Kız arkadaş ve dominantlık

Erkek Adam twitter hesabında 30 yaşındaki adamın 20 yaşındaki kızla çıkması başlığındaki şu girişi paylaşmıştım :

hiç de normal ve sağlıklı olmayan bir durum (arkadaşımdan biliyorum)

kız bara gidecek; izin yok.
saçını mor yapacak; izin yok.
kısa giyinecek; izin yok.
arkadaşlarıyla eğlenecek; izin yok.

kız fazlasıyla hayat dolu, güzel ve diri ama adamın içi geçmiş, saçlar dökülmüş, iş-güç derdinde. kız, bir kadının nirvanaya ulaştığı 30 yaşına geldiğinde adam antropozdan, prostattan malum organına söz geçiremez hale gelecek ve kadın asla tatmin olamayacak, en iyi zamanlarını yaşayamadan yaşlanacak. kız kendi eğlenceli dünyasından, adamın 30’luk – 40’lık arkadaş grubuna geçecek ve haliyle ‘ben niye buradayım’ hissi doğacak; bu, adam için de geçerli.

malum 30’luk şahıs, kıza hemen evlilik teklifinde bulundu mesela. çünkü o yaştaki güzel bir kızın uçup gideceğini ve maymun gözünü açınca kel kafanın ve ayva göbeğinin meydana çıkacağını çok iyi biliyor; haliyle de hemen kızın ayağını prangalamaya çalışıyor. e tabii kendi yaşıtındaki hatunlar da ona ilgi göstermiyor, milyonda bir ihtimalle oltaya takılan balığı da bir şekilde kapması lazım; olgunluğunu, maddi gücünü ve tecrübesini kullanarak bir baba figürü çizip kızı kendine bağlıyor, ki kız da bunu hakikaten yiyor fakat doğaya aykırı olan her şey gibi, bir sürü problem sebebiyle bir türlü beraber olamıyorlar (ki artık konuşmuyorlar).

genç kız dostlarım, sizi bir şekilde sınırlandıracak erkeklerden uzak durun; hayatınızı yaşayın!

Gerçi bu abi bir tık fazla kısıtlamış ama mor saç olayını görünce bunu yazan hatun olayın genç kız için ne kadar sağlıklı bir ilişki türü olduğunu anlatmış ama farkında değil demiştim.

Bunun üzerine Sorol rumuzlu kullanıcı şu yorumu yazmış :

Mahmut abi merhabalar.
Twitter hesabında ekşi sözlükten bir entry’nin paylşaşımını yapmışsın daha sadece başını okudum ve şunu anlayamadım kız neden erkekten izin alıyor? (durun durun vurmayın feminist değilim)çoğu kız günümüzde babasını bile takmıyorken sevgilisinden izin isteyen bir kız ilginç geldi (öyleki soruyu soramıyorum oturtamadım cümleyi) neyse biz nasıl kıza izin verecek konuma geliriz?
sorular üstte kalınca sanırım görmüğyorsun abi

Şimdi öncelikle babasını bile takmayan kız, kız arkadaş materyali değildir. Herhangi bir konuda kızdan “babam beni öldürür” lafını duyuyorsanız bu o kızın ilişki materyali olması konusunda önemli bir pozitif gösterge.

Örneğin şu yorumdaki kız gibi hatunlar ile çıkmayın ya da eğer çıkıyorsanız fazla uzun sürecek birşeye girmeyin :

hocam merhaba kız arkadaş çerçevesini sürekli dayatmaya çalışırsa ve bizim çerçeveyi korumaya çalıştığımız vakitte ben güçlü kadınım bildiğin ezik kadınlardan değilim tarzı bir cümle kurarsa tepkimiz nasıl olmalı ve sade bir siktir çekmeli miyiz ? bu durumda siktir çekersek kadın tüm suçu psikolojik olarak bize mi atar ? ilerki zamanlarda geri dönme gibi bir durum olma olasılığı düşüyor mu ?

Burada bahsedilen kadın ilişki açısından psikolojik olarak defoludur. Çok büyük ihtimalle kız arkadaşı materyali değildir. Kırmızı haplı bir erkek böyle kızlardan uzak durur. Dikkat edin sadece uzun süreli ilişki materyali olarak değil genel olarak zira sahte taciz iddiaları bu tip hatunlardan gelir (hepsi yapmaz bunu ama bu tip hatunların yapma ihtimali çok olarak daha fazla).

Feminizm günümüzde kadınlara erkek için herhangi birşey yapmayı veya erkeğin en ufak telkinini kabul etmeyi yenilgi olarak öğretiyor. Bu propogandadan etkilenen bir kadınla ilişki yaşamanız çok zor. Zira hatun iki ucu boklu değnek. Eğer normal bir ilişkide olan erkeğin karışacağı ölçüde karışırsanız feminizm virüsü ile size diklenip kavga çıkaracak, eğer her istediğini yapmasına izin verirseniz bilinçaltı devreye girip sizden tiksinecek yine kavga çıkaracak.

Yukarıdaki hatun tabii ki kendisinden ayrıldığınızda tüm suçu size atacak, sizi utandırmaya çalışacak ve her yerde sizin nasıl geri kafalı, sert, kazak bir göt vs … olduğunuzu söyleyecek. Size ne? Bırakın yapsın. Aptal kız gerçekten ilişki materyali olan kızlara sizin reklamınızı yapıyor daha ne olsun 😀

biz nasıl kıza izin verecek konuma geliriz?

Uzun süreli ilişkinin en başında çoğu erkek zaten o konumda başlıyor. Kendi farkında olmasa da. Kadınların özellikle de Türk kadınlarının büyük çoğunluğu, herhangi bir konuda karar vermeye üşenip bunu erkek arkadaşlarına bırakmaya eğilimlidirler. Çoğu kadın erkeğin sürdüğü arabada oturup, nereye gidileceğini erkeğe bırakıp yolun keyfini çıkarıp tırnakları ile oynamayı ister. Ama çoğu erkek dominantlığın tam tersi bir şekilde eşitlikçi beyin yıkamadan dolayı daha ilişkinin birinci gününden itibaren herşeyi kadına sorarak bu dominant statüsünden hızla aşağı iner.

Erkek Adamın 12 özelliğinden birincisine sürekli ters hareket ederler.

1 – Erkek adamlar karar vericidir.

Hayatınızı başkalarının karar vermesini bekleyerek mi geçiriyorsunuz, yoksa hızlı ama iyi düşünülmüş kararlar verebilen bir lider misiniz? Örnek verelim :

Gerçek bir erkek adam, kız arkadaşı / karısı “bu akşam dışarı çıkacak mıyız?” sorusuna asla şu şekilde cevap vermezler :

“Oh, bilmiyorum hayatım, sen ne yapmak istersin?”

“Bilmiyorum bebeğim. Sen ne istersin?”

“Himmm, bilmem ki. Senin kafanda birşey var mı?”

Bu ne lan!

Gerçek bir erkek, sorumluluğu ele alıp hemen olumlu ya da olumsuz bir karar verir.

“Evet, hadi çıkıp birşeyler içelim ve sonra sahilde yürüyelim.” ya da;

“Bugün birşey yapasım yok. Yarın konuşalım”.

Aradaki farkı görebiliyor musunuz? İlk örnekte alfa erkeği olumlu ve spesifik bir karar veriyor. Kadının kararı beğenip beğenmediği önemli değil. Önemli olan spesifik bir kararı hızlıca vermek. Zaten kızın soruyu sormasının sebebi de bu. Senin soru ile geri dönmen değil, bir karar vermen.

Erkek adam ne istediğini bilen biridir sonuçta.

Kadının her dediğine “sen bilirsin hayatım”, “sen ne istersen aşkım”, vs … diyen, her kararda ona soran (nereye oturalım bebişkom) erkek (ki çoğunluk) kadını izin istemeyen bir canavara çevirir.

Nasıl dominant olunur yazısında dominant olmayı anlatmıştık. Geçenlerde TRP Discord tartışmasında bir arkadaş “dominant olacaksın, ona kimin üstün olduğunu göstereceksin” gibi birşey söyledi. Yanlış, dominant demek egemen  / yönetici demek, üstün demek değil. Eğer üstünlük sanarsanız, bir yandan zorba olursunuz diğer yandan da ilişkide liderlik kısmını göstermeyi bilmezsiniz.

Başından itibaren kızla beraber iken hep dominant olursan, kız doğal olarak böyle şeylerde senden izin alır. Tavsiye alıyormuş gibi yapsa da. Sonuçta kızın izin almaması doğal değil.

Peki kız siz dominant iken böyle davranırsa ne yapacaksınız. Ali rumuzlu arkadaş ile mesajlaşmanız size fikir verebilir (Ali önce bahsetmeyi mavi haplı algıladığını söylese de hemen ardından asıl derdini söylüyor ve bu arada çoğu erkeğin içselleştirdiği mavi hapı dillendiriyor – altını çizdim) :

Ali : Kız arkadaşım instagramdan erkekleri geri takip ediyor bu durum benim hoşuma gitmiyor daha hiç bahsetmedim bahsettiğimde mavi haplı gibi kendine güvensiz davranıcağımı düşünüyorum sizce ne yapmalıyım

Güzin Abi a.k.a Mahmut : Mavi hap kiz arkadaşına ve “aşk”a duygusal yatırımınla alakalı birşey. Neden kızı bu konuda uyaramayacaksın ki? Kıza muhtaçmış gibi görünmemek için mi?

Biz burada kıza nasıl göründüğümüzden çok kendi çerçevemiz ile ilgileniyoruz. Kırmızı haplı bir erkek bu konunun hoşuna gitmediğini kız arkadaşına söyler ve uyarır. Mavi haplıdan farkı nedir peki? Kız eğer direnir veya daha kötüsü “sen karışamazsın” gibi birşey söylerse kızın kıçına tekmeyi basar. Kendine güven budur. İçin içini yerken sus pus olmak değil.

Yani birader, eğer KHlı şekilde bitirmeyi göze alabiliyorsan söylersin. Eğer MHlı bir şekilde söyleyip de kız direnince devam edeceksen evet söylemek sakat.

Ali : Her hangi bir şekilde duygusal yaratırımım yok abi kıza karşı şuan bitse direk yoluma devam ederim fakat bu şekilde takip etmenden hoşlanmadığımı söylesem sanki ona inancım ve ilişkimize karşı güvenim yokmuş gibi görünmez mi bu da benim kendime ve ona güvenmediğim için kendine güvensiz, yatırım yapmış gibi gözükmez miyim

Mahmut :Kıza nasıl göründüğünü düşünmen seni onun çerçevesine sokar. Eğer kıza inancım ve ilişkime güvenim var desen rahatsız olmazdın. Senin için sen önemlisin, o ikinci planda. O nedenle kızın ne düşüneceğinden çok senin bu duygudan kurtulman lazım. Bunu çözmenin bir yolu olayı takmayı bırakmak eğer bu olmazsa kızı uyarmak. Aklına başka yol gelen var mı?

Bir de asıl olay şu ki eğer içinde bu iş yanlış diyen bir dürtü varsa ve kızı kaybetme korkusunun bahanelerinden biri olan “ilişkime güven ve ona inanç” balonları yüzünden bu dürtüyü bastırıyorsan söyleyeyim, o dürtü denilen şey senin içindeki evrimleşmiş uyarı mekanizması. Genelde doğru alarm verir.

Ali : Abiler kız arkadaşıma yazdım hoşlanmıyorum böyle yapamadan hoş bir şey değil yaptığın şey dediö ‘ istiyorsan tanımadığım kişileri takipten çıkabilirim şey senin için kimi takip ettiğim önemli mi dedi’ bende evet aynı davranışı yapmadığım için senden de böyle bir şey bekliyorum soruna gelirsek evet önemli dedim. Tekrar sordu ‘takipten çıkarayım’ mı diye bende takip ettiğin kişileri takip ettiğin için problem olduğu için onları takipten çıkarman gerekir dedim. Oda ‘tamam çıkarabilirim ‘dedi bende tamam çıkar o zaman dedim olay bu reisler

Mahmut :Kız arkadaşın, kız arkadaşı materyali olan bir kızın vereceği şekilde cevap vermiş. Bence sözünde durduğu sürece sorun kalmamış. Eğer sözünde durursa da sen kıza pozitif erkek dominantlığı uyguladın ki bu da senin hanene artı yazılır.

Bu arada kız arkadaşım dediğiniz kıza duygusal yatırım olur. Başlangıçta sınırlı da olsa. O yatırımı korumak için böyle şeyler yapmanızın ise maskülenliğe negatif değil pozitif etkisi var.

Bu arada orada yazılan şu yorumu da eklemek istiyorum zira bu tip bir duygusal güç nerden gelir sorusuna cevap.

Mahmut, okuyan da sanar am denizinde yüzüyorsun, alessandro ambrosio’dan çıkıp candice swanepoel’e giriyorsun! hiç nicelik değil de nitelik diye bir şeye baktın mı?

Baktım tabii. Erkekleri beğenip duran ve bununla ilgili rahatsızlığını söyleyen erkek arkadaşına diklenen hatun mu nitelik (kız böyle davranırsa)? Onu nitelik sayanların olsun ben almamayım.

Am denizinde yüzdüğümden değil, ilişkide benim çerçeveme zarar veren bir kadınla birlikte bir ay geçireceğime, 6 ay yalnız kalmayı tercih edeceğimden böyle davranabiliyorum. Herşey am değil. Benim ilişkide khlı olmam bu tercihimden geliyor. Am denizinde yüzmemden değil.

Ve evet, eninde sonunda birini, genelde daha iyi birini bulabileceğime inancım var zira hep böyle oldu. Dışarda adayların bol olması daldan dala atlamak anlamına gelmez. Bu dal çürükse başka dal var anlamına gelir. Çürük olmayan daldan neden atlayayım?

Gücün doğası

Gücün Gerçeği yazısından :

Gerçek güç, insanların kendi koşulları üzerinde kontrol sahibi olmalarıdır. Gerçek güç, hayatımızın yönü ile ilgili kontrole sahip olabilmemizdir.

Kadınlar gücü çekici bulurlar mı? Evet. Neden? Çünkü güce sahip olan erkek kendi koşulları üzerinde (elinden gelebileceği kadar) kontrol sahibi olan erkektir. İnsanlara bunun sık sık hatırlatılması gerekiyor zira biz gücü despotik bir egemenlik olarak düşünme eğilimindeyiz. Bazen güç böyle kullanılır ama gerçek gücü tanımlayan şey bu değildir.

Gücü despotik bir egemenlik olarak düşünen bir beta erkek grubu var. Bu görüşe sahip olmalarının nedeni, bu görüşün kendinden nefret eden, ak – kara cinsiyetler arası ilişki anlayışlarına uyuyor olması. Inseller yazıma gelen yorumlardan birinde 25 yaşında ve kendisini insel olarak tanımlayan bir erkekle yazışmalar var. Kendisi ile ilgili görüşü, başka hiçbir şey olamayacağına kesin olarak inanacak kadar sağlam. Hiçbir gücü olmadığına inanan ve bunun sonucu olarak da bir kadının kendisinde isteyecek tek birşey bile bulamayacağını düşünen bir genç. Bu inancında ısrar ettiği sürece de durumu gerçekten böyle olacak.

Yorumcularım bu çocuğa biraz da olsa ümit ve ilham verdiler. Bundan gurur duyuyorum. Ama Siyah Hap zihin yapısına göre yorumcularım aslında bu çocuğu yenilmeye ve hayal kırıklığına uğramaya itiyorlar. Zira güç kazanmaya çalışırsa başarabileceği tek şey kendisini daha verimli bir am dilencisine çevirmek ve / veya yenilgiye uğramak. Oyun hileli o nedenle oynamayı bırakmalısınız değil mi? Ve çocuk eğer istediği şekilde kadınlara ulaşabilse bile siyah hap döngüsel mantığına göre “sonunda elde edeceğin uğraşmaya değmez” ve başarısı bile aslında bir başarısızlık olacaktır.

Eskiler der ki “herşey seksle alakalıdır, seks hariç; seks güçle alakalıdır”. Ama “güç” nedir? Bir insanın aksi taktirde hayatına bir yaprağı savurur gibi yön verecek olan çevresi ve koşulları üzerinde kontrol sahibi olmasına güç denir. Ama güç her zaman belli bir bağlama nasıl oturduğuna göre ölçülür. Yani cinsellik bağlamında güç, insanın kendi cinsel deneyimi, tatmini ve en nihayetinde üremesi üzerinde kontrolünün olması anlamına gelir. Ve gerçekten, hipergaminin kadın merkezcilik denilen sosyal ve ana akım olmasının temeli budur. Kadın öncelikli sosyal düzenin gizli amacı nedir? Kadınları kendi üreme koşulları üzerinde tamamen kontrol sahibi olacakları şekilde güçlendirmek.

Güç, kadın için çekiciliğin (ve bazen tahrik olmanın) özelliklerinden biridir. Aynı zamanda tanımı gereği gücün erkeğin Alfa olmasının bir parçası olduğunu da söyleyeceğim. Ama bu tek parçası değildir. Size gerçekten güç, sosyal statü ve servet sahibi olmadıkları halde,  kadının cinsel idealine uyan bir tipe ve / veya alfa kafa yapısına sahip oldukları için kadınları çeken erkekler gösterebilirim. Ben zamanında böyle bir erkektim.

Güç alfa olmanın ön koşulu değildir ama güç potansiyeli ya da güçlü görünmek alfa olmanın ön koşuludur. Hatırlayın, kadınlar tabiatlarında olan güvenlik ihtiyacının her formu için erkeklerde güç (yetkinlik) aramaya programlanmışlardır. Bu nedenle de bir kadına çekici gelen gücün (Hipergaminin uzun dönemli beta ihtiyacı tarafı) her zaman kadının tahrik olması anlamına gelmeyeceğini belirtiyorum. Fakar tahrik edici bir erkekte olduğunda, güç kadın için cinsel olarak başdöndürücüdür.

Gerçek gücün görüntüsü ya da potansiyeli, erkekte hayatının koşulları üzerinde etki kapasitesini temsil eder. Eğer bir kadın bir erkekle tek eşli bir şekilde ilişkiye girecekse, erkeğin güce ulaşımı da kadının o erkekle eşleştiğindeki yaşamını şekillendirecektir. Bu nedenle de güç kadının erkeğe duyduğu çekimin bir parçasıdır.

Bu muhtemelen sağaltıcı birşey : “piliçler gücü didikler Rollo.”

Güç Alfa idealinin bir parçasıdır ama sorulması gereken soru gücün kadınlara neden çekici geldiğidir? Burası militan MGTOWcuların ve Siyah Hap nihilistlerinin gerçek yüzlerini gösterdikleri noktadır. Çoğu bunun nedeninin kadınların kontrol ya da güçlü bir erkeğe parazit olarak kendi çıkarları için çalışmak istemeleri olduğunu söylerler. Özünde olay kadının bir erkek aracılığı ile kendi koşulları üzerinde kontrol kurma ve kendi çıkarları peşinde koşma ihtiyacıdır. Bu, kadın gücünün gizli amacını analiz etmeye başlayana kadar oldukça melodramik bir önermedir.

Evrimsel perspektiften, bu erkeklerin “güç” olduğunu düşündükleri şey gerçekte sosyal dominantlık, önseçilim ve iyi bir fiziktir. Bu nedenle de kendilerini aşağılayan liseli piç arketipine bu kadar takıntılılardır. Piç “güçlü” görünür ve kadınlara hiç çaba harcamadan ulaşabilmesi ve kendilerine ne olmadıklarını hatırlatması bakımından üzerlerinde büyük etki bırakmıştır. Bu adamın kendi kaderi üzerinde kontrolü olması anlamında güçlü olup olmadığı önemsizdir – piçin, bu erkeklerin gücün nasıl görüneceği konusundaki düşüncelerini yansıtan bir görüntüsü vardır ve bunun sonucunda da gökten başına yağan amlarla ödüllendirilmiştir.

Peki bu durumda ne yapmalı? Feministlerin yaptığını; oyunu değiştir ya da herkesi kendilerinin gerçek ödül olduğuna ve dünyanın gerçekte nasıl çalıştığını anlayarak ortaya çıkardıkları (aslında kurguladıkları) gerçek oyunu oynamaları gerektiğine inandırmaya çalış. Eğer “Barbar Yıldırım Yarrak” değilsen ki hiç değilsin yaptığın tek şey onun gibi olmaya çalışmak ve gücü eninde sonunda onu sana sahip olmak için kullanacak kadına vermek için toplamak. Sonuçta bu “kadınların doğası bu”.

Feministler de bunu kendi çıkarları temelinde yaparlar. CPDleri kendilerinden çok yukarda olan kadınlarla Darwinist üreme başarısı gösterecek şekilde başedemedikleri için. Çözüm : Oyunu kendi daha düşük kapasitelerine uyacak şekilde değiştirmek : Şişmanlık kabulü (fat acceptance), erkekleri doğal cinsel tercihleri ve bunu gösteriş şekilleri konusunda utandırma, güzel kadınları güçsüzleştirerek veya güçlerini lekelemek. Formula 1 Pist Güzellerini yasakla, TVlerde amigo kızları yasakla, Miss Amerika Güzellik Yarışmasından mayolu bölümü çıkar.

Bunların hepsi üreme şansını arttırmak için yapılan adaptif stratejilerdir. Problem şu ki doğa bu tür çabaları her seferinde tekrar tekrar tokat manyağı yapar. Burada ana fikir oyunun kurallarını değiştirmektir; oyunun oynandığı gerçekliği ve bağlamı kontrol altına alarak bu değişikliği yapanların daha üstün oyuncular haline gelmesini sağlamaktır. Halihazırdaki oyunu “God Mode”da oynayabilecekleri hileleri bulmak yerine oyunu kendi yeteneklerine göre yeniden yazmak.

Yüzeyde, feminizmin kapak konusu, bu hiçbir zaman gerçek amaç olmasa da, her zaman erkekler ve kadınlar arasında ideal eşitliği sağlamak oldu. Ama eğer eşitliğin amaç olduğunu kabul etsek bile bu eşitlik, oyuncuların eldeki oyundaki güç ve zayıflıklarını gözardı ederek yapay kurallar üzerine inşaa edilen yeni bir oyunun gerçek oyun olduğu konusunda rol yapmalarını gerektirir. Problem şu ki herkese yeni oyunu oynatamazsınız. Doğal bir oyunu oynamak üzere evrimleştiğimiz gerçeği değişmez. Birçok insan yeni oyuna inanıyor görünse de içgüdüsel olarak bu gerçeğin farkındadır.

Güzel kadınlar feminist değerlere özenselerde, içten içe  güzelliklerinin ve cinselliklerinin kendilerini, daha az güzel kızkardeşlerinin üzerinde bir seviyeye koyduğunu bilirler. Bu da yine gücün bir şeklidir. Bu onlara kendi hayat koşulları üzerinde kontrol sağlar ve bilinçaltları eşit oyun adı altında bu güçlerini kullanmalarına engel olunmasına izin vermez.

Hedef

Aynı prensipler MGTOW yolunun sonuna da uyarlanabilir. MGTOW kafa yapısında cinsiyetler arasındaki ideal durum ne olmalıdır konusunda bir fikir birliği olup olmadığına emin değilim. Yeteri sayıda erkeğin MGTOW olduğu durumda toplumun nereye gideceğinin düşünüldüğünü her sorguladığımda, kadınların “akıllarını başlarına alacakları” ve kendi davranışlarının sorumluluğunu alacakları eşitlikçi bir gelecek tasfiri ile karşılaştım. Bu ve kripto para, MGTOW ütopyasının geleceği gibi görünüyor.

Bunu küstahlık olsun diye söylemiyorum. MGTOW toplumunun sonucunun nasıl olacağını gerçekten merak ediyorum. Feministler eşitlikçi ve cinsiyet nötr, kadın ve erkeklerin geleceğin eşit aracıları olduğu bir toplumun mümkün olduğunu düşünüyor. Feminizmin Marksizim ile karşılaştırılmasını okudum ve bu karşılaştırma onların söyledikleri gelecek kurguları açısından çok da alakasız değil. Ben tabii ki bu karşılaştırmaya ikna olmadım. Feminizmin üstünlükçü bir akım olduğu defalarca kanıtlandı, ama benim ilgimi çeken feminizmin kapak konusu hakkındaki umutların ne olduğu.

Aynı şeyi MGTOW konusunda da merak ediyorum. MGTOWcular da feministler de sonuçta güç peşinde – kendi hayatımızın koşulları üzerinde kontrolümüz olması bağlamında olan gücün peşinde. MGTOWcılar, kadınlarla haşır neşir olmanın kabul edilemez riskler içerdiğini açıkça söylüyor (değişik derecelerde) ve risk kabul edilebilir bir seviyeye inene kadar kendi yollarına gideceklerini ve kadınlarla tehlikeli münasebetlerden kaçınacaklarını belirtiyorlar. Erkek tümdengelim mantık şekline göre oldukça mantıklı ama MGTOWun hedeflediği hedef durum nedir?

Bunun üzerinde açık bir fikir birliği olduğunu henüz görmedim. Çoğu sanki kadınların akıllarını başlarına getirecek ve bir şekilde erkeklere ihtiyaçları olduğunu anlayarak bugün ellerinde tuttukları gücü kendiliklerinden bırakacakları  bir “sosyal çöküş” bekliyor. Bunun gerçekçi olduğu konusunda şüphelerim var. Ama belki de amaçlanan hedef bu değil ve ben yanlış anlıyorum. Kadınlar bunu elbette kendi çıkarlarından feragat etmek – feminizmi bırakmak olarak görüyorlar. Ama feministler ve MGTOW açısından kadınlar ve erkekler arasında olacak kabul edilebilir bir ateşkes nedir?

Bu soruları soruyorum zira bana öyle görünüyor ki iki akım da cinsiyetler arasında bir çeşit savaş halinin olmasına dayanıyorlar. Cinsiyetler arası manzara nasıl olmalıdır ki MGTOWcilar diğer erkeklerle rekabet etsinler ve kadınlar için uğraşsınlar ?  Cinsiyetler arası manzara nasıl olmalıdır ki feminizm çözülsün ve erkeklerin hayatları üzerinde kurduğu zorba güç ortadan kalksın?

Çeviri : The Nature of Power

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Bir boşanma hikayesi – Tehlike sinyalleri

Bir boşanma hikayesi yazısının devamı. Şu istek üzerine yazıldı :

“Bu hikayenin ibretlik olması için şu soruyu sormam lazım : bu kızın böyle olacağını evlenmeden önce hiç göremedin mi yoksa mavi hap yüzünden görsen bile erkek olarak doğru olanı yapıp evlendin mi? Varsa ne tür özellikleri kırmızı alarmdı.”

Bu sitede neyden sakındırılıyorsa o geldi başıma. Tam bir mavi haplı idim. Ben 32 kız 30 yaşlarında idi. Hiç evlenmemiştim.

Geldi gitti yanıma. Hiç de güzel değildi ve çalışmıyordu. Açık öğretim çeko mezunu idi. Bana kapağı attı. Duvara toslamadan beni elde etti. Mavi haplı olduğum için göremedim. Biraz görür gibi oldumsa da ailem ve çevrem beni utandırarak ve evlenmeyen yaşlı bir erkek olmaya gittiğimle beni korkutarak, beni sevdiğini (!) iddia eden bu kız konusunda ikna ettiler.

Nişanlılıkta kız çok açık verdi. Gezmeci, bencil, sevgi yoksunu ve benimle sırf maaş için evlendiğini olduğunu gösterdi. El değmemiş çiçek gibi dursa da okumamış ve kasabada yetişmiş bir bayanın kendi çevresinden bu kadar erkekle hem arkadaşlığı, samimi konuşmaları hem facede falan yazışmalarını hep iyiye yordum. Uyanacak olsam ailem azarladı. Mavi haplı olmak, bir gün seni beğendiğini söyleyen bir kadını oneitis etmeyi ve onu melek olarak görmeyi emrediyordu.

5 gün 5 gece düğün bizim buranın adetidir. Okumuşlardan yapan kalmadı. Düğün salonumda 3 saat yapar bitirirler. Kız tarafları, okumuş erkekten bu sokak düğününü isteyemezler ama ben olaya kız tarafından baktığım için bana teklif bile edinmeden yaşıma maaşıma bakmadan bu işe giriştim. Kızın içinde ukte kalmasınmış dedim.

3 aylık evlilikte sofraya kadar ben kaldırırdım. Kızın her dediğini yaptım. Önce beni bir centilmen olarak beğenen kız benden hemen soğudu. Peşimde o kadar gezen kız beni aşağılamaya ve boşanma lafları ermeye başladı. Gecelere kadar akraba ve arkadaş evlerinde vakit geçirmeye başladı. Engellemek istedim ailem usanır dedi beni durdurdular. Kız en sonunda ağzındaki baklayı çıkardı:

“SEN ERKEK OLSA İDİN BEN BİR YERE GİTMEZ VE HER DEDİĞİNİ YAPARDIM. SEN BUNA LAYIKSIN. BU HALİMİ BEĞENMEZSEN HADİ BOŞANALIM. SEN KAYBEDERSİN. BEN YAPACAĞIMI BİLİRİM.”

Ben bu erkek olmamayı bu sitede geçen erkekadam olmamak olarak biraz anladım ama mavi hap gözümü kör gibi etmişti. Yoksa cinsel anlamda erkektim.

Bir de kime danıştı isem biraz daha kıza özgürlük ve benim ev işini yapmamı tavsiye ettiler. Özellikle kadınlar bunu tavsiye ettiler. Ailemde olsa akrabam da olsa kadınlara danışmamak lazımmış.

Kız saatlerce telefonda boşanmış kız arkadaşlarıyla fikir alışverişi yapıyordu. Boşanmış o kızlardan biri bir kasapla kaç yıl evli kalmışmış da o kasap bu kızı dövmüşmüş de hatta camdan bile sarkıtmışmış da. Ben de dedim ki eşime: “Niye bununla dertleşiyorsun. Biz evleneli birkaç ay oldu. Ben sana şakasından hayvan bile demedim. Bir gün el kaldırmadım, her dediğini yaptım. Bir gün senden ayrı yatmadım. Sigara, alkol, karı kız dahil bir kötü alışkanlığım bile yok. Küfür bile etmem. Neden dertleşiyorsun…”

Bana verdiği cevap: ” Sen dur her şeyin bir zamanı var.”.

Oysa ben akıl alabileceğim erkeklere ve avukatlara utandığımdan gidemedim. Ayıp olmasın diye kızın çok yaptığını aileme de anlatamadım. Kızın bu boşanalım yaygaralarını hiç bilmediler ve hep bana itidal tavsiye ettiler. Ben de hep durdum.

Kıza öğüt verdim, arzunun ve sevginin pazarlığını yaptım. Kötü erkekleri örnek verdim, ben şunun gibi dövüyor muyum, falan dediğimde ‘keşke dövsen daha iyi, onlar erkek sen değilsin…’ ayaklarına giriyordu.

Gerisini anlattım. Bu siteyi o zaman görseydim keşke. Boşanma tecavüzüne uğradım. Ailem, ülke yasaları, akıl verenler ve mavi hap birleşince böyle oluyor. Bence sokakta kadın kesen zavallıların benim gibi hikayeleri vardır. Benim mesleğim ve karakterim sabırla davranmamam neden oldu.

Bir boşanma hikayesi

Ben de boşandım. 3 ay evli kaldım. 5.gün 5.gece.düğün, gelinliğe kadar masraflar için neler harcadım neler.

Bu yazıyı ibret alın diye erinmeden şu saatte uzun uzun yazdım. Evlenmeyin diyemem ama güzel ülkemin erkeklerini ne beklemektedir, aşağıdaki yazımı(başıma getirilenleri) okumadan anlayamazsınız ve anlamadan evlenmeniz bir facia olur. Siteden bu yazıyı ayrı bir başlıkta yayınlamasını erkeklerimizin iyiliği için istiyorum. Karar kendilerinin.

Başlıyorum:

Neyse anlaşamadık ve ben dava açtım. Dava 1 yıl sürdü ve kızın boşanmak istemiyorum, beyanıyla davam reddedildi ve 3 sene ayrı yaşama verdi Mahkeme. Bu davada bende ya da kadında bir kusur tespiti yapılmadı.
Bu karardan 3 ay sonra kız tarafı bu sefer bana boşanma davası açtı. Ve dava 1 yıl sürdü. Kadın tarafının açtığı bu davada ben boşanmayı kabul ettim. 2 taraf da boşanmayı istediğinde hakime düşen, boşanmaya hükmetmek oldu. Gelelim nafaka ve diğer şeylere.

Ben de kusur bulunamadı ve bunun için kadının manevi tazminat isteği reddedildi. Ama komik bir gerekçe ile maddi tazminata hükmedildim. Boşanmadan dolayı kadının maddi kayıpları oluşmuş, aynen böyle diyordu gerekçe. Ben yargıtaya bile itiraz ettim. Kadın kendi dava açtı ve boşanmayı istedi. Kendi dava açıp da boşanmadan dolayı maddi kayıp da ne oluyormuş, falan dedim ama temyizim reddedildi.

Gelelim nafakaya. Nafaka yükümlüsü oldum. Peki kusur tespiti yapılmadan nasıl nafaka yükümlüsü oldu. Sıkı durun aynen şu gerekçeyle:

“Erkek tarafı reddedilen boşanma davası açmakla kusurlu taraf haline gelmiştir. Bunun için nafaka ödemesine…”

Hani 1.davayı ben açmıştım ya. 2. Davayı kadın açmıştı ya. O 1. Davam reddedildi ya, mahkeme onu kastediyor.

Yargıtaya başvurdum. Her dava bağımsızdır, dedim. 1. Davam reddedildiyse kadın tarafı 2. Davayı açmasaydı, dedim. Hem 1. Davayı reddettiren ve 3 yıl ayrı yaşama ve eşini (beni) ikna hakkı kazanan kadın tarafı(eşim), yeni 1 tek kusur bile isnat etmeden neden 1 ay sonra dava açtı, dedim.

Neyse reddedildim.

Gelelim takı ve çeyize. Karşı taraf bir liste sundu mahkemeye. Annesi ve kardeşini tanık gösterdi. Hakim anneye sordu. 102 madde olan bu çeyizler hakkında ne diyorsun. Annesi aynen katılıyorum, bu çeyizleri biz erkek evine verdik, dedi. Hakim yaz dedi katipe, annesi listeye aynen tanıklık etti. İtiraz ettim o an. Bu listede bir çatal takımına 700 tl denmiş. Böyle marka ve sayılar tek tek belirtilmiş ve fiyatlar fahiş. Madem annesi bunları tek tek eliyle yerleştirmiş ise, listeyi aynen katılıyorum diyeceğine eliyle koyduklarını saysın, dedim. 1 tek ördekçioğlu tencere seti, diyebildi. Ama mahkeme o listeyi benden aynen istedi. Ağzım açık kaldı.

Takı konusunda da öyle oldu. Kızla ayrılık günümüzde tartıştık ve kız çekti gitti. Hastaneye gitmiş sakinleştirici almış. İşte bu ilaçlar ve hastaneye gitmesi takı meselesinde bana karşı kullanıldı. Kıza demişim ki ben evden gidiyorum, ben gelmeye evden gitmiş ol. Kız da ben evde yokken beni beklemiş ve benim gelmeyeceğimi anlayınca psikolojisi bozulmuş ve evden ayrılmış ve takıları alamamış. Ben de daha önceki 2 boşanma davasında bana kusur tespit edilmemesini bu takı davasında delil olarak sundum. Eğer bir kusurum olsa idi, kovma gibi bir kusur tespiti yapılırdı ve ben manevi tazminata hükmedilirdim. Karşı taraf ise kusurlu olduğum tespit edildiğini ve nafaka yükümlüsü olmama hükmedildiğimi, söylediler. Ben de nafaka yükümlüsü olmam, davayı benim açmam ve bu davanın reddedilmesi gerekçesiyle olduğunu söyledim. Üstelik hem bu davalarda hem öncekilerde karşı taraf yani kız tarafın 2 şahidi olduğunu; biri kızın annesi biri de kızın (eşim yani) kardeşi.

Sonuç altınların faiziyle iadesi.

Eşimin avulatı haber salmış. Boşuna yargıtaya verip para harcamasın, kadın her durumda haklı, kız istese 8 değil 16 bilezik bile isteyebilirdi, demiş.
Avulatları haklı, dedim ve temyiz etmedim.

Ha unutmadan söyleyeyim. 1. Davada 3 ay süren ekonomik araştırna yapıldı. Ben öğretmenim ve kız çalışmıyor. O gün için benim maaşım 1830 tl falan. 500 tl tedbir nafakası (dava bitene kadar bağlanan nafaka) bağlandı. Ve davaya devam ara kararı alındı. 3.5 aylık nafaka 1800 ediyordu. Diyelim mahkeme bugün 15.00’te bu tedbir nafakası ara kararını verdi ya. Yarın sabah 08.30’de beni icraya verdiler. 1800 tl oldu bir gecede 3500 falan. Avukatları aynı zamanda icra vekili olduğu için 1500 tl vekil ücreti, icra mahkeme masrafı falan eklediler.

Neyse 1. Davam reddedildi ve davayı kaybettiğim için 400 tl 3 yıl ayrı yaşama nafakası artı mahkeme masrafları artı karşı tarafın vekalet ücretine hükmedildim. Yine ertesi gün sabah icraya verildim. Önceki icra 1. İcra dairesinde ise bu icra 3. İcra dairesinde açıldı. Ve maaşıma haciz geldi. Eğer önceki icra dairesine bir dilekçe verselerdi otomatikmen maaşa icra gelirdi ama vekilleri tekrar vekalet ücreti alamazdı ve ben tekrar icra mahkemesi masrafı ödemezdim. Bir de 1 gün beklemeden nafakayı ödemiyor diye maaaşıma haciz ile beni okulda rezil etmek istediler.

2. Davamız açıldı demiştim. Onda da tedbir nafakası bağlandı. O davanın da bir sonu oldu. Her defasında beni farklı bir icra dairesinden dava ettiler. Ve her defasında hem asıl Aile mahkemesinde hem 1 gün sonra açılan farklı icra dairelerinden vekalet ücreti ve mahkeme masrafları ödedim. Hakime şikayet ettim bu durumu. Oralı bile olmadı, avukatları söz aldı. Bizim yasal hakkımız dedi. Bir şey diyemedim. Kızın ailesinin fabrikası var dedim. Kız nasıl baba evine sığınır kabul edilsin ki dedim. Vekilleri; kızın ailesinin maddi durumu mahkemenin konusu değil, dedi. Öyleymiş sustum. Azarlandıklarımı hiç saymıyorum. Kendimi yıllarca davadan davaya düşmüş yargılanan bir suçlu terörist gibi hissettim hep. Vekiller benim gibileri bekliyor ki yolsun. Neyse…

Hatta maddi tazminat 18000 tl bağlandı ya bunu da farklı dairede icraya verdiler. 1 gecede 23 bin tl oldu bu para. Vekalet, masraflar… falan. Ödeyemeyeceğimi beyan ettim. Maaşıma haciz geldi. O günkü maaşımın 4’te 1′ olan 500 tlye hükmettiler. Tam 36 ay boyunca ayda 500 tl kesildi. Toplamda 18 bin tl kesilmiş oldu. 18 binin 23 bin tl olması yetti mi icra dairesine gittim. Kalan ne kadar dedim. 18000 tl kaldı dediler. 18 bin tl, 36 ayda toplam 18 bin tl kesilmesine rağmen nasıl 18 bin tl kalır dedim. Müdüre kadar hesaplattım. Doğru 18 bin tl kalmış. Faizler, karşı tarafın avukatının bir kaç bahane ile itiraz dilekçeleri dolayısıyla vekil ücretleri katlamış gitmiş.

Neyse bu arada başka ile ve okula tayinim çıktı. Vekilleri tekrar dilekçe vermiş. Ek.ücretlerime de haciz geldi. Haftada 30 saat.derse giriyordum. Hafta sonları kurs açmıştım. Sınav ücretleri dahil her şeye icra geldi. Maaşımın dörtte biri artı tüm ek ödemeler. Yeri geldi ayda 2800 tl kesildi. 5 ayda 11700 tl daha kesildi. Tekrar icraya gittim. Ne kadar borcum kaldı, dedim. 16700 tl kalmış. 18 bin kalmıştı nasıl olur da 5 ayda 11700 ödememe rağmen 16700 kalır dedim. Memurun biri dedi ki: Bu şekilde bitmez bu borç. Toplu kapat. Nerden nasıl bulursan bul, dedi.

Neyse buldum buluşturdum kapattım.

İşte bundan 15 gün sonra da takı ve çeyize 40 bin tl geldi. Aman maaaş haciz gelmesin diye karşı tarafa haber saldım. İcraya vermeyin de peşin ödeyeyim dedim. Peşin deyince ve ayaklarına düşünce tamam dediler. Kredi çektim. Nisan 2018de 40 bin tl Halk bankasından maaş müşterilere özel indirimli çektim. Faizle birlikte 57 bin tl. 48 ay taksitle ayda 1200.

Şu an Temmuz 2018’dayız. Şimdi olsa o altınlar falan 60 bin Tl ederdi.

Faizde yükseldi. 28 bin falan ediyor. 88 bin toplam. Ayda 2000 tl falan ederdi. İyi ki bu güne kalmamış. Zaten bankalar 50 bin tlden fazla tüketici kredisi vermiyorlar. Tam 6 yıla yakın davalar nedeniyle elde avuçta bir şey kalmamıştı. Mecbur maaşıma ve ek ücretlerimin tamamına icra gelirdi. Tahminim ayda 2000 tl kıza öderdim. Ve 10 seneden aşağı da bitmezdi.
Çocuk da yok. 3 ay evlilik. Ve kusur tespiti yapılmadı.

Ben hikaye olsun diye anlatmadım bunları. İlk defa burada hikayemi anlattım. Evet bu site bunların hem yeri hem bu anlattıklarım için tam sırası.

Maalesef Türkiye tüm diğer ülkelerden daha kötü durumda. AB ve ABD’de hemen hemen nafakalar kalktı. 1 yıl evliliğe 1 yıl nafaka falan kesiliyor. Daha benim çocuk da olmadı. Bu hikayeye iştirak nafakası, icra ile alınan çocuk, gösterilmeyen çocuklar falan da eklemedim.

Hakimler çok değişti. Biri bana acıdı. Toplu nafaka kesti. O zaman 9000 tl idi. Karşı taraf toplu para diye sanırım itiraz etmedi. Yıllarca belki bir ömür ödemekten kurtuldum. Her erkek benim kadar şanslı değildir. 2 güne 10 yıldır ödeyenleri duyuyoruz basın yayında. Kadın evlense veya nikahsız yaşasa ya da sevgili edinse erkek tarafın haberi bile olmaz. Olsa bile ispatlaması lazım. Zina bile artık suç değil. Polis kimsenin evini basmaz. Ahlak polisi bitti o dönemler. Kimse de (özellikle kadınlarda) vicdan kalmadı.

İlginç mahkemeler ve feminist basın hatta tamamı Beta olan erkeklerimiz kadını yalan söylemez,ahlak abidesi melekler olarak görüyor.

Avrupada yine evlilik kurumu bitmiş. Bizdeki evli erkeğin rezilliği kimesede yok. Bizim Türkiyede hala bekara ev verilmeme,adam yerine konulmama ve utandırma hala yaygın ve güçlü.

Türkiyede hala düğünü erkek yapar, takı kadınındır, eşya erkeğin sırtında.

Erkek ve evlilik.

Yok ya.

İkinci Bölüm : Bir Boşanma Hikayesi – Tehlike Sinyalleri

Konuk Yazar : Metin Bey

Erkeklere En Çok Söylenen Yalanlar

Dün Youtube’da erkek kanalı isimli video kanalını izlerken keşfettim ki gerçekten umutsuz şekilde sevgili edinmeye çalışan snowflake‘lere söylenen yalanların haddi hesabı yok. Bu halde bile kanalın 182.700 abonesi var. Kanaldaki videoları izleyen erkekler, gerçekten kadınlar konusunda başarılı olabilecekleri ümidini taşıyorlar. Klasik beta erkek bilgilerini sindirip de hayal dünyasını genişlettiklerinde mavi hapın aslında çok tatlı olduğunu sanıyorlar.

İyimser düşünmek insanı mutlu eder, evet. İnsan birçok şeyin üstesinden bu şekilde gelir ama ikide bir duvara toslayıp hala taktik değiştirmeden iyimser düşünmeye devam ediyorsan bunun salaklıktan başka bir açıklaması olamaz. Zaten kanal da mavi hap yalanlarını güzelleştirip saf erkeklerin önüne koymaktan başka bir şey yapmıyor. İşte bu yalanlardan bazıları:

1- Seni sen olduğun için sevecek biri olmalı:

Bu malesef en çok inanılan yalanlardan biri çünkü erkeğimiz gerek fiziksel gerekse mental açıdan kendini geliştirmeye üşeniyor. İstiyor ki oturduğu yerden ona en güzel hatunlar gelsin. İstiyor ki hiç emek harcamadan mucizevi şekilde iyi bir hatuna sahip olayım. Hayır, kendini geliştirmiş bir adamla suya sabuna dokunmayıp konfor alanından dışarı çıkmamış bir adam asla bir olmaz. O hatun, birinci tip adamın ikinci hatta üçüncü sevgilisi olmayı seninle olmaya tercih edecek.

2- Hayatının kadını, seçilmiş kişi:

Bu özellikle 18- 25 yaş arası gençlerde çok yaygın. Sebebiyse tecrübesizlik. İlk defa elini tuttuğunuz kadın sizin için özeldir. Onun diğer kadınlardan çok farklı ve üstün olduğunu düşünürsünüz çünkü o kadını kendi zihninizde özel bir yere koymuşsunuzdur. Bu, kadını kaybetmemek için geliştirdiğiniz zihinsel bir reflekstir. Birlikte uyuduğunuz, tatile gittiğiniz, seviştiğiniz kadın sayısı arttıkça kadınları zihninizde kutsama hastalığınız da azalır.

3- Kadını memnun et, onu el üstünde tut:

Mavi hapın belki de en zehirli yönlerinden biri bu. Kadını kendinden üstün tutma ve onu her koşulda memnun etmeye odaklanma. Bu bakış açısına sahip erkeklerin %90’ı hayalkırıklığına uğrar ve gösterdiği fedakarlıkların bedelini ya terk edilerek ya da aldatılarak öder çünkü kadınlar, kendilerini yanında güvende hissedebilecekleri, cesur, kadın tarafından onaylanma ihtiyacı hissetmeyecek erkekleri severler. Beklentileri her zaman erkeğin onlardan üstün olması yönündedir.

4- İlişkide para önemli değildir:

Bunu herhangi bir videoda kadınlardan duyduğumda gerçekten ekranı yumruklayasım geliyor. Bir insan göz göre göre yalan söyler mi? Kadınsa ve doğası gereği kendini cici kız olarak göstermek istiyorsa söyler.

Para gerçekten çok önemlidir. Belki de ilişkideki en iyi jokerdir çünkü para= statü= güçlü erkek= sağlıklı nesillerdir. Kadının güdüsel seçilimi böyledir. Çoğu zaman parası olan erkek, çirkin ve şişman olsa bile en güzel kadınlar tarafından tercih edilebilir. O andan itibaren erkeğin kusurları kadın tarafından görülmez olur.

5- Kadınlar masum ve iyidir:

Gerçekten tüm kadınların Disney karakterleri gibi olduklarını düşünen erkekler var ve bu erkeklerin sayısı hiç de yabana atılacak gibi değil. Twitter’da çoçuklarına köpek maması veren, hastanedeki hastaların ilacına zehir katan, öz çocuklarını döven, eşini öldüren, terör örgütü mensubu olan vb. birçok kadına dair haberler okuyorum. Daha beterleri de var. Mesela kocasının kafasını kesip köy meydanında gezdirenler, pompalı tüfekle kafasını uçuranlar vs vs. Bunun yanında, kadınlar genellikle fiziksel açıdan erkeklerle başa çıkamadıkları için zihinsel şiddete başvuruyorlar. Yani kadınları melek gibi görüyorsanız bir daha düşünün.

Abazan karanlık kuşağı – Onedio sırt sırta

Şu aşağıdaki videoyu yorumlamam istendi. Daha önce yarısına kadar izleyip sonra oğlan ağır mavi haplı deyip çıkmıştım. Şimdi tweeterdan bir daha videoya dikkatim çekilince tekrar izledim.

Elimizde HB 5.5 – 6 arası standart tipli bir kız var. Kişilik olsa hadi tamam da kızın kişiliği kabus. Normalde beyni mavi hapla yıkanmamış bir erkek “hellodan mı çıkardın bunu? Çok saçma” lafını duyduktan sonra “aha kızın malını koymuşlar” diye mırıldanır ve o aşamadan sonra tamamen taşak geçerdi. Ama Onedio’da normal erkeğin işi ne?

11 dakikalık videonun 48. saniyesinde bitmesi gerekirken eleman ciddi ciddi istifini bozmadan devam etti. Kızın iğrenç egosunu görünce kızı çok güzel sanan bir amsalak olduğu sonucunu çıkardım ama sonradan “hatunumun kaç kucakta hopladığını sorgulamam” ya da “hatunum cinsel dürtülerine dolu dizgin kapılarak hemen kucağa atlamış olsun ben sineye çekerim” tadında kızın bile isyan ettiği soya oğlan cevapları ile oğlanın soya oğlan olduğunu anladık.

Açık söyleyeyim “lan 3500 TL verseler bile çekilmez ama bu çocuk öğrenci, belki 350 TLlik yemek için evet der” diye düşünüp birbirlerini gördükleri kısmı izlemeden kapatmıştım. HB 5.5 hatunun kıçını kim kaldırıyor merak ederek.

AMA az önce videonun sonunu izledim :0 İzlemez olaydım.

Oğlan bu kadar iğrenç kişilikli bir hatuna kişiliği ile ilgili tek laf edemediği gibi kızı gördükten sonra vücut dili tamamen kapanarak kızla çıkma umuduna (!) devam etti … 😣 Ben bu çocuğu izlerken utandım ve çok üzüldüm … Çok çok utanç verici.

Buraya kırmızı haplı ya da en azından beyni yıkanmamış ve damarlarında 90 yaşında bir dedeninkinin yarısından fazla testosteron dolaşan bir adam koy. Nasıl davranır?

Bir ipucu : kafanızda oraya Han Solo’yu, Indiana Jones’u ya da John McLaine’i koyun. Videonun 48. saniyesinde muhatap almadan kameraya “bu kişilikle kainat güzeli olsa belki 3500 TLye 2 saat çekilir” derdi. Kızın duygusal olmadan fiziksel olduğunu duyunca da “demek ki seninle bir geleceğimiz olmayacak o zaman rahat olalım” gibi birşey derdi. Sonra dönüp de kızın tipini görünce de kızı işaret ederek gülme krizine girerdi. Ya da okumuş çocuksa en fazla “tipin çok sıradanmış hayal kırıklığına uğradım” derdi herhalde. Onedio tabii ki bu kadın düşmanı video yayınlanmazdı.

Gençler bu çocuk gibi olmayın. Bu açlık mı, kadını tanrıça statüsüne çıkarma mı (bu kızı çıkarmak için sağlam hayalgücü gerek) nedir anlayamadım.

Oğlanın vücut dili çok gerçekçi. Kız oyuncu olsa ve “şaka şaka bak kamera var orada dese” bile can sıkıcı. Kızın bariz dalga geçilecek haliyle taşak geçmeyi bırak hala “yemeğe çıkar mıyız” diyor. Çocuğu aç mı bıraktılar acep, günlerdir yemek yemiyordur da ondandır umarım. 350 TLye iyi karın doyar.

Kırmızı hap mantığı : İyi Çocuklar

Bazı erkekler, hayatı sürekli toplum yararına davranışları için onay bekleyerek oldukça öngörülebilir bir kalıpta yaşarlar. Ana-babalarının, öğretmenlerinin ve diğer büyüklerinin sözünden çıkmazlar ve de büyüdüklerinde hepimizin aşina olduğu ve birçok erkeğin tuzağına düştüğü o bilindik anlatıları takip ederler. Üniversitedeki zamanım boyunca çoğunlukla mühendislik, yönetim ve muhasebe gibi öngörülebilir ve güvenli alanlarda diploma peşinde koşan ve bu diplomayı aldıktan sonra da hayatları boyunca bu alanlarda çalışmayı planlayan bu tip erkeklerle çokça karşılaştım. Üniversiteden önceki hayatları da en iyi notları alarak, müfredat dışı aktiviteleri arttırarak ve mükemmel devamlılıklarını koruyarak en iyi üniversiteye girmeye çalışarak geçmiştir.

Birçoğunun hemen hemen şöyle özetleyebileceğimiz hayat planları vardır : iyi bir üniversiteye git, iyi notları al, en tepedeki firmalardan birinde staj yap, mezun ol, bu firma ile çalışmaya başla, kariyer basamaklarını tırman, çok güzel bir eş ile ödüllendiril, 2 – 4 çocuk yap ve çok güzel bir evin olsun.  Bu hedef onların motivasyonudur ve hergün bu planı gerçekleştirmek için vargüçleri ile çalışırlar. Ama planlar gerçek hayatla karşılaştığında, çok az plan uygulanabilir kalır.

Mike Tyson’un zamanında dediği gibi “ağzının ortasına yumruğu yiyene kadar herkesin bir planı vardır.”

Bu tip erkeklerin çoğunlukla karşılaştığı sorun, kendi yollarını çizeceklerine büyürken kendilerine sunulan anlatıları kabul edip hayatlarını yıllar hatta on yıllar boyunca süper egolarının yönetmesine izin vermeleri. “İyi çocuklar” dünyanın içsel bir etiği olduğuna, sosyal anlatının hayatı iyi yaşamanın yöntemini ortaya döktüğüne ve bir erkeğin bu anlatıya göre yaşaması durumunda ise iyi davranışlarının ödüllendirileceğine inanmışlardır. Bu dünya görüşü “karma” kavramında özetlenir. İyi şeyler iyi insanların başına gelir, kötü şeyler kötü insanların.

Sosyal uyumlu davranış

Muhtemelen en çok bilinen anlatı, erkeğin içinde yaşadığı sosyal grubun yararına olan anlatı. Örneğin erkeğin çok çalışan ve vergi veren bir vatandaş olarak topluma faydalı olması. Anlatı, erkeğin toplumun ihtiyacı olan ürünleri üretmesinin yanında maaşının da kamu – sosyal ürünlerinin satın alınmasında kullanılmasına yarıyor. Kendisi bu ürünleri kullanmasa bile. Bu sosyal ürünlerin amacı sosyal grubun toplam mutluluğunu arttırmak ve ideal bir dünyada, bu erkek vergi olarak ödediği parayı gerçekten kendi mutluluğunu arttırmak için de kullanabilir.

Yukarıdaki namuslu işçi ile hayatını suç ile kazanan bir erkeği ele alırsanız, önceki hem yasalara uyarar hem de yasa uygulayıcısı kurumları vergi verip destekler. İkincisi ise toplum düzenine zararlıdır zira hem yasalara uymaz hem de yasa uygulayıcı kamu kurumlarını besleyen vergiyi vermez.

Bu nedenle de sosyal anlatı toplum yararına davranışlar üzerinedir. Çocukların dua etmesi, sebze yemesi, otoriteyi dinlemesi ve kurallara uyması beklenir. Sosyal anlatı en yalın hali ile ahlaki bir hayatın nasıl sürdürüleceğine dair el kitabıdır. Ve bu el kitabını izleyen “iyi çocuklar” bu iyiliklerinin karşılığını alacaktır.  Açıkça anti – sosyal davranışları özendiren bir toplum uzun ömürlü olmacaktır zira temel sosyal sözleşme, sosyal bir grup olarak organize olmanın avantajları üzerine kuruludur.

Cinsiyetler arasındaki dinamik

“İyi çocuklar” çoğunlukla, kendilerine çocukluktan beridir yedirilen cinsiyetler arası anlatıları satın almış klasik beta erkeklerdir. Bu anlatılar tarih boyunca toplum yararına olan anlatılarla aynı amaca hizmet etmiştir. Zira toplum yararına olan bir cinsiyetler arası dinamik gerçekten vardır.  Atalarımız aile kurumunun ve biraz daha büyük ölçekte kabile kurumunun  herhangi bir insan grubunun temeli olduğunu keşfetmişlerdir.  Bir şekilde herhangi bir ülkeyi alıp parçalarına böldüğünüzde, en küçük temel birim olarak aileye ulaşırsınız. Toplum yararına olan cinsiyetler arası dinamik, aile kurumunun temelidir ve tarih boyunca cesaretlendirip ödüllendirilmiştir.

Bu tür toplum yararına olan cinsiyetler arası davranışlar çoğu dinin merkezinde yer alan prensipleri de içerir : sadakat, aldatmamak, onur ve görev kavramları ile  beraber erkeklerin çoğunun bir eşe ve çocuklara sahip olabileceği ve geleceğe yatırımlarının toplum tarafından garantilendiği bir sosyal düzen. Sonuçta, erkeğin karısını ve çocuklarını beslemek gibi bir görevi olduğu bilinir ve bu ödev erkeğe dayatılır. Aynı şekilde erkeğin iş gücü karşılığında, kadını ve çocuklarının onun liderliğini takip etmesi de bilinir ve ödev olarak kadına ve çocuklara dayatılır. Bir erkek bir kadınla evlenmek istediğinde, kadına teklif etmeden önce babasının iznini alır ve eğer izin verilir ise kadın baba evinden koca evine taşınır.

Bu düzen gelecek ailelerin istikrarlı olmasını sağlamış ve tarafların hepsinin yararına işlemiştir zira iki tarafın ailesi de işin içinde ağırlık taşımaktadır. Fakat birinci dalga feminizm ile beraber tarihten kopmaya başladıkça, feminizm geri besleme mekanizmalarına artarak işlemeye ve dramatik değişimler yaratmaya başladı. Öncelikle, boşanma eskiye göre çok daha yaygın birşey haline geldi. Önce kadın ve erkekler eğer belli koşullar meydana gelmişse boşanmaya başladılar. Bunu kusura dayalı olmayan boşanma takip etti. Yani “boşanmak istiyorum” diyenin diğerinde kusur göstermesine gerek kalmadı. Cinsel özgürlük kadının bir veya iki uzun süreli ilişkisi var diye defolu sayılmamasından bugün manosphere’de ” atlıkarıncada hoplamaya(*) ve bekar anneler salgınına geldik (**).

Ama “iyi çocuklar”a anlatılan masallar ise neredeyse hiç değişmedi. Ruh ikizi miti günümüz kültüründe “Disney Masalı” denilen ve “sonsuza dek mutlu oldular” mesajı içeren anlatı ile hala pazarlanıyor. Bu mit, kadını melek statüsüne çıkaran oneitis’in ve aynı zamanda “doğru” kadınla evlenmenin doyumlu bir hayatın anahtarı olduğu fikrinin de temeli.

Adam ol” anlatısı da değişti : Eski düzende erkeğin karısının ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılaması beklenirdi ve anlatıya göre erkek kendi çıkarını en sona koyarak emeği ve sorumluluğu ile bunu gerçekleştirirdi. Geçmişte bir erkeğin karısının ve çocuklarının sorumluluğunu alması beklenirdi ve bunun karşılığında ise evin reisi olurdu. “İyi çocuklar”a günümüzde de pazarlanan anlatı bu ama gerçekler çok değişti. Koca, popüler kültürde karısının hayallerini gerçekleştirmekten başka işe yaramayan bir komedinin figürü haline geldi.

Doğa, eğitim ve ödüller

Günümüzün “Biyoloji mi sosyal yapı mı” tartışmasının çoğunlukla görmezden geldiği şey, toplumun kendisinin bir yapı olduğu. İnsanların üreme, kaynak biriktirme, kan bağına sadakat, beslenme ve güvenlik gibi dürtüleri toplum olmadan da varolabilir ama toplum bu dürtülerden bağımsız olarak varolamaz. Çoğu dürtü gibi bu dürtüler de pozitif kazanımlar için sömürülebilirler  ya da uygarlıkların yok olmasına neden olabilirler. Bu nedenle bahsi geçen dürtüleri toplum yararına olacak şekilde dizginleyen, kontrol eden ve yönlendiren mekanizmalar gereklidir ki birçok sosyal anlatının doğumu bu nedenledir.

Ahlak, bu anlatıların temelini oluşturan ve davranışları, düşünceleri ve aksiyonları iyi ya da kötü diye ayıran bir sosyal yapıdır.  Doğa acımasızdır ve bulunduğu çevreye adapte olma yolu ile en güçlü organizmaların ve genlerin hayatta kalmasına izin verir. İhtiyacı olan birşey artık çevresinde bulunmayan organizma ya adapte olur ya da yok olur. Diğer organizmalara karşı az da olsa avantajı olan organizma, evrim oyununda diğerlerini yavaş yavaş yener.

Doğa “adil” olmaya çalışmaz zira temelinde “rekabet” vardır. Evrimin gözünden rekabet edemeyen organizma ya da gen kümeleri kötüdür ve rekabet edebilen genler veya organizmalar iyidir.  Evrim sürekli mutasyonlarla ve değişimlerle deney yapar.

Buna karşın insan ahlak sistemleri “adalet” üzerine kuruludur. Fakat adalet ve adil insan kavramlarıdır, doğal kavramlar değildirler. Her ne kadar insan bebeklerinin çok erken yaşlardan itibaren adalet duygusuna sahip olduklarını gözlemleyebilsek de, bu muhtemelen bizim sosyal bir hayvan olmamızı sağlayan yapının bir parçasıdır ve girdiler (fırsat eşitliği) üzerine değil daha çok çıktılar (paylaşma eşitliği) üzerine bir eşitliğe dayanır.

İnsan ahlak sisteminlerine bakarsak, ana sistemlerin ödev, sonuçlar ve ahlak olduğunu görürüz. “İyi çocuklar” en fazla birincisine odaklanır. Bu sistemde iyilikler ödüllendirilir ve bunun muhtemelen en bariz örneği Hristiyanlıkta iyiliklerin cennete bir yer olarak ödüllendirilecek olmasıdır. Bu, kişinin arzuladığı şekilde ödüllendirilme beklentisi ile, belli bir şekilde davrandığı tipik teşvik teorisidir. Bu, karılarına “daha fazla seks için ne yapmalıyım” diye soran evli erkeklerin dinamiğinin temelidir.

Fakat, bu ahlak görüşü doğanın gerçekliğine karşıdır. Doğa niyeti takmaz, sonuçlara bakar. Bir genetik küme artı mı eksi mi sonuçlar doğurur diye bakar.

Özet ve sonuç

İyi çocukların” dünyaya ışık tutmak üzere içselleştirdiği anlatının kendisi yanlış olmayabilir. Sadece geçmişte bir zaman diliminde toplumun insanlardan beklediği davranışlar ile bu davranışları ödüllendirip cezalandıran kurumlar arasında bir bölünme olmuştur. Toplum Skinnercidir (Burrhus Frederic Skinner) : toplum yararına davranışları teşvik etmek için anlatıları devreye sokarken, “iyi” davranışı daha da teşvik etmek için ödül ve cezalar koyar.

İyileşmekte olan mavi haplı erkeklerle genel olarak mavi haplı erkeklerin temel problemi “herşeyi doğru yaptım ama vaadedilen ödülleri neden alamadım” şeklinde özetlenebilir. Birçok mavi haplı, herşeyi kendilerine belletilen mavi hap anlatısının kitabına göre yapmış olmalarına rağmen, piç kötü çocukların daha fazla seks ile ödüllendirildiğine şahit oldukları için uyanmaya başlarlar. Çalışkan, sorumlu ve sadık işçiler olmalarına rağmen, kendilerinden yıllar sonra işe başlayan Psikopat Patrick’in köşe ofisi kapması, mükemmel bir eş ve baba olmalarına rağmen, karılarının süpriz bir boşanma davası açması ile karşılaşırlar.

En temel seviyede bu etki – tepki hipotezine indirgenebilir. “İyi çocuklar” toplumun kendilerini inandırarak yetiştirdiği anlatılara göre davranırlarsa, iyi işlerle, iyi evliliklerle ve iyi hayatlarla ödüllendirilecekleri hipotezini takip ederler.  Fakat bu etki – tepki ilişkisini yöneten sosyal mekanizma çoktan daha ilkel, tartışmasız bir şekilde doğaya daha yakın bir forma dönüşmüştür. Bu nedenle iyi çocukların hipotezi hata vermektedir. Zira Batı toplumu çoktan ahlak temelli olmaktan sonuç temelli olmaya değişmiştir.

Bunun anlamı, ödül ve cezaların artık kuralları takip etme temeline göre değil de aksiyonların sonuçlarına göre dağıtılıyor olduğudur. Statünün, değerin ve diğer ödüllerin “iyi” olana göre değil de “ne işe yarıyorsa ona göre” dağıtıldığı bir topluma dönüştük. Sonuçta eğer kuralları takip etmenin sonuçları istediğin gibi olmuyorsa, kuralları takip etmenin mantığı nedir?

Çeviri : The Red Pill Logic : Good Boys

(*) cock carousel – yarrak atlı karıncası ki Türkçe’de kucaktan kucağa hoplamaye denk gelen bir kavram. Bazı kadınların 20lerinde kötü çocukların kucağından kucağına atlamasını belirtir.

(**) Single mom – Batıda çok yaygın olan ve kadınların sağlayıcı iyi çocukları pas geçmesini sağlayan mekanizma. Kadın kötü çocuktan hamile kalır ve doğurur. Çocuğuna iyi çocukların ödediği vergileri kendisine aktaran devlet yardımlarıyla bakar ya da aç bir betaya ara ara vererek baktırır. Burada single mom kocası ölmüş veya terk etmiş kadınları değil, serserilerden sorumsuzca evlilik dışı hamile kalan kadınları belirtir.

Kendilerini Şanslı Sanan Erkekler

Erkek düşmanı, riyakar tiplere prim vermemek adına uzun zamandır onedio.com videolarını izlemiyordum. Dün Youtube’da gezinirken “yengen vizesi” isimli videoyu gördüm ve izledim. Konu, tahmin ettiğim üzere tatile çıkabilmek için sevgilisinden izin alan erkeklerle ilgili. Sevgilisini erkek erkeğe tatile çıkabilmek için ikna edebilen, tatil kazanıyor. “Ee ne var bunda? ” diyebilirsiniz. Mesele, ikna etmek için kılı kırk yarmalarında ama yine de başarısız olmalarında. Bunu yaparken inanılmaz bir şekilde kıvrılıp bükülmelerinde ve mavi hapla tasvir ettiğimiz o çaresiz erkeğin tüm özelliklerini göstermelerinde.

Gerçekten de ipleri kadının eline vermiş, kadının kendi üzerinde otorite kurmasına müsade etmiş erkekler, sonu hüsranla bitecek olan yolun başlangıcında olduklarının ve kısa zaman sonra mutsuz olacaklarının farkında değiller. Vücut dillerine baktığınızda (özellikle 3.40’dan sonraki elemanın) gerçekten bir kadını mutlu etmekten çok uzak olan, özgüvensiz, kararsız, korkak erkek tipini rahatlıkla görebilirsiniz. Bunlar genellikle 30’una kadar altına yatmadığı piç erkek kalmamış, hem ruhu hem de bedeni çöp tenekesine dönmüş hatunlar tarafından, hayat sigortası olarak tercih edilen erkekler.

 

Video, mavi hapın zehirlediği, kendini şanslı sanan erkeklere çok güzel bir örnek. Bu adamlar 30’larına kadar hep friend zone’a atılan, kızların sırdaşı, en iyi arkadaşı gibi görünen ama içlerinde cinsel istek patlaması yaşayan tipler. Bir gün kızların kendi değerlerini anlayacaklarını sanıp avunuyorlar ve kadınlar 30’larına geldiklerinde eskiden beğendikleri erkekler tarafından reddedildiklerinden güvenli bir yaşam, garanti hayat için bu ılık erkeklere yanaşıyorlar. Buna yabancılar şöyle diyor: Alpha is her wet, beta is her secure. Yani alfa, amını ıslatan; beta güvenliğini sağlayan.

Ne yazık ki bu tipler, hayatlarının en güzel döneminde( erkekler için bu 30- 45’dir) işlerini, kariyerlerini oturttukları, para kazanmaya başladıkları, fiziklerinin yerinde olduğu bir dönemde 20’lik genç ve güzel hatunlarla birlikte olmak varken, nerede köşeye atılmış, yüzlerce darbe yemiş, ruhu kirlenmiş kadın varsa gidip onlarla birlikte oluyorlar. Aslında bu bir çeşit zorunluluk çünkü cinsel pazar değeri yüksek hatunlar tarafından beğenilmiyorlar. Tecrübesiz ve mavi haplı oldukları için de kendilerini ilk beğenen kadına kapılıp gidiyorlar. Sonrası duygusal hibe, ölü yatırım ve mutsuzluk…

3 temmuz 2018 tecavüz iftirası rezaleti

Sözlükte 3 temmuz 2018 tecavüz iftirası rezaleti diye taze bir başlık var :

bendenize sarmadan bir süre evvel mahmut’un onu taciz ettiğini, bir türlü mahmut’tan kurtulamadığını, mahmut’un kapısına gelip ‘aç o kapıyı konuşacağız pelin su’ diyerek kendisini tehdit ettiğini anlatmıştı. pelin su başaka bir zamanda, mahmut’un ofiste göğüslerine dokunarak onu taciz ettiğini anlatmıştı ama hikaye bana mesnetsiz gelmişti, pelin su’ya “acaba adama neler yapıldı da o raddeye geldi” diye sormuştum.

70 tl hesap ödediğime göre en az 4 bira içmişim. canlı müzik çalınan bi’yere gidiyoruz, serpil ortamı seviyor, çağlayan arızaya bağlayana kadar kalıyoruz. çağlayan arıza lambasını yakınca kalkıyoruz. canlı müzik eşliğinde 3 bira da orada içiyorum.

pelin su’dan yanıt geliyor, şuradayız rakı içiyoruz sen de gel diye. rakı içemem çok bira içtim diyerek reddediyorum, zaten kapının önündeyim. ısrar ediyor, daha önce bi’kaç kez girmeyi denediğim ama sap sap giremediğim ya da girişteki tiplerden irrite olup girmediğim mekanın adını veriyor, dans ederiz diyor. işte buna hayır diyemem diyorum kendi kendime.

dans etmeyeli yıllar olmuş zaten. dans iyidir, enerji boşaltır, kafa dağıtır, yorar ve uyutur. tamam diyorum, apartmandan iniyorum.

bu arada 2 ya da 3 bira daha gömüyorum ve pelin su’ya diyorum ki …

ve giriyoruz, koltuğa götürüyor beni, pantalonunu çıkarabilirsin diyor, ben böyle şeylere açığım diye de ekliyor. bunu daha önce de söylemişti, böyle şeylere açığım. kafam taşşak gibi, karnım da aç, neye açıksın acaba diye soramayıp bayılıyorum. sabah uyanıyorum, bura nere lan? odaları geziyorum, aha pelin su. üzerinde benim gömleğimle yatıyor.

geyik amaçlı zıplayıp yatağa giriyorum, 1 saat sonra mesai var ama geyik ve şaka peşindeyim. ‘sevişeceğiz’ diyorum.

gözler çapaklı falan. gecenin sevişmeyle bitmemiş olmamasına şaşırıyorum sadece, o kadar mı içtim lan acaba? hayır deyip çıkıyor yataktan, duşa gidiyor. derin bir oh çekip ben de çıkıyorum. mal gibi yatakta kalmak da vardı hafizanallah. cüzdan ve kontağı alıp evden çıkıyorum, çıkarken de, durumu daha zorlaştırmadığın için teşekkürler diyerek yaptığım yersiz şaka için özür diliyorum.

Yazının başlığından da anlayacağınız gibi sonrasında Pelinsu adama tecavüz iftirası atıyor ve olay yargıya gidiyor.

İbretlik. Bu aşamada bahsi geçen hasta kadınlara küfür etmek kolay ve haklı bir egzersiz ama bu devirde bu hatunlar artık varlar ve kendinizi bunlardan korumanız lazım. Bunun en iyi yolu da bu kadınlarla bu duruma düşmemek.

Yazıyı yazan arkadaş aşağıdaki her biri tek tek başa bela olabilecek hataların hepsini birden yapmış.

1-) Çok sarhoş olmuş, 9 veya 10 bira içmiş. Büyük hata. Asla bu kadar sarhoş olmayın. Başınıza herşey gelebilir.

2-) Bu kadar sarhoşken kızın evine gitmiş. Büyük büyük hata. Eğer bu kadar sarhoş olursanız mantıklı düşünemeyeceksiniz ama bir kadınla aynı mekanda yalnız bulunmayın. ASLA. Büyük büyük hata.

Eğer o gece çapkınlık yapacaksanız içki içmeyin ya da çok içmeyin. Elim boş durmasın diyorsanız gazoz için. Ciddiyim. Cesaret için sarhoş olmaya ihtiyacınız yok. Varsa yeterince maskülenleşmediğinizin güzel bir işareti bu.

3-) Kadının kendi de sarhoş. Bu çok büyük hata. Hatunlar sarhoşken pişman olacakları şeyler yaptılar mı (örneğin aç bir betayla aynı evde kalmak gibi), sabah ayılıp da pişmanlık çökünce “lan ben böyle betaya vermem normalde aslında tecavüze uğradım” diye hipergamilerini rahatlatabiliyorlar. Bunu #MeToo akımında çok gördük. Feministler şu an harı harıl sonradan pişman olan kadının yaptığı seksi tecavüz sayacak yasalar çıkarmaya çalışıyorlar. Aziz Ansari’nin sikini ağzına alan hatun sonradan pişman olunca “sana seni istemediğimi belli etmeye çalıştım ama sen anlamak istemedin” diyebiliyor (ağzına almasan belki anlamak isterdi).

Bu arada :

dans etmeyeli yıllar olmuş zaten. dans iyidir, enerji boşaltır, kafa dağıtır, yorar ve uyutur. tamam diyorum, apartmandan iniyorum.

Yerim senin dansını. Sen oraya Pelinsu’yu sikme imkanı çıkar mı diye gittin. O kadar içkiden sonra eve gidip yatmalıydın ama açlık mantığa galip geldi.

4-) Kadın iş arkadaşı. FELAKET. Bakın artık kadınlar arasında bu bir düşünce olarak yayıldı. Benim hatunun (zerre feminist değildir) iş yerindeki evli ve çocuklu bir beta, pazar sabahı hatuna pat diye “vücudun çok güzel spor mu yapıyorsun” diye mesaj atmış. Mala birşeyler söyledim anlatmayım. Ertesi gün hatun pat diye “bu tacize girer galiba ben bir insan kaynakları ile konuşacağım” dedi. Kıza ben hallettim saçmalama dedim ve malın hayatını kurtardım. Ama kız yalnız olsa idi ya da erkek arkadaşı feminen bir beta olsa idi sıçtıydı. Evlisin, kız iş yerinden ve ilk mesaja bak amk. Elemana erkekadam.org linki göndersem mi acaba 😀 Neyse kısacası bu tür iş yeri tacizi propogandası kadınlara çok yapılıyor ve en normali bile etkileniyor. İŞ YERİNDEKİ KADINLARDAN UZAK DURUN.

5-) Daha önce başkasına taciz iftirası attığını bildiğin hatunu almak APTALLIK.

Cinsel açlık başa bela. Ama bu devirde büyük bela.

Duvara Karşı

Yazılarda ara ara “Duvar” kavramını kullanıyorum. “Kadının duvara toslaması” şeklinde. Bu yazıda bu kavramı açıklayacağım. Zira önemli.

Cinsel pazar değeri yazısında belirtmiştik : kadınlar genel olarak cinsel çekiciliklerinin tepe noktasına 22 – 24 yaş arasında ulaşırlar. Bu tepe noktasından sonra da cinsel çekicilikleri bir daha yükselmemek üzere her sene düzenli olarak düşmeye başlar.

Bir kadının güzelliğindeki bu düşüş 27 yaş civarına kadar göze görünmese de, bu yaş itibarı ile göze yavaş yavaş görünmeye başlar. Bazı kadınlar kendilerine çok iyi baktığından bu eşik 27’den çok sonra da olabilir ama özellikle uykusuzluk, güneşlenme, içki ve sigaraya bulanmış parti hayatı yaşayan kadınlarda bu göze görünürlük daha erken olabileceği gibi bundan sonra düşüş hızı ise inanılmazdır.

Duvar, bir kadının bir erkek üzerindeki cinsel çekicilik gücünü kaybettiği ve yaşıtı erkeklerden daha düşük cinsel pazar değerine sahip olmaya başladığı noktanın ismidir. Bu nokta yaklaşık olarak 30 yaşıdır.

Dikkat edilmesi gereken şey, kadının duvarla karşılaştığı (ya da günümüzde birçok kadının başına geldiği üzere duvarı önceden görüp yavaşlamadığı için kafa üstü girdiği) yaşı belirleyen 2 faktör var. Bunlardan birincisi, kadının cinsel pazar değeri yüksek alfa erkek ilgisini çekmekte, bir sonraki nesille rekabet edemez hale gelmesi. Aslında eğer tek faktör bu olsa idi, duvar 30 – 35 yaş arasında geniş bir aralıkta olurdu. Zira 30 yaşında birçok kadın hala oldukça güzel olabilir, özellikle yaşıtı ve yaşının üstündeki erkekler için. Fakat duvarın durduğu yeri belirleyen ve erkeklere bağlı bir faktör daha var : erkek cinsel pazar değeri.

30 yaş, erkeğin son 2 – 3 senedir kendi haberi olmadan yükselen cinsel pazar değerinin yavaş yavaş farkına varmaya başladığı ve kadınların cinsel pazar değerinin erkeklere eşitlendiği kesişme noktası. Bu noktadan sonra kadın cinsel pazar değeri olarak hala çekici olabilir ama erkeğin altındadır.

Bu nedenle 30 yaşına gelmiş bir erkek hayatında 2 şeyin olduğunu sıklıkla görmeye başlar : eskiden kendisinin yüzüne bakmayan yaşıtı bazı kadınlar ona taze ve içten bir ilgi ile yaklaşmaya başlar. Ve erkek daha genç kadınların ilgisini de çekebildiğini gözlemler. Ya da tam gözlemlemeye başlayacaktır ki yüzüğü parmağına geçirilir.

(Burada genelleme yaptığımızı hatırlatmamız gerek. Zira kendini alkole, oyuna, pornoya, mastürbasyona bırakan ve kanepede Netflix patatesine çeviren erkeğin 30undan sonra CPDsi yükselip grafikteki gibi tepeye çıkmaz. Burada bahsettiğimiz erkek en azından modern kaçış teknolojilerinin bağımlısı olmadan bir işi ve tanrı heykeli gibi olmasa da obez olmayan bir vücudu olan erkektir.)

Erkeğin kadınların kendisi üzerindeki gücünün düştüğünün farkındalığı tehlikelidir. Bu nedenle kadın için 30 yaş duvar olur. Kadın eğer kafası feminizm tarafından pert edilmemiş ise bu yaştan sonra da birkaç sene rahat rahat alfa peşinde koşabilecek olmasına rağmen hızlıca bir “uyanmaya başlayan beta” kapamazsa Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olacağını anlar. Ve eskiden “farkına” varmadığı bazı erkeklerin aslında ne kadar “tatlı” olduklarını keşfeder.

New York Times evlilik sözleri serisinde çıkan bu twit şöyle diyor : “Gelin, koridorun sonundaki tatlı ve istikrarlı iş arkadaşınının hiç farkına varmadı – 32 yaşına bastığı güne kadar”. Bu “Sex and The City” kızın 32 yaşında asıl farkına vardığı, hızla yaklaşmakta olduğu ve bir betayı kalamazsa, yalnız ve çocuksuz çarpacağı duvar.

Duvarı Ekşi Sözlükte bir abla genç kızlara şöyle anlatıyordu :

… maalesef türk erkeklerinin kadınlar konusunda yaş takıntısı var. 35 yaşındaki erkek de 25-28 yaşlarında bir kadın arıyor. siz 35 iken size 40-45 yaş grubu erkekler kalacak. aksi için çok şansa ihtiyacınız var.

Duvar Farkındalığı

Erkek Düşmanlığı Balonu‘ndan :

Eskiden, genç kadının annesi ve neneleri güzelliğin geçici olduğunu, en baştan çıkarıcı erkeğin en iyi koca adayı olmadığını bilir ve kızın uzun süre stabil bir koca olabilecek genç bir erkekle evlenmesini garantilerlerdi. Şimdi ise feminizm yüzünden, bu rehberlik genç kadınların hayatından çıkarılmış durumda ve genç kadınlar kendi cinsel hayatları için kötü birer kaptanlar. Güzelliklerinin yere çakıldığı 34 – 36 yaşına kadar alfa erkeklerin peşinde koştuktan sonra eskiden reddetmeye alıştıkları beta erkekler tarafından bile görmezden geliniyorlar. Kadının kısmetindeki bu ani çakılma,  Road Runner ve Çakal anı olarak biliniyor. Kadınların geçmişte uçurumdan bu şekilde düşmemeleri için bir sürü güvenlik ağı vardı.

Her ne kadar duvar her kadının bilinçaltında önemli bir korku olarak sürekli bulunsa da günümüzde çoğu genç kadının, duvarı önceden görecek ve ona göre tedbir aldıracak uyarı mekanizmaları ellerinden alınmış vaziyette. Bugün CPDsinin tepesindeki 23 yaşında, cinsel çekiciliği aynı yaştaki erkekler üzerinde kelime anlamı ile dil tutulması yaratan güzel bir kadına Duvar’ı anlatma şansınız sıfır.  Bilmediğinden değil ama hatırlatılmak istemediğinden. Günümüz sosyal propogandası ile bunu hatırlatmak bile büyük bir ayıp ve kabalık olduğundan.

Feminizm ise kadınların genç yaşta aile kurarak şeytani ataerkil düzeni desteklemek yerine erkek gibi kariyer peşinde koşarak ataerkil düzeni bombalaması üzerine kurulduğu için, Duvar karşıtı propoganda yapmak zorunda.

Duvar muhtemelen ona kafadan son hız girip de duvarın öbür tarafına enkaz şeklinde geçen “özgür ruhlu” kadınların sayısı arttıkça daha genç kadınlara görünür olacak. Fakat bu bence uzak bir gelecekte olabilecek birşey.

Zira 37 yaşına gelmiş biri olarak kendi üniversite çevremde gözlemlediğim şey şu : üniversitede iyi çocukların yüzüne bakmayan ve duvara hızla toslayan pekçok hatun sonradan henüz kendi cinsel pazar değerine gözü açılmamış veya yaşam tarzı yüzünden CPDsi olmayan adamları koca diye kapadılar.  Facebook sağolsun kaç kere “lan bu kız bu çocukla mı evlenmiş” diye şaşırdığımı hatırlamıyorum. Şu an tıkır tıkır çalışan sosyal propoganda şu : “Bak genç adam. Bugün sen reddediliyorsun ve kötü çocuklar kazanıyor ama sabredersen kızlar akıllanacak ve senin değerinin farkına varacak. Ve eninde sonunda  o adamlar kaybedecek ve sen kazanacaksın”.

Yani kadınların duvar farkındalığını ellerinden alan sadece anne ve nenelerinin uyarılarına gülüp geçmelerini sağlayan feminizm değil aynı zamanda da duvara toslayanı kucaklamaya dünden razı aç erkek sürüsü!

Bekleyen Betalar yazısından :

Şimdi buraya dikkat edin; beta erkeklerden artan sayıda beklenen şey şu : 20li yaşlarında gösterdikleri sabrın sonunda meyvesini vereceğini ve o yaşlarda yüzlerine bakmayan hatunların zamanla “olgunlaşıp” doğru yolu bularak sonunda onu seksi bulacağı.

Tam o yaşa kadar kırmızı hapı yutmamış beta erkeğin kabul etmediği, bu “son kazanan sen olacaksın” öğretisinin, kendisini bu tip kadınların kullanımına sunmak için piyasaya sürülmüş feminen-öncelikli propoganda olması : artık alfa çocuklar için daha genç kadınlarla rekabet edemeyen kadınların can simidi. Burada propoganda bekleyen betamıza, kadının cinsel olarak en iyisini, kendi olgunluğunun en iyi zamanında vereceğini aşılar: yoksa başka neden kızımız kendisi ile hayat boyu evlilik bağına girmiş olabilir ki? Kocası ve çocuklarının babası olarak seçtiği adamla daha iyi bir cinsel olması gerekmez mi?

Bugün 20li yaşlarının başında tüm CPDsini obezite ile katletmiş bir kadının bile aç kurt gibi peşine düşen, modern ve açık görüşlü bir erkek olarak kadının 20lerinde yaptığı gençlik hatalarını kabul etmeyi ödev sayan erkekler varken duvarı kadınlara göstermek çok zor.  Ama suç sadece erkeklerde değil, kadınlar toplumsal sorumluluklarından azad edilirken hala onları utandırma taktikleri ile evliliğe baskılayan toplum. Yine Erkek Düşmanlığı Balonu yazısından:

Geleneksel kültürler evliliği öyle titiz bir heyecanla pazarlıyorlar ki bugün birçok insan geleneksel gerçeklerin artık geçerli olup olmadığını sorgulamaya cesaret bile edemiyorlar. Evliliğin bugün eskiden olduğu konsepte benzeyip benzemediği konusunun yüzeyini kazısanız bile düşmanca bir tepki ile karşılaşıyorsunuz. Kendilerinin bile açıklayamadığı sebeplerle kadınlardan sadist sosyal muhafazakalara ve erkeğin kendi ebeveynlerine kadar herkes erkeğe baskı yaparak ve onu utandırarak evliliğe zorluyor. Ya da karısı kendisini sebep göstermeden ve kendi rızası olmadan boşadığında karşılaştığı korkunç derecede eşitliksiz ve dikkatlice yaratılmış yasaların ne olduğunu anlamaya bile çalışmadan, erkeğin evlilik sözleşmesi yapmak istemesini lanetliyorlar.

Duvar ve Erkek

Bir erkek olarak Duvar’ın farkında olmanız önemli. Öncelikle 30 yaşı civarında üzerinize çullanan evlen baskısının nedeninin Duvar olduğunu anlayın. Sizin Duvarınız değil, kadın duvarı. Sizinki daha 10 – 15 yıl ilerde iken toplumun yaptığı baskının sebebi, gözünüz açılmadan sizi akıllı uslu, sessizce acı çekse de çalışıp vergisini ödeyen bir vatandaş olarak makineye yerleştirmek. Erkekler için İdeal Evlilik Yaşı yazısından :

Tam 30 yaş civarı maalesef, erkek cinsel pazar değerinin farkına varmaya başlarken kadın iyice azalmaya başlayan CPDsinin tam farkında olarak henüz CPDsinin farkına varamamış bir erkeği uzun süreli ilişki / evlilik şemasına çekme telaşına düşer. Ortalama beta oğlumuz 20li yaşlarının çoğunda kız peşinde koşup, kız tavlama konusunda burnu büyük kızlardan ağzı yanmışken, birden ortaya çıkan bu “ayakları yere basan”, gerçekten aile kurmak ve sevgi ile ilgilenen kadınları büyük sevinçle karşılar. Bu “bulunmaz mücevher”in geçmişte yediği hurmalar, bu “şansı” kaçırmamak için es geçilir.

Fakat tam CPD artarken ve her sene artarak daha uygun kadının seçilebileceği havuz da büyürken evlenmek, erkeği evlenebileceği en iyi kadınla evlenmekten ve bu büyük kararı verirken opsiyonlarını daha olgun kriterlerle verebilme şansını elinden alır. Bu erkekler maalesef iş işten geçtikten sonra olayı anladıklarında, toplumda orta yaş krizi olarak bilinen şeye toslarlar.

Eğer çocuk istemiyorsanız evlenmeyin. Bu sizi Duvar’ın etkilerinden 100% koruyacaktır. Ama eğer çocuk istiyorsanız ve evlenecekseniz de 33 – 35 yaşına kadar kendinizi geliştirin, belki uzun süreli ilişki yaşayın ama evlenmeyin. Böylece kendi CPDnizin tepesinde, seçebileceğiniz en iyi hatunu seçerek evlenin.

Bundan 50 yıl önce dedeleriniz 25 yaşına geldiğinde olgunluklarının zirvesinde bir erkek olabiliyorlarmış. Ama bugünün erkeği 25 yaşında hala gözü açılmamış bir yarı çocuk oluyor ve dedesinin eriştiği kafa olgunluğuna 35 yaşında erişiyor, o da erişirse. Durum maalesef bu ama iyi olan şey ise ortalama ömür 50 yılda 20 sene uzadığı için artık bekleme lüksünüz var.

Bence evlilikte erkek ile kadın arasındaki ideal yaş farkı 8 – 10.  Ama eğer 35 yaşında 32 yaşında bir kadınla evlenecekseniz bile (herkes duvara kucaktan kucağa atladığı için yalnız toslamıyor, bir de kariyer kadını propogandasına kapılmış ama aslında akıllı uslu kızlar da var) kadının sizinle siz olduğunuz için mi bebek kuduzuna yakalandığı için mi evlendiğini ayırt edecek kadar olgunlaşmış olursunuz.

Bebek kuduzu için bir parantez açalım. 28 – 32 yaş arasında özellikle geçmişlerinde “hızlı” yaşayan hatunların tutulduğu ve ne olursa olsun bebek yapmalıyım stresi. Bu stres, kadının tüm erkek seçme kriterlerini gölgeler (alfa dul olsa bile) ve onun normalde iğrendiği (şu ablanın kel ve göbekli deyip geçtiği) bir adamla bile evlenmesine neden olabilir. Maalesef kadının gözündeki bu perde gebelik testinin “çift çubuğunu” görür görmez kalkar ve aşamalı olarak tohumu vermiş ve işi bitmiş adama kötü davranmaya başlar. Adamcağız tipik bir mavi haplı ise ev işleri yapmaya kadar varan oranda karısını mutlu etmeye çalışacaktır ama bu yaptıkları onu daha da batırır. Sonuç : önce tabii ki seks biter ve sonra adamı boşa, nafakayı al ve çocuğu büyüt ya da daha kötüsü hayat boyu dırdır! Bebek kuduzuna yakalanmış kadınlar kırmızı haplı gözlerce evlenmeden kolayca fark edilip şutlanabilir ama mavi haplı özellikle 10 yıl sonra bulduğu harika seksin etkisi ile bunları görse de es geçecektir (mavi haplı bile görür zira ben boşandıktan sonra bunları “aslında başından belli idi” diye bir bir saymayan bir mavi haplıya henüz rastlamadım).