Soru Cevap : Alfa erkek ve beta erkek üzerine …

Okurumuz Tristan e-posta ile aşağıdaki soruları sormuş. Bunlara toptan cevap vermek uzun sürer ama birkaç yazı ile cevap vereceğiz. Önce şu ikisi :

Alfalık olayının gördüğüm kadarıyla herhangi bir sonu yok. Herkes alfa olursa, kim beta olacak? Ya da eldeki mevcut erkek kitlesinden bazıları her zaman çok daha iyi olacak. Herkes hapı tam olarak alıp, uygulasa bile, yine bazıları beta pozisyonuna düşmeyecek mi?

Manosphere’de sıkça kullanılan bu alfa ve beta kavramları ile ilgili bizim de sıkça yaptığımız bir kolaycılık var. Alfa ve beta kelimelerini  bazı erkekleri tanımlamak için kullanıyoruz ama aslında bu yanlış. Konuşma dilinde kolay geldiğinden böyle yapılıyor ama işin aslı Rollo Tomassi’nin Alfa yazısında belirttiği gibi şöyle :

Alfa bir zihniyettir, demografik bir grup değildir.

Alfa zihniyeti ya sizde doğal olarak vardır ya da geliştirmeniz gerekir. Alfa erkek dediğimiz elemanın alfa davranışları, alfa zihin yapısından gelir.

Herkes alfa olursa kim beta olacak?

Potansiyel olarak her erkek alfa zihniyetinde olabilir ya da alfa zihniyetini geliştirebilir. Bu sorunun iki cevabı var. Birincisi, erkeklerin çoğu betalığından çok memnun ve bunlar hiçbir zaman zaten alfa olmaya çalışmayacaklar. Ne yaparsan yap.

İkincisi, günümüzde alfa davranış gösterebilecek erkek sayısı, feminen toplum baskısı nedeniyle, olabileceğin çok altında. Daha da kötüsü omega sayısı hızla artıyor yani tamamen ayak paspası erkeklerin oranı. Erkeklerin dağılımı standart normal dağılımı takip ediyordu eskiden şimdi ise median / mean omega tarafına kayıyor.

Bizim gözlemlediğimiz, birçok erkeğin aşırı beta ve feminen zihniyete sahip olması, onların doğasından ziyade feminen beyin yıkamadan kaynaklanıyor. Zira kırmızı hap sayesinde bu tür beyin yıkamalarından kurtulan hemen her erkeğin öyle ya da böyle kadınlarla çok daha başarılı olduğunu, kadınlarının kendileri ile daha mutlu olduğunu ve genel olarak daha başarılı ve mutlu olduklarını gördük. Alfa mı oldular, beta mı oldular pek önemsemiyoruz. Tek bildiğimiz bugün yığınla erkeğin rol modeli eksikliğinden, erkek olan herşeyin ana akım medyada sıklıkla alaya alınmasından ve aşağılanmasından, çok fazla anne etkisi ile yetişmesinden, feminen disney masalları aşkı propogandasından, vs. vs. gerçekte olmaları gerektiğinden çok daha aşağıda oldukları.

Son olarak da bir erkek beta bile olsa, alfa siker beta öder kısmının farkında olmalı. Bir erkek beta olsa bile salya – sümük aşk-sevgi-aile-yuva propogandalarına kanmadan alfa siker kısmını yaşayıp şimdi o dönemden geriye kalan enkazın masraflarını ödeyecek bir beta arayan kadını reddetmesi lazım. Bu nedenle diyelim ki bir nedenle hiçbir zaman alfa siker kısmında alfa rolünü oynayamayacağını anlayan bir erkeğin bari beta öder olayım da en azından biraz seks yapayım demek yerine MGTOW olmasını daha doğru buluyorum.

Bahsettiğim ve size de yazdığım, “kuyruğu dik tutma” olayı nasıl olur? Spor ve testesteron artışı bunu çözer mi?

Spor (ağırlık kaldırma) ve testosteron ciddi anlamda yardım eder zira bugün birçok erkeğin ciddi anlamda testosteron eksikliği problemi var. Cidden kaygı verici bir trend de 90lardan beridir testosteron seviyesinin azalıyor olması. Bunun da bir sürü zararı var. Örneğin testosteron eksikliği depresyona yol açan birşey. Ayrıca motivasyon yoksunluğu ve güçsüzlük de diğer problemler.

Fakat senin “kuyruğu dik tutma” dediğin olay, herhangi bir kadının senin için sende daha önemli olmadığını bilinçaltında kavradığın an gerçekleşiyor. Erkeklere çocukluklarından beri orada bir yerde özel bir kadın olduğu, bu ideal kadını elde etmek ve elde tutmak için büyük çaba göstermeleri gerektiği, onu bulamazlarsa veya kaybederlerse mutsuz olacakları öğretiliyor. Çoğunlukla dolaylı olarak. Buna ek olarak da kadınların cennetten düşme yaratıklar olduğu propogandası var. Ama bak bu propogandalar çok akıllıca. Çoğu erkek birçok kadının bu “masum melek” kavramına uymadığını biliyor ama ne zaman bir kadına abayı yaksalar o kadın hemen “istisna” oluyor. O kadını istisna yapan işte bu cennetten düşme melek propogandası. Bu beyin yıkamanın üzerinde başarılı olduğu erkek ise kadını hemen kendinden yukarı bir noktaya koyuyor. Hele de bu kadın güzelse.

Bak dikkat et kırmızı hap karşıtları kırmızı hapı kadın düşmanı sayar ama bizim yaptığımız erkeklere kadınların kendileri gibi etten ve kemikten yaratıklar olduğunu, herhangi bir kadın sırf güzel diye hiçbir şekilde bir erkekten daha üstün olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Biz bir erkeğin herhangi bir kadını, aşk denilen saçma sapan propogandanın oyuncağı haline gelip, çok özel mertebeye atmamasını söylüyoruz. Yani genç, güzel ve çekici kadınlara ayrıcalık veren bu propogandanın erkekler aleyhine kafalarına yerleştirilmiş bir beyin yıkama olduğunu söylüyoruz. Biraz okuduğuna dikkat edersen anlarsın ki bu mesaj kadın düşmanı değil, bir grup kadının erkeklerin beyninin yıkanması ile ayrıcalık kazanması kadın düşmanı değil.

Neyse sana cevap olarak diyeceğim ki, hiçbir kadının özel olmadığını, hayatına giren bir kadının (onları ne kadar sevsen de) aslında hayatına girebilecek kadınlardan sadece biri olduğunu bilirsen zaten kendiliğinden kuyruğunu dik tutarsın.

 

Alfa Kuralları – Yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak

The Red Pill öğretisi ve bunun temellendirdiği “oyun” kavramı ile ilgili en yaygın eleştirilerden biri, oyunun sahte ve sığ olduğu, oyunu uygulayanların ise yapıyormuş gibi yapmalarının hiçbir zaman yapmak gibi olamayacağıdır. Bu konuya Sadece kendin ol (ya da başkası olma kendin ol) yazımızda değinmiş, erkeği oyundan alıkoymaya çalışan bu propogandanın, kadınların çıkarına işleyen sosyal bir gelenek olduğundan ve asıl amacının hipergamiyi eniyilemek olduğunu belirtmiştik.

Bu işin bir başka boyutu da, yapıyormuş gibi yapmanın, içten gelerek yapmanın temeli olabileceği. Alfa Erkek – National Geographics Çalışması adlı belgeselin aşağıda Türkçe altyazı ile koyduğumuz bölümü bunun aslında bilimsel temelleri olduğunu gösteriyor.

Alfa erkeklerin agresif, kendine güvenen ve egemen davranışlarının içten gelen özgüven ve güç duygusundan kaynaklandığı gibi, bu davranışları uygulamanın içte özgüven ve güç duygusu da yaratabileceği.

Bizim duygu diye hissettiğimiz şeylerin hormon salgılanması ile alakalı olduğu artık bilinen birşey. Yeni yeni keşfedilen şey ise hareketlerle hormon salgısının değişebileceği ve bunun da duygu yaratabileceği. Belgeselin aşağıdaki Fake It To Make It (Yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak) bölümünde, alfa maymun hareketleri yapmanın (örneğin kollar havada açık V duruşu) testosteron seviyesini 20% arttırdığı ve tam tersi itaatkar ve boyun eğer hareketlerin ise 10% azalttığı verisinden yola çıkarak bir deney yapılıyor.

Testosteron, erkeklik hormonu ve yüksek seviyeleri erkeklerin egemenlik ve hırs dürtüsü ile alakalı. İşin ilginci, bu tür özgüven hareketleri sadece testosteronu arttırmak ile kalmıyor, kortizol seviyesini de (stres hormonu) azaltıyor. Bu da alfa erkekliğin sadece agresif bir hırsla değil, stres karşısından serinkanlı bir şekilde davranmayla da ilişkisini açıklıyor.

İnternet Porno Bağımlılığı

Bir erkek fareyi alıp kendisine açık bir dişi fare ile aynı kafese koyarsanız ne olur? Önce çılgın ve ardı ardına yapılan bir seks dönemi ve sonrasında ise yavaş yavaş erkek farenin dişi fareden sıkılması. Bir süre sonra erkek fare dişi istese de onunla çiftleşmez iken dişi fareyi yenisiyle değiştirince erkek farenin aynı çılgın seks dönemine girmesi. Dişi değiştirmeyi erkek fare zevkten nalları dikene kadar devam ettirebilirsiniz.

Buna bilim dünyasında Coolidge Etkisi deniyor – yeni dişilere verilen otomatik tepki. İlginçtir ki erkekler örneğin yeni bir porno yıldızına masturbasyon yaptıklarında hem daha hızlı boşalıyorlar hem de spermleri daha hareketli oluyor. İşte bu yeni dişilere verilen otomatik tepki, sizin internet pornosu bağımlılığınızın itici motoru.

Denek farelerinde olduğu gibi sizin beyninizde de ekrandaki iki boyutlu hatunu dölleme dürtüsü şeklinde çalışan ilkel bir devre var (Coolidge Etkisi kadınlarda da var. Çalışmalar gösteriyor ki imkan verildiğinde avcı – toplayıcı kadınları da en az erkekler kadar önüne gelenle yatmaya meyilli).

Beyindeki ilkel devreler duygularınızı, isteklerinizi, dürtülerinizi ve bilinç-altı kararlarınızı yönetiyor. Bunlar işlerini o kadar iyi yapan devreler ki evrim insan insan olduğundan beridir bu mekanizmalara pek dokunmamış.

Daha fazla dopamin lütfen

Sizin için, fareler ve diğer memeliler gibi, seks arzunuzu harekete geçiren şey dopamin adlı bir nörokimyasal. dopamin beynin ödül devresi (reward circuit) ismi verilen bir kısmını ateşleyen bir kimyasal. Bu devre sizin arzu ve zevk hissettiğiniz ve aynı zamanda bir şeye bağımlı olduğunuz bölge.

Dopamin‘in evrimsel görevi sizi genleriniz için iyi olan şeyi yapmaya itmek. Ne kadar çok dopamin salgılarsanız isteğiniz de o kadar şiddetli oluyor. Hiç dopamin yoksa, karşınızdaki şeyi / kişiyi tamamen es geçiyorsunuz. Çikolata, kremalı kek ve dondurma ile dopamin seviyesi tavan yaparen kereviz dopamin salgılatmayacaktır bile. Cinsel uyarı ise ödül devrenizde en çok dopamin salgılanması sağlayan doğal uyaran.

Dopamin’in göbek adı “bağımlılık molekülü” zira bağımlılık konusunda merkezi bir rolü var. Dopamin “zevk molekülü” olarak da bilinse de bu isim teknik olarak pek uygun değil aslında. Dopamin aslında tamamen ödül arama, tahmin ve isteme ile alakalı bir kimyasal. Dopamin uzun dönemli hedefler için potansiyel ödülü arama istek ve motivasyonu sağlıyor sadece. Bu konu tartışmalı olsa da, ödül ve zevk ise opioid denilen kimyasallar sayesinde.

Yenilik, yenilik ve daha fazla yenilik

Dopamin yenilik ile artan bir kimyasal. Yeni bir araba, yeni bir film, en son çıkan cep telefonu modeli … hep dopamin arttırıcı şeyler. Ama her yeni şeyin heyecanı daha sonra dopamin’in azalması ile beraber insanın yeni şeye ilgisinin de azalmasıyla noktalanıyor.

Coolidge Etkisi şu şekilde çalışıyor : Erkek farenin ödül devresi her seferinde eldeki dişi fare için daha az dopamin salgılarken, yeni dişi fare için dopamin salgısı tavan yapıyor. Tanıdık geldi mi?

İnsan ve farelerin cinsel uyarana tepkilerinin insan ve farelerde çok farklı olmaması şaşırtıcı değil. Mesela Avustralyalı bilim adamları deneklere aynı porno filmini defalarca izlettiklerinde, deneklerin penislerini kalkmasından ve kendi belirttikleri uyarılma duygusunda azalma gözlendi. 18. gösterimden sonra, denekler tam havlu atacak iken, yeni filmin gösterimi ile cinsel uyarım tavan yapıyor.

Grafikte görüldüğü gibi erkek deneklerin aynı erotik filmi tekrar terkrar izlemeleri sonucunda cinsel uyarılmaları düşerken, yeni filmin gelmesi ile uyarım en tepeye çıkıyor.

İnternet pornosu insanın beynindeki ödül devresini sürekli ayartıyor zira sürekli yenilik bir tıklama uzaklıkta. Birkaç tarayıcı penceresi aynı anda açıkken saatlerce tıklaya tıklaya porno klipleri tükettiğinizde, her on dakikada tarih öncesi avcı toplayıcı atalarınızın bütün hayatı boyu görebileceğinden daha fazla ateşli piliç görüyorsunuz. İnternet pornosu bilimadamlarının süpernormal uyarı diye tanımladıkları bir kategoride. Bunlar normal uyaranların çok abartılı ve yapay olanları ve genelde ödül devresi tarafından yanlışlıkla büyük bir ödül potansiyeli olan şeyler olarak algılanıyorlar.

Günümüz hızlı interneti ve video streaming teknolojisi sayesinde internet pornosu sonsuz sayıda “yeni” uyarana ulaşım sağlıyor ve ilkel ödül devresini sürekli uyarıyor. Erotik yazılar ve resimler uzun süredir insanlığın bildiği birşey. Bunun yarattığı dopamin pompalaması da. Fakat sadece 20 yıl öncesine kadar en sık karşılaştığınız erotik yenilik ayda bir yayınlanan Playboy dergisi ve eve alınan erotik video kasetleri idi. Ama bunların hiçbiri günümüzün birden fazla pencereli sonsuz porno büfesiyle yarışamaz. İnternet pornosunun en büyük farkı kullanıcısına ölene kadar sürekli yeni yeni ve daha ağır erotik sahneler izleyerek dopamin salgılanmasını hep tepe noktada tutma imkanı sağlaması.

Porno Bağımlılığı

İnternet pornosu bağımlılığının varlığını kabul edenler bunu genelde uyuşturucu bağımlılığı ve video oyunu bağımlılığı ile karşılaştırıyorlar. Bağımlılıklar her ne kadar benzer beyin mekanizmalarını kullansa da burda büyük bir fark var : insanların seks için ayrı beyin devreleri var ve bunlar ergenlik döneminde çok hassaslar.

Başka bir deyişle insan beyninde alkol, uyuşturucu ve video oyunu için doğal devreler yok. Bunlar her ne kadar dopamin seviyesini tavan yaptıran alışkanlıklar olsalar da (bağımlılığı sağlayan beyin değişimlerinin ön koşulu) hiçbirinin cinsel uyarı merkezlerini şekillendirme gücü yok. Öte yandan internet pornosunun beynin karmaşık cinsellik ve üreme devrelerini şekillendirme kuvveti var.

İnternet pornosunu özel bir bağımlılık sebebi yapan başka şeyler de var :

  1. Çalışmalar gösteriyor ki video pornosu, statik pornoya göre daha uyarıcı.
  2. Cinsel uyarımı ve düşen dopamin miktarını arttırmak için kişi tek mastürbasyon seansında video türünden türüne atlayabiliyor (2006 yılından önce hızlı internet ve streaming video olmadığı için bu çok yeni bir olay).
  3. Çıplak resimlerden farklı olarak video kişinin hayal gücünün yerini alıyor ve özellikle ergenlerin cinsel zevklerini ve eğilimlerini şekillendirme gücüne sahip.
  4. Alkol ve uyuşturucunun aksine internet pornosu tüketiminin hiçbir limiti yok.
  5. Alkol ve uyuşturucuda tepe noktalara çıkmak için sadece daha fazla tüketim varken pornoda hem daha fazla hem de sürekli yeni video tüketimi mümkün. Normal bir kullanıcının gitgide daha uç noktalarda porno tiplerine çıkması çok sık karşılaşılan birşey. Kişi aynı zamanda compilation videolar veya sanal gerçeklik ile daha da yüksek uyarımlara çıkabiliyor.
  6. Alkol ve uyuşturucunun aksine porno kişinin odasından sürekli yenileyebildiği birşey. Bu nedenle özellikle çok genç yaşta başlanabiliyor (10 yaş gibi). Ergen beyni özellikle dopamin ve nöroplastisite konusunda en doruk noktada olduğu için bağımlılık riski ve cinsel yönelimin değişmesi gibi sorunlara daha açık.

Problemler

İnternet pornosu bağımlılığı birçok probleme sebep olsa da birini bu bağımlılık konusunda birşey yapmaya iten şey genelde ereksiyon problemi. Fazla pornonun yarattığı ereksiyon problemi genelde kişinin beyninin uyarımdan etkilenmemesi sebebiyle gerçekleştiğinden viagra gibi ilaçların da yarar sağlamadığı bir problem.

Diğer bir önemli problemler de şunlar :

  1. Sosyal kaygı
  2. Kadınlarla gerçek ilişkinin uyarıcı olmaması hatta gerçek kadınların artık uyarıcı olamaması (bir kadınla sevişirken sertleşmeyi canlı tutmak için ekranda porno izlediklerini hayal ettiklerinden bahseden birçok erkek var)
  3. Gerçekten yapılan sekste normal olmayan anormal cinsel yönelimler ve beklentiler
  4. Çok düşük testosteron seviyeleri ve erkeğin hayatta birçok alanda itici gücü kaybetmesi vs.

Çözüm

Sorunun bilinen tek çözümü internet pornosunu bırakmak. Bu bağımlılık nedeniyle ereksiyon sorunu yaşayan erkekler pornoyu bıraktıktan sonra bu problemden de kurtuluyorlar. Fakat ilginçtir, ergenlik döneminde video streaming olmayan erkekler haftalar içinde normale dönerken daha gençlerin normale dönmesi aylar hatta artan oranda yıllar sürebiliyor.

İnternette bu bağımlılıktan kurtulmak isteyenlerin toplandığı çeşitli topluluklar bulunuyor. Bunlardan en bilineni NoFap (İngilizce argoda fap masturbasyon demek). NoFap 2011 yılında Alexander Rhodes tarafından 2003 tarihli Çin menşeili bir araştırmanın sonuçları keşfedildikten sonra kuruldu. Bu ünlü araştırmaya göre erkekler mastürbasyonu sadece 7 gün bile bıraksalar testosteron seviyeleri neredeyse 50% artıyor.

İnternet pornosu bağımlılığı ile ilgili şu İngilizce site de önemli bir kaynak : YourBrainOnPorn.

Bakınız bizim oldukça popüler Feromonal Beta ve Mastürbasyonun Zararları.

Ayrıca Pornoyu bırakmanın çok kolay yolu kitabına da bakabilirsiniz.

Feromonal Beta ya da Mastürbasyonun Zararları

1998 yapımı Ah Mary Vah Mary (There’s Something About Mary) filmini izlediyseniz, artık klasikleşmiş olan “saç jölesi” sahnesini hatırlarsınız. Esas oğlan Ted, esas kız Mary ile buluşacaktır ama çok heyecanlıdır. Ted’in arkadaşı Dom, Ted’e şöyle tavsiye eder :

Dom : “Önemli bir randevudan önce tavuğu boğuyorsun değil mi? Lütfen bana önemli bir randevudan önce çavuşu tokatladığını söyle … (Ted anlamayınca), Aman Tanrım, bana bir kızla buluşmadan otuzbir çekmediğini söyleme! Sen deli misin? Dolu bir silahla buluşmaya gidersen tabii ki aşırı heyecanlanırsın. Ah benim arkadaşım, otur, otur şöyle … Bir kızla seks yaptıktan sonra, yatakta yatarken, hiç heyecan kalıyor mu? Kalmıyor, neden?”

Ted : “Çünkü yorulmuş oluyorum …”

Dom : “Yanlış! Bebek yapma olayı beyninden çıkıp gittiği için. Bak o düşünceler ordayken kafanı sikecek. Bir erkeğin hayatındaki en samimi anlar, yükünü boşalttıktan sonraki dakikalardır. Çünkü yükünü boşalttıktan sonra artık kafan seks yapmakta olmuyor … Bir kız gibi düşünmeye başlıyorsun ve kızlar bunu çok severler”

Filmi görmemiş olsanız bile, burada Dom’un bahsettiği beta oyununu görebiliyorsunuz değil mi? Dom maalesef feci şekilde yanılıyor. Kadınlar, kendileri gibi düşünen efemineleri değil, dolu silahları severler.

“Oyunu” cinsellikten arındırmak, beta erkeklerin yaptığı en temel hatalardan biri. Bir erkeğin cinsel isteğinin onun cinsel birleşme şansını azaltacağı varsayımı, maalesef oldukça yaygın bir saçmalık. Fakat bu saçmalık, beta erkekler tarafından çokça satın alınıyor. Sonra da bu erkekler, “arkadaş kalalım” çıkmaz sokağına vardıklarında, nerde hata yaptıklarını merak edip duruyorlar 🙂

Dr. Martie Hasselton tarafından yapılan bir dizi endorfin (mutluluk hormonu) ve hormon profili temalı deneyler, bu yukardaki hurafeyi çöpe atacak nitelikte. Dr. Hasselton, sağlıklı ve yetişkin bireylerin kanındaki endorfin ve diğer hormon oranlarını, flörtün değişik aşamalarında (flört, seks öncesi, seks sonrası, vs.) ölçüyor.

Erkeklerin potansiyel seks partnerlerini değerlendirirken, hormonların beyinlerinde oynadığı oyunlar oldukça çapıcı. Sağlıklı testosteron (erkeklik hormonu) seviyesi, erkeğin kadını resmen seks objesi olarak görmesine neden oluyor ve erkek beyninde düşünsel problem çözme merkezlerini simule ediyor! Testosteron, orgazm sonrası salgılanan oksitosin adlı bir hormon tarafından bastırılıyor. Testosteron cinsel güdü ve ısrarcılık / saldırganlık ile ilgili iken, oksitosin hormonu terbiye, güven ve rahatlık getiren br kimyasal. Oksitosin’in seks ve doğum sonrası kadında erkeğe nazaran duygusal bağlanma konusunda daha önemli rol oynayan bir hormon. Erkeklerde oksitosin daha çok seks sonrası testosteron ve dopamin seviyelerini düşürme işi gören bir hormon.

Seks sonrası vücut, seks öncesi ve sırasında doruğa çıkan endofrin ve dopamin hormonlarını dengelemek için kana yüklü miktarda oksitosin salıyor. Bu hormon erkeği hem cinsel olarak sakinleştiriyor hem de erkekte rahatlama ve güven hissi yaratıyor. Seksten sonra bir süre pestil gibi yatmanızın sebebi bu hormon. Evrimsel olarak da oksitosin hormonu, erkeğin hala kalkık olan penisini, yeni içeri boşalttığı spermlerle beraber dışarı çekmek yerine içerde kalmaya iterek, hamilelik şansını arttırıyor. Hormon ek olarak da, erkek ile dişi arasında bağ kurmak gibi de bir işleve sahip.

Yüksek testosteron seviyesi, erkeğin çekiciliğini arttırdığına dair birçok çalışma var. Örneğin, Abertay Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmaya göre, düşük stres ve yüksek testosteron, erkeği kadınlar gözünde daha çekici kılıyor. Kadınlar erkeğin testosteron seviyelerini sadece bu hormonların dış görünüşe etkisi ile değil (örneğin testosteron seviyesinin getirdiği erkeksi hatlar, kaslı vücut ve derin – kalın ses) feromonlar sayesinde algılayabiliyorlar.

Feromon, aynı türün üyeleri arasındaki sosyal ilişkileri düzenleyen kimyasal maddelere verilen bir isim ve Eski Yunanca “hormon taşıyan” anlamına geliyor. İnsan feromonları daha çok cinsel davranışları kontrol ediyorlar ve herhangi bir kokuya sahip olmamalarına rağmen burnun içinde bulunan ve “vomeronazal organ” olarak bilinen bir reseptör sayesinde algılanabiliyorlar. Feromonların, iki insanın “kimyasal” uyumununda nasıl önemli olduğunu Terli T-Shirt Deneyi yazımızda görebilirsiniz.

Biyo-mekanik pespektiften baktığınızda, düzenli masturbasyon yapan bir erkek, pratik olarak çevresine “ben bir feromonal beta erkeğim” mesajı yayar. Ve kadınlar bu feromon yayınını yakalayıp, kaydedecek bilinç altı mekanizmalarına sahiptir, hiç kuşkunuz olmasın. Daha yüksek testosteron seviyesine sahip olan ve bu seviyeyi koruyan erkekler, “çekicilik”lerini sadece davranışsal olarak değil, “koku” olarak da kadının bilinç altına işleyecektir.

Eğer testosteron seviyeniz kronik olarak düşük ise ve/veya sürekli oksitosinin rahatlatıcı etkisine maruz kalıyorsanız (sürekli mastürbasyon yapıyorsanız), kendinizi cinsel olarak oldukça avantajsız bir konuma koyuyorsunuz. Evrimsel açıdan bakarsanız, tarih öncesi avcı-toplayıcı toplumlardaki beta erkekler (genetik ve karakter olarak altta olan erkekler), seks yapmak için alfa erkekler kadar kadın bulamayacaklarından muhtemelen çok fazla mastürbasyon yapıyorlardı. Bu durumda, kadınların mastürbasyon sebebiyle salınan hormonları algılayarak bu beta erkeklerden uzak durmayı (elektrik alamamayı) sağlayan mekanizmalar geliştirmiş olmaları çok şaşırtıcı değil.

Kısacası mastürbasyonun en önemli zararı, erkeği hormonal olarak “ben betayım” diye fişlemesi. Ne kadar düzenli ve çok sayıda mastürbasyon yapıyorsanız, o kadar “daha az çekici” olursunuz ve gerçek cinsel deneyime ulaşmanız da o kadar zorlaşır.

Freud’un dediği gibi “her enerji cinsel” ise ve cinsel enerjiyi testosteron sayesinde erkekler çok daha yoğun üretiyorlarsa, erkeklerin bu enerjiyi kadınlara yöneltmedikleri zaman imparatorluklar kurmaya, yollar yapmaya, kurdukları gibi yıkmaya da yönlendirmeleri şaşırtıcı değil. Mastürbasyon bu enerjiyi bastıran birşey.

Ve Ted’in arkadaşı Dom’a inanıp da buluşmadan önce mastürbasyon yaparsanız, kendi bindiğiniz dalı kesersiniz 🙂 Kadınlar, cinsel isteklerini geri plana atarak daha duyarlı ve güvenli (korkak) oyun oynayan erkekleri genelde itici bulur. Bir kadının bir erkekle yatması için kendini rahat hissetmesi gerektiği miti ile kendi cinsel isteklerini geri plana atan bir beta, “önce arkadaş olalım” adlı, hemen her zaman kaybetmeye mahkum bir strateji izler. Fakat rahatlık ve güven, orgazm sonrası duygular, öncesi değil. Stres, uyarılma ve cinsel ihtiyaç ise orgazm öncesi.

Ayrıca bakınız : Pornoyu Bırakmanın Çok Kolay Yolu

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.