Harekete geçmek, düşünce, duygu ve algı

Önceki bölüm: Dopamin ve “sınırsız” zihinsel enerji

Bir önceki bölümde, insanın yapmak istediği şeyleri ulaşılabilir köşe taşlarına bölerek bu köşe taşlarına ulaşması ve ulaştığında ise kendisini takdir etmesinin, dopamin salgılayarak insanı bir işi yarı yolda bırakmaya iten adrenalinsayacını sıfırladığından ve bunun da insana sınırsız bir “enerji” verdiğinden bahsetmiştik. Dopamin hormonunun içsel bir ödül mekanizması sağladığını ve bunu içsel olarak harekete geçirmenin dışsal ödülden çok daha kolay ulaşılır ve sağlam olduğunu söyledik.

Kısacası insanlar eğer daha büyük bir hedefi küçük ve genelde ardışık hedeflere bölebilirlerse ve bunların herbirine ulaştıklarında kendilerini takdir ederlerse, hedeflerini başarma konusunda sınırsız bir enerji ve odaklanma elde edebileceklerini anlattık.

Bunu en iyi Özel Kuvvetlere asker seçiminde görebiliriz zira bu süreç tamamen bahsettiğimiz mekanizmaya ihtiyaç duyar. Seçim sürecinde askerler asıl yapılacak işle alakasız ve işkence sınırlarında gezen şeyler yaparlar. Ağır kütükler taşırlar, soğuk suda yüzmeleri istenir, vs. Seçim sürecinin başında herkes oldukça fit ve süreci başarıyla geçeceğine emin bir şekilde gelir. Ama buna rağmen bu askerlerin çok azı seçim sürecini başarıyla tamamlar.

Kazananların sağlam ve azimli olduklarına şüphe yok. Bunlar gerekli önkoşullar ama yeterli değiller.  Öyle olsaydı çok daha fazla sayıda asker seçim sürecini başarıyla tamamlardı. Süreci tamamlayanların hilesi, muhtemelen buraya kadar bahsettiğimiz ödül sistemini kullanmaları. Zira bu adamlar kendileri tarafından kontrol edilmeyen çok çetin bir çevrede, içsel bir şeyi çok iyi kontrol edebiliyorlar.

Özel Kuvvetler seçmelerinde sizi birileri elemiyor. Tek yapmanız gereken pes etmemek. Yani insanlar süreçten çıkmaya kendi kendilerine karar veriyorlar. Bence pes edenler fiziksel durumlarından çok (yaralanmaları saymıyorum) beyinlerindeki nörotransmitter hormonları yönetemediklerinden pes ediyorlar. Kazananlar ise bir şekilde süreci ulaşılabilir hedeflere bölüp o hedeflere ulaştıklarında kendi kendilerini takdir ederek ödüllendiriyorlar. Zira çevrede dışsal bir ödül de yok.

Bu seçmelerde insanı en çok zorlayan şeyler uykusuzluk ve çok soğuk / sıcak hava. Rahat bir odada, karnı tok ve yeterince uyumuş bir haldeyken odaklanmak ve içsel ödül sistemini yönetmek görece daha kolay.

Birini uykusuz bırakmak, onun odaklanma kabiliyetini darmadağın etmek için en iyi yöntem. Uykusuzluk sinir sistemini darmadağın eden bir şey.

Bu süreci geçen herkes bunu değişik şekillerde yaptılar ama ben size nasıl yapmadıklarını söyleyeyim. Sadece azim ve kararlılık ile yapmadılar. Kazananlar sürece bir anlam atadılar ve günü geçilmesi gereken hedef dilimlerine böldüler. Mesela günü bir şeyler yedikleri zamanlardan böldüler ve her yemeği ulaşılacak mikro hedef haline getirdiler. Kazanana eşiği aşıran fiziksel güçleri değil bu hedef yönetim şekli oldu.

Laboratuvarda David Goggins (ultra maraton sporcusu) ile çalışma fırsatı buldum. Biz burada cesaret/korku, dayanıklılık/pes etme gibi konuları araştırıyoruz. Örneğin korku yaratmak için insanları köpekbalıkları ile dalış yaptıkları bir sanal gerçekliğe sokuyoruz. Tamam gerçek değil ama insanı içine çeken bir deneyim. Ya da yükseklik ya da kapalı mekan korkularına yönelik sanal gerçeklik ortamlarımız var.

David laboratuvara geldiğinde ona ne yapacağımızı anlattık ve ilk söylediği şey “köpekbalıklarını hiç sevmem” oldu. Daha sonra deneklere ilk kim yapmak istiyor diye sorduk. David hemen öne çıktı. Ama hareketleri “ilk ben yapacağım tabii ki” mesajını yansıtıyordu.

Benim dikkatimi çeken köpekbalıklarından hoşlanmadığı konusunda da, deneyi ilk yapanın kendisi olması konusunda da oldukça açıktı. Size David ile ilgili veriyi açıklayamam ama şunu söyleyebilirim ki David temel zihinsel tekniği çözmüşe benziyor. Yani adrenalinin görevinin bizi bir yerde çakılı kalmak yerine harekete geçirmek olduğunu ve davranışlarını kullanarak hissettiklerini ve algılama şeklini modifiye ediyor. Yani köpekbalıklarını sevmediğini biliyor ama sanki köpekbalıklarını kucaklayan biri gibi ilk sıraya geçme hareketini yapıyor. Hissettikleri hareketlerini yönetmiyor, hareketleri hissettiklerine meydan okuyor ve belki de onları modifiye ediyor.

Çoğu insan bunun tersini yapar. Hissettiklerinden oldukça rahatsızlık duyarlar ve çevre ile resmen algı pazarlığı yaparlar. Başka şekilde hissetmeye kasarlar ama bu çok zordur.

Burası önemli. David nöroplastisitenin temelini çözmüşe benziyor. Beyni modifiye etmenin, yeniden programlamanın yolunun insanın kendisini bilinçli ama kontrollü bir şekilde oldukça rahatsız edici bulduğu durumlara maruz bırakması olduğunu anlamışa benziyor. David köpekbalıklarından korkuyor ama korkmayan biri haline gelmenin yolunun (1) kendisini isteyerek köpekbalığı ortamına sokmak, (2) bu ortamın ateşlediği adrenalini kullanarak harekete geçmek, (3) bu davranışların odaklanma yardımıyla beyni yeniden programlaması olduğunu çözmüş.

David’in çözdüğü şeylerden biri de bir hedefe ulaşmak için yapmak zorunda olduğunuz şeyleri illa severek ve aşk ile yapmanızın gerekmediği. Evet bu süreci aşk ile yapıyorsanız ne mutlu ama bu süreci başarılı bir şekilde geçmenin tek yolu zevk veya aşk değil. Örneğin yapmazsanız ne olacağını kafanızda canlandırarak yaratacağınız korku hatta terör de işinize yarar. David gibiler burada hissettiklerinden değil davranışlarından başlıyorlar. Köpekbalıkları ile yüzmeyi sevmiyorlar ama kendilerini suya atıyorlar ve sanki köpekbalıklarıyla yüzmeye can atan biriymiş gibi davranıyorlar. Zevk değil korku ile gelen adrenalin ile harekete geçiyorlar ve davranışları hissettiklerini belirliyor.

Hissetmek – algılamak – duygular – düşünmek – davranmak sıralamasını düşünün. Dışardan gelen sesi algılarız, bu bizde duygu ve düşünce oluşturur ve davranırız. AMA sinir sisteminizi kontrol etmenizin yolu bu süreci tersten çalıştırmaktır. Eğer davranışlarınızı değiştirirseniz, düşünce ve duygularınız ve daha sonra algılarınız da bu davranışlarınıza göre değişir. Herkes önce algı – duygu – düşünce üçlüsünü değiştirmeye çalışıyor ama işin özü değişim davranışlardan başlar.

Nöron bilimi size kimyasal mekanizmaları açıklıyor ama sizin başarı için farkına varmanız gereken şey algı – duygu – düşünce üçlüsünün çok karmaşık, neredeyse soyut ve kontrolü zor mekanizmalar oldukları ama davranışların daha elle tutulur ve kontrol edilebilir olduğu. Farkına vermeniz gereken şey davranışlarınızın algı – duygu – düşünce sistemini kontrol edebileceğiniz kumanda mekanizması olduğu.

Bakın duygular, algılar ve düşünceler önemsiz demiyorum, bunlar çok önemliler. Ama daha iyi davranışlar sergileyen biri olmak, daha verimli ve iyi performansa sahip olmak, alışkanlıklardan kurtulmak ve açıkçası daha iyi biri olmak için yapmanız gereken şey nasıl düşündüğünüzü, hissettiğinizi ve algıladığınızı değiştirmek değil. Önce bunlar değişsin, sonra zihin yapım sonra da davranışlarım. Bu zihnin mekanizmalarıyla alakası olmayan bir saçmalık.

Nöroplastisiteyi harekete geçirmek için önce davranmanız, harekete geçmeniz gerekiyor. Köpekbalıkları ile yüzmek ve havuzun öbür ucundan çıkmak için köpekbalıklarını sevmeye, onlardan korkmamaya ya da onları yunusmuş gibi algılamaya çalışmak ve sonra da bir aşk ile havuza atlamak değil olay. Olay şu an korkmana, sevmemene rağmen o havuza atlamak ve korkuna davranışlarınca dayak atmaktır. Bir kere suya atladığınızda sanki köpekbalıkları ile bir sorunu olmayan insan gibi yüzmek zorundasınız. Böyle yüzmeniz ise beyninizi değiştirmeye başlamanın yoludur.

(Köpekbalıkları ekstrem ve tehlikeli bir örnek, en yakın okyanusta denemeye kalkmayın ama tehlikeli olmayan diğer korkularınızı düşünün.)

Beyninizin şu anki kablolaması sizi bir durumun önünde ona bakarak geviş getirmeye, o şeyi yapacak isteği, motivasyonu ve aşkı aramaya itiyor. Bu şekilde eski kablolamayı koruyorsunuz. Eğer beyninizi değiştirmek istiyorsanız fiziksel dünyada, vücudunuzla harekete geçmeniz gerekli. Beyninizi yeni kablolama yapmak zorunda bırakmalısınız.

2018 yılında bizim laboratuvarda lisanüstü öğrencileri bir deney yapıp yayınladılar. Biliyorsunuz fiziksel bir tehlike karşısında üç şekilde tepki verebilirsiniz: donup kalabilirsiniz, geri çekilebilirsiniz ya da ileriye doğru harekete geçebilirsiniz. Araştırma sonuçlarına göre ileri hareket etmek sizin dopamin devrelerinizi harekete geçiriyor ve ilerde aynı durumda ileri doğru hareket etme ihtimalinizi arttırıyor. Araştırmanın gösterdiği bir şey de en yüksek stres ve isteksizlik seviyesinin ileri doğru hareket etmekle bağlantısı. Kültürümüzde stresin kötü bir şey olduğuna dair yaygın bir inanış var ama stres sizi harekete geçiren bir şey. Susayan geyik eğer susuzluğundan rahatsızlık ve stres duymasa neden yattığı yerden kalkıp su arasın?

Change Your Brain podcastından derlendi.

Share this...
Share on FacebookShare on Google+Tweet about this on TwitterShare on LinkedIn

21
Leave a Reply

Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz.

avatar
13 Comment threads
8 Thread replies
4 Followers
 
Most reacted comment
Hottest comment thread
19 Comment authors
AqogökdenizaksBabayagarommel Recent comment authors
  Subscribe  
Notify of
SpartanWarrior
Guest
SpartanWarrior

Çok güzel bir yazı dizisi, köpek balığı örneğine benzer bir kavramı zamanında özdisiplin ile ilgili okuduğum bir yazıyı hatırlatıyor. Misal işten, okuldan eve geldin. Yorgunsun. Kanepeye uzandın. Daha yeni spora başlamışsın. O esnada bir içsel konuşma geçiyor. İlk konuşma spora yazıldın, spora git, disiplini bozma, elde edeceğin vücudu düşün tarzında seni spor salonuna gitmen konusunda ikna etmeye çalışıyor Hemen akabinde ikinci bir içsel konuşma, aman salla ne güzel yatıyorsun zaten yorgunsun, instagramda ne güzel takılıyorsun siktiret sporu bugün tarzında bir anti içsel konuşma meydana geliyor. Özdisiplini geliştirmeyen insanlar genelde 2. İçsel konuşmayı dinliyor ama yapılması gereken ilk konuşmayı hemen yapmak.… Read more »

Erkek Evladı
Guest
Erkek Evladı

Peki beynin bu yapısını kullanarak günlük 10 saati aşkın çalışmak mümkün olabilir mi? Çalışmaktan kastım kafayı yormayacak tekrarlayan işler değil, kafayı kaldırınca beyni zonklatan türden işler.

Babayaga
Guest
Babayaga

üniversite sınavına hazırlanırken son 2 hafta günde 6 saat uyuyup 18 saat çalıştığımı hatırlıyorum yoksa konular bitmeyecekti. kendini strese sokman gerekiyor, yapman gerekeni yapmazsan bir nevi cehennemle karşılaşacağını idrak etmen gerekiyor. tabi bundan önce 7-8-10-12 saat çalıştığım normal sürelerdi. yani 0’dan 10’a çıkmak bir anda mümkün olmayabilir ama adım adım, gıdım gıdım istediğin her şeyi başarabilirsin.

New York Kuşu
Guest
New York Kuşu

harika bir yazi ama sitedekilerin %99 u anlamayacak yazilanlari…

ozellikle david goggins icin ayri bir yazi cikar

kendisi Retired Navy Seal …

L1n
Guest
L1n

Herhangi bir kıza yürümüş biri bence anlayacaktır.Ona yürürken bir korku kaplar ve bu çok güçlü bir korkudur.Akabinde korku gider,yerini heyecan alır.Daha sonrasında bütün hayatına işlersin.Her korktuğunda o inanılmaz korkuyu yendiğin gelir,herşeyi yapabilecek seviyeye gelebilirsin.

Bro
Guest
Bro

Sometimes I slap myself to suffer more
-David Goggins

Sedat Acar
Guest
Sedat Acar

sabah 5 de kalmak istemiyorum ama ismem için kalkmam lazım
kalttığımda spor yapmam lazım o ağırlıkları sevmiyorum ama ondan sonraki hazzı seviyorum.
bazen 5 kalkıyorum sonra 1 hafta geç kalkıyorum 1 gün ders çalışıyorum bir hafta yapmadığım oluyor bu yazı çok iyi oldu sağol mahmut abi davranış-düşünce-duygular-algılamak-hissetmek

Hulk
Guest
Hulk

Mahmut abi kizlarla gidip tanışmak için beynimizi nasıl zorlamalıyız nasıl bir yol izlemeliyiz? Sürekli şu kızla bu kızla tanışıcam bu sefer diyip ertesi gün geldiğinde gidip yine tanışamıyorum sanki içimden birşey beni tutuyo bu döngüyü nasıl kırabilirim ?

Red
Guest
Red

Aynı daygame süreci. Davranışı yapmadan istersen buzlu suda meditasyon yap yinede o engelleyici duyguyu geçemezsin.

eskilerdenbiri
Guest
eskilerdenbiri

İnsan hayatının içindeki en önemli davranış mekanizması, mihenk taşı. Bu konunun bu şekilde ele alınması da ayrıca güzel olmuş. Tebrik ederim. Geçmişten gelen (bu çok eski olmayabilir de, ) geleceğe yönlendiren istek, yapı veya zorlantı, gelecekteki resmi görmeye zorluyor. Görebilenler hangi aşamalardan geçmesi gerektiğini görebiliyor. Yani bilgi sahibi. Bu süreç kendisine zor gelebiliyor. Çoğu Ya korkuyor, ya da iş yükünden kaçınıyor. Göremeyenler de nasıl yapılacağını bilmediklerinden daha başlamadan bırakabiliyorlar. Başarılı olduğum zamanları ele aldığımda hep şunu gördüm. Daha doğrusu davranış şekline bürünmüşüm. Geçmiş geçmiş te kaldı. Her neye zorlarsa zorlasın veya etki bırakırsa bıraksın, defteri dürülüp cenazesi kılınmıştır. Burada ki… Read more »

Andreas
Guest
Andreas

Obez bir insan yarın yemeyi bırakıyorum derse 3 güne kalmaz eski yaşam şekline döner, porno bağımlısı birisi artık hiç porno izlemeyeceğim diyip bırakırsa adeta yoksunluk yaşar bu hayatınıza alacağınız bir çok yenilik için böyle işler, gelişmek için aksiyon almak zorundasınız ama bunu sürece bölerek yapmak gerekir, sınava hazırlanırken kendime şöyle bir hedef koymuştum ilk hafta günde 30dk çalıştım sonra her hafta 15 dk ekledim 1 ay sonra günde bir buçuk saat çalışabiliyordum sizce bir anda yarından itibaren 2 saat ders çalışmaya başlayacağım desem ne olurdu muhtemelen 1 ay sonra günde yarım saat bile çalışmayan birisi olurdum

Bağımlı ama kurtulmak istiyor
Guest
Bağımlı ama kurtulmak istiyor

Sitedeki bilgi sahibi arkadaşlara bir sorum var. Şuan 19 yaşındayım ve yaklalık 5 yıldır masturbasyon, porno bağımlısıyım. Bu yüzden dopamin sistemimin büyük darbe aldığını düşünüyorum. Sizce bu durumu tersine çevirebilir miyim, çok geç kalmış mıyım?

Teoman
Guest
Teoman

Oncelikle “dopamin sisteminin büyük darbe aldığını düşünüyorum” böyle bi dünya yok, bilemeyiz. Yararı olmuş olmasının imkanı yok, zarar olmuştur; ama ne kadar zararının olduğunu hiçbir şekilde bilemeyiz. Asıl soru şu, sen bırakmak istiyor musun istemiyor musun? Eğer cevabın evet ise öncelikle aktif sıklığını belirleyeceksin. Kaç tür (pornodan pornoya atlamak) porno izliyorsun ve kaç kez mastürbasyon yapıyorsun. Zamanla nokta atışı porno seçip mastürbasyonun süresini uzatacaksin. Mesela yarım saatte 30 porno görüp finalde 3 dkda çekip bosalmak da var, 2 tane porno görüp bunların 1 ine 25 dk da bosalmak da var (uzatacaksin aklına gelen yollarla) Bu ikisinin arasındaki fark çok büyük.… Read more »

Halil Sezai Betacıkoğlu
Guest
Halil Sezai Betacıkoğlu

Pornoyu kesinlikle bırakmak durumundasın. Fakat yaşın genç, çok aktif cinsel hayatın olmayabilir o sebeple mastürbasyonu 1-2 haftada 1’lere indirebilirsin. Ama yok kararımı verdim bırakacağım diyorsan sündürmenin alemi yok, çat diye bırakman gerek, sigarayı vs. de bırakacaksan hepsini bir anda. Yerini başka davranışlarla doldurursan mastürbasyonu özlemeyeceksin.

rommel
Guest
rommel

mahmut abi yazının diğer bölümü ne zaman gelir tahminince

aks
Guest
aks

Merhaba abi Çevremdeki başarılı insanlara bakınca, az başarılı (8-10m TL servet, sektörlerinde az ün, ürün taklit etme) olanlar genelde çocukluk/gençlik yıllarını yoksul geçirenler, çok başarılı olanlarınsa (80-90m servet, çok ün, özgün, taklit edilen ürünler) yaptıkları işi tutkuyla yapıyor olduklarını görüyorum. Yakından gözlemleme şansım olduğu için de zihin yapılarını anlayabildigimi düşünüyorum. Az başarılı dediklerim bir işi yaparken veya para kazanmaya çalışırken yoksulluktan/yasadiklari travmadan kaçarcasına hareket ediyorlar. Kafa dağıtmak için tatile çıkıyorlar, tatil harcamasından çok da kaçındıklarini söyleyemem. Çok başarılı olarak tanımladıklarımsa genelde geçmişteki travmalardan kaçar gibi değil de, tatil yapıyormuşçasına işlerine sarildiklarini görüyorum. Kar/zarar hiç önemli değil, o işi nasıl daha… Read more »

gökdeniz
Guest
gökdeniz

çok haklı

Aqo
Guest
Aqo

Abi şöyle bir durum fark ettim. Sigarası olmayan,düzenli spor yapan biriyim. Yaşıtlarıma nispeten yıla vurunca az olsa da kitap da okuyorum, genel kültürüm de fena değildir her konuda yüzeysel olarak 5 dk muhabbet edebilirsin benle. Geniş bir networküm sağlam sosyal ilişkilerim var. Ama sürekli bir şeyler eksik hissediyordum. Daha doğrusu bunları düşünüp yeterliyim kafasına girdim çok uzun süreler. Bilinçaltımdaki eksiklik duygusu üniversite kapanınca daha çok vurmaya başladı. En son uyuyamadığım bir gece kalkıp 2023’te neleri tamamlamalıyım diye bir liste yapmaya karar verdim. Ve inanır mısın ben listeye başlarken eksiğim yok 3-5 küçük şey diye düşünerek yazarken sadece bu sene tamamlamam… Read more »