Ben de boşandım. 3 ay evli kaldım. 5.gün 5.gece.düğün, gelinliğe kadar masraflar için neler harcadım neler.
Bu yazıyı ibret alın diye erinmeden şu saatte uzun uzun yazdım. Evlenmeyin diyemem ama güzel ülkemin erkeklerini ne beklemektedir, aşağıdaki yazımı(başıma getirilenleri) okumadan anlayamazsınız ve anlamadan evlenmeniz bir facia olur. Siteden bu yazıyı ayrı bir başlıkta yayınlamasını erkeklerimizin iyiliği için istiyorum. Karar kendilerinin.
Başlıyorum:
Neyse anlaşamadık ve ben dava açtım. Dava 1 yıl sürdü ve kızın boşanmak istemiyorum, beyanıyla davam reddedildi ve 3 sene ayrı yaşama verdi Mahkeme. Bu davada bende ya da kadında bir kusur tespiti yapılmadı.
Bu karardan 3 ay sonra kız tarafı bu sefer bana boşanma davası açtı. Ve dava 1 yıl sürdü. Kadın tarafının açtığı bu davada ben boşanmayı kabul ettim. 2 taraf da boşanmayı istediğinde hakime düşen, boşanmaya hükmetmek oldu. Gelelim nafaka ve diğer şeylere.
Ben de kusur bulunamadı ve bunun için kadının manevi tazminat isteği reddedildi. Ama komik bir gerekçe ile maddi tazminata hükmedildim. Boşanmadan dolayı kadının maddi kayıpları oluşmuş, aynen böyle diyordu gerekçe. Ben yargıtaya bile itiraz ettim. Kadın kendi dava açtı ve boşanmayı istedi. Kendi dava açıp da boşanmadan dolayı maddi kayıp da ne oluyormuş, falan dedim ama temyizim reddedildi.
Gelelim nafakaya. Nafaka yükümlüsü oldum. Peki kusur tespiti yapılmadan nasıl nafaka yükümlüsü oldu. Sıkı durun aynen şu gerekçeyle:
“Erkek tarafı reddedilen boşanma davası açmakla kusurlu taraf haline gelmiştir. Bunun için nafaka ödemesine…”
Hani 1.davayı ben açmıştım ya. 2. Davayı kadın açmıştı ya. O 1. Davam reddedildi ya, mahkeme onu kastediyor.
Yargıtaya başvurdum. Her dava bağımsızdır, dedim. 1. Davam reddedildiyse kadın tarafı 2. Davayı açmasaydı, dedim. Hem 1. Davayı reddettiren ve 3 yıl ayrı yaşama ve eşini (beni) ikna hakkı kazanan kadın tarafı(eşim), yeni 1 tek kusur bile isnat etmeden neden 1 ay sonra dava açtı, dedim.
Neyse reddedildim.
Gelelim takı ve çeyize. Karşı taraf bir liste sundu mahkemeye. Annesi ve kardeşini tanık gösterdi. Hakim anneye sordu. 102 madde olan bu çeyizler hakkında ne diyorsun. Annesi aynen katılıyorum, bu çeyizleri biz erkek evine verdik, dedi. Hakim yaz dedi katipe, annesi listeye aynen tanıklık etti. İtiraz ettim o an. Bu listede bir çatal takımına 700 tl denmiş. Böyle marka ve sayılar tek tek belirtilmiş ve fiyatlar fahiş. Madem annesi bunları tek tek eliyle yerleştirmiş ise, listeyi aynen katılıyorum diyeceğine eliyle koyduklarını saysın, dedim. 1 tek ördekçioğlu tencere seti, diyebildi. Ama mahkeme o listeyi benden aynen istedi. Ağzım açık kaldı.
Takı konusunda da öyle oldu. Kızla ayrılık günümüzde tartıştık ve kız çekti gitti. Hastaneye gitmiş sakinleştirici almış. İşte bu ilaçlar ve hastaneye gitmesi takı meselesinde bana karşı kullanıldı. Kıza demişim ki ben evden gidiyorum, ben gelmeye evden gitmiş ol. Kız da ben evde yokken beni beklemiş ve benim gelmeyeceğimi anlayınca psikolojisi bozulmuş ve evden ayrılmış ve takıları alamamış. Ben de daha önceki 2 boşanma davasında bana kusur tespit edilmemesini bu takı davasında delil olarak sundum. Eğer bir kusurum olsa idi, kovma gibi bir kusur tespiti yapılırdı ve ben manevi tazminata hükmedilirdim. Karşı taraf ise kusurlu olduğum tespit edildiğini ve nafaka yükümlüsü olmama hükmedildiğimi, söylediler. Ben de nafaka yükümlüsü olmam, davayı benim açmam ve bu davanın reddedilmesi gerekçesiyle olduğunu söyledim. Üstelik hem bu davalarda hem öncekilerde karşı taraf yani kız tarafın 2 şahidi olduğunu; biri kızın annesi biri de kızın (eşim yani) kardeşi.
Sonuç altınların faiziyle iadesi.
Eşimin avulatı haber salmış. Boşuna yargıtaya verip para harcamasın, kadın her durumda haklı, kız istese 8 değil 16 bilezik bile isteyebilirdi, demiş.
Avulatları haklı, dedim ve temyiz etmedim.
Ha unutmadan söyleyeyim. 1. Davada 3 ay süren ekonomik araştırna yapıldı. Ben öğretmenim ve kız çalışmıyor. O gün için benim maaşım 1830 tl falan. 500 tl tedbir nafakası (dava bitene kadar bağlanan nafaka) bağlandı. Ve davaya devam ara kararı alındı. 3.5 aylık nafaka 1800 ediyordu. Diyelim mahkeme bugün 15.00’te bu tedbir nafakası ara kararını verdi ya. Yarın sabah 08.30’de beni icraya verdiler. 1800 tl oldu bir gecede 3500 falan. Avukatları aynı zamanda icra vekili olduğu için 1500 tl vekil ücreti, icra mahkeme masrafı falan eklediler.
Neyse 1. Davam reddedildi ve davayı kaybettiğim için 400 tl 3 yıl ayrı yaşama nafakası artı mahkeme masrafları artı karşı tarafın vekalet ücretine hükmedildim. Yine ertesi gün sabah icraya verildim. Önceki icra 1. İcra dairesinde ise bu icra 3. İcra dairesinde açıldı. Ve maaşıma haciz geldi. Eğer önceki icra dairesine bir dilekçe verselerdi otomatikmen maaşa icra gelirdi ama vekilleri tekrar vekalet ücreti alamazdı ve ben tekrar icra mahkemesi masrafı ödemezdim. Bir de 1 gün beklemeden nafakayı ödemiyor diye maaaşıma haciz ile beni okulda rezil etmek istediler.
2. Davamız açıldı demiştim. Onda da tedbir nafakası bağlandı. O davanın da bir sonu oldu. Her defasında beni farklı bir icra dairesinden dava ettiler. Ve her defasında hem asıl Aile mahkemesinde hem 1 gün sonra açılan farklı icra dairelerinden vekalet ücreti ve mahkeme masrafları ödedim. Hakime şikayet ettim bu durumu. Oralı bile olmadı, avukatları söz aldı. Bizim yasal hakkımız dedi. Bir şey diyemedim. Kızın ailesinin fabrikası var dedim. Kız nasıl baba evine sığınır kabul edilsin ki dedim. Vekilleri; kızın ailesinin maddi durumu mahkemenin konusu değil, dedi. Öyleymiş sustum. Azarlandıklarımı hiç saymıyorum. Kendimi yıllarca davadan davaya düşmüş yargılanan bir suçlu terörist gibi hissettim hep. Vekiller benim gibileri bekliyor ki yolsun. Neyse…
Hatta maddi tazminat 18000 tl bağlandı ya bunu da farklı dairede icraya verdiler. 1 gecede 23 bin tl oldu bu para. Vekalet, masraflar… falan. Ödeyemeyeceğimi beyan ettim. Maaşıma haciz geldi. O günkü maaşımın 4’te 1′ olan 500 tlye hükmettiler. Tam 36 ay boyunca ayda 500 tl kesildi. Toplamda 18 bin tl kesilmiş oldu. 18 binin 23 bin tl olması yetti mi icra dairesine gittim. Kalan ne kadar dedim. 18000 tl kaldı dediler. 18 bin tl, 36 ayda toplam 18 bin tl kesilmesine rağmen nasıl 18 bin tl kalır dedim. Müdüre kadar hesaplattım. Doğru 18 bin tl kalmış. Faizler, karşı tarafın avukatının bir kaç bahane ile itiraz dilekçeleri dolayısıyla vekil ücretleri katlamış gitmiş.
Neyse bu arada başka ile ve okula tayinim çıktı. Vekilleri tekrar dilekçe vermiş. Ek.ücretlerime de haciz geldi. Haftada 30 saat.derse giriyordum. Hafta sonları kurs açmıştım. Sınav ücretleri dahil her şeye icra geldi. Maaşımın dörtte biri artı tüm ek ödemeler. Yeri geldi ayda 2800 tl kesildi. 5 ayda 11700 tl daha kesildi. Tekrar icraya gittim. Ne kadar borcum kaldı, dedim. 16700 tl kalmış. 18 bin kalmıştı nasıl olur da 5 ayda 11700 ödememe rağmen 16700 kalır dedim. Memurun biri dedi ki: Bu şekilde bitmez bu borç. Toplu kapat. Nerden nasıl bulursan bul, dedi.
Neyse buldum buluşturdum kapattım.
İşte bundan 15 gün sonra da takı ve çeyize 40 bin tl geldi. Aman maaaş haciz gelmesin diye karşı tarafa haber saldım. İcraya vermeyin de peşin ödeyeyim dedim. Peşin deyince ve ayaklarına düşünce tamam dediler. Kredi çektim. Nisan 2018de 40 bin tl Halk bankasından maaş müşterilere özel indirimli çektim. Faizle birlikte 57 bin tl. 48 ay taksitle ayda 1200.
Şu an Temmuz 2018’dayız. Şimdi olsa o altınlar falan 60 bin Tl ederdi.
Faizde yükseldi. 28 bin falan ediyor. 88 bin toplam. Ayda 2000 tl falan ederdi. İyi ki bu güne kalmamış. Zaten bankalar 50 bin tlden fazla tüketici kredisi vermiyorlar. Tam 6 yıla yakın davalar nedeniyle elde avuçta bir şey kalmamıştı. Mecbur maaşıma ve ek ücretlerimin tamamına icra gelirdi. Tahminim ayda 2000 tl kıza öderdim. Ve 10 seneden aşağı da bitmezdi.
Çocuk da yok. 3 ay evlilik. Ve kusur tespiti yapılmadı.
Ben hikaye olsun diye anlatmadım bunları. İlk defa burada hikayemi anlattım. Evet bu site bunların hem yeri hem bu anlattıklarım için tam sırası.
Maalesef Türkiye tüm diğer ülkelerden daha kötü durumda. AB ve ABD’de hemen hemen nafakalar kalktı. 1 yıl evliliğe 1 yıl nafaka falan kesiliyor. Daha benim çocuk da olmadı. Bu hikayeye iştirak nafakası, icra ile alınan çocuk, gösterilmeyen çocuklar falan da eklemedim.
Hakimler çok değişti. Biri bana acıdı. Toplu nafaka kesti. O zaman 9000 tl idi. Karşı taraf toplu para diye sanırım itiraz etmedi. Yıllarca belki bir ömür ödemekten kurtuldum. Her erkek benim kadar şanslı değildir. 2 güne 10 yıldır ödeyenleri duyuyoruz basın yayında. Kadın evlense veya nikahsız yaşasa ya da sevgili edinse erkek tarafın haberi bile olmaz. Olsa bile ispatlaması lazım. Zina bile artık suç değil. Polis kimsenin evini basmaz. Ahlak polisi bitti o dönemler. Kimse de (özellikle kadınlarda) vicdan kalmadı.
İlginç mahkemeler ve feminist basın hatta tamamı Beta olan erkeklerimiz kadını yalan söylemez,ahlak abidesi melekler olarak görüyor.
Avrupada yine evlilik kurumu bitmiş. Bizdeki evli erkeğin rezilliği kimesede yok. Bizim Türkiyede hala bekara ev verilmeme,adam yerine konulmama ve utandırma hala yaygın ve güçlü.
Türkiyede hala düğünü erkek yapar, takı kadınındır, eşya erkeğin sırtında.
Erkek ve evlilik.
Yok ya.
İkinci Bölüm : Bir Boşanma Hikayesi – Tehlike Sinyalleri
Konuk Yazar : Metin Bey
Bunun bir de sevgili olan çiftlerin biyolojik olarak erkek ama ilişkide zihinsel olarak dişi olan taraflarından geleni var. Kız bana geç mesaj yazıyor, beni şundan bundan daha az önemsiyor, ders çalışırken beni unutuyor, vs … Eskiden ilişkide erkek kendisini odağa koyar ve kendi hayatıyla daha meşgul olurdu ve bu tür şikayetler kız muhabbetlerinde kızların ağzından çıkan şeylerdi. Erkeklerden duyamazdın. Bugün birçok erkek hala böyle ama çok fazla sayıda erkek de artık feminenleşmekten dolayı bu kız şikayetini yapar oldu. Balık sürekli içinde olduğundan suyun varlığından haberdar olmaz misali, artık yeni nesil tamamen feminen yetiştirilişin içinde olduğundan, utanıp sıkılmadan “abi kuzeni geldi diye beni unuttu” yazabiliyor.
Çerçeve işte budur, daha doğrusu çerçevenin olmaması. Çerçevesi olan adamın zihin odağında kendisi, ekran başında olmayan hobileri, işi / dersleri, misyonu falan vardır. Hayatında bunlar olan ve bunları merkezde tutan adam zaten böyle şeylere vakit bulamaz. Ama kendisini kadına feda etmek üzere yetişen nesil için böyle şeyler çok korkutucu, zira eğer kendisini merkeze koyarsa kızı kaybedeceğinden ödü kopuyor. Şu soruya samimi olarak cevap verin, kendini merkeze alan ve çoğu erkeğin kadınların aslında hiç de şikayetçi olmadıkları şikayetleri nedeni ile piç sandığı adam mı kızı elinde tutuyor, kızı merkeze koyan adam mı?
Tabii bir de kendini merkeze koy lafını “kendini merkeze koy ve başka kimseyi düşünme” olarak algılayan (sanki sen merkezde iken başkasına ilgi gösteremezmişsin gibi) tayfa var ki onlar ayrı konu. Yarın “kırmızı haplı baba” yazıları yazdığımızda “çocuklarınızla bile çerçeve sizde olmalı, onlar sizin çerçevenize girmeli” diyeceğiz, bu tayfa Allah korusun baba ise çocuklarını siklememeye başlayacak!
Burada yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak olayının da yanlış anlaşılması durumu var sanırım. Buradaki mış gibi yapmak kızlara mış gibi görünmek değil. Örneğin kıza mesaj attınız cevap gelmiyor. Kızın mesajını beklerken ona bir mesaj atmamaya çalışmak ve kızı aklından çıkaramamak, eğer siz kızın cevabını bekleyecek kadar sabrettiyseniz bile “mış gibi yapmak” değil “mış gibi görünmektir”. Bu sizin damarlarınızdaki kutsal testosteron seviyesini arttırmaz ya da kortizol seviyesini azaltmaz. Tamam kız mesaj yazdı mı testosteron artar ve kortizol azalır ama 3 saatlik tam tersi hormon salgılamadan sonra ne kadar işe yarar?
Burada mış gibi yapmak, tamamen sizinle alakalı. Tamamen ekran dışında bir hobinize ya da işinize, dersinize dönmek ve kıza nasıl imaj çizdiğinize değil sizin kendi kendinize nasıl imaj çizdiğinizle, kendinize nasıl odaklandığınızla ilgili.
Bu tür konularda kendinizi her zaman sizi izleyen bir üçüncü şahıs gibi düşünün. Kıza cool imajı çizdiniz ama orada kaygı duyarken (vücudunuzu durduk yere kortizol pompalarken) sizi izleyen o üçüncü şahıs gözündeki imajınıza ne oldu? Yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak olayını her zaman sizin içinizdeki o üçüncü şahısa mış gibi yapmak olarak düşünün. Önemli olan o kaygıyı duymayan adam olana kadar kendinize mış gibi yapmanız. Kız ne düşünmüş çok önemli değil. Şöyle anlatayım, siz kızı tamamen unutmuş iken kız bir nedenden dolayı “ya aramadığımı siklemiyormuş gibi görünmeye çalışıyor ama aslında orada telefon başında kasıyor” diye düşünsün size hiçbir zararı olmaz. Ama siz telefon başında kasarken kız “bak aramadım ama zerre siklemiyor” diye düşünsün, siz sonra o kaygıyı bir yerde patlatır, o imajı darmadağın edersiniz, merak etmeyin.
Son olarak da bu mesaj olayına özel yorumum : mesajlaşma, kadın işi bir şey. Tamam, mecburen yapacaksınız, ben de kullanıyorum. Ama o telefonda mesaj beklemek, 2 saat, yarım gün, birgün yazmadı mı diye süre tutmak, sizin masküleniteden uzaklığınızın ipuçları. Normalde bir erkeğin kız arkadaşı (tabağı demiyorum) aramadı mı, erkeğin kızı uzun süre unutması lazım ve hatırlamak için ekstra çaba göstermesi lazım. Nasıl böyle olmasın ki? Gym, iş / dersler, arkadaşlarla içmek, fazla mesai, belki gece yaptığınız ikinci iş, vs … ile hayatı ellerinde olan bir erkek çok çalışır ve böyle kaygılar onun için lükstür. Eğer bu tür kaygılara vaktiniz olacak kadar boşsanız öncelikle o boşluğu doldurun.
Daha önce de söyledik, erkeklik yan gelip yatma yeri değildir. Maalesef, ciddi miktarda çalışmayı gerektirir. Hem de yaşla beraber artan oranda.