştiren büyük köprüden yürürken, bir kızın yanından geçtim. Kızın güzel olduğunu düşündüm ve yaklaştığında “merhaba” dedim. Dümdüz yürümeye devam etti ve bana bir tepki gösterme lütfunda bile bulunmadı. Buna nasıl cüret eder! Pis orospu! o kadar aşağılanmış hissettim ki okulun tuvaletlerinden birine gittim, kendimi bir kabine kilitledim ve bir saat boyunca ağladım.
…
Daha ne olduğunu anlamadan, 12 Temmuz oldu ve internet ana sayfamdaki geri sayım başladı. Yeni Song of Ice and Fire kitabı, A Dance with Dragons yayınlandı. Anneme kitabı bana Amazon’dan alması için mail attım. Sürekli seks yapan üniversite öğrencileri ile dolu bir şehirde bir aydır yaşamama rağmen, hala bakirdim. Bir ergen olarak sadece 12 gün kaldığını farkettim! Çok yakında 20 yaşına girecektim. Umut ettiğim şeylerden biri, ergenliğim bitmeden milli olmaktı. 20 yaşına bakir girmek, bana yenik hissettirecekti. Kalan birkaç günde bekaretimi kaybetmek için elimden gelen herşeyi yaptım. Büyük bir panik içinde, elimden geleni yaptım. Aklıma gelen tek şey, Isla Vista’nın kamu alanlarına olabildiğince çok gitmekti. Seks yapma ihtimalimi sadece %1 arttıracak olsa dahi kendimi mümkün olduğunca oralara gitmeye zorladım. Bir ergen olarak geçirdiğim son 12 günde, Isla Vista’nın merkezine gittim ve bir kızın gelip benimle konuşacağını umarak Domino’s Pizza’nın dışındaki masalardan birine oturdum. Neden konuşmasınlar ki? Yeterince yakışıklıyım, değil miyim? Ya da yeterince yakışıklı değil miyim?
…
Hüsranım büyüdükçe, öfkem de büyüdü. Beyaz bir kızla konuşan Asyalı bir erkekle karşılaştım. Bunu görmek beni öfkeden kudurttu. Yarı Asyalı olduğum için beyaz kızların bana tepeden baktığını düşünüyordum, ama sonra partide safkan Asyalı bir erkekle konuştuğunu gördüm. Beyaz bir kızdan öyle bir ilgiyi hiç görmedim! Ve beyaz kızlar, özellikle de sarışın olanlar, benim çekici bulduğum tek kız tipi! Benim gibi yakışıklı bir Avrupa-Asya melezi hiç ilgi görmezken, çirkin bir Asyalı beyaz bir kızın ilgisini nasıl çekebilir? Öfke içinde bunu düşündüm. Bir süre onları izledikten sonra bu kadar aşağılanmak yeter dedim. kızgın bir şekilde onlara doğru yürüdüm ve Asyalı çocuğa omuz attım. Hem kıza hem de oğlana “ukala – kibirli” davranmaya çalışıyordum. Sarhoşluğuma yenilmiştim ve bu yaptığım yüzünden birkaç dakika sonra az daha bayılacaktım. Çok sarhoş olduğuma dair bir şeyler söylediler ve biraz su içmemi önerdiler. Öfkeyle yanlarından ayrıldım ve asıl partinin olduğu ön bahçeye çıktım. İçimdeki öfke büyüdü ve meydan okumadan kaçtığımı farkettim. Bu nedenle eve geri döndüm, Asyalı çocuğu tükürükler saçarak aşağıladım ve sonra yeniden dışarı çıktım.
…
Bugün üniversitede, Honda Civic kullanan, kısa boylu ve çirkin bir Hintlinin arabasında çok güzel, sarışın bir kız gördüm. Nasıl oluyor ya ?!?!?! Öyle bir kızın benimle olması için Everest’e 10 kere çıkar inerim. BMW Coupe kullanıyorum ve hayatım boyunca kızlara ulaşmak için uğraştım. Dünyanın sorunu ne?
…
Ne yazık ki, bu yazılanlar şeytani bir hiciv ya da troll değil, gerçek ve bu adam gidip 6 kişiyi öldürdü.
Rodger’ın ilk 3 kurbanı erkek ve bunları bıçaklayarak öldürdü. Bu oldukça kişisel bir öldürme şekli ve manifestosunda asıl hedefi olan kadınları vururken erkeklere böyle duygusal yatırım yapmışçasına bıçak darbeleri indirmesi ilginç. Heartiste, Rodger’ın gizli eşcinsel olabileceğini söylemiş ve gerçekten de erkeklere olan nefretinin daha büyük olması, buram buram narsisizm kokan Facebook selfileri (Rodger bir erkeğe değil de bir kadına atfedebileceğiniz kadar selfie manyağı görünüyor). Ama elemanın gizli eşcinsel olduğuna dair herhangi bir iması bile yok ve kanıt da yok. Bu nedenle bu elemanı, heteroseksüel bir omega incel olarak ele almak daha isabetli.
Elliot Rodger kadınlar konusunda tamamen başarısız oldu çünkü sosyal anlamda zihinsel engelli idi. Haberlere göre Asperger Sendromu için ilaç alıyordu ama eleman 8 yaşından beridir sürekli psikolojik terapi görmesine rağmen hiçbir zaman bir tanı konulmamış. Adamın sosyal zihinsel engelliliğinin, tamamen ilgisiz ve psikopat bakışlı babasından kaynaklanma ihtimali de çok yüksek. Elemanın sosyal ucubeliği, uzun “günlüğü”nde Oyuna ucundan benzeyecek en ufak bir şeyin olmaması. Beta oyunu bile yok. Şu aşağıdaki bölüme bakın. Bu adam 6 kişiyi öldürmüş olmasa biri dalga geçiyor sanırsın :
Isla Vista’nın merkezine gittim ve bir kızın gelip benimle konuşacağını umarak Domino’s Pizza’nın dışındaki masalardan birine oturdum. Neden konuşmasınlar ki? Yeterince yakışıklıyım, değil miyim? Ya da yeterince yakışıklı değil miyim?
Rodger gerçekten de dışarda bir parkta oturmayı, kendisini cinsel pazara koymak sanmış. Karşıdan gelen bir kıza “merhaba” demeyi ciddi bir yürüme olarak algılamış ve kızın “merhaba”ya hemen önünde diz çöküp sikini ağzına alarak cevap vermemesi elemanı kudurtmuş! Güzel bir piliçle konuşan Asyalı elemana omuz atmayı, kıza ve oğlana kızgın bir ifadeyle bakmayı, “ukala ve kibirli” davranmak saymış. Bunlar FEMİNEN PASİFLİK işaretlerinden başka şeyler değil ve kızların onu tamamen görmezden gelmesi de tek bir proaktif yürüme olmadığının kanıtı.
Elliot Rodger, kızlara yürüyen ama reddedilen bir erkek değildi. Hayat koşulları, ırkçı öfke, ruh hastalığı, ölümcül narsisizmin yetişkinliğe adım atmasını engelleyen şeylerle dolu hasta bir adamdı. Kendini birazcık bile geliştirmek ve kızlara yürümek için azıcık çaba göstermek aklına gelmeyen, bunu yerine kendisini abazanlığın şehidi sanan bir embesildi.
Rodger kadınlarla başarısız bir erkek değildi. Kadınlarla başarısız bir erkek en azından kadınlarla başarılı olmayı dener. Rodger bildiğimiz kadarıyla kadınlara yürümeyi bir kere bile denememiş. Arkadaşı oynamak, uydu erkek olmak şeklinde bile! Elemanın tek yaptığı, kadın milleti neden diz çöküp fermuarımı indirmiyor diye ağlamak. Manifestosu “kadın milletine” ya da incel ağında çokça kullanılan tabiri ile Stacylere (bizdeki kezbana benzer ama seks hayatı zengin ve güzel kızları belirten bir deyim) ama kendisine yüz vermeyen, kendisini uydu yapan şekilde bile olsa spesifik bir kadından bahsetmiyor.
Evet, medya bu tür olaylarda ne kadar alakasız olsa da manosphere ve kadın düşmanlığına odaklansa da, erken yaşlarda müdahale edilse, Oyun öğrenip bir kere bile seks yapmış olsa ya da en azından bir el tutsa, 7 kişinin hayatı kurtulabilirdi. Bu bizi, Rodger’ın üyesi olduğu PUAHate sitesine getiriyor. Burası kaybetmiş PUAların ya da kadın kıçı yalayan erkek feministlerin olduğu bir yer değil. Forum, kızlarla başarısızlıklarını kendi sosyal engelliliklerine değil de Brad Pitt gibi yakışıklı olmamalarına bağlayan, pikaçu desenli slip donlarına sıçmadan bir kıza iki kelime söyleyemeyen dip omegaların uğrak yeri. Burada yayılan felsefeden, incel akımının Oyunun antitezi olduğunu görebiliyorsunuz :bir erkeğin ne yaparsa yapsın kadınlarla ilişkisini düzeltemeyeceğine inanmak ki Rodger bunu büyük bir nefrete dönüştürmüş. 22 yaşında bir erkeğin aşk hayatı konusunda nasıl bu kadar umutsuz olabileceğini anlayamıyorsanız, muhtemelen o yaşları çok çok önce geride bırakmış, yaşını başını almış bir erkeksiniz.
Elliot Rodger’ın bir hatun problemi vardı ve bu problemin kaynağı sandığı gibi kısa boyu, yarı Asyalı olması, kendinden daha fakir insanların kendi önünde eğilmesini bekleyen zengin züppe beklentileri ya da kadınların erkeklerde neyi çekici bulduğu konusundaki %100 körlüğü (ipucu vereyim BMW değil!). Rodger’ın hatun problemi hiçbir cazibesinin olmaması idi. Oyunsuzluğu idi (en beta adamın bile sahip olduğu beta oyunu da dahil). Sosyal olarak zihinsel engelli olması idi. Oyunun merhem olabileceği, vajinada sıfır karıncalanma yaratan erkek olmanın tarifi.
Rodger çirkin bir erkek değildi. Ama kadın cinsel doğası konusunda tamamen cahildi ve kendisi neyi çekici buluyorsa onu kadınlara yansıttı. Bu nedenle de yakışıklılık takıntılı idi, diğer inceller gibi, ve korkunç kişiliksel zayıflıkları zerre kadar radarına girmedi.
Bu yazının başlığı büyümeyi becerememiş, hergün saflarının feminen erkeklerle olduğunu bize ispatlayan Millennial nesle işaret ediyor. Bu feminen erkekler, kadınlar gibi, dünyanın kendi ihtiyaçlarını hiçbir soru sormadan, hiçbir şey ve hiçbir emek beklemeden karşılamasını bekliyorlar. Rodger, kızların kendinden daha çirkin erkeklerle birlikte olmasını kaldıramadı, arabasının ve giyiminin piliç mıknatısı olmamasını adaletsiz buldu. Lanet olası dünya, milli olması için ondan kıçını kaldırıp birazcık çaba göstermesini istiyor. AMA HAKSIZLIK BU ÖYLE DEĞİL Mİ?
Egoist, ilgiye aç, ikiyüzlü, pasif-agresif, sürekli kırgın, hergün kurbanı oynayıp zırlamak varken kendini değiştirmeye isteksiz … Bu, günümüz modern ve genelde eğitimli erkekleri arasında salgın hastalık olan feminen erkek profili. Sürekli şikayet ettikleri “kezbanların” tıpkısının aynısı!
Bu erkekleri maskülinite değil, erkekleri masküleniteden arındırma projesi üretiyor. Incellerin çok uç bir azınlığı şiddete meyilli olsa da, bu adamların ucu olduğu zehirli öfkeyi görmezden gelemeyeceğiz. Ama işin kötüsü, totaliter bir düzenin doğal tepkisi olarak “maskülenite toksiktir” kültürü, bu olayı, masküliniteye saldırı olarak kullanacak. Maskülinitenin yerle bir edilmesi, bu sorunun temel sebebi olsa da, bu gibi olayları masküliniteyi daha da yerle bir etmek için kullanacak.