Cinsel devrimi suçlayın, erkekleri değil.

Kate Bolick The Atlantic dergisinin kapağından dünyaya bakıyor. Siyah bir gece elbisesi giymiş, “Ne, ben evlenmek mi?” yazıyor başlık. Kate gülümsemiyor.

Aslına bakarsanız Kate bekarlık, evlilik ve günümüz Amerika’sının değişen flört ve birliktelik dünyası hakkındaki birkaç bir kelimelik yazısı arasına serpiştirilmiş fotoğrafların hiçbirinde gülümsemiyor. 38 yaşındaki Bolick, hiçbir zaman evlenemeyebileceği gerçekliğine hafiften dokunmaya başlıyor. Hem kendini hem de bizi mutsuz kız kuruları hakkındaki geleneksel kültürel yükü çöpe atmamız gerektiğine ikna etmeyi çok istiyor. Ama çeşit çeşit fotoğrafta (Bolick araba sürerken kırmızı bir elbise ile, altın sarısı bir gece elbisesi ve elinde bir şampanya ile vs.) yüzündeki ifade hüzünlü ve üzgün bandında – birinde bile mutlu görünmüyor.

Bolick’in evlilik konusunda kafası gerçekten karışmış gibi. Kendini feminizme adamış bir kadının kızı olarak, 3. sınıfta üzerinde “ERKEKSİZ BİR KADIN, BİSİKLETSİZ BİR BALIK GİBİDİR” yazan bir t-shirt ile gitmiş. Aile arabasının arka koltuğunda lise aşkı ile sarılırken annesinin dönüp “ikinizin de artık başkaları ile çıkma zamanı gelmedi mi?” dediğini hatırlıyor. Birgün evleneceğine ve birgün onunla evlenmeyi isteyecek bir erkek çıkacağına kendini tamamen inandırdığını söylüyor.

Önünde o kadar sayısız romantik ilişki fırsatı olduğunu düşünüyormuş ki 28 yaşında harika bir erkek arkadaşı terk etmiş. 3 yıldır birliktelermiş. Oğlumuz “az bulunur, zeki, yakışıklı, sadık ve nazik” biri imiş. Peki neden terk etmiş? Birşey eksikti diyor Bolick.

10 yıl sonra ise pişmanlık içinde yazıyor “eğer ilişkiler bir pazar yeri ise … bugün önümüzde ciddi bir açık var; evlenmek isteyen kadınların karşısına artan sayıda avantacılar ve oyuncular çıkıyor”.

Bu konuda çok ilginç veriler var. Pew Araştırma Merkezi’ne göre millenial gençlerin 44%si ve Gen X gençlerin 43%si artık evliliğin demode olduğuna inanıyor. 2010 yılı itibarı ile kadınlar yönetici ve profesyonel iş pozisyonlarının 51%sini ellerinde bulunduruyorlar (1980de bu oran 26% imiş). Kadınlar üniversite ve master diplomalarının çoğunu alırken işgücünde de çoğunluktalar. 2008 krizinde kaybedilen işlerin üçte dördünü erkekler kaybetti. Bir araştırmaya göre karılarından kısa erkeklerin oranı 40% artmış. Yetişkin nüfusun 50%si bekarmış (1950de 33%si).

Bu trendler ne kadar enteresan olurlarsa olsunlar evliliğe uygun erkek nüfusundaki azalmanın nedenine çok az değiniyor. Bolick yazısında ise bu konuda gerçekliğe daha fazla yaklaşmış.

“1990ların başı tek gecelik ilişki kültürü başladı” diyor Bolick “üniversitelerin ebeveyn görevini terk etmesi ile gençler kendilerini tek gecelik ilişkiden ilişkiye atmaya başladı”. “Bazı kadınlar kendilerini davet etmedikleri bir önüne gelenle yatma kültüründe bulurken birçok erkek durumdan çok mutlu idi.”

Ekonomist Robert H. Frank’a göre “mevcut kadın sayısı erkek sayısını geçtiğinde … ilişki dinamiği erkeğin isteğine göre şekillenir”. Tersi durumda da kadının. Kadın sayısı erkek sayısına göre az olduğunda, kadınlar ilişkileri istediği yöne çekebilir, tek eşlilik. Üniversite kampüslerinde kadın  – erkek oranı 57 – 43%.

Ama ekonomik analiz bir yere kadar. Erkeklerin önüne gelenle yatma isteği sadece kadınlar da buna uyduğunda uygulanabilir. Ve kadınlar aptalca on yıllardır buna uyuyor.

Kadınlar kendi güçlerini azaltan bu duruma kandırıldılar, cinsel özgürlüklerini çok sevdiklerinden değil (bazıları sevse de), Gloria Steinem ve Bolick’in annesi gibi kadınların onları eski cinsel değerlerin evlilik ve çocuk ile beraber kadınları baskı altında tutan öğeler olduklarına inandırdıkları için.

Ortaya çıkan sonuç : azalan evlilik oranları ile çocukların hayatının kararması, yanlız annelerin hayalkırıklıkları, yanlız erkeklerin daha az mutlu olması (yalnız erkekler evli erkeklere göre daha fakir ve mutsuzlar). Cinsel devrim korkunç bir tahribat yarattı, kurbanları sebebin cinsel devrim olduğunun farkına varmasa bile.

Çeviri : Blame The Sexual Revolution, Not The Man

Darwinism feminizmi öldürecek mi?

Kendini beğenmiş, liberal akademisyenlerin insanlığın karşılaştığı her sorun için erkekleri suçlaması alışılmış birşey ama Yale Üniversitesi’ndeki bilimadamları bu suçlama oyununu yeni absürb seviyelere taşıyor.

Bu bilimadamları günümüz erkeklerinin aptallıklarından ya da korktuklarından dolayı 30lu yaşlarında, başarılı ve kariyer sahibi kadınların kendileri ile çiftleşmeye münasip bir erkek bulana kadar yumurtalarını dondurmak zorunda kaldıklarından bahsediyorlar.

Bu yukarıdaki çıkarım, Yale tarafından, Amerika ve İsrail’de IVF (Tüp Bebek) kliniklerine başvuran 150 kadın ile mülakattan çıkarılmış. Birleşik Krallıkta da (İngiltere) durum aynı imiş.

Bu kadınların 81%si üniversite mezunu iken, 90%sinden fazlası yumurta dondurma işlemini, eğitimli erkek kıtlığına karşı önlem olarak, zaman kazanmak için yapıyorlarmış.

Yale Üniversitesi Antropoloji Profesörü Marcia Inhorn “büyük bir eğitimli erkek kıtlığı var ve ortada kelimenin tam anlamıyla eğitimli kadın fazlası var”.

Herşeye kadir entellektüel kapasitesi ile profesörümüz şöyle buyurmuş : “belki bu kadınlar kendilerinden daha az eğitimli erkeklerle birlikte olma fikrine daha açık olabilirler”.

Bu noktada muhtemelen birçok erkek ellerini yüzlerine vurup, bardaklarına viski döktükten sonra Tinder ayarlarını 30lu yaşların ikinci yarısındaki kariyer kadınlarını dışarda tutacak seviyeye getirmişlerdir.

Profesör birşey yakalamışa benziyor ama teleskopun ters tarafından yakalamış maalesef. Açıklamama izin verin.

Hipergami, kadınların alaycı bir şekilde sadece kendilerinden statü ve gelir olarak daha “yukarıda” bir erkekle evlenecekleri kavramı, manosphere’deki tartışmaların en çok tekrarlanan ana teması. Fakat Telegraph gazetesinde çıkan bu yazının altındaki yorumlar, bu alaycılığın ana akım medyaya da sızdığını gösteriyor.

On yıllarca Bay Doğru’yu (Mr. Right) bekledikten sonra, biyolojik saatin soğuk tik-taklarını enselerinde hissetmeye başlayan bu kadınlara, artık Bay Doğru yetmiyor, Bay Hemen Şimdi (Mr. Right Now), temel işlevi yürüyen sperm bankası olmak olan eleman, lazım.

Pek de şaşırtıcı olmayan bir şekilde birçok erkek, özellikle de bu tip kadınların şiddetle arzuladığı, aşırı-çekici, yüksek eğitimli alfa erkekler, bu oyunu oynamaya pek gönüllü değil.

Yale araştırmasının olağanüstü bir şekilde kaçırdığı nokta, bu erkeklerin kariyer sahibi kadınlardan uzak durmasının sebebinin, bu kadınlardan korkmak ya da bu kadınları taşıyamamak olmaması. Bu erkekler, sözü edilen kariyer kadınlarını istemiyorlar! Peki neden?

Öncelikle, erkekler “artık hazırım” kadınlarına karşı daha temkinliler. Hangi erkek, beraber birkaç eğlenceli ve çocuksuz yıl geçirmeden direk Tinder‘dan IKEA’nın çocuk reyonuna geçmek ister ki? Bu basit ve oldukça mantıklı bir riskten kaçınma dürtüsü : kadının anne materyaline sahip olduğunu tartabileceği uzun flört dönemini yaşamadan bir erkek neden baba olmaya çalışssın? Erkeğin bekleyecek vakti var ama 30larının sonuna doğru koşan kadının, doğurganlık yüzünden, beklemeye vakti yok. Bu nedenle de erkekler bu kadınlardan uzak duruyorlar.

Artık yaşımız ilerledikçe kendi hayatımız ile ilgili kararları alırken daha bilgili ve oturaklı kararlar veriyoruz. Erkeklerin mantıklarını kullanarak kararlar almasının kötü olduğunu düşünmek biraz aşırı değil mi?

Bunun yerine bu erkekler, artan oranda, daha genç kadınlarla flört ediyorlar. Aptal seksistler olduklarından değil, sadece hemen şimdi çocuk sahibi olmak istemediklerinden. Kusura bakmayın bayanlar : kendi vücutları, kendi kararları (nasıl diyordunuz, my body, my choice). Erkekler neredeyse 60larına kadar çocuk sahibi olabilirken neden sizin saatinizin baskısını sizin yerinize hissetsinler ki?

 

Rapor daha sonra korkutucu demofrafik ve sosyal değişimlerden bahsediyor ve burada birkaç nokta yakalamışlar gibi.

Beklenmedik bir ironi : eğitimde şu an kadınlar lehine olan fark (Batılı ülkelerde ilkokuldan üniversiteye kadınların performansı, erkeklerin performansından daha iyi) bir anda kadınların da problemi olmaya başlamış!

Sanmayın ki bu kariyerciler bir anda artan sayıda erkeğin hayatları boyunca düşük maaşlı işlere mahkum olmasını kendilerine dert ediyorlar. Asıl problemleri eş bulamamak.

Olay nerdeyse çok komik.

Bu problemin bir yere gittiği yok. Bugün İngiltere’de üniversitelerdeki kadın sayısı, erkek sayısının 60,000 fazlası. Kampüslerin üçte ikisinde erkek sayısı, kadın sayısından az. Bu eğitimde cinsiyet aralığı Amerika’da daha kötü durumda.

Bugün İngiltere’de doğan bir kız çocuğu 75% ihtimal üniversiteye gidebilecek. Yine bugün İngiltere’de 20li yaşlarında kadınlar, erkeklerden daha fazla kazanıyorlar.

Çocuk doğurana kadar kadınlar artık erkeklerden daha fazla kazanıyorlar ki, çocuk doğurmak da artık yüksekten uçan kariyer sahibi kadınlar için giderek zorlaşıyor. Bugün İngiltere’de doğurfanlık yaşını geçen her 5 kadından 1’i çocuksuz. Bir önceki nesilde bu oran 10’da 1 idi.

İnsanlık tarihinde ilk kez üreme kaderi kadınların, kendi hayat tarzları yüzünden, ellerinden kayıyor.

Bu noktada Profesör Inhorn, sorumluluğun bir kısmını feminizme de yüklüyor. “Bir feminist olarak kadınların bu kadar başarılı olmasını çok olumlu buluyorum ama bunun bir bedeli oldu ve birçok kadını yalnız ve izole bir hayata mahkum etti.”

Feminizmin en büyük zaferi olan iş yerinde eşitlik, bedeli çocuksuz ve yalnız bir hayat olduğu için geçersiz mi olmaya başladı?

Yale araştırmasına katılan kariyer kadınları pratik olarak kendilerini gen havuzundan elimine ediyorlar. Darvinizm feminizme baskın çıkıyor. Biz genlerden ibaretiz. Ve DNA eşitliği takmıyor. DNA sadece hayatta kalmayı takıyor.

Bugün, çocuk-da-yaparım-kariyer-de kadınları, kendilerini bir sonraki nesilden ayıkladıklarının farkına varmaya başladılar. Bu eşitlik hareketinin en acımasız yan etkilerinden biri mi?

Çeviri : Will Darwinism Kill Feminism

Acı ama gerçek : İğdiş Edilmiş Erkekler Çağı

Günümüzde maalesef erkeklerin duyarlı, feminen, ağlak, şişman ve zayıf olması oldukça normal. Erkekler erkeksi (maskulin) olmayı unuttular. Kadın – erkek eşitliği sağlayacağız diye yola çıkan ama kısa zamanda radikallerin elinde kadınlara üstünlük ve ayrıcalık ajandasına dönen feminizm yüzünden artık toplum maskulin olmayı kötü bir şeymiş gibi kınıyor ve toplumun kendisi erkekleri efemine, zayıf, güçsüz, amaçsız yaratıklar haline çeviriyor. İşin asıl korkunç tarafı da erkeklerin 95%sinin bu durumun farkında bile olmaması! Eğer böyle giderse maalesef, kaybedenler kendileri gibi kaybedenler yetiştireceğinden kısa zamanda toplum tamamen kaybeden erkeklerden oluşacak.

Günümüzde bir erkeği iğdiş etmek; kendi ile gurur duyan bir erkeği alıp küçük bir hanım evladına çevirmek o kadar kolay ki! Birçok ilişkide kadınlar bunu erkeklerine, onlar farkında olmadan hızlıca yapıyorlar.

Bir erkeğin, halihazırda iğdiş edilip edilmediğini ya da ne seviyede iğdiş edildiğini anlaması çok basit aslında. Aşağıdaki listeye iyi bakması ve bu listedeki kalemlerden kaçının kendisine uyduğunu belirlemesi yeterli :

  1. Duyarlısın
  2. Bir şeyi yapmak için izin alma ihtiyacı hissediyorsun.
  3. Çok kolay güceniyorsun.
  4. Biri senden bir şey istediğinde hayır demekte zorlanıyorsun.
  5. Bir kadına hayır demekte zorlanıyorsun.
  6. Şişmansın.
  7. Bir kadının etkisi ile fikirlerinden kolayca vazgeçiyorsun.
  8. Duygusal ve fiziksel olarak zayıfsın.
  9. Spor yapmıyorsun.
  10. Yumruk atmayı bilmiyorsun.
  11. İncinmekten, yaralanmaktan korkuyorsun.
  12. Bir kadının para makinesisin, temelde onun masraflarını karşılamak için çalışıyorsun.
  13. Mesela onun yeni siyah elbisesini ve onunla uyumlu iç çamaşırını almak için …
  14. Hani şu geçen gece senden daha erkek bir elemanla sevişirken giydiği elbiseleri …

Yukarıdakilerden kaçı sana uyuyor? Eğer bir tane bile kaleme evet diyebiliyorsan, çoktan iğdiş edilmişsin.14’e ne kadar yakınsan, durum da o kadar kötü birader. Bence sen en yakın devlet kurumuna git ve taşaklarını teslim et, zira onları hak etmiyorsun.

Ya da şu listeye bak. Yukarıdakinin tam tersi :

  1. Güçlüsün ve vurdumduymazsın.
  2. İstediğin şeyi yapmak için izin almıyorsun.
  3. Kolay kolay gücenip sinirlenmiyorsun.
  4. Bir şeyi yapmak istemiyorsan, hayır diyorsun.
  5. Yapmak istemediğin bir şey için bir kıza / kadına hayır diyebiliyorsun.
  6. Kaslısın, en azından fitsin.
  7. İdeallerini başkaları için değiştirmiyorsun.
  8. Kendine güvenen ve güçlü birisin.
  9. Düzenli egzersiz yapıyorsun.
  10. Gerekirse nasıl kavga edeceğini biliyorsun.
  11. Acıdan korkmuyorsun.
  12. Kendin için para kazanıp, kendine harcıyorsun.
  13. Sadece kendin soymak üzere kadın iç çamaşırı alıyorsun.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.