Okuyorum abi

“Abi siteyi iki senedir okuyorum ama …”

“Peki kızlara yürüdün mü?”

“Abi bak her gün 2 saat okuyorum, yayınları dinliyorum, 5 saat twitter’da feministlerle çarpışıyorum, ekşide meriç göt ediyorum.”

“Peki disiplinli bir şekilde çalışıyor musun?”

“Abi bak anlatamadım … okuyorum ben ya.”

Rollo’nun harika yazısına rağmen çoğu okuyucu maalesef burada üretilen içeriğe müptela olmanın, kendi başına bir harekete geçmeme bahanesi olabileceğinin farkında değil. Hergün podcast, blog yazısı, sosyal medya girişi, vs. tüketerek saatler harcayan bu arkadaşlar, hiç harekete geçmiyorlar ama olsun. Kırmızı hapın süper kahramanı, kızların elbiselerini yırtarak kendilerini kucağına attıkları, her baktığını eriten, nice donlar ıslatan Chad Thundercuck olmaktan sadece bir adım uzaktalar (!).

Neden buradasınız? Umarım bu soruyu ciddi ciddi düşündünüz çünkü bu soruyu cevaplayamazsanız, burada olmaktan çok fazla bir değer elde edemeyeceksiniz. Sizin için ideal sonuç ne olmalı bilmeniz gerekiyor. Yoksa tercih yapamazsınız ve yaptığınız tercihleri uygulayamayıp istemediğiniz yerlere doğru yol alabilirsiniz.

Böyle bir hedefiniz, vizyonunuz yoksa, dış etkilerin rüzgarında savrulur durursunuz. Burada hayatınızı finansal, cinsel, maskülenite ve güç açısından geliştirmenize yardımcı olacak, ihtiyacınız olandan çok daha fazla içerik var. Ama ne istediğinizi, neden burada olduğunuzu bilmeniz gerekiyor.

Buraya gelen hemen her erkek, başında bir problem ile geliyor. Bu problemin ne olduğunu bilmiyor ama neden olduğu acının tokadıyla en azından zihni bir problem olduğunu kavramış oluyor. Kişi, gelecekte bu acıyı yeniden yaşamamak için problemin ne olduğunu ve bu problemi nasıl aşacağını öğrenmek istiyor. Kız arkadaşlarının kendilerini neden terk ettiğini, neden hiçbir kızla birlikte olmadıklarını, neden aldatıldıklarını, neden erkek arkadaşlarının kendilerine saygı duymadığını, neden herkesin ayak paspası olduklarını bilmek ve bu durumu düzeltmek istiyorlar.

Ve eğer beni, burada yazan arkadaşları ve siteyi ciddiye alırlarsa ya da en azından bir bakalım ne diyor bu adamlar gibi bir zihin açıklığına sahiplerse, burada problem ayrıntıları ile anlatılıyor. Yani bilgiyse bilgi. AMA burada bir tavuk – yumurta çıkmazı var. Bilgi, uygulanmadığı sürece değer yaratamaz.  Fakat durumunuzu anlamadan da uygulamaya geçemezsiniz zira bunun için bilgi lazım. Sadece tavuk – yumurta problemi olsa iyi, burada ciddi bir tuzak var. Bilmeniz ve düşmemeniz gereken bir tuzak.

Bilgi sizin problem çözme kabiliyetinize çok şey katabilecek iken, uygulamaya geçmeme bahanesine de dönebilir. Çünkü bir konu hakkında bilgi kazandığınız sürece, bu problem üzerinde çalışıyormuşsunuz gibi hissedersiniz.

Bu tuzağa düşen birçok erkek maalesef analiz felcine hapsoluyor ya da buradaki “Benim Hapım Kırmızı Kulübünün” bir parçası olmaktan zevk alırken asıl problemlerini ya da neden burada olduklarını tamamen unutuyorlar. Bir şey yapıyorum mastürbasyonunun getirdiği iyi hisler ile dolduktan hemen sonra, internette sörf dolu yalnızlıklarının, başarısızlıklarının dipsiz kuyusuna daha beter batıyorlar.

Sahi neden buradasınız? Mahmut’un edebi dili ile entellektüel birikiminizi geliştirip, fular ve piponuz ile laptop dizde “meriçlerle” klavye kapıştırmak için değil herhalde. Gitar metodu kitabını 100 kere okudunuz ama neden elinize aldığınızı hatırlıyor musunuz? Tüm terimleri bilip, forumlarda bilgi tokuşturmak için değil herhalde. Gitar çalmak istiyordunuz.

Gözle – Konumlan – Karar Al – Uygula Döngüsü

Eğer öğrenme sürecinizin işinize yaramasını istiyorsanız, John Boyd tarafından geliştirilmiş olan OODA loop (observe–orient–decide–act) gibi bir döngüyü uygulayabilirsiniz.

Öncelikle kendinizi ve bulunduğunuz yeri gözlemlemelisiniz. Mesela, cinsel pazarda nerede olduğunuzu gözlemlemelisiniz. Cinsel pazarın ne alemde olduğunu gözlemlemelisiniz. Eğer başarı istiyorsanız, şu an neredesiniz? Günlük alışkanlıklarınız neler, başarılı olmaya artısı ve eksisi olan davranışlarınız neler?

İkinci adımda ise kendinizi konumlandırmalısınız. Cinsel pazardaki konumunuz nedir? Başarı yolunda neredesiniz? Burada önemli olan, zihinsel modellerinizin gerçeklik ile mümkün olduğu kadar bağlantıda olması. Gerçekliği olduğu gibi görmeniz lazım. Ne olduğundan kötü, ne de olduğundan iyi ama olduğu gibi. Bunu yapmak alçakgönüllülük ister, cesaret ister ve ilk adımla beraber bilgi ister. Kırmızı hap farkındalığı sizin için ilk iki aşamada çok yararlı olacaktır zira uzun süreli beyin yıkama nedeniyle gerçeklikten kopuk vaziyetteyseniz, daha gerçekçi bir model sunar.

Kırmızı hapa, bir bölgenin haritası gibi bakabilirsiniz. Mavi hap da aynı bölgenin haritası. Siz A noktasından B noktasına gitmek istiyorsunuz, daha doğrusu kafanızda A noktası (olduğunuz yer) ve B noktası (olmak istediğiniz yer) var. Sorun şu ki mavi hap haritasında (zihinsel model) A noktası çayır çimen bir alanda (teyzelerin bir numarası, kıymeti sonradan anlaşıklacak pırlanta gibi iyi çocuk) fakat gerçeğe daha yakın kırmızı hap haritasında bataklıkta gösteriyor (sinsi ve zayıf average frustrated chump). B noktası mavi hap haritasında dağların yamacında pembe panjurlu, mutlu mesut bir ev (kıymeti sonradan anlaşılmış ve son gülen olmuş iyi çocuk) ama gerçeğe daha yakın kırmızı hap haritasında aynı nokta bok çukurunda (nafaka motherfucka ya da evlimutsuzporno bağımlısı).

Üçüncü adım ise karar vermek. Birinci ve ikinci adım, üzerlerinde karar verebileceğiniz yeterli sayıda fikir üretmiş olmalıdır ve bu şekilde artık bir karar verebilirsiniz. Bu kolay bir iş değil zira bu aşamada kararlarınızı test etmeniz, zayıf noktalarını bulmanız ve ortaya çıkabilecek sorunları ilerde gözlem aşamasında değerlendirmeniz gerekli.

Dördüncü adım ise basit: harekete geçmek. Tüm adımların amacı budur: kararlarınızı aksiyona dökmek ve aksiyona geçtiğinizde öğrendiklerinizi sonra kullanmak üzere depolamak.

Fakat çoğu erkek, kırmızı hap haritasını alıp inceleyerek bataklıktan bataklığın kenarına çıkıyor, B noktasına yürümemesi gerektiğini anlıyor ama kırmızı hap haritasında istediği yere yürümüyor da. Haritayı inceleyip duruyor, forumlarda insanlara B noktasının kötülüklerini saydırıp, kırmızı haptaki C noktasını ballandıra ballandıra anlatıyor. Ama yolu yürümek zor ve sıkıntılı olduğundan orada öylece bekliyor ve daha da kötüsü ilk batalık gülü ayartması ile hop yeniden bataklığa dalıyor.

Niye buradasınız?

Bunu bir daha düşünün. Burada analiz felci geçirmek için durmuyorsunuz, bir yere gitmek istiyorsunuz ve araziyi tanımaya çalışıyorsunuz. Ama ondan sonra yürümeniz lazım. Yürümek zorundasınız. Siz yürümeseniz bile zaman sizi iteleyip duruyor zaten. Bugün 23 iseniz 10 sene okuyup aynı yerde duran bir 33lük olabilirsiniz. Buna izin vermeyin.

Son olarak burada feminizm veya politik doğruculukla ilgili daha çok savaş materyeli olması gerektiğini düşünenlere bir şeyler söyleyeceğim. Bunlara çok bulaşmamaktaki temel nedenim, birçok insanın bu kollektif savaşlarda feminist / politik doğrucu SJW göt etmek ile uğraşmayı, kendi hayatlarında yapmaları gereken şeylerden kaçmak için bahane olarak kullanmaları.

Carl’ın (Black Label Logic) çok güzel özetlediği gibi:

Politikanın ve kültürel savaşların maskülenite ve hepimizin yaşadığı ortam üzerindeki negatif etkisinin farkında olsam da, bunların tek yapabildikleri, kurallar koymak ama kadınların koyduğu kurallar betaları bağlar. Bu probleme Jordan Peterson odanı topla metaforu ile değiniyor: Dünyadaki problemleri çözmeye yeltenmeden önce kendi hayatınızdaki problemleri çözün. Birçok erkek için, sürüye katılıp dünyanın problemlerini çözme savaşına katılmak çok kolay ama kendi hayatına nesnel bir çerçeveden bakıp, enkaza dönen yaşamını yoluna koymak kat be kat daha zor.

Sen iki yüzlü! Önce kendi gözlerindeki perdeleri kaldır da, sonra biraderlerinin gözlerindeki perdeleri kaldırmaya yelten.
King James

Başkalarının, dünyanın ve evrenin yanlışlarını göstermek çok kolay. Şipşak değerlendirmeler yapmak ya da kendi üzerinde, sana ilerleme, saygınlık ve başarı vaadeden şeyler üzerinde harcayabileceğin zamanı daha büyük bir organizmaya katılıp harcamak çok daha kolay. Ama bunu yapmak gerçekte bildiğin slacktivizm (*) .

This shit is a log

(*) ingilizce slacker (tembel, uyuşuk )ve activism (eylemcilik) sözcüklerinin birleşimiyle oluşmuş, internet ve sosyal medyada yaygın eylemcilik biçimi.

Erkek Adam Türkçe Podcast: Ekonominin Geleceği – Prof. Dr. Celali Yılmaz

Özel davetlimiz Prof. Dr. Celali Yılmaz ile dünyada ve Türkiye’de ekonominin geleceğini, bu geleceğe nasıl hazırlanabileceğimizi konuştuk.

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenerek ve youtube kanalına üye olarak yayınların daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. İyi izlemeler.

Erkek Adam Türkçe Podcast : Psikolog Nevzat Saraycıklı ile söyleşi #2

Sitede sıkça ele aldığımız psikoloji ile ilgili soruları psikolog Nevzat Saraycıklı ile konuşmaya devam ediyoruz.

Nevzat Saraycıklı Youtube adresinde gayet güzel videolar var. Takip etmenizi tavsiye ederim.

Nevzat Saraycıklı Instagram adresi: @psk.nevzatsaraycikli

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Söyleşide adı geçen online eğitimler:

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenerek ve youtube kanalına üye olarak yayınların daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. İyi izlemeler.

Eğlenceli erkek nasıl olunur?

Sanal İlişkiler podcastında gelen bir soru üzerine birçok erkekte gözlemlediğim bir problem olan sıkıcılıktan bahsetmiştim:

Online’da kendimizi nasıl ön plana çıkarabiliriz?

İnstagramdan ara sıra takipçilere bakıyorum. Sosyal medyadan yansıttığınız ve çekici olan şeyin tipiniz, kaslarınız, vs. değil. Çekici olan şey oradan yansıttığınız hayat tarzı. Senin hesabına baktığı zaman kıza şunu demen lazım:

Follow my popo live your life. Yani takıl kıçıma hayatını yaşa.

Çoğunuzun hesapları çok sıkıcı. Her yerinden sıkıcılık akıyor. Öncelikle yapmanız gereken şey bunu halletmek.

Hayatında kadın olmayan erkeklerle yaptığım konuşmalarda, adamlara hayatında bir şey var mı diye soruyorum.

Bazıları hayatlarındaki güzel şeyleri yansıtmıyorlar. O yayında ondan bahsettim. Ama yine o yayında bahsettiğim gibi, bir çoğunun hayatında eğlenmek, iyi vakit geçirmek adına yaptıkları şeyler ya yok ya da oldukça antisosyal şeyler (bilgisayar oyunu, sosyal medyada gezinmek, arkadaşlarla çene çalmak, vs.)

Yalnız adamlarla yaptığım konuşmalarda fark ettiğim şey şu: adam çok sıkıcı. Önce bu problemi çözmesi lazım. Adam kendinden sıkılıyor. Önce kendini eğlendirmeyi öğrenmesi lazım. Bir şeyler yapması lazım. Bilgisayar başı hariç hiçbir hobisi yok. Zevk aldığı hiçbir şey yok. … Sen kendinden sıkılıyorsan kız senden sıkılacak. 100%. Kız sana eğlence vermeyecek. Kız ya sana yanaşmayacak ya da ikiniz de sıkılacağınız için iyi bir ilişki içinde olmayacaksınız.

Pook’un Kitabındaki şu mesaj, Pook’un en önemli mesajlarından biri:

Yasa. Gül. Sev.
Sıralamayı görüyor musunuz? Önce hayatını düzene sok ve kendini mutlu et. Sonra hatunların pesine düş.
Arzuyu yok etmeli mi?, Pook’un Kitabı

Tabii bunu söyleyince ilk tepki savunmaya geçip, “ama kadın için bu kadar uğraşmak mı lazım? Sırf kadını eğlendireceğim diye …”

Kadını eğlendireceğim diye mi? Sen neden kendini eğlendirmiyorsun? Hayatın sıkıcı ve bu sıkıcı hayat hoşuna gitmediği için buralarda bir şey arıyorsun. Kendini eğlendirmen lazım. Sen kadın gelecek ve hayatıma zevk ve eğlence katacak sandığın için zaten bir kadın istiyorsun. Bir premsesin erkek ihtiyacını karşılamaya hevesli bir aziz olduğundan değil.  Sıkıntıdan patlayan sensin ama sen sıkıcı biri olduğun sürece bir kadın hayatına girdiği zaman beraberce sıkıntıdan patlamaktan başka bir şey yapmayacaksınız. Sen önce kendini eğlendirmeyi, yaşamayı öğrenmelisin. Sonra o hayata bir kadın girecektir.

Peki abi eğlenceli bir erkek olmak için ne yapacağım?

Öncelikle sen kendini eğlendirmeyi öğreneceksin. Şimdi bu yazının yazıldığı dönem, yaşamdan yaşam sevincinin topyekün çekip alındığı bir dönem. Ama ben daha genel olarak ne yapmanız gerektiğini söyleyeceğim.

Partilerden partiler akan, eller havaya bir amigoya dönüşmekten bahsetmiyorum.  Ortamı kırıp geçiren bir yavru Cem Yılmaz olmaktan da bahsetmiyorum. Basit şeylerden bahsediyorum. Mesela biri ile konuşurken arkadaşlarım beni çağırmamaya başladı demişti. Sen neden onları çağırmıyorsun? Atıyorum evde 5 – 6 kişilik bir mini parti ayarla, arkadaşlarını çağır ve yemek yap. Ben eskiden canım sıkıldığında arkadaşları eve çağırıp Asya yemeği yapıyordum mesela. İçkiler onlardan, mekan – yemek – film ve müzik benden. Genelde yanlarında başkalarını da getirmelerine hayır demediğimden bu, bir sürü yeni insanla da tanışmamı sağladı.

Bir ara kupon siteleri vardı mesela. Haftasonları işletme tanıtımı için ücretsiz ya da aşırı indirimli kupon veren ilginç aktivitelere katılıyordum. Pasta kursundan at biniciliğine, İstanbul gezi turundan eğlence parkına bir sürü aktivite ucuz oluyordu. Hem eğleniyor, hem yeni bir şey yapıyor hem de sıklıkla yeni insanlarla tanışabiliyorsun. Bu tür aktiviteleri bulabilirseniz atlayın. Artık trekking, kampçılık, balık avlamak, vs. gibi birçok şey yapabilirsiniz.

Üniversite öğrencisi iseniz ve üniversitenizde klüpler varsa katılın. En az iki klübe katılmanızı tavsiye ederim ve bunlarda aktif olun. Sonradan faydasını çok görüyorsunuz. Özellikle bir sene içerisinde ağabey oluyorsunuz ki bunun ekmeğini üniversite bittikten sonra bile yersiniz (örneğin benim eski bir kız arkadaşım, mezun olduktan sonra ders vermek için gittiğim üniversite klübünde tanıştığım ve üniversiteye yeni gelmiş bir kızdı).

Sabahları insanların spor yaptığı yerlerde spor yapın, eve kapanacağınıza gidin açık havada bir yerde oturup kitap okuyun, hobi gruplarına katılın, gönüllü yardım gruplarına katılın, vs. Evde bilgisayar ve cep başında oturmayın.

Arkadaşlarınızla buluşmayı ihmal etmeyin. Eğer onlar bir şey yapmıyorlarsa siz bir aktivite ayarlayın ve onları çağırın. Klasik halı sahadır, beraber içmedir, pikniktir, vs. gibi aktiviteleri ihmal etmeyin.

Ekşi sözlük yazarıysanız mesela onun küçük zirveleri (bizde Kore filmi izlemece gibi) oldukça sosyal ortamlar sunuyordu.

Bunlar benim ilk aklıma gelenler. Eminim biraz düşünürseniz, kendinizi nasıl eğlendirebileceğinizi bulabilirsiniz. Hem de iki üç değişik şekilde.

Kendinizi özellikle reel hayatta sosyalleşerek eğlendirirseniz, eğlenceli ve insanlarla rahat biri olursunuz. İnsanlar ve kızlar, sizin eğlenmenize katılarak kendilerini eğlendirirler. Yoksa siz kızı nasıl eğlendireceğim, insanları nasıl eğlendireceğim diye düşünmezsiniz. O mantıkla ancak soytarı olursunuz, eğlenceli değil.

Kadınların yasayabilecekleri en iyi hayatı istemeleri ve kendilerine en iyisini verebilecek adamları seçmeleri konusunda …

Bu kesinlikle dogru degil. Kadınlar evlenecekleri adamı seçerken, mantık sınırlarını zorlayan sayısız bahane ile, inanılmaz derecede aptal seçimler yaparlar … Bence bu, ülkedeki yüksek bosanma sayılarının nedeni.

Kadınların erkekleri rasyonel bir sekilde degerlendirdigini kim söyledi? Kadının zihninde, o kaybeden kaybeden degildir. Kendi bayık hayatına spontane heyecan katan biridir. Kadınlar her seyi tolere edebilirler: mutluluk, üzüntü, korku, dehset, eglence, vs. ama bir seyi tolere edemezler: SIKINTI.
Cinselliğin Doğası Üzerine, Pook’un Kitabı

Nofap yapmalı mı yapmamalı mı?

Nofap hakkındaki düşüncelerimi sitede ve poscastlerde parça parça belirttim ve şimdi bakınca derli toplu bir cevap vermem gerektiğini fark ettim zira parça parça yazınca birbiriyle çelişiyor görünen şeyler yazmışım.

Özellikle bilmeyenler için nofap nedir onu açıklayalım. İngilizce argosunda fap erkek mastürbasyonu anlamına geliyor. Bildiğim kadarıyla da fap kelimesi, mastürbasyon yaparken çıkan sesin fap fap fap şeklinde olmasından geliyor. Nofap ise kısaca mastürbasyon yok anlamına geliyor.

Nofap’ın başlangıcı, 2011’de ABD’li web developer Alexander Rhodes’ın, 2003 yılında yapılan bir araştırmayı okuması. Çin’de yapılan bu araştırma, 7 gün mastürbasyon yapılmaması durumunda erkeğin testosteron seviyesinin yüzde 145 arttığını iddia ediyor. Bundan sonra kurulan nofap.com bu akımın başlangıcı. Nofap aslında günümüzde sadece mastürbasyon yapmamak değil, mastürbasyondan ayırması neredeyse imkansızlaşan pornodan da kurtulmak anlamına geliyor. Ama ben burada nofap’ı mastürbasyon yapmamak olarak kullanacağım.

Şimdi nofap yapmalı mı yapmamalı mı onu cevaplayalım. Cevabım hem evet hem de hayır.

Önce evet kısmına gelelim.

Nofap ile ilgilenen erkeklerin çoğu arada bir mastürbasyon yapan erkekler değiller. Çok sık mastürbasyon yapan erkekler. Ve bunu da porno eşliğinde yapıyorlar. Porno – Mastürbasyon – Orgazm döngüsü yani PMO artık bu adamların aşırı yaptığı bir şey halini almış durumda oluyor.

Bunun temel zararı şu: Cinsellik veya üreme, insanın en temel ihtiyaç ve dürtülerinden biri. Bu temel dürtü ise yeme dürtüsü gibi vücudun ödül sisteminin en fazla ödül kimyasalı (dopamin) bağladığı dürtülerden biri. Çıplak bir kadın görüp orgazma ulaşma süreci ciddi miktarda dopamin salgılamanıza neden oluyor.

PMO ile çok yüksek miktarda dopamin salgılıyorsunuz. 100 yıl öncesine kadarki on binlerce yıllık tarihte bir erkek hayatı boyu taş çatlasa 3 – 4 değişik kadını çıplak görüyordu. Bundan çok daha fazlasını çıplak görenler bile ayda yılda bir farklı bir kadını çıplak görüyorlardı. Basılı ve video pornosu bu rakamı çok yukarı çekse bile daha 15 sene öncesine kadar bu rakam gerçekten kısıtlıydı. Erkek üreme stratejisi fazlaca kadına tohum yaymak üzere kurulduğundan, aynı kadını değil farklı kadınları çıplak görmenin ciddi bir dopamin ödülü var.

Şimdi ise ortalama bir erkek internet porno sitelerinde 10 dakika içinde on binlerce yıllık tarihteki erkeklerin hayatı boyunca gördüğü kadar kadını çıplak görüyor. 15 yıl öncesine kadar 1 senede görülecek kadar değişik kadını ise 30 dakikada çıplak görebiliyorsun.

Bu ise çok ciddi bir dopamin seli yaratıyor. Eh abi ne güzel işte dopaminler şelale diyeceksiniz ama şöyle bir sorun var: dopamin duyarsızlaşması. Beyinde bir kimyasal sürekli olarak aşırı salgılanırsa, onu algılayan reseptör sayısı, artışı dengelemek için azalıyor. Bir de beynin her türlü bağlam için kullandığı ödül sistemi ve kimyasalın aynı olduğunu düşünün. Yeme, içme, işte başarı, bir müsabakada başarı, vs. hepsi aynı.

Fakat PMO ya da aşırı MO (mastürbasyon – orgazm) uzun süre devam ederse, dopamin reseptörleri giderek azalıyor ve insan artık yeme, içme, işte veya sosyal hayatta başarıdan aldığı zevki alamamaya başlıyor. Dopamin insana “doğru yoldasın, başarının yolu bu, bu yolda devam et” diyen bir kimyasal olduğu için, doğal başarı aktivitelerinde insan yolunu kaybediyor ve PMO / MO’nun aşırı dopamin seli haricinde bir başarı hissini yaşayamamaya başlıyor.

Daha da kötüsü, bu duyarsızlaşma yüzünden gerçek bir kadınla sekse bile duyarsızlaşabiliyorsunuz. Bugün oldukça güzel bir kadınla birlikte olan veya birçok güzel kadınla beraber olabilen birçok PMO bağımlısı erkek bile, gerçek sekste kafasında porno izliyor (çeşitlilik), boşalamayıp sonra gidip mastürbasyon yapıyor ya da partneri ile seks yapmayı tamamen bırakabiliyor.

Uzun bir açıklama oldu ama şimdi diyeceğim şeyi anlamanız için bu uzun açıklamayı anlamanız lazım. Uzun süreli aşırı uyaran ile oluşan dopamin duyarsızlaşmasını tersine çevirmeniz mümkün ve burada Nofap devreye giriyor. Eğer aşırı PMO/MO yapan biriyseniz, Nofap size büyük fayda sağlayacaktır. Böylece bu dopaminler şelale durumundan tamamen çıkıp, beynin dopamin reseptörü sayısını arttırmasına izin vermeniz gerekiyor. Bu açıdan eğer PMO/MO bağımlısıysanız, min 30 gün ve en iyisi 90 gün Nofap yapmanızı şiddetle tavsiye ederim.

Peki aşırı ne demek? Buna cevap vermeden önce şunu söyleyeyim. Lehte tüm saçmalıkları unutun, pornodan tamamen kurtulun. Pornonun kararında olması çok zor. Bugün ben az izliyorum diyenleriniz bile yarın porno kuyusuna düşme tehlikesiyle karşı karşıya. Alkolün de bağımlılığı var ama arada bir alkolün zararı yok diyebilirsiniz. Evet doğru ama alkolün farkı şu: yanınızda sürekli uzanıp viskisinden birasına çeşitte alkolü size bedava sunan bir sihirli dolap yok. Öyle olsaydı, alkolü arada bir içmekten alkolik olmaya geçişi tehlikesi de çok yüksek olurdu. Pornoda ise böyle birkaç “dolabınız” var. Birini cebinizde taşıyorsunuz!

Cinsel fonksiyonalite kayıplarını ve beyne verilen hasarı düşünün. Evet, mastürbasyon tek başına olmasa bile aşırı porno kullanımı insanın beynine kalıcı ve MR’larda görülebilen zararlar veriyor. Aman diyeyim kalıcı hale gelmeden bırakmayı ciddi ciddi düşünün.

Bakın pornodan kurtulun dedim, özellikle bırakın demedim. Pornoyu bırakmak deyince sanki bir şeyden vazgeçiyormuşsunuz gibi oluyor. Porno bağımlılıktır ve insan bağımlılıktan kurtulur.

Şimdi gelelim mastürbasyona. Bence aşırı mastürbasyon, vücudun ihtiyacı olanın üstündeki her durum. Haftada 2 kereden fazla mastürbasyon. Ama çoğu erkek hergün mastürbasyon yapıyor ve sayıları hızla artan bir grup hergün birkaç kere mastürbasyon yapıyor. Bu gruptaysanız, dopamin duyarsızlaşması yaşıyorsanız (normal zevkler tad vermediğinden bir depresyon hali, işte ve sosyal hayatta başarısızlıklar, PMO’ya çok vakit ayırma, vs …) beyninizi onarmak için haftada 2 – 3’e düşmek yerine Nofap yapın.

Ve dünyada her zevkte olduğu gibi kendinizi terbiye etmek için ara ara nofap yapın. İnsanların ara ara her zevkin orucunu yapması faydalıdır.

Şimdi hayır kısmına gelelim.

Kendinizi onardıktan sonra haftada bir veya iki MO’nun faydalı olduğunu düşünüyorum. Eğer düzenli cinsel partneriniz yoksa tabii. Yoksa onu da yapmasanız olur. Ama mastürbasyonun bu seviyede olanının rahatlama, sperm yenileme gibi yararları var. O nedenle aslında desteklemediğim hareket Neverfap. Tamam, gerçek bir cinsel yaşamınız olsun, neverfap da yapın ama uzun bir nofap ile kendinize geldikten sonra nofaptan neverfap’a geçmeyin. Eğer pornoyu hayatınızdan çıkarırsanız, dışarıdan gelen uyaranları da kısıtlarsanız aşırı mastürbasyona yeniden düşme şansınız az. Çevreden gelen uyaran derken :

  • Reklam, görsel basında yer alan açık ya da vücuda yapışık şeyler giyinen kadınlara bakmamayı alışkanlık haline getirin.
  • Dışarıda açık ya da vücuda aşırı oturan şeyler giyinen kadınlara bakmamayı alışkanlık haline getirin.

Bakın bunun ahlaki tartışması ayrı konu. Geçersiz bir tartışma değil ama ben burada tamamen sizin kendi sağlığınız açısından değerlendiriyorum. Önünden geçen her kadının kıçına, memelerine bakan adamlar var. Dışarı çıkın siz de görürsünüz. Belki onlardan birisiniz. Arada bakmakta bir sorun yok ama hergün bunu birkaç kere hatta daha fazla yapan adamlar var. Bu bir tavuk – yumurta olayına dönüyor. Adamlar abazan oldukları için bunu yapıyorlar ama bunu yaptıkları için de abazanlar! Dışarda yürürken genellikle güzel kadınlara ya hiç bakmayın ya da yüzlerine bakın. Ölçülerini zaten bakmasanız bile göz ucunuz yakalıyor.

Görsel basın, sosyal medya ise tam bir cinsellik bombardımanı. Eskiden sadece medya vardı şimdi instagram “götüm var, götümü göstereyim, götüm olduğunu söylemiş miydim” tadında bir sürü insta model türedi. Bunlardan da uzak durun.

Kısaca tekrar edeyim: PMO ya da MO bağımlısı olduysanız ki çoğu insanın Nofap ile tanışması bunun sonucunda, 30 – 90 günlük mastürbasyon orucu sizin dopamin duyarsızlaşmanızı tedavi edecektir. Tavsiye ederim. Ondan sonra uyaranları azaltın. Pornodan tamamen kurtulmanız lazım. Dışarıda da uyaranları azaltın.

Düzenli seks hayatınız varsa neverfap yapabilirsiniz. Yoksa neverfap tavsiye etmem ama haftada 2 kereden fazla da mastürbasyon yapmayın.

Porno bağımlılığından kurtulmak istiyorsanız, Pornoyu bırakmanın çok kolay yolu kitabına bakabilirsiniz.

NOT: Türkiye’de bu konuda Neverfap akademi var.

Kadınların erkekleri sevip takdir etmeleri

Aşağıdaki tweetler gerçekten traji komik. Tweetler şöyle diyor:

“Şaka bir yana, kırmızı hap manosphere tayfasının benim tweetlerimi sevmeme nedeni, onlara sürekli olarak erkeklerin sevildiklerini ve takdir edildiklerini göstermem. Bu, onların kafasındaki kadın imajı ile çatışıyor ve bu nedenle de bunu haklı çıkaracak yollar arıyorlar.”

Bu ilk tweet. Erkeklerin sevilmediklerini ya da takdir edilmediklerini iddia eden yok. Ama bu onların hayat performansına bağlı. Bazı oğlanlar koşulsuz olmayan sevginin sahte sevgi olduğunu düşünüyorlar. Ama gerçek sevgi koşulludur, koşulsuz sevgi ise masal dünyasına aittir.

Asıl traji-komik olan ise ikinci tweet:

Bu ideolojileri takip etmek zorunda olduklarını inanıyorlar zira kadınların onları asla takdir etmeyeceklerini düşünüyorlar.

Sonra ben gelip “hayatımdaki erkekleri seviyorum zira onlar çok çalışkanlar ve benim için çok şey yaptılar” diyorum.

Onlar: Hayır. Nasıl olabilir? Bu benim kitabımda yazmıyor.

Hahaha 😀 Burada kendisi farkında olmadan kırmızı hapın dediğini doğrulayıp söylüyor.

“hayatımdaki erkekleri seviyorum zira onlar çok çalışkanlar ve benim için çok şey yaptılar

Erkeklerin sevilmediklerini ya da takdir edilmediklerini iddia eden yok. Ama bu onların hayat performansına bağlı. Senin de dediğin gibi. Ha tabii bu sürdüğü sürece sevgi ve takdir var. Geçmişte yapılmış olmasının etkisi pek fazla değil.

Tekrar ediyorum arkadaşlar, kadınlar erkekleri gerçekten sevip takdir edebilirler. Gerçek dünyada olan şeye gerçek diyorsak, koşullu sevgi gerçektir. Gayet de doyurucudur merak etmeyin. Eğer siz masal dünyasından, anne kucağından koşulsuz sevgiye gerçek diyorsanız, o sizin masal alemini gerçek sanmanızdan.

Mağduru oynamanın evrimsel avantajları

Mağduriyet genellikle negatif terimlerle tanımlanır: “Suç ve haksız eylemlerle zarar görmek.” İnsanlar başkalarının acı çekmesine empati duymak ve onların acısını azaltmak ya da yok etmek için yardım etmek üzere evrimleşmişlerdir. Bu nedenle de, mağduriyet sinyallemek, kaynak edinmek için etkili bir strateji olabilir. Kurbanlar ilgi, sempati, sosyal statü, finansal yardım, vs. kazanabilirler. Aynı zamanda kurban olmak bazı güç çeşitlerine sahip olmayı sağlayabilir: Mesela intikam almayı haklı çıkarabilir, bazı konularda konuşmak için meşruluk ve psikolojik öncelik sağlayabilir ve hatta kurbanın kendi yanlışlarına karşı suçlamaları azaltarak kurbana ahlaki dokunulmazlık sağlayabilir.

Çoğu kurbanın, içinde bulundukları kötü durumdan kurtulmak için, bu faydalardan gözlerini kırpmadan vazgeçecekleri varsayılır. Ama mağduriyetin fayda sağladığı durumlar, insanların başkalarına mağduriyet sinyallemelerini, mağduriyetlerini abartmalarını ve hatta yalan mağduriyetler uydurmalarını teşvik eder. Bu özellikle diğerlerine söylenen , görmesi, doğrulaması zor ve sadece kurbanın kendi iddialarına dayanan ruhsal zararlar bağlamında geçerlidir. Bazı ahlaksız insanlar bu durumlarda kişisel kazanç için kurbanı oynayıp başkalarının nezaket ve sempatilerini sömürebilirler. Ve aslında birçok insan bunu gerçekten yapar.

Yeni yayınlanan bir araştırma kendi (gerçek, abartı ya da sahte) mağduriyetlerini daha sık sinyalleyen insanların,  başkalarından kazanç sağlamak ya da onları kötülemek için yalan söylemeye veya hile yapmaya daha fazla meyilli olduklarına işaret ediyor. Mağduriyet sinyallemek ahlaki olarak istemeyen narsizm, Makyavellizm (kendi çıkarı için başkalarını manipüle etme ve kullanma istekliliği), kendini her şeye hakkı olan biri olarak görme, yalancılık ve kibirlilik gibi bazı kişilik özellikleri ile alakalı.

University of British Columbia’nın Immorality Lab’ındaki araştırmacılar, insanların diğerlerine kendi dezavantajlarını, zorluklarını ve talihsizliklerini ne kadar sık anlattıklarına bakarak bir mağdur sinyalleme ölçeği geliştirdiler. Bu mağdur sinyalleme ölçeğinde yüksek puan alanların göstere göstere duyar kasmaya (virtue signal) daha yatkın olduklarını ve kendi ahlaki kimliklerine daha az önem verdiklerini buldular. Başka bir deyişle, daha çok mağduriyet sinyalleyenler, daha az mağduriyet sinyalleyenlere göre, ahlaki olarak iyi görünmeye çok fazla önem verirken, ahlaklı olmaya daha az önem veriyorlar.

Başka bir araştırma, ahlaklı kurban sinyalleme skoru (hem mağduriyer sinyalleyip hem de duyar kasma) yüksek insanların, ortalama olarak, bonus ödeme almak için yazı tura atma görevinde yalan söylemeye ve  hile yapmaya daha yatkın olduklarını gösteriyor.Yine başka bir araştırmada katılımcılardan, rekabet içinde oldukları bir iş arkadaşlarının aslında cana yakın olmasına rağmen “bir şeylerin tuhaf olduğunu” hayal etmeleri isteniyor. Yüksek duyar kasma – mağduriyet skorları yüksek insanların, bu iş arkadaşlarının hırslı davranışlarını ayrımcı olarak nitelendirmeye ve iş arkadaşlarını, senaryoda hiç tanımlanmayan kötü davranışlarla suçlamaya meyilli oldukları görülüyor. Bu araştırmaların bazılarında, araştırmacılar bu kişilerin gerçek mağduriyete artan oranda duyarlı olma ile ilişkili olabilecek içselleşmiş ahlaki erdem özelliklerini ve demogratik değişkenleri kontrol altında tutuyorlar. İstatistik açıdan önemli etkinin bu durumlarda bile ölçülebilmesi, kişinin gerçek mağduriyet deneyimleri ya da içselleştirdikleri gerçek ahlaktan bağımsız bir kişilik tipi olduğuna ve diğer insanlardan kaynak sağlamak için onları bu kişilik tipinin, duyar kasan mağdur sinyallemeye ittiğine işaret ediyor.

Bu teoriyle uyumlu olarak, başka güncel çalışmalar da mağduriyetin ya da kişinin kendisini mağdur hissettiren duygulara sahip olmasının,değişmez bir kişilik özelliği olduğuna işaret ediyor. Bu kişilik özelliği, başkalarının kişinin mağduriyetini kabul edip empati kurmasına, ahlaki üstünlük hissetmeye ihtiyaç ve başkalarının acılarına empati duymama şeklinde karakterize ediliyor.  Araştırmalar bu kişilik özelliğinin, zaman ve ilişki bağlamından bağımsız bir şekilde kararlı bir şey olduğunu ve kişinin kendisine yapılan saldırının şiddetini daha yüksek algılaması, kin besleme, intikam duygusu, ahlaksız davranmayı kendine hak görme, ruminasyon (zihinsel geviş getirme – insan zihninin olumsuz olaylari surekli ve tekrarlayarak aklina getirip dertlenmesi, endiselenmesi), güvensizlik, negatif duygulara yatkınlık (nevrotizm) ve negatif özellikleri başkalarına atfetme gibi şeylerle alakalı olduğunu gösteriyor.

Bütün bu araştırmalar, mağduriyet iddialarının sadece gerçek, nesnel acı çekmeden gelmediğini ve mağduriyet iddiaları ortaya atan insanların karakteristik özelliği olduğuna işaret ediyorlar. Başkalarında bu özelliklerin olup olmamasını kontrol edemesek de, bu tür yakınmaları teşvik eden çevresel faktörleri incelemek faydalı olacaktır.

İnsanlar mağduriyet sinyallemeyi genellikle ödüllendirirler. Örneğin bir araştırma bazı katılımcıların, kötü geçen çocukluğu belirtildiğinde, bunlardan bahsetmeyen kontrol profiline göre, üniversite okumak için paraya ihtiyacı olan bir kadına yardım etmeye daha istekli olduklarını gösteriyor. Birçok durumda, bu arzu edilir bir şey: daha fazla acı çekmiş ve daha çok ihtiyacı olan insanların daha fazla yardım almasını isteriz. Ama insanların belli özgeçmiş bilgilerini yansıtarak daha fazla fazla yardım alabileceklerinin bilinmesi, fırsatçıların kendi problemleri konusunda yalan söylemelerini veya bunları abartmalarını teşvik ediyor. İnsanlar statü ve fayda sağlamak için kendi yetkinlikleri konusunda yalan ve hileye başvurmaları (doping kullanmak, vs.) ya da iyi itibar görmek için olduklarından daha ahlaklı görünmeleri (kamu önünde özel hayatlarında olduğundan daha iyi davranmaları) gibi, hak etmedikleri sempatiyi ve faydaları toplamak için mağduriyetleri konusunda da yalan söyleyebilirler.

Birçok mağduriyet iddiasının online olarak yabancı insanlara yapıldığını unutmayın. Özellikle de sosyal medyada ve bağış toplama sitelerinde. Bunlar sahte iddiaların kapsama alanlarını genişletebilirler çünkü kişilere yabancı insanların iddiaların gerçekliklerini araştırma şansları yoktur ve bunu yapmaya çalışmaları duyarsızlık suçlaması ile karşılaşmalarına neden olabilir.

Bir insan ailesinden, arkadaşlarından, iş arkadaşlarından ya da yakın toplumdan birine bir şey yaptığında çevredekiler, kurbanın yanlışı ya da kötülüğü yapandan hesap sormasını ya da bunu ona ödetmesini sağlamaya genellikle isteklidirler. Saldırgan hiçbir pişmanlık duymasa bile, kurbanın mağduriyetini bilen yakın çevre ve aile, kurbana sempati ve yardım etmeye hazırdırlar. Ama yabancılara söylenen mağduriyet ise özellikle yalan olmaya açıktır zira burada yabancılar, mağduriyetin bağlamını ya da olup olmadığını bilmemektedirler. Bu tabii ki tüm ya da hatta çoğu mağduriyet iddiaları yalandır anlamına gelmez ama iddialarını yabancılara yaymak, iddiaları bağlamı bilenler tarafından reddedilen bazı insanların tercih ettikleri bir strateji olacaktır.

Neredeyse her insan hayatlarının bir yerinde kötü muameleye maruz kalmıştır ya da avantajsız konumda bulunmuştur. Birçok insan bu durumu sessizce ve alçakgönüllü bir şekilde kendi kendilerine aşmak için çalışır ya da yakın çevresinden destek arar. Azınlık olan bazı insanlar ise en ufak kötü muameleyi ve dezavantajı, başkalarından sempati, statü ve yardım kazanabilmek için kullanırlar. Bu yaptıkları bir şekilde ortaya çıkarsa itibarları ciddi şekilde zedelenir ve hatta hapse bile düşebilirler. Ama en azından kısa vadede, bu azınlık grup, diğer çoğunluk gruba göre çok daha az çaba ile çok daha fazla fayda sağlayabilirler.

Bunların hiçbiri gerçek kurbanların olduğunu inkar etmiyor ya da kurbanlara yardım etmememiz gerektiğini söylemiyor. Tam tersi, bu yarattığımız (sahte mağdurları) teşvik sistemini, gerçek kurbanların yararı için sorgulamamız gerekiyor: Sahte mağduriyet sinyalleyen insanlar, insanları kandırarak, onların gerçek kurbanlara gitmesi gereken kaynaklarını çalıyorlar ve daha genel toplumda fonksiyonel olmayan bir mağduriyet yarışmasının motorunu ateşliyorlar. Örneğin araştırmalar, insanların başkalarına ayrımcılık uyguladıkları iddia edildiğinde ya da sadece bir miktar avantajlı oldukları söylendiğinde, kendi statülerini, ayrımcılık kurbanı olduklarını iddia ederek arttırmaya çalıştıklarını gösteriyor.

Bu fenomen, birçok sıradan insanın neden çoğu durumda kısa çöpü kendilerinin çektiklerine inandıklarını açıklıyor. Örneğin tüm nüfusu temsil edecek şekilde yapılan bir araştırma, Amerikalıların yüzde 65’inin, sistemin kendi aleyhlerine çalıştığına inandıklarını gösteriyor. Yine aynı araştırma, Amerikalıların yüzde 55’inin hayattan hak ettiklerini alamadıkları fikri ile ölçülü de olsa hemfikir olduklarını gösteriyor. Birçok insan, statükonun genellikle kendilerine haksızlık ettiğini düşünüyor. Ve kişinin kendisini kurban görme alışkanlığı, mağduriyet sinyallemesi, kişinin politik görüşlerinden bağımsız bir şey. Birçok gruplar arası çatışmada olduğu gibi, bu “diğerlerinin” problemi değil. Tam tersi herkesin problemi.

Geçmişte atalarımız, yalancı mağduriyet sinyalleyenleri, gerçekten mağdur olanlardan ayırma konusunda daha iyi olabilirler. Geçmişte, içinde ne olup bittiğine ve kime ne yapıldığına daha çok hakim olduğumuz, çok küçük topluluklarda yaşıyorduk. Bu nedenle, insanları kandıranların yakalanma riski daha yüksekti.

Günümüzün varlıklı toplumlarında ise tersine, insanlar gerçekliğini araştırması zor mağduriyetlerini binlerce ya da daha fazla sayıda yabancı insana sinyalleyebiliyorlar. Bu ortam gerçek kurbanlara (sıkıntılarını daha fazla insana ulaştırıp daha geniş yardım alarak) yarar sağlayabilse de, çıkarcı insanlar aynı kitle yayın sistemini, kaynak sağlamak ve hatta herkese bulaşabilecek bir rekabetçi mağduriyet yarışması başlatmak için kendi çıkarlarına kullanacaklardır. Kendi mağduriyelerini gürültülü bir şekilde başkalarına ilan edip duranlar, gerçek kötü adamlar olabilirler.

 

Cory Clark, Pennsylvania Üniversitesinde sosyal psikolog

Çeviri: The Evolutionary Advantages of Playing Victim

Erkek Adam Türkçe Podcast: Sanal İlişkiler

Sitedeki güncel yazılardan sanal ilişkiler yazısından hareketle bir discord yayını yaptık. Konu konuyu açtı, sorular cevapladık ve böylece sanal ilişkilere ek olarak sanaldan tanışma, günümüzdeki onlyfans gibi güncel fenomenler, sosyal medya ve tinder tavsiyeleri üzerine konuştuk.

Erkek Adam discord linki. Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube videosu aşağıda. Videoları beğendiyseniz, daha fazla kişiye ulaşması ve daha fazla video hazırlanması için bizi videoları beğenerek ve paylaşarak teşvik edebilirsiniz. Kanal için notifikasyonları açmayı da unutmayın.

Sanal ilişkiler

Bu yazı üzerine podcast yaptık.

Bu sitede şu soruyla çok karşılaşıyorum. “Abi X senedir devam eden bir sanal ilişkim var/vardı.” Ayda bir görüştüğün bir uzak mesafe ilişkisinden bahsetmiyorlar. Bildiğin hiç fiziksel görüşme yok ya da senede birgün tadında. Hepsine de aynı cevabı vererek başlıyorum. Senin bir ilişkin yok. Bir kızın ilgi ihtiyacını karşılıyorsun ve kendini kandırıyorsun. Kendi ilgi ihtiyacını da karşılıyor ama kadın dünyasında ilginin değeri erkek dünyasındakinin çok üstünde olduğu için sen daha kötü durumdasın. (Gerçi bu sanal ilişki içindeki kadının da kendisini kandırdığı ve ilişki içinde falan olmadığı gerçeğini değiştirmiyor).

“Sana ilişkim var …. upuzun paragraflar … ne yapayım?” sorusunun o upuzun paragraflardaki konusu ne olursa olsun cevabı basit. Hemen buluş ve gerçek ilişkiye çevir bu olmuyorsa hemen bırak.

“Sana ilişkim vardı …. upuzun paragraflar …geri dönsün diye ne yapayım?” sorusunun o upuzun paragraflardaki konusu ne olursa olsun cevabı basit. O ilişkiye bir daha başlama ve kendine gerçek bir ilişki bul.

Sanal ilişki ilişki değildir arkadaşlar. Uzak mesafe ilişkisi bile tavsiye etmiyoruz ama hadi onda ayda bir gibi bir görüşme olabilir, aslında beraberken sonradan ayrılmış olabilirsiniz ve bir süre yeniden bir arada olacaksınızdır, vs. Ama burada fiziksel görüşme yok, ilişki yok.

***

Şimdi şu okur sorusuna bakalım:

Mahmut abi eski sevgilim ile 2 hafta önce ayrıldık. Ortak bir arkadaşımız tanıştırmıştı ve ilişkimizin ilk 5 ayı çok güzeldi. Sürekli arıyordu, ilgisi yüksekti, vs. Son zamanlarda bana karşı soğuduğunu hissettim. Yaza kadar görüşemeyecektik. Ama bir hafta önce birden bire benden ayrıldı.

Şimdi bu kız eski sevgili falan değil. Burada bir ilişki de yok. Çok çok uzun süren bir ilk buluşma öncesi sanal flört (boşa yatırım) var. Kız çok ilgiliymiş, karşılıklı sanal seks yapıyormuşsunuz, evlenme hayalleri kuruyormuşsunuz, vs. hiçbir önemi yok. Neden? Zira henüz sadece karşılıklı ve yüzyüze etkileşim ile yansıtacağınız, koku ve davranışlardan oluşan siz ile karşılaşmadı. Aynı şekilde siz de onunla karşılaşmadınız. Yani karşılıklı olarak birbirinizin çok önemli 80%ine yabancısınız. Yıllarca yazışıp, konuşup ilk buluşmada birbirini beğenmeyen o kadar çok insan var ki!

Artık eskisi gibi hissetmiyormuş. Bu siteyi henüz görmemiştim kızın peşinden koştum bir süre ama en sonunda engellendim. No contact yapmaktan başka çarem yok ama onun yaşadığı yere gidip ortak arkadaşım aracılığıyla ulaşsam nasıl olur?

Şimdi bu kız eski sevgilin değil, sanal bir şey. Waifu resmen. Ama seslendiren ve canlandıran bir insan var. Engellenmişsin. Bunca ay bir kere bile görüşmemişsiniz ve şimdi pat diye gideceksin! Ya kız kendisine (7 aydır yapması gerektiği gibi) etten kemikten bir sevgili bulduysa? Gerçi ortak arkadaşınız var o kulağına gelirdi herhalde. Ama ne olursa olsun oraya gitme. Sanal ilişkiyi çoktan bırakmalıydın, bunu fırsat bil ve bırak. Bir daha da böyle ilişkilere girme.

Eğer seni ararsa, hemen buluşma ayarla diyeceğim ama anladığım kadarıyla kız zaten uzakta, onu da tavsiye etmem. Ama illa deneyeceğim diyorsan öncelikle şunu bil ki sanal ilişkinin bitmesinden sonra terk edilenin aranma ihtimali, gerçek bir ilişkiden sonra aranma ihtimalinden çok daha düşük. Yani o ata oynama. Aradı mı illa oynayacaksan ya hemen buluşun ve en az ayda bir buluşun ya da hiç bulaşma. Bu kızla ya da başka kızla sanal ilişkiye girme. Ve tekrar ediyorum, bu sanal mastürbasyona dönmek yerine, kendine kendi şehrinden bir kız bul.

 

 

Eski sevgili nasıl unutulur?

Şu kelimeleri her duyduğumda kenara 10 Lira atsam iyi para biriktiririm:

“Abi unutamıyorum. Onu unutabilsem zaten hayatıma devam edebileceğim, onu takip etmeyi bırakabileceğim, onu aramamayı becereceğim, vs …”

Bu siteyi uzun süredir takip edenler, bunları söyleyen birisinin insan sinir sisteminin çalışma şeklini, gerçek çalışma şeklinin tam tersi sandığını görebilir. Buna sitede birçok yazıda değindik. Örneğin Fizyoloji ve Örtüşme ya da Harekete Geçmek, Düşünce Duygu ve Algı yazıları:

Hissetmek – algılamak – duygular – düşünmek – davranmak sıralamasını düşünün. Dışardan gelen sesi algılarız, bu bizde duygu ve düşünce oluşturur ve davranırız. AMA sinir sisteminizi kontrol etmenizin yolu bu süreci tersten çalıştırmaktır. Eğer davranışlarınızı değiştirirseniz, düşünce ve duygularınız ve daha sonra algılarınız da bu davranışlarınıza göre değişir. Herkes önce algı – duygu – düşünce üçlüsünü değiştirmeye çalışıyor ama işin özü değişim davranışlardan başlar.

Günümüzde yaygın olan New Age kültürü (düşünce dalgalarını evrene gönder evren sana Ferrari versin, seni başarılı yapsın tarzı The Secret / Sır saçmalıkları) nedeniyle insanlar oturdukları yerde kendilerini telkin ederek değişebileceklerini sanıyorlar. Sanki önce zihinlerini değiştirebilirlerse sonra istedikleri gibi davranabilecekler gibi düşünüyorlar.

Yani onu unutabilsen arkanı dönüp hayatına devam edeceksin diye bir olay yok. Arkanı dönüp hayatına devam edeceksin ve böylece onu unutacaksın. Sinir sistemimiz böyle çalışıyor. Belki hemen unutmayacaksın ama duygu ve düşüncelerimiz eninde sonunda davranışlarımızı takip ederler.

Yani eski sevgilini unutmak istiyorsan önce eski sevgilini unutmuş olsan nasıl davranırdın onu bir düşüneceksin.

1) Eski sevgilini unutmuş olsan onun hakkında konuşur muydun? Hayır. O zaman onun hakkında konuşmayı bırakacaksın. Arkadaşlarınla, daha da kötüsü ortak arkadaşlarınla, onunla bununla bu konuyu konuşmayı bırak. Onu sorma, ondan sana gelen bilgiyi kibarca kısa kes ve ilgilenme. Onu düşünmekten hemen kurtulamayabilirsin ama unutmayın ki davranışlarınız düşünce ve duygularınızı peşinden sürüklerler.

2) Eski sevgilini unutmuş olsan onu arar ya da ona mesaj atar mısın? Hayır. O zaman ona ulaşmayı keseceksin. Tamamen. Ona ulaşmak zorunda olduğun şeklinde krize girersen git helada ağla ama ona ulaşma. Yatağına kıvrıl, cenin pozisyonunda ağla ama ulaşma. Eğer bu krizleri ona ulaşmadan atlatırsan, bu krizlerin daha az sıklıkta ve şiddette geleceğini ve yok olacağını göreceksin.

3) Eski sevgilini unutmuş olsan onun sosyal medyasını takip eder miydin? Seni sosyal medyasından çıkarmış bile olsa takipçi sayısını takip edip eğer takipçi sayısı arttıysa acaba yeni erkekler ekliyor mu diye düşünür müydün? Whatsapp’ta online mı diye bakar mıydın? Çok uzun süre online ise acaba biriyle mi konuşuyor, uzun süre offline kalmışsa biriyle mi sevişiyor diye adamı ruh hastası yapacak şeyler düşünür müsün? Daha kötüsü onu gerçek hayatta takip eder miydin? Hayır. O zaman onu stalklamayı tamamen bırak. Onu stalklamak zorunda olduğun şeklinde krize girersen git helada ağla ama onu stalklama. Yatağına kıvrıl, cenin pozisyonunda ağla ama stalklama. Gerekirse birkaç ay sosyal medyaya, vs. hiç girme. Kendi hesaplarını kapa. Ama stalklama. Eğer bu krizleri onu stalklamadan atlatırsan, bu krizlerin daha az sıklıkta ve şiddette geleceğini ve yok olacağını göreceksin.

4) Eski sevgilini unutmuş olsan, onu gördüğünde surat mı asardın yoksa görüp görmediğin umrunda olmaz mıydı? Muhtemelen umursamazdın. Umursamamak demek kasmak, soğuk davranmak değil, minimum sosyal kibarlığı muhafaza edip fazlasında bir şey yapmamak demektir.

5) Eski sevgilini unutmuş olsan onu doğum gününü, mezuniyetini, yeni işini, vs. kutlar mıydın? Muhtemelen hayır.  Ama nezaketen demeyin, unutmuş olsanız diyoruz. Unutursan aklına gelmez. O nedenle bu bahanelerle bile ulaşmayın. Unutmuş olsan arkadaş kalmazsın. Umrunda olmaz. Arkadaş da kalmayın.

6) Eski sevgilinizi unutmuş olsanız ondan intikam alma fantezileri içinde kıvranır mıydınız? Hayır. Umrunuzda olmazdı. Çok karşılaştığım bir bahane bu: “Onun pişman olduğunu görsem / bana çektirdiklerini çektiğini görsem / gelse de yatsam sonra kapıya koysam / vs … sonra bir rahatlayıp bırakırım.” Nah bırakırsın. Bunlar eski sevgiliye yapışık kalmak isteyen tarafının bahaneleri. Eski sevgilini unutmuş olsan bunlar aklından geçmez. Daha da iyisi, eski sevgiliyi unutmak genellikle en iyi intikamdır zaten.

Birçok erkekte bu 80’ler arabeski tadında intikam fantezisini görüyorum. Kafalarındaki kadın imajı Nikah Masasını söyleyen Ümit Besen’e bakıp, o büyük aşkı kaybettiği için kıvranarak ağlayan Banu Alkan 😀 Hatun gelsin, pompalayayım sonra kapıya atayım ve o da saf melek ya hüngür hüngür ağlayıp pişman olsun.

Peki bu olsa bile genellikle gerçekte ne oluyor biliyor musunuz? “Yahu Mahmut’a geri döndüm ama bir süre birlikte olduktan sonra beni bıraktı. Herife nasıl koymuşsam artık kuyruk acısıyla bir de bana sana değmezmiş falan dedi. Manyak mı nedir? Her neyse canım sıkkın Ayten bugün alışveriş yapalım hem şu tanıdığın çocuğu konuşuruz.”

Arkadaşlar size bu narin premsesler imajını bırakmanızı ve acilen 2021 yılına gelmenizi şiddetle tavsiye ederim. Aşkın zıttı öfke değil umursamamaktır. Bunun harici her şey sizin kuyruk acınızı yansıtmanız olacaktır.

7) Eğer onu unutmuş olsanız eski sevgilinizi düşünmekten kendinizi ihmal ediyor olur muydunuz? Hayır. Kendinize çok faha fazla odaklanmış olurdunuz. O nedenle arkanızı dönün, kendi hayatınıza yürüyün ve kendinize odaklanın.

8) Eski sevgilinizi unutmuş olsanız, sizi bıraktığı yerde otlamaya devam mı ederdiniz yoksa yeni limanlara mı açılırdınız? Yeni limanlara açılırdınız. O zaman yeni limanlara açılın. Biliyorum ki (a) sevgili seviyesinde biri hemen karşınıza çıkmayacak ve (b) diğer insanlar “onun gibi olmayacak (!)” ama şunu unutmayın: eski sevgilinizi unutmuş olsanız illa sevgili seviyesinde birini bekleyerek vakit kaybetmez hayatın tadını çıkarırdınız. Ve daha önemlisi, karşınıza çıkan etten kemikten insanları kendi kafanızda yarattığınız ve kaideye koyup olduğundan çok fazla değer verdiğiniz bir tanrıça imajı ile karşılaştırmazdınız. Gerçek ile karşılaştırırsınız. Gerçek ne peki? Şu an yalnızsınız, hayatınızda insan ya da tanrıça bir kadın yok. Hergün yalnız yatıyorsunuz, yalnız geziyorsunuz, vs. Karşınıza çıkan insanları gerçekle karşılaştırın.

9) Eğer unutmak istiyorsanız, o size ulaşırsa kibar olun ama kısa kesin. Buluşmayın, buluşmak isterse bahanelerle savuşturun. Sonra görüşürüz deyin sonra bir bahane daha bulun. Kısa sürede sizin peşinizi bırakacaktır.

Şimdi şunu da ekleyeyim, eski sevgilinizi geri istiyorsanız bile bunun en iyi yolu önce onu unutmanızdır. Yani eğer geri dönmesini istiyorsanız bu maddeyi yapmayın ama istemiyorsanız yapın. Fakat önceki maddeleri uygulayın ve önce unutmanız sonradan bir arada olma şansınızı en çok arttıracak şeylerden biri.

Bu konuda birçok kişiyle konuşmuş ve yazışmış olan biri olarak şunu söyleyebilirim: Arkasını dönüp hayatına devam eden, kendine odaklanan, ona ulaşmayan ve ondan bilgi akışını kesen erkeklerin 99%u kendilerini de şaşırtacak kısa sürede (9 senedir unutamayan adamın 4 ayda tamamen unuttuğunu bile gördüm!) eski sevgililerini unutuyorlar. Bu hemen olmuyor yani ilk haftalarda ve aylarda duygu ve düşüncelerinde sanki en ufak bir değişiklik olmuyor gibi görünüyor ama kendileri başlangıçta fark etmeseler de duygu ve düşünceleri değişmeye başlıyor. Hatta şunu da ekleyeceğim:

a) Eski sevgilisini unuttuğunda nasıl davranacaksa öyle davranan adamlar eski sevgililerini unutmalarına engel olamıyorlar. Davranışları değişti mi, istedikleri sonuca uygun davrandılar mı, bir süre bu değişimi hissedemeseler bile duygu ve düşünceleri ve sonra algıları da değişmeye başlıyor. Belki ilk bir ay aramasalar, bilgi almasalar bile sürekli eski sevgililerini düşünüyorlar ve kötü hissediyorlar ama sonra bu düşünceler azalıyor ve iyi hissetmeye başlıyorlar. Ve sonra da eski sevgili ile ilgili algıları değişiyor. Onun dünyanın en güzel kızı olmadığını anlıyorlar mesela.

b) Eski sevgilisini unutamayan adamların hemen hemen hepsi bu davranışları sergileyemedikleri ya da yeterince sergileyemedikleri için unutamıyorlar.