Daygame (Kızlarla Tanışma) Eğitimi | Eğitime Katıl

Ben Secret,

37 yaşındayım, 22-23 yaşlarında daygame’e başladım. Türkiye’nin en eski ve kabul edilen en iyi daygame oyuncusuyum.

Kızlarla etkili bir şekilde tanışmayı son 10 yıldır birebir olarak sahada öğretiyorum. 60’dan fazla katılımcıyla sahada kızlarla tanışma ve etkili iletişim becerileri üzerine çalıştık.

Aşağıda sadece 3 farklı katılımcının kızlarla tanışıp muhabbet ederkenki görselini görebilirsin:

Eğitimin İşleyişi:

Daygame (Kızlarla tanışma eğitimi) hafta sonu cumartesi ve pazar olarak uygulanır. Günde 5-6 saat ve 2 gün olarak toplam 10-12 saat olarak yapılır.

Programın akışı:

1.gün:

  • İlk  1 saat: teorik bilgilendirme.
  • Sonraki 1 saat: sadece kendim set açarak, öğrencinin beni gözlemlemesini ve bu işin yapılabileceğine şahit olmasını sağlama.
  • Sonraki 3-4 saat: öğrencimin yaşına göre tanışması gereken kızlardaki yaş aralığını belirleme ve adım adım yapmasını sağlama. Her yaklaşmada bir sonraki adımı üzerine koyarak numara almaya kadar gitme.

2.gün:

  • Benim daha fazla set açarak, ileri teknikleri göstermem.
  • Öğrencimin artık öğrendiği ve bolca pratiğini yaptığı bilgilerle daha fazla pratik yapmasını sağlama.
  • Günün geri kalanında öğrencimi yanıma alarak, 2’li gezen, 3’lü gezen setlere (kızlara) açılış yapmamız. Yani öğrencimin wingmanim (yardımcı kanat oyuncum) olmasını sağlama.

Eğitim Sonu:

  • Kahve, çay içerek eğitimin nasıl geçtiğini değerlendirme ve eğer öğrenci isterse isim vermeden “eğitim sonu katılımcı değerlendirmesi” ses kaydı almak.
  • Arkadaş olmak, kişisel telefonumun öğrencimin daha sonra soru sorabilmesi için onda bulunmasını sağlamak.

Eğitim Sonu Sesli Katılımcı Yorumları Oynatma Listesi:

https://www.youtube.com/playlist?list=PLuSthEOYhtd7BWKjgXORrH0-QqJWxpHbl

Eğitime Katılma Linki ve Ek Yazılı Katılımcı Değerlendirmeleri (Satın Al):

https://www.centilmenkulubu.com/urun/gunduz-oyunu-daygame-egitimi/

Daygame’in ne olduğunu daha iyi anlamak için aşağıdaki yazıyı okuyabilir veya aynı yazının seslendirilmiş podcastini dinleyebilirsin:

https://erkekadam.org/2022/02/12/daygame-felsefem-daygame-nedir-ve-ne-degildir/

Eğitimleri bizzat kendim (Secret), İstanbul-Kadıköy’de veriyorum ve eğitimin sonunda sadece ortalama bir daygame oyuncusu olarak her hafta yeni bir kızla buluşma yapabilme vaadi veriyorum.

Sahada görüşmek üzere
-Secret-

Secret Oyunu A’dan Z’ye anlatıyor – Türkçe Podcast

Bu yayında, iki takipçi ile kadın erkek ilişkileri oyunu konusunu konuşuyoruz.

Secret kendini daygame ve kadınlarla ilişkiler konusunda kişisel gelişime adamış bir kişidir. www.centilmenkulubu.com sitesinin sahibi ve kendine bu konuda bir misyon edinerek tüm tecrübeleri ışığında Centilmen Kulübü %3’lük Erkekler Video Eğitim Platformunu ve Centilmen Kulübü Çekici Erkek Eğitim Setini de bu site üzerinden okuyuculara sunmakta.

Day Game – Peş Peşe 3 Reddedilme

Selamlar, bilenler bilir 2017’den beri day game yapıyor, 2019’dan beri eğitimler veriyorum.

Açıkçası uzun süredir doğru düzgün ne kadınlarla tanışıyorum ne de özellikle bir çabam oluyor. Bir süredir hayatı ve işleri yoluna sokmakla uğraşıyorum. Keza bir yandan da 2 yıllık bir ilişkim var. Gideyim de bir kadınla tanışayım birlikte olayım gibi bir kafada değilim. Sadece eğitim verdikçe veya bazen keyfine yapıyorum. Onun dışında ekstra bir girişimim olmuyor.

Dün Azerbaycan’dan gelen bir arkadaş “hocam merhaba acaba bugün 16:00’da görüşebilir miyiz?” diye sordu. Mesajını 13:00 gibi görüp cevap verdim. 16:30 suları yakınlardaki bir AVM’de görüşmek için sözleştik.

Temiz kıyafetlerimi ve takılarımı taktım. Botlarımı ayağıma geçirdim, oversize vintage bir gömlekle dışarı çıktım. Tarzım Johhny Depp’in tarzı gibi oldu. Aynada kendini iyi görmek güzel hissettiriyor.

Necdet’i (ismi Necdet değil ancak ona bu yazıda Necdet diyeceğim) ilk gördüğümde karşımda samimi ve enerjik birini farkettim. 28 yaşında fit ve kaslı biri gibi görünüyordu. Bakımlıydı ve hayatında bir şeyleri yoluna koymuş gibi bir enerjiye sahipti. Onunla konuştuğum anda sıcak bir tavırla benimle tanıştı. İsimlerimizi öğrendik. Eğitime yetişebilmek için koşmuştu. Öncesinde bana traning yapacağını o yüzden geç geleceğini söylediğinde, spora falan gidecek diye düşünmüştüm, görünce tamam spordan gelmiş bu adam dedim ancak. Traning’i eğitim için kullanmış ve terlemesinin asıl sebebi koşmasıymış. Yaşını sorduğumda 28 tahmininde bulundum ancak kendisi 38 yaşındaymış. Harika bir formdaydı. Sağlam kilo vermiş six pack yapmış tarzını ve beden dilini 2 yıl içerisinde değiştirmiş. Büyük bir azim.

2 yıl önce redpil ile tanışan bir insanın hayat kalitesindeki standartların bu kadar artması bana şaşırtıcı gelmiyor. Umarım buradaki herkeste bu dönüşüm yaşanıyordur. Bu sadece kadınlarla alakalı değil. Bu kendini gerçekleştirmekle alakalı. Necdet bunu görmüş ve gerçek potansiyeline ulaşmak için çabalamıştı. Ayak üstü onu taktir ettim. Ve 1 saatlik bir sohbetimiz oldu. Sohbette neler yaşadığını, bugün buralara nasıl geldiğini, neler istediğini vs. anlattı. Onu dinledim. Dinlemesi keyifli biriydi. Bazı yerlerde kendi kişisel deneyimlerimi ve hatalarımı gördükçe başımı sallayıp onu onayladım. Aynı yollardan geçmiştik ve kalbimiz kırılmıştı. Kim olduğumuzu, neler istediğimizi, neler yapmak istediğimizi bilmiyorduk.

O kendi gelişim sürecinde gelişirken eski arkadaşları tarafından kıskanılmaya başlamış. O çukurdan çıkmaya yaklaştıkça arkadaşları onu dibe çekmeye eski boktan hallerinde mutlu mesut yaşamaya teşvik etmişler ve Necdet bunlara rest çekip, çoğuyla arkadaşlığını bitirmiş. Gerçekten zor bir süreç. Gerçek arkadaşlık yok fesatlık üzerine kurulan bir arkadaşlık. Bunu burada eminim bir çok kişi yaşamıştır.

Neyse. Konumuza dönelim. Sohbetimiz çok iyiydi. Yaklaşık 1 saatlik konuşmanın ardından “hadi kalk biraz pratik yapalım sonra tekrar otururuz” dedim. 15 dakika yürüdük. Yürüyüş boyunca klasik hatalardan, nasıl yaklaşılması gerektiğinden, nasıl konuşma başlatması gerektiğini anlattım. Kendi çevresinde day game yapan arkadaşları da olduğu için zaten hali hazırda bir şeyler biliyordu. Sadece kendisinin yeterli tecrübesi yoktu.

Ona gerekli detayları anlattıktan sonra anlattıklarımı pekiştirmek ve göstermek amacıyla bir kızla tanışacağımı uygun bir yerden izlemesini söyledim.

Karşımdaki kız neredeyse benimle aynı boydaydı, yorgun görünüyordu ve 18-19 yaşlarında gibiydi.

Yavaş yavaş yürüyerek yanına geçip onu ürkütmeyecek şekilde selam verdim, zaten ürkmeye hazır görünüyordu ancak yine de ürktü.

 

-Selam 🙂

(burada kulaklığı vardı onu çıkarmaya çalıştı)

 

-Bu kadar korkacağını tahmin etmemiştim, iyi misin?

Tarzı bir soru sordum. Çünkü kulaklığı çıkarınca aşırı tedirgin bir yaklaşımda bulundu. Durumu yumuşatmak ve fark ettiğimi göstermek için ona bunu söyledim.

 

. iyiyim sadece hiç anlamadım

 

-anlamaman normal bir anda geldim.. seke seke ve hızlı yürüyorsun, nasılsın?

 

. iyiyim teşekkürler yetişmem gereken bir yer var oraya gitmeye çalışıyorum

 

-Nereye gidiyorsun?

 

. kendime oje alacağım?

 

-Süper hangi renk alacaksın mavi falan mı?

(maviyi sadece içgüdüsel olarak söyledim. Dışardan mavi gibi görünüyordu ama tahminim tutmadı)

 

.şeffaf alacağım.

 

-Şu besleyici olanları diyorsun peeling mi ne deniyordu, geçen aylarda bir arkadaşım bana sürmüştü.

 

.Aynen bakım için yapılıyor

 

-Her zaman bu kadar utangaç mısın haha?

 

.ya şey, değilim ama dün 3 saat uyudum ve yorgunum.

 

-Grafik tasarımcı değilsin di mi?

 

.öğrenciyim

 

-Doğru midtermler başladı, hangi ünidesin?

 

. XX’de okuyorum.

 

(burada bir parantez açmalıyım. Kızımız hala gergin ve korkak bakışlar atıyor ve rahatlamamış. O yüzden bir yerde artık sohbeti devam ettirmeyeyim dedim)

 

-Bak gitmek istiyorsan gidebilirsin, seni sanki zorla tutuyormuşum gibi hissediyorum bunu söyleyebileceğini biliyorsun değil mi? Anlayışlı biriyim sorun yok

 

.yok ondan değil biraz uykusuzluk vurdu ve hiç anlamadım.

 

-Haha tamam sen git alışverişini yap:)

 

Sonrasında kendisiyle selamlaşıp uzaklaştık.

Bu kızla sohbete devam edebilir, alışveriş yapabilir hatta sonrasında bir kahve içebilirdim, sorun olmazdı. Ancak onu rahatlatmam, konuşmam ve zaman ayırmam gerekecek. Ve benim amacım bunları yapmak değil. Sadece göstermek.

Necdet’e her şeyi anlattım, bir on dakika kadar sohbet ettik. İlk gösterim onun için iyi olduğundan biraz kendisi saldı ve rahatlattı. Bana referansla ulaştığı için bu onun için iyi oldu. Çünkü beni neredeyse tanımıyordu.

Sonrasında Necdet’i ısındırmak amacıyla birkaç şey yaptırdım. Yaptırdığım şeylerin biraz üstüne giderek neredeyse birkaç kadının numarasını alacaktı.

 

Bazı aşamalarda genelin yaptığı gibi bazı klasik hataları yaptı mesela;

-Kız gülüyor diye onunla ilgilendiğini düşündü. Bunun şöyle bir sıkıntısı var, o kız sana gülüyor olabilir ancak bunun sebebi sen olmayabilirsin. Kadın kendi gerginliğini veya durumun garipliğini bastırmak amaçlı bir savunmayla bunu yapıyor olabilir.

-“Hayır”dan bazen anlamadı. illa kadın sana “hayır seni istemiyorum” “tesekkurler ilgilenmiyorum” demek zorunda değil. Laftan veya beden dilinden anlayacaksın. Kadınlar bazen hayır diyemediklerinden beden dilleriyle gerekli sinyali veriyorlar. Mesela bir anda sağa dönmeleri, etrafa bakınmaları, soru sormamaları vs. o sinyalleri gördüğünde uzaklaşacaksın. Yoksa başına ciddi iş alırsın. 

Ve yeni tanıştığı insana yeni tanıştığını onunla çok ilgilendiğini belli eder türden davranıyordu. Ne demek istiyorum; mesela yolda yürüyorsunuz arada yola bakar, arada arkadaşınıza bakarsınız değil mi? Necdet öyle yapmıyordu. Yürürken tek odak noktası yeni tanıştığı insandı ve bu absürt görünüyordu. 

Ona bu yaptıklarını, nasıl algılanacağını anlattım. Böyle bir şey yapıyorsa profesyonel olmalı. Hiçbir zaman kendini salamaz. Bu şekilde 1.5 saat geçirdik. Son 30 dakika da dışarı ve başka yerlerde yapmaya devam ettik. Gayet eğlenceli geçti. O sırada onun yaptığı bir hatayı göstermek amaçlı havalı bir kadınla tanışmaya gittim;

 

-Selam çok havalı görünüyorsun

 

.Teşekkürler

 

(kadın aşırı soğuk ve umursamaz tepki verdi, ağzında bir şeyler geveledi. Bu kadınları iyi biliyorum. Takım elbisemi çekip centilmence daha sert bir şekilde durdurma bunlarda işe yarıyor. Kafasında, beni diğer erkeklerin ona bugun yaklaştığı gibi düşündü (veya bunca zaman bilemem). Bu kadın baya uzundu. Ben 1.83 boyundayım. Bu kadın da topuklularla birlikte 1.80 civarındaydı)

 

-İltifatların için teşekkürler (burada ona laf atıyorum ancak asla karşılık vermiyor), bu kadar rahat bir şekilde nereye gidiyorsun? Balayı falan mı var?

 

Arkadaşlar abartmıyorum bana tam olarak şunu yaptı; dudaklarını büktü köpek dişlerini gördüm ve ;ıığğğğyg gibi bir ses çıkardı. İnanılmazdı.

 

-Tamam sen konuşmak istemiyorsun kendine iyi bak

 

Deyip uzaklaştım. Tecrübesiz biri olsaydım bu bana çok koyabilirdi, sinirimi bozabilirdi veya sorunu kendimde aramama sebep olabilirdi. Ancak tecrübeliyim ve bunun anlamını biliyorum. Kızın dikkatini çekemedim, onun için uygun değildim veya sevgilisi vardı.. bilemem. Necdet’e böyle durumlarda ne yapması gerektiğini ve bu hissiyata karşı nasıl bağışıklık kazanacağını anlattım. 5 kişiyle falan daha konuşup ayrılmak için kapıya doğru yöneldik.

 

Bilirsiniz bazı AVM’lerde dönen kapılar vardır. Ve bu dönen kapıları ittirdiğinizde dış etkiden dolayı bir süre durur.

Yürürken iki Rus kadın arkamızda yürüyorlardı ve sağa bakarken o kadınlardan birinden güzel bir bakış gördüm. Ve bunu kafamın en tozlu yerine attım. Ruslar arkamıza geldiler ve önümüzde bir çocuk vardı. Aslanım benim. Kapıyı öyle bir ittir diki kapı neredeyse 30 saniyeliğine durdu. Artık durumdan sıkılınca kapıyı ittirdim ve hep beraber geçtik. O sırada Necdet’e dönüp “sorun çözücü erkek olmak işte” deyip gülümsedim. Gülümserken rus kadına da döndüm ikinci yeşil ışığı aldım. Onunla hemen orada konuşabilirdim, ancak bekledim. Uygun ve geniş bir ortamda konuşmayı tercih ettim.  Dışarı çıktık Necdet izle dedim ve yanlarına gittim.

 

Kızlar yarı İngilizce yarı Türkçe konuşuyorlardı. Bende de birkaç kelime rusça vardı neyim var neyim yok kullanmaya çalıştım. Biri Türkçe biliyor. Biri Türkçe bilmiyor İngilizce biliyor falan öyle bir ortam. Dilden dile geçmek baya kafa karıştırıcı oluyor.

Direkt Türkçe olarak yazacağım;

 

-Heyy, İngilizce biliyor musun?

 

.Evet biliyorum 

 

-Süper.. dışardan çok tatlı görünüyorsun, muhtemelen sana bunu söyleyen çok erkek olmuştur ancak ben o erkeklere benzemiyorum o yüzden geldim. Burdayım.

 

(bunları söylerken sanki bir anda sahneye koşup ellerimi açarmış gibi hissettim.)

Bu söylediklerim onu etkilemek için falan söyledim diyorsanız yanılıyorsunuz. Onu etkilememe gerek yok. Zaten ne olduğumu biliyorum ve o da biliyor. Bu detay ortama güzel bir renk katıyor.

 

.evet çok erkek bana bunu söylüyoru, ama ben pas vermiyoru

 

-Hahaha eminim oluyordur, adın ne?

 

.Katerina

 

.ikimizin adı da katerina.

 

-OOO siz Ruslar da hep aynısınız, katerina anlamı ne bakalım bunun?

 

(bir süre düşünüp Clean dediler)

 

-bu kadar yaygın bir ismin anlamı temiz ise çocuklara isim verirken tekrar düşünmelisiniz 🙂

 

.öyle ya napalım, senin adın ne?

 

-Casanova (gerçek ismimi söyledim tabii)

 

.sen neler yapıyorsun nerede oturuyorsun, nerede yaşıyorsun?

 

-nereli olduğumu söylesem bilir misin?

 

. bilirim tabii

 

Sonra haritayı açıp yeri gösterdim.  (bak bakalım biliyor muymuşsun falan deyip biraz takıldım. İki kişi olduklarından bir onla, bir onla konuşuyorum. Diğer kıza dönüp onun Türkçeyi nasıl öğrendiğini falan sordum. 1 aydır Türkiye’deymiş ve kursa gidiyormuş. O sırada birbirleriyle rusça konuşmaya başladılar. Bu rus kadınlarının huyuna deli oluyorum. Kızların bildikleri diller de yarımdı. Ne a2 turkce ve ıngılızcelerı vardı. Bu yaptıklarının hoş olmadığını Rusça bilmediğimi ve sadece cuka diyebildiğimi anlattım. Tabii anlamadılar cuka ya çok güldüler. Türkçe anlattım onu da anlamadılar. En son suratlarına Japonca seslenecektim ama nafile. Kendi aralarında bir şeye karar verdiler. O arada bana yeşil yakan ışık kate’i elinden tutup çevirdim. Diğeri elinden maması alınmış çocuk gibi kahkahamsı sesler çıkarınca onu da aldım ve ikisini de çevirdim. Ayak üstü biraz eğlendim. Türkçe bilen kız beni beğenmiş gibi duruyordu. Ancak bir şey demedi.

 

-Kaç yaşındasın kate?

 

.tahmin et?

 

-Ben bu işlerde çok kötüyüm, 23 mü?

 

.azıcık daha çık

 

-27 mi?

 

.29

 

Bir de bana azıcık çık diyor. Yaşlı değilim sadece 70 yaşındayım gibi bir şey bu.

-29 yaşı severim iyi bir dönem

 

(bu aşamada tekrar Rusça konuşmaya başladılar ve benim gidesim geldi.)

 

Türkçe bilen dönüp biz gidelim dedi, e dedim ben de gideceğim, numaranı ver kate seninle çay içelim?

 

Bana tam olarak şunları dedi;

Konuşacak zamanım yok

Benim bunun için vaktim yok,

İletişim kuracak halim yok

Zaten bir ay sonra Rusya’ya dönebilirim tam belli değil

 

-kate, bu kadar açıklamaya gerek yok. Dilsiz rolünü de oynayabilirsin tabii böyle fantezilerin varsa:))))

 

Ne yazık ki bunları da anlamadı, tamam deyip uzaklaştık. Bugün böyle bitti.

 

Rus kadınları Türkiye’ye geldiklerinde egoları tavan oluyor arkadaşlar. Bilginiz olsun. Ve onlarla bir şeyler yaşamak istiyorsanız onları rahatlatmanız ve güvenmelerini sağlamanız gerekiyor. Sonrası olur zaten.

 

Bugün hiçbir şey olmadı. Olması için de ekstra bir çaba sağlamadım ama güzel anılar biriktirip iyi bir eğitim yaptık.

 

Day game’in birilerini etkilemeye çalışmak değildir. Day game sağlıklı ilişkiler kurmak, sosyal becerileri geliştirmek ve sosyalleşmek için yapılır. Birilerini etkilemek veya cinselliğe ulaşmak için yaptığında çoğunlukla flake yani geri dönüş alamazsın. Numara alırsın sana dönmez. Mesaj atmaz vs. buna flake denir.

 

Kendinizi kısıtlamayı bırakın, sadece deneyin.

Sosyal Kaygı Üzerine

Sosyal kaygının fizyolojik belirtileri, heyecan belirtileriyle hemen hemen aynıdır; Her ikisi de terli avuç içlerine, hızlı kalp atışına veya adrenalin patlamalarına neden olabilir.

Tek fark, kötü bir şey olacağını düşündüğümüzde endişelenmemizdir. Aksine, iyi bir şey olacağını düşündüğümüzde heyecanlanırız.

Bir kişi için Skydiving yapmak heyecan verici olabilir çünkü gerçekten adrenalin patlaması yaşatan bir şeyi deneyimleme şansını elde etmiştir ve bu deneyim onun için eşsizdir.

Başka bir kişi için Skydiving yapmak korkunçtur çünkü bu, aşağı düşmek ve potansiyel olarak ölmek olarak algılanabilir.

Her iki insan da kabaca aynı fizyolojik semptomları yaşar, ancak bu semptomların anlamları kişilere göre değişir. Anlamlar değiştiğinde, yaşanılan deneyimde değişir.

Bir kişi en yüksek deneyimi yaşarken, diğeriyse en kötü deneyimini yaşıyor.

Kısaca bir deneyimin heyecan verici veya stresli olduğu inancı, kişinin inançlarınına dayanır.
Kısaca, sizi rahatsız eden veya strese sokan bir şeyi heyecan verici olarak yaşamayı kendinize öğretebilirsiniz.

Aynı strateji sosyal kaygıyı aşmak için de geçerli.

Yaklaşma korkusunu gerçekten aşmanın tek yolu, ona maruz kalmaktır.

Bir kadınla tanıştığınızda, kötü bir şey olmayacağına dair bir inancınız olmalı – çünkü endişeniz yersiz ve anlamsız. Hatta çoğunlukla kuruntular üzerine kurulu (ki buna sonraki yazılarda değineceğim).

Eğer, bir kadınla hiç tanışmadıysanız (ya da en azından yakın zamanda yapmadıysanız), ilk tanışmanız/ilk adımınız çok zor olabilir.
Not; Öyle olursa bu çok normal bir durum.

Beklentilerinizi yükselttiğinizde ve onları karşılayamadığınızda, sonunda kendinizi hayal kırıklığına uğratırsınız ve bu zamanla artarak kişisel başarısızlığa ve hiçliğe dönüşebilir.
Bunu yaşamamak için nerede olduğunu anlamaya çalışın ve başarı çıtanızı düşürün, ki bu yapabileceğiniz bir şey olsun. Diğer türlü yapamayacağınız bir şey olduğunda bu sizin için bir hedef olmaktan çıkıp, ulaşamayacağınız ve kendi başarısızlıklarınızı suçladığınız bir sürece dönüşür.

Kadınlarla veya erkeklerle tanışmak için ilk kez dışarı çıktığınızda herhangi bir şey yapamayabilirsiniz. Sorun değil, bu başarısız olduğunuz anlamına gelmiyor.
Tek başarısızlığınız; evde kalmanız ve denememeniz olabilir. Tanışma niyetiyle çıktığın sürece ilerliyorsun. Seni rahatsız eden bir sürece giriyorsan bu seni geliştirmeye başlamıştır ve konfor alanından uzaklaşmak pozitif bir şeydir.

Ne zaman dışarı çıkıp kadınlarla tanışmaya çalışırsanız ve tanışmakta zorlanızsanız bu sizin hayal kırıklığınızı arttıracak: aynı kalmanın acısını daha da pekiştirecek.
Eğer kötü bir sosyal hayatınız varsa ve başka çareniz yoksa, aynı kalmamalısınız. aynı kalmak değişmekten daha kötü hissettirir. İnsanı tüketir.
Değişmek; istekle, azimle, hayalle ve delicesine inat olmakla gelir. Bir kere karar verdiğinde ve gerçekten çalıştığında engelleri tek tek aşarsın. Ya da en azından çabalarsın.

Her şeyin sonunda, bir şekilde kendinizi sohbet başlatmanız gereken durumlara sokacaksınız.
Açılış yapamamanın acısı, açılış yapma acısından daha ağır geldiği noktada herkes kaçınılmaz olanı yapar.

Kendinize o kadar sinirleneceksiniz ki, sonunda , “Anasını satayım ne olacaksa olsun” diyeceksiniz ve yapacaksınız.
Bu 30 dakika da sürebilir, 1 ayda. Her iki durumda da, tanışma aşamasında deneyimlediğiniz ilk direnci aşarsanız, kuruntularınızı anlamaya başlarsınız. İlk ve en zor olan direnci geçersiniz.

Eğer gerçekten yapamıyorsanız veya tek başınıza bununla baş edemeyeceğinizi düşünüyorsanız bizimle iletişime geçin; bir profesyonelden destek alın.

İlk buluşmada ne yapılmalı?

Aslında bizim dert olarak görmediğimiz şeylerden biri bu, ama insanlar için öyle değil. Gelin hep beraber ilk buluşmayı konuşalım.

Eğer teklifinizi yaptıysanız ve buluşmanız garantilendiyse, en zorlu aşamayı geçmişsiniz diyebiliriz. Çünkü normalde zor olan buluşmayı garantilemektir. O kız sizinle buluşsa onu etkileyeceğinizi veya kızın sizden hoşlanacağını düşünüyor olabilirsiniz. Ki bu bazen haklı bir sebeptir. O kız sizinle buluşsa kızı etkilersiniz. Zor değil. Ama biz bugün buluşmadan bahsedeceğiz.

Öncelikle şunları sormak istiyorum;
-kızla buluşurken tüm ayrıntıların planını yapıyor musunuz?
-çok heyecanlanıp yerinizde duramayacak gibi oluyor musunuz?
-bu kız size uygun biri mi?

Kendinize sorular sorun, bazı şeylerin farkında olmak size kaybettirmez aksine kazandırır.
..

Kızla buluştunuz mesela bir kafede oturuyorsunuz. Kız karşınızda bıcır bıcır, amanın ne tatlı olmuş öyle.. ne yapacaksınız? güzelliğinden etkilenebilirsiniz normal olarak. Ama bu normal olmazdı. Açıkçası şu anki şartlar içerisinde normal olurdu ama normal şartlar içerisinde normal olmazdı. Kadın o güzelliği elde etmedi, çabalayarak sahip olmadı, sadece şans eseri avantajlı doğdu. Sizde Brad pitt gibi doğabilirdiniz ve eğer öyle olsaydı gerçekten şanslı olurdunuz.

Şöyle düşünebilirsiniz; hayat denen oyunda insanlar var (bunlar karakterler) ve siz oyuncular rasgele olarak bu insanların içine atılıyorsunuz. Seçim hakkınız olmuyor, sadece şansınıza ne çıkarsa o insan oluyorsunuz ve hepsi birbirinden farklı. İlginç özellikli.
Kısaca güzellikten etkilenmek önemli değil. Güzellik geçici ve şans eseri oluşan bir şey. Elde etmediler veya sahip olmadık. Sadece genetik açıdan avantajlı doğdu bu insanlar.
Tabii bunlar böyle diye de sinirlenmiyorsunuz insanlara. Kabullenmişsiniz bunu.
Neyse…

-kızla buluştuğunuzda sıkıcı ve monoton konuşmalardan kaçınmaya özen gösterin.
İlk izlenimi iyi bırakmak önemli. Çünkü siz sonrasında gidip arkadaşlarına anlatacağı kişisiniz ve arkadaşları bu durumda önemli bir faktör.

Önemli not;
eğlenceli olacaksınız diye bokunu çıkarmayın. Arada sırada ciddi olun, bazen eğlenin yeri geldiğinde düşük modda konuşun, yeri geldiğinde kanatlarınızı göğe doğru uzatın ve bırakın kendinizi. Tamamen eğlenceli olacaksınız diye bir şey yok, normal insanlarsınız unutmayın.
-Aynı mekanda saatlerce durmayın. Diyelim 2 saat buluştunuz 1 saatten sonra kalkıp başka bir yere gidin. Yürürken insanlar hakkında veya diğer şeyler hakkında konuşun. Böylece sohbetiniz asla tıkanmaz. Şu tarz bir rota olabilir; kahve, yürüyüş, sigara içme veya mekanlara bakma, yemek, yürüyüş, sokakta sohbet, kitapçı gezme, durma ve ayrılma olarak görülebilir.

Tüm bunları yapmanız bir saatte sürebilir, üç saatte, ama sakın buluştuk diye saatlerce takılma hatasına düşmeyin. Eğer o gün cinsel birliktelik olmayacaksa veya eve gidilmeyecekse 1-1.5 saat takılın ve ayrılın.

Önemli not;
Eğer her şey iyiyse 2. Buluşmanın planını yapabilirsiniz. Hatta daha da iyisi ortam oluşursa eve çağırabilirsiniz.

-gelelim konuşacak konu problemine, eğer sosyal yeteneklerini kötü olmayan biriyseniz her şey hakkında konuşabilirsiniz. Bakın HER ŞEY diyorum.
Şahsen kendi buluşmalarımı düşündüğümde, özellikle birinde yaklaşık 1.5 saat ağaçlar hakkında konuştuğumu hatırlıyorum. Çok eğlenceliydi ve kızın da çok hoşuna gitmişti. Açıkçası saçmalıyordum, ama ağaçlar üzerine kendimle hasbihal yapmak çok hoşuma gitmişti ve bunu yaklaşık on kişinin üzerinde daha yaptım. Hepsi eğlenmedi, eğlenmeyenler benim deli olduğumu düşündü, onlara cevap verdiğimde beni haklı buldular. Onlara “herkes gibi bende deliyim” demiştim, haklıydım. O kızlarda deliydi. Birbirimizden hoşlanmamızın sebebiydi bu.

Unutmadan bir ara birkaç kişiye penguenlerin ne kadar harika ve mükemmel canlılar olduğundan bahsetmiştim. Mükemmel sohbetlerdi. Penguenler ve ağaçlar benim için bu sohbetlerden sonra ciddi önem kazanmıştı çünkü düşündüklerimi hiç dile dökmüyordum.

Kısaca her şey üzerine konuşabilirsiniz. Eğer sohbetler ilerlemiyorsa ya karşınızdaki iletişim kuramıyordur ya da enerjileriniz uyuşmamıştır. Bu durumlarda benim yaptığım gibi kafanızdan rastgele hoşunuza giden hikayeler anlatabilirsiniz.

İnsanların ilgisini çekmek için; dünyanın en mükemmel şey ne biliyor musun?
tarzı sorular sorabilirsiniz. Yaratıcı olmaktan çekinmeyin.

Not; nasıl sorular sorduğunuz sizin kim olduğunu gösterir. Basit klasik sorular, klasik cevaplar almanıza yardımcı olur. Eğer bir iletişim içerisindeyseniz ve karşınızdakine değer veriyorsanız, onu tanımak istiyorsanız ona daha derin sorular sorarsınız.

Saha Raporu; BDSM ‘li Same Day Lay

Selam millet, Ben Mr Deer. Uzun bir süredir saha raporu yayımlamıyorum. İş hayatımın yoğunluğu ve eskisine nazaran bu olayları çok sık yaşadığım için hangi birini yazayım ki diyorum. Aslında yazmayı çok severim ama yazı yazarken o anları tekrar kafamın içinde canlandırmayı ve ayrıntı vermeyi çok sevdiğim için epey zaman alıyor. Zaten eski takipçilerim bilir, ben de bu site sayesinde çok şey öğrendim ve içeriklerimi buradan yayımladım. Youtube daki içerik üreticiliğime; yazı yazmak uzun sürüyor ve Erkekadam’a da içerik çıkarmak istiyorum diye düşünürken girmiştim. Video yapmak daha kolay gelmişti. Saha raporu yazma konusunda da; Eskiden her ay sadece bir kızla birlikte olurken, vaktim vardı ama artık sayılar epey arttı; özellikle İstanbul’a taşınmam ile. Aslında bana kalsa yine yazmazdım ama Ares tanık oldu ve yazmak istedi. O bu olaylara benim ilk yazılarımı yazdığım zamanlardan beri meraklı ve benim yazılarımla başlamış. Şuan da kendisi hem grup eğitimlerimden öğrencim hem de işlerimde bana yardım ediyor. Benim için artık bu olaylar epey sıradan geliyor ve işlerim fazlası ile yoğun. Yaşadığım bu olaya dışardan bir gözle bakarken; ilk ’The Game’ kitabını okuduğum zamanlar aklıma geldi. Yaklaşık 6 sende çok şey değişti hayatımda; hem kişisel ve kariyer anlamında hem de flört konularında. Mahmut Abi ‘ye ilk ‘’abi yapamıyorum, olmuyor. Ben kızlarla konuşamayacağım sanırım’’ gibi şeyleri içeren bir mail attığım günü hatırlıyorum da.. Çok saol Mahmut abi hakkın ödenmez ve beni umutsuz bir vaka iken bu yola sokan akıl hocam Chinaski‘ye de sevgiler ve saygılar. Evet dostlarım uzun bir aradan sonra tekrar yeni bir saha raporu ile karşınızdayım, merak etmeyin öncekiler kadar uzun ve ekstra ayrıntılı değil 😀

 

Saha Raporu; Hard BDSM ile Same Day Lay

Selam baylar ben Ares. Çekim yapmak için bir Cuma akşamı Mr Deer ile buluştuk. Kovboy şapkası, deri ceketi, kargo pantalonu ve askeri platform botları ile yine çok şık bir tarzla gelmişti, ona sorsanız normal hali. “Önce bir çay içelim sonra yaparız çekimleri” dedi. Çay içmek için Bahariye’ye indik. İşlerinin yoğunluğu, eğitim programlarının yoğunluğu, yapacağımız çekim derken; son günlerde sosyal medyadaki ani ve beklenmedik patlamanın vermiş olduğu belirsizliklerle ister istemez stresliydi. Boğa’nın yukarısına doğru çıkmaya başladığımızda Deer set açacağını ama şimdi yaptığı hiçbir şeyi setlerimde (yaklaşımlarımda) uygulamamamı ve örnek almamamı söyledi. Biraz gerisinde yürüyerek ne yapacağını görmek için izlemeye başladım. Deer önce sosyal yaklaşımlar yaparak ısındı aslında. İlk gittiği kız grubuna bir turist gibi yaklaştı ve “Where is the Moda” dediğini duydum. Kızlar yarım yamalak Moda’nın nerede olduğunu ve nasıl gideceğimizi tarif ettikten sonra Deer gülümseyerek ‘Teşekkürler, iyi geceler’ (Türkçe) dedi ve tekrar yürümeye başladı. Orada kızların yüzünü görmeliydiniz, afallamış ve sonrasında gülmeye başlamışlardı. Diğer bir sosyal yaklaşımda aynı soruyla başka bir kız grubuna daha yaklaştığında, kız “bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum” dedikten sonra Deer turist modundan çıkıp “moda nerde” dedi ve kız hala onu turist sanarak “ya bilmiyorum ki nasıl diyeceğimi” tepkisini verdi. Deer yine gülerek ‘iyi geceler’ dileyerek ayrıldı yanlarından. Sonrasında iki set girişimi oldu, onlar da çok uzun sürmedi ve Deer yanıma geldi. Ben her defasında aramızda belli bir mesafe bırakarak izliyordum Deer’ı dikkatle. Tecrübeli ve işinin ehli bir PUA ile her zaman sahaya çıkmıyordum sonuçta. Tabii bunu ben de set açarak ve tecrübelerinden yararlanarak kullanabilirdim ama daha çok izlemeyi tercih ettim. Tüm bunlardan sonra bir şeyler içeceğimiz mekana gelmiş ve oturmuştuk. O sırada hala biraz stresli olduğunu ve başının da ağrıdığını söyledi. İçecekleri bitirdik ve çıkıp, yürümeye başlamıştık ki karşı caddeden HB7 gotik giyimli bir kız geçti ve Deer görür görmez hemen harekete geçti tabii, ben de arkasından adımladım mesafe bırakarak.

 

O kıza set açtı ve ben de biraz gerideki banka oturup hem onu izlemeye başladım hem de yoldan geçen potansiyel set adaylarına baktım. Açılışı o kadar rahat ve daha önce tanıdığını birine yaklaşıyormuşçasına bir şekildeydi ki; kızı bir arkadaşı sandım ilk başta. Ben onları izlerken Deer’ın kızın elini tutup sonrasında dans ettiklerini görmüştüm, bunu ona sorduğumdaysa kızın tarzından dansçı çıkarımını yaptığını ve sonra ellerini tutarak dans etmeye başladıklarını söyledi. Biraz sonrasında da Deer önce kendi mantarın üzerine çıkıp inmiş ve kızı da mantarın üzerine çıkararak orada yaklaşıp gözlerinin içine bakmıştı, ilk cinsel gerilimi orada oluşturmuştu. Tüm bunlar olurken orada Deer’in konuştuklarını hatırladığı kadar kendisinden dinlediğim şekilde üstünkörü aktaracağım.

“Mrdeer: Selam, naber?

Kız: İyi senden naber?

Mrdeer: Tarzın hoşuma gitti gelip selam vermek istedim.

Kız: İyi yapmışsın.

Mrdeer: Burada ne yapıyorsun?

Kız: Arkadaşlarımla buluştum, sıkıcı ve streslilerdi ben de ayrıldım onlardan.

Mrdeer: Şanslısın bak tanrı sana beni gönderdi. (Mantara çıkıp atladı, göklerden gelir gibi)

Kız: Sen ne yapıyorsun?

Mrdeer: Arkadaşımla dışarı çıktım ve o telefonda toplantı yapmakla meşgul, onun sıkıcı işlerinden sıyrılıp seninle konuşmayı tercih ettim. Şimdi ne yapacaksın?

Kız: Bir şeyler içeceğim.

Mrdeer: Öyle mi biz de bir şeyler içecektik birlikte içelim.

Kız: Arkadaşını orada mı bırakacağız?

Mrdeer: Hayır onu da alacağız tabi ki.”

Bu konuşmalardan sonra yanıma geldiler ve Deer bir Çanakkale sohbeti başlatmış olmalıydı ki kıza “Çanakkale’yi o anlatır sana” diyerek beni gösterdi. Ben Çanakkale’de okumuştum ve bunun üzerine sıkılmadan konuşabilirdim, Deer bunu bildiği için bizi orada tanıştırmış oldu aslında. Ben kızla tanıştım ve bir şeyler içmek için birlikte yürümeye başladık. Yürürken Deer az önce yaptıkları konuşmalar üzerinden sataşıyor kız da “taşaklarına tekmeyi geçireceğim” gibi tepkiler veriyordu ki bunlar Deer’ın hoşuna gidiyordu. Yürürken kolunu kızın omzuna atmayı ihmal etmemişti tabii. Barın önüne geldiğimizde Deer’ın mekânın sahibi olduğunu düşündüğüm adamla selamlaştığını gördüm. Kapıda her kim varsa tanıyor ve her gün görüşüyormuşçasına bir samimiyetle konuşuyordu. Yukarı çıktığımızda da aynı şekilde bardaki çocukla ve garsonlarla konuşmuştu. Çatı katına çıkmıştık ama yer yoktu. Deer hemen oradaki tanıdığı çalışan çocuğa burada oturmak istediğimizi ve bizim için bir yer ayarlamasını istedi. Çocuk hiç ikiletmeden bir masa ve üç sandalye ayarlamıştı. Oturunca ben tuvalete gittim, döndüğümde Deer ve kız hararetli bir sohbete başlamışlardı bile. Deer kızın dövmelerinden konuya girdi çünkü benim de sohbete dahil olmamı istiyordu. Bende de dövme boldu. Bu konuda gerçek anlamda tecrübeliydi, birini istediği gibi bir sohbete çeker ya da sohbetten dışarı atabilirdi. Kız telefonunu açtı ve şu an görünmeyecek yerlerdeki dövmelerini gösterdi. Göğsünün üzerindeki dövmeyi göstermek için rahatça sütyen ve atlet askısını kenara sıyırdığında, Deer elinin tersiyle dövmesinin üzerini okşadı. Her fırsatta pozitif cinsel gerilim oluşturabilmek için kino yapıyor ve bunu o kadar kılçıksız şekilde yapıyordu ki kızın hiç gözüne batmıyor aksine hoşuna gidiyordu her defasında. Sonra kız benim dövmelerimi sordu haliyle ve ben de dövmelerimden, dövüşçü olduğumdan bahsettim. O da dövmecisinin de dövüşçü ve punk olduğunu söyledi. O sırada Deer ile gülmüştük dövmeci, dövüşçü ve punk üçlemesine. Deer başının ağrıdığından bahsettiğinde kız mistik güçlerinin olduğunu ve dokunarak bunu geçirebileceğini söylemişti, Deer burada yapıp yapamayacağını sorduğunda kız “sessiz sakin bir yer gerekiyor” bunun için demişti. Deer hemen fırsattan istifade mistik konular üzerine yöneltmişti ki sohbeti, o sırada daha rahat bir masa boşaldı ve biz kalkıp oraya geçtik. Deer koltuk tarafına kızı yanına alıp rahat kino yapabileceği bir şekilde yayılarak oturdu. Haliyle kız tam dibine oturdu ve ben de karşılarındaydım. O sırada ben kalkıp tuvalete gittim ve ben yokken Deer kıza parfümünün kokusunu merak ettiğini söylemiş ve kızın parfümünü koklarken dudaklarını boynuna sürtmüş ki sonrasında kız Deer’ın parfümü koklamak için yaklaştığında Deer kıza orada kalmasını söylemiş ve birkaç saniye kız o pozisyonda kalmış. Zaten ben döndüğümde kızın burun ucu ve dudakları Deer’ın boynunda o şekilde duruyordu. İlk yakın cinsel gerilimi de tahminimce bu şekilde yarattı orada. Konuyu sonrasında cinselliğe getirdiğimizde (boşalma süreleri, masaj, hassas noktalar vb) Deer konuşma esnasında masaj konusu açıldığında; kur masajı bildiğini söyledi, kız tabii ki merak edip ne olduğunu sorduğundaysa Deer; kadınların cinsel bölgesine dokunmadan onları yükseltmek ve cinsel olarak rahatlamak için yapılan bir masaj olduğunu söyleyince kızın daha da ilgisini çekti. Hatta hemen ardına kızın elbiselerinin üzerinden kıza birkaç dokunuş yaptı ki tam o esnada kızın gözlerinin baygın gibi kaydığını gördüm. O an kız Deer için “Adam bana full paket geldi amına koyim” dedi ve biz Deer ile birbirimize bakıp gülmekten yarıldık. Deer kendinden emin ve oldukça profesyonel şekilde hareket ediyordu. Sonrasında dans etmek için aşağı indik ve ben dans alanında bir duvara yaslanıp izlemeye başladım. Daha önce herhangi bir gece kulübünde ya da barda oynamadığım için kendimi akışa da bırakamamıştım. Deer ve kız muazzam bir ahenkle sanki daha önce birlikte defalarca dans etmişçesine süzülüyorlardı pistte. Bir ara yanlarına başka bir kız geldi ve o da Deer ile birlikte dans etmeye başladı. O sırada Deer’ın takıldığı kız yanlarına gelen kızı Deer’a yönlendiriyordu birlikte dans etmeleri için. Hatta ilerleyen saatlerde Deer’ın takıldığı kız; o kızı neden beğenmediğini ve istemediğini de sormuştu. Deer biraz dans etse de sanırım kızı beğenmediği için onu görmezden geldi. Biraz dans ettikten sonra yukarı çıkacağımızı söyledi kıza Deer. Kızın buna biraz üzüldüğünü gördüm. Halbuki istiyorsan gel demişti Deer ona. Tüm bunlar olurken ben de zihnimde o kızla dans edebilirdim diye geçiriyordum ki çünkü Deer beni piste çekmeye çalışmış hatta “Kenardaki kaybeden olma gel, bak kıza ortaya çekiyor işte” demişti. Bense tabii ki yerimden kıpırdamamıştım o an.. Yukarı çıkmadan önce de Deer ve kız orta katta kalmışlardı. Orada balkona geçtiklerini söyledi Deer. Daha izole durumda kaldıklarında Deer kıza o baş ağrısı muhabbetini yaptırmış ve o da kıza bilinçaltı falını (küp testini) yapmış ve orada öpüşmüşler. Yukarı geldiklerinde de kız baya baya öpüştüklerini belli eden Deer’ın dudakları hakkında bir cümle de kurmuştu. O mekanın kapanma saati yaklaştığında oradan çıkıp yürümeye başladık.

Deer yönlendiriyordu bizi, Kadıköy’ü avucunun içi gibi biliyordu. Bir barın önüne geldiğimizde Deer oradakilerle selamlaştı ve selamlaştığı kişilerden biri de barın sahibi olduğunu öğrendim. Sonrasında içeri girip üst kata çıktık. Üst katta çok aşırı bir kalabalık vardı. Küçücük bir mekanda en köşeye geçmemiz dakikalar sürdü ki o sırada sürtünen kızlar ve erkekler kafamı karıştırmıştı. Köşeye geçtiğimizde Deer ve kız çoktan dans edip öpüşmeye başlamışlardı ki sol tarafımda erkeklerin de öpüştüğünü gördüm. O anda anlamıştım oranın bir mix (karışık, yani gaylar da var!) bar olduğunu. Herkes rahat olduğu için Deer bizi buraya getirmişti ama ben hem aşırı yüksek sesten hem de gayların arasında götü sağlama alma derdinden hiçbir şey yapamadım tabii. Deer kızı orada yatırabilirdi. Etrafımda olan kızlar bakışlar atıyorlardı bana, belki gey olup olmadığımı anlamaya çalışıyorlardı ama ben sadece arkama yaslanmış öylece etrafı izliyordum. Bir süre sonra o kadar sıcak oldu ki ortam ben üzerimdeki kazağı çıkardım ve Deer kovboy şapkasını bana taktı. Onlar hava almaya çıktığında oradan bir kız yanıma yaklaşıp kolyeme uzandı ve “Güzelmiş, sevdim” dedi. Ben o kadar kilitlenmiştim ki ancak idrak edebilip kıza zar zor cevap verdim. Normal şartlarda kadınlarla konuşabilen bir adamken böyle bir ortamda donup kalmıştım adeta. “Özel bir tasarım, bir ressamın eseri” dedim. Kız da elini çekerken elini karnıma ve kasıklarıma sürttü ama ben buna rağmen bile hiçbir adım atmadım tabii ki kafama sıçayım hahaha. Deer geldikten sonra “Hadi çıkıyoruz” dedi ve o mekandan da çıktık. Sonrasında ben işimin olduğunu söyleyip onlardan ayrıldım ve Deer o geceyi ‘fc’ ile bitirdi. Evdeki detaylarına gelecek olursak da Deer’ın anlattıklarıyla şu şekilde olmuş. Kız ve Deer eve girmişler, Deer’ın kedisini sevmişler, Deer biraz evi gezdirip videolarında da bahsettikleri şekilde kızı rahatlatmış. Sonrasında ambiyans ışığını yakıp romantik dakikalar yaşamışlar. Partideyken de belli olsa da, evde kızın baya baya ağır BDSM olduğunu fark etmiş. Hatta bana bunca yıllık yaşadıklarının üzerine farklı şeyler yaşamanın heyecanını yaşadığını söylemişti. Açıkçası daha önce Kadıköy’de BDSM bir kızı ‘tasma’ ile gezdirmesinden sonra bunları söylemesi beni baya düşündürttü, ayrıntıları tam anlamı ile anlatmadı tabi ki. Çünkü biz öğrencilerine söylediği en önemli kurallardan; kızlarla yaşadığını övünerek anlatma ve birlikte olduğun kızları asla yargılama; uymuyorsa next. Kendisi içerisinde yetiştiği alt kültür (pua) ve mesleği nedeni ile arada örnekler vermek zorunda olsa bile yaşadıklarını dile getirmeyi çok da sevdiğini söylemem. Ee her gücün sorumluluğu, her sorumluluğun da getirileri olduğunu söylerdi. Bu raporu yazarken bile ben de yanlışlarımı net gördüm ki Deer da bana sonrasında bunları açıkladı ve bir sonraki Deer ile saha raporumda böyle olmayacak tabii ki. -Eline Sağlık Ares.

Not: Ufak tefek düzeltmeler yapılmış olsa dahi, saha raporu tamamen Ares tarafından yazıldı. Ve sen sevgili kısa sürelik kız arkadaşım seninle yaşadığım her şey gerçekti ve ben seninle oyun oynamadım. Bu arada gerçekten öyle, rol yapmayın. Oyun rol yapmaya teşvik eder ama rol yapan zaten baştan çerçeveyi verir ve muhtaçtır. Rol yapmaya çalıştığın kişi olamaya çalış! Gerçekten O ol!

 

 

 

 

 

Özgüven seçeneklere sahip olmaktan gelir

Merhaba,

Rollo Tomassi videoda özgüvenin ruhunuzun derinliklerine inerek oradan çıkartılabilecek bir şey değil, kadınlar, iş, hayat konusunda seçeneklere sahip olmakla oluşabileceğinden bahsediyor.

Diğer bahsettiği şeyse bu seçeneklerin nasıl yaratılabileceğin, burada tabak çevirmenin önemi ortaya çıkıyor, çoğu insan konforuna çok düşkün, sahaya çıkıp gerçek işi yapmak istemiyorlar. Elinde 1 kız varsa, bu seni kıza karşı kendinden taviz vermeye, kızın senin çerçeveni ihlal etmesine karşı daha az ses çıkartmaya itiyor çünkü elindekini kaybedersen yenisini bulmanın çok zor olacağını biliyorsun. Devamını videodan izleyebilirsiniz. Bu arada bu kanalda bol bol Rollo Tomassi Türkçe altyazılı videolar yayınlıyorum, kanala abone olmayı unutmayın:

Kızlarla etkili bir şekilde tanışmayı ve elinde bol bol tabağının olmasını ister misin ? Eğer nasıl olacağını öğrenmek istiyorsan bu kitabı okuyabilirsin.

Bir daygame (gündüz oyunu) raporu’nun devamı

Şu raporun devamıdır: https://erkekadam.org/2022/05/28/bir-daygame-gunduz-oyunu-raporu/

Daha önce Starbucks’tan çıktığımda gördüğüm ve elimde kahve ile açılış yaparak numarasını aldığım kızla alakalı raporumu paylaşmıştım. Bu kızla 3 gün sonra buluştum. Buluşmada kızla yakınlaştık ve öpüştük. Şimdi buluşmada yaşananları yazacağım. Öncelikle kız beni buluşmada sandığımdan çok daha fazla zorladı. Attığı shit testleri karşılamayı bilmesem iyi bir psikolojik dayak yemiş olurdum.

Motosikletim olduğundan bahsetmiştim. Sıradan bir kahve buluşmasındansa olaya heyecan katacak bu tarz bir buluşma yapmayı tercih ettim. Kıza bir kask ayarladım ve buluştuk. Ona motosiklette nasıl davranması gerektiğini anlatırken biraz stres oldu ve “hazır hissetmiyorum, önce bir kahve mi içsek?” dedi. “Gittiğimiz yerde içeriz” diyerek motosiklete nasıl binmesi gerektiğini gösterip, kızı bindirdim. Rotamız sahilden 3.köprü (Yavuz sultan selim köprüsü) manzaralı güzel bir kafeye gitmekti. Motoru sürerken kızın stresle karışık kahkahaları psikopat katil Joker’inki gibi duyuluyordu. Bunu da kıza söyledim 🙂 Sanırım buluşmaya istediğimden de fazla heyecan katmıştım.

Kızı daha önce hiç görmediği yerlere götürmüştüm ve son durak süper bir 3.köprü manzarası olan bir kafeydi. Böyle mekanları bilmek avantajdır. Kızı şaşırtıp, buluşmaya renk katar. Neyse muhabbetimiz geliştikçe birbirimize takılmalarımız artıyordu. Bir söz söyledim ve kız şakayla karışık beni kendimi övmekle suçladı. “Kendini daha fazla öv istersen, az övdün!” gibi bir şey söyledi. Bende sazı elime aldım ve şaka olduğu çok belli olarak kendimi çok abartarak övmeye başladım. Aramızda şunu benzer bir diyalog geçti:

Ben: Özgüvenliyim çünkü diğer erkekler benim yaptığım gibi seninle tanışamazlar, erkeğin ideal boyu  **’dir.(Kendi boyumu söyledim)

Kız: Kim tespit etmiş bu sayıyı?

Ben: Öyledir, (garsonları göstererek) istediğin kişiye sor. Ne 1 cm fazlası ne bir 1 cm azı. Ben öyle bir adamım ki Türkiye’ye fazlayım

Kız: Sen bence Dünya’ya bile fazlasın, uzaya gönderseler seni dünya rahatlar… Yani dünyanın zeka seviyesi düşer, normale döner.

Ben: Mekan bildim had safhada, bak seni nerelerde gezdiriyorum. vb. Nasıl bir erkeklesin kıymetini bil. Kızlar bunun için birbiriyle kavga ederler

Bu cümleleri komiklik olsun diye söylediğimi tekrar hatırlatayım, kendinizi buluşmada açık bir şekilde övmeyin. Bu kızla aramızdaki bir espriydi sadece.

Sonra duydum ki kız 2 gün önce telefonuna bir flört uygulaması kurmuş. Bunu bir shit test olarak algılamak akıllıcaydı. “Sen benleyken onu neden kurdun anlamadım ama tabi serbest piyasa isteyen istediğiyle yazışır, buluşur” dedim. Bu durumda “sen benimle tanıştın başka erkeklerle yazışmanı kabul edemem” deseydim muhtaç görünürdüm.

Tabi oradan kalkıp tekrar motora bindiğimizde “başka adamlarla buluşursan keserim seni” diye tatlı-sert bir yorum yapmayı ihmal etmedim. “Sen de başka kızlarla görüş” dedi bana. Ben de cevaben “ben görüşebilirim ama sen görüşemezsin” dedim. “Vay ağır takılıyoruz” gibi bir şey söyledi. “Aynen şuan senin bilinçaltındaki ilkel kadına hitap ediyorum, o anlar” dedim.

Sonra köprü manzaralı başka bir yerde daha durduk. Yürürken ve bankta elimi omzuna attım, bana doğru sokuldu. Bu yarım saat önce beni bir sürü shit testle zorlayan aynı kızdı. Öpüştük. Ertesi gün ona yazmadığım için de trip yedim.

-Bitti-

Yazar: Secret

Sen de bu şekilde kızlarla tanışmayı öğrenmek ister misin ? O zaman senin için hazırladığım “kızlarla etkili tanışma” kitap setimi okumalısın. Link burada

Erkek Adam Türkçe Podcast – Secret ile gündüz oyunu (daygame) nasıl yapılır?

Gündüz oyunu yapmak isteyen ama nasıl yapılacağını, nereden başlanacağını bilemeyenler için yaptığımız bu yayın, doğaçlama oldu ama umarız bu konuda çekinceleri olanlara, bilgi edinmek isteyenlere faydalı olur.

Yayınları Odysee ve Spotify kanallarından da izleyebilirsiniz.

Centilmen Kulübü Çekici Erkek Eğitim Seti burada.

Aşağıda Youtube linki var. Youtube kanalımıza henüz üye değilseniz, kayıt olmayı ve uyarıları (çan işareti) açmayı unutmayın.

Daygame felsefem / Daygame nedir ve ne değildir ?

Merhaba, bu daygame ile alakalı detaylı ve ayrıntıya inen bir yazıdır. İçerikte şunları bulacaksın:

  • Kızlarla tanışabilen erkek karakterini edinmek
  • Kızla tanışma korkusunu yenme
  • Daygame nedir ve ne değildir?  / Apaçi kime denir?
  • Daygame’in 3 önemli aşaması
  • Daygame’in sana kazandıracağı dolaylı faydalar
  • Ben neden hala daygame yapıyorum ?
  • Daygame ile alakalı çarpık algı

Daygame tanımadığın kızlarla tanışmanı, sohbeti ilerletmeni, kızın numarasını almanı ve kızla görüşmeni sağlayan bir yöntemdir. Ancak daygame’in bana ifade ettiği şeyi söyleyecek olsaydım şunu söylerdim: daygame beni heyecanlandıran kızlarla beraber olma sanatıdır.

Uygulaması ilk başta biraz uğraş istiyor ancak az az olarak hayatın içine yedirilerek yapıldığında getirisi yüksek ve üstelik insanların ilk bakışta görmediği çok fazla dolaylı faydasını da size hissettiren bir yöntemdir.

Bir yerde görüp beğendiğin kızlarla gidip ne yaptığını iyi bilen bir tavırla muhabbeti ilerletme becerisi kazandırmasının dışında en göze çarpan dolaylı fayda ise bunun harika bir konfor alanının dışına çıkma pratiği olmasıdır.

Daygame’i yeni duyduysan senin için birkaç satır temel bilgi vermeye çalıştım. Şimdi tanımlamalardan biraz uzaklaşalım. Şimdi sana sağlam bir daygame başarısı için yıllar içinde yarattığım daygame sistemimden ya da felsefemden önemli gördüğüm bazı esintiler sunacağım.

Kızlarla tanışabilen erkek karakterini edinmek

Bir dönem yapıldığında daygame’in sağladığı en güzel faydalardan biri karakterine kızlarla girişken bir şekilde konuşabilme özelliğini kazanmana yardım etmesidir. Ya da bu kızlarla bu tarz etkileşimleri eskisi gibi korkulacak ve anormal bir şey olarak algılamazsın diyelim. Peki, normalde bunu yapamıyorsan bu zor şey nasıl olacak ki? Hadi konuya direkt ortasından dalayım:

Benim adım Ahmet diyelim. Daygame’in çok faydalı bir şey olduğunu duydum, birkaç yazı okudum ve daygame öğrenmeye karar verdim. Şimdi sokakta hoşuma giden bir kız gördüm ve onunla konuşmak istiyorum. Ama bu durum benim için hiç de olağan değil. Bu erkeklerin her zaman yaşayacakları ortak bir zorluk. Peki, erkekleri gazlayarak o kızla konuşmalarını sağlamak dışında daha kalıcı seviyede bu problem nasıl çözülebilir?

Yıllar içinde ben şunu fark ettim: hem stres duymadan daygame yapmak hem de başarılı olmak için en azında kızlarla ilk tanışma aşamasında bir karaktere giriyor olduğunu düşünmek işe yarıyor. Tıpkı bir tiyatro oyununda karaktere girmek gibi. Bu o an kızlarla tanışma girişiminin bir oyun olduğunu unutmamanı sağlıyor.

Karaktere girmek konusunu daha iyi açıklamak için bunu bir metaforla anlatayım. Bu arada şimdi anlatacağım hikayedeki gözlemlerim gerçek. Benimle benzer zamanda Kadıköy’de bir yürüyüşe çıkanlar benzer manzarayı görmüş olabilirler. Güneşli bir akşamüstünde Kadıköy’ün insan trafiğinin bol caddelerinden birinde yürüyordum. Ve Şarlo’yu gördüm. İnsanları eğlendiriyordu. Şarlo’yu biliyorsun, 1900’lü yılların sinema oyuncusu Charlie Chaplin’in yarattığı bir karakter. Büyük şapkası, komik bir bıyığı olan, elinde bastonunu döndüren, tek kelime bile etmeden insanları sadece hareketleriyle güldüren bir karakter.

İşte o günde Kadıköy’deydi ve insanları güldürüyordu. İnsanlar onunla fotoğraf çektiriyorlar, karşılığında da Şarlo bahşiş alıyordu. Ama hatırlatayım gerçek Şarlo karakterinin canlandırıcısı Charlie Chaplin 45 sene önce öldü. Oradaki herkes bunun bir oyun olduğunu ve bu Şarlo’nun orijinalinin bir kopyası olduğunu biliyordu. Kimse onu gerçek sanmıyordu ve herkes mutluydu.

Hikayeyi şuna dikkat çekmek için anlattım: ister gerçeği olsun, isterse de buradaki orijinalinin kopyası olan Şarlo olsun, bu karakter insanlarla iletişime geçmek için bir araç! Aslında sen de ilk tanışma aşamasında kızlara bir karakter yaratarak gidiyorsun çünkü normal halin o kızlarla tanışmaya falan gitmezdi!

Sen bunun bir oyun (aynı Şarlo’nun sokakta gerçekleştirdiği mini bir performans gibi düşün) ve yaptığın şeyin o oyunda bir karaktere girmek olduğunu anlamazsan eski alışkanlıklarından kuvvetle yaptığın şeyi çok ciddi algılar ve gereksiz strese girersin.

Bahsettiğim gibi düşünmek kızlarla tanışma olayını çok ciddiye almanı engeller. Alt tarafı geliştireceğin bir karakter uzantının üzerinde çalışıyorsun. Birkaç dakikalık bir performans yapacaksın. Bu sana kendinden bir şey kaybettirmez. Bu durumda o ciddi ve yaptığın şeyi hayati olarak algılayan tutumunun iplerini biraz salman gerekir.

Peki, bu oyun performansını sergilerken, tutumumuz ne olacak? Şunu aklından çıkarma sen kızı tavlamaya falan çalışmıyorsun, sadece onunla konuşma başlatarak kızın ayağına gelen bu muhabbet fırsatını değerlendirmesi bekliyorsun.

Eğer “ben bir avcıyım, o da av. Şimdi ne yapıp edip onu etkileyeceğim” diye düşünürsen kendini kötü bir zihin yapısına konumlandırmış olursun. Yaptığımız tek şey var, kıza bir muhabbet fırsatı sağlamak, kız isterse bu fırsatı değerlendirir.

Yani işin içinde “tüm cesaretimi topladım kıza gittim, Aman Allahım!” diyeceğin ciddi bir durum yok. Kız yüzünü çevirip başka bir yöne gidiyorsa, bu kızın ayağına gelen muhabbet hakkını kullanmak istemediği anlamına gelir.

Benim kendi daygame felsefemin içinde ilk olarak eğer bunu doğal bir şekilde yapamıyorsan bir karaktere girmek ve oyunu doğru bir tutumla yapmak var. Tabi bu karakter zamanla senin gerçek karakterinin gerçek bir uzantısı oluyor!

Tabi karaktere girmek derken, sana Şarlo gibi davran demiyorum. Şarlo’yu konuyu anlaman için bir metafor olarak kullandığımı hatırlatayım çünkü bildiğin gibi Şarlo aslında insanları palyaçovari şekilde eğlendiren bir karakter. Ben senin palyaço olmanı istemiyorum, senin bürüneceğin karakter ilk adımı atma inisiyatifini alabilen, kızın biraz sıra dışı bulabileceği ama aslında normal olan kıza selam vermeleri yapabilen, görmezden gelinirse bununla ilgili bir sorunu olmayan, kız onunla konuşmayı tercih ederse de aklına ne gelirse ondan konuşan biri olmandır.

Bu denemelerin getireceği şey bir süre sonra kızlarla rahatça konuşabilme özelliğinin senin karakterine doğal bir şekilde eklenmesi olacaktır. Dediğim gibi bu yeni davranış şeklin tekrarlarla zamanla karakterinin bir uzantısı oluyor. Ve tanımadığın kızlarla muhabbete girmek sana Starbucks’dan bir kahve almak kadar doğal gelmeye başlıyor.

Aslında burada yapmayı öğrendiğin şey alt tarafı bir kızla tanışmak için bin bir zorluğu aşmayı öğrenmek değil, zihin yapını erkeğin düşünmesi gerektiği şekilde düzeltmek. Böylece her şey çok daha kolay gerçekleşiyor. Toplum biz erkekleri bunlardan korkutuyor ama kendi yurttaşın bir kızla konuşmaktan daha doğal bir şey yok. Burada anlattığım aslında amaç olarak kızlarla tanışma gibi görünse de, aynı derecede öneme sahip olarak aslında kendi kendine yaptığın bir meydan okumadır. Kendi konfor alanını genişletip hayatı daha az korkarak yaşıyorsun.

Şimdi korku konusunu biraz daha deşeyim çünkü bu daygame yapan erkeklerin genel bir sorunu. Sonrasında daygame’i size daha detaylı anlatacağım.

Kızla tanışma korkusunu yenme

Sana gazlamalar, teoride çok mantıklı gelen ancak asla uygulayamayacağın kişisel gelişim tavsiyeleri vermeyeceğim. Onun yerine benim bu korkuyu nasıl yendiğimden bahsedeceğim. Yani direkt işime yarayan kendi bulduğum tekniği seninle paylaşacağım. Bunun sende de işe yarama ihtimali çok yüksek.

Şöyle düşün sokakta yürüyorsun, yanından güzel bir kız geçti. Kız güzel bir fiziğe sahip, şık giyinmiş, hatta giydiği kıyafetler o kadar özenli ki bir an gözünü korkutuyor. Onunla konuşmak istediğinde içindeki ses muhtemelen şöyle şeyler diyecek: “Sen değersizsin ve o sana bakmaz. O yüzden onunla konuşursan absürt bir şey yapmış olursun!”.

İçindeki sesin sana değersiz olduğunu söylemesi birçok kişinin ortak sorunudur. Herhangi bir sebepten dolayı bir psikoloğa gidersen muhtemelen ilk seanslardan birinde psikoloğunun seninle konuşmak isteyeceği konulardan biri değersizlik hissi olur. Değersizlik insan hayatında o veya bu şekilde oluşan temel negatif duygulardan biridir. Yani çok yaygın bir durumdur. Şimdi sana “kendi değerinin farkına var”, “sana kendini değerli hissettiren 10 tane şeyin bir listesini yap, buzdolabına as” gibi şeyler demeyeceğim. Şimdilik neden değerli olduğunun farkına varmasan da sorun değil.

Benim burada uyguladığım şey değersizlik duygusu hissedersem bunu bir kenara bırakmak ve kendime kendi başarımı oranımı hatırlatmaktır. Daha önce bunun gibi kızlarla konuşurken aşağı yukarı yüzde kaç oranında başarılı olduğumu bilirim.

Onun gibi birçok kızla konuşma başlatmayı denedim, bazıları hiç yüz vermedi, bazıları gönülsüzce konuştu, bazılarıyla iyi muhabbet oldu ama sonu gelmedi, bazıları ise sevgilim oldu. Ne demek istediğimi anlayabildin mi? Bu demek oluyor ki değersizlik hissinden bağımsız olarak benim bir başarılı olma oranım zaten mevcut. Sen henüz bu oranı tespit edememiş olabilirsin ama aslında oran sende de var ve üstelik zamanla yükselecek. Benim burada yaptığım şey oranıma odaklanmak oluyor. Bu düşünce şekliyle değersiz hissetme durumu o kızla konuşma eylemi için denklemin dışında kalıyor.

Bu durumda değersizlik hissi o kızla başarılı olma konusunda artık bir kriter olmaz. O sese şunu diyorum: “şimdi izin verirsen kendi başarı oranıma odaklanacağım, eğer ‘değersizsin’ diyerek beynimin içinde konuşmaya devam edersen senin yüzünden var olan başarı oranımı da yakalayamam. Gerçekten değersiz olsaydım bile bazı kızlar bana bakıyorlar işte! Kabul et bunu! Şimdi kapat çeneni!”

Kafanın içinde sana değersiz olduğunu söyleyen düşünce muhtemelen orada zaten 10-15 senedir var ve eski sana ait bir düşünce. Ona şöyle söyle “sen bundan 15 sene öncesine ait bir düşüncesin, ben değersiz olsam bile belli bir başarı oranım var, diyelim ki gerçekten değersizim, neden %20’lik olan başarı şansımı da hiç edeyim ki, şimdi izin verirsen bana bakacak olan %20’lik kızlara denk gelmek için çalışacağım”. Bu argüman değersizlik hissini önemsizleştiriyor çünkü değersiz olsan bile harekete geçince belli oranda başarıya sahip olacaksın.

Ancak kendine bunları hatırlatmazsan ve değersizlik hissiyatını çok umursarsan, kıza yaklaşınca baskın gelen değersizlik hissiyatı gözünden bile okunur ve başarısız olursun. Her zamanki başarı oranının da altına düşersin. Bunun yerine gözünde başarı oranının farkında olan bir kendinden eminlik olmalı. O yüzden bu duyguya mantıklı bir şekilde isyan et ve bu duyguyu devreden çıkar.

Daygame nedir ve ne değildir?  / Apaçi kime denir?

Daygame’in ne olduğunu ve ne olmadığını birbirinden ayırmak istiyorum. Apaçi’nin argoda sokak serserisi gibi bir anlamı var. Amacım kimseyi gücendirmek değil, hepimiz bir zamanlar apaçilik yapmış olabiliriz. Bu tanımlamayı kullanmamın nedeni bunun toplumda belli bir stereotipteki kişileri yansıtmasıdır. Bu kişilerin genelde niteliği azdır ama özgüvenleri yüksektir.

Daygame’e yabancı olan insanlar, özellikle olayı çarpıtmak isteyen kadınlar sokakta birçok kızla konuştuğunuzu duyduklarında sizi bu stereotip’deki insanların içine koymaya meyilli olabilirler. Benim daygame felsefemdeki daygame oyuncusunu tanımlama şeklim çok farklı. Şimdi söyleyeceklerim oyunu apaçi şeklinde oynayan kişilerle, stratejik davranan ve oyunu zekasıyla oynayan bir daygame oyuncusunu ayıran şeylerdir:

İyi bir daygame oyuncusunun gününün akışında yaptığı en önemli şey daygame değildir. Daygame’i bir hobi, hayatta yaptığı şeylere bir ek olarak devam ettirir. Oyundan ve konuştuğu kızlardan ne beklediği açık ve tutarlıdır. Konuştuğu kızlarla ilgili tutumu sağlıklıdır: kızla konuşarak kıza değerlendirmesi için şans verdiğinin farkındadır. Yaptığı oyunu gözlemler, nerelerde hata yaptığını tespit eder, ısrarın hiçbir işe yaramadığını bilir, kızın hareketlerini okuyarak nerelerde muhabbeti kesmesi gerektiğini ve arkasını dönüp gitmesi gerektiğini çok iyi bilir. Kızın kendisinin önüne attığı kemikleri kabul etmez, daha fazlası için kıza meydan okuyabilir. Daygame oyuncusu kendine farklı konularda altyapı oluşturur. Kendini kitap, film, aktiviteler ve tecrübeler anlamında besleyerek kızla muhabbet aşamasında işini kolaylaştırır.

Apaçi tipi yapılan daygame ise zekadan, teknikten yoksun olarak saldıran ve ne kadar umarsızca fazla yaparsa o kadar sonuç alacağını düşünerek yapılan oyundur. Bu kişi kendine bir altyapı ve tutum oluşturmaya zaman ayırmaz. Durup düşünmesi gereken noktalarda nefes almak yerine bir değerlendirme yapmadan aynı yaklaşımı günde 30 defa dener. Kız ona yarım ağızla ve bir ayağı dışarıda şekilde yanıt verse bile ısrar ederek bir şey elde edeceğini sanır. Kızların ondan kurtulmak için verdiği sosyal medya adreslerini bir başarı sayar, oysa kızla ayaküstü bir bağ kurmadığı için bu sosyal medya adresleri bir işe yaramaz. Oyunu okuma becerisini ve tekniğini geliştirmez. Apaçi tipi oyunda oyuncu “kimsenin ne düşündüğünü umursamıyorum ben” gibi aşırı uç söylemler kullanabilir. Bu anlayış devam ettirilebilir değildir, bu kişiler eninde sonunda çevreden negatif anlamda çok dikkat çeker ve sorun yaşarlar. Oyunu bırakırlar.

Apaçi tipi oyuncu kıza odaklanır, kaliteli bir daygame oyuncusu ise oyuna odaklanır. İyi bir daygame oyuncusu güzel iletişim kurabilmenin bir amaç olduğunu bilir. Bu iletişim tarzının zaten kendisine birçok kızı getireceğini bilir. Kız sadece bir sonuçtur, güzel iletişim oluşturmayı öğrenmenin ise kendisine bir kızla sevgili olmaktan çok daha fazla faydası olacağını bilir.

Ben senin bu oyunu makul ve mantıklı şekilde yapmanı istiyorum. Serseri mayın gibi davranmanı istemiyorum. Kurduğun cümlelerin robot gibi değil, senden cümleler olmasını istiyorum. Bunun yerine apaçilik de yapabilirsin ve buna daygame yapmak da diyebilirsin ama iyi bir iletişim kurmuş olmazsın ve iyi sonuçlar alamazsın.

Daygame’in 3 önemli aşaması:

Bu kısımları temel seviyede anlatacağım çünkü anlatacak çok fazla şey var, aksi halde bunlar hakkında uzun bir kitap yazmak gerekir. Eğer bu sistem aklına yatarsa ve fazlasını öğrenmek istiyorsan o kitabı zaten yazdım :=) Şuradan edinip okuyabilirsin.

Daygame’in başlangıç aşaması: Bu aşamada en iyi sonuç rahat bir enerji yayan göz teması ile başlamakla mümkün olur. Aynı şekilde iyi bir göz teması ile başlamayan her günlük hayat etkileşimi zayıf bir şekilde başlamış sayılır. Daygame de bunun bir istisnası değildir. Daygame’de etkileşime kötü bir göz teması ile başlarsan iletişimin sakat doğmuş olacağını söyleyebilirim. Tabi “zayıf sonuçlar da beni idare eder” diyorsan illa böyle yap diyemem. Gene de arada birkaç balık tutarsın. Ancak unutma ki güçlü sonuçlar istiyorsan iyi bir göz teması ile başla, öğrenmeye hatalı bir şekilde başlarsan hatalı olana alışırsın.

Bir yabancıya iyi bir göz teması ile yaklaşmak eğer kendini alıştırmadıysan sandığından daha zordur. İdeal olan şudur ki başın dik, gözlerinin içi gülerken, emin bir göz temasıyla ona içinde tereddüt barındırmayan bir selam vermendir. Bu muhtemelen en zor kızda bile mucizevi bir şekilde etkileşimde seni çok avantajlı bir yerden başlatacaktır. Çünkü bu diğer erkeklerin yaptığı yaklaşımdan çok farklıdır.

Tabi bunu yapabilmek için rahat hissetmen lazım. Eğer gerginsen yazının başında verdiğim tekniklerle (karaktere girme + değersizlik hissi tekniği) gerginliğin aşabildiğin kadar aşmanı, sonra da deneyerek en aza indirmeni tavsiye ederim.

Resimdeki: Todd Valentine

Daygame’in orta aşaması: Bu aşamada olay kızla karşılıklı konuşmaya döndüyse sonuçtan bağımsız olarak başarılısın demektir. Çünkü eğer bunu yapabiliyorsan bu kızla olmasa bile çok geçmeden başka bir kızın numarasını alabilirsin ve buluşabilirsin demektir.

Olay karşılıklı konuşmaya döndüğünde artık gerisi çoğunlukla kıza bağlı şeylerdir. Oyunun orta kısmında dikkat etmen gereken yer kanca noktasıdır. Kanca noktası: Kızın o an senin varlığından memnun olmasıdır. Kız kanca noktasına geldiyse yaptığın şeyden hoşlanmıştır ve büyük ihtimalle seninle tekrar görüşmek isteyecek demektir.

Kız senin orada olmandan memnun değilse, gene de seni dinler ama bir ayağı hala dışarıda olabilir, gözü gideceği yola bakıyor olabilir. Bu durumda yaptığın oyun başarısız olmuş demektir, bu kızla on dakika daha konuşmanın bir anlamı olmaz, kızdan numara alsan da anlamsız olur.

Unutma ki sen kıza ona verdiğin şansı değerlendirmesi için bir şans veriyorsun, onu iknaya çalışmıyorsun. Şansını değerlendirmemekte ısrar ediyorsa bırak değerlendirmesin. Ben genelde bu tarz kızlarla karşılıklı konuşma yapsam bile numara istemem. Çünkü numara alsam da bir sonuç gelmeyeceğini bilirim.

Daygame’in son aşaması: Bu aşamada kızlara direktif verdiğin bir dili kullanmanı tavsiye ederim. Yani “tamam telefonunu ver / telefonunu yaz”, “hafta sonu görüşüyoruz” gibi bir dilden bahsediyorum. Bu noktada tereddüt eden oyuncu şansını düşürür. Zaten kızın ona telefonunu vereceğini düşünen adam telefonu kızdan rahat bir şekilde ister ve kazanır. Unutma sen isterken tereddüt edersen kız da verirken tereddüt eder.

Bu aşamalarda zamanla geliştireceğin birçok ince ayar vardır. Mesela “hafta sonu kahve içelim mi?” demek yerine “Ee kahveden haber ver ne zaman içiyoruz?” demelisin. Bunu dediğimde kızlar önce yüzüme bakıyorlar. Kurduğum iddialı cümle ile yüzüm arasında bir uyumsuzluk var mı diye bakıyor. Henüz tanıştığı bir adam bu iddialı cümleyle blöf mü yapıyor diye kontrol ediyorlar. Oyun pokere benziyor bu anlamda. En sevdiğim daygame oyuncularından biri olan Todd Valentine eski bir poker oyuncusu. Oyunun pokerle bazı benzerlikleri şunlar: Mesela kızın seninle konuşacağını farz ederek konuşmaya başlamazsan şansın düşer, pokerde de oyuncu elini dolu göstermelidir. Telefon istiyorsan  da %100 emin görünsen iyi olur, %80 değil. Pokerde de tereddüt kendini rakibine karşı ele vermek demektir. Bu aşamada da çok fazla ayrıntı ve nedenler var. Bunları kadınlarla tanışma rehberi setinde anlattım.

Daygame’in sana kazandıracağı dolaylı faydalar

Şimdi daygame’in sana kazandıracağı dolaylı faydalardan bahsetmek istiyorum. Bunları bilmek eğer o gün hiç güzel bir kızla tanışmadıysan yaptıklarının boşa gitmediğini bilmek açısından önemli. Şahsen ben numara alamadığım zamanlarda da eve normalde döndüğümden daha mutlu dönüyorum.

Birincisi, daygame genel iletişimi becerisini geliştiriyor ve girişkenliği arttırıyor. Sosyal ortamında ve diğer ortamlardaki karşılaştığın insanlarla iletişim kurmak her zamankinden çok daha kolay olmaya başlıyor.

Hayatta kendine güvenmek zorunda olduğunun farkına varmana yardımcı oluyor. Çünkü kendine güvenerek gidip konuştuğun kızların sevgilin olduklarında hayatına keyif ve güzellik getirdiğini, korkup poponun üstüne oturduğunda da hiçbir şey elde edemediğini, kimsenin sana bir şey vermediğini görüyorsun. Gerçekten kendine güvenmekten başka pek de bir alternatifinin olmadığını anlamanı sağlıyor.

Korkularının çoğunun yapay olduğunu ya da toplum tarafından yaratıldığını anlıyorsun. Özellikle korku ortamının çoğunun gençliğini yaşamamış mutsuz insanların sana da aynı mutsuzluğu aktarmasından ötürü olduğunu görüyorsun.

Her zaman dünyanın en mantıklı şeylerini yapmanın gerekli olmadığını anlıyorsun. O an mantıksız da görünse senden geldiği için bu davranışların değerli olduğunu anlayabiliyorsun.

Başkaları ne düşünür diye değil kendi isteğin için hareket etmeyi öğreniyorsun. Başkalarına kalsa sana biçtikleri değerin sadece bir piyon kadar önemsiz olacak olduğunu fark edebiliyorsun.

Bunun yanında daygame sana olumsuz duyguya rağmen harekete geçmeyi, sana bu dünyada düşündüklerin kadar değil yaptıkların kadar var olduğunu hatırlatma açısından çok şey anlatır. Bana bakmaz dediğin kızlar sana bakarlar şok olursun, bu düşüncende bir hata olduğunu öğrenirsin. Güzel bir günde sokakta gezerken, havaya doğru konuşarak mutlu ve şarkı söyleyerek gezebilirsin.

Ben neden hala daygame yapıyorum ?

Son olarak bundan biraz bahsedeyim. Ben daygame’e neden başladım ve neden hala devam ediyorum. Benim hayatımda da daygame birçok insanda olduğu gibi neden hayatımın belli bir döneminde yaptığım bir şey olarak tarihin tozlu sayfalarında kalmadı? Bunun sebebi belli aralıklarla tanıştığım yeni ve güzel kızlardı. “Lan bu bana bakmaz!” dediğim birçok kızla beraber oldum. Bu yüzden yazımın başında daygame’in tanımı olarak “beni heyecanlandıran kızlarla beraber olma sanatı” ifadesini kullanmıştım.

Ben gençlik yıllarımda daygame’e başlarken gerçekten utangaç bir çocuktum. Genel seviyedeki iletişimde dahi problem yaşayabiliyordum. Bu durumda bir gençken daygame’in bir performans sergilemekten ibaret olduğunu fark ettim. Yani daygame bu yönüyle bana şunu söylüyordu: “geçmişte silik biri olmanın önemi yok. 5 dakika güzel bir şekilde konuşursan kızın numarasını alabilirsin.”

Nihayetinde kızlarla tanışmak için birçok yöntem var. Daygame de onlardan biri. Burada kişisel tercihler işin içine giriyor. Ben biraz daha olağanın dışında yolları seçmeyi sevdiğim için daygame’i tercih ettim. Şunun da farkında olun, kızlarla tanışmak için size gece oyunu yapın tavsiyesi verenlerin çoğu gece oyunu yapmıyorlar. Sizi bu pahalı, uyku düzeninizi bozan, alkolle iç içe olan sağlıksız ve Türkiye’de damsız girilebilen uygun mekan bulmanın zor olduğu oyun stiline yönlendiriyorlar çünkü kafalarında “kızlarla barda/gece kulübünde tanışılır” gibi bir bilgi kalmış. En son 5 sene önce bir gece kulübünün önünden geçmiş olmaları bu bilgiyi size aktarmalarına engel olmuyor.

Daygame ile alakalı çarpık algı

Daygame ile ilgili zaman zaman çeşitli çarpık algılar dillendirilebiliyor. Bunu ünlü daygame oyuncusu Tom Torero’nun intihar haberinde okumuştum. Haberi yapan havuz medya sitesi şöyle yazmıştı: “sokakta kadınları hedef alıyorlar”.

Sanki daygame oyuncusunun elinde silah varmış ve birini hedef alıyormuş, kızları manipüle edip ağına düşürüyormuş gibi. Yani daygame öyle bir şey değil. Eğer öyle olsaydı aslında tüm iletişim türlerinin birer manipülasyon sayılması gerekirdi. Bu insanlar sanıyorlar ki ezbere birkaç tane manipüle edici tavlama cümlesi var ve üstelik karşı taraftaki kız da bu cümleleri yiyecek kadar aptal, böylelikle bunlar kolaylıkla işe yarıyor ve kızı yatağa atabiliyorsunuz.

Daygame konuşmada inisiyatifi alma ve doğal muhabbet etme becerisi üzerine kuruludur. İçinde kimseyi kandırmak yoktur. Size daygame’den daha garip ve manipüle edici olan şeyi söyleyeyim: Bu günümüzde çok yaygın olarak kullanılıyor, evet sosyal medya tanışmaları. Birincisi sosyal medya tanışmaları manipülasyona çok açıktır, senin olmayan şeyleri sosyal medya hesabına koyarak seninmiş süsü verebilirsin, gerçekte olduğundan farklı bir imaj çizebilirsin, kendini orada her şekilde farklı göstermek çok kolaydır. İkincisi olarakta hayatında hiç iki gözünle görmediğin birine yürümek ise sosyal medya tanışmalarını garip sınıfına sokar.

Böyle sağlıksız bir yöntem toplumun doğalı ve konfor alanı olmuş durumda. Feministlere göre internette bin tane kıza aynı mesajı kopyala yapıştır olarak göndermeniz sorun değil ama sokakta aynı şeyi birkaç kıza söyleyince kızları hedef alıp manipülasyon yapmış oluyorsunuz.

Bu çarpık algının desteklenmesinin nedeni sosyal medya tanışmalarının ağırlıklı olarak kadınların avantajına çalışmasıdır. Kadınların bu ortamda elleri daha güçlü. Kadını karşı cinste değerli kılan şey görseldir, görseli bu ortamlarda geniş erkek kitlesine çok kolay bir şekilde pazarlayabilirsiniz.

Bunun yanında daygame ile ilgili topluma korku pompalayan insanların ortak bir özelliği de çoğunun mutsuz olması ve kendinden farklı şeyler yapanlara saldıran insanlar olmaları. Bir kız görünce gidip konuşulabilir. Ve böylesi internetten tanışmaktan daha sağlıklıdır. O an konuşmayıp internetten o kızın izini sürmek ise sağlıklı değildir.

Daygame ile ilgili konuşulacak çok şey var, bu benim özel ilgi alanım olduğu için fazla detayına inebildim, gerçekten çok fazla detay var. Bana göre daygame her zaman kızlarla tanışmaktan fazlası ve bir erkeğin kendi korkularından kurtulmasını ifade ediyor. Bu konuda life game üzerine Mahmut abiyle bir yayın yapmayı düşünüyorduk, bu yazı beğenilirse ve yeterince istek gelirse onu da yapabiliriz.

Yazar: Secret / CentilmenKulübü