Hayal Kırıklıkları

“Kim olduğunu gerçekten öğrenmek isteyen biri, hayal kırıklıklarını durup dinlenmeden, tutkuyla biriktirmelidir ve hayal kırıklığı doğuran deneyimleri biriktirmek bir hastalık gibi olmalıdır, hayatının her şeyi belirleyen hastalığı; çünkü öyle olursa, hayal kırıklığının yakıcı, zararlı bir zehir olmadığını, bizi oluşturan gerçek çizgiler konusunda gözlerimizi açan serin, yatıştırıcı bir merhem olduğunu apaçık görebilir.

-Pascal Mercier

 

Belki de bu yüzden ilişkiler öğreticidir. Tabi öğrenmek isteyen kişiler için. Hiç ilişki yaşamadığımızda bile belli beklentilerimiz olur. Güzel olsun, zeki olsun, beni sevsin vb. başlangıç beklentilerimizin tamamını karşılayan birini bulsak bile genelde o kişi doğru olmaz bizim için. Şaşırır, boşluğa düşeriz. Aslında bu durum kendimizi tanımamamızdan kaynaklanır. İlişkilerdeki hayal kırıklıkları eğer dinlersek, bize bizi öğretir. Nasıl bir insan istediğimizden yola çıkarak nasıl bir insan olduğumuzu keşfederiz. Bu keşif de her zaman doğrusal ve bilinçli bir şekilde gerçekleşmez.

 

Bir gün o ilişkinin sizin için doğru olmadığını kabullenip bir sonrakine geçme cesaretini gösterebilirseniz, beklentilerinizi baştan sona değişmiş bulursunuz. Öncelikleriniz ve aradığınız özellikler değişmiştir. Bunların keşfi açısından ilişkiler bulunmaz fırsatlardır.

 

Bir ilişki içerisindeyseniz eğer, ilişkinin başından bugüne yaşadığınız hayal kırıklıklarını yazın. Bunları önemli ve önemsiz diye ayırmayın. Ufak tefek şeyleri bile not alın. Bunu yaparken karşıyı suçlayıcı bir tavır takınmamaya özen gösterin, çünkü bu konularda siyah ve beyaz yoktur. Herkes kendi doğrularınca hareket eder. Suçlamak için değil, kendinizi anlamak için hayal kırıklıklarınızı yazın.

 

İkinci aşama biraz daha zor. Çünkü hayal kırıklıklarınızı deşmelisiniz.

  • Neden bu yaptığı bana kötü hissettirdi?
  • Nasıl olmasını isterdim?
  • Bu konudaki beklentilerim benim önceliklerim hakkında neler söyler?

Yüzleşme aşaması biraz daha zorlasa da kendinizi keşfetmeniz açısından gereklidir. Ancak kendinizi tanıdıktan sonra başkalarına tanıtabilirsiniz. Hayal kırıklıkları kendini tanımak noktasında hayati ipuçları sağlar.

 

Kendinizi tanıdıktan sonra bu keşiflerinizi doğru şekilde ifade etmek vardır ki bu en zorudur. Sizi hayal kırıklığına uğratan bir insana, onu suçlamadan hayal kırıklığına uğradığınızı anlatmak çok zordur. İster istemez size kötü hisler getiren bu insana karşı öfkelenirsiniz. Eğer karşınızdaki sizin doğru ifadenize rağmen sizi anlamıyorsa… bazen vazgeçmek çok da kötü bir seçenek değildir. Büyümenin bir parçası da devam edebilmekte yatar.

Hipergami ve İlişkilere; Evrimsel Bakış (VİDEO)

Merhaba millet. Ben Mr. Deer. Bu sefer konumuz ‘Hipergami’. Evet çokça üzerinde konuşulan bir konu ama ben düşünülmesi yada fark edilmesi gereken bazı spesifik durumların olduğunu düşünüyorum. Redpill de en sevmediğim durumlardan birinin, net ve köşeli konuşulmak olduğunu belirtmeliyim. O yüzden değişken durumların farkında olunması gerektiğini düşünüyorum ve genelde olaylara farklı ve sert gerçeklerle bakmayı öneriyorum. Redpill sert ve kızgınlık içeren bir düşünce olmamalıdır, fikrindeyim. Ve bu video ‘da; olaya biraz daha evrimsel ve ilkel psikoloji üzerinden bakmayı deneyimlemenizi istedim. Video içerinde,  Terkedilmek, Ruh ikizi, Oneits, Kutsal Aşk, Partner Seçimi, Erkeğin Hipergamisi, Friendzone, Flört döneminin süresinin avantaj ve dezavantajları gibi yakın ve önemli konulara da değindik. Keyifli seyirler..

Not; Şu konuda net olalım, video içerisinde bahsettiğim şeyler ilkel psikoloji temelli ve bu dürtülere sahip olmanın normal olduğuna değiniyorum. Ve ilişkilerde kriter ve istekler bireyin tercihine kalmıştır. Bir kadını değiştirmeye çalışmak; daha doğrusu bunu baskı ile yaptırma çabası boşadır. Kısaca pavyonda yıllarını geçirmiş kadını; istediğin kadar değiştirmeye çalış, deneyimler hayatını belirlemiştir. Önemli olan senin ne istediğindir, uymuyorsa devammm. (next)

 

Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 5 – Boşanmadan Önceki ve Yeni Hayat

Önceki bölüm için,  Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 4 – Aldatan kadın ile görüşme ve bedel ödetme moduna giriş.

Partnerlerinin başka biriyle tek gecelik ilişki yaşadığını fark eden herkese sempati duyuyorum. Ama hayatınızın aşkının antik Roma’nın en ucuz fahişelerinden bile daha fazla kirletildiğini ve bundan da son derece zevk aldığını öğrenmenin nasıl bir şey olduğunu söze dökebilmek imkansız. Artık Mia’nın yüzünü çeşitli mide bulandırıcı şekillere büründürmeden hayal edemiyorum.

Carrie’yi evlat edinme başvurum, Mia’nın şu an endişelenmesi gereken şeyler listesinde ikinci ya da üçüncü sırada. Boşanma davası için kağıtları tamamladığımda, öğlen 12:10’da bir şerif yardımcısı Mia’ya boşanma tebligatını yaptı. Ondan sonra da başka bir şerif yardımcısı, ayrıca açtığım hukuk davasının tebligatını yaptı. Mia’nın annesinin ve babasının telefonlarından gelen mesajları ve aramaları cevapsız bıraktım. Avukatıma yapılan ziyaret ise, bir avukat tutmaları tavsiyesi ile cevaplandı. 

Bana söylendiğine göre bunlar Mia’nın duymak istediği şeyler değildi. Avukatlık bürosunda Nadia’nın elemanlarına bağırıp çığlık atmış. Sonunda Mia’ya boşanma davasının o istese de istemese de devam edeceği ve avukatlık bürosundaki tacizlerin de ağır hukuki sonuçları olacağını söylemişler. Bir yanım Mia keşke o büroda daha fazla olay çıkarsaydı diye istedi. Turuncu hiçbir zaman favori rengi olmadı ama o büroda yaptıkları bence yasadışı şeylerdi.

Bundan bir hafta sonra, Mia’yı temsil eden bir avukat Nadia’yı aradı ve ilk konuşmalarını yaptılar. Mia’nın avukatı, benim olmayan bir çocuğu yetiştirirken harcadığım parayı geri almak için açtığım hukuk davası konusunda ciddi olup olmadığımızı sormuş. Nadia, babalık dolandırıcılığı nedeniyle harcanan paranın her kuruşunu sonuna kadar almak için ciddi bir şekilde mücadele edeceğimizi söylemiş. Nadia para peşinde olmadığımızı, kazanma şansımızın çok yüksek olduğunu söylemiş. Eğer kazanırsam, Mia’nın maaşı, benim masraflarım karşılanana kadar kesilecek ve para bana aktarılacak. Bu da onun yaptıkları konusunda maliyetli bir ceza ve hatırlatma olacak. Ama kaybetsem bile, avukata bir sürü para harcamak zorunda kalacak ve bunun onun gücünün çok üstünde olduğunu biliyorum.

Mia’nın avukatı, aile evi de dahil çoğu mal varlığının evlenmeden önce bana ait olduğunu bildiğini söylemiş ve benim iki çocuğun velayetini aldıktan sonra Mia’ya iştirak nafakası ödetmeyi ve böyle ciddi bir kazadan sonra Mia’ya tek kuruş nafaka vermemeyi samimi bir şekilde bekleyemeyeceğimi söylemiş. Nadia avukata müvekkilinin aldatmaya kazadan çok çok önce başladığını ve yakalanmak için yanlış bir zaman seçtiğini söylemiş. Avukata, hedefimizin süreci, Mia’ya olabilecek en büyük acıyı verecek şekilde yürütmek olduğunu söylemiş. 

Mia’nın kendi ismine olan tek önemli varlığı arabası. Arabayı istemiyoruz. Aynı zamanda kendi emeklilik fonlarını da tutabilir zira benim fonlarım onunkinin kat be kat üstünde. Ben onu her ay izin verilen en yüksek rakamı koymaya teşvik etmesem 401k sahibi bile olamayacaktı. Evliyken evin masraflarına katkı yapması hiç gerekmedi. Kendi parasını harcadığı tek yer arabası ve sigortasıydı. Maaşının geri kalanı tamamen kendisine aitti. Şimdi o para ile yaşaması gerekecek.

Finansal zorlukları şu andan itibaren hissettiğini biliyorum ama babalık dolandırıcılığı davasını kazanırsam işler daha da kötüye gidecek. Starbucks daha az kahve satacak belki ama bu davayı açmalıydım. Sanırım Mia bu kadar ileri gideceğimi hiç düşünmemişti.

Arabasına gelince. Benim arabam kazada pert olunca onun arabasını birkaç ay kullanabildiğim kadar kullandım. Sahip olduğu tek değerli şeye ekstra kilometre ekleyip değerini düşürmek ne kadar küçük bir şey olsa da zevkliydi. 

Ama kendime yeni ve çok güzel bir SUV aldım. Bir arkadaşım arabayı almaya benimle geldi. Mia’nın arabasını anne babasının evine götürdük ve anahtarı da posta kutusuna bıraktım. Kazadan sonra araba sürebilecek halde olur mu bilmiyorum ama geçmişini dikkate alırsak, araba kullanabilir olduğu an dışarı çıkıp D vitamini peşinde koşmaya başlayacaktır. Anne ve babası ile yaşamak ona yeniden genç ve özgür olduğu hissini veriyor olmalı. Ama rastgele yabancılarla pijama partisi yapmak için baba evini kullanamaz. Eninde sonunda kendine ait bir yere ihtiyacı olacak.

Mia’nın arabasını ceza hukuku ile ilgili bir kuruluşlarına bağışlamayı da düşündüm. Yeni gelenler gerçek polis olmadan önce lumirol kullanmayı bu arabada öğrenebilirlerdi. 

Siz rahatsız edici gelebilir ama arabasını bırakırken en zevk aldığım şey yedek lastikti. Arabasında hiçbir zaman bir yedek lastik olmadı. Arabasını alırken bana danıştığında dikkat çektiğim en önemli sorun buydu. Bütün tatlılığıyla bana “eğer lastiğim patlarsa aramak için sen varsın” dediğini hatırlıyorum. Bagaj paspasının altına “bahse girerim şuan keşke bir yedek lastiğim olsaydı diyorsun” yazan bir not bırakmamak için kendimi zor tuttum. Ama muhtemelen bir süre sonra bu mesajın kendiliğinden farkına varacak.

Avukatlar telefonda konuştuktan birkaç gün sonra Mia’nın tarafı, ben hiç istemesem de, Carrie’nin durumunu konuşmak için toplanmayı talep etti. Bu kadının Carrie’yi evlat edinmeme engel olmasını istemiyorum ama kızımızın iyiliği için bu buluşmayı kabul ettim.

Mia ve avukatı ile Nadia’nın ofisinde buluştuk. Ben ana konferans odasında oturuyorken içeri Nadia, Mia’nın avukatı ve Mia girdi. O zamana kadar “ağır sürülüp ıslak bırakılmak” deyiminin anlamını gerçekten kavrayamamıştım (“rode hard and put away wet, ABD’de birinin aşırı yıpranmış olduğunu belirtmede kullanılan ve aslen atın çok zorlanarak sürüldükten sonra doğru şekilde soğutulmaması sonrası içine düştüğü durumdan gelen bir deyim). Mia berbat görünüyordu. Bir iki dakika ona olan korkunç nefretim yüzünden halüsinasyon gördüğümü sandım. Sonra bana bir bakış attığında Mia’ya gerçekten baktım ve karşımdaki korkunç kişinin o olduğunu anladım. O kadar zayıflamıştı ki yüzünün kenarları çökmüştü. Hiçbir zaman şişman olmamıştı ve doğum kilolarını da hızlıca atmıştı. Sabıka fotoğrafı çektirmek için randevusu varmış gibi duruyordu.

Mia saçlarını kestirmişti. Karen stili değil ama Karenimsi bir şeye dönmüştü. Saçları sanki kazadan beridir yıkanmamış gibi duruyordu. Ne giyse iyi görünürdü bilmiyorum ama tüm elbiselerini ona gönderdiğime yemin ederim yani böyle giyindiği için kimse beni suçlayamaz.

İki avukat bir süre bir şeyler konuşup toplantıyı başlattılar. Mia’nın gözlerinin üzerimde olduğunu hissedebiliyordum ama ona bakmıyordum. Ona bakarsam da nefretimi ve onu hor gördüğümü göstermek istiyordum. Sonunda ona bir bakış attığımda da, bir zamanlar bildiğim o güzel kadın nereye gitti diye merak etmeden de duramadım. 6 ayda güzel bir kadından, sokakta yaşayan evsiz bir kadın imajına evrilmişti. Şimdi ben de onun için geçmişte bildiği biriydim sadece.

Neyse ki Carrie konusuna hemen girdik ki onun nasıl göründüğü ile ilgili düşüncelerden kafamı uzaklaştırabildim. Onlara boşanma ve velayet konuları tamamlanmadan böyle bir şey yapmayacağımızı söylememe rağmen, Carrie’nin biyolojik babasını bulma ile ilgili herhangi bir çalışmamız olup olmadığını sordular. Sonra Mia’ya bizi “iki numaralı bebek babasının” numarasına götürebilecek herhangi bir isim hatırlayıp hatırlamadığını sordum. Bunu söylemek beni beş para etmez hissettirdi, Mia’da bunu duymaktan hoşlanmadı ama gerçek gerçekti.

Mia, o zamanlardan aklında hiçbir isim olmadığını söyledi. Daha sonra ona Carrie’yi yasal olarak evlat edinmemi engelleyip engellemeyeceğini sordum. İsmimi Carrie’nin doğum belgesinden sildirmememi dilediğini ve ismimi yeniden onun belgelerine koymama karşı çıkmayacağını söyledi. Duymak istediğim şey, hadi görüşürüz deyip çıkmak isterken Mia birden “beni affedebildin mi?” diye sordu. “Eğer ilk hatamı itiraf edersem ve bir daha asla aldatmayacağıma hayatım üzerine yemin edersem beni yeniden eşin olarak geri alabilir misin?” diye ekledi.

Beni hazırlıksız yakaladığını itiraf edeyim. Bu soruyu ilk aldatmasından beridir sürekli olarak kendine sorup durduğuna eminim. Bu sorunun cevabını hem o hem de ben çok iyi biliyorduk. Bu soruyu sadece bir beyanat yapmak için soruyordu. Yoksa vücudunu başkasına verdiği an onu hayatımdan tamamen ve sonsuza kadar atacağımı çok iyi biliyordu. Aldatana nasıl davranacağımız konusunda daha önce çok konuştuk ve ona eğer beni aldatırsa, ondan sonra dediği tek bir kelimeyi bile dinlemeyeceğimi, konuşma zamanının aldatma öncesinde kalacağını söylemiştim. Ondan sonra söyleyeceği her şey kuru gürültüydü.

Birkaç dakikalık sessizlikten sonra ona pek de konuşmaya istekli olmayan bir şekilde ona ikinci bir şans vermeyeceğimi çok iyi bildiğini söyledim. Ve sonra ona rastgele bir tek gecelik yapsam, bu maceradan bir çocuğum olsa ve 6 sene sonra bu çocuğu onun bakması için eve getirsem ne yapardı diye sordum. Bundan sonra ise işler iyice çirkinleşti.

Bana tüm gücümle ona zarar vermek için elimden gelen her şeyi yaptığımı söyledi ki bunu inkar etmiyorum. “Sen benim babam değilsin ve kötü davranışlarım yüzünden beni cezalandıramazsın” dedi. Bunu söylerken babalık dolandırıcılığı davasından bahsediyordu. Ona boşanma davasının ceza olduğunu, babalık dolandırıcılığı davasının bana olan borcunu ödemesi için olduğunu söyledim. Bana “beni mahvetmek için çocukların hayatlarını mahvetmeyi göze alıyorsun” dedi. Ben de ona “uyuşturucu kullanıyor gibi görünüyorsun ama bu dediğin kullandığının kanıtı” dedim.

Bunun üzerine ağlamaya başladı ve bana beni sevdiğini söyledi. Gözlerimi yuvarladım zira onun göz yaşları artık benden zerre sempati toplamıyordu. Tam tersine gözyaşları beni ona daha acımasız davranmaya teşvik ediyordu.

Mia’ya çocuklarına iyi bakılacağını ve çocuklarının iyi besleneceğini ama onun açlıktan gebermesinin ya da sokaklara düşmesinin umrumda olmadığını söyledim. Hayatımın geçmişte kalan bir döneminde onu mutlu etmek için her şeyi yapardım ve her şeyi verirdim. Ona benim her şeyim ona yetmediği için mi beni aldattığını sordum. Bana ihanet etmemesi için daha ne yapabilirdim ki diye sordum. Bana “ben kendime ihanet ettim” dedi. Ben de ona “Carrie’ye ve hayatındaki herkese ihanet ettin” diye bağırdım.

Avukatlar ortamı sakinleştirdiler. Nadia, Mia’nın çocukları ne zaman görebileceğini belirleyen geçici ziyaret hakkı önerisini onlarla paylaştı. Mia’ya “her ne kadar benim işim olmasa da çocukların etrafında yabancı erkeklerin olmaması gerektiğini” söyledim. Bana kimseyle birlikte olmadığını ve bunu söylememin hoşuna gitmediğini söyledi. Ama o zaman gelirse çocukları bundan uzak tutacağını söyledi.

Mia’ya beni aldattığını Rebecca’dan başka birinin bilip bilmediğini sordum. İlk öpüşmesini kız kardeşine itiraf ettiğini ama kız kardeşinin çıldırdığını ve kendisine 5 dakika boyunca hakaret ettiğini söyledi. Mia bundan sonra ne kadar ileri gittiğini kız kardeşine asla anlatamayacağını anladığını söyledi.

Mia acaba yeniden bir arada olma şansımız olup olmadığını görmek için beraber evlilik danışmanına gitme şansımız olup olmadığını sordu. Ben de ona neden ölü yatak odasına sahip bir evlilik isteyeyim diye sordum. Bizim hiçbir zaman ölü bir yatak odamız olmadığını söylediğinde ise ona bu kadar fazla adamla yattıktan sonra ona elimi sürmeyeceğim için, evlilik devam ederse olacağını söyledim.  Bana ondan nefret edip etmediğimi sordu ama bunun evet – hayır sorusu olduğuna emin değilim. Ama tüm benliğimden yayılan nefretin cevap olarak yeterli olması lazım.

Evet bu görüşme de böyle geçti ve şimdi içinde bulunduğumuz durum bu. Boşanma davasının başlamasını bekliyoruz. Hukuk davası ise ancak boşanma davası sonuçlandıktan sonra başlayacak.

Çocuklar duruma göre oldukça iyi haldeler. Her iki taraftan da dede ve ninelerini görebiliyorlar ki içinde bulunduğumuz durumdaki tek pozitif şey bu. 

Evet, nefret etmeyi bırakmam gerekiyor. Terapiste gidiyorum ama beğendiğim bir terapist bulmam zaman aldı. Terapistim bile Mia’dan nefret etmek için çok sağlam nedenlerim olduğunu kabul ediyor. Ben başkalarının onayına ihtiyacı olan biri değilim ama nefretimin irrasyonel olmadığını bilmek bana oldukça yardımcı oldu. Nefretimin bana zararlı olduğunun farkındayım ve yeni terapistim öfkeden kurtulmam için bana yardımcı oluyor. Meditasyon konusunda iyi değilim, meditasyon benim için yeni bir şey. 

İlk terapistim ilk 4 seans iyiydi. Başlarda bana karşı oldukça sempati duyuyordu ama aynı zamanda beni cesaretlendiriyordu. Baba olmak konusunda çoğu erkekten daha iyi başa çıktığım konusunda beni cesaretlendirdi. Ama iş geçmişteki problemleri konuşmaya geldiğinde, ilk terapistimin tonu değişti. Bu birebir alıntı değil ama üstü kapalı olarak bazen partnerimizi inciten veya rahatsız eden şeyler yaptığımızı, partnerimizin bu konudaki rahatsızlığını dile getirmeyebileceğini ve bu sorun aylar ya da yıllarca devam ederse sonradan olacaklara bizim de sebep olduğumuzu ima etti. Hayır! Bütün hata ve kusurlarıma rağmen, Mia’nın yaptıklarını hiçbir şekilde hak etmediğimi bilecek kadar gurura ve mantığa sahibim. Benim yaptığım hiçbir şey, onun yaptıklarının yüzde birinin bile nedeni değil.

Bu konuşmalardan sonra başka bir psikolog buldum. Erkekliğini kaybetmiş gibi hissetmenin ne demek olduğunu anlayan bir erkek psikolog ile birkaç seans yaptık. Ama onunla çok rahat hissetmedim zira bütün seanslar boyunca ağladım ve başka bir erkeğin önünde ağlamak beni çok rahatsız etti. Erkekler beraber içmek, maç izlemek ve belki kavga etmek için varlar. Biz Gary’nin karısı neden duygusal olarak mesafeli gibi şeyler konuşmayız. Bir yanım bu psikoloğa bir şans vermek istedi ama maalesef aramızda bir uyum kurulmadı. Bu beni cinsiyetçi yapacaksa yapsın ama bir kadınla daha rahat ve güvende hissediyorum. Bu benim tercihim.

Sonunda iyi bir psikolog buldum. Bu psikolog, 4 çocuklu bir evde tek kız olarak büyümüş ve erkekleri anlayabiliyor. Uzmanlığı aldatma ile başa çıkma ve yas tutma danışmanlığı. Onun ofisine gelmeme neden olan olaylar dizisini anlattığımda, peçetelerin yarısını da o kullandı. Bu olayla bu kadar iyi başa çıkabilmeme hayran olduğunu söyledi ama bu beni cesaretlendirmek için miydi yoksa hala hastaneye kapatılmadığım için gerçekten şok mu oldu bilmiyorum.

Bu güncellemede yazdıklarım için terapistim Sarah’yı arayacağım ama sadece dinleyerek bile bana oldukça yardımı dokundu. Sarah bana beni okumanın zor olduğunu, dışsal görünüşümün arkadaş canlısı kişiliğimle uyuşmadığını söyledi. Benim espriyi, zor durumları dağıtmak ve insanları silahsız bırakmak için kullandığımı fark etti. Ona eğer saçmalıklarımı yüzüme vurursa, tüm eğlencenin kaçacağını söyledim ama  beni çözmeye başladı ve benim de kendimi çözmem gerektiğini söylüyor. Bu konuda kararlı ve yardım için yanımda.

Ama hayatımı yeniden inşaa edeceksem bunun için çalışması gereken kişi benim. Başkasına işi benim yerime yapması için para ödeyemem. Eldekine bakıp, gerçekten neleri tamir edebilirim, neleri söküp atmam gerekecek, neler kalıcı olarak can acıtacak bakmam gerekiyor. Bu süreç benim canımı daha çok acıtacak ama kaybettiğim tüm o şeylerin yasını aşıp huzura kavuşmam lazım zira o şeyler bir daha asla geri gelmeyecekler.

Çocuklar kendi psikologları ile her biri 40 dakikalık seanslar halinde görüşüyorlar ve haftada 2 kere de 40 dakika da üçümüz görüşüyoruz. Çok iyi iş çıkarıyorlar ve terapi, sonunda kaçınılmaz olanı kabul etmelerine yardımcı oluyor.

Anneleri ile ilgili hissettiklerimden dolayı aile terapisinin nasıl olacağı konusunda endişeliydim. Annelerini özlediklerini ya da hala hep beraber olmamızı çok istediklerini söylediklerinde sessiz kaldım. Oyuncak bebek üzerinde Mia’nın beni nereden yaraladığını göstermeyi düşündüm ama maalesef oyuncak bebeklerin ruhu yok. Bazen ben de bir ruhum varmış gibi hissetmiyorum. 

Sosyalleşmek ve arkadaşlarımdan güç almak için büyük çaba harcadım. Ama başımdaki işlerin büyüklüğü karşısında, küçük konuşmalar önemsizleşiyor. Arkadaşlarım patlamalarımdan bıktılar. Onların yerinde olsam ben de bıkardım. Atıp tutmaya başlamamaya çalıştım ama bu ihanet beni hala kemirip duruyor. Sürekli olarak kafamın bir tarafında.

Bu nedenle de dışarı çıktığımızda ve bana güzel kadınları işaret ettiklerinde, o kadınlarla tanışma konusunda en ufak bir isteğim olmuyor. Karımın tersine buna şansım olsa bile, hijyen konusu tek başına birileriyle tek gecelik yapmama engel. Neyse ki bu genç kadınların hiçbirisi o işletmeyi benimle olamadıkları için ağlayarak terk etmediler. İlgisizlik karşılıklıydı bu nedenle kimse kaybetmedi.

Bu olaylar benim kadınlara bakışımı değil insanlara bakışımı değiştirdi. Herkesin gerçek kimliğini ve samimiyetini sorguluyor hale geldim. Bütün bunlardan önce Mia gerçekten hayranlık duyduğum biriydi ve bu nedenle hayatımda hayranlık duyduğum diğer insanlardan da şüphe etmeye başladım. Mia beni kadın sevmeyen biri yapmadı. İnsan sevmeyen biri yaptı.

Mia yaptıklarından dolayı ne kadar utanç ve suçluluk hissederse hissetsin, bir sonraki eleman ile cinsel aktiviteye girmesi çok kolay olacak. Zamanla daha iyi beslemecek ve kilo alacak. Bundan sonra da erkekler ona yürümeye başlayacaklar. Demek istediğim şey, Mia bu olayları cinsel olarak kolayca atlatacak ama ben bunu yapamam. Başka erkeklerden aldığı tüm sıvılara beni maruz bıraktığı için zaten içim dışım pismiş gibi hissediyorum. Onunla birlikte olduğum için beni kirlettiğini hissediyorum.

Mia benim cinsel aktiviteye olan tüm arzumu öldürdü. Size ne kadar garip gelirse gelsin Mia bana yetiyordu. Çok güzeldi ve başka bir kadına bakmama gerek kalmıyordu. Aramızdaki şeyi özel sanıyordum. Ama artık güzelliği algılayamıyorum bile. Zihnim bunun böyle olmadığını bilse de bilinçaltında tüm kadınların Mia ve Rebecca gibi olduğunu düşünüyorum.

 

Bunlar benim şu an mücadele ettiğim düşünceler. Adil ya da değil biri bana oldukça destek veren bir mesaj gönderdi ve sonra da yakında finansal olarak güçlü, bekar bir erkek olacağım için bana gıpta ettiklerini söyledi. Benim kadınlar konusunda bir problem yaşamayacağımı ve onlar tarafından yüksek değerli olarak algılanacağımı ekledi. Ona aslında duymayı isteyeceği bir cevap vermeden teşekkür ettim. Bu yazdıkları benim için bir kaygı kaynağı. İnsanların önüne gelenle yattığını biliyorum ve bu onları ilgilendirir. 

Ama bu benim yapacağım bir şey değil. Bana çok çekici de olsa bir yabancının dokunmasını istemiyorum. Ben kişisel mesafeye önem veren biriyim. Bir barda ya da uygulamada bir yabancı ile karşılaşmak, çok az etkileşime girdikten sonra o kişiyle yatmak bana göre değil. İnsanlar bunu hiç bir problem görmeden yapıyorlar ve bu insanlara çok şaşırıyorum. 

Çoğu insan önüne gelenle yatma stilini kabul ediyor. Mia’nın önüne gelenle yatarken ulaştığı rakam, günümüzde bekar bir kadın için çok abartı değil muhtemelen. Bence çoğu erkek elinde olsa aynı şeyi yapardı. Ama ben yapamam ve yapmam. Bunu yapan biriyle de olmam.

Mia ihanetini benden sakladı zira bunu öğrenirsem alacağım duruştan iğrendi. Az önce “bu soruyu sadece bir beyanat yapmak için soruyordu” derken kastettiğim, ona ikinci bir şans vermeyecek biri olduğum için benden intikam alıyordu. Benim en canımı yakacak ve beni en iğrendirecek şeyleri yaparak beni test ediyordu. Ben ise test edildiğimin farkında bile değildim.

Aramızdaki bağ bir kere kırıldı mı, onu bir daha ne aramızda, ne de başkalarıyla elde etme şansımız yok. Bu, hayatta bir kere kurulabilecek bir fırsattı. Sadece bir yaşamımız olduğu için, devam eden ihanet beni öldüren şeydi. Eğer beni aldattığını itiraf etseydi ve boşansaydık, sonra toparlayıp başka birine şans verebilirdim. Mia beni bir daha asla geri alamayacağını bildiği için, sanki beni yok etmek, beni bir daha kimseyle olamayacak şekilde mahvetmek istiyor gibi davrandı. Ne kadar duş alınırsa ya da koruma kullanılırsa kullanılsın umrumda değil.

Bazı yabancı DNA parçaları bana ulaştı. Umarım Mia’nın her tarafında mantar çıkar.

Mia ile seks yaptığımızda her hareketimiz saf ve güzeldi. Bana ihanet ettiği an, tüm yaptığımız ve yapabileceğimiz her şey mahvoldu. İlişki içindeki partnerlerden biri dışarıda başka biri ile ilişkiye girdiği an, partneriyle arasındaki ilişki anında ve sonsuza kadar pislenir. Mia’da ahlakın zerresi yok. Keşke döllendiği gün biri gelip babasının zamazingosunu tokatlasa ve Mia hiç olmasaydı.  Dünya çok daha güzel bir yer olurdu.

Birçok insanın tavsiye ettiği gibi hemen yeni bir ilişkiye atlamak, bende büyük bir kaygı uyandırıyor. Mia ile ilk karşılaştığımda, karnımda kelebeklerin uçuştuğunu hatırlıyorum. Mia gibi güzel bir kadının kişisel alanımı işgal etmesine alışmam gerekmişti. Bu özgüven problemi değil. İkimizde sosyal ama doğal olarak içe dönük insanlardık. Nasıl öpüşeceğimizi bile öğrenmemiz gerekmişti ve benim öpüşmeye bile alışmam gerekti.

Herkes hormonlardan dolayı ergenlerin çok azgın olduğunu düşünür ama ben ve Mia öyle değildik. Fiziksel her şeyi çok yavaş yaptık. Bana bunun böyle olduğu öğretilmişti. Ben de böyle olmasını istiyordum. O da bana böyle istediği konusunda yemin etmişti. Yeni biriyle olma fikri beni aşırı rahatsız ediyor. Şu an Mia’nın düşüncesi bile Viagra’nın panzehiri gibi.

Her şey çok ağır geliyor. Her gün kendimi insan ırkının bir üyesi olmaktan daha fazla utanç duyarken buluyorum. Hayatım bu hale gelmemeliydi. Bir aile olarak bizi daha çok daha fazla güzel anılar bekliyordu ama şimdi bunlar tamamen yok oldular ve asla var olmayacaklar. 

Sonuçta Carrie’yi seviyordum ama onu bırakmam gerekecek zira aramızdaki ilişki daha birinci günden itibaren üzerimize, bizim irademiz dışında ve zorla atılmıştı. Onu evlat edinerek ona, eğer bana bir şans verilse onu yine kızım olması için seçeceğimi ona gösteriyorum. Yargıç ona benim onu evlat edinmemi isteyip istemediğini sorduğunda, onun bana olan sevgisi de bana gelecek ve işler artık ne kadar iyi olabilecekse o kadar iyi hale gelebilecek.

Hiçbir zaman Carrie’nin babası olamayacağım. O ünvan şu an 6 yaşında bir kızı olduğundan habersiz başka birine ait. Ama bildiği tek baba, koruyucu ve sağlayıcı ben olacağım.

Başkaları davranışlarımı sorgulasa ya da beni acımasız olmakla suçlasa da, kendi akıl sağlığımı korumak için yapmam gerekenleri yaptım. Bu olayın en büyük iki kurbanının hiçbir zaman gerçekten onların olmayan şeyler üzerindeki haklarını almaları için yapılması gerekli olduğunu düşündüğüm şeyleri yaptım. Evet hatalar da yaptım ama elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım.

Devam edecek.

Çağın Vebası : Oneitis illeti

Öncelikle Mahmut Bey ve diğer kıdemli yazar ve yorumculara teşekkür ederim. Kendi oneitis deneyimimi paylaşmak istedim. Gençler diyecek ki “zaten pek çok oneitis öyküsü okuduk, yenisine ne gerek var?”

Birincisi, benim yaşım kırkın üzerinde. Eğer aklınızı başınıza almazsanız, zihin yapınızı değiştirmezseniz, yaşını başını almış koca bir herif bile olsanız bu illetin sizi nasıl perişan edeceğini görün istedim.

İkincisi, bu konu ne kadar vurgulansa yeridir. Bakınız bu sitenin ilk yazısı neymiş?

Yaptığım ve şimdi erkekadam sayesinde tövbe ettiğim dangalaklıkları benim yaşımda itiraf edebilmek çok gurur kırıcı ve hiç de kolay değil gençler. Bunun kıymetini bilesüüz ve linç etmeyesüüz! 😀

Boşandıktan sonra yalnız geçen 2 yılın ardından yaşı yaşıma yakın, uzun yıllardır bekar takılan bir bekar anne ile tanıştım. Kadın oldukça fit ve hoştu. Geçimi kolay, hamarat ve iyi bir insandı. Eski karımla kıyaslayınca hayatım her açıdan 10 level atlamış gibiydi. Onunla tanışmadan bir kaç ay önce erkekadamı keşfetmiş, uzun süreli ilişkilerden ve evlilikten uzak durmaya karar vermiştim. Ancak hapı henüz sindirmemiştim. (halen de sindiremedim) Çerçeve, bolluk zihniyeti falan hak getire!

İlişkimiz sanki bir patlama gibi, yıldırım hızıyla başladı. Liseli aşık gibiydik. İnanılmaz bir kimya vardı aramızda; 1 yıllık ilişkimizde ayrı geçen bir tek günümüz olmadı. (afferim bana!) Burada yazılan istisnasız ama istisnasız tüm yap/yapma kurallarını (ilk 3 ay seni seviyorum deme, tabak çevir, aynı evde yaşama, erken duygusal yatırım yapma, muğlak ol…. aklınıza ne geliyorsa), hem de siteyi tamamen okumuş olduğum halde itinayla ihlal ettim ve çiğnedim. (Halt ettin!) Ama az da olsa kırmızı hap içimize kaçmış ya, makul mantıklı tarafım da (artık ne kadar kaldıysa geriye) yapabildiği kadarıyla beni frenlemeye çalışıyor. Ama tabii çerçeve merçeve olmadığından “ben evlenmek istemiyorum” denilemedi ve iş oraya doğru ilerlemeye başladı.

Bu arada ben hatunun çok ciddi bir sorunu olduğunu (daddy issues) keşfettim (o benim bildiğimi bilmiyordu) ancak sorun etmedim ve ona yansıtmadım. Çünkü o sorunları yaşamış olmasına rağmen gerçekten de şaşılacak derecede geçimi kolay ve iyi bir insandı. Sorunlarına göğüs germiş, hayata tutunmuş, olabildiği kadar normalleşmişti. Ancak benim açımdan daha ciddi bir sorun vardı: Boşanma sonrası geçirdiği uzun bekarlık döneminde doğal olarak ilişkileri olmuştu ve cinsel tecrübesi benden fazlaydı. Ona bir şey yansıtmadım ama bu durum bende hoşnutsuzluk ve kıskançlık yaratıyordu. Özellikle de o üzerimdeki evlilik baskısını gittikçe arttırmaya başlayınca. “O bunca sene bekarlığın tadını çıkarmışken ben neden hemen şimdi tekrar evlenmek mecburiyetinde hissediyorum ki?” diye düşünmeye başladım. Ama dürüstlük ve cesaret gösterip ayrılamadım. Yine de zihnim ikiye bölünmüştü artık. Evlenmek istemiyor ancak ondan da kesinlikle vazgeçemiyordum.

İkircikli ruh halim ister istemez ilişkiye yansıdı ve neticede ben ondan ayrıldım. Çok rahatlamıştım. Erkekadam ile bu sefer gerçekten de yeni bir başlangıç yapacaktım. Ancak hatun çok hızlı çıktı; ayrılıktan sonra dağılan, depresyona girip dibe vuran kız, 3-4 hafta sonra çivi çiviyi söker mantığıyla yeni birisini buldu. Adama benimle yaşadığı her şeyi bir bir anlatmış. Adam da kurtarıcı kahraman rolüne soyundu herhalde ki yaklaşmakta olan kırmızı alarmı görmezlikten geldi. Ben ise henüz yalnızdım. Başlangıçtaki o özgürlük ve sevinç duygusu gitti; içimi burukluk kapladı, boğazım düğümlendi. Sonraki 2 ay boyunca ruh halim gittikçe kötüleşti ve ben kıskançlık krizine, yalnızlığa, umutsuzluğa düştüm.

Bu arada kız beni unutamamış ve yeni sevgilisine çaktırmadan beni takip etmekteymiş. Hatta sosyal medyada bir sahte hesap açıp benle bir süre sohbet bile etmiş; sonradan itiraf etti. Neyse, ayrıldıktan 2 ay kadar sonra biz kızla bir vesile ile görüştük. Karşılıklı ağlamaktan konuşamadık. (Bu salaklıkları yapan 3 kişinin de yaşı kırkın üzerinde gençler, dikkatinizi çekerim. İbret alın)

Pişman olduğum her halimden belli ama ona açıkça “geri dön” demedim, diyemedim. Çünkü insan ne olursa olsun aldığı ayrılık kararının yerinde olduğunu derinlerde hissediyor. Birkaç gün sonra mesaj attı ve diğer adamla devam edeceğini, benimle artık iletişimini kestiğini söyledi. Keyfi yerindeydi, hatta bana da iyi dileklerde bulundu. Kuyruğu dik tutmaya çalışıp “Eyvallah, saygı duyarım, ben de artık kendi yoluma bakayım” dedim. Ama artık depresyonun dibindeydim. Yine de onu arayıp sormadım, rahatsız etmedim.

O da çok kötü zamanlar geçiriyordu. Ruh hali dengesizleşmişti. İletişimimiz olmasa da birbirimizi sosyal medya üzerinden görebiliyorduk. (İşte önemli bir kural ihlali daha). Birkaç hafta sonra onun sosyal medya hesaplarında tuhaf bir hareketlenme başladı. Benim ilgimi çekmek için sürekli bir şeyler yapıyordu. “Seninle son görüşmem” diyerek eski defteri kapatıp gittiği için açıkça arayamıyor ancak beni onunla iletişim kurmaya teşvik eden paylaşımlar yapıyordu. Bu durum bir kaç gün sürdü. Ben onun yaptıklarını farkediyor, o da benim onun yaptıklarını farkettiğimi biliyordu. Yine de birbirimize açıkça yazamıyorduk. Ancak psikolojim artık laçka olmuştu. Psikolog ile görüşmeye karar verdim, hemen birkaç gün sonrasına bir randevu aldım. Ancak daha henüz gitmeye fırsat bulamadan kız pat diye yanıma gelince ben şok geçirdim. Benden vazgeçememiş. Uzunca konuştuk. Konuşmak çok iyi gelmişti ikimize de.(Pırıl pırıl masmavi muhtaç kafa! Üstelik neredeyse son 1 yıldır düzenli erkekadam okuru olduğum ve yazılanlara tamamen hak verdiğim halde; dikkatinizi çekerim. Demek ki sadece okuyup anlamak yetmiyor)

Kadın bana doğru büyük bir adım atmıştı. Bu sefer bana geri dönmesini açıkça istedim ve evliliği açıkça telaffuz ettim. (Linç yok gençler, linç yok!😀) Düşünmek üzere gitti. Bana geri dönmek istiyor ancak cesaret edemiyor ve diğer adama karşı vicdan azabı çekiyordu. Ruhsal durumu çok dengesizleşmişti. Bir hafta sonra diğer kişi ile ilişkisi bozuldu ve yanıma geldi ama artık eskisi gibi değildi. Psikolojisi tamamen dağılmıştı. (Adam, onu, kendisini kullanmakla suçlamıştı ve haklıydı. Ama adam kesinlikle saf bir tip değil ve kendisini kullandırmanın nimetlerinden de faydalanmasını bilmişti. Kurtarıcı kahraman rolüne bizzat kendisi soyunmuş, kadının yaşadıklarını bildiği halde erkenden duygusal yatırım yaparak belaya davetiye çıkarmıştı) Ben kıza destek olacak ve düzelmesini bekleyecektim.

Ama artık bu iş bitmişti. Bana döndükten 2 hafta sonra bir veda mektubu bırakıp tamamen hayatımdan çıktı. Mektupta benden bir türlü vazgeçememesinin nedenini sonunda keşfettiğini yazıyordu: Daddy issues. Tekrar o adama döneceğini söylüyordu ama anladığım kadarıyla palavra atıyordu. Ona ulaşma çabalarım sonuçsuz kaldı. İyi ki de kalmış. Üçümüz için de çok hayırlı oldu. Bu arada ben psikoterapiye devam ediyordum; halen de danışmanlık alıyorum. Ancak samimiyetle itiraf etmeliyim ki erkekadam yazılarını iyileşme sürecimde tekrar tekrar okudum ve ciddi fayda gördüm. (Hem de bilabedel! Psikoloğa ise dünyanın parasını saydık! Hakkını helal et Mahmut Abi!😀)

1 ay sonra kızı sosyal medyada tesadüfen gördüm. Maalesef kendini dinlemek ve sorunları ile gerçekten yüzleşmek için yine kendine yeterince zaman tanımamış ve hemen yeni ilişki arayışına girmişti. Sanırım sürekli arayış içinde olma hali artık onun için bir alışkanlık olmuştu. Beni fark edince hemen engelledi. Profilinde hook-up dahil her türlü ilişkiye açık olduğu yazıyordu. Belli ki kriterlerini daha da gevşek tutuyor artık. İçim acıdı ikimizin hali ve yaşadıklarımız için. Umarım daha fazla yıpranmaz.

Diğer terk edilen arkadaşın da sosyal medyada bir hesabını gördüm. Romantik, ağlamaklı bir şarkı sözü yazılıydı profilinde. Burada yazılı kuralları uygulamadığı, yara bandı vazifesi görmekte olduğunu bile bile onunla ilişkiye girdiği ve erkenden duygusal yatırım yaptığı için neticede onun hissesine düşen de terk edilip şarkı sözü paylaşmak oldu. Belki de yakın zamanda bu siteyi ve yazıyı okuyacak, kendi hesabına dersini çıkaracak.

Şimdi gençler diyebilir ki “Yok vebaymış yok ebolaymış; amma da abarttın be moruk. Kadının ve senin kafadan kırık olduğunuz belli. Çözümlenmemiş çocukluk problemleriniz olduğundan oneitisi biraz şiddetli yaşamışsınız. Biz artık haplandık, bize vız gelir tırıs gider” Haklısınız muhtemelen. Ancak oneitisiniz azıtırsa veya uzun sürerse bu yazdıklarımı hatırlayınız ve profesyonel yardım almaktan çekinmeyiniz. Bırakın bu oneitis işi kabakulak, suçiçeği gibi çocukluk hastalığı olarak kalsın. Erişkinliğinize taşımayın. Emin olun vazgeçmeden ya da sahaya inmeden önce ruhunuzu didiklemek ve karanlık yönlerinizle yüzleşmek, bu siteden edineceğiniz ve şüphesiz hepsi de pek kıymetli olan oyun taktiklerinden çok daha öncelikli. Gnothi seauton!

Peki şimdi ne yapacağım? Spora devam ve erkekadam yazılarını birkaç hafta içinde hızlıca ama daha artık daha fazla uzatmadan özümseme. Sonra da o sürekli ertelediğim ama kaçınılmaz olan şey: yani sahaya inip oyuna katılmak. Kırkından sonra, hem de hayatında ilk kez saz çalmaya kalkmak nasıl yusuflatıyor bilemezsiniz! Bana şans dileyin! Birkaç ay sonra bir moruğun saha raporlarını okursunuz belki burada, kim bilir? Genel prensiplerin değişeceğini pek sanmam ancak benim gibi kırkını geçkin kart çömezlerin bilhassa dikkat etmesi gereken püf noktaları aklınıza gelirse yazın lütfen.

Yazan: Rabbit Hole

Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 4 – Aldatan kadın ile görüşme ve bedel ödetme moduna giriş

Önceki bölüm için,  Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 3 – Çocuklarla ilk karşılaşma.

Annesi beni, Mia’nın kazadan sonra iyileşme sürecini yaşadığı, çocukluğunu geçirdiği odaya götürdü. Kapıyı açmadan önce annesine “Mia ile konuşmamız lazım” dedim. Sesimdeki hafif öfkeyi sezerek, patlama alanının dışına çıkmak için kapıyı arkasından aceleyle kapadı.

Odaya girer girmez Mia’ya ayrılma nedenimizin onu artık hiçbir zaman sevemeyecek olmama baglama cüretini nereden bulduğunu sordum. Gerçeğin bu olduğunu söyledi. Ben de gerçek bu olsa da bunun sebebinin kendisinin yalancı, aldatan, hilekar, önüne gelenle yatan – kalan boşlukları siz de doldurabilirsiniz – olduğunu ve kendi rolünü hasır altı etmeye çalıştığını söyledim.

Bana daha önce özür dilemeye çalıştığını ama benim onu dinlemek istemediğimi söyledi. Ben de patlayarak özür dilemenin ne işe yarayacağını sordum. Özür dilemesi ne verdiği hasarı geri alabilecekti ne de bundan sonra olacak hasarı engelleyebilecekti.

Mia’nın yaptıkları için gerçekten üzgün olduğuna inanmıyordum. Ona iki masum çocuğu, beni kötü biri olarak gösterecek şekilde nasıl manipüle edebildiğini sordum. Benim ne zaman evliliği mahveden kötü adam olduğumu sordum.

Mia ona ikinci bir şans vermediğimi söyleyince, doğru söylemem gerekirse onu durdurup ne kadar ağrı kesici aldığını ya da içki içip içmediğini sordum. Ciğeri beşpara etmez bir yalancının ikinci bir şansı, merhameti veya saygıyı hak ettiğini, düşünmesi için tek mantıklı açıklama buydu. Hayır. Bütün bunları, kendi davranışları yüzünden kaybetti. Artık karımın kim olduğunu bile bilmiyorum. Sanki Caligula’nın hayaleti ya da Charlie Sheen tarafından ele geçirilmiş gibi, benim güzel ve ahlaklı karım, ruhsuz bir fahişeye döndü ve benim sağlığımın da etkilenmemesi, Tanrının bir mucizesi.

Mia’ya, hayatındaki her şeyi, ucuz heyecanlar için mahvettiğine değip değmediğini sordum. Bunları sadece ucuz heyecan için yapmadığını söyleyince ona, daha önce duygusal bir şey olmadığını söylediğini hatırlattım. Yaptıklarının çoğunun, özellikle de ilk başlarda, onaylanma ile alakalı olduğunu, peşinden koşulmasının hoşuna gittiğini söyledi. Hayatının geri kalanında nasıl algılanacağını ve yaptıklarının sonuçlarını düşünürsek, kendisinin peşinden koşulduğunu nasıl düşünebildiğini sorduğumda sinirlendi.

Sonuçta Mia ile birkaç saat konuştuk. Michael doğduktan sonra depresyona girmişti. Bana bu dönemde, bir kadına benden daha fazla destek olabilecek bir kocanın olmadığını söyledi. Ben de bu nedenle bana hayatımızın o mutlu döneminde, bu kadar acımasız bir şekilde nasıl ihanet edebildiğini sordum. O dönemde kendisini yok etmek isteyecek kadar kaygı içine gömüldüğünü söyledi. Kalbinde bana ve Michael’e karşı sevgi varmış ama bir nedenden dolayı depresif ve boş hissediyormuş.

Bu dönemde depresyon nedeniyle, normalden 6 ay fazla süre işten uzak kalmıştı. Ona paranın satin alabileceği en iyi therapist ve doktorları tutmuştum. Bu dönemde neden oldukları ve onun için yaptıklarım dolayısıyla kendisini suçlu hissettiğini itiraf etti. Tüm aileyi benim sırtlamış olmam onu ezmeye başlamış. Her ne kadar o dönemde neredeyse hiç yükü olmamasına ve hep istemesine ragmen, anne olmasının iyi bir fikir olup olmadığını sorgulamaya başlamış.

O dönemde hem gerçek hayatta hem de internette tüm arkadaşlarından kopmuştu. Bana beni sevdiğini söyleyip özür dilemişti. Ben de özür dileyecek bir şey olmadığını, tek istediğimin onun bir an önce iyileşmesi olduğunu söylemiştim. Belki de kısa süre sonra yapmaya başlayacağı şeyler için özür diliyordu.

Rebecca eve ilk gelmeye başladığında, onu görmek beni çok mutlu etmişti. Becca Mia’nın tüm karşı koymasına ragmen sonunda eve gelebilecek kadar ısrarcı ama Mia’nın açılmasını sağlayacak kadar da nazikti. Bundan sonra gece dışarı çıkma gibi bir şeyin olabilmesi bile aylar aldı. O zaman Mia’yı Starbucks’a götürmek bile büyük bir zaferdi.

Karımın bekar bir kız arkadaşı ile barlara ve gece kulüplerine gitmesine izin verdiğim için, benim dünyanın en büyük gavatı olduğumu düşünen bir sürü erkek var. Normalde %99 haklılar.  Buna çok daha önce bir dur demeliydim. Ama hayatımızın o noktasında, tüm o mutsuzluk ve izolasyondan sonra, dışarı çıkmak onu mutlu ediyordu.

Mia sadece 2 sene içerisinde hem eş hem de anne olduğunu ve erkeklerin ucuz heyecan için bile olsa ona ilgi duymasının egosunu nasıl yükselttiğini açıklamaya çalıştı. İlk ihanetinin, eğer çok sarhoş olmasa asla gerçekleşmeyeceğini iddia etti. Ama buna ragmen ilk ihaneti kendi isteği ile olmuştu ve bundan sonra bu olanı öğrenirsem ona bird aha asla dokunmayacağımı bildiğini söyledi. Bunun sonucunda da her şeyini kaybedeceğini bildiğini söyledi. Mia bu evliliğe hiçbir varlığı olmadan gelmişti.

Mia’ya onu birgün yakalayacağımı ve nasıl tepki göstereceğimi hiç düşünmedin mi diye sordum. Bunun beni mahvedeceğini bildiğini söyledi ve bu nedenle de korkunç hissettiğini iddia etti. Bunun üzerine de bariz olan soruyu sordum: “Peki o zaman beni aldatmaya neden devam ettin?”

İhanetinden sonra ayıktığında suçluluk ve utanç hissettiğini iddia etti. İlk defa dışarı çıktıktan sonra bir hafta süreyle çok üzgün olduğunu hatırlıyorum. Rebecca bize gelmişti ve özel olarak saatlerce konuşmuşlardı. O zamandan sonra aylar boyunca, doğumdan önceki eski Mia geri gelmişti.

Mia Rebecca’ya yaptıklarından dolayı kendisini bana karşı değersiz hissettiğini söylemiş. Eğer bunu öğrenirsem, bu evliliği bitirirmişim ve Michael’I da ondan alırmışım. Bu nedenle de bu sırrı mezara götürmeye karar verip, benim için olabilecek en iyi eş olmaya çalışacakmış. Geriye dönüp baktığımda, bunun kırmızı alarm olduğunu görebiliyorum.

İstediğiniz kadar benim bir embesil olduğumu düşünün ama o zaman bir bebeğimiz vardı ve bu bebeğe %95 ben bakıyordum. Karımın birden hayata dönmesini kırmızı alarm olarak görmek delilik gibiydi. İki haftada bir mucize gerçekleşmiş gibi hissediyordum. Mia ev kadını ve anne olarak rahat hissedince, önce yarı zamanlı ve sonra da tam zamanlı olarak işe dönebilmiştim. Geriye dönüp baktığımda, Michael’in bir yaşına girdiği günden önceki ve sonraki zaman, hayatımızın en mutlu dönemiydi, en azından benim için öyleydi. Şimdiyse bunun Mia’nın ihanetini kapamak için yaşandığını öğrenmek, tüm o mutlu anıları sonsuza kadar kirletti.

Ona neden yeniden ihanet ettiğini, onun için yeterli olmadığımdan mı ihanet ettiğini sordum. Depresyonda olduğu dönem hariç harika bir seks yaşamımız olduğunu düşünürdüm. Her zaman benimle birlikte olmaktan zevk alıyor gibi görünüyordu.

Mia, sırrı sakladıkça daha kötü hissettiğini ama Michael’in doğduğu zamandan farklı olarak, bu sefer ne kadar kötü hissettiğini bilmeme izin veremediğini iddia etti. Onu üzgün olduğunu bilirsem, onu teselli etmeye çalışacakmışım ve bana üzgün olduğunu anlatamazmış. Daha sonra sırrı tutmak için bir mutluluk maskesinin ardında yaşamanın zorluğundan bahsetti.

Bana biyolojik annemin ailesi ile bir araya gelmek için gittiğim zamandan bahsetti. Aileye ilk defa göstermek için Michael’i de beraberimde götürmüştüm. Mia, hasta olduğunu iddia ederek son anda gelmekten vazgeçmişti. Onun bana ihanet etmesine engel olamamıştım zira o zamana gelmeden beni aldatmıştı. Ama o an onun beni 6 yıl boyunca aldatacağı, sonunda benim olduğunu sandığım çok özel birinin hiçbir zaman benim olmadığımı anlayacağım yoldan alıkoyamamıştım.

Kendimi suçlamıyordum zira Mia da bizimle o uçakta olmalıydı. Hayır, aslında ihanetini çoktan itiraf etmiş ve benim hayatıma devam etmeme izin vermiş olmalıydı. Ama her nasılsa sonuçları hiç düşünülmeyen birçok hata, birçok yalanla bir araya gelmişti ve bunun cefasını da ben çekecektim! Bu, insanın sevdiğini iddia ettiği birine değil de düşmanına yapacağı bir şey. Bana yine aynı “çok büyük bir depresyondaydım” hikayesini anlattı. Ben uzaktayken, hiçbir değeri olmadığını biliyormuş ve ben onu cezalandırmasam da, o kendini cezalandırıyormuş. Onun bunu hak ettiğini bilmiyormuşum, en azından bu onun rasyonelleştirme yolu. Onun ne yaptığını bilirsem onu bir sokak fahişesi gibi görürmüşüm ve ondan iğrenirmişim.

Ben onu ne kadar sevdiğimi göstermeyi hiç bırakmamışım ve bir noktadan sonra eğer gerçeği bilirsem onu sevmeyeceğimi anlamış. Bu nedenle de ona verdiğim ilgi önemsiz hale gelmiş ve önceki ağırlığını kaybetmiş. Zira ilgiye değmeyen biri olduğunun farkına varmış ve iğrenç randevusunu bilsem, ben de farkına varacakmışım.

Dediğine göre, omzunda ağlamak için Becca’yı aramış ve Becca’da onu dışarıda içmeye ikna etmiş. Anlattığına göre günün ilk yarısını ağlayarak ve ne yapması gerektiğini sorup durmakla geçirmiş. Barmen ona neşelenmesi için birkaç içki getirmiş ve – bunu bana anlatmasına gerek yok – Becca onu flört etmeye teşvik etmiş. Kendini barın arka sokağında adamın birini öperken bulmuş ama kendini durdurmuş. Kendini çok daha kötü hissederek içeri girmiş zira yine ihanet ettiğinin farkına varmış.

Sonra daha fazla alkol tüketilmiş ve Becca Mia’yı içeri taşıması için birinden yardım istemek zorunda kalmış. Bu biri, az önce karımın ağzına dilini sokan adammış. Rebecca onları yalnız bırakmış, elbiseler çıkarılmış, vs.

Ona Michael’i hiç düşünüp düşünmediğini, benim aklına gelip gelmediğini, bize ihanet ettiğinin aklının ucuna gelip gelmediğini sordum. Bu sorum üzerine sinirlendi ve oğluna hiçbir zaman ihanet etmediğini söyledi. Ben de sadece bana değil, Michael’e, Carrie’ye, anne ve babalarımıza ve evlilik yeminimizi izleyen herkese ihanet ettiğini söyledim. Ailemizin kutsallığına, ailemize ve evliliğimize ihanet ettiğini söyleyerek ayağa kalktım. Fakat sonra durdum ve başımı sallayarak, o zamana kadar ne yapmış olursa olsun benim gitmeme izin vermesi gerektiğini söyledim. Boşansaydık, Michael’a bakacağımı ve onun da kendisini tüm eyalete dilediği gibi düzdürebileceğini söyledim. Klozetlere ismini seve seve yazabileceğimi de söyledim. Ama o bunu yapmamıştı.  Beni aldatmaya devam etmişti. Öyle ki, birkaç erkekten sonra artık bir stratejisi olduğunu öğrendiğimde midem iyice kalktı. Bu erkeklerin kendisine bağlanmasını istemediğini,  duygusal bir bağ aramadığını söyledi. Buna bir isim bile bulmuştu: balık avlama. Bir erkeğin numarasını alma, sonra arayı ısıtma, kendini geri çekme, adamın peşinden koşmasını sağlama ama bunların hepsi onun çizelgesine göre olacak şekilde. Onun güzel olduğunu düşündüğümü bildiğini ama ikinci bir fikrin zararı olmayacağını söylediğinde ona öylece bakıp başımı sallamaktan başka bir şey yapmadım.

En azından barmenin Carrie’nin babası olmadığını biliyoruz zira kendisi sperm bağışçısı olmak için oyuna çok daha evvel girmiş ve sadece o zaman yattıklarını iddia ediyor. Görüştüğü adamlardan isimlerini hatırladıklarının olup olmadığını sordum ve bu, o geceki konuşmayı kesmeye yetti.  Tamam, daha fazla cevap istiyordum ama yaptıklarını bir gecede bilmeye niyetim yoktu ve ben buraya bunun için gelmemiştim.

Mia bir sandalyeye oturmuştu ve alçıları da yastıklar üzerine konulmuştu. Yüzümü yüzüne 2-3 cm kalacak noktaya getirdim ve bir insan müsveddesi olduğunu ve bir ruhu olduğuna inanmadığımı söyledim. Ona yaptıklarının akla hayale gelmeyecek acılara neden olduğunu ve olacağını söyledim. Onun gözlerinin içine bakarak, bunun çocuklarıma zarar vermesine izin vermeyeceğimi söyledim ve gözlerine dimdik bakarak, 6 yıldır aldatılanın ben olduğumu ve bundan sonra ihtiyaçlarına odaklanacak rahatlığa sahip olanın ben olduğumu söyledim. En küçük bir hile ya da manipülasyonunun benim ona olan tiksintimi arttırmaktan başka bir işe yaramayacağını söyledim.  Bir daha asla bir araya gelmeyeceğimizi, onun bana dokunmasından bile tiksindiğimi, sadakatin onun kitabında yazmadığını söyledim. Ama babası olsam da olmasam da, Carrie’yi gerekirse annesinin yalan ve manipülasyonundan bile koruyacağımı söyledim.

Mia’ya Nadia’nın yeni bir BMW’ye onu annelik yapamaz ilan edecek arkadaşları olduğunu söyledim, evet oraya kadar gittim. Eğer söyleyecek bir şeyi varsa yüzüme söylemesini, Michael ve Carrie’yi mesaj göndermek için kullanmamasını, bunun bir daha olmayacağını söyledim. 

Carrie’nin boşanmadan ve babalıktan haberi olmadığını ama zamanı geldiğinde bu haberi ona benim vereceğimi söyledim. Ona ikimizin de annesinin kurbanı olduğumuzu ve ikimizi de bu kadar mahveden birinin beni kötülemesine asla izin vermeyeceğimi söyledim. 

Bu korkunç haberi Carrie’ye daha uzun süre söylemeyi planlamıyordum ve ne zaman söyleneceğine de ben karar verecektim. Ona avukatı olmadığını hatırlattım ve çocukların en az önümüzdeki 2 hafta benimle kalacaklarını söyledim. Bu süre zarfında sadece ihanetini değil aynı zamanda Carrie’ye zarar verecek manipülasyonunu da iyi düşünmesi gerektiğini söyledim. Ona yeniden anne olma hakkını ne zaman olacağını benim belirleyeceğimi de ekledim.

Bana karşı yapabileceği fazla bir şey yoktu. Çocuklar zaten bendeydi ve o da alçılar içindeydi. Bırakalım yalnızlığı içinde yaşasın dedim.

Geri dönerken işlerin nasıl sonuçlanacağını bilmeyi çok isterdim diye düşündüm. Bu, hayatımın en büyük mücadelesi ama bu sahte evliliğin tamamen yıkılıp yok edilmesi gerekiyor. Ama annesi ile babası arasındaki savaştan habersiz küçük kıza zarar vermek için bir neden yok. Bunun böyle kalmasını istiyorum. Çocuklar Mia ile beni aynı ortamda görmemeli zira ikimiz aynı odadayken ortamın aurasından zehir akıyor. 

Mia ile çocukların önünde savaşmayacağım ama yemin ederim ki ona gününü göstereceğim ve en küçük saçmalığını bile ağzına tıkacağım.

Üzgünüm, bu yazı çok uzun oldu. Her tercihimin bin tane sonucu olacakmış gibi hissediyorum. 

“Adam ol, DNA önemli değil” insanlarının anlaması gereken şey, Carrie’ye zarar vermeyi zerre düşünmediğim. Sadece onun tarafında olmayacağım ama onun için savaşacağım da. Bunun benim ve o küçük kız için nasıl sona ereceğini bilmiyorum ama ikimiz de aynı insanın kurbanı olduk ama bana gelen zararın ona da gelmesine izin vermeyi reddediyorum.

Rastgele bir arızanın kızımın hayatına girmesine izin vermeyeceğim ve bu konuda Mia’ya karar hakkı vermeyeceğim. Önce onun geçmişine bakıp sonra onunla buluşabilirim ama buna ben karar vereceğim. Ama o güne kadar oğlum Michael ile kızım Carrie fırtınadan korunacaklar. Onları gelmekte olandan korudum ve gelecek olandan da koruyacağım. Ama tabii ki bunlar bitene kadar ruhlarımız ara ara kanayacak.

Bunları güncel bilgi vermek için yazdım ama bu kadar kafa ütülediğim için özür dilerim. Bazen haftada iki kez terapiye gidiyorum. Bir yardımı olduğundan emin değilim ama daha yeni başladık. Bu nedenle terapiye biraz daha şans vereceğim.

***

Yorum: Çocuklarınla, annelerinin neden artık eve gelmediği hakkında söylediği şeylere değinmeden yaşamaya devam edemezsin. Mia onların kafasına tohumu attı ve bu tohumun icabına bakmazsan, bu tohum yeşerecek. Senin durumunu onlara anlatacak bir aile danışmanı bul. Onları annelerinin yaşam biçiminden koruma hedefini uygun bir şekilde anlatsın. Bu konuda profesyonel yardıma ihtiyacın var.

Mia’ya gelince. Bir daha Mia ile asla ama asla yalnız kalarak görüşme. Bu kadın seni zerre önemsemiyor ve durumu kendi lehine ve senin aleyhine manipüle etme konusunda ustalaşmış biri. Bu artık geçmişte yaptıkları ile alakalı değil. Bu, gelecek için, çocukların velayeti için bir savaş.

Eğer onunla yalnız kalırsan, herkese onu öldürmekle ya da dövmekle tehdit ettiğin konusunda yalan söyleyebilir. Ona saldırgan bir şekilde dokunduğunu, “hoşuna gidiyor mu, neden gitmesin, orospu değil misin” gibi şeyler dediğini iddia edebilir. Sanırım ne demek istediğimi anlamışsındır. Bunu Mia yapmasa bile Rebecca yapabilir ve ona yalnız kaldığınız zaman kendisine kötü şeyler yaptığını ya da tehdit ettiğini söylemesini tavsiye edebilir.

Kendini ve çocukları korumak istiyorsan, bu kadınla bir daha asla yalnız kalmamalısın. Şu an şu haliyle böyle bir şey yapmayacağını düşünüyorsan, seni aldatmaya başladığı zamandaki halini düşün. Bu kadının kim olduğunu bilmediğini aklından çıkarma. Asıl Mia’nın neler yapabileceğini bilmiyorsun. Daha önce de seni böyle aldatabileceği aklının ucundan geçmiyordu. Çocukları sana karşı manipüle etmesi, yapabilecekleri konusunda bir küçük reklam sadece. 

Bu kadın için sana yalan söylemenin son derece normal olduğunu unutma. Daha açık söylemek gerekiyorsa, sen Mia denilen bu kadının umrunda değilsin, bu kadın sana zerre değer vermiyor. Bu kadın anlık zevk hissetmek için, senin hayatını mahvetmekten çekinmeyecek birisi.

Bu kadının sana onca süre yaptığı o şeyi bir insanın sevdiği birine yapacağını sanmıyorsun değil mi? İnsanlar böyle şeyleri, zerre önemsemedikleri insanlara yaparlar. 

Mia’nın tek önemsediği şey kendisi. Eğer istediğini almak için seni mahvetmesi gerekirse, seni gözünü kırpmadan mahvedeceğine emin ol. Yaptığı şey için zerre üzgün olduğunu ya da pişman olduğunu düşünme. Çocuklara bunu neden söylediğini sorduğunda yaptığı açıklamaya bak. Seni suçlamış zira ona seni aldatmaya devam etmesi için bir şans daha vermemişsin! Seni aldatmaya başlamasında ve seni aldatmaya devam etmesinde bile çok iyi bir koca olduğun için seni ve depresyonu suçluyor. Yok efendim öğrendiğinde nasıl davranacağını biliyormuş da, bu da onu daha fazla ve sık ihanet etmeye itmiş de, çok kötü durumdaymış da.

Mia’nın seni aldatmasında herkes suçlu ama  bir o suçlu değil!  Güya bu tercihleri yapmayı hiç istememiş ama hep yapmak zorunda kalmış. 

Bu kadından uzak dur. Bu kadınla buluşmandan tek bir iyi sonuç çıkmayacak. 

***

Merhaba. Bu yorumun benim için çok ama çok anlamlı olduğunu ne kadar söylesem az. Mia ile ilgili söylediklerin tamamen doğru. O yazdıklarımı gece geç saatlerde yazmıştım ve uykuluydum. Tüm yorumları ve cesaretlendirici yazıları takdir ediyorum. Ne kadar çok istesem de, hepsine cevap verecek vaktim yok. O nedenle cevaplamak için senin yorumunu seçiyorum. En son güncelleme üzerinden birkaç ay geçti ve işler biraz daha oturdu.

Mia’yı görmeye gitmem ve ona meydan okumam embesilceydi. En azından, konuşmayı kayda almalıydım. Mia bana iftira atsa, anne ve babasının onun tarafında olmayacağını düşünmek isterim ama sonuçta Mia onların kızı. Bildiğim kadarıyla Mia’nın yaptıkları onların da midesini bulandırıyor ve tam bir hayal kırıklığı içindeler. Mia’nın yaptıkları, torunlarının hayatını darmadağın etti ama sonuçta Mia onların çocuğu ve ona sadık olacaklardır. Bugünden itibaren bunu aklımdan çıkarmamam gerekiyor.

Aynı zamanda çocuklarla şimdi konuşmam ve boşanmayı onlara açıklamam gerektiği konusunda karar vermeme yardımcı olduğun için teşekkür ederim. Dediğin gibi, yardıma ihtiyacım olacak ve bunu hemen şimdi ayarlayacağım.

Nadia ile telefondaydım ve bana önerdiği terapistleri aramama bile gerek kalmadan, Nadia’nın elemanları arama yapıp Perşembe okul sonrası terapiyi ayarlamışlardı bile. Bu zor olacak. Ağlayacaklar ve ben de ağlayacağım. 

Birinci hedefim, Mia ile benim artık bir arada olmayacağımızı öğrenmeleri. İkinci hedefim, buna onların neden olmadığını anlamaları. Son hedefim de, bu olanların benim suçum olmadığını da anlamaları. Doğru ya da yanlış, kendimi onların ve diğer insanların gözünde yükseltmeliyim. Bütün bu olanların çocuklar ve diğer insanlar tarafından nasıl algılandığını Mia’nın kontrol etmesine izin veremem.

O sabahtan sonra Rebecca’yı bir daha görmedim ama arka planda olduğuna ve Mia ile iletişim kurduğuna eminim. Yine eminim ki, Mia’ya destek vermeyi pozitif bir şey olarak görüyordur. En yakın arkadaşı için kim yapmaz ki? Bunu düşünmek bile beni deli ediyor. Sadakat benim için çok önemli ama bir arkadaşının kocasını aldatmasında sadakat göstermek ve o arkadaşın kurbanlarına zerre empati duymamak sadakat falan değil. Becca hiç suçluluk ya da pişmanlık duyuyor mu merak ediyorum ama aslında umrumda olmaması lazım ve umrumda da değil.

Mia’ya göre bu olanlar o hariç herkesin suçuydu. Güya bu kararları vermeyi hiç istememişti ama başka seçeneği kalmamıştı. Mia ile geçirdiğimiz bunca sene boyunca, şu son zamanlara kadar, bir kere bile narsist eğilimler göstermediğine yemin ederim. Ama dikkatleri kendi yanlışlarından uzak tutmak için herkese parmak uzatıyor. Ama tabii görünen o ki Mia, benim bildiğimden çok daha manipülatif bir insan. Geçici narsizm diye bir şey var mı ya da yetişkin biri sonradan narsist olabilir mi bilmem. Birçoğunuz benim çok saf ve enayi biri olduğumu düşünüyor olabilir ama bugün karşımda duran Mia, benim daha önce hiç bilmediğim bir insan.

Geriye doğru baktığımda Mia’nın Michael’in doğumu ile beraber değiştiğini görüyorum. Doğum sonrası depresyonuna baktığımda, hayatımızın oradan itibaren bugünkü cehenneme doğru yokuş aşağı gittiğini görüyorum. O zaman nasıl davransam bugünkü durumda olmazdım diye kendime sorup duruyorum. Daha tatlı sert mi davranmalıydım mesela? Onu hayatın gerçekleriyle başa çıkması konusunda zorlasa mıydım? O zaman seçeneklerim vardı ve görünen o ki yanlış tercihler yaptım. Ama bugün bile o zamandan daha fazla nasıl yardım edebilirdim diye düşünmeden edemiyorum. Bana her ihtiyaçları olduğunda, onun ve Michael’in yanında oldum. Görünen o ki birçok şeyi daha başka şekilde yapabilirdim ama daha iyi seçenekler nelerdi bilmiyorum.

Şimdi ileri doğru planlarım şunlar: Terapiye devam edeceğim. Düşüncelerim ve duygularım konusunda daha açık olacağım. Bu öyle zamanlar hızlıca geçer gibi bir durum değil maalesef.

Bundan sonra da çocukları hem bensiz hem de benimle terapiye göndereceğim. Mia ile çocuklar arasındaki bağı onarmak gibi bir niyetim ya da sorumluluğum yok. Gelecekte yapmak istediğim şeylerden biri de, Carrie’nin annesi gibi bir kadına dönüşmemesini sağlamak. Bu hedef bana bir miktar odak verdi. Onun annesinden nefret etmesini sağlamaya niyetim yok ama gerçekleri de tatlı yalanlar arkasına saklamayacağım. İsmimi Carrie’nin doğum belgesinden sildireceğim ama dün, Carrie’nin velayetini almak istediğime karar verdim. 

Mia’nın fiziksel olarak iyileşmesi çok uzun zaman alacak ve bir sürü tedaviye ve muhtemelen birkaç ameliyata ihtiyaç duyacak. Bu süreçte Carrie’ye bakabileceğini sanmıyorum. Geçen hafta bu görevi, boşanma tamamlanana kadar Mia’nın anne ve babası üstlendi. Carrie’nin velayetini alacağım. Mia’nın veya ebeveynlerinin tutacağı hiçbir avukat, Nadia ve firması ile boy ölçüşemez. Carrie’ye zarar gelmesini engellemek için Mia’yı mahvetmem gerekirse, bunu yaparım, problem değil.

Daha önce söylediğim gibi, iştahım hiç de iyi değil. Şişman olmamama rağmen geniş biriyim. Geçen hafta bir iş arkadaşımla spor salonuna gittim. Monoton bir şey ama eğitmenlerden birisi bana her Pazartesi sabahı grup çalışması olduğunu söyledi. Açık alanda traktör tekeri çevirmek, ağır halatlarla kamçılamak, koşu gibi aktiviteler varmış. Kızgınlığımı bir dambıldan çıkaramıyorum ama kocaman bir traktör lastiğinden çıkarabileceğime eminim. Mia’yı bastığım yatağı tersyüz ettiğimi düşüneceğim. Spor hocasına gelecek haftadan itibaren en az 4 seans geleceğime söz verdim. Belki 15 dakikada pestilim çıkacak ya da o traktör lastiğini gökyüzüne savurduğum için yeni lastik bulmaları gerekecek. Ne olacağını göreceğiz.

Zaten yapmayı düşündüğüm şeyi onayladığınız için teşekkür ederim. Mia ile kirli dövüşeceğim. Anne Ayı ve arkadaşı Goldilocks’a karşı Baba Ayı moduna girdim. Evet Rebecca sarışın olanı ve ormanın yarısına veren bu yalancılarla uğraşacağım. İkisinin de nasıl birer şeytani cadı olduğunu ifşa edeceğim. Daha önce öğrenmeleri ama öğrenmedikleri şeyi, uyuyan ayıyı uyandırmamaları gerektiğin, onlara acı yoldan öğreteceğim.

Sonraki bölüm: Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 5 – Boşanmadan Önceki ve Yeni Hayat

Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 3 – Çocuklarla ilk karşılaşma

Önceki bölüm için,  Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 2 – İhanetin ortaya döktüğü korkunç yalan.

Uykusuzluk ve kabuslarla dolu gecelerden uyanıyorum ve kabusun hala devam etmekte olduğunu görüyorum. Hem burada hem de gerçek hayatta, gelecekte Carrie’nin hayatındaki rolüm ve ona nasıl davranacağım konusunda bombardımana uğruyorum. Görünen o ki herkesin bu konuda bir fikri var. Ama gerçek şu ki hem benim için en iyi olanı hem de çocuklar için en iyi olanı aynı anda başarmak imkansız. Bu olanlar bende yeniden tamir edilemeyecek şekilde hasar bıraktı ve çocuklarda da hasar bırakacak.

Fakat beni, Mia’nın canını yakmak için Carrie’ye zarar vermeyi istediğimi söyleyerek suçlayanlar var.  Aslına bakarsanız, kadın düşmanı suçlamaları içeren bazı mesajlar da aldım. Bu mesajlar, eğer kızım değil de oğlum benim çocuğum olmasaydı, oğlumu kabul edeceğimi iddia ediyorlar. Bu tam bir saçmalık.

Birçok insan Carrie’ye gerçeği şimdi söylemememi tavsiye ediyor ki bu birçok açıdan oldukça mantıklı. Ama Carrie’nin babasını bulursak o adamın kim olduğunu söylememizi tavsiye ediyorlar. Carrie’nin hayatı boyunca babası olduğumu düşünmesine izin verebilirim ama dışarıda bir çocuğu olduğunu bilmeyen bir adam var. Bu adam belki de çocuğun hayatında olmak istemeyebilir, bilmiyorum ama eğer olmak istiyorsa bunu Carrie büyürken yapabilmeli. Hem o adam Carrie’yi bilmeli, hem de Carrie o adamı ve ailesini. Belki de dünyanın en iyi insanlarından biri ve harika bir baba olacak.

Herkes Carrie için en iyi olanı yapmak istiyor ama Carrie için en iyisinin ne olduğu konusundaki fikirler oldukça geniş bir yelpazedeler zira kimse bu işin nasıl biteceğini bilmiyor ve geleceği göremiyor.

Yasal nedenlerle ismimi Carrie’nin doğum sertifikasından sildirmek istiyorum ama insanlar beni soğuk ve kalpsiz olmakla suçluyor. Ama Carrie benim kızım değil ve bu bilimsel bir gerçek. Carrie benim hakkımda ne hissederse hissetsin ya da ben Carrie hakkında ne hissedersem hissedeyim, tartışmasız gerçek bu. Duygular hergün değişebilir ve zaten bu nedenle de bilime bel bağlıyoruz. Tanrıdan dilerdim ki bilim yanılmış olsun. Ben Mia’yı iki kere hamile bıraktım sanıyordum ama hayır. Sadece sıranın başındaki elemanmışım. Bilim benim inandığım şeyi aldı ve binlerce parçaya ayırdı. Bundan nefret ediyorum ama bunlar gerçekler ve değiştirmemiz ya da kendi gerçeklerimizi türetmemiz mümkün değil. Tabii eğer masal diyarında yaşamak istemiyorsanız ki ben istemiyorum.

Pazar günü Carrie’yi yeniden gördüğümde, duruşumu koruyamayacağımı biliyorum. Mia yakınlarda iken hiçbir duygu göstermeden, oldukça stoik olabiliyorum. Ama Carrie ile durum bu değil.

Carrie neden ağladığımı merak edecek. Bunun nedenini ona söyleyemeyeceğim zira bu onu daha da kötü hissettirecek. Aynı şekilde Michael de neden ağladığımı merak edecek ama gerçeği ona da söyleyemem. Bu nedenle ortada görünür bir neden yokken ağlayarak, iki çocuğa ebeveyn olmaya ve yetişkin rolü yapmaya çalışacağım.

İnsanlar Carrie’ye nasıl davranacağım konusunda endişeleniyorlar. Gerçek şu ki, bu konuda hiçbir fikrim yok ve onunla karşılaşana kadar da olmayacak. Tek bildiğim, o buluşmaya Carrie’ye yönelik en ufak bir negatif duygu ile gitmeyeceğim ve onun o küçük, güzel varlığına en ufak bir kötülük dilemeyeceğim.

Ama onu görmek beni yıkabilir. Mia’nın beni aldattığı devasa sayıdaki adamı hayal etmeme neden olabilir. Bu beni kaskatı yapabilir. Ama insanlar onunla karşılaştığımda ona karşı acımasız olacağımı düşünüyorlar ki bu deli saçması!

Buraya kendimi rahatlatmak için yazıyorum ve gerçekten altın değerinde tavsiyeler aldım. Ama bazı insanlarda empatinin e’si yok.

***

Yorum: Bu yaşadıkların için çok ama çok üzgünüm. Sana verebileceğim bir tavsiye yok zira bence duruşun zaten mükemmel. Karının seni gerçekten sevdiğini ve yaptığı şeylerin sadece şevhet olduğunu okumayı bekliyordum. Karın şu an ne yapacak bilmiyorum ama mahvolacağı kesin.

Rebecca tam bir yılan. Sevgililerimin arkadaş çevrelerini, Rebecca tipinde kadınlar var mı diye her zaman gözlemlemişimdir. Neyse ki hiçbirinin çevresinde bu, sözde seksi güçlü kadın boku yoktu.

***

Rebecca Mia ile lise arkadaşıydı ve Rebecca’yı benim de arkadaşım sanıyordum. Evliliğimizde beni desteklediğini düşünüyordum ama çok yanılmışım. Rebecca gibiler her zaman herkesin kendileri gibi olmalarını isterler ki kendilerini sabote ettikleri ve bunu da özgürlük diye yutturdukları hayatlar yaşarlar.

Becca düğünümüze de gelmişti ve eğer Mia’nın kızkardeşi olmasa baş nedime olacağından eminim. Ama size yemin ederim ki Becca benim de arkadaşımdı. Mia için birkaç sır tutabileceği aklımdan geçiyordu ama Mia’nın aldatmasını desteklemeyi bırak, buna yardım ve yataklık edebileceği aklıma bile gelmezdi.

Bu muhtemelen yanlış ama Rebecca’ya olan kinim, Mia’ya olan kinimden daha fazla. Mia benim karımdı ve ona nazik davranmak benim görevimdi. Ama Becca ve Mia’yı dışarı alışverişe çıkardığımda Becca’nın yemeğini de ödedim. Nezaket ve saygı ile davrandığım birinin bunları hak etmediğini görmekten nefret ediyorum.

***

Yorum :  Kusura bakma ama bunları okuduktan sonra, bu insanlarla eldivenlerini çıkarıp oldukça kirli bir şekilde savaşmanı diledim. O seni sevmedi ama sen onu finansal olarak destekledin. Umarım alabildiğin kadar çok velayet alırsın ve ona ödetebildiğin kadar çok iştirak nafakası ödetirsin. Neyse ki, kusura dayalı boşanma olan bir eyalette yaşıyorsun. Karşı tarafa verebileceğin kadar zarar verebilirsin. Becca ile kısa süreli fuckbuddy olabilirsin. Bu eski karını mahveder, özellikle de Becca ona duygusal destek veriyorsa. Ayrıca Rebecca muhtemelen karını kıskandığı için onun böyle şeyler yapmasını teşvik etti ve bu nedenle de seninle yatmaya açık olabilir. Bu aynı zamanda aldatıldığını öğrendikten sonra özdeğersiz hissetmeni de düzeltebilir.

Mia’nın çocuğunun babasının kim olduğunu bile bilmemesi, onun için en aşağılayıcı, utanç verici şey olmalı. Eğer çocuğun babasının kim olduğunu bulursan, bunu bir süre ona söyleme. Bırak bu bilgiyi ailesinden ve akrabalarından öğrensin ki çevresi onun nasıl da utanç verici, aşağılık bir eş olduğunu görsün.

Mia muhtemelen Rebecca’ya gitti ve ağlayarak o erkeklerden isimlerini hatırladıkları olup olmadığını sordu. Rebecca’da hemen diğer arkadaşlarını arayıp, “Mia çocuğunun babasının kim olduğunu bile bilmiyor” diye dedikodu yaptı. Çocuğun babasının kim olduğunu öğrenirsen, genetik sağlık bahanesiyle, Mia’ya çocuğun babasını bulması konusunda baskı yap. Böylece dışarıda gürültü yapsın ve çocuğun babasının kim olduğunu bile bilmediği insanların dikkatini çeksin. Sonra çıkıp cevabı söyleyerek günü kurtarabilirsin. Böylece aslında onun yapması gereken şeyi yaparak imkansızı başarmış olursun.

İnsanlar bundan nefret edebilirler ama ben senin yerinde olsam, karşı tarafı mahvetmek için savaşırdım.

***

Bu yazdıklarımı okuyan diğer erkeklere oldukça korkak görüneceğim ama, bugüne kadar birlikte olduğum tek kadın Mia idi. Bu benim tercihimdi ve bir embesil gibi onun da aynı tercihi yaptığına inanmıştım.

Dürüst olmam gerekirse şu an dünyanın en güzel kadını gelip benimle yatmak istese onu reddederdim. Mia’nın yaptıklarını öğrenmek beni, korunarak ya da korunmadan fark etmeksizin seksten iğrendirdi. Beni maruz bıraktığı diğer erkeklerin pisliğini üstümden atamayacağım gibi hissediyorum. Kendimi hem ucuz hem de kirli hissediyorum. Yani Rebecca ile bunu yapma fikri beni iğrendirir. Özellikle onun gibi uzun yıllar boyunca çok daha fazla deneyimi olan biriyle. Kibar davranıp, Rebecca yalnız bir el lambası diyeceğim (İngilizce argoda orasını burasını açıp gösteren kadın), ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Rebecca’ya karşı cinsel bir çekim duyabileceğimi sanmıyorum. Yanlış anlama, tavsiyelerin harika ama Rebecca ile karşılaşsam, onu saçlarından tutup öfke ile kafasını duvara vurup durmak daha çekici geliyor. Mecazi olarak konuşuyorum, burada vicdanım da devrede.

Pazar günü saat üçte hukuk bürosu beni aradı ve çocukları aldıklarını ve yolda olduklarını söylediler. Hayatım boyunca bu kadar ürkütücü bir mesaj almamıştım. Trajik olan şey de, haftalar önce böyle bir mesajı gülümseyerek ve heyecanla beklerdim. Daha önce dört gözle beklediğim bir buluşma, birdenbire en çok korktuğum şey haline geldi.

Çocuklara boşanma ve babalık konusunda en ufak bir şey söyleme planım yoktu. Kendimi ne kadar hazırlarsam hazırlayayım, bu konuları onlarla konuşabilecek zihin durumunda değildim. Hedefim, başka zaman normalde nasıl oluyorsa ona en yakın şekilde normal davranmaktı. Ama gerçekte buluşmanın daha farklı olacağını ve bunun üzerindeki kontrolümün çok az olduğunu biliyordum.

Avukat şirketinde stajyer olan Jesicca arabayı evin önüne sürdüğünde onları içeriden izledim ve dışarı çıktım. Arabanın yolcu tarafına yaklaşırken gülümsüyordum ama Carrie’nin oturduğu yerden bana kocaman bir gülümseme ile baktığını görür görmez ağlamaya başladım. Ama hala gülümsüyordum ve bu gülümsemeyi suratımdan atamazdınız. Sadece çocukları ve kendimi her şeyin yolunda olduğuna ikna edene kadar gülümsemeyi umuyordum. Keşke bir B planım olsaydı.

Çocukları arabadan çıkardım ve ikisini de kucaklayarak onları çok özlediğimi söyledim. Gerçekten de söylemeyi becerebildiğim tek şey buydu. Ağlamayı durduramadım. İnsanlar benden istedikleri kadar nefret edebilirler. Tanrı biliyor oldukça nefret dolu özel ya da açık mesajlar aldım ama farklı hissediyorum. Çocuklarıma en son güle güle dediğim günden farklı hissediyorum.

Sırtımda ağır bir yük var gibi hissediyorum. Alışık olduğumuz aile birimi mahvolduğu için bir gözümü kaybetmişim gibi hissediyorum. Kalbim çok kırık. Onun benim kızım olmadığını bilmek kalbimi daha da çok kırıyor. Hayatım öyle bir şeye dönüştü ki, her gün, Mia’nın ihanetinin yeni bir uç noktasını öğrenmekten başka bir kalp kırıklığı geliyor.

Geçmişte olan bağımız hatırlatılıyor ama o bağların hepsi yalan üzerine kuruluydu. Kaosun volkanik merkezinden, Mia’nın ihanetinden mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum ama sürekli olarak onun ihanetinin yeni bombaları ile sarsılıyorum. Her gün ne kadar fazla kandırıldığımı öğreniyorum.

Jesicca bir azize. Çocukları eve götürmeme yardımcı oldu ve ben de çocukların eşyalarını taşıdım. Bağajın kapağını kapatıp da eşyaları yere koyup döndükten sonra, Carrie’nin beni izleyen bakışları ile karşılaştım. Hiçbir şey söylemedi ama bir sarılmaya en çok ihtiyacı olan kişinin ben olduğumu biliyor gibi bakıyordu. Yere çömeldim ve hemen bana koşup küçük kollarını sıkı sıkı boynuma sararak bana sarıldı. Bu çocuk beni orada o kadar sarstı ki. Hiçbir çocuk anne ya da babasının o şekilde ağladığına şahit olmamalı.

Herkes, çocuklara en az zararı verecek şeyleri yapmam konusunda ısrar ediyor. Bu harika ve oldukça mantıklı ama ya her şey onlara zarar verecekse? Ya onlara zarar vermemenin bir yolu yoksa? Carrie’nin güç ve güvenlik kaynağı olarak gördüğü babasının gözleri önünde yıkılması ona zarar veriyor olmalı. Onu terk edersem ona zarar vereceğim ama onun hayatında olmam da ona zarar verecek. 6 yaşında bir çocuk, yetişkin bir erkeği teselli etmek zorunda olmamalı, özellikle de kendisinin hiçbir suçu olmayan bir konuda. O an tüm varlığımla kendimden nefret ettim.

Annesi bana yalan söyledi. Onun benim olduğumu söyledi. Ama bu küçük kız, bildiği tek şekilde beni teselli etmek için bana sarılmaya devam etti. İşte o an, bir uyanış yaşadım. O da ben de bu olayda kurbandık ve ben bir yetişkin olarak olayı çok daha düzgün bir şekilde karşılamalıydım. Carrie daha bu olayın kurbanı olduğunu bile bilmiyor.

Carrie ve ben, diğer tüm yolcuların öldüğü bir uçak kazasından kurtulan iki kişiymişiz gibi. Kurtulduk ama kurtulmamıza rağmen kaza ruhumuzda ölene kadar taşıyacağımız yaralar açacak. Birbirimize destek olmalıyız. Birbirimize ihtiyacımız var çünkü ikimiz de aynı felaketi yaşıyoruz. Tamam, felaketi çok farklı açılardan yaşıyoruz ama beraber yaşıyoruz.

Tam o anda kaybı tüm benliğimle hissediyordum ama acının tamamını üstüme alarak onu acıdan koruyordum. Bu olaya, Mia’nın kızımı benden alması olarak bakıyordum ama Mia babasını da Carrie’den aldı. Bu hikayedeki kötü insan Mia.

Şu an hissettiğim şeylerle ilgili suçluluk duymayı bırakıyorum. Babalığın el kitabı diye bir şey yok. Görünen o ki Reddit bir insan ihanete uğradığında boşanmaya kadar ne yapılması gerektiğini biliyor ve gerçekten de çok iyi tavsiyeler verebiliyor.  Ama iş kızım diye yetiştirdiğiniz çocuğun hiçbir zaman sizin kızınız olmadığını öğrendiğinizde doğru şekilde nasıl davranılır konusuna geldiğinde, buradan çıkmak gerekiyor. Bana kimse, nasıl hissetmemi ve reaksiyon göstermem gerektiğini söyleyemez. Aklıma gelen tek benzer örnek, çocukların doğum sonrası hastanede karışması  ama orada çift sorunla beraber uğraşıyor ve her ikisi de kandırılıyor. Her ikisi de, kendilerinin kanından ve etinden sandıkları çocuğun kendilerinin olmadığını öğreniyorlar. Buna benzer bir durum yaşamadığınız sürece şu an ne hissettiğimi anlamanız mümkün değil.

Kendimi toplamam yarım saatimi aldı. Jessica üçümüze de sarıldıktan sonra evden ayrıldı. Ona içinde 500 olan bir zarf verdim ve bunun benzin için olduğunu söyledim. Onun elektrikli araba kullandığını biliyordum, o da paranın benzin için olmadığını biliyordu.

Ben Carrie’yi kucağımda taşırken, Michael’de bana, dedesi ile yaptığı şeyleri gösterdi. Carrie bu arada boynuma sarılmıştı ve onun da tahta boyamada yardım ettiğini biliyordum. Standart “sana inanmıyorum Michael” rutinime girdim ve sonrasında da önce Carrie sonra da Michael ile gıdıklama seansına başladım. Carrie’nin gülüşlerinin, Michael’ı gülerken ve mutlu görmenin, aynı zamanda ne kadar harika ve kalp kırıcı olduğunu anlatamam. Çünkü bunlar darmadağın ruhuma neşe katsalar da geleceğin şu an tadını çıkardığımız şeyin çok azına sahip olduğunu biliyorum.

Carrie ve Michael benimle güreşmek için el ele vermişlerdi. Carrie bebekliğinden beridir müzik dinlemeyi seviyor ve bu nedenle müzik açtım. Doğduğu ilk haftadan beridir geçen aya kadar onunla dans ediyordum. Şapşal göründüğümü biliyorum ama umrumda değil. Ben bundan zevk alıyorum, Carrie de benim şapşal davranmamı çok seviyor.

Ubereats’ten akşam yemeklerimizi ısmarladım. Asyalı olmamamıza rağmen, Asyalı gibi yiyoruz. Michael 10 yaşında bir çocuğa göre oldukça iştahlı bir şekilde lo mien yiyebiliyor ve nedendir bilinmez, Carrie crab rangoon yemeye bayılıyor. Benim iştahım pek olmadığı için çok yemedim. İstahsızlığım son zamanlarda aldığım kiloların hakkından geliyor.

Onlarla yeniden yemek yemek çok hoşuma gitti. Bugün okulları olduğundan ikisini de banyo yaptıktan sonra giydirip yataklarına gönderdim.

Michael yatmadan önce kitap okumayı seviyor. Onu kucakladım ve ona onu sevdiğimi söyledim. Carrie’yi yatağına koyup resimlerine işaret ederek ona da kitap okudum. Gözlerimde yaşlar birikmeye başlayınca onu da alnından öptüm ve gerçek ortaya çıktıktan sonra ilk defa ona “seni seviyorum” dedim. 

Bana dünyanın en büyük götü deyin, umrumda değil. Ona seni seviyorum demek, hayatımın şu an bir mücadele alanı olduğunu itiraf etmek ve neyin gerçek neyin gerçek olmadığını bulmaya çalışmak demek. Carrie’ye olan sevgim gerçek. Artık farklı hissediyorum ama onu seviyorum.

Bu arada ben de ondan hiçbir şeyi esirgememekten, ona her şeyi verme isteğine evrildim ki bu büyük bir fark. Sanırım onun bana seni seviyorum demesini bekledim. Gerçi onun beni sevdiğini biliyorum, söylemesine gerek olmadan gösteriyor zaten.

Ama bir ara duraksadı ve sonra bana “annem seni seviyor” dedi. Ona kızmamak için çaba harcayarak ve olabilecek en tatlı şekilde, bunu bana neden söylediğini sordum. Bana annesinin bunu söylemesini istediğini söyledi. Olabildiğince tatlı bir şekilde annesinden bunu mu duyduğunu yoksa annesinin özellikle bunu söylemesini mi istediğini sordum. 

Görünen o ki yakında eski karım olacak şahıs, çocuklara neden onları ziyarete gelmediğimi ve neden onlarla beraber eve gitmediğini açıklamak zorunda kalmış. Çocuklara babasının evinin onların yeni evi olduğunu söylemiş ki aslına bakarsanız bu hoşuma gitti. Ama bu “annem seni seviyor” saçmalığının aslını öğrenmeliydim.

Ben Carrie’nin ağzından laf almaya çalışırken Michael odaya geldi ve annelerinin onlarla, eve onlarla gelememe sebebinin, benim artık annelerini sevmemem olduğunu söylediğini söyledi. Buna nasıl cevap verebilirdim ki? Aynen öyle, tüm suç benim değil mi? Birden bire annelerini sevmeyi bıraktım. Bu kadının beni suçlamasına izin vermeyecektim.

Çocuklar uyuduktan sonra sıklıkla onlara bakan bakıcıyı aradım. Birkaç saatliğine gelip gelemeyeceğini sordum. Çocuklar zaten uyuyorlardı ve gelirse ders çalışırken ekstra para kazanabilecekti. Bakıcı geldikten sonra arabaya atladım ve eski karımın anne babasının evine gittim. Önceden haber vermeyi bile önemsemedim. Kapıyı çaldım ve Mia’yı görmek istediğimi söyledim.

Sonraki bölüm: Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 4 – Aldatan kadın ile görüşme ve bedel ödetme moduna giriş

Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 2 – İhanetin ortaya döktüğü korkunç yalan

Önceki bölüm için, Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 1 – İyi çocuk benliğimin yanıp kül olduğu günler.

Ertesi gün, 3 avukat bürosu ile görüştüm. Yasal boşanmaya ne isteğim ne de ihtiyacım var. Ama yasal boşanma, malları paylaşmamızı, çocukların velayetine karar vermemizi ve onun artık kiminle ne halt yediğinin beni bağlamamasını sağlayacak.  İlk iki büro ile görüştükten sonra ikincisini sevdim. Üçüncüsü ile, çok iyi mi diye görüştüm, yoksa ikinci firmanın en iyi boşanma avukatında karar kılacaktım. Her durumda, üç en iyi avukatlık bürosunu, onun aday listesinden çıkarmış oldum ki bu benim kitabımda kazanmak demektir.

İlk önceliğim çocukların velayeti. Ama alabilsem bile tam velayet istemiyorum. Çocuklarının annelerine ihtiyacı var ama anneleri, yaptıklarından dolayı artık benim hayatımda olamaz. İkimizin de çocukları bırakıp alabileceğimiz bir aracı, onunla tek kelime etmeme gerek olmadan yaşamıma devam etmemi sağlayacak. Görünen o ki zaten onun kim olduğunu bilmiyormuşum. Bir yabancı ile neden konuşayım ki?

Yolcu gemisinden döndüğümüz zamana gelen hafta işe geri döndüm. İş yerindekilere ne aldatmadan, ne kazadan ne de yolculuğa gitmediğimizden bahsettim. Tabii ki beni kiralık araba ile görenler yeni bir araba mı aldın diye sordular. Başımdan geçenleri İnsan Kaynaklarına anlatmam gerekiyor mu bilmiyorum ama kişisel problemlerimin iş yerinde yayılmasını istemiyorum, bu utanç verici olur. Boşandığımda bunu söylemem gerekecek ama boşanma her zaman bir başarısızlık demek. Yine de çoktan batmış bir geminin çıpası olmaya niyetim yok.

Zührevi hastalıklar testi tamamen temiz geldi ama testi yaptırmak bile, her ne kadar benim bir günahım olmasa bile, bana sapık gibi hissettirdi. Sanırım Mia bu zamana kadar hastaneden çıkmıştır ama anne babası onu eve getirmeye kalkmadılar. İsteseler de bana ulaşamazlardı zira Mia’nın bitmek tükenmek bilmeyen mesajları yüzünden mesajları okumuyorum.

Boşanma kağıtlarını alır almaz ve Mia’ya tebliğ yapılır yapılmaz, hayatımın bu en büyük hatasını geride bırakabileceğim. Mia’nın yaptıkları, tüm o beraber zamanımızı çöpe attı. Şimdi bir daha olsa onunla asla olmazdım, gerçekten sadık olabilecek biriyle olurdum. Mia güvenilebilirliğini kendi eliyle çöpe attı. Sana ait biri var derken birden tamamen yalnız kalmak. Sanırım tek özlediğim şey o birinin olma hissi. Ama tabii hepsi yalandı ve ben onun için hiçbir şey ifade etmiyordum. İnsanlar güzel bir yalana sarılmak için çirkin bir gerçeği halı altına itebilirler. Ben, o insanlardan değilim.

Karımın ne kadar süredir ve kaç kişiyle aldatmış olduğunu sorup duruyorlar. Bu bilgilere henüz sahip değilim. Ama bunu bilmek de istemiyorum zira aldattıktan sonra kaç kişi, ne kadar süre fark etmiyor. Hayat boyu korumaya yemin ettiğin bir yeminin varken bunu başkalarının yok etmesine izin veriyorsan, sen kötü bir insansın.

Tanrıdan dilerdim ki keşke onunla hiç karşılaşmasaydım. Bana bir hayat verip sonra onu bana sormadan benden tamamen aldı ve buna hiç hakkı yok. Bana ihanet etmeden önce olduğum erkek artık yok. O zaten hiç olmamış ve hayatım enkaz halinde.

Yorum: Kimse senin şu an yaşadığın acıyı deneyimlemek istemez. Bu acı çok güçlü ama şu an hem kendin hem de çocukların için güçlü olmalısın. Eğer zamana ihtiyacın varsa bu zamanı kendine ver. Ama onun ailesine her şeyi anlat ve ona bakma işini ailesine bırak. Sonra hukuki olarak evliliğinden kalan her şeyi bitirmek için bir avukata başvur. Sonra da ilk işin hem kendin hem de çocuklar için terapi ayarlamak olsun. Bu, gelmekte olan boşanma sürecini aşmanızda size yardımcı olacaktır. Finansal durumunu emniyete almaya ve destek için seni sevenlere ulaşmaya da başla. Zamanın tüm yaraları iyileştireceğini unutma. Güçlü kal arkadaşım.

Bu aldığım en iyi tavsiyeydi. İlk terapi seansı Perşembe günü olacak. Bu seansta, çocuklar için terapiyi da ayarlayacağım.2 avukatla konuşmuştum, değişik bir perspektif için bir avukatla daha konuşup karar vereceğim.

Mia ile evlenmeden önce edindiğim bir miras sayesinde finansal olarak güçlü durumdayım. Bu varlığın tek kuruşunun bile Mia tarafından alınamayacağını bilmek beni mutlu ediyor.

Çocuklarıma olan karşılıksız sevgim, bu zor zamanlarda beni ayakta tutan şey. Varlıkları bana hem güç veriyor hem de şu dünyada yalnız olmadığımı hatırlatıyor. Hayatımın bu hale geleceğini asla tahmin edemezdim ve bir haftadır bu gerçekliğe adapte olmaya çalışıyorum. Bu süre boyunca kendimi acımasızca gözden geçirdim ve acaba karımı kendimden uzağa itmek için bir şey yaptım mı diye sürekli analiz ettim. Ama herhangi bir şey bulamadım. Bana olan hıncının, geçen sene arabasını temizlerken sevdiği kokuyu eklemeyi unutmam gibi oldukça basit şeyler yüzünden olup olmadığını bile düşündüm.

Kendimi bir sebep olmadan suçlayan biri değilim. Ama karımın davranışları o kadar acımasız ve beklenmedik ki, bütün bu süreç beni oldukça yıprattı. Öyle ki bir kadınla buluşma fikri bile tamamen tiksinti veriyor. Birine güvenme kabiliyetini tamamen kaybettim gibi geliyor. Ama terapinin bana ve çocuklarıma, bu süreci atlatmamıza faydası dokunacağını umuyorum.

***

Nereden başlayacağımı ve ne söyleyeceğimi bilmiyorum. İlk söyleyeceğim, iyi bir avukatlık bürosundan, oldukça yetkin bir avukat bulduğum olacak. Bu büronun benim yaşadığım yerde harika bir itibarı var, özellikle de erkekleri boşanmada temsil etme alanında. Avukatım, bu davayı takımından başka birine vermek yerine bizzat kendi üzerine aldı. Tüm firma bana büyük bir destek ve sempati gösterdi. Tek dertlerinin, kazanacakları para olmadığını görebiliyorum.

Avukatım Nadia, benim iyi durumda olmam için elinden gelen her türlü yardımı sağlıyor. Benim davamı aldıktan hemen sonra, formalite formları doldurduk, ona banka hesaplarım ve ikimizin geliri ile ilgili kaba miktarlar verdim. Ona kazadan ve kaza öncesinde olanlardan bahsettiğimde, hemen zührevi hastalıklar testi almamı önerdi ama ona bunu zaten yaptığımı söyledim. Sonra da bana, Mia’nın ihanetinin kanıtlarını toplayıp toplamadığımı sordu. Ona ihaneti keşfettiğimde, doğru dürüst düşünemediğimi söylediğimde de hemen bir özel dedektifi aradı ve ertesi gün için bir randevu ayarladı. Kusura bağlı boşanmanın geçerli olduğu bir eyalette olduğumuzdan, davanın benim lehime gitmesi için, ihaneti ispatlamamız çok önemli.

Bunların yanında, Nadia’nın takımından biri, benimle Mia’nın babası arasındaki iletişimi sağlamak için atandı. Böylece çocukların alınıp bırakılmasını koordine edebileceğiz. Yakında eski kayın babam olacak adamı, eski karımın çocukları önümüzdeki hafta sonu alabileceği konusunda bilgilendirdim.

Nadia benim ve çocukların terapi alması konusunu da açtı. Terapiye başladığımı, çocukların da gelecek hafta başlayacağını söyledim. Şu an çocukların bir şeyden haberi olmadığı için, bu konuyu bekletiyordum. Nadia ihtiyacım olursa birkaç terapist bildiğini söyledi.

Nadia’nın benim durumun konusundaki gerçek empatisinin, beni rahatlattığını söyleyebilirim. Avukatları normalde sevmem ama ruh taşıyan bir tanesini bulmuşa benziyorum.

Nadia bana bir sonraki buluşmamızda tamamlamam için bir liste verdi ki bunlar burada aldığım tavsiyelere de paralel şeyler. Bu nedenle benden DNA testi almamı istediğinde, bu bana garip gelmedi zira bunun standart prosedürün bir parçası olduğunu anlamıştım. Akşam eve vardığımda çocukların yanak içinden sürüntü aldım ve benimkiyle beraber zarfa koydum ve sabah postaya verdim.

Ertesi Cuma çocukları dedelerine bıraktıktan sonra öğle yemeğinden dönerken, DNA testi sonuçları ile ilgili bir mail uyarısı aldım. Emailleri arabada, bilgisayarımda açmaya karar verdim. İlk mailin linkine kaygılı bir şekilde bastım ve oğlum Michael’in benim biyolojik çocuğum olduğunu gördüm. İkinci linke de bastım ve sonuçları okudum. Tekrar okudum. Ve tekrar okudum. Dilimi yutmuştum ve gördüklerime inanamaz bir şekilde başımı sallayıp duruyordum. Kızım Carrie benim biyolojik çocuğum değildi.

Acımın nasıl büyük olduğunu anlatamam. Sanki bir parçamı koparmışlar gibi acı çekiyordum. Gerçekten de ruhumdan kocaman bir parça koparmışlar gibi hissediyordum. O kadar acı içerisinde, kimi arayacağımı bilemedim. Orada öyle oturup ağlarken, bir yandan da bu kabustan uyanmak için yalvarıp durdum.

Sonuçların ekran görüntüsünü aldıktan sonra Nadia’ya gönderdim. Nadia 20 dakika içinde beni aradı ve işyeri adresimi istedi. Adresi zar zor verdim ve Nadia yanıma birini göndereceğini söyledi. Daha fazla dayanamadım ve arabanın kapısını açıp sokağa kustum. Kusmam bittiğinde avukat asistanı gelip beni aldı ve Nadia da toplantısı biter bitmez yanıma geldi.

Bana söylediği ilk şey, bu testlerin bazen yanlış sonuçlar verdiği oldu. Tamamen haklı olan tüm bu öfkeme rağmen, yerel bir laboratuvarda Carrie için bir test daha yaptırmamı önerdi.

Olanlara inanamıyordum. Mia’yı beni aldatırken yakalamama rağmen, DNA testini tamamen formalite olarak görüyordum. Karımın başkasının çocuğunu doğurmasını bırak, bana ihanet edeceğini bile aklımın ucundan geçirmemiştim. Ben kiminle evlenmişim böyle?

Henüz elimde kesin delil yokken Mia’ya hesap soramazdım ama kesin delil eğer şüphelerimizi kanıtlarsa, onunla konuşmak bile aklımın almadığı bir şey haline geliyordu. Avukatlık bürosundakilerden biri, tansiyonum yüksek mi diye ölçüm yaptı. Biraz yüksekti ama ben bir panik atak geçirmek üzere olduğumu hissediyordum. Ama bir yandan da şok nedeniyle duyarsızlaşmıştım.

Küçük kızımın o andan sonra artık benim biyolojik olarak kızım olmayacağı fikri ile mücadele ediyordum. Çocukların anneleri ile olmasına şükrediyordum. Bir yandan da test sonuçlarından tamamen şüphe duymaya başladım. Belki oğlum benim oğlum değildi ama kızım benim kızımdı? 

Neyin ne olduğunu öğrenmek için 2 gün daha beklemek istemediğimizden, bir bahane ile Carrie’yi annesinden birkaç saatliğine aldık ve steril bir laboratuvarda testi tekrarladık. Bir yanlış yoktu. Carrie benim kızım değildi. Sonuç geldiğinde Carrie çoktan annesindeydi ama ikinci test sonuçları beni daha beter vurdu. Carrie’nin, test sonuçlarıyla nasıl darmadağın olduğumu görmemesi iyi oldu. Sonuçları avukatıma gönderdim. Hemen beni aradı ve bu çok zor zamanlarda aileme sığınmamı tavsiye etti.

Tamamen duygularıma boğulmuş bir şekilde, yol boyu ağlayarak babamın evine gittim. Annem beni gördüğünde, bir şeylerin çok kötü olduğunu hemen anlamıştı ama ben konuşamayacak kadar ağlamaya boğulmuştum. Sonunda ona, Carrie’nin benim kızım olmadığını söylemeyi başardım. “Ne?” diyebildi ama ne dediğimi anlamıştı. Zaten benim bunu tekrar edecek gücüm yoktu. Benim hüngür hüngür ağladığım, annemin ise orada öylece bakakaldığı bir sessizlikten sonra annem babamı aradı ve hemen eve gelmesini söyledi. Eve gelirken hız yapıp kendini tehlikeye atma ama sana berbat haberlerim var dedi.

Babamın eve gelmesi 20 dakikayı buldu. Bundan sonraki saatler, birbirimizi teselli etmeye çalışmamızla geçti ama hiçbirimiz teselli edilecek durumda değildik. Bana Michael’i sordular ve onlara Michael’in benim çocuğum olduğu kesin dedim. Önce rahatladılar ve sonra sadece bir torun kaybettikleri için rahatladıkları için suçluluk duydular. 

Bundan sonra ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Ama tek bildiğim, Carrie’nin ihtiyacı olan vey istediği hiçbir şeyden mahrum kalmamasını sağlayacak olduğumdu. İştirak nafakası olmasa da, onu ortada bırakmayacaktım.

Kendi acım altında ezilirken, Carrie için daha çok üzülmeye engel olamıyordum. Bu durumda tamamen masumdu. Onun velayetini istediğimden emin değildim ya da bunun mümkün olup olmadığından. Aynı zamanda Mia’nın bunu bilip bilmediğini ya da bundan şüphelenip şüphelenmediğini de merak ediyordum. Bir anda birçok cevaba ihtiyacım olduğunu farkettim.

***

 Pazartesi günü, iş çıkışı Nadia ile buluştum. Mia’yı takip eden özel dedektif ile buluştuğunu söyledi. Kazadan sonra Mia evden hiç çıkmadığı için, ihaneti ile ilgili yeni bir kanıt yoktu. Ama özel dedektif, Mia’nın eski cep telefonundaki hemen her uygulamaya erişmeyi başarmıştı. Bu sayede de birçok erkek ile, her yargıcı ikna edecek kadar çok çıplak fotoğraf paylaşımı, uygunsuz mesajlar ve ihanet itiraflarına ulaşmıştı. Dedektif bana fotoğraf ve mesajları görmek isteyip istemediğimi sordu ama ben görmek istemedim. Ama ertesi gün, Nadia ile Mia’nın karşısına çıkıp Carrie’yi tartışmayı planlıyorduk. Nadia eğer Mia’yı ikna edebilirsek bunu kendi ofisinde yapmayı istiyordu. Nadia benim önümde Mia’nın annesini aradı. Hastaneden ayrıldıktan sonra Mia’nın sesini ilk defa duymuştum.

Nadia direkt kendisi ile konuşmamız gereken bir şeyler olduğunu söyleyip Mia’yı ofisine çağırdı. Mia’nın bunun için istekli olması beni şaşırttı. Nadia Mia’nın avukatı olup olmadığını sordu ama Mia’nın avukatı yoktu. Buna rağmen ertesi gün gelip konuşmak için çok istekliydi.

Ertesi gün işte ağlamadan çalışmam büyük bir çaba gerektirdi. İçimde fırtınalar koparken, dışardan olabildiğince normal görünmeye çalıştım. Zar zor öğle yemeği yedikten sonra, saat 3 gibi avukatlık bürosuna doğru yola çıktım. Ondan önce varıp oturmak ve onunla girişte karşılaşmaktan ve bana yaklaşmaya çalışmasından kaçınmak istiyordum. Beklerken mükemmel ailemizin, hiçbir zaman var olmadığını bildiğim ailenin  fotoğraflarına baktım.

Mia alçıları olduğu için yardım olmadan yürüyemiyordu. Alçılar sayesinde istenmeyen sarılma çabaları olmayacaktı. Bir an sempati toplamak için rol mü yapıyor diye düşündüm ama kazada ciddi yaralanmıştı. Bir an önce oturması ve konuşmanın başlaması için sabırsızlıkla bekliyordum.

Herkes oturduktan ve sular istendikten sonra avukatım Mia’ya, konuşmanın kaydedilmesinde bir problem olup olmadığını sorarak başladı. Mia bunu kabul etti ve kayıt başlar başlamaz, yakında eski karım olacak kadın, benden özür dilemeye çalıştı. Onu sert bir şekilde durdurdum ve dümdüz beni kaç erkekle aldattığını ve beni aldatmaya ne zaman başladığını sordum. 

Dedektifin bulduğu bilgiler, benim onu beraber bastığım adamın ilk olmadığını açıkça gösteriyordu ama Mia’nın bu bilgilere sahip olduğumuzdan haberi yoktu. Bu nedenle, yaptıklarının ne kadar kötü olduğunu saklamaya çalışarak, sadece o adam olduğunu “itiraf” etti. Ona tekrar, oğlumuz doğduğundan beri beni kaç erkekle aldattığını sordum. Bu spesifik zaman dilimi onu duraksattı ama yine sadece bir adam olduğunu söyledi. Sanırım bu aşamada bunun hala bir oyun olduğunu sanıyordu. Sinir katsayımın hızla arttığını hissedebiliyordum. Nadia, elini omzuma koyarak beni rahatlatmaya çalıştı. Sonra da Mia’ya benim iyi bir baba olup olmadığımı sordu. Mia beni hemen göklere çıkardı ve Tanrı’dan çocukları için daha iyi bir baba dileyemeyeceğini söyledi. “Çocuklarım” dediği için bir an masayı üstüne devirmek istedim.

Nadia, çocuğunun diğer babasının da iyi bir baba olup olmayacağını sordu. Mia, “ne diyorsunuz siz?” diye sorarken de, ona Carrie’nin DNA test sonuçlarını uzattı.  Mia’nın ihaneti ile hayatımın darmadağın olmasının tiksintisine rağmen, test sonuçlarına bakarken Mia’nın yüzünü görmek istiyordum. Benim Carrie’nin babası olmadığımı öğrenmenin şoku yüzünden bariz bir şekilde okunuyordu. Utanmadan benim hala Carrie’nin babası olduğumu iddia etmeye çalıştı ama ben sözünü kesip, Carrie’nin babasının kim olduğunu söylemesini istedim. Başını eğip utanç belirtileri gösterdiğini görünce, birini koruduğunu düşündüm.

Mia, Carrie’nin babasının kim olduğunu bilmediğini söylediğinde, gözyaşlarımı daha fazla tutamadım. Mia da ağlamaya başladı ve açıklama yapıp yapamayacağını sordu. Bana Michael’in doğumundan sonra postpartum depresyon geçirdiği dönemi hatırlattı.Empati gösterip durumu hatırlamaya çalıştım. O zaman ona destek olmak için nasıl çabaladığımı, kendisine zaman ayırabilsin diye, her uygun zamanımı tamamen oğlumuza bakmak için harcadığımı hatırladım. Bu dönemde o kadar büyük bir depresyon yaşıyordu ki, yataktan bile çıkmıyordu. Üçümüze de ben bakıyordum ama ailemiz için bunu yapmaktan büyük bir zevk alıyordum. Bu sorunu aşmanın, ilişkimizi güçlendirdiğine inandığımı hatırlıyorum. Ama görünen o ki, durum bu değilmiş.

Arkadaşı Rebecca’yı suçlamadı ama Rebecca onu birkaç gece dışarı çıkıp içmeye davet ettiğinde, aslında büyük bir rahatlama hissetmiştim. Rebecca uzun yıllardır en iyi arkadaşı idi ama hamilelik sırasında biraz kopmuşlardı. Mia’ya göre ikinci kez içmeye çıktıkları gece, içkiyi fazla kaçırmış ve bir erkeğin ona fazlaca yaklaşıp dokunmasına izin vermiş. Bu sebeple aylarca kendisini suçlu hissetmiş ama sonra da istediği herhangi biriyle birlikte olma özgürlüğüne sahip olmadığı için öfke duymaya başlamış.

Mia sonra, Rebecca ile gece içmeye çıktıklarında, kaza gecesine kadar, birden fazla erkekle seks yaptığını itiraf etti. Daha önce eve dönmediği ya da eve geç bile dönmediğini ve bu erkeklerin hiçbirine karşı duygu hissetmek gibi bir niyeti olmadığını söyledi. Her zaman korunmuş ve aynı adamla 3 kereden fazla yatmamış.Tek istediği, onun deyimiyle, sadece seksmiş.

Bu itirafları ile yakında eski karım olacak kadının, aşırı derecede sadakatsiz bir eş olduğunu fark etmem beni şaşkına çevirdi. Hayatım bir reality show programına dönmüş gibi hissettim!

Ona bağırıp çağırmak istedim ama kafam sürekli olarak kaç tane erkekle yatmış olduğunu hesaplamaya çalışmakla meşguldü. Nadia Mia’ya, Carrie’nin babasının kim olabileceği hakkında bir fikri olup olmadığını sordu. Mia, bu zamana kadar Carrie’nin benim çocuğum olduğunu sandığını söyledi. Nadia bir şeylerin ters gittiğinin bariz olduğunu, belki bir prezervatif yırtılması gibi bir şey olduğunu söyledi. Mia’da bunun birkaç erkekle birkaç kez olduğunu itiraf etti.

Bunu duyduğumda kendimi kaybettim. Karşımdaki kadının kimliğini sorguladım. Karşımdaki, korkunç gerçekleri, sanki tuzluğu uzatır mısın der gibi bir havayla itiraf eden bir yabancıydı. Ona benden tiksinmeye ne zaman başladığını sordum. Böyle bir ihaneti hak edecek ne yaptığımı açıklamasını talep ettim. Böyle bir şeyi, kendi kızına nasıl yapabildiğini söyledim. Öfke nöbetim sırasında tüm ihanet duygularımı üstüne kustum ve o da tüm suçlamaların gerçek olduğunu bilerek orada öylece durdu.

Bu itiraftan ve benim duygularımı atmamdan sonra boşanma artık kesindi. Eskiden evlilik olan şey artık bir çorak araziydi.  Kalan tek şey, yıkımın hesabını yapmaktı. Ben bir eş ve bir kız çocuğu kaybetmiştim. Bu 2 eder. Bir eş bir koca kaybetmişti. Etti 3. Bir kız çocuğu babasını kaybetti ve bir oğlan çocuğu için kız kardeşi artık üvey kardeşti. Büyükanne ve büyükbabalar da etkilenmişlerdi.

Mia 2 aileyi mahvetmişti. Kendi anne ve babası, bu yaptıkları yüzünden ondan tiksineceklerdi. Onlara tüm delilleri göstereceğime yemin ederim.

Mia buluşma uygulamalarından erkeklerle tanıştığını ve kız kıza gece dışarı çıkmaları bu erkeklerle seks yapmak için fırsat olarak kullandığını itiraf etti. Beni kırma amacının olmadığını ve Carrie’nin benim kızım olmadığını bilmediğini iddia etti.

Ona inanıyorum zira benim de en ufak bir şüphem yoktu ama DNA testi yalan söylemez. Ona neden benimle boşanmadığını sordum ve hiç duraksamadan, benim sağladığım güvenliği bırakmak istemediğini itiraf etti. Bütün görüşme boyunca ağladı ama benim ona karşı hissettiğim tek şey küçümseme oldu. Kendimi kullanılmış, aşağılanmış ve iğdiş edilmiş hissettim. Yenilmiş hissettim.

Bir avukat olmadan bizimle görüşmeyi kabul etmesinin sebebi, küçük bir 401K hariç hiçbir şeye sahip olmaması ve tüm varlığımızın bana ait olması diye şüphelendim. 

14 yaşındayken, dedemin varlıkları bana miras kaldı. Biyolojik annem ben iki yaşındayken çok hızlı yayılan bir kanser yüzünden ölmüştü. Babam ben 4 yaşındayken, annem saydığım kadınla evlenmiştim. Onun biyolojik annem olmadığını biliyordum. Kendi çocuğu olmuyordu ve beni kendi oğlu gibi yetiştirdi. Biyolojik annemin mirası bana kaldı ama bu mirasa 21 yaşına kadar ulaşamadım. Çok çalıştım ama aslında yaşamımı sürdürmek için çalışmaya ihtiyacım yoktu. 

Boşanmada finansal olarak Mia’ya karşı elim çok güçlüydü. Şu an çalışamaz durumda olsa da bir işi var. Bir yanım onu cezalandırmak istiyor, diğer yanım ise onu bir daha hiç görmemek ve bilmemek istiyor. Görünüşe göre buluşmada ağır derecede ilaç almıştı. Belki de duyarsız duruşu bu nedenleydi ama sözleri, ben tüm o senaryoları kafamda canlandırırken, beni derinden yaralıyordu.

Ona utanç hissedip hissetmediğini sordum. Utanç duyduğunu iddia etti. Carrie’nin gerçek babasının kim olduğunu nasıl bulacağımızı sordum. “Ben onun babası kim biliyorum zaten” diye saçmalamaya kalktı ama ruh halim, baba olmanın ne demek olduğu konusunda felsefi bir tartışmaya girecek durumda değildi. Carrie’nin biyolojik babası bir kızı olduğunu bilmeyi hak ediyordu. Carrie de sağlık nedenleriyle ailesini bilmeyi hak ediyordu. Dedektifin bulduğu kanıtlar, Carrie’nin doğumundan öncesine ulaşmıyordu.

Mia’ya, bu adamlara ulaşıp ulaşamayacağımı sordum. Cüretkar bir şekilde, bu adamları bir daha görmemek için numaralarını sildiğini söyledi. Böyle çarpık bir mantığı nasıl gözden kaçırdığımı anlamam beni sarstı. Kendisini hamile bırakan ya da hastalık veren adamın numarasını tutması gerektiğini söyledim.

Carrie’nin doğum belgesinden ismimin silinmesini istiyorum. DNA testi, Carrie’nin benim kızım olmadığını kanıtladı. Ona 18 yaşını geçtiğinde bile, kendi isteğime göre finansal destek vereceğim. Oğlum için ise, aslına bakarsanız ne yapacağımı bilmiyorum. DNA testinden önce eski karıma ayda bir haftasonu ya da belli tatillerde velayet vermeyi planlıyordum. Artık Carrie’nin benim biyolojik çocuğum olmadığını bildiğimden, onun velayetini almanın doğru olmadığını hissediyorum. Michael onun kardeşi, üvey kardeşi, olduğu için onları ayırmak da istemiyorum. İkisinin de acı çekmesini istemiyorum. Ama test sonuçları geldiğinden beridir Carrie’yi görmedim ve onun benim ağlama krizine girmemi görmesine izin veremem. Bu olursa terapi masrafları nasıl yüksek olacak tahmin bile edemiyorum. Terapi masraflarını ödemem gerekecek zira babası bunu karşılayacak finansal güce sahip mi bilmiyoruz bile. Sadece benim kendi terapi masrafım, bir psikoloğa deniz kenarı ev alacak kadar yüksek olacak. 

Bu görüşmeden sonra eve giderken bir yanım bütün bunları bitirmek istiyordu. Ben hariç herkes için en iyi çözüm, DNA testi sonuçları yokmuş gibi davranmak gibi görünüyordu. Eski karım bir yandan dedemden kalan parayı harcarken bir yandan istediği haltı yiyecekti ama çocukların da boşanma gibi şeylerle uğraşmasına gerek kalmıyordu. Ama eve vardığımda, zikerim böyle şeyi dedim.

Nadia boşanma kağıtlarını ve benim Carrie’nin babası olmadığımı ibraz eden dökümanları hazırlıyor.  Bu, süreci tabii ki çok uzatacak. Ama benim olmayan bir çocukla iletişimde olmamı ya da ona para vermemi zorlayacak hiçbir yasal zorlama istemiyorum. Avukatım ve ekibi, çocuğun babasını nasıl bulacaklarını araştırıyorlar. Birçok soy ağacı sitesi, potansiyel akrabaları bulabiliyor. İlk deneyeceğimiz yol bu.

Bu adamı bulsak bile çocuğu kabul etmeyebilir ya da büyük bir stres yaşayabilir. Ama yaşayacakları, benim bir kız çocuğu kaybederken yaşadığım terörün yanından bile geçemez. Kızımı sonsuza kadar kaybettiğimi hissettim zira aslında hiçbir zaman kızım olmamıştı.

Şu an her şey o kadar berbat ki. Her Gün büyük bir kaosun olması artık günlük rutinimiz oldu. Çocuklar eve Pazar günü gelecekler. Daha önce onları görmek istemediğim hiç olmamıştı ama kaçınamayacağım şeyler olacağını biliyorum. Carrie beni gördüğünde baba diye boynuma sarılacak ve buna nasıl hazırlanacağımı bilmiyorum. Nasıl tepki vereceğime bile emin değilim. Ona sarılacak mıyım? Onun hiçbir zaman babası olmadığımı bilerek, bebek gibi ağlayacak mıyım? Ona aradığı kişinin ben olmadığımı söyleyecek miyim? Ona karşı asla kaba olamam, asla. Böyle bir yapım yok. Ama kalbim çok kırık. Bunun acısını çıkarabileceğim kimse yok. Mia bile. Zira yapabileceğim en korkunç şey bile onun ihaneti ile boy ölçüşemez. Beni kullandı ve tükürüp attı. Mia, cehennemde yanmayı hak ediyor. Önüne gelenle yatması beni ve eskiden sevdiğim her şeyi mahvetti.

Tabii ki Mia’yı boşayacağım. Nadia ve ekibi, bu boşanmanın, gelmiş geçmiş en orantısız mal paylaşımı boşanması olmasını garantileyecekler.  Ama ne olursa olsun, Mia zaten kazanmış gibi hissediyorum. Bana karşı kullanmaya çalışacağı bir oğlum var. Bazı insanlar gerçekten korkunçlar. Parazit gibiler. Böyle bir insanla çocuk yapmak gibi aptalca bir hata yaptım. Şu an tek bildiğim, tek aptalın ben olmadığım.

Yorum: Adamım, yaşadığın trajediye söyleyebileceğim tek bir kelime bile yok! Bu, her erkeğin deliler gibi korktuğu kabusun ta kendisi. Kendine çok iyi bak ve yapabileceğinin en iyisini yap. 

Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 3 – Çocuklarla ilk karşılaşma ile devam edecek.

Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 1 – İyi çocuk benliğimin yanıp kül olduğu günler

Bu hikaye, 2 çocuklu sadık, iyi bir baba olan kocanın, karısı başka bir adamla basmasıyla beraber ortaya çıkan korkunç yalan, aldatma ve sapkınlık sarmalının, mahvolan hayatını yeniden toparlarken, artık eski karısı olan kadına nasıl beklenmediği bir bedel ödettiğinin hikayesi.

İhanet ile biten evlilik

Bu hikayeyi konuşabileceğim kimse yok. Aslına bakarsanız, aldatılma hikayemi yazma sebebimin, tavsiye almak mı yoksa tavsiye vermek mi olduğunu bile bilmiyorum. 2 çocuklu, sakin ve mutlu bir hayatı olan bir erkek iken, tüm o hayatım bir anda yıkıldı ve başa çıkmakta oldukça zorlandığım bir kabusun içine düştüm. Şu an ne yapmam gerektiğini, doğru davranışın ne olduğunu bilmiyorum.

Sanırım, bu satırları bir hastane odasından yazmakta olduğumu belirtmem iyi olacak. Dün sabah 7:30 civarında, karım ve ben çok ciddi bir trafik kazası geçirdik. Ben birkaç sıyrık ve morluk ile atlattım ama Mia, karım, o kadar şanslı değildi. Göçük bir omuz, kırık bir köprücük ve üç kaburga kemiği ve çökmüş bir akciğer ile biraz ötemde yatıyor. Durumu ciddi olsa da, doktorlar tamamen iyileşmesini bekliyorlar ama şu an oldukça ağır bir şekilde uyuşturulmuş vaziyette.

Bütün bunları telefon ekranından yazmak oldukça zor ama şu an yazacak dünya kadar vaktim var. Aslında yazmak için bir isteğim yok ama biliyorsunuz, eğer evliliğimde bir problem olmasaydı, buraya yazmazdım.

Karımın beni aldatacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Şu an çok kötüyüm, kalbim çok kırık. Bir parçam yok olmuş gibi, kendimi yarım hissediyorum. İşin en üzücü yanı ise, o parçamın hemen bir metre ötemde yatıyor oluşu.

Son 3 aydır aramızın açılmakta olduğunu hissediyordum ama bunun neden olduğunu bulamamıştım. İkimiz de 34 yaşındayız. Çocukluktan beri tanışıyoruz ve liseye başladıktan sonra çıkmaya başladık. Birlikteliğimiz üniversite yıllarımızda da devam etti.

Mia, hayatım boyunca birlikte olduğum tek kadın zira üniversite bittikten bir yıl sonra evlendik. İlk çocuğumuz Michael, evliliğimizin birinci yılında dünyaya geldi. Oğlumdan üç yıl sonra da kızım Carry’yi kollarıma aldım. Çocuklarımı canımdan çok seviyorum ve eğer çocuklarım olmasaydı şu an burada olur muydum bilmiyorum. Neyse ki kaza olduğunda bizimle değil, benim annem babamla beraberlerdi. Biz ise yolcu gemisi turu için Florida’ya uçacaktık ama tabii ki bu plan artık tamamen çöpe gitti. 

Karım, kar yağarken dışarı çıkmamasını ve araba kullanmamasını söylememe rağmen, en yakın arkadaşı ile gece dışarı çıktı. En yakın arkadaşı olan Rebecca ile beraber bir iki kadeh bir şeyler içeceğini zira Rebecca’yı bir hafta görmeyeceğini söyledi. Ben ise o gece yattım ve sabah 5’e kadar bebekler gibi uyudum.

Sabah 5’te uyandığımda, karımın arabasının evin önünde olmadığını ve yerdeki kar kalınlığının daha da arttığını fark ettim. Mia’nın Becca ile biraz fazla içtiğini ve Becca’da kalmaya gittiğini varsaydım. Bu ortamda tek başına dönmesinin tehlikeli olacağını düşünerek üzerimi giyindim ve Becca’nın evine doğru yola çıktım. Yolda Mia’ya onu almaya geldiğimi yazan bir mesaj attım ama mesajım iletilmedi. 

Daha sonra bu mesajımı alsaydı ne olacağını yüzlerce kez düşündüm. Muhtemelen hala bir yalanın içinde yaşıyor olacaktım. Hislerim bir şeylerin yanlış olduğunu söylüyordu ama öyle kötü ve mutsuz bir durumda değildim.

Becca’nın evine vardığımda, mesajın hala iletilmediğini gördüm. Aslında ben yoldayken mesajı okuyup hazır olacağını ummuştum. Şimdi gidip onları uyandırmam ve beklemem gerekecekti. Evin kapısına vardığımda, kapının kilitlenmemiş olduğu fark ettim. İçeri girdim ve solda kalan salonda kimsenin sızmamış olduğunu gördüm. Rebecca’nın odası birinci kattaydı. Onu uyandırmamaya çalışarak, sessizce üst kattaki misafir odasına çıktım. Odanın kapısını açtım ve hayatım sona erdi.

Odaya girdiğimi ve yatakta yorgan altından 2 kafanın çıktığını gördüğümü hatırlıyorum. Yorganı usulca çektiğimde, karımın başının, tanımadığım bir adamın çıplak göğsünde olduğunu hatırlıyorum. Sonra ise Becca, Mia ve yine tanımadığım yarı çıplak bir adamın, beni karımla yatan adamın üstünden çekmeyi başardıklarını hatırlıyorum. Eğer bunu başaramasalardı, muhtemelen şu an cinayetten içerdeydim ama adama yaptıklarım konusunda hiçbir şey hatırlamıyorum. Doğru ya da yanlış, bu konuda zerre de kötü hissetmiyorum. Karım hakkındaki duygularım ise dakikadan dakikaya değişiyor.

Kendime geldiğimde, diğer yarı çıplak adam, arkadaşını hastaneye götüreceğini söyledi. Mia iki gözü iki çeşme ağlıyordu ve Rebecca da benimle kavga ediyordu. Ona benim ve Mia’nın oradan ayrılacağımızı ve Mia’nın benim arabama gelmek için sadece 5 dakikası olduğunu, yoksa eve gelmeyi düşünmemesini söyledim. Mia 3 dakika içinde arabamın içindeydi.

Karda kızgın bir şekilde araba kullanmak, 4 tekerli araçta bile olsa iyi bir fikir değil ama kazada suç karşı taraftaydı. Benim şeridime geçen oydu ve bizi korkuluklara doğru direksiyon kırmak zorunda bıraktı. Neyse ki hava yastıkları var, hayatımızı kurtardılar. Neyse ki çocuklar, nasıl bir enkaz halinde olduğumuzu bilmiyorlar. Henüz kimseyi aramadım. Aramam lazımdı ama hayatımdan geriye kalan enkazı daha sindiremediğim için, bu suruma başka birilerini de çekmek istemiyorum.

Tamamen hissiz bir durumdayım ama buna rağmen canım çok yanıyor ama kazadan dolayı değil. Hemen yanımda yatmakta olan kişinin kim olduğunu bilmediğimi hissediyorum. Ona birçok soru sormak istiyorum ama cevapların hiç birini duymak istemiyorum. Artık beni sevmediği kesin. Ruhu olan kimse, sevdiği kişiyi aldatmaz. Aslında beni aldattığı için, beni sevmesi mümkün olsa bile, beni sevmesini ister miyim bilmiyorum.

Bana ilk ne zaman ihanet etti bilmiyorum ama benim kitabımda, ilk ihanet ettiği an evliliğimizin biteceği yazıyor. Mia evliliğimizi bitirdi ve artık karı koca değiliz. Evliliği geçersiz kılmak için boşanma avukatına ihtiyacım yok. Mia bunu zaten yaptı ve ben de artık evlilik yeminimize bağlı kalmak zorunda değilim.

Çok büyük bir yanım, bu hastane odasından çıkıp gitmek, anne ve babasını arayıp ne yaptığını anlatmak ve onlara kızınız artık sizin probleminiz demek istiyor. Bunca yıldır iyi günde ve kötü günde dedim ama artık evli değiliz. Bir yanım ona bir not bırakıp, “çok kötü, en kötüsü evliliğimiz bittikten sonra gelecek” demek ve burayı terk etmek istiyor.

Beni bu odada tutan tek şey, çocuklarım. Şu an onları görmek için herşeyimi verirdim. Yüzümde ve boynumda çizikler var yani bir şeyler olduğunu anlayacaklar. Karımın bu evliliği bitirdiğini bilsem de, çocukların ona ihtiyacı var. Bir yaşam partnerim var sanıyordum ama bunu ne kadar korkunç bir şekilde bitirirse bitirsin, çocukların ona ihtiyacı var. Çocuklarla yapmayı ve nereden başlayacağımı zerre bilmediğim konuşmalar yapmam gerekecek. Ben çok iyi bir babayım ama bir anne olamam. Lütfen bana yardım edin.

Burada oturup beni acımasızca sırtımdan bıçaklayan birine nasıl bakabilirim. Anne babasını çağırsam ne diyeceğim? Onlar burdayken burada olmayı hiç istemiyorum. Onlara durumu anlatmazsam, neden kızgın olduğumu bilmeyecekler. Ne olduğunu çocuklarıma anlatmalı mıyım? Onlara kaza yaptığımızı söyleyebilirim ama duygularımı saklamakta iyi değilim. Görünen o ki karım bu konuda çok iyi. Ama biriyle konuşurken, annelerine kızgın olduğumu yüzümden anlayacaklar.

Hayatım bu noktaya nasıl geldi? Şu an bir avukat ile görüşmem gerektiğini biliyorum. En azından o kadarını biliyorum. 

***

Yorum: Öncelikle derin bir nefes al. Karının anne ve babasını araman ve kızlarına bakmalarını söylemen önemli. İstesen bile karına bakacak fiziksel ve duygusal durumda değilsin.

Karının ne yaptığını anne ve babasına söyle. Karının yalanını saklamak zorunda değilsin. Yeterince yalan söyledi ve bu yalanların artık ortaya çıkması gerekiyor. Duygularını açacağın birine ihtiyacın var. Yakın bir arkadaşın ya da akraban gibi. Onlarla konuş.

Şu an, duyguların bu kadar ham ve yoğunken, hayatını değiştirecek şeyler yapmaman çok önemli. Şu an ihtiyacın olan şey,  yaptıklarını gözden geçirmek için karından uzak olman. Bu tek bir kerede kendiliğinden olmuş bir olay değil. Bu muhtemelen uzun süreli görüştüğü biriyle planlı bir aldatmaydı ve yine muhtemel ki seni ilk defa aldatmadı. Eğer daha önce Becca’nın evinde kaldıysa, neden kaldığını düşünmen gerekli.

Bu aşamada alkol ve uyuşturucudan da uzak durman çok önemli. Bunların sana bir yardımı olmayacak.

Evliliğin bitti ve var olduğunu sandığın kadın gerçekte hiç varolmadı. Varolan bir illüzyondu. Şimdi onun gerçekten ne olduğunu, gerçek karakterini gördün ve eninde sonunda, bu kadının karın olarak kalmasını isteyip istemeyeceğine karar vereceksin. Sonuçta hiçbir zaman sana itiraf etmeyi ya da seni aldatmayı bırakmayı düşünmedi. Sürekli olarak ihanetini sizin ilişkinize tercih etti. En yakın arkadaşının desteği de olsa, bunun olması onun kararıydı.

Sana bol şans diliyorum. Güçlü kalmaya çalış.

Son olarak da, en kısa zamanda, zührevi hastalıklarla ilgili test yaptırmanı tavsiye edeceğim.

***

Yok olan mutlu evliliğin son günleri

Evet zührevi hastalıklarla ilgili test yaptırdım ve Tanrı’ya şükür ki hepsi temiz geldi. Bazen bir iki sağlık çalışanı tanımak çok yararlı oluyor.

İşin ilginci, uzun süredir bu odada onunla olmama rağmen, Mia ile tek kelime konuşmadım. Benimle konuşmaya çalışıyor ama sözleri bulanık ve anlaşılmıyor. Tek yapabildiğim, yeniden kendinden geçene kadar ona tek kelime etmeden, tiksinti ile bakmak.

Kimlerle yattığını, kaç erkekle yattığını, beni ne kadar süredir aldattığını merak edenleriniz maalesef hayal kırıklığına uğrayacaklar zira bu konuda şu an hiçbir bilgim yok. Mia’nın telefonu kazada paramparça oldu. Sanırım şu an elinde sadece annesinin telefonu var. Bir sürü mesaj aldığıma göre, Becca’yı arayıp neden mesajlarını cevapsız bıraktığını ona anlatabilir. Umrumda değil.

Merak etmeyin, ağzıma içki koymadım yani sarhoş olmam ve aptalca bir şey yapmam mümkün değil. Ama bu hafta yaşadıklarımdan sonra, insanların neden alkol ve uyuşturucuya sarıldıklarını anlayabiliyorum.

Bazen hayatımı 24 saatliğine durdurup, 24 saat boyunca hiçbir şey hatırlamamak istiyorum ama tabii bu mümkün olsaydı bile, 24 saatin sonunda tüm bu kabus kaldığı yerden devam edecekti.

İlk yazdığım gönderiden sonra, o hastane odasında Mia ile bir gece daha kalmaya karar verdim. Orada karanlıkta tavana bakıp, medikal makinelerin sesini dinlerken, hayatımın bu noktaya nasıl geldiğini düşündüm.

Bir yanım, sadece o odada olmamla bile, ona hak ettiğinden çok daha fazla merhamet gösterdiğimi söylüyor. Bir yanım ise onu seviyor ama o sevgiyi hissetmek istemiyorum. Aslında ona karşı herhangi bir pozitif duygu hissetmek, bana kendimi güçsüz hissettiriyor. Kafamda düşünceleri defalarca çevirirken, artık eskiye dönmenin, enkaza döneni onarmanın mümkün olmadığının farkına varıyorum. Sanki bir doğal felaket, inşaa ettiğimiz tüm yaşamı yok etmiş gibi hissediyorum. Hayatımın çok büyük bir döneminin artık geçmişte kaldığının farkına varmak çok zor. Bunun için saatlerce ağladım.

Sabah kan almak için hemşire geldiğinde, dışarı çıktım ve ben çıkarken Mia benim çıktığımı görüp bana seslendi. Onu duymamış gibi davrandım. Mia’nın beni aldattığını öğrendiğimden beridir doğru dürüst bir şey yememiştim ve çıkıp kahvaltı yaptım. Vakit öldürmek için telefonuma bakarken, Becca’nın Mia’nın nerede olduğunu sorduğu mesajını gördüm. Tamamını okumadım bile.

Saat 7 gibi, baba evinin kapısını çalmak için yeterince geç olduğuna karar verdim. Zaten babası her zaman erken kalkan biriydi. Önce onunla konuşmak istiyordum. O eğer olanları duymasını istiyorsa, karısını uyandırabilirdi.

Mia’nın babasının çalışma odasından odun sobası dumanı geliyordu. Kapıyı çaldım. İçeri girerken boynumdaki çizikleri ve yüzümdeki morluğu gördü. Ona bir kaza yaptığımızı, Mia’nın daha kötü yaralandığını ama konuşmamız gerektiğini söyledim. Sanırım kaza ile ilgili konuşacağımı sandı ve karısını uyandırdı. Mutfakta oturduk ve onlara kazayı anlattım. Bir tepeden geçerken karşı şeritteki aracın bizim şeride geçtiğini, daha büyük ve dört tekerlekli araçta olduğumuz için yolda kalmayı başardığımı ama yolcu tarafından korkuluklara çarptığımızı anlattım. Kapı hava yastıklarına rağmen Mia’nın ciddi bir şekilde yaralandığını ama durumunun stabil olduğunu anlattım ve doktorların tamamen iyileşmesini beklediklerini söyledim.

Kızlarının durumunu duyunca ağladılar ve Mia’ya bakmak ve bana destek olmak için ellerinden geleni yapacaklarından bahsettiler. Ben ise onları durdurup, oraya kazayı haber vermek için gitmediğimi söyledim. Şaşırdılar.

Onlara kaza sabahı erkenden kalktığımı, karımın güvenliği için ona mesaj atıp onu almaya gittiğimi anlattım. Kızlarını yatakta başka bir adamla bastığımı, kendimi kaybedip adamı evire çevire dövdüğümü anlattım. Şok oldular. Daha sonra onlara kızlarının hangi odada kaldığını söyledim. Onların çocukların hayatında olmalarını istediğimi, bu nedenle benimle arkadaşça geçineceklerini umduğumu söyledim. Çocukların şu an babamda olduğunu ama, evlilik yeminimizi bozduğu ve artık karım olmadığı için kızlarından boşanacağımı söyledim. Oradan ayrıldıktan sonra babamlara geçeceğimi ve çocuklara annelerinin beni aldattığını anlatacağımı söyledim.

Eski kayınbaba ve kayınvalideme, her şeyin bu şekilde bitmesinden nefret etsem de, neyse ki evliliğimi ve hayatımı mahvedenin olanın ben olmadığımı söyledim. Bana hemen karar vermemem gerektiği, kızlarının bir hata yaptığı gibi saçma şeyler söylediler. Onlara gülümseyip, kendilerinin ikinci annem ve babam olmalarından çok memnun olduğumu söyledim ve evlerinden çıktım.

Babamlara vardığımda tabii ki içimde birikmiş çok şey vardı. Eve mutfaktan girdiğimde, babam orada kahve yapıyordu. Bizi büyük bir yolcu gemisinde Karayiplerde sandıkları için, şaşkınlık içinde, orada ne aradığımı sordu. Ben ise sadece ona sarılıp, bir bebek gibi hüngür hüngür ağlayabildim. Babam belli ki ne olduğunu öğrenmek için can atıyordu ama ağzımdan bir şeyler alabilmek için ağlamamın bitmesini beklemesi gerektiğini hissetmişti.

İçerde kanepeye oturduk ve gidip annemi getirdi. Anneme kahve yapmasını tavsiye ettik ama o saatte orada olduğuma göre çok kötü bir şey olduğunu anladığı için yanımızdan ayrılmadı.

Onlara önce Mia’yı nasıl bastığımı sonra da kazayı anlattım. Mia’nın durumunun kötü olduğunu, az önce ailesine her şeyi anlattığımı ve kızlarının yanına gittiklerini söyledim. Hem annem, hem de babam, şoktan kıpırdayamaz haldeydiler. İkisi de ağladı ve bana şimdi ne yapacağımı sordular. Şu an tek seçeneğimin, Mia’dan boşanmak ve çocuklarıma olabileceğim en iyi baba olmak olduğunu söyledim. Konuşmamız sakinleşirken, kızım Carry’nin baba diye bağırarak, sevinç içinde merdivenlerden inmeye başladığını gördüm. Kızımın heyecanlı sesi, oğlumu da uyandırdı ve o da birkaç dakika içinde yanıma geldi.

Onları uzun süredir görmediğim için, onlara sarılıp mutlu bir şekilde biraz zaman geçirdim. Boynumun ve yüzümün halini fark etmeleri biraz zaman aldı. Onlara bir kaza geçirdiğimizi, annelerinin hastanede ama iyi olduğunu söyledim. Daha sonra anneannelerinin onları alıp annelerini görmeye götüreceğini de ekledim. 

O günü, çocuklarımla oynayarak geçirdim ve çocuklarım, yeniden yaşamak istememi sağladılar. Açık konuşmak gerekirse, o ana kadar yaşamaya devam etme konusunda ortada bir yerdeydim. Ama onlar için yaşamaya, onları koruyup büyütmeye değerdi.

Karımın telefonu kazada kırıldığı için, kimseye bir cevap veremiyordu. O akşam, kayınvalidemden mesajlar almaya başladım. Bunlar Mia hakkında olacağı için, mesajları görmezden geldim. Gece boyu ara ara mesaj attıkları için, telefonun uyarılarını kapamak zorunda kaldım.

Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 2 – İhanetin ortaya döktüğü korkunç yalan bölümü ile devam edecek.

Vaka Çalışması – Masraflı düğün ve sonrası

Bunu instagram’da gördüm:

Yaklaşık 2 yıl önce evlenmiş bir adamın evlilik sürecinde yaşadıkları ve bekarlara tavsiyeler:

Yaşım 30’a yaklaşınca ailem ve akrabalarım “ne zaman evleneceksin” baskısını arttırdılar.

Bir erkek için 30 geç bir yaş değil, bu baskıya karşı durmanız lazım zira birçok aile evlensin de kiminle evlenirse evlensin gibi hayret verici bir kafaya giriyor ve oğlanı ateşe sürüklüyorlar. 30 yaşında evlenmeyin demiyorum ama sanki biyolojik saatiniz varmış gibi baskıya boyun eğmeyin.

Sürekli olarak bir tanıdık kız tavsiyeleri vardı. Sonunda bir yakın arkadaşımın tavsiyesi ile, biriyle görüşmeye karar verdim. Bir akşam, arkadaşımın benimle görüştürmek istediği hanımefendi ile dışarı çıktık.

Sakin, efendi bir kızdı. Kafalarımız ilk dakikadan itibaren uyuştu. Evlenme fikri iyiden iyiye kafama yerleşti. Ailelerimiz de hemen hemen aynıydı. Ortalama geliri olan, mütevazi yaşayan insanlardı.

Şimdi bu da çok hızlı. Tamam kafalar uyuşuyor olabilir ama ben görücü usulü evlenenlere bile, tanışmadan imzaya en az 8 ay süre vermelerini tavsiye ediyorum.

Evlilik konusu açıldığında, kendisinden önce evlenen arkadaşlarının nasıl evlilik teklifleri aldığından bahsediyor, uzun uzun anlatıyordu. Sürprizler, organizasyonlar, balonlar, pahalı tektaş yüzükler. Aslında birçoğu romantik film ve dizilerdekinin aynısıydı.

Bu saçmalıklar da yeni moda oldu. Bence bu bir kız için önemli testlerden birisi. Evlilik teklifi nasıl yapılır sorusuna cevabım, evlenelim denir, yüzük alınır (beraber bütçeye göre alınır, sürpriz değil), bir yerde beraberken takılır. Balonlar, organizasyonlar, zart zurt bunlara girmeyin. Bunlara girmediğiniz için sizinle evlenmek istemeyen ya da arıza çıkaran kızla da evlenmeyin. Bakın biliyorsunuz ben bizim camiadaki birçok insanın aksine evlilik taraftarı biriyim ama illa evleneceksiniz diye bir kural yok.

Muhtemelen kendisi de böyle şeyler bekliyordu.

Yok, sana spor olsun diye anlatıyor 🙂

Sonuçta böyle şeyler ömürde bir kez yapılan şeylerdi.

Hayır bir kez burada elini kaptırdın mı, düğünde, evlilikte kolunu ve tüm vücudunu da kaptırıyorsun. Hak sanrılı, erkek değil mi ben isterim o harcar kadını ile evlenmek için birebir.

Kendimi hazırlamıştım, o akşamki yemekte evlenme teklif edecektim. Lüks bir restoranda rezervasyon yaptırdım.

Anlaşıldı. Sen evliliğinde ve evliliğin biterse sonrasında, sağlam beta öder olma yolunda ilerliyorsun.

Tektaş yüzük aldım. Kıyafet, ayakkabı, vs. aldım gittim. Yemekte onun beklediği şekilde diz çöküp evlilik teklifi ettim.

Aklıma Joker ve Nevzat ile yaptığımız programda Joker’in anlattığı hikaye geldi. Joker eşi ile tartışırken yaşlı bir amca “ya diz çök af dile, evlilik teklifi ederken diz çökmedin mi sanki” diye bir şey söylemiş. O da “yoo çökmedim” demiş. Evlilik teklifi ederken diz çökmeyin arkadaşlar, saçmalık. Ha buna “aman diz çökünce erkekliğiniz mi eksilecek” diye utandırma taktiği uygulayan kadınları da boşverin. Onlardan beklenen bu, böyle ötmeseler şaşırtıcı olurdu.

Filmlerdeki dizilerdeki gibi.

Sizi zaten bu filmler ve diziler yakıyor.

Kabul etti.

Lütfetmiş. Ecnebilerin “she said yes!” (evet dedi) diye sosyal medyada paylaşması gibi. Hey embesil arkadaşım, ya ne diyecekti!  Evet diyeceği %100 olmayan kıza mı teklif ediyorsun, yoksa premses senin gibi bir toprak kölesi ile evleniyor diye inanamıyor musun?

Popüler kültürün şu olayı ters yüz edişi inanılmaz. Evlenmek isteyen kadın, erkek o kadar evlilik meraklısı olmaz. Yine de bu zayıf adamlar sanki erkek evlenmek için can atıyor da, premses lütfediyor da evleniyor gibi bir ortam yaratıyorlar.

İkimiz de çok mutluyduk.

Allah bir yastıkta kocatsın.

Tabii bu gecenin maliyeti yaklaşık 5 bin TL oldu.

Bugünün parasıyla sanırım 15 bin TL. Yüzük dahil mi bilemedim. Değilse çok be.

Sırada kız isteme, nişan, düğün faslı vardı.

Nikaha kadar mokoko.

Bu işlerden çok anlamadığım için kız arkadaşım bana yapılması gerekenleri söylüyor, ben de ne lazımsa alıyordum.

Birader internet diye bir şey var. 2 saatte ne yapılması gerekiyor, fiyatı ne, uzmanı olursun. Sanki senin kız 10 kere evlendi de tecrübeden konuşuyor. Sorup soruşturuyor. Bu cahilliğin ve cahil kalma isteğin, sana çok pahalıya mal olmuştur.

Kız istemeye giderken çiçek çikolata devri maalesef kapanmış.

Yoo kapanmadı. Seni fena keklemişler.

Gümüş gondol içerisinde en kaliteli ve en pahalı çikolatalardan almak, en büyük çiçeği yaptırmak gerekiyormuş.

Hiç duymadım, sizi en beterinden soyuyorlar, ayakta uyumaktan başka da bir şey yapmıyorsunuz. Hayat boyu gıkını çıkarmadan ödeyecek adamlara yaptırdıkları şeyler bunlar.

Ee kız isterken damat şık olmalı malum. Elbise, çiçek, çikolata derken 5 bin TL’de burda masraf ettik.

Çüş! Siz nasıl orta halli mütevazi ailelersiniz birader! Ya da annen baban öyle sen iyi kazanıyorsun sanırım. Bugünün parası bir 15 bin sadece kız istemeye gittiyse düğünü duymak istemiyorum.

Kahvelerimizi içtik, aile büyüklerimiz de kızı istedi.

Gümüş gondolu geri alıyor musun yoksa onlara mı kalıyor? Benim aklım orda kaldı.

Nişan günü belirlendi. Hazırlıklar başladı. Salon, kuaför, bohçalar, elbiseler, vs. derken 10 Bin TL masraf ettik. Yakın akrabalar ve arkadaşların katılımıyla güzel bir gece oldu. “Olsundu mutluluğumuz için her şeye değerdi. Ömürde bir kere oluyordu sonuçta.”

Ona o kadar emin olma. Araştırmalar gösteriyor ki, düğünde ne kadar çok masraf yapılıyorsa, boşanma ihtimali de o kadar yüksek oluyor.

Şimdi sıra kına ve düğündeydi. Mütevazi bir semtte evimizi tuttuk.

Neyse en azından burada adettir diye sana deniz manzaralı daire kilitlememişler.

Fakat ne o evi doldurmak için ne de düğün masrafları için, ikimizin ailesinde de para yoktu.

Genç insanları anlarım da, 30’una yaklaşmış adam da evi ve eşyaları için ailesine bel bağlamamalı.

Kendi birikimimi, evlilik, nişan derken bitirmiştim.

Aferin.

Ailenin birikimi de ancak takılara yetecekti.

Yahu ne takısı arkadaş? Düğünde takı takılır ve sonra onları bozdurup borç varsa onu ödersiniz. Siz bir de kıza aile birikimini sıfırlayıp takı mı takıyorsunuz? Biliyorum, böyle bir adet var ama ben hep daha muhafazakar çevrelerin derdi diye bilirdim. Şimdi kendine seküler, eğitimli diyen insanlardan bile duyuyorum.

Ailemi yormamak için kredi çekmeye karar verdik.

120 Bin TL kredi çektik.

Yine iyi kurtarmışım. Bu zamanın parası ile 360 Bin diyelim. Ben 500 binler, 600 binler duyuyorum. İnsanlar aylık gelirlerinin 25 katına evlenme masrafı yapabiliyorlar. Aşırı anormal.

Evlendikten sonra takılan takılarla bir kısmını kapatıp gerisini de taksitle ödeyecektik.

İyi bak en azından o noktada karşı taraf makul davranmış. Bu, iyiye işaret. Siz borç altında ezilirken altınlar bana kalacak diyen kadın, sizi o evlilikte inim inim inletir.

Evimiz için alışverişe çıkmaya başladık. Mobilya, halı, perde, beyaz eşya, vs. derken 70 bin TL harcadık.

2 sene öncesinden bahsettiğini unutmayın. Ben 3le çarpıyorum.

Ömürde bir kere oluyordu sonuçta.

Ne kadar harcarsan o kadar boşanma tehlikesi var dedik ya. Eleman hissediyor galiba. Sürekli aynı bahane 🙂

Düğünden sonra balayı tatili olmazsa olmazdı.

Olurdu aslında ama tabii senin elin mahkum. Ömürde bir kere oluyor değil mi? Bir kere s*k*liyoruz bari sağlam olsun.

İyi bir acenteden balayı için tatil satın aldık. 10 bin TL’de orada gitmişti.

Düğünden birgün önce kına gecemiz vardı. Yine aynı prosedürler burada da işledi.

Merak etme, ömürde sadece bir kerecik değil mi?

Salon, kıyafet, vs. derken 9 bin TL maliyetle kına gecemizi de yaptık.

Düğünümüz tam eşimin istediği gibi oldu. Arkadaşları ne yaptıysa biz de yapmıştık. Kimseden eksik kalmadık çok şükür (!)

Böyle pahalı istekler de düğünle bitse iyi. Bitmiyor.

Düğün, balayı tatili bitti. Acı gerçeklerle yüzleştik. Toplam 200 bin TL üstünde masraf yapmıştık.

O zamanki dolar kurundan bakarsak 25 bin Dolar harcamışsınız. Şimdi gelirinize bakar. O zaman ayda 50 bin kazanıyorsan yaparsın belki. Ama ben aylık gelirinin 25 katı düğün masrafları görüyorum.

Bir de bu borç senin mi, sizin mi? O da önemli.

Benim ailemin aldığı 20 bin TL takı ve eşimin ailesinin aldığı hediyeler hariç!

Ailenin birikimi sadece 20 bin TL ve o da takıya gitti 🙁

Çektiğimiz kredinin bir kısmını takılarla kapadık.

Bak en azından o noktada sizin evlilikte umut var.

Geri kalanını da taksitle 2 yıldır ödüyoruz. İkimiz çalışmamıza rağmen birimizin maaşı krediye gidiyor. Diğerimizin maaşı da kira, evin ihtiyaçları derken ucu ucuna yetişiyor.

Borç ikinizin ki oradan da evliliğe artı puan yazılır ama yazık yahu.

Bazı aylar onu da yapamıyoruz. Bu maddi sıkıntılar yüzünden eşimle kavga ediyor, birbirimizin kalbini kırıyoruz.

Azıcık omurgan olsaydı, 2 sene önce bu harcadığının yarısına bu işi kapatırdın.  Kız film, dizi ve bizim Merve’lerden neyimiz eksik salaklığına düşmüş, sen de ağzını açıp tek kelime edememişsin.

“Mutluluğumuz için her şeye değer” derken meğerse mutsuz olmak için her şeyi yapmışız.

Abi siz sözelci bile olsanız bu kadar matematik bilmiyor musunuz? O krediyi çekerken senin maaşın, onun maaşı belli. Ne ödeyeceğiniz, ne süre ödeyeceğiniz belli. Hiç mi kafanız çalışmıyor, ne olacak göremiyor musunuz?

Sonradan düşündükçe anlıyor, evlilik teklifi için pahalı restoran ve tektaş olmazsa olmaz mıydı?

Nasıl olsa bir kez üstüne oturuyoruz denilen kazık 2 sene çıkmayınca zihin açılıyor tabii 🙂

Gayet olurdu ve bunları okuyan arkadaşların morali bozulmasın, gayet de oluyor. Buna hayır diyeceksiniz ve eğer buna hayır dediniz diye bir kızla evlenemezseniz aklınızda bu adamın 2 senedir yaşadıkları bulunsun. Bu arada böyle kadınlar genellikle düğün sonrasında da durmazlar, sürekli bak herkes yapıyor diye borç çıkarırlar.

O zaman sosyal medyada düğününün her detayını paylaşanlardan, arkadaşlardan, Fatma Teyzelerin, İsmail Amcagillerin düğününden eksik kalırdık.

Memlekette IQ düşük olduğundan, o sosyal medya düğün paylaşımları arasında, sonradan yıllarca ödenen kredilerin ve yapılan kavgaların olmadığını tahmin edilemiyor.

Nasıl da ayıplarlardı, küçümserlerdi belki de …

Yüzeysel olarak belki. Ama için için kıskanırlardı, helal olsun adama, borç batağına girmeye karşı çıktı diye kıskanırlar, takdir ederlerdi. Tabii kendileri aynı bok çukuruna düştükleri için, yüzeysel olarak size çamur atarlardı.

Yeni düğün yapmış ve muhtemelen bu adamdan fazla para kazanıyor olmama rağmen daha az masraf yapmış biri olarak söylüyorum. Eminim bu tür ayıplamaları yapan bir iki kişi olmuştur ama bizim kulağımıza gelmedi. Sosyal medya maymunu olmayan yığınlar hala bütçesi içinde düğün yapıyor. O adamlardan olun, bunlardan olmayın.

Velhasıl 2 yıldır çektiğimizi biz biliyoruyoruz. Sözde mutlu olmak için evliliğimizin en güzel 2 yılını 3 saatlik düğün için harcadık.

Eşin umarım akıllanmıştır yoksa sen bir de çocuk olunca seni ne masraflara sokacak onları gör.

Sen sen ol kardeşim, YAPMA! Mutlu olmak için evlen, BORÇ ÖDEMEK İÇİN değil. Ömrünün en güzel yıllarını bankalara ipotek etme. Düğünde hediye ettiğin süslü ponponlu şekerler unutulur ama maddi sıkıntı durumunda eşine söylediğin en küçük söz yıllarca yara olarak kalır!

Düğünde gereksiz harcamalardan kaynaklı sıkıntılar, sıklıkla boşanma ile sonuçlanıyormuş.

Evet maalesef. Ama orada bir de kadının erkeği aslen pek istememesine rağmen evlenip, istek eksikliğini ödeme ile kapaması da var. Senin durumda eşinin temel problemi daha çok sosyal medya aptallığına kapılmış olması gibi duruyor. Yani sizde devam ihtimali biraz daha yüksek.

Herkesin şikayet edip herkesin de ağına düştüğü bir cendere bu :/

Orada dur işte. Herkes sizin gibi aptal diye düşünmek hoş geliyor tabii. Ben aptalım ama herkes aynı aptallığı yaptı demek oldukça avutucu. Ama herkes bu ağa düşmüyor.  Bu ağa düşmeden evlenen de çok.

Şu hadisi şerif ışık olmalı herkese: “Nikahın en hayırlısı, kolay ve külfetsiz olanıdır.”

Çok doğru.

Yazının Youtube ve spotify yayınları aşağıda.

Aldatma ve Boşanma Hukukunun Tarihçesi

Bu yazıyı ne zamandır yazmak istiyordum ama erteliyordum. Mahmut Abi’nin Karımı aldattım, hani affederdi? yazısından sonra en sonunda yazıyorum. Ben SBF mezunu olduğumdan hukuki konulara bir aşinalığım vardır ama tabi bir hukukçu kadar olamam. Bu yazının daha detaylı ve yetkin makaleler için bir öncül olmasını dilerim.

Ama öncelikle Mahmut Abi sana teşekkür ederim, gerek bu yazınla, gerekse “Fresh & Fit ve Tomassi’nin Silikondan Kanunları” yazınla benim kendi düşünce yapımda oluşmaya başlayan sağlıksız durumu bir hayli iyileştirdin. Bu tarzda yazılarının devam etmesini isterim.

Şimdi bu yazı aldatmanın yani zinanın hukuki gelişimiyle alakalı. Burada odaklanacağım konu 1996’ya kadar kadın ve erkeğin aldatmasının tanımının farklı olması. Bu konunun Mahmut Abi’nin bahsettiği “erkeğin aldatması elinin kiri” düşünce yapısını anlamada yardımcı olacağını düşünüyorum.

Şimdi öncelikle Hamurabi kanunlarından (MÖ 1760) beri aldatma yani zina bir suç. Aslında muhtemelen daha önceden de suçtur ama ilk yazılı kanun o olduğu için kesin olarak onu bilebiliyoruz. Ayrıca dinlerde ve bu dinlerin hukuk düzenine hakim olduğu toplumlarda da zina suç ve çoğu zaman cezası ölüm. Örneğin İslam hukukunda bu ceza evli olanlar için ölüm, bekar olanlar için ise dayak ve/veya sürgün.

Osmanlı’da batılı anlamdaki ceza kanunları 19. yy’da yazılmaya başlanıyor ve zinanın cezası Fransa’dan alınmış olan 1858 tarihli kanuna 1860’ta giriyor. Ne yazık ki bu kanuna ulaşmak için imkanım (ve zamanım) olmadığı için analizini yapamıyorum.

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 1926’da ceza kanunu yenileniyor. Bu kanun 1889 tarihli İtalyan Ceza Kanunun çevirisi. Bu kanunun 440 ve 441. maddelerinde zinaya ilişkin suçlar ve bunların cezaları yer alıyor. Bu maddeler şöyle:

“Madde 440: Zina eden zevce hakkında üç aydan otuz aya kadar hapis cezası tertip olunur. Zevcenin bu fiiline şerik olan kimse hakkında dahi aynı ceza hüküm edilir.”

“Madde 441: Karısiyle birlikte ikamet etmekte olduğu hanede yahut herkesçe bilinecek surette başka yerde karı koca gibi geçinmek için nikahsız kadın tutmakta olan koca hakkında üç aydan otuz aya kadar hapis cezası hüküm olunur.”

Burada gördüğümüz gibi zina konusunda kadın ile erkeğe farklı hükümler uygulanıyor. Yani evli bir kadın bir kerelik başka bir erkekle zina yaparsa cezalandırılırken, evli bir erkeğin başka bir kadınla cinsel ilişkisinin cezalandırılması için bu kadınla karı koca gibi yaşaması gerektiği hüküm altına alınmış.

1943 yılında yazılan bir makaleye göre (Naci Şensoy) kadın ve erkeğin zinaları arasındaki farklılık/eşitsizlik (“müsavatsızlık”) “yeni İsviçre Ceza Kanunu” hariç tüm batı ceza kanunlarında var. Yine bu makale ye göre Batı hukuk düzenlerinde daha önceleri sadece kadının zinasına ceza veriliyordu, ve bu büyük bir eşitsizlik yaratıyordu. Erkeğin zinasına da ceza verilmesi bu eşitsizliği azalttı. Yazara göre eşitsizliğin temel nedeni kadının zinasının toplumun gözünde kocasını gülünç ve şerefsiz hale sokmasıdır. Ayrıca kadının zinasının aileye, babanın soyundan olmayan bir çocuğun (babanın rızası olmadan) sokması olasılığı da bu eşitsizliği mazur göstereceği belirtilmiştir. Ayrıca başka bir argüman da erkeğin zinadan sonra karısına duyduğu şefkat ve muhabbeti sürdürebileceği ancak kadın için bunun mümkün olmadığıdır.

1960’lardaki feminizm dalgasıyla beraber kadının toplumdaki konumunda değişimler oluyordu. Bu değişimler Türkiye’de de etkisini göstermiş olacak ki, 1967 ve 1968 yıllarında Anayasa Mahkemesine zina ile ilgili maddelerin anayasanın eşitlik maddesine aykırı olduğu itirazı yapıldı. Yerel mahkemeler tarafından yapılan bu itirazlar Anayasa Mahkemesinin 02.03.67 tarihli (E:1967/30-K: 1967/9) ve 28.11.68 tarihli (E:1968/13-K:1968/56) kararları ile reddedildi. Anayasa Mahkemesinin bu itirazları reddetmesinin sebebi md. 440 (kadının zinası) ile md. 441’in (evli bir erkeğin evli olmadığı kadınla karı-koca gibi yaşaması) nitelikleri farklı iki ayrı suç olduğu kanısında olmasıydı.

Ayrıca mecliste siyasi partilerin yaptığı kanun değişikliği önerilerini daha önceden görmüştüm, ama şimdi bulamadım. Bunlar da siyasi olarak bir sonuç alınmadığını biliyoruz, ama gerek kanun tekliflerini gerekse meclis tutanaklarını bulamadığım (zaman-imkan) için analizini yapamıyoruz:)

1996 yılında ise yine bir mahkemenin aynı maddelerin anayasanın eşitlik maddesine aykırı olduğu hususunda Anayasa Mahkemesine itirazda bulunduğunu görüyoruz. 23.09.1996 (E:1996/15, K: 1996/34) tarihli kararda Yekta Güngör ÖZDEN başkanlığında toplanan -üyeleri arasında Ahmet Necdet SEZER’in de bulunduğu- mahkeme heyeti 441. (erkeğin zinası) maddeyi Anayasa’ya ve uluslararası anlaşmalara aykırı bularak iptal etmiştir.

Ardından da yasa koyucunun (meclis) zina ile ilgili yeni bir düzenleme yapmaması sonucu AYM’nin 23.06.1998 tarihli (E:1998/ 3, K:1998: 28) kararıyla 440. madde de iptal edilerek zina tümüyle suç olmaktan çıkmıştır.

Bu tarihi süreç hakkında kısa bir yorum yapmak gerekirse:

Şimdi öncelikle evlilik dediğimiz kurum, farklı zamanlarda ve farklı coğrafyalarda farklı şekillerde olabilir, olmuştur ve olacaktır! (seçim yaklaştı ya ondan:)). Ama temel olarak geçmişten beri evliliğin temel amacı doğacak çocukların bakımıdır. Bildiğimiz gibi çoğu hayvanda ve insanlarda kadın ve çocuk doğumdan sonra bir süre bakıma ihtiyaç duyuyor. Bu bakımı sağlayan kişi ise erkek oluyor. İnsanlarda -diğer hayvanların aksine- üreme amacıyla olmayan ve her mevsim süren cinsel ilişkinin, söz konusu bakımın sağlanabilmesi için kadınların erkeği yamacında tutmak istemesi sayesinde olduğunu öne süren tezler var. Çünkü erkek sürekli bir seks arayışı içerisinde ve bunun için diyar diyar geziyor, dağları deliyor falan. Kolay seksi de bulunca karısının ve çocuğunun yanında kalıyor.

Dolayısıyla tarihsel süreçte bir evlilikte kadının erkekten beklediği “bakım- koruma”, erkeğin kadından beklediği ise “cinsel ilişki” ve “çocuk”. Yani kadınların tek gecelik aldatılmaya karşı daha toleranslı olabilmelerinin sebebi evrimsel olarak ilişkiden beklentilerinin farklı olması.

Ayrıca kadınların cinsellik sağlama kapasitelerinin ve isteklerinin ilerleyen yaşla ve çocuk sayısının artmasıyla beraber düşmesi de, kendisinin ve çocuklarının bakımını aksatmayan erkeğin kaçamaklarını görmezden gelmelerini sağlayabileceği de söylenebilir.

İşte kanunlar da toplumun durumunu dikkate aldığı için zina konusunda farklı hükümler getirebiliyorlar. (Ama dediğim gibi eski hukuki düzenlerde her iki cinsiyeti de aynı sertlikte cezalandıran hükümler de mevcut.) Bu biraz sosyo-ekonomik yapı, biraz da zamanın ruhu dedikleri Zeitgeist’e göre değişiyor. Dolayısıyla eski Ceza kanunundaki hüküm farklılıklarını “kahrolasıca ataerkil düzeninin kadınlara zulmü” olarak görmek yerine, çağın şartlarına göre erkeklerin fütursuzca çok eşlilik eğilimlerini kısıtlamayı amaçlayan bir düzenleme olarak görmek daha mantıklı. Aynı şekilde Kuran’da yer alan erkeklerin 4 kadınla evlenebilmelerini “erkeklere 4 kadın hakkı verildi” şeklinde değil, “erkeklerin sınırsız kadın istekleri 4 kadınla sınırlandı” olarak düşünmek daha doğru olur. Çünkü Ortaçağ ve öncesinde gerek Avrupa’da gerekse diğer coğrafyalarda güçlü olan erkekler 10-20 eş alabiliyordu ve kadınlar da bunu kabul ediyordu, etmek zorunda kalıyorlardı.

İçinde bulunduğumuz koşullarda kadınların bir erkeğin bakıma ihtiyaç duymadan çocuklarıyla beraber yaşamaları çok daha kolay olduğu için, her ne kadar içgüdüsel olarak aşırı tepki göstermeseler de, tek gecelik aldatmaları tolere etmeleri beklenmiyor. Zaten Mahmut Abi’nin dediği gibi etmiyorlar da.

Dolayısıyla durum buyken kadının affetmesini umarak aldatmak çok mantıklı değil. Zaten kadın affetse bile içinde hep bir şeyler kalıyor ve bu da hem ilişki kalitesini düşürüyor hem de intikam aldatması riskini arttırıyor.

Burada geniş bir etik tartışmasını da girmek isterdim ama kısaca söz etmek gerekirse; evlilik bir sözleşmedir ve bu sözleşmenin önemli unsurlarından birisi sadakat yükümlülüğüdür. Sadakat yükümlülüğü kanunlarda (medeni kanun) tek gecelik ilişkiyi de kapsadığı için, tek gecelik ilişkide bulunmak ahlaken sorunludur.

Burada topluma yön verebilme kabiliyetine sahip kişilerin daha sorumlu davranmaları önemli. Zaten Mahmut Abi en baştan beri bir sosyal sorumluluk projesi olan Erkek Adam sitesinde olabildiğince sorumlu davranıyor. Erkeklere yönelik yayın yapan ve Erkek Adam sitesinde sohbetlere katılmış diğerlerinin de sorumlu davrandığını ve buna gayret gösterdiklerini düşünüyorum.

Ama mesela bazılarını dinledikçe kadınlardan biraz soğuduğumu hissettim ve dolayısıyla onları dinlemeyi azalttım/bıraktım. Aslında Calvin Newport’a uyarak “Dijital Minimalizm”e başladım, çok yaradı, tavsiye ederim.

Son olarak Mahmut Abi siteyle ilgili şöyle bir önerim olacak. Şimdi siteye yapılan çevirilerden bazıları çok “sert”. Sen de bunu yayınlarda söyledin ve bu yazılardaki bazı şeylere katılmadığını belirttin. Ama saatlerce yayın var ve bunun içinde senin bunu söylemiş olduğunu herkes bilemez. Dolayısıyla katılmadığın yazıların altına (yorumlara değil de ek paragraf olarak yazının kendisine) kendi fikirlerini eklersen çok yararlı olur. Yani yazıda sıkıntılı gördüğün yerler nereler, sence onun yerine nasıl olmalı, hangi söz ilişki başlangıcı için geçerli, hangi söz Türkiye’ye uymaz, v.s…

Ayrıca Huberman’ın çevirileri için de çok teşekkür ediyorum, 1. kitap için 4-5 ay önce yazdığım ama atmayı unuttuğum “2. bölümün faziletleri” adlı yazıyı yorumlara attım.

Yazan : Mistik Bilge