Bu yazıda, çevirilerini Daha İyi Bir Yaşam İçin Psikoloji ve Nöron Bilimi Temelli Pratik İpuçları – 101 ve 201 kitaplarında derlediğimiz Dr.K’nın oldukça faydalı bir yayınını ele alıyoruz.
Bu bölümde, şu an dünyada gördüğüm en büyük problemlerden biri hakkında, yalnızlık hakkında konuşacağız. Bu problem bence her geçen yıl daha da kötüye gidiyor ve neredeyse sessiz bir salgın halini alıyor.
Yalnız birçok insan Youtube videoları izleyerek, kurslara katılarak ya da dışarı çıkıp insanlarla tanışmaya çalışarak yalnızlıktan kurtulmak için büyük çaba gösteriyorlar. Yalnız insanlarla daha çok karşılaştıkça, bu insanların yalnızlıktan kurtulmak için büyük çaba harcadığını ama bu çabanın bir çözüm üretmediğini öğreniyoruz. Birçok insan “dışarı çık ve başkaları ile karşılaş”, “şunu yap, “bunu yap” diye birçok tavsiye veriyor. Yalnız insanların bunları yaparak daha az yalnız olacaklarını söylüyor.Yalnızlığı çözme yükünü bireylerin sırtına yüklüyoruz zira çoğu zaman kullandığımız problem çözme yaklaşımı bu. Mesela kişinin kilolu olması gibi bir problem varsa kişiye spor salonuna git gibi bir tavsiye veriyoruz. Bunu sen çözmelisin diyoruz. Ama yalnızlık, bireyin tek başına çözebileceği bir problem değil ve başka insanların da çaba göstermesini gerektiriyor. Problemin en önemli noktası da bu.
Şimdi önce, yalnızlık salgınını besleyen makro seviyede, dünyada olan değişiklikleri anlayalım. Birincisi toplum olarak her geçen gün, daha fazla bağımsızlık bağımlısı oluyoruz. İnsanlar artık insan topluluklarına bel bağlayamıyorlar. Toplum bize bağımsız olmayı öğretiyor ve bağımsız olmayı çok daha kolay hale getiriyor. Bu olurken de diğer insanlarla beraber nasıl hareket edeceğimizi öğrenmemeye başlıyoruz. Aslında başka insanlarla bağlantı kurmak da her geçen gün zorlaşıyor.
İkinci problem de, dünyanın her geçen gün daha stresli bir yer haline gelmesi. Ben bunun bir problem olarak kabul edildiğini göremiyorum. Şimdi dünya daha kötü bir yer olmaya başladı demiyorum, sonuçta bugün market alışverişini evimizden yapıp kargo ile evimize alabiliyoruz. Ama insanların, dünyanın nesnel bir şekilde daha stresli olduğunu görebildiklerini sanmıyorum. 30 yıl önce en büyük insani ızdırap ve ölüm sebepleri kalp damar hastalıkları ve kanserdi. Bugün bir numarayı ruh sağlığı almaya başladı.
Bunun neden olduğunu görebiliyoruz. Daha çok şeyi evimizden yapabilir hale geldikçe, insanlar evimizden daha çok şeyi yapmamızı talep ediyorlar. Peki insanlar strese nasıl adapte oluyorlar? İnsanlar güvenli alanlara (safe space) sığınıyorlar.
Aynı zamanda internetin toksikliği teşvik ettiğini de görüyoruz. İnternet duygusal etkileşime bağımlı ve internette tıkladığınız içeriğin büyük bir kısmı sizi duygusal olarak daha kötü yapıyor. Bu platformlar insanları duygusal olarak daha fazla etkileşime çektikçe ve daha stresli hale getirdikçe, insanlar güvenli alanlara kaçıyorlar.
İnternet, sizinle %100 aynı fikirde olan binlerce insanı bulmanıza olanak sağlıyor. 3 yıl boyunca her gün değişik bir kişiyle konuşsanız bile, sadece zaten inandığınız şeyleri duyabiliyorsunuz. Bunlara yankı odası (echo Chamber) deniyor. Yankı odası, kapalı bir grupta görüş bildirilmesi ve bilgilerin sürekli aynı fikirlere sahip kişilerle konuşulmasından dolayı, bir yerden sonra fikirlerin ekstremleşmesi ve karşıt görüşlere sağırlaşılması durumunu tanımlıyor.
Yankı odaları illa kötü şeyler olmayabilirler ama bunlar toplumda artan tahammülsüzlüğü besliyorlar. Güvenli alanların amacı, belli davranışlara tolerans gösterirken ve başka davranışlara tolerans göstermemek.
Yalnız birçok insan var ama insan toplumu bu insanlara “senin problemini kabul ediyoruz ama bunu düzeltmek benim değil başkasının sorunu” diyor. “Ben başka bir insandan sorumlu değilim” diyor ki bu da aslında doğru. Ama yalnızlık, kişinin tek başına çözemeyeceği bir problem ve bu konuda sorumluluk herkesin üstüne düşüyor. Toplumda bir problem olduğunda bunun çözümünü bireye yüklüyoruz ve başka kimsenin sorumluluk almamasını sağlıyoruz. Bu, birçok sorun konusunda mükemmel çalışıyor. İnsanlar evlerinden sadece internete bakarak lastik değiştirmeyi, sağlıklı beslenmeyi, ekmek pişirmeyi, vs. öğreniyorlar. Ama yalnızlık, internetten kendi başınıza çözebileceğiniz bir şey değil. Bu yönde gitmeye devam ettiğimiz sürece de yalnızlık konusu daha da kötüye gidecek. İnsan toplumundaki temel değişimlerden birisi, artık birbirimize karşı sorumluluğumuzun kalmamaya başlaması. Ama bir insanın yalnızlığını çözmesi için birçok insan gerekiyor.
Peki o zaman yalnızlık konusunda ne yapabiliriz? Toplum olarak gittiğimiz yönün iyi olup olmadığına karar vermemiz gerekiyor. Bence bu konuda gerçekten yapabileceğimiz birkaç şey var ama bunları yapmak istemiyoruz.
İlk yapmamız gerekn şey daha fazla hoşgörülü olmak. İnternet hoşgörüsüzlüğü körüklüyor. İnternette tartışmalı bir şey söylediğinizde, sizin gibi düşünenlerin alanları hariç her alandan engel yiyorsunuz. Bu da tahammülsüzlüğü hızla arttırıyor. Oysa bir insan sizinle aynı fikirde değil diye onu dışlamanız gerekmiyor. Başka insanları da dinlemeye çalışmalısınız.
Bundan sonra da bir insanın yalnızlığını tek başına çözemeyeceğinin farkına varmalıyız. Problem çözme stratejimiz tamamen bağımsız olmak üzerine kurulu olduğu sürece yalnızlık sorununu çözemeyeceğiz.
Peki bunun sizin için anlamı ne? Bazı toplantılara aslında davet etmeyi düşünmeyeceğiniz ve hatta istemediğiniz insanları da çağırın. Tabii ki kimi çağırıp kimi çağırmayacağınız sizin kararınız ama ben kendinizi birini davet etmeye zorlamanızdan bahsetmiyorum. Sadece canınızın istediği, hakkınız olduğunu düşündüğünüz şeyleri yapmanın sonuçlarını düşünmenizden bahsediyorum. Biraz daha şevkat, sevecenlik çerçevesi kazanmanızdan bahsediyorum. Çünkü almaya hakkımız olanı alma perspektifi genellikle bencil bir perspektif ve bencilleşmemizin sebebi de artan oranda bağımsız hale gelmemiz. Kimse bize yardım etmeyeceği için kendimize yardım etmemiz gerekiyor ve bu da uzun vadede bir felaket reçetesi özellikle yalnızlık konusunda.
Yani kendi yalnızlık probleminizi çözemeyebilirsiniz ama başka birine yalnızlık problemini çözmesi için yardım edebilirsiniz. Size yapmanızı tavsiye edeceğim şey, eğer yalnız hissediyorsanız, temel bir değişiklik yapın ve başka birine kendiniz için değil onun için ulaşın.
Yalnızlığın psikolojisine baktığımızda, yalnız kişinin içinde büyük bir savaşın olduğunu görüyoruz. Kişi bir yandan “yalnızım ve yalnız olmak istemiyorum. Bu nedenle de birilerine ulaşacağım” diyor, bir yandan da birilerine ulaştığında bir sürü duygusal direnç ile karşılaşıyor. Bazen insanların yaptıklarını, düşündüklerini ve söylediklerini aşırı analiz ediyor ki yalnız olmasının sebeplerinden biri de bu.
Yalnızken bile başkalarına kendi faydanız için ulaşmaya çalışıyorsunuz ve yalnız olmayan insanların yaptığı hatayı yapıyorsunuz: kendinizi, kendi faydanızı düşünüyorsunuz. Kendi faydanızı düşündüğünüzde de kaygı gerçek bir probleme dönüşüyor. Çünkü kendi faydanızı düşünerek başkalarına ulaştığınızda, sizden hoşlanmayacaklarından korkuyorsunuz ve kaygıya kapılıyorsunuz. Ve kaygı konusunda da en kolay şeyi yapıyorsunuz yani yalnız kalmaya devam ediyorsunuz.
Yalnız kişinin içsel halat çekme mücadelesi şu: birgün yalnızlık tavan yapıyor ve artık tolere edilmez oluyor. Bunun üzerine dışarda insanlara ulaşmaya başlıyor ama bu sefer de sosyal kaygısı, yalnızlığının üstüne çıkıyor. Bu nedenle de yalnızlığına geri çekiliyor.
Eğer dışarıda insanlara ulaşma amacınız kendinizi iyi hissetmekse, sonuçta kontrolü kaybedeceksiniz. Zira yalnızlık azaldıkça kaygı artacak yeniden yalnızlığa kaçacaksınız. Yalnızlığa kaçtığınızda da kaygınız sıfıra inecek ve bu sefer yalnızlık sizi yine rahatsız etmeye başlayacak. Yalnızlığı kendiniz için çözmeye odaklandığınız sürece de bu döngüye devam edeceksiniz.
Peki bu döngüyü nasıl kıracaksınız? Bir dahaki sefere yalnız olduğunuz için biri ile etkileşime girdiğinizde, kendi yalnızlığınızı gidermek yerine, karşınızdakinin yalnızlığını gidermeye çalışın. Karşınızdakinin hayatına katacağınız şeyleri düşünün. İşin güzel tarafı, içinde yığınla negatif duygu olan insanlar başkaları için bir şeyler yaptıklarında, bu eylemleri aslında kendi duygularını fethetmelerine yardımcı olur.
Bunun çok garip geldiğini biliyorum ama kendinizi düşünmeyi bırakın. Bu çok zor zira tüm toplum, sadece kendinizi düşünmenizi, bağımsız olmanızı dikte ediyor. Kendi problemlerimizin sorumluluğuna batıyoruz ve daha da önemlisi, kendinizi başkalarının problemlerinden soyutluyoruz. Ama yalnızlık sadece başkalarının yardımı ile çözülebiliyor.
Eğer yalnızlık çekiyorsanız, yalnızlık çekiyor olsun ya da olmasın üç kişiyle etkileşime geçin. Bu insanlarla muhabbet edin ve onları bir şeyler yapmaya çağırın. Burada zihniniz size “ya benden hoşlanmazlarsa” gibi şeyler söyleyecek. Bu sorun değil. Zaten size bulabileceğiniz en kötü insanları seçin demiyorum. Gri alandan insanlar seçin. “Bu aralar nasılsın?” ve “bir şeyler yapalım” gibi şeyler söyleyin. Bu arada zihninizde akan negatif düşüncelere kapılmayın. Zihniniz “ama bu insanla uzun süredir konuşmuyosun ki” diyebilir. Ama şöyle düşünün. Eğer yalnızsanız ve uzun süredir görmediğiniz biri, sizi bir şeyler yapmaya çağırırsa ne hissedersiniz? Bu size iyi hissettirir değil mi? 3 kişiye ulaşın ve kendi yalnızlığınızdan çok onların hayatına ne katabileceğinizi düşünerek konuşun.
Kaynak: Loneliness – The Silent Struggle We All Feel
Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.
Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz.
Yazı çok iyi fakat birkaç sorum olacak:
1- Kendimizin değil başkasının yalnızlığını giderme amacıyla biriyle konuşacağız ama (pek sağlıklı bir kafa yapısı değil fakat) bahsi geçen başkaları yalnız değillerse bu ne anlama gelecek ki?
2- Eğer kendimi değil karşı tarafı düşünürsem zaten “ya beni sevmezse” moduna geçildiği için kendimizi düşünmek daha mantıklı değil mi?
3- Tanımadıklarımız veya aramızın nötr olduklarıyla iletişime geçtik diyelim, karşı taraf samimiyeti ilerletmeyi istemedikten sonra (kız erkek farketmez) buluşma vs. talep etmek veya buluşma esnası sosyal kaygıdan ötürü işi batırdığın kişilerle devam etmek ne kadar sağlıklı olur?
Karşı tarafın hayatına ne renk katacağına bakarak git diyor ve zaten yalnız olsun olmasın 3 kişi diyor. Eğer kendimi değil karşı tarafı düşünürsem zaten “ya beni sevmezse” moduna geçildiği için kendimizi düşünmek daha mantıklı değil mi? Mantıksız, zaten o kafan nedeniyle yalnız kalıyorsun diyor. Alacağını düşünürsen “ya vermezse” diye korkarsın. Vereceğini düşünürsen “kendi kaçırdı” diye düşünürsün. buluşma vs. talep etmek veya buluşma esnası sosyal kaygıdan ötürü işi batırdığın kişilerle devam etmek ne kadar sağlıklı olur? Sen hala senden daha değerli birinden bir şey isteme dili kullanıyorsun. Buluşma talep etmiyorsun, buluşma teklif ediyorsun ve senin katabileceğin renkten faydalansın diye. Çoğu insanın… Read more »
Dr. K çok iyi bir gözlemci ve analist bence. Çektiğim sorunların çözümlerini bu yazılar sayesinde bulabiliyorum. Benim yaşamadığım ama arkadaşımın yaşadığı sorunlar konusunda ona yardımcı olabilecek fikirler elde edebiliyorum.
Yazılar ve çeviriler için teşekkür ederim Mahmut abi.
Evet bu insanlar tarafından hala görünmeyen bir salgın.Kalp Damar hastalıkları da eskiye göre daha fazla çünkü yediğimiz herşey GDO lu işin Türkiye ayağı daha da rezil.Mesela yurt dışına ihraç edilen domates eğer sağlık açısından riskliyse gümrükten geçemediyse bizimkiler yahu bunlar çöp mü olacak bizimkilere verelim yesinler diyebiliyorlar.Ha inanın o gelen domatesler bile o kadar lezzetli ki…tabi çöp olarak geri dönenler lezzetliyse bizim yediklerimizi tahmin edin.Şimdi sorunun asıl kaynağı sistem.. Dünya kapitalist sistem tarafından yönetiliyor kominizm olsaydı da eksi-artılarıyla aynı olacaktı.Bizim asıl hedefimiz masküleniteye dayalı “demokratik cumhuriyet “ rejimi olmalı.Zira soslu cumhuriyet te feminizm etkisiyle yine sinsi kapitalizmi dayatıyor.Zaten feminizm kapitalist… Read more »
ver elini.
al elimi.
arasındaki fark .
bu konuyu kafaya tak.
Yazıyo ve yorumları okudum ama kafama takılan bir şey var.
İnsanların, arkadaş gruplarının yanına gidip bir şeyler yapmayı teklif etmek, bir şeyler anlatmak, sorular sormak (ilgi gösterir) işe yaramadığını düşünüyorum. Bu onlara sanki yaranmaya çalışıyormuşum gibi geliyor. Sonuç olarak iletişim orada kalıyor, ilerlemiyor, o samimiyet gelişmiyor.
Bu konuda görüşlerinizi merak ediyorum, bu şekilde nasıl samimiyet gelişir ve aynı zamanda alfa olunur?
Bu onlara sanki yaranmaya çalışıyormuşum gibi geliyor. Bu zihninin sana oynadığı bir oyun, ama kötüsü kendi kendini gerçekleştiren kehanete de dönüşüyor. Genellikle sen samimiyetsiz olduğundan samimiyet gelişmez. Karşı taraf aslında ilk başta öyle düşünmez ama sen öyle görüneceğim korkusunu hayata geçirirsin.
Özgüvenli, cesur ve özdeğerli olun. Samimi ve özgüvenli, cesur ve özdeğerli olabilirsiniz. Alfa olayım diye kabadayı taklidi yapan Şaban gibi görünüyorsunuz.
Mahmut abi teşekkürler öncelikle cevabın için.
Özdeğerli olmaktan bahsetmişsin ama ben bu konuda ikileme düşüyorum.
“Kendime değer veriyorsam ve yalnız olmaktan sıkıldıysam başkaları ile sosyalleşmeye çalışırım” mı doğru yoksa “sırf tek kalmıyayım başkalarının samimiyetini kazanmaya çalışmak, özdeğerimi çiğner” mi doğru?
İnsanlar çıkarının uyuştuğu kişilerle samimi olmaz mı? İnsanlarkn çıkarına yetişmeye çalışmak özsaygımı zedelemez mi?
Sosyalleşmek, insanın karşılaması gereken ihtiyaçlarından birisi. Sosyalleşirken “başkalarının samimiyetini kazanmaya çalışmak”, yanlış ve ezik bir zihin yapısı. Sen aslında hak etmediğin bir şeyi kazanırken, karşındakiler aslında bir şey kazanmıyor kafasındasın. “Başkalarına kendi katabileceklerimden yararlanma fırsatı vermek ve onların bana sunabileceklerindne yararlanmak yani kazan – kazan” doğru kafa yapısı. İnsanlar kafalarının, çıkarlarının, vs. uyuştuğu kişilerle samimi olurlar. Sosyalleşmeyi insanların çıkarlarına yetişmeye çalışmak, genelde sınırlarını çizemeyen, hayır demeyi beceremeyen, kullanılmaya açık insanların korkusudur ve bu insanlar sınır çizmeyi, hayır demeyi öğrenmek yerine mağaraya kapanmaya meyillidirler. Senin kafandakiler “insanlar” kelimesini çok kullanırlar ama genelde insanlara açılırken sıklıkla karşılaşılan sülüklerin eline düşerler ve onların… Read more »
Mahmut Abi yalnızım ve mutlu değilim. Olabildiğince kısa şekilde anlatacağım durumumu tavsiye verirsen çok iyi gelir bana. 18 yaşında keşfettim bu işleri pua, red pill, inci sözlükteki yazılar vs. ve uygulamaya başladım bu süreçte 4 yıllık ilişkimde oldu, 6 aylık uzak mesafe ilişkimde oldu, aynı günde 3 kızla date yaptığımda oldu, oneitis krizine tutulduğumda oldu, tek gecelik ilişkiler, aynı anda 4-5 kızı yürüttüğümde oldu ve şuan 27 yaşındayım etrafımda kimse yok. Kimse yok derken şuan konuştuğum buluştuğum vakit geçirdiğim kızlar var ama bunlar keyif vermiyor bana hatta belli bir zaman sonra (özellikle yatağa attıysam) hemen soğuyorum ve mesajlarına geç cevap… Read more »
Ve sonucunda konuştuğum kızlardan birisini evime çağırdım hatta fotoğraflar attım hem tamamen yolu kapatmak için hem de onu üzmek istedim. Senin psikolojin çok sıkıntılı, bir psikolog görmeni tavsiye ederim. Böyle psikopatlık kişinin ruh sağlığına zarar. Ve şimdi tekrardan duygusal olarak yoğun hisler besleyebileceğim kişiyi aramak istiyorum ama sürekli en son ki ilişkim aklıma geliyor. Sana terapi lazım, sen bizi aşarsın. Kıçımdan mı anladım ben? Evet. Beni yanlış mı yönlendirdiler? Muhtemelen. Kötü birisi miyim? Problemli birisin. Benim yaşımdaki birisi için ne tavsiye edersin? İnsan 2 internet okuması ile böyle olmaz, senin çocukluktan gelen bağlanma problemlerin ve teşhis edilmemiş ruh sağlığı problemin… Read more »