Gymcel olmayın!

Biz bu sitede de birçok benzer sitede olduğu gibi erkeklere spor salonunun yolunu tutmalarını ve ağırlık kaldırmalarını tavsiye ediyoruz. Bunun faydalarını belirtiyoruz. İyi bir vücudun cinsel çekicilikte önemini, ağırlık kaldırmanın masküleniteye katkısını biliyorum ve tavsiye ediyorum. Yani buralarda yeniyseniz benim “kadınlar babacık göbüşlü adamları sever” saçmalığını yaymaya çalışan bir embesil olmadığımı bilin ve devam edelim.

Maalesef son yıllarda ecnebilerin gymrat (spor salonu faresi) tabirlerini de aşan bir insan tipi türedi: gymcel.

Gymcel, spor salonu anlamına gelen (gym) kelimesi ile kadınsız olmak anlamına gelen (celibacy) kelimelerinden türemiş bir kelime. Evet, farklı insan tipleri olsalar da inceli çağrıştırıyor.

Ben bu fenomenin farkına son bir iki yıldır, beni arayan ve o kadar kendimi geliştiriyorum ama sonuç yok diye yakınanlarla yaptığım görüşmeler nedeniyle farkına vardım. Bu danışanlarım hafta içi 5 gün spor salonunda ağırlık kaldırıp, sosyal hayat edinin dediğimde, “sen ne diyorsun, iş, spor salonu derken ne ara sosyal hayat” diye karşı çıkan insanlar. Benim tepkim de genelde “haftada 5 gün spor salonunda ne işin var?” oluyor.

Evet, profesyonel sporcu değilseniz, haftanın 5 günü spor salonu size gerekli olmaktan öte zararlı. Bu kadar spor salonuna giden adamların çoğu, en azından bana gelenlerin ezici çoğunluğu, tamamen sosyal olarak izole yaşar hale gelmiş, spor salonu ve iş dışında hemen hemen hiçbir gerçek hayatları olmayan insanlar. İş artı spor salonu ile sahip olabildikleri tek hayat ya da hayatımsı, online olanı.

Gymcel kendiliğinden olan bir fenomen değil. İnternette bir sürü guru, gençlere tüm sorunlarının çözümünü, çok para artı çok iyi vücut gibi satıyor. Sigma erkek videolarında temel tema mesela bu. 1 dakikadan az kısa videolarda formül hep aynı: (1) Cam gibi bir kız müziğin hafif kısmı eşliğinde baştan çıkarıcı hareketler yapıyor, (2) sigma gencimiz “hayır almayayım” hareketi çekip müziğin ağır kısmında spor salonunda hayvani ağırlıklar kaldırıyor ve (3) Christian Bale’in canlandırdığı en gay karakter olan American Sapığı Patrick Bateman gencimize öpücük atıyor (!?!?).

Burada genç erkeklere garip bir Düşler Tarlası masalı da satılıyor. “Siz inşaa edin, onlar gelecekler” masalı. Kripto paraları ezen Yunan Yarıtanrısına dönün, Zeus gökten başınıza am yağdıracak gibi bir inançla, gençler haftanın beş günü (haftaiçi hem de) spor salonuna gidiyorlar, hayvan gibi vücut yapıp aynadan çıplak fotoğraflarını çekip İnstagrama koyuyorlar, kadın gibi vücut güzelliği ile öylece durup kendilerine karşı cinsin yürümesini bekliyorlar. Eminim çok genç çocuklarda arada bu yürüme gerçekleşiyordur ama çoğu erkekte sonuç hüsran oluyor. Birgün (genelde yıllarını bu şekilde geçirdikten sonra) bir sorun olduğunu, izole, yalnız ve kadınsız yaşadıklarını, inşaa etmelerine rağmen gelen gidenin olmadığını fark ediyorlar.

Bu arkadaşlarda enteresan bir feminen narsizm de gözlemliyorum. Instagramlarında üst çıplak fotolarla, güzel vücutla karşı cinsi kendine çekmeye çalışma, sadece süslenip püslenip vücutlarını seksileştirerek oturup karşı cinsin kendilerine yürümesini bekleme ve hatta “ben bunca emek harcamışım şimdi bir de kızlara mı yürüyeceğim” gibi absürt düşünceler! Avcı olan, aktif olarak istediğine yürüyen erkeğin en önemli ilişki avantajı, kadınlara yürüyecek ortama katılma ve orada yürüme avantajı, tamamen çöpe. Ve sonunda da Mahmut Abi ile seans ve “abi ayıptır 185 boyunda yarı Yunan Tanrısı gibi adamım, neden başıma am yağmıyor yahu onu bırak neden 2 senedir yalnızım?” seansı. Ve acı gerçekler.

Bu arada bu yazıyı yazıyorum zira beni haftada 2-3 kişi bu problemle aramaya başladı. Çoğunlukla 24 – 28 yaş aralışında, beyaz yaka çocuklar ama her yaştan ve sosyal statüden gymcel görüyorum.

Neyse, bu adamlara ilk tavsiyem, profesyonel sporcu değillerse, haftada sadece 3 gün spor salonuna gitmeleri ve bu günlerden birini haftasonuna getirmeleri. Fakat işte bu basit tavsiyeyi uygulamak zor zira birçoğu için spor salonu artık bir duygusal kaçış, başa çıkma mekanizması olmuş. Tamam pornoya ya da oyuna kaçmaktan çok daha iyi ve sonuçta da iyi bir vücut yapıyorlar ama sosyal hayatları, duygusal hayatları tamamen çöl. Ve yıllardır çöl ettikleri sosyal ve duygusal hayatları için bir şeyler yapmaya başlamak gerçekten acılı bir süreç. Özellikle de kas yaptım, para yaptım kızlar yağacak diye inanan adamlar için acılı bir süreç.

Gymcel arkadaşlar ilişkilerde önemli bir önkoşul olan gerçek ve doyurucu bir sosyal hayatı, hobileri edinmek yerine spor salonuna gömülen ve bu sayede sosyal hayat ve hobi edinmek zorunda kalmayacağını düşünen insanlar. Konuştuğum çoğu gymcel, incel / blackpill tayfa gibi “it is over” mantığında değiller (her ne kadar gym maxing diye bir incel alt kültürü olsa da) ama spor salonuna gömdükleri saatlerin doğal sonucu olarak sosyal yetenekleri köreldiğinden, pozitif bakış açılarını kaybetmeye başlayan ve incel olma riski taşıyan erkekler.

Maalesef çoğu gymcel, sosyal hayata ve kadınlarla tanışmaya vakit bulamayan ve bu nedenle elleri haricinde silah arkadaşlarına dokunuş olmadan, izole yaşayan erkeklere dönüşüyorlar. Bazı takipçilerim, haftada 5 gün, günde 2 saat spor salonundalar ve sosyal hayatı ve kızları bırak, arkadaşları ile görüşmeyi bile bırakmış oluyorlar. Hayatlarının büyük bir kısmı çöle dönerken de, bununla duygusal olarak başa çıkmak için bazı gymceller diğer insanlara tepeden bakan birer göte dönüşüyorlar. İstesem de sosyalleşecek, anlamlı ilişkiler kuracak yeteneklerim köreldi diyemediklerinden, diğer insanlar bana boş geliyor diye, kendi kıçlarına gökkkuşağı üflüyorlar. Bu şekilde götleşerek de, anlamlı ve doyurucu ilişkiler kurma ihtimalleri daha da azalıyor. Bir süre sonra da çölleşmemiş tek yer olduğundan, spor salonuna mecbur hale geliyorlar.

Gymcel muhtemelen spor salonuna giden erkeklerin çok küçük bir kısmı ve bu yazı sizi spor salonuna gitmekten alıkoymak üzere yazılmadı. Ama eğer siz de bir gymcel iseniz, sosyal izolasyonunuz içinde yalnızlaşacaksınız. İyi bir vücudunuz olacak ama size vaadedilen am yağmuru çoğunuz için gerçekleşmeyecek. Bu nedenle kendinize gelin ve

1) Haftada 5 gün spor salonuna gitmeyi bırakın.

2) Dinlenme günlerini geri getirin. Hafta içi sadece 2 gün spor salonuna gidin.

3) Sosyalleşmeye zaman ayırın. Önce sosyalleşin.

4) Eğer “ben böyle süper über bir şeye döndüm, ben mi yürüyeceğim, onlar bana gelsin” gibi feminen, aslen kırılgan narsizme düştüyseniz, bundan kurtulun. Erkeksiniz, yürüyeceksiniz. Gidip sosyalleşeceksiniz. Bundan kaçamayacaksınız. Spor salonuna da kaçamayacaksınız, işe de kaçamayacaksınız, pornoya da kaçamayacaksınız, sanal dünyada Instagram etkileşimlerine de kaçamayacaksınız. Daha çok yönlü olma gerekliliğinden kaçamayacaksınız.

Yazıyı, bazı gymcel belirtileri ile sona erdireceğim.

– Spor salonunda çok fazla zaman geçirmek

– Aile ve arkadaşlarla kopmaya başlamak

– Incel eğilimleri göstermek

– Kadınlardan, onlarla konuşmaktan korkmak

– Sosyal körelme ve iletişim problemlerine sahip olmak

– Yalnız ve izole olmak

Bu arada kırmızı hapın ana akımının artık erkekleri tam kitabına uygun birer kaçıngan bağlanan yani ilişki konusunda sağlıksız bireylere dönüştürdüğünden bahsettiğim yazıya da bakın.

Erkek ruh sağlığını tedavi etmek için kadın ruh sağlığı modelini terk etmemiz lazım

Maskülenite krizi gerçek. Erkekler nüfusun %49’unu oluşturmalarına rağmen intihar edenlerin %80’i erkek.  Amerika Birleşik Devletleri’nde her 13.7 dakikada bir, bir erkek intihar ediyor. Kanada’nın İntihar Engelleme Merkezine göre, intiharların %50’sinde depresyon var.

İlaç ve psikolojik terapi, depresyon belirtilerini azaltma konusunda yardımcı olabilirler. Kadınlar için durum bu. Erkekler için ise bunlar daha az etkili. Ve bunun nedeni de, depresyon konusunda tamamen yanılıyor olmamız.

Kadınlar ve erkekler dünyayı tamamen farklı şekillerde görüyorlar ve beyinleri tamamen farklı şekilde kablolanmış durumda. Bu aynı zamanda kadınların ve erkeklerin, depresyonu farklı şekillerde deneyimledikleri anlamına da geliyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nde psikologlara yetki veren American Psychological Association (APA) – Amerikan Psikolojik Topluluğu – zamanında “erkek depresyonu” fikrine açıktı. 2005 yılında APA, psikologların, “üzüntü, değersizlik hissi ve aşırı suçluluk duygusu gibi geleneksel depresyon belirtilerinin, birçok erkeğin depresif dönemlerindeki deneyimlerinde varolmadığını düşünmeye başladıklarını” söylüyordu.

Maalesef çok da uzun olmayan bir süre sonra, “cinsiyet kurmacadır” fikri yayılmaya ve APA’da cinsiyetler arasındaki farkları inkar etmeye başladı.  Ve kısa süre içerisinde de APA, geleneksel maskülenite özelliklerini “psikolojik olarak zararlı şeyler” olarak yaftalamaya karar verdi.

Böylece APA pratikte erkeklere sırtını döndü. Bu nedenle bugünkü sistemin, Amerikan erkeklerine yardım etme konusunda yetersiz olduğunun düşünülmesi şaşırtıcı değil.

Buradan da “erkek depresyonuna” geliyoruz. Hem erkekleri hem de kadınları iyileştirme konusunda uzmanlaşmış lisanslı psikoterapist Adam Lane Smith, erkek depresyonunun çaresizlik ve güçsüzlük duyguları etrafında döndüğünü söylüyor:

“Erkekler, çevrelerini değiştirme, kalıcı etki bırakma kabiliyetine; ya acılarını durdurmaya ya da acıya bir amaç yaratmaya  ihtiyaç duyarlar.”

Erkekler duygularının onaylanmasıyla daha az , çözüm bulmayla daha çok ilgilenirler. Cevaplar bulmayı ve bu cevapları şimdi bulmayı isterler.

Smith’e göre ise kadın depresyonu daha çok “sevilmeme ya da sevdiklerine faydasız olma hissi merkezli olmaya meyillidir. Kadınlar dikkate alınmaya, takdir edilmeye ve faydalı olmaya ihtiyaç duyarlar.”

Erkekler için ise çevrelerini pozitif şekilde etkileyememe hissi, derin depresyona açılan kapı gibi görünüyor.

“Önce” diyor Smith, “bu alanlarda çaresiz hissetmeye başlarlar ve bu negatif duygulardan asla çıkamayacaklarını düşünürler. Bir süre sonra da intihar düşünceleri oluşmaya başlar”

Smith’in sözleri korkutucu zira erkek depresyonu dramatik bir şekilde artıyor.

Eğer seçebilirlerse erkekler erkek terapistlerle konuşmayı tercih ediyorlar ve bunun cinsiyet ayrımcılığı ile alakası yok. Veriler erkeklerin erkek terapistlerle daha iyi sonuçlar aldıklarını gösteriyor. Ama maalesef yeterince erkek terapist yok. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki psikologların üçte ikisi kadın ve klinik psikologların yüzde sekseni kadın. Bazı üniversitelerde kadın psikoloji mezunlarının oranı %75.

Terapinin erkeklerde daha az fayda sağlamasının nedenlerinden birisi bu.

Smith’e göre bir diğer nedeni de çoğu terapi seansının erkekleri daha iyi hissetirmeye, “daha fazla seviliyor ve bağ kuruyor” hissettirmeye odaklanması. Fakat Smith çoğu zaman sorunun erkeğin güçsüz hissetmesi olduğunu ve erkek güçsüz hissetmeye devam ederken seviliyor hissetmesini sağlamanın, erkeğin daha fazla yük altında hissetmesine neden olduğunu söylüyor.

Başka bir deyişle, erkek depresyonunu, kadın merkezli yaklaşımla tedavi etmeye çalışıyoruz ve bu da erkek terapi hastalarının daha da kötü hissetmelerine neden oluyor.

Peki bu konuda yapılabilecek bir şey var mı?

İlk yapılması gereken, kadın ve erkekler arasında hem fiziksel hem de zihinsel olarak biyolojik farkların olduğunun, genel psikolog camiası tarafından kabul edilmesi ki bu da şu anki gidişatın tersine dönmesi gerektiği anlamına geliyor.

Smith, “herkese aynı gömleği giydirmeye çalışmanın, intihar ve uyuşturucu salgınını ve ruhsal sağlık merkezli diğer salgınları azaltmayacağını” söylüyor.

Erkeklerin içine düştükleri delikten çıkmaları için sadece daha iyi hissetmeleri yetmiyor. Aynı zamanda etkili ve anlamlı sonuçlar da almaları gerekiyor ve tüm ruhsal sağlık tedavilerinin amacı da bu olmalı.

Erkeklerin çektiği acıları gerçekten azaltmak istiyorsak, bir erkeğin acısının kadının acısından çok farklı olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Çeviri: We must stop using a female model to treat men’s mental health

Kendi üzerimde Nofap deneyi

Gün 0 (3.09.2022)

Kendi üzerimde yapacağım Nofap deneyi bu kitabın başlangıcı olacak. Az önce 30 günlük sürecimi bozdum. Aslında bu 30 günde pek bir kriz atlattım diyemem. Şuan ki hedefim 90 günü bulmak. Bu süreçte ruhsal ve fiziksel olarak hissettiğim değişiklikleri size aktaracağım. Bugün gün 0.

Daha önce birçok yöntem denedim. Bu işte aslan payını krizleri atlatabilmek alıyor. Bende işe yaramayan şeylerse faydalara odaklanmak, hatta bunları yazarak kriz anlarında ekstra motivasyon olsun diyerek buzdolabına falan yapıştırmaktı. Sonuçta her buzdolabına yöneldiğinizde gözünüze birkaç satır bir şey çarpıyor değil mi? Ya da bunları günlük olarak okumayı denemek. Faydaları işaret eden bu motivasyon veren cümlelerin hepsi çok hoş görünüyor. O yüzden bu yöntemi uygulamak kulağa çok mantıklı geliyor. Ne de olsa bu hayatta doğru nedenleri bulmak pek çok şeyi başarmada kilit taşı.

Ama ben bunlara, bu yöntemlere rağmen süreci defalarca bozdum. Bir şekilde bozuluyordu. Kriz anında bu yazdıklarımı okuyacak durumda bile olmamam bu önerilen genel yöntemlerin işe yararlılığı konusunda beni şüpheye düşüren sebeptir. Neler yazdığımı okusam bile bir etkisi olmuyordu. Henüz neden bilmiyorum ama durum bu.

Keşfettiğim şey ise orada porno olduğu için süreci bozmuyorsunuz. Azgınsınız ve bu azgınlığı gidermek için porno bir araç. Evet, pornolar ilgi çekici ama azgın olduğunuz için onlar 10 kat daha ilgi çekici hale geliyor. Bu porno olmasaydı başka bir şey olurdu. Yani olay azgınlıkla başa çıkabilmekte. Ben dediğim tarzda motivasyon şeyleri yazan insanların bunlara rağmen başarılı olduklarını düşünüyorum. Yani belki bu önerilen genel yöntemlerin başarılarında alacağı pay %5’tir.

Hayatta nedensiz bir şekilde bir şeylerin başarılamayacağı da doğru. Zaten amaç da pornonun verdiği bu negatif etkileri ortadan kaldırmak. Bu sayede hepimiz daha iyi insanlara dönüşebiliriz. Daha enerjik, çekici, kendimizden memnun bir versiyonumuza…

Evet, spora gidiyorum, hatta 2 hafta önce döndüğüm tatili saymazsam özellikle son 6 aydır haftada 5 gün. Antrenmanın sonunda da 30-40 dakika kardiyo yapıyorum. Gene tüm bunlarda uzunca bir süre başarısız olmamamı sağlamadı. Hep şunu derler: spor yap, amaçlarını yaz, kendini meşgul et falan. Evet, boş günlerim bile yoğunumdur. Bir ara diğer insanlardan 2-3 kat daha fazla libidom olduğundan şüphelendim. Sonuçta spor da testosteronu fazlasıyla arttıran bir şey. Birkaç sene önce bir devlet hastanesi üroloji kliniğinde merak ettiğim için testosteron seviyemi ölçtürmüştüm ve sonuç yaşıma göre referans aralığının zirve noktasında çıkmıştı. Bunu övünmek için söylemiyorum ama biraz sağlıklı beslenince ve spor yapınca bunlar testosteronu besliyor. Aynı şeyleri yapsalar başlarına aynı şey gelecek dünyadaki diğer milyarlarca insan gibi.

Hedefim 90 günde her gün birer sayfa olmak üzere hissettiğim ve uyguladığım teknikleri kaleme almak ve bunu kitaplaştırmak. Belki de teknik yoktur. Sigarada olduğu gibi, sigarayı bırakmaya basit bir kararla başlayan ve hiçbir yardım almadan bırakan sayısız insan var. Ben pornonun da bundan farklı olduğunu düşünmüyorum.

Bunun yanında çok yaygın söylemler olan soğuk duş almak gibi şeyler de bende işe yaramıyor. Eğer kontrolü kaybediyor gibi olursam dışarı çıkıp biraz yürümek benim için en uygun yöntem gibi görünüyor. Böylece odağımı farklı şeylere verdikçe dikkatim dağılacaktır. Yani eğer başarırsam ki “kazananlar belki demezler”. Yani başaracağıma eminim. Bu süreç sonunda elimde kitaplaştırabileceğim, tamamen kendi tecrübelerime dayanan bir kaynak da olacak. Amacım verdiğim bir basit kararın arkasında durabilmek, 90 -180 gün sonunda ve sonrasında…

Bu süreçte kendimi askeri disipline benzer bir rutine sokmaya karar verdim. Bu süreçteki hedeflerim içinde karın kaslarımı çıkartmak da olacak. Daha önce çıktılar, bir dönem onlarla yaşamak keyifliydi. Ama sonrasında yağlandım. Bu kitapta karın kaslarımın öncesi ve sonrasının fotoğraflarını da paylaşacağım. Yarından itibaren yapacaklarım sabah 6’da kalkış, 30 dakika sabah kardiyosu. Sabah 25 sayfa, akşam 25 sayfa olarak toplam 50 sayfa kitap okumak. Geçmişte belli bir süre sigara içicisi olarak bıraktığım ve 6 aydan beri tekrar başladığım sigarayı bırakmayı da kapsayacak. Bunlar bana bir süreçte olduğumu anımsatan ve disiplin sağlayan ekstra şeyler olacak.  Yani biraz da ekstra şeyler katmaya karar verdim.

Bunun yanında ufak bir taviz vermenin büyük facialar doğurduğunu defalarca acı kere kendime ispat etmiş bulunmaktayım. Amacım bu diğer disipline yönelik hamleleri sağlayarak irademi çelik gibi yapmak. Her diyet bir lokmayla başlayıp sonunda kontrolü kaybederek, spor disiplini sadece bir günü es geçerek ve nofap de sadece biraz bakıp çıkacağım diyerek bozulur. Ve kendinizi sürekli vites yükselttiğiniz bir süreçte bulursunuz.

Gün 1 (4.09.2022)

Saatin azizliğine uğradığım için tam istediğim saatte kalkamamış olsam da gene bir Pazar sabahı için fena değil (Bozuk olan şalter atınca saat kendini kaybetmiş). 30 dakikalık sabah kardiyomu yaptım. Tatil sonrası göbek bölgemde oluşan ödemi hızlı bir şekilde atmak için belli bir süreyi içeren 0 karbonhidrat diyetime devam ediyorum. Olay artık insana karşı bağımlılıklar şeklini almış durumda. Kim güçlüyse o kazanacak. Bağımlılıkların beni her yendiği zaman kendimi güçsüz hissediyorum. Ama sabah kardiyomu zor geldiği ve isteksiz olduğum halde bugün yaptım. Bayağı terledim, sonra duş alıp aynaya baktığımda ataleti yenmiş güçlü birini gördüm. Bu keyifli bir hissiyat. Bunun aynısını nofapte porno krizini atlattığımda da hissediyorum. İnsana karşı bağımlılıklar deyişim bu yüzden. Nofap krizleri bizleri çok ince bir yerimizden yakalıyor. Bir anlık tembellik, atalet bağımlılıkların galip gelmesiyle sonuçlanıyor. O yüzden kendimizi sürekli dinç ve ayık tutmalıyız. 90 günlük nofap deneyime aynı saatte erken kalkmayı, evde düzenli sabah kardiyosunu, sigarayı bırakmayı eklemem bu yüzdendi. Böylelikle irademi diğer alanlardan aldığım başarılarla besleyip çelik gibi bir hale sokabilirim. Eğer hayat düzenin bozuksa, kötü besleniyorsan, yapman gereken sorumlulukları yapmıyorsan krizlere yenilmen de çok doğal. Çünkü genel anlamda güçsüz birisin, nofap neden bunun bir istisnası olsun ki?

Şuana dek hayatta başardıklarımı bir türlü tam olarak terk etmediğim ama yıllardır azaltmış olduğum porno alışkanlığıma rağmen gene de iyi başardığımı düşünüyorum. Ama tamamiyle terk etmiş olsaydım belki bunların 5-6 katını başarabilirdim. Aslında 10 katını başarabilirdim gibi hissediyorum. Ama bana fazla hayalci demeyin diye bunu söylemek istemedim. Çünkü 20’li günlerin ortalarında çok daha enerjik, mutlu, girişken, çalışkan, kendine ve yapabileceklerine daha fazla inanan biri gibi hissediyorum (Gerçekten yapmak istediğim çok şey var). Kartopu gibi katlanarak ilerlediğim hissiyatı oluşuyor. Eğer böyle oluyorsa neden normal halimle yetinip daha iyisi için belli yöntemleri denemeyeyim ki? Bunları deneyimlemek benim nofap’e olan inancımı ve çabamı pekiştiren bir tecrübeydi. Bunun benim için eziklikten zirveye gibi bir süreç olacağını söylemiyorum. Şuanki halimle bir ezik değilim. Eğer zaman ayırırsam kızlarla beraber olabiliyorum. Ya da belli bir sosyal çevrem var. Ama bunlar neden daha iyi ve kolay bir şekilde olmasın? Tüm olayda bu, en iyi versiyonumuza ulaşmak.

Nofapteki süreci bozmanın kötü yönü şu ki 20-30 gün insan hayatında uzun bir süre. Neredeyse senenin 12’de 1’i. Tüm bu süreci başa almak bu yüzden sinir bozucu. 20’li 30’lu günlere geldiğimde eğer azgınlık hissiyatı da gelirse kendimi bir ipte yürüyen ve dengesini zor koruyarak ilerleyen bir cambaz gibi hissedebiliyorum. Krizler güçlü birer rüzgar gibi gelip düşmemi kolaylaştırıyor. Ve düşersem sayaç başa sarıyor. Tabi ki düştüğünüzde sadece 1 kere porno izleyip boşalmakta kalmayı başarabilmek çok önemli, aksi halde durum tıkınma halini alıyor. “Duygusal yemek yeme” diye bir şey var. Bunu yapan insanlar aç oldukları için yemiyorlar, moralleri bozulduğunda, hayatta kendilerini köşeye sıkışmış hissettiklerinde, umutsuz hissettiklerinde vb. hamburgerlere gömülüyorlar. O birazcık gelecek mutluluğu, yani dopamin artışını arıyorlar. Pornoda da çoğu zaman aynı durum söz konusu. Bir ya da iki defa yapınca azgınlığın geçiyor ama devam ettirirsen sonuç tıkınmaya dönüşüyor.

Ben sigarayı bırakma sürecinin de pornoyu ve masturbasyonu bırakmayla neredeyse tamamen aynı olduğunu düşünüyorum. Bu ikisinin yoksunluğunda da vücudun verdiği tepkiler benzer. İkisinin krizleri de neredeyse aynı. İkisinde de kriz gelince mantıklı düşünemiyorsunuz, bir süreliğine biraz aptal biri oluyorsunuz. Beyindeki devreler istek gelince pornoya ya da sigara yönelmeyi otomatikleştirmiş haldeler. Tıpkı Maslow’un köpeği gibi zil çaldığında ağzınızın suyu akıyor. Bu bilinçsizce olan bir şey. Eğer her öğle arası olduğunda sevdiğiniz hamburgercide bir menü almayı alışkanlık haline getirirseniz bir yerden sonra bunu düşünmeden yapmaya başlarsınız. Aradaki düşünme süreçleri iptal olur ve beyin direk tetikleyiciden sonuca atlar. Bu beynin enerjiden tasarruf etme yöntemidir ki kendisi vücutta açık ara en fazla enerji harcayan organdır. Bu şekilde enerji tasarrufu yapma politikaları gerçekleştirmesi normal.

Biraz da nofapin sürdürülebilirliği hakkında konuşmak istiyorum. Kağıt üzerinde her şey çok hoş duruyor. Dediğim gibi daha fazladan enerjik, mutlu, özgüvenli olmayı kim istemez? Aslında bizler orjinalimizde böyleyiz ama beyni fazla dopamine boğduğumuz için daha kötü bir versiyonumuza evrilmişiz. Çocukların basit oyunlardan zevk almalarının ve salakça şeylere kahkahalara gömülmelerinin bir nedeni de bu. Tamam çocuklar biraz daha basit düşünür ve hayatın tüm yükü omuzlarında değildir falan ama henüz pornoya bulaşmamışlar. Beyinleri olması gerektiği gibi çalışıyordur. Peki, nofap ne kadar sürdürülebilir? Önümde bunun sürdürülebilir olduğunu gösteren örnekler var. Dünyada birçok kişi porno izlemeden uzun süre yaşayabiliyor. Ve bir yerden sonra bir eksikliğini de hissetmiyorlar. Pornoyu çok tüketenlerin ortak özellikleri ise başta hayattan zevk alamama, kendilerine güvenememe gibi semptomları yaşamaları. 90 günde 1 kere porno izleyip boşalmak bile ya da porno izlemeden 30 günde 1 defa sadece masturbasyonla boşalmak insanın hayatında saydığım benzer faydaları sağlayacağına inanıyorum. Sonuçta 1 kere yapmak sizi geriletse de elinizde olanın hepsini götürmüyor. Ama bence insan bundan çok daha fazlasını yapabilir. Yani bu anlamda nofap sürdürülebilir. Özellikle cinsel bir partneriniz varsa ve arada bir seks yapabilen biriyseniz pornoya ihtiyacınız azalacaktır. Eğer hiç cinsellik bulamayan biriyseniz bile nofapte ilerledikçe cinsellik bulma potansiyeliniz dramatik şekilde artacaktır. Aslında sizde olan ama kaybettiğiniz, kaldırım kenarında bir boşluk bulduğunda oradan açan ama ısrarla üstüne bastığınız bir çiçek gibi, özgüveninizde uygun şartlarda o boşluğu bulup açabilecektir. Eğer süreci denemediyseniz ya da süreçte yeterli şekilde ilerlemediyseniz bu anlattıklarım hayal gibi görünüyor olabilir. Ama istediğim gün sayısına gelemesem de (90 ya da 180 gün) kendi üzerimde defalarca deneyip test ettiğim şeyler bunlar. Özgüveninizin yeşermesi size uzak bir ihtimal gibi geliyor olabilir çünkü onu hep öldürdünüz, üstüne bastınız. Bunlar sizin içinizde vardı. Sadece beslemeniz ve iyi bakmanız gerekiyor. Uygun ortamı sağlayıp, biraz sulamayla daha iyisi olur.

Kitabın ilerleyen bölümlerinde nofapte ilerledikçe benzer konulardan farklı farklı şekillerde bahsediyor olabilirim. Ama bu kitabı keyifle okumanızın önüne geçmez diye düşünüyorum. Ne de olsa birinin kendi üzerinde ilk elden yaptığı deneyi, organik bir şekilde okuyor olacaksınız. Bu kitabında özelliği bu. Bir yerden toplama bilgiler değil de bir insanoğlunun tamamen kendi yaşadıklarından toplanmış verilerin ortaya sunulduğu bir kaynak olması. O kitabı Nazi kampından kurtulup yaşadıklarını anlattığı eserinde Viktor Frankl gibi kimse yazamazdı. Çünkü o deneyimleri yaşayanların çoğu ya o kamplarda öldüler, ya da pek az kurtulanların cümlelerle araları Viktor Frankl kadar iyi değildi. Bu özellikte bende var gibi. İyi bir metin yazarı olduğumu birkaç defadan daha fazla kere duydum. İyi bir dille, kendi üzerimde test ettiğim deneyi size aktarıyor olmam kitabı mekanik ilerleyen bir tek tükdezelikten kurtaracak ve keyifle okunmasını sağlayacak diye düşünüyorum. Evet, nofap deneyi gün 1. Şimdi burada bırakalım ve günlerin akmasına izin verelim. Askeriye’deki ilk gecemde ranzama uzanıp (ranzanın alt katındaydım) gözlerimi yukarıya diktiğimde, orada benden önceki bilmemkaç dönem önceki bir askerin yazdığını yazıyı görmüştüm, şöyle diyordu “1 gün gelecek, 1 gün kalacak”. O yazıyı hiç unutmadım ve sayılı günlerin birçok kere geldiğine şahit oldum. Acemiliği atlatıp asıl birliğime geçtiğimde orada askerliğin geçmediğini anlatan kişilere de şunu birden fazla kere söyledim, “ömür bitiyor, askerlik mi bitmeyecek?” Gerçekten öyle. Yeterki gün sayma hatasına düşmeyin. Unutmayın ya gün sizi bitirir ya siz günü bitirirsiniz. Günleri verimli kullanarak siz günü bitirin. Yani gerçekten verimli olun, üzerinde çalıştığınız projelere, işinize yönelik olarak. Bırakın günler aksın ve onları haftalık olarak sayacak hale gelin. Tabi ki ben hariç, ben günleri sayacağım çünkü her gün buraya gelip kendi üzerimde yaptığım bu testin nasıl gittiğini gün be gün size aktarmam gerekiyor. Tüm bu sürecin sonunda üzerimde olacak değişiklikleri merak ediyorum. Ve bunun bir kitap haline gelecek olması da beni heyecanlandırıyor.

Devamı ortaya çıkacak olan kitabımda olacak… Ama 90 gün beklemeniz gerekecek…

Bunun yanında güzel bir haber vermek de istiyorum. Yaklaşık 2 aydır Pick-Up artistlerin (kız tavlama sanatçılarının) videolarını altyazılı olarak çeviriyorum. Şuan elimde 150 adet video var, bunları 300’e tamamlayıp bir platform üzerinde ücretli olarak yayınlayacağım. Bu konulara ilgisi olanların ama ingilizcesi yetersiz olanların faydalanabileceği bir kaynak olacak.

Bu arada kızlarla etkili bir şekilde tanışmakonusundaki setim şu linkte.

Secret

Pornoyu Bırakmanın Çok Kolay Yolu

Pornoyu Bırakmanın Çok Kolay Yolu Kitabı

(E-Kitap | 146 Sayfa | PDF & Epub)

Pornodan acı çekmeden; irade gücüne ihtiyaç, yoksunluk ve fedakarlık hissi duymadan hızlıca kurtulun.

Bu kitap, Allen Carr’ın Easyway to Stop Smoking kitabının pornografi için yeniden yazılmış halidir.

Muhtemelen çoğu insan gibi porno ile erken yaşlarda tanıştınız ve tanıştığınız günden beridir de porno izliyorsunuz. Büyük hacimli ama bir şekilde sansürlenen, pornonun zararları literatürüne rastlayana kadar da hiç düşünmeden porno izlemeye devam ettiniz. Bundan sonra ara ara ve değişik sürelerde pornodan uzak durmayı başardınız ama her defasında hayali dürtülere yenik düştünüz. Burada anlatılan yöntemin çok değişik olduğunu ve çalışan tek yöntem olduğunu size haber vermek bana büyük mutluluk veriyor.

Belki de bu kitaba bakmanız önerildi ve kitap konusunda tereddütleriniz var. Öncelikle en azından bir göz attığınız için teşekkür ederim. Hayatınızda ilk defa porno izlediğiniz zamanı hatırlamaya çalışın. Hayatınızın geri kalanı boyunca dönüp dönüp porno izleyeceğinizi düşünmüş müydünüz? Bu konuda yaptığım (bu kitabı okumaları konusunda arkadaşlarımın kafasını yemek şeklinde) resmi olmayan araştırmalara göre, ÇokKolay arasıra porno izleyenler üzerinde de en az porno bağımlıları üzerinde olduğu kadar etkili. Kitap uzun değil ama faydaları çok büyük o nedenle okumaya devam etmenizi şiddetle tavsiye ederim.

Kitabı temin etmek için tıklayınız.

Kitabı Türkiye dışından temin etmek için tıklayınız.

Kitabın içindekiler ve ilk iki bölümü (PDF)

Bu kitapta bahsedilen yöntem:

  • Çok hızlı sonuç veriyor.
  • Hem arada bir porno izleyenler hem de ağır porno bağımlıları için aynı derecede etkili.
  • Berbat yoksunluk sancılarına neden olmuyor.
  • İrade gerektirmiyor.
  • Şok tedavi, yardım, hile, vs. gerektirmiyor.
  • Porno bağımlılığını aşırı yemek, sigara, alkol, vs. gibi başka bir bağımlılıkla değiştirmenize neden olmuyor.
  • Ve kalıcı etki sağlıyor.

Anahtar Kelimeler: Porno Bağımlılığı, Cinsel İşlev Bozuklukları, Cinsel Sağlık

İçindekiler:

İçindekiler
Başlamadan 5
Bölüm 1: Giriş 8
Uyarı 9
Bölüm 2: ÇokKolay Metodu 15
Bölüm 3: Pornoyu bırakmak neden zor? 18
3.1 Şeytani Tuzak 21
Bölüm 4: Doğa 24
4.1 Küçük Canavar 25
4.2 Sinir Bozucu Alarm 26
4.3 Haz mı koltuk değneği mi? 28
4.4 Kırmızı çizgiyi geçmek 29
4.5 Kırmızı çizgi etrafındaki dansla kafayı bulmak 31
4.6 Sigara Tiryakiliği Örneği 32
Bölüm 5: Beyin Yıkama 34
5.1 Bilimsel muhakeme 34
5.2 İradeye dayanmanın problem olması 35
5.3 Pasiflik 36
5.4 Yoksunluk Sancıları 37
Bölüm 6: Beyin Yıkama Yönleri 38
6.1 Stres 38
6.2 Can sıkıntısı 40
6.3 Konsantrasyon 41
6.4 Rahatlama 42
6.5 Enerji 44
6.6 Sosyal aktivite seansları 45
Bölüm 7: Neyden vazgeçiyorum? 47
7.1 Vazgeçtiğiniz bir şey yok 47
7.2 Boşluk, boşluk, güzel boşluk! 48
Bölüm 8: Zaman kazanmak 50
Bölüm 9: Sağlık 53
9.1 Uğursuz siyah gölgeler 58
Bölüm 10: Porno izlemenin faydaları 60
Bölüm 11: İrade gücü yöntemi 61
Bölüm 12: Azaltmakta yönteminden sakının 69
Bölüm 13: Bir kerecikten bir şey olmaz 72
Bölüm 14: Arada sırada izleyenler 74
Bölüm 15: YouTube / Twitch / Instagram izleyicileri 83
Bölüm 16: Sosyal alışkanlık mı? 86
Bölüm 17: Zamanlama 88
Bölüm 18: Eğlenceyi özleyecek misiniz? 92
Bölüm19: İzole bölümlere ayırabilir miyim? 94
Bölüm 20: Sahte teşviklerden uzak durun 96
Bölüm 21: Pornoyu bırakmanın kolay yolu 99
Bölüm 22: Yoksunluk dönemi 105
Bölüm 23: Sadece bir kere daha bakmak 110
Bölüm 24: Benim için daha zor olacak mı? 111
24.1 Yenilginin temel nedenleri 112
Bölüm 25: İkame etmek 114
Bölüm 26: Ayartıcı durumlardan kaçınmalı mıyım? 117
Bölüm 27: Aydınlanma anı 119
Bölüm 28: Son ziyaret 121
28.1 Son bir uyarı 124
Bölüm 29: Geri bildirim 125
29.1 Yapılacak işler listesi 129
Bölüm 30: Batan gemidekilere yardım edin 131
Bölüm 31: Kullanıcı olmayanlara tavsiyeler 134
31.1 Porno izleyen arkadaşınızın bu kitabı okumasını sağlayın 134
31.2 Bağımlılığımı sevdiğime söyleyebilir miyim? 135
31.3 Partnerim pornoyu bırakıyor 135
31.4 Pornoya dönme (hastalığın nüksetmesi) 137
31.5 Peki ya MO (mastürbasyon, orgasm)? 140
31.6 Standart tavsiyeden sapmalar 141
31.7 Bu skandalın sonlandırılmasına yardımcı olun 142
31.8 Son uyarı 144
Bölüm 32: Talimatlar 146
32.1 Olumlamalar 146