Soru Cevap İlişkiler – Kasım 2023

#1 – Buluşmadı ama hikayelerime bakıyor. Neden bakıyor?

Merhaba, mesajlarda ufak cinsel gerilim olan, buluşmaya olumlu cevap verip buluşmayı son gün iptal eden (2 kere) kıza next dedim fakat storylerimi hala ara ara beğeniyor fakat bana ulaşmıyor.

Sanalda hikaye beğendi, hikayelerime bakıyor, gönderilerimi yalıyor, profilime öpücük atıyor, vs. gibi hareketlerin hiçbir anlamı, önemi ve değeri yok! Kız 2 kere seninle buluşmamış, önemi, anlamı ve değeri olan şey bu. Bir de sana direkt ulaştığında yaptığı şeyler. Bunlar haricindeki şeyleri düşünüp “abey bu kızın amacı ney?” diye sora sora maymun olursunuz. Size zerre ilgisi olmayan bir kız da sizin hikayelerinize bakabilir zira hikayeler yukarıda sırayla duruyor. Birininkine bakar, orda bir şeye beğeni atar, sonra seninkiler gelir, onlara bir iki beğeni atar, sonra bir sonraki, bir sonraki ve bir sonraki. Buradan ümit kırıntıları toplamaya çalışmayın.

Benim de onun storylerini kızı tekrardan yoklamak amacıyla beğenmemde veya storylerine cevap vermemde buluşma teklif etmediğim sürece nextledikten sonra bir problem yaratır mı?

Yaratır. Bir kere sen bunu yapınca nextleyememiş oluyorsun. İkincisi durduğun yerde, sana buluşacak kadar bile ilgisi olmayan kızı düşünüp, taktik üreterek kendini kıza daha da düşürüyorsun ve bu nedenle kızı daha beter bırakamıyorsun.

En son teklifime ekstra mesaisi çıktığını söyledi ve kendisi buluşma tarihini vererek  haftaya cmt veya pazar hangi gün müsait olacağını bilmediğini ve o günlerden birinde buluşabileceğimizi söyledi , ben de senden haber bekliyorum o zaman dedim ve o da aklımdasın diyerek konuşmayı bitirdik fakat o hafta da bana ulaşmayınca ben de yazmadım.

Sana ilgisi olan bir kız, seni iki kere reddetmeyi, sana mesaj atmayıp pas geçmeyi göze alır mıydı sence? 

Kızla buluşma teklifleri haricinde yazmadım sadece nextledikten sonra 1 storysine buluşma dışı bir yanıt attım (1 ay geçti bunun da üstünden) bu hata mıydı?

1 ay sonra karşına çıkıp yanıt attıysan çok dert olmayabilirdi ama sorun şu ki senin hiç buluşmadığın bir kıza, nextledikten 1 ay sonra bile çok fazla yatırımın var.

Uydu erkekler gibi bedavadan ilgi vermedim, nasıl davranmalıyım bu durumda?

Ben senin gibilere casus uydu erkeği diyorum. İlgi veriyor ama kızın haberi olmuyor. Sürekli gözlemde ama kızın haberi yok. Uydu ama gururlu 😀

Kızın bana ilgisi hiç yoksa neden 5 gün önceki selfie story mi beğendi ben onunkileri hiç beğenmememe rağmen?

Bu da mı gol değil be, bu da mı gol değil! 😀

Maalesef değil. Yiğidin harman olduğu yer nere bilmem ama maymun olduğu yer kesinlikle sosyal medya. Az önce söyledim bir anlamı ve önemi yok ama senin buradan bir dilim ekmeğe muhtaç bir şekilde kırıntılar toplamaya çalışman seni çok düşürür.

Biliyorum bu sorular feminen sorular

Yahu sorma o zaman! Bunlar sadece feminen sorular değiller, seni feminenleştiren sorular. Sordukça feminenleşiyorsun ki kadınlar bile bu kadar feminenleşmiyor.

Fakat kızı kendime takıntı haline getirdim buluşamadığım için.

Sosyal medyada kırıntı peşinde koşarak, kırıntılarda zihin mastürbasyonu yaparak takıntı haline getirmen çok şaşırtıcı değil. Buluşamadığın için değil, kırıntı peşinde koştuğun için. Ayrıca uydu olmam, next, mext diye jargon sallıyorsun ama buluşamadığın kızı unutup gitmeyi bile beceremiyorsun! Hiçbir şey bilmeyen zaten böyle davranıyor, senin bildiğin işe yaramıyorken neden aklını jargon ile doldurursun.

Bahane uydurduktan sonra hiç ulaşmadım.

Aman ne güzel! Maymun oluyorsun, kırıntılarda debeleniyorsun ama neyse ki kız bunu görmüyor! Kız görmediği için de sorun yok (!)

dediğim 1 storysine cevap vermem haricinde Hayattan bezdirdiniz yahu.

#2 Buluşma teyidi

Abi kızla Cumartesi buluşma ayarladım. Buluşma günü sabah buluşuyor muyuz diye mesaj attım ama “senden haber çıkmayınca buluşmayacağız diye plan yaptım” dedi. Neden böyle oldu?

İlk buluşmaları (ilk bir iki buluşmayı) mümkün olduğunca hafta sonuna ayarlamayın. Öncelikle haftasonu özel bir zaman ve sadece sizinle belli bir ilişkisi olan kıza ayırın. İkincisi, insanlar hafta sonu genellikle plan yapıyorlar ve buluşma teklifinizin boş yere reddedilme ihtimali artar. Eğer başka fırsat yoksa hafta sonu yapın ama mümkün olduğunca hafta sonunu tercih etmeyin.

Bir diğer önemli şey de buluşmanın teyidi. Piyasada bazı yaygın bilinen buluşma prensipleri eskidi. Bunlardan birisi bazı ilişki uzmanlarının zaten günü, yeri, saati belli buluşma ayarladıysanız, teyid etmenize gerek yok tavsiyesi. 10 – 15 sene öncesine kadar belki ama insanların bu kadar kolay mesajlaştığı ve dikkatlerinin dağıldığı durumda bu tavsiyeler negatif sonuç getirirler. Özellikle de henüz hiç görüşmediğiniz, yüz yüze tanışmadığınız kadınlarla.

Benim tavsiyem şu: Diyelim ki Perşembe’ye buluşma ayarladınız. Birgün önceden normal mesajlaşma başlatın. Mesela bir yoklama mesajı atın. Biraz mesajlaştıktan sonra mesajlaşmayı “şimdi bir işe bakmam lazım, yarın 9’da Beşiktaş’ta görüşürüz” diye bitirin. Böylece birgün önceden, “geliyor musun?” demeden teyid etmiş olursunuz.

#3 Bir sıcak bir soğuk yapana ne yapayım?

Hocam kadın ve erkeklerde çok fazla görülen, kırıntı atma  (canı isteyince sıcak isteneyince  soğuk) davranışı gösterene sessizce no contact yapılabilir mi? ( tamamen iletişimi kesip takipten cikarma vs) ( kuyruk acısı ve muhtaçlık gostermeden)

Bir sıcak bir soğuk sadece kırıntı atma nedeniyle yapılmaz. Birçok durumda bir sıcak bir soğuk olan kişi sıcak olduğunda, karşı taraf fazla yapışır ve kişi kaçar (soğuk). Bunun üzerine karşısındaki kişi kendini geri çekerse, yapışkanlık ortadan kalkacağı için bir sıcak bir soğuk olan kişi yine sıcak davranır. Fakat sıcak davranışı görünce eriyen bir karşı taraf varsa yine soğuk olur.

Diğer bir neden de bir sıcak bir soğuk kişinin sıcak olduğu başka birinin daha olmasıdır.

Sizin davranışınız karşınızdaki kişi sıcaksa yapışmadan sıcak muhabbet etmek, soğuksa kendi haline bırakmaktır. Eğer sizin yapışkan bir davranışınız yoksa ama buna rağmen nedensiz bir sıcak – soğuk varsa, karşınızdakini bırakın. Takipten çıkarmaya gerek yok, unutun gitsin. O size ulaşana kadar aklınıza gelmesin. Böyle davranırsanız nedeni kırıntı da olsa, yedekte tutma da olsa, başka biri de olsa sizin yapmanız gereken ekstra bir şey olmaz. Karşınızdaki yeterince sıcak kalamazsa sizin radarınızdan kendiliğinden düşer.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Day Game – Peş Peşe 3 Reddedilme

Selamlar, bilenler bilir 2017’den beri day game yapıyor, 2019’dan beri eğitimler veriyorum.

Açıkçası uzun süredir doğru düzgün ne kadınlarla tanışıyorum ne de özellikle bir çabam oluyor. Bir süredir hayatı ve işleri yoluna sokmakla uğraşıyorum. Keza bir yandan da 2 yıllık bir ilişkim var. Gideyim de bir kadınla tanışayım birlikte olayım gibi bir kafada değilim. Sadece eğitim verdikçe veya bazen keyfine yapıyorum. Onun dışında ekstra bir girişimim olmuyor.

Dün Azerbaycan’dan gelen bir arkadaş “hocam merhaba acaba bugün 16:00’da görüşebilir miyiz?” diye sordu. Mesajını 13:00 gibi görüp cevap verdim. 16:30 suları yakınlardaki bir AVM’de görüşmek için sözleştik.

Temiz kıyafetlerimi ve takılarımı taktım. Botlarımı ayağıma geçirdim, oversize vintage bir gömlekle dışarı çıktım. Tarzım Johhny Depp’in tarzı gibi oldu. Aynada kendini iyi görmek güzel hissettiriyor.

Necdet’i (ismi Necdet değil ancak ona bu yazıda Necdet diyeceğim) ilk gördüğümde karşımda samimi ve enerjik birini farkettim. 28 yaşında fit ve kaslı biri gibi görünüyordu. Bakımlıydı ve hayatında bir şeyleri yoluna koymuş gibi bir enerjiye sahipti. Onunla konuştuğum anda sıcak bir tavırla benimle tanıştı. İsimlerimizi öğrendik. Eğitime yetişebilmek için koşmuştu. Öncesinde bana traning yapacağını o yüzden geç geleceğini söylediğinde, spora falan gidecek diye düşünmüştüm, görünce tamam spordan gelmiş bu adam dedim ancak. Traning’i eğitim için kullanmış ve terlemesinin asıl sebebi koşmasıymış. Yaşını sorduğumda 28 tahmininde bulundum ancak kendisi 38 yaşındaymış. Harika bir formdaydı. Sağlam kilo vermiş six pack yapmış tarzını ve beden dilini 2 yıl içerisinde değiştirmiş. Büyük bir azim.

2 yıl önce redpil ile tanışan bir insanın hayat kalitesindeki standartların bu kadar artması bana şaşırtıcı gelmiyor. Umarım buradaki herkeste bu dönüşüm yaşanıyordur. Bu sadece kadınlarla alakalı değil. Bu kendini gerçekleştirmekle alakalı. Necdet bunu görmüş ve gerçek potansiyeline ulaşmak için çabalamıştı. Ayak üstü onu taktir ettim. Ve 1 saatlik bir sohbetimiz oldu. Sohbette neler yaşadığını, bugün buralara nasıl geldiğini, neler istediğini vs. anlattı. Onu dinledim. Dinlemesi keyifli biriydi. Bazı yerlerde kendi kişisel deneyimlerimi ve hatalarımı gördükçe başımı sallayıp onu onayladım. Aynı yollardan geçmiştik ve kalbimiz kırılmıştı. Kim olduğumuzu, neler istediğimizi, neler yapmak istediğimizi bilmiyorduk.

O kendi gelişim sürecinde gelişirken eski arkadaşları tarafından kıskanılmaya başlamış. O çukurdan çıkmaya yaklaştıkça arkadaşları onu dibe çekmeye eski boktan hallerinde mutlu mesut yaşamaya teşvik etmişler ve Necdet bunlara rest çekip, çoğuyla arkadaşlığını bitirmiş. Gerçekten zor bir süreç. Gerçek arkadaşlık yok fesatlık üzerine kurulan bir arkadaşlık. Bunu burada eminim bir çok kişi yaşamıştır.

Neyse. Konumuza dönelim. Sohbetimiz çok iyiydi. Yaklaşık 1 saatlik konuşmanın ardından “hadi kalk biraz pratik yapalım sonra tekrar otururuz” dedim. 15 dakika yürüdük. Yürüyüş boyunca klasik hatalardan, nasıl yaklaşılması gerektiğinden, nasıl konuşma başlatması gerektiğini anlattım. Kendi çevresinde day game yapan arkadaşları da olduğu için zaten hali hazırda bir şeyler biliyordu. Sadece kendisinin yeterli tecrübesi yoktu.

Ona gerekli detayları anlattıktan sonra anlattıklarımı pekiştirmek ve göstermek amacıyla bir kızla tanışacağımı uygun bir yerden izlemesini söyledim.

Karşımdaki kız neredeyse benimle aynı boydaydı, yorgun görünüyordu ve 18-19 yaşlarında gibiydi.

Yavaş yavaş yürüyerek yanına geçip onu ürkütmeyecek şekilde selam verdim, zaten ürkmeye hazır görünüyordu ancak yine de ürktü.

 

-Selam 🙂

(burada kulaklığı vardı onu çıkarmaya çalıştı)

 

-Bu kadar korkacağını tahmin etmemiştim, iyi misin?

Tarzı bir soru sordum. Çünkü kulaklığı çıkarınca aşırı tedirgin bir yaklaşımda bulundu. Durumu yumuşatmak ve fark ettiğimi göstermek için ona bunu söyledim.

 

. iyiyim sadece hiç anlamadım

 

-anlamaman normal bir anda geldim.. seke seke ve hızlı yürüyorsun, nasılsın?

 

. iyiyim teşekkürler yetişmem gereken bir yer var oraya gitmeye çalışıyorum

 

-Nereye gidiyorsun?

 

. kendime oje alacağım?

 

-Süper hangi renk alacaksın mavi falan mı?

(maviyi sadece içgüdüsel olarak söyledim. Dışardan mavi gibi görünüyordu ama tahminim tutmadı)

 

.şeffaf alacağım.

 

-Şu besleyici olanları diyorsun peeling mi ne deniyordu, geçen aylarda bir arkadaşım bana sürmüştü.

 

.Aynen bakım için yapılıyor

 

-Her zaman bu kadar utangaç mısın haha?

 

.ya şey, değilim ama dün 3 saat uyudum ve yorgunum.

 

-Grafik tasarımcı değilsin di mi?

 

.öğrenciyim

 

-Doğru midtermler başladı, hangi ünidesin?

 

. XX’de okuyorum.

 

(burada bir parantez açmalıyım. Kızımız hala gergin ve korkak bakışlar atıyor ve rahatlamamış. O yüzden bir yerde artık sohbeti devam ettirmeyeyim dedim)

 

-Bak gitmek istiyorsan gidebilirsin, seni sanki zorla tutuyormuşum gibi hissediyorum bunu söyleyebileceğini biliyorsun değil mi? Anlayışlı biriyim sorun yok

 

.yok ondan değil biraz uykusuzluk vurdu ve hiç anlamadım.

 

-Haha tamam sen git alışverişini yap:)

 

Sonrasında kendisiyle selamlaşıp uzaklaştık.

Bu kızla sohbete devam edebilir, alışveriş yapabilir hatta sonrasında bir kahve içebilirdim, sorun olmazdı. Ancak onu rahatlatmam, konuşmam ve zaman ayırmam gerekecek. Ve benim amacım bunları yapmak değil. Sadece göstermek.

Necdet’e her şeyi anlattım, bir on dakika kadar sohbet ettik. İlk gösterim onun için iyi olduğundan biraz kendisi saldı ve rahatlattı. Bana referansla ulaştığı için bu onun için iyi oldu. Çünkü beni neredeyse tanımıyordu.

Sonrasında Necdet’i ısındırmak amacıyla birkaç şey yaptırdım. Yaptırdığım şeylerin biraz üstüne giderek neredeyse birkaç kadının numarasını alacaktı.

 

Bazı aşamalarda genelin yaptığı gibi bazı klasik hataları yaptı mesela;

-Kız gülüyor diye onunla ilgilendiğini düşündü. Bunun şöyle bir sıkıntısı var, o kız sana gülüyor olabilir ancak bunun sebebi sen olmayabilirsin. Kadın kendi gerginliğini veya durumun garipliğini bastırmak amaçlı bir savunmayla bunu yapıyor olabilir.

-“Hayır”dan bazen anlamadı. illa kadın sana “hayır seni istemiyorum” “tesekkurler ilgilenmiyorum” demek zorunda değil. Laftan veya beden dilinden anlayacaksın. Kadınlar bazen hayır diyemediklerinden beden dilleriyle gerekli sinyali veriyorlar. Mesela bir anda sağa dönmeleri, etrafa bakınmaları, soru sormamaları vs. o sinyalleri gördüğünde uzaklaşacaksın. Yoksa başına ciddi iş alırsın. 

Ve yeni tanıştığı insana yeni tanıştığını onunla çok ilgilendiğini belli eder türden davranıyordu. Ne demek istiyorum; mesela yolda yürüyorsunuz arada yola bakar, arada arkadaşınıza bakarsınız değil mi? Necdet öyle yapmıyordu. Yürürken tek odak noktası yeni tanıştığı insandı ve bu absürt görünüyordu. 

Ona bu yaptıklarını, nasıl algılanacağını anlattım. Böyle bir şey yapıyorsa profesyonel olmalı. Hiçbir zaman kendini salamaz. Bu şekilde 1.5 saat geçirdik. Son 30 dakika da dışarı ve başka yerlerde yapmaya devam ettik. Gayet eğlenceli geçti. O sırada onun yaptığı bir hatayı göstermek amaçlı havalı bir kadınla tanışmaya gittim;

 

-Selam çok havalı görünüyorsun

 

.Teşekkürler

 

(kadın aşırı soğuk ve umursamaz tepki verdi, ağzında bir şeyler geveledi. Bu kadınları iyi biliyorum. Takım elbisemi çekip centilmence daha sert bir şekilde durdurma bunlarda işe yarıyor. Kafasında, beni diğer erkeklerin ona bugun yaklaştığı gibi düşündü (veya bunca zaman bilemem). Bu kadın baya uzundu. Ben 1.83 boyundayım. Bu kadın da topuklularla birlikte 1.80 civarındaydı)

 

-İltifatların için teşekkürler (burada ona laf atıyorum ancak asla karşılık vermiyor), bu kadar rahat bir şekilde nereye gidiyorsun? Balayı falan mı var?

 

Arkadaşlar abartmıyorum bana tam olarak şunu yaptı; dudaklarını büktü köpek dişlerini gördüm ve ;ıığğğğyg gibi bir ses çıkardı. İnanılmazdı.

 

-Tamam sen konuşmak istemiyorsun kendine iyi bak

 

Deyip uzaklaştım. Tecrübesiz biri olsaydım bu bana çok koyabilirdi, sinirimi bozabilirdi veya sorunu kendimde aramama sebep olabilirdi. Ancak tecrübeliyim ve bunun anlamını biliyorum. Kızın dikkatini çekemedim, onun için uygun değildim veya sevgilisi vardı.. bilemem. Necdet’e böyle durumlarda ne yapması gerektiğini ve bu hissiyata karşı nasıl bağışıklık kazanacağını anlattım. 5 kişiyle falan daha konuşup ayrılmak için kapıya doğru yöneldik.

 

Bilirsiniz bazı AVM’lerde dönen kapılar vardır. Ve bu dönen kapıları ittirdiğinizde dış etkiden dolayı bir süre durur.

Yürürken iki Rus kadın arkamızda yürüyorlardı ve sağa bakarken o kadınlardan birinden güzel bir bakış gördüm. Ve bunu kafamın en tozlu yerine attım. Ruslar arkamıza geldiler ve önümüzde bir çocuk vardı. Aslanım benim. Kapıyı öyle bir ittir diki kapı neredeyse 30 saniyeliğine durdu. Artık durumdan sıkılınca kapıyı ittirdim ve hep beraber geçtik. O sırada Necdet’e dönüp “sorun çözücü erkek olmak işte” deyip gülümsedim. Gülümserken rus kadına da döndüm ikinci yeşil ışığı aldım. Onunla hemen orada konuşabilirdim, ancak bekledim. Uygun ve geniş bir ortamda konuşmayı tercih ettim.  Dışarı çıktık Necdet izle dedim ve yanlarına gittim.

 

Kızlar yarı İngilizce yarı Türkçe konuşuyorlardı. Bende de birkaç kelime rusça vardı neyim var neyim yok kullanmaya çalıştım. Biri Türkçe biliyor. Biri Türkçe bilmiyor İngilizce biliyor falan öyle bir ortam. Dilden dile geçmek baya kafa karıştırıcı oluyor.

Direkt Türkçe olarak yazacağım;

 

-Heyy, İngilizce biliyor musun?

 

.Evet biliyorum 

 

-Süper.. dışardan çok tatlı görünüyorsun, muhtemelen sana bunu söyleyen çok erkek olmuştur ancak ben o erkeklere benzemiyorum o yüzden geldim. Burdayım.

 

(bunları söylerken sanki bir anda sahneye koşup ellerimi açarmış gibi hissettim.)

Bu söylediklerim onu etkilemek için falan söyledim diyorsanız yanılıyorsunuz. Onu etkilememe gerek yok. Zaten ne olduğumu biliyorum ve o da biliyor. Bu detay ortama güzel bir renk katıyor.

 

.evet çok erkek bana bunu söylüyoru, ama ben pas vermiyoru

 

-Hahaha eminim oluyordur, adın ne?

 

.Katerina

 

.ikimizin adı da katerina.

 

-OOO siz Ruslar da hep aynısınız, katerina anlamı ne bakalım bunun?

 

(bir süre düşünüp Clean dediler)

 

-bu kadar yaygın bir ismin anlamı temiz ise çocuklara isim verirken tekrar düşünmelisiniz 🙂

 

.öyle ya napalım, senin adın ne?

 

-Casanova (gerçek ismimi söyledim tabii)

 

.sen neler yapıyorsun nerede oturuyorsun, nerede yaşıyorsun?

 

-nereli olduğumu söylesem bilir misin?

 

. bilirim tabii

 

Sonra haritayı açıp yeri gösterdim.  (bak bakalım biliyor muymuşsun falan deyip biraz takıldım. İki kişi olduklarından bir onla, bir onla konuşuyorum. Diğer kıza dönüp onun Türkçeyi nasıl öğrendiğini falan sordum. 1 aydır Türkiye’deymiş ve kursa gidiyormuş. O sırada birbirleriyle rusça konuşmaya başladılar. Bu rus kadınlarının huyuna deli oluyorum. Kızların bildikleri diller de yarımdı. Ne a2 turkce ve ıngılızcelerı vardı. Bu yaptıklarının hoş olmadığını Rusça bilmediğimi ve sadece cuka diyebildiğimi anlattım. Tabii anlamadılar cuka ya çok güldüler. Türkçe anlattım onu da anlamadılar. En son suratlarına Japonca seslenecektim ama nafile. Kendi aralarında bir şeye karar verdiler. O arada bana yeşil yakan ışık kate’i elinden tutup çevirdim. Diğeri elinden maması alınmış çocuk gibi kahkahamsı sesler çıkarınca onu da aldım ve ikisini de çevirdim. Ayak üstü biraz eğlendim. Türkçe bilen kız beni beğenmiş gibi duruyordu. Ancak bir şey demedi.

 

-Kaç yaşındasın kate?

 

.tahmin et?

 

-Ben bu işlerde çok kötüyüm, 23 mü?

 

.azıcık daha çık

 

-27 mi?

 

.29

 

Bir de bana azıcık çık diyor. Yaşlı değilim sadece 70 yaşındayım gibi bir şey bu.

-29 yaşı severim iyi bir dönem

 

(bu aşamada tekrar Rusça konuşmaya başladılar ve benim gidesim geldi.)

 

Türkçe bilen dönüp biz gidelim dedi, e dedim ben de gideceğim, numaranı ver kate seninle çay içelim?

 

Bana tam olarak şunları dedi;

Konuşacak zamanım yok

Benim bunun için vaktim yok,

İletişim kuracak halim yok

Zaten bir ay sonra Rusya’ya dönebilirim tam belli değil

 

-kate, bu kadar açıklamaya gerek yok. Dilsiz rolünü de oynayabilirsin tabii böyle fantezilerin varsa:))))

 

Ne yazık ki bunları da anlamadı, tamam deyip uzaklaştık. Bugün böyle bitti.

 

Rus kadınları Türkiye’ye geldiklerinde egoları tavan oluyor arkadaşlar. Bilginiz olsun. Ve onlarla bir şeyler yaşamak istiyorsanız onları rahatlatmanız ve güvenmelerini sağlamanız gerekiyor. Sonrası olur zaten.

 

Bugün hiçbir şey olmadı. Olması için de ekstra bir çaba sağlamadım ama güzel anılar biriktirip iyi bir eğitim yaptık.

 

Day game’in birilerini etkilemeye çalışmak değildir. Day game sağlıklı ilişkiler kurmak, sosyal becerileri geliştirmek ve sosyalleşmek için yapılır. Birilerini etkilemek veya cinselliğe ulaşmak için yaptığında çoğunlukla flake yani geri dönüş alamazsın. Numara alırsın sana dönmez. Mesaj atmaz vs. buna flake denir.

 

Kendinizi kısıtlamayı bırakın, sadece deneyin.

Neden disiplinli olamıyorum?

Bu bölüm Daha İyi Bir Yaşam İçin Psikoloji ve Nöron Bilimi Temelli Pratik İpuçları 101 kitabından alınmıştır.

Bugün daha disiplinli olmayı istemek ama buna hazır olmamak hakkında konuşacağız. 

“Bilgisayar oyunları oynamaktan, uzun saatler boyunca Youtube izlemekten ve gece yarılarına kadar internette ve sosyal medyada gezinmekten zevk alıyorum ama daha sorumluluk ve öz-disiplin sahibi biri olmak isterdim. Ne zaman kendimi değiştirmek hakkında düşünsem, daha ciddi bir zihin yapısına giriyorum ve şu an sahip olduğum tüm zevkten, eğlenceden ve rahatlıktan olacakmışım gibi hissediyorum. Birgün değişmem gerektiğini biliyorum ama hiçbir zaman buna hazır hissetmiyorum.“

Bu birçok insanın yaşadığı ve hatta benim de zorlandığım, çok yaygın bir problem. Durup gerçekten düşünürseniz, neden şimdi değişesiniz ki? Hayattan zevk alıyorsunuz. Her gün saatlerce bilgisayar oyunu oynuyorsunuz, porno izliyorsunuz, sosyal medyada ve youtube’da takılıyorsunuz. Ben de bir zamanlar üniversitede başarısız olduğum bir dönem yaşadım ama aynı zamanda bu dönemin her anından zevk aldım. Yemeği bile odama ısmarlayarak neredeyse tüm gün bilgisayar oyunu oynuyordum ve bu çok zevk veriyordu.

Bazı zamanlar hayatımıza bakıp daha fazlasını yapmamız gerektiğini, eninde sonunda disiplinli olmamız gerektiğini, çalışmaya veya spor yapmaya başlamamız gerektiğini düşünüyoruz. Ama bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde şu an değil, şu an hazır değilim diyoruz. Şu an hayatımdan zevk alıyorum.

Şimdi biraz ileri saralım. Diyelim ki disiplinli oldum, üniversiteyi bitirdim, daha fazla çalıştım, işte yükseldim, yapmak istediğim o ek işi kurdum, vs.

Sebep?

Daha çalışacağım, haftada 60 saat çalışacağım, kendimi zorlayacağım ve sonunda daha fazla para kazanacağım. Sebep?

Sebep?

Daha erken emekli olabileceğim.

Tamam da erken emekli olunca ne yapacaksın?

Yapmak istediğim şeyleri yapacağım ve hayattan istediğim gibi zevk alacağım. Mesela istediğim kadar bilgisayar oyunu oynayacağım, Youtube izleyeceğim. Yan gelip yatacağım.

Sorun şu ki, şu an zaten hayattan zevk alıyoruz. Onca çabaya ne gerek var? En azından beynimiz bu şekilde düşünüyor. Onca çaba şu an zaten sahip olduğun zevki elde etmek içinse, onca çabaya ve acıya ne gerek var?

Evet beyninizde, hareketlerinizin maliyetini ve getirisini sürekli olarak hesaplayan bir devre var. Bu devre mesela “şu an tuvalete gitmelisin zira 3 saat otobüste olacaksın” diyor. Şu an tuvalete gitmek istemesem de ileride tuvalet ihtiyacımın maliyetinin yüksek olacağını hesaplıyor. Bu temel devre, açlık, susuzluk gibi her türlü fizyolojik sinyali işleyen oldukça eski bir devre ama soyut şeyler de yapıyor. Bugün çalışmanın maliyeti ile bilgisayar oyunu oynamanın getirisi nedir diye bakıyor. Bunu her yaptığında da “o kadar çaba gösterip sonra hayattan zevk alacağıma neden şimdi hayattan zevk almıyorum” diyor. “Bugün dopamin alabilirim, zevk alabilirim” diyor.

Peki bu durumda bir insan gerçekten nasıl disiplinli olabilir? Yani bir yanda internetten ve bilgisayardan akan, şimdi sahip olacağım zevk var, diğer yanda ise ter ve acı gerektiren çalışmak, çabalamak var.

Keşfetmeniz gereken şey, insanları disiplinli olmaya iten tek şey: rekabetçi ilgi. Bunu biliyoruz zira bağımlı insanlar üzerine yapılmış tonlarca araştırma var.

(Rekabetçi ilgi kavramı bağımlılık terapisinden geliyor. Bağımlılık çok büyük bir motivasyon (bağımlı, madde kullanmak için çok motive) ve özellikle madde kullanımında bağımlılığı bırakmak büyük acı veriyor. Bu acıya katlanmak için bir sebep lazım ve o sebebe rekabetçi ilgi deniyor. Burada ilgi meşgale ya da amaç anlamında ve rekabet ettiği şey de bağımlılığa olan motivasyon. Örneğin neden sigarayı bırakayım dediğinde “kızımın düğününde hayatta olmak için” gibi bir amaç.)

Ben size bir örnek vermek istiyorum. Kayak kazası sonrası ağrı kesici afyonlu ilaca bağımlı olmuş bir hastam vardı. Bu kişi oldukça yüksek fonksiyonlu ve çok büyük şeyler yapma kapasitesine sahip biri. Ona bu bağımlılıktan kurtulmak istiyorsa onu hastaneye yatırıp ağrı kesici vermemiz gerektiğini söyledim. Ama o zaman bunu yapacak zamanı yoktu. Bu nedenle de bu tedaviyi evden yapmak zorundaydı.

Afton yoksunluk sendromunun iyi yanı, alkol yoksunluk sendromu gibi hayati tehlike yaratmaması. Bu nedenle öylesine kendi kendine bırakmaya karar verdi ve bu, hayatındaki en acı verici deneyimdi.

Afyon olsun, sigara olsun bağımlılık veren maddeleri bırakmak için gerekli disiplini sağlamak kolay değil. Bu maddeler zevki arttırıyorlar yani bize bir şey veriyorlar. Bunları bırakmanın ise acılı bir bedeli var. Bir insan bu acı verici bedeli ödeyebilmeyi nasıl başarıyor?

Disiplinli olamama probleminin kaynağı, bu bedeli ödemeye hazır olmamamız. Peki nasıl hazır hale geliriz? Rekabetçi ilgi yaratarak. Bağımlılıktan kurtulan insanlarla yaptığımız çalışmalardan öğrendiğimiz, insanların kurtulmak için disiplinli olmaları için iyi bir nedene ihtiyaç duydukları. Yani bağımlılık yapıcı maddeyi bırakmanın verdiği acıdan çok daha güçlü bir şekilde isteyecekleri bir şeye ihtiyaçları var.

Yani eğer siz, disiplinli olmaya hazır değilseniz, disiplinli olmanın getireceği acıya değecek şeyi ya da şeyleri bulmanız gerekli. Ama işte tam olarak burada, başka bir tuzağa daha düşüyoruz ki disiplin probleminin günümüzde çok yaygın olmasının sebebi de bu. Çünkü günümüzde istek ve arzularımızın çoğu dışarıdan geliyor. 

Eğer disiplinli olmakta zorlanan biriyseniz, yarı istekli bir şekilde başlasanız da kısa süre içerisinde havlu atan biriyseniz, disiplin arzunuzun nereden geldiğini bilmelisiniz. İçinizden mi geliyor yoksa sosyal beklentilerden mi?

Dünya maalesef her geçen gün, dışsal arzuları karşılamaya odaklandığımız bir yere dönüşüyor. Her ekran bize özelleştirilmiş reklamlarla dolu. Tüm o uygulama ve ağ sayfaları sizin hareketlerinizi takip ediyor ve sonra size ne istemeniz gerektiğini söyleyip ya d gösterip duruyorlar. Bir bilgisayar oyunu daha piyasaya çıkmadan reklamları, kısa klipleri, internette etkili insanların oyun videoları piyasaya sürülüyor ve siz daha oyun çıkmadan oyunu istemeye başlıyorsunuz.

Anne babanız, arkadaşlarınız ve etrafınızdaki diğer herkes şunu istemelisin, bunu istemelisin diyor. Ne yapmanız gerektiğini söylüyor. Ama bunların hiçbirisi rekabetçi ilgi değil zira hepsi dışarıdan geliyor.

Toplum olarak neyi önemsediğimizi nasıl bulacağımızı tamamen unuttuk. Eğer disiplinli olmaya hazır değilseniz, başkalarının zoruyla disiplinli olmadığınız sürece asla disiplinli olamayacaksınız. Ama sizi çalışmaya başkaları zorluyorsa, bu disiplin değil. Disiplinin tam tersi zira bunlar davranışlarınızı kontrol eden dış güçler. Disiplin ise sizin engellerinizi aşan içsel bir güç. Yani bazı insanlar dışardan zorlama ile çalışıp başarılı olabilirle ama aslında zerre disiplinleri olmayabilir. Ve bu dışsal zorlamadan uzaklaştıklarında ise çok zorlanmaya başlarlar.

Peki bütün bunların ışığında, biz ne yapabiliriz?

Birincisi, şu an istediğiniz şeylerin çoğunun dışarıdan geldiğini ve gerçekten istediğiniz şeyler olmadıklarının farkına varmak. Siz oyun, ürün tüketimi, vs. gibi dışsal isteklere yöneliyorsunuz ve bunlar o kadar güçlü istekler ki, saygı, para gibi kazanımları bile bunların uğruna feda ediyorsunuz.

İkinci yapmanız gereken şey ise, rekabetçi ilgi kategorisine girecek ve disiplinin bedelini ödememize değecek sağlıklı arzular geliştirmeyi öğrenmek. 

Size ilk sorum, gerçekten ne istiyorsunuz?

Bu soruya “bilmiyorum” cevabı veriyorsanız, bu, zihninizin dışsal arzuların sisi içinde yüzdüğüne işaret. Zihniniz reklam, kişiselleşmiş internet çerezleri ile o kadar dolu ki, dünyadan ne istediğinizi bile bilmiyorsunuz.

İkinci soru ise değişmek istiyor musunuz?

Eğer kendinize gerçekten dikkat ederek, kendinizi gözlemleyerek cevap verirseniz, aslında bu soruya hayır cevabı verdiğinizi, “hayır değişmek istemiyorum” dediğinizi göreceksiniz.

Eğer değişmek istemiyorsam ben bittim o zaman diyebilirsiniz.

Hayır. Burada size çıkışı göstereceğim zira bir sorum daha var: “Değişmek istiyor olmak ister miydiniz?”

Şimdi burada değişik bir cevap verdiğinizi göreceksiniz. Bunun cevabı muhtemelen evet ve cevabınız evetse yani keşke daha farklı biri olsaydım, keşke değişmeyi isteyen biri olsaydım diyorsanız, çok ama çok önemli bir noktaya geldik. Değişmek istemiyorsunuz ama değişmek istemeyi istiyorsunuz. Bunu size kimse söylemiyor, sormuyor. Belki değişmek istiyor musun diyorlar ama bir seviye daha aşağı inip değişmek istiyor olmayı ister miydin demiyorlar. Daha farklı, değişmek isteyen biri olmak ister miydin demiyorlar. 

Olmak istediğimiz insanı düşündüğümüzde, yapmak istediğimiz şeylerin uzun bir listesiyle karşılaşıyoruz. Düzenli spor yapmak, sağlıklı beslenmek, düzenli para biriktirmek, okulda başarılı olmak, kariyerinde yüksek bir yere gelmek, karşı cinsle başarılı olmak, vs. Bu listedeki şeylerin çoğu işimize yarayacak şeyler değiller. Yapmanız gereken şey, bu listeyi bir kağıda yazmak ve listedeki tüm kalemler için tek tek şu soruları sormak:

“Bu şey benim gerçekten istediğim bir şey mi yoksa bunu biri ya da birileri bana dışardan mı empoze ettiler?” “Bu şey benim içimden mi geliyor yoksa reklamlar, ailemin, çevremin, partnerimin, vs. beklentileri ile içselleştirdiğim bir şey mi?”

Bunu yaparsanız, listedeki kalemlerin çok büyük bir kısmının sizin içinizden gelmediğini göreceksiniz. Sonunda sizin içinizden gelen çok daha küçük bir listeye sahip olacaksınız. Bu listeden, gerçekten yapmak istediğiniz sadece bir hedef seçin ve bir süre sadece bu şeye odaklanın. Bundan sonra yapmanız gereken şey, bu hedefi olabilecek en az şekilde bile olsa yapmaya başlamanız. 

Mesela toplumun sizden istediği değil de sizin gerçekten istediğiniz şeylerin listesini hazırladınız ve bu listeden düzenli spor yapmak istiyorum kalemini seçtiniz. Bunu seçtikten sonra çıkın en azından düzenli yürüyüş yapmaya başlayın, evde günde toplam 50 tane şınav ve mekik çekin.

Bunu yapmaya başladığınızda, karşınıza bir tuzak çıkacak ya da belki şu an halihazırda bu tuzakla karşılaşıyorsunuz. Bu noktada zihniniz çok ama çok sinsi olur ve size “günde 50 şınav mekik çekmen neyi değiştirecek ki?” demeye başlar.

Burada çok dikkatli olmalısınız ve bu sese dikkat etmelisiniz. Zihniniz size ilk önce “tüm bu kalemleri istemelisin” diye oyun oynayacak zira o kalemlerin çoğu zihninize dışarıdan yerleştirildi. Zihniniz, “bu yaptığın yeterli değil, %1’ini yapmak yeterli değil” diyecek. “%100’ünü yapmalısın yoksa hiçbir şey değiştiremezsin” diyecek.

Zihniniz bu listenin %100’ünü yapamayacağınızı çok iyi biliyor ve “hepsini yapmalısın” derken aslında sizi, hiçbir şey yapmamaya ve şu an nasıl yaşıyorsanız o şekilde  yaşayıp durmaya ikna etmeye çalışıyor. Zira zihniniz maliyet – fayda analizi yapıyor ve “bütün gün youtube izleyip oyun oynamaktan bir sürü fayda sağlıyoruz” diyor. “O yapmak istediğin şeyleri daha önce denedik ama biliyorsun çalışmıyorlar” diyor.

Bu tuzak konusunda çok dikkatli olmalısınız. Listeyi küçültüp, bu küçük listeden bir kalem seçtiğinizde ve bu kalemi olabilecek en az şekilde olsa bile yapmaya başladığınızda yani olmak istediğiniz biri gibi olma yolunda küçük de olsa adım atıp ilerlemeye başladığınızda, zihniniz size tüm o yapmanız gereken şeyleri hatırlatıp duracak. Size yap hep ya hiç diyecek. Bu da disiplinli bir hayata hazır olmamanıza neden olup duracak.

Zihniniz bunu neden yapıyor? Aslında sizi hepsini yapmaya zorlamak için değil, hiçbir şey yapmamaya kandırmak için yapıyor. Peki bunu neden yapıyor? Zira maliyet – getiri analizi yapıyor ve şu an internetten tonla dopamin aldığı bir durumda ve o kadar çabaladıktan sonra da zaten bu duruma geleceği için boş yere acı çekmek, dopaminden yoksun kalmak istemiyor. “Filmin sonunda zaten yine bu olduğumuz noktada olacağız o zaman ben seni o kadar zahmetten kurtaracağım ve zaten burada kalmamızı sağlayacağım” diyor. Zira eğer siz saatlerce bilgisayar oyunu oynayan, internette sörf yapan, porno izleyen dejenere insansanız, yaptığınız şey pratik olarak 22-23 yaşında emekli hayatı yaşamak! Kim 22 yaşında emekli olmak istemez ki? Ya da kim, 22 yaşındaki emeklilik hayatını bırakıp çalışmaya başlamak ister ki?

Günümüzde toplum sizin hiçbir şey yapmadan, görece ucuz bir şekilde hayatın tadına varacağınız şekilde ilerledi. Ben çocukken ya da ergenken günde 24 saat bilgisayar oyunu oynama, saatlerce porno izleme imkanı yoktu. Bir bilgisayarımız yoktu ve olsa bile, bir oyun alıp oldukça yavaş olan bilgisayara yükledikten ve 10-15 saat oynadıktan sonra oyun biterdi ve günlerce oynayacağımız kadar çok oyun da yoktu. Pornoya ulaşmak neredeyse imkansızdı ve ulaşsanız bile bu milyonlarca saatlik yüksek çözünürlüklü video şeklinde değil de, kısa sürede sıkılacağınız basılı yayın ya da CD şeklindeydi.

Bugün maalesef sınırsız miktarda ve çeşitte eğlenceye sahibiz. Bir yanımız kalkıp bir şeyler yapmalıyız derken bir yanımız yaptıktan sonra ne olacak, zaten şu an  elimde olan sınırsız dopamin kaynağıyla aynı miktarda dopamin kaynağına sahip olacağım diyor. Bu da, değişime hazır olmamamıza neden oluyor.

Diğer göz önünde bulundurmanız gereken şey de, az önce bahsettiğimiz rekabetçi ilgi. Çalışmak, çabalamak acılı ve maliyetli. Peki insan bu maliyeti karşılama kapasitesini nasıl elde eder? Rekabetçi ilgi ile. Ama bugün bunu bulmak zor zira dünya başka şeyler istemeniz için beyninizi yıkayıp duruyor. Örneğin bir bilgisayar oyunu firması, size bir şeyler satmaya çalışıyor ve sadece kendi çıkarları ile ilgileniyor. Sizin evde kalıp dejenere bir insana dönüşmenizi umursamıyor. Toplum da gerçekten ne istediğimizi bilme kapasitemizi unuttuğumuz veya kaybettiğimiz bir noktaya geldi. Reklamlar, sosyal medya, çevre, vs. sizi istemenizi isteyecekleri şeylerle dolduruyorlar. 

Bugün değişmek istemiyorsanız bile bunu kabul etmeniz, kendinize karşı dürüst olmanız çok önemli.

Bugün değişmek istiyor muyum? Hayır.

Değişmeye hazır mıyım? Hayır.

Disiplinli olmak istiyor muyum? Hayır.

Değişmek isteyen biri olmak ister miydim? Eğer bu soruya cevabınız evet ise, içinde dışarıdan sizin zihninize yerleştirilmiş isteklerin de olduğu, olmak istediğim insan olsaydım / olmak için yapmak istediklerim listesi hazırlayın. Sonra bu listedeki kalemleri tek tek ele alın ve sadece “ben bunu gerçekten istiyorum, bu dışarıdan bana empoze edilmiş bir istek değil” dediğiniz kalemleri bırakın. Bu küçük listeden ise bir kalem seçin ve onu o kaleme doğru küçük de olsa adımlar atmaya başlayın. Buna başlar başlamaz, zihninizin “bu kadarcık şeyle mi değişeceksin, ya hep ya hiç” tuzağına karşı uyanık olun. Bu tuzağa karşı uyanık olun ama bunu görmezden gelin ve gerçekten istediğiniz şeye odaklanarak, çok küçük bile olsa değişiklikler yapmaya başlayın. Spor yapmak istiyorsunuz ama salona gidecek paranız yok mu? Eve iki dambıl alın ve evde başlayın. Kendi ağırlığınızı kullanın.

Kaynak: This Is Why You’re Not Disciplined

Ebeveynleri Affetmek

Merhaba,

Bu yazıdan ebeveynleri affetmenin öneminden ve dolayısıyla kurban zihniyetinden kurtulmaktan bahsedeceğim. Eğer içinde bulunduğun tatsız durumun bir nedeni olarak ebeveynlerini, Türkiye’yi, sistemi, sermayeyi, patronları, ilkokul öğretmenini ve kim bilir daha neleri suçluyorsan kurban zihniyetindesin demektir.

Öncelikle yukarıda saydığım gibi kurban zihniyetini doğurmada başta ebeveynleri suçlamanın yanında, onları bu hale soktuğunu düşündüren pek çok şeyi suçlayan insanlar olduğunu görüyorum. Ama gözlemlediğim ve zamanında benim de yaptığım şekilde en başı ebeveynler çekiyor. Bu olgunlaşmamış olmanın ve kişisel büyümede atılım yapamamış olmanın göstergesidir. Çünkü hayatın içine girdiğinde, pamuklara sarılı kozandan çıktığında ve hayatın kaotikliğini deneyim ettiğinde, hayatın o kadar toz-pembe olmadığını ve doğru şekilde çocuk yetiştirmenin özellikle dönemin şartlarını göz önünde bulundurduğunda orta-sınıf bir aile için epey bir lüks olduğunu anlıyorsun.

Eğer hala bir şeyi suçlama aşamasındaysan kurban zihniyetine sahip olduğunu teşhis edebilirim ve şurası kesin ki kurban zihniyetine sahipken asla istediğin şekilde başarılı olamazsın. Çünkü bu durumda hayatta özgür iradeyle istediklerini başarma yolunda önünün açık olduğunu reddetmiş sayılırsın. Özgür iraden işe yaramaz çünkü ayağında ebeveynlerinin vb. sana kodladığı değersizlik hissiyatı, özgüvenli bir birey gibi hissedememe vb. prangaları vardır. Kurban zihniyetinden kurtulmak, senin de hayatta özgür iradeye sahip ve istediği yolda ilerleyebilecek bir insan olduğunu fark ettirir.

Çoğu insan hayatın içine girdikçe, hayat tarafından onlara ebeveynleri ile empati yapmak öğretilir. Çünkü çocukluktan çıkmışlardır ve hayatın zor gerçeklerini görmeye başladıklarında, babalarının ve annelerinin de sadece çocuk yetiştirmeye odaklanmanın yanında kendi aile hayatlarının, iş yaşamlarının, ihtiraslarının ve onların da kendi ebeyenlerinden gelen yüklerinin olduğunu fark ederler. Bu insanların tek işleri sizi yetiştirmek değildi, bir yandan kendilerinin de mutluluğunu sağlamak istiyorlardı. Bu mutluluk babanız için saat 5’te işten geldikten sonra ayaklarını uzatıp çocuk zırıltısı olmadan TV seyretmek kadar basit zevkler olabilirdi.

Biliyorum, ailen çocuk yetiştirmede bilinçli değildi ama onlar sadece sana sahip oldukları ve içinden geldikleri aile kültürünün mirasını sunabilirlerdi. Burada “aileni affet ve geleceğe bak” basmakalıbından daha çok, onları niye affetmen gerektiğinden bahsedeceğim, bu yazıdan sonra beni haklı bulabilirsin.

Bir an kendini babanın yerine koy, baban muhtemelen hayata erken atıldı ve günümüz babalarına göre erken sayılabilecek bir yaşta evlendi. Bir yerde kendisi de daha çocuktu. Diyelim ki, bu yaş 25. Şimdi de kendi 25 yaşındaki halini ve bilinç düzeyini düşün ve karşılaştır. Sence sağlıklı bir aile ortamı sunabilmekte ne kadar bilinçli olabilirdi? Üstelik bunu bilse bile bir aileyi devam ettirme sorumluluğu altında sana nasıl olması gerektiği gibi davranabilirdi? Üstelik çoğumuzun ailesinde olduğu gibi o dönemlerde çocuk yetiştirme üzerine bu kadar yaygın bilgi akışı ve internet yoktu.

Çocuklar babalarını ve annelerini hata yapma payı olmayan birer örnek insan olarak görürler. Bundan dolayı onların da kanlı ve canlı, hataları, zayıflıkları, zaafları olan birer insanoğlu olduğunu unuturlar. Bunu şuan fark etmek önemli. Ve daha da önemlisi, ailen sana kendi ebeveynlerinin (yani anneanne ve babaannenin) onları yetiştirdiği gibi yetiştirdiler. Eğer anneannen onları arada bir patakladıysa, onlarda seni patakladılar ya da ailede senin fikirlerini sorup, sana bir birey gibi hissettirmektense bir eşya gibi hissettirmiş olabilirler, ama emin ol ki içinde büyüdükleri kültür onlara da aynı şekilde davranmıştı. Ya da evde korku ortamı hakimdi, baban muhtemelen kendi aldığı eğitimden daha iyisini sana aldırmaya çalışmakla, hayatın zorluğuyla, yeterince para kazanmaya çalışmakla fazla meşguldü ve senin ona saygı göstermen için senin ondan bayağı korkman gerektiği fikrini sorgulamadı. Çünkü kendi de babasından korkuyordu. Ben küçükken ufak kardeşimi pataklardım, çünkü babam da beni pataklamıştı. Çoğu ebeveyn kendi ailesindeki yetiştiriliş şeklini çocuklarına uygular, bu kadar basit. Bu bilinçsizce yapılan bir şeydir. Eğer kendileri hasarlı bireylerse, hasarlı çocuklar yetiştirirler.

Tamam, sen modern çağda çocuk yetiştirme üzerine youtube videoları gördün, kitaplar okudun, Üstün Dökmen’den bir çocukla konuşulurken, çömelip onun boyuna inmen gerektiğini öğrendin ki bu çocuğa küçük bir birey olduğunu hissettirecekti. Ama onlar bu bilgilere sahip değillerdi.

Daha bir çok şey sayabilirim ama bu kadarı ailenle empati yapmana ve onların da hatalar yapma lüksüne sahip birer insan canlısı olduğunu anlamana yeterli olacaktır diye düşünüyorum. Şimdi gelelim, suçlamanın ve kurban zihniyetine sahip olmanın sana neler kaybettireceğine. Eğer suçluyorsan insanlar seni bir EZİK olarak algılarlar, bunun tam tersi değer üretmektir, değer üreten insanlar belli bir miktar paraya, refah seviyesine ve sevdikleriyle paylaşabilecekleri güzel şeylere sahip olurlar. Bu konuyu bir de Richard Cooper’dan dinleyin.

Kendini yetiştirmiş insanlar ailesini, sistemi ve patronları suçlayan bir erkekle arkadaş olmak istemeyeceklerdir ve bu statü olarak düşük değerde olduğunu gösterecektir. Eğer erkek ya da kadın fark etmez, insanların yanında bir şeyleri suçluyorsan, bu senin henüz olgunlaşmadığını, kişisel başarı sağlamada henüz emekleme aşamasında olduğunu gösterir. Bu durumda insanların sana pek az sabrı olacaktır. Hayatta bu aşamada olan ve akıllanmaya niyetli olmayan koca koca 27 yaşında insanlar görüyorum.

Eğer bu durumu sergilersen, en başından aklı başında insanlar seni networklarına katmak istemeyeceklerdir. Yakın zamanda görüşmeyi kestiğim bir arkadaşım böyleydi. Kendisi 27 yaşında işsizdi (fena bir bölüm bitirmediği halde) ama sistemi, patronları suçluyordu. Sistemin ve Türkiye şartlarının harika olmadığını kabul eden ve bireysel kurtuluşunda epey mesafe kat etmiş ben, bu çok eski ve ilkel paradigmaya sahip insanı düşük değerli olarak gördüm. Ve arkadaş grubumda olmaması gerektiğine karar verdim.

Sonuçta bilirsiniz, 5 arkadaşının ortalamasısın falan… Arkadaşlıkta bir yerde çıkar ilişkisidir ve bu adamdan alabileceğim, öğrenebileceğim hiçbir şey olmadığına karar verdim. Ve sadece tek taraflı olarak vermek beni bu yaşta yoran bir şeydi. Bu adamdan sadece ibret aldım ve nasıl olmamam gerektiğini bir kere daha öğrendim. Belli bir yaşa geldiğinizde sizden daha düşük zihinsel şemaları olan insanlara katlanmak için daha az sabrınız olacağı bir gerçek. Eğer kurban zihniyetinin belirtilerini gösteriyorsanız, çevrenize sizin gibileri toplarsınız ve varilin dibindeki yengeçler gibi birbirinizi aşağı çekersiniz, diğer kendini geliştirmiş insanların size sabrı kısıtlı olacaktır. Sizi ortamlarına çağırmayacaklardır. Telefonlarınızı daha az açacaklardır. Eğer telefonlarınızı arada bir açıyorlarsa şanslısınız.

Yazar: Secret

Sana tavsiye edeceğim 2 adet ürünüm var:

  1. %3’lük Erkekler Video Seti
  2. Çekici Erkek Eğitim Seti

Bir kız beni sadece onu önemsemediğim zaman önemseyecekse, bir ilişkinin ne anlamı var? – Vaka Çalışması

Merhaba, 20 yaşındayım. Sizi bir süredir takip ediyorum ve sizi yeni keşfetsem de, sizin sitenize benzer İngilizce siteleri bir süredir takip ediyorum. Bu sitelerde anlatılanları yapınca sonuç alsam da aklıma takılan bir soru var.

Benim normal ve çalışmayan mesajlaşmam şöyle gerçekleşiyor. Bir kızla tanışıyorum ve saatlerce, bazen gecenin geç saatlerine kadar mesajlaşıyoruz. Harika zaman geçiriyoruz, gülüyoruz, eğleniyoruz. Her şey çok güzel ilerliyor. Ertesi gün mesajlaşma biraz daha azalıyor ve sonra biraz daha azalıyor ve kısa süre içerisinde kız, çok fazla ortak özelliğimiz olmasına rağmen mesajlaşmayı tamamen bırakıyor. 

Bunun yerine sizi dinleyip sabahları günaydın mesajları göndermeyi bırakıp sadece ilginç bir şey yazacağım zaman mesaj attığımda, iltifat etmek yerine onunla hafif dalga geçtiğimde, onu önemsemek yerine umursamadığımda, yani resmen “sikime takmadığımda” daha iyi sonuç alıyorum. Mesajlaşma daha uzun sürüyor, daha hızlı ve uzun mesajlar alıyorum. 

Sorum şu: Bir kız beni sadece onu önemsemediğim zaman önemseyecekse, bir ilişkinin ne anlamı var? Umarım cevap verirsiniz.

Kadın erkek ilişkilerinde birçok erkeğin karşılaştığı bir durumla karşılaşmışsın ve birçok erkeğin çıkardığı talihsiz sonuca ulaşmışsın ve girdiği toksik yola girmek üzeresin. Bir kızla tanışıyorsun, aranızdaki etkileşim çok iyi oluyor. Çok iyi vakit geçiriyorsunuz ama yüksek heyecan ve ilgi  ile devam edersen karşındaki kadın soğuyup uzaklaşıyor. Sen de kendini umursamamaya zorluyorsun ve bunu başardığında daha iyi sonuçlar alıyorsun. Ama, karşısındakini önemseyen, iyi bir insan olmak, acı çekmek ve başarısızlıkla, “sikine takmayan” bir göt herif olup acı çekmemek ve başarılı olmak arasında kalıyorsun. Ya da kaldığını sanıyorsun. Zira senin iyi bir insan mı olayım yoksa götün teki mi olayım ikilemin aslında, muhtaç – yapışkan bir insan mı olayım yoksa götün teki mi olayım tercihleri arasında.

Muhtaç mı? Hayır ben iyi bir insanım, muhtaç ya da yapışkan değilim diyebilirsin ama okumaya devam et.

Şimdi senin eski davranış kalıpların da zehirli (efendi adamın toksik yapışkanlığı şeklinde zehirli), buna çözüm olacağını düşündüğün davranış kalıpları da zehirli (götün teki piç herif). Ne yapışkan olmalısın, ne de ilişki kurmak istediğin birini umursamayan biri. Birincisi her zaman kaybettirir, ikincisi de kısa süreli sonuçlar verebilse de uzun vadede yine kaybettirir.

Şimdi ben burada sorunu doğru teşhis etmeni ve bu sayede de doğru tedaviyi görmeni sağlamaya çalışacağım. Sen şuan sorunu yanlış teşhis ediyorsun, haliyle çözüm olacağını düşündüğün tedavi de yanlış.

Şimdi eski halinle ya da şu anki “doğal” halinle muhtaç – yapışkan biri olduğunu göstermek için, şu “saatlerce mesajlaşıyoruz” kısmından başlayalım. İlk mesajlaşman ya da mesajlaşmaların normalden çok daha yoğun. Bir ateşi ne kadar şiddetli yakarsan, odunu o kadar çabuk tüketirsin.

Daha yeni tanıştığın bir kızla neden saatlerce mesajlaştığına dikkat etmen gerekiyor. Zira, daha yeni tanıştığın biriyle, normal düzenini bozup uykusuz kalma pahasına da olsa saatlerce mesajlaşman normal ya da sağlıklı değil. Zira sağlıklı ilişkiler çok büyük oranda zaman içinde ve görece olarak yavaş yavaş oluşur. Yavaş ama odunu azar azar kullandığı için sürekli olan alev gibidirler. Sağlıksız ve kısa sürede biten ilişkiler ise birden harlanıp sizin odun kesme hızınızın yetişmemesi nedeniyle hızla sönen ateşe benzer.

Sağlıksız ve yapışkan bir şekilde bağlandığına işaret eden iki ipucu daha vermişsin. Birincisi günaydın mesajları. Günaydın mesajı sadece sevgiliye ve eşe atılır yani ilişki belli bir aşamadayken atılır. Bir de çocuğunuz varsa ona atılır belki. Sen daha bir gece mesajlaştığın kıza, ertesi sabah aranızda daha ileri bir ilişki varmış gibi günaydın mesajı atıyorsunuz. “Moruk gençlik artık böyle, normali bu” demeyin, bu normal ya da sağlıklı bir ilişki hızı değil ve burada 6 senedir böyle davranmanın sonuçlarını izlediğim için de gençlik yanlış yapıyor diyebilirim.

İkinci ipucu da iltifat. Daha yeni tanıştın ve karşındakini tanımıyorsun. Bir gece saatlerce mesajlaştığın için sanki resmi ilişkiye başlamış gibi, bir ilişkinin sonraki aylarında doğal olarak sırası gelecekken, hemen hemen hiç tanımadığın birine iltifat etmeye başlıyorsun. Oysa henüz tanımadığın, daha da kötüsü muhtemelen yüzyüze görüşmediğin birisine iltifat etmeye başlaman, ona yaranmaya çalışıyorsun gibi duruyor. Aslına bakarsan olan da bu.

Şimdi neden bütün gece, saatlerce mesajlaştın? Bir süredir hayal ettiğin, istediğin gibi bir etkileşim bulduğun inancıyla, tek gecede kızı daha ileri aşamada bir ilişkiye bağlamak için. Sabah neden günaydın mesajı attın? Çünkü gece aceleyle bağlamaya çalıştığın “ileri ilişkiyi” daha ileri taşımak için. Neden iltifat ediyorsun? Aynı nedenden. Yoğun bir ilişkiye açsın ve böyle bir ilişki ihtimalini görünce o ilişkiyi “kaçırmamak” için tüm kol ve bacaklarınla yapışıyorsun.

Şimdi bütün bunları, çok hoşuna giden bir kızla, hayal ettiğin ilişkiyi aceleyle ciddi bir şeye dönüştürme arzusuyla yapıyorsun dedik. Bu beklentinin veya motivasyonunun farkında olman çok önemli. Sen yeni tanıştığın bir kızla iyi vakit geçirmeye, birbirinizi tanımaya ve eğer uygunsa buluşup daha da iyi vakit geçirmeye odaklanmak yerine, bu kızla olabilecek harika ilişkinize odaklanıyorsun (ve tabii ki onu en kısa sürede bayıra karşı yatırıp tırmalayıp kaşımaya odaklanıyorsun) ve hemen bir şeyler yaparak ihaleyi kapamaya çalışıyorsun.

Tamam, şimdi sen daha ilk etkileşimden, oldukça büyük bir duygusal ve cinsel beklentiyi, henüz tanımadığın bir kadına bağlamış oldun. Ertesi gün de, sanki aranızda olmasını istediğin seviyede bir ilişki varmış gibi, kız sanki sevgilinmiş gibi günaydın mesajı attın. Eğer kız da senin gibi yapışkan (kaygılı bağlanan) biri değilse, en azından başlangıçta bilinçaltında, “bir dakika, bu henüz benim hazır olduğum bir samimiyet değil, ne oluyoruz?” der. “Dün ikimizin de favori korku filmlerinden ve Antalya’da geçen çocukluğumuzdan konuşuyorduk ve şimdi “günaydın güzellik?” mi? Yavaş!”

Sen ise, biraz daha mesajlaşıp buluşma ayarlayarak kızla nereye gideceğinize bakacağınıza, artık kafanda hayali olarak gittiğin ilişkiye layık olma peşindesin. İltifat edeyim, sabah mesaj atayım, ne kadar harika biri olduğunu gösterip onu ilişkimize layık biri olduğuma ikna edeyim. Buluşma ayarlamana fırsat kalmadan da, senin olduğun duygu yükü ve beklenti seviyesi ile kızın olduğu duygu yükü ve beklenti seviyesi örtüşmediğinden, aranızdaki etkileşim sönmeye başlıyor.

Şimdi muhtaçlık dediğimizde, kelime anlamıyla senin kıza ihtiyacın olduğunu söylüyoruz. Kelime anlamı ile muhtaç, “bir şeye gereksinimi bulunan” demek. Burada ihtiyacın duygusal. Peki hangi duygusal ihtiyaçların?

Çoğu insanın, başka bir insanla etkileşiminde muhtaç davranmasının sebebi, karşısındaki kişiyi, yoğun bir duygusal ihtiyacını karşılayacak kişi olarak seçmesi. Saatlerce mesajlaşman, hemen günaydın mesajları atarak ya da iltifat ederek aynı yoğun etkileşimi devam ettirmeye çalışman, uzun süredir açlığını hissettiğin samimiyet, yakınlık ve cinsel istek gibi duyguların hemen ve anında karşılanmasını istemen ve karşındakini bunları karşılayacağın, daha doğrusu yapışıp somuracağın kaynak olarak ataman nedenli. Çok açım ve bana ihtiyacım olanı hemen ver diye yakasına yapışıyorsun. Ne zamandır böyle hissetmiyordum, ne zamandır yalnızlık hissimden bu kadar uzaklaşmamıştım, bana hemen şimdi daha fazlasını ver!

Sen hemen ve çok fazla ihtiyacını karşılamak için yoğun duygusal yatırım yapıyorsun. Karşındaki ise aynı yoğunlukta değil ve senin ihtiyacın olan ve hemen talep ettiğin yoğunlukta verecek seviyede değil. Karşısında, kendisinde henüz olmayan yoğun açlık görünce de kız, normal her insanın yapacağı gibi bundan rahatsız olmaya ve senden uzaklaşmaya başlıyor.

Şimdi sen umursamayı zehirli bir şekilde bıraktığında, karşındakine yoğun bir şekilde yapışıp onu sömürme çaban da sona eriyor. Zehirli diyorum zira sen umursamamayı, kızı umursamamak ve önemsememek olarak yapıyorsun. Sağlıklı umursamama ise kızı önemsememek değil, kızla aranızdaki şeyin nereye gideceğini umursamamak ve klasik deyimiyle şimdi ve burada yaşadığınız deneyime odaklanarak nereye gideceğini izlemektir. Senin “doğal” halin sağlıklı umursamamayı beceremiyor zira sen aranızdaki bir iki etkileşime, bu işin daha ciddi ve uzun soluklu olacağı beklentisini eklemişsin. Sağlıklı bir şekilde umursamamayı yani “bu kızla olsa da mutluyum, olmasa da mutluyum” demeyi becerecek pozisyonda değilsin. Zira senin için daha başından “bu kızla olmazsa yine eski yalnız, duygusuz, seksiz hayatıma döneceğim ve mutsuz olacağım, olursa çok mutlu olacağım” modundasın.

Ama senin becerebildiğin toksik umursamama bile, toksik yapışkanlığından daha iyi çalışıyor zira en azından rol yaparak da olsa beklentini, duygusal ihtiyaç yoğunluğunu, karşındakinin karşılayabileceği seviyeye indiriyorsun! Belki onun ihtiyacından da aşağı çekiyorsun ve bu sefer daha çok ihtiyacı olup bunu karşılamak için seninle işleri hızlandırmak isteyen o oluyor. İlişkiyi, sağlıklı bir ilişkinin oluşma hızına ve yoğunluğuna indiriyorsun.

Şimdi senin duygusal ihtiyaçlarını biliyoruz ama dikkat edersen sen, kızın ihtiyaçlarını, iyi olduğunu iddia ettiğin halinde bile umursamıyorsun. Kızın deneyimi umrunda değil. Kızın deneyimini bilmiyorsun tamam ama anlamak umrunda bile değil. No More Mr. Nice Guy kitabını Türkçe’ye iyi çevirmişler aslında: Efendi adamın toksik kırılganlığı! Büyük bir bencillik ve karşı tarafa ne verdiğine bakmadan alma isteği.

Seni kötü bir insan olmakla suçlamıyorum. Maalesef kimse genç erkeklere oturup iyi bir insan olsalar bile bu senaryodaki davranışlarının bencil ve iyilikten uzak bir muhtaçlık olduğunu anlatmıyor. Sağlıklı bir ilişki için karşı taraftan istediğin şey kadar karşındakinin ne istediğine de dikkat etmen, onun istek konusunda nerede olduğunu da göz önüne alman gerektiği öğretilmiyor.

Sonuçta ne oluyor? Şöyle bir berbat yola giriliyor: Ben iyi bir insansam ve bu etkileşimde iyi davranıyorsam, bunun tersini yaptım mı kötü bir insan oluyorum ve kötü davranıyorum. Ama iyilik çalışmıyor, kötülük çalışıyor. Yani kadınlar kendilerine kötü davranılmasını istiyorlar!

Önem veriyorum ve bırakılıyorum. Önem vermezsem bırakılmıyorum. O zaman önem vermeyeceğim, duygu hissetmeyeceğim!

Yani aslen toksik olan bir sorunu, yine toksik olan başka bir çözümle gidermeye çalışıyorsun.

Oysa sorunun, kendi duygusal ihtiyaçlarının yoğunluğunun ve bu yoğunluğun her çok iyi giden kadın erkek etkileşimine eklemlenerek onlara büyük bir beklenti getirdiğini görememen. Bu beklentinin seni hayali bir ilişki seviyesine taşıdığını ve bu ihtiyaç – beklenti seviyesinde davrandığında, karşındakinin karşılık verebileceğinden çok daha fazla miktarda ihtiyacı önüne koyduğunu ve sonuçta da karşındakinin senin muhtaçlığından korkup kaçıp gittiğini görememen. Eminim karşındakini önemsiyorsun, gerçek bir ilgin var ve kızla uyuşuyorsunuz ama o yüksek ihtiyaç – beklenti, o muhtaçlık her şeyi mahvediyor.

Muhtaçlığını sinyalleyen günaydın mesajlarını atmadığında, iltifatları etmediğinde bu muhtaçlık denklemden çıkmaya başlıyor. Umursamaman, sonucu fazla umursayan muhtaçlığını daha da azaltıyor en azından görünür olmaktan çıkarıyor.

Bunu yapmanın sağlıklı bir yolu da var. Yani ne muhtaç ne de duygusuz bir psikopat olmadan sağlıklı bir şekilde ilerlemen mümkün.

Birincisi, çok hoşuna giden bir kızla herşeyi birkaç günde yakıp tüketecek kadar yoğun ve uzun mesajlaşmalardan uzak dur. Birkaç saat ve belli bir eğlence, bağ seviyesini koru. 

Ertesi gün, dün gece muhabbetten zevk aldığını söyleyen bir mesaj atabilirsin. Sabah ilk iş olarak değil tabii. Bir gecede yaptığın 5 saatlik mesajlaşmayı, sağlıklı bir seviyeye indir. Örneğin 3 güne yay.

Kızın mesajlarına cevap verdiğinden çok daha hızlı ve çok daha uzun mesajlar yazma. Mesajlaşarak haftalar harcama. Genellikle bir o bir sen yazın, tenis gibi. Ama bu konuda odun gibi katı olma.

3-5 gün içinde buluşma teklif et. Eğer buluşmaya geliyorsa sadece iyi vakit geçirmeye, geçirtmeye ve eğer aranızdaki etkileşim iyiyse fiziksele gitmeye odaklan (bu 2-3 buluşma sürebilir). Erkek olarak ilerideki mükemmel ilişkinize, doğacak çocuklarınıza, beraber yaşlanmaya falan odaklanma 🙂

Bu süreçte umursamaz ol ama sağlıklı anlamıyla. Yani “bu kızla bir yere gitse de mutluyum, gitmese de”. Sonucun senin duygu durumun üzerindeki orta vade etkisini umursama.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Narsist anne babalar nasıl davranırlar ve çocuklarını nasıl narsist partnerlere kurban olarak yetiştirirler?

Bu yazıda narsist ebeveynlerin çocuklarını, kendi narsist ihtiyaçlarını karşılayacak birer “kanı emilmek üzere kullanılacak kaynağa” çevirirken aynı zamanda yetişkin hayatlarında narsist romantik partnerler tarafından kullanılmaya müsait kurbanlar yaratmalarından bahsedeceğiz.  

Başlamadan şunu da söylemeliyim ki narsist ebeveyn genellikle, kendisini dışarıya çok iyi bir ebeveyn olarak gösterir. Çevrelerinde çocukları ile ilgilenen ve onların ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayan bir anne ya da baba olarak bilinir. Ama narsist anne ya da baba, perde arkasında çok farklı biridir. İnsanlar önünde sıcak, ilgili ve sevecen bir ebeveyn rolü oynarken, çocukları ile yalnız kaldığında mesafeli, soğuk, talepkar, manipülatif ve düpedüz istismar edici biridir. 

Narsist ebeveynin ailesinde çocuklara ve diğer ebeveyne değişik roller atanabilir. Mesela bir çocuk altın çocuk olabilir, diğeri günah keçisi. Bu çocuklar narsistin sanrılı gerçekliğini beslemek için yetiştirilirler ve bu nedenle de narsist bir ebeveynin çocukları, yıllarca ve hatta bazen hayat boyu acısını çekecekleri düşük özgüven, doymak bilmez bir onay ihtiyacı ile yaşarlar. Bu çocuklar yetişkin hayatlarında sağlıklı ilişkiler özellikle de sağlıklı romantik ilişkiler geliştirmekte çok zorlanırlar. Daha da kötüsü, sadece sağlıksız ilişkiler kurmakla da kalmayıp, sıklıkla narsist partnerlerle ilişkiye girip onların kanı emilecek kaynağı olurlar.

Narsist çocuklarını yetişkin bir birey olarak değil de kendilerine emilecek kan sağlayacak kurbanlar olarak yetiştirmek için birçok taktik kullanır. Bu tür davranış kalıplarının farkına varıp nereden kaynaklandıklarını bulmak, bu tür davranış kalıplarından kurtulmanın ilk ve en önemli adımı.

Bir numaralı taktik, rekabetçi davranışlardır. Narsist bir ebeveyn, çocuklarını kıskanır ve hatta onları çekemez. Çocuklarını aşağılayarak ya da ufak ama sık saldırılarla çocuklarını psikolojik olarak bastırır. Bu tür belli belirsiz duygusal saldırılar süreklidir ve çocuğun hiçbir zaman özgüven ve bağımsızlık geliştirememesini sağlamaya yöneliktir. Çocuklar aşağılamaları gerçek diye içselleştirirler zira bu aşağılamalar onların bağımlı oldukları, hayatta kalmak için muhtaç oldukları insandan ya da insanlardan gelir.

Narsist ebeveynin sürekli olarak aşağıladığı ve duygusal olarak saldırdığı çocuk, kendisinde varoluşsal bir yanlışlık olduğuna ve bu nedenle de kötü davranışları hak ettiğine inanır. Bu çocuklar yetişkin hayatlarında da aynı inancı ve kötü davranışları kabul etmeye devam ederler.

İkincisi, narsist ebeveyn çocuğunu sürekli olarak alçaltarak onun onay için kendisine bağımlı olmasını sağlar. Ebeveyn sevgisi, ebeveynin istek ve ihtiyaçlarını (çoğunlukla kendi istek ve ihtiyaçlarını feda ederek) karşılama ile elde edilebilecek onaylamaya bağlanır. 

Üçüncüsü, narsist ebeveyn, çocuklarının sınırlarını ihlal etmeye, onların duygu, düşünce ve algılarını kontrol etmeye hakkı olduğunu düşünür. Bu hak sanrısı çocuk yetişkin olduğunda da devam eder. Çocuğun ya da yetişkin çocuğun en ufak karşı çıkması, daha fazla manipülasyon ve baskı ile karşılanır. Yetişkinliğinde bile anne ya da babasının sürekli müdahalesine ve kontrolüne maruz kalan kişi, başkalarının da sınırlarını ihlal etmelerini, kendilerini kontrol etmelerini, düşünce ve duygularına saygı göstermemelerini kabul eder. Hatta bunu normal bir şey olarak görebilir. Böyle yetiştirilen biri, hayır demekte çok zorlanır.

Örneğin böyle bir erkeği, market alışverişinde kendine bir cips almak için karısından izin isterken görebilirsiniz. Böyle biri, bir yetişkin olarak başka bir yetişkinden ne yiyeceğinin iznini almanın normal olduğunu düşünür.

Bir narsist ya da kontrol manyağı bir kadın ile ilişkideyseniz, partneriniz böyle olmasa bile sürekli ondan izin almaya eğilimliyseniz, bunun narsist bir anne ya da baba yüzünden olup olmadığını sorgulamalısınız. Zira bu tür bir genç yaştan kablolama ile ilgili bir şeyler yapmazsanız, bu ilişkinizden artık yeter diye kaçsanız bile sonraki ilişkinizde aynı duruma düşebilirsiniz.

Dördüncüsü, sürekli olarak manipüle edilen, kontrol ve baskı altında tutulan çocuk, baş kaldırmanın ya da en azından omurgalı durmanın, kendisi için çok kötü sonuçlar doğuracağını öğrenir. Bu nedenle de çatışma yaratmadan hemen uyumlu davranmaya meyillidir. Bu tür bir çocukluk istismarı insana, sükuneti korumak ya da reddedilmemek için sürekli alttan almayı ve omurgasız olmayı öğretir.

Çocuklar belli bir yaşa kadar hayatta kalmak için ebeveynlerine bağımlıdırlar ve terk edilerlerse ölecekleri bilinci genlerine işlemiştir. Bu dönemlerini sürekli olarak alttan alarak, uyumlu davranarak ya da boyun eğerek geçiren kişiler, bu tehdit ortadan kalksa bile artık bu şekilde koşullandıkları için boyun eğmeye devam ederler.

Beşincisi, narsist ebeveynler, çocuklarının başarılarını, kendi egolarını yükseltmek amacı ile küçümserler. Bunun yanında çocuklarını çok nadir olarak duygusal destek sağlarlar ya da çok nadir olarak çocuklarının başarılarını kutlarlar. Böyle ebeveynler başkalarının önünde tabii ki sırf kendilerine ilgi çekmek ve başarıdan pay kapmak için çocuklarının başarılarını öve öve bitiremiyebilirler. Ama kapalı kapılar arkasında çocuklarının en küçük hatalarını arayıp yüzlerine vurmaya çalışırlar. 

Bu davranış çocuğun hatası yokken bile hataları hemen üstlenmeye hazır, düzeltmesi gereken bir durum yokken bile sürekli olarak kendini düzeltmeye çalışan ve sorumluluğu omuzlarına alan biri olarak yetişmesine neden olur.  

Altıncısı, narsist ebeveyn suçluluk ve korku duyguları başta olmak üzere negatif duyguları, çocuklarını kontrol ve manipüle etmek için kullanır. Narsist ebeveyn, her çocuğunun hangi duygularla tetiklendiğini ve çocuğunu nasıl rahatsız edebileceğini bilir. Zira bu tetikleyicilerin çoğunu zaten kendisi yüklemiştir. Bu, çocukları çok kolay manipüle edilir hale getirir ve çocuğu başkalarının kullanımına ve istismarına açar. 

Yedincisi, genellikle bir çocuğu diğerlerine göre favori çocuk haline getirerek ya da çocukları diğer ebeveyn aleyhine yükleyerek, aile bireylerini sürekli rekabet eder hale getirir. Bu çatışma ortamında narsist ebeveyn, çocukların zihnine kendilerinden şüphe etme tohumları eker ve çocuklarına hasar verir. Çocuğun kontrolünü ve kanı emilebilir kurban statüsünü korumak için çocuğu, çocuğa duygusal destek verebilecek diğer insanlardan izole eder.

Narsist ebeveyn, kendi derin aşağılık duygusu ve zayıflığı kaynaklı olarak büyük bir kıskançlık ve haset içindedir ve çocuklarını birbirine karşı yüklemesi, aşağı çekmesi ve çocuklara hasar vermesi kendi aşağı karakterinden kaynaklanır.

Sekizincisi, narsist ebeveyn çocuklarının duygularını sürekli olarak görmezden gelir ya da geçersiz hale getirmeye çalışır. Çocuklarının gerçek korku ve kaygılarını, çocuklarını fazla duyarlı, fazla tepkili olmakla suçlayarak savuşturur. Duygularının sürekli olarak geçersiz sayılması veya görmezden gelinmesi, kişiye kendi duygu ve düşüncelerinin önemsiz olduğunu öğretir. Kişi kendi duygu ve düşüncelerinden sürekli olarak şüphe eder ve ebeveynleri gibi duygularını görmezden gelen partnerlerinin davranışlarına büyük tolerans gösterir.

Dokuzuncusu, narsist ebeveyn sevgi ve onayı sadece ve sadece çocuk beklentilerine uyduğu zaman verir. Çocuk, sevginin itaat ederek ve başkalarının isteklerini karşılayarak elde edildiğini öğrenir. Böyle biri yetişkin hayatında, sadece partnerinin istismarcı davranışlarına tolerans göstermekle kalmaz, aynı zamanda partnerinin imkansız derecede yüksek standartlarını karşılamak için her türlü taklayı atar.

Onuncusu, narsist ebeveyn çocuğuna gaz lambası manipülasyonu (gaslighting) uygular. Çocuğun gerçekliğini bozar ve gerçekliğinden, hafızasından, yargılarından, algılarından ve çevreyi yorumlama kabiliyetinden şüphe duymasına neden olur. Kişi dengesiz bir kişiliğe sahip olmakla kalmaz, aynı manipülasyonu uygulayan partnerlerin eline düşer.

Bu tür bir narsist ebeveyn istismarı, kişinin yetişkinlikte aynı bilindik kaosu yeniden yaratmak için, kendisini istismar edecek partnerler arayıp bulmasına neden olur.

Narsist partnerler konusunda toksik ilişkiler rehberimize bakabilirsiniz.

Kaynak: 10 Ways Narcissistic Parents Set You Up For A Narcissistic Partner

Hipergamiyi bilirken evlenmek mümkün mü?

Mahmut abi kızlara erişim sorunum yok, fakat hipergamik ve çıkarcı olduklarını bildiğim için sevgili olsam dahi cinsel çekim harici bir sevgi oluşmuyor.

Kadınların melek olduğu ve efendi erkeklikle tavlanabilecekleri bir rüya aleminden fişinizi çekiyorlar, kadınların şeytan olduğu ve kötülükle tavlanabildiği başka bir rüya alemine takıyorlar. Bu şekilde yeniden kablolanan erkeklere, “kadınlar melek değil insandır” diyorsun, “kadınlar melek değilse şeytandır” diye ağlaşıyorlar.

Gerçek insanlar, kadın ya da erkek çıkarcı olurlar. Daha iyisini isterler. Sen kendi çıkarlarını düşünen ve daha iyisini isteyen biri değil misin sanki? İnsan kadınlarını sevemiyorsan, kadınlar melek değiller diye sevemiyorsan, hala masalların ardından ağıt yakıyorsun demektir. Büyümemiş, küçük çocuklarda olan idealize kadın figürünü aşamamışsın demektir. Bundan kadınlara güvenmek yazısında bahsetmiştik:

… Yani gerçek bir kadınla ilişki yaşamak için kafanızdaki ideal kadını feda etmeniz lazım. (Jordan Peterson)

… Jung’a göre başlangıçta anima kişinin annesinden ayırt edilemez zira erkek çocuk, annesiyle çok sıkı bir bağlantı içinde olmadan fonksiyonel olamaz. (Havva aşaması) İkinci aşama ise, anima kollektif ve ideal cinsel imgedir. Truvalı Helen. 

… Bir erkeğin hayatının ilk yarısındaki psikolojik önceliği, anneye olan anima hayranlığından kendisini kurtarmasıdır.

“Kadınların hipergamik ve çıkarcı olduklarını bildiğim için sevgili olsam dahi cinsel çekim harici bir sevgi oluşmuyor” demek, kadınlardan annelik beklemeye devam ediyorum demek.

Zaman geçirmek, birşeyler yaşamaktan mutlu oluyorum ama bağlılık oluşmuyor. Şuanda evlilik bile yapsam karıma karşı sevgi hissedeceğimi düşünmüyorum. 7 yıllık uzun bir ilişkiden çıktım, canım çok az yandı.

Hipergamiyi bilen birisi nasıl birini sevip evlenebilir?

Hipergamiyi bilen birisi daha rahat uzun süreli ilişkiye girer ve evlenir. Hipergamiyi bilen adam, yeterince çekici ve güçlü kalması gerektiğini, bunu yaptığı sürece de daha rahat ilişki yürüteceğini, kadına annesiymiş gibi davranıp itici ve güçsüz hareketler yapmaya devam ederse, ilişkinin sallanacağını, aldatılma ihtimalinin artacağını bilir. Hipergamiyi karım yan tarafa benden daha iyi biri taşınırsa onun kucağına atlar diye öğrenen düz kafa oğlanlar ve onlara böyle öğreten atarlı abiler, hipergamiyi bilmiyorlar.

Şimdi erkeklere hitap eden camiada hemen herkes, mavi hap ya da efendi erkek zihin yapısı denilen bir masal olduğu ve erkeklerin bu masaldan uyanması gerektiği konusunda hemfikir. Fakat o fişten çekildikten sonra ne yapılması gerektiği konusunda bir sürü görüş ayrılığı çok fazla. Ama bana sorarsanız, fişten senin gibi çekilmiş bir adam olacağıma fişte kalırım daha iyi. Ya da fişte adamlarla arkadaş olurum daha iyi.

Burada birkaç sorun var. Bir aşırı uçtan diğerine savrulursanız, bir sarkaç gibi, geldiğiniz aşırı uca yeniden savrulmanıza neden olacak bir pozisyona gelirsiniz. Buna Black Label Logic sarkaç prensibi diyordu:

Sarkaç prensibini Twitter’da çok sık kullanıyorum. Bu prensibe göre insanlar bir ideal duruma doğru küçük adımlarla yavaşça yaklaşarak ilerlemiyorlar. Bunun yerine bir uç noktadan diğerine salınıp duruyorlar.

İkinci sorun da, kadın erkek ilişkilerinden alacağın doyumu ve zevki, normalde parasını bastırıp kolayca alabileceğin bir şeye, sekse indirgiyorsun. Basıyorum, geçiyorum hayat çok zevkli diyenlere pek kanmayın. Çoğu insani bir ihtiyaç olan kadın erkek ilişkisini yaşayamamanın acısını, bu tür bir büyüklenme ardına saklayan insanlar.

Bakın erkeğin hayatında böyle bir dönem olabilir ama erkek bunu hipergami ve çıkarcı kadın korkaklığı ile yaparsa ve bu dönem uzun sürerse, kendisine zarar verir. Yarın artık aile kurayım, çocuk yapayım dediğinde, bunun için gerekli olan minimum kişilik özelliklerinden uzak ve yıllarca bu şekilde yaşadığı için bu özellikleri bir türlü kazanamayan adamlarla görüşüyorum. Hayatınız 20’lerinde bitmiyor, 40’tan sonra 40 sene daha var. O dönemlere böyle bir adam olarak gelmeyin, hiç de mutlu olacağınız bir durumda olmuyorsunuz.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

İş yerinden bir kızla birlikte oldum ama her şeyi mahvettim – Vaka çalışması

Mahmut benim benzerini bulamadığım bir durumum var umarım yardımcı olursun. Bu hikayemi video olarak da paylaşıp cevaplayabilirsin.

44 yaşındayım ve bir firmada üst düzey yöneticiyim. Bir yıl kadar beraber çalıştığım 29 yaşında bir kızla duygusal ve cinsel olarak yakın, gizli bir ilişkim oldu. Gizliydi çünkü ikimiz de bekarız ama kız benim ekibimde çalışıyordu ve bu nedenle de ilişkinin bilinmesini istemedik.

Evet birçok durumda otoriteni kullanarak kızı baştan çıkardın suçlamasıyla karşılaşabilirsin. Aranızdaki yaş farkı idealin üstünde ama büyük sorun olmayabilir.

Ayda bir iki kere buluşuyorduk ve genellikle benim evimde ya da otellerde birlikte oluyorduk. Aramızdaki çekim çok yüksekti.

Ayda bir iki kere buluşmanız ilişki için biraz az yani ciddi değil de resmi olmayan, çok ciddi bir ilişki gibi duruyor. Kız seni daha fazla görmek istemiyorsa, seni erkek arkadaştan çok takılmalık görüyor gibi. Eğer sen daha fazlasını istemiyorsan problem değil.

Beraber olmaya başladıktan 2 ay sonra, bensiz bir arkadaş gezisine gitti ve orada bir adamla çok fazla takılıyordu.

Sanırım kız seninle de takılıyor. Sonuçta beraberlik içinde değilsiniz gibi yani ayda bir iki kere görüşüp sevişmek daha çok FWB gibi duruyor. Aslına bakarsan kıza ne yapacağını ya da yapmayacağını söyleyecek, kıskanacak bir durumun yok gibi.

İki tarafın da rahat ve takılma şeklinde başladığı ilişkide bir tarafın daha ciddi bir şey istemesi ama diğer tarafın “böyle iyiyiz” modunda kalması, bu nedenle de ciddi ilişki isteyen tarafın kalbinin kırılması, sık rastlanan bir şey.

Onunla birliktelik devam edince, onu daha fazla görmeyi istemeye başladım. Daha fazla kıskanç ve muhtaç birine dönüştüm.

Yani çok itici oldun.

Ama aramızdaki ilişki 2023 ortasında birdenbire bitti. Kimse kimseyi terk etmedi. Sadece görüşmeyi bıraktık. Ben onu birkaç kere çağırdım gelmedi. Ben onu aramayınca bana da ulaşmadı. Öylece bitti.

Evet sizin aranızdaki resmi olmayan ve muhtemelen onun tarafında çok partnerli başlamış, devam etmiş ve bitmiş.

Tam o sıralarda yakın bir arkadaşımı kaybettim. Bunun acısı ile ilişkinin birden bitmesi bir araya gelince, ona çok daha fazla ihtiyaç duydum.

Kız senin annen değil ve bu durumda kız arkadaşın ya da eski kız arkadaşın da değil.

İletişimin kopmasından 3 hafta sonra bana ulaştı. Buluşmaya davet ettim. Buluştuk ve yemek sonrası arabamda oldukça tutkulu bir şekilde yiyiştik.

Kızın sana karşı ilgisi ve isteği var ama görünen o ki, hafif ve muhtemelen çok eşli takılıyor. Seninle daha ciddi bir şey istemiyor.

Sonra yine bir ay görüşmedik. Bu arada o şirketten ayrıldı o nedenle ofiste de görüşmedik.

Bir ay sonra ben ona ulaştım ve buluşma teklif ettim. Buluşmada ise maalesef fazla sarhoş oldum. Beni bir aydır hiç aramadığı için resmen trip attım ve hatta kırıcı birkaç şey söyledim.

Sen kıza ciddi gözle bakıyorsun ama kızın böyle bakmadığı belli. Normalde gencecik kız, hayatına bak denilecek durumdasın ama istediğin şey ile gerçeklik arasındaki fark seni hüsrana uğratıyor. Sonunda da böyle patlıyorsun. Sen acı çektiğin için, kırıcı şeyler söyleyerek ona da acı vermeye çalışıyorsun.

Kız “niye sinirleniyorsun, sadece ayda bir takılıyorduk yani ne bekliyorsun?” diye şaşırmıştır.

O buluşmada gece harekatı olmadı tabii ki.

Evet normal.

Sonra yine bir ay uzak kaldık. Bir ay sonra bana anlaması güç bir mesaj attı ama beni özlediği belliydi.

Sen de neyse ki kızın peşine düşüp muhtaçlık göstermiyorsun.

Bir buluşma ayarladım ve buluştuk. Ama buluşmada kendime güvenim düşüktü. Daha önce yatmış olmamıza ve bana dokunup flört etmesine rağmen bir türlü adım atıp işi sekse götüremedim.

Çıkışta yakın bir oteli gösterip, “burada gecelemek eğlenceli olabilir” dedi ama o zaman kafam nasılsa bunu da sekse çevirecek adımı atamadım.

Evet kız seninle birlikte olmak istiyor ama sen tamamen “ben bu kızı kız arkadaş olarak istiyorum” modundasın.  Kız ise oraya gitmek istemiyor. Maalesef bunu kabul etmen gerekecek. Edemediğin sürece bocalayıp kaygı duyuyorsun.

Orada ayrıldık ve eve giderken bana “seni gördüğüme sevindim, tekrar görüşelim olur mu?” yazdı.

Niye ayrıldınız? Senin yaşındaki çoğu bekar erkeğin istediği ama sahip olamadığı bir şey yaşıyorsun ama daha fazlasını istediğin için bu yetmiyor demek ki.

Yaşın nedeniyle aile kurmak istiyorsun muhtemelen ve bunda bir problem yok. Genç bir kadınla birlikte oluyorsun ve onu daha ciddi istiyorsun ama maalesef kız o ciddiyette değil.

 Bunun üzerine onu daha sık dışarı çıkarmaya karar verdim ama 4-5 gün sonra buluşma teklif ettiğimde yoğun olduğunu söyledi ve kabul etmedi. Başka bir zaman da teklif etmedi. Bir hafta sonra yine aynı şey.

Demek ki seninle ayda bir buluşmak yetiyor. Aranızdaki ayda bir belki iki buluşma ona yetiyor. Kızın sana cinsel ilgisi var, duygusal ilgisi de vardır ama sadece arada bir friends with benefits seviyesinde ve daha yukarı çıkmasını istemiyor. Aslında bu istek kadından gelmeliydi. Sen aranızdaki ilişkide kadınlaşmışsın.

Niye böyle olduk anlamıyorum?

Niye böyle mi olduk? Başından sonuna aynısınız, bir şeye dönüşmediniz. Pardon sen kızı yatakta zevke boğmayı bıraktığın için buluşma sıklığınız ayda ikiden bire indi.

Ve sonra bam! Son buluşmadan bir ay sonra beni aradı ve seni özledim, görüşelim dedi.

Kız seni çizelgeye bağlamış. Diğer haftalar kimler çizelgede acaba?

Görüştük, bu sefer eve gidip seks de yaptık. Ama kız yine bir ay ortadan kayboldu 🙁 Ama bu sefer ulaştığında, bana benim sevdiğim bir yemeğin fotoğrafını gönderdi.

Kız muhtemelen tabak çeviriyor ve erkeklere tavsiye ettiğimiz gibi yoklama mesajı atıyor.

Buna “beni özlediysen açık açık söyleyebilirsin :)” yazdım. Öpücük attı ama başka bir şey atmadı.

Beni dışarı çıkar diye sana yoklama atıyor, neden davet etmedin?

Bir hafta sonra artık dayanamadım ve ona uzun bir mesaj attım.

Eyvah.

Oldukça eğlenceli ve maskülen yazmaya çalıştı. Onu hala sevdiğimi söyledim.

Bu kadar takılmalık ilişki için çok güçlü duygular içindesin. İçinde tuttun, tuttun sonra dayanamadın kızın üstüne kustun 🙁

Benimle daha fazlasını isterse bana ulaşmasını söyledim.

Bu kız eski kız arkadaşın değil ve bu mesajından sonra sana ulaşacaksa da ulaşmayabilir.

Buna cevap vermedi ama iki hafta sonra hiçbir şey olmamış gibi bana çok güzel bir otel odası fotoğrafı attı ve altına “burayı denemeliyiz daddy” yazdı.

Çok şirin.

Ben de onun mesajını taklit edip sadece öpücük attım.

Kız beni bu odaya kaldır yigidim diye mesaj atıyor. Sen? Mucuk 😀

Son iletişimimiz bu oldu. Doğum günümü kutlamadı. Onun doğum günü ise yaklaşıyor. No contact uyguluyorum, ona ulaşmayacağım.

Sebep? Sen ayrıldığın bir kızla ya da yürümemiş bir flört ile uğraşmıyorsun. Aranızdaki şey başladığı gibi gidiyordu ama sen daha fazlasını istediğin için değişik şeyler yapmaya başladın.

Sosyal medyada ekli değiliz oradan ne yaptığını göremiyorum.

Güzel. Olması gerektiği gibi.

Yeni iş yerini biliyorum. Orada onunla tesadüfen karşılaşmışız gibi bir oyun oynasam mı?

Filmlerden böyle saçma şeyler öğreniyoruz ama hayır. Bunun rolünü iyi yapamazsın ve oraya özel olarak geldiğini görürse arıza biri gibi görünürsün.

İletişimi kesi başarıyla uyguluyorsun ama iletişimi kesmene rağmen bir sonraki aşamaya geçmiyor. Seninle ilişki istememesinin birçok nedeni olabilir. Mesela belki bir ilişkisi var ve seninle takılıp onu aldatıyor. Araştırmalara göre kadınların yüzde 70’i, partnerlerini aldattıklarında diğer elemana çekim hissediyorlar ve partnerlerinden soğuyorlar. Ama senin durumunda yüzde 30 diliminde, daha çok erkek gibi davranan bir kadın olabilir.

Şimdi ben 44 yaşımda fit biriyim. Hala kadınlarla görüşebiliyorum ve hatta bu anlattığım süreçte başka kadınlarla da görüştüm ve birlikte oldum.

Bu kızı maalesef oneitis yaptım. Aslında aramızdaki şey kendiliğinden yükselecekti ama ben fazla düşerek buna engel oldum gibi geliyor. Bu düşünce beni yiyip bitiriyor. Her şeyi mahvettim galiba.

Kızın sana olan ilgisini öldürdüğün belli ama ben aranızdaki şeyin yükseleceği izlenimi edinmedim. Ayrıca bu şekilde casual takılan kızdan kız arkadaş materyali de çıkmaz. Sizin iş bir yere gitmezdi ya da senin açından gitmemeliydi. Yani doğru davranmadın ama mahvettiğin bir şey yok.

Şunu da söyleyeyim. Bu düşünce çok kötü bir şey zira insana durduğu yerde aşırı duygusal yatırım yaptırıyor. Daha önce bahsetmiştim, gündüz düşünden sonraki en beter düşünce bu. Doğru olduğu vakalar var ve o vakalarda bile bu düşünceden uzak durulmalı. Ama senin durumunda, olabilecek şeyi mahvettiğin düşüncesi yanlış.

Peki şimdi ne yapmalıyım?

Bu kızı geride bırak ve ileriye bak. Ciddi ilişki istiyorsun ve bu normal. Ama o kız, bu kız değil. Bu kızla vakit kaybetme. 44 yaşındayken 29 yaşında bir kızın arada bir ye beni diye gelmesi güzel bir şey ama sen çok duygu yüklüsün yani kız senden uzaklaşmasa bile senin ondan uzaklaşman hayrınaydı.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.