Bazen yukarıya çıkmak için dibe vurmak gerek

Tabii siz illa dibe vurucam diye uğraşmayın ama benim hikayemde olduğu gibi kafanıza bir şeyler dank etmeden bir yerlerde kırmızı hap olduğunun (veya olması gerektiğinin) farkına varamıyorsunuz. Daha önceki yazılarımızın yorumlarında bir arkadaş betalıktan kırmızı hap felsefesine geçiş hikayeleri okuyarak benzer süreçten geçen kişileri görmek istediğini belirtmişti. Ben kendi hikayemle başlayayım. Biraz uzun olacak, affola.

Lafı uzatmadan, kırmızı hap öncesi durumumla ilgili biraz bilgi vereyim ki nereden geldiğim anlaşılsın. Lisede ve üniversitede çok başarılı bir öğrenciydim. Hani Mahmut Abi liselilere diyor ya “16-19 yaş arası derslere yoğunlaşın, ekmeğini yıllarca yersiniz” diye. Bunu Mahmut Abi’yi daha tanımadan önce zaten yapıyordum. Üniversite sınavında kendi alanımda Türkiye 300.sü oldum, üniversiteyi de rekor sayılabilecek bir ortalama ile bitirdim, üniversite genelinde dereceye girdim, hatta okul bittikten sonra 1 sene içerisinde gayet de güzel ve prestijli bir iş sahibi olarak akademik dünyaya adım attım. Kısacası kızlara karşı statümü artıracak her şeyi tam zamanında yapmıştım. Bunları kendimi övmek için söylemiyorum, yanlış anlamayın. Sadece bu özelliklere rağmen az sonraki rezalete engel olamadığını belirtmek için anlatıyorum. Neyse, bu kadar başarının içinde bilin bakalım ne eksikti?

Evet, bildiniz. Hatun eksikti.

Normalde bu sitede hep verdiğimiz “sosyal hiyerarşide yukarıya tırmanıp kadın skalanızı genişletin” tavsiyesini yıllarca harfiyen ve disiplinli bir şekilde uygulamama rağmen 23 yaşına kadar elime kız eli değmemişti. Deyim olarak söylemiyorum, cidden değmemişti. Bir kızla bırak sevişmeyi el ele bile tutuşmamıştım, öpüşmemiştim. Üniversitede 4 seneyi sap olarak geçirmiştim. O kadar akademik başarı, sonrasındaki kariyer başarısı vs. hiçbir boka yaramamıştı. Niye? Çünkü çekingendim, çünkü dünyanın en basit şeyi olan bir kızdan ret yeme korkusu beni bitiriyordu, çünkü benim gibi yiyen içen sıçan bir kızı beğensem bile gidip yürüyecek cesaretim yoktu. Uzaktan platonik aşklar geçirmekle yetiniyordum. Ha bak şunu unuttum, azıcık güzel bir kız görsem anında oneitis olup aylarca onunla sevgili olma hayalleri kuruyordum! Ve işin kötüsü kız çoğu zaman benim adımı bile bilmiyordu.

Kısacası işler kesat bile değildi, çünkü iş yoktu amk. Buna da bahanem hazırdı tabi. “Boyum kısa, tipim yok, yeterince zengin değilim, kızların götü kalkık, değerimi kariyerim ilerleyince anlarlar” gibi mavi hap avuntuları ile günler günleri kovaladı. Bu arada hiç mi kızla tanışmadım? Elbette tanıştım, ama niyeyse tanıştığım her kız daha tanıştıktan 1 gün sonra beni friendzone çukuruna atıyor, arkamdan da sanki teselli ödülü verir gibi “çok efendi bir çocuk yaa” diye bahsediyordu. Cidden de öyleydi, benden kızlara hiçbir zarar (!) gelmezdi.

Bu arada bir anektod vereyim. Lisede değişim projesi vasıtasıyla Avrupa’da bir okulu ziyarete gitmiştik. Gittiğimiz şehirde aynı dairede ben ve yanımdaki bir arkadaşım (erkek), toplamda 5 polonyalı ve 4 italyan kızla aynı odada kalmıştık. 17 yaşında ergenken rüya gibi geliyor değil mi? Hatta Polonyalı bir kız vardı ki sarışın mavi gözlü bir ahu. Ve en cana yakın konuşanı da oydu. Benle sürekli muhabbet açıyor (dil bölümündeyiz tabii ingilizcemiz iyi), Türkiye’de erkekler nasıl kızlardan hoşlanır, hiç bir kızla öpüştün mü vs gibi davetkar sorular soruyordu. Ben de içtenlikle bu soruları yanıtlamıştım, tabii elim boş dönerek (ya da dolu dönerek mi demeliyim?). Dönüşten sonra benim arkadaşa attığı mailde (o zaman whatsapp olmadığı ve msn’e de sürekli girmediğimiz için mail adreslerini almıştık) aynen şöyle demiş: “Arkadaşın çok utangaçtı ya, sanki rahip gibi.” Ne rahibi amk ne rahibi, o mavi hap kafasıyla adaylığımı koysam papa bile olurdum.

Lafı uzatmadan beni ayıktıran olaya gelelim. Üniversite bittikten yaklaşık 9 ay sonra yüksek lisans sınavına girdim. Sınav ülkenin en iyi üniversitelerinden birindeydi. Sınav günü geldi çattı, salonda yerimi alıp sınavı beklemeye başladım. İşte o sırada içeriye mavi gözlü bir afet girdi (bana göre hb 8.5) ve kafamda şu şarkı çalmaya başladı.

Resmen büyülenmiştim, ama bu kız bana bakar mıydı ki? Tabii o gün bakmadı. Ama ertesi gün hayatımda hiç olmayan bir şey oldu! Sözlü sınav için yine aynı salonun önünde beklerken yanıma gelip benimle konuşmaya başladı ve benim ilginç birine benzediğimi söyleyip tanışmak istedi. Tabii ben şok ben iptal. Hayatımda ilk defa bir kız gelip açıkça benimle tanışmak istediğini söylüyordu. Ne yapacağımı bilemedim, elim ayağıma dolaşmıştı. Normalde kızın beni siklememesi lazımdı, nasıl oldu lan bu? Acaba kız ladyboy muydu?

Sözlü sınav öncesi ayak üstü 15-20 dk sohbet ettik. Sesimden heyecanımı çok belli ediyordum, vücut dilim hep kıza dönüktü. İlk tanışma için ne kadar muhtaç beta sinyali varsa veriyordum, kıza adeta “Sen benim gibi garibanla nasıl oldu da tanışmak istedin?” diyordum. Ama kızın da ilgisi belliydi, gözleri parlayarak ve canlı bir sesle konuşuyor, güzel sorularla sohbeti yönlendiriyordu. Ve bilin bakalım bu arada heyecandan neyi unuttum?

Numara almayı unuttum amk. Kızın numarasını almadan sözlü sınava girdim, çıktım.  Çıktığımda da kız ortada yoktu. Ertesi gün sınavı da kazandığımı öğrendim ama aklım hala kızdaydı tabii. Allah’tan tanışırken adını öğrenmiştim ve adı çok kullanılan bir ad olmadığından sosyal medyada yapacağım arama işime yarayabilirdi.

Memlekete döndüğümde içim içimi yiyordu. Nasıl unuturdum o lanet olası numarayı? Kendime kızıp durmak yerine ben de hayatımda ilk defa bir kıza karşı harekete geçmeye karar verdim. Ne yapıp edip ona tekrar ulaşmalı, o ilgisini ilişkiye götürecek kıvama getirmeliydim. Evet gerizekalıydım çünkü daha dün tanıştığım kızla şu anda evlilik hayalleri kurmaya başlamıştım bile. Kızın nasıl bir karakteri var, belki tanıyınca soğurum vs. gibi ihtimaller aklıma gelmiyordu, ancak onun gibi bir melekle (!) hayatımı birleştirebilirdim.

Sınava girdiğim okuldan sınav öncesi adaylara gönderilen bilgilendirme mailindeki mail adreslerine bakmaya başladım. Kızın zaten adını bildiğim için soyadıyla mail almış olması işimi iyice kolaylaştıracaktı. Mailini bulup Facebook’tan arattırdım ve beni bir ay önce mest eden mavi gözlerle karşılaştım.

Bu sırada içimi bir kurt kemiriyor tabii. Kıza mesaj atarsam yanlış anlar mı? Beni sapık zanneder mi? Ya benimle konuşma istemezse? Gördüğünüz gibi mavi hap kafasının bir ürünü olan ve kıza yürümeden önce “ya sıçar batırırsam” korkusuyla ortaya çıkan aşırı analiz bölümünü adım adım gerçekleştiriyordum. Halbuki mesajı at gitsin kıza işte cevap verirse verir, vermezse de kendi bilir. Ama daha kızı gördüğüm dakika oneitis yaptığım için, hele bir de kız hayatımda ilk defa gelip benimle tanışmak isteyen bir kız olduğundan duble oneitis yaptığım için kızı ödül, kendimi de yarışmacı yerine koymuştum bile.

Mesajı atıp yine sınav öncesinde olduğu gibi gayet güzel bir cevap aldım. O gece Facebook üzerinden de ekledik birbirimizi. Gece saat 12 gibi online olmuştu. Kızın online olduğunu görünce bile elim ayağım titriyordu. Hem bir şeyler yazmak istiyordum, hem de kızın ilgisi yazarken kaybolur diye korkumdan elim klavyeye gitmiyordu. Tam bu sırada kız bir cevvallik daha yapıp kendisi yazdı ve merhaba faslından sonra şu soruyu sordu: “Ben de sınavı kazandım. Buralara tekrar ne zaman gelirsin? Senin bir şeyler içmek isterim.”

Kızın kendi gelip tanıştığı yetmezmiş gibi bir de beni dışarıya davet etmişti. Rüyada gibiydim, hayatımda ilk defa bu kadar güzel bir kız bu kadar kolay bir şekilde bana gelmişti. Tabii içimdeki mavi haplı çocuk durur mu? Hemen kıza o güne kadar tanıdığım hiçbir kıza benzemediğini, kendisiyle çok iyi anlaşacağımızı düşündüğümü, sanki gerçek bir insan değil de bir melekle konuştuğumu (höh amk abartımı sikiym) vs diyerek iltifat yağmuruna boğdum. Tabii o arada numarayı da aldık.

Ertesi gün yerimde duramıyordum. Sanki hayatım yeniden başlamış gibiydi. İlk defa kendimi bir ilişkiye bu kadar yakın hissediyordum. Hatta ilk çocuğumuza kız veya erkek olursa hangi adı vereceğimizi bile düşünmüştüm! Sonunda hayat beni de görmüştü, aradığım ruh eşim ayağıma gelmişti. Sürekli romantik aşk şarkıları dinliyordum. Tabii bunlardan kızın haberi yok.

Numarayı aldığım için bir mavi haplı çocuğa yakışan şekilde ertesi akşam  kıza ondan hoşlandığımı söyleyen bir mesaj attım. Tabii devamında da çok duygusal, ona aşkımı anlatan bir şiir eklemeyi ihmal etmedim. Onun da benden bu hamleyi beklediğine emindim. Sonuçta o kadar ilgi göstermişti, hem benden hoşlanmasa, sevgili olmak istemese niye bu kadar ilgi gösterecekti ki? O anda hiç beklemediğim bir şey oldu ve kafamdan aşağı kaynar suyu döken şu mesaj geldi:

“Hislerini anlıyorum ama şu anda konuşmak için erken. Sonra görüşelim.”

Yazdığım destana iki cümlelik cevap geldi. Bir günlüğüne çıktığım bulutlardan tekrar yeryüzüne indim. Ama bu cevabı da mavi hap kafasıyla rasyonalize etmem kolay oldu. Sonuçta o güzel bir kızdı, naz yapmak hakkıydı. Hem çok uğraşmadan güzel bir kız elde edilir miydi? Kolay değildi, o benim çocuklarımın anası olacaktı, hayatımın aşkıydı. Çabalamam lazımdı.

Aradan geçen iki haftada kızdan ne tek bir kelime mesaj ne de arama geldi. O ilgisi tavan yapmış kız sanki hayalet olmuştu. Bu sürenin ardından ben ona mesaj atıp tekrar nabız yoklamak istedim. Aslında nabız yoklama falan değildi. Yaptığım şeyin muhtaç bir zihniyetle kıza yavru köpek gibi bakarak beni sevsene demekten farkı yoktu. Ama mesajım yine 1-2 cümlelik bir mesajla ağzıma tıkılmıştı. Bu elektrik düğmesini açıp kapar gibi yaşanan ani değişimden ötürü moralim bozuldu. Tabii o anda farkında değildim ama kızı çoktan oneitis yapmıştım ve mutluluğum kızın elindeydi. Tek mesajıyla beni elde edebileceğini biliyordu; bu kadar parmağında oynattığı erkeğe niye ilgi duysun ki?

Ben ise hala kızın aşkımın büyüklüğünü (!) yeterince anlamadığını düşünüyor ve mavi haplı kimliğime yakışır şekilde ara sıra sevgi dolu aşk mesajlarıma devam ediyordum. Ben her gün mesela 10 mesaj atıyordum, kızdan 1 tane cevap gelse mutlu oluyordum. Bu olay 1 ay kadar devam etti. Ve sonra bir gün kız yine beni şaşırtan bir hamle yaparak gün içinde ilk mesajı kendisi attı. Dediğine göre benim söylediğim şeyler hoşuna gitmişti ama o anda ne diyeceğini bilememişti. Ama sonradan bana bir şans (!) vermeyi düşünmüştü. Bu yüzden de beni tanımak istiyordu.

Tabii burada mavi hap kafası yine devredeydi. Sonunda kız benim çabamı ve onu ne kadar sevdiğimi görmüştü. Bu kadarcık naz elbet hakkıydı, ben de bu sürede kendimi ona çok iyi tanıtacak, ne kadar zararsız bir adam olduğumu gösterecek ve böylelikle kızı kapacaktım. Bana şans verdiği için ne kadar şanslıydım!

Bundan sonraki 1 ay boyunca kızla tabiri caizse gece gündüz konuştuk. Her gün saatlerce mesajlaşıyordum, her derdini dinliyordum. Sürekli olarak yanına gelirsem yapacağım romantik hareketlerden bahsediyordum. Kendimi buluşacağımız o ilk güne o kadar odaklamıştım ki dışarıdan gören biri o gün Oscar ödül törenine çıkacağımı zannedebilirdi. Neredeyse her gece sabah ezanına kadar konuşup 2 saatlik uykuyla işe gidiyordum. Bunlardan da hiç rahatsızlık duymuyordum tabii, o benim yanımda olsa yeterdi. Ama o mesela gece geç yattığı için ertesi gün günaydın mesajıma öğleden sonra dönmekte herhangi bir sorun görmüyordu, akşamlar işi yoksa telefonda benimle konuşuyordu. Ben tüm vaktimi ona göre ayarlarken, o diğer işlerden ve insanlardan kalan vaktini bana ayırıyordu.

Derken o soğuma evresi kaçınılmaz olarak geldi. Ağustos ayında kız 1 hafta boyunca tatile gideceğini söyledi. İçimden bir ses bunun kötü bir sinyal olduğunu söylese de onun artık aşkımı gördüğü için tatil yerinde diğer erkeklere bakmayacağından emindim. Fakat tatile gittiği ilk günden itibaren telefon konuşmalarımıza vakit ayıramaz olmuştu. Eskiden en geç 1 saat içinde mesajlarıma dönen kız, şimdi sahilde uyuya kaldım vs. diyerek  bir gün sonra nezaketen cevap atıyordu. Aramalarıma da dönmediğini söylememe gerek yok sanırım. Tatil dönüşü benim de sabrım taşmıştı. Sanki kızın sevgilisi gibi ona ültimatom vermeye kalktım, böyle saygısızca mesajlarıma geç cevap verirse bunu çekmeyeceğimi söyledim (allahına gurban, erkekkkk). O anda kız ikinci defa başımda aşağı kaynar suyu döken cümleleri kurdu:

“Ben böyle konuşmaktan sıkıldım. Sevgili değiliz ama sevgili gibi davranıyoruz. Böyle bir şey bana göre değil. Artık ısrar etme lütfen, konuşmak istemiyorum. Her gün görüşmek zorunda değiliz.”

Hiçbir şey diyemedim. Yine tam oldu derken bozulmuştu. Kız haklıydı, sevgili değildik ama ben sevgiliyiz gibi kızdan hiçbir karşılık almadan ilgimi bedavaya veriyordum. Resmen erkeğin orospusu olmuştum, seks, öpüşme, yiyişme olmadan, hatta kızdan romantik bir söz bile duymadan kıza bedavadan ilgi dağıtmıştım. Hiçbir gizemim kalmamıştı, kızın avucundaydım. Beni başta değerli bir erkek olarak görüp ilk adımları atsa da çok kolay elde ettiği için artık bıkmıştı.

O kadar üzüldüm ki hiçbir cevap yazmadım yukarıdaki mesaja. Bütün yaşam enerjim yine düştü, kız tek hareketiyle bütün mutluluğumu alıp götürüyordu ve buna bir şey yapamamak benim içimi yiyip bitiriyordu. Benim karşımda bu kadar güç sahibi olması ilk kırmızı hap uyanışıma sebep olsa da teorik bilgiden yoksun olduğum için bunu lehime çeviremedim, sadece üzülmekle yetindim.

Aradan üç hafta daha geçti. Yüksek lisansa kayıt yaptırmak için okula gitmem gerekiyordu. Okula geleceğim günü kendi de biliyordu, çünkü o gün buluşup bir şeyler içmek için sözleşmiştik. Ama o son mesajdan sonra buluşma için tekrar mesaj atmak gururuma dokunuyordu. Belki de farkında olmadan ilk defa irade gösterip kıza olan ilgimi bu kadar geri çekmeyi başarmıştım. O mesajı atmayacaktım, gerekirse de gittiğimde onunla görüşmeyecektim. Farkında olmadan ilk defa kırmızı haplı bir davranış sergileyecektim ki kız ilgimin kaybolduğunu görüp tekrar oltayı atana dek…

Mesai saatleri içinde kayıt işini bitirebilmek için biletimi çok erken bir saate almıştım, o yüzden saat sabah 4’te kalktım. Evden çıkarken telefonu aldığım sırada kızdan ilk defa ben yazmadan bir mesaj geldiğini gördüm: “Eğer bugün görüşeceksek haber ver, ona göre işlerimi ayarlarım.” Az önceki “mesaj atmayacağım, görüşmeyeceğim” kararlılığı anında yok oldu, kızdan gelen ufacık bir ışıkla tekrar yelkenleri suya indirdim. “Az sonra uçağa binip geleceğim, indiğimde ararım.”

İndiğimde saat 9 civarıydı, hemen telefona sarılıp aradım. Sesi o ilk günlerdeki gibi neşeliydi. Üçüncü defa bitti derken beni tekrar kendine bağlıyordu, bu kez kesin oldu diye sevinçten havalara uçtum. Aynı hatayı yine yapıyordum, kız bir adım atar atmaz ben koşa koşa 10 adımla cevap veriyordum. Mavi haplı olduğumu söylemiştim değil mi?

Buluşma yerinde beni 45 dakika bekletse de buna değen bir gece oldu. Akşam üzeri 4’ten gece 12’ye kadar takıldık. Önce yemek yiyip sonra normalde içki içmediğimden hiç tarzım olmasa da bar tarzında canlı müzik yapan bir yere gittik. Gece boyunca kız bütün ilgi sinyallerini gösteriyordu. El şakaları, bana dönük vücut dili, hafif kafası güzel olunca sarılmalar vs. Ben bu iş oldu havasında biraz daha özgüvenli hareket etsem de hala kızın beni yanlış anlayacağını (!) düşündüğüm için penaltı yaptırmaktan çekinen stoper gibi ileri derece fiziksel temaslardan kaçınıyordum. Bu arada da kıza iltifat etmekten, romantik sözler söylemekten geri durmuyordum. Kız ise sürekli olarak beni tanıması gerektiğinden bahsediyordu, “üç ay oldu artık tanı amk” diyemediğim için sadık bir aşık (!) olarak beklemekten gocunmayacağımı söylüyordum.

Gece biterken kızı evine bırakmadan ve gece boyunca gördüğüm ilgiden de cesaret alarak dudaklarına kısa süreli ama baya ateşli bir öpücük kondurdum. Muhtemelen o güne kadar sergilediğim çekingen beta hareketlerden ötürü kız da böyle bir hamleyi benden beklemiyordu. Öpücükten sonra tepkisini ölçmek için yüzüne baktım, ufak bir gülümsemeyle birlikte görüşürüz deyip evine gitti.

Şimdi buraya kadar her şey gayet güzel gidiyor değil mi? İşte mavi haplı bir adam şu ortamı bile bozmakta ustadır. Ben de o gece bir arkadaşımın evinde kalacaktım, eve döner dönmez kıza 4-5 tane aşk şiiri attım. Daha 20 gün önce kızdan siktiri yiyen ben değilmişim gibi ilk ilgi kırıntısında gene tüm ilgimi bedava dağıtmaya başlamıştım. Bununla da kalmadım, uçak biletimi ertesi gün dönüş şeklinde almama rağmen biletin tarihini değiştirip bir sonraki güne alarak kızla bir gün daha yüz yüze görüşmek istedim.

Ve bilin bakalım ne oldu? Dün sarılan, öpünce gülümseyen, feminenliğin dibine vuran kız ertesi gün buluşma teklifini “işim var” diyerek biraz soğuk bir tonda reddetti. “Senin için burada kaldım” (iyi bok yedin amk salağı) dememe rağmen sadece “kusura bakma” demekle yetindi.

Bana gene depresyon. “Ulan tam bağladık derken gene niye soğudu bu kız?” diye baştan beri mavi haplı hareketlerimi analiz etmek yerine kızın bana üçüncü kez feyk atmasına yine muhtaç bir hareketle karşılık verdim ve aynı gün akşam bir mesajla “Ne oldu niye soğuksun? Dün o kadar sarıldık öpüştük” gibisinden hesap sordum. Kızdan gelen cevap ise ibretlikti: “Ben arkadaşlarıma da sarılıyorum, onlarla da öpüşüyorum. Güzel bir gece geçirdik hepsi bu.”

Kabullenmek istemesem de bir kez daha duvara tosladığımı anlayıp memlekete geri döndüm. Okulun başlamasına yaklaşık 2 hafta vardı, bu arada belki mesajlarımda onu ne kadar sevdiğimi belli edersem okul döneminde yine bana dönme şansı vardı. Nah vardı amk. Kız bu kez mesajlarıma hiç cevap vermedi. Size abartı gelecek ama her gün attığım mesajlara rağmen haftada 1 kez 2-3 cümlelik cevap almama rağmen hala ısrarla yazmaya devam ediyordum. Rollo Tomassi oneitis kavramını bende keşfetmiş olabilir. Ben bunun verdiği sinirle kızla artık kavga edecek noktaya geldim. Tıpkı bir betaya yakışır bir şekilde kız istemeden verdiğim ilgiye karşılık olarak kızdan gelmeyen ilgi için hesap soruyordum. Kafamdaki gizli anlaşmaya kız uymak zorundaymış gibi davranıyordum. Kız ise bu kavgada daha önce hiç duymadığım ve beni daha sonra çok düşündürecek şu cümleyi kurdu: “Kız gibi trip atmandan bıktım.”

Şimdi düşününce diyorum ki az bile söylemiş. “Kendi gel amk karı kılıklısı” dese yeriymiş.

Okula gidip ilk derste görüştüğümüzde ise o büyük yıkımı yaşadım ve beni kırmızı hapa götüren süreç başladı. Derste karşılaştık, kız benden daha soğumuş gibi görünüyordu. Hayatımda ilk defa birinin bana “tiksinerek” baktığına şahit oluyordum. Evet, kız sanki anasını babasını öldürüp tüm malına mülküne haksız şekilde el koymuşum gibi bakıyordu. Kısa sarı saçlı CHP’li teyzelerin Erdoğan’a baktığı gibi bakıyordu bana. Nasıl anlatacağımı bilemiyorum, yüzünde tiksinti ve acımayla karışık bir ifade vardı.

Çaktırmadan dersi dinlemeye devam etsem de odaklanamıyordum. Çok fena duygusal darbe yemiştim. Bunun üzerine ise bana esas darbeyi vuran şeyi gördüm. Kız ders yaptığımız odadaki dikdörtgen masada (derse giren 5 kişi vardı) tam karşımda oturuyordu, telefonu önündeydi. Telefonu çalarken ekranda “sevgilim” yazdığını gördüm, dünyam başıma yıkıldı. O güzel geceden sonra ani dönüşü ve bana hakarete varan ifadeleri muhtemelen diğer adamın devreye girmesiyle alakalıydı. Taşlar şimdi yerine oturmuştu. Üstelik bana 3-4 ay boyunca tanımaktan bahsederken, muhtemelen daha 1-2 hafta görüştüğü bir adamla sevgili olmuştu; çünkü daha önce böyle biri olsa o gece benimle o şekilde konuşmazdı. Benim bütün ilgim, harcadığım zaman ve duygusal yatırımım ise tek seferde çöpe atılmıştı.

Abartı gelecek belki size, ama o anda yaşadığım hisleri kelimelere dökemem. Gözlerim doldu, ağlamak üzereydim. Etrafımdaki sesleri resmen duyamıyordum, her şey uğultu gibi geliyordu. Daha fazla dayanamayınca hocadan özür dileyip dışarıya çıktım, elimi yüzümü yıkayıp  kendime gelmeye çalıştım. Tekrar derse dönsem de öğleden sonraki derse girmedim. Bir kahve alıp kampüsün sakin bir köşesinde yaklaşık 2 saat boyunca tek başıma oturdum ve düşündüm: Ben nerede hata yapmıştım?

Zoruma giden aslında kızın benle sevgili olmaması da değildi. O kadar umut verildikten sonra her seferinde göt gibi bırakılmak, “seni tanımam lazım” diye oyalandıktan sonra muhtemelen daha yeni tanıştığı adamla sevgili olması falan derken kendimi çiftlik bank tarafından kandırılmış gibi hissediyordum. Bir erkeğe göre aşırı duygusal ve mavi haplı olsam da karakter olarak en kötü durumlar karşısında bile rasyonel düşünebilirdim. Ben de öyle yaptım ve duygularımdan bağımsız olarak kızın beni bir böcek gibi görmesine neden olacak hareketler zincirini analiz etmeye başladım.

İşte kırmızı hapla tanışma hikayem de böyle başladı. Önce internette İngilizceyi de iyi bilmemin avantajıyla yaptığım “dating” araştırmalarında david deangelo’nun double your dating kitabıyla karşılaştım. Normalde kırmızı haptan çok pua odaklı bir kitap olsa da david deangelo’un kitabın başında kadın doğasına dair yaptığı analizler bu kızla yaşadığım süreçte benim niye bu duruma düştüğümü çok iyi özetliyordu. Bundan sonra ise bir kaynaktan diğerine atlayarak 3-4 aylık zaman içerisinde Rollo Tomasi, reddit’deki the red pill sayfası vs gibi onlarca kaynakla tanışarak her geçen gün oyunumu geliştirdim, hala da geliştirmeye devam ediyorum. En son da buraya geldim işte.

Peki kırmızı hap bana ne kattı? Bana kattığı tek şey sevişme sayımın artması değil. Bana en büyük katkısı oneitis belasından kurtulmak. Artık hoşuma giden hiçbir kızı kafamda tanrıça yapıp siktir edilene kadar peşinde koşmuyorum. Tabak çevirmeyi biliyorum. Herhangi bir kızla başarısız olursam en fazla “tüh lan sağlam hatundu kaçırdık” deyip hatalarımı analiz ederek bir dahaki sefere aynı şeyleri yapmamaya gayret ediyorum. İlişki ihtimalini hedef gibi algılamadan kadınlarla zevk aldığım için takılıp “hoşuma giderse neden olmasın?” kafasıyla hayatımı sürdürüyorum.

Kırmızı haptan önce elime kız eli değmemişken kırmızı hapla tanıştıktan sonra yaklaşık 6.5 yıllık sürede 9-10 kısalı uzunlu ilişki yaşadım (en uzunu 1 sene ve çoğunda betalaştırma çabalarına dayanamayıp ayrıldım), birkaç ufak kaçamak oldu ve şu anda hatırlayamadığım kadar çok kıza yürüyerek deneyimler elde ettim. Kimi beni reddetti, kimini ben hata edip kaçırdım, kimi delinin teki çıktı hoşuma gitse bile bırakmak zorunda kaldım, kimiyle karşılıklı anlaşarak ayrıldık vs. Aradaki değişim muazzam. Yukarıda da dediğim gibi sırf şu oneitis saçmalığını yenmek bile kırmızı hapı tek başına muhteşem bir felsefe yapıyor.

Bu arada hikayedeki kıza ne mi oldu? O günden sonra geçen 6 yılda 1-2 defa yokladı, ama bu sefer kapı duvar olduğundan istediğini alamadı. Maymun geç de olsa gözünü açıyormuş.

Share this...
Share on FacebookShare on Google+Tweet about this on TwitterShare on LinkedIn

Author: Çevirmen Hoca

Sitenin anti-feminist ve gözlemci abisi, kardeşi.

209
Leave a Reply

Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz.

avatar
53 Comment threads
156 Thread replies
2 Followers
 
Most reacted comment
Hottest comment thread
72 Comment authors
CRO003XdsxdkanadskieGrifithEmre Recent comment authors
  Subscribe  
Notify of
Muzahfer
Guest
Muzahfer

Past authoringde bir kağıda yazın diyordu kardeş

Driver
Guest
Driver

Hocam, inan zor okudum ama burada neredeyse herkes bu yollardan az buçuk geçti ve benzer şeyleri yaşamıştır.

Herkes böyle bir dibe vurdu da kafaya dank etti, bana kalırsa bu aşamadan geçmek birçok erkek için zorunluluk gibi bir şey.

Yalnız okurken düşündüm karşındaki kız dahi böyle davransa o kızı en fazla sadece sikersin, belki onu bile yapmak istemezsin.

RebelRebel
Guest
RebelRebel

Elinize saglik, harika bir ozelestiri. Eminim buralari takip eden herkes kendinden bir parca birseyler bulmustur yazida. Kizdan intikam almaya calismamaniz da cok dogru bir davranis. Aslinda intikam almaya calismadigimiz ve kapiyi cekip gittigimiz zaman gercek intikami almis oluyoruz. Siz bir disiye bagirip cagirirsaniz, laf sokusturursaniz, hakli olarak bile olsa uste cikarsaniz onun kendini rahatlatma mekanizmasi devreye giriyor. “O da hayvanin tekiydi” diyip kendini (kendince) hakli cikarip isin icinden siyriliyor. 1.5 sene beraber oldugum kiz arkadasimin beni aldattiginin sinyallerini aldigim an benden bu kadar diyip sakince cekip gittim. Gercekler de ortaya cikti. Aglamaktan helak oldu, kendini paraladi. Hala pesimden kosar fakat… Read more »

insan
Guest
insan

” Bana en büyük katkısı oneitis belasından kurtulmak”. Benimde bu site ile tanışmam oneitis ile oldu. İlginçtir ki sitenin ilk yazısı : http://erkekadam.org/2017/03/24/en-buyuk-hata-o-cok-ozel-kadinin-pesinde-kosmak/

Kenzou
Guest
Kenzou

Bir şeyler anlatmak isterim, belki birilerine faydası olur 🙂 Benzer bir durum yaşamıştım ve benimki üstüne biraz da narsisist bir kızdı. (ultra kötüsünü yaşadım düşün :D) ve ucuz atlattım, hayatım boyunca kadınlar konusunda aldığım en büyük dersi verdi kız bana ve minnettarım gerçekten, başlarda ona çok kızsam ondan nefret etsem de kısa süre sonra bana ne büyük bir iyilik yaptığını anladım… Hikayenin çoğu kısmı yaşadıklarıma benziyor. (şiirler falan hariç, o neymiş lan o kadar da mavi haplı olmadık! :D) Ben genel anlamda iyi davrandım, iltifat ettim, bir dediğini iki yapmadım (velhasıl kelam hiçbir zaman sana aşığım, hayatımın anlamısın vb… de… Read more »

Kenzou
Guest
Kenzou

Ve ek olarak bir şey daha var unutmuşum. 8. Sexting yapıyor musunuz? Yapmayın! “Taciz” olarak adlandırılabilecek hiçbir şeyi yazılı olarak veya bir başkasının şahit olabileceği ortamlarda yapmayın, ağzınıza sıçarlar… Benim ucuz atlatmamı sağlayan şey de buydu aslında… Kızın o beni azdırmaya çalışan mesajları, telde konusurken mast yapıp bana hafiften belli etmeleri, falanları filanları… Bunlara hiçbir karşılık vermemiş ve beni suçlamak için kullanabileceği hiçbir kanıt bırakmamış olmam… Dikkat edin arkadaşlar, sonradan iş ciddiye biner, aranız bozulur ve size zarar vermek isteyen bir kız, çevresinden utanma kaygısı da yoksa geçmişte yazdıklarınızı çok güzel kullanır size karşı… Kendinizi bir anda “bu akşam sana… Read more »

Alphaisloading
Guest
Alphaisloading

O kadar da değil, hatun şayet yazdıklarına kendi de karşılık vermişse ve bunlar senin elindeyse hukuken delil sayılır.

Kenzou
Guest
Kenzou

Aslında anlatmak istediğim farklıydı 🙂 Tabi ki hatun karşılık veriyorsa problem yok ama YAZILI olması şart buna dikkat etmek lazım. Hatta ilk YAZILI mesajın her zaman hatundan olmasına dikkat etmek lazım. Eğer “Geliyorum oraya, seni çok fena sikecem” yazacaksanız, bu mesajdan önce hatunun “buraya gelip beni bir siksene” yazmış olması çok önemli. Üstü kapalı değil ALENEN yazmış olması iyidir. Yani hatun amım kaşınıyor ya yazdığında “bi kere sikeyim geçer?” yazmanız durumunda, şayet “ne diyorsun sen be hastayım ben!” yazarsa, mahkeme salonuna amının kaşınmasına sebep olan kronik rahatsızlığı açıklayan bir raporla gelir göt olursunuz demek istiyorum 🙂 Tamam komik bir örnek… Read more »

Alphaisloading
Guest
Alphaisloading

Yalnız diğer söylediklerine katılıyorum 2 yıl 3buçuk atmama sebep olan bir durum olmuştu, hatun yapıştı yakama, hastalıklı bir tip, bildiğin alenen elle falan taciz etmeye kalkıyor, evime kadar geldi birinde adresimi bulmuş nasıl bulmuşsa, almadım içeri tabii, sabrımı taşırdı sağlam bir tokat patlattım, başka bir kadınla beraber gelmiş yanında, ALLAH’tan kadın durumun vehametini anladı da, elimde bir garanti oldu ben de rahatladım.

Alphaisloading
Guest
Alphaisloading

Tokat atmamın sebebi sarılmaya falan kalktı, kafasını gözünü koyuyor vücuduma, o karambolde taciz etmeye falan da kalktı hatta malzemeyi sıktı benim, kendimi korumak için tokat attım, yoksa vurmazdım.

Kenzou
Guest
Kenzou

Aman hocam…

DARP… Yalan ederler vallahi, sakın bir daha yapma tekme tokat olayını 🙂 Gider bi darp raporu alır, uğraştırır da uğraştırır elim kırılsaydı da vurmasaydım dersin. Bu tarz durumlarda bence yapılabilecek en iyi şey sesli veya görüntülü delil almak.. Baktın kapının deliğinden bu gelmiş, kapıyı açmadan önce telefondan ses kaydını açıp cebine koyup öyle açsaydın keşke ama neyse atlatmışsın 🙂

Hukuk sistemi gerçekten çok facia bu konularda. Çok dikkat etmek lazım.

Alphaisloading
Guest
Alphaisloading

Aynen kardeşim, zor atlattık, aklımda bulunsun.

Myth
Guest
Myth

Madde 7 Hiyerarşi nin tepesinde olan adamların (büyük işadamları, siyasiler vb.) Neden mazoşist eğilimleri olduğunu açıklıyor olabilir sonuçta o noktaya çıkmak için baya acı çekmek zorunda bu acıyı-zevkle ilişkilendiren bir başa çıkma mekanizması geliştirmiş olabilirler

BenLark
Guest
BenLark

3. ve 8.Madda ye ek olarak

“Sonuçta hepimizin TRP ile tanışmasına vesile olan bir şeyler veya bir kız var.”

Güzel tespitler :))

Trp ile tanışmama vesile olan kız nextlenecek biriymiş aslında da işte mavinin umudu.

Mad Men
Guest
Mad Men

Nefis bi’ yazı… Deneyimlerine 🙂 sağlık hocam.

BB
Guest

1 aylığına İngiltere’ye gitmeyi düşünüyorum , hem dili ilerletmek hem de takılma açısından , bilgili olan arkadaşlar hangi şehri önerirler ?

montana
Guest
montana

Ben de dil bölümündeyim, son sınıfım. Haziran’da sınava gireceğim. Hem eğitim açısından hem de genel anlamda tavsiyelerini duymak isterim.

ozy
Guest
ozy

Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?
https://twitter.com/asudedefneozkan/status/1126488114279714819?s=19
Sırf kız diye 50bin dolar bağış yapıyorlar. Bir erkek olsa yaparlar mıydı? Bu konu için ayrı bir başlık açılmalı bence ayrıntılı yorumlamak için..

insan
Guest
insan

Birde şu mesele var. Aslında konuşulmalı.. https://www.instagram.com/p/BxRkw_xhpm6/

Aç Alfa Gri Kurt
Guest
Aç Alfa Gri Kurt

Eski sevgilimin asla ulaşamayacağı ve terk ettiğine pişman olacağı tarzda bir erkek olma hayali şu anki durumuma sabrederken ve yapmam gereken acı dolu zevksiz işleri yaparken dayanmamı az da olsa kolaylaştırıyor. Hayatım şu an bir bok çukuru, onu söyleyeyim. Kesinlikle onu geri elde etme hayalim yok. Ekstra boost gibi görüyorum. Sadece bu oneitisi kısa vadede kendi yararıma kullanmayla ilgili bakış açınızı merak ediyorum?

Mahmut Abi
Admin

Bana ne kendini, ne bir kadını ne de dünyayı fazla ciddiye almayacak kadar güçlü olma motivasyonu daha büyük bir motivasyon gibi geliyor. Ama bahsettiğin yoğun öfkeyi itici bir güç olarak kullanmak demek. Zamanında yapmıştım ve işime yaramıştı fakat bu 4 ay içinde yanıp bitmişti.6 ay sonra da bunu hissediyorsan sorunlu bir takıntı olabilir. Çünkü çoğumuzun eski sevgilisi istediğimiz kadar iyi olalım bize ne ulaşmak isteyecek ne de ayrıldığına pişman olacak. Geçmişte bazı kızlardan ayrıldım ve o hırsla belki çok güzelleştiler ama açıkçası ne ayrıldığıma pişman oldum ne de ulaşmak aklıma geldi. Ben ya da başka bir erkek yapıyorsa neden bir… Read more »

Mahmut Abi
Admin

Asıl sorun hayatının bok çukuru olması. Hayatın neden bok çukuru? Hiçbir kadın senin hayatını bok çukuru yapamaz, bir kadın senin bok çukurundan çıkmış hissetmeni sağlar ancak. Ama kadın terk edip de yeniden bok çukuruna düşersen ya da kadınlayken saldığın için hayatın onsuz bok çukuruna dönerse bu senin suçun. Bir kere kadın, kendisi olmadan hayatı bok çukuruna dönen adamı terk etmekte 100% haklı.

Önce kendini, bir kadın olmadan bok çukurundan çıkar.

Tdurden
Guest
Tdurden

Mahmut abi sosyal mecralarda illaki görmüşsündür mesela tam ilişki başlama eşiğinde kız adama 50 tane madde sunuyor yok bana her gün seni seviyorum yok bana hep iyi geceler/günaydın mesajları at özel günümde hediye al falan filan.Bu bir shit test midir yoksa kız narsistin teki midir? Kh farkındalığı öncesi benimde başıma gelmişti ama ben kızla dalga geçip yol vermiştim.

Mahmut Abi
Admin

Shit testtir. Ama daha önemlisi düşük meziyetli yüksek maliyetli kadın alarmıdır. Ben de dalga geçip yol verirdim, aşmaya çalışmazdım.

Emre
Guest
Emre

Abi dalga geçmek aşmak olmuyor mu zaten

Mahmut Abi
Admin

Aşmak isteyeceğin kadın var, başından atmak isteyeceğin kadın var.

Alperen
Guest
Alperen

Şu anlatıklarında kendimi gördüm. Üniversitede kızın birine tutulmuştum. Yapmadığım şey kalmamıştı ama bir türlü kız beni sevmemişti. Daha sonraları anladım ne kadar ezik, sünepe olduğumu. Sonralarda da neverfap ve ardından burayla tanıştım. Şimdi değişim zamanı deyip yola koyuldum.

hasan
Guest
hasan

kendimi kötü,güçsüz hissettiğimde soluğu burda alıyorum yazılar bana ilaç gibi geliyor gerçekten adminlerin eline sağlık bin kere şükür olsun

Kaktüs
Guest
Kaktüs

Hocam bahsettiniz olayları bende yaşadım ilkinde şiirler , Mesajlar seviyorumlar havada uçuşuyordu kampüste bahar şenliklerinde yanımda başkasını videoyaya çekerken yakaladım bu kadar mı düştün diye kendime kızıp o gün uyumadım ertesi günde hayatımdan çıkardım sebep gerekçe göstermeden 6 ay sonra kız yine benimle konuşmak istediğini söyledi ben arkadaş olarak gördüğümü ve kimseyi istemediğimi söyledim kız hala oneitis olduğumu bildiği için kabul etti konuşmaya başladık baktım olacak gibi değil kendimi sürekli geri çekiyorum ilgi göstermiyorum derken araya soğukluk girdi yeniden konuşmadık tabi ben kafaya kesinlikle koymuşum kendimi geliştirmek için uğraşıyorum o sırada fakülteden kimseyle konuşmuyorum kızda yalnız olduğumu sanıp (tek başıma… Read more »

Hayata geç kalmak
Guest
Hayata geç kalmak

Sanırım hayatım boyunca Kh’i anlayıp özümseyemeyeceğim. Evet erkek olmak zor, erkeklik sadece cinsiyeti değil hal, tavır,duygusal güç,cpd gibi şeyleri kapsıyor. En önemlisi kendi yolunu çizebilmekve ne istediğini bilmek. Ben ne kendi yolumu çizebiliyorum ne de ne istediğimi biliyorum.

Mahmut Abi
Admin

Kendi yolunu bulman için bir ipucu. Git bir organizasyonda gönüllü çalış.Ciddiyim. Kendi yolunu bulmanda işe yarar bir şey.