Yaraları Sarıp Yola Devam Etmek

Biz erkeklerin ayrıldıktan sonra hatuna takılı kalma ve çok değerli bir şeyimizi kaybetmişçesine gidene önem atfetme gibi lanet huylarımız var. Sanırım bu, hatunu zor elde etmekte olduğumuz kadar, sahiplenme güdümüzden de kaynaklanan bir şey. Birlikte uyuduğun, gece boyunca seviştiğin, gezip eğlendiğin hatta ailenle tanıştırdığın kızın, hayatından çıkıp gitmesi bir erkek için travmatik bir şey. Bunu kabul etmek gerek fakat öte yandan artık sana karşı bir şey hissetmeyen, senden etkilenmeyen bir kadın için çabalaman hiçbir şeyi eskisi gibi yapmayacak. Dahası, vaktini ve enerjini boşa harcayıp daha güzel, daha çekici belki de tam sana hitap eden bir kadınla tanışıp sevgili olma fırsatını tepmiş olacaksın. ” Başka kadınlar umrumda değil, ben sadece onu istiyorum! ” dediğini duyar gibiyim. Bunun sebebini söyleyeyim: Kadınlar konusunda tecrübesizsin. Bu yüzden söz konusu kadının zor bulunan, değerli bir şey olduğunu düşünüp kafanda o kadını idealize ediyorsun. Hatunun ilişkide yaptığı hatalar, ayrılma arifesinde sana karşı tutumu, gerizekalı arkadaşlarının gazına gelmesi, seni artık çekici bulmaması hatta kendine yeni bir sevgili yapmış olması bile aklına gelmiyor. Sen sadece onunla geçirdiğin güzel günleri düşünüp kaçan balığın büyük olduğunu sanıyorsun. Halbuki havuzdaki tüm balıklar aynı.

AWALT ( all women are like that) kavramını daha önce duymamış olabilirsin. Bu kavram, kadınlar konusunda tecrübeli erkeklerin en sağlam tespitlerinden biri. Peki bu kadınları aynı yapan şeyler neler?

1- Kadınlar hipergamiktir ve bu başat kural. Hiçbir kadın kendi değerinin altında bir erkekle birlikte olma eğiliminde değildir. Özellikle görünüş, para, statü gibi en temel niteliklerde kadınlar her zaman kendine denk ya da kendinden yüksek erkeklerle birlikte olmak isterler. Elbette bunu onlara söylediğinizde şiddetle karşı çıkacak, manevi değerlere vurgu yapacaklardır fakat kadınlar güvenilmezdir ve mantıklarıyla değil, içgüdüleriyle ve duygularıyla hareket ederler.

2- Kadın- erkek ilişkisi çıkara dayalıdır. Bu çıkardan kasıt sadece para olabileceği gibi paranın en az paya sahip olduğu durumlar da olabilir. Örneğin, aynı maddi güce sahip olabilirsiniz ama erkek, statü bakımından yüksektir yahut maskülen özellikleri ağır basmaktadır. Şu hiçbir zaman unutulmamalıdır, kadının hipergamisinin tatmin olmadığı yerde ayrılık başlar. Eğer ayrılığın kadına maliyeti fazlaysa kadın saygısı ve sevgisi bitmiş şekilde hergün tartışarak hatta aldatarak ilişkiyi işkenceye çevirebilir. Dırdır da yine bu duygusal şiddet türlerinden biridir.

3- Kadınların sevgi anlayışıyla erkeklerin sevgi anlayışı aynı değildir. Kadınların sevgisi, saygı ve hayranlık odaklıdır. Hiçbir kadın saygı duymadığı bir adamla birlikte olmak istemez. Zayıf gördüğü erkeğe de hiçbir kadın saygı duymaz. Yani masum, zararsız, tatlı çocuk olmak size daima eksi puan kazandırır.

4- Kadınlar solipsist canlılardır. Çocukları olana kadar sadece kendilerini düşünürler ve ben merkezci hareket etmek doğalarında vardır. Bu yüzden çoğu kadın ya aşk acısı çekmez ya da bu sancılı süreci çok kısa bir sürede atlatır. Bu sadece kendini düşünme ve yaşananları kendine göre yorumlama, kadının en çirkin özelliğidir fakat bu sayede evrimsel olarak hayatta kalabilmişlerdir. Genellikle kendi hatalarını görmezden gelip suçlu çıkmaktan kaçınırlar. Bu nedenle bir kadınla tartışmaya girdiğinizde sürekli sizi suçlama eğilimindedir.

Kadınların milyonlarca yıldır genlerine işlenmiş olan hipergami eğilimi çoğu erkeğin bilmediği, bilse de doğru kadın yanılgısıyla görmezden geldiği çok önemli bir olgu. Hatun kişi tarafından terk edildiyseniz bu terk edilmenin sebebi %95 ihtimalle hipergami yüzünden. O hatun ayrılığın kendisini çok üzdüğünden, kahrolduğundan hatta ilginçtir, sizin yerinizin onda hep çok ayrı olacağından bahsedebilir. Bunlara inanıyorsanız hakikaten safsınız ya da gerçekleri görmek işinize gelmiyor. Hemen kendinize çeki düzen verin ve o insanı tamamen hayatınızdan çıkarın. O hatunun hiçbir özelliği olmayan, 3,5 milyar kadından yalnızca biri olduğuna emin olun. Kadınlar konusunda tecrübe edindikçe sizi çok üzen şeylere gülüp geçeceğinizi unutmayın.

Jordan Peterson – Bir yaşam rehberliği – Bölüm I

Jordan Peterson’un konuşma ve derslerinden derlenen A Guide to Life videosunun Türkçe’ye çevirimi. Birkaç bölümde yayınlayacağım. Umarım zaman koyarak Youtube’daki videoya alt yazı yapacak zamanı bulurum.

Bölüm 1 – Problemi Tanımla

Size neyin yardımcı olacağını bilmiyorum ama herhangi bir olasılığı düşüncesizce çöpe atmamalısınız. Zira bu lükse sahip olmayabilirsiniz. Antidepresanlar birçok insana yardımcı oldu ve bunun neden böyle olduğuna dair birçok teknik neden var. Eğer toplumunuz size çalışır bir hediye sunuyorsa, alıp deneyin. Önyargılarınızın ne olduğu umurumda değil.

Örneğin insanları depresyonla boğuşurken gördüğünüz zaman. Depresyonun bir sürü nedeni var ama ben çok yaygın olan bir nedeni ele alacağım. Bunun Peter Pan’ın hikayesi ile ilişkisini kafanızda canlandırabilirsiniz.

Peter Pan hiç büyümeyecek biri. Peter Pan’ın problemi şu ki kral ama Neverland’ın (Olmayan Ülke) kralı. Ama Neverland varolmayan bir yer. Yani hiçbir şeyin kralı olmak pek faydalı birşey değil.

Depresyonla mücadele eden insanlarda sıklıkla gördüğünüz birşey, ve depresyonun nedeni konusunda çok genel bir önerme ortaya koymuyorum zira depresyonun bir sürü nedeni var, hayatlarında yeterince düzen olmayan insanlar, hayatın ağırlığı altında ezilmeye meyillidirler.

Örneğin birileri bana gelip depresyonda olduğunu söylerlerse, onlara her zaman standart bir soru setini sorarım.

İşin var mı? Eğer bir işin yoksa, toplumumuzda cidden başın beladadır. Öncelikle biyolojik ritminiz sapıtır zira akşam belli bir saatte yatmak ve sabah belli bir saatte kalkmak için bir nedeniniz yoktur. Çoğu insanın hergün aynı saatte uyanmamaları, günlük ritimlerinin (circadian rythm) çalışmasını takip ettiklerinden, yataktan kalkar kalkmaz depresyona girmeleri için tek başına yeterlidir. Özellikle de öğleden sonra uyuklamaya başlarlarsa.

İşi olmayan çoğu insanın hayatlarında bir amaçları da yoktur. Birçok insan amaçsız iyi bir hayat yaşayamaz. Bu bir hipotez değil. Pozitif duyguların altında yatan devreleri gayet iyi anlıyoruz.

İlgi duyduğunuz birşey yapıyorsanız ve buna konsantre olmuşsanız, işte o zaman “canlısınız”. İşte o zaman hayat yaşamaya değerdir. Hayat o kadar yaşamaya değerdir ki, o dakikalarda bu soruyu sormazsınız bile. Sorunun kendisi ortadan kaybolur zira birleştiğiniz “anlam” o kadar güçlüdür ki, başka zamanlarda hayatı tanımlayan tüm sıkıntıları kenara iter.

Nietzche’nin dediği gibi, bir “nedeni” olan kişi, tüm “nasılların” üstesinden gelebilir.

Bunun nasıl çalıştığını biliyoruz. Hayatınız boyunca hissedeceğiniz hemen hemen tüm pozitif duygular, bir şeyi elde etmenin sonucu olmayacak. Bu duygular, değer verdiğiniz bir hedefe yürürken işlerin yolunda gittiğini görmenizin sonucu olacaklar. Bu ikisi tamamen farklı şeyler ve farkı bilmelisiniz. Zira insanlar genelde (amaçlarına ulaştıklarında) dona kalırlar. Örneğin PhD tezlerini bitirirler ve varsadıkları şey bir ay boyunca mutluluktan uçacaklarıdır. Ama çoğunlukla tam tersi olur ve depresifleşirler. “Bunun üzerinde 7 senedir çalışıyordum ve şimdi teslim ettim. Şimdi ne yapacağım?”. Bu onları depresifleştiren şeydir. Ama tezi yazarken gayet iyilerdir, eğer işler istedikleri gibi gidiyorsa süreçten zevk alırlar. Şevkle ve heyecanla doludurlar bu bizim sinir sistemimizin çalışma şeklidir.

Pozitif duygularınız “git-peşinden koş” duygularıdır. Kokain ve amphetamine gibi uyuşturucuların zevk vermesinin sebebi, sizin hedeflerinizi kovalamanıza yardım eden sistemleri uyarmalarıdır.

Yani eğer bir işiniz yoksa, bir düzeniniz yoksa, bu iyi bir şey değil. Üstüne ne yapacağınız konusunda iyi bir fikriniz de yoktur. Düzensizliğin kaotik yapısı altında ezilirsiniz ve herhangi bir pozitif duygu da hissetmezsiniz.

Bölüm 2 – Bir anlam bul

Alışkanlık haline gelmiş düşünceleriniz, zihninizin karakteri olacaklardır. İnsanın ruhu düşünceleri tarafından şekillendirilir.
Marcus Aurelius

İyileşmek istediğinizi varsayarsak, somut bir hedefe doğru adım teşkil eden birşey bulabilirsiniz. Benim varsayımım, ki bu davranışsal bir varsayım, temelde küçük, artarak çoğalan ve tekrar edilen kazanımlar inanılmaz güçlüdür.

Kendinizi bir şeyler yapmaya zalimce zorlayabilirsiniz ama bunu yapmanızı tavsiye etmem. Bunun yerine kendinize ne yapmaya istekli olduğunuzu sormanız. Bu gerçekten çok efektif bir teknik, neredeyse bir meditasyon tekniğine benziyor.

Sabah yataktan doğrulduğunuzda şunu düşünebilirsiniz : “Bugün güzel bir gün geçirmek istiyorum ve akşam yatağa yapacağımı söylediğim ama yapmadığım şeylerin suçluluk hissi ile gitmek istemiyorum.  İlginç bir gün yaşamak istiyorum ve sorumluluklarımı yerine getirmek istiyorum. Günden de zevk almak istiyorum”. Sonra kendinize şunu sorabilirsiniz :

“Bunun böyle olması için yapabileceğim neler var?”

Bunu 3 – 4 gün her sabah yaptığınızda beyniniz muhtemelen size cevap vermeye başlayacaktır : “Bak 3 gündür dokunmadığın ödev orada duruyor. O boku hemen yapmalısın zira sadece 10 dakikanı alır ve 72 saattir bu nedenle kendine işkence ediyorsun …”

Önce amaçlarınız ne onu bulalım. Amaçlarınız olmalı. “O kadar depresyondayım ki hiçbir amacım yok” derler. Ben de derim ki önce en az direnç göstereceğin amacı ele al ve bir süre onu yap ve ne olacağını gör. Çünkü bazen duygu sistemleriniz o kadar altüst olmuştur ki, bir şeye inanmaya başlayana kadar inanıyormuş gibi rol yapmanız gerekebilir.

Yaşam, tüm ızdırabına değecek kadar anlamlı olabilir.

Bu çok iyi bir fikir. Zira tam olarak iyimser bir önerme değil. Biliyorsunuz bazı insanlar size “oo, (merak etme) mutlu olabilirsin” derler. Bu insanlar gerizekalı. Sizi temin ederim, bu insanlar gerizekalı. Çünkü hayatta başınıza öyle şeyler gelebilir ki sizi inanamayacağınız şekilde ezer geçer. O zaman mutlu olamazsınız ki. Hayatın amacı eğer mutlu olmak ise o durumda ne yapacaksınız, neden yaşayasınız ki?

Hayatın amacı mutlu olmak değildir. Eğer mutlu iseniz çok şanslısınız ve bunun zevkini çıkarmalısınız. Zira bu Tanrı’nın bir lütfu.

İnsanlar anlamlı bir şey yapmakta olduklarını bilirler. Bunu söyleyebilirler. O zaman neden sürekli anlamlı şeyler yapmıyorlar ki?  Bunu yapabilirler ama biliyorsunuz bu zordur zira başkaları sürekli bir şeyler yapmanızı isterler ve bu bir mücadeledir. Ama zaten herşey bir mücadele.

Ben neden yapmadıklarını biliyorum. Bunu bulmak 10 yılımı aldı : insanlar tercih yapabilirler. Birinci tercih, yaptığın hiçbir şeyin anlamlı olmayacağını düşünmektir. Tamam, hayatın anlamsızlığı ve tüm o varoluşsal endişe insanın ayağına prangadır. Biliyorsunuz bu acı veren birşeydir ama avantajı da şu : eğer yaptığınız hiçbir şeyin bir anlamı yoksa, hiçbir şey yapmak zorunda değilsinizdir. Hiçbir şeyin sorumluluğunu üzerinize almanız gerekmez. Tamam, anlamsızlık yüzünden acı çekersiniz ama bu ödemeniz gereken küçük bir bedel sadece.

Bunun alternatifi ise yaptığınız herşeyin anlamlı olmasıdır. Gerçekten. Eğer bir hata yaparsanız, bu gerçek bir hatadır. Eğer birine ihanet ederseniz, dünyayı iyiliğe değil bir miktar daha kötülüğü doğru kaydırırsınız.  Yaptığınız şey önemlidir ve siz bu fikre inanırsanız hayatınız anlamlanır. Ama bu işin şakası yok. Bu, sorumluluk demek. Bu, aldığınız kararlar önemliler demek. Bu, eğer yanlış birşey yaparsanız, gerçekten yanlış yaparsınız demek. Bunu istiyor musunuz?

Bölüm 3 – Yapman gerekenleri ertelemeyi bırak

Mutlu bir hayat bile bir miktar karanlık olmadan varolamaz.
Ve “mutlu” kelimesi, “acı” ile dengelenmezse anlamını kaybedecektir.
En iyisi, olaylar başınıza geldikçe, sabır ve sakinlikle karşılamanızdır.
Carl Jung

İnsanları gönüllü olarak hedeflerine yürümek için yüzleşmeleri gerektiğini bildikleri kaçındıkları ya da korktukları şeylere maruz bırakırsanız, onlara korktukları şeyin karşısına dikilmeyi öğretirseniz, GÜÇLENİRLER. Ve bu güçlenmenin üst limitlerini bilemezsiniz. Kendinize şunu sorabilirsiniz : yapılmasını gerektiğini bildiğiniz halde bir türlü yapmadığınız şeyleri 10 yıl boyunca yapsanız, nasıl bir insana dönüşeceksiniz?

Biliyorsunuz zaman zaman dünyaya dikkat çekici insanlar geliyor. 10 yıllar boyunca bunu yaparak, eğer neye dönüşeceklerini bulan insanlar. Eğer varlıklarının öne çıkmasına izin verirlerse … Ve bu insanlar zaman içinde güçlenirler, daha güçlenirler ve daha da güçlenirler … Bunun limitlerini bilmiyoruz.

Muhtemelen kapasitemizin %51’i civarını kullanıyoruz. Bunu kendiniz de düşünebilirsiniz. Üniversite öğrencilerine hep sorarım : günde ya da haftada kaç saati boşa harcıyorsunuz? Klasik cevap günde 4- 6 saat kadardır. Verimsiz çalışmak, YouTube’da izlemen için hiçbir neden olmayan ve izledikten sonra vaktini buna harcadığına pişman eden şeyler izlemek, vs … Bunlar zaten 4 saat eder. Bu, haftada 25 saat, ayda 100 saat (2.5 çalışma haftası) ve her sene neredeyse yarım çalışma yılı!

Eğer hayatınız, olabileceği kadar iyi değilse durup kendinize şunu sorabilirsiniz : eğer sadece elinizin altındaki fırsatları çöpe atmayı bırakırsanız, nasıl bir insana dönüşeceksiniz? Ne kadar verimli bir insan olabileceğinizi kim bilebilir? 10 kat verimli mi, 20 kat daha verimli mi? Bu Pareto dağılımı. Verimli insanların ne kadar verimli olduklarına inanamazsınız. Grafikleri aşan bir verimlilik.

İnsanların anlamlı yolu seçecekleri bariz değil. Nihilistlerin çok acı çektiğini çünkü hayatlarında bir anlamın olmadığını söyleyebilirsiniz. Hala acı çekerler. Ama avantajları şudur ki hiçbir sorumlulukları yoktur. Nihilizmin ödülü budur ve bence motivasyonu da budur. “Nihilist olmamam mümkün değil, tüm inanç sistemlerim çöktü.” Evet, belki. Belki sen onların çökmesine izin verdin zira böylesi onları hayata geçirmekten çok daha kolay. Ödediğin bedel de anlamsız bir ızdırap ama sen bu konuda sürekli şikayet edebilirsin ve insanlar senin için üzülürler.

Eğer hastalıklı bir hayat yaşarsanız, toplumunuzu hasta edersiniz. Eğer yeteri kadar insan bunu yaparsa, sonuç cehennem! Gerçekten, gerçekten.

İkinci Bölüm

NOT: Bu konuda discord yayını yaptık: Erkek Adam Discord Yayını – Jordan Peterson Bir Yaşam Rehberliği Söyleşisi (28 Kasım 2020)

Jordan Peterson Türkçe Kitap

Jordan Peterson – Past Authoring Program

Size duygusal acı veren ve sık sık zihninizi işgal eden anılarınız var. Bir arzu duyduğunuzda ve bu arzu gerçekleşmediğinde, hayal kırıklığına uğrarız. Bu da sizde negatif duygular yaratıyor. Bu, o zaman diliminde bulunduğunuz konumu ustalık göstererek yönetemediğinizi gösterir. Örneğin, lisede sürekli zorbalığa maruz kaldığınızı ya da dalga geçildiğinizi düşünelim. Bu sizin, lisede insanlarla doğru şekilde sosyalleşmeyi bilmediğinizi gösterir. Lisede yaşadığınız bu olaylar yüzünden şu an insanlardan korkuyorsunuz. Ve bu düşünceler sürekli kafanızı meşgul ediyor. Nasıl zorbalığa uğradığınız, dalga geçildiğiniz, ne kadar kötü hissettiğiniz hakkındaki düşünceler sürekli geri geliyor.

Peki, bu düşünceler neden sürekli olarak zihninize üşüşüyor? Bunun sebebi, endişe üreten sistemler sizin tehlike karşısında kendini koruyacak yeteneğe sahip olmadığınızı varsayıyor. Bu sistem sürekli şunu söylüyor : “tehlike var, tehlike var, tehlike var … sen insanları nasıl idare edeceğini bilmiyorsun …” Bu döngü kendiliğinden ortadan kalkmayacak zira bu bir alarm sistemi. Sizi tehlikelere karşı uyarmaya çalışıyor.

Bu durumda yapmanız gereken şey, ve bunu bir terapist ile yapabilirsiniz, şu soruları sormak :

  • Tüm o zorbalık ve dalga geçmeler neden başladı?
  • Kendi davranışlarım yüzünden mi o duruma düştüm ya da o duruma düşmemde varsa hangi çevresel faktörler etkili oldu?
  • Bütün bu olayı nası yorumlamalıyım ve bu olaylarla ilgili algımı nasıl değiştirmeliyim ki, bu tür bir şey gelecekte başıma gelmesin?

Bunları yaptıktan sonra zorbalıkla ilgili anlılarınız zihninizi işgal etmeyi bırakacaktır. İnsanlar hafızanın görevinin geçmişi temsil etmek olduğunu düşünürler. Bu yanlış. Hafızanın görevi sizi aynı aptal hataları tekrar tekrar yapmaktan alıkoymaktır. Geçmişi, gelecek daha iyi olsun diye hatırlarsınız.

Eğer geçmişte yaşıyor iseniz ve zihniniz geçmiş ile istila edilmiş ise, bir şekilde geçmişe saplanıp kalmışsınızdır. Deneyimlerinizi, size öğretebileceği herşey ile değerlendirmemişsinizdir. Kötü bir deneyiminizde, önce vücudunuz reaksiyon gösterir. Sonra duygularınız reaksiyon gösterir ve daha sonra bununla ilgili düşünmeye başlarsınız. Ama bazen kötü deneyim vücudunuzun ve duygularınızın tepkisinin ötesine geçemez.

Örneğin, çocukken cinsel tacize uğradığınızı düşünelim. Küçük bir çocuk iken bu kötü deneyimle ilgili nasıl düşüneceksiniz ki? Amcanız cinsel tacizde bulunuyor. “Güven duymam ve beni koruması gereken ve benimde birgün olacağım gibi yetişkin olan bu kişi, bana anlamadığım ve korkunç şeyler yaptı ve bunu sır olarak tutmam gerekiyor … ” Dört yaşındayken bu olay hakkında düşünebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Böyle bir şey hakkında 30 yaşındayken bile düşünemezsiniz ki!

Yani, korkunç bir deneyime saplanır kalırsınız. Sonra 25 – 26 yaşındasınız ve bu deneyimin anıları zihninizi işgal ediyor ve geriye dönmelisiniz ve düşünmelisiniz. Bu korkunç  bir şeydi. Zira böyle bir deneyimle başa çıkabilmek için bir kötülük felsefesi geliştirmeniz lazım. İnsanlar korkunç olabilir, siz de öyle. Bu kabul etmesi zor bir şey ama bunu öğrenmeniz lazım ki kendinizi dünyada doğru bir şekilde konumlandırın.

Bu tür acı veren deneyimlerle yüzleşip aşmak için kullanabileceğiniz, past authoring programını tanıtacağım. Past authoring programında geçmişinizi 7 zaman dilimine bölüyorsunuz. Sonra her bir zaman diliminde sizde en güçlü duygusal tepki (pozitif ya da negatif) yaratan olayı seçiyorsunuz. Negatif deneyimler için sebep analizi yapıyorsunuz.

Bu kötü deneyimi yaşadınız. Bu deneyimin yükünü hala taşıyorsunuz? Peki bu deneyimi neden yaşadınız?

“4 yaşındaydım ve 6 yaşındakiler beni dövüp duruyorlardı. ” Ama artık 4 yaşında değilsiniz ve o 6 yaşındakiler de çevrenizde değiller. Yani bu anı artık geçerliliği olmayan bir şey. Program bu tür anılarla ilgili bu tip sorular sorarak analiz etmenizi sağlıyor.

Kendi kendinize geçmişte ne olduğunu yazarak ve baştan aşağı düşünerek iyileşme yaşayabilirsiniz. Program oldukça ucuz, yaklaşık 15 Amerikan Doları. Terapi için parası olmayanlar için ideal ama maalesef program Türkçe değil.

Bu program, özellikle 18 aydan daha eski anılarınız; korku, öfke, utanç ve endişe gibi güçlü negatif duygular yaratarak sürekli aklınıza geliyorsa yararlı. Bunun olması, zihninizin bu deneyimleri hala tam olarak işleyemediği ve bu deneyimlerin, zihninizin negatif duygu yaratan sistemleri tarafından hala çözümlenmemiş tehdit olarak algılandığını gösterir. Beyniniz çözülmemiş tehditlere acil durumlar için ortaya çıkan fizyolojik hazırlıklar ile tepki verir, örneğin stres hormonu olan kortisol salgılamak gibi. Kortisol ise sürekli yüksek seviyelerde olursa, toksik hale gelebilir.

Burada “işlemek” ne demek yukarıda belirttim ama tekrar edeyim. 14 yaşındayken zorbalığa uğradınız ve bunun yükünü duruşunuz ya da insanlarla ilgili varsayımlarınız da dahil olmak üzere hala taşıyorsunuz. Bu yükü kin ve öfke olarak taşıyorsunuz. O zaman bu olay tarafından dümdüz edildiğiniz için, bunu hala taşıyorsunuz.

Fakat artık 14 yaşında değilsiniz. Artık 41 yaşındasınız. Ve o deneyimler, şu anki gerçekliğinize basit bir şekilde transfer edilemezler. Şu soruyu sormalısınız :

O zaman ne oldu?

Burada “ne oldu” sorusu, “beni alıp o savunmasız ve aşağı duruma getiren sebep – sonuç yolları nelerdi” demek. Yani ayrıntılı ve dikkatli cevaplanması gereken bir soru. Zira bu kötü anıya saplanıp kalan tarafınız, sizin bir daha böyle savunmasız ve aşağı duruma gelmeyecek kadar değiştiğinize emin olmak istiyor. Eğer bu düşünce süreci sonucu, cevabınız “evet, evet ben aynı kişi değilim ve bunun bir daha başıma gelmesine izin vermeyeceğime eminim” ise; geçmişe gidip “bak şu nedenle oldu ve ben o şeyi yapmasaydım olmazdı ve şimdi yapmam” ya da “o zaman çok güçsüzdüm ama şimdi güçlüyüm” analizlerini yaparsanız, o kötü deneyimin soğuk elleri zihninizi bırakacaktır. Zira zihninizin bilmek istediği şu : “sen bu olayı, bir daha başına gelme ihtimali kalmayacak şekilde çözdün mü?”

Bu programı mantiki olarak Present Authoring ve Future Authoring programlarından önce yapmak isteyebilirsiniz ama 3 program içindeki en zaman alıcı ve zor olanı Past Authoring. Bu nedenle, Past Authoring programını diğer ikisinden sonra yapmanız tavsiye edilir.

Jordan Peterson – Geçmişi düzeltmek

Toronto Üniversitesi Psikoloji Profesörü, internet çağı erkeklerinin manevi babası, üstad Jordan Peterson’ın şahsen çok faydalı bulduğum “geçmişi düzeltmek” konuşmasını hiç çevirmemişiz. Reis, geçmişinde olan ve bir türlü kafasından silinmeyen travmaları veya kötü anıların ne işe yaradıklarını ve onlardan nasıl kurtulabileceğinizi anlatıyor.

“Geçmişi hatırlama sebebiniz onun objektif bir kaydını tutmak değil, geçmişte olan bilgiyi sizi geleceğe hazırlasın diye kullanmaktır. Ve siz geleceğe hazır olana kadar da zihniniz sizi rahat bırakmayacaktır.

Geçmişte başınıza negatif bir şey geldi. Neden başınıza geldiğini bilmiyorsunuz ve bu şey gelecekte bir daha başınıza gelirse ne yapacağınızı da bilmiyorsunuz. İşte bu (anı) sizinle kalacaktır.

Ve bence bunun yaptığı şeylerden biri de genel fizyolojik yükünüzü arttırmaktır. Bununla ilgili konuşan fizyolojistler var. Şöyle düşünün : zihninizin sürekli yaptığı bir şey var, otobiyografik deneyimlerinizin bir kaydını tutuyor. Ve sürekli ne sıklıkta başarılı olduğunuzu ve ne sıklıkta başarısız olduğunuzu hesaplıyor. Başarılı olma sıklığınız arttıkça, egemenlik hiyerarşisinde daha tepede olma ihtimaliniz fazla. Bu nedenle serotonin seviyeniz fazla ve daha sakin birisiniz.

Çevrenizin de daha az tehlikeli olduğunu varsayabiliriz. Tehlikenin tanımı bu : bir yerdesiniz, hareket ediyorsunuz ve olmasını istemediğiniz bir şey oluyor. Tehlike budur. Bu nedenle beyniniz sürekli ne kadar endişeli olmanız gerektiğini kalibre etmeye çalışıyor. Bunun için yaptığı şeylerden biri de sürekli olarak geçmiş başarılarınızın başarısızlıklarınıza oranının kaydını tutmak.

Geçmişiniz yenilgiler, istediğinizi alamadığınız durumlar, ile karakterize edildiği oranda, beyniniz vücudunuzu sürekli tetikte alarm halinde tutuyor. Zira yaptığınız herşey felaket ile sonuçlandı ise, feci tehlikeli bir yerde olmalısınız ve bir av hayvanı gibi her an herhangi bir yöne doğru kaçacak şekilde tetikte olmalısınız. Ne kadar av hayvanı gibi olacağınız ise kısmen nevrotiklik özelliğinizin ne kadar olduğuna, kısmen başka insanların gözünde ne kadar başarılı olduğunuza (zira başarılı iseniz sizi egemenlik hiyerarşisinde tepeye taşıyacaklardır) ve kısmen de başarısızlık / başarı oranınıza bağlı olacaktır.

Yani geçmişinize gidip, dünyaya bakış çerçevenizdeki delikleri bulup onları kapatabilirsiniz. Bir anlamda psikoterapide yaptığınız şey budur. Kısmen korktuğunuz, tiksindiğiniz ve karşılaşmaktan korktuğunuz şeylerle yüzyüze gelmek ki bu psikoterapinin büyük bir parçası. Ama geçmişinize gidip bu delikleri dile dökmek de aynı şey.

Freud, hastaları ile yaptığı serbest ilişkilendirme sürecinde bunu yapıyordu. Eğer hastalarının konuşmasına izin verirse, hastaların konuşmasının kafalarının karıştığı ve şüphe içinde oldukları böyle bir deliğe çarpana kadar devam ettiğini ve konuşmanın o bölge etrafında dolanıp durduğunu farketti. Sonrasında ise, hastaların duygusal boşalma yaşadığını gördü. Freud bu duygusal boşalımın iyileştirici olan şeyin kendisi olduğunu düşündü. Ama daha sonra James Pennebaker … benim egzersizlerim onun araştırmaları üzerine şunu buldu : üniversite öğrencilerine labda 3 gün 15’er dakika hayatlarında başlarına gelen ya da yaptıkları en kötü şeyi yazdırdığında, öğrencilerin kısa vadede çok kötü hissettiklerini ama uzun vadede daha iyi hissettiklerini buldu. Mesela bu deneyden sonra doktor ziyaretleri azaldı ve fiziksel sıhat göstergeleri iyileşti.

Benim görüşüme göre daha sağlıklı oldular zira sakinleştiler. Bir kez negatif anıyı ortaya serip gerektiği gibi düzenlediklerinde ( iyi yazılmış bir hikaye gibi düzenlediklerinde) ve onunla nasıl başa çıkabileceklerini anladıklarında, fizyolojileri sakinleşti. Stresleri azaldı, kortizol salgılamaları azaldı ki kortizol bağışıklık sistemini bastırır, sağlıkları düzeldi. ”

Jordan Peterson’a göre, bir anı 18 aydan eski ise ve aklınıza geldiğinde sizde negatif duygu uyandırıyorsa, bunun sebebi zihninizin sizin bu olaydan ders çıkardığınıza, gelecekte başınıza gelmeyeceğine ve gelirse de daha önce başınıza gelen negatif şeyin olmayacağına ikna olmamasıdır. Zihniniz bu hatırlatmaları, “bak başına bu geldi, ya bir daha gelirse” diye sürekli canlı tutmaktadır.

Bu anıdan kurtulmanın yolu ise, onu dikkatle ve sabırla yazıya dökmektir. Bu yazı bir kez yazıldıktan sonra yine yazılı olarak, bu durumun yine ortaya çıkması durumunda, geçmiş negatif deneyimin tekrar olmaması için ne yapacağınızı açıkça belirtmeniz gereklidir. Zaten çoğu durumda bu olay çocuk ve zayıf olduğunuzdan başınıza gelmiştir ve açıkça yazacağınız şey ise artık bir yetişkin olarak bunun bir daha başınıza gelme ihtimali olmadığıdır.

Burada YAZI ÇOK ÖNEMLİ. Bunları düşünerek yapamazsınız. Zira Peterson’un dediği gibi insanların çoğu yazmadan ya da konuşmadan düşünemezler! Onların ki siz de muhtemelen onlardan birisiniz düşünce dediği, kafalarına başkalarının sokuşturduğu şeylerin anlamsız tekrarlarıdır. Gerçekten düşünmek için yazmak zorundasınız, ya da çok güvendiğiniz birine anlatmak (psikoterapide kişi konuştuğu için düşünür ve ilerleme kaydeder).

Peterson’a göre rahatsız edici anı ile bu şekilde hesaplaşmak sizi kısa vadede çok kötü hissettirse bile yılmamanız lazım. Zira zihniniz düşünerek sizin ders çıkardığınızı farkettiğinde, artık o anının işlevi kalmayacak ve anı zihinden silinecek ya da anıyla gelen duygu patlaması ortadan kalkacaktır.  Geçmişinizdeki bu “anı”ları bu şekilde düzeltmek ise, zihniniz sizi bu anılarla sürekli tetikte tuttuğundan, sizin rahatlamanıza ve fizyolojik ve ruhsal olarak iyileşmenize neden olacaktır.

İlgilenenler ve İngilizce bilenlere, Peterson’un Past Authoring programını şiddetle tavsiye ederim. Bu kavram üzerine kurulu bir program. İleride bu programla ilgili de yazacağım.

Ayrıca ilgilenirseniz, Jordan Peterson’un Kişilik ve Dönüşümleri derslerinin notlarını Türkçe’ye çevirdik.

Toronto Üniversitesi Psikoloji Profesörü Jordan Peterson,  ilkin Social Justice Warrior‘larla (SJW) girdiği başarılı mücadele ile gündeme gelse de, genç erkeklerin hiç duymadıkları, ama eksikliğini derinden hissettikleri sorumluluk ve hayatına yön verme mesajları ile kısa zamanda erkek popülasyonu tarafından yoğun takip edilen biri haline geldi. Peterson’u erkekler arasında bu kadar meşhur eden şey, erkeklerin babalarından duymaları gereken ama artık hiç duymadıkları mesajları veriyor olması. 12 Rules for Life: An Antidote to Chaos adlı kitabı Ocak 2018'de piyasaya çıkacak olan Peterson'un Maps of Meaning: The Architecture of Belief  adlı bir kitabı da mevcut. Jordan Peterson'un Türkçe çevirilerini burada Jordan Peterson Türkçe etiketinden takip edebilirsiniz.

Red Man Group Episode 3 Notları – Bölüm 1

Richard Cooper’ın Entrepreneurs in Cars kanalında üçüncüsünü yaptığı Red Man Group yayınınıdan notlar. Bu bölümde Rollo Tomassi, Aaron Clarey, Donovan Sharpe ve Robsays var. Herşeyi çevirmiyorum, önemsiz yerleri atlıyorum.

Richard Cooper : Bugünün dünyasında kadınlar konusunda standart operasyon protokolün nedir?

Aaron : 10 yıldır bir kız arkadaşım var ama devir değişti. Bu soruya 10 – 15 sene önce daha farklı bir cevap verebilirdim belki … Yaşadığın yer de önemli. Ama bugün müşterilerime tavsiye verirken, genç ya da yaşlı olmaları farketmiyor. Özellikle en önemli öncelikleri kadınlar ise şu : “kadınları en önemli endişeniz olmaktan çıkarın”. Yaşı ne olursa olsun erkeklerin şunu anlaması için uğraşıyorum : “hayatınız kuyruk peşinde koşmaktan çok daha önemli”. Ve madalyonun öbür yüzünde de hemen şu var : “eğer kadınları elde etmek istiyorsanız, onların peşinden koşmamanız lazım”. Kendinizi erkek olarak geliştirmeniz ve dışarı çıkıp kendinize bir karizma geliştirmeniz, hobi edinmeniz lazım. Siz temelde bu baharatsız yemeksiniz ve kendinizi biraz tatlandırmanız lazım. Kıza yemesi için sadece bir somun ekmek veremezsiniz. Ekmeğin içine ne koyacaksınız, jelibon mu koyacaksınız, tost mu yapacaksınız, kimyon mu serpeceksiniz?

Liseden mezun olan her 18 yaşında erkeğin ya da üniversiteden mezun olan her 22 yaşında erkeğin kadınlar çeşitlilik ve tat olarak sunacakları hiçbir şeyleri yoktur. Fiziksel olarak çok iyi durumda olabilirler ama (ortaya çıkmış) hiçbir yetenekleri ve deneyimleri yok. Hiçbir çekicilikleri yok. Bu nedenle de erkeklere kariyerlerinin peşinde koşmalarını, dışarı çıkıp maceralara atılmalarını ve hobi edinmelerini tavsiye ediyorum. Önce dışarı çıkıp yapmak istediklerinizi yapın ve “dünyanın en ilgi çekici erkeği olun” ve ancak bundan sonra … Böyle yaparak zamanınızı boşa harcamazsınız. Bir kariyer inşaa eder ve para kazanırsınız. Mükemmeliğin peşinden koşuyorsunuz.

Kendi hayatınızın ve hedeflerinizin peşinde kendi kurallarınızla koşmanızın bir “yan etkisi” de kadınların sizi çekici bulması olacak. Tamam, her kadın sizi çekici bulmayacak ama artık en azından artık kadınlara pazarlayabileceğiniz bir şeye sahipsiniz. Ama en azından artık 18 – 19 yaşında bir oğlan olmayacaksınız. Gençleri kızdırmak istemem ama o yaşlarda durum bu maalesef. En azından “hey hadi sinemaya gidelim mi”den fazlası olacaksınız. “Motorsiklet sürmeye gidelim mi”, “salsa yapmaya gidelim mi”, “şunu yapmaya gidelim mi” … Böylece onlara iyi vakit geçirtebilirsiniz. Ve barlarda, klüplerde kız peşinde koşarak çöpe atacağınız tüm zaman ve çaba olmadan onların sizi çekici bulmasını sağlayacaksınız.

Bu benim günümüzde erkeklere verdiğim tavsiyenin genel hatlarıyla özeti.

Donovan : Benim Aoran’ın kadınları birinci önceliğiniz yapmamak ile ilgili dediklerine eklemek istediğim bir şeyler var. Aoran’a %100 katılıyorum. Kendi şovumda ısrarla öğretmeye çalıştığım şey … Çoğu erkek kırmızı hapı iki nedenden biri yüzünden buluyor : kalp kırıklığı ya da hüsran, cinsel hüsran. Bunlardan biri ya da ikisi birden. Sonunda kızlar konusunda daha başarılı olmayı öğreniyorlar ama eninde sonunda bir boşluğa rastlayacaklar. Oyununuz ne kadar iyi olursa olsun ara ara haftalar boyunca bir kadınla beraber olmadığınız zamanlar olacak. O zaman anlamanız gereken … ya da en azından bu benim başıma gelmişti … Önüme gelenle yatarken birden karşıma kimse çıkmamıştı. Erkeklere anlattığım, kırmızı hapa gelme sebebimiz kadınlarla daha başarılı olmak. Bu çok açık. Ama büyük resmi görmemiz lazım. Kadınlarla başarılı olmak, kırmızı haplı yaşam biçiminin kadınlar dışındaki şeylerinin bir yan etkisi sadece.

Kadınları birinci önceliğiniz yaparsanız, onlar sizi en son öncelikleri yapacaklardır. Eğer kadınları son önceliğiniz yaparsanız, onlar sizi birinci öncelikleri yapacaklardır.

Kadınlar, kendileri ile de kendileri olmadan da yaşayabilecek erkekleri isterler. Bir kadın sizin onunla olmaktan daha başka bir işi olmayan biri olduğunuzu ve bir yere gitmeyeceğinizi anladığı anda sizi itici bulmaya başlayacaktır. Ve eninde sonunda sizi, onu son önceliği yapan bir erkekle aldatacaktır.

— o —

III. Önceliğin kendi misyonun olmalı, kadının değil

Esas oğlanın kendisini tamamlayan kadına ilanı aşk ettiği tüm o romantik klişeleri unutun. Bunun her fırsatta aksini iddia etmelerine rağmen kadınlar bir erkeğin “herşeyi” ya da varlığının merkezi olmayı istemezler. Tam tersine değerli bir erkeğin hayat amacına itaat etmeyi arzularlar, o erkeğin amacını gerçekleştirmesine yardım eden dişil güç olmak ve o erkeğin gösterdiği yolu takip etmek isterler. Bir kadının bütünlüğüne saygı gösterin ve ona “benim herşeyimsin” diye yalan söylemeyin. O sizin “herşeyiniz” değil, ve eğer öyle ise, yakında öyle olmayacak merak etmeyin.
Amcığın 16 Buyruğu

— o —

Rollo : Benim mottom ve özdeyişlerimden biri şu : “kadınlar hayatınıza en fazla yoldaş olmamlılar ama asla hayatınızın odağında olmamalılar.” Bence çoğu “taze – fişten çekilmiş” kırmızı haplı erkeğin yanlış yaptığı yer de burası. Bu konuda birkaç yazım var ama en önemlisi Hayallerin kadınları ve çocukların eline dinamit vermek yazısı. Erkekler kırmızı hapı, oyunu ve PUA’yı tek bir amaç için öğrenir : bir kadınla birlikte olmak ya da eskiden olduğundan daha fazla seks yapmak. Mistery Method’u, hızlı baştan çıkarmayı, heartiste’yi , roosh’u veya beni bulurlar.  Sonunda belki oyunu oynamayı da öğrenirler. SoSuave yıllarında oyunu anlamaya başladığımdan beridir, oyunun gerisinde çalışan psikolojik süreçleri de anlamaya çalıştım. O zaman anlamaya başladım ki eğer bu erkekler oyunu öğrenip herhangi bir kadını baştan çıkarmaya başladıklarında, herhangi bir kadını elde edebilirler. Ama kadının özelliklerine dikkat etmedikleri için … mesela çok güzel bir kadının kafayı yemiş bir insan olabileceğini tam olarak anlamadıkları için yaptıkları, elde edebildiklerinin en “iyisini” almak.

Aoran’ın dediği gibi kendilerini geliştirmek akıllarına gelmediği için ya da o çabayı göze alamadıklarından oyunları içi boş bir kabuk olarak kalır. Ustalık yoktur. Biliyorsunuz eğlenen ustalık ve bunun ne kadar efektif bir oyun tekniği olduğu hakkında çok konuşuyorum. Aslında “eğlenen ustalık”, o boku gerçekten destekleyecek şeye sahipseniz çok etkili. O nedenle hep işin teorik tarafıyla, bu oyun tekniklerinin neden işe yaradığı ile ilgilendim. Blogu ve kitapları ortaya çıkaran da bu merak.

Çoğu erkek, özellikle de mavi haplı erkekler, kadınları hayatlarının odağı yapıyorlar. Çünkü onlara böyle yapmaları söyleniyor. Bu onların koşullanmasının bir parçası. Koşullanmaları ise bir kadını mutlu yapmak ve iyi bir baba, iyi bir koca olmak için hazırlanmak. Herhangi bir şekilde iyi bir sağlayıcı olmak için hazırlanmak. Çok erken yaşlardan kadınların kullanımına açık olmak, kadınlara ya da kadın milletine boyun eğmek … Öyle ki 30 yaşına, cinsel pazar değeri zirvesine tam tırmanmaya başlayacakları yaşa, geldiklerinde hayatları boyunca benim bekleyen betalar dediğim ideal mavi haplı olmak üzere yetiştirildiklerinin farkında değiller. Kadının cock carouselden inip parti yıllarını geride bırakmasını ve duvara toslamadan önce kendisine dayanak olabilecek ve güzelliği tamamen gitmeden kendisini cinsel pazarda alacak bir erkek arayacağı zamanı bekleyen betalar. Bu erkek onu orada çıkışta bekliyor olacak ve bu erkek bütün hayatı boyunca yaptığı şeyin, kendini dönüştürdüğü kişinin, feminen öncelikli sosyal buyruğun, kendi mavi haplı koşullanmasının, öğretmenlerinin hatta ailesinin, belki de kendi bekar annesinin bu buyruk doğrultusunda öğrettiklerinin, sonucu olduğunun farkında olmayacak. Bu öğretmenler” onu mükemmel sağlayıcı olmak üzere yetiştirdiğinin farkına varmadan evlenir ve çoğu erkeğin takip ettiği standart hayat planını takip eder. Sonunda da boşanmış, donuna kadar herşeyini kaybetmiş hatta hayatını kaybetmiş biri olur. Biliyorsunuz erkekler kadınlara göre 5 kat daha fazla oranda intihar nedeniyle hayatlarını kaybediyorlar ve erkeklerin hayatlarında nasıl bir yol izledikleri ile intihar istatistiklerine bakıyoruz.

Önleyici ilaç kitabını erkeklerin kadınların hayatlarında hangi olgunluk seviyesinde olduklarını bilmeleri ve buna göre stratejiler geliştirmeleri için yazdım.  Kadın hayatı ve cinselliği için neye öncelik verecek … Aslında erkekler için de aynı şekilde bir zaman çizelgesi ve ne yapmaları gerektiği hakkında yazmalıyım.

Erkekler küçük yaşlardan feminen eğitim sistemi içinde yetişiyorlar ve kendilerini sadece kadınlara nasıl hizmet ettiklerine göre ölçüyorlar. Bu nedenle de kırmızı hapla karşılaştıklarında öğreti erkeklerde şok etkisi yaratıyor. Kırmızı hapı anlamıyorlar zira hayatları boyunca hiçbir zaman kendilerini, kendilerinin zihinsel odak noktası yapmamışlar.

Eğer daha iyi bir yaşam sürmek istiyorsanız, hayatınızı kendi kurallarınızla yaşamak istiyorsanız, kendinizi kendi ZİHİNSEL ODAK NOKTANIZ yapmanız lazım. Ve ben bunun olabilecek en derin psikolojik seviyeden olması gerektiğini söylüyorum. Bu nedenle de bu kavrama zihinsel odak noktası diyorum.

Zihinsel odak noktasından kastım şu : siz, kendiniz, bir karar verme noktasında olduğunuzda aklınıza gelecek ilk kişi olmalısınız! Bir restorana giderken bile eğer kadını dışarı çıkarıyorsanız, aklınıza ilk sizin gitmek istediğiniz yer gelmeli, kadının gitmek isteyeceği yer değil.

Richard : Sana bir soru sorayım Rollo. Sözünü keseceğim. Seni bu konuda zorlamak istiyorum zira her zaman feminen buyruk gelip “sen çok bencilsin” diyecek … Buna ne cevap verirsin?

Rollo : Evet.  İyi. Çok iyi derim. Donavan’ın gelmeye çalıştığı şey bu. Bu tür bir karar vericilik … İnanıyorum ki kadınlar sadece hipergamik olmak için değil erkeklerde yetkinlik / güç aramak üzere de evrimleşti. Jordan Peterson bu konuda sürekli konuşuyor ama yeterince derine indiğini sanmıyorum. Egemenlik hiyerarşileri ve diğer her şey hakkında konuşmak istiyor ama kadınlar erkeklerde güç / yetkinlik de arıyorlar. Bu konuda Peterson “kadınlar zarar verebilme potansiyeli olan dominant erkekler ararlar” diyor.  Kadınların nasıl zararsız erkeklerle birlikte olmaktan nefret ettiğini söylüyor.

Bence bu kadınların erkekte yetenek / güç isteğinin yansıması. Evrimsel geçmişimizde bu, kadının erkeği cinsel olarak seçme yolu olduğu için. Bir ev inşaa edebilecek, avlanacak, sosyal olabilecek erkekler aradılar … Lastik değiştirebilecek bir erkek ararlar … bu çağda ve devirde nasıl lastik değiştirileceğini, temel yeterlilik, güç gösterisi olan şeyleri yapmayı bilmeyen ve bu işler için başka erkeklerin servislerini kiralayan bir çocuksanız Tanrı yardımcınız olsun … Kadının temel yeterlilik olarak göreceği bir şeyi yapamayan bir erkek … Hayatınızı bir kadın için yaşayın demiyorum ama demek istediğim kadınların aradıkları şey bu. Aradıkları her sorunu çözebilen, kendilerini her tehlikeden koruyabilecek, çocuklarına ve kendisine bazı şeyler sağlayabilecek erkekleri isterler. Bence kadınların alt beyninde sürekli çalışan bilinçaltı program bu.

Kadınlar “bizim erkeklere ihtiyacımız yok” demeye bayılıyorlar. “Kendi paramızı kazanıyoruz ve kendi bağımsızlığımız elimizde” diyorlar. Tabii ki bu doğru değil zira erkeklerden kadınlara direk ve dolaylı olarak kaynak aktarımının devasa olduğu bir çağda yaşıyoruz. Böyle bir şey daha önce hiç görülmedi.

Yaşadığımız çağda kadınlar hipergami denkleminin beta öder tarafının o kadar önemli olmadığına (en azından) inanıyorlar. Bu tarafın aileleri, eski koca veya devlet tarafından sağlandığını düşünüyorlar. Geriye kalan da hipergami ikililiğini tamamlayacak dominant, alfa, çekici erkeği aramak. Bu nedenle de erkeklerin buna adapte olduğunu görüyoruz.

Bugün bir dergide şunu okuyordum. Şirketlerin tepesindeki yönetici erkeklere “hayatlarında ne arıyorlar, artık başarılı olduklarına göre bundan sonra ne yapmak istiyorlar” diye soruyorlar. Bu erkeklerin %80’i “daha iyi bir vücudum olsun isterdim, keşke daha çekici olsaydım, daha fit olmalıyım” gibi cevaplar veriyorlar.

Bunlar başarılı, kariyer sahibi, istedikleri her şeye sahip erkekler. Sahip olamadıkları tek şey ise kadınların kendilerine gerçekten arzu duymaları. Paraları nedeniyle yapabildikleri alışveriş seksinden başka (Rollo burda fahişelerden değil, beta öder sebebi ile ulaşabildikleri ve kadınların arzudan değil para nedeniyle kendilerini onlara verdikleri seksten bahsediyor). Erkekler cinsel pazarın şu anki haline adapte oluyorlar.

Şunu da söylemeliyim ki bu araştırmayı ilk defa veya ikinci defa yaptıklarında cevaplar “iş kurmak istiyorum, aya gitmek istiyorum ya da siktiğimin Marsına koloni göndermek istiyorum” gibi şeylermiş. Ama şu an cevaplar “daha fit olayım ki kadınlar beni çekici bulsunlar” şeklinde.

Devam edecek …

Mastürbasyon ölüm sıkışı sendromu

Mastürbasyon ölüm sıkışı sendromu (masturbation death grip syndrome) adlı ilginç bir sendrom varmış. Boşalamama sorunu olan ya da boşalamama sorunu nasıl giderilir diye soran erkeklerin dikkat etmesi gereken bir problem bu. Geçenlerde yazdığım Saha raporu – Hücum borusu çalarken siperde yatan silah arkadaşı yazısına azerbaijan rumuzlu okuyucumuz şu yorumu yazınca haberim oldu :

Boşalamama sorununun sebebi büyük ihtimal fazla masturbasyon. Porno izlemesen bile masturbasyonu ellerini sert kavrayacak şekilde yapanlar zamanla penisin dokusunu zedeler ve penis hassasiyeti azalarak kaybolur. Bu yüzden ilişkiden zevk alamazlar. İngilizcede masturbation death grip syndrome deniyor. Bendede bu sorun var. Çok araştırdım internetden. Bu penisi yeniden eğitmekle ilgili. Masturbasyon yaparken krem kullanılmalı ve kesinlikle sert kavrayarak yapılmamalı. Bunu 1 ay yaptıkdan sonra man1 man oil kremi var penisin dokularını onarıp eski hassasiyeti geri getiriyor.

Mastürbasyon ölüm tutuşu sendromunun tanımı şu : “agresif mastürbasyona bağımlılık nedeniyle (genellikle penisin aşırı sıkı tutulması) cinsel ilişki sırasında orgazm olacak kadar duyarlı hissetmemek …

Burada olan olay penisteki sinirlerin zarar görmesi değil. Olay, sert mastürbasyonun uyarılarına alışan beynin, aynı seviye uyarı alamadığı için normal cinsel birleşmede orgazma ulaşamaması durumu. Yani iyi haber şu ki olay tıbbi bir problem değil. Tabii bu demek değil ki, sizin buna benzer bir sorununuz varsa ardında medikal bir problem yok.

Problemin ortaya çıkmasına neden olan kavrayışın nedeni basit. Bir erkek, mastürbasyon sırasında aşağı yukarı hızlı hareketler ve daha sıkı bir kavrayış geliştirirse, zamanla bu uyarıya beyin alıştığından, aynı seviyede uyarılmak için erkek siki daha hızlı ve daha sıkı tutmaya başlıyor. Bu da yavaş yavaş ölüm sıkışı denilen sertliğe evriliyor. Fazlaca mastürbasyon yapan biri için bu şekilde duyarsızlaşmak daha kolay.

Fakat bir kadının vajinası, ne kadar sıkı olursa olsun, penisi aynı şekilde sıkamaz. Aslına bakarsanız, cinsel birleşmede ortaya çıkan uyarı sürtünmenin sonucu ve elle mastürbasyona göre çok daha nazik ve yumuşak. Aşırı mastürbasyon ve sıkı tutuştan müzdarip bir erkek için, vajina, orgazm için gerekli uyarıyı sağlayamayabiliyor. Bu da erkeğin uzun süre gidip gelmesine rağmen boşalamaması ile sonuçlanabiliyor.

Uzun süre boşalmamak kadının zevkten dört köşe olmasına neden olsa da, eğer gereğinden fazla uzarsa, kadından kompleks yaratabiliyor. Üstelik, erkek için de o kadar zevkli değil zira erkek orgazmdan alınan zevkten mahrum kalabiliyor. Yatakta 1 saat seks yaptıktan sonra gidip banyoda mastürbasyonla boşalmak hiç zevkli bir iş değil.

Olaya ilk değinen, cinsel tavsiyeleri ile ünlü Dan Savage.

Mastürbasyon ölüm sıkışı sendromu nasıl düzeltilir?

Öncelikle mastürbasyona en az bir hafta ara verin. Bu süre zarfında mümkünse seks de yapmayın. İbrenizin yavaş yavaş yükselmesine aldırmayın. Disiplinli olun ve elinizi sikinizden uzak tutun.

İkinci hafta sadece bir kere mastürbasyon yapın. Bu mastürbasyonda “asılmayın”. Bir kayganlaştırıcı krem satın alın ve elinizi bununla kayganlaştırarak mastürbasyon yapın.

Bu aşamadan sonra mastürbasyonlarınızda elinizi kullanmayın! Kendinize bir adet Fleshlight edinin / suni vajina (dikkat uluorta açmayın!) ve mastürbasyonu bunla yapın. Bunu kullanırken de kayganlaştırıcı kullanın. Fleshlight ve kayganlaştırıcı, vajinal sekse en yakın mastürbasyonu sağlar.

Haftada 2 – 3 kereden fazla mastürbasyon yapmayın. Eğer düzenli seks hayatınız varsa (haftada en az 2 kere seks yapıyorsanız) mastürbasyondan tamamen uzak durun. Mastürbasyonu tahrik edecek yayınlardan (örneğin porno, erotik yayınlar, cinselliği ön plana çıkaran müzik klipleri, vs …) uzak durun.

Erkekliğin 7 ölümcül günahı

Erkek olmanın ne demek olduğuna dair sonu gelmez tartışmalar sürerken ve erkeklik üzerinde bir anlaşma sağlanmamışken, erkekliği tanımlamak için maskülinitenin antitezi olan özellikleri tanımlamaktan başlayabileceğimize inanıyorum.

Aşağıda, bugünün erkekleri arasında salgın haline gelen yedi özelliği yazacağız.

1. Kendine Acımak

Burada listelenen 7 günah içinde, bu en hastalıklı olanı. Bu günahı işleyen erkek, kendisini bir kurban olarak görmeyi seçerek, ağlamak, şikayet etmek ve öfke nöbeti geçirmek gibi acıma duygusu yaratmasını umduğu hareketler icraa eder. Kendisi için üzülen erkek, kendi durumunu değiştirmek için hiçbir harekette bulunmayan erkektir. Hayatının neden bu kadar ızdırap dolu olduğunu anlayamayan erkek, kendi ızdırabını arttırmaktan başka bir şey yapmaz. Kendine acımak, kendi mezarını kendin kazmak gibi bir şeydir. Kendine acıyan her kimse, bu sert dünyanın acımasızlığını hakeder.

2. Rahatlık

Rahatlık, amaçsızlık ve boyun eğme ile aynı şeydir – temelde denemeden pes etmektir. Halinden memnun erkek, dışardan bir şey dürtmedikçe tepki vermeyen bir aylaktır. Katolik kilisesinin orjinal 7 günah listesinde bu, miskinliğe denktir.

Modern toplumumuzun temel problemi, erkek için (en azından fiziksel olarak) aşırı rahat olmasıdır. Geçmişte erkekler sırf zorunluluktan, maskülin enerjilerini sürekli işe koşmak zorundalardı yoksa hayatta kalamaz ya da yeni yerler fethedemezlerdi. Ama bugün, böyle bir zorunluluk yok. Çoğu erkek, güvenli ve konforlu ortamlarda çalışıyorlar ve işleri için çoğunlukla fiziksel hiçbir güce ihtiyaç duymuyorlar. Bununla beraber erkekler kendilerini eğlendiren elektronik ekranlarla çevrililer ve bu da onların fiziksel olarak dejenere olmalarına neden oluyor. Fiziksel dejenerasyonu ise zihinsel dejenerasyon takip ediyor. Bir kez tuzağa düştü mü erkek, azıcık çabayı bile büyük bir yük gibi algılıyor.

Rahatlık bir yaşam biçimi olamaz. Dini inancınız olsun olmasın, bir amacınızın ve itkinizin olması lazım. Dindar bir erkek, Tanrısı tarafından kendine çizilmiş yolu bilir; ateist ise kendisinin takip edeceği yolu kendi yaratmalıdır. İki durumda da, tüm erkekler, içlerindeki tutku ateşini sürekli canlı tutmalı ve hiç durmadan yollarında yürümelidirler.

3. Korkaklık

Korklar yaşarken bin kere ölürler. Kaderini korkularının eline bırakan bir erkek ise köleden başka bir şey değildir.

Korku, harekete geçmeyi çarpıtılmış ve abartılmış bir imgeyle bastırarak, erkeği gülünç bir şekilde kontrol eden bir hiledir. Gerçek şu ki, korktuğumuz şeylerin büyük çoğunluğu öldürücü değildir. İlkel zamanlarda bizi bekleyen tehlikelerin aksine, günümüzde risk olarak algıladığımız şeylerin hemen hiçbiri bizi fiziksel zarar veya ölüm riskine sokmaz. Buna rağmen erkekler kaç kare sokakta beğendikleri bir kıza yürüme  ya da zehirli politik doğruculuk diline karşı çıkma fikri karşısında korku içinde kalırlar? Kaç kere kaybetme ve alaya alınma korkusu ile bir şeye başlamadan vazgeçerler?

Korku da acı gibi hayatın önlenemez bir parçası. Cesaret, korkunun olmaması değil, korkuya rağmen harekete geçebilmektir. Çoğu erkek, daha fazla konsantre olarak ve amaçları için daha fazla bastırarak korkunun yüzüne gülmeyi öğrenebilirler.

4. Dikkati Dağılmışlık

Düşünürseniz, tüm hayatınız zaman ve enerjinizin odaklanması üzerine. Odaklanma olmadığında, hayatınızı boşa harcıyorsunuz. Dikkat dağınıklığı, disiplin eksikliğinin en kolay göze görünen işareti ve bu günümüz dünyasında her geçen gün daha da artan bir problem. Herkes, elektronik cihazların alarm ve sesleri ile dikkati dağınık bir şekilde yaşıyor.

Dikkatinizin dağıldığı her anın kayıp olduğunu bilin; verimliliğinizi kaybedersiniz, zamanınızı kaybedersiniz ve misyonunuza doğru olan yönünüzü kaybedersiniz. Bunlar cep telefonu, televizyon ve internet gibi küçük dikkat dağıtıcılar olabilir ya da kötü kişisel bütçe yönetimi ya da zehirli kadınlar gibi büyük dikkat dağıtıcılar olabilirler.

Dikkat süreniz sınırlı. Dikkat dağınıklıklarını hayatınızdan çıkararak ya da kendinizi dikkat dağıtıcı ortamlardan çıkarara dikkat sürenizi canınız gibi savunun. Ne üzerine odaklanırsanız osunuz, dikkatinizi nereye yönelttiğiniz konusunda sorumluluk sahibi bir kişi gibi davranın.

5. Bağımlılık

Bağımlılık ve düşkünlük aynı elmanın iki yarısıdır. Bir erkek kendisini uyuşturmak için madde bağımlısı olabilir ya da nesnelere, kişilere veya olaylara fazlaca düşkün olabilir. Hangisine bağlanırsa bağlansın, düşkün olduğu şeyin kendisine mutluluk ve tamlık getirdiğini düşünür. Ama acaba öyle mi?

Budist öğretiye göre, düşkünlük tüm ızdırapların kaynağıdır. Dışsal onay ihtiyacı olan erkek zincirlere vurulmuş biridir ve rüzgarda savrulan bir yapraktır. Düşkünlüğün sadece arzu nesnelerine karşı olmayabileceğini aklınızda bulundurun; öfke, intikam, acı, üzüntü ve geçmişten gelen ve gelecekte olacak herşeye pişmanlık ve endişe şeklinde bağımlı olabilirsiniz.

Unutmayın : Beraber sürüklenmemek için, bırakıp gitmeniz lazımdır.

6. Zayıflık

Zayıflığın birçok çeşidi vardır ama hepsi eşit şekilde zararlıdır. Fiziksel zayıflık bir erkek için kesinlikle kabul edilemez ve bunu daha ayrıntılı açıklamaya gerek yok. Zihinsel zayıflık ise daha aldatıcıdır. Bu, ruhunuza her an sızabilecek bir şeydir, özellikle de savunmasız olduğunuz zamanlarda. Erkek olarak, başınıza ne gelirse gelsin üstesinden geleceğine inanmalısınız. Bunları her zaman istediğiniz gibi çözemeyebilirsiniz ama her zaman güç ve cesaret gösterebilirsiniz.

Zayıflık ruhunuza, rica minnet de sızabilir. Buranın okuyucuları için feminist buyruğun oyunlarını tekrar listelemeye gerek yok. Sadece kendinizi bunlardan birine boyun eğerken bulursanız hemen bırakın.

Erkekler güçlü doğmazlar. Fiziksel güç gibi, zihinsel zayıflığı yenmenin de tek yolu adım adım kendinizi güçlendirmenizdir : saçma sapan şeylere “hayır” demeyi öğrenin. Çizginizi çizin ve kendiniz için ayağa kalkıp dik durun. Rahatsız edici ve korkutucu şeylerden kaçmak yerine onlara meydan okuyun. Saçma özürler uydurmayı bırakın ve harekete geçin. Zayıflıklarınızı yenmek için sınırlarınızı zorlamalısınız; kendinize sürekli “alfa” olduğunuzu söylemeniz sizi “alfa” yapmayacaktır.

7. İradesizlik

İradesizlik / irade gücünün eksikliği, burada yazan tüm günahların anasıdır. İrade gücü olmayan bir erkek bir erkek değildir. Erkeği iten bu ateş olmadan, hiçbir şey mümkün değildir. Günümüz erkeği ve özellikle genç erkekler için bu erdemi bulup ateşlemek daha zordur. Günümüz Batılı toplumlarında erkekler, hak sanrısı içindeki kadınlara ve cinsel sapkınlara yer açmak için halı altına süpürülmüşlerdir. Masküliniteyi yok etmeye yeminli günümüz feminize toplumunda, çoğu erkeği bıkkın, savaşı bırakmış ve moralsiz görmek şaşırtıcı değil. Durum ne kadar kötü olursa olsun, bu üstesinden gelinmesi gereken bir durum, kenarda matem tutulması gereken bir durum değil.

İrade, geliştirilmesi güçten daha zor bir şey. Bazı erkekler güçlü bir irade ile doğmuş gibidir ama irade geliştirilebilir. Yukarıdaki bazı önerileri yaparak ve her günün bir öncekinden daha iyi olması için çabalayarak, çelik iradenizi yavaş yavaş geliştirebilirsiniz. Diğer muhteşem erkekleri okuyarak onları rol modeli yapmak ve bu şekilde gerçek hayatta olabilecek bir akıl hocası gibi kullanmak ve diğer destekleyici erkeklerle takılmak iradeniz için iyidir. Ve son olarak unutmayın : asla vazgeçmeyin. Hiçbir koşulda vazgeçmeyin, hayat buna izin vermez.

Çeviri : The 7 deadly sins of manhood

Kadın fantezisi oyunu

Buluşmalarda kızla konuşmaların klasik sorgu / röportaj şeklinde geçtiği (sürekli kıza soru sorma ve kızın cevap vermesi şeklinde ki buluşmaların en yaygın katilidir) ve kızla arada cinsel gerilim yaratılamadığı ile ilgili çok mesaj geliyor.

Hatunlarla mesajlaşmanızın ve buluşmanızın nasıl yönetileceği konusunda örnek olması açısından Bir kadının çerçevesini dayatmasına izin vermeyin yazısındaki bazı yorumlarımı buraya taşıyacağım. Bunu yazıya taşımak istememiştim zira bu yazıyı okuyan bir eski kız arkadaşım beni tanıyıp kimliğimi ifşaa edebilir. Ama olay önemli o nedenle de riski göze alacağım.

Mesajlaşma o yazıdaki şu kısımdan çıkmıştı :

Örneğin, kadınların sıklıkla sorduğu bir soru da “ne iş yapıyorsun?”dur. Kadının bu sorusunu hızlıca cevaplayarak, otomatik olarak onun “kendini bana ispatla” çerçevesine girersiniz. Bu nedenle kitabım Bang’de, çekiciliğinizi inşaa ettiğiniz etkileşimin ilk zamanlarında, kadınları asla direk cevaplamamanız gerektiğini öğretiyorum. Daha iyisi, ona sizi değerlendirmekte olduğunu takmadığınızı gösteren şaka ile karışık bir cevaptır. Mantığa aykırı bir şekilde bu kadının size olan ilgisini arttırır, zira sizden önceki çoğu erkeğin hevesle yaptığı şeyi yapmayı reddettiğinize göre sizin değeriniz daha yüksek olmalıdır.

Aero’nun bu konuda sorusu şu idi :

Peki işimizi vb soran bir kişiye ne tip cevaplar vermeli ? Mesela burdaki soruları nasıl yanıtlamak makuldur ? Erkek adam ve çeviri manyağı ikinizin de fikirlerini merak ediyorum.

Ben şöyle cevap vermiştim :

1 – Kız meslek sorarsa “tahmin et sence ne iş yapıyorum” oyunu başlat.
2 – Kız aşağılar bir şekilde tahmin yaparsa “onayla ve abart”.
3 – Kız iyi veya normal bir iş söylerse “bak bunun sevdim. Tamam ben finansçıyım. Sen ne iş yapıyorsun?” diye devam et.

Bu algoritma birçok soruda çalışır. Örneğin yaşın kaç sorusunda.

1 – Kız yaş sorarsa “tahmin et sence kaç” oyunu başlat.
2 – Kız aşağılar bir şekilde tahmin yaparsa “onayla ve abart”. Mesela sen 30sun ama 45 dedi. “O iltifat ettin, çok genç bir yaş söyledin. Çık … çık” de.
3 – Kız iyi veya normal bir yaş tahmin ederse “bak bunun sevdim. 40 yaşındayım. Süper yaş. Sen kaç yaşındasın?” diye devam et.

Şu anki kız arkadaşımla 4 aydır beraberim ne işimi biliyor tam olarak ne de yaşımı (yaklaşık bir tahmini var).

Buraya asıl taşımak istediğim kısım da şu sorudan başladı :

“Bilmem, ya sen ne olmasını isterdin işinin veya yaşının?” diye bir karşı sorgu attığında ne demek lazım ?

Öncelikle şunu hatırlatalım : kızlara ne söyleyeceğinizi fazlaca düşünmek, hatunu kafanızda büyütmenize sebep olur ve gerçek buluşmada ağzınızı açamamanızı sağlar :

Bu nedenle anasının kuzusu hoşlandığı bir kadını gördüğünde, onu en mükemmel şekilde tavlayacağı durum ile ilgili gündüz düşlerine başlar. Problem ise, kızı ürkütmemek ya da kızdırmamak için ona ne söyleyeceğini fazlaca analiz etmesinden kaynaklanır. Bu ruh hali, erkeğin suspus olmasını besleyen bir özgüven eksikliğine neden olur.

Bunun yerine mesajlaşmayı ve buluşmayı cinsel gerilimi olan ve kadınların cinsel fantazilerine hitap eden bir bağlama taşımanız daha başarılı bir kız tavlama süreci sağlayacaktır. Cinsellik en iyi bu şekilde masaya konulur. Çoğu erkeğin en büyük hatası, ya cinselliği masaya hiç koymamaktır ya da erkek fantazisi şeklinde masaya koymasıdır ki kadınlar tarafından abazanlık olarak algılanır.

Şurada çizdiğim piliç fantazisi bağlamına dikkat edin :

Atanını görmedim ama ilerde cinsellik masaya konulduğunda kullanacağım standart senaryolarımdan birine girmek için kullanırdım herhalde. “Doktorluk fena meslek değil Mr. Hyde olmasa” gibi bir şey derdim. Edebiyattaki persona – shadow ikilileri sağlam ana senaryolar. Örneğin Klark Kent – süpermen (“gazetecilik fena değil ama Süpermenlik yoruyor adamı”), kont drakula (“kontluk fena meslek değil ama her gece bakire kanı bulmak da zorlaştı”), vs .. vs …

Burdan konu cinselliğe nasıl gelir? Mesela “Dr. Jeckyll ve Mr. Hyde” ikilisinde ben, kızın güvenebileceği, nur yüzlü Mahmut Abiniz Dr. Jeckyll’ım, benim penisim olacak kötü çocuk arkadaşım ise Mr. Hyde. Herşey onun suçu idi falan. Bu senaryolar yüzünden benimkinin ismi bilenler tarafından Mr. Hyde, Kurt Adam, Süpermen, drakula falandır. Türkçe’de “yarrak” kelimesi İngilizce’de “cock” kelimesi kadar rahat kullanılamaz o nedenle ana senaryoda silah arkadaşınıza böyle isimler takmak kız için cinselliği kullanırken daha rahatlatıcı.

Aslında bu sadece bir yöntem, en iyisi de olmayabilir ama zaten olay senaryo değil ince zeka işi bu. Temel engel zekasızlıktan çok (çoğunuz zeki adamlarsınız), kızı fazla ciddiye aldığınızdan zekanızı çalıştıracak odaklanmayı kaybetmeniz. Bu eğlenen ustalık moduna girin ve IQnuz 100 ve üstü ise shit testleri güzel savuşturursunuz. Eğer tam tersi kızı üst çerçeveye oturtur kendinizi aşağı görürseniz, 200 IQ ile kekeleyen bir salağa dönersiniz.

Bunlar size çocukça geliyor değil mi? Benim 18 yaşımdaki halimi alıp Bruce Wayne – Batman senaryosu oynadığım masaya koyup kendimi izlettirsem “bu ne palyaçoluk lan 36 yaşında amca, 35 yaşında teyzeye böyle mi yürür” diye küçümser, sonra o masada teyzenin amcanın dudağına asıldığını görünce sandalyeden düşerdim herhalde.

Çocukça belki ama kadınlar fantazi dünyasına girmeye bayılır, özellikle bu tür güçlü ve karanlık tarafı olan erkek arketipleri ile ilgili fantazilere. Edebiyatın, çizgi roman sanatçılarının en büyük beyinleri kullanımıza vermiş, acımadan kullanın.

Biraz böbürleneceğim kusura bakmayın ama geçen sene Jordan Peterson’un Kadınlar ne ister? videosunu izleyince kendimi takdir etmiştim. Bu senaryoların niye çalıştığından ve kadınların neden böyle şeyleri sevdiğinden pek haberim yoktu. Sadece çalıştıklarını biliyordum. Videoyu izlerseniz bu “çocuklukların” aslında kadınların cinsel fantazileri ile örtüştüğünü görürsünüz.

Üstelik Jordan Reis’in kadınların en çok “kadın pornosu” aradığı anahtar kelimelerde listelediği 5 tipin dördünü kullanıyormuşum :
1 – Vampir – Kont Drakula

2 – Kurtadam – En az kullandığım bu.

3 – Milyarder – Bruce Wayne – Batman

4 – Cerrah – Dr. Jeckyll ve Mr. Hyde

5 – Korsan

Bunlar dünyanın sayılı sanatçılarının yarattığı, antik kökleri olan persona – shadow ikilileri. Kadınların cinsel fantazileriyle örtüşen ölümsüz arketipler. İzleyici kitlesinin erkek olması sizi yanıltmasın, bunlar erkeklerin olmak istediği maskülin fantazilere denk (erdemli alfa persona ama karanlık ve güçlü sigma gölge / shadow).

Piliç fantazisi, şu an gençler arasında çok yaygın olan “hatunla çok cool şeyler konuşmalıyım” yanılgısı ile ortaya çıkan hızlı don kurutucu ve sıkıcı muhabbetlerden bin kat etkilidir. Jordan Peterson’ın dediği gibi erkekler görsel, kadınlar ise sözel tahrik olurlar (o nedenle hatun memelerinin fotosunu gönderince siz tahrik olsanız da siz sikinizin fotosunu gönderirseniz hatun tahrik olmaz ve sizi abazan diye etiketler).

Eğer buluşmadan önce mesajlaşıyorsanız, piliç fantazisi bağlamını bu mesajlaşma sürecinde kurabilirsiniz. Eğer buluşmaya bu bağlamı kurarak giderseniz, hatunu daha hızlı baştan çıkarabilirsiniz. Aynı zamanda da mesajda uslu, reelde saldıray gibi görünmezsiniz.

Peki bu bağlamı kuramazsak? Ben şahsen bekarken paralel 3 kıza yazarım ve bu bağlamı kurabildiğim kızlarla buluşurum. Bazen de hatun (özellikle 30 yaş üstü sağlayıcı erkek arayan bazı hatunlar) bu muhabbetten beni unmatch eder. Önemli değil.

Ve son olarak, kızla aranızdaki yaş farkı ne kadar fazla ise, bu piliç fantazisi oyununu o kadar hızlı kurarsınız.

NOT : Bu yazı yüzünden kimliğim ortaya çıkarsa yurt dışına kaçıp yayın hayatıma oradan devam edeceğim artık. Feministler beni yolda parçalamazlarsa.

 

 

Ana kuzusunun 5 göstergesi

Anneler Günü’nde, anneleri ne kadar el üstünde tuttuğumuzu bilirsiniz. Bazılarımız bu kutsallaştırmayı yanlış ve sinir bozucu buluruz ama bu bizim annelerimizden nefret ettiğimiz anlamına gelmez. Onları tabii ki çok severiz ve bazılarımızın güçlü babaları vardı ve iki ebveynin de çocuk gelişiminde rolü olduğunu biliyoruz. Ama anneye karşı duyulan dengesiz ve mantıksız bir sevgi, erkeği negatif etkileyen bir şey.

Bu devirde, tarihin hiçbir devrinde olmadığı kadar çok erkek anneleri gibi davranıyorlar. Elimde veriler yok ama herhangi bir gece bir bara gittiğinizde, bu önermeyi ispatlayabiliriz. Gerçekten de, çevrede bir sürü kız varken güzel bir kızın telefonla konuşmasının bitmesini sabırla bekleyen erkekler görüyorum. Ya da daha kötüsü, seksi kadınlarla “platonik arkadaş” gibi geceye akan erkekler görüyorum.

Bu davranışların suçlusu zayıf-babalar ve bekar-anneler. Babanın trajik bir şekilde öldüğü ve tek bir ebeveyn tarafından büyütülmek dışında bir alternatifin olmadığı durumlar biliyorum. Fakat güçlü bir baba karısına, çocuklarına aşılamak istediği değerleri öğretmelidir. Bazı erkeklerin de çocuklarından, hukuk sistemi marifeti ile uzak tutulduğunun da farkındayım. Bu talihsiz erkekler için konuşmuyorum; hayat kaotik bir şey. Benim hedefimde, annelerini mutlu etmeye odaklanıp annelerine dönüşen erkekler var. Eninde sonunda, çocukluğunuzda ne yaşamış olursanız olun, kendinizi değiştirmeniz gereken bir zaman var.

Güçlü babalar olmadan, zayıf erkekler kadınlara, sanki onlar anneleriymişcesine, annelerine davrandıkları gibi davranacaklardır; kutsal tanrıçalar. Bu nedenle, anasının kuzuları anneleri ile o kadar özdeşleşirler ki, kadın gibi davranmaya başlarlar. Aşağıdakilerden herhangi birini yapıyorsanız, çeşitli hobiler edinerek, diğer erkeklerle takılmaya başlamanızı tavsiye ederim.

1 – Kadınlara yürümekten korkarlar.

Bekar bir erkeğin, istediği bir kadının yanında suspus kalması için hiçbir neden yoktur.  Bir anne oğlunu, kendisine ve diğer kadınlara hayranlık duymak üzere yetiştirmeye meyillidir. Hepimiz biliyoruz ki kadınlar kendilerine kraliçe gibi davranılmasını istediklerini söylerler ama gerçekte ise karışıklığı severler. Erkekler de karışıklığı severler. Bu nedenle de, cesareti olan erkekler, kızları kaparlar.

Bir anne oğluna, istediği kadını tatmin etmek için elinden geleni yapması gerektiğini öğretir. Bu nedenle anasının kuzusu hoşlandığı bir kadını gördüğünde, onu en mükemmel şekilde tavlayacağı durum ile ilgili gündüz düşlerine başlar. Problem ise, kızı ürkütmemek ya da kızdırmamak için ona ne söyleyeceğini fazlaca analiz etmesinden kaynaklanır. Bu ruh hali, erkeğin suspus olmasını besleyen bir özgüven eksikliğine neden olur. Anasının kuzusuna, annesini hiçbir zaman üzüp ağlatmaması gerektiğini de öğretilmiştir ve o tam da tatlı annesi gibi bir kadın aramaktadır.

Kendi elleri ile kadınını başka erkeğe yem eden her erkeğin bildiği gibi; iyi çocuklar sona kalırlar. Bunun neden böyle olduğunu anlamalısınız. İyi çocuk bir yalancıdır – kadınla cinsel ilişki istemektedir ama bu gerçeği göstermek yerine onun etrafında dans etmeyi tercih eder. Yalancı biri, iyi bir çocuk değildir. Anneniz yanlış öğretmiştir.

2 – Seks yapmak istedikleri kadınla arkadaş olurlar.

Gece dışarı çıktığımda, kesinlikle “sadece arkadaş” olan bir “çifte” rastlarım. Bu tür “buluşmaları” sık gördüğünüzde, bir kadını suçlayamazsınız. Bir erkeğin hayatında, birden fazla platonik kadın arkadaş olmamalıdır.

Güzel kadınlarla “arkadaşça dışarı çıkmaya” giden erkekler, zamanlarını iki şekilde boşa harcarlar. Birincisi, gerçekten cinsel ilişki yaşayabilecekleri bir kadınla buluşabilecekleri zamanı boşa harcarlar. İkincisi, kendilerini kadınların çekici bulabileceği bir erkeğe çevirmek için kullanabilecekleri zamanı, kendilerini cinsel olarak çekici bulmayan bir kadına harcarlar. Dinleyin ana kuzuları : sizin “yakın arkadaş” saydığınız ve sizinle dışarı çıkan kızın sizinle çıkmasının tek sebebi, yapacak daha iyi bir işinin olmamasıdır.

 

3. Birden fazla kadın arkadaşları vardır.

Bir erkeğin hayatı boyunca sadece bir tane kadın arkadaşı olmalıdır. Bu demektir ki eğer lisede gerçekten platonik bir kadın arkadaşınız oldu ve artık onunla irtibatınız kalmadı ise, yeni bir kadın arkadaş edinmemelisiniz. Bir erkek, bir erkek olarak bir kadınla bağdaşamaz. Bu kural, arkadaşlarınızın karılarını ve kız arkadaşlarını da kapsar.

Sizin ilginizi çekmeyen ya da sizi istemeyen kadınlara tabii ki dostça davranabilirsiniz ama arkadaş olmayın. Eğer şu an birden fazla kadın arkadaşınız varsa, yatağa atmak istemediğiniz hatunu seçin ve onu arkadaş olarak tutun. Diğerlerinden kopun ya da onları yatağa atmaya çalışın.

4. Kadın gibi duygusallardır.

Anasının kuzusu, karşı cinsin duygusal baskısı altında ezilir. Bu nedenle de istedikleri kadına yürüyemezler. Bunun yerine, daha az saldırgan yolu tutarlar ve önce onlarla arkadaş olmaya çalışırlar. Bunun bir nedeni, reddedilmenin acısını kaldıramamalarıdır.

Anasının kuzusu, kızın birgün iyi çocuğu oynayan kendisinin değerini anlayarak kendisine varacağını düşündüğü kurmaca bir gerçeklikte yaşamayı tercih eder. Bir kadının kendilerini reddetmesi, annelerinin kendilerine öğrettiğinin tersidir. Dünya size, sizin özel biri olmadığınızı ve insanların içinde sizin olmadığınız bir hayatı seçebileceğinizi hatırlatacaktır. Bir kadın erkeğin yürümesini reddettiğinde, anasının kuzusu sanki kendi annesi, sevgisini reddetmiş gibi hisseder. Anasının kuzusu için bu çok fazla bir yüktür.

5. Anneleri onlar için kutsal bir tanrıçadır.

Analarının kuzularının anlamadığı şey, annelerinin babaları için diğer kadınlardan herhangi biri olduğudur. Bir ana kuzusunun annesini aşağılamaya çalış ve olacakları gör. Bazıları o kadar kendilerinden geçeceklerdir ki ağızlarından çıkanları kulakları duymayacaktır. Birçoğu da şiddete başvuracaktır.

Nasıl reaksiyon gösterirlerse göstersinler, bunu kırmızı ve ıslak gözlerle yapacaklardır. Anasının kuzusu muhtemelen babasının ölümünü kabul edebilecek iken, annesi öldüğünde intihara meyilli olacaktır. Su katılmamış bir ana kuzusu, neredeyse anasıyla evlidir. Annelerinin tek koruyucusu olarak, ona, onun şerefine ve aralarındaki ilişkiye saldıranlar şeytandır.

Sonuç

Annenizi sevmenizde hiçbir problem yoktur. Ama bu sevgi kontrolden çıktığında ve onun gibi davranmaya, sanki onunla “buluşuyormuş” gibi buluşmaya başladığınızda, kendinizi analiz edin. Anneniz sadece bir ölümlü ve babanızla hiç de “kutsal” olmayan şeyler yapmış bir kadın (belki de başka erkeklerle de). Anneniz bir azize değil. Annenizin memesinden kesildiğinizde, gerçek bir erkeğe dönüşebilirsiniz.

Çeviri : 5 Signs of The Mama’s Boy

Büyük porno deneyi – Gary Wilson

Daha önce İnternet porno bağımlılığı yazısında bahsettiğimiz your brain on porn sitesinin kurucusu Gary Wilson’un günümüz hızlı internet ve yüksek kalitede yüzbinlerce porno videoya cepten ulaşım imkanının yarattığı hiperstimülasyonun, günümüz erkekleri üzerindeki yıkıcı etkisini tartışıyor.

İnternet pornosu insanın beynindeki ödül devresini sürekli ayartıyor zira sürekli yenilik bir tıklama uzaklıkta. Birkaç tarayıcı penceresi aynı anda açıkken saatlerce tıklaya tıklaya porno klipleri tükettiğinizde, her on dakikada tarih öncesi avcı toplayıcı atalarınızın bütün hayatı boyu görebileceğinden daha fazla ateşli piliç görüyorsunuz.

Günümüz hızlı interneti ve video streaming teknolojisi sayesinde internet pornosu sonsuz sayıda “yeni” uyarana ulaşım sağlıyor ve ilkel ödül devresini sürekli uyarıyor. Erotik yazılar ve resimler uzun süredir insanlığın bildiği birşey. Bunun yarattığı dopamin pompalaması da. Fakat sadece 20 yıl öncesine kadar en sık karşılaştığınız erotik yenilik ayda bir yayınlanan Playboy dergisi ve eve alınan erotik video kasetleri idi. Ama bunların hiçbiri günümüzün birden fazla pencereli sonsuz porno büfesiyle yarışamaz. İnternet pornosunun en büyük farkı kullanıcısına ölene kadar sürekli yeni yeni ve daha ağır erotik sahneler izleyerek dopamin salgılanmasını hep tepe noktada tutma imkanı sağlaması.

Video Türkçe alt yazılı.

 

İnternet pornosu bağımlılığının varlığını kabul edenler bunu genelde uyuşturucu bağımlılığı ve video oyunu bağımlılığı ile karşılaştırıyorlar. Bağımlılıklar her ne kadar benzer beyin mekanizmalarını kullansa da burda büyük bir fark var : insanların seks için ayrı beyin devreleri var ve bunlar ergenlik döneminde çok hassaslar.

Ayrıca Pornoyu bırakmanın çok kolay yolu kitabına da bakabilirsiniz.