‘Lüks İnançlar’ zengin Amerikalıların yeni statü sembolü

Yale Üniversitesinden eski bir sınıf arkadaşım geçenlerde bana “tek eşli ilişkinin modasının geçtiğini” ve toplum için iyi bir şey olmadığını söyledi. Ben de bunun üzerine kıza aile yapısını ve evlenmeyi planlayıp planlamadığını sordum.

Arkadaşım varlıklı bir aileden geldiğini ve ünlü bir teknoloji firmasında çalıştığını söyledi. Ve evet, kendisi tek eşli bir evlilik yapmayı planlıyordu ama evliliğin herkes için olmaması gerektiğini de hemen ekledi.

Kız geleneksel bir aile tarafından yetiştirilmişti. Kendisi de geleneksel bir aile kurmayı istiyordu. Ama bir yandan da geleneksel ailenin modasının geçtiğini ve toplumun bu aile tipini aştığını iddia ediyordu.

Bunu nasıl açıklayabiliriz?

Üst-sınıf Amerikalılar eskiden sosyal statülerini lüks ürünlerle gösterirlerdi. Bugün ise bunu lüks inançlarla yapıyorlar.

İnsanlar sosyal statülerini çok önemserler. Aslında, araştırmalar insanların kendi esenlikleri için, çevreleri tarafından takdir edilmeye, paradan daha fazla önem verdiklerini gösteriyor.

Statümüzü göstermek için yeni yollar bulma baskısı altındayız. Modaya uygun elbiselerin sürekli değişmesinin sebebi de bu. Ama günün modasına uygun elbise ve ürünler daha ulaşılır ve hesaplı hale geldikçe, lüks ürünlere atfedilen statü de azalmaya başladı.

Üst sınıflar bu duruma akıllıca bir çözüm buldular: lüks inançlar. Bu inançlar, zenginlere çok az maliyet ile statü sağlarlarken, daha alt sınıflar üzerinde de büyük hasara yol açıyorlar.

Lüks inançlara verebileceğimiz örneklerden biri, her aile yapısını eşit olduğu inancı. Bu doğru değil. Evli bir çiftin yürüttüğü ailelerin, çocuklar üzerinde en faydalı olan aile tipi olduğuna dair kanıtlar oldukça açık. Ama evli anne babalar tarafından yetiştirilen varlıklı, eğitimli insanlar, tek eşli ilişkinin modasının geçtiğine, evliliğin yanlış olduğuna ve tüm aile tiplerinin aynı olduğuna, diğerlerine göre çok daha fazla oranda inanmaya meyilliler.

Evlilik konusundaki bu gevşek duruş ise, çalışan sınıflara ve fakirlere sirayet ediyor. 1960’larda, Amerika’da üst sınıf ile alt sınıfta evlilik oranları aynı idi. Ama bu dönemde varlıklı Amerikalılar sosyal normları gevşettiler ve evliliğe / tek eşli ilişkiye kuşkuyla baktıklarını söylemeye başladılar.

Bu lüks inanç, ailenin erozyona uğramasına neden oldu. Bugün, varlıklı Amerikalıların sınıfında evlilik oranları 1960’larla hemen hemen aynı. Ama daha alt sınıftlarda insanlar çok daha az oranlarda evleniyorlar.  Dahası, evlilik dışı doğum oranları, 1960’lardakinin 10 katı. Varlıklı insanlar nadiren evlilik dışı çocuk yapıyorlar ama bu lüks inancı dile getirmeye diğerlerine göre çok daha fazla yatkınlar ve bunun da onlara bir maliyeti olmuyor.

Diğer bir lüks inanç ise dinin irrasyonel ve zararlı olduğu inancı. Üst sınıfa mensup insanların ateist veya dinsiz olma ihtimalleri daha fazla. Ama bu insanların, dinin birleştirici sosyal yapısına ihtiyaç duymadan başarılı olmalarını sağlayacak kaynakları var.

İbadethaneler fakir toplulukların sosyal dokusu için genellikle çok önemliler. Dinin önemini kötülemek, fakir insanlara zarar veriyor. Varlıklı Amerikalılar yaptıkları “kariyerde” anlam bulabiliyorlar ama çoğu Amerikalının “kariyer” gibi bir lüksü yok. Bu insanların ellerindeki, para kazandıkları işler. Kart basıp işe gidiyorlar ve kart basıp işten çıkıyorlar. Bakımını üstlenecekleri bir aile ya da topluluk olmadan, bu işlerde çalışmak, hayatı oldukça anlamsız hissettirebiliyor.

Bir de bireysel tercihlerin, şans gibi rastlantısal sosyal güçler kadar önemli olmadıklarını söyleyen lüks inanç var. Bu inanç, Yale ve Cambridge gibi üniversitelerdeki sınıfa arkadaşlarım arasında, üniversite hayatımdan önce içinde olduğum koruyucu ailelerde yetişen çocuklara ve ordudaki silah arkadaşlarıma göre çok daha yaygın. Bu inancın ana fikri, yaşamın seni nereye götüreceği üzerinde pek fazla kontrolün olmadığı. Bu fikir üst sınıfa fayda sağlarken, sıradan insanlara zarar veriyor.

Prestijli üniversitelerdeki öğrencilerin aralıksız çalışmalarına rağmen azmin önemini küçümsemeleri sık rastlanan bir şey. Bu öğrenciler, verdikleri çabadan ziyade şanslı olduklarına vurgu yapıyorlar. Bu mesaj oldukça yıkıcı. Eğer avantajsız durumdaki insanlar başarının ana faktörünün şans olduğuna inanırlarsa, çalışıp çabalama ihtimalleri azalır.

Beyaz (ırk) ayrıcalığı (white privilage) anlamakta en çok zorlandığım lüks inançtı zira ben fakir beyazlarla büyüdüm. Üst sınıfın üyeleri genellikle, ırksal eşitsizliğin, beyazların doğuştan gelen ayrıcalıklarından kaynaklandığını iddia ediyorlar. Ama buna rağmen ortalamada Asya kökenli Amerikalılar daha eğitimliler, daha fazla para kazanıyorlar ve beyazlardan daha uzun yaşıyorlar. Beyaz ırkın ayrıcalığı fikrini en şevkle savunanlar, varlıklı beyazlar ama aynı zamanda bu fikri desteklemenin bedelini ödeme ihtimalleri en az olan insanlar da onlar. Tam tersi ayrıcalıklarından bahsederek sosyal duruşlarını yükseltiyorlar.

Başka bir deyişle üst sınıf beyazlar, kendi yüksek statülerinden konuşarak statü kazanıyorlar. Ama beyaz ırk ayrıcalığı ile savaşmak üzere yapılan yasalar, ayrıcalıklı beyazlara zarar vermeyecekler. Bu yasalar, fakir beyazlara zarar verecekler.

Varlıklı beyazlar, kendi lüks inançlarına her zaman inanmıyor olabilirler. Belki de bazıları bu ideolojik kürkü giymekten hoşlanmıyorlar. Ama eğer çevreleri bu kürkü giymedikleri için kendilerini cezalandırırsa, bir daha bu kürkü giymeden dışarı asla çıkmayacaklardır.

Çünkü, eskinin üst sınıflarının taktıkları lüks takılar ve giydikleri tasarımcı elinden çıkma elbiseler gibi, lüks inançlar da onları alt sınıflardan ayırıyorlar. Bu inançlar da daha avantajsız insanlar üzerinde somut zarara neden oluyorlar ve üst sınıf ile alt sınıf arasındaki uçurumu daha da açıyorlar. Moda elbiseler gibi, moda inançlar da yakın zamanda modası geçmiş olacaklar. Gelecekte, üst sınıfın, en tepe statüye çıkmak için – şimdi kutsal saydıkları – daha fazla değeri kötülemelerini bekleyebilirsiniz.

Rob Henderson (@robkhenderson), Cambridge Üniversitesinde doktora adayı ve ABD Hava Kuvvetlerinde hizmet verdi.

Çeviri: ‘Luxury beliefs’ are the latest status symbol for rich Americans

Share this...
Share on FacebookShare on Google+Tweet about this on TwitterShare on LinkedIn

11
Leave a Reply

Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz.

avatar
7 Comment threads
4 Thread replies
2 Followers
 
Most reacted comment
Hottest comment thread
8 Comment authors
LykuYusuf 35HknMan Going To Own WayFeminikFcker Recent comment authors
  Subscribe  
Notify of
Benn
Guest
Benn

Okurken aklıma Scientology tarikatı geldi. Ünlülerin tarikatı diye yutturuluyor millete. Çok zengin ve ünlü kişiler üzerinden reklam yapıyor girenler böyle güçlenir anlayışı sergileniyor ama gerçekte sıradan üyeleri tuvaletleri temizliyor. Hatta belgeseli vardı bir adam yaptığı temizliği vs anlatıyor ve diyorki o an içimden şunu geçiriyordum “Eminim ki Tom Cruise tuvaletleri yıkamıyordur burada”:))

Miami Vice
Guest
Miami Vice

Son zamanlarda okuduğum, modern toplumdaki önemli sorunlardan birine parmak basan harika bir yazı. Çeviri için teşekkürler Mahmut Abi. Sitede böyle çok daha fazla yazı görmek dileğiyle. İlişkiler dışında da beyni beslemek lazım.

FeminikFcker
Guest
FeminikFcker

Biz erkeklere muhtaç değiliiiz!!1!1, kendi ayaklarımız üzerinde durabilir ve güçlü olabiliriiz!1!1 diyen beyni çürümüş, baba parasi yiyen aptal mor halkaların gazına gelipte 30’undan sonra sap gibi kalan klasik türk kezbanınıda örnek verebiliriz bu gruba. Mor halkacı istanbul sözleşmesi hastası manyakların gazına gelip, eli yüzü düzgün türk kızları bir sağa bir sola savruluyorlar sonra aynı bu yazıda bahsedildiği gibi.
Bu elitist, entel dantel ideolojileri ay sonunu zor getiren, işsiz, alt tabaka diye tabir edilen insanlara ve ailelerine empoze ederseniz yarardan çok zarar getirirsiniz.

Man Going To Own Way
Guest
Man Going To Own Way

Mahmut abi rollonun bir paylaşımında şöyle bir kesit ile karşılaştım “askere alımlarda ( sadece erkekleri savasta ölmek üzere askere almak ). Bu kesiti ” kadın öncelikli toplum ” adlı bir paragraftan aldım. Burada ne denmek istenmiş abi? Eskiden de erkekler savaşa gider kadınlar evinde kalmazlar miydi? İsrail gibi ülkelerde kadınlarda zorunlu askerlik var mesela. Bunun kadın öncelikli toplum ile ilgili nasıl bir bağlantısı var sence? Linki saldım abi. 3. paragraf 2.cumleyi oku abi

https://www.instagram.com/p/CUNpGgoJWF5/?utm_medium=copy_link

Hkn
Guest
Hkn

Amerika feministler tarafından yönetiliyor bu yüzden lüks inançları genellikle toplumsal değerleri yok sayma ve bunu da bir statü sembolü olarak gösterme üzerine kurulu.Taşıyıcı anneliğin son zamanlarda hızlıca yayılması da hatta bir kadının erkeksiz çocuk sahibi olacağı söylentileri de aynı aklın ürünleri.Tüketici toplum ve dijital dünya çılgınlığı artık alt sınıfın yaşam hakkının olmaması gerektiğini bile açıkça dillendiriyor.Dışarıya çıkın bizim gibi gelişmemiş ülkelerde fakir insanlara böcek muamelesi yapılıyor.Vahşi kapitalizm ve tüketim teknolojisi insani değerleri yok ediyor.Erkek adam olarak eşit yaşam,ekolojik yaşam,insani değerleri savunmalıyız ve psikolojik olarak da buna hazır olmalıyız.

Yusuf 35
Guest
Yusuf 35

Batılı ülkelere karşı gereksiz aşağılık kompleksi, yanlış batılılaşma yüzünden geleneksel değerlerin hakir görülmesi de bu duruma örnek sayılabilir.
Bu zihniyet yüzünden Batı’nın ne kadar pisliği varsa üstümüze çekiyoruz.

Lyku
Guest
Lyku

Eskiden kölelerin mümkün olduğunca aile kurmaları istenilmezmiş. Çünkü aile demek bir şeylere sahip olma, bir şeyleri önceliğe almak demektir. Bununla birlikte aile olup sayıca çok olan insanların fiziksel olarak da güç kazanması gibi bir durum da bulunuyordu tabiki. Bu nedenle mümkün olduğunca köle sınıfındaki insanların bir şekilde aile kavramından uzak tutulduklarını görürüz. Hatta bir şekilde aralarında gönül bağı olan kölelerin farklı farklı yerlere gönderildiğini, irtibatlarının kesilmeye çalışıldığını görürüz. Bu yazıdaki durum da bana onu anımsattı nedense. Bunun sosyolojik alt yapısı baya derin ve eskilere dayanıyor. Sanıldığı gibi yeni bir kavram değil aslında. Hatta buna çok çarpıcı bir örnek olarak da… Read more »