Podcast – Borderline (sınırda kişilik) bozukluğu olan kadınla evlilik

Bir süredir yapmaya başladığımız takipçi söyleşilerinde bu sefer borderline (sınırda kişilik) bozukluğu olan bir kadınla evlilik yaşamış bir takipçimiz ile görüştük.

Daha önceki narsist veya sınırda kişilik bozukluğu gibi sorunları olan kadınlar podcastımızı da tavsiye ederim.

Zehirli ilişkiler konusunda daha fazla ayrıntı için Bu yazı, Toksik İlişkiler – Narsist / Borderline Partner Rehberi kitabımıza bakabilirsiniz.

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenirseniz, beğenmeyi unutmayın. Yayını spotify kanalımızdan da dinleyebilirsiniz.

 

Manipülasyon nedir?

Manipülasyon nedir?

Beyninin ne kadar kolay manipüle edilebileceğini anlayana dek, başkasının oyununda bir kukla olarak kalırsın – Evita Ochel

Üstü kapalı duygusal manipülasyon taktikleri gizli kontrol metotlarıdır. Bu aldatma taktikleri davranışları ve algılamayı değiştirmek için kullanılırlar. Üstü kapalı manipülasyon senin bilinçli farkındalığın alt bir seviyesinde işler. Kurbanlar genellikle bu olurken manipüle edildiklerini anlamazlar. Bu yüzden kesinlikle manipülatörün kullandığı bu metotların farkında olmak önemli.

Peki, bu manipülatör insanlar kimlerdir?

En becerikli ve tehlikeli manipülatörler psikolojide dark triad (karanlık üçleme) denilen bir terimden gelirler. Psikopat, narsist ve makyavelist kişilikler empati yoksunudur ve kendi çıkarları için manipülasyonu planlı ve amaçlı bir şekilde yaparlar, diğer insana neye mal olursa olsun. Onlar kendi çıkarları için diğer insanları kullanan duyarsız, hassas olmayan, agresif ve fırsatçı kişilerdir. Senin partnerinin, arkadaşının, komşunun, yakınının, iş arkadaşının veya patronunun bu karanlık üçlemenin bir üyesi olması tamamıyla mümkündür. Onlar normal bir görünüş yaratarak gerçekten kim olduklarını saklamaya çalışırlar.  Ve sıklıkla cazibeli ve sevilen bir karakterdedirler; ama bu maskenin altında kötü niyetli amaçları hala aktif olarak çalışıyordur. Bu bireyler onlara yakın olan herkesin zihinsel sağlığı için zararlıdırlar.

Ciddi psikolojik bozuklukları olmayan insanlar da  manipülasyonu istediklerini almak için, kötücül bir amaç olmadan ve bazen ne yaptıklarını bilmeden kullanırlar. Şöyle denir ki, bizler ihtiyaç ve arzularımızı direkt yollardan dile getirmektense, manipülasyonu bu durumlarda kullanmaktan suçluyuz. Manipülasyonu patolojik bir manipülatör olarak kullanan biriyle zaman zaman isteklerini almak için kullanan biri arasında fark vardır. Patolojik manipülatörler diğerleriyle bir bağ kurmaları için başka bir yol bulamazlar ve ilişki için ortaya koyabilecekleri hiçbir şeyleri yoktur, sevgi ve samimiyet gibi. Onları değiştirmenin bir yolu yoktur.

Manipülasyon senin bilinçli karar alma, kendi lehine, değerlerin ve sınırlarınla davranma becerinin altını oyar. Diğer bir deyişle, manipülasyon diğer türlü yapmayacağın şeyleri sana yaptırır.

Daha kötüsü, duygusal manipülasyon metodolojik olarak kendi öz değerine, öz güvenine ve kendi algına güvenini zayıflatır. Kendinden hoş olmayan bir şekilde, ta ki kendine saygını ve gerçeklik algını yitirene dek taviz vermene neden olur. Savunmanın zayıflamasıyla ya da tamamen silahsız kalmanla, daha fazla manipülasyona açık hale gelirsin.

Becerikli bir duygusal manipülatör senin öz değerini ve duygusal refahını kendi eline almak için seni ele geçirir. Bir kere kandırmacaya geldin mi bu büyük bir hatadır, metodolojik olarak kimliğini ve psikolojik sağlığını yitirirsin.

Başarılı, amaçlı ve kötücül manipülatör kendi kırılganlıklarını bilmeli,  agresif niyet ve davranışlarını gizlemeli ve manipülasyonlarının sana vereceği zararı önemsemeyecek kadar acımasız olmalı. Kontrole almak ve istediğini almak tek önemli olan şeydir.

Manipülatörün taktiklerinin farkında olmak gizli agresifliği tanımlamak için önemlidir. Ama bu her zaman yapması kolay bir şey değildir çünkü manipülatörler manipülasyonu görmen ve sağlıklı düşünmeni önlemek adına senin güvenine, şüphene ve güçlü duygularına – suçluluk, korku, sevgi ve utanç- bel bağlarlar. Çoğu durumda bu duyguları bir amaç için uyandırırlar. Bu manipülatörün yaptığının yanına kalmasını sağlayan bir şeydir. Bu yüzden, kendini kendi algından ve sezgilerinden şüphe ederek bulursan bunu fark etmen önemlidir. Veya seni manipülasyona açık hale getiren duygular deneyimliyorsan.

Manipüle edildiğini nasıl bilirsin? 

Duygusal manipülasyon gizlidir ve ne olup bittiğini anlayana kadar seni uzun süre kontrol eder. Bazı manipülatörler hayli beceriklidir. Onlar kukla ustası olarak tabir edilebilirler ve eğer işaretleri bilmiyorsan farkında olmadan onların kuklası olabilirsin.

İplerin bir o yöne bir bu yöne çekilirken, kendini kukla ustasının istediklerini yaparken bulursun. Kendi özgür iradenle hareket ettiğini düşünürsün ama etmiyorsundur.

Eğer manipülasyonun bir kurbanıysan muhtemelen bir şeylerin yanlış gittiğini biliyorsundur ama ne olduğundan tam emin değilsindir. Hatta manipüle edildiğinden şüpheleniyor olabilirsin ama emin değilsindir ve bunun nasıl olduğunu bilmiyorsundur. Bilmek istediğin şey manipüle ediliyor mu yoksa edilmiyor mu olduğundur. Bunu nasıl bilebilirsin?

Aslında, bu düşündüğünden daha kolay ve açıktır.

Bu üstü-kapalı duygusal manipülasyon tekniklerini öğrenmek akıllıcadır. Ama manipüle ediliyor musun diye öğrenmek için manipülasyon teknikleri konusundaki her şeyi bilmene gerek yok. Sadece kendine bakman gerekir.

Manipülasyon zarar vericidir ve devasa negatif etkileri vardır, hatta bunun başımıza geldiğini fark etmemişsek bile şu negatif etkiler suç yerinde bırakılmış deliller gibidir.

Eğer bir ilişkideysen ve aşağıdaki işaretlerden herhangi biri dikkatini çektiyse yüksek ihtimalle manipüle ediliyorsundur:

  • Hoşlandığın biriyle beraber olmanın hazzı, onu kaybetme korkusuna dönüşmüştür. Hislerin mutluluktan anksiyeteye, mutsuzluğa, üzgünlüğe ve hatta umutsuzluğa dönmüştür.
  • Ruh halin tamamıyla ilişkinin haline bağlıdır ve aşırı yüksekte ya da aşırı düşükte hissediyorsundur.
  • İlişkide mutsuzsundur ve çoğu zaman ortada belirsizlik vardır ancak onu kaybetmekten korkuyorsundur çünkü ara sıra çok mutlu hissediyorsundur.
  • Başına gelen bu en iyi şeyi mahvetmekten kendini sorumlu tutuyorsun ama bunun tam nasıl olduğunu bilmiyorsundur.
  • İlişkin çok karmaşıktır ancak nedenini bilmiyorsundur. Başkalarıyla bunu konuştuğunda, kendini “açıklaması zor ve karmaşık” derken buluyorsundur.
  • İlişki ile ilgili takıntı yaşıyorsundur, her detayını “olayı çözmek” adına analiz ediyorsundur. Seni dinleyen herkesle her zaman bunu konuşuyorsundur. Bir faydası olmuyordur.
  • Partnerinle durumundan emin değilsindir, seni sürekli belirsizlik ve anksiyete ruh halinde bırakıyordur.
  • Partnerine sürekli “yanlış giden bir şey mi var?”, “bir şey mi oldu?” diye soruyorsundur. Bir şeyler ters gidiyor gibi hissettiriyordur ama tam olarak ne olduğunu bulamıyorsundur.
  • Sıklıkla defans durumundasındır. Yanlış anlaşıldığını düşünüyor ve kendini açıklama, koruma gereği hissediyorsundur.
  • Güven, kıskançlık, özgüvensizlik, öfke ve aşırı tepki verme konularında problem geliştirmişsindir. Partnerin birçok durumda buna dikkat çekiyordur.
  • Dedektif olmuşsundur. İnternette partnerin hakkında bilgi arıyorsun, sosyal medya hesabına yakından bakıyorsun ve arama geçmişini, mesajlarını, maillerini kontrol etme ihtiyacı hissediyorsundur. Partnerin evde değilken, nerede olduğunu teyit etme ihtiyacı hissediyor ve kaygılanıyorsundur.
  • Tam anlamıyla partnerini nasıl mutlu edeceğini bilmediğini hissediyor. Sıkı çabalıyorsun ama bu işe yaramıyor gibi görünüyor, en azından uzun süredir. Eskiden onu mutlu edebiliyordun ama neyin değiştiğine emin değilsin.
  • Negatif düşünceleri ve duyguları ifade etmek yasaklanmış gibi hissettirir, o yüzden bunları kendine saklamaya çalışırsın. Seni rahatsız eden bu şeyler hakkında konuşamamak seni hayal kırıklığına uğramış hissettirir.
  • Kendini ilişkiden önce hissettiğin kadar iyi hissetmezsin. Daha az özgüvenli, güvende, zeki, aklı başında, çekici hissedersin. Önceden olduğundan daha azısındır.
  • Her zaman partnerinin beklentilerini karşılamada yetersiz kaldığını hissedersin. Kendini yetersiz hissedersin.
  • Sıklıkla suçlu hissedersin ve kendini bolca özür dilerken bulursun. Sürekli olarak yol açtığına inandığın hasarı onarmaya çalışmakla meşgulsündür. Partnerin senden uzaklaştığı için kendini suçlarsın. İlişkini neden sabote etmeye devam ettiğini anlayamazsın.
  • Partnerinin ilgisini tekrar uzaklaştırmamak için onun etrafındayken laflarını dikkatle seçersin, eylemlerini ve duygularını da.
  • Bazen bir volkanın patlaması gibi kızgınlık, hayal kırıklığı ve hatta düşmanlık duygusuyla patlarsın. Daha önce hiç böyle davranmamışsındır ve böyle olmamaya yemin etmişsindir ama ne kadar kontrol etmeye çalışsan da olmaya devam eder.
  • Partnerini mutlu kılmak ve ilişkiyi korumak için rahatsız hissettiğin bazı şeyleri yapıyorsun veya değerlerine, limitlerine, sınırlarına aykırı hareket ediyorsundur.

Başkasının böyle bir ilişkide neden kaldığını ya da geçmişte böyle bir ilişkide kaldıysan bunun nasıl olduğunu merak ediyorsan, ilk olarak, manipülatif ilişkiler böyle başlamazlar. Aslında bu ilişkiler genelde harika bir başlangıç yapar. O senin harika partnerin gibi görünür ve balayı aşaması cennet gibidir. İşler kötüye döndüğünde, ne olduğu konusunda bir fikrin yoktur. Doğal olarak, işleri düzeltmeye ve harika olanı geri kazanmaya çalışırsın. Problemler için kendini suçlayacak şekilde manipüle edilmişsindir. Neden olduğuna inandığın hasarı onarmaya çalışıyorsundur, partnerinin sevgisini geri kazanmaya. Sadakatin karşılığını vermiştir ve sen ve partnerin tekrar yakınlaşmışsınızdır… bir süre için. Bu tamamıyla farkına varamayacağın bir döngü haline gelir.

İkinci olarak manipülasyon yavaş ve sinsice başlar ve git gide artar. “İplerini kim çekiyor?” adlı kitabın yazarı Harriet B. Braiker: “manipülasyon zaman içinde evrimleşir, şekillenir” diyor. Ve kurbanlar umut verici kazanımlarla ve kaybetme tehditleriyle kontrol edilir. Üstü kapalı ve çeşitli manipülasyon taktikleri uygulanır. Diğer bir deyişle bir suiistimalci olan manipülasyoncu belirsizlik yaratır ve sana arzu ettiğini verme konusundaki geri-ileri hareketleriyle şüphe duymanı sağlar, arzu ettiğini geri almakla tehdit eder.

“Tehlikeli kişilikler” kitabının yazarı 25 yıllık FBI ajanı olan Joe Navarro şöyle açıklıyor: “Sonunda bu ilişkiye nasıl girdiğin önemli değildir. Bu ilişkinin tek taraflı, suiistimalci ve toksik oluşu önemlidir. Sorulması gereken soru çok basittir: “Cazibelerini ve davranışlarını seni kendi çıkarları için kontrol etmek için mi kullanıyorlar? Seni manipüle mi ediyorlar? Seni incitecek şeyler mi yapıyorlar ya da seni riske mi atıyorlar? İlişki tek taraflı gibi mi hissediyorsun? Bu ilişkide inciniyor musun?”

Eğer bu sorulara cevabın “evet” ise, seni kontrol eden toksik iplerinden kendini çözme ve hayatını geri alma zamanı.

Duygusal manipülasyon, duygusal bir suiistimaldir. Duygularını ve davranışlarını üstü-kapalı manipülasyonla kontrol eden kişi sana değer vermez, saygı duymaz veya senin iyiliğini umursamaz. Her ne pahasına olursa olsun bu ilişkiyi bırak ve gerekirse profesyonel yardım al. Becerikli bir manipülatöre maruz kalmak ciddi ve kalıcı psikolojik hasarlar verebilir.

İlişkinin değerli mi yoksa zararlı mı olduğunu ve bitmesi mi gerektiğine sadece sen karar verebilirsin. Ve farkındalık üstü-kapalı manipülasyona karşı ilk defansındır.

Çeviriyi yapan : Secret

Sana tavsiye edeceğim 2 adet ürün var:

%3’lük Erkekler Video Seti

Çekici Erkek Eğitim Seti

Ayrıca bkz. Kadınların erkekleri manipüle etme teknikleri

Önceliğin kadının değil, kendi misyonun olmalı

III. Önceliğin kadının değil, kendi misyonun olmalı

Esas oğlanın kendisini tamamlayan kadına ilanı aşk ettiği tüm o romantik klişeleri unutun. Bunun her fırsatta aksini iddia etmelerine rağmen kadınlar bir erkeğin “her şeyi” ya da varlığının merkezi olmayı istemezler. Tam tersine değerli bir erkeğin hayat amacına destek olmayı arzularlar, o erkeğin amacını gerçekleştirmesine yardım eden dişil güç olmak ve o erkeğin gösterdiği yolu takip etmek isterler. Bir kadının bütünlüğüne saygı gösterin ve ona “benim her şeyimsin” diye yalan söylemeyin. O sizin “her şeyiniz” değil, ve eğer öyle ise, yakında öyle olmayacak merak etmeyin.

Amcığın 16 Buyruğu yazısından.

Bu da Ekşi itiraftan (silerse diye buraya aktarıyorum):

benim bir evliliğim vardı; aslında dünya tatlısı bir kadının birlikteliğimizin uzun bir döneminde beni gerçekten çok sevdiği, gözümün içine aşkla baktığı tutku dolu bir şeydi. nasıl bu kadar şanslı olabildiğime inanamazdım.

birbirimizin bedeninde yaşardık biz. sabaha kadar hiç ayrılmadan sarılarak uyuyan insanlardık. aslında hep kolum ağrır ve uyuşurdu ama ben çekmezdim hiç, çekmek aklıma bile gelmezdi. keyif alırdım bundan. televizyon izlerken bile neredeyse benim üstümde yatardı mesela, bana sarılmadan film izlemeyi reddederdi. tek başına yatağa gitmezdi hiç, hatta ne zaman uykum yok desem gerekirse kavga çıkarır bir şekilde beni o yatağa getirirdi, uyuyamazdı bensiz. uyumadan önce kafa kafaya verirdik, benim verdiğim nefesi o alırdı, onun verdiği nefesi ben alırdım. birbirimizin nefesi olurduk.

benim bir evliliğim vardı; sabahları işe hep geç kalırdık. tüm gece sarılıp uyuduktan sonra çıkamazdık yataktan bir türlü, öyle tatlı gelirdi ki ayrılamazdık. sonra işe geç kalacağız diye panikler kavga etmeye başlardık. ben kavgadan dolayı gergin görünürdüm ama içten içe hep gülümserdim bu yüzden, fark etmezdi. panikti zaten hep, hemen heyecanlanır ve acele edeceğim diye daha fazla vakit kaybederdi.

benim bir evliliğim vardı; eşim olmadan bir şey yaptığımda veya bir yere gittiğimde eksik hissederdim. o yanımda olmadığında geri kalan her şey eksik kalırdı, tat vermezdi. mutlu olabilmenin ön şartıydı benim için; dünyanın en eğlenceli şeyi bile onsuz yetersiz kalırdı. tamamlayıcı parçam, diğer yarımdı benim.

benim bir evliliğim vardı; öyle güvenirdim ki ona. ne sevgisi ne de sadakati için o uzun yıllar boyunca bir an bile şüphelenmedim. o da bilirdi beni, gözümüz arkada kalmazdı hiç. zaten benim için dünyanın en güzel kadınıydı, fiziksel kusurları o kadar tatlı gelirdi ki bana, kepçe kulaklarına aşıktım mesela anlamazdı.

benim bir evliliğim vardı; sorumluluk paylaşabildiğimizde birlikte bir şeyler yapmaktan çok zevk alırdık. kavgalı olmadığımız zamanlarda mutfağa birlikte girer harikalar yaratırdık mesela. temizlik konusunda çok kavga ederdik ama; beğenemezdi bir türlü.

benim bir evliliğim vardı; şu hayattaki en büyük zevkim onun neşeli olduğunu görmekti. “ceylan gibi sektiğinde..” derdim ona, işte o zaman dünyalar benim oluyor. o neşeli olduğunda yaşadığımı hissederdim, onun neşesi kadar mutlu edemedi hiçbir şey beni tüm hayatım boyunca.

benim bir evliliğim vardı; babamı kaybettiğimde limanım olmuştu benim eşim. bu kadar zaman geçti, hala sadece onun yanında ağlayabildim mesela. artık babam için ağlayamıyorum tek başıma.. “büyük adam” olmak zorunda hissetmediğim tek yerdi onun kolları. benimle birlikte ağladığında hafiflerdi acım. güvenirdim ona.

bunlar sadece bir kısmı, daha binlerce güzel şey anlatabilirim. biz bir zamanlar birbirimizi gerçekten çok sevdik. iki değil, bir kişiydik. birbirimizin nefesiydik.

ama benim evliliğim yukarıdakiler gibi mükemmel şeylerden ibaret değildi. bir zaman sonra çok kötülük ettik birbirimize. kavga ettiğimizde çok kırdık birbirimizi, utanılacak şeyler yaptık ve söyledik. egolarımız ve intikamlarımız önüne geçti sevgimizin. en sonunda kötülüğün sevgiden bile güçlü olduğunu öğrendik. güzel şeyler önemsizleşti, elimizde kin kaldı sadece. faturalar kesmeye başladık birbirimize.

en temiz duygularla seven, gerçekten birbirine aşık iki insandık bir zamanlar ve ne yapıp edip bunu mahvetmeyi başardık. artık sebepler, gerekçeler ve bahaneler önemli değil. acı gerçek şu ki; her şeye rağmen kaybettik. artık “eş” değiliz, birbirimize nefes değiliz, yabancılaşmaya başladık. sonunda anladım ki artık beni sevmekten vazgeçmiş. canı sağ olsun; insan isteyerek aşık olmuyor ki isteyerek bundan vazgeçsin, kimsenin elinde değil.

itiraf kısmı ise şu; ben öyle sevmişim ve öyle güvenmişim ki onun beni sevmekten vazgeçtiği, nefeslerimizin birbirimize ait olmadığı bir senaryoyu aklımın ucuna bile getirmemişim hayatım boyunca. şu anda hiç tecrübe etmediğim, daha önce aklımdan hiç geçmeyen bir şeyi yaşıyorum. çocukluğumuzdan beri, insanın aşık olabileceği ilk yaşından beri seviyorduk biz birbirimizi, var mı ötesi?

ama işte sonunda anladım ki öyle veya böyle, şu veya bu sebeple; uzun uzun anlattığım bu kadın artık bana ait değil. benim bildiğim, özlediğim ve sevdiğim kadın; şu anda aynı isimle tek başına nefes alabilen kadınla aynı kişi değil. benim eşim, bana ait olan nefesim ölmüş.

boşanmaya karar verdiğimizde değil; boşanmamızın onun için üzücü değil bilakis heyecan verici bir şey olduğunu hissettiğimde anladım. benim düşündüğümden çok daha önce benden vazgeçtiğini, son zamanlarımızda birlikteyken bile aslında benden ayrılmış olduğunu, gözünün artık bana değil dışarıya baktığını, beni nefesi olarak değil de sadece aşılması gereken bir engel olarak gördüğünü, kendini başka insanların yanında hayal ettiğini ve yeni insanlar, yeni heyecanlar için heveslendiğini görünce anladım.

kabullendim, bitti.

Erkek Adam Türkçe Podcast – Evlilik, boşanma ve hukuk (2)

Avukat Cem Gonceli ile evlilik, boşanma, aldatma, nafaka, evlilik sözleşmesi gibi konuları ve bu konulardaki güncel hukuku konuşmuştuk. Bu ikinci bölümde buradan devam ettik, sonra nasıl girdiysek Asyalı kızlardan konuştuk 🙂

Yayınları Odysee ve Spotify kanallarından da izleyebilirsiniz.

Aşağıda Youtube linki var. Youtube kanalımıza henüz üye değilseniz, kayıt olmayı ve uyarıları (çan işareti) açmayı unutmayın.

Masalların ardından ağıt yakmak

İnstagram’da ya da Twitter’da çok karşılaşılan ve muhtemelen öfke yemi olan kısa bir hikaye var:

“Yeni evliyken Ankara’ya gitmiştik. İnce mont almış kışın, tüm uyarılarıma rağmen. Montumu vermiştim sonra. Boşanırken seni hiç sevmedim dedi. Gerek yok yani. “

Bunu benimle paylaşıp duruyorlardı, en son bir takipçi şöyle yazarak paylaşmış:

Artık ilişki düşünmek bile midemi bulandırıyor. Herhangi bir kızla flörtleşsem cok fazla iyi gitsek bile ileriyi düşünemiyorum. Bu durumdan nasıl çıkılır.

Bu sitenin Youtube kanalında en son Joker ve Nevzat ile yaptığımız söyleşide de söylemiştim. Bizim siteye gelip soru soran çocukların %90’ının derdi, sorunları kadınlaşarak çözemeyeceklerini anladıkları zaman çözülür. Sadece ilişkiler konusunda değil.

Bu arkadaş da burada tamamen kadın gibi düşünüyor. Kadın gibi ileriyi düşüneceğine, erkek gibi hatunu beraberliğin tadını çıkarıp, ilişki bitince de özgür kaldığını düşünse, böyle pembe hayalli genç kız dertlerinden muzdarip olmaz.

Sizin ileriyi düşünmeniz gerekmiyor. Erkek bıraksan, ilişkiye bağlamasan yuvadan uçacak modda olur.  Gözünüzün dışarda olmasından, dışarda kaçamaklardan falan bahsetmiyorum. Ama kadın bir şekilde ilişkiye bağlayıp durmazsa, yavaş yavaş uçup gidecek moddadır.

Arkadaş ben bunu yazınca şunu söyledi:

Öyle yapıyorum zaten de genelde hatunu yatağa attıktan sonra soğuyorum.

Ben yatağa attıktan sonra soğuyun demiyorum. İlişki gittiği yere kadar tadını çıkar, bittiğinde “ne güzel özgürüm” diye yoluna bak. Sen yatağa attığında soğumuyorsun. Daha fazla kapılırsam yapışırım, ayrılırsak yırtılırım korkusu ile kovulmadan istifa ediyorsun. Bunun bir dengesi var. Benim dediğimin bas – soğu – geç ile alakası yok.

Kadın gibi sevmeyin, erkek gibi sevin diyorum. Erkek gibi sevmeyi beceremem o zaman sevmeyim gibi saçma sapan bir stratejiden uzak durun. Hayattan zevk alamazsınız. Çok gençken özellikle de kadın onayı bağımlısı iseniz, dildo vatandaş olmak size bir şey başarıyormuş hissi verebilir ama o şekilde hayattan ve ilişkilerden alabileceğiniz zevkin çok azını alabiliyorsunuz.

Yukarıdaki mont hikayesine bakıp ilişkilere değmez demeniz için masal dünyasında yaşıyor olmalısınız. İlişkiler başlarlar, gelişirler ve biterler. Her şey doğar, yaşar ve ölür. Ne demiş dilenci kıyafetleri içindeki prens:  “Ey keşişler, size söylüyorum: Hayatınızdaki her şey değişir. Hiçbiri sonsuza kadar yaşamaz. Kendi kurtuluşunuz için çok çalışın.”

Hayatı olduğu gibi kabul etmeniz lazım. Ne olduğundan iyi, ne de olduğundan kötü. Yoksa acı çekersiniz. Evet ilişkiler biterler. Gerçi bu arkadaşın derdi ilişkinin bitmesinden ziyade, kadının seni hiç sevmedim ki demesi. Kadınlar tarihi yeniden yazarlar.  Bugün seni sevmiyorsa, hiç sevmemiştir. Yarın seni yeniden sever aslında hep sevmiş ama sonradan anlamıştır. Bunu çok acımasız bulabilirsiniz (o zaman sevdiğimiz insanların ölmesi, ölümcül hastalıklar, savaşlar, vs. karşısında ne yapacaksınız bilemem) ama bu böyle. Kadınların doğasından kaynaklanıyor ve siz istediğiniz kadar ağlayın, türün devamlılığında bunun bir işlevi var. Sizden ayrılan kadının sizin aşkınızla mecnun olup zaten görece kısa olan doğurganlık döneminin önemli bir kısmını boş geçmesi insan türü için kötü, sizi hemen tamamen hiç olmamışsınız gibi unutup hemen bir başkasına gidebilmesi tür için iyi. Bu kadar basit.

Kadından ayrıldınız mı,  Hollywood masalları ile var olduğunu sandığınız ağlak ihtiyaçlarınızı bir kenara atarsak, onun sizi geçmişte hiç sevmediğini düşünmesinin veya sizi büyük aşkla sevdiğini düşünerek yaşayıp gitmesinin sizin için hiçbir önemi yok.

Kadınlar tarihi yeniden yazarlar. Bugün sevmiyorsa hiç sevmedim der. Yarın bırakır gidersin yeniden hoşlanır, hep sevmişim der. Rollo’nun dediği gibi bunları bilmeniz “kadınların kafanızdaki aptal masallara uymamasına öfkelenerek kadınlara düşman olmanızı” engellemek ama tabii zamanında Rollo, uzun süre boyunca da ben, bu masalların ne kadar derine işlediğini hafife almışız. Ben buna benzer şeyleri ilk öğrendiğim dönemde forumlarda (2003-5) genel hava “tabii ya, budur abi. Bunu yanlış bilip anlıyor muşuz. Demek ki gerçekte olan buymuş, o zaman doğrusunu öğrenelim” havası hakimdi. Bugün ise dehşet verici bir “masallar çok güzel, onlar gerçek olsun istiyorum, pis karılar onları gerçek oldurun” ağıdı var.

Burada anlattığımız erkek adam tipi, gerçeği olduğu gibi kabul edebilecek yetişkin bir erkektir. Her şey, ilişkiler de dahil, doğar, yaşar ve ölürler. Siz, kız, çocuklarınız, torunlarınız, vs.  Masallardaki gibi sonsuza dek olmazsa olmaz diye ağlamayın. Masalların ardından ağlamayın. Masallar kısa süreli pozitif duygu patlamaları ve uzun süreli depresyonlarla dolu bir hayata çıkarlar. Gerçekliği olduğu gibi kabul etmek, sizi patlamalardan uzak olsa da daha istikrarlı olarak pozitif duygu içinde tutar.

Erkek Adam Türkçe Podcast – Evlilik, boşanma ve hukuk

Avukat Cem Gonceli ile evlilik, boşanma, aldatma, nafaka, evlilik sözleşmesi gibi konuları ve bu konulardaki güncel hukuku konuştuk.

Yayınları Odysee ve Spotify kanallarından da izleyebilirsiniz.

Aşağıda Youtube linki var. Youtube kanalımıza henüz üye değilseniz, kayıt olmayı ve uyarıları (çan işareti) açmayı unutmayın.

Erkek Adam Türkçe Podcast – Karım benimle ilişkiye girmek istemiyor, ne yapmalıyım?

Karısı kendisi ile ilişkiye girmek istemediği için ne yapacağını bilemeyen üç adamın hikayelerini işleyeceğiz. Hem bu sorunun nedenlerine bakacağız, hem de kadınların bu sorun hakkında verdiği tavsiyelerin üzerinden, bir erkeğin, neden kadınlardan ilişki tavsiyesi almaması gerektiğini vurgulayacağız.

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenerek ve youtube kanalına üye olarak yayınların daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. İyi izlemeler.

Partner (Sevgili) ile Tartışma | İlgi Yönetimi | Dırdır Eden Kadın (video)

Merhaba millet, Ben Mr. Deer. Kadınlar genel olarak dırdır eder, söylenir. Bu o kadar bilindik bir şey ki mizahta bile kullanılır. Kadınların söylediklerini direk ciddiye almak ve duygusal tepki vermenin hatalı bir davranış olduğundan daha önce çok kez bahsettik. Aslında kadınları duymazdan gelmeyi bir çok insan biliyor ama çoğu insan saygısızlık ve küçük görme karşısında ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlar. Bilmedikleri diğer bir şeyde ilgi yönetimi, olaydan sonra ilgiyi azaltmak. Başımdan geçenlerle birlikte bunlardan bahsettiğim bir video hazırladım. Bir önceki postumda ilişki içerisindeki olmadığımız kadınlarla tartışma konusunu ela almıştım. onun içinde; link

 

Blog içi İlgili yazılar:  İlgi Yönetimi İlgi Yönetimi 2 | Solipsizm, Duygu Ve Tartışmalar

 

 

 

Bir aldatılma ve boşanma hikayesi

Öncelikle merhabalar uzun zamandan beri siteye girmemiştim. Karımın cinsel isteğini nasıl arttırabilirim? yazısını görünce yazmadan da, yapamadım.

Genelde ilk çocuktan sonra ya da evliliğin 10. Yılından sonra kadınlarda böyle arızalar olabiliyorlar. “Ben sevişmeyi sevmiyorum”, “ben cinsellikten eskisi kadar zevk almıyorum”, “ben zaten sekse düşkün bir insan değilim”, “Başım ağrıyor” vs… Ben kendi tecrübelerimden ve Mahmut Abi’nin yüzlerce tecrübesinden yola çıkarak söyleyebilirim ki, yazıdaki teşhis doğru. Eşiniz artık kendi çerçevesinde yaşıyor ve sizi sadece elde tutuyor. Emin olun, eşinizi kendi çerçevenize yani eşinizin sizin ve onunla birlikte kurduğunuz ailenin çerçevesinde yaşaması gerekiyor. Yoksa sizi hayat arkadaşı olarak kabul eder fakat koca olarak kabul etmez. Bunun sağlamanın tek yolu da, kendiniz için yaşamanız, kendinize dikkat ve özen göstermeniz. Kendinizle ilgili kararlar alın ve uygulayın. Ani değişimler merak, merak başka istekler yaratır bayanlarda.

Ben şimdi 42 yaşındayım. 7 ay önce eşimden boşandım. Mahmut Bey’le de skype üzerinde o dönem değerlendirme yapmıştık. Eşiminle cinsellik yönünden aynı şeyleri yaşamış ve whatsapp üzerinden başka bir adamla konuşmalarını yakalamıştım. Sonrasında barışmak gibi aptalık gösterip tekrar eve döndükten bir süre sonra bu sefer benden habersiz bir cep telefonunu yakalamıştım. Bu telefonun içinde başka bir adamla bir sürü mesaj ve aramalar vardı.

O dönemde bana yukarıdaki maddeleri bahaneleri seks yapmamak için eşim bana sürekli sıralıyordu. Hatun kişi, beni onu tatmin edememekle, şunla bunla her şeyle suçladı. İnsellikten kaynaklı, evimin mükemmel babası olmam istememden dolayı ne dediyse boynumu büktüm ve kabul ettim. Ama kendimde bir dönüşüme başladım. Spor salonu, yüzme, krav maga son olarak askeri pentathlon gibi sporlardan sonra vücudumu bir şekle soktum. Bütün gardrobumu yeniledim saç ektirdim, arabamı daha üst düzey yaptım ( sen kendi paranı yemezsen yiyen çıkıyor a.k.a alfa öder beta siker).

Bu süreçte, biri 27 diğeri 38 yaşında2 tane tabak yaptım.  Bu sayede cinsellik konusunda şunu anladım ki ben aslında zevk verebiliyor muşum. 40 yaşından sonra, elektro gitar çalmayı öğrendim. Hepsi bu sitenin rehberliği ve yol haritası sayesinde. Şu an yaşadığım mükemmel bir hayat mı? Değil. Kızımla aynı evde yaşamak için sağ kolumu verirdim. Ama en son 2 ay önce eski eşim benimle birlikte olmak istedi cinsel yönden kaç seneden beri ağzından çıkmayan sözleri duydum. Artık umrumda da değil ama gurur vericiydi. Yani sen kendinde önemli ve olumlu yönde bir değişimler yaparsan, işine ve hayatına odaklanırsan kendi hayatının lideri olursan seni takip edenler oluyor bu hayata…

40 yaşında dedektifçilik oynadım, erkekliğimden şüphe ettim, aldatıldığım için hüngür ağladım, çok kırıldım inanın. Kendini karısının çocuğunun mutluluğuna adamış adam gibi adam denilen bir adamdım. Şimdi ise kötü değilim fakat kendim için yaşadığım için dışarıdan bencil olarak değerlendiriliyorum. Fakat bazı şeyler sondan öte bir başlangıç oluyor… Hayat bazen insana bambaşka şeyler ve farklı bir hayat tarzı getiriyor. Siz yeter ki o isteği ve disiplini kendiniz de bulun. Gerisi mucize gibi kendi kendine oluyor.

Boşanma olayına da bir kaç not düşmek istiyorum. Erkekler boşanma olayında maça 5-0 yenik, deplasmansda ve seyircisiz, sahaya 9 kişi ve hakemde direkt satılmış olarak çıkıyor. Aldatma davası ikiye ayrılıyor: aldatma ve zina. Zinayı kanıtlamanız çok zor. Kanıtlasanız bile elinize düşük bir mevla tazminat bile vermiyorlar. Bırakın çocuğunuz varsa velayet almanız bile çok zor. Arkadaşlar aldatılma, aldatanı yakalama, boşanma ve hayatta bakış açısı konusunda uzman olmassam da çok büyük tecrübeler geçirdim. İsteyen admin mail adresimi alıp danışabilir. Elimden geldiğince yardımcı olurum. Mahmut bey iyi bir insan tek kusuru şu %90 olayı çözümlemesine rağmen %10 üzerinden konuşup mümkün olduğunca kırmadan üzmeden birşeyleri kibarca ifade ediyor.

Her şey için teşekkürler.

Bu arada telefon daki mesajlar boşanma davalarında ne kadar etkili ona da değineyim.

Aynı gün içinde atılmış altı karşılıklı mesaj boşanmada sadece tarafın kusurunu belirtir. 5-10 bin gibi bir tazminat alırsın. Davanın ilerleyen dönemlerinde nafaka ödeme ihtimalin bile var.

Tabi ki mesajın nasıl ele geçirildiği, bu yöntemin yasal olup olmadığı da önemli. Bunlar halen Yargıtay da tartışılan konular ve farklı kararlara bağlanan hükümler var. Kimi kararlar aldatan eşin kişisel verilerinin onun rızası ve haberi olmadan hukuksuzca elde edildiği için, delil sayılmayacağını ve bu yüzden aldatılana hapis cezası veren hükümler var. Bir başka davada ise, eşin aldatmayı ispatlamasının tek yolunun bu olduğunu ve casus yazılım ile ele geçirdiği kanıtların hukuksuz yollarla ele geçirilmesine rağmen kanıt olarak sayılmasına karar veren hükümler var.

Bir de burada mesajlaşmanın ne zaman öğrenildiği önemli. 6 ayı geçtiyse, ve hala bir dava yoksa affetmiş sayılıyorsunuz. Ancak aldatılma hala devam ediyorsa ki bu sefer hala devam ettiğini kanıtlamaya çalışıyorsunuz ve delil olarak sayılıyor. Sitedeki evli kardeşlerime yada hasbel kader yolu düşmüş bu yazıyı okuyan arkadaşlarıms hitaben de bu kadar hukuksal ıvır zıvır içinde şunu belirtmek isterim. Aldatılmak insanın çok canını yakar, çok üzülürsünüz. Bu konuda her detayı öğrenmek istersiniz öğrendikçe daha da üzülürsünüz. Böyle bir durumla karşılaştığınızda;

1.Sakın affetmeyin anen sitede yazdığı gibi… Çünkü aldatan yine aldatır. Sen onun hipergamik duygularında sadece sağlayıcısın, koca değil. Hatta yakaladığınız zaman öyle yüklenin ki hipergamisi tuzla buz olacak. Hipergaminin paramparça olduğu bu dönem anlaşmalı boşanma kağıtlarına imza atmak için uygun bir dönem ve oldukça kısa bir dönemdir.

2. Artık aldatmayla ilişkili hiçbir şey araştırmayın. Öğreneceğiniz her detay, canınızı daha da yakacaktır.

3. Hayatta başka şeylere konsantre olun ve günününüzü programlayın. Kendinize görevler koyun ve disiplinize olun.  Mesala ben her sabah yatağımı askerdeki gibi topluyorum. Böylece günün ilk görevini başarıyorum. İkinci, üçüncü görev derken basit olsa da bu görevler sizin hem disiplinize olmanıza hem de başarı duygusu birikerek sizin kendinize güveninizi kazanmanıza yardımcı oluyor.

Dediğim gibi zor bir durum, ben bile hala yaralarımu saramadım. Kırmızı hapı tam olarak sindiremedim ki hala buraya bu kadar uzun yazabiliyorum. Affedin arkadaşlar 40 yaşından sonra kırmızı hap bu kadar oluyor.

Konuk Yazar: Certixisgod

Aldattım nafaka alır mıyım?

Kızlarsoruyor sitesinde sorulan soruya gel:

Aldattım, nafaka alır mıyım?

Ama hiçbir kanıtı yok. Sadece öğrenmiş. Darp izi raporum var, kavga ettik ve SMS ile tehdit mesajı var. Nafaka hakkım var mı? Bir de iki dairesi var, birinde biz oturuyorduk, diğeri boştaydı. Yardımcı olur musunuz?

Avukat şöyle cevaplamış:

Türk Medeni Kanunu’nunda boşanma nedenleri, özel ve genel boşanma nedenleri olarak düzenlenmiştir.

Özel boşanma nedenleri; zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme ve akıl hastalığıdır. Bu sebeplerin varlığı halinde, eşlerden biri söz konusu durumu ispat edecek şekilde boşanma davası açabilir.

Aldatma halinde boşanma davası ise genel boşanma nedeni olarak düzenlenen Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi ve zinaya ilişkin olan Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi kapsamındadır. Tarafıma aktardığınız olayda aldatma fiiline ilişkin kanıt veya tanık bulunmaması durumu sizin lehinize bir durumdur.

Aldatılan eş böyle bir duruma maruz kaldığında ispatladığı takdirde, tazminat talep hakkı bulunmaktadır. Şayet aldatma fiili ispatlandığı takdirde aldatan eş Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararına göre aldatılan eşe manevi tazminat ödemekle yükümlü tutulmaktadırlar. Hâkim dosyayı incelemesi üzerine aldatılan eşin kişilik haklarına yapılmış olan saldırının ne boyutta olduğu, şahsın bu durumdan ne derece etkilendiği, konuya ilişkin varsa özel hallerin nasıl bir duygusal tahribata yol açtığı tespit edilecek ve tazminat miktarına karar verilecektir. Bu nedenle davadan davaya değişkenlik gösterecek olan tazminat miktarında esas olan unsur, mağdurun bu davayı bir zenginleşme aracı olarak kullanmasını önlemek adına hak ettiği miktarda bir tazminata hükmedilecek olmasıdır.

Boşanma davalarında aldatan eş, aldattığı eşinden daha yüksek bir kusura sahip olması nedeni ve konunun aldatma olması nedeniyle tazminat ya da nafaka almakta zorlanmaktadır. Dava konusu somut olayın içeriğini ve delilleri bilmemekle beraber aldatma eylemi ispatlandığı takdirde aleyhinize durumların gelişmesi muhtemeldir.

Söz konusu dava sürecinin uzman bir avukat tarafından yürütülmesi önermekteyim.

Avukata kızmayın, olan hukuku anlatıyor. Bu devirde nafaka olayı da varken aldatılanın sinirlerine hakim olamama gibi bir lüksü yok. Bu şekilde aldatıldığını öğrenen bir erkek, işi gücü bırakıp hemen bir avukatla konuşmalı. Böyle bir şeyi öğrenen birinin aşırı sinirlenmesi normal ama karşısındakini cezalandırmak ve kendisini de bu kadından en zararsız şekilde kurtarmak için o sinirlere hakim olması şart! Avukat nasıl delil toplanabileceğini, ne yapılması gerektiğini anlatacaktır. Böyle bir durumda “acil iş gezisine çıkmak” ve bunu fırsat bilen hatunu bir dedektife havale etmek en mantıklısı. Dedektif pahalı ama uzun vadede ispatlanmış bir aldatma çok daha fazla tasarruf sağlayacaktır.

Burada adam darp etmiş (muhtemelen kavga esnasında hatun üstüne atlamıştır ama önemli değil) ve SMS ile tehdit etmiş. Kendini çok kötü bir pozisyona sokmuş. Bir avukat ile görüşmek tek çözüm.