Erkekler, geçenlerde Amerikan Psikoloji Derneği tarafından yayınlanan ‘Erkekler için Psikolojik Pratikler Rehberi’ adlı raporun içerisindeki tavsiyelere uymamalılar. Bu tavsiyeler ‘Geleneksel Erkeklik’ dediğimiz; stoacılık, rekabetçilik, dominantlık ve atılganlık gibi şeylerin zararlı olduğunu ima ediyor (*).
Bu tavsiyeler yanlış.
Stoacı duygu kontrolü gereklidir. Rekabetçi ruh size başarıyı getirir. Dominantlık ve dominant olmak için gereken fiziksel ve duygusal güç, sizin başkaları tarafından domine edilmenize neden olacak bir güçsüzlükten çok daha onurludur.
ŞU AN, ERKEKLERİ UYANDIRIP BU HASTALIKLI DÜŞÜNCE YAPISIYLA MÜCADELE ETMENİN TAM ZAMANI
Ve atılganlık, amacınıza giderken kullanacağınız bir araçtır. Cesurca eylemler olmadan, bu eylemleri gerçekleştiren bir başkasının cesaretine boyun eğmek zorunda kalırsınız.
Elbette bu ‘Geleneksel Erkeklik’ özelliklerinin çağ dışı ve gereksiz olduğu bir evrende yaşamak güzel olurdu. Belki de bu hayali evrende herkes duygularını rahatça dışarı vurabilirdi.
Bu evrende rekabet olmazdı, herkes her daim kazanırdı. İnsanlar birbirlerini domine etmek yerine işbirliği yapıp tamamiyle eşit yaşarlardı. Ve son olarak bu hayali evrende atılgan davranışlar da olmazdı, insanlar birbirlerine sarılır ve geçinip giderlerdi.
Ama böyle bir evren yok. Olsa iyi olur muydu? Olurdu. Ama yok.
Dünya zorlu bir yer. Hayat acımasız. İnsanoğlu her zaman kibar ve iyilik sever değil. Hayırseverlik, hoşgörü ve merhamete bel bağlayamazsınız.
Eğer duygularınızı belli ederseniz, avantajınızı kaybedersiniz. Duygusal kararlar alırsanız, bu kararların sizi yanlış yöne sevk etmesi muhtemeldir.
Eğer mücadeleci ruhtan yoksunsanız, işe girme, girdikten sonra yükselme, maaşınız hakkında pazarlık yapma ve hatta kendinize bir eş bulmak gibi bir çok konuda kaybeden konumunda olursunuz.
Son olarak, eğer yeterince atılgan değilseniz karşınıza çıkan fırsatları iyi değerlendiremezsiniz. Hayatta güzel şeyler size gökten yağmaz, onlara saldırmalı ve onları ‘fethetmelisiniz’. Bunları yapmazsanız tonla fırsat kaçıracaksınız. Siz hayatınızı değil, hayat sizi kontrol edecek.
Yani: Stoacı olun, rekabetçi olun, dominant olun, atılgan olun.
Ama o kadar da basit değil, işlerin karmaşıklaştığı yer de zaten tam burası. Bu özelliklerin hiçbirinde aşırıya kaçmamanız çok önemli.
Deniz kuvvetlerinden takım arkadaşım (**) Leif Babin’le beraber çıkardığımız son kitabım ‘Liderlik İkiliği’nde yazdığım gibi: Bir lider dengede kalmak için çaba göstermeli, bir erkek de.
Eğer duygularınızı tamamen kapatıp Stoacılığın dozunu kaçırırsanız hiç kimseyle duygusal bir bağ kuramazsınız. Ayrıca insanlara liderlik edemezsiniz çünkü insanlar duygularını hiçbir şekilde belli etmeyen bir lideri takip etmezler.
Ayrıca, eğer duygularınızı tamamen kapatırsanız sizi başarıya iten o eğlence ve mutluluk duygusunu tecrübe edemezsiniz. Hayatı yaşamaya değer kılan bu pozitif duygulardan yoksun kalırsınız.
Eğer fazla rekabetçiyseniz, hiçbir şeyden zevk almadığınız bir konuma doğru sürüklenebilirsiniz. Kazanmaya takıntılı hale gelirsiniz ve kafayı yersiniz. Tek bir mağlubiyet sizin bütün ilerlemenizi yerle bir eder.
Kısa vadede kazanmak için ahlaksızca ve yasal olmayan şeyler yapmak size cazip gelir. Bu hareketler de bir gün gelir mutlaka canınızı yakar. Uzun vadede ise sizi bitirir.
Domine etme isteği de kontrol altında tutulmalıdır. Her türlü durumu domine etmeye odaklanırsanız, bu pek de sizin yararınıza olmayacaktır. Eğer tek amacınız domine etmekse insanları dinlemeyeceksiniz ve böylece kendi fikirlerinizden daha iyi olan fikirleri duyamayıp kaçırmış olacaksınız.
Zamanla insanların hoşgörüsü azalacak, ilişkileriniz zarar görecek ve tüm liderlik kredinizi tüketeceksiniz. Hiç kimse, işlerin sadece kendi istediği yoldan halledilmesini isteyen birinin etrafında bulunmak istemez.
Son olarak, aşırı atılgansanız da kendinizi yakarsınız. Çok fazla risk alırsınız, çok fazla köprü yıkarsınız ve tüm cephanenizi bir anda harcarsınız.
Bir lider ve erkek olarak; ne zaman geri çekilip, toparlanıp, tekrar organize olacağınız zamanı da anlamanız gerekiyor ki başka bir vakit tekrar gelip savaşabilesiniz.
Bu ikilemler uzar gider; bir lider ve erkek olarak sizin sürekli dengeyi gözetmeniz gerekiyor. Siz; deli dolu değil cesur olmalısınız, diktatör değil kararlı olmalısınız, kaskatı değil disiplinli olmalısınız, açık fikirli ama aynı zamanda da ilkeli olmalısınız.
Yani size, erkeksi özelliklerinizi bastırmanızı söyleyen medyayı dinlemeyin. Erkek adam gibi davranmanın kötü olduğunu söyleyen reklamları umursamayın.
Ama aynı zamanda da bu veya diğer başka özelliklerin sizi uçlara sürüklemesine de izin vermeyin. Yoksa bir lider, erkek ve insan olarak kaybedersiniz. Bunun yerine, sizi bir zıt kutuptan diğerine fırlatan bu ikilemleri dengede tutun.
Ve bu dengeyi nasıl sağladığınızı oğullarınıza ve kızlarınıza öğretin çünkü bu sözümona ‘Erkeksi Özellikler’ sadece erkeklere ait olması gereken özellikler değiller.
Çeviri: Ex-Navy SEAL Jocko Willink: ‘Toxic masculinity’ and the powerful dichotomy of being a man
Çeviren: Thomas Aquinas
(*) APA aslında açıkça “geleneksel maskülenite, psikolojik olarak zararlıdır diyor. Şurada bir başka eleştirisi var (İngilizce).
(**) Çevirenin Notu: Bu makalenin yazarı Jocko Willink, ABD Deniz Kuvvetleri’nin elit birliği olan ‘Navy SEALS’ın eski bir üyesi.)
Mahmut Abi’nin notu: Evet, bu sitede yayında bulunan 1000 numaralı yazı oldu ve bu köşe taşı için de çok güzel bir yazı oldu.
Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz.
Şu yazıda duvara asılıp her sabah uyanıldığında tekrarlanacak en az 3 alıntı var. Bunları tekrarlaya tekrarlaya bilinçaltına sokmalı.
Jocko Willink ne kadar ‘gizli Trump supporter’ olsa da değerli bir adam. Daha fazla Jocko içeriği gelsin
Gizli mi?
Gizli Trumpçı mı? Alenen de olabilir, olmalı da. Trump adamdır. Ulusalcıdır, gelenekselcidir, milliyetçidir, anti feministtir, anti lgbtcidir. Biden gibi küreselci değil ve küreselcilere hizmet etmez. Kendi yolunda yürüyen ve bildiğini yapan adam gibi adamdır Trump. Erkektir.
Amerika için milliyetçilik değilde vatanseverlik daha uygun bir kelime kaçar sanki? Birde boşverin şu rezil halkın iyiliğini düşünmeyi. Amerikanın yıkılması kadar az şey dünyaya bu kadar katkı sağlar herhalde. Bir de küreselcilikten uzaksanız onun önemli ilkelerinden olan serbest piyasayı desteklemeyi bıraksanız daha iyi. Savunduğumuz akım olan maskülizmin kurucusu bir sosyalist. Politik olarakta onun yolundan gidin.
Biz burada hiçbir zaman maskülizmi savunmadık.
Ve evet maskülizmin ne olduğunu biliyorum.
Kadın ve erkeğin farklı görevleri olduğu, feministlerin iddia ettiği gibi bunun bir çok alanda toplum baskısı yüzünden olmadığı fikri gibi şeyler, antifeminizm, buraya hiç uzak değil. Savunuyorsunuz ama farkında değilsiniz sanırım.
Savunuyor olsam savunuyorum derdim, sitede bir kere bile olsa bahsederdim. Sen kendi önyargıların nedeniyle bizi o kalıba sokacaksan o seni bağlar.
Yazdığın çoğu şey birebir maskülizmin tanımına uyuyor. Temel ilkelerini savunduktan sonra savunmuşsun savunmamışsın benim için önemli değil. Kimse bir ideolojiyi nokta atışı savunmuyor zaten. İsteyen gider internetten okur savunup savunmadığına karar verir.
Benim neyi savunup savunmadığıma ben karar veririm. Maskülizm, MRM gibi toplumsal teori ve politik hareketlere özellikle uzağım, sosyalizm zırvalarına uzak olduğum gibi. Kırmızı hapın geneli de uzaktır. MRM ve KH’nın sorun tanımları aynı olabilir, çözüm yollarının alakaları yok. Ne yazdığımızı bilmeden “savunduğunuz ideoloji maskülizm” diyorsun.
Maskülenite ile maskülizm ayrı olaylardır. Biz kırmızı haplılar ile kırmızı haplı olmaya çalışanlar masküleniteyi savunuruz ama maskülizmi değil maskülizm ayrı bir olaydır. Arkadaşlar galiba kavram karmaşası yaşamış Mahmut Abi.
Büyük ihtimalle kullandığın telefon Amerikan malı. Zamanının büyük kısmını Amerikalıların geliştirdiği ürünlerle geçiriyorsun. Gelmiş ne diyor ahahahah bu arada kureselcilik konusunda kültür ve ekonomi arasında farkı bilmek lazım. Trump kültürel kureselciliğe karşı piyasaya değil
Kendinize dezenfektan enjekte edin diyen malın tekiydi aynı zamanda. Amerika’daki kırmızı haplıların sürekli Trump’ı öne çıkarmasını anlayabiliyorum çünkü hem büyükşehirlerde hem de ana akım medyada haksız baskı altındalar, bir nevi misilleme gibi onlarınki. Ama Türkiye’den Trump’a övgüler dizen tayfanın mantığını anlamıyorum. Adamın size ne faydası oldu? (Aynı şey Biden ve Demokratlar için de geçerli)
Samsunlu Filozof selam senin yazdıklarına cevap yazmak isterim müsaaden varsa. ABD’de 2 ana parti vardır Demokratlar ve Cumhuriyetçiler. Bunu bilirsin. Demokratlar “küreselci” Cumhuriyetçiler “ulusalcı” olarak bilinir temelde. Her ikisi de şerefsiz ve dünyanın birçok yerinde ve tabii Türkiye’de de rezil işleri ve planları var ulusalcılar özellikle ortadoğu için Türkiye’yi yanlarında yani müttefik olarak isterler. Ve Türkiye’ye karşı daha az saldırgan tutum içindedirler. Trump da Türkiye’nin üstüne çizgiyi çekmiyordu yani yaptırım vs yapmak istemiyordu. Biz patroit vermedik onlarda gitti S-400 aldı ne yapsın adamlar diyordu. Pentagon daki şerefizleri ikna etmeye çalışıyordu Türkiye ye F35 leri vermek için. Ama tabi bizi sevdiğinden… Read more »
Trump’ı seversiniz ya da sevmezsiniz bilemem ama onunla ilgili “Kendinize dezenfektan enjekte edin diyen malın tekiydi” diyorsanız kendinize dikkat etmeniz lazım zira ana akım medya propagandasıyla beyniniz yıkanıyor ve onların yalanlarını bilmeden tekrarlıyorsunuz. Trump’ın o konuşmada ne dediğinin transcripti internette mevcut: “And then I see the disinfectant, where it knocks it out in one minute. And is there a way we can do something like that, by injection inside or almost a cleaning, because you see it gets in the lungs and it does a tremendous number on the lungs, so it’d be interesting to check that, so that you’re… Read more »
Söylediği sözlerin sorumsuzca olduğu kanısındayım ancak direkt olarak “kendinize dezenfektan enjekte edin” gibi bir laf yokmuş ortada, orada hatalıyım. Dikkat etmek gerekiyor.
Ben bundan bağımsız olarak sosyal medyadaki kırmızı haplılarda sağ yöne bağlanma ihtiyacı görüyorum. Ha bu solcu olun falan demek değil. Ne olursanız olun ama örneğin bir insan politik doğrucu olmanın cılkını çıkarıyor diye bu iklim sorunlarının olmadığı anlamına gelmiyor. Aynı örnek Türkiye gündeminden de verilebilir.
İlk yorumda benzer bir koku var. Eğer LGBT propagandasından rahatsızsan illa milliyetçi, gelenekçi, Trumpçı vs. olman gerekmiyor. Erkekliğin bunlarla alakası yok. Bu tamamen TRP’nin Amerika şartlarında ortaya çıkmış olmasıyla alakalı.
Ben de trumpçıyım. Ama açıktan
Yazı çok faydalı ancak bir çok erkek kendi benliğini bulamazken – ki çoğu erkek ne yapmak istediğini bilmediğinden bunu demek yanlış olmaz. – erkek olmaya, içindeki toksik maskülaniteyi öldürmeye çalışıyor. Bu fikir bana daha acemi olan bir kaptanın azgın sularda Hidra’yı öldürmeye çalışması gibi geliyor. Öncelikli olarak benliğini öğrenmesi ve tutarlı hareketler yapması gerekir. Ki bunu öğrenmek “toksik maskülaniteyi öldürmekten” daha zor. Erkekler ilk önce bunu öğrenmeli. Bunun için ne yapılması gerekir?
Günümüzde erkekler içlerindeki masküleniteyi öldürmeye çalışıyorlar.
Evet Mahmut abi bunda hem fikiriz. Yalnız benim dikkatini çekmek istediğim konu bu değil. Maskülenitesini öğrenen erkeklerin kafası karışıyor ve saçmalamaya başlıyorlar. Çünkü tamamiyle yeni sinir yolları oluşturmaya çalışmak acıya ve hareketlerin tutarsız olmasına neden oluyor. Ki zaten bu tutarsızlığı aşan erkekler içindeki toksik benliği öldürüyorlar. Sorun toksik maskülanite değil; erkeklerin kendi tutkunlarını ve isteklerini bulamamaları. Kavram karmaşası yaşanıyor
“Siz; deli dolu değil cesur olmalısınız”. Abi atılganlik ve deli dolu kişiliğimden dolayı küçüklüğümden beridir deli muammelesi gördüm. Sırf bu görünüşümden dolayı saklabana benzettiler. Göbek adım bile mahallede okulda işte ”deli” olmuştu. Şimdi nerede hata yaptığımı anlıyorum. Önemli olan delilik yapıp kendini tüketmek değil, erkek gibi olup, düzgün kararlar verip cesur olup dogru zamanda atılmak. Yani deliliği doğru zamanda yapmak. Sırf insanları guldurebilmek için kendime deli sıfatını yakistirmisim. Bu sözü şimdiden notlarıma kaydettim abi.
1000. yazı için gayet güzel bir seçim Mahmut Abi. Ellerine,zihnine sağlık.
Stoa felsefesi ile alakalı bir yazı gelirse çok güzel olabilir Mahmut abi.
Yazıyorum bir tane ama bitirilmemiş şekilde bekliyor.
kolay gelsin hocam, beklemedeyiz.
‘Toksik maskülenite’ feminist sayfalarda da vardı ve bunun hakkında postlar paylaşmışlardı (detaya girmek istemiyorum ama olumsuz postlar…) Yani Mahmut abi toksik maskulenite erkek adam için uygulanmaması gereken bir davranış mıdır? Yani üstte bahsedilenler toksik maskulenite’nin sağlıklı versiyonunu mu anlatıyor?
Feministler toksik maskülenite derken maskülenite toksiktir demek istiyorlar. Onlar için pozitif ve toksik bir maskülenite yok. Joko burada farkı iyi anlatmış.
Vay be, 1000. yazı… 50 küsür yazı olduğu zamanlarda başlamıştım okumaya. Bu öğretileri, Matrix’te Neo’ya yapılan yüklemeler gibi kendime su gibi aktarırken bu bilgiler için şöyle düşündüğümü hatırlıyorum: “Hayatım boyunca seni aramışım.”
Bu vesileyle de başta Mahmut Abi olmak üzere sitenin tüm yazarlarına selam olsun.
Masküliğst olsak ne olur, olmasak ne olur? Bunu Sosyalist bir adamın ortaya atmış olması neyi değiştirir? Kendimi Masklist olarak gördüğümü söyleyemem. Fakat, erkekler de bunca ayrımcı yasa ve primci medyada yaratılmak istenen algıya karşı haklarını aramalıdırlar.
Kızla Instagram’da tanıştıktan sonra numaradısını aldım sonraki gün o bana mesaj attı ve konuşmaya devam ettik sonra hemen buluşma ayarladım mesaj yoluyla da flörtleşiyorduk bu arada buluştuktan. Sonra sarıldım mekana geçtik sonra banka oturduk ve kızı öptüm yanaktan sonra kıza ayakkabın kirlenmiş dedim sonra gene devam ettik ve ayrılırken dudağına öpücük kondurdum akşam beni aradı ve rahatsız olduğunu söyledi beni çok öptün ayakkabıda laf ettin felan bende kusura bakma dedim sonra affetti 2 hafta daha konuştuk gene buluşma ayarladım buluşmadan önceki gün devam etmeyelim dedi bende tamam dedim sonraki gün aradım buluşma ayarladım buluşma esnasında da kararımı verdim dedi ayrılırken… Read more »
sonra banka oturduk ve kızı öptüm yanaktan Çok zayıf, arkadaşça bir hareket. Dudaktan öpmeyecekseniz öpmeyin. beni çok öptün ayakkabıda laf ettin felan bende kusura bakma dedim sonra affetti Sen kimsin ki premsesi öpüyorsun sefil toprak kölesi. Neyse diz çöküp özür dilemişsin, o da yücelik yapıp seni affetmiş. Ya da ciddi olursak shit testi çuvallamışsın. birkaç kırıcı laf söylememe bağlıyor Özür diledikten sonra cinsel olarak bir gerilim bekleme ve aynı zamanda eğlenen ustalık ile hakareti karıştırıyorsun muhtemelen. sitedekilerin hepsini yaptım Öptüğün kızdan eğilip özür diliyorsun, affetti diye anlatıyorsun ve gelip her şeyi yaptığını mı söylüyorsun? sizce sorun nerelerde Öptüğün için özür… Read more »
Merhabalar abi. Geçmiş, gelmiş, gelecek yazar, şair takımındaki adamlardan erkekadam var mıdır, varsa hiçbiri mi duyguları yoğun yaşamamış? Teşekkürler.
Duyguları yoğun yaşamamak, erkek adam, ne alaka?
Duyguyu yoğun yaşama uygun karar vermeyi zorlaştırmaz mı?
O adamların çoğu sanat için transa geçiyor diye hayatlarını trans içinde yaşamıyorlar. Eski şairlerin çoğu “aşkının sonsuz denizinde boğulam” yazarken gerçek hayatlarında daldan dala atlayan insanlar. Ama evet bir çoğunun hayatı kendileri için eziyet olmuş.
Anladım, teşekkürler.
Mahmut abi erkek erkeğe ne konuşulur ve erkek erkeğe dostluklar nasıl oluşur bunlarla ilgili bir yazı yazabilir misin?
Erkek erkeğe en iyi aktivite yapılır. Futbol, kızlar, hobiler, iş, para, politika, felsefe, vs. konuşulur da bunları gerçekten bilmiyor musunuz?
Erkek arkadaş grubumda bir türlü kabul edildiğini hissedemiyorum . Ayrıca hiyerarşik düzeyde sözümü geçiremiyorum ve bu durum özgüvemimi kırıyor , ne yapmalıyım?
Arkadaş grubunda hiyerarşi olmaz. Sen hayali hiyerarşi yaratıp ona göre arızalı davrandığın için haklı olarak uyumsuz olan seni dışlıyorlardır.
Peki ne yapmalıyım?
godfatherdaki michael corleone karakter olarak sizce fazla mı maskülen? aşırı ve zararlı düzeyde mi?
Mahmut hocam siteniz çok güzel ama yeni eklenen her bir makalenin yazının yanına eklendiği tarihi de yazsanız olur mu? Yıllardır takip ediyorum siteyi, bazen girdiğimde en son hangi makalede kaldığımı unutuyorum. Yazıların yayınlanma tarihleri de olursa yanlarında nerde kaldığımızı bulmamız daha kolay olur. Emekleriniz için teşekkürler..