Saha raporu – İkili yürüme

Okur Anıl saha raporu paylaşmış :

Merhaba ben de ilk saha raporumu ve ilk reddedilişimi anlatmak istiyorum. Öncelikle kırmızı hapla yazın tanıştım,tanıştığım sırada 3 yıllık sevgilim vardı.4-5 ay teori bölümünü okuduktan sonra ilişkimi gözden geçirmeye başladım. Aşırı kıskançtı ve nerdeyse tuvalete bile beraber gidiyorduk. Kkararlarıma saygısı yoktu,erkek arkadaşlarımla bile beni paylaşamadı. En son doğum günümü geçiştirmesi göstermelik bir hediye alması (beklenti içinde bırakıp) ve tartışmada bunu hiç konuşmayıp üste çıkması ayrılırsan intihar ederim diyerek tehdit etmesi bardağı taşıran son damla oldu.

Ben 17 yaşındayım bazı ilklerimi onla yaşasam da sorunlu bir kızı daha fazla üstümde parazit gibi tasiyamazdım. Önce okulumu değiştirdim ve bir ay önce ayrıldım. Bu bir ay içinde 3-4 kez telefonda ağlayıp sizladı. Ben kalbini kırmamaya çalışarak artık bittiğini anlatmaya çalıştım.(Kusra bakmayın belki zamanınızı çaldım ama benim için zor bir süreç olduğu için anlatmak istedim)

Asıl konumuza dönecek olursak bazen arkadaşlarımla ilçedeki kütüphaneye gidiyorum. Dün ders arası sigara molasında 2 tane kız hakkında konuşmaya hatta dalga geçmeye başladık. Sonra birine gel numaralarını alalım dedim onun yerine daha ezik bir tip benle geldi (Hata:1). Kızlar ıssız bir sokakta bir lambanın altında fotoğraf çekiliyorlardı. Ben de saçma sapan bir giriş yaptım. Fotoğraf çekmek için biraz ıssız değil mi ya dedim. Kızlar mal mal baktılar ben de yanlış anlamayın sadece sohbet etmeye geldik dedim (hata:2). Sonra naber nasılsınız okul muhabbeti ettim biraz ama hiç sohbet ilerlemiyordu ve imam hatipli kız(sonradan öğrendim) hala mal mal bakıyordu. Ben de bunun üzerine e sıcak kanlı insanlar değilsiniz galiba dedim ve imam hatipli kiz tanımadığımız insanlarla konuşmuyoruz dedi. Öyleyse senden devam edelim dedim saçma sapan bir şeyler konuştuktan sonra sohbet yine kesildi ben de bunun üzerine kızlar biz normal bir şekilde sohbet edip numaranızı isteyecektik dedim. Sonra imam hatipli kiz biz buraya ders çalışmaya geliyoruz deyip nutuk attı ben de gülümseyip dersime geri döndüm.

Öncelikle hayatından toksik femineni atman iyi olmuş diyeyim. Sonra bu yaşta sigara içiyorsan cinsel hayatına üst sınırı 40 falan koy diyeyim. Uzak durun şu saçma zehirden.

Gelelim yürümene.
1 – İki kişi beraber yürünmez. Ölümcül hata. Daygame (ya da game) yanlız oynanır.
2 – Açılışın kendi başına kötü değil ama sonradan kızların tepkisi ile çerçeveyi salıp açıklama yapman ciddi hata.
3 – Kızlara oyununu açıklaman (telefonunuzu alacaktık) çok büyük hata. Üstelik tehlikeli zira şikayet edilirsiniz. Telefon ancak 3 – 4 dakika sıcak muhabbet kızdan istenir. Hemen istenmez, soğuk kızdan istenmez.
4 – “Tanımadığım insanla konuşmam” diyen kıza standart elini uzatıp “tanışalım o zaman. Ben Anıl” denir.
5 – Kızlara tenhada yürümeyin.

Kırmızı hap farkındalığına erişmek için ne yapmalı?

Bir okur sormuş :

Hocam selamlar, yanlış anlamayacağınızı düşünerek size birkaç soru sormak istiyorum. Erkek adam bloğundaki yazıları yeni yeni okumaya basladım. Daha önce kırmızı hap düşüncesi ve felsefesine dair hiçbir şey bilmiyordum. Kırmızı hapla ilk kez ne zaman karşılaştığımı hatırlamıyorum. Muhtemelen internet üzerinde bir şekilde denk geldi. Şimdiye kadarki ömrümü “sağlam” bir beta erkek olarak yaşadığımı itiraf etmeliyim. Gerçi günümüz toplumunda birçok erkeğin benim durumumda olduğunu düşünüyorum. Bu bütünüyle benim seçimim olmadığı için bunu söylerken utanmıyorum aslında. Yazıları okumaya başladığımdan beri Şimdiye kadar doğruluğundan zerre kuşku duymadığım düşünceler yavaş yavaş yerle bir olmaya başladı. Gerçeği görüp sorunu tanımlamak bir taraftan bana güven aşılayıp gaz verirken bir taraftan da derin bir boşluğa sürüklüyor. Çünkü kırmızı hapı yutmak sizlerin de belirttiği gibi kolay bir süreç değil. Belki birçok kişinin altından hakkıyla kalkamayacağı bir süreç. Yıllardır bu toplumun içinde yaşamış olmak bile bunu zor kılan etkenlerden biri sadece. Kırmızı hap farkındalığına erişmek sadece blogdaki yazıları okumakla ne ölçüde başarılır? Başkaca neler yapmak gerekir? Bu farkındalığı erişip mutlu alfa erkekler olmamız için ne önerirsiniz? Bu öğretinin hitap ettiği bir yaş aralığı var mı? Belirli bir yaştan sonra (27 yaşındayım) karakterde bazı şeyler oturduktan sonra değişim ne ölçüde mümkündür ya da mümkün müdür? Kişinin sahip olduğu ve ruhuna tabiri caizse perçinlenen toksik betalık düzeyi her çabayı beyhude kılabilir mi? Biraz uzun oldu ama geri dönüş yaparsanız çok sevinirim.

Sırayla cevaplayacak olursak :

Kırmızı hap farkındalığına erişmek sadece blogdaki yazıları okumakla ne ölçüde başarılır? Başkaca neler yapmak gerekir? Bu farkındalığı erişip mutlu alfa erkekler olmamız için ne önerirsiniz?

Sadece okuyarak öğrenilecek birşey değil bu. Araba kullanmak için de bir sürü ehliyet kursu kitabı okumak faydalıdır ve hatta gereklidir ama araba sürmeyi, direksiyona geçmeden öğrenemezsin. The Red Pill öğretisinin pratiği – Önce kendine odaklanmak ve Maskülin benliğini geliştirmek yazılarını uygulamak şart. Eğer hayatında disiplin yoksa Nasıl Disiplinli Olunur yazısı da iyi bir uygulama rehberi. Belki beta salgınının nedeninin testosteron ile bağlantısından, belki de disiplin kazandırdığından, ağırlık kaldırmak, kırmızı hap pratiğinin temel taşı. Haftada 3 – 4 kere gymde canını çıkarmadan, alfa davranışlarını arttırman gereksiz zor.

Bu öğretinin hitap ettiği bir yaş aralığı var mı? Belirli bir yaştan sonra (27 yaşındayım) karakterde bazı şeyler oturduktan sonra değişim ne ölçüde mümkündür ya da mümkün müdür?

Bir yaş sınırı yok. 30undan hatta 50sinden sonra kırmızı hap öğretisi ile tanışıp dönüşenler var. Aslına bakarsan, yaşı 40 civarı ve üstü olanların işi daha kolay zira onlar eskinin daha sert erkek neslini, en azından çocukken gözlemleme şansına sahipti. 27 ise hiç de geç bir yaş değil. Bakın, bu iş kolay değil. Pratik uygulamalara başladıktan sonra değişim görmeniz 6 – 12 ay, tam kırmızı haplanman ise 2 – 3 yıl ister. 27 yaşında biri için bu 30una gelmeden (CPD tırmanışının hızlandığı yaş), ustalaşmaya başlaman anlamına gelir.

Kişinin sahip olduğu ve ruhuna tabiri caizse perçinlenen toksik betalık düzeyi her çabayı beyhude kılabilir mi?

Nefes aldığın sürece o zehiri atabilirsin. Çoğu erkeğin betalıktan kurtulamama sebebi a) kırmızı hapı düşmanca bir şey görüp reddetmeleri ve b) eğer öğretiyi kabul etseler bile yeterince uzun süre pratik uygulamasını sürdürememeleri. İçindeki alfayı cilalayıp parlatmak yazısını okumanı tavsiye ederim.

Saha Raporu – Benim gibi betalıktan kurtulmak isteyenler adına cesaret verici daygame

Selanikerkegi rumuzlu okur şu mesajı gönderdi :

Merhaba, yaklaşık 1 sene önce kırmızı hapla tanıştım fakat pek önemsemedim (ta ki çevremdeki bütün kızlardan red yiyene kadar). Boyum 1.80 yeşil gözlü ve sarışınım ve dışarıda çoğu kızla kesişirim fakat iş konuşmaya gelince beta olduğum için benden kaçarlar.

Bu olaylar baya bi canımı sıktı ve 1 aydır teoride kendimi geliştirdim sıkı bir okur oldum. Kendimi geliştirmek için Haribo standında çalışan bir kızın yanına gittim (yanına giderken heyecandan başım dönüyordu 😀 ). Ben kıza “merhabalar çok tatlısın tanışabilir miyiz” dedim ama bunu söylerken gözlerim karardı dudaklarım titredi ve bayılacak gibi oldum. Ona rağmen kız güler yüzlülükle merhaba diyip elini uzattı ve konuşmaya başladık. Ben cevap verememeye başlayınca da müşteri rolü yapan omega arkadaşım olaya el atıp toparladı ve kızın instagramını aldım.

İlk gün beni tekrar görmek için can atan kız 1 hafta sonra “sülük gibi yapıştın yeter” dedi bende küfür edip sildim numarasını yani anlayacağınız betalığım bu kızı da mahvetti. Bu olaydan sonra tamamen kendimi kırmızı hapa vermiş durumdayım. Ben çok utangaç birisiyim kızlarla tanışmaya gittiğimde resmen ağzım yamuluyor ve dudaklarım titriyor, gözlerim kararıyor. Bu utangaçlığımı korkumu yenmek adına 25.03 tarihinde yani pazar günü tam 50 kızın yanına gideceğim artık ölür müyüm sakat mı kalırım bilemiyorum ama bu korkumu yenmek ve alfa yolunda çok büyük bir adım olacak.

Kızlarla yaşayacağım konuşma diyaloglarını, aldığım en olumlu ve en olumsuz cümleleri sizinle paylaşacağım. Betalığı yenmek isteyen diğer arkadaşlarada bu Daygame cesaret getirsin. Pazar akşamı neler yaşadığımı tek tek anlatacağım ve sizden tek isteğim betadan alfalığa attığım büyük adımda bana YÜRÜÜ BEEE BU ADAM OLACAKKK demeniz ve verebilirseniz de ufak tüyolar 🙂

Öncelikle, reddedilme korkusunu aşmanın tek yolu, kendini gönüllü olarak reddedilmeye maruz bırakmaktır. O nedenle kıza yürüdüğün için tebrikler.

Boyum 1.80 yeşil gözlü ve sarışınım ve dışarıda çoğu kızla kesişirim fakat iş konuşmaya gelince beta olduğum için benden kaçarlar.

Bu, yakışıklı ama beta davranan erkeğin çok başına gelir. Çok YD alırsın, ya da cold approachda yürümene olumlu tepki verilir. Ama ağzını açtıktan sonra kız soğur. Yaygın bir problem. Aslında ilginçtir, oyunun tipten daha önemli olduğunun kanıtı.

İlk gün beni tekrar görmek için can atan kız 1 hafta sonra “sülük gibi yapıştın yeter” dedi bende küfür edip sildim numarasını yani anlayacağınız betalığım bu kızı da mahvetti.

En azından bu kızı geri kazanırım diye sormadan bir sonraki yapmışsın. Ama bir kızı bir haftada soğutmak da başarı, ne yaptın da böyle oldu 😀 Asıl ibretlik olay o.

Bu utangaçlığımı korkumu yenmek adına 25.03 tarihinde yani pazar günü tam 50 kızın yanına gideceğim artık ölür müyüm sakat mı kalırım bilemiyorum ama bu korkumu yenmek ve alfa yolunda çok büyük bir adım olacak.

Daha yeni yazdık :

“Oyunu şöyle sanıyorlar : Çık dışarı, 100 tane kıza yaz, şansın yaver giderse biri sana yüz verir ve birlikte olursunuz. Ben de diyorum ki Oyun sayı oyunu değil azim / kararlılık oyunudur, devamlılık oyunudur. Her hafta sadece 1 kere yürüseniz, yılda 52 kere yürürsünüz. Buna kararlılık denir. Bu aynı zamanda ortalama bir erkeğin hayat boyu yürüdüğü kızdan daha fazlasına yürümüş olursunuz. Oyun bu kararlılık ve hatalrından ders çıkarma ile ilgilidir. Olay makineli tüfek gibi yürü .. yürü … yürü .. değil. Biliyorum bazı PUAlar var “çık dışarı makineli tüfek gibi ol” diyorlar. Bundan hiçbir şey öğrenemezsin. İki çeşit öğrenme vardır : bir şeyi içselleştirirsin ve senin bir parçan olur ya da hareketleri ezberlersin. PAU’yı eleştirenlerin çoğu bu zeber şeklini eleştiriyorlar. Bu rol yapmak, kendin olmamak, ezberleyip okumaları gereken bir senaryo.”

Yani bir günde 50 kıza yürürsen hiçbir şey öğrenemezsin. Günde en fazla 3 – 5 kıza yürü (bardan bara atladığın bir gece bu sayı biraz daha fazla olabilir) ve hergün yürüme. Güzel bir Zen hikayesi vardır :

Çaylak rahip, usta rahibe “hergün 10 saat meditasyon yaparsam, kaç yılda uçarım”. Usta demiş 1o sene. Çaylak heyecanlanmış : “o zaman günde 20 saat meditasyon yapsam kaç senede uçarım”. usta cevap vermiş : “20 senede”.

Son olarak da, ağırlık kaldırıyor musun?

Yeni Bir Umut

Kırmızı Hapın Acı Tadı yazısının sonuna doğru şöyle yazmıştım:

Gerçek sizi özgür kılacaktır ama farkında olmak gerçeğin sizin canınızı daha az yakmasına neden olmayacaktır ya da gerçeği daha sevimli hale getirmeyecektir. Ve tabii ki gerçeğin farkında olmak sizi gerçeğin gerektirdiği sorumluluklardan azad etmeyecektir. Fişten çekilme esnasında erkeklerin en çok zorlandıkları şeylerden biri, Oyunun onları görmeye zorladığı acı gerçekleri kabul etmektir. Bu acı gerçeklerin içinde, yıllardır inanmaya koşullandığı şeylerin konforlu idealler olduğunu ve “sevgi dolu beklentilerin” aslında erkeği sakat bırakan engeller olduğu da vardır. Bunlara isterseniz yalan deyin, ama fişinden çekildiğiniz ve aslında bir sistem olan şeyi böyle kategorize etmekte bir miktar umutsuz nihilizm vardır. Siz aslında umutsuz vaka olduğunuzdan değil, sadece, fişten çekildiğiniz anda içine girdiğiniz yeni sistemde umut yaratacak içgörüye sahip olmadığınız için – her ne kadar bu yeni sistemde kontrol daha çok sizin olsa da.

Kendim fişten çekildiğimde öğrendiğim en zor derslerden biri, “umudu” çöpe atmaktı.

Gerçek ve kişisel umudu değil. Gerçekleştirilebilir olduğuna inandırıldığım “umudu” – doğru şartlar altında, kişilikler uyumlu olursa,  kader ve çalışır olduğuna inandırıldığım, feminen buyruğun tanımladığı diğer bazı etkenler lehime çalışırsa, feminen tanımlı rahatlığa ulaşabileceğim umudu.

Umudu tanımlayarak (ya da benim için tanımlanmasına izin vererek), o ideal durumu hiçbir zaman kendi tercihim olmamış olan bağlamda gerçekleştirmeyi çok istiyordum. Fişten çekildiğim zaman herkes kadar ben de bunalıma girdim. Öfkelendim. Temelde gerçekleşmesi mümkün olmayan bir şeye bu kadar fazla yatırım yapmış olduğum hakkında düşünmek bile istemedim. Çünkü bu şeyin ne olduğunu yanlış anlamıştım, bilerek ya da kendi iyimser yorumum nedeniyle.

Benim kendi “fişten çekilmem” aşamalı bir işti ve birçok uzatmalı travmadan sonra meydana geldi. Ve evet kendimi, gerçekleşebileceğine inandırıldığım bir şey için, bir kalıba sokma umuduyla yaşadığım o kadar travmanın boşa gittiğini görmek, daha da bunaltıcı idi.

Bana satılan umudun, benim yararımı hiçbir zaman düşünmeyen sosyal paradigmadan geldiğini anlayana kadar da umudu atamadım. Bu zor bir gündü zira bunu yapmanın, kendim için yeni bir “ümit” bulmak gerektirdiğini anlamıştım. O zaman bana çok nihilist görünmüştü ve kendime acımaktan kaynaklanan nihilizm tercihi yapmamak için ciddi çaba gösterdim.

Kabul etmekte özellikle zorlandığım keşiflerden biri, kadınların erkeklerden farklı şekilde aşık oldukları gerçeği idi. Bunu kabul etmek zordu zira gerçekleştirmek için çabaladığım “eski umut”, mavi haplı düşünce yapısının temel doktrinlerinden birisi üzerine kurulu idi; hem kadınların hem de erkeklerin onayladıkları ve kabul ettikleri tek bir aşk kavramı olduğuna dair eşitlikçi düşünce.

Bunun gerçeklikle alakası olmayan bir idealleştirme olduğunu , kadınların erkekleri içten sevebileceklerini ve sevdiklerini ama tamamen farklı ve feminene özgü aşk kavramı olduğunu anladığımda, artık o ortak aşk kavramına dair “umut” beslemediğimi fark ettim. Ve kadın ve erkeklerin, birbirlerinden tamamen farklı şekilde ve farklı perspektifte aşk kavramları ile, birbirlerini yine de sevebileceklerine dair umuda sarıldım.

O zamanlarda üniversitede psikolojik danışmanlık yapıyordum. Hayatının 30 yılından fazlasını eski karısını ve ikinci karısını mutlu etmek için harcamış yaşlı bir adamı hatırlıyorum. 20li yaşlarının başından itibaren, kendi kişisel hayatını, bu iki kadının (hayatı boyunca sadece bu iki kadınla seks yapmıştı) ortak bir aşk kavramını gerçekleştirme kapasitelerine inandığı için beslediği umut ile, bu “aşk” için harcamıştı.

73 yaşında idi ve bütün hayatını gerçekte varolmayan bir umuda yatırım yaparak harcamıştı – bir kadının kendisini, erkeklerin kadınların kapasiteleri olduğunu düşündüğü idealize aşk ile sevebileceğine inanmak. Tam da hayatı boyunca kendisini bunun varlığına inandıran, feminen odaklı sosyal düzenden öğrendiği romantik, feminen tarafından tanımlanmış aşk idealleri ile.

İşte bu nedenle sürekli Erkekler Gerçek Romantiklerdir diyorum. Çünkü çoğunluk, bir kadında ve o kadın için mutluluk bulmak üzere idealize edilmiş bir aşka hayatlarını harcıyorlar.

Yeni Umut için Eski Umut

Yeni kırmızı hap dünyanızda da umut edebilir ve başarılı olabilirsiniz. Ama kırmızı hap gerçeklerini kendi eski, feminen merkezli, mavi haplı dünyanıza zorla sokuşturmak yerine kırmızı hap gerçeklerini içselleştirmeniz ve onları kırmızı hap bağlamında yaşamanız çok daha kolay olacaktır. Eğer kırmızı hap dönüşümünü gerçekleştirememiş ve bunu nasıl kullanacağımı anlayamamış olsa idim, bugün evliliğimin neye benzeyeceğini hayal edebiliyorum. Bunu yapmadıkları için evlilik koçlarına saati 149 Dolar ödeyen erkekler var.

Geçen haftanın yorumları içine gömülü bir yorum var. Buraya tamamen alıyorum (kırpılamayacak kadar iyi bir yorum) :

Sanırım anladım!

Yıllarca bu “rol yapma” gereksinimi ve bunun kadınların bizi, bizim onları sevdiğimiz gibi sevmediğini gösterdiği için kızgındım. Ve şimdi eski ilişkilerimi gözden geçirirken, bir şey aklıma geldi.

Her ilişkimde, onradan aşık olacağım kadınla karşılaşmadan önce, tamamen kendimi geliştirmek için çalışıyordum : forma girmek, arkadaşlarla takılmak, çevremi keşfetmek, muziğimle uğraşmak, vs. “Aşık olur” olmaz ise bu aktiviteleri zamanla bırakıyordum. Yeni kız arkadaşıma konsantre oluyor, onun ihtiyaçlarını sağlamaya ve istediği gibi olmaya (ya da istediğini sandığım gibi) çalışıyordum.

Ama işte benim Evreka anım : hatırladığım her zaman mutsuz, bir hücreye kapatılmış ve kapana kısılmış hissettiğim.

Rollo’nun “kadınlara tepkilerimiz koşullanmadır” derken bahsettiği şey bu mu? Kırmızı hap ile hissettiğimiz üzüntü, doğamızda olmayan bir şeye inanıp ona göre hareket etmemiz, başkalarının davranış ve inançlarının bize yüklenmiş olması mı?

Sanırım sonunda kendim için olanı anladım … kendini odağa koymak ve “rol yapmak” gibi şeyler aslında şu anlama geliyor : “bir ilişkide, başkalarının yapman gerektiğini söylediği şeyleri yapmak zorunda değilsin … her şeyden onun için vazgeçmek zorunda değilsin, yapmaktan hoşlandığın şeyleri yapmayı bırakmak zorunda değilsin ve onun kıçını yalamak zorunda değilsin”.

Benim durumunda, ben her şeyi iki sebepten bırakıyordum. Biri, yapmam gerekenin bu olduğunu düşünmemdi … Kadınların erkeklerden ne istediklerini duymam, annemin erkek nasıl olmalıdır nasihatları, vs. İkinci neden ise kendine güvensizlikti. Onun beni sevmesini istiyordum, gemiyi batırmak istemiyordum, onu kaybetmekten korkuyordum, vs … ve sonunda da kaybettim. Onun ve onun aşkı için değerli olmak için, onun suyuna gidip ona istediğini söylediği şeyleri ya da bana onun istediği şeyler diye öğretilenleri vermem gerektiğine inanıyordum.

Rollo’nun ve herkesin konuştuğu şey bu mu? Çünkü sanırım sonunda anladım. Bugüne kadar Oyunum bir yere kadar sahte idi. Bazı şeyleri yapmamam gerektiğini biliyordum ve kadınlara daha çekici gelecek şeyleri de yapıyordum. Ama görüyorum ki, kızgın olmak için bir neden olmadığı gibi – kendimi geliştirirken ve hobilerimle uğraşırken daha mutlu, onlara zaman ayırmazken ise daha kindardım – ama aslında bizim “rol yapmak” dediğimiz ve kadınları gerçekten mutlu eden şeyleri yaparken daha mutluyum.

Aslına bakarsanız Rollo’nun dediği gibi her iki şekilde de rol yapıyorsunuz.

Kırmızı hap şartlarında yaşamanın anahtarı, mavi haplı beklentilerinizde ve hayallerinizde rahatlığa kavuşacağınız inancını kafanızdan atmanızdır. Ve bunları kırmızı hap gerçeklerinin gerçekçi bir kavrayışına dayanan beklenti ve tutkularla değiştirmeniz gereklidir.

Bunu başından öğrenin : Kırmızı hap farkındalığını kullanarak, mavi hap dünyasında rahatlık ve duygusal tatminini başaramazsınız.

İçinizdeki betay öldürmek zor bir iştir ve bu işin bir kısmı da eski, rahat mavi hap paradigmanızdan kurtulmanızdır. Yeni fişten çekilen, kırmızı hapın farkında erkekler için, kırmızı hap tekniklerini kendi mavi haplı ideallerini gerçekleştirmek için kullanabilecekleri fikri çok cezbedicidir. Anlamadıkları şey ise bu mavi haplı ideallerin ve onları nasıl gerçekleştireceklerine dair anlayışlarının defolu olduğudur.

Kırmızı hap farkındalığı, doyum için kırmızı hap şartları gerektirir. Oracle Z, Return Of The King sitesinde mükemmel bir yazı yazdı : Why you shouldn’t seek emotional fulfillment through women? . Okumaya değer bir yazı ama Oracle Z’nin burada anlattığı feminen merkezli, mavi haplı doyum. Bir erkek istemesi gerektiğine koşullandırıldığı bu mavi haplı amaçları gerçekleştirebilse bile, kendini bu hedefin içinde hapsolmuş ve bu hedefin yükleri altında ezilmiş bulur.

Hobbes’un yukarıda gösterdiği gibi, mavi haplı hedefleri gerçekleştirmeye ve elinde tutmaya çalışmadığı zamanlar, hayatından, yeteneklerinden ve tutkularından en fazla doyum aldığı zamanlar.

Bu bir erkeğin kendini kırmızı hap şartlarında yeniden yaratması için yeterli değilmiş gibi, bir de kadın kendisine mavi hap şartlarında “mükemmel erkek” sunulduğunda, yavaş yavaş (bazen hemen) o erkekten tiksinmeye başlar.  Hareketlerinin de ispatladığı gibi, kadınlar bile bu mavi hap şartlarının mükemmel erkeğini istemezler zira mavi hap şartları, normalde kırmızı hap şartlarında heyecan verici, önemli ve arzulanabilir olabilecek erkekleri iğdiş eder.

Bunu daha önceki yazımda söyledim ama tekrar edeyim :

“Kadınlar erkeğin hayatına sadece yoldaş olmalılar, hiçbir zaman hayatının odağında olmamalılar.”

Mavi hap şartlarında yaşamak, defolu hedefleri gerçekleştirerek doyuma ulaşacağını ummak, erkeği kadını hayatının odağı yapmaya programlar. O umudu bünyenizden atın ve yeni sistemde umut yaratabileceğinizin farkına varın – içinde hayatınızın kontrolünün daha çok elinizde olduğu sistemde.

Çeviri : A New Hope

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Performans Yükü

Love Story yazısından :

“Erkeklerin performans göstermesi gerekir. Başarılı olması, kızı kapması, iyi bir hayat sürmesi. Erkek yapmalı. Tatlı bir kızın dikkatini çekmek için motorsikleti sokak boyu sürmek olsun ya da kişisel gelişiminiz ve gelecekteki ailenizin rahatı için doktora yapmak olsun, erkeklerden “tuttuklarını koparmaları” beklenir. Erkekler “icra etmek” zorundalardır. Kadının baştan çıkması, ilgisi, arzusu ve aşkı, bu şartlı performanstan kaynaklanır. Bu performansın beklentileri ne kadar karşılayıp karşılamadığının değerlendirmesi tabii ki oldukça özneldir, ve ne kadar kolaylıkla “yapabildiğiniz” de önemlidir, ama performans zorunludur.

Fişe takılı (mavi haplı) erkeklerin kadın – erkek ilişkilerinde en çok yanlış bildikleri şeylerden biri, performans konusudur. Geçen Mart’ta, Roosh’un ilginç bir makalesini okudum, “Erkekler modern kadın için palyaçodan başka bir şey değil” (Men are nothing more than clowns to the modern woman) ve makale ile gösterdiği bağlamda aynı fikirde olsam da, “eğlenceli” olma konusunda kadını eğlendirmekten daha fazlası var.

Kadınlar artık erkeklerde konfor ve istikrarlılık aramıyorlar – eğlence arıyorlar. Vakit geçirmeyi arıyorlar. Hedonist zevkler arıyorlar. Sağlayıcı (beta) erkeklerin günümüzde güzel bir kadının en genç çağında bağlılığını kazanmakta umutsuzca yenilmelerinin sebebi bu. Hatta daha alt rütbeli alfaların bile kadınlarla birkaç vuruşmadan öteye ilişki yaşayamamalarının nedeni de bu. Bir kez sağladığınız eğlence ve değişiklik azaldığında – ki azalması kaçınılmaz – hatun başka birine ya da bir şeye yönelecek. Özünde, bir kızı elde tutmanın tek yolu TV dizisi zihniyetinde, her bölümün sonuna bir arkası yarın / en heyecanlı yerinde kesme koyarak kadının ilgisini canlı tutmaktır. İyi bir erkek olmak artık yetmiyor.

Bunu okuduktan sonra kendimi henüz yeni fişten çekilmiş ve kırmızı hapın rahatsız edici gerçekleri ile tanışmış, herkesin beni inandırdığı bütün o konforlu “sadece kendin ol ve eninde sonunda doğru kadın karşına çıkacak” retoriğinin, vasat bir hatunun ilgisini canlı tutmak için kendini ikiyüzlü bir çizgi film karakteri gibi sürekli dönüştürmesi ihtiyacı ile yer değiştiği, genç bir erkek olarak hayal ettim.

Bu oldukça bunaltıcı bir şey, özellikle de kırmızı hap farkındalığı için gerekli olan büyük çaba ve kişisel sezgiyi düşünürseniz. Roosh daha sonra bunu Nasıl daha iyi bir palyaço olunur ve palyaço oyunu – iyi erkek oyunu ile yumuşattı. Her ne kadar olayı Oyun terimleri ile açıklığa kavuştursa da, birçok erkeğin palyaço faktörü konusundaki hüsranı, bu şartlarda ve bağlamda, performanslarının gerçekte kim oldukları ile alakasız olması. Bu ortamda MGTOW’un neden kırmızı haplı erkek için anlaşılır bir opsiyon olduğunu görmek zor değil. Erkeğin kendisini kadınlar konusundaki performans denkleminden basitçe azad edebileceğini düşünmek çok cazibeli. Buna sonradan değineceğim ama burada önemli olan erkeklerin performans oyununu oynamaya zorunlu oldukları. İster beğenin, ister beğenmeyin, oynayın ya da oynamayın, bir erkek olarak her zaman performansınıza (ya da onun nasıl algılandığına) göre değerlendirileceksiniz.

Bence kırmızı hap transformasyonunun erken aşamalarında birçok erkeğin ayağına takılan şey, kadının ilgisini tutmak için kendileri olmayan bir karaktere bürünme ve “olmadıkları kişi olma” zorunluluğu yüzünden kadınlara duydukları öfke. Bu fikri Have a Look yazısında anlattım ve kadınların kendilerini eğlendireceğini umdukları erkekler için nasıl kasting ajansı gibi olduklarını belirttim. Ben bu konuyu tamamen cinsel bağlamda yazmıştım, ama Roosh’un yazısını okuyunca kadınların ‘karakter’ rolü beklentisinin onların hayatının olgunluk aşamasına ve CPDlerinin gerçekçi bir şekilde isteyebileceği şeye göre değiştiğini hesaba katmaya başladım. Başka deyişle, Parti Yıllarında istedikleri “karakter”, yaşlandıklarını anladıkları zaman istedikleri karakter ve orta yaşta iken istedikleri karakter birbirlerinden farklılar. Bir erkeğin o karakter olmasının ne kadar gerçekçi olduğu ise, kadınların hayatlarının çeşitli aşamalarında, hak sanısı ile gerçekçi bir şekilde bekleyebileceklerini düşündükleri karaktere, erkeğin uymamasın durumunda hayal kırıklığı yaşamak üzere sosyalleştiklerinden, önemli değil.

Uyarak Yaşamak

Buraya kadar okuyan erkeklerden bazılarının “sikerim, ben kendim olacağım ve beni böyle kabul etmeyecek her kadın düşük kalitededir” diye düşündüğüne eminim. Bu sizi muhtemelen öfkelendirecek ama bu tam olarak betaların içselleştirdiği mavi haplı “sadece kendin ol” mentalitesi. Sahip olamadığını küçümsemek gücün kurallarından biridir aslında. Bunu anlamak zor değil ama siz ne derseniz deyin sonuçta erkek olarak hayattaki performansınıza göre değerlendirileceksiniz. Yani “siktir et, ben kendim olacağım” zihniyetiyle bile ne kadar iyi bir şekilde “kendiniz” olduğunuzla değerlendireceksiniz.

Basit gerçek şu ki, esasen hayat performansınızın ta kendisi olmalısınız – bunu içselleştirmelisiniz. Siz yönetim yönlendirseniz de, siktir edip kadınların (ve aslında diğer herkesin) doğal, kendiliğinden performansınızı takdir edeceklerini umsanız da, kadınlar sizi kendi CPDleri bağlamında istedikleri erkeğin nasıl olması gerektiği kriterlerine göre değerlendirecekler ve hipergamik optimizasyon filtresinden geçirecekler.

Görünüm, yetenek, elle tutulur faydalar ve diğer temel ön şartlar kadından kadına değişebilir. Ama bir erkek hayatta performans göstermek zorundadır. Siz kendi yoluna giden ve kendi kendini tanımlayan ve ihtiyaçlarını eskortlarla gideren bir erkek olsanız bile, bu zevkleri yaşayacak kadar kazanmanız için hayatta belli bir performans göstermeniz lazım.

Daha kolaylaşmaz, siz daha iyileşirsiniz

Erkek için, hayatta performans gösterme zorunluluğundan kaçış yoktur. Bundan kaçabileceğine inanmak, kadınların, erkekleri performanslarına göre eleyen hipergami dürtülerini bastıracak yüce bir empati kapasitesi olduğu mitine inanmak demektir. Kadınlar, erkeklerden bekledikleri performans beklentilerine benzer şeyleri asla kendilerinden beklemeyeceklerdir. Hipergami, erkeğin kadının bağlılığını hakettiğini sürekli ve ince bir şekilde göstermesini bekler ama kendinden buna paralel bir performans beklentisi yoktur.

Kadınlar erkeklerin kendilerinden belli fiziksel standartlara uymalarını beklediklerini iddia ederler. Bu genel olarak doğru olsa da, bu yine de erkeklerin kadınlardan bekledikleri ama onların kendilerinden beklemedikleri bir şeydir. Kadınların hayat performansını değerlendirme mekanizması gibi bir olay yoktur. Aslına bakarsanız bir erkeğin kadını birliktelik için bazı kriterlere göre değerlendirdiğini söylemesi, onun kadın düşmanı ve önyargılı biri olarak yaftalanmasına neden olacaktır.

Bu tür sosyal gelenekler, kadının hipergamik cinsel stratejisinin sosyal olarak baskın stratejisi olarak kurmak için vardırlar. Bir kadının erkek için performans göstermesini beklemek, “kadının ödül statüsüne” hakaret olarak algılanır.

İnsani açıdan bu performans gereksinimine rasyonel bir çözüm bulma isteği var. Ama daha önceki yazılarda belirttiğim gibi, kadınların mantığına hitap etmek, hipergaminin sinsi etkisinden koruma sağlamaz.

Tamamen dürüstlük ve kendini kadına açma tavsiyesi veren bir sürü “ilişki koçu” (dating coach) okuyorum. Umut ettikleri, aynı kafada ve rasyonel bir kadının, erkeğin bu açıklığını doğal olarak takdir edeceği. Ama bu umut, sinsi etkilerin karşılıklı rasyonalite ile bastırıldığı bir eşit oyun sahası varsayıyor.

Gerçekten umulan ise kadınların, erkeklerden performans bekleyen hipergami dürtülerini, bu duyarlı ve kırılgan dürüstlüğü takdir ederek bastıracaklarıdır.

Halının altına süpürdükleri şey ise, erkeğin hayat performansındaki gerçek bir eksikliği affetmesi için, kadının mantığına ve hislerine başvuramayacak oluşumuzdur. Aşk da, mantık da, ortak bir bağlamda karşılıklı takdir gerektirir ama ne aşk ne de mantık erkeğin performans gösterme zorunluluğunu ortadan kaldıramaz.

Kadınlar, hipergamiyi kendi kendilerine bypass etmeye gönüllü değillerdir. Karşılıklı ihtiyaçtan kaynaklanan bir durumu, dolaysız yöntemlerle kabul etmeye zorlanamazlar.

Bir kadını ilişkide karşılıklı ihtiyaçları karşılamaya motive eden şey, erkeğin performansı ve bunu göstermesidir (hiçbir zaman izahata başvurmadan) – o ilişki ister tek gecelik vuruş, isterse de 50 yıllık evlilik olsun.

Yüksek Statü Göstermek (YSG) – Demonstrating Higher Value

YSG’nin hem mavi haplı eleştirmenler hem de kırmızı hap camiası içinde kötü bir şöhreti olduğunu düşünüyorum. Birçok kişi kafayı YSG pratiğine ve tekniğine takıyor. Bu kavramı “gösteriş” ve “böbürlenme” varsayıp es geçmek kolay ama YSG, prensip olarak egoist ölçülerle ya da bir erkeğin kendisini kadınların yanında ne kadar iyi “pazarladığıyla” tanımlanamaz.

Birçok YSG bilinçsizce yapılır. Aslında en iyi ve öz YSGler, erkeğin performans gösterdiğinin farkında bile olmadığı zamanlarda ortaya çıkarlar. Bu bir odaya doğru bağlam ve ortamda girmek şeklinde bile olabilir. Burda anlatmaya çalıştığım şu : bu yazdıklarımı okuduktan sonra, kadınların performans standartlarını karşılamak için üstüninsan olmanız gerektiğini söylediğimi düşünebilirsiniz ve bu da oldukça bunaltıcı. Benim gelmeye çalıştığım nokta bu değil. Bir kadının performans beklentisi çok değişkenli şeylere bağlıdır ve kadının hem arzu edilir hem de çekici bulduğu karakter ihtiyacına ve bunu isteyebilme kapasitesine bağlıdır.

Nasıl performans gösterdiğinizden ziyade performans göstermeniz önemlidir. Hayatta performans göstermek ve kendi olabileceğinizin en iyisi olmak için sahip olduğunuz hırs ve içten gelen ateşin kadınları etkilemeyle hiçbir alakası olmayabilir, ama siz bu durumda performans gösteriyor olacaksınız ve bu performansa göre değerlendirileceksiniz.

YSG ve DSG (Düşük Statü Göstermek), bilinçli olsa da olmasa da performanstır. Kendinizi bu performans denkleminden azad edemezsiniz. Bu performans gösterisinde kendi bölümünüzü yönetmeyi bırakabilirsiniz, ama ölene kadar oyundan dışarı çıkamazsınız.

Çeviri : Burden of Performance

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Biyolojik determinizm ve kırmızı hap

Sitenin yorumlar bölümünde, biyolojik determinizm konusunda oldukça fazla yorum görüyorum. Şu aşağıdaki yorum en son gelen ve bu yazıya örnek olsun diye koyuyorum. Yoksa sadece yorumu bırakana cevaben yazmıyorum :

Sitedeki yazıların çoğu hatta redpill in neredeyse tamamı temel olarak biyolojiyi alır, ve neredeyse sitedeki her yazıda en az bir kere geçen arzunun dinamiği ya da saf-doğal cinsel çekim biyolojiden ve onun üstüne inşa edilen sosyal dinamiklerden kaynaklanır(feminizm yapay bir sosyal dinamik olduğundan gerçekte bi boka yaramıyor gibi). Dolayısıyla bu adamların bu çekimde ve saf arzu dinamiğinde yeri yok, sağlıklı hiç bir kadın bu adamlar beni döllesin demeyecek. Biyolojinin acıması yok ki.

Feministlerin ve genel olarak şu an akademiyi, görsel sanatları ve yüksek kültürü elinde tutan neo-marksistlerin en büyük hatası biyolojiyi tamamen gözardı edip herşeyin tamamen bir sosyal yapı olduğunu sanmalarıdır. Mesela geçen sene Jordan Peterson karşısına çıkan bir profesör (!) aynen şöyle demişti “biyolojik seks ile cinsiyet arasında hiçbir ilişki yoktur, bu 40 yıldır da bilimsel konsensustur”.  Yani XY ya da XX kromozomları ile doğmanızın sizin kadın mı erkek mi olacağınıza etkisi yüzde sıfırdır, bu tercihin 100%ü sizin yetiştirilişinizden gelir gibi bir abuklukla konuşuyordu.

Aynı hatayı red pill camiasında ters uçta yapanlar var. Tamamen biyolojik determinizme savrulup “birader genetiğin iyi değilse ne yaparsan yap bittin” demeye getiriyorlar. Biz bu sitede biyoloji hep ihmal edildiği için onu vurgulasak da aynı hatayı yapmıyoruz / yapmayalım.

Evrimsel psikoloji alanında çalışan bilimadamı Gad Saad (namı diğer Gad Father)’ın dediği gibi bir davranışta hem biyoloji hem de sosyal yapılar rol oynar. Sonuç davranışın neresi hangisinden kaynaklanır gösteremezsin. Buna örnek olarak kek yapımını verir. Kekin içinde yumurta, un, şeker, kakao, vs … olsa da sonuç ürünün neresinde un, neresinde yumurta var, parmağını koyup gösteremezsin. Bunun içinde hiç un yok diyen adama unu gösteremezsin. Ama un vardır ve kekin analizi ile ispatlanabilir.

Genetik önemli ama kıçını yırtarak ağırlık kaldıracak disiplin daha önemli. Fotoğraftaki iki adam da Chris Patt

Alfa’nın kökeni yazısında da belirttiğimiz gibi saf arzu yaratan maskülinitenin genetik kökleri kadar sosyal kökleri de var. Genetiği iyi (yakışıklı) adamların bu konuda önde olduğu gerçek. Özellikle de erkeklerin erkek adam değil de daha çok oğlan çocuğu olduğu 13 – 20 (şimdilerde neredeyse 25) yaş arasında. Ama maskülinitenin en önemli öğesi olan duygusal güç erkeğin disiplin, cesaret, ataklık, çalışkanlık, vs … gibi şeylerle oğlan çocukluğundan erkek adamlığa geçerken kazandığı bir şey ve bunun içinde sosyolojinin payı yüksek. Genetiğin payı az olsa da kadınlarda saf arzu yaratan bir şey bu.

Bunu, bu gibi sitelerde kadın – erkek dinamiğinin gerçekliğini anlayıp, disiplinli bir şekilde çalıştıktan sonra kadınlarda saf arzu yaratabilmeye başlayan erkekler onaylayacaktır (gerçi orada da genetik var. Son yapılan araştırmalara göre, unutturmayın onu da bulup linkleyeyim, bir kişi yeni bir ortama konulduğunda, ona adapte olurken DNA’sında daha önce tamamen uyuyan bölgeler aktif hale geçip yeni proteinler üretiyor! Yani örneğin daha sosyal ve dışa dönük olduğunuzda biyolojiniz ve davranışlarınız beraber değişiyor. NOT : Bir insanın DNA dizgisinin sadece 8.2%si aktif. Diğer 91 – 92%si ise ‘uykuda’ ve neden orada olduğu yaptığı belli değil).

Biyolojinin acıması yok ki derken doğru söylüyorsun ama biyolojik determinizme düşmeyin. Öncelikle herhangi bir evrimsel psikologla konuşursanız size ilk söyleyeceği şey şu olacak : genetiğin davranışa etkisi rastlantısaldır (probabilistic), deterministik değildir.

Disiplini, duygusal gücü ve cesareti, görünüşün önüne koyun. İnanın bana bunlarda yetkin olan erkeğe isterse hiçbir kadın dönüp bakmasın mühim değil. Böyle bir erkek, hergün başka kadına atlayan ama bu üçüne sahip olmayan adamdan daha iyidir, daha mutlu ve doyumlu yaşayabilir.

Saha raporu – Kadıköy daygame raporu

Okur Deniz saha raporu göndermiş :

Geçen hafta sonu Kadıköy’de özgüvenimi geliştirmek adına daygame yapmaya karar verdim. Trp’yi 4-5 aydır sadece okuyarak nereye kadar dedim ve oyunumu yolda ki hoşlandığım insanlara yapmaya karar verdim. Moda sahilde bir kaç tane beğendiğim kadın görünce yanlarına gittim. Aklımda erkekadam da okuduğum saha raporlarındaki cümleler geldi bakalım onlarla ben ne kadar sonuç alacaktım.

+selam sizi gördüm çok etkilendim bi yanına geliyim dedim naber? (Konuşmaya başlarken kadının yüzünde tebessüm oluştu ve cümle bittiği anda tebessümüde bitti)
-iyiyim :))
+ee napıyorsun
-erkek arkadaşımı bekliyorum
+bana dertlerini anlatma boşver onu
-ehehe kendisi bu durumlara kızar yani gitmelisin
+eh peki hafiften uzayalım ama önce numaranı vermelisin (kabul burda baya bi tökezledim)
-yok veremem üzgünüm
+peki görüşürüz o zaman bayy
(Oraya tekrar döndüğümde sevgilisi yada herhangi biri yoktu bende üstlemeden geçtim)

Başka bir olay daha var.

2 kız yan yana sahilde otururken biz de 2 arkadaş yanlarına gitmeye karar verdik
+selam sizi gördük baya bi etkilendik
-yok sağolun gerek yok
+peki iyi günler

Burda da dikkatimi çeken şey konuşmaya başlayınca yüzlerinde bir tebessüm oluşuyor sonra yok oluyor.

Şimdi soruyorum yanlışım veya eksiklerim nelerdir? Bir dahaki sefer nelere dikkat etmeliyim.

“Rakibe yenilmen sorun değil Danielsan. Asıl problem korkularına yenilmen.” – Mr. Miyagi, Karate Kid
Öncelikle tebrikler. Korkularını yendiğin için.

Şu sorudan başlayalım:

Burda da dikkatimi çeken şey konuşmaya başlayınca yüzlerinde bir tebessüm oluşuyor sonra yok oluyor.

Bunun birkaç sebebi olabilir.

Birincisi sen niyetini direk belirtiyorsun (doğrusu bu) ve kız da başından istemiyordur. O nedenle işim olmaz demek olabilir. Bu kısmı kadın direk ağzıyla hayır demediği sürece (ikinci örnekteki gibi) takma. Niyetini belli etmen sadece cesaretini göstermek için değil aynı zamanda olmayacak kızla vakit kaybetmemek için. Ben üni zamanında bu niyeti belli etmeme haltı yüzünden (arkadaş oyunu) kahve kuyruğunda ya da havuzda kıza yürür, bütün gün beraber dolanır sonra havamı alırdım.

İkincisi, bu bir shit testtir. Kız bu betasavar yüz çehresini takınarak en statüsü düşük betayı hemen ayıklayabilir. Türkiye gibi erkeklerin aşırı duygusal kırılganlığa sahip Akdeniz ülkelerinde işe yarar bir taktiktir. Burada da oyununa kız açık red vermediği sürece devam et.

Üçüncüsü, kız niyetini anladığı an utanabilir, heyecanlanabilir, kızabilir (kolay kız imajı vermemek için) vs. Kızlar çelik yürekli ve soğuk kanlı cengaverler değiller. Bütün bu duygular soğuk bir çehre ardına gizlenebilir.Burada da istifini bozmadan oyuna devam et.

Dördüncüsü ise asıl iletişimde zayıf olabilirsin. Mavi haplıyken bana bu çok olurdu. Yakışıklı ve dışardan cool görünen bir adam olduğumdan çok yürüme davetiyesi alırdım ve mavi haplı olmama rağmen de yürürdüm. Ağzımı açtığım anfan itibaren kız soğurdu. Bu olay ağırlık kaldırmayı yoğun yaptığım zamanlar azalırmış, sonradan farkettim. Ses tonu, duruş, heyecan seviyen, konuşma hızın, şiven, vs … gibi statü sinyallerin topluca 80% önemli. 20% ise ne dediğin. Buna rağmen burda saha raporu yazanlar daha çok sözlere odaklanıyor. Yürürken kendinde asıl gözlemleyeceğin statü sinyallerinin üstünlüğü.

İlk yürümende giriş iyi. Benim girişle ilgili tek problemim kıza “siz” diye hitap etmen. “Sen” desen daha iyi. Kızın erkek arkadaşı lafını shit test alıp doğru şekilde davranmışsın. Fakat bunun tekrarlanması shit test değildir. Kızın gerçekten erkek arkadaşı olabilir ya da gerçekten git demektir. Daygame’de ısrar, takip ve ağız dalaşı başa bela açar. Hemen Nextlemen iyi hareket. Bir tel no atışı yapmışsın ama tel no en az 4 – 5 dakika muhabbete gelen kızdan istenir. Kız senle konuşsa bile hemen tel noya atlanmaz.

İkincisinde hatanız büyük. Wingman ile beraber yürümüşsünüz. Asla. Biriniz yürürken diğeri uzaktan (varlığını hissettirmeden) gözlemlesin. Yürüyenin vücut dilini değerlendirsin. Sonra hemen ayaküstü yürüme değerlendirmesi yapın. Ama beraberce “gızlar gızlar gelem mi” diye dalmayın.

İkinci yürüme, klasik reddetmedir. Yürümelerin onda sekizinde karşılaşacağınız hareket budur. Rakamları bilin ki beklentileri doğru ayarlayın.

Bu olay biraz kas geliştirme gibi. Günde 3 – 5 kereden fazla yürümeyin ama ayda en az bir 20 kere yürüyün ve düzenli yürüyün. Öyle aklıma esti 2 tane, sonra iki ay sonra iki tane daha şeklinde olmasın.

Ve son olarak da welcome to beginners hell (yeni başlayan cehennemine hoş geldiniz). Bir süre sonra bazılarınız gelip “Mahmut-san günlerdir cilalayıp parlatıyorum bir jodan tsuki bile atamadım” diye haykıracak. Ben de diyeceğim ki “önce ayağa kalkmayı öğrenmeden uçmayı öğrenemezsin. Doğanın kuralı bu Danielsan, benim değil.” Cilala parlat … cilala parlat … cilala parlat …

NOT : En son 21 Convention podcastte Rollo Tomassi’nin şu dediği aklıma geldi :

“Oyunu şöyle sanıyorlar : Çık dışarı, 100 tane kıza yaz, şansın yaver giderse biri sana yüz verir ve birlikte olursunuz. Ben de diyorum ki Oyun sayı oyunu değil azim / kararlılık oyunudur, devamlılık oyunudur. Her hafta sadece 1 kere yürüseniz, yılda 52 kere yürürsünüz. Buna kararlılık denir. Bu aynı zamanda ortalama bir erkeğin hayat boyu yürüdüğü kızdan daha fazlasına yürümüş olursunuz. Oyun bu kararlılık ve hatalrından ders çıkarma ile ilgilidir. Olay makineli tüfek gibi yürü .. yürü … yürü .. değil. Biliyorum bazı PUAlar var “çık dışarı makineli tüfek gibi ol” diyorlar. Bundan hiçbir şey öğrenemezsin. İki çeşit öğrenme vardır : bir şeyi içselleştirirsin ve senin bir parçan olur ya da hareketleri ezberlersin. PAU’yı eleştirenlerin çoğu bu zeber şeklini eleştiriyorlar. Bu rol yapmak, kendin olmamak, ezberleyip okumaları gereken bir senaryo.”

Donovan Sharpe ise “oyunu eleştirenlerin çoğu 2 kıza yürüyüp reddedildikten sonra bu iş olmuyor diyor” demişti.

Vaka Çalışması – Çok merak ettiğim 3 konu

Talisca rumuzlu okuyucu sormuş :

Selam abi. Benim olayım şu: İflah olmaz bir betayım. Artı olarak etkisi giderek azalsa da bir Oneitisim. Ama yine de zihniyetimi değiştirmek için inanılmaz çaba sarf ediyorum. Spor+red pill+kişisel gelişim vs. Yani gidişat iyi.

Merak ettiğim konulara gelince. Neredeyse bağımlı hâline geldiğim ve libidom ne zaman artsa aramaya mecbur hissettiğim eski bir sevgilim var. Her seferinde yüzeysel kalan yiyişmelerden ve tam ilişkiye girememekten belki de. (Nextleyemediğimi ve diğer hatalarımı biliyorum. Dur, vurma 🙂 Bu kıza bir betanın yapabileceği her şeyi yaptım. Sonuç olarak “bu çocuk benim gibi bir eziği bile kaybetmekten korkan bir aciz” diye düşünüp beni şutladı. (Tabii ben bunları yeni fark ediyorum).

Arada dediğim gibi bazen görüşüyoruz. Alfa diyebileceğim bir arkadaş var ve ne zaman bu kızla yeniden görüştüğümü söylesem beni itin götüne sokuyor. Ben ona “ama ben o kıza çakamadım, içimde kaldı, görevimi tamamlayamadım, bu erkek için başarısızlık değil mi?” diyorum. O, “hayır bu bir kadın düşüncesidir.” diyor.

Ek olarak, eski kız arkadaşımla yeniden olur mu diye konuştuğumuzda her seferinde “biz seninle mükemmel uyumluyuz mantık olarak (gerçekten mantık olarak çok uyumluyuz) ama ben sadece sana değil, hiç kimseye karşı bir şey hissedemiyorum. Boş bir kutu gibiyim. Hatta şu an görüştüğüm biri var, onu da hiç sevmiyorum” diyor. Ve bu tekerlemeyi yıllardır söylüyor. Bu kız 30 yaşında, hâlâ bekar ve kadrolu öğretmen. Artı, aslında fiziksel olarak çirkin ama çok tutkulu sevişeceğe benziyor. Beni çeken de bu galiba. Bilinçaltım da sürekli “sen bu kıza bi şekilde çakarsan oksitosinin etkisiyle sana yapışır” diyor.

Sonuç olarak sorularım:

1) Bir kızla seks yapamamak, yarım kalmışlık duygusu kadınlara has bir eksiklik duygusu mudur? Öyleyse neden? Bu bir başarısızlık, eksiklik değil midir? Ve benim, o eksiğimi kapatarak kendimi tam bir erkek gibi hissetme isteğim normal değil midir?

2) Ben bu kızla bir şekilde seks yaparsam oksitosin gerçekten de onu bana bağlamaz mı?

3) Bir kızın yaklaşık 5 yıldır “ben kimseye karşı hiçbir şey hissedemiyorum” demesi normal midir? Bu kız aslında ne demek istemektedir?

Sana denilmesi gerekeni alfa arkadaşın demiş zaten.

Arada dediğim gibi bazen görüşüyoruz. Alfa diyebileceğim bir arkadaş var ve ne zaman bu kızla yeniden görüştüğümü söylesem beni itin götüne sokuyor. Ben ona “ama ben o kıza çakamadım, içimde kaldı, görevimi tamamlayamadım, bu erkek için başarısızlık değil mi?” diyorum. O, “hayır bu bir kadın düşüncesidir.” diyor.

Adam haklı. Kız gibi düşünüyorsun. Ağzından çıkan her kelime, daha maskülin olmamak için bahane.Eski hatuna takılıp kalmayı, erkek olmaktan daha kolay bulan erkeklerin bu takılmaya iki bahanesi vardır : (1) intikam ve (2) kendini ispat. Aynı bok. İkisi de kıza muazzam duygusal yatırım ve tabii betalıkta dibe oynama ile sonuçlanır. Arkadaşın çok haklı. Feminen bir düşünce bu.

Öncelikle bu kızla tüm irtibatı tamamen kesip kesinlikle görüşmeyeceksin. Görüşürsen sen bilirsin. Nextleyemiyorum diye kendini kandırma. Görmesen bal gibi nextlersin. Hem bu kızı elde edemezsin (pardon, kız duvara toslayacağını anlayınca sen kenarda beklediğin için birden farkına varabilir, yani tehlikeli bir pozisyondasın)  hem de başka kızı elde edemezsin. Böyle yaşlanırsın. Seçim senin.

Bir kızla seks yapamamak, yarım kalmışlık duygusu kadınlara has bir eksiklik duygusu mudur?

Hayır. Bu kendisini kimseyi tavlayamayacak biri olarak gören, reddedilme korkusundan ölesiye korkan insan psikolojisidir. Kadında şirin gözükebilir belki ama erkekte iğrenç durur. Biyolojisi daldan dala atlama üzerine kurulu bir erkeğin kadınsı bir seks ve bağlanma göstermesi için maskülinitesini sağlam bastırması lazım. Kızların bazıları böyle olsa da çoğu bu kadar bile feminen değildir.

Bu bir başarısızlık, eksiklik değil midir?

Bu soruları resmen troll gibi soruyorsun. ONEitis yazısını iyi okumamışsın. Başkasının aldığı Şahin marka otoyu adam sana satmıyor, sen de alamıyorsun diye kendini başarısız sanıyorsun. İlla o Şahin’e bineceğim zira o benim için Ferrari. Yoksa yaya kalırım daha iyi. Şimdi çıkıp da “bu başarısızlık değil mi” diye sorman komik. Alternatifin pazarlığı öğrenip piyasada son model Toyota bulmak ve o başarı değil ama bu adamın Şahin’ine sahip olmak başarı.

Ve benim, o eksiğimi kapatarak kendimi tam bir erkek gibi hissetme isteğim normal değil midir?

Yukarıdaki örnekten anlayacağın gibi bir ruh hastalığından bahsediyoruz. Şahin’i Ferrari sanan, dünyada başka araba yok diyen adama deli denir, erkek değil.

Bir kızın yaklaşık 5 yıldır “ben kimseye karşı hiçbir şey hissedemiyorum” demesi …

Türkçe meali : Bu kız yaklaşık 5 yıldır “ben SANA KARŞI HİÇBİR ŞEY HİSSETMİYORUM” diyor.

normal midir?

Normal mi? Evet normal. Sana niye direk söylesin. Hatun 30una gelmiş. Adamın biri kenarda yedek lastik olmaya dünden hazır. Ben olsam ben de tutardım, sen olsan sen de tutardın.

Bu kız aslında ne demek istemektedir?

Tekrar ediyorum :

“ben SANA KARŞI HİÇBİR ŞEY HİSSETMİYORUM” Kapiş?

Bonus 1 : Senden hoşlanıyorum ama ilişkiye hazır değilim.

Bonus 2 : Karmaşık Sinyaller

Kusura bakma, senin topa tutulman lazım demiştim 😀 Umarım alınmazsın. Uyarmadı deme. Bu kız bir iki yıla senin değerinin farkına varıp seni kapatabilir.  Evlenir, çocuk yaparsınız. Erkek olarak sonunda kızı kapmış, başarmış olursun. Çocuk doğduktan sonra da şu adama dönersin.

Şimdi diğer arkadaşlara atış serbest.

Alfa Erkek – Jason MOTHERFUCKING Statham modu

1.78 cm boyunda, kel ve 50 yaşında bekar bir erkek. Henüz evlenmemiş … Böyle girince “yazık lan …” demek geliyor içinden ama amcamız Jason MOTHERFUCKING Statham (JMS). Maskülinitenin boyu, saçı ve yaşı nasıl önemsizleştirdiğinin yeryüzü temsilcisi. Bu amcamız, 2010 yılından beridir kız arkadaşı olan Rosie Huntington-Whiteley ile (çıkmaya başladıklarında Jason Statham 42, Rosie Huntington-Whiteley 22 yaşında idi) hayatından memnun görünüyor. Kel istemem, 185 altı erkeğe bakmam diyen kızlarla çıkamaz ama. Çok da sikindeydi o kızlar 😀

JMS’yi buraya ara ara taşıyoruz zira kız arkadaşıyla hep maskülin pozlar veriyor. Biri de aşağıdaki. Illimitable Man bu fotoğrafa “bir erkek kız arkadaşıyla böyle poz vermeli” diye yorum yazmıştı. Donald Jr. örnek almalı 🙂

Tamam, eğer erkek kadından bir 8 – 10 yaş veya daha fazla büyükse bu tür bir ilişki liderliği ve eğlenen ustalık yakalamak zor değil. Zaten 20li yaşlarının ilk yarısındaki gençlerin problemlerinden biri de kız arkadaşları ile aralarına koyabilecekleri yaş farkının sınırlı olması.

JMS, klasik pozu kusursuz veriyor :

  • Kalçadan – omuza kadına bitişik fakat kadından öteye dönmüş vücut.
  • Hatunu kollarıyla sarmış ama hatuna dönük olmayan vücut.
  • Kadın kendisine hayranlık ile bakarken uzağa bakmak (eski Türk aile fotoğraflarındaki babalar gibi uzağa bakmış).
  • Kontrapost pozisyonu.
  • Hatun HB9 (HB10 teorik üst sınırdır, gerçek hayatta bulunmaz :))

Jason MOTHERFUCKING Statham, alfa tanrı Mars‘ın yeryüzü temsilcisi.

 

Karım sürekli ailemi ve beni aşağılıyor

Bir erkek kızlar soruyor sitesine sormuş :

4 yıllık evliyim. karım sürekli ailemi ve beni aşağılıyor. bana sen erkek değilsin, adam değilsin vb. şeyler söylüyor. Çevremde sevilen biriyim bunları haketmediğimi düşünüyorum. sizce ne yapmalıyım?

Baştan ne yapmalı sorusuna cevap vereyim.

“Sen erkek değilsin” gibi hakaretler ve “aileye hakaret” eden kadını boşamak lazım.  Eğer boşayamıyorsan, bunları demesine izin vermeyeceksin. Şiddete vurmadan haddini bildireceksin. “Sen kimsin ki bana bunları söylüyorsun? Kendini bana hakaret etmeye çalışarak iyi hissetmeye çalışan aşağılık kompleksli yaratıktan başka bir şey değilsin” gibi bir şey söylemen ve bir daha da sana hakaret etmesine izin vermemen lazım.

Kocanı erkek olarak görmüyorsan, adam olarak görmüyorsan, koca olarak da kullanamazsın. Çocuk var tabii ama emin olun o çocuk için babaya böyle davranılan ve babanın bu davranışları çocuk için sineye çektiği bir evde büyümese çok daha iyi.

Bu adam önce bir avukatla ve sonra da boşanmış erkeklerle görüşüp plan yapmalı. Bu süreç boyunca ise karısının tüm hakaretlerini mahkemede kullanmak üzere gizlice kaydetmeli. Bütün hazırlıklar tamamlanınca da avukatla beraber bir metin yazılıp bu metin kadına okunmalı ve boşanma süreci başlamalı.

Eğer bu adam illa bu evliliği kurtarmak istiyorsa, Korku Oyununun 12 Seviyesini deneyebilir. Ne de olsa çocuk var ve adam dipte bir beta gibi konuşmuyor. Buradaki adam bir önce ele aldığımız adamdan daha iyi durumda. Aşığım seviyorum salya sümüklüğü yok. Bir baba olarak çocuk için katlanmış ama ben böyle davranılmayı haketmiyorum diyor. Saygı görmüyorsam boşanırım lafını da ediyor. Derdi tabii ki çocuk.

Şimdi devam edeyim.

Adamın sonradan yazdıkları sorununu belli ediyor ama bu konuda pek bilinmeyen bir gerçeği önceden belirteyim. Bazı kadınlar bunu, buradaki kadın kadar ağır olmasa da, erkek betalaşmasa bile yaparlar. Nedeni de CPDdir. Gerçek CPD kavramı bilgi olarak bilinmese de, kadınlar 35 yaşına doğru kendi CPDlerinin kocalarınınkinin altına düştüğünü ve kocalarınınkinin ise yükselmekte olduğunu farkederler. Eğer koca tam maskülin değil ama yeterince erkek ise, bu CPD dengesizliğini, kocasını sürekli aşağılamaya çalışarak ya da onun başarılarını hafife alarak dengelemeye çalışır. Yani “lan ben mavi haplı değilim bu kadın birden neden böyle saçmalamaya başladı” diyorsanız, sebebi genellikle budur. Yani bu “aşağılama” olayı kadın sizi düşük statülü gördüğünden değil, tam tersi yüksek statülü gördüğünden olabilir. Hele de kendisi götü göbeği salmış ama siz hala fit iseniz.

Burada farklı bir durum olsa da adamın şu söylediğinden, yukarıdaki durumun da etkili olduğunu tahmin ediyorum :

ben lisans o lise maddi sıkkıntı var malum

yok ev hanımı

Eğitim seviyeleri farklı. Bu kendi başına sorun olmayabilir ama kadın eğer kişilik olarak bunu dert edecek biri ise, bu eğitim farkı da yukarıdaki dinamiğe etki edecektir.

“Sen erkek değilsin ya da adam değilsin” gibi laflar boşanma nedeni. Adam da zaten aşağıdaki yorumlarda “boşanmak istediğimi söyledim ona. ama çocuk var” diyor. Şöyle de problemini açık ediyor :

karakterim bunda etkili katılıyorum. ben hep demokratik olanı seçeyim diyorum. hatalarım mutlaka var . ama bu hakaretleri hakedecek kadar hata yok.

Kadın, kendi aşağılık kompleksini adamı aşağılayarak gidermeye çalıştığı gibi, adamı aşağılayarak kendisini bırakıp daha iyisini bulabilmesine de engel olmaya çalışıyor.

Ayrıca eşitlikçi evlilik her ne kadar günümüz mottosu olsa da, pratikte kadınlar geminin kaptanı olan ve gemiyi idare eden bir erkekle birlikte olmayı tercih ederler.  Adam burda muhtemelen şu 2 kuralı ihlal etmiş. Haldun Aydıngün, burada çalışan mekanizmayı 20 sene önce yazmış : magandalar kadınları daha çok mutlu ediyor.

III. Önceliğin kendi misyonun olmalı, kadının değil

Esas oğlanın kendisini tamamlayan kadına ilanı aşk ettiği tüm o romantik klişeleri unutun. Bunun her fırsatta aksini iddia etmelerine rağmen kadınlar bir erkeğin “herşeyi” ya da varlığının merkezi olmayı istemezler. Tam tersine değerli bir erkeğin hayat amacına itaat etmeyi arzularlar, o erkeğin amacını gerçekleştirmesine yardım eden dişil güç olmak ve o erkeğin gösterdiği yolu takip etmek isterler. Bir kadının bütünlüğüne saygı gösterin ve ona “benim herşeyimsin” diye yalan söylemeyin. O sizin “herşeyiniz” değil, ve eğer öyle ise, yakında öyle olmayacak merak etmeyin.

IV. Onun kuralları ile oynama

Eğer kadının kuralları koymasına izin verirseniz sizden en azılı tecavüzcülerin bile nail olmadığı bir şekilde tiksinecektir. En güçlü kadın da, en azılı feminist de güçlü bir erkeğe itaat etmeyi ve onun tarafından yönlendirilmeyi arzular. İki kutupluluk sağlıklı bir ilişkinin çekirdeğidir. Bir kadın, kaprisleri, istekleri ve sürekli değişen ruh hali ile sizin üzerinizden geçmeyi istemez. Kadının duyguları kasırga, ruhu ise kundakçıdır. Kendinizi onun fırtınalarına karşı duran bir kale duvarı gibi düşünün. Güçlü rüzgarlar ve en kötü dürtülerinin yarattığı fırtınalar karşısında tutunabileceği bir kaya aradığında, orada siz olmalısınız … güçlü, sağlam, sarsılmaz ve yerinden oynamayan.

Amcığın 16 Buyruğu

Türkiye hala o kadar kötü durumda değil. Şöyle bir soruya, Batı’da “ya yeterince ev işi yapmıyorsan, …” diye başlayan ve faturayı adama kesen bir sürü yorum yapılır. Burada ise genel konsensus “çekilir mi lan böyle hakaret, hemen boşa”.

Not 2: Biri şu yorumu yazmış :

Türkiye’de bu durumu yaşayan erkek sayısı az değildir, ama erkekler kadınlar gibi sürekli şikayet etmedğinmden kimse bilmezz.. aile içi şiddet deyince insanların aklına hep kadına şiddet geliyo..

Kadınlar fiziksel şiddeti de çok uygulasa da asıl uzman oldukları konu psikolojik şiddet. Erkeklerin şikayet etmesi ayıp olduğu için de, bunu yaşayan erkekler sineye çekerler genelde.

Bu durumlara düşmemek için, uzun süreli ilişkiler kitabımıza da bakabilirsiniz.