Geçmişin savaşlarını savaşmak ve güvensizlikler

Bu bölüm aslında Doktor K’nın en etkili yayınlarını derlediğim Daha İyi Bir Yaşam İçin Psikoloji ve Nöron Bilimi Temelli Pratik İpuçları – 101 kitabına yetişmedi ve sitede yayınlamaya karar verdim. Kitaba da linkte bakabilirsiniz.

Burada sizinle geçmişin savaşlarını savaşmayı ve güvensizlikleri konuşmak istiyorum.

İlk anlaşılması gereken şey, sizi neyin iyi hissettirdiği ve neyin kötü hissettirdiği konusunda dikkatli olmanız gerektiği. Çünkü çoğu zaman bir açlığa sahibiz ve bu açlık 10 yıl öncesinden ya da 20 yıl öncesinden kalma olabilir. Bu, biz küçük yaşlardayken doğmuş bir güvensizlik ve çoğu zaman bunu yanımızda taşıyoruz. Kendimizle ilgili belli bir şekilde hissediyoruz. “Ben çekici değilim”, “sevilmeye layık değilim”, “aptalım” ya da hatta “zekiyim” (bu da bir güvensizlik olabilir) gibi. Sonra da bu güvensizliğin yanlış olduğunu konusunda kendimizi rahatlatmak için yapabileceğimiz her şeyi yapmak istiyoruz.

Örneğin zeki olduğunuzu düşünüyorsanız ve zekanız konusuda bir güvensizliğiniz varsa, bir sınava iyi hazırlanmıyorsunuz. Çünkü yarım yamalak hazırlanıp D almayı (çalışsam A alırdım diye düşünmeyi), en iyi şekilde hazırlanıp B almaya tercih ediyorsunuz.

Eğer ilişki içindeyseniz, partnerinize sürekli olarak “beni gerçekten seviyor musun?” diye soruyorsunuz. Bu şekilde rahatlama arıyorsunuz. Bu sizin açlığınız. Partnerinizin size sizin beraber olmaya değecek biri olduğunuzu, harika olduğunuzu, yakışıklı olduğunuzu söylemesini istiyorsunuz.

Ya da internette geziniyorsunuz ve ne kadar zeki olduğunuz hakkında konuşuyorsunuz. Teorik fizik alanında çalıştığınızı söylüyorsunuz zira insanların sizin zekanızı takdir etmesini istiyorsunuz. Bu takdire ihtiyacınız var.

Güvensizliğin aldatıcı tarafı, içinizde bulunan ve dışarıdan doyurulması gereken bir açlık gibi olması. Dışarı çıkıp “bu açlığı burada doyuracağım”, “bu açlığı şurada doyuracağım” diyorsunuz. “Şu adamlara böbürleneceğim” ya da “şu çaylakları ezeceğim” diyorsunuz. “Herkese göstereceğim” diyorsunuz.

Ama herkese gösterme ihtiyacı hissettiğiniz şeyler, sizin kendinizle ilgili inanmadığınız şeyler. Bu güvensizlikleri dışarıda çözmeye çalışıyorsunuz. Kendi güvensizliğinizin aslında yalan olduğunu kendinize göstermek için, başkalarının tepkileri peşinde koşuyorsunuz. Çünkü bu güvensizliğe inanıyorsunuz ama bunun gerçek olmasından da korkuyorsunuz.

Sorun şu ki bu çeşit bir açlık, başkalarının güvencesi ile sadece belli bir süre doyurulabilecek bir açlık. Başkalarının tepkilerinden aldığınız rahatlama, bir yara bandı gibi zira güvensizlik sizin içinizden gelen bir şey. Yani dışarıdan yaptığınız şeyler bu güvensizliği çözmeyecekler.

Bu nedenle de ilişkisinde sevildiği ya da sevilmeye layık olduğu konusunda partneri tarafından rahatlatılan kişi, ertesi gün yine rahatlamaya ihtiyaç duyuyor. Zekası konusunda rahatlatılmak için çaylakları ezen kişi, yarın ezmek için yeni bir çaylak bulmaya ihtiyaç duyuyor.

İnternette karşınıza çıkan egoist insanlar sadece o gün egoist değiller. Egolarını bugün tatmin edip ortadan kaybolmuyorlar. Hayatlarını internette yaşıyorlar ve güvensizliklerini rahatlatmak için sataşabilecekleri kadar çok insana sataşmaya çalışıyorlar. Çünkü kendileri ile ilgili, doğru olmasını istemedikleri bir şeye inanıyorlar.

Peki bununla nasıl başa çıkarsınız?

Yapmanız gereken ilk şey, güvensizliğinizin açlığını dışarıdan bir şeyler arayıp bularak doyurmayı bırakmak. Bir güvensizliğiniz var ve siz bunu dışsal “besinlerle” doyuruyorsunuz. Peki sürekli olarak doyurup beslediğiniz şeye ne olur? Evet, o şey daha da büyür! Her dışsal rahatlama bulup güvensizliğinizi doyurduğunuzda, onu büyütüyorsunuz ve bu nedenle de yarın onu doyurmak için daha fazla rahatlamaya ihtiyacınız oluyor. Ve yine doyurduğunuzda, bir sonraki sefere daha fazlasına ihtiyacınız oluyor ve daha çok dışsal rahatlamaya ihtiyaç duyuyorsunuz.

Kendinizi iyi hissetmek için dışsal şeylere, dışsal sinyallere daha fazla bağımlı olduğunuzda, birgün harika ve ertesi gün bok gibi hissettiğiniz bir döngüye giriyorsunuz. Mutluluğunuz size nasıl davranıldığına, başkalarına bağlı hale geliyor. Böylece de hayatınızın kontrolünü tamamen dış dünyaya bırakıyorsunuz. Hayat sizi nereye götürmek isterse oraya götürüyor. Kendinizi güçsüz hissediyorsunuz. Başkaları, başkalarının duygularının, geçici heveslerinin kurbanı oluyorsunuz.

Bunu nasıl çözersiniz? Bunu çözmek zor ama güvensizliğin kaynağına inip güven eksikliğini giderecek güvenin, rahatlamanın sizin içinizden geleceğinin farkına varmanız. Eğer siz tipiniz hakkında güvensizliğe sahipseniz, dışarıdan ne kadar çok güvence alırsanız alın, bu güvensizliğiniz ortadan kalkmayacak. Yetkinliğiniz veya  değeriniz hakkında güvensizliğe sahipseniz, dışarıdan ne kadar çok güvence alırsanız alın, bu güvensizlikleriniz ortadan kalkmayacak.

Yapmanız gereken şey, bu güvensizliğinizle başbaşa kalmak. Bir aynada kendinize bakın ve “bu çirkinlik nerede?” diye kendinize sorun. Belki çirkin taraflarınızı hemen göreceksiniz. Belki aynada kendinize bakıp, “aman Allah’ım ben çok çirkinim” diyeceksiniz. Burada nasıl hissettiğinize dikkat edin ve oturup o hisse katlanın. Açlığa katlanın, orada oturun ve katlanın.

Bunu yaparsanız büyülü bir şey olmaya başlayacak. Bu bir bekle ilk kim pes edecek oyunu. Açlığınız zihninize düşünceler doldurmaya çalışacak. Dikkatli olun ve bu düşüncelere yenilmeyin. Bunun yerine, dikkatinizi başka bir şeye odaklayın. Mesela bir mum bulun ve aynanın önüne koyun. Bu düşüncelerle dolmaya başladığınızda, dikkatinizi tamamen muma vermeye gayret edin. Dikkatinizi muma verdikçe, içinizdeki açlığın, kendinizi yargılayan düşüncelerin azalmaya, yatışmaya başladığına dikkat edin.

Sonra kendi yansımıza yeniden bakın. Tüm o düşüncelerin yeniden geldiğinin farkına varın ve sonra dikkatinizi yeniden muma odaklayın. Tüm bu süreçte açlık azalmaya ve eriyip gitmeye başlayacak çünkü siz onu beslemiyorsunuz. Bunu yeterince uzun süre yaptığınızda, güvensizliğiniz çözülmeye başlayacak.

Yapmanız gereken şey, güvensizliğinizi beslemeyi bırakmak, onu yüzeye çıkarmak, açlığınızla yüzleşmek ve onu beslemeyi bırakmak. Bunu yemek konusunda da uygulayabilirsiniz. Eğer yemek yemeye ya da spesifik bir şeyi yemeye karşı koyamıyorsanız, zorluk kaynağınız olan yiyeceği ya da yiyeceklerden birini önünüze koyun. Arzunuzun yükseldiğinin farkına varın ve sonra dikkatinizi başka bir şeye verin. Sonra bu şeye bir daha bakın ve arzu yukarı çıktığında dikkatinizi yeniden başka bir şeye verin.

Bu alıştırmaların sonucunda, negatif duygulara katlanmayı öğreneceksiniz. Onlarla başbaşa oturup onları kabul ettikçe, onlara katlanmayı öğreneceksiniz.Bunun sonucunda da bu negatif duygular çözülmeye başlayacak ve bunların yanında bu duyguların kaynağı olan güvensizlikleriniz de çözülmeye başlayacak.

Geçmişin savaşlarını savaşmaya bugün de devam etmeyi bırakın. İlkokulda herkes sizinle dalga geçti ve bugün hala dünyaya ne kadar harika bir insan olduğunuzu göstermek zorunda hissediyorsunuz. Bu geçmişin savaşı, şimdinin değil. Geçmişin savaşlarını bugün de savaşmaya devam etmeniz, hayatınızda bir sürü garip probleme neden oluyor zira insanlara tuhaf bir şekilde davranıyorsunuz. Bu tuhaf davranışlarınız da geçmişte nasıl hissettiğinize bağlı. Geçmişin savaşlarını savaşmaya bugün de devam etmeyi bırakın.

İçsel savaşlarınızı dış dünyada savaşmayı bırakın. Eğer güvensizliğiniz varsa, dış dünyadaki hiçbir şey o güvensizliği ortadan kaldıramayacak. O güvensizlikle burada, kendi başınıza savaşmanız gerekecek.

Bu savaşı, bir meditasyon pratiği olarak kendi başınıza nasıl yapacağınızı anlattım. Olduğunuz kişiyle başbaşa kalıp oturun. Çünkü siz kötü bir insan değilsiniz. Ama kendinizle başbaşa kalmayı reddedip, alkolle, bilgisayar oyunları ile, vs. kendinizden kaçtığınızda, kötü bir versiyonunuza dönüşmeye başlıyorsunuz.

Kendinizle başbaşa kalmayı, güvensizliklerinizin açlığını beslemeden, ondan kaçmadan güvensizliklerinizin negatif duygu ve düşüncelerine tolerans göstermeyi öğrenin. Size garanti ederim ki bu sizin sandığınız kadar kötü olmayacak.

Kaynak: Psychiatrist Explains How Insecure People Use the Internet

Share this...
Share on FacebookShare on Google+Tweet about this on TwitterShare on LinkedIn

23
Leave a Reply

Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz.

avatar
10 Comment threads
13 Thread replies
2 Followers
 
Most reacted comment
Hottest comment thread
10 Comment authors
GecmisAnonimBerkayMahmut AbiTekila Recent comment authors
  Subscribe  
Notify of
Isimsiz
Guest
Isimsiz

Icimde 8 yasinda zavalli bir cocuk var. Yalvararak bakiyor. Gucsuz, kekeme, kararsiz, bakimsiz, yalniz, muhtac ve tipsiz.

Bu cocugu oldurmeye calisiyorum. Surekli body yapiyorum, boks/ kikboks yapiyorum, surekli silahlarla atis yapiyorum sanki boyle siddet/ fiziksel kudret konusunda ne kadar guclu olursam o derece o zavalli cocugu olmeye yakinlastiriyormusum gibi dusunuyorum.

Gercekten ise yariyor mu hicbir fikrim yok. Genetik acidan sansli oldugum ve param oldugu icin ilgi gosteren kadinlar cikiyor genelde ama bir sekilde en yilisik asko kusko kizi bile eeh bu ne be noktasina getiriyorum. Bir tanesi vardi mesela daha bulusmadan nude atmisti onda bile birkac bulustuktan sonra sictim batirdim.

Posco
Guest
Posco

Uzun süre benzer bir şekilde davranmış ve bir müddet faydasını da görmüş biri olarak Naçizane bir tavsiyem olacak, o çocuğu cezalandırmak yerine affetmeyi seç, çünkü o da senin bir parçan. Onu uzun süre cezalandırdığın sürece o hala bir kompleks olarak varlığını sürdürecek, ama eğer o halini de affedip ona şefkat gösterirsen yeni benliğine sağlıklı bir şekilde entegre olacak. Jung bundan gölge yönlerimiz diye bahseder. Ben de yıllarca içimde büyük bir onaylanma ihtiyacı hissettim, ne zaman biriyle yakınlaşsam bu açlığım ortaya çıkıyor ve başarısızlıkla sonuçlandığında da onu daha çok çalışarak cezalandırıyordum, çünkü bana zayıf hissettiriyordu. Bu uzun bir süre beni götürdü… Read more »

Çekirge
Guest
Çekirge

Mahmut abi benim kendimde farkettiğim ve değerlendiremediğim bir durum var. Bu açlıklarla ve geçmişin savaşlarıyla daydreaming vasıtasıyla savaşıyorum ve bunu farkettiğimde bazen 10larca dakika geçmiş oluyor. Her seferinde farkedip hüsran duygusunu tatmama rağmen belirgin bir azalma olmadı. Ne yapmalıyım? Bu açlıkları beslemek istemiyorum. Mümkünse sıfıra indirmek istiyorum, sende durumlar ne? Sıfıra inen bir şey değilse kafama takmiyim.

Broccoli
Guest
Broccoli

Ben de ”kimse bana bakmaz, benle ilişkiye girmez” diyorum fakat bunu deme sebeplerimden biri de sahada neredeyse hiç deneme yapmamış olmak (sanalda deniyorum onu da ya beceremiyorum ya da başarı oranı çok düşük). Ama işin aslı nedir bilmiyorum. Gene de bu durum geçerli midir sizce?

Noname
Guest

Mahmut abi selamlar, küçüklükten beri maskülen öze yapılan ihanetin bedelini ödüyorum. Böyle bir durumda çıkış yolu arıyorum var mıdır?

resilient
Guest
resilient

Ortaokulda hocam duruşumla dalga geçmişti o zamandan beri yandan aynaya bakınca kendimi kötü hissederim. Duruş bozukluğu konusunda kimsenin yormadığı kadar kafa yormuşumdur ve estetik bir fiziğe de sahibim ama çocukluktan kalan bu güvensizliği ne yapsam aşamadım. Bu yazı çok iyi geldi tavsiyeleri uygulayacağım hatırlatan olursa sonuçları yazarım.

Ahmet
Guest
Ahmet

Merhabalar Mahmut abi önceden de yazdığım gibi bana çok emeğin geçti teşekkürler. Sorum şu genç bir erkek cinsel hayatta nasıl başarılı olabilir , kitap tavsiye forum vesaire önerilerini bekliyorum tekrardan çok teşekkür ederim.

Tekila
Guest

Mahmut abi onur kaybının çözümü var mı?

Anonim
Guest
Anonim

Merhaba Mahmut abi,

Sitenizi yeni buldum ve bir anda uyandım.

Nezaman bir kızla tanışsam aradan bir ay geçmeden bile bir bahane bulup onu hayatımdan çıkarıyorum ayrıca bundan zevk aldığımı fark ettim,
Arkasındanda aylarca süren bir pişmanlık hissi beni bitiriyor ama kesinlikle o kıza geri dönmüyorum.

Bunu neden yaptığımı bilemiyorum sizin bana bir tavsiyeniz varmı?

Gecmis
Guest

Duygusal veya fiziksel zarar görmekten korktuğum/kaçındığımdan dolayı geçmişimden bu yana kendi hakkımı savunamadığımı, kendimden ödün verdiğimi, kendimi ezdirdiğimi farkettim. İnanılmaz özgüvenimi katlettiğini de. Vücudum o anlarda aşırı stres veya kortizolla doluyor ve beni otomatik kaçınma davranışına itiyor. Öfke duygusunu bile bu hadise gerçekleşmesin diye bastırdığımı da farkettim. En büyük problemim bu. Mantıklı çözüm yolları ne olabilir Mahmut abi?