Kadınlar fikirlerini değiştirme imtiyazına sahiptir

Merhaba, aşağıdaki paragraflar tamamını, kolay okunur bir şekilde, yeni çevirmeye başladığım Rollo Tomassi-The Rational Male kitabından küçük bir alıntıdır. Bu kitabın birkaç yerde google, chatGPD çevirileri dolanıyor ancak bunlar insanı okumaktan soğutur cinsten. Ben yavaş yavaş elle çevirerek bu eseri tamamlayıp, okuyucu karşısına ücretsiz şekilde çıkaracağım.

Şimdi çevirdiğim kitaptan önemli bulduğum, küçük bir bölümü sizlerle paylaşıyorum. Bu da “Fair Use” olacağı için sıkıntı yaratmayacaktır. Rollo diyor ki:

“Kadınlar kendi üreme stratejilerini daha iyi hale getirmek için genetik avantajlarına olacak şekilde sosyal sözleşmeler ve psikolojik şemalar başlatmışlardır. Bu yüzden kadınlar her zaman “fikirlerini değiştirme imtiyazına” sahiptir. Ve en kaypak, dönek davranışlar bile sosyal olarak maruz görünebilir, bunun yanında erkeklerin davranışları “doğru olan şeyi yap” denilerek daha yüksek bir standarda çekilir, bu da kadının üreme stratejisine hizmet eder. “Oyuncu” olan erkekler ve eşlerini terk ederek kendi doğalarında olan üreme stratejilerini ortaya koyan babalar bu yüzden kötü adam ilan edilir. Ve hatta kendinden olmayan çocuklar için finansal, duygusal yatırım yapan ve hayatını ortaya koyan tarzdaki babalar da toplumsal kahramanlar olarak ilan edilir ki bu da kadının genetik stratejisine hizmet ettikleri içindir.

Bu, kadınlara özgü sosyal dinamikler, örneğin “sadece arkadaş olalım”  (LJBF) reddetmelerine ve kadınların kendilerini kurban gibi hissetmelerine yol açan temel motivasyondur. Kadınlar erkeklerdeki “kurtarıcı” (Cap’n Save a Ho) zihinsel şemasını tetikleyerek erkeklerde kadınların üreme stratejisine uyum sağlama motivasyonu yaratır.

Kadınların metodolojisinde (stratejinde) üstesinden gelmeleri gereken iki büyük zorluk bulunur. Kadınlar sadece kısa bir zaman aralığında cinsel çekiciliklerinde en tepede olabilirler (genelde 20’lerinin başları) ve bu sürede iyi, uzun vadeli partner (iyi baba) bulabilme niteliğine sahip olurlar. Ve bu nitelikler, iyi bir üreme becerisiyle (iyi genler) daha iyi genleri elde etme kabiliyeti getirir, ancak bu ikisi nadiren aynı erkekte bulunur. Sağlayıcılık ve güvenlik kapasitesi iyi baba ile eşleşmek için fantastik bir motivatördür ama aynı karakteristik bu erkeği genellikle dezavantajlı konuma da sokar. Daha iyi genetiğe sahip, fiziksel olarak çekici olan, risk alma niteliği daha gelişmiş olan bir erkek, çocuklarına çevreye adapte olma kapasitesini daha iyi aşılayacaktır (Çocuklar kendi genetik malzemelerini gelecek jenerasyonlara geçirmek üzere diğerlerinden daha güçlü, hızlı ve çekici olacaklardır). Bu Piç vs Efendi Erkek paradoksudur, evrimsel ölçekte karşımıza çıkar.

Erkekler ve kadınlar doğuştan olacak şekilde (bilinçaltında) bu dinamiği anlarlar, o yüzden kadının iyi genlere sahip babayı kullanırken, iyi babanın da verebileceği en iyiye sahip olması için sürekli olarak sosyal sözleşmeler icat etmesi ve değiştirmesi gerekmektedir. Bu kadının avantajı elinde tutacak şekilde biyolojik faydasına ve çoğulcu cinsel stratejisine uygun olarak yapılır.”

Kitabın çevirdiğim tüm bölümlerini şuradan okuyabilirsin, çevirdikçe yavaş yavaş yazılar artacak ve sonunda kitap tamamlanacaktır.

https://www.centilmenkulubu.com/category/rollo-tomassi-rational-male-kitabi-turkce-ceviri/

Sana tavsiye edeceğim 2 adet ürünüm var:

Rollo Tomassi : Sınırlarına uyar ya da gider

Merhaba,
Çok önemli bulduğum bir Rollo Tomassi videosundan bahsedeceğim. Kanalımda düzenli olarak Rollo Tomassi videoları paylaşıyorum ve bu videoyu da yayın sırasına almıştım. Ancak çok önemli olduğunu düşündüğüm için yayın tarihini bugüne çektim.

Şu sorunu çoğu erkek yaşamıştır: Kadın ilişkide erkeğin koyduğu sınırlara saygı göstermez ya da erkek kadına sınırları göstermek zorunda kalır. Erkek “bu kadın benimle ilişki yaşamak için bunları yapması gerektiğini düşünemiyor mu?” diye düşünür. Eğer erkeğin kendine biraz saygısı varsa bu kızın rütbesini düşürür (uzun ilişki materyalı olmayan kız). Ancak birçok erkek kıza bu konuda bir sürü açıklamalar yapıyor. “Eğer bunları yapmaya devam edersen şöyle böyle olur vb.

Ancak bu yüksek değerli erkeklerin yapacağı tarzda bir davranış değildir. Yüksek değerli erkek kızı bir şeyleri neden yapması/yapmaması gerektiği konularında açıklamaya boğmaz, kızın değer göstermeye layık olmadığını düşünür ve zamanı gelince sonraki kıza geçer.

Rollo Tomassi bu durumu güzel bir benzetmeyle açıklıyor: “Restaurantlara gittiğiniz zaman servis kötü oluyor ve çoğu insan bir kez gittiği restauranta bir daha gitmiyor. Çoğu kişi gidip “Neden bir daha gelmem biliyor musunuz? Siz bunu bunu yanlış yaptınız vb” demiyor, sadece çıkıyorlar ve geri gelmiyorlar. Ve sizde insanların neden işletmenize yeniden gelmediğini bilmiyorsunuz. Buradaki dinamik ile aynı şekilde. erkek yeteri kadar yüksek değer biriyse zaten bırakır ve gider, hiçbir zaman bu erkekler “İnstagramdaki açık saçık fotoğraflarını kaldırmadın, bana karşı bir arzun olduğunu hiç göstermedin vb” demezler. Yüksek değer erkekler “tamam, sıradakine geçebilirim artık” diye düşünürler. “Neden seninle böyle bir konuşma yapalım ki çıkar ve giderim” diye düşünürler. Çoğu erkek bana soruyor “Rollo sınırlarımı nasıl çizebilirim, bunu nasıl söylerim?” Hayır söyleme, o anlasın. Sınırlara uyar ya da gider.

Videoyu izleyelim:

Diğer Rollo Tomassi Türkçe Çeviri videolarım:

Rollo Tomassi Türkçe Çevirileri (Video+Makale)

Merhaba arkadaşlar,
Kendi kanalımda Rollo Tomassi‘nin yayınlarından kesitleri altyazılı video haline getiriyorum.

Sınırda Kişilik Bozukluğu – Borderline Personality Disorder

“O kadına mı bakıyordun ?!! BAKMIYOR MUYDUN ?!!! Eminim onu düzmek istiyorsun değil mi? … DEĞİL Mİ!!!!

Erkek topluluğunun tuhaf özelliklerinden biri de benim oyuncak hastalıklar dediğim şeyleri kapma eğilimleri. Genel bir sosyal zeka geriliğini ya da sosyal olgunlaşmamışlığı Asperger’s Sendromuna bağlamak çok ama çok kolay. Asperger’s diye bir hastalığın olmadığını iddia etmiyorum ama erkeklerin sosyal özürlülüklerini bu tür durumlara bağlama sıklıkları, gerçek hastalığın geçerliliğini düşürüyor. Birçok beta,  yürüme ve oyun konusundaki rahatsızlıklarını çeşitli derecelerde sosyal kaygıya bağlayıp bunu hayatları boyunca bu şekilde kabul etmeye çalışıyorlar.

Yani kendileri ile ilgili çok uzun süredir inanmaya koşullandırıldıkları engelleri kaldırmak için yapılması gereken çok iş olduğunu kabul etmek yerine durumlarını psikolojik bir bozukluğa bağlamak çok daha kolay. Asperger’s Sendromuna sahip erkekler yok demiyorum (neden kadınlar için bu çok nadir bir sendrom?) ama kendi kendilerine teşhis koymadan önce çok ciddi bir iç gözlem şart.

Erkek topluluğunda kadınlara sıklıkla atfedilen bir sinir hastalığı da Sınırda Kişilik Bozukluğu:

*DSM-IV-TR Teşhis Kriteri : Kişiler arası ilişki ve öz imaj konusunda yaygın bir dengesizlik, şu beş ya da daha fazla şeyle belirtilen, erken yetişkinlikte başlayan ve çeşitli bağlamlarda varolan belirgin bir dürtüsellik: Gerçek ya da hayali bir terk edilmeyi engellemek için gösterilen çılgın bir çaba. İdealize etmekten yerin dibine sokma uçları arasında gidip gelme ile karakterize edilmiş bir kişilerarası ilişki dengesizliği. Kişilik kargaşası: Belirgin ve dengesiz bir öz imaj ve öz benlik. En az iki alanda (para harcama, seks, madde bağımlılığı, ihtiyatsız araba kullanmak, aşırı yemek) potansiyel olarak kendine zarar veren dürtüsellik. Note: Bunlar, 5. kriterde kapsanan intihara meyilli ve kendine kesici aletlerle zarar verme eğilimlerini içermiyorlar. Tekrarlanan intihara meyilli davranışlar, hareketler ya da tehditler ya da kendine kesici aletlerle zarar verme. Ruh halinin belirgin tepkiselliği nedenli duygusal dengesizlik (aralıklı, yoğun hoşnutsuzluk, sinirlilik/alınganlık ya da genellikle birkaç saat, bazen günlerce sürebilen kaygı). Sürekli hissedilen boşluk/manasızlık hissi.  Uygunsuz, çok yoğun öfke ya da öfke kontrolünde güçlük yaşama (örneğin sıklıkla öfke nöbeti sergileme, sürekli öfke, tekrarlanan fiziksel kavga). Gelip geçici, stres ile alakalı paranoyak düşünceler ya da ağır dissosiyatif (kişide kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulması) belirtiler.

Bunun hakkında yazmak konusunda tereddüt ettim zira günümüz cinsiyetler arası ortamda, erkeklerin şikayet ettikleri “deli karıları”, bu belirtiler ve eğilimler ile yaftalamak çok ama çok kolay. Hatun yatakta deli ama yatak dışında da deli. Son on yılda, yukarıda listelenen klinik tanıların bazılarını taşıyan en az bir kadınla birlikte olmamış bir erkek olduğunu sanmam.

Cinsiyetler sahasının son 40 yılda evrimine paralel olarak sinir hastalık çeşitleri de evrildi. Bu nedenle de, gerçek bir sınırda kişilik bozukluğunu (SKB) anlamak ve kadınların eğilimli oldukları genel kendine güvensizlik kaygılarından ayırabilmek önemli.

Gerçek SKB

20’li yaşlarımda, Sınırda Kişilik Bozukluğu hastalığına sahip bir kadınla 4 sene kadar bir uzun süreli ilişkim oldu. Bu tecrübeye dayanarak şunu söyleyebilirim ki SKB kesinlikle komik ya da hafife alınacak bir şey değil. Özellikle de insanın ruhunu öldüren ruh ikizi hastalığına yakalanmış, kendisini kızın tüm depresyonunun ve sinir hastalığının kaynağı olarak gören ve SKB’nin negatif geribildirim döngüsüne hapsolmuş bir AFC için bu durum oldukça yıkıcı.

Gerçek SKBler, kurbanlarını, SKB’nin sinir hastalığının sebebi olduklarına adım adım inandırırlar. Kurban artık kendisi değildir ve SKB’nin onu şekillendirdiği şeydir. Zamanla kurban, SKB’nin sinir hastalığını kontrol etmek için, onun istediği şeye dönüşmenin kendisi için en iyi şey olduğuna ve dahası kendi sorumluluğu olduğuna inanmaya başlar.

SKB ile ilişki içinde kalmaya devam ederseniz, zamanla tüm aile ve arkadaşlarınızdan vazgeçersiniz (ya da onlar sizden vazgeçerler). Direkt olarak kendinizi odağa aldığınız tüm hırs ve tutkularınızı çöpe atarsınız ve gerçek, bağımsız kimliğinizi terk edersiniz. Bütün bunları terk etme nedeniniz de, bunların onun kendisi için oluğturduğu ve yaşadığı söyleme tehdit oluşturmalarıdır.

Onun sinir hastalığına dönüşmenizi ise ara ara yapacağınız çılgın seks ile ödüllendirecektir ama bu sizin onun etrafınızda ördüğü anlatıya hapsolmanızı sağlayan bir araçtır. Zamanla eskiden bildiğiniz SİZ yok olur ve sizin için yarattığı karaktere bürünürsünüz. Bu özellikle de SKBlerini elde edebileceklerinin en iyisi ve uzun süreli romantik ilişki için tek aday olarak gören beta salaklar için geçerlidir. Bu kız (onun gözünde) HB 9‘dur, daha önce HB 5’ten daha iyisi ile yatmamıştır ve bu nedenle de feci bir kayıp gerçek ve her zaman olasıdır. Onları kader bir araya getirmiştir ve eğer onun korkularını hafifletmek konusunda ona yardımcı olabilirse (evet bir olabilirse) sonsuza kadar birlikte ve mutlu yaşayabilirler.

SKB ilişkilerin ileri evrelerinde, açık açık boynuzlamalarının bile sizin için kabul edilibilir bir durum olduğu bir noktaya gelirsiniz. Bu durumu onunla bir “açık ilişki” pazarlığı yaparak çözebileceğinizi sanırsınız. Onun arzusunu pazarlık yapmanın onu kaybetmekten daha iyi olduğuna kendinizi inandırırsınız. Açık ilişkinin ikinizi de başkaları ile yatmasının uygun olduğu anlamına geldiğini söylersiniz ama bu siz onun sinir hastalığında mahkum iken onun başkaları ile yatmasına bahane olmaktan öte bir şey değildir. Onun başkaları ile yatmak istemesinin suçlusu bile sizsiniz ve siz de buna inanırsınız.

Ama sizin başka bir kadınla birlikte olma imanız bile onun korkunç bir kıskançlık nöbetine ve öfke krizine girmesi için yeterlidir. SKB ile birlikte iken korku içinde yaşarsınız. Dik durur, omurgalı davranırsanız onun intihar etmesinden (klasik bir SKB tehditidir) korkarsınız. Ama bana güvenin: o kendine bir şey yapacak duruma gelmeden çok daha önce siz kendini öldürürsünüz. Ben SKB ilişki nedeniyle intihar eden iki erkeği kişisel olarak tanıyorum.

Biliyorum, kalan arkadaşlarınızın ve ailenizin çoğu size bu ilişkiyi bitirmenizi ve hayata devam etmenizi söylüyor. Ama hayatınız bu tavsiyeyi dinlemenize bağlı. Sizi çarpık ilişkiniz hakkında dışsal bakış açılarından uzaklaştırıp izole etmek, SKB’nin hastalığı için çok önemli. Eğer onları dinlemezseniz, aileniz ve arkadaşlarınız bir süre sonra “yeni sizden” tamamen vazgeçerler.

Şunu da eklemeliyim ki eğer birgün SKB’nizi terk edebilirseniz, onun tüm sinir hastalığının baraj kapılarının açılmasına hazır olun. Bir SKB’nin kurbanından daha isteksiz olduğu şeylerden biri, başka birini kapana kıstırmaktır. Sizin rolünüzü dolduracak bir sürü beta salak vardır ama sizin onun için temsil ettiğiniz tahmin edilebilirlik ve rahat size duyusal bir bağımlılık yaratır. SKB, kurbanını kaybetmemek için vahşi bir hayvan gibi mücadele eder. Yani onu terk ederseniz, akla hayale gelmez bir sönümleme patlaması bekleyin.

SKB’nin sinir hastalığına alışmış bir erkeğin ilk izlenimi, “ilişkiyi düzeltmek” için kadının gerçekten değişmeye başladığıdır. Durum bu değildir ama onun davranışlarındaki radikal değişiklikler sizi buna ikna eder. Siz de başka alternatifiniz olmadığını ve ondan daha iyisini bulamayacağınızı düşünüyorsanız, buna düşersiniz.

Çeviri: Borderline Personality Disorder

Bu konuda toksik ilişkiler – narsist / borderline partner rehberi kitabımıza da bakabilirsiniz.

Erkek Adam Türkçe Podcast: Tomassi’nin Demirden Kanunları

Bu hafta Kırmızı hap dünyasının üstadı Rollo Tomassi‘nin meşhur demirden kanunlarını konuştuk. Yayında adı geçen bazı başka yazılar:

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube videosu aşağıda.

Hipergami ve Tip

The Rational Male kitabının yazarı Rollo Tomassi‘ye büyük saygım var. Kendisi hakkında hergün yapılan eleştirilere rağmen, Rollo’nun kadın cinsel seçim stratejileri ile ilgili bilgi dağarcığımıza yaptığı büyük katkı yadsınamaz. Fakat bazen onun son 10 yılda yazdığı efsanevi makalelerin oldukça hacimli olmasının, sevenlerinin ve sevmeyenlerinin Rollo’nun bazı önemli fikirlerini anlamasına engel oluyor diye düşünüyorum.  Rollo’nun verimliliği ve ürettiği metin hacmi onun önemli fikirlerini anlamaya engel olabiliyor.

Bunun en bariz olduğu alan hipergami ve tip konusu. Rollo, tip konusunda iki harika makale yazdı ve bunları her erkeğe tavsiye ederim: “Looks count” ve “Bir stilin olsun”. Ama Rollo aynı zamanda hipergami konusunda da çok fazla sayıda makale yazdı. Hipergami kelimesi “kadınlar her zaman en iyi çiftleşme adayını ararlar” demenin cafcaflı bir yolu.

Bu makale kümelerinin ikisini ya da herhangi birini okuyan birçok erkek ya “tip hiç önemli değil, şişmanlasam, dilenci gibi giyinsem ya da duş almasam bile olur” ya da “tip her şeydir, 1.70 boyunda ve kızıl saçlıysam bittim ben bittim” sonucunu çıkarıyor. Bu iki sonuç da yanlış.

Kırmızı Hapın bir tarikat olmadığını kanıtlamak için Rollo’nun “Looks Count” yazısındaki bir sözüne katılmadığımı söyleyeceğim.

“Sarsılmaz oyununuz ve çekici kişiliğiniz, gömleğinizi çıkardığınızda ortaya çıkan görüntüyü daha iyi yapmayacak.”

Benim tecrübeme göre gömleğimi çıkardığımda kız zaten çıplak oluyor yani o aşamadan sonra geri dönüş yok. Ama bu söz yazının ana fikrinden uzak. Benim görüşüme göre hipergami niceldir, “bu adam benim standartlarımı karşılıyor mu?”, “benim içime girmek için yeterli değere sahip mi?”, “onun üstüne atlamam için yeterince uzun mu?” gibi.

Tip ise niteldir. “Bu benim içimi kıpır kıpır eden bir tip mi?” En son Red Man Group bölümünde Modern Life Dating kanalından Jon buna şöyle bir örnek verdi: “Aman Tanrım, pembe gömlek giymiş beni hemen sikmesini istiyorum” ve onun karşısında “Aman tanrım pembe gömlek giymiş, homoseksüel olmalı.”

Cinsel Pazar Değeriniz (CPD) yeterince yüksek ise, yeterince güçlü bir çerçeveye sahipseniz, yeterince dominantsanız, bir kadın size karşı koyamayacak diye düşünmek, içine çok kolay düşülen bir hata. “Kadınlar yüksek değerli erkeğin karşısında erir biterler” düşüncesi gerçek dışı bir düşünce.

Yüksek cinsel pazar değerine sahip olmanız size çok daha fazla çiftleşme şansı verir. Sizin daha az reddedilmenizi sağlar ve daha çok kadınla beraber olmanıza imkan verir. Ama hiçbir zaman 100% seviyesine ulaşamazsınız. Eğer iş sadece kadınların nicel değerlendirmesi olsaydı, evet o zaman belki yeterince değerli bir erkekseniz tüm kadınlar sizi karşı konulmaz bulabilirdi.  Ama maalesef bu sadece kötü porno filmlerinde olan bir şey ve gerçek hayatı yansıtmayan bir düşünce.

İşte tam burada nitel taraf devreye girer. Bazı kızlar müzisyenlerden hoşlanırlar, bazı kızlar üniformalı erkeklerden, bazıları bunları itici bulur, vs. Kadınların bu tür nitel tercihleri ise “evet hemen şimdi” kadını ile “himmm belki belki” kadını arasındaki farktır.

Kadınlar cinsel pazar değerleri kendilerininkinin altında olan erkekleri görmezler. Bu erkekler kadınlar açısından görünmezdir. Ama kadınlar CPDsi yeterince yüksek erkekleri görebilseler bile onlardan hoşlanmayabilirler. “Aslında çok çekici ama … bilemiyorum” burada ortaya çıkar.

Kadınların da erkekler gibi tercihleri vardır ve yeterince çekici olmak yeterli değildir. Bir kadın için mükemmel CPD’ye sahip olabilirsiniz ama onun tipi olmayabilirsiniz. Erkekler için cinsel pazarda başarı stratejileri geliştirirken, bu durum gerçek bir güçlük yaratır.

Size oyunu öğretebiliriz. Sizi düzenli olarak ağırlık kaldırmaya, iyi beslenmeye, o berbat ayakkabılardan ve pantolondan kurtulmaya ikna edebiliriz. Ama sizin spesifik one-itis hatunun bütün bu alanlarda en iyi olsanız bile sizinle yatağa atlayacağını garanti edemeyiz.

Bu nedenle Kırmızı Hapın mottosunun daha çok “sana o kızla beraber olmanı sağlayamayabiliriz ama sana kızlarla beraber olmanı sağlayabiliriz”. Zira size o spesifik kızla beraber olmanızı garantileyemeyiz. Ama size dediğimiz şeyleri yaparsanız, sizin tipinizi beğenen yeterince kızla beraber olabilirsiniz.

Özet ve Sonuç

Bu görece kısa yazıyı özetlemem gerekirse, sizin yapabileceğiniz ve cinsel pazarda değerinizi arttıracak nicel şeyler var. Bu iş dünyasında ürün ve servis kalitesini arttırmaya benzer. Aynı zamanda sizin yapabileceğiniz ve sizi cinsel pazarda ayrıştıracak nitel şeyler var.

Ben hergün işe takım elbise ile gidiyorum. Bazı kızlar takım elbise giyen erkeklere bayılırlar ama bazıları bunun erkek ayrıcalığının sembolü olduğunu düşünüp itici bulurlar. Tüm kızların her zaman 100% hoşuna giden biri olamazsınız, ama bir kızı yaklaşık olarak okuyup onun hangi gruba girdiğini anlayabilirsiniz. Ama eğer kızın tipine uymadığınızı anlar ve buna rağmen buluşmada onun tipiymişsiniz gibi davranırsanız, çevirmek için fazlaca emek harcayacağınız bir tabak yapabilirsiniz.

Kısacası cinsel pazar değerinizi 1o üzerinden 11 yapsanız bile tüm kızların sizi istemesini sağlayamazsınız. Kadınların da erkekler gibi tercihleri vardır ve bence çoğu erkeğin kafası bu konuda karışıyor.

“Kendimi 10 üzerinden 10 yaparsam istediğim kızı elde edebilirim.”

Hayır, maalesef. 10 üzerinden 7 ama doğru tipe sahipsen belli bir tipi çekici bulan kızlar sana karşı koyulmaz bir çekim duyabilirler. 10 üzerinden 10 iken kızın tipi değilsen kızın sana ilgisi olmayabilir.

Kaynak: Hipergami and the looks

Bedava Yemek (Hesabı Kim Öder?)

“Rollo kadınların utandırma taktikleri ile ilgili konuşuyor. Eğer erkek buluşmaları ödemezse, feminen ve pasiftir ve daha maskülen, kaba saba kızları kendine çeker diye bir şey duymaya başladım. Çünkü hesabı ödemeyen erkek, yürüme işinden feragat ediyormuş ve yemeği/içkileri/buluşmayı vs. ödemeyen erkek, feminen kadınlar için iticiymiş.

Bana göre bu, kadınların öteden beridir sahip oldukları bir avantajı, bedava şeyleri, kaybetme korkusu gibi.

Sen bu konuda ne diyorsun? İlk buluşmada kahve içilir, bunu öder misin? Yoksa kendi kahvesini kendisi mi öder? Eğer o ilk kahveyi sen satın alırsan ucuz biri gibi mi görünürsün? Eğer o ilk kahveyi sen satın alırsan, muhtaç mı görünütsün?

Yasa #40: Bedava Yemeği Aşağıla

Bedava sunulan şey tehlikelidir … ya hile ya da gizli bir zorunluluk içerir. Değerli olan için para vermeye değer. Kendiniz için ödeyerek minnetarlıktan, suçluluk duygusundan ve üçkağıttan uzak durursunuz. Sıklıkla, tüm hesabı ödemek de akıllıcadır – mükemmellik için yapılmayacak şey yoktur. Paranızı harcamaktan çekinmeyin. Bonkörlük, gücün göstergesi ve mıknatısıdır.

Şunu tekrar okuyun: değerli olan için para vermeye değer. Kültürün feminizasyonu, erkeğin hesabı ödemesi formalitesini bir yandan maskülen bir zorunluluk iken bir yandan da maskülen bir kontrol olmaya doğru  yamulttu. Bu bir Catch 22(*)  durumu: ödesen de hatalısın, ödemesen de hatalısın!

Daha önce de bahsettiğim gibi, bir erkek seks için o ya da bu şekilde HER ZAMAN para öder. Bu bir kahve veya içki almak olabilir, konser bileti olabilir, nişan yüzüğü ya da ev kredisi olabilir. Ama siz ve seks söz konusu olduğunda bunun her zaman bir bedeli olacak. Bu sizin o bulanık “kaliteli kadın“ınız ya da yarım saatliğine kiraladığınız fahişe de olsa değişmez. Seks için ödeyeceksiniz.

İkinci bakış açısı da “centilmenlik ölmedi” şeklinde. Hiçbir şey feminen önceliğe, erkek nüfusunu,  kadın yakınlığı için ödeme kapasitesini gösterme zorunluluğuna inandırmak kadar hizmet etmedi. Bu bakış açısının tarihsel olarak birçok çeşidi var ve geleneklere, zorunluluğa ve cinsiyete göre başlangıç noktası içkileri/buluşmayı vs ödemektir.

Bunların ışığında, eğer bu sizin bir ödevinizi tamamlamanız duygusuna hizmet ediyorsa, kadının içkisini/yemeğini ödemeye devam edin. Ama bunu kadın sizi ahlaki zorunluluğunuz olduğuna inandırdığı için yapmayın. Benim yaklaşımım bu “geleneği” gerçekte olduğu şey olarak kavramaktır. Siz bir ERKEKsiniz. Bir erkek, bedava yemeği horlar. Bir iş arkadaşı ödese de horlar, ve tabii ki zevk pınarı yapmayı planladığı kadın ödese de.

Değerli olan için para vermeye değer. Kendiniz için ödeyerek minnetarlıktan, suçluluk duygusundan ve üçkağıttan uzak durursunuz.

Mecburiyetten de uzak durun. Cinsiyetler arasında eşitlikçilik olamaz; biz birbirimizden farklıyız. İyi haber şu ki, tüm o feminizasyon koşullanmalarına rağmen, kadınlar hala cinsiyetler arasında fark olmasını istiyorlar. Gizlice de olsa kadınlar, bir Erkeğin yürümesini, olayı yürütmesini ve evet, hesabı ödemesini istiyorlar. Ama eğer bir kadını bu konuda sıkıştırırsanız, bu isteğini inkar edecek ve “ben kendi hesabımı öderim” diyecektir. Zira koşullanması ona hesabın yarısını ödemesini, erkeklere yürümekten korkmamasını, buluşmaları başlatmasını, vs. söylüyor. Sadie Hawkins’i gurulandıracak şeyler yapmasını söylüyor.

Bunlar maskülen beklentiler ama çalışan kadının “erdemleri” gibi, feminen maskülenizasyon kendisi hala bir kadın iken, değerini maskülen şartlara bağlamaya itiyor. Buradaki yanlış inanç, bir erkeğin kadına çekici gelen maskülen özellikleri çekici bulması gerektiği düşüncesi. Ve tahmin edilebileceği gibi, kadının içindeki dişi doğa, bununla çatışma halinde.

Yani evet, içkileri, yemeği, buluşmayı, vs. ödeyin. Ama ne için ödediğinizi bilerek. Değeri olan için ödemeye değer de, bu kadın için ödemeye değer mi? Siz Prenssiniz, ilginizin bir bedeli var. Kadın bunu takdir ediyor mu? Plan yapın, kararları verin, buluşmayı yönlendirin. Ama kadın tepkisizse ya da tepkisi soğuk ise – NEXT!  Hipergami her kadını değişik seviyelerde fırsatçı yapar, bunu kabul edin. Dünya böyle işliyor. Para avcısı kadınlar (golddigger) bu fırsatçılığı sözleri ve davranışları ile açık açık gösteren kadınlardır. Eğer gözlerinizi açarsanız, bir kadın para avcısı mı değil mi anlamanız hiç de zor değildir.

Hatun hakkında, hatunu deliler gibi düzdüğünüz gecenin sabahında, sade ve rahat bir akşam yemeğine göre çok daha fazla bilgiye sahip olacaksınız.

Beni ben olduğum için istemeni istiyorum

,… fakat, Rollo beni ben olduğum için istemesini istiyorum, param için değil.

Bu rahatsız edici bir gerçek, birçok adam da bunu duymaktan hoşlanmayacak ancak sizin ödeme gücünüz aynı zamanda kim olduğunuzun bir PARÇASI.

Başarılarınız, kariyeriniz, tutkularınız, ilham aldıklarınız, fiziğiniz sizi siz yapan birer PARÇA. Sizi diğerlerinden daha çekici yapan bazı parçalar var, bunların toplamı sizi siz yapan şeyler bütünüdür. Bir hafta önce SoSuave forumunda kariyer seçiminin kadınlara ve hayatınıza etkileri hakkında tartışılıyordu. O zaman fark ettim, ne kadar çok söylenen bir şey olmasa bile yapmayı seçtiğiniz meslek de sizin kim olduğunuzu oluşturan bir unsur. Sizin temel karakteriniz olmasa bile iyi ya da kötü işiniz zamanla sizi siz yapan, kişiliğinizin bir parçası haline gelir. Fiziksel olarak nasıl göründüğünüz gibi bu da bir parçanız. Kadınların erkeklerin fiziğine ve yaptığı meşgalelere bakmamasını düşünmek rahatlatıcı bir kurgu olsa da – bunların hepsi sizi siz yapan parçalar bütünüdür.

Eşitlikçilik kendi kendini imha eden bir şey. İki cinsiyetin de yanlış zamanlarda doldurmaya çalıştığı bir güç ve sorumluluk boşluğu yaratıyor. Mesela erkeklerden gerçekte sahip olmadıkları feminen özellikler beklemek ve bunları gösterememesinden yine de onu sorumlu tutmak. Başka bir deyişle, eğer bir kadın kocasının kendisi ve çocukları için güvenli ve kararlı bir liderlik sağlamaktan yoksun olduğunu hissederse, koca rolünü üstlenebilir ve kocası da pasif, itaatkar karı rolüne geçirilebilir. Eşitlikçi modele göre bu kabul edilebilir, sosyal olarak dayatılan ve çocuklarına öğrenilmiş davranış olarak geçirilebilen bir şeydir. Ve bu neslin (belki de bir önceki neslin de), modern erkek itaatkarlığını ana babalarından öğrendiklerini varsaymak hiç de gerçek dışı olmaz. Size fazlaca analiz kasıyor görünebilirim, ama bu çerçeveye uzun süreli ilişkinin hatta tabak çevirmenin ilk evrelerinde buluşmayı/içkiyi/yemeği vs. ödeme perspektifinden bakın. Bu eşitlikçi model erkek kimliğine öyle eklemlendi ki, artık bir erkek bir kadının yürümesinin ve buluşma teklif etmesinin normal bir şey olduğunu düşünebiliyor. Bir kadının hesabı ödemesini, kendisi için kapı açmasını,vs. normal bir şey olarak görebiliyor. Bunlar geleneksek Erkek davranışları ve AFCler bunların kadının daha güçlü ve çekici gösterdiğine inanıyor.

Dedeleriniz hesabı kendileri mi yoksa ileride neneleriniz mi ödeyecek diye düşünüp tartışmadı. Bu konu akıllarına bile gelmedi. Dedeleriniz hesabı ödedi, neneleriniz ise bunu takdir etti. Ama işte sorun da tam olarak bu – takdir etmek. Feminizasyon kartları erkekler aleyhine öyle bir kardı ki, artık erkekler kadınların amaçlarını sorguluyorlar. Kadınlar bonkörlüklerini takdir ediyorlar mı yoksa bunu hak olarak mı görüyorlar?

Çeviri : Free Lunch

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

(*) – Catch 22: Birbiri ile çelişen kurallar ve kısıtlar yüzünden kişinin içinden çıkmasının imkansız olduğu durum. Örneğin “iş bulmam için tecrübeye ihtiyacım var ama iş bulmadan nasıl tecrübe kazanacağım?”

Kadınların Aydınlanma Dönemi

Günümüzdeki cinsel pazarın genel bir panoramasını çıkarmaya çalıştığım dönemlerde, kadınların düşen CPD’lerini fark etmeye başladıkları ve duvara çarpma tarihine gitgide yaklaştıklarını anladıkları bir dönem olduğunu gördüm. Bu farkındalık, genellikle 20’li yaşların sonunda veya bazen de 30’lu yaşların başında gerçekleşir. Ancak daha önce de verdiğim grafikte gördüğünüz gibi bu dönem aslında kadınların cinsel değerleri tavan döneminde olan diğer kadınlarla artık hipergamik olarak rekabet edemeyeceklerini anlarken erkeklerin de kendi artan CPD’lerinin iyiden iyiye farkına vardıkları döneme denk gelir. Bu kesişim noktasına da karşılaştırmalı CPD noktası adını vermiştim. Bu dönemin kadınların sosyal bir gelenek olarak dile getirmeyi çok sevdikleri biyolojik saat kavramıyla da kesiştiğini gözden kaçırmamak gerekir.

Aydınlanma Dönemi

Bu dönemin kadın tanımlı erkek orta yaş krizine benzer bir dönem olduğunu söylemiştim. Bu dönem aslında kadınlar için bir belirsizlik dönemidir. Genellikle 28 ile 30 yaş arasında ortaya çıkar ve kadın hayatının son 10 yılını değerlendirmeye başlar. Dolayısıyla kadınların hamster diye bildiğimiz psikolojik bahane bulma mekanizması, kadının güzelliği ile doğru orantılı olarak bir alfa erkekten uzun dönemli ve tek eşli bir ilişki koparamamasının sebeplerini aramak için inanılmaz bir güç sarf eder ve çeşitli bahaneler bulmaya çalışır. Bu döneme rastlamadan önce evlenen kadınlar bile bir tür “kendinden şüphe etme” veya “kendine acıma” halindedir ve eş seçimiyle ilgili olarak hipergamik bir şüphe yaşar (“Elde edebileceğim en iyi adam gerçekten bu muydu?”)

İşte bu dönemde kadın, daha önce bir erkekte “çekici” bulduğu başlıca özelliklere dair kökten değişiklikler yapma yoluna giderek ve kendisi için yeni bir kişilik yaratarak davranışlarını değiştirmeye ve hayatlarında yeni bir sayfa açmaya çalışırlar. Daha önce kendisinde arzu yaratan fiziksel durum, erkeğin cinsel tecrübesi ve alfa dominantlığı gibi meziyetler artık kadının cinsel değer açısından zirvede olduğu dönemlerdeki erkeklerden pek gelmediği için bir erkekte aradığı özellikleri strese katlanma, sağlayıcılık kapasitesi, mizah anlayışı, zekâ, uyum ve samimiyet gibi daha iç dünyaya dönük özellikler ile değiştirmeye başlar.

Bu değişim, manevi eğilimleri yüksek olan kadınlar için (ki sorsanız kadınların çoğu zaten böyledir) ergenlik döneminde göz ardı ettiği çeşitli özelliklere birden dönüş yapmasıyla ortaya çıkar. Bazıları ise bir tür “zorunlu yalnızlık” dönemine girerek “parti yıllarındaki” hipergamik seks hayatını tamamıyla reddeder ve iyi bir sağlayıcı erkeğin (daha doğrusu henüz CPD yükselişini fark etmemiş bir erkeğin) bu “iffetli” halini görüp kendisine gelmesini umut eder, sanki son on yılda kendisi dahil onlarca kadın bu adamı hiç reddetmemiş gibi.

Bu kendi kendini onaylatmaya çalışan psikolojik yapının sloganı da “sonunda doğru yolu buldum” cümlesidir. Hâlbuki kadının yaptığı uzun dönemli bir sağlayıcı erkek ihtiyacını sanki bir erdemmiş gibi sunmaya çalışmaktır. Kabul etmeyen erkekleri de “adam olamıyorsunuz” diye utandırmaya çalışarak hem pastam dursun hem karnım doysun anlayışını benimser.

Dönüm Noktası

Hephzibah Anderson’un Uslandım: Sekssiz Geçen Yılımın Beklenmedik Öyküsü adlı kitabı tam da anlattığım konuyu örnekliyor. Kitapta bir kadının gittikçe düşen CPD’sini kabul ederken nasıl bir mantıklı sebep bulma sürecinden geçtiğini, uzun dönemli erkek sağlayıcılığına olan ihtiyacını ve hareketlerindeki dönüşüme kılıf bulmak için nasıl yeni bir psikolojik paradigma değişikliğine gitmeye çalıştığını açık seçik görebiliyoruz.

Bu röportaja üç kadının bir araya gelip kamera önünde hamsterlarını çalıştırdıkları bir başka klasik program deyip geçmek kolay. Ama kırmızı hap perspektifi ile baktığımız zaman kadınların “aydınlanma dönemi” ile ilgili birçok şaşırtıcı bilgiyi gün yüzüne çıkardığını düşünüyorum.

Röportaja Hephzibah’ın eski erkek arkadaşından duyduğu pişmanlığın yeni kazandığı bakış açısı için nasıl bir hızlandırıcı görevi gördüğü klişesiyle başlıyoruz. Bu adam yeni nişanlısı için yüzük alırken bizim alfa dulumuzun zihnine “bir kadın bu adamı evlenmeye layık gördü” düşüncesi doluyor. Ardından da tahmin edebileceğiniz üzere “30 yaşına geldim, artık hayatıma çeki düzen vermem lazım” sözü geliyor ki bu kafa yapısı birçok kadının aylık dergilerde yazarlıktan ekmek yemesini sağladı.

Daha önce de belirttiğim gibi, bu dönem tam olarak kadının doğurganlık seviyesinin ciddi manada düştüğü bir dönemdir. O yüzden acil doğum yapma içgüdüsü ve sözde biyolojik saat bu iç krizin derinleşmesine neden olur. Bunlar birleşince de kadının hamsterı inanılmaz ölçüde çaba göstererek davranışını haklı çıkarmaya çalışır.

Aslında bu düşünceler aklıma bir iki kez gelmişti ama hiçbir zaman seksi gönüllü olarak tamamıyla hayatımdan çıkaracağımı düşünmezdim. Bu aslında garip ama tatlı bir tesadüf. İhtiraslı bir ilişki ve kazara yaşadığım olaylar silsilesi, beni 21. yüzyılda Batılı feminist bir kadın olarak yaşamam gerektiği söylenen seks türünün – yani duygusal yakınlık olmadan fiziksel yakınlık – benim adıma pek de cazip olmadığını fark etmemi sağladı.

Geç olsun da güç olmasın diye düşünüyorsunuz değil mi? Maalesef işin aslı böyle değil. Her ne kadar bu farkındalık ahlaki açıdan baktığımızda asil bir duruşmuş gibi görünse de bu kadın aslında bizden ihtiyaçları sebebiyle  farkına varmak zorunda kaldığı durumu sanki içsel bir yolculuğun sonucuymuş gibi takdir etmemizi bekliyor. Yani aslında Hephzibah’ın gurur duyduğu “uslanma” hali tamamıyla kendi yaşam gereksinimlerinden kaynaklanan bir durum.

Tabii ki hayatın devamı için seksin gerekli olduğu birçok durum var; ancak aşna fişne etmeden de gayet sağlıklı ve mutlu bir şekilde varlığımızı sürdürebiliriz diye düşünüyorum. İnsanlar seks yapmadan da onlarca sene yaşayabilir. Hatta bazıları tüm hayatlarını seks yapmadan geçiriyor.

Bu arada bir dipnot: Kadın merkezli dünyamızda bir kadının bir sene boyunca seks yapmaması önde gelen bir yayınevi tarafından kitap olarak basılabilecek kalitede bir fedakârlık gibi görülürken, 40 senedir seks yapamayan bir erkeğin derdi ancak bir spor salonundaki pilates dersini basıp 7 kadını birden öldürdüğü zaman gündeme gelebiliyor. Her zaman söylediğim gibi, bir kadın size “Ya bu erkekler neden seksi bu kadar büyütüyor anlayamıyorum” dediği zamanda aslında size doğruyu söylüyor.

Mesela Birinci Elizabeth Bakire Kraliçe olarak bilinirdi, üstelik bu öylesine benzetme için verilmiş bir unvan da değil. Tarih bize bunu söylüyor.

Kraliçenin Robert Dudley’i de içeren uzun sevgili listesi böyle demiyor ama. Burada gördüğümüz şey şu: Hephzibah’ın bahane bulma mekanizması onu bu kararı mantıklı bir şekilde aldığına inandırmak istiyor. Nasıl olsa geçmişte binlerce insan seks olmadan müthiş bir hayat yaşadılar değil mi? Ama bunu söylerken de seksin olgun bir insanın hayatındaki gerekliliğini inkâr ediyor. Seks, bir ilişkinin dağılmasını önleyen yapıştırıcıdır. Seks sunmayan bir kadın, bir erkeğin annesi, kız kardeşi, kızı, halası, teyzesi, arkadaşı vs. olabilir; ama asla sevgilisi ya da eşi olamaz. Seksin öneminin olmadığını söylemenin ve daha fazla seks bulurum umuduyla kendinizi aktif olarak cinsel dürtülerden uzaklaştırmaya çalışmanın sonu her zaman hüsrandır.

Yukarıda duvar zamanına yaklaştığı için 20’li yaşlarındaki hipergamik dürtülerinin sonuçları nedeniyle erkekler konusunda yaptığı hatalarla barışmak isteyen ve (beta bir erkekten gelecek olsa bile) “gerçek bir samimiyet arayan” bir kadının abartılı öz değerlendirmesini okudunuz. Duvara çarpmadan hemen önce denklemden seksi çıkarmak için bilinçli bir çaba gösteren kadınlar, aslında bir erkeğin uzun dönemli ilişki partneri olabilmek uğruna hipergamisini süreçten atmaya çalışıyor. Böylelikle ilişkinin seks tarafını önemsizmiş gibi göstererek normalde gayet de uyum sağlayacağı erkekleri istemiyormuş gibi davranıyorlar. Çünkü geçmişteki başarısızlıklarının sebebinin kendileri, yüksek egoları ya da feminizmin yarattığı yanılsamalar değil de seks olduğuna inanmak istiyorlar. Bu kadınların sorunu seks değil. Zaten içindeki hipergami bunu önünde sonunda anlamasını sağlayacak. Esas sorun, bunu inanarak yapıyor olmaları ve kendi acil ihtiyaçları nedeniyle bu yeni “aydınlanma” dönemine girmiş olmaları.

Aslında Hephzibah, kırmızı hap bilgisine sahip ve çükten atlıkarıncaya bindiği için (bunu röportajında kendisi de üstü kapalı olarak kabul ediyor) kadınları suçlamak isteyen erkeklerin kolayca fark edecekleri birisi. Ama değinmek istediğim esas mesele bu değil. Bu kadının hikâyesinin bize gösterdiği şey, tam olarak doyurulmamış bir hipergamiyle barışmak için girdiği zihinsel değişim süreci.

Kırmızı hap ve oyun bilgisine sahip erkekler için bu aydınlanma dönemi kadınların olgunlaşma süreci içerisinde çok dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Aydınlanma döneminde “yeni bir başlangıç” arayan bir kadın bunu herhangi bir ilham ile değil çok daha ilkel bir içgüdüyle yapıyor. Bu motivasyon da erkeklerin önüne kadının geçmişteki “yaramazlıklarını” affederek bağlılık sözü vermeleri adına bir çok davranışsal ve sosyal geleneğin sürülmesi demek. Roosh’un da daha önce belirttiği gibi, bu döneme giren kadınlar (ya da bu döneme giren kadınların anneleri) genellikle erkeklerin uzun dönemli bir bağlılık sözü vermemesinden şikâyet ederler. Hephzibah’ın da acı şekilde fark ettiği üzere, CPD’lerinin zirvelerinde olan kadınlar erkeklerin evlilikten kaçmasını sorun etmezler. “Adam ol” lafı, aydınlanma dönemine girmiş kadınların milli marşıdır.

Çeviri: The Epiphany Phase

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Takdir edilmek

15 yıllık harika bir evliliğim var ama evliliğin bir erkek için, bir kadının asla anlayamayacağı ve takdir edemeyeceği fedakarlıklar içerdiğini de masallar ardına saklamayacağım. Ben evliliğe karşı değilim. Ben bilgisizce yapılmış, Polyana kafasıyla girilmiş, ruh ikizi gazlı, utandırma taktikleri ile yönlendirilen, “böyle olacağını görmeliydim” ve iflas sonucuna giden, çocukları hayat boyu yaralayacak olan evliliğe karşıyım.

Bir kadın seni elde gördüğünde seni seviyordur. Bunu duymak size garip gelebilir ama sürekli seninle oynaşmadığında ve evliliğin 10. yılında bu sevgi hergünkü konuşmanızın bir parçasıdır. “Tamam, seni seviyorum, bye” telefon konuşmalarını bitiren cümledir. Bu konu hakkında düşünmüyorsundur zira düşünmene gerek yoktur. Eğer “beni sevdiğini nasıl bileceğim?” diye soruyorsan zaten sorun vardır. Kadın hergünün alışılmışlığı ve rahatlığı bozulduğunda sevgiyi takdir edebilir. Ama bir kere sıradanlık yerli yerine oturduğunda sevgi nadiren açıkça belirtilir. Aslında bunu belirtmek sizden beklenir.

Bütün o sevgililer günü kartlarındaki ya da yıldönümü yazılarındaki çiçek dolu saçmalıklar başkaları tarafından yazılan şeyler. Arada sırada çiçek fena bir şey olmasa da, ayrıntılara boğulup büyük resmi kaçırmamak lazım. Evlilik, sıradan zamanlarda ve hergün ne yaptığınızla alakalı. Ara sıra yapılan yakınlık gösterileriyle, çiçeklerle vs. değil. Her Cumartesi sabahı beraberce 300 kez mısır gevreği yedikten sonra ne olduğunuzla alakalı. Ya da siz masada hangi faturayı önce ödemek gerektiğini konuşurken çocukların televizyon kumandası ile ilgili kavga etmesi ile. Ya da çimlerin ne kadar kötü biçilmiş olması ile. Evet, ona yürürken ya da onu tabaktan daha başka bir şey olarak görmeye başladığınızda zerre düşünmediğiniz şeylerle.

Evlilik budur. Her ne kadar sıklıkla sıkıcı olsa da illa sıkıcı olmak zorunda değildir. Ama sıradandır. Normal, olağan bir şeydir ve öyle olmaya da evrilir. Sizden önce kaç insanın aynı şeyleri yaparak yaşadığını, evlendiğini ve öldüğünü düşünün. Evliliği tecrübe etmemiş bir insanın kesinlikle anlayamayacağı ama evliliğin asıl test edildiği şey budur : sıradanlık. Mutlu, Oprahvari fikir “evliliği sürekli taze tutmalısınız” şeklinde. Ama tazeleyici bir akşamdan ve Wal-Mart iç çamaşırlarından sonra yapacağınız şey, sabah çocukları teyzelerinden alıp her zamanki sıradanlığı ile evliliğe devam etmektir. “Evlilik hayali” size satılırken kimsenin bahsetmediği şey budur. Bir tanesini bulduktan ve planlı program yaparak ya da onunla 3 ay maraton seksi yaptıktan sonra hatun hamile kalması ile yaptığınız evlilikten hemen sonra gelen “iyi tamam da bundan sonrası ne?” hissi.

Takdir

Bence birçok erkek, yaptıkları fedakarlıkların kadın tarafından eninde sonunda takdir edileceğini düşünerek kendilerini kandırıyorlar. Bunu hemen şimdi öğrenin : fedakarlıklarınız hiçbir zaman takdir edilmeyecek. Hiçbir kadın onun gerçekliğini tesis etmek yolunda yaptığınız fedakarlıkları anlayıp takdir edemez. En bilge, en sevecen kadın bile feminen odaklı gerçeklik içinde yaşar. Erkeğin onun onurlandırmak, ona saygı duymak ve onu sevmek için yaptığı fedakarlıklar sıradan şeylerdir. Sizden zaten beklenen şeyler bunlar. Kendi hırs ve potansiyelinizden fedakarlık yapıp ona daha iyi bir hayat mı sağladınız? Zaten yapmanız gereken şey buydu. Ağzınızın içine bakan ve tek hareketinizle sizinle olmayı bekleyen güzel sekretere hayır deyip karınızı aldatmadınız mı? Zaten yapmanız gereken şey buydu. Evliliği, aileyi vs. sürdürmek için aldığınız sorumluluklar? Beklenen şeyler. Sadece eksikliklerinde takdir edilen şeyler.

Feminen – odaklı gerçekliğin tamamı budur.Erkeğin tek varoluş amacı, feminen gerçekliği gerçekleştirmektir. Buna karşı çıkan hatta bunu analiz etmeye kalkan ise “erkek” / “adam” değildir. En ben merkezli, en başınabuyruk erkek bile feminen önceliğe göre tanımlanmıştır. O asidir zira feminenin tanımladığı gerçeklikte “adam” gibi davranmamıştır. İşin ironisi şudur ki feminene uyan (ya da daha fazlasını yapıp onun taraftarı olan) erkek değil, bu serseri erkek feminen tarafından takdir edilir.

Takdir, kadın – erkek ilişkilerinin diğer başka tarafları ile iç içe geçmiş bir kavramdır.

Örneğin, opsiyonları olan 40 yaşındaki bir erkeğin, daha genç kadınlara yürümek yerine “doğru olanı” yapıp kendi yaşındaki bir kadın ile ilişki kovaladığını düşünün. Yaşını almış bir kadına ikinci baharını yaşattığı için takdir edilecek mi? Yoksa zaten yapması gerekeni yaptığı mı düşünülecek? Ya da çocuklu bir bekar anne ile evlenen ve başka bir erkeğin çocukları için ebeveynlik yatırımı yapan erkek takdir edilecek mi? Kadın bunu adamın karakterini değerlendirirken düşünecek mi yoksa adam zaten kendisinden bekleneni ve yapması gerekeni mi yapıyor? Takdir, beyaz şövalyenin ikilemidir.

İlişkiler çaba işi değildir.

Alışılmışlık, horgörüyü, vasatlığı, banallığı vs … besler. Birçok evlilik bu nedenlerle bok çukurunda biter. Hem kadın, hem de erkek kendisini tamamen salar.

İlişki çaba gerektirir lafı bir sosyal gelenektir.Erkeklerin bunu sıklıkla söylüyorlar. Bu artık erkeklerin bile bilincine işlemiş bir gelenek. Uzun süreli ilişkideki birçok erkeğin kafasında, kendileri ilişki için sürekli çalışan ve çaba harcayan taraf ve kadınlar da kendilerine ve çabalarına “not” veriyorlar. Bu mitin bekar erkeklere yutturulabilmesi için, her birinin uzun süreli ilişkinin ancak böyle olabileceği konusunda beyninin yıkanması gereklidir. Bu mit ise, erkeklerin yaptıkları fedakarlıkların ve davranışların, kadınlar tarafından takdir edilebileceği gibi yanlış bir inanca dayanır.

Bir erkeği, bir kadının mükemmel erkek konusundaki ideallerine uydurmanın en iyi metodu nedir? Kadınlar “erkeği düzeltmeye”, “onun üzerinde çalışmaya”, “onu yontmaya” bayılırlar. “Aslında harika biri olabilir ama şöyle şöyle olursa” ya da “onu yontmaya çalışıyorum.” Ne zaman ki “onu yontmaya çalışıyorum”, “illişkimiz için çalışıyoruz” a evrilir, o zaman erkek kadının çerçevesi içine girmiş demektir.   İlişki çaba işidir mitinin çıktığı yer burasıdır. Kadınlar ne sıklıkta “ilişki için çabalarlar?” Ve eğer çabalayan kadınsa, ilişki terminolojisi hemen değişir (erkeğin takdiri için çalışan kadın değil, erkeği yontmaya çalışan kadın).  Burada çaba, erkeğin kendi kimliğini onun ideal ilişki kavramına göre değiştirdiğini, feminen merkezli gerçekliğe daha iyi uyduğunu belirtir.  Bunu yapmanın, erkeği daha eline kadın eli bile değmemiş iken, kadın ideallerine göre kendisini yontmaya güdülemekten daha iyi bir yolu var mı?

Çeviri : Appreciation

Bu yazı Patreon patronlarının katkıları sayesinde Türkçe’ye çevirilmiştir.

Öfkeli Kadın Düşmanları

“ Erkekler, kadınların toplumsal uzlaşısına katılmaya ikna edildiklerinde işin yarısını halletmişler, demektir. “

Bir AFC zihniyetinin en kesin belirtisi, bir erkeğin kadınlar ya da kadınlık hakkında ufak bir eleştirisinin bile erkek düşmanlığıyla eş değer tutulmasıdır. Bir erkeğin tüm yapması gereken, ağzını açması ve olabilecek en tarafsız şekilde kadın ya da kadınlık hakkında bir eleştiride bulunmasıdır. Böylelikle anında şüpheli duruma düşecektir. Sadece kadınların uyumsuz davranışlarına ilişkin eleştirel gözlemlerde bulunan biri bile ağzı yanmış, acıyı tatmış ya da çaresizliğin eşiğinde bulunmuş olmalıdır.

Bir erkeğin kendi kendini sansürlemesi için ne kadar da güçlü bir toplumsal uzlaşım! En başarılı toplumsal uzlaşımlar, kişinin isteyerek kendi çıkarlarını yüceltmesi, sorgulanmasının önüne geçmesi ve başkalarını da bu fikre katılmaya eğilimli hale getirmesidir.

“ Senin, geçmişte birkaç kaltak yüzünden canın yanmış ve bu yüzden kadın düşmanlığı yapıyorsun. “

Bunu birçok erkekten ve kadından duyuyorum. Papağan gibi tekrarlamak için kolay bir cevap ve oldukça kullanışlı. Herkes onu ( ve diğer birçok erkeğin oluşturduğu topluluğu) gözlemleriyle doğruladığı bir ideolojiyi savunduğu için utandırırken, kişiyi eleştirel düşüncelerle karşı karşıya kalma sorumluluğundan kurtarıyor. Bu tıpkı SKO ( sadece kendin ol) cevabı gibi. Herkes bu klişeyi kullanıyor ve kalıp, yanlış yönlendirip eleştirel bir analiz yapma konusunda kişiye engel oluyor.

Bu, kişiyi utandırmayla aynı damardan beslenen bir feminen toplumsal uzlaşım. Kadınlar hakkında bir erkeğin argümanları ne kadar geçerli olursa olsun, zehirlidir çünkü o bir erkektir. Birçok erkek sevişemediği için hüsrana uğramış haldedir ve bu da onların kendilerini önemsiz bir ifade ediş biçimidir. Erkekler, kadınların toplumsal uzlaşısına katılmaya ikna edildiklerinde işin yarısını halletmişler, demektir. Erkeklerdeki kadın düşmanlığının standart olarak ifade ettiği şey, üstü kapalı biçimde kadınların ” doğruculuğu” ve suçlanamazlığıdır. Diğer bir deyişle, suçlu olan sizsinizdir ve masumiyetinizi kanıtlamanız gerekir.

Koruma mekaniği, betanın üreme mekaniğine bağlı olarak evrilmiştir. Bu, Cap’n save a ho’nun darwinistik versiyonudur. Yani kadın hakkındaki en yumuşak eleştiri şudur: “ Kadının gönlünü nasıl kazandım gördün mü? Hangi kadın benim gibi bir mükemmel bir koruyucuyu istemez ki? Ben biriciğim! Ben ağzı yanmış diğer erkekler gibi değilim! “ Dolayısıyle senin cinsel, ebevenysel, duygusal anlamda en iyi partnerin benim. Tabi ki bunu bilinçli olarak söylemiyorlar. Bu tepki onların bilişsel, kavramsal olarak verdikleri bir tepki değil ama bilinçaltlarında faaliyet gösteren bir rutin. Bu psikolojik şema, üreme yöntemine uygulandığında ikinci yapı haline geliyor: Bunu gösterecek herhangi bir fırsat olduğunda ( anonim olanlar bile) adamlar dikkat çekmeye çalışıyorlar. ODG( olduğundan değerli görünme) bir beta girişimidir ve gerekli olmayan kötü bir dürtüdür. Feminen toplumsal uzlaşımın işine yarayacak şekilde kullanılır.

Kazananlar ve Kaybedenler

“ Oyun blogları, PUA’lar, MRA’ler, feminizmi iyi ya da kötü kabul edip onunla uzlaşıp yoluna devam etmek yerine sürekli sızlanan tipler. “

Sanırım insanların çoğunun, oyunun ne olduğuyla ilgili ya da feminizme, feminenleşmeye karşı maskülen bir cevaba evrilmesiyle ilgili bir sorunu var. Bazı bloglarda oyun kavramının sızlanmayla alakalı olduğunu düşünsem de özellikle MRA, son 50 yıldır kültürümüze yerleşen feminist ideolojiye karşı önlem almakla alakalı. Bununla birlikte, inşa edilen sosyal çerçeve, bunu ifade ettiğim için benim kuyruk acısı çektiğimden ya da sızlandığımdan şüpheleniyor. Gördünüz mü, nasıl da işe yarıyor! Benim düşüncem hala şu: Daha Kolay olmasını umma, daha iyi olmayı iste ama eleştirmeyi ve analiz etmeyi sızlanma olarak gören feminizasyonun gazabına uğradı.

Geri Dönüş Yok

Neo: Buradan geriye dönüş yok, değil mi?
Morpheus: Hayır ama dönebilseydin gerçekten bunu ister miydin?

Bu topluluğu tecrübe eden adamlardan duyduğum bir diğer dinamikse, bir dereceye kadar eski konforlu, cahil yaşamlarına geri dönme arzusu. Bu gerçekliğe katlanmak çok zor iş. Red Pill’i tükürüp kendilerini Matrix’e yeniden bağlamak istiyorlar.

Hiçkimse beni, gerçeği anlayan ama onu bilerek ve isteyerek reddeden insanlar kadar kızdıramaz ve iğrendiremez. Bu, beni iğrendirmek için kasıtlı yapılan bir şey değil. İstenen şeyi anlıyorum ama geriye dönüş yok. Bir diğer postu ya da blogu okumamışsanız ya da eski yöntemlerinize geri dönmüşseniz bile hala ilişkilendireceksiniz. Diğerlerinin, sizin çevrenizde, kadınlarda, diğer davranışlarda ve motivasyonlarında gerçekleştirdiği işaretlere bakın. Bilinçaltınızda da olsa bu gerçeği hatırlayacaksınız ya da en azından gerçek olanı elde edemediğiniz için rahatsızlık hissedeceksiniz. “ Eğer daha önceden yaptığın şeyi yaparsan, daha önceden elde ettiğin şeyi elde edersin. “ Artık geriye dönüş yok. Keşke daha kolay olsaydı deme, daha iyi olsaydım keşke, de.

Bir adam uzun süre Matrix’ten çekildiğinde, çevresinde olup bitenlerden ve kendisinden şüphe duymaya başlıyor. İşte çatışma( ya da tepki) burada başlıyor. Bunca zamandır gizemli olan cinsler arasındaki tüm bu karmaşık, gizli dinamikler onun gözünde açıklık kazanıyor. Bir AFC, hiçbir zaman bugüne dek inandığı o güzel şeylerin aslında insanın canını sıkabilecek birer yalandan ibaret olacağını hayal edemezdi. Geriye dönük bir iltifat işe yaramaz: Bu, bugüne kadar her kadının ona kadınları sevmesi için söylediği şeyin tam karşıtı ama bir kez bunu deneyimleyecek cesareti olduğunda ne yapması gerektiğini bulabilir.

Asıl can sıkıcı olan, çekici alfa ibnesinin kadınlarda cinsel ilgi uyandırması değil. Bunun da ötesinde, bir iç çatışmaya sebep olması. Yani kadınlar bu mu? Böylece erkek biraz daha tecrübe kazanır ve diğer teorileri test edip bazı ufak varyasyonlar keşfeder. Evet, eğer öngörülebilir değilse bu ilkelerin çoğu geçerlidir. Özellikle feminen hipergaminin acımasızlığını göz önünde bulundurduğunuzda hapı yutmak çok zor hale gelir. Bu, daha iyi bir yaşam için feminizasyonun çiçekli bahçelerinden beslenmiş, neredeyse nihilistik bir adam için oldukça yıkıcıdır. Yeni bir kadını nasıl idare edeceğini anlamak ve kendini ona göre ayarlamak çok zordur. Kendisine daha önce söylenen ve inanması için koşullandığı şeylerle( ruh ikizi miti, onu merkez alma, sadece kendin ol vs. ) bu paradigma arasında uzlaşma sağlayamaz.Ya bu yeni anlayışla yaşamayı öğrenecek, bundan yararlanacak, kendini yeni bir role sokacak ya da reddedip her şeyi kötüleyecektir.

“ Kadınlar, gerçekten de kadın düşmanları kadar kötü değiller. Bu, ağzı yanmış erkekler neredeyse bizi buna inandıracaklardı. Kadınları dışlayacak kadar ruhsuz ve sığlar. Kutsal bir gücün ya da kaderin, ruh ikizlerini karşılarına çıkarmasına izin vermek yerine her şeyi çok fazla analiz ediyorlar. Onlara gerçekten acıyorum. “

Bu tepkileri 14 ila 75 yaş arası erkeklerden duydum. Bu, bir şeylerin bilinmez olduğuna ve bir şeyi anlamanın, kişinin kontrolünün ve çabalarının da ötesinde olduğuna inanmaya yarayan konforlu bir cehalet. Daha da kötüsü, kişiyi köklü bir sosyal inşaya inanmasını ve bu gerçekleri onaylamasını sağlıyor. Onları Matrix’e yeniden yerleştirmeye hazırlıyor ve onlara( diğerlerinden farklı olarak) özel ve biricik olduklarını ve kadın mahremiyetiyle ödüllendirileceklerini söylüyor.

Kaynak: Bitter Misogynists

Çeviri: SVBG