Saha Raporu ve İncelemesi (İnfield Video)

Merhaba Mahmut Abi ve Değerli Blog sakinleri, Ben Mr. Deer. Yeni bir Pick-Up (Pua) İnfield videosu ile karşınızdayım. Mart aylarının başında İstanbul’da kanat arkadaşım (Puya) ile birlikte yolda gördüğümüz iki kızı durdurup eğlenceli bir sohbet başlatıp (set açmak) sonrasında hedefimdeki hatunla aramdaki fiziksel yakınlığı artırmam ile alakalı olayın video kaydını sizlere sunuyorum. Video da sadece hatunlar ile aramızda olanları izlemeyeceksiniz yanı sıra o an kullandığımız her türlü beden dilinden tutunda konuştuğumuz konuları dinleyip mantığını öğreneceksiniz.

Bu video ile inanıyorum ki ”bu iş Avrupa da kolay, bizim ülkede ki hatunlar kezban” vs gibi kısıtlı inançlarımızı beraber yıkmış olacağız. Önemli olan iletişimde altyapıyı kurabilmek sonrasında Özgüven ve Cesareti birleştirerek yeni tanıştığımız Hatunlar ile ”Flört” (ki bu kelime bende kusma istediğimi uyandırır) dönemi yaşamadan istediğimiz yakınlığı herhangi bir yerde ve anda kurmamızı sağlayabiliriz. Biliyorum bu video yayınlandığı günlerde dünyayı saran bir salgın hastalık  (COVID-19) ile karşı karşıyayız ve yeni insanlarla tanışmaya fırsatımız yok ve olsa dahi (alışveriş yaparken vs) dikkatli olmamız gerektiğini unutmayalım. İyi seyirler ve iyi oyunlar.

 

 

Saha Raporu – Hapı Yutmak

Mahmut abi bayadır bunu yazmamı istiyordu benden. Ben hapı nasıl yuttum onu anlatıcam size. Bu aslında biraz da Erkek Adam’ın nasıl doğduğunun da hikayesi.

Hikayeye başlamadan önce, Mahmut Abi ile tanışmadan önce nasıl bir hayatım vardı onu açmam lazım. Mahmut Abi ile tanıştığımızda 20’li yaşların ortalarında, hayatında toplamda 6-7 hatun girmiş bir adamdım. Ortalama bir tipim, fena sayılmayacak bir işim vardı.

Özellikle son 3-4 yılda kadınlarla olan ilişkilerim aşırı dengesizdi. Bazen bir kızı kafaya takıp 6 ay mal gibi peşinde koşuyor, kırk yılda bir de hatun düşürüyordum. Ortam olarak bir sorunum yoktu, çevremde her zaman yazılmaya uygun bir hatun bulunurdu ama bende sonuca gidecek ekipman yoktu. Daha doğrusu yokmuş, sonradan öğrendim.

Bu noktada, dönüp baktığımda yaptığım hataları çok net görebiliyorum. Aşırı alkol tüketimi, düzensiz yaşam, kendine bakmama gibi bir sürü etmen o dönemki başarısızlığımı tetiklemiş. Ama en önemlisi, erkeğin hayatı düzenli olmayınca, psikolojisi de düzenli olamıyor. Düzenli olarak depresif, kaygılı bir ruh hali ile yaşayınca da hatunlar ile ilgili başarılı olma şansı pek olmuyor.

Gelelim asıl hikayeye, Mahmut abi ile tanışmam aslında o dönem Türkiye’den taşınma planları ile başladı. Taşınmayı planladığım ülkeye Mahmut abi’de düzenli olarak seyahat ediyordu, o dönem bana baya bir yardımcı oldu bu konuda.

O dönem gidip gelirken tanıştığı HB7 bir sarışın doğu avrupalı hatun ile tanıştırdı beni. Bir akşam denk getirip bir etkinliğe gittik. Hatun gayet hoş, hatta baya da pas veriyor olmasına rağmen gerizekalı ben hiçbir sinyali alamadım tabi. Kız en sonunda facebook’umu istemese belki de bu hikaye orada son bulacaktı. Ama o gece kızla konuşurken ne kadar tedirgin olduğum hala aklımda.

Neyse ki, kendi adım atmış bir kıza yürümeyecek kadar salak bir adam değildim, kızla bir yemeğe çıktık, gayet de güzel geçti ama tabi o zaman ilk buluşmadan adım atmak falan ne haddime! 2 gün sonra Türkiye’ye geri döndüm ama kızla iletişim devam etti. 2 ay sonra taşınacaktım ve kızı “sıcak” tutmalıydım. Her gün mesajlaşmaya başladık, tabi o zaman oyun falan da yok, mal gibi aklıma ne gelirse yazıyorum falan. 1 ay kadar sonra Mahmut abi ile denk geldiğimizde kızı sordu, “süper gidiyor her gün konuşuyoruz” dedim, “oğlum her gün mesajlaşmak iyi birşey değil kızı soğutursun kendinden” dedi. Hala unutmam içimden “siktir lan ordan sen ne biliyon sanki” dedim. Pişmanım!

Neyse, kızla ilk yemeğe çıktığımızdan 2 ay sonra falan valizimi topladım ve tek yön bilet ile taşıma işlemini gerçekleştirdim. Bu arada muhabbet o kadar ilerlemişti ki kız beni havaalanında karşıladı. Hatta 1 hafta sonraki bir konsere plan yapıp bilet falan da almıştık, hatun cepteydi yani. Daha doğrusu salak ben öyle zannediyordum.

Aslında burası biraz şanssızlık ama kızın çalışma izni ile ilgili bir sorunu oldu ve 3 hafta kadar ülkesine dönmesi gerekti bn taşındıktan 1 hafta sonra. Neyse dedim bekleriz, ne olacak. Kız ülkesindeyken de muhabbet aynen devam etti, ama o zaman beta olan ben, muhabbeti hiçbir zaman tam olarak flört etme kıvamına getiremiyordum. Baya kendi kendimi friendzone’a itiyordum ama farkında bile değildim.

Bu arada taşındıktan sonra Mahmut abi ile fazlaca zaman geçiriyorduk, o ara ara beni eğitme girişimlerinde bulunsa da umursamıyordum, her şey yolundaydı nasılsa. Hatun döndüğünde ben “bir şekilde” bu işi çözecektim. Şimdi dönüp kendime bakınca beni bir gülme alıyor.

Neyse hatun döndü, ilk buluşmayı yanağa güzelce bir öpücük ile kapattım. Ama ikinci buluşmada bir sorun vardı, kızın istediği restaurant’a gidip, onun istediği yerlerde takılmıştık ama kız pek de memnun gözükmüyordu. Hatta kız buluşmanın sonunda açıkca “ben daha dominant, güçlü bir erkek istiyorum” cümlesini açıkca kurdu.

Bu noktada kıza bir parantez açmak lazım, Doğu Avrupa (Rusya ve civarı diyelim genel olarak) kültürü bu konuda baya sert. Erkekler genel olarak aşırı dominant ve mental olarak sağlam. Bizim hatun biraz spirituel ve hafif feminist olmasına rağmen bu kültür ona da net bir şekilde işlemiş durumda. Garip olanı çoğu kadının aksine bu hatun ne istediğini açıkca söyledi. Bunun tam olarak nedenini hala çözebilmiş değilim.

Tahmin edeceğiniz üzere bu buluşma çok daha soğuk bitti ve ben eve kuruldum. Eve gitmeden kıza “ya noldu sorun ne?” gibisinden bir mesaj attım ve konuşmaya başladık. Bu arada eve vardığımda da güzelce içmeye başladım. Kıza gel konuşalım sorun ne diyince, “gel burda konuşalım” dedi, kalktım evine gittim. Kız alkollü olduğumu anlayınca, “eve çıkmayalım arkadaşlarım uyuyor” dedi, apartmanın bahçesinde konuşmaya başladık. Tahmin edeceğiniz üzere kız “bizden sevgili olmaz arkadaş kalalım modunda noktalandırdı konuşmayı. Ben de mal gibi “tabi olur” diyerek kabul ettim bu durumu. Kafada hala bir yerlerde ben bu kızı döndürürüm düşüncesi var tabi.

Kafam allak bullak olmuştu, 3 ay emek verdiğim kız 2 buluşmada kıçıma tekmeyi basmıştı. Birkaç gün sonra Mahmut abi’ye anlattım olayı, adam resmen suratıma kahkaha attı. Sonra biraz neden böyle olduğunu anlatmaya başladı bana, “dur lan bu adam hakatten birşey biliyor galiba” dedim kendi kendime.

Mahmut abi’nin anlattığı şeylerden yola çıkarak aramaya başladım internette, sadece bu adam biliyor olamazdı ya bu işleri. Reddit’te The Red Pill’i bulduğumda altın madeni bulmuşa döndüm resmen. Ben Mahmut abi’ye reddit’i, o da bana eskiden kalma kaynakları göstermeye başladık.

İlişki Sihirbazı kitabının ilk 20 sayfasından sonra kafayı kaldırdıp “hassiktir lan bu adam haklı” dediğim anı unutamam. The Red Pill bugüne kadar ilişkilerimle ve kadın davranışları ile ilgili anlamlandıramadığım her şeyi açıklıyordu. Neden peşinden koştuğum hatunlardan sonuç alamadığımı, neden çok kötü davrandığım hatunların peşimden ayrılmadığını, neden 3 yıllık kız arkadaşımın benden tiksinerek benden ayrıldığını.

İnsan bir konuyu teorik olarak öğrendiğinde o konuyu çok rahat uygulayabileceğini sanıyor. Ben konuyu çözdüğümü düşünüyordum ama asıl sancılı süreç yeni başlıyordu.

Sarışın hatun ile bağımı kopardım, yürüdüğüm hatun ile arkadaş olmanın bir mantığı yoktu. Hayatım çok da dağınık değildi aslında, yakşalık 15 yıldır ailemle yaşamadığım için her işimi kendim görmeye alışmıştım. Kilolu bir adam değildim ama yıllardır bilgisayar başında olmaktan postür konusunda baya bir kötüydüm. Spora başlamam gerektiğini farkettim.

Aslında bu kararları aldıktan sonra, herşey iyileşmeye başladı. Yalan söylemeyeceğim, ilk 3 ay en zor kısmıydı. Hem yıllardır spor yapmamış bir bünyeyi haftada 3 gün ağır spor yapmaya zorluyordum, hem de Tinder, bar v.s. gibi ortamlardan date kovalıyordum. Buluştuğum ilk 10 hatundan falan hiçbir sonuç alamadım. Shit testleri anlamak ve onlara buluşma esnasında modunu düşürmeden cevap verebilmek en zoruydu başlarda.

Zamanla işler güzelleşmeye başladı. Yatağa atabildiğim ilk hatun kendime olan güvenimi baya bir yerine getirdi. Ordan aldığım gazla da devamı geldi. Tabi çok reddedildim, moralimin bozulduğu zamanlar da oldu, ama her kötü giden buluşmadan sonra dönüp nerde yanlış yaptığımı anlayıp kendimi geliştirmeye devam ettim. Bu noktada sağolsun Mahmut abi ile baya bir mesai harcadık. O da konuya yıllardır uzak olduğu için bir anlamda onu da canlandırmış oldum.

Benim için konuyu tam anlamıyla iki şey oldu. Birincisi, tabak çevirmeye başlayınca insanın kafası çok daha rahat oluyor buluşmalarda. Bu olmazsa yarın başkası nasıl olsa olacak düşüncesiyle, erkek çok daha özgüvenli hareket edebiliyor ve bu kadınları çok ciddi anlamda etkiliyor. İkincisi de reddit’de okuduğum “Bir kadın sizinle buluşuyorsa kafasının bir yerinde sizinle yatma fikri vardır. Bu fikri ancak ve ancak sen mahvedebilirsin” lafıydı. Bunu kafama koyduktan sonra herhangi bir kadın karşısında çok daha rahat ve özgüvenli olabilmeye başladım ve başarı oranım inanılmaz arttı.

İşte tam bu sıralarda Mahmut abi 2000’lerin başında erkekadam.com diye bir site olduğundan bahsetti, site falan kalmamış tabi. Farkettik ki bu konu ile ilgili Türkçe çok çok kısıtlı kaynak var, dedik biz neden yapmıyoruz birşeyler, hiç olmazsa çeviri yapar ingilizcesi olmayan erkeklere okuyacak kaynak yaratırız diyerek başladık yaklaşık 3 sene önce. İyi de yapmışız.

Kendi adıma konuşmak gerekirse, benim açımdan hapı alıp dönüşümümü geçirip sonuç almaya başlamam yaklaşık 2 ayımı aldı. Tabi bu kişiden kişiye farklılık gösterebilecek bir durum. Ben çevremde kadın olmasına alışkın bir adamdım, sadece oyun konusunda beceriksizdim. Oyunumu biraz geliştirdikten sonra ortaya çıkan sonuçları eski saha raporlarımda görebilirsiniz zaten.

Bu arada sarışına ne oldu onu da anlatmadan bitirmeyeyim. Birkaç ay sonra bir mekanda karşılaştık, yanıma geldiğinde ben başka bir hatuna yürüyordum. Sarışın biraz ilgi göstermeye başlayınca diğer hatun ortadan kayboldu, kadınlar sarı saçlı, mavi gözlü ve kendilerinden daha güzel bir kadın ile yarışmaya girmeyi pek sevmezler. O gece dudaktan güzel bir öpücük verip gitti, ama 2 gün sonra hatun “sen beni öptün ben öpmedim, yok ben seni arkadaş olarak görüyorum” deyince, hayatımdan temelli çıkardım gitti.

Saha Raporu – Eşleşmeden Yatağa, 4 saat

Malum uzun süredir kayıbım. Daha önce ne yazdım ne yazmadım hatırlamak için eski yazılarıma bakarken farkettim, 2 yıl önce son yazımın sonunda bu olaydan bahsedip yazarım demişim. Ondan sonra malumunuz, kayıplara karıştım. Saha raporlarına buradan döneyim dedim.

Olay bir hafta içi günü akşam saat 7 sıralarında hatun kişi ile eşleşmemizle başladı. Hatun kişisi HB6.5’tan HB7 sayabileceğimiz ayarda. Benimle aynı yaşlarda yüzü idare eder fiziği iyi. Evde boş oturduğum bir akşamdı ve bakalım ne çıkacak diye muhabbete başladım:

Ben: “Naber kız napıyorsun?” (tinder‘da genelde basit giriş yaparım, hatunun gerçekten ilgisi yoksa yazmaz zaten)

Hatun: “İyiyim, doğum günüm bugün benim, arkadaşımla yemek yiyorum.” (arkadaşı kız)

Ben: “Doğum günün kutlu olsun kaç oldun?”

Hatun: “29” 

Ben: “Oha çok yaşlanmışsın! Ee kutlama yok mu?”

Hatun: “Şarap içiyorum şimdi, biraz çakırkeyif oldum. Sonra eve..” 

Şimbi bu noktada birşey dikkatimi çekti. Hatunun doğum günü, dışarıda yakın bir arkadaşıyla masada, çakırkeyif ve inatla mesajlarıma cevap vermeye devam ediyor. Vitesi bir tık arttırmaya karar  verdim:

Ben: “Aa olmaz ama öyle, hadi bir yerlere gidelim yemekten sonra.”

Hatun: “Yok bugün işe gittim çok yorgunum halim yok. Sen napıyorsun?” 

Ben: “Evdeyim kendime 1 kadeh içki koydum takılıyorum. Halin yoksa buraya gel, birlikte içelim.”

Hatun: “Arkadaşımlayım ama..” 

Ben: “Olsun onu da getir sen ;)”

Hatunun hiçbirşeye tam olarak hayır dememesi vitesi arttırma kararımın doğruluğuna beni yeterince ikna etti. Bir miktar naz sonrası hatun ve arkadaşı gerçekten de çıktı geldi eve.

Şimdi burada hatunun arkadaşına bir parantez açmak lazım. Bütün gecenin kaderi aslında onun ellerindeyi. Biraz aksi, ortamı bozacak bir tip çıksa bu geceden hiçbir bok olmama ihtimali çok yüksekti.

Neyse ki çok şanslı bir insanım, ben yürümeye çalıştıkça hatun utangaç ayağına uzak durmaya çalışıyor, arkadaşıysa “doğum günün bugün senin birşey olmaz keyfine bak” havasında sürekli. 1-2 saat sohbet muhabbet sonrası kızın arkadaşı sigara içmeye balkona çıktı ben de hamlemi yaptım.

Hatun: “Arkadaşım burada ona ayıp olur.” (beni yarım gönüllü durdurarak)

 Ben: “Arkadaşının birşey umursadığı yok, sen kendini kendine geriliyorsun.”

Hatun: “Yok olmaz ayıp v.s. v.s.” 

 Ben: “Arkadaşın döndüğünde soracağım, bakalım umursuyor mu” (baya alaycı ve kendinden emin bir tavırla)

Kızın arkadaşı birkaç dakika sonra geldi. Ben arkadaşına “müsadenle arkadaşına odamı göstereceğim” diyip göz kırptım, hatunun arkadaşı da “geç bile kaldın haha” dedi sadece.

Hatunu tuttum elinden, içeri götürüp bir güzel.. Öhm neyse, siz mevzuyu biliyorsunuz zaten…

Gelelim ben bunu neden anlattım:

Hatunun size yaktığı yeşil ışıkları ve verdiği sinyalleri doğru yorumlamak çok önemli. Bu kızımız yakın arkadaşı ile dışarıda olmasına rağmen mesajlaşmaya devam etti ve açıkca çakır keyif olduğunu belirtti. Buradan kızın muhtemelen biraz azmış pozisyonda olduğunu düşünüp yürüdüm ve yanıltmadı.

Kız ara ara kendini geri çekerek shit test’ler denedi. Hatta birkaç kere “arkadaşımla takıl siz yakıştınız baya” falan dedi. Hedeften sapmadan devam ettim.

Burada ara ara, ya ilk gecede kız eve atılmaz zor diyen, 2-3 buluşmadan önce bir bok olmayacağına inanan arkadaşlar türüyor. Doğru yer ve zaman olduktan sonra ve siz öküz olmadıkça herşey mümkün. Yeterki denemeyi bırakmayın ve her zaman elinizde yeterli sayıda yazılacak hatun olsun.

Tinder Rehberi

Saha Raporu – AVM’de hayat oyunu

Ne zamandır sahalardan uzağım. Henüz döneceğim de yok. Bu nedenle de saha raporu yazmıyorum. Aslında eskilerden elimde bir düzineden fazla materyal var ama itiraf edeyim ayda bir iki pratik de yapmıyor değilim. Hani böyle balığı tutup denize atmak gibi 😊 Bugün yazacağım saha raporu ise geçen hafta gerçekleşti ve gündüz oyununa göre daha pasif ve daha az sık olsa da oldukça etkili olan hayat oyununa bir örnek. Bu nedenle yazayım dedim.

Hayat oyunu temelde karşına çıkan fırsatları değerlendirmek üzerine kurulu. Burada kendini doğru zamanda doğru ortama yerleştirerek fırsat sayısını arttırmak mümkün olsa da gündüz oyunundan en büyük farkı tamamen kendiliğindenmiş gibi görünmesi. Mesela Starbucks kuyruğunda yanına düştüğün kızla havadan sudan konuşma başlatmak gibi. Daha çekingen arkadaşlara tavsiye ederim ama bu tür fırsatlar kişinin karşısına ayda bir çıkar.

Neyse, mekan İstanbul’da bir alışveriş merkezinin yemek katı. Bir iş için oradaydım ve toplantı sonrası öğle yemek yiyordum. Öğlen molası olduğundan oturacak yer yok. Uzun bir sıra şeklinde olan masadayım ve benim iki yanımda birer kişilik boş yer vardı. Tek boş yerler bunlar değiller.

Kafamı kaldırdım ve karşımdaki kasadan 30 – 32 yaşlarında, oldukça güzel bir kadın ile göz göze geldim. Belli ki oturacak yer bakıyordu. Bu göz göze gelme ile benim suratımda belli belirsiz bir gülümseme belirdi. Genelde hoşuma giden bir kadın gördüğümde aklımdan “yerim lan ben seni, bu ne güzellik” gibi bir şey geçer. Bu sefer de hatuna bakarken “gel sen gel Mahmut Abinin yanına gel” diye aklımdan geçerken suratıma bir belli belirsiz bir gülümseme geliyor tabii.

İlk göz temasında hatun gözünü kaçırmadan ben gözümü kaçırmam. Size de kaçırmamanızı tavsiye ederim. Hatun zaten gözlerini kaçıracak ve gözlerini kaçırış şeklinden az çok ilgi var mı yok mu anlarsınız. Ayrıca uzun süreli göz teması maskülen bir hareket. Göz temasında gözlerinizi kaçırmamanızın bir yararı daha var: kadının cesaretini kırmamak. Mavi hap kafası pek idrak edemez ama kadınlar genelde utangaçtırlar ve reddedilmekten de çok korkarlar. Böyle bir göz teması eğer kadın ilgili ise daha fazla göz temasına girmesini ve hatta şimdi anlatacağım şekilde daha bariz yürüme davetiyesi atmasını tetikleyebilir.

Devam edeyim. Kadın ile 2 – 3 saniye göz temasımız oldu ve hatun gözünü kaçırdı. Benim için yürüme davetiyesi anlamına gelecek bir şekilde aşağı doğru ama yemeği bırakıp yürüyeceğim yok.

Neyse hatun önümde durup bir süre etraftaki 6 – 8 yere baktı. Benim arkama doğru yürüdü ve görüş alanımdan çıktı. Ben sürekli bakmadım, ilk göz temasında ilgimi gösterecek kadar bakmıştım.  Zaten 2 – 3 saniye sonra “burası boş mu” diye solumdan eğildi. Ben de “tabii, buyurun” dedim ve yarışma başladı.

Kızın yanıma oturması yürüme davetiyesi ama genellikle böyle bir durumda erkek konuşma başlatmazsa kadın 20 dakika otursa bile tek kelime etmeyebilir. Kadınlar hem yürümeyi bilmezler, hem yürünmeyi beklerler hem de bu gibi durumlarda çok utangaç olabiliyorlar. Çoğu kadın için yanında senin muhabbet açabileceğin şekilde durması yürümek demektir. O noktadan sonra “ben yapmam gereken her şeyi yaptım” deyip senin harekete geçmeni beklerler. Bunun istisnaları da var tabii ama siz bu aşamada yürüyün, kadından beklemeyin.

Yürüme Davetiyesi yazısından hatırlayalım :

Yürüme davetiyesi (YD), kadınların oyunudur. Kadınlar, istisnalar kaideyi bozmaz, bir erkeği beğendiklerinde, ölüp bitseler bile, o erkeğe yürümezler. Bunun yerine erkeğin yakınında kendilerini konumlarlar ve erkeğe kaçamak bakışlar atarak erkeğin açılışı yapmasını beklerler. Buna, biz avlanan erkekler, yürüme davetiyesi deriz ve kadınlara yürüyen erkekler için en bariz yürüme nedenidir.

Neyse ki bu bariz yürüme davetiyesi ve dibimde olması ile benim konuya girmem zor olmadı. Bariz yürüme davetiyesi zira ben bariz kestikten sonra tam yanıma oturmasının tesadüf olma ihtimali az. Etrafta en az 6 – 7 tane tek kişilik boş yer var.

Yürüme Davetiyesi yazısından tekrar hatırlatalım :

2 – Kendini Yerleştirme : En bariz YD. Kızın sizin yanınızda bir yere gelmesi ve kendisini sizin yakınızında konumlaması. Radarınız açıksa (neden kapalı olsun ki?) kızın A noktasından yakınınızdaki B noktasına gelişini farkedersiniz. Kız burada size bakış atmayabilir ya da sizin hemen dibinizde olmayabilir. Hatta çoğunlukla olmayacaktır.

Ben : “O köfteyi nereden aldın?” (Halbuki karşımdan aldığını gördüm ve gördüğümü biliyor. Konuşma bahanesi işte.)

Kız : “Şuradan karşıdan. Burada çok güzel yapıyorlar bunu. Kullandıkları et de çok güzel.” diye oldukça güler yüzlü cevap verdi. Soğuk olmaması ve fazladan bilgi vermesini İlgi Göstergesi (Indicator of Interest – IOI) olarak yazdım.

İlgi göstergesi ile yürüme davetiyesi farklı şeyler. Biri yürümeden önce gelir, diğeri yürüme esnasında. Mesela YD alırsın ama yürüdün mü sıfır ilgi göstergesi alabilirsin.

B : “Bu civarda mı çalışıyorsun?”

K: “Evet. Sen?”

B : “Hayır iş için geldim.”

K : “Nerede çalışıyorsun?”

Burada kızın hemen soru – cevap paslaşmaya (senin sorularına cevap vermek ile kalmayıp soru ile devam etmesi) başlamasını 2. İlgi göstergesi olarak yazdım.

Bundan sonra muhabbet 10 – 15 dakika devam etti. İşin aslı öylesine bir konuşma gibi devam etti ve ben eğlenen ustalığa bile geçmedim. Shit test falan da gelmedi zira henüz görünür bir yürüme yoktu. Yani bariz yürüyorum ama güya yürüme de değil. Ben bu tür hayat oyunlarında “kendiliğinden oldu” havasını korumak için çok hızlı gitmiyorum ama siz böyle yapmak zorunda değilsiniz.

Yemeğim bitip kalkacağım. Ne yazık ki bir yere gitmem gerekiyor ve ilerletmeye de niyetim yok. Yoksa yemek bitince çay içmeye davet ederdim. Bu tanışmayı ilerletmeyeceğim için tel de almayabilirim. Uzun süredir bu tür pratiklerde tel almıyorum. Alsam sonra aramayacağım için kız üzülecek. Orada almasam almadığım için de üzülecek belki ama daha az üzülecek. Neyse bu sefer tel isteyeyim bakalım nasıl olacak dedim. Neyse ki tel isteme bahanem kendiliğinden geldi.

B : Benim kalkmam lazım. Bir daha buraya gelirsem şu köfteyi deneyeceğim.

K : Ya, keşke alsaydın bir tanesini tadımlık.

B : Hahaha, keşke verseydin bir tanesini tadımlık.

K : 😊 Ya aslında şu karşıdaki caddede çok meşhur X köftecisi var. Bence onu dene.

B : Seninle konuşmak güzeldi. Bak ne diyeceğim? Bir daha buraya geldiğimde orada köfte yiyelim. Muhabbet ederiz.

K : …. Bir duraklama … şey … tabii yiyelim.

B : Whatsappın var mı?

K : Var.

Teli aldım ve yola koyuldum. Telefonu whatsapp diye sordum. Aynı şey ama sanki kızlar whatsapp diye sorunca daha kolay veriyorlar.

Şimdi olayın içinde tesadüf faktörü var ama benim bilinçli davranışlarım olmasa o kızın benim yanıma oturma şansı çok düşüktü:

  • – Radarlarım böyle bir göz göze için açık.
  • – Hoşuma giden bir kızın kıçına bakacağıma – ki bu hatunun kıçı çok güzeldi- gözlerine bakarım ve kız gözünü kaçırana kadar da kaçırmam.
  • – Aklımdan geçenlerin (bilinçli öyle kelimeler söylemiyorum, yerim ben seni kendiliğinden kafamda canlanıyor) bakışlarıma pozitif cinsel gerilim olarak yansıdığını düşünüyorum.
  • Kız kafasını hafif eğerek gözlerini kaçırınca karşılıklı bir beğenme ihtimali daha yüksek.
  • Kız yanıma oturdu. Oturmayabilirdi. Yürüme davetiyesi yazısında yazdığım gibi kadınlar kendilerini erkeğin yakınına konumlandırarak da yürüme davetiyesi atarlar. Burada yanıma oturması bariz YD. Eğer ayakta olan ben olsam ve o oturuyor olsa, bu bakışmadan sonra ben gider yanına otururdum ama o durumda bu kadar güçlü YD olmazdı.
  • Hayat oyunu ile benim karşıma ayda ya da iki ayda bir fırsat çıkıyor. Ama kendimi bilinçli olarak fırsat ortamına soksam ayda 2 – 3 kere çıkacağına eminim.

Site yorumlarında bazı erkeklere kızların kendiliğinden geldiğini yazan elemanlar var. Bu o kadar da kendiliğinden olmayabilir. Ya da daha doğrusu siz bakış, genel duruş, ruh hali gibi faktörlerle ne fırsat yaratıp ne de fırsat değerlendirebilirken bu adamlar göz teması, pozitif ruh hali, genel hijyen – bakım – tip, yd değerlendirme kabiliyeti ile fırsat yaratıp değerlendiriyor olabilirler.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Saha Raporu – Putin’e Selam Olsun…


Merhaba Mahmut Abi ve Değerli Blog sakinleri, Ben Mr. Deer. Önceki yazılarımdan beni fazlası ile tanıyorsunuz. Bu aralar İstanbul’ da bir düzen kurmaya çalışıyorum ve ilk yazımda da bahsettiğim gibi eğitim (danışmanlık ve grup dersleri) konusuna ağırlık vermeye başladım. Bir süredir YouTube kanalımda sesli saha raporları ve podcastler de yayınlıyorum. Bu yazının konusu yakın zamanda twitter hesabımdan atmış olduğum ‘’ Putin’e selam olsun. Bu ara halkı ile yakın temastayım ‘’ başlıklı resimli Tweet  ile alakalı. Resim Marmaris’ te çalıştığım otelin bana tahsis etmiş olduğu evde bir Rus hatunla birlikte takılmamın sonrasında çekildi. Olayın garip tarafı ne hatun İngilizceyi doru düzgün biliyor, ne ben 2-3 kelimeden fazla Rusça biliyorum. Ee diyeceksin nasıl konuştun da ayarttın hatunu işte tuhaf olanda o, pek konuşmadık.

 

‘’Kadının kocası genelde bir tür yedektir. Hiçbir zaman doğru erkek değildir.”

~ Sigmund Freud ~

 

Saha Raporu; Putin’e Selam Olsun

Uzatmadan olaya gireyim artık. Daha animasyonda 5. Günüm (hem otelde, hem meslekte) çoktan full charge pratiğim sayesinde neredeyse tüm FMB çalışanları ile samimiyet kurmuştum. Öğlen yemeğinde bir garson arkadaşım bana gelip misafir bir hatunun küpelerimi beğendiğini falan söyledi. Hatun buna mı söylemiş bu mu duymuş neymiş neyse çok umursamadım. Dedim akşam yemeğinde göster ayarı vereyim eheheheheh. Akşam yemeğini misafir (para veren adam müşteridir aq) ile birlikte yememiz gerekiyor. Akşam restorana gittiğimde sordum gösterdi. Masa da yaşlı bir teyze ve küçük bir çocukta vardı. Yemeğimi aldım masalarına gelip ‘’Can I sit’’ dedim.  Hatun önce bir iki saniye buga girdi beni karşısında görünce ‘’yes yes’’ dedi ama nasıl bir istekli söylüyor o an fark ettim kadın benden hoşlanmış. Masadakilere kendimi tanıttım ve tanıştım. Hatuna nereli olduğunu ne iş yaptığını falan sordum. Daha bir iki kelime konuştum hemen instagram hesabımı istedi. Konuşurken Hatun beni anlamakta zorlanıyordu dedim ‘’do you have translate application’’. Google çeviriyi açtı ne iş yaptığını anlattı ben nereli olduğumdan ve burada yeni olduğumdan falan bahsettim. 10-15 dakikalık kısa bir sıradan misafirlerle ettiğim sohbet geçti aramızda sonra ben hızlıca yemeğimi bitirip kalktım. Sahnede dans ederken falan sürekli gözü üstümdeydi gece boyunca, arada kısa bakışlar atıyordum sahneden hatuna. Akşam saat 11′ de mesai bitti otelden çıkarken hatuna mesaj attım;

D: Ben

H: Hedef

D: Otelden ayrılmam gerekiyor saatim doldu.

H: Üzgünüm, ben seni görmek istiyorum.

D: Gece için bir planın var mı.

H: Hayır.

D: Sahile gel.

H: Tamam.

Ve hatun geldi. Dedim merkezdeki sahile gidelim. Olur dedi. Tuttum elinden atladık dolmuşa ücreti ödemek istedi karışmadım. Yolda resim falan çekmek istedi. Sokuldu kolumun altından sarıldı falan. Yolda dedim sahil yerine bana geçelim mi önce bir 10-15 saniye düşündü sonra tamam dedi. Eve geçerken biraları da o aldı. Eve geçtik önden ben girdim hatuna kapıda durmasını söyledim beraber kaldığım iki arkadaşımı balkonda buldum ve hatun geldi odaya gelmeyin dedim sonra hatunu içeri aldım. Eve girerken tedirgindi odaya soktum rahat hissetmediğini ve sahile gitmemizi istedi. Sakin olmasını söyledim ve biraları açıp sohbet ederken ufak ufak öpmelerle başlayıp devamında muhteşem bir ön sevişme yaşadık. Elimi donuna attığımda hiçbir engel ile karşı karşıya kalmadım garip gelmişti SDD den eser yoktu. Seks sırasında neredeyse ikimizde bir birimizin dediği kelimeleri anlamıyorduk ama sağlam bir uyum yakaladık. Arada sadece ‘’change position’’ diyordum ayağa kalkıyordu kukla gibi isteğim şekle giriyordu. Saat gece iki gibi yatakta uzanırken bana iyi bir anne olduğu için artık gitmesi gerektiğini ve kendisini taksiye bırakma mı istedi. O an akşam yemeğinde masadaki veledin hatunun çocuğu olduğunu anladım.

 

Hatunu taksiye bıraktım ve şoföre de nerede indireceğini söyleyip eve döndüm. Ev arkadaşlarım döndüğümde beni bu kadar az sürede otelden hatun çıkardığımla alakalı tebrik ettiler. Nereden bilsinler benim Mr.Deer olduğumu, zaten hem evde hem işte etliye sütlüye karışmıyorum sessiz takılıyordum. Sabah hatun gece ile alakalı teşekkür ve günaydın mesajı atmış hiç umursamadım. Otelde hiç yanaşmadım adeta iki yabancı gibiydik. Sadece arada bakış atıyordum.  Öğlen mesajlaştık kendisinden giderken bana herhangi bir hatıra eşya bırakmasını söyledim. Hatunun son günüydü gece uçağı vardı dönüyordu. İş çıkışı yine aldım eve geçerken yine dolmuş ücretlerini ve biraları kendisi ödedi. Dolmuşta bana seni seviyorum, ilk görüşte aşık oldum, Rostov ’a  gel bende kal falan diyor ben sadece gülüyorum kafamı çevirip dışarıyı izliyorum. Bizim otelden bir garson instagram dan buna yazmış onu söyledi yine aynı tepkiyi verdim. Bizim animasyon şefi ekipten bir kızı benim hatuna yollayıp instagramını istemiş, erkek arkadaşım var demiş (benden bahsediyor) sadece güldüm. Belli etmesem bile o an içimde garip bir sinir duygusu hissettim iki nedenden dolayı. Birincisi Şefin mesai saatleri içinde ekip den birini böyle bir şey için yollamış olması, ikincisi çok daha garipti hatuna karşı cinsel çekim dışında herhangi bir şey hissetmeme rağmen o an bir kıskançlık ve koruma iç güdüsü hissettim. Bu düşünceler birkaç dakika sonra dolmuştan indiğimde tamamen aklımdan gitmişlerdi zaten hayat normale dönmüştü. İnstagram dan yazan garson umurumda olmayıp da neden şef söz konusu olunca bu garip duyguların açığa çıktığı konusunu biraz düşününce fark ettim. Birincisi şef benden daha fazla yetkiye sahip ve benden fazla yabancı dil bilgisi var orada ‘’alfa özelliklere’’ sahip lider o. İkincisi garsona kıyasla ben daha eğlenceli ve daha göz önünde bir mesleğe sahiptim. Hatuna hiçbir şey hissetmiyor bile olsam ister istemez evrimsel psikolojik, genlerimde ki kodlar fuckboddy hatunumu birkaç dakikalığına da olsa koruma iç güdümü harekete geçirmişti. Hatun gecenin sonunda boynundaki taşlı kolyeyi çıkardı bileklik gibi taktı bileğime.

Sanırım bir ‘’Alfa siker Beta öder’’  durumu söz konusuydu. Bu hatunun o kadar seçeneği varken bana ilgi duymasının nedeni görülen üzere sözlü oyunumdan dolayı değildi. Birçok insanın görmezden geldiği benim ‘’Sessiz Oyun’’ olarak nitelendirdiğim konu.

Peki Sessiz Oyun ne; senin dışarıya verdiğin sessiz mesajlar çerçeve, beden dili, kılık kıyafet, aksesuarlar, vücut ölçülerin, yüksek enerji ve güler yüz vs yani senin fiziksel yanın.

 

‘’Konuşursam beni sadece İngilizce bilenler anlayacak ama sessiz bir filmi herkes anlayabilir ve dünya Amerika’dan ibaret değil.’’

~ Charlie Chaplin ~

 

Bozuk beden diline örnek olarak kambur yürümek, adım atarken ayaklarının karşıyı göstermemesi, dik duruş sağlamaya çalışırken horoz gibi yürümek (belin içe doğru kıvrılması), topluluk içerisinde otururken veya ayaktayken ellerini oraya buraya koymaya çalışmak, masaya eğilerek oturmak, konuşurken sesli konuşmaktan çekinip hem sessiz konuşup hem karşıdaki insanın dibine girmek ya da ayakta konuşurken ilgi almaya çabalarcasına direk karşı karşıya durmaya çalışmak vb. Ben özellikle beden dilinde kendime fazlasıyla güvenirim üzerinde çok çalışmamın sonuçlarını iyi aldım, ister karşımda milyonluk şirket sahibi misafirler ister otelin sahibi ister animasyon ekibimizin bağlı olduğu şirketin sahibi otursun yine de arkama yaslanıp onun beni rahat duyabileceği şiddette bazen de biraz daha yüksek sesli konuşurum. Bu yüksek ses konusu bazen karşımdaki insanalar için sorun yaratabiliyor açıkçası ayak üstü yolda durdurduğum hatunlar ile konuşurken birkaç kere biraz sessiz olur musun tanıştığımızı insanların duymasını istemiyorum diyorlar ya da mekânda otururken de etraftakilerin ne konuştuğumuzu duymalarından çekiniyor yanımdakiler. Bu tutumumun düşüncesizlik olduğunu düşünenler olabilir belki ama hem insanların o anda podcastimde bahsettiğim gibi kendi işleri ile uğraştığının farkındayım ve ağzımdan çıkan her kelimenin sorumluluğunu ne olursa alabilmemi sağlayan ‘’Duygusal Güç’’ mekanizmam beni rahatlatıyor. Eskiden sesimin çok çıkıyor olmasından dolayı birisi uyarınca utanırdım ama artık eğer karşımadaki bir kadınsa daha çok yaklaş o zaman sessiz olmam için derim ve göz kırparım ya da erkekse ne var aq kimin umurundayız şu an rahat ol derim. Ben masada arkama yaslanıyorum konuştuğum kişi eğer kucağımda değilse beni nasıl anlasın işte o masaya eğilme iç güdüsü bu yüzden beliriyor. Eskiden insanlarla iletişimim zayıftı özellikle benden yaşça büyük insanlar ile konuşurken gerilirdim. Sonra iletişim konusunda nerede yanlış olduğumu düşünürken konuşurken gözlerimi kaçırdığım için sohbetten zevk almadığımı, insanları dinlemediğimi, hızlıca kendi fikirlerimi söylemeye çalıştığımı ve bildim bir konu anlatılırken hemen atlayıp bende bunu biliyorum deyip karşımdakini dinlemeyi bıraktığımı fark ettim. Özellikle bu sonuncu bir bozuk değer ve çok fazla insan buna sahip, bu alışkanlığı değiştirmeye çalışırken benden yaşça fazlası ile küçük insanlardan tutun da okuma yazması olmayan insanların bile çok iyi bildiğimi sandığım konularda bana farklı işe yarar bakış açıları katabileceklerini fark ettim. Özellikle kadınlar ile başarılı olmak için susabilmenin ne kadar etkili bir faktör olduğunu öğrenmek beni şaşırtmıştı.

Kılık kıyafet konusunda da illede tavus kuşu giyinin demiyorum ama kendi zevkinizi yansıtan şeyleri giyin özellikle gençler için söylüyorum. Önemli olan giydiğin şeyleri kendin isteyerek giymek, içine sinmese sırf ciddi gözükeceğim diye babasının damatlığını giyen ne 18 likler gördüm elde tespih falan. İçine sinmeyen, üzerine tam oturmayan bir şeyler giydiğin zaman sürekli kafanda insanların senin kıyafetlerin hakkında ne düşündüğünü düşünüp durursun, birisi şakadan da olsa kıyafetlerine bir şey dese hemen kafana takılır günün mahvolur. Bununla bağlantılı olarak sosyal ortamlarda rahat hissetmezsin sürekli duruşunu kontrol edersin sanki İngiliz kraliçesi var karşında artık şu insanları fazla umursamayı bırakın. Kendi işinize bakın emin olun o sizin kıyafetlerinizle alay edenlerin hepsi kendilerini rahat hissetmek için sizinle uğraşıyorlar. Kendinize gülün evet yanlış duymadınız kendinize gülün hatta hatunlardan reddettiğinde kahkaha atın kendinize. Günde 5 dakika ayırıp dik duruş egzersizleri yapmazsan o bel ağrıların geçmeyecek ilerde daha büyük sıkıntıların olacak başlarda belki garip gelecek ama emin ol bedeninin içerisinde daha rahat hissedeceksin, daha rahat gülümseyeceksin. Bu söylediklerim çok zor şeyler değil ama ertelemeye çok meraklıyız oturup sorunlarımızdan şikayet etmeye bayılıyoruz ama iş sorumluluk almaya gelince öylece erteliyoruz.

 

“Hatuna kraliçeymiş gibi davranırsan sana saray soytarısıymışsın gibi davranır. Hatuna cariyeymiş gibi davranırsan sana kralmışsın gibi davranır.”

~ Eski bir PUA atasözü ~

 

Gelelim aksesuar konusuna kadınlarla oyunda ille de şart diyemem ama dikkat çekmek iyidir bu da o kıyafetlerin önce içine sinsin sözümle bağlantılı çünkü günümüzde ki, insanların birçoğu başkalarının kendileri hakkında ne düşündüğünü o kadar çok kafasına takmış durumdaki aksesuar takmaktan korkuyorlar kendilerine yakışmayacağını, abartı olacağını veya erkeklerde özellikle kadınsı damgası yemekten korkuyor. Ben çoğu zaman annemin bilekliklerini takarım ve onların bende nasıl durduğuna dair kadınlardan bilgi alarak set açarım çoğu zaman kadınların bu bilekliklerin başka erkeklerde feminen görünebilir ama sende maskülen durmuş dediğine şahit oldum çünkü giydiğim her kıyafeti, taktığım her aksesuarı kendim için takıyorum ve mantalitemde ne giyersem giyeyim ne takarsam takayım bana yakışır düşüncesi kemikleşmiş durumda (bunun diğer bir adı Duygusal Güç). Ne giydiğim önemli değil bazen saçlarım dağınıkken veya üzerimde alakasız şeyler bile varken set açtım sonuçlar şaşırtıcıydı. Örneğin iki buçuk sene önce falan göğsümün sağ alt tarafındaki dövmemi ilk yaptırdığımda hava çok sıcak, hava alsın ve krem sürmesi kolay olması için tişörtümün yan tarafına bir karışlık bir delik açmıştım ve o gün ünide arkadaşlarımın fakültesinde ki konferansa katılmıştım. Fakültede terasta çüklü bir arkadaşım ile sigara içerken yanımızda bunun yanaştığı ama friendzone düşürüldüğü Hb 6 lık bir hatun vardı. Kız moda takıntılı bir hatundu benim ceket altından tişörtü fark etti markasını falan sordu bende hatırlamadığımı bir arkadaşımın hediye ettiğini falan söylemiştim, kendim kestim diyemedim ama etraftaki insanlar çok beğenmişti bende ceketi çıkarmıştım bir anda ortamda gözde olmuştum ve tahmin edileceği üzere kızlada 2 gün sonra arabada işi hallettim. Bu olay mantalitemin tohumlarını atmıştı. Tabi o zamanlar yeni yeni mevzulara giriyordum hayatımda Redpill de yoktu. Vücut ölçüleri ayrıntısı giymiş olduğun kıyafetleri üzerinde düzgünce taşıyabiliyor olman için gerekli yoksa bir deri kemik veya şişman isen kıyafetler üzerinde garip durabilir. Yanı sıra kası olmasa bile en azında fit olmak dışarıya sağlıklı gen mesajını veriyor. Bu bahsettiğim mesajlar bilinçsizce açığa çıkar ve bilinçsizce anlaşılır. Teorik olarak bu anlattığım şeyleri birçok kişi bilmesine rağmen pratiğe dökemiyorlar çünkü ya sabırlı değiller ya da kafalarını meşgul eden şeyler yüzünden özellikle dik durmayı unutuyorlar. Kafan doluyken beden dilini kontrol etmek zordur iyi bilirim. Benim bunarı sürekli hale getirmiş olma sebebim sabırla sürekli sürekli kendimi kontrol ederek düzeltmiş olmam. Birçok insan sabır konusunda eleniyor benim omuzlarımı dik tutma alışkanlığını edinmem 6 ayımı, beden dilimi oturtmam yaklaşık 2 yılımı aldı. Bu süreler insandan insana değişir.

‘’Nasıl yaşamam gerektiğini anlamaya başladığımda, Nasıl ölmekte olduğumu gördüm.’’

~ Leonardo Da Vinci ~

 

 

Rus Hatuna geri dönersek sürekli mesajlaşıyoruz hala seni seviyorum, gel benimle yaşa tek yaşamaktan sıkıldım, seni özledim falan diyor ama hiç umurumda değil, bundan bir sene önce olsa çoktan hayallere kapılırdım. Aklımda kış tatili var o ayrı. Burada çerçeve devreye giriyor kendi hayatımdaki hedefleri ve işleri erteleyip öylece hatuna gidemem. Şunun farkındayım hatun 30 yaşında ve hiç uğraşmadan sürekli cinsel arzularını bastıracak dinamik bir genç erkeği elinin altında tutmak istiyor. Bana Rusya da ‘’girl is girl’’ diye bir sözden bahsetmişti yani kadın kadındır, hepsi aynıdır gibi bir şey. Daha önce o taş gibi Rus kadınlarının boş egolu olmadıklarını duymuştum.  Belli ki Rusya da genç ve dinamik erkek bulamamış beni transfer etmeye çalışıyor. Kendisini ve çocuğunu koruyacak bir erkek istemesi içgüdüsel bir şey zaten. İlk görüşte aşk diyor yer miyim la ben senin bu kafesleme çabalarını şunu bir kez daha tecrübe ettim ne Türk’ ü, ne İngiliz’ i, ne Rus’ u hepsi teoride aynı. Sevişmenin ardından gerçekten bana karşı daha samimi duygular besliyor olabilir yalnız bu sürekli mesaj ve resim atacağım anlamına gelmiyor. Bu meşguliyet durumu sadece kadınlara karşı değil hayatımda ki çüklü çüksüz tüm insanlar için gerekli sürekli kendimi daha fazla daha fazla gelişmek için zorluyorum ve bu yüzden somut bir meşgul olma durumu söz konusu ve bazen ailem bile mesaj attığı zaman hemen cevap veremiyorum. Benimde zamanında yaptığım en büyük hatalardan birisi sürekli kafamda teoride mükemmellik derecisinde fikirler ve planlar üretmem ama pratiğe dönüştürmememdi veya bir şeyleri göstermelik yapmamdı. Farkında mısınız birçok şeyi resmen yapmak için yapıyoruz.

 

Son bir buçuk senedir kendimi duygusal olarak zayıf ve yorulmuş hissettiğim zamanlarda rahatlamak için günlük tutar gibi telefonumun ses kaydını açar koltukta yuvarlanarak kendi kendime konuşurdum kafamdaki tüm her şeyi ortaya döker kendimle yüzleşirdim. Çünkü bir çoğumuz şu hatayı zamanında ya yaptık ya da yapıyoruz sürekli kendimizi anlatacak birilerini arıyoruz, arkadaşlarımızı psikolog gibi görüyoruz ve enerji vampirliği yapıyoruz. Bunun sonucunda hem insanların gözünde duygusal olarak zayıf ağlak biri oluyoruz ve hem de zayıf yönlerimizi ortaya döktüğümüz için her türlü psikolojik saldırıya ve şantaja açık oluyoruz, bu şartlar altında sosyal saygı yok olup gidiyor.  O ses kayıtlarına baktığım zaman aslında temel sorunum ya bir şeyleri sırf yapmak için yapıyormuşum veya kafamdaki planları işleme koymak yerine sürekli daha da çok geliştirmeye çalışıyormuşum ‘’mükemmellik’’ algısı. Sırf yapıyormuş gibi yapmanın kötü olan tarafı; aslında evet eylem yerine getiriliyor yani kazanç var ama başka taraftan ya kayıp veriyorsun ya boşa eylemi gerçekleştiriyorsun. Örneğin akıntıya karşı kürek çekmek deyimini ele alalım, akıntıya karşı kürek çekersin ama maksimum kazanç yerinde sayarsın geriye gitmezsin yanı sıra enerji kaybı verirsin.

Mesela çok sık gördüğüm hatalardan biri adam spor yapıyor ama şekeri, abur cuburu, alkolü, sigarayı ve benzeri zararlı maddeleri bırakmıyor. Çerçeveye sahip çık diyoruz haklısın diyor hatun mesaj attım mı anında dibinde bitiyor. Ödül sensin diyoruz tamam diyor anladım diyor, hatunun teki ile resim çekiniyor ama hatun suratını kapatmış bunu sosyal medya da paylaşıyor neden çünkü kafasında hala çüksüz biri ile resim çekilmenin ödül olduğunu düşünüyor ama itiraf etmiyor bahane uyduruyor, ben onu kardeşim gibi görüyorum diyor. Eskilerin bir lafı vardır ‘’kardeş ayağı göt ayağı’’ diye hepimiz iyi biliyoruz kardeşim dediğiniz kızlar dönüp dudağınıza yapışsa sen ne yapıyorsun değil, nasıl yapıyorsun diyeceğinizi.

 

‘’Hiçbir erkek birlikte olmak istemeyeceği bir kızla yakın arkadaş olmak istemez.’’

~ Sigmund Freud ~

 

Yazılarımda birçok kez beni bu işlere sokan akıl hocam Chianski den ve sözlerinden bahsetmiştim bu; kızlarla arkadaş olma konusunda da bana şunları söylemişti. Erkek ile kadın yakın arkadaş olamaz çünkü bir süre sonra aradan cinsiyetler kalkar ve özellikle kadın erkeğe bacım gözüyle bakar, erkekse eğilse kalksa da bir frikik verse diye bakar. Kadın ile erkek arasında yakın arkadaşlık değil yalnızca cinsel çekilim olur. Ya sevişirsin ya sevişmezsin. Birçok kez açtığım dolaylı setlerde hatunlar ‘’kanka’’ dedikleri erkekleri aslında bacıları gibi gördüklerini söylemişlerdi. Şahsen bir kadın beni kadın gibi görsün istemem ve çoğu kez kızların kanka ayağına erkekleri sadece kullandığını ve ücretsiz ilgi bankası gözü ile baktığına şahit oldum. Örnek olarak daha önce paylaştığım ‘’Hatalarla geliş ve geliştir’’ adlı yazıda Eskişehir’ deki yaşamış olduğum ibretlik olayları örnek verebilirim orada da bu tarz bir kızdan bahsetmiştim. Şuna da değinmeliyim çevrende hiç kız olmamalı demiyorum illaki iş arkadaşın, sınıf arkadaşın, sosyal ortamındaki arkadaşların kız olabilir ama onlar erkek olduğunu bilmeli. Benimde çevremde ara ara konuştuğum sohbet ettiğim kızlar var ama hepsi erkek olduğumun farkında illa sikecen diye bir şey yok ama bir erkekle nasıl konuşuyorsam onlarla da aynı konuşuyorum, arsız-komik şakalar yapıyor cinsel içerikli şakalaşmalar yapıyorum ve emin olun sinirlenmek görüşmeyi kesmek yerine daha fazla benimle vakit geçirmeye çalışıyorlar yani üzgünüm bir çoğunuzun yaptığını; kızlara sözde centilmen davranışlar sergileme, boş iltifat etme gibi şeyler yapmıyorum. Birçok erkeğin centilmen ve kibar görünerek aslında ‘’meriç’’ (gizli amcı) olduğunu kadınlar bile fark ediyor artık. Her dalda oku diyoruz sadece daygame ile alakalı kitapları ve makaleleri okuyor. Soruyorum teorin ne durumda adam diyor çok okudum, diyorum ne okudun bana daygame ile alakalı siteleri gösteriyor. Her şeyi kadınlar için yapar olduğunuzu kabullenmiyorsunuz sonra olmuyor yapamıyorum diye mesaj atıyorsunuz bunalıma giriyorsunuz, oyuna-redpille-bizlere düşman oluyorsunuz. Sorun ne ailen de, ne bizde, ne arkadaşlarında, ne de başka birilerinde sorun sende ilerlemek istiyorsan önce kendi önünden çekil. Bu ara çok moda oldu karı kız konusunda başarısız olan bize sallıyor, saha tecrübesi olmayan adam bize laf sallıyor, adam beni tanımıyor mesaj atıyor mesajın girişinde hocam diyor sonunda bana ayar vermeye kalkıyor tepki verince beni eleştiri çekemez biri olmakla suçluyor sığır.

 

‘’Hiç kimse başarı merdivenini elleri cebinde tırmanmamıştır.’’

~ Konfüçyüs ~

 

Bir konu hakkında düşünmekle ne kadar vakit harcanırsa o kadar yetersiz/başarısız olunur. Kafanı ne kadar hatunlarla yorarsan o kadar çok başarısız olursun, sürekli saha raporu okuyarak, videolar izleyerek daygame öğrenilmez gelişilmez, götünü kaldırıp sokağa çıkmalısın. Ne kadar çok diyet ve spor programları araştırılırsa ya o kadar fazla ertelenir ya da o kadar fazla gelişime engel konulur. Engel konulmaktan kastım spor yaparken sürekli spor programı değiştirmekten bahsediyorum ondan bundan duyma işlerle sürekli daha fazla verimi almaya çalışarak sürekli yeni rutinler denemek boşa kasları yormaya sebebiyet verir. Sürekli diyet değişimi kas kaybından tutunda birçok rahatsızlığa sebebiyet verebilir. Kısaca sabit rutinler sıkıcıdır ama sabit ve disiplinli olunmadan sadece başarı ertelenir ve boşa enerji/zaman kaybı yaşanır. Son zamanlarda çok kullandığım bir cümle ‘’istiyorsan yapabilirsin ama önce iste’’. Sanırım yine yazı biraz uzun oldu umarım okurken sıkılmamışınızdır, umuyorum bu yazılar birilerine bir şey katıyorduk bir başka yazıda görüşmek üzere ‘’KENDİNİZE İYİ DAVRANIN DOSTLARIM’’. Bu yazı burada biter.

THE END

Saha Raporu – 4 yıl aradan sonra gündüz oyunu

Mayıs ayıydı sanırım veya nisan sonları, dgo_cr7 ve ben kadıköy starbucks civarlarında charlie chaplin cosplayli dayının yakınlarında -takılanlar bilir- gözlerimize komutları verip aratmalara başladık. yukarıya doğru çıkarken bir 6.5/10 gördük. 3 sn kuralını efsane bir biçimde yok ederken ‘sen mi gidiyorsun ben mi amk?’ tartışmaları yaşarken -göt korkumuzdan gidemiyoruz bu arada :D- ben kayışı kopardım ve yaklaşık 4 sene sonra ilk setime dalış yaptım. 4 sene aradan sonra ancak bu şekilde başlanabilirdi bence. yanına doğru yanaştım, hafifçe omzuna dokundum ve kafenin önünde kıvırcık saçlı eski voleybolcu ve karateci kızımızı durdurdum.

B: baksana, selam, seni şurdan geçerken gördüm de çok güzel bi’ enerjin vardı, yanına gelip selam vermek istedim.

O: ay teşekkür ederim ama benim mi enerjim güzel? çok çöküğüm şu an ama

B: enerjin güzel dedim moralin iyi veya kötü demedim ki

O: evet teşekkür ederim

B: **** ben, tanıştırayım kendimi

O: ben de ****

B: nerden geliyosun böyle ***?

O: dövme yaptırdım da orada geliyorum.

Valla yalan değil hocam ben de dövme üçüncü dövmemi yaptıracağım. 2 aydır falan arıorum ne yapsam diye. O yüzden dövme muhabbeti mükemmel oldu. 5-6 dk konuştuk dövme hakkında, enerjisinin aslında düşük olduğu ve önüne bakarak yürümeleri hakkında vs vs. tam hatırlamıyorum.

Daha sonra ben arkadaşımın yanına gitmeye niyetlendim çünkü beni bekliyordu. Ama kız bana baya into oldu sanırım, kendi açık verdi bana.

B: tamam o zaman *****, zamanın yok sanırım -kuracağım cümleyi sikeyim- ben de arkadaşımın yanı-

O: Yoo var aslında ben de kahve içmeye gidiyordum tam.

4 sene aradan sonra önümegelen set = insta date. böyle şans kimde var? 😀

B: ha tamam o zaman bi’ kahve ısmarla bana hadi.

Boğanın yukarısında tatlı kahveciye gidiyoruz, Ben erkek oğlu erkek sütlü filtre kahvemi içiyorum, kendisi latte içiyor. Konuşuyoruz, gülüyor baya, ben de eğleniyorum her şey çok güzel. Daha sonra numarasını alıp metrobüse salıyorum kendisini. ben de dgo_cr7 yanına gidiyorum. Pazartesi akşamı oluyor, ben kızımıza mesaj atıyorum whatsapptan. ‘eli kırık kız?’ eli kırıkmış voleyboldan dolayı, 5-6 sene önce kırmış ve kalmış öyle. Ben de çok dalgasını geçtim bu ve karatenin. en çok konuştuğum konuyla ilgili de mesaj attım. ‘aa cesur çocuk, evet benim?’ dedi. Tak diye aradım hemen. ‘ya ben senin dün aramanı bekliyodum, neden aramadın?’ dedi. biraz konuştuk, Kız bana çok ilgili. 1-2 dk geçti işim var şimdi ayağına kapattım. 1 saat sonra bu bana kendi mesaj attı napıypsun, nasılsın vs. konuştuk biraz. Öbür gün beni aradı ofisteyken, konuştuk.

Ben yazmıyorum veya aramıyorum beyler. Her şeyi kendi yapıyor. Sonra bana fotoğraflarını attı, ayaklarındaki dövmelerini. Tekrar aradı. Her şey mükemmel. Daha sonra date ayarlamak istedim uzatmadan. bu hafta. çarşamba günü 1 mayıstı sanırım, yanlışım varsa düzeltin. biz o gün tekrar *** ve iki arkadaş ile kanyon, özdilek takıldık. akşamında bununls beşiktaş’ta bir barda buluştuk. daha geldiğinde sarıldı ve öpüştük, her şey normal. Ama bir ibnelik, bir huzursuzluk seziyorum. gelir gelmez patlattı;

O: böyleyken böyle böyleyken böyle -önemli nokta- işte arkadaşlarımla da oraya gidicem burdan sonra

??? yani baya takılmaya gelmiş. benimle buluşmaya geliyor ama benden sonrası için de plan yapmış. herhangi bir şey bekleme davası diye düşündüm ama çok umursamamaya çalıştım. ama beni biraz düşürdü bu durum. daha sonra 1-1.5 saat içtik ve konuştuk baya. daha sonra kalktık hesapları ödedik. yakın olmadığını hissetim tüm gece, o bana into olan kız hiçbir şekilde yok gibiydi. kino vs hiçbir şey de denemedim, üstelemedim bile. en son bana sarıldı ve öptü. görüşürüz diyip ayrıldık. daha sonra sessizlik. mesaj atmadı veya başka bir şry yapmadı. ben de nextledim. anlamadığım şey neden böyle olduğu açıkçası. arkadaşlarına anlattı da onay mı aradı, onayı mı bulamadı? pişman mı oldu? daha sonrasında eski sevgilisiyle barışmış sanırım, instasından gördüm. çok uzun bir süre değildi. belki kafası karışıktı, belki ben düzgün ynamadım. ama 4 sene sonra böyle bir setle karşılaşmak… day game inancı 0 olan beni 100e çıkardı. hala bir takım approach anxiety durumum olsa da zamanla üstesinden gelebileceğime eminin. o yüzden deneyin beyler, bırakın kız sizi reddetsin. kendi kafanızda kendinizi reddetmeyin. şans verin kendinize.

Konuk Yazar : madly

Saha Raporu – Oyuna giriş

Çevirmen Hoca, Koz ve beni hiç sallamayan ama arada yorum yazan Mahmut Abimize selamlar olsun.

12 Haziranda yukarıya çıldırıyorum, yardım edin şeklinde bir mesaj bırakmıştım ve sağ olun yardımcı oldunuz gerçekten.

BEN BUGÜN İLK DEFA DAYGAME YAPARAK (ya da yapmaya çalışarak) 2 TANE HATUNA YÜRÜDÜM. HEM DE 3 DK İÇİNDE.

Şöyle ki; Çevirmen Hocam ve Koz bromuzun bana yazdığı cevaplardan sonra ben bi gaza geldim. O ilk yorumlardan 2 gün sonra dışarı çıktım ve bugün yürüycem dedim.

Gittim sokakta yürüyebilme ihtimalimin ve korkumun daha az olabieceği “SİKTİR LAN PİS SAPIK” denme ihtimalimin az olduğu bir semte. Arabayı çektim sağa. İndim güzelce de giyindim. Az ileride oturmuş elimde telefon geleni geçeni kesiyorum. Kızlar geçiyor ben korkumdan yanaşamıyorum. Derken bir tanesi geçerken bana baktı önüne döndü. Dedim YD mi acaba? Yürü ulan dedim… hooop ayaklarım hemen geri döndüüü..

Reddedilme korkusu-MAVİ HAP

Derken yine kızla geçmeye devam. Ben bakıyorum hangisi daha az korkutucu diye( gözlerim de bozuk 2 numara uzağı göremiyorum ama gözlüğü çıkarmışım janti görünücem diye)

Sonra bir kız daha geçti esmer güzeli. Benim kalbim küt küt atıyor göğsümden fırlayacak. Takıldım peşine…derken bir araç yanaşıp kornaya bastı.. babası sandım.. ama herif ona çalmamış ve benim zaten zar zor bulabildiğim cesaret sıfıra indi.. öyle 1 saat takıldım eve döndüm.

Reddedilme Korkusu-Mavi Hap

Derken bugün. Masturbasyon yapmayalı 1 hafta olmuş. Testosteron 7. Günün zirvesinde. Ağırlıkta kaldırmışım 1 gün öncesinden şiş şiş geziyorum (ya da bana öyle geliyor)

Dedim ki hazır boşum saat 8 de boks var şuan 5 arabayı az ileri götürüp caddeye park edeyim kızlara yürüyecem bugün.

Aynen dediğim gibi saat 7 ye kadar ben bi o tarafa bi bu tarafa yürüyorum, kızlar geçiyor, ben bakıyorum. Yine tam takılıyorum peşlerine gidicem konuşucam, ya telefona bakıyolar, ya kulaklık var, ya karşıya geçiyolar ya da yanlarından yürüyen adamları onlarla sanıyorum olmasa bile konuşsam ve beni terslese sapık dese ne bok yicem diye kafada kurdukça kuruyorum ama hepsi BOŞ BAHANE!! Aslında olan;

Reddedilme korkusu-Mavi Hap

Derken baktım saat 7 olmicak böyle, boks falan da 8 de binip gideyim en iyisi eve. Bindim gidiyorum tam sonra dedim ki “bugün antremanı kaçırıcam belki ama o zaman birşeye deysin, kızlara yürümüş olayım ki kaçırdığım antreama deysin, yoksa eve gidip mal mal 31 çekmek için deymez, Beta olma, sen Beta mısın?! Salak mısın?! Dön geri! Bunların hepsi MATRİX, o seni eve geri yolluyor. Hiç bir zaman kızlarla aran iyi olmicak, sen yapamicaksın sanırım bas eve git..”

Laan dedim eve arabayı sağa çektim,”yürüyecem ulan bugün beeeen!!!” dedim. Sonra 45dk boyunca yine aynı tarane yukarı aşağı yukarı aşağı derken. ”Hadi eve git Daves..”

Ben karşıdan karşıya geçtim arabanın yanına tam arabaya yöneldim ki, sol taraftan deri etekli, dolgun bacaklı bir HB 7-7.5..

Sonra kafamda aynen şunlar çaktı;
“Mahmut abi?! MATRİX! BETA MISIN SEN AMK?! Mahmut abi?! ÇEVİRMEN HOCA?! KOZ! MATRİX ŞUAN KADIN SİLUETİNDE DAVEEEEEESS!!”

Yallah dedim bir yardırdım hatuna, sağından yanaştım kaldı aramızda 1m benim zaten tuvaletim var 2 saattir tutuyorum orada bıraktım bırakacam derken benim elim havaya kalktı bir anda dedim napıyorum ulaan beeen!! Ve ZIBAAAM!!

REDDEDİLME KORKUNLA YÜZLEŞ-KIRMIZI HAP..

Merhaba dedim, kulaklık vardı çıkardı kaşlarını çatarak “ne oluyor yahu?” bakışı ile bana baktı. Gözlerimin bozuk olduğunu söylemiştim. O 19-20 yaşında sandığım HB7 meğersem 30lu yaşlarda çıktı.

Merhaba, az önce şurada dururken (elimle arkayı gösteriyorum-London Daygame) sizi(neden seni demedim bilmiyorum heralde büyük olduğunu görünce) farkettim ve çok hoş görünüyordunuz geliş merhaba demek istedim.

Duruşum, yüzümün şekli, falan tırt..ama ses tonum kalın ve tok bi ses konusunda iyiydim.

Hatunda” ayy sağ olun iyi akşamlar” dedi ve gitti.

Bende kusura bakmayın dedim. Gittim.

Benim ağzım götümde mutluluktan uzaya çıkıp yörüngeye oturucam. Bir insan reddedildi diye mutlu olur mu ya? Bir kızla konuşmuşum ve reddetmiş, ana avrat sövmeyip sapık demedi diye ben baya gaza geldim. Arabaya bindim çalıştırdım tam gidicem, sağdan başka bir HB 6-6,5.
Dedim ulan yürü ve yapıştıııır…
Yine kızın sağından omzuna dokunarak merhaba dedim. Bu sefer “napıyorum lan ben falan olmadı”
Kız korktu irkildi, kulaklık vardı.

D:Daves ,H:Hedef

D: merhaba korktuttum sanırım özür dilerim.
H:.. ay uyy falan filan
D:az önce şurada duruken(elimle gösteriyorum) seni fark ettim çok hoş görünüyorsun ve gelip merhaba demek istedim.
H:merhaba.. :))) (kız şoke olur, deli gibi garip bir gülümseme)
D: böyle birşey başına gelmedi heralde
H: hayır ilk kez oluyor. (Yere bakar, büyük gülümseme devam eder U şeklinde deniliyor buna heralde)
D: hmm.. nereye gidiyosun? (Evet ne diyeceğimi şaşırdım bir an)
H: eve gidiyorum..
D: anladım..peki o zaman sadece çok hoş göründüğünü söylemek istemiştim. İyi akşamlar 🙂
H: iyi akşamlar der U şekilde gülümseme ile ve gider

REDDEDİLME KORKUSU YENİLDİ-KIRMIZI HAPA GİRİŞ

Hepinize selam olsun..

Konuk Yazar : Daves

Saha Raporu – Işıkları Kapatın !!!

Merhaba Mahmut Abi ve Değerli Blog sakinleri, Ben Mr.Deer. Önceki yazılarımda yaklaşma korkumu yenmemi ve  sonrasında olanlardan bahsetmiştim. Yaklaşma korkumu yendim ve sınır tanımıyorum artık. Şunu da not düşmeliyim oyun ne Eskişehir de kolay, ne Adana da zor önemli olan mentalite ve teknik. Elimden geldiğince açık ve detaylı yazmaya çalışacağım ama hatırlamadığım kısımlar için üzgünüm. İki rapor birden yer alacağı için yazının biraz uzun olacağını şimdiden söylemeliyim. Önceki yazılarımda kullandığım teknik yüzünden insanlar beni Dark Triad bozuntusu birisi zannetmişti. Ben Robert Baker ’ın Sperm Wars kitabındaki gibi olayları betimleyerek ve yapabildiğim kadarıyla psikolojik çözümlemeler yapmaya çalışıyorum. Bu pek alışa gelmiş bir teknik değil sanırım ya da ben bu tekniği henüz sağlıklı kullanamıyorum. Yazardan farkım o olayları kurguluyor ben ise yaşıyorum.  Dip not saha raporunda ki tüm sözler Arsız-Komik tavırlarla söylenmiştir. Sağlık bakanlığına sesleniyorum ışıkları kapatın aq 😎 .

‘’Ciddiyet sığ insanların biricik sığınağıdır.’’

                                                                                                                  ~ Oscar Wilde ~

Saha Raporu; Migros Yürümesi ve Fclose

Günlerden 16 Nisan Pazartesi benim İf (intermittent fasting)’de Dört saatlik açlık günüm, ekibimle Rock Fest öncesi toplantı yapmak için telefonlaştım. Normalde o gün evden çıkmak istemiyordum çünkü açlık günlerinde benim enerjim olmuyor. Sabah günlük antrenmanımı yapmış ve birkaç saat de ders çalışmıştım. Açlık yüzünden huzursuz hissediyorum kalbim arada çarpıntı yapıyor ve arada hafif sarsılmalar hissediyorum.  Öğrenci Kanadım ile Adana ‘nın en işlek semtlerinden biri olan Baraj yolunda buluştum ve Ghost ‘ın spordan çıkıp gelmesini beklerken biraz gezinelim ve benden iş çıkmaz düşündüm bari Öğrenci Kanadım set açsın bende izlerim hatalarını falan düzeltirim diye düşündüm. Biraz yürüdükten sonra Migros‘a bir şeyler almak için girdik. Reyonların arasın da gezinirken kızın biri dikkatimi çekti göz göze geldik gülümsedim, kızda gülümsedi. Kız 1,70 boylarında sarışın, kıvırcık saçlı balık etli Hb5 ama tatlı suratı, konuşması ve dar alanda ki göstermiş olduğu performans için +0,5 daha Hb 5,5 diyelim. Neyse bakışı aldım ve ‘’Kanat vur ben buna gitmezsem olmaz, kalp krizi geçirirsem suni teneffüs sende hehehe’’ dedim. O vur kelimesi aramızda bir tür motivasyon ve destek mesajı, evrimsel psikolojik olarak maymun atalarımızda da görüldüğü gibi dokunmanın (kino) verdiği rahatlık birbirimizin omzuna hafifçe vurunca uçuşa geçiyoruz. Neyse fazla uzatmadan ben kızın arkasından çikolatalı atıştırmalıkların olduğu reyona gittim yanında yürürken yarım metre önünde kafamı çevirip seti açtım.

H: Hedef            D: Ben

D: Merhaba (sakin ve yumuşak bir sesle)

H: Merhaba (heyecanlı ve samimi bir sesle, vücut dili beni beklediğini anlatıyor.)

D: Az önce seni gördüm, tanımaya değer biri olduğunu düşündüm ve işte buradayım. Tarzından çıkardığım kadarıyla öğrencisin edebiyat falan mı.

H: Hayır anestezi bölümünde okuyorum sen ?

D: Bilmem tahmin et.

H: Konservatuar veya güzel sanatlar olabilir. (Tavus kuşu tarzıma ithafen)

D: Hayır bilemedin, Hogwarts ta Harry ‘nin sınıf arkadaşıyım ehehehe.

H: Nasıl yani büyücü falanmısın.

B: Büyüde yapabiliyorum ama hayır sokak sihirbazıyım. Söylesene anestezist olmak nasıl bir duygu insanları bayıltmak falan biraz da Nuri amca geldi aklıma ama. (gülüşmeler)

Ondan sonra kız başladı bölümünü anlatmaya, hastanede çalışıyormuş. Bir kız arkadaşı oradaymış (iş arkadaşı) onunla tanıştırdı sonra bende Öğrenci Kanadımı çağırdım kızlarla tanıştırdım. Hedefim bir şey almıyormuş onunla önden çıktık, bir iki sihir numarası yaptım ve neşeli bir sohbet ediyoruz. Öğrenci Kanadım ve hedefimin arkadaşı ortalıkta yok, kanadım içeride işimi kolaylaştırmak için diğer kızı lafa tutmuş. Sohbet arasında kız fazla soğuk kanlı olduğumu söyledi, bende bugün açlık günüm ve şuan modumun düşük olduğunu normal de eğlenceli bir insan olduğumu söyledim. (HATAAA) Orada biraz sıçtım tabi kafa yerinde değil ki ama kız da çok umursamadı. Normalde eğlenceli bir insanım ne aq. Neyse diğerleri geldi. Hedefim arkadaşına benim sihirbaz olduğumu falan söyledi. Tabi arkadaşı da numaralarımı görmek istedi, iskambilleri Öğrenci Kanadıma verdim gösterdi bir iki numara. Sonra hedefimden numarasını alıp yarın kendime gelince eğer müsait olursam onu arayacağımı ve bir şeyler içmek için buluşabileceğimizi söyleyip yanlarından ayrıldık. Ghost ile buluştuk bir mekana oturup hem olanları anlattım hem de Fest için planlama yaptık. Biraz zaman geçti saat 7.30 PM kızı numaramı alması için aradım.

D: Merhaba ***** ‘mı görüşüyorum.

H: Evet benim buyurun.

D: Ben yakışıklı sokak sihirbazı Deer

H: Eheheh senin olduğunu tahmin etmiştim. Ne yapıyorsun neredesin.

D: Arkadaşlarımla oturuyorum. Sen?

H: Alışverişi bitirdik, arkadaşımla geziyoruz. Hala yakınlardaysan bugün de bir şeyler içebiliriz.

D: Olabilir ama biliyorsun enerjim düşük sohbeti fazladan neşelendirmen gerekecek. (kafami s*kem boş ver yarın buluş sana aq o nasıl bir cümle.)

H: Hmm neşelendirmek diyorsun tamam o iş bende senin için elimden geleni yapmaya çalışacağım.

Bla bla bla bla

Ekibimle biraz yürüdük ve ATM den para  çekip geri dönüyorduk kızlar gelmiş, bana doğru yürümesini söyledim yolda karşılaştık direk sağ elimi beline koyarak yanaklarından öptüm (bu vazgeçilmez hareketim sayesinde, setten sonra ister günler ister saatler geçsin şaşmaz yakınlık kurarım) . Ghost ve Öğrenci Kanadım gitti ben kızları alıp yakınlardaki bir kafeye oturduk samimi söylüyorum ben gece boyu sıçtım kız topladı. Mekâna girince yüzümde kocaman bir gülümseme ve tanımadığım garsonlarla el sıkışma, ayak üstü hâl hatır sorma (full charge) falan, güzel bir yer seçtim ve oturduk vücut dilim iyiydi yalnız bazen teknikten uzaklaştım, çok sorun yaratmayacak shitleri umursamadan battım. Bu mekana çok sık gelir misin, garsonlarla samimi gibisin (bunlar dan biri İngilizce gecesinden tanıdığım çüksüz garson) falan basit shitler. Çeşitli sihirbazlık ve zihin oyunları yapıp geceyi bir şekilde atlattım. KissClose yapma fikrim vardı ama yarın sakin kafa ile daha iyisini yaparım diyerek vazgeçtim. Birkaç saat sonra kalktık kızlarla durağa yürüyüp yanaklarından öptüm, oradan da kanatlarımı arayıp yanlarına geçtim olanları anlattım.

“Başarıya ulaşamayanların yüzde doksanı yenilgiye uğramamış, sadece pes etmiştir.”

                                                                                                                     ~ P.MEYER ~

Evvelsi gün akşam üstü 5.00 PM gibi hedefimi aradım. Naber, nasılsın falan biraz lafladık sonra kız‘’ kapamam lazım yemek sipariş etmeliyim’’ dedi. Dedim ‘’dur akşam 8 gibi hazır ol alırım seni’’. ‘’Nereye gideceğiz’’ dedi. Dedim ‘’sürpriz’’ ve kapattım. Bu ‘’sürpriz’’ kelimesi çok kral bir şey kızları ikileme sokuyor kız diyor acaba eve mi çağıracak veya hangi mekan güzel mi vs. Yanında arkadaşının da gelme ihtimaline karşı Öğrenci Kanadımı da aldım yanıma aksi bir durumda bir bahane bulup geri yakınlarda bir yerlere bırakırım diye düşündüm. Saat 8:30 falan aradım meşgule attı ve mesaj attı;

H: Hastanedeyim istersen buraya gel. Çikamiyrum jsghhsjfsd.

D: Bende uyuşturulması gereken biri olarak yoldayım.

H:  İyi bakalım. 😀

Vardıktan sonra aradım açmadı. (biraz shit birazda mesaiye kalmış ameliyattaymış)

D: Lokasyon ver kurtarmaya geliyorum seni.

H: Amaliyathane 2.kat.

Kapıya gittim güvenlik var bırakmıyor.

D: Son bölüm canavarını geçemedim, Gel yanıma.

Mesajı attım ama yarım saat falan cevap yok, o sırada Öğrenci Kanadım acıktı, açık bir büfe bulmaya gittik. İçimden diyorum ‘’şuna bak benimle oyun oynuyor şapşal şey pıttığını yerim senin eheheheh’’. Sonra aradı ameliyatta olduğunu o yüzden arayamadığını söyledi. Yanına gittik ve ilk çalımı attım ‘’beni beklettiğin her 5 dk için bir öpücük borcun var’’ dedim. Kız güldü hoşuna gitti aşüftenin gülerek ‘’hastanede olmaz ama’’ dedi.  Dedim ‘’bakacağız artık’’ 😎 . Sonra beni ameliyathane kısmına götürdü sette tanıştığım arkadaşı ile saçma sapan bir sterilize ameliyat önlüyü giydirdiler yetmiyormuş gibi bone ve terlikte giydirmeye kalktılar kabul etmedim galoş getirttim. İçeride hemşire odasına aldı. Burası beni dardı dışarı çıkalım asistanım tek başına dedim. Aşağıdaki kafeterya ’ya giderken hastanenin altındaki karanlık bir alandan geçiyoruz sağa sola baktım yandaki sütunun altı tenha çektim kızı dudağından öptüm ‘’mal’’ oldu. Sonra Öğrenci Kanadımın yanına geçtik biraz sohbet ettik, kız arkadaşına arayıp aşağı kafeterya ya çağırdı. Kıza ‘’arkadaşın gelir asistanımla otururlar sen beni gezdir’’ dedim. Hastanenin içerisinde gezinirken kızı sohbete tutuyorum otoparka giden koridoru arıyorum bulamadım ve kızda bilmiyormuş. Binanın dış kısmın dan dolaşırken neden oraya gittiğimizi sorduğunda bende yavru ceylanımı orada bıraktığımı ve yanlış park ettiğim için kimse çarpmasın diye düzeltmem gerektiğini söyleyerek oyaladım. Sonra arabanın yanında kızı öpmeğe niyetlendim ama yok neymiş millet görürmüş işyerinin otoparkında elit değilmiş bende arabanın koltuklarını öne çektim, oturdum içeri ve kızı da yanıma çağırdım. Sonra öpüştük falan gitmek istediğini söylüyor ama öpüşmeye devam ediyor (SDD), sevişmeye giden planlı yoluma girdim artık. Konuşarak rahatlatıp kucağıma oturttum sonra vajinasına elimi attım, ne itirazlar (tamamen naz) ne shitler atıyor aşüfte ama ben yermiyim daha rahat olması için arabayı yakınlardaki bir ağaçlık alana çektim. Son sürat devam ettik memeleri ile oynuyorum, sütyenini çıkarmaya yeltendim naz yapıyor çok hızlı gidiyoruz diyor. Durdum ve ‘’ben hızlı değilim dünya yavaş’’ deyip öpüşmeye devam ettim. Bir iki dakika sonra sütyenini önlüğün altından çektim çıkardım. Sonra önlüğünü çıkarırken yok falan diyor, bende bir dakika rahatla çıkarmayacağım dedim ama tabi ki çıkardım her şeyini, üzerimdeki ameliyat önlüyünü kıza giydirdim rahat olsun millet görür derdi olmasın diye sonra blowjop yapmak istemedi eliyle kaldırdı, taktım kondomu aldım kucağıma işlem tamam. Sonra arabayı otoparka park ettim ve gençlerin yanına geri dönüyorduk çizmelerimin büyük gözüktüğünü ve kaç numara olduğunu sordu. 47 numara olduğunu söyledim, aşüfte ‘’ayağı büyük olanların şeyide büyük olurmuş lafının gerçekliği yok mu acaba eheheh’’ (shit) dedi. ‘’Bilmem ağızına alınca ölçersin‘’ dedim. Gençlerin yanına gittik. Hedef kahve ısmarlamak istedi oturduk kafeteryada sohbet ediyoruz iki kız iki erkek, biz yokken Öğrenci Kanadım doktorun birine sihirbaz seti açmış kendine abur-çubur aldırmış orasından burasından bisküvi, kek falan çıkarıyor gülmekten yarıldık. Kahveler bitti falan kalktık ayrıldık hastaneden.

‘’İnsanın yaptığı yanlışlardan en büyüğü başkaları karşısında gülünç olmaktan korkmasıdır.’’

                                                                                            ~ Fyodor Dostoyevski ~

Pazar gününe kadar kızı ne aradım ne sordum. Pazar öğlen arayıp akşam onu almak istediğimi evde takılacağımızı söyledim ‘’tamam’’ dedi. (HATAAAA). Saat yaklaştı aradım arkadaşının bir sorunu olduğunu ve başka zaman buluşmak istediğini söyledi. Telefonu kapattıktan birkaç dakika sonra Chianski‘nin yıllar önceki benzeri bir olayla alakalı söylediği laflar kulağımda çınladı ‘’Kıza orospu gibi davranma ilgi ver’’. Kızı dışarıya çağırıp bir şeyler içip öyle eve getirmeliydim. Sonra telefon konuşmasında yanımda olan Ghost ile bu konuyu konuşup next kararı aldım. 9 gün sonra bir sonraki saha raporu ile alakalı olan kızla buluşmaya Öğrenci Kanadım ile giderken aradı telefonu açmadım, birkaç dakika sonra yürürken şansıma edim o sırada oturduğu mekânın yanından geçerken görmezden geldim ama o beni fark etmiş ki aradı beni gördüğünü söyledi bende onu fark etmediğimi söyledim sadece on metre ileride olduğumdan yanına biraz ilgi vermek için döndüm o sıra buluşacağım kızı arayıp bir işim çıktı 10 dk gecikeceğimi belirttim. Yanına vardığımda kalkıyordu yanında gene aynı arkadaşı vardı. Biraz yürüdük Öğrenci Kanadım hemen diğer kızı önden götürüyor sohbet ediyor. Birkaç gündür şehir dışında seyahat ediyormuş bunu anlattı, yolda  yürürken durup dudağına öpücük falan kondurdum. Ona ayırmış olduğum 10 dk ’nın sonuna gelince sarılıp boynundan öptüm ve seni bir iki güne arayacağım değip yanından ayrıldım. Bu arada bu kız manyak bir şey bir ara gel seni ameliyata ziyaretçi olarak aldırayım diyor fuck yeahh. İşte bu böyle tabağa can kurban ilimle bilimle besliyor beni 😀

‘’Kadınlarla başarılı olmak istiyorsan Kedi gibi ol, ancak sen istediğin zaman yaklaşabilsinler.’’ (çerçeve)

                                                                                                                              ~ Mr.Deer ~

Tinder ‘dan Hastane bahçesine BClose;   

              

Öncelikle Tinder ve Whatsapp konuşmalarını ss olarak koyacağım, yazı fazla uzamasın. Ss ‘lerde sağ taraftakiler benim, soldakiler kızın mesajlarıdır. Özellikle dikkat edilmesi gereken kısımlar zaman dilimleri, bir kızla günlük mesajlaşma sayısı 2-3 hadi en fazla 6 mesaj olmalı kız kankalarından farklı olunmak isteniyorsa ve telefonun başında bekleyip hemen ardına cevap atmak aşırı duygusal yatırımdır zaten erkek adamın her dakika telefonun başında olacak boş vakti de yoktur. Bu arada kızın sesi ilk karşılaştığımızda biraz toktu olay sonrası daha kadınsı oldu, herhalde tıkanıklığını açtık. İlk defa resimlerde Hb 4,5 olup ta reel de Hb 6 olanı gördüm genelde ters olurdu. Sağlam vücut varmış kız da, bu arada 19 yaşındaymış hanım kızımız 😀

   

Önce 6.30 PM civarı kızı aradım.                                                                                            H: Hedef            D: Ben

H: Alo efendim.

D: Merhaba, ne yapıyorsun.

H: x kafede oturuyorum arkadaşımla sen ?

D: Evdeyim ufak tefek ev işleri falan. Saat 8 de Barajyolun ‘da buluşuruz eve git de hazırlanmaya başla anca biter ehehehehehe.

H: Geç kalmam merak etme hazırım zaten.

D: okey görüşmek üzere by by.

H: By by.

****10 dk sonra geri aradı açmadım işim vardı. 7 PM gibi geri aradım.

D: Efendim beni aramışsın.

H: Evet bir şey soracağım, bir arkadaşım da benimle gelebilir mi senin için sorun olur mu.

D: Niye babası dışarımı atmışta yanından ayrılamıyor mu. 😀

H: hayırr gelsin işte. (bebeksi konuşma ile)

D: Seni bıraksın beni görsün geri gitsin  Ehehehe.

H: Bebeğimi çalmandan korkmuyor öyle bir şey değil eheheheh.

D: Nerden bilim böbreğimi çalmayacağınızı ikinizle baş edemem.

H: Yok yok bir şey olmaz hehheheh.

D: Umarım arkadaşın eğlenceli biridir akşamım mahvolmaz eheheheh.

H: Allah Allah özgüvene bak yaaa.

Bla bla bla bla

Öğrenci Kanadım ile önceden buluşup bir iki set açıp öyle gidelim dedik. 15 dakika önceden buluştuk yürüyoruz kızların yanına doğru yukarıda anlattığım olay yaşandı tabağıma rastladım falan geçiyorum oraları 8.20 PM civarı oldu kızlarla buluştuk. Elimi uzattım kız ‘’böyle samimiyetsiz selamlaşmaları sevmiyorum’’ dedi. Elimi beline koydum çektim yanaklarından öptüm. Geç kalmam ile alakalı bir iki shit attı savurdum. Yolda aklımda ki mekana yürüyoruz nereye gittiğimizi sordu ‘’sürpriz’’ dedim. Neyse mekana geçtik. Hareketli bir sohbet başladı bir iki ilizyon ve sihirbazlık yaptım. Kızlar yalvarıyor bunların sırrını anlat falan yemezler. Arada göğüs kaslarımı oynatıyorum dikkat dağıtmak için kızların bayağı hoşlarına gitti. İki tane Numarayı öğrettim  hedefe, dedim ‘’her numara için bana bir öpücük borcun var’’. İkinciyi öğrenemedi çok uğraştırdı dedim üç oldu. Kız da öpücük borçlarına ‘’tamam’’ diyor, o anda zaten fark ettim bu kız da iş var. Sonra biraz vakit geçti dedim kalkıp biraz yürüyelim.

Çıktık yürüyoruz ilerde kavşaktan ‘’L’’ yapıp diğer taraftaki sessiz yoldan yürüyecektik Öğrenci Kanadım diğer kız ile önden karşıya geçti hedef ve ben yakınlardaki büfeye gittik. Sonra bizde karşıya geçtik diğerlerine bakınıyoruz. Dedim ‘’arkadaşın asistanımı kaçırdı gitti gül gibi çocuk eheheh’’. ‘’Asıl benim arkadaşıma bir şey yapmasında ‘’ dedi. ‘’ Arkadaşının gözü göz değil’’ dedim. Aradık telefonla bunlar kavşaktan ‘’U’’ çekmişler geri dönmelerini söyledik. Arabanın birine yaslandım hedefte yanıma yaslanmıştı, ‘’şu borcun birini alim ama sadece şu anlık yanağımdan öpebilirsin’’ dedim sırıttım. He aq bırakırım ya bende yaklaşırken yapıştım dudişlere kız mal gibi kaldı. ‘’Çok hızlısın ’’ (shit) dedi. ‘’Ben hızlı değilim dünya yavaş’’ dedim ardına piç gülümsemesi ve shit geçildi. Bizimkiler geldi devam ediyoruz arada onlara laf atıyorum falan hoş bir sohbet var. Apartman aralarından giderken diğeri önden gidiyor tuttum çevirdim yapıştım hedefin dudağına bir daha. Diğerleri neler olduğundan habersiz önden gidiyorlar az daha ilerledik hedefe ‘’gel benimle onlara yetişiriz’’ dedim. Önce bir duraksadı ‘’sakin ol bir şey olmaz gel iki dakika rahat ol’’ dedim, ‘’Bende public ’ciyim ama ne bilim daha yeni tanıştık’’ falan dedi ben tabi public ne bilmiyorum ama umursamadımda.  Çektim karanlık sokakta ağacın altına sarılıp öpüştük ve sağ el götte 😎 . Sonra gittik bizimkilerin yanına, meraklı gözlerle bakıyorlar dedim ‘’kedi seviyorduk’’, ha yediler mi bilemem ama hedefin dudağındaki ruj yok olmuş. O sırada dağılırız diye düşündüğümden ortaya ‘’bi ara beraber göl kenarında bisiklet sürmeye gidelim’’ dedim.  Sonra diğer kıza ‘’asistanımla ile birbirinizin numarasını alın, asistanım planlar haber verir’’ dedim. Gencimiz numarayı aldı. Sonra dağılmıyormuşuz kızların vakti varmış devam ettik. Yolda tuttum hedefi park halinde ki otobüsün arkasına çektim yapıştım dudağına, diğerleri önde devam ediyorlar. Birkaç dk sonra yetiştik bizimkilere, kıza sordum ‘’public’’ neydi diye başladı anlatmaya.

‘’Mümkün olduğu kadar çok düşün düşündüğünü de hep yap.’’

                                                   ~ Napoléon Bonaparte ~

Sonra bir hastanenin yanından geçiyoruz ‘’hadi içeriyi gezelim’’ dedim. Girdik içeri Öğrenci Kanadım ile diğer kız kafeterya ya giderken ben hedefi çektim hastanenin karanlık köşesine ayakta öpüştük falan, cinsel sohbetler sonra hastanenin kapalı kafeteryasına gittik. Duvar dibindeki banka oturduk kucağıma alacağım, hadi gidelim arkadaşımın eve gitmesi lazım, hızlı gidiyoruz falan diyor. ‘’Rahat ol gel bakim Noel babanın kucağına’’ dedim. Aldım kucağıma öpüşürken bir iki dakika sonra attım elimi pantolonun üzerinden vajinaya önce izin vermedi elimi çekti (SDD). Biraz sonra bir eli sırtımda diğerini de tuttum tekrar elimi attım bu sefer tepki vermedi. Elimi  donuna soktum ovaladım biraz, memelerini falan öptüm neyse, dedim ‘’beni rahatlat yoksa sonra taşaklarım ağrıyacak’’, dedi ‘’ya biri gelirse’’, ‘’gel buraya korurum seni’’. Karanlığın içindeki kamelyaya geçtik bastırdım kafasına aşağı aldım. Çözdü kemeri çıkardı çükü ben oturdum o dizlerinin üzerinde yaklaşık 20 dakika blowjop yaptı. Arada kafasına bastırıyorum ‘’yapma canım açıyor falan diyor’’. Hiç sikimde olmaz kapıdaki ite vuru gibi sikeceksin. En son ‘’geliyorum’’ dedim, ‘’nereye boşalacaksın’’ dedi. ‘’Bir damla nimet damlamayacak yere ’’ dedim. Diyor ‘’bu kadar rahatsak içime de girebilirsin’’,  ‘’ o sonra pantolonunla olmaz’’ dedim. Sonra kalktık toplandık gittik. Öğrenci Kanadımı aradım kızı evine bırakmış KissClose yaptım diyor, bende dedim ben bir üst leveldeyim. Kızla ana yola doru yürüyorduk telefonuna mesaj geldi kızın kuzeni gelip alacakmış. Yolda bana shitler savuruyor. Aklı sıra benden iltifat koparmaya çalışıyor.  Bana ‘’insanların beynini okumak nasıl bir his ’’ dedi. Dedim ‘fena değil’’. ‘’Bence güzel değil herkesi basit ve değersiz görüyorsundur’’ dedi. Tuttum kolundan çevirdim ve gözlerinin içine baktım ‘’ben sana değersizsin demedim’’ dudağına buse kondurdum ‘’değerlisinde demedim’’ dedim, sonra yürümeye devam ettik. Burnu estetikli gibi gözüküyordu sordum doğalmış. ‘’Hadi biraz burnumu öv ’’ dedi bana, bana la bana vay aq. Dedim ‘’övmek!! yermediğime dua et sen’’. Durakta bıraktım, biraz ilerledim aradım telefonda ‘’bu açıdan popon hoş gözüküyor’’ dedim. ‘’Sapıksın eheheheheh’’ dedi, ‘’evet eheheheh’’ dedim. (Alfie fliminden)

THE END

 

Tinder Rehberi

Saha raporu – 1 senelik haplanma süreci

Herkese selamlar. 21 mayıs 2018 tarihinde, Kırmızı hapın 50 tonu Bölüm II
Notlarım arasına kayıt ettiğim ilk redpill yazısı olmuş haplanmamın başlangıcı olarak da bu tarihi sayıyorum. Bugün 12 mayıs 2019 kırmızı hapla tanışmamın üzerinden 1 yıl geçti.

Öncelikle bu site 1 senede hayatımı inanılmaz etkiledi bunun için Mahmut Abiye buradan selamlar sevgiler, sağolsun. İlk başlarda 2 hafta gibi bir sürede sabah akşam sitedeki yazıları yorumlar dahil inanılmaz bir istekle okumuştum. Hani işte bu ya diye hayıflanır ya insan kendine adını koyamadığı veya anlamlandıramadığı birşeyi anladığında, her öğrendiğim bir bilgide aynen öyle tepki veriyordum. Benim problemim fap bağımlılığıydı. Zaten bu siteyide neverfap akademi facebook sayfasında paylaşılan -notlarıma ekledigim- bu yazıyla bulmuştum.

Ben haplanmadan önce de dışarıda daygame benzeri deli cesaretiyle yaklaşmıştım bir kac tane kıza ama sıfır oyun bilgisiyle tam bir beta olarak yaklaşıyordum yanlarına. Haplandıktan sonra sahaya hızlıca atılmama bu sebep oldu sanırım. Burada yorum olarak paylaşmaya da başlamıştım hatta açtığım setleri. Mahmut Abi de sağolsun yardımcı oluyor ve eksiklerimi söylüyordu. Haplanmamın üzerinden 2-3 ay geçmişti ve baya set açmaya başlamıştım. Ta ki burada bir saha raporum paylaşılana kadar ( dans yürümesi). O güne kadar acaba oluyor mu becerebilecek miyim diye soru işaretleriyle doluydu kafam ancak burada yazım paylaşıldıktan sonra resmen “oldum ben” havalarına girdim. Bu arada paylaşılan saha raporu da başarısız bir rapordu ama gel gör ki o bile benim kendimi bişey sanmama yetmişti.

Daha sonra ben bu gereksiz özgüvenin de bir getirisi olarak sanırım inanılmaz pozitif ilgi görmeye, sosyal ortamlarda kızları kolayca elde etmeye başladım. Resmen bu güne kadar potansiyelimin farkında değilmişim ve bu işler gerçekten bu kadar basitmiymiş ya falan diye düşünüyordum. Eskiden dışarıda görsem ulan bunları kim beceriyor acaba diye düşündüğüm hb8 lik kızları çok rahat etkiler oldum. Kadınlar hakkında anlayamadığım birşey kalmadı ya diyordum kendi kendime.

Yazın bitmesiyle ve benim okulumun son senesinin başlıyor olmasıyla birlikte. İçimde bir huzursuzluk ve kafamda soru işaretleri oluşmaya başlamıştı ee? kızlarla istediklerin olmaya başladı iyi hoş da bu mu senin istediğin? Sadece kadınları etkileyip onu bunu becermek mi ?
Bu soruların kafamı kurcalamasını susturmak için aldığım karar monk mode a girmekti.

1. Dönem monk mode da o kadar keyifsiz ve acılı geçti ki. Nofap, stajlar, dersler, erken uyanma, kitap okuma, idmanlar derken ite kalka dönemi bitirdim. Yıl içinde aldığım YD leri değerlendirmek bir kenara dursun açıkça yürüyen kızlara bile yüz vermedim. Yani %100 bir monk mode yapamasam da elimden geldiğince uygulamaya çalıştım. Son 6 dönemdir ilk kez bu kadar başarılı sınav sonuçları almıştım. Ve bu dönem için benim adıma en iyi olan şey de fap bağımlılığımı bırakmam oldu resmen enerjimim 2-3 katına çıktığını hissediyorum nofap yaptığım dönemlerde. Eskiden başlayıp bıraksam da nofap bu dönem de baya başarılı geçmişti.

2. Dönem monke mode yapmayacağım yazın yaptığım gibi sahalara ineceğim ortalığı kasıp kavuracağım mantığıyla sömestr tatilim başladı. Tatilde önce şehir sonra ülke değiştirdim ve ortalığı kavurma hayalleriyle monk mode da kendini sıkan ben sorumlulukların üzerimden kalkmasıyla birlikte fap bağımlılığına tekrardan müptela oldum. Hemde öyle kötü bir haldeydim ki bütün enerjim bitmiş. Sahaya inmeyi bırak dışarı çıkma isteğim bile kalmamıştı. Tatili bu şekilde bitirdim. 2. Dönem başladı bu berbat tatil sonrası aldığım diğer kötü kararda monk mode yapmayıp sahalara inmek oldu. Sahalarada indim dediğim öyle bir sürü set falan açmadım sadece tekrardan kızlarla vakit geçirmek istiyorum sağa sola bakıyorum ama öyle çok denemiyorum garip bir hal yani. Vizelerim berbat sonuçlandı çünkü ilgi odağım dağılmıştı. 2. Dönemin ilk 3 ayı yaptığım pozitif tek şey idmanları bırakmamam oldu diyebilirim. Resmen hiç hayal etmediğim kadar yükselmiş ama şimdi yere çakılmıştım.

Şimdilerde biraz daha ayaklarım yere basmaya kendime gelmeye başladım diyebilirim 1 yıllık bir süreç bu şekildeydi. Hatalarımı, yanlışlarımı eleştirip bana tavsiye verirseniz mutlu olurum.

Son olarak da açtığım son 5 seti paylaşmak istiyorum bunlarla ilgilide tavsiye almak isterim. Setleri kampüste açtığım için daygame tarzı değil de Mahmut abinin söylediği lifegame tarzı yapmaya çalıştım. Çünkü küçük bir şehirde yaşıyorum ve hemen hemen herkes birbirini tanıyor.

Bu arada ben: 23 yaşındayım 3 senedir ağırlık kaldırıyorum boy: 1.80

1-) Yer kütüphanenin bilgisayar salonu, kız Hb6.5
Ben pc de oturuyordum bu da gelip yan masama oturdu. Kyk yurt sonuçlarına bakıyor. (Ben: b , kız: k)

B: Ne bu yurt sonuçları mı? (Ekranı elimle işaret ederek sordum)
K: Evet (bana döndü ve suratında şaşkın bir gülümsemeyle baktı)
B: yurda girmeye mi çalışıyorsun ya ?
K: Evet (gülümseyerek) ama sıra bir türlü gelmiyor. Zaten ek yerleştirmeyle gelmiştim o yüzden baya gerideydim.
B: Beğenmiyor musun kaldığın yeri ?
K: Beğeniyorumda pahalı kaldığım yer.

Falan diye ilerledi muhabbet. Hatta konuşmaya diğer masadaki bir kız arkadaşı da dahil oldu ben zaten daha sonra görürüm diye numara istemeden kalkıp gittim yanından. Kızı 1 ay kadar sonra garson olarak çalıştığı cafe de gördüm orada da aa sen şu kütüphanedeki kız değil miydin falan diye muhabbete girdim. Kız hafızan baya iyiymiş ya falan diye samimi bir şekilde muhabbet etti benimle ama sonra okulda gördüğümde selam vermeden yanımdan geçip gitti (Beni gördüğünü düşünüyorum). Next eyledim.

2-) Yer: kantin, kızımız Hb6 mini bir etek giymiş. Dikkatleri hemen üzerine çeken cinsten süslenmiş. Kantine girerken Yd attı. Oturduğunda 2. Yd yi aldım ve arkadaşları yanından kalkıp gitti. Ve arkadaşları giderken 3. Yd yi aldım. Oturduğu masaya doğru yürüdüm arkasında ki masadan bir sandalye çekip tam yanına oturdum. Yüzüm diğer masalara doğru bakıyor o sağımda duruyor, sadece konuştuğumda ona dönüp bakıyorum sonrasında karşıma bakıyorum.

B: Merhaba
K: Merhaba ?!?!?
B: Sen hangi bölümdesin ya
K: x
B: 1. Sınıf mısın ilk kez gördüm de seni buralarda.
K: yoo 2. Sınıftayım. Sen hangi bölümdesin ki ?

Kız soru sormaya başlamıştı baya iyi ilerliyor bu yürüme diye düşünüyordum ki biraz konuştuktan sonra kız memleketi mi sordu. Çölde kutup ayısı misali kız hemşerim çıktı hemde aynı ilçede yaşıyormuşuz. Ailelerin işin içine girmesi riskini alamadım çünkü bizim ilçede küçük bir ilçe. Çok az daha konuştuktan sonra kızın yanından direk kalkıp gittim kendine iyi bak diyerek 🙂 şaşkın şaşkın baktı arkamdan bu neydi şimdi der gibi.

3-) Yer: Okulun bahçesi kız Hb 6.5 belkide 6
Tam karşımdan yürüyerek bana doğru geliyor. Merhaba dedim önünde sayılabilecek bir açıda durarak. (Suratimda piç gülümsemesi, dik duruyorum, ses tonum daha iyi olabilirdi). Kız ilk başta durmadı ama benim durduğumu görünce şöyle etrafımda dönüp sol arka çaprazıma gelince durup merhaba dedi.

B: ben redist( bana uzak duruyordu elimi uzatmadım. Uzatmam gerekiyor muydu bilemedim)
K: K bende x de ?!?!?!?
B: öyle bir mehaba demek istemiştim.
K: eee? Merhaba ?!?!?
B: hangi bölümdesin sen.
K: x sen ?
B: x mi bende aynı. Kaçıncı sınıfsın?
K: 1 sen ?
B: son
K: ee iyiymiş bitmiş senin.
B: aynen . Sen sevmiyorsun heralde burayı (ses tonundan anladım bitmiş seninki dediğinde)
K: aynen ya alışamadım bir türlü. Özellikle ilk dönem kötüydü.
Alttan dersin varmı ne var falan diye bölüm derslerine girdik ordan memleket falan iyice tanıştık. Bi ara bir sessizlik oluştu ve kız benden uzaklaşarak iyi ben gidiyorum o zaman dedi. Bende iyi madem tanıştığıma memnun oldum dedim o giderken bende dedi ve gitti.
Bu kızı niye nextledigimi 4. Yürüme sonunda yazacağım.

4-) Yer: kampüsün içinde sayılabilecek park gibi bir alan. Kız Hb 6.5 belki 7
Tek başına bir bankta oturuyor arkası yürüme yoluna dönük kulaklıkları takılı. Önüne geçtim.

B: merhaba
K: (kulaklıkları çıkarttı)
B: neden bu kadar keyifsizsin ya ( sadece o an öyle söylemek geldi içimden planlamadan yürümüştüm)
K: ne bileyim öyle güzel havanın tadını çıkartıyorum işte.
B: iyi bende oturayım bari ( yanında çantası hırkası falan vardı ben elimi uzatirken o çekti kendine doğru. )
Burada mı okuyorsun ?
K: evet
B: hangi bölüm ?

Diye muhabbet devam etti 10-15 dk kadar konuştuk. Sonra ben iyi arkadaşlarımın yanına gidiyorum diye ayağa kalktım.
K: Memnun oldum redist elini sıkayım bari ( o elini uzattı ben yeltenmemiştim bile direk gidiyordum)
Bu kızı zaten sonra yine görürüm diye bundanda numara almadan uzaklaştım.

Ama sonradan öğrendim ki 3. saha raporundaki kızla bu ev arkadaşı çıktılar ve elime yüzüme bulaştırırım diye ikisinide next eyledim.

5-) Son açtığım set çok taze henüz bugün oldu. Yer kütüphane, kız hb 7 belki 7.5 ( kız soğuk görünümlü, hani böyle gözlerini kısarak etrafa havalı havalı bakan tipler olur ya öyle bir tipi var)

Bu kızı defalarca okulda gördüm bir sürü Yd aldim ama bildiğimiz üzere her zaman yürüme için uygun olmuyor. Ve samimi olmak gerekirse aklımın bir köşesinde bir süredir bu kıza yürümek vardı ve fırsatı görür görmez gideyim ve aradan çıksın diye düşündüm. Ama öyle hayır desinde gideyim gibi bir ruh halim yoktu satışı olmuş varsayarak gittim yanına.

Kütüphaneye girdim oturacak yer arıyorum. Kızı gördüm henüz o beni görmemişti kafasını masaya koymuş yorulmuş gözüküyordu. Yanından geçerken o bana baktı ama ben ona bakmadan arkasında ki masaya oturdum aramizda 2 kitap rafı vardı ve ben onu görüyordum ama o beni görmüyordu. Ama muhtemelen nereye oturduğumu anlamıştır. Kafamda kurgulamaya çalıştım nasıl giriş yapsam diye. 30 dakika kadar geçtikten sonra, önce tanışıp sonra mola verdim aşağıya inelim biraz diye dışarıya çıkartıp muhabbet açmayı planlıyordum.

Yanına gittim kütüphanede olduğumuz için biraz kısık bir sesle merhaba dedim beni bir süzdü baştan aşağıya ve cevap vermedi. Yanındaki sandalyede çantası vardı kaldırıp masaya bıraktım ve yanına oturdum.
B: ben redist (Tamamen ona dönük bir şekilde) ve elimi ona doğru uzattım tokalaşmak için.

K: (Elime şöyle aşağılar gibi bakıp önüne döndü) Bende x de eeee ?!?!? Gibi sessiz bişey söyledi .
B: (biraz duraksadım arkama yaslandım, olumlu bir tepki beklerken bu tavır beni yıkmıştı ne diyeceğimi bilemeden)
Neden bukadar soğuksun ya ?
K: sizi tanımıyorum çünkü
B: merhaba demek istemiştim
K: bu ne cürret ya ( biraz yükselerek)
Lütfen gider misiniz yanımdan.

Birşey demeden tekrar masama geçtim ders çalışmaya devam ettim 5-10 dakika kadar sonra o kalkıp gitti kütüphaneden. Bu set sonrası oh be denedim diye bir rahatlama geldi içimden ama nerede hata yaptım diye de için burkuldu biraz.

Tavsiyelerinizi bekliyorum.

Konuk Yazar : Redist

Saha Raporu – Defalarca set açılmış kızı etkileyerek numara alma

Sporumu yapmış eve doğru yollanıyordum. Saat 10’a geliyorken  bulunduğum avm kapanmak üzereydi. Derken o an arayıp da bulamadığım fırsat ayağıma geldi ve “sonunda güzel bir kız görebildim” diye düşündüm. Metallica tişörtünün üzerine şık bir deri ceket giymişti. Grimsi ve vücudunu saran kotu güzel vücut hatlarını ortaya çıkarıyordu.

Not: Konuşmaları hatırladığım kadarıyla yazıyorum, ufak değişiklikler ve nüans kaymalarının olması kuvvetle muhtemeldir.

Ben: “Merhaba” 🙂
Kız: “Merhaba”
Ben: “Nasılsın ?”
Kız: (Kafasında bir çok soru işareti olduğunu belli eden bir “iyiyim” çıktı ağzından)
Ben: “Genelde erkekler yolda yürürken gelip selam verirler mi sana ?” deyip sırıttım.
Kız: “Hayır.. ama evet burada çok oluyor, buraya özel bir şey mi var bilmiyorum.”
Ben: “Aynen buraya özel bir şey var. Hayır ya, tam da kimmiş o beni taklit edenler diyecektim 🙂 Senle neden konuşuyorlar bilmiyorum ama belki para filan istiyorlardır senden :)”
Kız: !!
Ben: “Üzerindeki Metallica tişörtünü görünce konuşayım dedim. Ali Sami Yen yıkılmadan önce konserlerine gitmiştim, ondan sonra da gelmediler zaten. Sen gider misin konserlere ?”
Kız: “Evet, böyle röportaj gibi oluyor, çok ilginç ya :)”
Ben: “Evet ne yaparsın işte :)”

(Bir süre konuşuruz)

Kız: “Bir dakika .. ne kadar özgüvenlisin !” (gözlerimden başlayarak aşağı doğru hızlı ve ufak bir süzüş atar)
Ben: “Teşekkür ederim. Bazı erkekleri daha böyle ilk dakikadan iltifata boğar mısın ?”
Kız: 🙂 🙂 “Sen beni nerede gördün ? Xx mağazasının içinde mi ? ”
Ben: “Yok hayır, hemen şurada. Bu arada ne işe yapıyorsun sen bakayım ?”
Kız: (Anadolu ajansında muhabirmiş)
Ben: “Yandaş medya sizi. Daha bugün Ekrem İmamoğlu size kızıyordu Tv’de :)”
Kız: “Hahah, evet ben daha çok sağlık bölümündeyim ama siyasetle pek ilgilenmiyorum.”
Ben: “Diyetisyenlerden görüş almak, Canan Karatay falan :)”
Kız: “Evet 🙂 Sene ne yapıyorsun ?”

(Bir süre bunun gibi muhabbetler yaptık)

Kız: (Yürüyen merdiveni gösterir) “Yukarı çıkacaktım ama.”
Ben: “Tamam beraber çıkalım.”
Kız: “Böyle durumlar başıma geliyor ve direk cevap vermeden geçiyorum. Ama bu sefer farklı oldu. Çok özgüvenlisin gerçekten. Nerelisin sen ya ?”
Ben: “Erkek olsan yanmıştın sen. Özgüvenli olacaksın, sonra kızı bulup tanışacaksın falan hep zor şeyler bunlar, uzun iş 🙂 Belki de diğer erkekler seninle konuşmak istediklerinde ikibüklüm oluyorlardır karşında ondan olabilir. XXX liyim. Sen ?
Kız: “Zonguldak”
Ben: (Daha önce motosiklet sürdüğümü söylemiştim ve kızlar arkama binince korkuyorlar vs. demiştim) “İş yerimde çok sevdiğim bir arkadaşım Zonguldaklı, hatta bu yaz motosiklet turu yapıcam, belki Zonguldağa da uğrayabilirim.”

(5 dakika kadar konuştuktan sonra artık arkadaşlarının yanına gitmesi gerektiğini söyler)

Ben: “Olur, gelelim sebebi ziyaretime. İkimizin de müsait olduğu bir zaman kahve içelim.”
Kız: “Ben bu aralar hiç müsait değilim ya.”
Ben: “Tamam seneye kadar bir kahve içeriz o zaman. Tabi o zamana kadar evlenmezsem sana bir kahve sözüm olsun 🙂
Kız: “Teveccüh ettin ya teşekkür ederim 🙂
Ben: (Tamam al yaz numaranı diye telefonumu uzatırım)

Kız çok güzel ve tarz bir kızdı. Onunla konuşurken adeta bir oyunun sonundaki bölüm sonu canavarıyla cebelleşiyor gibi hissetmiştim. Tavırlarımdaki ufak bir muhtaçlık göstergesinde ya da muhabbetin sıktığı bir noktada yanımdan kolayca ayrılabileceğini biliyordum. Özgüven, kararlılık göstererek ve cevaplarda birazcık sıradanın dışına çıkıp basit esprilerle ilgiyi tuttum. Böylece erkeklerin benzer şekillerde defalarca yaklaşarak kendilerini dinletemedikleri kızla keyifli bir sohbet yaparak numarasını alabilmiştim.

Genel hatırlatma: Daygame’de önemli olanın bir şeyi nasıl söylediğiniz olduğunu tekrardan hatırlatmak isterim.  Yani cümleler pek az anlama geliyor. Eğer doğru enerji ve zihinsel durumdaysanız en alakasız şeyi  söyleyebilir ve gene de ne kadar işe yaradığını şaşırarak izleyebilirsiniz. Kendinizi kırılgan bir özgüvene sahip hissediyorken söylediğiniz en iyi pua materyallerinin ise ne kadar da karşılık bulmadığı sayısız kere tecrübe edilmiştir. Sözüm o ki, önemli olan birilerinin size “doğru” diyerek dayattığı oyun tarzı değil, sizin kendi içinize sinen ve ağzınızdan çıkan cümlelerin emanet gibi durmadan uygulayabildiğiniz oyun tarzıdır.