Twitter’da Alexander’ın bir tweeti üzerinde başlayan tartışmada, “genç erkeklerin önemli bir kısmının hayatları boyunca tek bir kadına bile yürümedikleri” verisine bir yorum yapılmış:
“Bence bu berbat bir çıkarım (erkeklerin kontrolün kendi dışlarında olduğunu düşündüklerini söyleyen bir yoruma yazılmış). Bunun (genç erkeklerin önemli bir kısmının hayatları boyunca tek bir kadına bile yürümemelerinin) sebebi, tüm medyada kadınların yıllardır hatta on yıllardır “bizden uzak durum ucubeler” deyip durmaları. Bu nedenle de erkekler zaman içinde, kadınlara yürümemeye koşullandılar.
Google’da iki saniye araştırma ile, kadınların “bizden uzak durun” dediği, hepsi son aylarda yapılmış 500 tane video bulabilirim.”
Bunun üzerine de Alexander şunu yazmış:
“Gerçeklikten kopukluğun sonucu budur.
İnsanlar, sosyal medyada duydukları en aşırı sesler üzerine (“Google’da iki saniye araştırma ile, kadınların “bizden uzak durun” dediği, hepsi son aylarda yapılmış 500 tane video bulabilirim.”) inanç inşa ediyorlar. Bu şekilde inanç geliştirmek, eğer seçim önyargısı (selection bias) denilen şeyi anlıyorsanız aptalca bir şey. Kızgın feministlerin internete yükledikleri atıp tutmalarının, genel kadın nüfusunu temsil ettiğini sandığınızı düşünsenize!
Peki en aşırı seslerin (diğerleri bastırdığı) öz seçim olmadan, gerçek bir örnek nüfusa baktığınızda ne görüyorsunuz? Çoğu kadının, kendilerine daha fazla yürünmesini istediğini görüyorsunuz.
Gen Z’nin (1995 – 2010 arası doğanlar) yarısı, tek bir kıza bile yüz yüze yürümemiş, yani gerçek tek bir tane bile reddedilme tecrübeleri yok. Reddedilme korkusunu tamamen sosyal medyadan öğreniyorlar! Bu en korkak nesil, insanlarla gerçek etkileşimlere girmeden, internetten hayattan korkmayı öğreniyorlar.
“Anti feminist” erkeklerin bir alt kümesinin, herkesten çok radikal feminist azınlığı dinlemesi gerçekten ironik bir şey. TikTok’ta rastgele kadınların, erkeklerin kendilerine yürümelerinden şikayetlerini dinleyip, bunun davranışlarınızı etkilemesine veya değiştirmesine izin verdiğinizi düşünsenize!
İnsanlar, ilişkiler ve buluşmalar üzerine basit araştırmalar yapmama deli oluyorlar. Bence bunun nedeni, onların dertlerini paylaşmamam. Bu insanlar, toplumun ne kadar bozuk olduğunu, yalnız olmalarının sebebinin toplum olduğunu duymak istiyorlar. Kendi davranışlarının en ufak sorumluluğunu bile üzerlerine almak istemiyorlar. Yaşamlarının geldiği yeri, kendilerine bağlama yeteneğinden yoksunlar.
Bu tam olarak dışsal kontrol odağı (external locus of control) ile ilişkili. Dışsal kontrol odağı düşüncesine daha yatkın erkeklerin, hayatta her alanda daha başarısız olduklarını biliyoruz. Yalnız olma, incel olma, ilişkilerinin kötü olması, işsiz olma, ruhsal problemlere sahip olma ve daha az kazanma ihtimallerinin daha yüksek olduğunu biliyoruz.
İçsel kontrol odağına değil dışsal kontrol odağı düşüncesine yatkın olmak, sizin kötü bir hayata sahip olmanıza neden olur. Sadece romantik ilişkilerde değil, arkadaşlık ilişkilerinde de bocalarsınız, daha az arkadaşınız olur. Daha az dışa dönük, daha az sosyalleşen biri olursunuz.
Günümüzde genç erkeklerin zorlandığı tek ilişki alanı romantik ilişkiler değil. Genç erkeklerin ilişkiler konusunda bocalamaları, kendisini ağ kurma, arkadaşlık, hobiler, vs. alanlarında da gösteriyorlar.
Birbirlerine zıt uçlarda, iki tip insan var ama sonuçta hepimiz aynı toplumda yaşıyoruz. Bir grup insan, bardağın yarısını dolu olarak görüyor. Bu insanlar iyimserler ve zorlukları, aşılması gereken şeyler olarak görüyorlar. Risk almaktan korkmuyorlar. Bir grup insan ise, bardağın yarısını boş görüyor. Bu insanlar zorluklarla karşılaştıklarında, oldukları yere yatıp orada çürüyüp gidiyorlar. “Toplumun” üstlerinde tepinmesine izin veriyorlar ve bunun için “toplumu” suçluyorlar. Bu insanlar korku içindeler ve risk almaktan kaçınıyorlar.
Evrimin temel prensibini düşünün: çevrelerine uyum sağlayan organizmalar, genlerini gelecek nesillere aktarırlar, daha az uyum sağlayanlar ise aktaramazlar ya da daha az aktarırlar. Çevre değişirse, evrimsel seçim baskıları da değişir.
Hepimiz, 2 milyon yıllık geçmişi olan ve hiçbir halkada kopmamış bir insan üreme zincirinin ürünüyüz. Ama bunun yanında her nesilde, bazı soy zincirleri ölürler. Hepimiz ait olduğumuz zinciri devam ettiremeyeceğiz. Sahip olduğumuz özellikler ve bunların içinde bulunduğumuz çevreye uyumu, hangimizin devam edeceğini, hangimizin etmeyeceğini belirleyecekler.
30 yaşına kadar tek bir kadına bile yürümemiş bir erkeğin soy zinciri devam edecek mi? Muhtemelen hayır. Eğer böyle bir erkeğin hayatını korku ve çaresizlik yönetiyorsa, böyle bir erkeğin aleyhine seçilim göreceğiz. Ama bir şey kesin: Kadınlara yürümeyi daha az korkutucu hale getirmek için, tüm toplum sizin keyfinize göre eğilip bükülmeyecek. Kimse elinizden tutmayacak. Feministlerin “erkekler bizi rahat bırakın” videoları atmalarına kimse engel olmayacak. İçinde yaşadığınız çevre içinde nasıl hareket edeceğinize, sizin karar vermeniz gerekecek.
Bonus:
Bu yazının üzerine biri, bu yazıyı ispatlamak istercesine yorum yazmış:
themountaingoat: Evet, çoğu kadın kendilerine yürünmesini istiyor. Ama erkeklere yıllardır, “kadınlara her türlü yürümek tacizdir” deniliyor. Eğer spesifik bir kadın, sizin ona yürümenize taciz diyorsa, çaresiz kalıyorsunuz.
Alexander: Hayatım boyunca kimse bana, bir kadını buluşmaya çağırmanın taciz olduğunu söylemedi. Bu lafı sadece ve sadece sosyal medyada duydum. İnsanlar tüm o “yasak” yerlerde karşılaşıyorlar, buluşuyorlar, seks yapıyorlar ve evleniyorlar.
Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Sorularınıza Patreon chat alanında daha hızlı cevap verebiliyorum.