Jordan Peterson Türkçe – Sosyal kaygı ile başa çıkma

Diyelim ki sosyal kaygı bozukluğunuz var. Peki, sosyal kaygınız varken ne olur.

Bir partiye gidersiniz ve kalbiniz küt küt atıyordur.

Neden?

Çünkü parti bir “canavardır”.

Peki neden (bir canavardır)?

Zira sizi yargılıyor! Ve sizi egemenlik hiyerarşisinde aşağıya koyuyor.

Negatif yargının anlamı budur. Ve bu da sizin cinsel başarınızı etkiliyor.

Bu demek ki kısmen doğanın kendisi tarafından değerlendiriliyorsunuz.

Yani o sosyal duruma girdiğinizde, kaosun ejderhası ile yüzyüze geliyorsunuz.

Peki siz ne yapıyorsunuz?

Böyle eğiliyorsunuz, omuzlarınızı düşürüyorsunuz.

Bu da düşük egemenlik (dominance) demek. Ben tehdit değilim duruşu.

Bu şekilde hayatta pek bir yol alamasınız ama bir tiranla karşı karşıya geldiğinizde yapılması mantıklı olan şey böyle durmaktır. Eğik durup “ben tehdit değilim (bana saldırma)” sinyali vermek. (Zorba) krala dimdik baktığın anda ölürsün.

“Tehdit değilim, bak öne eğik duruyorum”.

Dışarda bu olurken içinizde ne oluyor?

Sürekli olarak “insanlar benim hakkında ne düşünüyor” diye düşünüyorsunuz.

“Aptal görünüyor muyum?” “Gülünç görünüyor muyum?” “Çok tuhafım.” “Burada olmaktan nefret ediyorum.” “Off, çok terliyim.”

Bunların hepsi içselleştirilmiş. Ve hepsi benliğe odaklı.

Gözler çalışmıyor (dışarı bakmıyorlar).

Peki böyle insanlara ne tavsiye edebilirsiniz?

Kendin hakkında düşünmeyi bırak diyemezsin zira bırakamazlar. Beyaz fil hakkında düşünme dediğinde onu düşünmeye başlarlar. Birine bir şeyi düşünme diyemezsin zira bunu dediğinde bir döngüye kapılıp giderler.

Sosyal kaygısı olan insanlara şunu dersin : Diğer insanlara bak! Onlara bak!

Değil mi? Neden?

Çünkü onlara bakarsan ne düşündüklerini görebilirsin.

Eğer sosyalleşmekte gerçekten berbat değilseniz … ki bazı insanlar böyleler yani sosyal yetenekleri sıfır. Bu insanların bir partiye gitmeme sebepleri daha kendilerini nasıl tanıtacaklarını bile bilememeleri. Onlara kimse nasıl davranmaları gerektiğini öğretmemiş. Bu insanlar davranışsal terapi için çok uyun adaylar. Bu adamlara adım adım sosyal kabul için gerekli basamakları gösterebilirsin.

Ama çoğu insan böyle değil. Aslında sosyal kabiliyetleri var. İçe dönük ve yüksek kaygıya sahip insanlar olsalar bile biri ile yüz yüze konuşabilirler.

Neden?

Zira yüz yüze konuşmada o insana bakarlar.

Bir gruba konuşurken yapmanız gereken şeylerden biri de bu. Asla insanlara konuşmayın! “İnsanlar” (soyut bir şey), gerçekte insanlar diye bir şey yok. Bireylere konuşun. Ve onlar size tüm grubu yansıtırlar. (Belli bir anda) bir kişiye bakarsın ve baktığın kişi sana grubun düşüncesini yansıtır.

Kendinizi dışarda birine odakladığınızda ilginizi dışarı odaklıyorsunuz. İlginizi dışarı itmek için gözlerinizi kullanın.

Çevrenizi izlemeye başlarsanız tüm otomatik mekanizmalar devreye girerler.

Ve tuhaf görünmeyi bırakırsınız. Zira konuşurken yere bakıyorsam sizin ne yapacağınızı bilemem ve konuşma parça parça olur. Bir parça çalarken yanlış notalara basmak gibi.

Bu yüzden birçok mitolojide göz piramidin üstündedir. Tüm egemenlik hiyerarşilerinde kazanmanı sağlayan şey “gözdür”. Dikkatini dışarda olana ver. Bu kritik bir problem.

Mısırlıların Horusa tapmasının nedeni bu. Horus’un Sirus’u kurtarabilmesi de bu nedenle:  dikkat verebilme kabiliyeti.

En çok neye dikkat edersiniz?

Beyninizin sol lobunun anormallik diye işaretlediği şeye. Bu sizin dikkatinizi çeker. “Bu işte bir terslik var” gibi, “ona bakmıyorum”.

YANLIŞ!

Asıl bakman gereken şey o! Yolunda gitmeyen şey. Ona bakman lazım.

Tamam bu sizi yiyebilecek korkunç canavar olabilir ama aynı zamanda tüm ihtiyacınız olan bilgiler de orada.

Örneğin bu nedenle düşmanlarınızla tartışmak önemlidir. Zira onlar size sizin bilmediğiniz şeyler söyleyeceklerdir. Ve bu da harika bir şey zira siz onları bilmiyorsanız o kadar da zeki değilsiniz, değil mi?

Bazen istemediğin yerlere gidersin ama bilmen gereken şey oradadır. Düşmanın sana neden aptalın teki olduğunu söyler … Tabii gerçek olmayan bir sürü şey de söyleyecektir. Ama tek bir doğru söylese yeter. “Teşekkürler adamım, sayende şimdi bunu görebildiğime göre bunu düzeltmek için çalışabilirim. (Sayende) bunu daha fazla taşımak zorunda değilim.”

Bu nedenle korkunç canavar aynı zamanda altının sahibidir. O, size duymak istemediğiniz mesajı ileten kişidir.

Tamam bu zor. Çok zor. Ama zor olması önemli değil. Hayat zordur.

Video JBP Türkçe kanalında yayınlanmıştır.

Jordan Peterson Türkçe Kitap

İlgisi Yetersiz Kız

Bazen bazı kelimeleri kullanırken, aslında anlatmak istediğinizin çok yanlış anlaşıldığını farkedemiyorsunuz. Karşınızdakinin çerçevesi, aynı kelimeleri tamamen farklı anlamasına neden olabiliyor.

Örneğin “bir kadının ilgisi yetersiz … NEXT” derken kastettiğim şey ile anlaşılan şeyin farklı olduğunu yeni farkettim. Youtube’da şu videonun altındaki soru – cevaba bakın :

Varnalı Pua : Buluşmaya gelmeyen kıza cevap olarak ne yazılmalı? Buluşmada 2 normal 1 flörtöz kuralındaki flörtöz kısmında neler denilebilir?(Sevgili pualar video özelinde gereksiz konulara değiniliyor içeriği vasat gibi)

Erkek Adam : Kızın ne yazdığına bakar. Eğer bir şey yazmadıysa NEXTlersin. Eğer bahanesi sudansa veya saygısızsa yine bir şey yazmadan nextlersin ya da dalga geçip nextlersin. Kız eğer makula benzer bir neden belirtiyorsa (belki yalan ama en azından aranızdaki etkileşime saygısı var gibi davranıyor) dert değil ben de zaten bir arkadaşı gördüm ona takıldım gibi bir şey söyler savuşturursun. Nextlemek ya da bir daha denemek sana kalmış. 2 kere eken kızı nextle.

Varnalı Pua : Gelebileceğimi pek düşünmüyorum u nasıl yorumlarsın Mahmut abi ve ne denmeli birde ikinci buluşma kaç gün aradan sonra teklif edilmeli.

Erkek Adam : “Gelebileceğimi pek düşünmüyorum” eğer seninle buluşmayı düşünmüyorum anlamında ise yani “bir planım var o nedenle o gün gelebileceğimi düşünmüyorum” şeklinde bahaneli değilse ikinci buluşmayı teklif etmeye gerek yok. NEXT! Kız seninle ilgilense şansını azaltmamak için bir bahane koyardı, seninle buluşup buluşmamak umrumda değil ve kesine yakın reddetmiş.

Eğer şansını devam ettirmek için bahane üstüne bunu söylüyorsa “yarın bir planım var gelebileceğimi pek düşünmüyorum” diyorsa bir hafta sonra yine teklif et. Yine gelemiyorsa şansını kaybetti.

Burada temel probleminiz kafa yapınız. Kız sizinle şansını arttırmak için hiçbir şey yapmıyorsa illa peşinden koşup kendinizi kıza bedavadan peşkeş çekmeye çalışmayın. Bu kendinizi kendi kafanızda çok ucuz / değersiz gördüğünüze işaret ki sizin bilinçaltınız bunu söylerken size kimse değer vermez. Kendinizi az ya da çok bir ödül olarak görmeniz lazım. O zaman kime ne zaman ne kadar teklif edeceğinizi otomatik ayarlarsınız. Siz ödülsünüz derken kız değersiz demek istemiyorum. Ama bu etkileşimden bir ilişki çıkacaksa o size ne kadar ödülse siz de ona o kadar ödülsünüz. Hatta kadınların verdiği bazı şeyleri piyasadan alabilecekken erkeklerinki satılmadığı için siz bir miktar daha fazla ödülsünüz.

Varnalı Pua : Mahmut abi şunu belirtmedim kıza ilk önce şu zamanda film var ona gidelim dedim o da gideriz dedi fakat o tarihten önce farklı bir yerde buluşma teklifime (Tel nosunu aldığım günün hemen ertesine) bu cevabı bahane belirtmeyerek verdi.

Erkek Adam : Sana ilgisi yok denecek kadar az. Diğer kızlara bak. Çok istiyorsan bir kez daha teklif et ama pek bir dönüş bekleme.

Varnalı Pua : ilgisi az ise ilkini niye kabul etti

Erkek Adam :

Gördüğüm kadarıyla henüz kabul ettiği bir buluşma falan olmamış. İlkinde zaten reddetmiş, ikincisinde gideriz demiş ama yer – gün – saat teklif veya kabul yok. Bir kız için bu kadar akıl yürütmeye değmez. Çok istiyorsan yer – gün – saatli filme çağır, geliyorsa git. Gelmiyorsa nextle. Bir kıza bu kadar kafa yorma.

Kızın neyi neden yaptığı onun problemi. Akıl yürütme ile olmaz. Yer – gün – saat vererek davetine tepkisine göre varsayım yapacaksın. Hepsi bu. Bir kız 2 teklifte bir yere gelmiyorsa ilgisi yetersiz deyip nextleyeceksin.

Sanırım sen ilgisi yetersiz kelimelerini kızı merkeze alıp anlıyorsun. İlgisi, kendine değer biçen bir erkeğin ilgisine değecek seviyede görünmüyor diyorum. Kız seni istiyor mu acaba şeklinde ilgiden bahsetmiyorum. NEXT ile bazen aslında size ilgisi olan kız, ilgisini zamanında, yeterince gösteremediği için sizi kaybeder şeklinde bakmanız lazım. Ben 100% elinin altındayım yeterki biraz da olsa ilgisi olsun şeklinde değil.

Kızın yanlış adımlar atması, zamanında adım atmaması, vs … ile aslında istese de şansını kaybedeceği adamlar olun.

Evet, “ilgisi yetersiz … next” (1) kendisini merkeze koyan, (2) satışı oldu kabul eden ve (3) “ben ödülüm” zihin yapısındaki biri için “ilgisi benim ilgimi hakedecek kadar yeterli değil o zaman ben de dikkatimi, ilgimi daha hakedenini aramaya yöneltirim” diye algılanır. Eğer kızı merkeze koyar ve kendinizi ödül saymazsanız “beni (yeterince) istemiyor o zaman ben de mecburen next” olarak algılarsınız.

Tekrar ediyorum : Kızın yanlış adımlar atması, zamanında adım atmaması, vs … ile aslında istese de şansını kaybedeceği adamlar olun.

Kırmızı hap ve acımasız (!) bilgiler

Derdini Karınla Paylaş. Hem Karınla Hem Derdinle Uğraş yazısının YouTube kanalındaki seslendirmesine bir arkadaş şöyle bir yorum bırakmış :

Redpillde en üzüldüğüm kısım acımazsız bilgilerin bulunması. İnsan dertlerini önemseyen bir eş beklerken, kırmızı hap camiyasında derdimizi anlatmamamız gerektiği söyleniyor. Hayattan bizi destekleyen bir eş beklemek yerine, hipergami yüzünden birlikte olduğumuz ve sürekli çerçevemizi korumak için çabaladığımız bir ilişki içinde buluyoruz kendimizi. Bu bakış benim aşk, sevgi üstüne olan inancımı aşkın mental bir hastalık olduğu yönünde değiştirmeye başladı. Başarısız bir düşünce yapısı olarak etiketlemeden önce, birinin hayatta onu destekleyecek, derdine ortak olarak bir eş beklemesinin gerçekçi olmasını isterdim. Tabi bu kırmızı hap felsefesine ayrı düştüğü için fikir ayrılığında kaldığım doğrudur. Fikirlere açığım.

Bu çok sık dile getirilen bir serzeniş.

40ına yaklaşmanın yanında bu sitede birçok erkeğin derdi ile uğraşmak kafamda şunu netleştirmeye başladı : Kırmızı hap veya mavi hap etiketleri aslında yetişkin erkek ve oğlan çocuğu hallerine verilen isimler. Biraz masallar içinde, el bebek gül bebek yetiştirilmişinden oğlan çocuğu. Burada size yeni keşfedilmiş ve 1999 yapımı bir filmden isim takılmış bir şeyden bahsetmiyoruz. Yetişkin bir erkek olmaktan bahsediyoruz (*). Aslına bakarsanız bana yeni bir şeyler yazıyormuşum gibi gelmiyor. Daha çok bir enkazın altında kalmış eski bilgileri günışığına çıkarıyorum gibi geliyor.

Gerçekten yetişkin bir erkek olduğunuzda bunlar zaten sizin doğal davranışınız olacak. Umarım çoğu erkek gibi bu aşamaya geçmek için 40 hatta 50 yaşına kadar beklemezsiniz. Zaten kırmızı hap – mavi hap kavramlarını erişkin erkek – oğlan çocuğu olma ile ilişkilendirme sebebim de biraz bu 40lık amcalar. Arkadaş çevrem artık 40ına merdiven dayadı ve çoğu ile muhabbet ederken burada yazdığımız şeyleri, kırmızı hapı zerre bilmeden söylediklerini duyuyorum.

Her neyse. Şimdi çoğunuza oğlan çocuğu psikolojisinden bakınca bunlar kasıntı veya acımasız geliyor ama tam yetişkinliğinize ulaştığınızda doğal gelecek ve “başka nasıl olacaktı ki” diyeceksiniz.

Bu dert konusuna gelelim. Siz eğer evlenirseniz, kuracağınız ailenin temel direği olacaksınız. ATMsi değil. Direk demek, kaya gibi sağlam olmak demek. Karınız da çocuklarınız da gerektiğinde hep beraber size yaslandığında sapasağlam durması gereken bir direk. Bu devirde bile çocuklu bir ailenin erkeği olmanın ne kadar zor olduğunu bekarken aklınızdan bile geçiremezsiniz. Karınız çalışıp para kazansa bile zorluklar geldiğinde ki merak etmeyin gelecek, size dayanmak ister. Kadınların bugün para kazanabiliyor olmaları, onların duygusal stres altında kocalarının sağlamlığına ihtiyaç duymalarını ortadan kaldırmıyor. Parayla duygusal güç satın alınamıyor maalesef.

Karınızı dert ortağı olarak görürseniz kriz anlarında onun içinde oluşan varoluşsal kaygıyı ateşlersiniz. Kadınlar erkeklere göre (ortalama olarak) çok daha fazla kaygı duymaya meyilliler. Bir erkeğin buluruz bir çaresini diyeceği bir çok şey birçok kadını geceleri uyutmayabilir.

Bu demek değildir ki karınız derdinize ortak olamaz yani sonuçlarına sizinle beraber göğüs geremez ya da ilk fırtınada gemiden atlar gider. Yapmanız gereken bir planınız olması, bu plana göre oynamak ve gemidekilerin önüne dertleri serip onları korkutmamak. Bugün karısını dert ortağı yapan adamların en büyük derdi, o gemiye kaptanlık edebilecek gibi görünmemeleri. Genelde de karılarını anaları yerine koyuyorlar. Dert anlatırken de ondan duygusal destek bekliyorlar.

Arkadaşın yazdıklarındaki tezat şu ki siz eğer yetişkin bir erkek gibi derdinizi mümkün olduğunca kendinize saklarsanız, karınızdan destek bulursunuz. Saklamazsanız ise sıklıkla desteksiz kalırsınız. Bir kadın erkeğe derdin ne olduğunu tam bilmeden de sessizce duygusal destek verebilir.

Şöyle akıl yürüyelim. Toplumun eskiden kadına bu yönde yaptığı baskısını görmezden gelmeyeceğiz ama yazıda Haldun Abi’nin bahsettiği eski devir anneleri / neneleri, dedelerinizin işlerinden ve dertlerinden haberdar değilken bir elinde cımbız bir elinde ayna umurunda mı dünya şeklinde mi davranıyordu?!?  Onlar mı daha çok destek olmaya meyilliler yoksa bugün erkeklerin her dertlerini kanka gibi paylaştıkları modern kadınlar mı?

Aslına bakarsanız hastalıkların, çocuk ölümlerinin, türlü kazaların, vahşi cinayetlerin, vs … olduğu dünyada hatunun birinin sizi reddetmesi ya da karınızın dert anlatınca sizden soğuyabilecek olması acımasız bilgiler falan değiller. Nahoş bilgiler desek daha doğru. Bir şekilde daha da olgunlaşırsanız, acımasız gerçek dediğiniz şeyler değişmese de siz onlardan daha güçlü olacaksınız. Eğer ölüm oyunu kısa kesmezse, siz isteseniz de istemesenizde olgunlaşacaksınız zaten. Bu süreci hızlandırmanız lehinize. Süreci yavaşlatmayın.

(*) Gerçi bunu kadın – erkek ilişkilerinde yetişkin erkek olma ile sınırlamak da doğru olabilir. Zira dağa elinde çakı ile koysan bir tabur düşmanı yenecek kadar maskülen erkekliğin yeryüzü simgesi olup da kadın erkek ilişkilerinde tam bir oğlan çocuğu olan adamlar da var.

Jordan Peterson Türkçe – Olduğumuz kişiden memnun olmalı mıyız?

Psikologların, özellikle de sosyal psikologların, son 20 yılda yaptıkları şeylerden biri de (Türkçeye özsaygı olarak çevrilen ama asıl anlamı şimdi olduğun kişi hakkında iyi hissetmek olan) self esteem fikrini öne çıkarmak oldu.

20 yaşında birine şu an olduğu halinden memnun olması gerektiğini neden söylersin ki?

Hayır, kim olduğundan memnun olmak zorunda değilsin! Kim olabileceğin konusunda iyi hissetmelisin. Bu daha iyi zira olmak istediğin kişiye dönüşmek için önünde 60 yıl var.

İnsanların özgüvenli olmamaları gerektiğini söylemiyorum. Ama 16 – 32 yaş arasında olan genç insanlara bakarsak genellikle ne olduklarından memnun olmadıklarını görürürüz. Çünkü hayatları kaotik ve karmaşıktır ve nereye gittiklerini ve ne yapmaları gerektiğini pek bilmezler.

Kendine değerli biriymişsin gibi davranman lazım. Özellikle de potansiyelin olduğunu düşünerek. Ama özellikle de gençsen, olabileceğin insana odaklanmalısın.

Diyelim ki perişan bir haldesin. Nihilistsin, hayatın kaos içinde ve depresifsin. Bunun için geçerli sebeplerin de var. Berbat ebeveynler, istismar, vs. Peki kendinden memnun olmalı mısın? Hayır doğru messaj bu değil. Daha çok, (hangi pozisyondan başlarsan başla) hayatını yoluna koymak için içinde nasıl büyük bir potansiyel olduğunu anlamalısın. Ve sonra bu potansiyeli realize etmek için elinden geleni yapmalısın ki bu sayede hayatın yoluna girecektir.

Bu self-esteemden iyidir. Çok kötü durumdasın, olabilir. Bu hayatta çok fazla acı ve ızdırap var. Bu durumdayken şu an olduğun durumda kendinden memnun olamazsın zira iyi bir halde değilsin. Ama bu konuda bir şeyler yapabilirsin. Ve tüm deliller bu konuda bir şeyler yapabileceğini gösteriyor.

Gençlere diyorum ki : “Hayatın ne kadar kötü durumda olursan olsun, sanki her şey yolundaymış gibi davranma. Her şey yolunda değil. Olay trajik. Dünya kötü insanlarla dolu. Bazı insanlar gerçekten kötü insanların ellerinde acı çekiyorlar. Bazen hiç iyileşemiyorlar. Bu gerçekten korkunç bir şey.

Ama sende düşündüğünden çok daha fazla güç var. Eğer ayağa kalkar, soylu bir vizyon ve disiplinle bu durumunla yüzleşirsen, hayal edebileceğinden çok daha fazla şekilde dertlerinden kurtulabilirsin.

Ve senin davranışların bu prensipler üzerine inşaa edilmeli.”

Klinik psikolog olmanın güzel yanlarından biri bu işin sadece tahmine dayalı bir iş olmaması. Klinik psikolojide 2 şeyi biliyoruz.

Birincisi, gerçeği konuşmak insanları kurtarır. Zira bir psikoloğa gittiğinde gerçeği konuşursun : “Hayatımda yanlış giden şey şu ve nedeni de şu”. Belki bu gerçekliği konuşmak 1 yıl alır. Ve iki taraf da sorunu çözmek için ellerinden geleni yapıyorlardır. “Bunu düzeltmek için yapman gereken şu. Faydalı bir gelecek şöyle olacak”. Eğer iyi işliyorsa gerçeği konuşmak şöyle işler : iki insan iyi bir şey yapmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bakalım işleri daha iyiye götürebilecek bir konuşma yapabilecek miyiz? Bu konuşmanın işe yaradığını biliyoruz.

İkincisi, diyelim ki işleri düzeltmen konusunda yolun üzerinde duran ve seni korkutan şeyler var. Ne olmak istediğin konusunda bir vizyonun var. Örneğin kariyerinde iyi bir yere gelmek ve bunun için de bir topluluk önünde iyi bir konuşma yapabilmek istiyorsun.

Ama bundan korkuyorsun. Küçük düşmekten korkuyorsun. Peki bu konuda ne yapacağız?

Belki önce tek bir kişi önünde konuşmaya alışırsın. Sonra 3 kişi önünde. Önce 5 dakika ve sonra alışınca 10 dakika.

Korkutuğun gönüllü ve aşamalı olarak kendini maruz bırakmak seni iyileştirir.

Bu işe yarıyor. Gerçek bu ve araştırmalar da bunu gösteriyor. İnsanlar bir şeyleri böyle öğreniyorlar.

İnsanlara dünyaya yüzünü dönüp ona kendini açarak yüzleşirsen, doğruyu söylersen, kendini korktuğun şeylere cesurca açarsan, hayatın ve çevrendekilerin hayatları daha iyi olacak.

Bence bu reddedilemeyecek bir gerçeğe en yakın şey. Bu bildiğimiz arketip kahramanlık hikayeleri ile de uyuşuyor. Git ve ejderhayı bul ve onunla yüzleş.

Ejderhadan bahsediyoruz. Seni yiyebilir. Tehlikeli bir şey bu.

Ama olduğun yere sinip, korku içinde hiçbir şey yapmadan ejderhanın gelip seni yemesini beklemek daha kötü! Git ve onunla yüzleş. Onu yen ve altını al (Ejderha mitolojisinde ejderhalar genellikle altın, hazine saklarlar). Altını halkınla paylaş. İşte bu, insanlığın en eski öyküsü.

Video JBP Türkçe kanalında yayınlanmıştır.

Jordan Peterson Türkçe Kitap

Ortalamayı görmezden gelmek

Uzun süredir siteyi takip edenler, benim cinsel pazardaki birçok şeyi çan eğrisine koyduğumu bilirler. Bunun anlamı şudur ki piyasada 10ların ve 0ların sayısı yok denecek kadar azdır, 5 ve 6lar oldukça fazladır ve diğerleri de bu ikisi arasında bir yerdedir. Bu örneği verdim zira cinsel pazar alanında istisnalara sanki bir durumun en tepesine ve dibine örnekmiş gibi bakmak çok yaygın.

Babaanneniz gibi iffetli, geleneksel, feminenlik, iffet ve zerafet sembolü kız en tepedir mesela. Dipte ise 4 haneli rakamlarda tarrağa atlamış, 8 kere boşanmış, 88 kere tecavüz iftirası atmış, iştirak nafakası ödemelerinden bir hedge fund yöneten kafadan kontak piliç vardır. Ana babasının evinde bir odada yaşayan, 150 kiloluk, gününü porno ve esrar içmekle geçiren, eline kadın eli değmemiş, abur cubur manyağı eleman ile 9 kız arkadaşı, ferrarisi ve milyar doları olan 19 yaşındaki genç gibi.

Bunlar, dikkatimizi daha çok tartışmamız gerekenden, yani gerçek olandan ve gerçekçi bir tartışmadan kaçıran uç örnekler. Ortalamanın biraz altınd bir erkeğin 4’ten 6’ya çıkması için neler yapılması gerektiğini konuşmak yerine, zirvedeki mükemmel alfa olmak hakkında konuşuyoruz. Ortalama bir kadının nasıl ortalama olduğunu konuşmak yerine sanki tüm kadınlar şu iki pozisyondan birindeymiş gibi konuşuyoruz :

a) tüm kadınlar mis gibi kokan tanrıçalardır.

b) tüm kadınlar penisinin üzerinden kalbini ve cüzdanını yakıp gitme peşinde koşan dişi iblislerdir.

Bir açıdan bakarsanız uç örnekler yararlıdır zira zaman zaman bunlara doğada rastlamanız mümkündür. Uçlar varolsa da insanların çoğu inanılmaz derecede ortalama etrafında toplanırlar. Bizim bu ortalama hakkında şu an olduğundan çok daha fazla konuşmamız lazım.

Troy Francis zamanında “ortalama erkek sadece hergün 9 – 5 çalışmamak, yeterince seks yapmak ve zamanı üzerinde daha fazla kontrole sahip olmak istiyor. Ortalama bir erkeğin ferrari kullanayım ya da süper modellerle yatayım gibi bir derdi ve ihtiyacı yok” demişti. Tam bu kelimelerle değil ama bu anlamda.

Grubun En Kötüleri

Daha önce kaleme aldığım ve Axis – 2 kişilik bozukluklarını ele alan”deli orospu” serisi, karşılaşabileceğiniz en kötü ve yıkıcı kadın tiplerini konu ediyordu : psikopatlar, histerikler, narsisistler ve sınırda kişilik bozukluğu – borderline personality disorder hastaları. Bu tip kadınlar, kadın nüfusunun 5%’ini oluştururlar yani eğer 20 kızla çıkarsanız, böyle bir ya da iki kadınlar karşılaşırsınız. Bu kadınların negatif özellikleri zaman içinde pozitif özelliklerini bastıracaktır.

Bu kadınlar, kırmızı hap camiasında yazanların sosyal medyada hikaye paylaşırken ya da tweet atarken ele aldıkları kadınlar olma eğilimindedir :

  • 10 yıllık kocasını 13 yaşındaki öğrencisi ile aldatan kadın öğretmen
  • 11 adamdan yaptığı 13 çocuk ile iştirak nafakası fonu yöneten kadın
  • Velayeti kocasına kaybedecek diye çocuklarını öldüren kadın
  • 30una gelmeden 8 kere boşanmış kadın
  • 150 kiloluk, eğitimsiz, gelirsiz ama “eğer 183 değilsen, karın kasların ve 6 haneli maaşın yoksa bana bakma” diyen bekar anne

Bunlar, MGTOW ve benzeri grupların “vajinaya el sürmek yok” pozisyonlarını savunurken sıklıkla kullandıkları kadın tipleri. Tamam, bunlardan biri ile bile ilişkiye girmenin adamın hayatını paramparça edebileceğini biliyorum. Neyse ki bu kadınlar, bulunduğunuz yere göre değişen oranlarda azınlıktadırlar. Bu kadınların toplam kadın nüfusuna oranının 2.5% – 15% arasında olduğunu iddia edeceğim.

Grubun En İyileri

Dağılımın diğer ucunda da, kadın milletinin sunabileceği en iyi örnekleri varlar. Bunlar erkeğini kendisini geliştirmesi için destekleyen, feminen, ayakları yere basan, psikolojik sorunları olmayan, kendine güvenen, … kadınlardır. Güzellik hariç kendilerine değer katan şeylere yatırım yapmışlardır ama aynı zamanda da HB8 – 10 arası güzelliktelerdir. Bu kadınların pozitif özellikleri, negatif özelliklerinin çok ötesindedir.

Bu kadınlar, mavi haplı ya da mor haplı erkeklerin cinsel pazar değeri hakkında kendi perspektiflerini anlatırken kullandıkları kadınlardır.

  • Hayatını kocasına, çocuklarına ve torunlarına adamış büyükanne
  • Yemek yapan, her zaman sanki biraz önce yıkanmış gibi güzel kokan, dindar, bakire ve geleneksel kız
  • Hem kariyer hem spor yaparken ailesini de ihmal etmeyen kadın
  • Her zaman iffetli, kurallara uyan biri gibi gözüken manken / oyuncu

Bu kadınlar, gelenekçi ve benzeri grupların “evlenin, meyveler verin ve toplumunuzu kurtarın” diye tavsiye verirken sanki ortalama çoğunlukmuş gibi pazarladıkları kadınlardır. Böyle bir kadın gerçekten de hayatınıza zenginlik katabilir ama az önce bahsettiğimiz uçtakiler kadar azınlıktadırlar. Kadın nüfusunun 2.5% – 15%si gibi. Daha da kötüsü çoğu, genç yaşta kapılmışlardır ve 25 yaş üstünde boşta olanı çok azdır.

Grubun Ortalama Çoğunluğu

Bu kadınlar, kırmızı – mavi hap çizgisinin iki tarafınca da ihmal edilen kadınlardır. Fakat bu kadınlar, erkeklerin gerçek hayatta en çok karşılaştıkları tiplerdirler. Kötü ve iyi özellikler açısından ortalamadırlar.

  • Feminen ve kendine bakan ama yemek yapamayan
  • Hayatı kontrol altında ama fazla yatırım gerektiren
  • Kibar ve sevecen fakat adet günlerinde cadıya dönen

Bunlar kadın nüfusunun 60 – 70%sini oluşturan ve HB skalasında genellikle 5 – 7 arasında bulunan kadınlardır.  Bu kadınlar ihmal edilirler zira zıt kutuplarda alınan pozisyonlar açısında bir faydaları yoktur. Bu kadınlar hayatınıza bir pozitif bir negatif olabilirler ama çoğu zaman hayatınıza etkileri nötrdür.

Zıt Kutuplarda Bulunan Radikal Örnekler

Bu camiada yapılan tartışmalar ile ilgili temel problemlerimden biri, insanların ne konuştuğunu anlamakta zorluk çekmem. Aslına bakarsanız, insanlar birbirleri yokmuş gibi mi davranıyorlar, birbirlerini özellikle anlamazlıktan mı geliyorlar, birbirleri ile güç oyunu mu oynuyorlar ya da kendi inançlarına o kadar gömülmüşler ki karşı tarafı duyamıyorlar mı anlamakta zorluk çekiyorum.Ya da ego – yatırımları ölümüne savunma pozisyonunda zira herhangi bir karşıt fikir ile kağıttan kaleleri yıkılacak gibi.

Bir konuyu sağduyu ile tartışmaya her çalıştığımda, ad hominem saldırı ve parmak göstermeler, abuk argümanlar bombardımanı, karmakarışık sözlerle ispat çabaları ve laf salatası ile karşılaşıyorum.Konuya odaklanmak, iyi niyet ve mantık ile tartışmak, kaynak göstermek yerine çoğu zaman konuşulan birinin karakterine saldırı, kuyuyu zehirleme gibi kimseye yararı olmayan şeylere evriliyor.

Bu tartışma biçimi çoğu zaman kimsenin fikrini değiştirmiyır, konuya hiçbir ek açıklık getirmiyor, yeni bilgi üretmiyor ve işin içindekilerin ciddi miktarda zamanını israf ediyor. Sonuçta bu alana gelen çoğu insanın, burada ortaya konulan bilgiye ve komunitenin kendisine oldukça ikili / zıt kutuplar ekseninden baktığını düşünüyorum.

Yüksek-T ya da Soya oğlan

Alfa ya da Beta

Çatışma – arayan ya da Çatışmadan – kaçan

Savaş Lordu ya da Savaş Gelini

Hipergami ya da İffet abisesi

AWALT ya da NAWALT

Bizden veya Onlardan

Bir noktada “Evet ya da Hayır” cevapları şeklinde konuşmayı bırakıp Likert ölçeği (5 veya 7 puanlık bir ölçek kullanan, bazen memnun ölçeği olarak da adlandırılan, bir aşırı tutumdan diğerine seçenekler sunan bir soru türü) üzerinden konuşmaya başlamalıyız.

“Tüm kadınlar hipergamik mi?” Evet … ama bu, kız arkadaşınızın nezle olup yatağa düştüğünüzde gidip tüm arkadaşlarınızla Goriller gibi sikişeceği anlamına gelmiyor.

Tüm kadınlar öyle mi?” Evet … ama bu hepsinin aynı derecede öyle olduğu anlamına gelmiyor. Borderline Personality Disorder hatununun çevresinde sayısız uydu dönerken “normal” bir kadının belki bir iki tane dönecektir.

Katı bir zıt – kutuplar bakışını ve bunu bir sıfır toplamlar oyunu görmeyi bırakıp yolumuza devam ettiğimizde, sağlam bir öğreti içinde yolumuza devam ederiz. Sonuçta ben bu aşırı uçlarda düşünmenin bir nedeni olduğuna inanıyorum : yeni uyanmaya başlayan mavi haplı (ve kırmızı hapı almış birçok erkek), AWALT kesin, 100% derecesinde anlatılmazsa, gidip o “özel” kızı / tek boynuzlu atı “bulup”, sonrada onun az rastlanır bir NAWALT  olduğuna inanmak için bin türlü zihinsel jimnastik yapacaktır. Yüksek T (testosteron) alfa erkek arketipi de aynı nedenle var : buraya gelen erkeklerin çoğu zararsız / efendi erkek davranışları sergilemekte sorun yaşamıyorlar ve eğer “alfa” davranışlarda bir miktar aşırıya kaçsalar bile, birer savaş makinesine dönüşmeyecekler.

Özet ve Sonuç

Bence kırmızı hap camiasının erkeklere verdiği iki zarar şekli var :

A) Aşırı miktarda bloatware (cihazınızı yavaşlatan ve sizin tarafınızdan yüklenmemiş, istenmeyen uygulamalara verilen genel bir isim) ve İşletim Sistemi güncellemesi yapması

B) Bir şey aslında A’dan B’ye iken bunu X ya da Z diye göstermesi

Benim sürekli okurlarım, CPD konusunda çan eğrisini kullanmayı sevdiğimi bilirler. Bunun nedeni, genetiğin çan eğrisini takip etmesidir : boy ve zeka, penis boyu vs …. ama nüfusun çoğunun yolun ortasında yürümesidir. Bazı pozitif azınlıklara piyango vurur, bazıları aşırı çalışır ve yine bazıları hem şanslıdır hem de çok çalışırlar.  Bazı negatif azınlıklara hayat tokat atar, bazıları kendi kendilerini darmadağın ederler ve yine bazıları hem şanssızdır hem de kendi kendilerini darmadağın ederler. Fakat çoğu insan için olay biraz A, biraz da Bdir.

Piyasada dönen sikişin 80%ini yapan 20% azınlık erkekler arasına girmenizi teşvik ediyorum. “Sikiş” dememin bir nedeni var. PUAlar kelimeyi kendi tekellerine almak istiyorlar, gelenekçiler etrafına firewall inşaa etmek istiyorlar ve büyük şirkerler ise size ihtiyacınız olmayan bir sürü ıvır zıvır satmak için kullanmak istiyorlar. Ben “sikiş” kelimesini matematiksel amaçlarla kullanıyorum.Eğer “erkeklerin 80%i, kadınların 20%si ile yatıyor” dese idim olay şöyle olurdu :

Her 1000 erkekten 200 tanesi kızları kapardı, 800 tanesi avucuna abanırdı.

Sikiş dediğimde ise olay şu :

Her 1000 sikişten 800 tanesini tepe 20% yapıyorken, 200 tanesini ise diğer 80% yapıyor.

Farkı görebiliyorsunuz değil mi?

AWALT çok acı ve sert görünebilir ama bir silah ile uğraşırken sürekli doluymuş gibi dikkatli davranmak akıllıcadır. AWALTın dediği tek şey tüm kadınların, büyük bir yelpazede bulunan ve erkeğin hayatında negatif etkilere yol açabilecek davranışları yapma kapasiteleri vardır. Bunların farkında olmak sizin risk yönetiminizin daha etkin olmasını sağlar.

Dediğimiz çoğu şeyin negatif ve karanlık göründüğünü biliyorum ama hayatını bir rüya aleminde yaşayan erkeğin gerçek hayat kabusa dönecektir. Ama bunlar deterministik şeyler değiller : kaderiniz, kız arkadaşınızın / karınızın  sizi eninde sonunda (daha iyisi için) terk etmesi değil. Ama 1. Kuralı çiğner, şişman bir koltuk patatesine dönüşür, eğlenen ustalık göstermez, ilişkiyi onun yönetmesine izin verir ve arada kıçını şaplaklamazsanız sizi terk edebilir. Ve 2. Kuralı çiğneyerek duygusal, ağlak, sürekli şikayet eden ve seks dilenen bir oğlan çocuğuna dönüşürseniz, hayatınızı cehenneme çevirip kıçınıza tekmeyi basacaktır. Böyle yaparsa suç onda mı? Sonuçta kız arkadaşınız / karınız lezbiyen değil, neden bir başka “kadınla” birlikte olmaya devam etsin?

Bir keresinde, “keşke dünyadaki tüm erkekler mor haplı olsalar” demiştim. Bu bile doğru yönde atılan bir adımdır. 35% yağ oranından 25% yağ oranına gitmek, doğru yönde atılan bir adımdır. 100 Bin Lira borçtan 50 bin Lira borca inmek, doğru yönde atılan bir adımdır.Hiç seks yapmamaktan (sık sık reddedilsen de) seks yapmaya başlamak, doğru yönde atılan bir adımdır.

Başka insanların nerede olduğuna odaklanmayın. Siz ne yöne gidiyorsunuz, ona odaklanın.

Çeviri : Neglecting the mean

Bilişsel empati nasıl geliştirilir?

Empati anahtarı yazısından :

Empati çoğunlukla iki alt gruba ayrılır : bilişsel empati ve duygusal empati. Biz empati denilince ikincisini düşünmeye meyilliyiz. Bilişsel empati zihin teorisinin bir parçası ve birini illa onun duygularından etkilenmeden onun yerine koyup onu anlayabilme yeteneğine denir. Duygusal empati ise diğer bir insanın duygularını hissedebilmektir. Bu, başkasının ya da sürünün duygularına kapılıp boğulmak anlamına gelen duygusal salgın hastalıktan farklıdır.

Heaven rumuzlu okur sormuş :

1-)Bilişsel empati nasıl geliştirilir?

2-)Gereksiz dozda duygusal empatiden nasıl kurtulunur?

3-)500’üncü yürümemde korkum sıfıra yaklaştı diyelim, fakat oyunum gelişmedi. Bu ne işe yarar, bana hatun getirir mi?

special question – yirmili yaşlardan sonra (23üm) doğal alfa olunur mu?

Baştan başlayalım.

1-)Bilişsel empati nasıl geliştirilir?

Çoğunuzun bilişsel empatisi aslında size yetecek de artacak kadar fazla. Temel derdiniz bilişsel empatinizin (yazıda sinyal denilen şey) gelişmemiş olması değil, gürültünün yani duygusal empatinin çok fazla olması! Aşağıda ayrıntılı bahsettiğim gizli sözleşmeleriniz ve dürtüleriniz sizi duygusal empatiye zorlamasa aslında çoğunuzda yeterince bilişsel empati var. Bu şey gibi : aslında kızla buluştuğunda rezil olacak mıyım, beni beğenecek mi gibi korkuların gürültüsü olmasa çoğu erkeğin bir kadınla normal bir konuşmayı götürecek zekası ve bilgisi var. Temel sorun konuşmayı becerememesi değil, konuşmasını engelleyen korku – kaygı gürültüsü.

Ama tabii ki şeylerin gerçek doğasını öğrenmek de bilişsel empatinizi arttırır. Örneğin shit testi bilmek, kadının ya da aslında insanların dediklerine değil yaptıklarına bakmanız gerektiğini bilmek, vs … sizi bu konuda ileri taşır.

Benim çok gözlemlediğim ve geçenlerde Robert Glover’ın da bahsettiği bir problem de bilişsel empati önünde engel :

Danışmanlık yaptığım ve kadınlarla bağlantı problemi olan birçok erkeğin en büyük problemlerinden biri sürekli kendi kafalarının içinde olmaları. Sürekli “aptal gibi mi görüneceğim, aptalca bir şey yapar mıyım, bunu yanlış yapıyor muyum, reddedilecek miyim, benden hoşlandı mı, …” diye düşünüyorlar.

Yukarıda bahsettiğim gürültü bu ama kendinize gömülü kalınca bir problem de karşı tarafı gözlemleyememeniz. İkili ilişkilerde kendi kafanızdan çıkıp gözlemlemeniz lazım. Az konuşup dinlemeniz lazım.

2-)Gereksiz dozda duygusal empatiden nasıl kurtulunur?

Bu zor bir olay. Mavi haptan kırmızı hapa geçişin büyük kısmı bu ama aşırı dozda duygusal empatinin bir işlevi var ve bunu yapan kişi böyle yapmanın başarılı bir strateji olduğuna derinden inanıyor.

Bakın, aşırı duygusal empatiye genetik yatkınlık diye bir şey de var ama bunun çoğu öğrenilmiş davranış. Bunlar gizli sözleşmelerin (covert contract) bir parçası. Bunu yapan adamın bunu yapma sebebi, böyle davranarak istediğini elde edeceğine inanması :

İyi çocuklar temel olarak 3 adet gizli sözleşmeye göre hareket ederler. Gizli derken hem iyi çocuğun kendisi bilinçli olarak farkında değildir hem de iyi çocuğun etrafındakilerin bu sözleşmelerle ilgili en ufak fikri yoktur. Yani ailesi, kız arkadaşı, iş arkadaşları, vs … bu sözleşmelerin varlığından haberdar değillerdir.

Gizli sözleşmelerin 3’ü de “eğer … öyleyse …” şeklindedirler. Hepsi karşılık bekleyerek ver şeklindedir.

1. Gizli sözleşme : Eğer iyi çocuk olursam benden hoşlanır(lar) ve beni sever(ler). Birçok erkek için bu sonunda (kadınla) yatarım şeklindedir. Eğer iyi çocuk olursam hoşlandığım kadın benim iyi çocuk olduğumun farkına varır ve benden hoşlanır ve sonunda benimle seks yapar.

2. Gizli sözleşme : Eğer onlar sormadan ben diğerlerinin ihtiyaçlarını karşılarsam, ben sormadan onlar da benim ihtiyaçlarımı karşılarlar.

3. Gizli sözleşme :Eğer herşeyi doğru yaparsam problemsiz ve tasasız bir hayatım olur.

Bu sözleşmelerin içinizde olduğunu farkedip yırtıp atmanız lazım ama bu zor. Zira bunların eğer şunu yaparsam şunu kazanırım anlamı yanında eğer şunu yapmazsam çok kötü kaybederim tehditi de var. Unutmayın, mavi hapta örneğin zırıl zırıl ağlamayı dinleyip onunla empati kurmadığınız zaman sıradan bir kadını değil hayatta karşınıza bir kere çıkacak bir kadını kaybediyorsunuz. O nedenle de duygusal empati kurmamaktan deli gibi korkuyorsunuz. Kadın sizi manipüle etmek için ağlarken içerde sakince oturmanız gerek ama mavi haplı beyin yıkamanız size “eğer gidip onunla ağlamazsan şimdi seni bırakıp gidecek ve sen de hayatının kadınını kaybedeceksin” diyor! Bu durumda oneitis olayından kurtulmak bile bilişsel empati “zorunluluğunuzu” ve seviyenizi azaltacaktır.

Bir diğer nokta da şu : Mavi hapı küçümsüyoruz zira erkeği maymun ediyor ama mavi hap aslında bir adaptasyon stratejisi. Mavi hap, her ne kadar aşağı olsa da evrimsel olarak başarılı ve çevreye uyum için geliştirilmiş güçlü bir strateji. O nedenle kurtulmak zor. Kısaca anlatmaya çalışırsam :

– evrimsel mekanizma “survival of the fittest” (uyumlu olanın hayatta kalması).

– uyumlu olan demek güçlü demek değil çevreye uyumlu olan demek. 65 milyon yıl önce dünyaya everest büyüklüğünde bir dağ çarptığında ufacık memelilerin ve ufacık kuşların atalarının hayatta kalıp en güçlü hayvanlardan biri olan t-rexin yok olmasındaki gibi uyum gücü döver.

– hayatta kalmak da Darwinsel anlamda gelecek nesle gen aktarmak demek. Aynı yıl doğan 2 arkadaş düşünün. Biri 25 yaşında evleniyor, 35 yaşında 3 çocukla hayatın stresiyle falan kalpten gidiyor. Diğeri hiç çocuk yapmayıp macera ve eğlence dolu bir hayat yaşıyor. Bu adam 90 yaşında doğum gününü kutlarken 55 yıl önce ölen arkadaşı hayatta kaldı ama kendisi hayatta kalamadı. İşin mekanik anlamı bu.

– Dawkins’in Gen Bencildir kitabında yazdığı gibi gen bencildir ama birey fedakar. Çocuğu için kendini feda eder mesela. Ya da çocuk yapmak için hayatın zevklerini feda eder. Kendini dırdırıyla ordular telef edebilecek bir kadının kuklası eder.

– Meriç dediğiniz adamlar feminen bir toplumda “hayatta kalmak” (yukarıdaki anlamıyla) için başarılı bir strateji izliyorlar. Belki 20lerinde yüzlerine bakılmıyor ama mesela 30larında bir şekilde eğlenceyi tamamlamış bir kız tarafından kapatılıp ürüyorlar. Tamam acı çekiyorlar, tamam bekleyen beta durumuna düşüyorlar ama güçlü bir dürtüyü tatmin ediyorlar : “uyum sağlayıp” hayatta kalıyorlar.

KH gören adamların büyük çoğunluğu MGTOW oluyor. Birey için daha az stresli ve eğlenceli bir hayat olabilir ama MGTOW olanlar uyum sağlayamayıp hayatta kalamayacaklar. Evrimsel olarak. Bakın burada bu kavramlara iyi – kötü demiyorum ama temel bir içgüdüye ters hareket ediyorlar ve temel içgüdülere zıt yaşamak kolay değil.

Ha KHlı, maskülen bir baba da olabilirsiniz ve bu da mavi haplının ızdırap dolu hayatından çok daha iyi bir strateji ama bu da sosyal yapının ezmeye çalışacağı ve sizin büyük bir irade ile elde edebileceğiniz bir şey.

Bu tür güçlü dürtüleri yenip kırmızı haplı tarafa geçmeniz için sabırla o dürtülerin sizi ittiği şeyi değil tersini yapmanız ve kaybetmediğinizi görmeniz lazım.

special question – yirmili yaşlardan sonra (23üm) doğal alfa olunur mu?

Doğal alfa nedir, alfanın kökeni yazısına bakın. Sizin derdiniz maskülen bir erkek olmak olmalı. Ve erkek doğulmaz, olunur. Doğanın kanunun sizin oğlan çocukları olarak doğmanız ve sonra acı çeke çeke erkeğe dönüşmeniz. Doğal olan bu. Doğal olmayan ise kafanıza mavi haplı fantaziler sokulması. Bunlardan kurtulmaya, erkek olmaya, performans yükünüzü sırtlamaya, olabileceğinizin en iyisi olmaya, beta davranışlarınızı kırpmaya bakın. 23 yaşında çalışmalara başlayıp 28 yaşında erkek adam olsan, 13 yaşından beridir erkek adam olan adamdan bir eksiğin olacağını mı sanıyorsun?

Doğal alfadan kastın alfa davranışları içselleştirmek ise evet, 33 yaşında başlasan bile alfa davranışları içselleştirebilirsin. Daha zordur tabii ama mümkündür. Fakat şunu da söyleyeyim, “Berkecan 6 yaşından beridir kızlara yürüyor ben ise daha yeni başladım”gibi düşünceler bu içselleştirme sürecine zarar verirler. Bunlar aklınızdan geçiyorsa biraz kafanızı çalıştırıp kendinizi gözlemleyin. Bu şeyleri size, ölmek istemeyen içinizdeki beta, yoldan dönün diye fısıldıyor olabilir mi?

Empati Anahtarı

Bir süre önce Kırmızı Hap ve empati konusunda bir tartışmaya girdim. Empati konusunu tartışması sorunlu bir konu olarak görüyorum çünkü çoğu insanın empatinin ne olduğuna dair kişisel bir fikri var ve eğer bu fikirleri birer venn şeması olarak çizersek bu kümeler büyük oranda sempati ve merhamet üzerinde kesişeceklerdir. Fakat kesişimde aynı zamanda daha az cazip olan acıma duygusu da olacaktır. Bu bile tek başına tartışmaya sorunlu bir şekilde başlama nedeni ama bu tartışmaları daha da karmaşıklaştıran bir şey daha var : duyguları tartışırken insanlar kendilerini referans almaya meyilliler ve bu kadar ego-yatırım içinde verimli bir tartışma yapmak çok zor.

Empati çoğunlukla iki alt gruba ayrılır : bilişsel empati ve duygusal empati.  Biz empati denilince ikincisini düşünmeye meyilliyiz. Bilişsel empati zihin teorisinin bir parçası ve birini illa onun duygularından etkilenmeden onun yerine koyup onu anlayabilme yeteneğine denir. Duygusal empati ise diğer bir insanın duygularını hissedebilmektir. Bu, başkasının ya da sürünün duygularına kapılıp boğulmak anlamına gelen duygusal salgın hastalıktan farklıdır.

Empati konusunda bu ayrımı yapma nedenim, Kırmızı Hap ve Oyun Teorilerini kavramlaştırmamda, bilişsel empatinin merkezi rol oynamasıdır. Sağlam bir oyun için etkileşim içinde olduğunuz kadını anlayabilmeniz şarttır. Kurgulanmış, ezberden yapılan oyunun bu kadar popüler olmasının nedeni, zihin teorisi konusunda cahil erkeklere destek olması ve onların kadınların neye neden ve nasıl tepki vereceğini anlamadan, sadece neye bakıp ona göre ne yapacaklarını ezberleyerek yürümelerine olanak vermesidir.

Bilişsel – Duygusal Empati Farkı

Birçok erkeğin ilişkilerinde karşılaştığı problem, yeterince  duygusal empatilerinin olmaması değil. Tam tersi çoğu kadın – erkek ilişkisi tamamen kadının duygusal çerçevesi ve erkeğin bu çerçeveye reaksiyonu tarafından yönetiliyor. Kadın üzgün hissediyor ve erkek bunu düzeltmek için koşturuyor. Kadın mutlu ise erkeğin gülleri yarılıyor. Kadın kızgınsa, erkek onu yeniden mutlu etmek için elinden geleni yapıyor, vs.   Bu, mavi hapın ilişkilerin nasıl yürütüleceğine dair teşvik ve tavsiye ettiği klasik ilişki şekli. Kadınla duygusal seviyede bağlantı kur, duygusal olarak kendini ifade et ve açık ol. Onun duygularını kendin yaşıyormuş gibi hisset. Bu ilişki şeklinde erkek kadının güçlü rüzgarlar ve fırtınalar zamanında tutunabileceği sağlam bir kaya değil, onunla beraber fırtınada savrulan ve fırtına hasarından aslan payını alan bir yelkendir.

Erkekler için shit test listelerini hazırlama sebebimiz, çoğu erkeğin kadının çerçevesine nasıl adım atacağını bilmemesi, neyin test olduğunu ve niye yapıldığını anlamamasıdır.Bağlamı anlamak yerine kendine söylenenleri kelime anlamıyla alan erkek, durumun alakasız bir analizini yapar. Size çerçeveyi kontrol edin dediğimizde bu, onun çerçevesini anlama zorunluluğunuz ortadan kalkmıyor. İşte tam bu noktada “ALFACI” tayfa devreye giriyor. Bu erkekler, bu ilişki olayının gerçekten çalışması için, onun çerçevesine girmemenin ve onun çerçeveyi kontrol etmesine engel olmanın yetmeyeceğini ve onun çerçevesini bilişsel empati seviyesinde anlamaları gerektiğini de anlamıyorlar.

Deli kadınlarla ilgili yazımda, psikopatların çoğu durumda inanılmaz seviyede bilişsel empatiye sahip olduklarını, yani kimin kolay bir av olacağını, ne yapacağını, kimin nasıl kandırılacağını anlamayı bırakın tahmin etmek konusunda çok yetenekli olduklarını yazmıştım. Bunun nedeni, tüm sinyali gürültü olmadan apaçık görebilmelerini sağlayan özel durumları. Sinyal ve gürültü ile anlatmak istediğim şu : çoğumuz hem bilişsel hem de duygusal empati kurabilme kapasitesine sahibiz. Burada bilişsel empati sinyal, duygusal empati ise gürültü. Kendimizi başkaları yerine koyabilme yeteneğimiz, onların perpektifini, davranışlarını ve potansiyel olarak gelecekte yapacaklarını anlamamızı sağlıyor ama kendimizi onların çerçevesine koyarken duyduğumuz duygusal bağ bunun etkisini azaltıyor.

Psikopat ise bir insanla tamamen bilişsel seviyede empati kurabiliyor yani onların hissettiğini hissetmiyorlar. Yani onların ne hissettiklerini ve neden hissettiklerini bilişsel seviyede anlıyorlar ve neler yapacaklarını tahmin ediyorlar. Asperger ya da otizm spektrumunda biri ise onlarla duygusal seviyede bağ kurabilir belki ama bilişsel olarak neden öyle hissedip davrandıklarını, hareketlerinin başkalarını nasıl etkileyeceğini anlayamazlar.

Shit testlere gelirsek : erkek, shit testi eğlenen ustalık, onayla abart veya aldırmama ile geçebilir. Bu başarı, kadının shit test ile erkeği bir reaksiyon vermesi için provoke ettiğini ve erkeğin bu reaksiyonuna göre erkeğin aslında ne olduğunu anlamaya çalıştığını bilmesinden kaynaklanır.  Bu, kafesteki fareler “yemek” düğmesine her bastıklarında onlara elektrik verip, “kaç şoka kadar düğmeye basmaya devam edecekler”, “bireyler arasında bir fark var mı?”, “ortalama bir fare düğmeye basmamayı ne kadar zamanda öğrenir?” gibi sorulara cevap aramaya benzer. Bu, bilişsel empatinin pratik halidir. Kadının gerçek niyetini ve beklediği sonucu anlamak ve bu bilgiyi kendi niyetinin çıkarına kullanmak. Satranç oyunu gibi.

Eğer erkek shit teste duygusal reaksiyon verirse, onun duygusal çerçevesine girerse ya da davranışlarını ona göre değiştirirse, shit testi kaybeder zira artık kadın, istediği tepkiyi almak için hangi düğmeye basması gerektiğini biliyordur. Örneğin kadın bir öfke nöbetine girerse, erkek de onun suyuna giderse, onu konuşarak ikna etmeye çalışırsa bu kadının, erkeğin davranışlarını kontrol edip onu çerçevesine sokabildiğini gösterir.

Kırmızı hap ise kadınla bilişsel empati kurmanız gerektiğini yani onun duygusal durumlarını anlayıp bunlarla ilgili işaretleri okumanız gerektiğini söyler. Kırmızı hap bunu şu önermesinde dile getirir : “Dediklerine değil yaptıklarına bak  – Mesaj (dediklerinde değil) yaptıklarında / Medium is the message”. Kadının davranışlarının verdiği mesajı okumayı öğrenmelisiniz ve bunu yapmak için de onunla bilişsel empati kurmalısınız. Yani onun çerçevesine adım atıp onun dünyayı ne perspektiften gördüğüne anlamalı ama onun çerçevesine kapılıp, çerçevesi tarafından yutulmamalısınız.

Empati ve Kırmızı Hap

Kırmızı hapın empati konusunda söylediklerine bakarsak, empati kurmamayı ya da erkeklere birer sosyopat olmak için çabalamalarını öğütlemediğini görürüz. Kırmızı hap daha çok stoizm benzeri bir felsefe ve kendini aşamalı olarak maruz bırakma terapisi gibi bir yol ve bunun sonunda kadının hareketlerinden duygusal olarak etkilenmeyeceğiniz bir seviyeye gelmenizi öğütler.

Örneğin bir erkek kadınlara 100 kere yürüdüğünde, bunun amacı mükemmel bir oyuna sahip olmak değildir. 1,000 kere yürüyüp de berbat bir oyuna sahip olabilirsiniz. Burada amaç yürüme korkusunu azaltmaktır.Geçmişte arkadaşlarımla en olağanüstü kötü şekilde reddedilenimizin içtikleri bizden oyunu oynadığımda, amaç reddedileye karşı bu kalın zırhı geliştirmekti. Bir hatun 200 kişi önünde suratınıza içki fırlattıktan sonra, reddedilme korkusunu takmamaya başlarsınız.

Amaç empatisiz biri olmak değildir. Amaç duygusal empatinizin sizin üzerinizdeki etkisini azaltmaktır. Açık olmak gerekirse, kadınlara yürüyen bir erkeğin sinirlerinin zayıf olması gibi bir lüksü yok. Son 6 haftada, günde 1 – 2 kadın tarafından reddedildim ve bunlardan bazıları beni 2. veya 3. buluşmada reddetti. Ben yürürken eski erkek arkadaşına dönen,bağırıp çağıran, duygusal olarak beni manipule etmeye çalışan ve her şekilde beni duygusal olarak etkilemeye çalışan kızlar oldu. Eğer bu kızların hepsi ile, artı olarak çıktıklarımla  duygusal seviyede empati kurmaya kalksa idim, kendi duygusal çalkantılarımla uğraşmam gerekir ve bunun yarısı bile bir erkeği delirtmeye yeter.

Bir doktoru düşünün. Bu doktor hergün 5 – 10 odaya girip, bir hastanın ailesine hastanın ölmek üzere olduğunu ya da öldüğünü söylemek zorunda kalıyor. Bu haberi aldıktan sonra o aile o gün çalışmayacak ama bu doktor çalışmak zorunda. Bu nedenle de bir duygusal zırh edinmek zorunda. Bu, doktoru psikopat yapmaz. Adamın kendine verilen görevi yapmak için yapması gereken bir şey bu.

Aynı şekilde bir kadınla çıkıyorken, özellikle uzun süreli ilişki içindeyseniz, görevlerinizden biri de onun “sağlam kayası” olmaktır. Yani o duygusal olarak fırtınaya kapılsa bile, siz de onunla beraber fırtınaya kapılmamalısınız ve onun denize kapılıp gitmesini engelleyecek çıpa olmalısınız. Sizi duygusal olarak manipüle etmek için yatak odasında saatlerce ağladığında, sizin yapmanız gereken içeriye girip onunla beraber ağlamak değil, ona sizi duygusal şantaja maruz bırakamayacağını göstermektir.

Özet ve Sonuçlar

Borderline Personality Disorder (Sınırda Kişilik Bozukluğu) hastası kadınlarla ilgili deneyimlerini daha önce paylaşmıştım. Bu kadınların sizi manipüle etmek için kullandığı anahtar empatidir. Empati sahibi biri, empati sahibi olmayan birinden daha zayıf bir konumda olacaktır. Bilişsel empatisi daha güçlü olan bir kişi ise, olmayan kişiye göre daha güçlü bir durumda olacaktır.

Bu açıdan ilişkileri karşılıklı pazarlığa benzetebilirsiniz. İki taraf da aynı sonuca ulaşmak istiyorsa sorun yoktur. Ama gerçekte iki tarafta birçok konuda fikir ayrılığına düşecektir. Bu ayrılıklar hangi sonuçların arzu edilir olduğu, bu sonuçlara yürümek için en uygun yol, bu sonuçlara ne sürede erişilmesi gerektiği, vs … hakkında olabilir

Ama sonuçta birçok erkeğin bir kıza empati duymak sandıkları, aslında korku, görev algısı ve suçluluk duygusu. Yalnız kalma korkusu, reddedilme korkusu, sosyal pozisyonunu kaybetme korkusu, başkalarının gözündeki yerini kaybetme korkusu, vs. Geleneksel kadın – erkek rollerine göre görev aşkı, kendi ödev ve onur anlayışları. Ve son olarak da, sonunda kendilerini ve kendi isteklerini öne koymanın verdiği suçluluk duygusu. Bunları kabul edip kendilerine karşı dürüst olmak yerine, bunu kıza yüklüyorlar ve kendilerini duyarlı, empatik, nazik, kız için en iyisini yapmaya çalışan erkekler olarak satmaya çalışıyorlar.

Bu aynı zamanda onları kendilerini duygusal olarak kontrol etme ve kendi arzularını kabul etme yükünden de kurtarıyor. Örneğin siz “aldatabilirim ama karımı üzmek istemiyorum” ya da “boşanırdım ama karımı üzmek istemem” diyebilen bir adamsanız, sizin yaptığınız kendi yapmak istediğiniz şeyi yapamamanızın sorumluluğunu karınıza yükleyen birisiniz.Onunla açık ilişki konusunda ya da onunla beraber yaşamaktan tatmin olmadığınız konusunda konuşmak yerine, bunu ona yükleyip, kendinizi “iyi insan” ilan ediyorsunuz. Siz ve sizin kendinizle ilgili “iyi insan” imajınız en tepede. Bu empati değil, sinsi sözleşme.

Çeviri : The Empathy Key

Saha Raporu – AVM’de hayat oyunu

Ne zamandır sahalardan uzağım. Henüz döneceğim de yok. Bu nedenle de saha raporu yazmıyorum. Aslında eskilerden elimde bir düzineden fazla materyal var ama itiraf edeyim ayda bir iki pratik de yapmıyor değilim. Hani böyle balığı tutup denize atmak gibi 😊 Bugün yazacağım saha raporu ise geçen hafta gerçekleşti ve gündüz oyununa göre daha pasif ve daha az sık olsa da oldukça etkili olan hayat oyununa bir örnek. Bu nedenle yazayım dedim.

Hayat oyunu temelde karşına çıkan fırsatları değerlendirmek üzerine kurulu. Burada kendini doğru zamanda doğru ortama yerleştirerek fırsat sayısını arttırmak mümkün olsa da gündüz oyunundan en büyük farkı tamamen kendiliğindenmiş gibi görünmesi. Mesela Starbucks kuyruğunda yanına düştüğün kızla havadan sudan konuşma başlatmak gibi. Daha çekingen arkadaşlara tavsiye ederim ama bu tür fırsatlar kişinin karşısına ayda bir çıkar.

Neyse, mekan İstanbul’da bir alışveriş merkezinin yemek katı. Bir iş için oradaydım ve toplantı sonrası öğle yemek yiyordum. Öğlen molası olduğundan oturacak yer yok. Uzun bir sıra şeklinde olan masadayım ve benim iki yanımda birer kişilik boş yer vardı. Tek boş yerler bunlar değiller.

Kafamı kaldırdım ve karşımdaki kasadan 30 – 32 yaşlarında, oldukça güzel bir kadın ile göz göze geldim. Belli ki oturacak yer bakıyordu. Bu göz göze gelme ile benim suratımda belli belirsiz bir gülümseme belirdi. Genelde hoşuma giden bir kadın gördüğümde aklımdan “yerim lan ben seni, bu ne güzellik” gibi bir şey geçer. Bu sefer de hatuna bakarken “gel sen gel Mahmut Abinin yanına gel” diye aklımdan geçerken suratıma bir belli belirsiz bir gülümseme geliyor tabii.

İlk göz temasında hatun gözünü kaçırmadan ben gözümü kaçırmam. Size de kaçırmamanızı tavsiye ederim. Hatun zaten gözlerini kaçıracak ve gözlerini kaçırış şeklinden az çok ilgi var mı yok mu anlarsınız. Ayrıca uzun süreli göz teması maskülen bir hareket. Göz temasında gözlerinizi kaçırmamanızın bir yararı daha var: kadının cesaretini kırmamak. Mavi hap kafası pek idrak edemez ama kadınlar genelde utangaçtırlar ve reddedilmekten de çok korkarlar. Böyle bir göz teması eğer kadın ilgili ise daha fazla göz temasına girmesini ve hatta şimdi anlatacağım şekilde daha bariz yürüme davetiyesi atmasını tetikleyebilir.

Devam edeyim. Kadın ile 2 – 3 saniye göz temasımız oldu ve hatun gözünü kaçırdı. Benim için yürüme davetiyesi anlamına gelecek bir şekilde aşağı doğru ama yemeği bırakıp yürüyeceğim yok.

Neyse hatun önümde durup bir süre etraftaki 6 – 8 yere baktı. Benim arkama doğru yürüdü ve görüş alanımdan çıktı. Ben sürekli bakmadım, ilk göz temasında ilgimi gösterecek kadar bakmıştım.  Zaten 2 – 3 saniye sonra “burası boş mu” diye solumdan eğildi. Ben de “tabii, buyurun” dedim ve yarışma başladı.

Kızın yanıma oturması yürüme davetiyesi ama genellikle böyle bir durumda erkek konuşma başlatmazsa kadın 20 dakika otursa bile tek kelime etmeyebilir. Kadınlar hem yürümeyi bilmezler, hem yürünmeyi beklerler hem de bu gibi durumlarda çok utangaç olabiliyorlar. Çoğu kadın için yanında senin muhabbet açabileceğin şekilde durması yürümek demektir. O noktadan sonra “ben yapmam gereken her şeyi yaptım” deyip senin harekete geçmeni beklerler. Bunun istisnaları da var tabii ama siz bu aşamada yürüyün, kadından beklemeyin.

Yürüme Davetiyesi yazısından hatırlayalım :

Yürüme davetiyesi (YD), kadınların oyunudur. Kadınlar, istisnalar kaideyi bozmaz, bir erkeği beğendiklerinde, ölüp bitseler bile, o erkeğe yürümezler. Bunun yerine erkeğin yakınında kendilerini konumlarlar ve erkeğe kaçamak bakışlar atarak erkeğin açılışı yapmasını beklerler. Buna, biz avlanan erkekler, yürüme davetiyesi deriz ve kadınlara yürüyen erkekler için en bariz yürüme nedenidir.

Neyse ki bu bariz yürüme davetiyesi ve dibimde olması ile benim konuya girmem zor olmadı. Bariz yürüme davetiyesi zira ben bariz kestikten sonra tam yanıma oturmasının tesadüf olma ihtimali az. Etrafta en az 6 – 7 tane tek kişilik boş yer var.

Yürüme Davetiyesi yazısından tekrar hatırlatalım :

2 – Kendini Yerleştirme : En bariz YD. Kızın sizin yanınızda bir yere gelmesi ve kendisini sizin yakınızında konumlaması. Radarınız açıksa (neden kapalı olsun ki?) kızın A noktasından yakınınızdaki B noktasına gelişini farkedersiniz. Kız burada size bakış atmayabilir ya da sizin hemen dibinizde olmayabilir. Hatta çoğunlukla olmayacaktır.

Ben : “O köfteyi nereden aldın?” (Halbuki karşımdan aldığını gördüm ve gördüğümü biliyor. Konuşma bahanesi işte.)

Kız : “Şuradan karşıdan. Burada çok güzel yapıyorlar bunu. Kullandıkları et de çok güzel.” diye oldukça güler yüzlü cevap verdi. Soğuk olmaması ve fazladan bilgi vermesini İlgi Göstergesi (Indicator of Interest – IOI) olarak yazdım.

İlgi göstergesi ile yürüme davetiyesi farklı şeyler. Biri yürümeden önce gelir, diğeri yürüme esnasında. Mesela YD alırsın ama yürüdün mü sıfır ilgi göstergesi alabilirsin.

B : “Bu civarda mı çalışıyorsun?”

K: “Evet. Sen?”

B : “Hayır iş için geldim.”

K : “Nerede çalışıyorsun?”

Burada kızın hemen soru – cevap paslaşmaya (senin sorularına cevap vermek ile kalmayıp soru ile devam etmesi) başlamasını 2. İlgi göstergesi olarak yazdım.

Bundan sonra muhabbet 10 – 15 dakika devam etti. İşin aslı öylesine bir konuşma gibi devam etti ve ben eğlenen ustalığa bile geçmedim. Shit test falan da gelmedi zira henüz görünür bir yürüme yoktu. Yani bariz yürüyorum ama güya yürüme de değil. Ben bu tür hayat oyunlarında “kendiliğinden oldu” havasını korumak için çok hızlı gitmiyorum ama siz böyle yapmak zorunda değilsiniz.

Yemeğim bitip kalkacağım. Ne yazık ki bir yere gitmem gerekiyor ve ilerletmeye de niyetim yok. Yoksa yemek bitince çay içmeye davet ederdim. Bu tanışmayı ilerletmeyeceğim için tel de almayabilirim. Uzun süredir bu tür pratiklerde tel almıyorum. Alsam sonra aramayacağım için kız üzülecek. Orada almasam almadığım için de üzülecek belki ama daha az üzülecek. Neyse bu sefer tel isteyeyim bakalım nasıl olacak dedim. Neyse ki tel isteme bahanem kendiliğinden geldi.

B : Benim kalkmam lazım. Bir daha buraya gelirsem şu köfteyi deneyeceğim.

K : Ya, keşke alsaydın bir tanesini tadımlık.

B : Hahaha, keşke verseydin bir tanesini tadımlık.

K : 😊 Ya aslında şu karşıdaki caddede çok meşhur X köftecisi var. Bence onu dene.

B : Seninle konuşmak güzeldi. Bak ne diyeceğim? Bir daha buraya geldiğimde orada köfte yiyelim. Muhabbet ederiz.

K : …. Bir duraklama … şey … tabii yiyelim.

B : Whatsappın var mı?

K : Var.

Teli aldım ve yola koyuldum. Telefonu whatsapp diye sordum. Aynı şey ama sanki kızlar whatsapp diye sorunca daha kolay veriyorlar.

Şimdi olayın içinde tesadüf faktörü var ama benim bilinçli davranışlarım olmasa o kızın benim yanıma oturma şansı çok düşüktü:

  • – Radarlarım böyle bir göz göze için açık.
  • – Hoşuma giden bir kızın kıçına bakacağıma – ki bu hatunun kıçı çok güzeldi- gözlerine bakarım ve kız gözünü kaçırana kadar da kaçırmam.
  • – Aklımdan geçenlerin (bilinçli öyle kelimeler söylemiyorum, yerim ben seni kendiliğinden kafamda canlanıyor) bakışlarıma pozitif cinsel gerilim olarak yansıdığını düşünüyorum.
  • Kız kafasını hafif eğerek gözlerini kaçırınca karşılıklı bir beğenme ihtimali daha yüksek.
  • Kız yanıma oturdu. Oturmayabilirdi. Yürüme davetiyesi yazısında yazdığım gibi kadınlar kendilerini erkeğin yakınına konumlandırarak da yürüme davetiyesi atarlar. Burada yanıma oturması bariz YD. Eğer ayakta olan ben olsam ve o oturuyor olsa, bu bakışmadan sonra ben gider yanına otururdum ama o durumda bu kadar güçlü YD olmazdı.
  • Hayat oyunu ile benim karşıma ayda ya da iki ayda bir fırsat çıkıyor. Ama kendimi bilinçli olarak fırsat ortamına soksam ayda 2 – 3 kere çıkacağına eminim.

Site yorumlarında bazı erkeklere kızların kendiliğinden geldiğini yazan elemanlar var. Bu o kadar da kendiliğinden olmayabilir. Ya da daha doğrusu siz bakış, genel duruş, ruh hali gibi faktörlerle ne fırsat yaratıp ne de fırsat değerlendirebilirken bu adamlar göz teması, pozitif ruh hali, genel hijyen – bakım – tip, yd değerlendirme kabiliyeti ile fırsat yaratıp değerlendiriyor olabilirler.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Before The Train Wreck Notları – Henüz sindirilmemiş kırmızı hap

Bana sorarsanız şu an üretilen en iyi kırmızı hap içeriği, Richard Cooper ve Dr. Shawn Smith’in beraber hazırladıkları “Before The Train Wreck” (Enkaz altında kalmadan önce) adlı podcast. İngilizce bilenlere şiddetle tavsiye ederim. Özellikle  burayı arayıp sorulan sorular ve bunlara verilen cevaplar çok öğretici. Sorulara kırmızı haplı, oldukça gerçek (abi gerçekten tuttuğunu koparan, zengin ve maskülen) ağır abi Richard Cooper ve  yöntemi daha yumuşak olsa da kırmızı hap tarafında olan psikolog Dr. Smith’in ortaklaşa verdikleri cevaplar, arayanları soru – cevap olayın özüne çekmeleri vs … çok iyi.

Programı arayan birçok erkek, bir erkeğin hayatını zorlaştırmak, kendini kandırmak, kadın – erkek ilişkilerinin doğasını görse bile bunu lafta görüp özdeki problemine inmeye direnmek gibi konularda ne kadar  marifetli olabileceğine örnekler verip duruyorlar. Bu haftakilerden birini buraya taşıyacağım.

Son programın konusu “dump her or keep her” (terk et ya da devam et) ve arayan adam konuyla ilgili aradığını söyleyerek / sanarak arıyor ve soruyor. “Hep aynı cümleyi duyuyorum” diye olayın özüne inip duraksayana kadar asıl problemi nasıl sürekli dışarı attığına dikkat edin :

Arayan Adam : 6 aydır kızlara yürüyorum. Uzun süreli ilişki için karşıma çıkanlara ilgim var. Son 6 kız gibi. Hepsiyle de aynı duruma düştüm. 3 hafta sonra onların bir önceki ilişkileri için yedek olmak … hep aynı şey oldu.

Dr. Smith : Sürekli aynı şey oluyor dediğin nedir?

Arayan Adam : Son 6 kızın hepsi uzun süreli ilişkiden çıkmışlardı. Hemen ayrılık sonrası. Hepsinde de tanıştıktan 3 hafta sonra, buluşmalar devam ederken ya onların yedek erkek arkadaşı oldum ya da onlar eski ilişkiyi geride bırakıp yeniden başlamaya hazır değillerdi. Ve hepsi sıkıcılaştığı için bitti.

Dr. Smith : 6 veri noktası burada ortak bir durum olduğunu ve bunun da sen olduğunu gösteriyor. Benim anlamak istediğim sen bu olaya ne getiriyorsun ki sürekli bu tür kızlarlasın.

Arayan Adam : Asıl soru bu işte. Ne olduğunu bilmiyorum. Oldukça stabil biriyim. İkinci masterımı yapıyorum ve gelecek planlarım var. Bence bu güvenlik görüntüsü onları bana çekiyor.

Dr. Smith : Peki sen (kızlarda) ne arıyorsun?

Arayan Adam : Koluma takmak için güzel bir kız.

Dr. Smith : Ne için? Uzun süreli ilişki mi, ya da?

Arayan Adam : Benim değerlerim şu ki şu an bir imparatorluk inşaa ediyorum ve sonunda bu imparatorluğu onu daha iyi yapacak biri ile paylaşmak istiyorum. Bunu geriletecek biri değil. Bu imparatorluğu paylaşacak birini arıyorum.

Richard Cooper : Bu çok ilginç çünkü sen biriyle paylaşmak için bir imparatorluk kuruyorsun. Ve onun bunu daha iyi yapacağını umuyorsun.

Arayan Adam :Ben bir imparatorluk inşaa ediyorum ve buna iyi şeyler getirecek birini arıyorum.

Richard Cooper : Bu imparatorluk neye benziyor?

Arayan Adam :Şu an nursing okulu sonra MPA ve belki tam bir tıp eğitimi.

Richard Cooper : Kaç yaşındasın?

Arayan Adam : 24. Ve aynı zamanda kilo vermeye çalışıyorum. Eskiden oldukça şişmandım. 48 kilo verdim. Hem okula gidiyorum hem de hemşirelik teknisyeni olarak çalışıyorum. Önceden tecrübe edinmek için. Dediğiniz gibi en iyi olmanın peşinde koşmak, egzersiz, tecrübe ve rüyalarımın peşinde koşmak.

Richard Cooper : Buluştuğun kızların yaş aralığı ne?

Arayan Adam : 21 – 22 ile 25 arası.

Richard Cooper : Birini imparatorluğuna katmak üzere ölçüp değerlendirmek için çok gençsin değil mi?

Arayan Adam : Evet ama ben uzun süreli ilişki arıyorum.

Richard Cooper :Evet ama şu an sorunun şu ki bu kadınlar hayatına geliyorlar ve anlamadığın garip şeyler yapıyorlar. İşte burada “kadınları anlamak” konusuna geri döneceğim. Karl geçen hafta podcastte “kadın doğasını anladıktan sonra onları melek tanrıça gibi göremezsin” demişti.

Diyorsun ki hayatıma bir kadın girsin ve o benim imparatorluğunu yönetmemde bana yardım etsin. Bence hayatına giren bu feminen enerjileri ölçüp biçme olayına gereğinden fazla önem veriyorsun. Bu tür şeyleri 28 – 30 yaşlarında ve cinsel pazarı daha iyi anladığın yaşlarda yapman lazım. Sen daha yeni başlıyorsun. “Hayatıma iyi etkisi varsa kalır, kötü etkisi varsa gider” değil mi?

Ama senin bundan daha derine inmen ve kadın doğasını anlaman lazım. Shawn’ın Tactical Guide to Women kitabını okudun mu?

Arayan Adam :Hayır. Şu an Rollo Tomassi‘nin The Rational Male kitabını okuyorum ve Preventative Medicine yolda.

Richard Cooper :Evet o ikisi The Rational Male serisinden her zaman tavsiye ettiğim kitaplar ve bunları iki üç kere oku. Shawn’ın kitabını da oku ve ne gibi davranışlar beklemen ve nasıl sınırlar çizebileceğini anla.

Dr. Smith : Bu imparatorluğu kurarken yanında bir kadın da olsun istiyorsun. Nasıl bir kadın arıyorsun?

Arayan Adam : Beraber eğlenebileceğim. Zira okul iyi ama çok yoğun. Arada beraber mola verebileceğim ve dışarı sinemaya vs … giderek kafamı boşaltabileceğim biri.

Dr. Smith :Peki bu uzun süreli ilişkiden çıkıp gelen kızlar … seninle ilgili bir şeyin onları çekiyor olması lazım.

Arayan Adam :Evet can sıkıcı olan şey bu.

Dr. Smith : Peki stabil biri olduğunu ve kadınların bunda güven arayabileceklerini söyledin …

Arayan Adam : Arkadaşlarımın dediğine göre ben güven veren, sosyal ve konuşması kolay biriyim. Bir kuyruğa girip de orada biriyle muhabbet başlatan biri.

Dr. Smith :Senin için yeni ilişkiden çıkmış birine yaklaşmak kolay zira onlar bunda güven bulabiliyorlar … Peki başka kimlerle konuşma başlatıyorsun? O küçük niş gruptan dışarı çıkmaya çalışıyor musun?

Arayan Adam : Şöyle söyleyeyim. Parmağında yüzük olmayan bir kız görürsem konuşuyorum …

Dr. Smith :Peki onlarda seni çeken şey ne?

Arayan Adam :Hepsi kariyer kafalı. Tıp derecesi almak için uğraşıyorlar. Fiziksel olarak da istediğim gibiler : kısa boylu ve tatlı. Oldukça bağımsız. Sadece eğlence peşinde koşmak yerine bir anlamı olan diploma peşindeler.

Dr. Smith : Onların eski ilişkilerinden gelen ve sizin aranızdakileri bozan şey ne?

Arayan Adam : Hep aynı cümleyi duyuyorum : “şu an hazır değilim”. Ya da “şu an ilişki aramıyorum”

(Uzun bir sessizlik)

Dr. Smith : Tamam. Seninle konuşmaya başladıklarında seninle bir şeyler istiyorlar ve sonra bir şey oluyor ve istemiyorlar.

Arayan Adam : (Kısa  bir sessizlik) Evet, başında ilgililer ama bir iki haftaya aramızda bir duvar yükseliyor.

Dr. Smith : O zaman şu da bir ihtimal ki kızların “ilişkiden yeni çıktım (hazır değilim)” lafları senin kendine anlattığın bir hikaye ve belki senden uzaklaşmalarına neden olan başka şeyler var. Böyle bir ihtimal olabilir mi?

Arayan Adam : Sanırım nereye gidiyorsun anladım … çekicilik seviyesi ve …

Richard Cooper : Burada araya girmek istiyorum. Çok fazla iyi / efendi çocuk olabilir misin?

Arayan Adam : (Derin bir iç çekiyor) … Sanırım küçük bir kısmı bununla ilgili. İyi oldukça göreceli bir şey.

Richard Cooper : İyi ve kibar (çocuk) …

Arayan Adam : … ne dediğine saygı duyuyorum ama …

Dr. Smith : Ne yapıyorsun da onlara efendi çocuk sinyali veriyorsun?

Arayan Adam : Sanırım genel olarak kibar bir insan olmam …

Dr. Smith : Kadınlar kibarlığa ters tepki vermezler, başka bir şeye ters tepki verirler. Onların karşı olduğu neyi yapıyorsun?

Arayan Adam :Belki yeterince saldırgan değilim?

Dr. Smith : Ne anlamda?

Arayan Adam : hımmm … (uzun bir sessizlik) … sanırım istediğim çekim seviyesini ortaya çıkaramamak … doğru zamanlarda …

Richard Cooper : Sana bir soru sormama izin ver. Bunu babanla konuştuğunda sana ne söylüyor?

Arayan Adam : Babamla bunu konuşmuyorum. Ortalama biri ve kırmızı hap gibi şeyleri bilmiyor.

Richard : Aranızda bir ilişki yok mu?

Arayan Adam : Yok.

Richard : Tamam. Seni benim kanalıma getiren şey neydi?

Arayan Adam : himm …. nasıl desem … sıfırlanmam.

Richard : Sıfırlanman?

Arayan Adam : Evet.

Richard : Nasıl sıfırlandın?

Arayan Adam : Standart oneitis. Sonra depresyon ve şişmanlık. Şişmanlıktan kurtuldum ve egzersiz. Kırmızı hap şöyle geldi. Kitap değerlendirmelerine bakıyordum ve Rollo Tomassi’nin kitabını gördüm. Bunu Google’da arayarak geldim ve olayın derinlerine indim.

Richard : Peki kırmızı hapla tanıştıktan sonra hangi inançlarını değiştirdin?

Arayan Adam : Oneitis kafasından kurtuldum. 100% kurtuldum. İyi veya kötü kadınlar yoktur, sadece kadınlar vardır. Zorlandığım şey … bu üniversite ve uğraşlara rağmen sürekli kendimi ön planda tutamamam. Ama bunun üzerinde çalışıyorum.

En önemlisi de şimdi yaptığım gibi devam edersen 30 – 35 yaşında şimdikinden çok farklı bir noktada olacağım. Çok çalışıp diplomamı alınca, … , iyi bir evim olacak ve … şimdikinden çok daha fazla seçebileceğim (kadın) …

Richard : Bir yandan da zaten o efendi çocuğu henüz aramayan, parti yıllarındaki genç kadınlarla buluşuyorsun değil mi?

Arayan Adam : Evet.

Richard : Sanırım  bunun zaten farkındasın.20li yaşlarının başında. Hayatlarını yaşama aşamasındaki kadınlar.

Dr. Smith : Evet eğlenmeye bakıyorlar ve bu “ilişkiden yeni çıktım, henüz ilişkiye hazır değilim” hikayesi senin işine yarar bir hikaye değil.

Richard :Aynı zamanda bu genç kadınlar uzun süreli ilişkiden çıktıklarında hemen ilişki aramıyorlar. Hayatın tadını çıkarma peşindeler. Doğru mu?

Arayan Adam : Evet.

Richard. Ve sen onlara yeni ilişkiden çıkmışken “hey izin ver erkek arkadaşın olayım” diye davranıyorsun. Onlara yanlış taraftan yaklaşıyorsun. Doğru taraf en azından başlangıçta kısa süre kafasında yaklaşman. Birkaçı ile tek eşli olmadan buluş, tabak çevir ve en iyisinin tepeye çıkmasını bekle. İşler nereye gidiyor bak. Ama her zaman kendini, kendi zihinsel merkezinde tut. Her zaman.

Arayan Adam : Evet.

Dr. Smith : Seninle buluşarak sana iyilik yapıyorlarmış gibi hissediyor musun?

Arayan Adam : İyilik derken?

Dr. Smith : Sen kendini ödül olarak görüyor musun?

Arayan Adam : Himm … bunu düşünmem lazım …

Richard : Eğer bunu düşünmen lazımsa ödül değilsin ve hala kadınları tanrıça mertebesine çıkarıyorsun.

Arayan Adam : Bunun üzerinde uğraşıyorum … ikili ilişkiler açısından bakarsan ödül değilim … Sanırım gerçekten ödül gibi hissetmek için biraz daha beklemen gerek.

Richard : Evet birçok genç erkek kendilerini ödül gibi hissetmiyorlar. 25 yaşında öyle hissetmiyorlar ama daha sonraki yaşlarında belki 30larında hatta 40larında öyle hissetmeye başlıyorlar. İşleri yoluna koyup “evet ben ödülüm” demeye başlıyorlar. Değil mi?

Arayan Adam : Evet.

Richard : Ama gençken öyle değil … kızlara bakıp … himm çok güzel kokuyorlar değil mi diyorlar (Richard’ın kızları fazla değerli bulan adamlarla dalga geçmek için sıklıkla söylediği bir laf).

Arayan Adam : Evet güzel kokuyorlar. Bazıları daha da güzel kokuyor.

Dr. Smith : Ne gördüğümü söyleyeyim. Büyük hedeflerin var ama henüz gerçekleşmiş değiller. Cinsel pazar değerinin tepesine ulaşmamışsın. Bir süre de ulaşmış olmayacaksın. Merak ettiğim şey kızlara iyi çocuk sendromu ile mi yaklaşıyorsun? Bu ne demek biliyor musun? Dr. Glover’ın kitabını okudun mu?

Arayan Adam : İnternette özetlerini okudum.

Dr. Smith : Bu tehlikeli bir strateji. Eğer ben kadınlar için iyi, güvenilir ve tatlı biri olursam onlar da bana iyi, sadık ve tatlı davranacaklar inancı. Ne kadınlar ne de dünya böyle çalışmaz. Ve ben senden, bu yolu yürüyorsun izlenimi ediniyorum. Ne dersin?

Arayan Adam : Kırmızı hapı bulmadan önce evet 100% böyleydim. Bildiğin erkek mantığı : X’i yaparsan Y olur ve karşılık alınır. Ama şimdi öğreniyorum. Efendi davrandığında senden faydalanabilirler, kullanılabilirsin. Ama herkese bir şans verme şeyim var.

Dr. Smith : Burada kastedilen efendi ile kibar arasındaki farkı biliyorsun değil mi?

Arayan Adam : Evet. “Efendi” adamın sinsice gizlediği motivasyonları olduğundan mı bahsediyorsunuz? Bu kıza şimdi efendi davranayım ki sonra onunla birlikte olabileyim. Kibar ise kazanılan ve saygı duyulan bir şey.

Dr. Smith : İyi anlattın. Peki bundan sonra ne yapacaksın?

Arayan Adam : Sanırım öncelikle okula, para kazanmaya ve egzersize odaklanmalıyım. Sonra da daha fazla kızla buluşup, daha fazla deneyim kazanmalıyım ve daha fazla okumalıyım tabii ki.

Dr. Smith : Richard söze girmeden son bir noktayı belirtmek istiyorum. Büyük hedeflerin var ve imparatorluk tahtında yanında bir kraliçe istiyorsun ama bu kraliçe pozisyonu için aday aramaya olması gerekenden çok çok önce başlamışsın.

Arayan Adam :Bu bana söylendi.

Richard : Hem onlar o posizyon için 20lerinin sonuna kadar hazır değiller hem de sen o pozisyonu doldururken kadın doğasını iyi öğrendiğinden emin olmalısın.

Arayan Adam : Tamam da ben o pozisyona 30 yaşında bir kadın aramıyorum. Bence 30 biraz yaşlı.

Dr. Smith : 35 yaşında o kadar yaşlı görünmeyecek … Richard : Himm, ama onları da parti yıllarında ev kadınına çeviremeyeceksin.

Mahmut Abinin Yorumu :

Dikkat ederseniz adam “çıktığı” kızların kendisine aynı bahaneyi söyleyerek ayrıldıklarından başlayarak suçu kızlara atan bir mantıkla başladı. Çıkma kelimesini tırnak içine aldım zira kısa bir sorgu sonrası anladık ki eleman aslında bu 6 kızla çıkmamış.

Hayatınıza giren tüm kadınlar size aynı şekilde davranıyorsa burada durup düşünmeniz gereken şey sizin hep aynı hatayı yapıyor olabileceğiniz ama çocuk bu noktaya (çoğu erkek gibi) kolay gelemedi. Bunu kendi başına gelmesi de en az 5 yılını alırdı!  Bu süreçte de kızlar kezban, ego tatmini, rerere rörörö Türk kızları türküsü ile öfke içinde yaşardı.

Oysa karşımızda tipik bir efendi çocuk var. Henüz 24 yaşında ama ilişki öncelikli. İlişki öncelikli derken uzun süreli ilişki istemesinden bahsetmiyoruz, önüne çıkan her kızla ilişki hayaline düşmesinden bahsediyoruz. Bu kafadaki efendi çocuk, karşısına çıkan her hatuna kendisinin aslında ne kadar iyi, sevecen, güvenilir bir tavşan … pardon erkek arkadaş … olduğunu göstermek için özel çaba gösterir.

Burada “efendi adam yerine piç adam tercihi” anlamında “efendi” kelimesinin anlamının tekrarlanması iyi oldu. Kızlar efendi adamları reddediyor derken efendinin aslında ne olduğunu bilmezsek, bu şeytan dölleri kötülükten anlıyor gibi uçlara bile savruluruz.

Efendi adam efendi falan değil, kızın donunun içine girmek için iyi çocuğu oynayan sinsi kişidir. Ya da sinsilik değil (en azından tek başına), reddedilme korkusu.

Oğlumuz ilişki öncelikli efendi çocuk olunca kızlar da uzaktan boylu, muhtemelen tipli, kariyerli vs .. diye hoş görünen 2 metrelik yağız delikanlının (burada çevirmedim ama girişte başka bir soruda 2 metreyim demişti) hala pembe hayallerde yaşayan bir oğlan çocuğu olduğunu görünce “ya ben aslında ilişkiye hazır değilim” diye yalan söyleyip sıvışıyorlar. Bu hem kırıcı değil, hem de güvenli (2 metrelik adama direkt sen daha oğlan çocuğusun deyip sinirlendirmeyi hiçbir kadın göze alamaz).

Efendi çocuk devimiz aslında hala mavi hap oyunu oynuyor. Bakın 24 yaşında ilişki isteyebilirsiniz. Ama 20li yaşların başında bu amaca giden doğru oyun tabak çevirmektir :

Onlara yanlış taraftan yaklaşıyorsun. Doğru taraf en azından başlangıçta kısa süre kafasında yaklaşman. Birkaçı ile tek eşli olmadan buluş, tabak çevir ve en iyisinin tepeye çıkmasını bekle.

Bir diğer önemli nokta da, bu çocuk her ne kadar itiraf etmemeye çalışsa da, kendisine evlenip hayatını devam ettireceği kadını arıyor. Şimdiden!  Sonra da oneitisten kurtuldum diyor. Oneitisten güya kurtulmuş olmasına rağmen beraber olacağı hatuna biçtiği rol kraliçe. Maalesef oneitis kafası hala canlı.

Oysa henüz bunu aramak için çok erken. Eğer kırmızı haplı çizelgede evlenecekseniz, yani 33 – 34 yaşlarında, 24 yaşında kız arkadaş yaptıktan sonra 10 yıl aynı hatunla çıkıp evlenmeyeceksiniz. 24 yaşındaki kız arkadaşınız uzun süreli bile olsa karınız olmayacak. Yani olabilir ama ihtimali çok düşük.

Nevzat SARAYCIKLI – Antisosyal Kişilik Bozukluğu (Psikopat-Sosyopat)

Bir insan düşünün sürekli yalan söylüyor. İnsanlara manipüle ediyor ve insanları kandırıyor. Hırsızlık yapıyor, adam yaralıyor ve cinayet işliyor. Her yere girebileceğini düşünüyor. Her şeyi yapabileceğini düşünüyor. Onun için ahlak, hukuk gibi şeyler yok. Yasayla karşılaştığı zaman tutuklanmıyorsa ve cezai yaptırımı yoksa her şeyi yapabilecek bir insan.

Bu, psikopat ya da sosyopat da denilen anti sosyal kişilik bozukluğuna sahip bir insan. Toplumda erkeklerin 3 – 7%sinin, kadınların ise 1%inin psikopat – sosyopat olduğu gözlemleniyor. Anti sosyal kişilik bozukluğu, kendini çocukken belli eden bir bozukluk. Bu çocuklar, hayvanlara ve insanlara zarar verirler, arkadaşlarının eşyalarını çalarlar. Sürekli yalan söylerler ve davranışlarında bir bozukluk vardır ama buna anti sosyal kişilik bozukluğu tanısı koyamazsın zira bu tanıyı koymak için kişinin 18 yaşından büyük olması lazımdır.

Mesela geçenlerde kediye zarar veren çocuklarla ilgili bir haber çıktı.  Bu çocuklar yakalandıklarında “sizi öldürmeye acımayız, kediye mi acıyacağız” gibi şeyler söylüyorlar. Bu çocuklar ilerde muhtemelen psikopat olacaklar ve insanlara zarar verme ihtimalleri de çok yüksek.

***

Psikopat – sosyopat insanlarla ilgili, Hollywood filmlerine bolca konu olduklarından yanlış bilinen birçok şey var. Psikopatların kaba saba, seri katil ya da cinayete meyilli, hiçbir şey düşünmeden kendilerini riske atan adamlar olduğu düşünülür. Evet, böyle bir psikopat sınıfı var. Hapishanede bulunanların 75%’inde anti sosyal kişilik bozukluğu gözlemlenmiş.

Ama bir de işlevsel psikopatlar var. Bunlar adam öldürme gibi şeyler yapmasalar da çok rahat yalan söyleyip, insanları kandırarak olmadıkları gibi davranabilirler. Hukuki bir yaptırımı olmadığı sürece her şeyi yapabilirler. Bu tarz psikopatlar her yerde ve her meslekte olabilirler. Bunlar empati yoksunudur ve insanlara ne yaparlarsa yapsınlar olanlardan karşılarındaki ve başkaları sorumludur.

***

Psikopatlarla ilgili bir diğer yanlış algı da psikopatların zeki olduğudur. Psikopatların ortalama zekası genel popülasyonun ortalama zekasından yüksek değildir. Zekası normal ve normalin altı olan psikopatlar hapishaneye girip çıkarlar. Zaten tüm psikopatlarda dürtüsellik vardır. Zeki olanlar ise yükselip iyi mesleklere gelebilirler.

***

Anti sosyal kişilik bozukluğunun nedenlerinden biri genetik yatkınlıktır. Ama çocuklukta şiddet ve terk edilme gibi durumlar da  nedenler arasındadır ve yatkınlığı olanları tetikler. Genetik yatkınlık olsa da iyi bir ortamda büyüyen çocukta psikopatlık hiç ortaya çıkmayabilir.