Red Man Group Episode 21 Notları – Kendine güven, özgüven nasıl kazanılır?

The Red Man Group Episode #21 – $$$ vs. Looks vs. Game grubun en bomba bölümlerden biri idi. Bu önemli kısımda çokça sorulan kendine güven, özgüven nasıl kazanılır sorusu cevaplanıyor.

Rollo : Özgüven nasıl kazanılır, kendine güvenimi arttırmak için tavsiye verir misiniz gibi soruları alıyorum. Eskiden beridir özgüvenin gerçek ve elle tutulur opsiyonlardan türediğini düşünüyorum. Kendine güven düşünce gücü ve doğru düşünce şekli ile içinizde türetebileceğiniz sihirli bir duygu değildir. Bu deli saçması bir düşünce. Özgüven opsiyonlardan ve bu opsiyonlar üzerinde kurduğunuz başarılardan gelir.

“Artık kırmızı hap farkındalığına sahibim ama şimdi ne yapacağım?” Her zaman tavsiye ettiğim şey bir tür yarışma ortamına girin. Neyde iyi iseniz. Satranç ya da güreş olması umrumda değil. Atletik ve fiziksel birşey olmasını tercih ederim ama bir şeyde iyi olun. Robert Greene’nin Ustalık adlı kitabında dediği gibi bir şeyde çok iyi olun. Bir şeyde, o şeyde kazanan biri olacak kadar iyi olun. Elinizde “herşey boka sarsa bile en azından bunda iyiyim” diyebileceğiniz birşey olsun.

Günümüzde rekabetçi olmayan bir ideolojiye düşmek çok kolay. Günümüzde daha çok “işten eve gidince kendimi rahatlatmak için ne yapmalıyım” diye düşünüyoruz. “Kendimi geliştirmek” ya da “bir şeyde kazanmak” için ne yapmalıyım diye düşünmüyoruz.

Zira diğer insanlarla rekabet etmediğiniz sürece birşeyde  kazanan olamazsınız. Ne yapıyor olursanız olun bir rekabet içindesiniz. Her zaman söylediğim kendinize iyi olduğunuzu düşündüğünüz birşey bulup o şeyde rekabetçi olmayı öğrenin. Benim için bu dövüş sanatı ve esktrimdi. Bunlara spor olarak girdim ve eskrimde uzun süre çok iyi idim.

Bir erkek kazandığında, bir rakibi yenerek kazandığında, hatta bir erkeğin tuttuğu takım kazandığında ve “evet kazandık” diye sevinçten uçtuğumuzda kanımızdaki testosteron seviyesi artıyor. Kaybettiğinde ise testosteron seviyen düşecek. Bu bilimsel bir bulgu. Bunun nedeni “kazanan” erkeklerin evrimsel bir fonksiyona sahip olmaları. Bunu şimdi size söylüyorum : kadınlar erkeklerdeki bu testosteron artışının yarattığı bilinçaltı iletişim ipuçlarını, kendine güveni ve ukalalığı hissederler.

Sanırım bunu Rossie söylemişti : erkeklerin irrasyonel bir kendine güvene sahip olması lazımdır ve bu irrasyonel kendine güven için de rekabet etmek zorundasınız.

Kendinize iyi olduğunuzu düşündüğünüz bir alan bulun. Bu alanda profesyonel seviyede iyi olmanıza gerek yok. En minimumda dışarı çıkıp ve rekabete giriyor olun. O zaferler size gerekli kimyasal itkiyi verecekler.

Bence günümüzde çok fazla erkek, özellikle MGTOW topluluğundaki erkekler, rekabetçi olmak istemiyorlar. Rekabeti kenara itip eve gitmek ve rahatlamak istiyorlar.

Bir de şu eğer hayatında bir kadın yoksa bu seni diğer tüm o fantastik şeyleri yapmak için özgür bırakacak fikri var. Eğer rahip moduna girecekseniz girin. Ama rahip modunda iken gidin yeni bir dil öğrenin, programlamayı öğrenin, ya da başka birşey yapmayı öğrenin.

Ben çok ama çok az MGTOW erkeğinin bunu yaptığını görüyorum. “Artık benim böyle bir derdim yok, siz kaşkavallar gidin ve kadınlarla uğraşın. Ben eve gidip kendimi geliştirmeye, içsel gelişimime veya çakralarımı ayarlamaya vs … gideceğim” diyorlar. Ama rekabet etmek zorundasınız.

MGTOWlar ile her konuşmamda, bende hiç rekabetçi olmadıkları izlenimini bırakıyorlar.

Karl (Black Label Logic) : MGTOW ile ilgili çokça olan şu : Robert Greene’nin Güç Kurallarından biri der ki “insanlar elde edemediklerini küçümserler”. Rekabetçi olmak istemediklerinden, istedikleri şeyi elde edemediklerini kabul etmek yerine onu küçümsüyorlar.

Uzun süreli ilişkiye girmeyeceğim ve evlenmeyeceğim gibi şeylerde MGTOW ile paralel düşünüyorum ama yine de gidip yavrulara yürüyüp para kazanacağım ve gyme gideceğim. Evde oturacağım, ot içeceğim ve Counter Strike’da 12 yaşında veletleri tokatlayacağım MGTOWcuları ile paralel değilim. Bunlar bir açıdan üzüntü verici adamlar zira erkek istese de istemese de rekabetçidir. Eğer bu Xbox oyunundaki skoru bile olsa rekabetçidir. Sadece gerçekten önemi olan birşeyde rekabetçi değildir. Zira önemi olan birşeyde rekabet etmek demek dışarı çıkıp yenilme riskini göze almak demektir. Bilgisayar oyununda kimseye görünmeden yenildiğin ve oyun hesabını silip yeniden açabildiğin için aslında yenilme riskin yok.

 

Jocko Willink – Fiziksel Eğitim ve Stres

Fiziksel Eğitim
Fiziksel eğitimin her türden faydası vardır.
Daha sağlıklı olacaksın.
Bu bir gerçek.
Antreman yaparak vücüdundaki endorfini, testosteronu, büyüme hormonunu, kalp hacmini,insülin hassasiyetini ve doğal katil hücreleri arttıracaksın.
Bu değişiklikler aşağıdaki sağlık sorunlarını önlemeye veya tedavi etmeye yardımcı olacaktır: Yüksek tansiyon, obezite, kalp hastalıkları, tip 2 diabet,uykusuzluk ve depresyon.
BOOM
Hala ikna olmadın mı?
Antreman yapmak seni daha zeki yapacaktır. Evet,zeki.
Beyne giden kan akışını arttırır.
Büyüme hormonunu arttırır,bu da yeni sinir hücrelerinin gelişmesini destekler.
Sinaptik plastisiteyi geliştirir, nöronların mesaj gönderip almasını sağlar.
Aşağıdaki gibi bilişe yardımcı olan beyin kimyasallarnı serbest bırakır: dopamin,glutamat,nörepinefrin ve serotonin.
Ayrıca zihinsel süreçlere yardımcı olan bir protein plan beyin kaynaklı norotrofik faktörü(BDNF) üretimini arttırır.
Ama,sadece bunun için sözümü tutmayın.
Git. Yap.
Biraz egzersiz yap ve zihninsel durumuna dikkat et.Daha bilinçli,daha keskin ve daha zeki hissedeceksin.
Bu gerçek.
Stress:İyi ve Kötü
Gelişmek için stresse ihtiyacımız var.
İyileşmek için bedenimizi ve zihnimizi zorlamamız gerekir.
Strese karşı ana fiziksel reaksiyonlarımızdan biri kortizol hormonunun vücuda salınmasıdır. Beyinde glikozun yapılabilmesi, depolanmış rezervlerden enerji üretilmesi ve enerjinin daha az acil ihtiyaçtan ziyade acil tehditlere odaklanması gibi birçok etkisi vardır. Ayrıca vücut boyunca kan akışını optimize etmek için kan basıncını arttırır.
Ama stres kötüdür de.
Çok fazla stres altındaysak ve kortizol vücutta sık sık salınırsa olumsuz etkileri başlar. Aynı uzun süre “kırmızı”da çalışan bir araba gibi.
Kortizol düzeyleri sürekli olarak yüksek kaldığında,bağışıklık sistemi baskı altına alınabilir, kan basıncını arttırır ve hipertansiyona neden olabilir,sürekli yüksek tansiyon kalbe ve damarlara zarar verir.
Aynı zamanda yağ birikimini teşvik edebilir ve hatta bazı seviyelerde kemil kaybına sebep olabilir.
Egzersiz bir stres şeklidir ve kortizolün salınmasına neden olur. Her nasılsa, egzersiz koşulları kaslar ve kalbi eğittiği gibi,vücuda da kortizolü uygun tepkide serbest bırakması ve kortizolü dengede tutması için eğitir.
Kortizolün aşırı düzeyde düzenli salınımı da overtraining için önemli bir faktör olabilir:bedeni çok zorladığımızsa aşırı kortizol yorgunluğa ve performans düşüklüğüne yol açar.
Bu yüzden bedeni ve zihmi çok fazla streslendirmemelisinizdir.Ama yine de zihnen ve bedenen gelişmek iççin streslenmelisiniz.
Konuk Yazar : Kaan

Küçük Porno Deneyi

Selam yoldaşlar. Bugün sizlere pornoyu bırakma sürecimi anlatacağım umarım sizlere de tecrübelerimin faydası dokunur (Tabii ki hiçbirimiz porno izlemiyoruz olm manyak mısınız?)

Öncelikle belirmeliyim ki bu süreç benim için çok da ideal geçmedi. Defalarca kez döndüm bu konuda kendime verdiğim sözlerden ama sonunda çözdüm. Defalarca kez bu son diye kalktım bilgisayarın başından ve sonra kendimi yine hunharca porno izlerken buldum.

Bağımlılık sürecim tam bir bataklıktı. Kesinlikle aşırı yoğun şekilde pornolar izledim hatta aranızda en extreme pornoları ben izlemişimdir. Compilationlar, throat bulge fuckingler,  bimbo abuselar … pornhub da subscribe ettiğim kanallar vardı mesela (link verebilirim 😀 )

Neyse efendim gelelim bırakma sürecime. Bu kısım biraz karışık o yüzden yanlış, gedik varsa affola. Bırakmaya karar vermem bir travma üzerine oldu. Bir keresinden penisime neredeyse dokunmadan porno izleyerek boşaldığımı farkettim. Partnerimle olan seks sürem komik boyutlara inmişti. Bırakmak için zaman geldi de geçiyordu bile…

Noluyordu lan ? Dokunmadan boşalmak da ne ? Ararştırdıkça öğrendim ki artık beynim neredeyse tamamen görüntü odaklı çalışmaya başlamıştı, aşağıda olanlar onu bağlamıyordu. Mahvolmuştu adeta. Neyse ki öğrendim ki tedavi edilebilirmiş. Bunu da süreci parçalara bölerek yaptım.

İlk etapta izlediğim pornoların içeriğini kıstım. Rough porn içeriklerini yasakladım ama compilation vs vs soft pornoları iki hafta kadar izlemeye devam ettim. Sonraki adım ise compilation izlemeyi bırakmak oldu. Artık sadece içinde aynı kadının ve erkeğin bulunduğu pornoları izlemek vardı. Bu kısımlarda hiçbir zorluk yaşamadım çünkü beyin küçük değişikliklere alışıyordu hemen.

Bir buçuk ay kadar bu şekilde ilerledikten sonra haftada ayırdığım zamanı azalttım ilk etapta hafta da 8 saate yakın bir zaman harcadığımı hesapladım bunu aniden yarıya düşürdüm. Bu zaman kotasına uymak koşulu ile izlemeye devam ettim haftaların devamında bu süreyi de kıstım ve yarım saate düştü. Artık kendiliğinden daha az porno izler oldum günlerce izlemeyince çıldırmıyordum. Halbuki önceki zamanlarımda iki gün zor dururdum.

Ancak her şey çok düzgün değildi halen dördüncü günün sonunda çok fena izleyesim geliyor libidom tavan yapıyordu ders çalışırken falan. Aslında beynin aradığı şey dopamindi. Ben de kötü alışkanlıklarım arasında bir şeçim yapıp canım her porno istediğinde biraz olsun bilgisayarda oyun oynadım (maks 20 dk). Dopamin dopamindi ve bilgisayar oynamayı çok daha rahat bırakabiliyordum. Beynim de buna olumlu yanıt verdi. Oyun sonrasında porno izleyesim gelmiyordu. Bu şekilde haftalarca izlemeden idare ettim ve porno izlemek nüksettiğinde bilgisayar oynuyordum.

Son darbe olarak ise “nüksetme” olayını araştırdım ve öğrendiğim kadarı ile bir bağımlılık size nüksettiğinde bulunduğunuz ortamı değiştirmek, yürümek vs vs size iyi geliyormuş daha sonra her nüksetmede bunu denedim ve geçti. Emin olun çok sürmüyor bu tarz nöbetler atlatıyorsunuz sadece size bunu çağrıştıran şeylerden uzak durun mesela ben bilgisayarımın olduğu odada ders çalışmıyordum gibi gibi… size bunları çağrıştıran nesneleri falan bulun ve onlardan uzak kalın faydasını görürsünüz…

Sonra tabi yine bilgisayar oynamayı da bıraktım yerine hobileri koydum modelcilik ve gitar çalmak. Nöbet çok şiddetli ise spor salonunda makinelere kafa atmak. Testosteron fazla olunca gözünüzü o ağırlıklar korkutmuyor.

Şu an 57 gündür porno izlemiyorum ve mastürbasyon yapmıyorum. Birkaç kere fuckbuddy ‘im ile seks yaptım o kadar kendisi de bir değişiklikler olduğunu onayladı (ben demeden).

Süreç öncesi depresif duygularım yoğunluktaydı. Bazen red pill’i yutarak kötü mü yaptım nile diyordum. Şimdi geçti sayılır neredeyse o duygular. Gayet pozitifim, hayatımın zor bir evresinde olmama rağmen. Sadece bunun için bile nofap önerilir.

Sporda ağırlıklarda yüzde yirmi civarında artış var ve vücudum daha az yoruluyor. Birçok işe koşabiliyorum eskiye oranla müthiş derecede ilerleme var. Ses tonumda kalınlaşma var ailem ve arkadaşlarım da söyledi bunu. Sosyal anksiyete daha az. Kızların gözünün içine bakabiliyorum artık konuşurken ve gerilmiyorum. Sonuç daha olumlu eskiye oranla. Bakışlarım daha sert olmaya başladı fark edilir derecede.

Benim tavsiyem şöyle alfa böyle sigma olurum diye sorular sormak yerine ciddi ciddi nofap e uyun çoğu şey kendiliğinden toparlanıyor zaten. Maskülenizm doğamızda var yüksek testosteron bir çok sorunu çözüyor.

Bir de sürece odaklanmayı öğrenin dostlar…

Ayrıca bkz. Pornoyu bırakmanın çok kolay yolu kitabı.

Konuk Yazar : Jagdpanzer

Alfanın Kökeni

Rational okuru Jeremiah oldukça sık sorulan bir soruyla gelmiş:

“Rollo. Benim sorum şu : alfa özelliklerinin genetik mi yoksa öğrenilmiş mi olduğunu düşünüyorsun? Modern erkeklerin yüzde kaçı sence alfa özellikleri gösteriyor ve bu erkeklerin yüzde kaçı bu özelliklere hep sahipti ve yüzde kaçı sonradan öğrendi? Feminizm tüm erkekleri ilk süt dişleri çıktıktan itibaren yatırmış sikiyorken hala “doğal” alfaların olduğuna inanmak çok zor.

Daha önce de belirttiğim gibi alfa “özü” öyle çoğu erkeğin kendi anlayışına göre kavradığı gibi öznel bir kavram değil. Bu mütevazi blog yazarına göre “alfa” bir zihin yapısı, demografi değil. Erkek camiası belki sonsuza kadar alfayı alfa yapan özellikler nedir diye tartışacak ama bana göre çoğunlukla, alfa zihin yapısının etkisi üzerinde hemen herkes hemfikir.

Bunu aklımızda tutalım ama bana göre bir erkek alfa mı doğar yoksa alfa zihin yapısına sonradan mı şekillenir sorusu oldukça güzel bir soru.

Aslında bu, psikolojinin birçok düşünce akımına sokuşturduğu klasik “doğuştan mı, öğrenilmiş mi?” sorusu.  Bir özellik kalıtsal, biyolojik, çevresel etkilerle mi şekillenir yoksa öğrenilmiş, sosyal doktrin ile empoze edilmiş ya da kültürün dayattığı birşey midir? Ve tabii aynı şekilde klasik bir başka çekişme de bazı insanların herşeyin sadece bir taraftan etkilendiğini söylemesi, her özelliğin az ya da çok iki taraftan da etkilenmesine rağmen.

Tomassi okulu psikoloji sağlam bir şekilde davranışçılık üzerine otursa da, dışsal etkenlerin içsel eğilimleri sonradan modifiye edebileceğini göz önüne almak önemli.

Bunları göz önünde bulundurarak Alfanın kökeni hakkında benim perspektifim şu :biyoloji Alfa’nın başlangıç noktasını belirliyor, bu noktadan sonra ona ne olacağını ise erkeğin çevresi belirliyor. Daha iyi bir kelime bulamadığım için “alfa enerjisi” diyeceğim, çeşitli derecelerde ve biyolojik olarak erkeğin başlangıç paketinde belirlenen birşey; buradan itibaren, sosyal geri besleme ile bu enerji erkeğin yetiştirilişi sırasında ya rafine edilip geliştiriliyor ya da erkeğin sosyal çevresi tarafından kısıtlanıp bastırılıyor.

Ben sanat okulunda iken üzerimde en çok etkisi olan öğretmenlerimden biri bana şöyle demişti : “iki tip sanatçı vardır : doğuştan gelen bir içsel sanatçı ruhu ile ödüllendirilenler ve bu doğuştan gelen sanatçılığa sahip olmayan ama sanat için büyük bir tutku besleyerek sanatlarında iyi olanlar. Gerçek üstadlar, doğal yetenek ile tutkudan gelen itkiyi birleştirebilen insanlardır.” Bütün yaratıcılık gerektiren çalışmalarında bu modeli referans aldım ama bu modelin sanat dışına da uygulanabileceğini düşünüyorum.

Kendini Yetiştirmiş Alfa

Roosh’un Doğal Yetenek Miti yazısında, “Alfalığı Öğrenme Teorisi” konusunda mükemmel bir analiz var. Burada anlatılmak istenen, Alfa davranışlarının ve sonuçta kadınlarla başarıya etkisinin, deneye yanıla öğrenilen bir davranışlar kümesi olduğu.

Doğal yeteneğin ne olduğu konusunda beni hemfikir olmaya zorlarsanız, doğal yetenek bir seks dahisidir derim – herhangi bir oyun eğitimi olmamasına rağmen diğer erkeklerden çok daha fazla sayıda kadınla beraber olabilen biridir. 12 DVDlik setleri ya da bir düzine erkekle beraber PUA seminerlerini izlememiş bir erkek. Bu erkeğe bakıp, “bu adam otomatik olarak hatun götürüyor, adam hatun götürmek için doğmuş!”

Ama durum böyle değil. Bu işin kitabını okumamış olması onun oyununu çok sayıda kadın üzerinde deneyerek sizin gibi deneye yanıla öğrenmediği anlamına gelmez. Bu onun avranışlarının farkında olmadan ve davranışlarını özellikle ayarlamadan hareket ve taktiklerini adım adım geliştirmediği anlamına gelmez. O da sizin gibi denedi ve yanıldı, neyin çalışıp neyin çalışmadığını anlamak için o da sizin gibi yürümelerinin sonuçlarını değerlendirdi.

“Doğal yetenek” yürüme verilerini Excel’e girecek kadar takıntı yapmamış olabilir, ama o da ne yaptığının bilincinde idi. O da çekiciliğin ardındaki mekanizmayı anlayan ve bunu isteğine göre açıp kapayabilen biri. O da kadınlardan pozitif tepki alan espri anlayışını ve hikaye anlatma sanatını öğrendi. Onunla ilgili en son söyleyebileceğiniz şey, onun dünyaya otomatik olarak kadın sikme yeteneği ile doğduğu.

Roosh’un burada araştırdığı şey temel davranışsal psikoloji terimi – makro-psikolojik dinamiklerden mikro-psikolojik şemalar, maksatlı ya da bilinçaltında, çıkarımsal deneme yanılma yönetimi ile geliştirilir. Farkında olsanız da olmasanız da,  herkesin belli ölçüde bir Oyunu vardır. Bildiğiniz her erkeğin, kendisine bir kadınla cinsel ilişkiye gitmeye yardımcı olduğuna inandığı davranışsal ve zihinsel tavırları vardır. En kötü mavi haplı betanın bile bir kadınla nasıl birlikte olabilineceğine dair bir fikri vardır.

Bu Oyun protatipi, sizin anaokulunda karşı cinsle ilk etkileşime girdiğiniz 5 yaşınızdan, kırmızı hapı keşfettiğiniz güne kadar sürekli deneme – yanılma yönetimi halindeydi. Ve siz resmi Oyunu adapte ettikten sonra öğrendiğiniz yeni bilgilerle eski davranışlarınızı ve zihinsel yapınızı modifiye etmeye devam edeceksiniz. Aslına bakarsanız, PUA camiası, erkek camiası (manosphere)  ve onların türlü türlü permitasyonları en ham halleri ile bu davranış modifikasyonu için deneme – yanılma deneyi ve bilgi geribeslemesi temelli bir meta – çabadır.

Bazıları için bu öğrenme süreci diğerlerine göre daha kolaydır. Yine Roosh’dan :

Onun sizin aklınızı başınızdan alma sebebi genetik değil, sizden çok önce olaya başlamış olması. Özel bazı nedenlerle seks oyunu dünyasına sizden yıllar önce atlamış olması; etrafının kikirdeyen öğrenci kızlarla çevrili olduğu bir zamanda başladığı için şanslı olması. Siz daha ilk yürümenizi yaparken o çoktan yüzlerce kadın üzerinde oyununu pratik etmişti.

Bu yazdıklarıyla davranışsal bakış açısından hemfikir olsam da, bu nokta benim Roosh’un teorisinden ayrılmaya başladığım yer. Alfa bir erkeğin Alfa statüsüne gelişiminde, herşeyi tamamen öğrenilmiş davranışa indirgeyemeyeceğimiz kadar çok biyolojik ve çevresel belirleyici var. En basit ve gözlemlenebilir şey, genetik olarak daha yakışıklı ve fiziksel olarak daha arzulanır bir erkeğin Alfa Oyunu geliştirme fırsatları, olarak daha az yakışıklı ve seksi bir erkeğin eline geçen fırsatlardan istatistiki olarak çok daha fazla olacaktır. Teoride, avantajlı fiziksel özelliklere sahip bir erkek , davranışları gözden geçirip çıkarım yapmaya “daha erken başlamış” olacaktır zira bu erkek, onun fiziksel özelliklerine doğal olarak çekilen kadınlar tarafından daha sık cesaretlendirilecektir.

Ne yazık ki tüm bunlar, davranış geliştirme sürecinin izole bir ortamda geliştiğini varsayıyor. Erkeğin Alfa statüsü davranışları gelişimini destekleyen ya da köstekleyen (kelimenin gerçek anlamı ile) bir dünya dolusu çevresel faktör ve değişken var. Roosh buna değinmiş:

Bu noktada şunu söyleyebilirsiniz, “ama böyle doğuştan yetenekler var. Mozart mesela!”

Çağdaşları ile karşılaştırırsak, Mozart’ın olağanüstü şeyler başarmış biri olduğunu kimse inkar edemez. Ama onun gelişim sürecinin de zamanı için oldukça olağanüstü olduğu unutulur. Mozart, müzik eğitimine 4 yaşından önce başlamıştı, aynı zamanda yetenekli bir besteci olan babası, ünlü bir müzik öğretmeni idi ve keman kullanımı hakkında ilk kitaplardan birini yazmıştı. Dünyaca ünlü diğer besteciler gibi Mozart’da uzman olarak doğmamıştı, uzmana dönüşmüştü.

Bu örnekte doğal ve doğuştan yetenek yok değil ama çevrenin bir insanın davranışsal gelişimini ve sonunda kişiliğini geliştirecek ya da kısıtlayacak şekilde bir rol oynadığını göstermesi açısından iyi bir örnek. Mozart örneğinde bir başarı öyküsü görüyoruz (bir sanat üstadı); doğal bir yeteneğin dış faktörlerce desteklenerek cesaretlendirildiği ve tam potansiyeline ulaştığı bir örnek. Mozart doğal yetenek ve ideal çevre konusunda doğru karışım idi ve bu da ona “erken başlama” avantajını verdi.

Jeremiah, “feminizm tüm erkekleri ilk süt dişleri çıktıktan itibaren yatırmış sikiyorken hala “doğal” alfaların olduğuna inanmak çok zor” diye ağlıyor ve tabii ki bu da Alfa statüsü geliştirmeyi köstekleyen, negatif bir çevreye örnek. Örnek çok ama davranış psikolojisi açısından feminizasyonu, feminen buyruğa daha iyi uymaları için erkeklerin doğal dürtü ve eğilimlerinin planlı uygulanan davranış modifikasyonları ile törpülenmesi olarak görebiliriz. Erkekler, herşeyi kapsayan fem – merkezli gerçeklikte sosyalleştikçe, “doğal alfayı” aykırılık olarak görmeye başlarız.  İçinde bulunduğumuz meta-çevreye rağmen bu adamlar, içsel bir yetenek ya da dışsal bir gelişim ile bir şekilde kendilerini Alfa haline geliştirmeyi başarmışlardır.

Doğal Alfa

Corey Worthington’u Alfalığın zirvesine örnek gösterdiğimde birçok kişi benim kredibilitemi sorgulamıştı. Alfanın “erkeklerin bilge lideri” anlamına gelmesi gerektiğini düşünen erkekler, anlaşılır şekilde, Corey’in umursamaz Alfa kasıntılarından rencide olmuştu. Başında da belirttiğim gibi “Alfa Özellikleri” tartışmasının biteceği yok ama hem erkek camiasında hem de psikolojide, muhtemelen testosteron ile ateşlenen ve kendini insan erkeklerinde gösteren bir Alfa dürtüsü mevcut.

Kimsenin 5 yaşında sağlıklı bir oğlan çocuğuna nasıl Alfa davranmasını öğretmesine gerek yok, o bunu kendi başına kavrayabilir. Çeşitli durumlarda bu minik Alfalar çevrelerini keşfetmeye, risk almaya, neyin çalışıp neyin çalışmadığını denemeye, sonuçları kendisine zarar verecek ya da kendisini yok edecek olsa da çalıştığını düşündüğü şeyleri uygulamaya isteklidirler. Bu kendisini tek teker bisiklet sürme denemeleri ya da babasının bilgisayarını kurcalama olarak gösterebilir, ama bu ham ve rasyonel olmayan özgüven, Alfa kasıntıları, çeşitli derecelerde de olsa erkek olmanın kendine has bir durumudur.

Yetişkinlerin yapabilme kapasitesi olan soyut düşünce ile engellenmemiş bir oğlan çocuğu (bu kapasite 3 yaşından 21 yaşına kadar gelişir) Alfadır ve hep öyle olacaktır. O, kimseyi takmayan bir Alfadır ve onun içindeki Alfayı dize getirip onu acınası bir betaya çevirmek ve varlığını garanti altına almak için feminen buyruk, bir dünya sosyal koşullamanın bastırmasına ihtiyaç duyar. Tam da bu nedenle dünyanın Alpha Buda /Corey Worthingtonlarının ham, sorumsuz, bastırılamaz, vurdum duymaz Alfa enerjisi bizi bu kadar rencide eder.

Tüm Oyun teorisi, PUA teknikleri, hatta feminene hizmet eden “Adam Ol” çığlıkları ya da erkeğin Alfa erkek davranışını ve kafa yapısını taklit etmesini teşvik eden diğer şeyler, aslında altan alta bir erkeği, 5 yaşındayken sahip olduğu Alfa enerjisine geri döndürmek amacındadır.

Çeviri : The Origin of Alpha

Maskülen benliğini geliştirmek

Storm, Kadınları para ile elde etmek yazısında sormuş :

Senin deyiminle “kendi maskülen benliğini geliştirmek” nasıl olacak?

Bu konuda kitap yazılır aslında ama bir yazıya sığdırmaya çalışayım. Maskülen benliği geliştirmek, aslında kırmızı hap öğretisinin temel amaçlarından biri. Bu sadece kızlara yürümek için değil, hatta kırmızı hap için kızlara yürümek yan ürün olmaya başladı. Bir erkeğin maskülen benliğini geliştirmesi, hayatının merkezine kendisini koyması ve kararlarını kendini, isteklerini ve duygularını odağa koyarak vermesi ve daha başarılı bir insan olması için yapması gereken birşey.

Birinci olarak, ikinci olarak, , üçüncü olarak vs. vs. kendinize odaklanın. Sonra kadınları düşünün.

Kırmızı hap çok fazla teorik bilgi içeriyor gibi görünse de, maskülen benliği geliştirmek için pratik olarak ortaya çıkan yok haritası çok karmaşık değil. Sadece yapması zor ve disiplin isteyen birşey ve bu nedenle birçok erkek böyle bir yola gireceğine kolay yol ya da mucizevi bir hap arıyor.

Maskülen benliği geliştirmek için yapılması gereken ilk şey, bu benliği kendi kendinize bastırmanızı sağlayan safsatalardan kurtulmaktır. Bu zihinsel detoks için bir tur Rollo Tomassi Türkçe çevirisi serimizi okumanız ve anlamanız, işin çoğunu halledecektir.

İkincisi ise hemen Kırmızı Hap Öğretisinin pratiğine başlamaktır :

Birincisi ve en önemlisi ağırlık kaldırmak.  Ağırlık kaldırın, kardiyoya asıl amaç değil. Evet şişmansanız zayıflamanız lazım ama spor salonunun asıl verdiği şey adeleler değil testosteron

İkincisi, iyi ve sağlıklı beslenin ve iyi uyuyun. Sabahlara kadar parti yapmak, hamburgerle beslenmek ve bira fıçısına düşmek 20lerin ilk yıllarına kadar yapılabilir ama sonrasında tamamen erkekliğinizden yer. 

Üçüncüsü, eğer çalışmıyorsanız, kendinize bir iş edinin. Eğer boktan bir işiniz varsa daha iyisini bulun. Eğer işiniz iyi ise ve siz bir süredir yükselmiyorsanız, işte yükselmenin yollarını arayın.

Bazen kırmızı hap pratiğini yoğun uygulamanız gereken bir sürece ihtiyacınız olabilir. Buna camiada Rahip Modu derler. Hank Moody bu konuda şu yazıları yazmıştı, bunları uygulamanız maskülen benliğe hızlı bir geri dönüş sağlamak için çok önemli : Rahip Modu (Monk Mode) – Giriş, Gelişim ve Hatunlarla İletişim.

(Hatunlarla İletişim konusunda birçok kırmızı haplıdan ayrıldığımızın farkındayız. Kırmızı hapın kanaat önderlerinin önemli bir kısmının felsefesi, “siz kırmızı hapın gereklerini, yatırımlarını yapıp erkek egemenlik hiyerarşisinde yükselin, kızlar size zaten gelecektir”dir. Biliyorum çok fazla basitleştirdim. Kırmızı hap öncesi PUA takipçiliğinden gelen kol ise, kızlara aktif olarak yürümenin, bu olayın önemli bir parçası olduğunu düşünür. İki yoldan hangisini seçtiğiniz önemli değil ama biz burda ikinci kola daha yatkın olarak yazıyoruz.)

Bir sonraki adımda çerçeveyi korumayı ve dominant olmayı hayatınızın bir parçası haline getirin. Testosteron bunun için önemli ama sadece spor ve iyi beslenme ile yeterli testosteron seviyesine çıkamazsınız. Hareketleriniz ile de testosteron salgılamanız lazım.

Çerçeveyi korumayı ve dominant olmayı başaramayan erkeklerin en büyük problemi, bunu sadece kızların önünde yapmaya çalışmalarıdır. Kızlar etrafta yokken bile çerçeveyi ve dominant zihniyeti sürekli pratik etmeniz lazım. Bunun için de bu iki özelliğe sahip bir adamın vücut dilini, bilinçli bir çaba ile göstermeniz lazım.

Çerçevesi ve dominant karakteri sağlam bir erkek rahat, yavaş, kendinden emin ve yumuşak şekilde hareket eder. Bunlara sahip olmayan bir erkek ise tedirgin, hızlı, ürkek ve sert hareketler yapar. Bu gerçeği hemen hemen herkes bilir. Çok az kişinin bildiği ise, insanın ruh hali ile hareketlerinin birbirini iki yönlü etkilediğidir.

Şimdi bunu dikkatli okuyun :

Maskülen bir ruh hali ile maskülen erkek gibi hareket edeceğiniz gibi, maskülen bir erkek gibi (rahat, yavaş, kendinden emin ve yumuşak) hareket ederek, ruh halinizi maskülene çevirebilirsiniz.

Nasıl? Yapana kadar yapıyor gibi yapmak yazımızda açıkladık :

Bizim duygu diye hissettiğimiz şeylerin hormon salgılanması ile alakalı olduğu artık bilinen birşey. Yeni yeni keşfedilen şey ise hareketlerle hormon salgısının değişebileceği ve bunun da duygu yaratabileceği. Belgeselin aşağıdaki Fake It To Make It (Yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak) bölümünde, alfa maymun hareketleri yapmanın (örneğin kollar havada açık V duruşu) testosteron seviyesini 20% arttırdığı ve tam tersi itaatkar ve boyun eğer hareketlerin ise 10% azalttığı verisinden yola çıkarak bir deney yapılıyor.

Testosteron, erkeklik hormonu ve yüksek seviyeleri erkeklerin egemenlik ve hırs dürtüsü ile alakalı. İşin ilginci, bu tür özgüven hareketleri sadece testosteronu arttırmak ile kalmıyor, kortizol seviyesini de (stres hormonu) azaltıyor. Bu da alfa erkekliğin sadece agresif bir hırsla değil, stres karşısından serinkanlı bir şekilde davranmayla da ilişkisini açıklıyor.

Maskülen erkeğin hem dominant hem de rahat olması, bu iki hormonun etkisi.

Eğer doğal olarak maskülen ve rahat biri değilseniz, bunu pratik etmek için bir kadının yakınında olmayı beklemeyin. Gündelik hayattaki, sıradan şeyleri maskülen ve rahat bir şekilde yapın. Hızlı yemek yiyen biri iseniz, yavaş yemek yeyin, lokmalarınızı yavaş ve sonuna kadar çiğneyin, koltukta tek başınıza otururken bile alfa oturun, her zaman sırtınız dik, göğüs ilerde ve omuzlar hafifçe geri yürüyün, vs.

Bir kıza yürürken, ne dediğinize ve nasıl dediğinize dikkat ettiğiniz kadar vücut dilinize de dikkat edin. Ağır, sakin ve rahat bir şekilde hareket edin, kıçınızda kurt varmış gibi kıpırdanmamaya özen gösterin.

Ve bu çok önemli : ruhunuzu aşk temalı diziler ve romantik komediler ile zehirlemeyi bırakın. Hayatının kadınını, hayatının odağı yapan erkeklerin “kahraman” olduğu bu tür senaryolar, siz fark etmeseniz de sizin kadın – erkek ilişkilerinde beta çukuruna batmanıza oldukça yardımcı oluyor.

Aynı şekilde aşk şarkısı dinlemeyi de bırakın. Hele hele kendini terk eden kadının ardından salya – sümük ağlayan adam arabeski ve kuyruk acısı ile kadına lanetler yağdıran adam protestinden uzak durun.

İlişkiler konusunda, zihin yapınızı ONEitis‘ten kurtarıp, bir sonrakine ayarlayın. Bir erkeğin gücünün opsiyonlarından ve kendine opsiyon yaratma kapasitesinden geldiğini unutmayın.

Bunları yaptığınız zaman, maskülen benliğiniz kendiliğinden gelişir, merak etmeyin. Başka bir açıdan aslında maskülen benliğiniz içinizde fakat sizi feminen yapan sosyal koşullamanın altında gömülü. Tek yaptığınız, onun üstündeki enkazı kaldırmak ve onu açığa çıkarmak.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Sorun sende değil hormonlarımda – Testosteronun Etkileri

Vücuttaki hormon seviyelerindeki dalgalanmaların insanların davranışları ve ruhsal durumları üzerindeki etkileri daha yeni yeni anlaşılmaya ve araştırılmaya başlanan bir konu. Bu aşağıdaki videoda Lisa Welling, testosteron seviyesinin, kadın ve erkeklerde karşı cinste çekicilik konusunda nasıl etkili olduğu konusunda örnekler veriyor.

İnsan çekiciliğinde 3 çeşit steroid hormon öne çıkıyor : Progestinler ki anahtar hormonu progesterondur, temel olarak hamilelik sürecinde yer alırlar. Estrogenler ki anahtar hormonu estradioldür, temel olarak kadınların ikincil cinsel karakteristiklerinin gelişiminde rol oynarlar. e son olarak androgenler ki anahtar hormonu testosterondur, çoğunlukla erkek ikincil cinsel karakteristiklerinin gelişiminde rol oynarlar. Farkedilen ana fonsiyonlarına rağmen bu üç sınıf hormon da hem kadınlarda hem de erkeklerde bulunur (fakat çok farklı oranlarda).

Welling’in bahsettiği örnek, hemen her erkeğin kadının koruyup kollama konusunda bilmesi gereken birşey : adet döngüsü. 28 günlük ortalama adet döneminde, adet birinci günde foliküler denilen evre ile başlar. Adet 5 gün sürerken, folliküler evre yumurtlamaya kadar devam eder ki bu aşamada yumurtlanır ve döllenme olabilir. Yumurtlamadan sonra luteal diye bilinen evre vardır ki bu evrede döllenmiş yumurta uterus duvarına yapışabilir ve hamilelik olabilir. Hamilelik olmazsa, hormon seviyeleri düşer ve döngü yeniden başlar.

Aşağıdaki grafikte gördüğünüz gibi estrogen, testosteron ve progesteron, adet döngüsü boyunca tahmin edilir oranlarda salgılanırlar.

Geç Foliküler Evre – Alfa siker günleri 

Adet döneminin değişik evrelerinin değişik hormon profilleri var. Örneğin cinsel ilişkinin döllenme sonuçlanabileceği geç foliküler evrede estrojen ve testosteron seviyeleri yüksek iken, progesteron seviyesi çok düşük. Ama döllenmenin olmayacağı luteal fazın ortasında ise yüksek estrogen seviyesi var (ama yine de daha az), düşük testosteron ve çok yüksek progesteron seviyeleri var.

Araştırmalar gösteriyor ki kadınlar, yumurtlamaya yakın dönemde erkeklerde maskülin karakteristikleri daha çekici bulduklarını söylüyorlar. Yani kadınların bu genetik sağlık göstergelerini olan çekimi, döllenme ihtimallerinin en çok olduğu dönemde daha artıyor.

Bu tercihleri hormonlar yönetiyor. Unutmayın, yumurtlamaya yakın testosteron seviyesi yüksek, estrogen seviyesi yüksek ve pregesteron seviyesi düşük.  Süslü bir matematiğin de yardımı ile her bir hormonun tek tek katkısını hesaplamışlar ve görünen o ki testosteron bu maskülin erkek seçme etkisini yaratıyor. Kadınların testosteron seviyesi yumurtlamaya yakın yüksek iken maskülin erkek tercihi aynı kadının testosteron seviyesi daha düşük olduğu zamana göre daha fazla.

Evet sevgili dostlar, alfa siker, beta öder hipergamisi, hormonların da etkisi ile 28 günlük periyotlar halinde sürekli tekrarlanıyor. Bu nedenle hatununuzun adet döngüsünün bilmeniz çok önemli. Hatununuzun adet döngüsünü bilin ve bu yumurtlama penceresinde kıskançlık seviyenizi arttırın. Bırakın kızlarla dışarı çıkıp kız kıza başka bir zamanda eğlensinler. Hem bu döngüyü bilirseniz sürekli kıskançlığa da gerek yok. Sadece o alfaya meyilli dönemde gözünüz açık olsun yeter :))

Ve toy, alfa özellikleri gelişme aşamasında erkeklere tavsiyemiz ise hedefteki kadının adet dönemini bilebilirlerse bu beta öder kısmında yatağa atlayabilirler. Şimdi bulamadım ama beta erkeklerin en çok bu dönemde seks bulabildiğini (hamilelik olmayacak bu dönemde) gösteren bir araştırma okumuştum.

Erkeklerde Testosteron ve kadın çekiciliği

Son dönemlerde erkeklerin hiç de kadınsı olmayan kadınlara çekilebilmesini açıklayan bir bölümde var videoda. Erkeklerin testosteron seviyesi arttıkça, feminen kadınlara yöneliyorlar. Ama gençlerin testosteron seviyesi tabanda olduğu için, tam tersi geçerli.

Erkeklerde başarı ve testosteron

Videonun en son bölümü ise bence çok önemli bir bilgi içeriyor. Testosteron seviyesi, erkek rekabete dayalı bir oyunda kazandı mı tavan yapıyor ama kaybetti mi yerlerde sürünüyor. Bu önemli ve gerçekten de yaptığınız işin rekabetçi olması ve bunda çok iyi olacak şekilde kendinizi geliştirmeniz, testosteron seviyenizi tavanlara çıkaracaktır.

Uzaktan alfa

Sözlerinin Erleri yazısında, Tristan rumuzlu okurun şu yorumu üzerine birkaç şey yazmak istiyorum zira bu çok yaygın bir durum :

“Hocam bendeki sıkıntı çoğu zaman şu: Böyle fırıldak hatunlar, istedikleri ilgiyi veya alakayı gördükleri andan itibaren hemen pasif-aktif bekleyen konumuna alıyorlar kendilerini. Sonra da etraftaki bir başka erkekte aynısını deniyorlar. Bir tür ego tatmini herhalde.”

Ben de şöyle bir yorum ile bu konuya açıklık getirmeye çalıştım :

“Hocam o sıkıntı bizim e-mail ile en çok soru aldığımız sıkıntı. Maalesef genellikle hatunların fırıldaklığı ile ilgili değil. Hatunların istedikleri ilgi ve alakayı görmeleri ertesi pasif – aktif olmalarından ziyade olan maalesef şu : Uzaktan cool ve alfa görünen birçok erkek, elinde çok opsiyon yok iken bir kız ilgi gösterince o kız karşısında betalaşır. Heyecanlanır, fazla ilgi gösterir, duruşu – sesi pasifleşir falan.

Burda ego tatmini de vardır ve bazen hatunlar fırıldaktır muhakkak ama asıl olan maalesef benim dediğim dinamik. Unutma, kadınlar erkeklere göre çok daha fazla sıklıkta tabak çevirir (onların farkı az bir kısmı hariç kadınlar tabaklarıyla paralel yatmazlar, bir tabak esas oğlan olur diğerleri Plan B) ve sen ilgi karşısında betalaşırsan, betalaşmayan öne geçer.

O yüzden ya opsiyonlarını arttıracaksın ya da yapamadığın zaman (ki çoğu zaman durum budur) opsiyonların varmış gibi davranacaksın.”

Tristan’un şu devam yorumu üzerine bir yorum atıyordum ama uzun uzun yazınca bunu ayrı bir post yapmaya karar verdim. Dediğim gibi bu çok yaygın bir şey ve bu konuda çok e-posta alıyoruz:

Burada yapılması gereken şey, başta takındığın tavrı takınmak mıdır? Öyleyse pek başarılı olmuyorsun, çünkü başta neysem, kendimi bozmuyorum. Çoğunlukla reddedilmekten çok, kızlar sıkılıp gidiyor. Etrafta tabak çok nasılsa.

Uzaktan size ilgi gösteren kızın sizin onun ilgisini farkedip iletişime geçmenizin ardından size ilgisini kaybetmesi çok yaygın bir durumdur. Özellikle tipi ve fiziği iyi ama içten toy erkeklerin sık olarak başına gelir. Hatta bu gençlerin bir kısmı için olay şöyle gelişir : sikerim bu ilişkileri deyip yalnız kalmaya çalışırken bir kız çıkar erkeğe ilgi gösterir ya da erkeği ilişkiye çeker (bunun bir başka yaygın versiyonu da erkeğin yalnız iken alfa olup, ilişkide beta olmasıdır) ama bu erkek iletişimde / ilişkide kızı hemen ONEitis yapar ve betalaşır ve ilişkiden ağzı yanar yine. Bu döngü devam eder.

Kızların sıkılıp gitmesine gelelim. Bu genellikle erkeğin işi bir üst seviyeye taşıyıp olayı hızlıca bağlayamaması ile olur (bazen de başka bir erkeğin çok daha şanslı ve hızlı olması ile). Genç ve güzel kadınların çevresinde, çevirebilecekleri çok tabak vardır ama bu tabakların çoğu uydu erkektir. Burada erkeklerden farklı bir dinamik olsa da (aşağıda değineceğiz) kadınların bu meriç sürüsünü hayal güçleri ile lehlerine kullanma yeteneklerinden alınacak dersler yok değildir. Aslında bu meriçlerin çoğu alternatif olmasa da (bir meriç kadına, çok şişman ve bakımsız bir kadın erkeğe nasıl görünüyorsa öyle görünür) ve meriç olmayan erkek az bulunur olsa da kadınlar bu erkeklerin hepsi alternatifmiş gibi hissedip “aman elimi sallasam ellisi” diye kendilerini gazlayabilirler.

Ama burada hiç unutmamanız gereken nokta, kadınlar ve erkekler arasındaki çok önemli bir ayrım.

Kadınların ilişkilerde ödül birimi ilgidir, erkeklerin ise seks.

Kadın sekse erkek kadar ihtiyaç duymaz (bunun aksini iddia edenler size yalan söylüyor ve bu konuda sıradaki bir yazı), erkeğin ilgiye kadın kadar ihtiyaç duymaması gibi. Bu nedenle kadının çevresinde dönen uydu erkekler (seks almadan yakın ilgi veren erkekler), erkeğin elinin altında tuttuğu fuckbuddy kadınlara (ilgi almadan seks veren kadınlar) denktir. Bu nedenle uydusu olan kadınların ( eşittir güzel kadınlar) tatmin seviyesi, fuckbuddysi olan erkek tatmin seviyesindedir. Eğer bir erkeğin düzenli pompaladığı ya da pompalama ihtimali olan kadınlar olsa idi (uydu erkekler kadar yaygın değiller ve bu da erkeklerin hanesine yazılacak bir utançtır) onun egosu da tepelerde olurdu. Fakat tabii ki çoğu erkeğin böyle bir lüksü yok. Kötüsü, uydu erkek sayısı hızla artıyor ve özellikle sosyal medya ile kadınların bu ego şişmesi kronikleşti.

(NOT : İşte tam bu yüzden ilginize karşılık vermeyen kızı hemen bırakın. Toplam kadın egosunu şişiren sürüye katılıp işleri daha da zorlaştırmayın)

Burada yapılması gereken şey, başta takındığın tavrı takınmak mıdır?

Burada yapılması gereken ilk şey, tabak çevirmektir. Erkekler, opsiyonları kadar güçlüdür ve uzaktan alfa erkeklerin kadın ilgisi ile betalaşma sebebi ellerinde opsiyon olmadığı için ilgi gösteren kadına çölde su muamelesi yapmalarıdır.

Tabak çevirme ile ilgili yanlış anlaşılan birşey var. Tabaklarınızla yatıyor olmanız gerekmez. O çeşit tabak çevirmek daha iyi ama elinizde tek bir opsiyon yokken bile birden 2 – 3 kadın bulup yatmaya nasıl başlayacaksınız ki? Hele bunu yapamayacağınız yerleşim yerlerinde. Şuradaki kırmızı haplı çocuk gibi opsiyon sayısını yüksek tutmak, opsiyonlardan ilgisi az olanları hemen düşürmek ve kadından karşılığını görmeden ona ilgi vermeyerek diğer kadınlara daha açık olmak da tabak çevirmektir. Yalnızken alfa ve kız görünce beta olan erkekler, mavi haplı çocuklardır genelde.

Yani birincisi, fiziksel olarak olmasa bile zihinsel olarak tabak çevirmek, kadın ile elinizdeki kartları eşitleyecektir. Eğer kızdan başka opsiyonununuz yoksa şu an en hızlı yapabileceğiniz şey bu kız ile olmazsa olmaz psikolojisine girmektir (ama bunu kıza karşı adım atmama bahanesi olarak kullanmayın).

İkincisi, muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcut mu diye düşünmeniz lazım. Testosterondan bahsediyorum. Genç erkeklerin testosteron seviyeleri genellikle acınacak seviyelerde ve bu eksiklik hem onların bir kadına dominant ve çerçeveyi korur bir şekilde yürüme dürtülerini baltalıyor hem de kadınlar testosteron yüküne olumlu tepki verdiklerinden kadınlar tarafından çekici bulunma ihtimalini azaltıyor :

  • Eğer düzenli olarak gyme gitmiyorsanız ve ağırlık kaldırmıyorsanız,
  • Yediğinize içtiğinize dikkat etmiyorsanız (özellikle de aşağı doğru bakınca göbeğinizden pipinizi göremiyorsanız emin olun testosteron seviyeniz çok çok kötü durumda),
  • Uykunuz düzenli değilse,
  • Hayatta bir iş / sanat / zanaat hırsınız yoksa,
  • Porno ve mastürbasyon tam gaz ise,
  • Televizyon ve bilgisayar karşısında saatlerinizi harcıyorsanız,

işiniz yaş. Bunu ikinci yazdım ama aslında hem ilk başta yapmanız gereken şey testosteron dostu bir yaşama geçmek hem de bunu yapmamak için bahaneniz çok çok az. Genelde fiziksel bir engeliniz yoksa bunları yapmamanın suçu size ait. Eğer daha bu temel taban yok ise tavsiyemiz rahip modu.

Ve üçüncüsü evet, burada yapılması gereken şey dominant davranışları ve çerçeveyi kızla iletişimde bilinçli bir şekilde devam ettirmektir. Uzaktan alfa görünüp, yakından betalaşmamaktır. Erkekler bunu zilyon şekilde yaparlar :

  • Kızla konuşurken fazla gülümsemek,
  • Fazla konuşmak ki özellikle ara ara olacak sessizlikleri idare edecek yüreğe sahip olmadığı için sürekli konuşmak,
  • (Sanki kimse kendinden böyle birşey istiyor gibi) kıza kötü çocuk / azgın teke olmadığını göstereyim derken zararsız bir tavşan gibi görünmek
  • Kendisi ilgili çok şey anlatarak kızın hayalgücü ve gizem ihtiyacını baltalamak
  • Kendi çekiciliğinden emin olmadığı için cool konuşmalara, ilginç konularda engin bilgisini gösterme vs. gibi gereksiz kasıntılara girişmek (özellikle başında konuşmayı hafif tutmak gerekirken),
  • Shit testleri geçememek (bkz. standard shit testler )
  • Göz teması kuramamak,
  • Kızın her dediğini onaylamak,
  • Kıza karşı çıkamamak, karşı fikir belirtememek,
  • beta vücut dili,
  • Kızı ONEitis yapmak,
  • Kızla ilgili hayaller kurmak ve kızla ilgili fazla düşünmek,
  • Kızı takip etmek (özellikle sosyal medyada ki betanın dibi bir davranıştır)
  • Bir kız ilgi gösterince radardaki diğer kızları hemen unutmak ve radarı komple kapamak
  • Kızdan başka opsiyonunun olmadığını açık açık kıza göstermek (örneğin kızı sürekli mesajlamak ve aramak, kıza bir mesaj atmak ve kız hemen cevap vermeyince ardından “yanlış birşey mi attım?”, “neredesin” gibi bir mesajla takip etmek, …)
  • vs … vs …

Bunlar çerçeveyi ve dominantlığınızı kızın ayaklarının altına attığınız anlamına gelir. Bunları yaptınız mı, kız sizi uzaktan yanlış anladığını ve aslında bir beta olduğunuzu anlar ve sizden hemen sıkılır. Erkeklerin yüzde 90%i böyledir zaten ve böyle elinin altında bir sürü erkek vardır, neden sizden sıkılmasın ki!

 

Buzzfeed erkekleri testosteron seviyeleri

Buzzfeed diye meşhur bir propaganda aracı pardon haber-blog sitesi var, social justice worrior çöplüğü bir yer. Türkiye’deki onedio tipi birşey. Geçenlerde yaptıkları bir video ile dışardan pek erkek görünmeyen beta / omega dibi erkeklerin, testosteron seviyelerinin ne seviyelerde süründüğü hakkında bir bilginiz olması açısından ilginç.

Buzzfeed çalışanı 4 “erkek” testosteron seviyelerine bakıp hangisi daha çekici karar verecekler. Testosteron erkeği erkek yapan hormon. Tırnak içindeki erkekler şu aşağıdakiler.

Buzzfeed kafasındaki bir erkeğin testosteron seviyesinin düşük olmasını beklersiniz zaten ama sonuçlar ciddi anlamda şaşırtıcı. Erişkin bir erkeğin normal Testosteron-seviyesi 270-1,070 ng/dL arasında ve 25 – 34 yaş arasındaki erkeklerde ortalama seviye 617 ng/dL.

Buzzfeed betalarının testosteron seviyeleri ise şöyle.

Şöyle söyleyelim : Yukarıdaki değerlerin hepsi 85 yaşındaki dedelerin ortalama testosteron seviyesi olan 376 ng/dL seviyesinin altında 😀 Daha da kötüsü, birinci eleman (Asyalı eleman) hariç diğer üç beta erkeğin testosteron seviyeleri alt sınırında altında.

Hepsi 20li yaşlarında olan bu erkeklerin genel popülasyonu yansıttığını düşünmeyin. Daha çok Buzzfeed gibi beta akım medyada, feminazizmin dibine vurmuş kanallarda yer bulabilen erkeklerin ortalamasını yansıtıyor.

Bu yazıdan çıkarılacak sonuç ise testosteronun önemi. Tamam, burada tavuk – yumurta durumu var biraz ama eğer hayatta bir amacınız, belli bir hırsınız, enerjiniz yoksa, kadınlarla ilişki konusunda sorun yaşıyorsanız, bunun fiziki bir temeli olabileceğini de aklınızdan çıkarmayın. Testosteron seviyelerinize bir baktırın. Eğer düşük ise testosteron seviyenizi arttırmaya bakın.

 

Maskülin erkekler, feminen kadınları tercih ediyorlar

Eğer kadınsı, feminen kadınlara değil de erkeksi kadınlara ilgi duyuyorsanız, testosteron seviyenizi bir test ettirmenizi tavsiye edebiliriz. Bilimadamları [1] erkeğin testosteron seviyeleri ile ilgili şunu bulmuşlar :

Erkekler testosteron seviyeleri yüksek iken daha feminen kadın yüzlerine daha güçlü arzu duyuyorlar. Birçok araştırma, kadınların hormon seviyelerinin, kadınların erkekleri arzulayabilirliğini etkilediğini gösteriyor. Ama şimdiye kadar erkeklerin hormon seviyesinin, erkeklerin kadınları arzulaması üzerindeki etkisi üstüne araştırma yapılmamıştı. Bu durumu araştırmak için, erkeklerin feminen ve maskülen kadın ve erkek yüzleri ile ilgili değerlendirmelerini, tükürüklerindeki testosteron seviyeleri ile karşılaştırdık. Erkekler, tükürüklerindeki testosteron seviyesinin yüksek olduğu seansta az olduğu seansa göre daha feminen kadın yüzlerini daha çekici olarak değerlendirdiler.

Araştırmada erkeklere feminen ve maskülen erkek yüzleri de gösterilerek, bu yüzlerin ne kadar çekici olduğunun değerlendirilmesini de istemiş. Erkeklerin diğer erkeklerin çekicilikleri konusundaki değerlendirmeleri ise kadın yüzlerini değerlendirmelerinin aksine testosteron seviyelerinin yüksek ve alçak olmasından etkilenmemiş. Bu da kadın yüzlerini değerlendirmede bir rapor biası olmadığına işaret ediyor.

Erkek maskülinleştikçe, daha feminen kadınları arzuluyor ama feminenleştikçe daha maskülen kadınları arzuluyor (ya da tolere edebiliyor).

Topluca bakıldığında, bu bulgular testosteron seviyesinin erkeğin kadınların yüz hatlarındaki feminenliğe olan ilgisini / arzusunu belirleyen bir faktör. Böylece de daha önce yapılan ve testosteronun erkeğin cinsel uyarıcılara olan ilgisini düzenlediğini gösteren araştırmaları destekliyor.

Siz siz olun, testosteron seviyenizi ciddiye alın ve yukarıda tutmaya gayret edin.

[1]- Men report stronger attraction to femininity in women’s faces when their testosterone levels are high (Erkekler testosteron seviyeleri yüksek iken daha feminen kadın yüzlerine daha güçlü arzu duyuyorlar)

Testosteron doğal yollardan nasıl arttırılır?

Erkeklik hormonu testosteron, bir erkeğin ergenlikte gelişimi kadar, yetişkinlik ve hatta yaşlılık çağlarında bile optimal oranlarda gerek duyduğu, erkeği erkek yapan hormon. Testosteron eksikliği erkekte depresyon, sürekli yorgun hissetme, yağ dokusunda artış, Alzheimer riskinde artış, düşük enerji, sertleşme problemi ve cinsel arzu gibi yan etkilere sahip. Testosteronun sağlıklı seviyelerde olması ise erkeğe kendine güven, daha fazla kas, sağlıklı bir kalp, mutluluk, güçlü sertleşme ve cinsel arzu ile enerji veriyor.

Son yıllarda, testosteron seviyesinde endişe verici bir azalış trendi var. Burada yaş ile gelen azalıştan bahsetmiyoruz, yaş ne olursa olsun bir azalış trendi var. 2017 yılında 20 yaşında olan erkeklerin testosteron seviyeleri, 2007de 20 yaşında olanlara göre az ve 2007deki 20liklerin de 1997ye göre daha az. Bu her yaş grubunda böyle ve son 30 yılın büyük betalaşmasında da rolü olan (ya da o nedenle olan) birşey.

Trendi yenmek, sağlıklı testosteron seviyelerine ulaşmak ise sizin elinizde. Bunun için yapabileceğiniz, araştırmalarla desteklenmiş şeyler şunlar.

Testosteron Nasıl Artırılır?
Testosteron Nasıl Artırılır?

Egzersiz ve Ağırlık Kaldırmak

Düzenli egzersiz yapmak, vücudunuzdaki testosteron seviyesini arttıracak en iyi yöntem. Ama bütün egzersiz çeşitleri aynı değil. Araştırmalar, ağırlık kaldırmanın, testosteronu en çok arttıran egzersiz olduğunu gösteriyor. Bunun hemen ardından ise High-Intensity Interval Training geliyor.

Sağlıklı beslenmek, yeterince protein, karbonhidrat ve yağ almak

Ne yediğiniz, testosteron seviyenize direk etki ediyor. Uzun süreli diyet veya aşırı yemek, testosteron seviyesini düşürüyor. Testosteron kolestrolden sentezlendiği için kolesterolü düşük diyetler, testosteron seviyesini düşürecektir (bu nedenle kadınlar gibi diyet ağırlıklı kilo vermekten kaçınmalısınız).

Kısacası aşırı yemek yemekten veya fazlaca diyet yapmaktan kaçının. Eğer bunları yapıyorsanız, dengeli beslenmek, testosteron seviyenizi arttıracaktır.

Stresi ve kortizol seviyesini azaltmak

Uzun süre strese maruz kalmak, stres hormonu diye bilinen kortizolün artmasına neden oluyor. Araştırmalara göre, kortizol seviyesinde artışla beraber testosteron seviyesinde azalma oluyor. Bu hormonlar tahteravalli gibi : biri artarken, diğeri azalıyor (testosteron seviyesinde artışın mutluluk ve rahatlık olarak geri dönmesi de bundan).

Güneş ışığına çıkın ve D vitamini alın

D vitamini, muhtemelen dünyanın en popüler vitamini. D vitaminin birçok sağlık avantajından biri de testosteron seviyesini arttırması. 12 aylık bir araştırmanın sonucuna göre D vitamini takviyesi alanlarda (günde 3,000 IU vitamin D3), testosteron seviyesi yüzde 25 artıyor. Yaşlılarda vitamin D ve kalsiyum takviyesi ise hem testosteron seviyesini hem de kemik gücünü arttırarak, düşmeleri azaltıyor.

Testosteron seviyenizi arttırmak için günde 15 dakika kadar güneş ışığına çıkın ve günde 3,000 UI D vitamin takviyesi alın.

Vitamin ve mineral takviyesi alın

Multi-vitaminlerin yararları tartışma konusu olsa da bazı vitaminlerin yararları biliniyor. Bir araştırmaya göre, çinko ve vitamin B takviyesi, sperm kalitesinde yüzde 74 artış sağlıyor. Çinko, atletlerde testosteron artışını da sağlıyor. Bilinen tüm vitamin ve mineraller içinde testosteron arttıran en önemlileri çinko ve D vitamini.

Yeterli ve kesintisiz uyku uyuyun

Egzersiz ve sağlıklı beslenme kadar önemli bir başka faktör ise yeterli uyku. Günde sadece 5 saat uyumak, testosteron seviyesini yüzde 15 düşürüyor. Günde ideal 7 – 10 saat arası uyumak iste testosteron seviyelerini sağlıklı veya yüksek tutmak için oldukça gerekli.

Testosteron arttırıcı duruş ve hareketler yapın.

Bizim duygu diye hissettiğimiz şeylerin hormon salgılanması ile alakalı olduğu artık bilinen birşey. Yeni yeni keşfedilen şey ise hareketlerle hormon salgısının değişebileceği ve bunun da duygu yaratabileceği. Belgeselin aşağıdaki Fake It To Make It (Yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak) bölümünde, alfa maymun hareketleri yapmanın (örneğin kollar havada açık V duruşu) testosteron seviyesini 20% arttırdığı ve tam tersi itaatkar ve boyun eğer hareketlerin ise 10% azalttığı verisinden yola çıkarak bir deney yapılıyor. Buna Alfa Kuralları – Yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak yazımızda değindik ve bununla ilgili bir deneyi, yazıdaki videoda görebilirsiniz.

Doğal testosteron arttırıcılar

Bilimsel araştırmalarca etkisi belirlenmiş testosteron arttırıcı doğal madde sayısı sınırlı. Geleneksel Hindistan tıbbında yüzyıllardır kullanılan ashwagandha adlı bitkinin kısır erkeklerde yüzde 17 testosteron artışı ve yüzde 167 sperm sayımı artışı getirdiği belirlenmiş. Bitkinin sağlıklı erkeklerde testosteron arttırışı ise yüzde 15. Bitki, kortizol seviyesini ise yüzde 26 azaltıyor.

Zencefil özünün de testosteron arttırıcı etkileri belirlenmiş durumda. Fakat araştırmaların çoğu hayvanlar üzerinde yapılmış. Kısır erkekler üzerinde yapılan bir araştırmada ise zencefil özünün bu erkeklerde yüzde 17 testosteron arttırdığı belirlenmiş.

Bilimsel araştırmaların testosteron artışı sağlayabileceğine işaret ettiği bazı diğer bitkiler ise horny goat weed (azgın keçi tohumu), Mucuna pruriens, shilajit ve tongkat ali. Fakat bu araştırmaların çoğunun fareler üzerinde yapıldığını, insanlar üzerinde yapılanların da kısır erkeklerle sınırlı olduğunu belirtelim.

Östrojen benzeri kimyasallardan uzak durun

Plastiklerde bulunan BPA ve paraben gibi östrojen benzeri hormonların testosteron seviyesini azalttığı biliniyor.

Düzenli seks yapın

Düzenli seks, testosteron seviyenizi olumlu etkiliyor. 60 yaş üstü ve düzenli seks yapan amcalarda testosteron seviyesinin, yapmayanlara göre önemli miktarda fazla olduğu gözlenmiş.