Kağıttan kaplan

Bir okur genç erkeklerin kırmızı hapla ilgili en çok yaptığı hatayı şöyle özetlemiş :

Mahmut Abi,

Senin, hayatınızda ipleri elinize almadan, önünüzde aşmanız gereken çok daha ciddi meseleler varken karı, kız toplarına çok girmemeyi tavsiye ettiğini biliyorum gençlere.

Misal, adamın ösym sınavı var, ya da hayatında tam sorumluluklarını eline alamamış, bağımlılıklarından tam anlamıyla kurtulamamış, disiplin kazanmamış vs. gidiyor burada okuduğu ilişki dinamikleri hakkında yazılarla, maskülin, alfa olmak ile ilgili şeylerle hemen “ava” çıkıyor. Eee oğlum senin hayatın akıp gidiyor boşuna, bi hedefin yok, ziyandasın… sitede okudukların arasında bunu mu anladın bir tek?

Ben red pilli ve bu siteyi, skeptico nun sitesini bazı genç arkadaşlara tavsiye ediyorum çevremde. fakat kadın erkek ilişkilerinin gerçek yüzünü görüp, sonra bunu bir kenara/cebine koyup, asıl yapmaları gereken hayatta güç kazanmak, iyi bir yerlere gelmek, sorumluluk almak olması gerekirken, gidiyorlar kız peşinde koşuyorlar güçlü bir karakter ve hayat inşa etmeye girişmeden.

Bu konuda bir yazı yazmanı ve bunu “14 – 18 yaş arası gençlere tavsiyeler” ile beraber en tepeye sabitlemeni çok isterim. çünkü bu “ben anlatırım isteyen mgtow olur, isteyen oyunu oynar veya bu bilgileri başka türlü kullanır buna karışamam” şeklinde düşünmenden çok daha farklı. bilhassa gençler kırmızı hap’tan öğrendiklerini nasıl kullanacaklarını bilmiyorlar, hata ediyorlar. bu adamlara nasıl kullanırsanız kullanın demek (bunu dediğini görmedim. kendilerine tatlı geldiği ve gerçeği göremedikleri için böyle yapıyorlar) çok büyük bir hata.

Gençlerin en eften püften sorularıyla bile ilgilenen birisin. bu konu dikkatini çekebilir diye düşündüm. benim zeki bildiğim arkadaşlar bile bu tuzağa düşüyorsa bunu es geçmemeli.

“14 – 18 yaş arası gençlere tavsiyeler” yazısı bence yeterli değil sözünü ettiğim nokta için. başlı başına bunun üzerinde duran, “gençler dikkat-danger-ölüm tehlikesi” girişiyle “1. amacınız hayatta başarılı, güçlü, disiplinli, çalışkan olmak olsun. sonrasında zaten kızlar kendiliğinden gelecektir. kız konusunu erteleyin, hayatınızı ve geleceğinizi rayına koyup, ayaklarınız yere sağlam basana kadar” minvalinde bir yazı çok iyi olur.

Çok sevdiğim bir sözü de buraya bırakayım.

“sorunlu insanları düzeltmek yerine, güçlü çocuklar yetiştirmek daha kolaydır.” Frederick Douglass

Ben önce hayatınızı disiplin altına alın sonra kızlar zaten gelir yolunu değil de hem hayatınızı yoluna koyun hem de aktif olarak avlanın diyen biriyim. Ama bunun çoğu erkek tarafından hayatını yoluna koymadan ava çıkmak şeklinde uygulandığını biliyorum.

Bu sitedeki kişisel gelişim ve disiplin tavsiyelerini uygulamadan, sadece PUA teknikleri ile kız tavlamayı öğrenebilirsiniz. Aslında teknikler işin kolay tarafı. Asıl zor olan işin kendi hayatını kontrol altına alma kısmı. O kısım olmadan sürekli yapana kadar yapıyormuş modunda takılırsınız. Eninde sonunda ya bir kadını oneitis yaparsınız ya da 40larında amaçsız bir erkek olarak kalakalırsınız.

Kadınlarla ve hayatta gerçekten başarılı olmak için dominant / egemen olmak zorundasınız. Daha kendi hayatına ve düşüncelerine egemen olamayan erkek, başkalarına egemen olamaz. Olsa olsa zorba ya da götün teki olur.

Mesela, buraya gelip ya da eposta atıp “abi acil yardım” diye kız meselesi / sorunu çözmek için tüyo / yardım isteyen ama bahsettiğimiz disiplin ve spor hayatını ısrarla yapmayan adamlara tek kelime yazmak israf. Siz gerekli ağır antrenmanı yapmadan ringe çıkan boksörlere benziyorsunuz. Biz size kenardan en iyi gardı, en seri yumruk kombinasyonlarını bağırsak ve siz hepsini tek tek yapsanız bir işinize yarayacak mı sanki? O tıfıllıkla isterseniz en teknik gardı alın, en seri yumrukları atın. Dayak yemeye ve nakavt olmaya mahkumsunuz. Ve süpriz süpriz süpriz … Bu maçtan çıkıp da yine ağır antrenman yapmadan ringe çıkarsanız, bilin bakalım ne olacak?

Aynı örnekten gidersek, o dayağı önemli bir toplantıdan birgün önce de yemek istemezsiniz. İnsanın hayatındaki önemli dönemeçlerde, benim hem hayatını düzene koy hem de kızlara yürü felsefem (tam olarak paralel değil, belki disiplin 4 – 6 ay pratik edildikten sonra yürümeler başlayabilir) zararlı olabilir. Bunun sebebi şu. Siz ne kadar öğretiyi hatmedip disiplini sağlarsanız sağlayın, ilişkilerde alfa davranışlar gösterecek kadar çelikleşmek, bir iki tavında dövülme gerektirir. Yani ilk bir – iki ilişkinizde sağlam betalık yapıp tekme yiyeceksiniz. Yılların betalığını öyle düşünce gücüyle sakin sakin atamazsınız. İşte bu yanmaların üniversite sınavı gibi bir şeyin hemen öncesinde olması sınavda ayağınızı kaydırabilir. Bu nedenle yürüme kısmını yapmamanız daha hayırlı.

Yanlış anlamayın. Tehlike yürümelerin başarısız değil başarılı olması. Reddedilmek sizi pozitif bir MGTOW dönemine bile sokabilir. Bende öyle olmuştu mesela. Lisenin ve aile ile yaşamanın kısıtlayıcı hayatından kurtulmak ve ortaokuldan bozma bir üniversiteye değil de iyi bir üniversiteye gitme motivasyonunu ateşleyen lisedeki abazanlığımdı ve derece yapıp üniversite kazanmamı sağladı. 16 – 17 yaşlarımda zoraki MGTOW yaşamamı boşa giden zaman olarak görmüyorum. Şimdi olsa yine aynısını yaparım. O sayede 23 yaşından itibaren kendi parasını kazanan, kendi evi olan ve bekar bir erkek olarak hayatın tadını çıkarabilen biri oldum. Üniversitede part – time çalışmadan okuyamayan biri olmama rağmen.

Rollo Tomassi’nin dediği gibi oyun tekniklerinin problemi, kırmızı haplı olmayan erkeğin herhangi bir kızı tavlaması :

Ama PUA idealinin en önemli problemlerinden biri, AFCizm’in temel sorununa hiç değinmemiş olması. Bu da şu : AFC (beta), AFC (beta) olmayı bırakmak istemiyor ki! Çoğunlukla istedikleri ONEitislerinin (ya da hayallerinin kadınının) kendileri ile uzun süreli beraber olmalarını ve böylece de yan gelip yatacakları şekilde “kendileri olmak” istiyorlar. Oyuna göre PUA Tanrısı Mystery bile PUA senaryosunun kendi ONEities’i olan Katya ile uzun süreli ilişkiye girmek için işe yaramadığında intihara meyilli, zavallı bir AFCye dönüşüyor. Tarihin en meşhur PUAsı bile hala AFC zihniyetinde zira o zihniyeti öldürmek için birşey yapmamış – içindeki AFCyi öldürmemiş.

Başka çok yaygın birşey de reform olmuş ve OYUN yolunda iyi ilerleyen AFCnin, oyun sayesinde hayallerindeki kızı tavlaması ve bunu başarır başarmaz onunla eski AFC çerçevesi temelli bir uzun süreli ilişkiye girerek onu kaybetmesidir. Ben büyük bir Ross Jefferies hayranı değilim ama zamanında dediği bir laf çok doğru : “PUA yeteneklerini bu kalaslara öğretmek, küçük çocukların eline dinamit vermek gibi birşey”. Bu laf kendi tahmin edebileceğinden daha doğru muhtemelen, çünkü felaket potansiyeli çok fazla. Birçok erkek, hedefteki kızı kapatabilecekleri sihirli değnek ya da sihirli formül peşinde. Ama bu onların uzun süredir fantaziledikleri tembel ve beta uzun süreli ilişkiye onları hazırlamak konusunda hiçbir şey içermiyor. Bu adamlar erkek adam değil, ellerinde dinamit olan oğlan çocuklarına dönüşüyorlar. Sonra OYUNu öğrenmek sayesinde hayallerinin kadınının kalbini çalan arkadaş, “başına gelmiş en güzel şey” olan bu hatun kendini terkedince yıkılıp, intihara meyilli bir hale gelince şaşırıyor muyuz? Ya da sevgili ONEities’i bipolar bozukluktan müzdarip çıkınca ve elemanın hayatı OYUN sonrası uzun süreli ilişkiye hazır olmadığı için tepetaklak olunca?

Herhangi bir kadını tavlamak için sadece PUA yeteneklerini kullanmanın problemi, bunun bazen gerçekten HERHANGİ bir kadını tavlaması. Önden araştırma yok, muhakeme yok, düşünmek. AFC oyun sayesinde güzel bir kızı ya da eskiden uydusu olduğu kızı tavlayabilmeye başlayınca o kadar kendilerinden geçiyorlar ki, nasıl bir kadınla beraber olmaları gerektiği konusundaki kriterleri boşveriyorlar. Bu nedenle duygu manipulasyonu yapan kadınlara karşı tamamen hazırlıksız oluyorlar, özellikle de bu kadınlar çok güzelse. Bu nedenle kısa zamanda bu kadını takıntı ve ONEitis haline getiriyorlar.

Bu teknikleri daha pişmemiş bir oğlan çocuğu olarak kullanıp, bir erkeğin girmeyeceği ilişkilere (sorunlu kızlarla) ya da anca yetişkin bir erkeğin başa çıkabileceği ilişkilere girmeleri. Bu durumda ya bir kızı kız arkadaş tutmaya çalışarak ya da kız tarafından terk edilip bunalıma girerek hayatının en önemli fırsatlarından birini heba etmesi.

Kendi hayatınızı kazandığınız ve kendi evinizde yaşadığınız dönemde, eğer o döneme iyi kazanan biri olarak girmişseniz, kadın – erkek ilişkileri daha güzel. Eğer aceleniz varsa hayata hemen atılmaya bakın (okulu uzatmayın, askere gitmemek için master yapmayın ve askerliğinizi yapın, iyi bir iş hayatına sahip olmak için çalışın, vs …). Tamamen kızlaran uzak durun demiyorum ama odağınızdan kızlar için sapmayın. Kızlar kaçmıyorlar.

Neg nedir?

Neg nedir yazmamız istenmişti. Kısmet bugüneymiş. Neg (Negative hits) PUA zamanından kalma, HB skalasının tepesindeki hatunların “burunlarını”, fiziksel burunlarının seviyesine indirerek yürümeye elverişli hale getiren nükteli yorumlardır.

Neg’i PUA Cemiyeti’nde Joker gayet güzel, kısa ve öz açıklamış :

Negatif kelimesinden gelir. Kazara görünen açıklamalar, iltifatın içindeki küçük sokuşturmalar. Bir nevi kıç indirme operasyonu..

Örnekler:

“Güzel tırnaklar, gerçek mi “

“he he ne şirin konuşurken burnun oynuyor”

“ saçlarını kendin mi kestin”

“göz kaleminin rengi çok güzel , makyajı arabada mı yaptın çukura girince biraz kaydırmışın gibi “

Neg ile bir taşla dört kuş vurursunuz. Güzel kadınlara yürüyen erkekler, bu kadınları iltifata boğmaya ve her dediklerini onaylarken onlarla hiç görüş ayrılığına düşmemeye meyillidir. Bu beta oyunu tahmin edeceğiniz gibi çok nadir işe yarar. Çünkü 1) sahtedir, 2) kızın götünü kaldırır ve 3) hemen hemen her erkeği yaptığı bir bayağılıktır. Neg ile :

1) Güzel bir kadının, alışık olduğu “beta number 1,001,001, bana yürüyor, kıçımı yalayacak” rutinini bozarak onun ilgisini çekersiniz

2) Kadının kıçını, fiziksel kıçının seviyesine indirirsiniz.

3) Kadının güzelliğinden etkilenmediğinizi gösterirsiniz.

4) Kadına kendisinin de erkeğin ilgisini çekmeye çalışması gerektiğini ima edersiniz.

Neg, aşağılama değildir. Neg, ilgisizliği gösteren, çoğu zaman şaka yollu yorumdur.  Tecrübesiz erkekler ve çaylak PUAlar negi anlamadıklarından, negleyim derken kıza hakaret ederler ya da kaba davranırlar. Negin amacı bu değildir.

Negin sonucunda kadın genellikle güler. Bu gülüş sinirli de olabilir. Ama bozulmazlar. Neg mi yaptınız kaş – göz mü yardınız bu kritere göre anlayabilirsiniz. Derler ki bir kıza hakaret ederseniz size saldırır, eğer neglerseniz kendinden şüpheye düşer.

Bu yüzden neg’i Türkçe’de (şaka yollu) takılmak gibi anlayabilirsiniz. Örneğin, kızın göbeği açık bir tişört giydiğini düşünün. Çoğu erkek, bu göbek açıklığının ne kadar seksi olduğu noktasına takılır. Ya ağızlarını açmazlar ya da kızın karnının ne kadar düz olduğunu belirtip, gym’e mi gittiğini falan sorar. Kendinden önceki on yüz bin betacık gibi.

“Tişörtün çamaşır makinesinde mi çekti böyle?” diye sormak ise negdir. Göbeğinin açık olmasının, yıkanıp çekmiş bir tişört giymek gibi kendisini komik gösterebileceğini ima ediyorsunuz ama hakaret yok.

Neg iltifat gibi olup da ufak sokuşturma içerebilir. Kolunda ouroboros dövmesi olan kadına “çok güzel dövme .. güzel de … kendine oral çeken ejderha ne anlama geliyor” demek negdir mesela (ben yaptım kahkaha attırdı ama siz evde kendiniz denemeyin).

Neg geleneksel olarak HB7 – 7.5 ve üstü kadınlara uygulanır. Kadın HB8.5 üzeri ise iki neg  gerektirir. Geleneksel olarak dedim zira Neg, eskiden ortalama kızlar için uygun değildi. Bu kızlarla sadece kendi sosyal statünüzü göstererek başa çıkabilirdiniz. Kızınkini alçaltmanıza gerek yoktu zira alçaltacak bir şey yoktu. Son 10 yılın sosyal medya patlaması ile artık beta uydu erkekler için hatunların kıçını yalamak bir tıklama uzakta olduğu için, kadınlar artık kendilerini oldukları HB seviyesinin 2 – 3 puan üstünde sanıyorlar. O nedenle bu devirde neg, çoğu kız için kullanılabilir hale geldi. Fakat siz yine de HB 7 altı olan ve bunun da farkında görünen kızlara neg kullanmayın. Ve neg gaddarlık değildir, yani bir kıza gidip de “benim için çok şişmansın” neg değildir, piçlik değildir, pisliktir.

Çaylakların yaptığı bir diğer hata da, nege bağlamaktır. Erkeğin yürümesine pozitif tepki veren ve canayakın bir kadınla neg ne gereklidir ne de uygundur. Sürekli neglemek, böyle bir kızda ters tepebilir.

Bilim de neg’i destekliyor gibi:

Walster (1965) anlık özgüvenin yabancı birinin romantik yürümesine etkisini inceledi. Araştırmada bir grup kadın denek, kendileri ile flört eden erkek araştırma asistanını ile etkileşime girdiler. Kadın deneklere kişilik testleri ile ilgili negatif ve pozitif geri bildirimler verildi. Özgüvenleri bu şekilde azaltılıp arttırıldıktan sonra, erkek asistandan ne kadar hoşlandıkları soruldu.

Araştırma sonucu gösterdi ki, özgüvenleri geçici olarak azalan kadınlar, erkek asistanı özgüveni geçici olarak yükselen kadınlara göre önemli ölçüde daha fazla çekici buldular. Walster (1965) bu etkinin 2 sebebe bağlı olarak oluştuğunu teorize etti. Birincisi, kendilerini “kusurlu” hisseden denekler, bir partnerden daha azını bekliyorlar. İkincisi, özgüveni azalan bir kişinin daha fazla onay ve sevgi bekliyorlar. Bunların birleşiminde ise kişi “daha alçakta” hissedince, romantik partner adaylarını daha çekici buluyorlar.

Neg gibi oyun teknikleri bazılarına etik gelmeyebilir ve hatta manipülasyon olarak görünebilir. Ama bunlar kadınların cinsel doğalarından türemiş ve işe yarar tekniklerdir. Ve aslına bakarsanız, neg etik dışı da değildir. Burada yaptığınız kıçı ilgiden kalkmış bir kadını normal insan konumuna koymak ve kendinizi statülü bir erkek olarak pazarlamaktır. Benim şahsi görüşüm, negin çalışmasının en önemli nedeni, kadına erkeğin belli bir statü ve cesarete sahip olduğunu göstermesidir.

En son yorumlar sayfası

Sitede küçük bir değişiklik yaptık. Eskiden son 5 yorumu sol sütunda gösteriyorduk. Yorum sayısı ve sıklığı arttığı için, en son yorumları bir sayfa yapmaya karar verdik. Artık sol sütundaki linkten aşağıdaki sayfaya ulaşabilirsiniz.

http://erkekadam.org/en-son-yorumlar/

Bu sayfada, en son yapılan 100 yorumun ilk 100 kelimesini görebilirsiniz. Linki tıkladığınızda ise yorumun olduğu sayfada, yorumun kendisine gidebilirsiniz.

Saha Raporu – Bir gündüz oyununda 35 set

Selanikerkeği rumuzlu okuyucu, kendisinin saha raporu ile ilgili yazıda “25.03 tarihinde yani pazar günü tam 50 kızın yanına gideceğim artık ölür müyüm sakat mı kalırım bilemiyorum ama bu korkumu yenmek ve alfa yolunda çok büyük bir adım olacak” demişti. Kendisi yorumlarda bir kerede 50 kıza yürümesinin yaklaşma korkusunu yenmek için olduğunu söylese de ben “bir günde 50 kıza yürürsen hiçbir şey öğrenemezsin, günde en fazla 3 – 5 kıza yürü (bardan bara atladığın bir gece bu sayı biraz daha fazla olabilir) ve hergün yürüme” demiştim.

Kendisi o yürümeyi yapmış ve saha raporunu göndermiş (imlayı düzeltmeye vaktim yok, olduğu gibi yayınlıyorum). Ben eleştirimi bu yazıda yazacağım. Siz yorumlarla eleştirebilirsiniz :

Arkadaşlar Merhaba;

Daha önce bugün daygame yapacağımı söylemiştim. 50 kıza gidemedim zamanım yetmedi fakat 35 kıza gittim. Beta olarak yaptığım bu daygame’de psikolojik olarak neler yaşadım ne cevaplar aldım nasıl shit testlere karşı karşıya geldiğimi anlatacağım.

Saat 16.00 da Kanyon AVM’de gözüme kız kestirmeye başladım ve 2 tane boş mağazada çalışan kız buldum. Oturuyorlardı. Tam 15 dk boyunca konsantre olmaya çalıştım omega olan arkadaşım (Rrumuzu ‘erkek’)
beklemeye devam ettikçe zorlaşacak dedi ve gerçekten de öyle oldu. Konsantre olmaya çalışmam da şu : çıplak kız düşündüm hepsi benim hepsi beni istiyo gidersem hepsini alıcam dedim. Avına sinsice yaklaşan kaplan kurt düşündüm ve gittim bi anda. Kapıyı açtım kızlara baka baka gittim ama giderken inanın abartmıyorum başım döndü vücudum benden bağımsız hareketlerde bulundu heyecandan bayılacaktımmmm..

Herşey’e rağmen o kapıdan girdim o korkuyla girdim. Merhaba dedim onlarda merhaba karşılığı verdiler. tanışabilir miyiz dedim bir şok oldular birbirlerine bakıp bana baktılar falan ismin ne dedim söyledi diğeride söyledi el tokalaştım fakat bunları söylerken dudaklarım titredi aklıma HİÇ BİR ŞEY gelmedi ve gittiğim mağaza iç çamaşırı satan mağazaydı bende bahane buldum anneme iç çamaşırı alıcam doğum günü falan dedim 😀 😀 😀 😀 😀 bi kaç bişi gösterdi neyse başka yerden bakıyım bura baya pahalı dedim ve gittim ama bu benim psikolojimi sikti o mağazadan çıktığımda gözlerim yaşardı kusucak gibi oldum arkadaşım kahkaha atarken ben elim midem’de ‘olum kusucam çok kötüyüm diyordum :D’ ikinisin de tanıştığım kişi evli çıktı ama gözlerime bakamıyordu sorun değildi ben amacıma ulaşıyordum yavaş yavaş. korkumu yenerek kızlarla konuşup tanışıp gidiyordum. 3, 4, 5, 6 falan derken 21 e kadar normaldi. (15 inci gittiğim 3 kız vardı nedense onlarla çok rahat konuştum gidiyorken tekrar çağırdılar bende noldu bırakamıyosunuz beni gibi şeyler söyledim. biraz daha makara gırgır shit testler derken gayet iyi geçti ve tekrar giderken geri çağırdılar beni. tekrar gittim ve aralarından en kaşarının numarasını aldım . mağazadan çıkarken seni engellerim bak gibi shittestler uyguladı o kaşar. bende karşılığında baş parmakla yapılan okey işareti yaparak piç bi gülüş attım ve gittim arkama bile bakmadım)

Gelelim 22.nci KAŞARAAAA. beni yıktı ezdi geçti köpek. yaptığı shit test size hafif gelebilir ama beni tam 45 dk boyunca kitledi başımı döndürdü. bu mağazada çalışan bir kadındı telefonla oynuyordu. Merhaba diyip karşılığında merhaba aldım ve nedense ilk kez heyecandan evli misin dedim. oda şok geçirerek evet dedi bende tamam kolay gelsin dedim 2 adım attım gidiyordum. Oda kahkaha atarak bu ne yaaa dedi. onu der demez ben döndüm NE NE YAAA dedim. sen herkese böyle gidiyor musun dedi evet dedim. Daha beni ilk kez simdi gördün dedi. bende 4 – 5 kez gelip seni görmem mi gerekiyo dedim. tekrar kahkaha attım bende gittim bişi demeden ama o kahkahalar o yaptığı surat ifadeleri BU NE YAA diyişi beni mahvetti küçük sinek gibi ezik gördüm kendimi.

35. kıza kadar normal gittim sadece bir kez numara almaya çalıştım ve aldım. Diğer kızlardan da numarasını almamı isteyenler oldu o kadar belli ediyolardı ki ben bilerek almadım amacım dışı olduğu için. Arkadaşlar bugün öğrendiğim en önemli şey düşünmeden gitmeniz avınızı yüksek görmemeniz. Benim hatalarımdan biriside mağazada çalışan ve yanında erkek olan kızlara cesaret edip gidemedim. Eğer bunu beta olarak okuyorsan kıza git ve merhaba beni kovar mısın yanından de bu şekildede çok etkili olduğunu gördüm ve kızlara bu şekilde gittiğinde de kovmuyorlar neden kovayım seni falan diyorlar ordan muhabbete’de girebilirsiniz. aldığım kötü cevapta hayır diyip önüne bakan oldu.. okuduğunuz için teşekkür ederim arkadaşlar yorumlarınızı bekliyorum.

Ben yine aynı şeyi söyleyeceğim. Daygame’in sayı oyunu olması yanlış anlaşılıyor. Selanikli’nin burada yaptığını öneren PUAlar var ama bence bu yanlış. Bunun yanlış olmasının birkaç nedeni var :

  1. Bu iş kas geliştirmeye benzer. Gerçekten de geliştirdiğin bir tarafın var. İlk başta 100 kg kaldıramıyorsun ama azimle çalışırsan sonradan kaldırmaya başlıyorsun. Ağırlık yine yüz kilo (korku var), ama sen artık daha güçlüsün. Selanikli’nin bahsettiği ardı ardına yürüme, “madem 50 kere de gelişeceğim, o zaman gym’e hergün sabah akşam 50 kere gidip gelirim ve hızlıca gelişirim” demek gibidir. Kasların gelişmez ve ciddi şekilde yaralanabilirsin. Gym de bakarsan bir sayı oyunu ama aslında azim oyunu. Her hafta 3 – 4 kere ama sürekli giderek gelişirsin.
  2. İlk yürümeden itibaren her yürümeden başarı hedefi koymanız ve başarı planlamanız lazım. Daygame’de o başarı, telefon numarası almaktır. Yürüme korkusunu yenmek değil. Evet yürüme korkusunu yenmeniz önemli ama yürümelerinizde amaç bu değil. O başarı ise zaman alır. Kızla 4 – 5 dakika konuşma gerektirir ki bu da yürümeyi ciddiye almanızı gerektirir. Bir günde bir düzine kadına yürüyen adam, tek tek yürümeleri ciddiye alamaz. Unutmayın, her yürümeyi çok ciddiye alıp korkmak başarısızlık getireceği gibi, sokakta kendi yaklaştığın kadına “ya güzelim aslında sikimde değilsin ..” ciddiyetsizliği ile gitmek de başarısızlık getirir.
  3. Başın belaya girer. Bir AVM’de önüne gelene yürüyerek günde 50 yürüme yapayım dersen, bugün olmazsa yarın şikayet edilirsin ve sadece güvenlikle uğraşırsan şanslısındır.

2 tane boş mağazada çalışan kız buldum.

Mağazada çalışan kızlarla konuşma alıştırması yapın ama onlara daygame yapmanızı tavsiye etmem. Mağaza çalışanı bir başka erkeğin beyaz şövalyeliği tutarsa başınıza gereksiz iş alırsınız.

15 inci gittiğim 3 kız vardı nedense onlarla çok rahat konuştum gidiyorken tekrar çağırdılar bende noldu bırakamıyosunuz beni gibi şeyler söyledim. biraz daha makara gırgır shit testler derken gayet iyi geçti ve tekrar giderken geri çağırdılar beni. tekrar gittim ve aralarından en kaşarının numarasını aldım . mağazadan çıkarken seni engellerim bak gibi shittestler uyguladı o kaşar. bende karşılığında baş parmakla yapılan okey işareti yaparak piç bi gülüş attım ve gittim arkama bile bakmadım)

Öncelikle kullandığınız kelimelere dikkat edin. kaşar, kaşaar, dişi (kadını insan bile saymayan ve en gıcık olduğum kelimedir), köpek, kancık, vs … gibi kelimeleri kullanmayın. Size bu kelimeler kızları kafanızda önemsizleştirerek sizi avantajlı konuma getiriyor gibi gelebilir ama düşüncelerinizi bu tür saçma kelimelerle kirletmeniz (a) hala bir beta kuyruk yarası taşıdığınızı gösterir, (b) kızlarla sağlıklı bir ilişki kurmanızı engeller ve (c) sizin kendi kendinize düşük statülü bir erkek olduğunuz sinyali gönderir.

15. denemede telefon numarası alman güzel.

Gelelim 22.nci KAŞARAAAA. beni yıktı ezdi geçti köpek. yaptığı shit test size hafif gelebilir ama beni tam 45 dk boyunca kitledi başımı döndürdü. bu mağazada çalışan bir kadındı telefonla oynuyordu. Merhaba diyip karşılığında merhaba aldım ve nedense ilk kez heyecandan evli misin dedim. oda şok geçirerek evet dedi bende tamam kolay gelsin dedim 2 adım attım gidiyordum. Oda kahkaha atarak bu ne yaaa dedi. onu der demez ben döndüm NE NE YAAA dedim. sen herkese böyle gidiyor musun dedi evet dedim. Daha beni ilk kez simdi gördün dedi. bende 4 – 5 kez gelip seni görmem mi gerekiyo dedim. tekrar kahkaha attım bende gittim bişi demeden ama o kahkahalar o yaptığı surat ifadeleri BU NE YAA diyişi beni mahvetti küçük sinek gibi ezik gördüm kendimi.

Eğer sindire sindire 22 yürüme gerçekleştirseydin (örneğin haftada 6 yürümeden 4 haftada) böyle ezik hissetmezdin ya da yıkılmazdın. Tanımadığın birine yürüyünce ve heyecandan saçmalayınca, karşındakinin seni aşağılar tepkiler vermesi anormal değil. Gülüp geçeceksin. Tekrar ediyorum, daygame’de takip, kızla ağız dalaşı, kendini açıklamaya çalışmak, sinirlenmek vs … insanın başını belaya sokar.

Benim hatalarımdan biriside mağazada çalışan ve yanında erkek olan kızlara cesaret edip gidemedim.

Bu hata değil. Gitmeyin zaten. Başınıza iş alırsınız.

Aldığım kötü cevapta hayır diyip önüne bakan oldu …

Takip, ısrar, ağız dalaşı, saçma sapan bir açılış ve aşırı korkak beta vücut dili olmadığı sürece, kızlar çok sinir bozucu tepkiler vermez. Ağzını açmadan el işaretiyle bana bulaşma ya da hayır en çok duyacağınız şey. Daygame’de bunu hemen kabul edip yürümeyi keserseniz sorun olmaz. Kızlar uçan tekme ya da Osmanlı tokatı atmıyorlar. En fazla yapacakları, eğer birden fazla iseler, birbirlerine bakıp seni aşağılar şekilde gülüşmeleri olacaktır. Ortalama bir duygusal güç ile hiç de sorun olacak bir şey değil.

Bu beta vücut dili olayına dikkat edin. Eğer aşırı beta yaklaşırsanız, kadın kendisine bu kadar ezik birinin yaklaşmasını, kendi CPDsine hakaret olarak algılayıp sinirlenebilir. Vücut dilinizi kontrol edin.

Evet, bence bu kadar ardı ardına yürümeden öğrenebileceğiniz, aynı sayıyı zamana yayarak elde edeceğinizin çok çok azıdır. Ya da daha kötüsü zararlı olabilir. Üstat Rollo Tomassi’nin bu konuda dediklerini tekrar edeyim :

“Oyunu şöyle sanıyorlar : Çık dışarı, 100 tane kıza yaz, şansın yaver giderse biri sana yüz verir ve birlikte olursunuz. Ben de diyorum ki Oyun sayı oyunu değil azim / kararlılık oyunudur, devamlılık oyunudur. Her hafta sadece 1 kere yürüseniz, yılda 52 kere yürürsünüz. Buna kararlılık denir. Bu aynı zamanda ortalama bir erkeğin hayat boyu yürüdüğü kızdan daha fazlasına yürümüş olursunuz. Oyun bu kararlılık ve hatalarından ders çıkarma ile ilgilidir. Olay makineli tüfek gibi yürü .. yürü … yürü .. değil. Biliyorum bazı PUAlar var “çık dışarı makineli tüfek gibi ol” diyorlar. Bundan hiçbir şey öğrenemezsin. İki çeşit öğrenme vardır : bir şeyi içselleştirirsin ve senin bir parçan olur ya da hareketleri ezberlersin. PAU’yı eleştirenlerin çoğu bu zeber şeklini eleştiriyorlar. Bu rol yapmak, kendin olmamak, ezberleyip okumaları gereken bir senaryo.”

 

Savaşçı

Hz Odin, Yeni Bir Umut yazısına yazdığı yorumda Doğan Cüceloğlu’nun Savaşçı kitabını önermiş :

ben okudum özellikle kadınlarla başa çıkma bölümünü okumanı tavsiye ediyorum skepticonun dırdır başlığından daha etkili yani baktığın aslında zaman aynı şeyi söylüyorlar skeptico da dedida da ( örneğin maskulen erkeğin hayattaki amacı ilişkisinden önce gelir ) fakat skepticonun yolu fazla makyevelist ve win/win durumunu reddediyor bu bana insanı gelmiyor ve açıkcası win/lose yolundaki eylemleri (taktikleri) tamamen çıkarcı ve samimiyetsiz buluyorum ( tabi samimi arkadaşlık ve eş ilişkisini kabul ettiğini düşünmüyorum robertgreene , makyevelli kafasının ) david deida burada bize ilişki kurduğumuz insanla beraber nasıl win/wine geçilebileceğini gösteriyor ayrıca doğan cüceloğlunun savaşçısınıda okumanı öneririm yine makyevelist olmayan bir yönden maskülen yapmaya çalışıyor hemde özü sözü bir bağımlılığı olmayan şerefli elinizi sıktığında aklından bin tane çıkarcı fikir geçmeyen insan yaratmaya çalışıyor doğan hoca …

Doğan Cüceloğlu’nun kitabındaki savaşçı kavramı, Carlos Castaneda’nın Don Juan adlı Yaqui kızılderili büyücüsünün öğretisidir. Cüceloğlu sağolsun, Castaneda’nın tüm kitaplarını okumuştum, o yüzden bu konuda birkaç şey söylemek istiyorum.

Öncelikle belirteyim, Carlos Castaneda’nın bu kitaplarının tamamen fiction olduğuna dair öteden beri ortaya atılan iddialar bence gerçek. En azından kitapların bir kısmı (bana göre Don Juan’ın kendisi) fiction. Bunun, Castaneda’nın Don Juan’la iki ay çölde kaldım diye anlattığı süre boyunca üniversite kütüphanesinden çıkmadığının kayıtlara yansıması (ve kütüphanede kitabın o bölümünde anlatılanlarla ilgili kitapları ödünç aldığının görülmesi) gibi kanıtları var. Bu cidden talihsizlik zira adam açık açık fiction olduğunu söylese kitapların değerleri azalmazdı zira ciddi bir kızılderili kültürü ve doğu Budist kültürü harmanlaması var. Muhtemelen bir sürü şamanla görüşmesini ya da başkalarının görüşmelerini Don Juan kişiliğinde yazmış. Fakat ısrarla “bütün bunlar gerçek” diye diretince, şimdi kitapların ardına yalan koymuş oldu ve kitapları önerirken bir parçam rahatsız oluyor. Bu kitapların New Age olması ve 70lerde kafasını uyuşturucu ile siken hippi salaklarca popüler hale getirilmesi de bir başka çekincem.

Cüceloğlu’nun kitabını öneriririm ama Cüceloğlu savaşçı kavramını fazlaca evcilleştiriyor. Asıl kitaplardaki savaşçı kavramı daha (pozitif anlamda saldırgan) ve sert. Öğretinin kendisi ile ilgili biraz fikir vermek için aşağıda Castaneda’nın kitaplarında Don Juan’ın ağzından bazı tanımlar paylaşıyorum.

“Savaşçılar kafalarını önlerine çıkan duvara vurup durarak zaferler kazanmazlar, duvarları aşarak zafer kazanırlar. Savaşçılar, duvarların üstünden atlarlar, onları yıkmazlar.”

“Cesaret, korkunun olmaması demek değildir. Cesaret, başka bir şeyin korkudan daha önemli olduğu sağduyusudur.”

“Bu dünyada hiçbir şey bir hediye değildir. Öğreneceğin her ne var ise, zor yordan öğrenmek zorundasın.”

“Biz kendimizi ya bir zavallıya çeviririz ya da güçlü birine. İkisi için de gerekli çaba aynıdır.”

“En etkili yaşama şekli, bir savaşçı gibi yaşamaktır. Savaşçı, bir karar vermeden önce düşünüp, endişelenebilir. Ama bir kez karar verdi mi, artık düşünüp endişelenmeden yoluna devam eder. Daha verecek milyonlarca karar kendisini beklemektedir. Savaşçının yolu budur.”

“Bir savaşçı, belli bir anda, yıllar önce asla yapamayacağı bir sürü şeyi yapabilir. O şeylerin kendileri değişmemiştir; değişen şey savaşçının kendisi ile ilgili düşünceleridir.”

“Kimse savaşçı doğmaz. Kimsenin sıradan bir insan olarak doğmadığı gibi. Biz kendimiz, kendimizi bunlardan biri haline getiririz.”

“Hiç kimse beni sinirlendirecek kadar önemli değildir.”

“Sıradan bir erkek ile savaçı arasındaki temel fark şu : savaşçı başına gelen her şeyi bir meydan okuma olarak alır, sıradan bir erkek ise nimet ya da lanet olarak”.

“Ölümün avcı olduğu bir dünyada, arkadaşım, pişmanlık ve şüpheye harcanacak zamanımız yok. Sadece karar vermek için zamanımız var.”

“Bilge insan eylem ile yaşar, eylem hakkında düşünerek değil.”

“Herhangi bir şeyi, göz açık kapayıncaya kadar kısa bir sürede, hayatımızdan kesip atabileceğimizin farkında değiliz.”

“Yardıma ihtiyacın olduğunu söylüyorsun. Ne için? Hayatım dediğin bu abartılı yolculuk için ihtiyaç duyduğun herşeye zaten sahipsin.”

“Şunu bir düşün : bizi zayıf düşüren, diğer insanların eylemleri ya da yapmadıkları yüzünden sürekli kırgın hissetmek. Kendimize fazla önem vermemiz hayatımız boyunca birilerine küskün hissetmeye gereksinim duyar.”

“İnsan bilgiye savaşa gider gibi gider : tamamen uyanık, korkarak, saygı ve mutlak bir özgüven ile. Bilgiye ya da savaşa başka herhangi bir ruh haliyle gitmek hatadır ve insan hatasından pişman olacak kadar uzun yaşayamayabilir.”

“Ölüm, sahip olduğumuz tek gerçek danışmandır. Ne zaman herşeyin kötüye gittiğini ve yok olmak üzere olduğunu düşünürsen, ki sen sürekli öyle düşünüyorsun, dönüp ölümüne “gerçekten öyle mi” diye sor. Ölümün sana yanlış düşünüyorsun ve benim sana dokunmam dışında hiçbir şeyin önemi yok diyecek.  Ölümün sana, “ben sana daha dokunmadım ki” diyecek.” (Don  Juan’a göre her insanın kendi ölümü, doğumundan itibaren onu sürekli takip eder ve ona dokunacağı ana kadar sol tarafında bir kol uzaklıkta sabırla bekler).

“Benim için dünya dehşet verici, muhteşem ve akıl sır ermez olduğu için büyülü bir yer. Seni burada, bu harika dünyada, bu harika çölde, bu harika zamanda bulunuyor olmanın sorumluluğunu almaya ikna etmek istiyorum. Seni, bu dünyada, tüm muhteşemliğine şahit olmana yetmeyecek kadar çok çok kısa bir süre bulunacağın için, her eyleminin önemli olduğuna ikna etmek istiyorum.”

 

 

 

 

Beyaz şövalyeler için ağlayan kadın her zaman haklıdır

Aşağıdaki olay geçen sene yaşandı. Bu videoda göründüğü kadarıyla medyaya yansıdı.

American Airlines çalışanının kabalığı (!) ve kadına yönelik şiddeti (!!) nedeniyle hüngür hüngür ağlayan zavallı bir kadın, bir anne. Onun yardımına koşan, olayın aslını astarını bilmeden görevliye sataşan beyaz şövalye.

Bir kadın ağladığında, genlerimize kodlanmış, kadını koruma içgüdüsü ile ortama atlama huyumuz var. Günümüzde ise kötü niyetli kadınlar bunu çok iyi manipule edebiliyorlar :

Sarhoş ya da ayık bir çok kadın, gereksiz meydan okumalar başlatıyorlar. Hepsi de bunu dokunulmazlık hissi ile yapıyorlar zira kadın ona her biri cezasız kalacak yumruklar indirirken hiçbir erkeğin karşılık vermeye cesaret edemeyeceğini biliyorlar. Sanırım bu kadınlar arasındaki yeni sosyal trend. Kadınlar biliyor ki, vurup durdukları erkek kendilerine bir kere bile vursa, ya da laf söylese, kadına el kaldırdı diye adamın üstüne çullanacak bir düzine erkek hazır bekliyorlar. Kadınlar, bir kadını bir erkeğe karşı savunma fırsatının erkekler üzerindeki gücünün farkındalar. Bu durum, kadınların erkeklerden hala uymalarını bekledikleri eski sosyal kontratın ayakta olduğunun kanıtı.

Yukarıdaki olay yüzünden, görevli işini kaybetti. Sahte göz yaşlarıyla tazminat alırım diye rol yapan kadına para verdiler mi bilmem. Olayın aslı ise, daha sonra arkada oturan yolcularca yazıldı.

Bu kadın, kucağında bebe, arabada bir başka bebe ile uçağa bebek arabası ile dalıyor. Her nasılsa, öndeki hostesi geçiyor. Uçağa bebek arabası alamazsın. Ama bu hatuna ne? Arkaya bu adamın olduğu yere kadar arabayla geliyor ve adam kendisini uyardıktan sonra kadın cingar çıkarıyor. Adamın hatası sabrı tükenip arabayı kadından alıp koridorda tepeden aşırması. Bazılarına göre neredeyse kadına ve çocuğa çarpıyor (bazılarına göre o da yok) ama kadın başlıyor “bana vurdu” diye ağlamaya. Ön tarafa geliyorlar ve bu dangalak beyaz şövalye olayı anlamadan adama sataşıyor.

Bir kadını ağlıyor görürseniz asla onun haklı olacağını varsaymayın. Haklı olabilir ama ağlıyor olması, haklı olduğu anlamına gelmez.

BONUS : Erkeklerin bu mentalitesi değişiyor gibi. 2012’de batan Costa Concordia yolcu gemisindeki erkekler, filikalarda kadınlara öncelik vermemişlerdi. Kadın – erkek eşitliği olan bir dünyada neden versinler ki 😀

Unutmayın, feminizmin geçersiz kıldığı sosyal geleneklerin erkek tarafını gerçekleştirmek, artık sizin sorumluluğunuzda değil. Mesela uluorta bir yerde erkeğe sataşan bir kadın, boyunun ölçüsünü alırsa yardım etmek gibi bir sosyal sorumluluğunuz yok.

Beyaz şövalye olmayın.

Mavi hapın tehlikeleri

 

 

Bu klip Twitter akışıma birkaç gün önce geldi ve ardındaki Twitter yorumlarını okuyana kadar da bunu es geçecektim. Burada gerçekten ne olup bittiği konusunda ne düşündüğümü yazacağım ve bunu diğer izleyenlerin ne düşündüğü ile karşılaştıracağım. Bunu gerçekten göz ardı edecektim fakat ardından gelen tartışma olayı enteresan bir sosyal deneye çevirdi.

Daha önce böyle şeyler gördüm. Hatırlayın, ‘gerçek işimdeki’ kariyerimin önemli bir kısmında insanlarla sosyalleşip içiyorum. Erkeklerin hatunlara yürümelerini, kadınların erkeklere yürümelerini ve bir sürü çiftin herkesin önünde kavga etmesini izledim. Bu çiftlerin ortak özelliklerinden biri (90%sinin) erkeğin kız arkadaşını / karısını “dönüp kendisi ile aynı frekansa gelmesi” için kıçını yırtması. Tahmin edebileceğiniz gibi, bu erkeklerin çoğu “olayın farkında olmayan” betalar ve kadının erkekten soğumasına neden olan şey her ne ise, onu çözmek için kadını ikna etmeye / mantığına hitap etmeye çalışıyorlar.

Yine, bu erkeklerin çoğu, kadını ikna etmeye çalışmanın aslında erkeğin “(ilişkiler doğasının) farkında olmadığının” gösterdiğinin ve kadına “farkına varması” için kendisine olayın anlatılması gereken bir erkekle beraber olduğunun altını çizdiğinin farkında değiller.

Kadının blöfünü, kendisinin kadına değilde kadının kendisine değerini ispatlaması gerektiğini ima edecek şekilde güvenle yüzüne vurma kapasitesine sahip olan erkek, uğruna rekabet etmeye değer erkektir. “Kadın tavsiyesi” fenomeni sosyal ölçekte bir shit testtir. Kendi anneniz ve kız kardeşiniz bile bunun içindedir, ve sizin “çakmanızı” beklerler; mesajı alıp mücadelenin ne olduğunu, size söylenmeden anlamanızı.

Kadın birinin size bunu söylemesine gerek kalmadan olayı “çakmanızı” bekler. Bunu yapabilmek ve geliştirmek için gereksinilen girişkenlik ve deneyim zaten erkeği değerli yapar. Kadınlar, dominant olması gerektiğinin kendisine söylenmesi gereken erkeklerden tiksinirler. Bunun bir erkeğe söylenmesi gerekliliği, o erkeğin gerçekten dominant bir erkek olmadığını gösterir. Kadının sikişmek istediği erkek, yapısı öyle olduğu için dominant olandır, söylendiği için dominant davranan değil.

Süreci gözlemlemek, süreci değiştirecektir. Bu, kadınlar tarafından yaratılan tüm shit testlerin temel fonksiyonudur. Eğer maskülinitenin erkeğe açıklanması gerekiyorsa, o erkek kadın için uygun değildir.

Ben daha önce bu iyi çocuk oldum. Bunu itiraf etmek beni mutlu etmiyor ama 20lerimde, bipolar problemi olan kızla beraber olduğum zamanlarda, hatunun akıl almaz kıskançlığını, zayıflıklarını ve genel ilişki problemlerini olabildiğince çok kişinin önünde ortaya saçma huyu vardı. Bu bir erkeğin yaşam biçimi haline geldiğinde sizi değiştirir, özellikle de kadının sinir hastalığının bir parçası ise. Hayatımın bu döneminde çok betalaştım (Vox’un standartlarında omegalaştım) ve bu kapana kısılmış elemanın yaptığını gördüğüm tüm hataları yaptım. Bu erkekleri değiştirmeye çalışmamak gerektiğini de biliyorum. Zira benim gibi, bu elemanlar da apaçık ortada olanı kendilerine gösterdiğinizde size düşman kesilebilirler.

Bu nedenle birkaç uyarı : Bu olaydan önce ve sonra ne vuku buldu bilmiyorum ve bu erkeğin dengesiz olup olmadığı konusunda da bir fikrim yok (kibarca söylemem gerekirse).  Sorun erkekte olabilir, kızda olabilir, muhtemelen ikisinde de sorun vardır. Ama paterni görebiliyorum ve erkeğin meramını anlatmak için kendisine zarar verebileceği de görünüyor. Bu mavi haplı beta hüsranının klasik dışa vurumudur.

Kızın hiç suçu olmayabilir ve eleman kızla tartışmaya yol açan durumu nasıl çözeceğini bilemediğinden yaşadığı hüsrana reaksiyon veren mavi haplı bir beta olabilir. Bu tipe denk gelen bir sürü erkeği izledim. Bu erkekler, hüsranının asıl nedeni “açık iletişim iken”, mavi hapın kendilerine kadınların istediği şey diye pazarladığı “açık iletişim herşeyin başı” idealini yemişlerdir. Kadınların mantıklı, ilişki içinde eşit (aynı) olmaları gerekirken, erkeğin ikna çabaları etkisiz kalınca, bu çocuğun elinde ne kalır ki?

Dediğim gibi, bu benim spekülasyonum. Bildiğimiz şey, gösterdiği reaksiyon. Bu çocuğun camı gerçekten kırıp kendisini kestiğini düşünün (ve belki de çevreden birkaç kişiyi). Bunu belirtiyorum zira bir kadınla mutlu olması  için çözmesinin şart olduğunu düşündüğü şeye verdiği önemi göstermek için, kendini öldürmek veya yaralamak gerektiği fikri, mavi haplı kafadan beklenecek bir şey. Bu, sürekli “içinizdeki betayı, o sizi öldürmeden öldürün” dememin nedeni. Beta kafa yapısı, sizi ya da başkasını yaralanmaya ya da ölüme götürebilir.

(Erkekler, kendi maskülinitelerinden nefret etmeye koşullandırıldıklarında olacak olan bu. Kendinden nefret etme ve betalığın sebepli hüsran nedeniyle kendine zarar vermeye çalışmak, korkutucu. Kadının olaydan sonraki reaksiyonuna dikkat edin : soğuk ve umursamaz. Hipergaminin umrunda değil.)

Ben bu olayın elemanın kendi suçu olduğunu düşünmeye meyilliyim. Kadın adamın kafa atışından sonra umursamaz davranıyor ama bu muhtemelen utançtan kaynaklanıyor. Kadın kesinlikle erkeğin “kendisini dinlemesini” sağlamak için yaptıklarından bıkmış.

Bunu daha önce de belirtiştim, kadınlar kendi kişisel güvenlikleri konusunda güvende hissettikçe, fiziksel kavga provoke etmekten daha az çekineceklerdir. Kadınların sürekli erkekler bizi korkutuyor demeye bayıldığını anlıyorum ya da nerede olurlarsa olsunlar önce kendi kişisel güvenliklerini düşünmeleri gerektiğini, ama bunu gerçek hayatta gerçekten görmüyorum – kesinlikle benim promolarımda olmuyor. Aslında olay tam tersi. Sarhoş ya da ayık bir çok kadın, gereksiz meydan okumalar başlatıyorlar. Hepsi de bunu dokunulmazlık hissi ile yapıyorlar zira kadın ona her biri cezasız kalacak yumruklar indirirken hiçbir erkeğin karşılık vermeye cesaret edemeyeceğini biliyorlar. Sanırım bu kadınlar arasındaki yeni sosyal trend. Kadınlar biliyor ki, vurup durdukları erkek kendilerine bir kere bile vursa, ya da laf söylese, kadına el kaldırdı diye adamın üstüne çullanacak bir düzine erkek hazır bekliyorlar. Kadınlar, bir kadını bir erkeğe karşı savunma fırsatının erkekler üzerindeki gücünün farkındalar. Bu durum, kadınların erkeklerden hala uymalarını bekledikleri eski sosyal kontratın ayakta olduğunun kanıtı.

Aynı zamanda kadınların, kavga başlarsa kendi erkeğinin diğer kadının erkeği ile dövüşeceğini bilerek, diğer kadınlara da meydan okuduğunu görüyorum. Erkeklerinin alfalığına (ya da alfa olamamalarına) ve ne olursa  – aptal, sarhoş ve sinsi olmalarına rağmen  – olsun arkalarında olacaklarına güveniyorlar.

Bunlardan hiçbiri burada olmakta mı? Muhtemelen hayır ama bu tip olaylarda bahsettiğim arka planı bilmek yararlı. Bu önemli zira, Twitter’da bazı kadınlar, bu çocuğun terminal beta değil de kadına şiddet uygulayan bir zorba olduğunu yazmışlar. Aslında bu onların ilk izlenimi. Bunu kadın perspektifinden görebiliyorum ama burada “sisterhood über alles” mentalitesi devreye giriyor. Her zaman önce kadından yana ol.

Sanırım kadınlar bu olaya kızın gözünden bakıyorlar. Erkeğin onu anlamaya ikna etme zorlamaları yüzünden kadının yaşadıklarını anlıyorlar. Bu betayla uğraşmak zorunda kalmanın kadın için nasıl bir hayalkırıklığı olduğunu anlıyorlar.

Muhtemelen bu konuda kötü bir iş çıkardım ama burada amacım bu çocuğu bu olay yüzünden sopalamak değil. Ben bu videoyu ilk izlediğimde, 20lerinde iken “ordaydım, ben de yaptım” dedim. Sanırım bu erkeklerin fişten çekilme sürecinin bir parçası olarak kendi kendilerine öğrenmeleri gereken bir şey. Bugün fişten çekilmeyi zorlaştıran şey, erkek erkekler “olayın farkına varmazlarsa” kaybedecekleri çok daha fazla şey olması. Bu mavi hap testlerini, zamanında böyle davranmak mantıklı ya da etkileyici göründüğünden yanlış kararlar vererek geçemeyen erkekler var. Ve bu mavi hap testlerini geçememenin cezasını çekiyorlar.

Bahse girerim bu adam hala bu kızladır. Bu videonun viral olmasına rağmen olaydan bir ders aldığını sanmam. Hala bu küçük, tıknaz HB3ü nasıl mutlu ederim derdindedir. (Preksicam olduğunun farkında olmadığı) vitrine kafa atması, kendinden gerçekten nefret etmesinin dışa vurumu. Ona el kaldırmayacak, meramını anlatmak için kendini yaralayacak. Erkeklere öğretilen bu. Duygularınu göstermek, ama bu durumda duygular öfke ve hüsran.

Bu şekilde davranan erkeklerin aşırıya kaçtığını düşünmek kolay. Uzun süredir kırmızı haplı olan erkeklerin artık uzak geçmişte kalan beta davranışları es geçmeleri ve artık böyle şeyler olmuyor sanmaları kolay.

Çeviri : Dangers of Blue Pill

Tek odağınızın kadınlar olması – Kadınlarla başarısız olmanın garantili yolu

Çoğu erkek kadınlar konusunda tekrar tekrar başarısızlığa uğruyor. Her seviyede. Ya kız arkadaşları yok, ya da bir tane kız arkadaşları varsa bile kız kısa sürede ilişkiden soğuyor ve saldırganlaşıyor, ilişkiler erkeğin isteği dışında bitiyor, vs. Bu erkeklerin anlamadıkları ise her ilişkide (ya da ilişki öncesinde) aynı hataları aynı tip kadınlarla yapıyor olmaları.

Çoğu erkeğin kırmızı hapı bulması, kadına odaklanmanın artık içinden çıkılamaz hale gelmesinden kaynaklanıyor. Kırmızı hapı bulan hemen herkesin kafasındaki sorular kadın – erkek ilişkileri ile ilgili ama biraz eşeleyince, bu kişilerin hayatının diğer alanlarında da büyük bir disiplinsizlik, duygusal zayıflık, finansal problemler, hedonist zevklerin ağında kıvranma (porno, video oyunları, mastürbasyon, vs …) gibi problemler olduğunu görüyoruz. Fakat çoğu erkek bunlara değil, en son sevdicekle ayrılması, ortalama bile diyemeyeceğin ve normalde 2 güne “adı neydi lan bu karının” diyeceğin hatunu uzaktan oneitis yapması gibi şeylere odaklandığı için kırmızı hapa geliyor. Aslına bakarsanız, bu aşamada durum yumurta – tavuk haline geliyor. Evet, kadınlarla başarısızlık aslında diğer alanlarda başarısızlığın bir belirtisi, hastalığın kendisi değil. Ama bu, aşağıda da bahsedeceğimiz “birbirini tamamlama miti” nedeniyle erkek bu belirtiye hastalığın kendisi imiş gibi o kadar fazla odaklanıyor ki, diğer alanları daha da boşveriyor ve kadınlara odaklanmak, hastalığın kendisi olmaya başlıyor.

İşte bu nedenle buraya gelince size pratik olarak yapmanız gereken şeylerin çoğunun (disiplin, ağırlık kaldırmak, kendi hayatına düzen vermek, vs …) kadınlarla alakasız olduğunu görüyorsunuz. Bunun, kadın – erkek ilişkileri konusunda “ona küçük süprizler yapın – çömelip kafanıza oturtun” tadında ana akım sitelerden farkını yakalamışsınızdır.

Bu odaklanmadan kurtulmak için şunu anlamak gerekiyor.

Kadınlar, erkeğin hayatının ana yemeği değil, olmamalıdır. Kadınlar, hayatın tatlılarıdır.”

Tatlı güzel şey, olması çok iyi, hayata renk katar. Ama yemesek ölmeyiz.  Kötüsü, tatlıyı ana yemek yaparsak, hayatımız kısalır, 40ını göremeden kalpten gideriz.

Kadınlar, mutluluğunuz için gerekli değiller. Bu, olmasalar daha iyi demek değil tabii ki. Evet, kadınlar hayatı gerçekten daha zevkli kılıyorlar. Evet, iyi bir kadınla beraber olmak erkeğe çok şey katıyor. Ama kadınlarla başarılı olabilmeniz için, hayatınızda kadın olmadan da mutlu olabilecek biri olmanız lazım.

Hayatınızda kadın olmadan da mutlu olabilmeniz için de, size ana akım medyadan, toplumdan ve kültürden pompalanan “kadın erkeği tamamlar” yalanını kafanızdan atmanız lazım.

Kadın erkeği tamamlamaz. Kadın, erkeği tamamlayamaz. Kadının böyle bir şeye ne kapasitesi vardır, ne de niyeti.

Her erkek gibi, özellikle de her genç erkek gibi, tam hissetmiyorsunuz. İçinizde bir boşluk var. Toplum ise bu boşluğu, hayatınızın kadınının dolduracağını söylüyor. Her dizide bu var, her romanda, her şarkıda. Buna inanmamak zor. İnandığınızda ise doğal olarak kadını hayatınızın odağı yapıyorsunuz.

Evet, yarımsınız. Doğru.

Ama diğer yarınızı, kendinizi disiplin, çalışma azmi ve duygusal güç ile inşaa ederek tamamlayacak kişi yine sizsiniz.

Başka biri değil, ve tabii ki bir kadın değil.

Kadınlar, bu tamamlama rolünü oynayamazlar ve kendilerinden bu rolü oynamasını bekleyen erkeklerden tiksinirler. İşte bu nedenle “sana ihtiyacım var”, “sensiz yaşayamam” gibi romantik ağıtların (!) realitede bir değeri yoktur.

Kendi içindeki boşluğu kendisinden başka dolduracak kimsenin olmadığın anlayan erkek, bu konuda çalışmaya başladığında, şu mucize ile karşılaşır : tabak çevirmeye bile ihtiyaç duymadan bolluk zihniyeti. O, elinin altında yiyebileceği birkaç tabak tatlı olan erkek kadar hatta ondan daha fazla bolluk zihniyetindedir. Tek farkı, onun kendine güveninin bir tabak tatlıya ihtiyacı olmamasından gelmesidir, elde şunu yiyemezsem bunu yerim diye tatlı opsiyonları tuttuğundan değil.

Hazır yeri gelmişken söyleyelim, kadını odağına koyanlar sadece mavi haplı erkekler değiller. Fişten çekilebilen ve Oyunu başarılı olan birçok erkek, özellikle bu devirde (Tinder gibi uygulamalar sayesinde) hatundan hatuna atlama sürecine girebilir.  Bu sürece girmek doğaldır fakat normalde bu süreç yerini yavaşlamaya ve hayatta daha anlamlı bir şeyler yapmaya bırakır. Tabii ki yavaşlamaktan illa ki uzun süreli ilişkiyi ve evliliği kastetmiyorum. “Am peşinde koşmak” da bir çeşit kadını hayatının odağına koymaya dönüşmeden, odağa kendini koymaktan bahsediyorum.(*)

Zamanla göreceksiniz ki kadınlarla başarılı olan erkekler, onları asla öncelikleri yapmayan erkeklerdir. Tekrar edeyim : Kadınları (sevgilisini, karısını, hatunlara yürümeyi) önceliği yapmayan erkekler, kadınlarla en başarılı olan erkeklerdir. Bu o kadar ilginç bir doğa kanunu ki, kadınları hayatınızın odağından çıkarıp kendinize odaklandığınızda, genellikle kadınlar hayatınıza girmek için uğraşmaya başlar. Siz kadınsız da mutlu yaşayabilecek hale gelirsiniz ama kadınlar kadınsız yaşamanıza izin vermezler.

III. Önceliğin kendi misyonun olmalı, kadının değil

Esas oğlanın kendisini tamamlayan kadına ilanı aşk ettiği tüm o romantik klişeleri unutun. Bunun her fırsatta aksini iddia etmelerine rağmen kadınlar bir erkeğin “herşeyi” ya da varlığının merkezi olmayı istemezler. Tam tersine değerli bir erkeğin hayat amacına itaat etmeyi arzularlar, o erkeğin amacını gerçekleştirmesine yardım eden dişil güç olmak ve o erkeğin gösterdiği yolu takip etmek isterler. Bir kadının bütünlüğüne saygı gösterin ve ona “benim herşeyimsin” diye yalan söylemeyin. O sizin “herşeyiniz” değil, ve eğer öyle ise, yakında öyle olmayacak merak etmeyin.

Amcığın 16 Buyruğu

(*) – Çok erkekle yatmanın kadının ruhunu bozacağı ama çok kadınla yatmanın erkeğe güç katacağı söylenir. Bence bir yere kadar. Tayland’da bu “çok kadın” rakamının 3 hanelilerde olduğu adamlarla karşılaşmıştım. Hepsi bir başka dejenere idi. Katoilere (travesti) dalanların çoğu da bunlardan çıkardı. Tabii bu adamlar zaten dejenere olduklarından mı bu kadar yüksek rakamlara çıkıyorlar yoksa yüksek rakamlara çıktıkları için mi dejenere herifler tartışılır. Ama bu kadar skor iyi bir şey değil.

Erkekadam sitesi 1 yaşında …

Erkekadam sitesi, 24 Mart 2017’de En büyük hata : O çok özel kadının peşinde koşup durmak, Duyarlı Erkek ve Erkek adamın en önemli 12 özelliği yazıları ile yayına geçti. Tam bir sene olmuş. Popüler medyadan sürekli pompalanan salya sümük aşk ve erkeklerin maskülinitelerinin utanılacak bir şey olduğuna dair propogandaya bir tepki olarak çıkan The Red Pill (Kırmızı Hap) konusunda söyleyecek şeylerimiz olduğu için bir site açalım demiştik. Ekşi Sözlük’teki The Red Pill başlığına yazalım diyorduk ama orada yazacaklarımız feminist ve feminen erkek bağırışları arasında kaynayacağı için bir site açmaya karar verdik. Ben kişisel olarak en son fişten çektiğim 20li yaşlarındaki genç erkeğin, sadece kafasındaki yazılımı değiştirerek gerçekleştirdiği dönüşüme şahit olunca, bu bilgiyi bir sitede paylaşmak istiyordum.

Bir diğer amacım da özellikle Rollo Tomassi gibi, kırmızı hapın babalarını Türkçe’ye çevirmekti. Üstadın yaklaşık 60 yazısını çevirmişiz ki bu da The Rational Male kitabının içindeki yazıların çoğunu kapsıyor. Yola çıktığımızda ise yeni tanıştığımız ve kısa sürede fenomene dönüşen Jordan Peterson‘ı da çevirmeye başladık ve sanırım kendisi ile ilgili en büyük Türkçe kaynaklardan biri olduk.

Bugün 20li yaşlarında olan bir erkek için, 30lu, 40lı ve 50li yaşlarında olan erkeklerin içinde bulunduğu karanlığı anlamak çok zor (özellikle de feminizmin rakipsiz propoganda yaptığı 90larda ve 2000lerin başında cinsel pazara giren 30luk ve 40lık abilerin karanlığını). 1990larda AFC ya da beta yoktu, 2000lere kadar cep telefonu yoktu. Internet de aynı şekilde 90ların sonunda 2000lerin başında geldi. Sonra özellikle internet ile beraber büyük bir değişim geldi. İşler PUA olarak başladı ama kadınları elde edebilen ama elde edince onlarla ne yapacakları konusunda hiçbir fikirleri olmayan PUAların yenilgileri üzerinden daha derin bir kadın – erkek ilişkileri irdelemesi başladı. SoSuave gibi forumlarda ilişkiler doğasının gerçekliğine uyanmaya “fişten çekilmek” denilmeye başladı (Matrix filmine atfen) ve bu terim daha sonra kırmızı hapa evrildi. Bunların hepsi internet sayesinde.

Cinsel devrim kadınlar için ne ise, internet de erkekler için odur.

Bu sitede, erkeklerin kendi sorunlarını, politik doğruculuk ve trol gürültüsü olmadan tartışabilecekleri bir ortam oluşmaya başladı. Bunu kısa sürede forum şekline çevirmeyi düşünüyoruz. Teknik olarak hazırız ama gelin görün ki forum moderasyonu için vaktimiz yok. O nedenle de foruma üyelikle yazı yazılması şeklinde bir planımız var.

Bir senede 394 yazı, bazıları kayıp olsa da 8 yazar ve aylık 300 bin sayfa görüntülemeye ulaştık. Ben çok geçmeden Google denilen gerici yobaz yuvasının bizi farkedip organik aramalardan kaldırabileceğini tahmin ediyorum ama bu olmazsa sitenin görünürlüğü muhtemelen artış trendini devam ettirecek.

Site sanırım ilkin İnciSözlük tarafından yakalandığı için çok genç bir okuyucu kitlesi ile başladı ama 25 yaş üstü takipçi sayısında, özellikle 35 yaş üstü sayısında ciddi bir artış trendi yakaladık.

Siteyi takip eden, yorum yaparak daha da zenginleştiren ve kırmızı hapa hazır olan erkek arkadaşlarına yayan herkese teşekkürler.

Ve son olarak, birinci yıl vesilesi ile, bu yazının yorumlarında siteyi nasıl keşfettiğinizi ve hayatınızda (olduysa) nasıl değişiklikler yarattığını paylaşmanızı istiyoruz. Hadi klavye başına.

Neden çoğu erkek kırmızı hapı reddeder?

Hepimizin bildiği gibi, kırmızı hap bir erkeğin hayatına, sadece onu aradığında giriyor. Eğer kırmızı hapı aramayan bir arkadaşınıza kırmızı haptan bahsederseniz, kırmızı hap linki gönderirseniz ya da kadın – erkek ilişkilerinin gerçek doğasını anlatmaya çalışırsanız, büyük ihtimalle kırmızı hapı reddedecektir. Özellikle de bu arkadaşınız adamın enerjisini ve erkekliğini emen bir ilişki içinde ise veya oeitisin doruklarındaysa, size düşmanca davranacaktır. Ben olsam bir bak diye gösterirdim ama bu ne saçmalık diyenle de tartışmazdım.

Peki suç kimde, neden böyle? Bunun kısa cevabı, çoğu erkeğin kırmızı hapa hazır olmadığı ve bunların da çoğunun hayatları boyunca hiçbir zaman fişten çekilmeye hazır olmayacakları. Yani kırmızı hapı, sadece bunu arayan erkekler yutabilir. Kimsenin elinde istatistik yok ama kırmızı hapı yutmaya çalışan erkekler, bu gibi sitelere (çoğu yanlışlıkla da olsa) gelen erkeklerin küçük bir kısmıdır.

Şimdi de uzun cevaba gelelim. En önemli neden bence kırmızı hap öğretisinin gerçeklerini ile başa çıkamayacak olmaları. Mavi haplı olmanın en büyük faydası, mavi hap evreninin sağladığı umuttur. Bu umut gerçek dışı, gerçekleştirmesi zor ve gerçekleştirdiğini sansan bile vadettiği doyumu sağlamayan bir umut olabilir. Ama yine de bir umuttur ve insan ümit etmeden yaşayamaz.

Eğer kendin olursan, gerekli çabayı gösterirsen ve aramaya inanırsan, seni performans göstermeni beklemeden, eşitlikçi ve karşılıksız bir aşkla sevecek olan ruh ikizini bulacaksın umudu, sürekli performans göstermekten ve kadının aşkının erkeğin aşkından farklı olduğunu kabul etmekten daha kolay. Bugün yüzüne bakmayan 20liklerin 30 yaş civarı akıllanıp (!) senin değerini anlayacakları (görünürde de gerçekleşen) umudu, yılların abazanlığını bu masala inanarak hemen şimdi karşında olan yeniden doğmuş azize (!) İle giderme ihtiyacı, kırmızı hapı yutup gerçekte olanı kabul etmekten daha kolay (en azından kadının acil bebek ihtiyacını karşılayan beta öder rolünü icra edip, ayak paspası rolüne terfi edene kadar). Yanılıp şaşırıp yüzüne bakan ortalamanın altı sıradan bir hatunu oneitis yapmak, dışarıda reddedilmeye göğüs gererek opsiyonlarını değerlendirmekten daha kolay.

Bu olaya boşuna kırmızı hap demiyorlar. Konforlu, neyin ne olduğu senin için kararlaştırılan bilindik Matrixten, her şeyi senin inşa etmen gereken ve yeni bir umut yaratman gereken bir dünyaya uyanıyorsun. Daha bir eski sevgiliyi düşünmeme ya da sabah erken kalkma iradesi gösteremeyen adamdan beklemesi çok güç bir uğraş bu.

İkincisi neden ise, mavi hapın feminen propagandası ile kadın milletini günahsız melekler statüsüne koyan bir erkek için, kadınların bırakın kaka şeyler yapabileceğini söylemek, onların erkekler gibi sıradan insanlar olduğunu söylemek bile kadın düşmanlığı olarak algılanıyor. Bu algıya, mavi haptan tam çıkamamış kırmızı haplıların, “kadın beni olduğun gibi seven, performans beklemeyen, daha iyisini aramayan bir melek değilse, yaraktan yarağa atlayan orospudur, pisliktir, vs …” kadın düşmanlığı da oldukça yardımcı oluyor. Bir nedenden dolayı kadının aşk stratejisinin, erkeğin salak saf aşk kavramına uymaması, prenseslere hakaret olarak algılanıyor.

Günümüzde erkekler doğumdan 20li yaşlarına kadar hemen hemen tamamen kadınlar tarafından (anne, büyük anne, anaokulu / kreş öğretmeni (çoğu kadın), ilköğretim ve lise öğretmenleri (çoğu kadın)) yetiştirildikleri ve bu kadınlara sürekli itaat etmeye alıştıkları ve bu kadınların hep kendilerinden yüksek statüde olması nedeniyle, kadınların doğası diye gösterdiğiniz gerçekleri hakaret olarak algılıyorlar. Türk aile yapısında baba, tüm çocuk yetiştirme işini anneye bıraktığı için, bir maskülin rol modeli de yok. Ve son olarak artık medyada ve görsel sanatlarda maskülin rol modeli de olmadığını düşünürsek, kadın tornasından çıkmış bu adamlara kadın doğasını anlatmanın zorluğunu anlamış oluruz.

Yukarıdaki dinamik, erkeğin kurtarıcı şeması yazısında bahsettiğimiz, kadını koruma içgüdüsünü resmen hackleyip erkeğin aleyhine ve kadının yararına kullanıyor.

Ve son olarak da bir erkek, kırmızı hapın gerektirdiği disiplin ve itkiye sahip olmadığını bildiğinden kırmızı hapı reddederler. Kendi hayatını kendi ellerine almama stratejisinin gözden kaçırmamanız gereken bir yararı var : sonunda başkalarını suçlayabilme ve “istesem yapardım” diyebilme mastürbasyonu. Eğer hapı kabul ederseniz, kendinize sadece bir hedef durumu değil, yenilgi durumu da tanımlıyor, sorumluluğu elinize alarak başkalarını suçlama, harekete geçerek de “istesem yapardım” diye avunma lükünüz ortadan kalkıyor.