Saha raporu – Açılış

Blogun uzun zamandır okuyucusu ve takipçisiyim. Kısa ve özet şekilde okuyupta yapamadıklarımı ve yapılması gerekenleri elimden geldiğince yazmak istiyorum. Oneitis hastalığına kapılıp bir kızı oneitisim haline getirdim ki bunu yaparsanız onu kazanma şansınız aynı derecede düşüyor. Sebebi blogta yazan açılışları, beden hareketlerini istediğiniz şekilde yapamıyorsunuz. Birde ona açılmadığınız her gün bunun zararı da aynı şekilde büyüyor. Eğer oneitisiniz varsa bir an önce ne olacaksa olsun sikerler böyle işi deyip açılarak belirsizliği bitirmeniz gerek. Yoksa gereksiz zaman ve enerji kaybı yaşıyorsunuz, bunu yapmayın.

Açılış Yapmak: Bunu kendi yaşadığım ve blogta okuduğum şeylerin özeti olarak yazacağım. Şimdi arkadaşlar ilk açılışımı diyalog halinde yazmadan önce blogtaki önerilen açılış ile karşılaştırarak yazacağım.

Öncelikle karşılıklı diyalog sırasında aklınıza gelebilecek 3 – 5 değişik soruyu önceden belirlemenizde fayda var. Şunu özellikle belirteyim ki belirli bir plan dahilinde yürümek çok önemli. Uygulayabileceğiniz bir plan yoksa eğer konuşma anındaki heyecanla birlikte işler karışıyor ve aklınıza bir şey gelmediği için kaçmaya çalışıyorsunuz. O yüzden önceden planlı olmak çok faydalı, daha detaylı bilgi için “ Londra Gündüz Oyunu” başlıklı makaleyi okuyun.

Kızın Yanına Varış:

Mutlaka değinmem gereken noktalardan birisi bu. Kızın yanına varış süreniz ne kadar az ise o kadar iyi. Özellikle daha yeni açılış yapacak veya yapanlar için söylüyorum, kızın yanına varana kadar ki heyecan sürekli artıyor. Çok fazla heyecan olursa daha yanına varmadan kaçabilirsiniz, dikkat 😊..

Set Açmak Aslında Çok Zevkli:

İşin en zevkli kısmına geldik, kızı durdurduk ve artık karşı karşıyayız. Blogta ki neredeysi tüm saha rapolarını okumuşumdur ki okuyanlarda bilir standart bir açılış var : “ Seni şuradan gördüm, farklı geldin bana tanışmak istedim ben x” gibi.. Bende bu şekilde bir giriş yaptım, ismimi söyleyip elimi uzattım, ama bu sırada gülüyorum ve vücudum ona göre dik pozisyonda bu nedense o sırada sürekli aklımdaydı. O da gülerek ismini söyledi ama ikimizde nedense çok hoş bir şekilde gülüyoruz sürekli. Diyalogu altta yazacağım için çok girmeden burda yaptığım şu hatayı belirteyim. İlk kısımda değindiğim gibi bir planım olmadığı için bir kaç soru dışında aklıma bir şey gelmedi sohbet yaklaşık 2-3 dakika sürdü ki bu süre az. Blogta belirtildiği gibi mutlaka ortalama 5 dakika civarında bir konuşma olması gerek. Benim konuşma kısa sürdü.

Sonuç:

Kıza artık dönmem gerek diyip numarasını istediğim de instagram adresini vermeyi teklif etti bende tamam dedim yazdı instagramını ikimizde gülerek ayrıldık..

Diyalog:

B: Merhaba, bir kaç seferdir görüyorum, bana farklı geldin, artık tanışalım istedim. Ben x

K: (Gülerek) Merhaba, ben xx

B: Sanırım buralarda oturuyorsun, bir kaç seferdir seni buralarda gördüm?

K: Evet, aşağıda oturuyorum.

B: (Hep gülüyoruz :D)  Burada üst yola bakarak biliyorsun yukarıda çalışıyorum, şimdi gitmem gerek bana numaranı ver konuşalım.

K: İnstagramımı vereyim oradan konuşalım.

B: Olur. ( instagram açıp adresini girdirdim.)

1 gün mesaj atmadım kıza, bir gün sonra mesaj attım. Konuşmaya başladık ama çok geç mesajlara dönüyordu, bende mesajlara aynı şekilde geç döndüm. O çabuk cevap verdiğinde ben bir kaç dakika geç cevap verdim. Konuşmaya başladığımızda sürekli iş yerimin ordan geçmeye başladı ama mesajlaşma çok ağır gidiyordu, numarasını aldım ama yine de instagramdan konuştuk.

Bir gün ben şuraya geçicem sende gelicen mi tarzın da mesaj attım, bana göre bahane ama akrabalarının görebileceğini söyledi. Tamam dedim sonra bir daha aynı şekilde buluşma mesajı attım. Saatlerce dönmedi, mesajımı yok sayıp başka bir şey sordu bana kendi ile ilgili bende mesajımı görmedin mi diye sordum, gördüm dedi bende hadi o zaman kendine iyi bak dedim. Sohbeti kestik. Bir daha konuşmadık.

Benim ilk açılışımdı ama devamı gelir o zevki aldım. Ben kendimde gördüğüm hataları yazdım. Zamanla olacak şeyler bunlar, yaşaya yaşaya öğreneceğiz.. :=)

Konuk Yazar : Emre

Kadınlarla tanışma ve açılış konusunda ayrıntılı bir sistemi, Çekici Erkek Kitabı Serisinde bulabilirsiniz.

Bir erkeğin oyunun geliştirmek için hemen yapabileceği 7 şey

1 – Eğilmeyi Bırakın

Bu erkeklerin yaptığı bir numaralı hatadır. Özelliklede kızla konuşmanın ilk 30 dakikasında. Kızlara doğru eğilerek konuştuklarının farkında bile değiller. Bu ‘’ Şuan seninle konuştuğum için çok mutluyum ‘’ izlenimi oluşturur. Ya da bir barda ortam gürültülü bile değilken kızın kulağına eğilerek konuşurlar. Bir kızın bilmesini isteyeceğiniz son şey onla konuşurken sizin ondan etkilenmiş olduğunuzu bilmesidir çünkü bu durum sizin tecrübesiz ve kızlar konusunda başarısız olduğunuz sinyalleri gönderir ve nihayetinde düşük bir değere sahip olursunuz. Arkaya yaslanın ve onun size gelmesine izin verin. Eğer biraz ilgi yaratırsanız o gelecektir.

2 – İzin İstemeyi Bırakın

Dans edebilir miyiz? Numaranı alabilir miyim? Seni öpebilir miyim? Elemanlar yakınlık kurmak için izin istediklerinde bunun dışardan neye benzediğini bilmiyorlar. İnsanlar bunları dediklerinde ne kadar alçaldıklarının farkında değiller. İzin istemek kızların beyninde sizin istediğinizi yapmamaya yönelik çeşitli olumsuz gerekçeler oluşturur. Ayrıca sizi reddedilmekten korkan bir erkek şeklinde gösterir. Bu da çoğu kadına çekici gelmeyen bir durumdur.

3 – Bir Tane Mükemmel ve Neşeli Hikayeniz Olsun

Bir kızla ilk kez konuştuğunuzda, kızın sizin kim olduğunuz hakkında bir fikri yoktur. Eğer bir kızla konuşuyorsanız kız çekicidir buda o kızın birçok erkekle muhabbeti olduğu manasına gelir. Güven, atletizm, maceraperestlik, zeka, mizah, hikaye anlatma kabiliyetinizi karşı tarafa yansıtan kısa bir hikaye anlatarak kendinizi diğer erkek sürüsünden ayırın. Çünkü kızlar satır aralarını okurlar, anlatacağınız hikaye sadece basit bir hikaye olmamalı, hikayeniz palavradan uzak, sizi ve yeteneklerinizi sunan bir hikaye olmalı.

Bunu başarmak için, Kızın dikkatinin sizde olduğu bir anda, ‘ Bu bana …… yı hatırlattı……….. ‘ kalıbını kullanarak hikayenize başlayın. Ben seyahatlerimle ilgili hikayeleri anlatmayı seviyorum çünkü hangi kız gezmeyi sevmez ki ? Eğer hikayenize ya da hikaye anlatma yeteneğinize güvenmiyorsanız şunun farkına varın en iyi hikaye anlatmanın yolu kendinize iyi hikayeler yaşatmaktır.

4 – Kadınları Tanımlamak için Ateşli Seksi gibi Kelimeleri Kullanmayı Bırakın

İlgi duymadığınız kızların size ne kadar kolay ilgi duyduğunu fark ettiniz mi? Çekici kızları vasat olanlardan daha değerli gördüğünüzde, muhtemelen davranışlarınız o çekici kızların sizden daha üstün (değerli) olduğunu kabul etmeniz yönünde değişecektir, ne yaptığınızın farkında bile olmayacaksınız. Bu sizin tarafınızdan bilinçsiz bir şekilde karşı tarafa sezdirdiğiniz kötü, yoksun, basit bir algı olacaktır. Eğer çekici kızları elde etmek istiyorsan, kızlar hakkındaki düşüncelerini kontrol etmede ustalaşman gerek. Sakın gördüğü her kızın ağzının içine düşen bir amsalak olmayın. Zihninizi kızların değerini düşürecek şekilde kandırın böylece daha iyi bir oyun sergileyebilirsiniz.

5 – Acilen Reddedil

Bir erkek olarak, yarın bir daha görmeyeceğin şirin bir kızın yanına git ve onla sohbet başlat. Bir açılış yap ya da sadece ne yaptığını sor. Kız sohbeti kibar bir tavırla sonlandıracak ve sen reddedilme ile yüzleşeceksin. Kızın senle herhangi bir şey yapmak istemediğini açıkça göstermesi belki seni kıracak ama oyununu mükemmelleştirmenin tek yolunun birkaç yüz kız ile etkileşime girmek olduğunu anlayacaksın. BAŞKA YOL YOK ! Bu şu manaya geliyor; okulunun, işinin yerinin dışında yemek yiyeceksin ya da konforlu sosyal çevreni terk edeceksin. Bu dünyadaki kızların %99 unun senle seks yapmak istemediğini kabul et. Senle yatacak bir kız bulana kadar aramaya devam et ve yap bunu.

6 – Ellerini Cebinden Çıkar

Ellerini cebinden çıkar. Eğer bir bardaysanız ve sıkılmış gözüküyorsanız, kendinizden bıkmış şekilde etrafta dolanıyorsanız, bir kıza yaklaştığınızda ondan olumlu bir geri dönüş almayı beklemeyin. Kızlar sizin onlara yanaşmadan önce ne yaptığınızı fark ederler, Eğer suratsız ve keyif kaçıran biri gibi görünürseniz sizinle konuşma olasılığı daha düşüktür. Masaların üzerinde zıplamanıza gerek yok sadece yüksek sesle konuşan herkesle çak bir beşlik yapan eleman olun, etrafta birilerine bakınan zorla ayağa kaldırılmış biri gibi olmayın. Arkadaşlarınızla ya da barmenle etkileşim halinde olun. Bu konuşkan durum sizin kızlara yanaşmanıza yardımcı olur.

7- Direk Cevaplar Vermeyi Bırak

Kızın sorularını mizah kullanarak şaka yollu savuşturun ya da bunun yerine kendi sorularınızla karşılık verin. Bunu yapman onu etkilemeye çalışmadığını gösterir. Aynı zamanda bu kıza ondan bir şeyler sakladığını düşündürür. Bu belirsiz tutumun konuşmayı devam ettirecek ve kızı perdenin arkasındaki gerçeği öğrenmek için meraklandıracaktır. Hemen göze çarparsın çünkü çoğu erkek kızın kendisini beğeneceği ümidiyle kızın sorularını hemen yanıtlayarak kızı kazanmaya çalışır. Bunun tam tersini yaparsanız kız sizin kim olduğunuzu anlamaya çalışacak, ama iş işten geçmiş olacak siz çoktan kancayı kıza atmış olacaksınız ve kızın tüm dikkatini çekerek daha etkili bir oyun oynayabilirsiniz.

Çeviri : 7 things a guy can do to improve his game now

Çeviren : Rasputin

Naz mı yapıyor, istemiyor mu?

Okuyucu Özgür sormuş :

Şu “Naz” ile “Reddedilme” arasındaki ince nüansı anlatabilir misiniz ey editörler? Shit test ve Yürüme Davetiyesi bu kavramların neresinde kalır acaba?

Hadi bu konuyu da tarihe gömün ki zavallı Türk erkeklerine bir hizmetiniz daha olsun.

Hatta kadın milletini de şu farklı 2 sıkıntıdan kurtarmış olursunuz: “Üff ya ne anlamaz adam, ille taciz diye şikayet mi etmeliyim” ya da “Gel dedim ama bir türlü gelmiyor, bir bayan olarak ben nasıl teklif ederim ki!”

Böyle bir soruyu duyduğumda aklima, bir ara beraber çalıştığım Moldovyalı bir kızın işteyken sorduğu şu soru gelir :

“How many times do I need to say no to a Turkish man to mean no?”

(Türk erkeğine hayır anlamı vermek için kaç kere hayır demem lazım).

Naz ile reddedilme arasında arasında aslında çok fark var ama yokluk zihniyeti ile fazla düşünmek yerine tarafsız gözlemlemek lazım. Naz dediğin hafif bir neşe ve gülümseme ile olur. Bazı aptal kızlar bunu kibirle yaparlar ama kırmızı haplı bir erkek böyle kızlarla uğraşmaz.

Hiç gülümseme yoksa reddir (gülümseme olması illa evet anlamına gelmez).

Shit test ve yürüme davetiyesini öğrenen çoğu genç bunları çok yanlış bağlamlarda kullanıyorlar. Shit testi öğrendikten sonra bunu abartıp kadının reddedişini shit test sayan çok. Aradaki farkı anlamak istemeyen için olaya shit test demek çok kullanışlı. Öyle ki kız adamın suratına tükürse “yarabbi şükür shit test” diyecek.

Yürüme davetiyesi de aynı. Yürüme davetiyesi anlık ve o an yürüyüp yürümeyeceğine karar vermene yardım edecek bir cesaretlendirici şey. Sonradan üzerine düşünülüp de fırsat kaçınca bir daha çıkar mı diye beklenecek bir şey değil. O an cesaret edip kullanmadıysan, unutacaksın. Eğer “acaba neden sağa doğru 45 derece açıyla göz bebekleri 0.5 mm saniye büyürken benle 0.01 saniye göz göze geldi” diyorsan gider konuşur anlarsın. Bunun YD mi değil mi olduğunu, sana özellikle olayı görmemiş kimse söyleyemez. Açık bir YD olmadığı sürece.

Temel problem yokluk. Fazla analiz ve sürekli düşünme.

Kırmızı haplı çocuk (şu yazıyı okuyun) bir kıza mesaj attıktan sonra kız kendini hatırlatana ya da mesajın içeriğinde belirlenen buluşma gelene kadar kızı unutur.Bakın bu mümkün ve doğal olarak yapabileceğiniz bir şey. Öyle ki bazen kızı istemeden tamamen unutabilirsiniz.

Kıza mesaj attın  ve kız cevaplamazsa olay basit : bir ya da iki gün sonra bir tane daha mesaj atarsın. Bir önceki mesaja niye cevap vermediğini sorarak kıza “ben kocaman bir kaybedenim” diye bağırmadan ve o mesaj atılmamış gibi yaparak. Örneğin kıza birşey yapmayı tavsiye etti isen, ikinci mesajda birincisi atılmamış gibi aynı şeyi yazabilirsin.

2 kere şans verdiğin kız eğer sana ilgisi varsa senin için fırsat yaratır. Bir kız iki kere dışarı çağırıyorsan ve ikisinde de kızın planı varsa o kızdan büyük ihtimalle iş çıkmaz. Bakın iş çıkma ihtimali sıfır değil ama böyle kızları NEXTlediğinizde on tane ilgisiz kızla vakit kaybetmeyi engellerseniz biri aslında ilgilidir ama vakti yoktur.  Ama o da büyük ihtimal sonra sizi arar. Herhangi bir kızın özel olmadığını bilen kırmızı haplı için 1 kere ilgili kızı kaçırabilirim belki ama 10 kere vaktimi kurtaracağım tercihi akıllıcadır.

ONEITIS mitini kafasından atan erkek için kadın – erkek ilişkileri istatistik işidir. Erkek istediği sonucun olma ihtimalini arttıracak seçenekleri tutar, diğerlerini ise bırakır.

2 İleri sonra geri dönüşsüz bir geri

Soru hep şu : “mesaj attım cevap vermedi. Ne yapayım?” Sonra bir mesaj daha at ve kızı unut. Cevap verirse devam. Vermezse unutmuş olman lazım zaten. Kız gibi “acaba cevap verecek mi” diye sürekli düşünüyorsanız (böyle şeylere nasıl vakit buluyorsanız) o sizin feminenliğiniz.

Böyle unuttuğunuz kızı sonra bir vesileyle bir ay sonra hatırladığınızda red yediğiniz kesin anlarsınız. O da hatırlarsanız.

Yürümede de olay basit. Kız soğuksa, gülmüyorsa ve muhabbeti sürdürecek adım atmıyorsa bunu otomatik shit test sayıp 2 dk istifini bozmadan konuşursun. 2 ya da 3 dakikada (eğer yürüme değil buluşma ise 10 dk) içinde ısınmıyorsa red yediğin kesin. Hemen uzaklaş (eğer buluştuysanız kısa kes).

Arada bir nazı red sanıp kızı aramazsam? Kızın kaybı. Daha iyi sinyal verseydi ya da hızlı davransaydı. Kendi kaçırdı. “Ben ödülüm” mantalitesinde isen kızın gerekli sinyalleri açıkça vermeyerek kaybettiği bir değerli erkek olman lazım.

NOT 1 : Burada tabii şu acımasız gerçeği de yazmak lazım : Kadınlar yüksek değerli gördükleri erkeklere karmaşık sinyal verip onu başka kadına kaybetmekten korkarlar. Naz mı red mi anlayamama sebeplerinden biri kadının erkeği olsa olur olmasa da olur görmesidir. CPDniz yüksekse daha direk mesaj alırsınız.

Eğer kağıttan kaplan değil de gerçek bir kaplan olmak için çabalarsanız, sinyaller daha barizleşmeye başlar.

NOT 2 : Rollo üstad yazmış, okuyun (3 Buluşma):

Kesin ve hızlı uygulanabilir “Oyunun Angajman Kuralları”nı yazmanın temel problemi bir adamın o an hedefinde olan hatunla ilgili hep özel bir durum olacak olmasıdır. Böyle birşey yoksa bile erkekler genellikle “bu kızda özel birşeyler var” diye hissederler. Tabak Teorisinin Oyunun entegre bir parçası olmasının nedenlerinden biri, erkekleri daha önce sahip oldukları ve kendilerine kazara ilgi gösteren her kadını hemen özel bir kar tanesi sanma betalığını atmaya zorlamasıdır. Bir beta için kendisine ucundan da olsa IOI (Indicator of Interest – İlgi Göstergesi) veren bir kadın bulup, yokluk zihniyetinden dolayı onu gökden düşmüş bir meleğe çevirmemek çok zordur. Düşünsenize, çölde açlıktan gebermek üzere olan birine tuzlu kraker bal – kaymak gibi görünecektir.

Risk ve Ödül

“Oyunda”, bir kadına fazla yatırım yaparak diğer fırsatları kaçırma ile yeterince yatırım yapmayarak o fırsatı kaçırma arasında hassas bir denge vardır. Kadın, kendi oyunu gereği, uzun süreli ilişki veya cinsel ilişki potansiyeli konusunda, erkeğin kafasını karıştıracaktır. Bu önceden kabul edilmiş şüphe, aslında kadınların yararına bir sosyal baskıdır : biraz daha sabırlı olsan, ah biraz daha yatırım yapsan, hayatının kadını ve çocuklarının anası ve dünyanın en iyi amı ile ödüllendirilebilirsin – bunu şimdi mahvetme!

Ağlayan kız beta tuzağı

Ağlayan, sızlayan ya da ümitsiz görünen bir kız, eğer vücudu obezitenin katmanları altında kalmamış ise beyaz şövalyeler ve beta oğlanlar için gerektiğinde kurtarıcı rolü oynayacaklarını göstermek için karşı konulmaz bir fırsattır. Beta oğlanlar, üzüntü içindeki kızı teskin etme şansı bulacakları o anlar için yaşarlar zira beta oğlanlar, rahatlatıcı sözlerin ve ağlamak için uzatılan omuzun vajinada gıdıklanma yaratacağını sanarlar.

Bakın burada olan şu : erkekler stres altındaki deneyimlerini kadınlara yansıtmaktadırlar. Bir erkek gerçekten üzüldüğünde, bu numara değildir. Hayat genelde erkekler için daha acımasızdır (Kukucu Dalga Feminizm dünyasında erkekler daha çok duygusal yükle karşılaşırlar). Bu nedenle üzüntü içindeki bir erkek teskin edici bir sözü ya da yardım için uzanan bir eli, özellikle de güzel bir kızdan gelenini daha fazla takdir edeceklerdir. Çoğu zaman üzüntü içinde olan bir beta, kendilerine en küçüğünden sempati kırıntısı gösteren güzel bir kadına ışık hızı ile aşık olurlar.

Ama olay kadınlarda böyle çalışmaz. Bir kere kadınlar hemen her zaman bir şeye üzülürler ve bu üzüldükleri şeylerin çoğu gülünç şeylerdir. Bir güzelin gerçekten üzüntü duyduğu durumlar enderdir. Çoğunlukla ağlayan Melis’in derdi, “kötü çocuk”la olan inişli çıkışlı ilişkisinin sonucudur ve ağlamak ve sızlamak bu kadın için kendi başına çok zevkli birşeydir. Bu nedenle beta uydulardan sempati sağan ağlayan Melisler hariç kızlar erkeklerden gelen sempatiye aynı sıcaklıkta yaklaşmazlar.

Bunun yanında sempati oyunu oynayan erkek kadınları haklı nedenlerden dolayı kendinden soğutur : bu erkekler ezici çoğunlukla üzüntüyü kadının donunun içine girmek için fırsat olarak kullanmaya çalışan aşağılık yaratıklardır.

Eğer bir dahaki sefere üzüntü içinde bir güzel görürseniz, onu rahatlatma güdünüze karşı gelin. Üzerinde ağlanan omuz, saatlerce dert dinleyen Güzin Beta olmayın. Bunun yerine kötü çocuk olun ve ona “annesi veya köpeği ölmediği sürece ağlamanın yasak olduğunu” söyleyin.  Gerçekten bir derdi varsa tamam ama dediğim gibi kadınlar her boka üzülürler ve o an üzüldüğü şeyin aptalca birşey olma ihtimali yüksektir. Bunun yerine kötü çocuk olun ve ona “annesi veya köpeği ölmediği sürece ağlamanın yasak olduğunu” söyleyin.

Eğer ağlayan kız arkadaşınız ya da karınız ise ve ağlama sebebi çoğunlukla olduğu gibi boktan birşey ise asla onu teskin edecek sözler söylemeye veya “suçunuzu” affettirmek için hediye veya çiçek almaya kalkmayın. Böyle yaparsanız sadece kadını kendinizden tiksindirmekle kalmayacak aynı zamanda da ağlamayı ödüllendirerek teşvik edeceksiniz. Ağlayan kız arkadaşla ya da eşle başetmenin en iyi yolu onu ağlamaya bırakıp sıvışmaktır.

NOT : Bu tek beta tuzağı değil. Konu ile ilgili şu yazıya bakın : Beta Tuzağı.

Kadını zihinsel odağın yapmak

Beyazatlıpatates şöyle bir soru sormuştu :

Abi ne zaman flört aşamasında öpüşsem en geç bir haftaya kızlar etrafımdan yok oluyor. Bir değil iki değil. Hepsinde de yakınlaştıktan sonra iyi dönüt alıyorum. Buna rağmen kayboluyorlar. En sonki kız eski sevgilisine döndü mesela. Sinirlerimi bozuyor bu durum.

Ben de şöyle cevap verdim :

Daha once de yazmistim. Opusmek tamam da seks olmadan yiyismek bir erkek icin tehlikeli zira erkek komik hallere burunuyor. Opusmeden sonra hareketlerin betalasiyor olabilir. VS … AMA ve bu buyuk bir AMA … Terk ediliyorum demen sakat. Zira erkek sirf opustuk diye iliskimiz var havasina girmez. Siz sanki hala hedefte tek eslilik hatasina dusuyorsunuz. Ben mesela opusup sevistikten sonra kiz toz olursa bunu terk edilme diye tanimlamam zira daha iliski yok ki.

Bu devirde kafaniz hedefte tek eslilik mantiginda ise cok betalasirsiniz. Kafanizi degistirin. Demek istedigim iliskiye olabilir bakisinda olabilirsiniz ama iliski sizin bastaki hedefinizse pozisyonunuz zayif.

KEREM’in bu yoruma cevaben şunu yazmış:

Cvp için teşekkürler.
İlişkinin devam etmesinden kastım sürekli seks yapabileceğim biri haline gelmesidir karşı taraftaki kızın.
Öpüşmeden sonra yelkenleri suya indiriyor olabilirim doğru
Ama çözüm nedir ?
Dün öpüştüğüm kız.. ilgi göstermiyorsun. Bulunmaz hint kumaşı değilsin dedi.
Görüldü yaptım cvp vermedim doğru mu yaptım sizce?

Öncelikle gerçekten ilgi göstermiyorsan hata ediyorsun. Yani şimdiye kadar anlamışsınızdır, kırmızı hap orta yolcu bir akım. Radikal “kıç yalama” ile radikal “köpek edecem tüm karıları” uçları arasında orta noktada. Şimdi eğer kıza dozunda ilgi göstermiyorsan o kısmı çalışman lazım. Zira oyunun bokunu çıkarıyor olabilirsin :

Oyun (The Game)nun bilinmesi gereken ama çoğunlukla es geçilen oldukça önemli taraflarından biri, oyunun yolunun iki aşırı uç arasında bir denge çizgisinde devam ettiğidir. Örneğin genelde aşırı bir iyi çocuk geçmişi olan beta, eskiden bir kıza hiçbir sonuç almadan çok yatırım yaptığından, oyuna ilk başladığında tamamen öbür uca atlayarak bir sürü kıza yürürken, hepsine yetersiz yatırım yaparak yine havasını alır. Eskiden bir kadını çok takarken ve ona entellektüelliğin tepesinde muhabbetle yaklaşırken, kırmızı hap sonrası oyunu oynarken yürüdüğü hatuna aşırıya kaçmış bir “sikimde değilsin Nalan” zihniyeti ve çok havadan sudan bir muhabbet ile yanaşır.

Bir kere görüldü attım ama cevap vermedim kısmı feminen bir hareket. Gerçi bulunmaz hint kumaşı değilsin lafının bağlamına göre “yeter lan senle mi uğraşacağım” mantığı ile anlaşılır olabilir ama çoğu durumda görüldü attım cevap vermedim diyen erkek karizma yapmıyor. Kız eğer çok ciddi bir saygısızlık yapmadı ise feminen olduğunu gösteriyor.

Aşırı uçlara kaçmadan oyunu dozunda oynamayı öğrenmeniz lazım. Koskoca Roissie bile kadınlarla iletişimde altın oran koyuyor, 2 / 3 oranı. Hiç takma, arama sorma demiyor. Yıllarını beta ayak paspası geçiren bir erkeğin “köpek çekecem lan hepsine” diye fantaziler kurması anlaşılır ama normal değil. Fazla betalaşmayın, duygusal yatırım yapmayın ama en azından biraz zaman ve ilgi yatırımı yapmadan da kimseyle birlikte olamazsınız.

Kıza attığın mesaja cevap gelmeden bir şeyler yazmamak, kızı kızdan daha sık aralıklarla mesajlamamak yeterli. Yani kıza mesaj attın. 1.5 saat cevap vermedi. O arada mesaj atmayacaksın. Kız sana mesaj attıktan sonra sen de 1.5 saat sonra cevap vereceksin. Böyle birkaç şeye dikat ettikten sonra ilk sen aramışsın (her saat aramadığın sürece tabii), 2 gün sonra aramışsın falan çok önemli değil.

Evet bunlar önemsiz ayrıntılar. Kerem’in sorunu başka. Ki bunu şurada yazmış :

Bir de şunu anlamadım? Yani Kıza:
“Sırf öpüştük diye sevgili olduğumuzu düşünme-ilişkideyiz diye düşünme” mi demeliyiz-hissettirmeliyiz?

İşte tam olarak sorun bu! “Sırf öpüştük diye sevgili olduğumuzu düşünme-ilişkideyiz diye düşünme” diyorum ama “mi demeliyiz-hissettirmeliyiz” diye soruyorsun. İşte bu mavi hap.

Kızı zihinsel merkezinize alıp ona nasıl göründüğünüz, ne hissettirdiğiniz, ne söylediğiniz ilk planda olduğu sürece kırmızı haplı davranamazsınız. Mış gibi bile yapmanız büyük külfet.

Sırf öpüştünüz diye sevgili olduğunu SEN düşünmemelisin. Kıza ne gösterdiğin, kızın ne düşündüğü önemli değil. SEN kendi zihinsel odağında olmalı, hep ilk SEN ne düşünüyorsun önemli olmalıdır.

Sen kızı öper öpmez “acaba ilişki olur mu” diye düşünürsen, kızın ne düşündüğü önemli değil. “kastım sürekli seks yapabileceğim biri haline gelmesidir” diyorsun da o ilişki zaten. İlişki bir kadından daha ilk öpüşmede fantazileniyorsa, mavi hap kafasını gösteriyor demektir.

Sen kızı öptün ve kız da hoşuna gitti ise dışarı çıkarırsın, ararsın sorarsın ama kız seni ilişkiye çekmeye çalışmadığı sürece ilişki aklına gelmez. Bu maskülen bir erkeğin doğal olarak yaptığı birşeydir.

Kızın seni ilişkiye çekmek istemesi demek, senin arayıp – sormaman ama onun peşinde koşması demek değil. Erkek olarak ilk adımları sen atarsın ama o adımlardan ilişkiyi kız yaratır. Bu da genelde doğal olarak olan birşey.

Tamam “yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak” diye bir araç var. Ama bu bir ara dönem ve bunu hemen aşıp kırmızı hapı içselleştirmeniz lazım. “Benim merkezimde ben varım, ben önce kendimi, sonra kızı düşünüyorum” diyebildiğiniz sürece gerisi genelde doğal işler.

Bunu Kerem’i öne çıkarmak için yazmadım. Çoğunuzun içinde bulunduğu hal bu. “demeliyiz-hissettirmeliyiz” dedikten sonra mavi renk yaptığınız her harekete işler.

Fakat birçok şeyde olduğu gibi, kendini etkisiz bir nesne gibi görme ucundan, kendini tamamen bir özne ucuna savrulmak, aşırı bir düzeltmedir. Daha önce hiçbir kırmızı çizgisi olmayan bir erkek, başlangıçta çoğunlukla sınırlarını aşırı şekilde dayatacaktır. Socrates ismini kullanan bir elemanın 21 Convention konuşmasında dediği gibi , bir erkek sosyal yeteneklerden ve aslında çok iyi ayar ve denge gerektiren PUA kalibrasyonundan yoksun iken oldukça agresif davranabilir ve bu da ona negatif etkide bulunur.

Kırmızı hap mantığı: Büyüklük yanılsaması

İlişkimize ara verelim diyen kadın

Özgür rumuzlu okuyucu sormuş :

“Arkadaşlara bir soru:

Ara verelim diyen bir kadının niyeti nedir, bu bir shit test midir, özellikle daha en başta “Okul açılınca bunları konuşalım, o zamana kadar ara verelim.” diyene ne demek doğru olur.

Tabak bile mi olmaz?”

Kısa cevap : Ara verelim diyen kadın ile ilişki bitmiştir. Hemen terk edilir. Kızla arada fiziksel olarak birlikte olabilirsin ama bir daha tabaktan sevgiliye çıkmaz.

Uzun cevap :

Bir kadının ara verelim demesi, kabaca “ben başkaları ile beraber olmak istiyorum” demektir. Bu kadın erkeği terk etmeye niyetlidir ama bir başkasını denedikten sonra hüsrana uğrarsa bu erkeğe geri dönme alternatifini de canlı tutmak istemektedir. Ya da sayıları giderek artan günümüz özgür kızlarının yaptıkları gibi sevgiliyi kenarda tutarken yeni deneyimler yaşamak istemektedir. Şu yazıda değinmiştik : Birazda gülelim – Erkek arkadaşına açık ilişki teklif eden kızın dramı.

İlişki tam bu noktada bitmiştir. Eski sevgiliyi eski sevgili olmadan geri döndürme yazısındaki hiçbir taktiği bu kızla tavsiye etmem. Zira burada kızın ne istediğinden bağımsız, erkeğin kızı terk etmesi lazımdır.

Peki yeniden olmaz mı?

Bu kız yeniden sevgili olmaz. Zira böyle bir şeyi teklif eden biri ile yeniden birleşirseniz, o kız size güçlü bir erkek değil, muhtaç bir zavallı olarak bakar. Madem gidip piyasaya aktıktan sonra geri gelebiliyor, bunu yine yapmaya çalışır. Kendinizi küçük düşürürsünüz.

Bu terk etme 2 şekilde yapılabilir :

(1) Kızın ara verme isteğine “tamam ara verelim” deyip, kıza söylemeden kızı terk etmek. Bu aşamadan itibaren erkek artık bekardır. Hemen yeni limanlara yelken açar. Başkasını bulur. Erkek kadını bir daha ASLA aramaz. O kendisine ulaşırsa ve duygusal olarak bu durumu kaldırabiliyorsa, kadınla buluşur, birlikte olur ama onunla sevgili olmaz. Eğer kız muz reyonundan çıkıp geri döner ve “ara verelim dedim ama seni unutamadım” diye ağlarsa çok soğukkanlı bir şekilde “ben ara vermekten gayet memnunum, seninle görüşebiliriz ama bir daha sevgili olmayı düşünmüyorum” der. Kız geri dönmezse bile eninde sonunda erkeği yeni hatunu ile göreceğinden aynı olayın sözel olmayanı cereyan edecektir.

Yukarıdaki açık ilişkideki arkadaşın yaptığı tam da bu. Özellikle birkaç ay ara verip yaz tarrağı pardon aşkı bulma niyetindeki kızlara fena bir vuruştur.

(2) Eğer mutlaka canınız çekiyorsa, konuşun ve terk edin. Ama bu kadınla konuşmak bile ona gereksiz zaman harcamaktır.

Eğer konuşacaksanız, asla “sen gideceksin muz yiyeceksin, ayrılalım” demeyin. Asla açıklama yapmayın. Erkek oyununu asla söze dökmez. Bu kadın zaten açıklamayı haketmiyor. “Ara vermek değil ayrılmak istiyorum” deyin. Neden diye sorarsa, “bir nedeni yok öyle istiyorum” deyin ve kısa kesin. Yüzyüze yapmazsanız daha iyi.

Eğer kız oneitis olduysa ve siz onunla arada takılmayı kaldıramayacak bir durumdaysanız, kızla tüm irtibatınızı kesin. Sosyal medya, telefon, vs … Eğer ararsa da telefonunu açmayın.

Mahmut Abi der ki, “Bir hatunun seni terk  etmesi, seni başka kızları yemen için serbest bırakmasıdır”.  Olaya hep bu tarafından bak.

Bir de meşhur zamana ihtiyacım var. Zamana ihtiyacım var ile ilişkimize ara verelim aynı şey değiller. Zamana ihtiyacım var, beni boğuyorsun, fazla yapıştın demek. İlişkimize ara verelim demek değil. Ama bazı aptal kızlar, zamana ihtiyacım var demek isterken ilişkimize ara verelim derler. Kızın aslen ne düşündüğünü anlamanız zor ama eğer zamana ihtiyacım var demek isterken “ilişkimize ara verelim” diyorsa bu onun suçu, yapacak bir şey yok.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Disiplin devreleri

Okuyucu Murat sormuş :

Aslında tüm bu mevzular , duygularını yok edip tamamen gerçekler üzerinden ilerlemeyi amaç edinmiş adamlar için başarılı sonuçlar verecek. Kadınlarla, iş hayatında, temel insan ilişkilerinde kısaca hayatla yüzleşip duyguları bırakmayı gerektiriyor. En ufak bi duygu kırıntısı bizi düşürmeye yetiyor. Kıvılcımların yangınlara dönüştüğü gibi.

Peki sitenin daşşaklı abilerine soruyorum. Nasıl duygularımızı kontrol edecez?

Tamam, insan ilişkilerinde tamamen gerçeklerle ilgilrniyorum. Ama kendimle baş başa kaldığımda işe koyulmuyorum. Çalışmıyorum . Disiplin yazılarını okudum . Disiplin sahibi olmak için çok uğraştım ama bi noktada patlak veriyorum . Planladığım gibi olmayınca kafam bozuluyor. Kontrol edemiyorum kendimi.Mesela o gün 4 saat uyku 15 saat çalışma hedefledim

bu uyku süresi 10 dakka fazla olsun ya da çalışma süresi bi kaç saat aşşağıda olsun. Moralim bozuluyor sinirleniyorum. Kafayı bozdum bununla. Nasıl bu amınakoduğumun şeyini geçekleştircem artık çok sinirleniyorum kendime.

Bu kadarı abartı diyecek olan olursa sınava gircem yakın zamanda bu zamana kadar hiç bi sikim yapmadım. 20 yaşına geldim bu zamana kadar vaktim boş geçti ve bu beni çook pişman ediyor keşkelerle yaşıyorum resmen.

Öncelikle şunu söyleyeyim, çok az insan uzun süreler boyunca günde 4 saat uyku ile ayakta kalabilir. Nasıl plan yaparsan yap, günde bir 7 saat uyuyacak şekilde yap zira günde 4 saat uyursan, çalışmayı planladığın 14 saat boyunca çalışamayabilirsin.

Maalesef disiplin yazılarını tam okumuşa benzemiyorsun. Dün disiplinsizken bugün çok disiplinli hale geçmek istiyorsun. Dün hayatın boyunca gyme adım atmamış biri iken, bugün 200 kilo basmak istiyorsun (4 saat uyku, 15 saat çalışma). İkisi temelde aynı şey ve böyle bir atlamayı yapman mümkün değil.

Oyun ve disiplin gibi şeyler kavramsal olduğundan size hemen bir anda değiştirilebilir gibi geliyor ama bunlar hemen değiştirebileceğiniz şeyler değiller. Düşünün bir : oyunu ve disiplinli olmayı öğrenmek ne demek? Beyninizde yeni nöron ağları kurmak demek. Daha önce hiç otomatik hale getirmediğiniz bir davranışın beyninizde henüz bir devresi yok ki! Bunları kurmanız lazım. Bunlar da kaslar gibi fiziksel alemde yer alan hücreler ve kas geliştirir gibi yavaş yavaş kurulan şeyler.

O nedenle bir gün gidip 30 kıza yürüyen adam, aynı tempoda 1000 kıza yürüse de havasını alır, haftada 3 kere ama düzenli yürüyen başarır diyoruz. Disiplin de aynı. Disiplin demek, kendi kararınızla bazı davranışları otomatik ve düzenli hale getirmeniz demek. Bunun için o otomatikliği sağlayan beyin devrelerini geliştirmeniz lazım. Kas geliştirir gibi.

bu uyku süresi 10 dakka fazla olsun ya da çalışma süresi bi kaç saat aşşağıda olsun. Moralim bozuluyor sinirleniyorum. Kafayı bozdum bununla.

Yanlış. Bugüne kadar düzenli çalışmayan bir adamsan, çalışma saatini her hafta belli bir süre arttırabilirsin. Günde 3 saat çalışan adam, yarın günde 9 saat çalışan birine dönüşemez. Bir hafta sonra 3.5 saat, sonra 4 saat, vs … bir hızda dönüşebilirsin ancak.

Bu kadarı abartı diyecek olan olursa sınava gircem yakın zamanda bu zamana kadar hiç bi sikim yapmadım.

Bunu demekle “bu kadar abartı diyecek olan olursa Türkiye MMA şampiyonu ile ringe çıkacağım yakın zamanda bu zamana kadar hiç bi sikim yapmadım” demek arasında fark yok. Ne yaparsan yap dayak yiyeceksin. Ama en azından şimdiden çalış ki bir sonraki maça çalışmaya erkenden başlamış ol. Günde 4 saat uyuyup, 15 saat antrenman yaparsan sakatlanırsın, kasların da gelişmez.

Yanlış anlama, yumurta kapıya dayanmış, 15 saat kasma demiyorum. Ama bu yapacağın disiplin falan değil tamamen bir can havli ile oraya buraya saldırmak. Yap ama 4 saat değil de 5 saat uyumuşsun, 15 değil de 14 saat çalışmışsın kafayı bozman bu aşamada aptalca.

20 yaş keşkeler yaşı değil. Bugüne kadar yetişkin geçirdiğin süre 2 yıl, hadi de 4 yıl. 4 yıl hiçbir bok yapmasan bundan sonra disiplinli çalışısan yine toparlarsın.

Sen şimdi istersen can havliyle kas sınava, ama bu disiplin falan değil. Disiplini sınavdan sonra sağlarsın. Üniversite sınavına hazırlanan ve önlerindeki sınavı kazanamayacak çocuklarla görüşüyorum. Hemen hepsinin planı şu: Sınava girerim, sonra sonuçlar gelince çalışmaya başlarım. Hayır. Sınava şimdi çalışmaya başla, sınava gir ve ondan sonra 2 hafta tatil yap ve çalışmaya devam et. Bunu sınavda iyi bir yer gelip gelmeyeceğini bilmeyenlere de tavsiye ediyorum. Şimdiden çalış, sınava gir, 2 hafta dinlen ve sonuçları beklemeden çalışmaya başla. Sonuçlar geldiğinde iyi bir yer kazandığını görsen 1 ay çalışma çöpe gider ama iyi bir yer kazanamadığını görürsen 1 ay eksta çalışmış olursun.

Son olarak da, şimdi üniversiteye girsen 24 yaşında mezunsun, gelecek sene girsen 25. Hemen hayata atılırsan, 25 yaşında mezun olduğunun acısını uzun dönem çekmezsin.

Saha raporu – çikolata beklerken içilen soğuk su

8-10 gündür game girişimim olmamıştı. Dün avm’ye gezmeye gittim. Çikolata reyonunda çalışan, bu hafta gördüğüm in güzel şey olan hb8 i gördüm ve çok etkilendim . Yanında hb3 vardı. Yanlarına gittim ve şöyle bir konuşma gerçekleşti.

B:Merhaba
Hb8:Buyrun
B:çok hoş ve güzel birisiniz :))
Hb8: :)) ….
Hb3: Eee
B: (hb8 e bakarak) sadece bu kadardı, kolay gelsin
Hb3: deli herhalde
Hb8: 😂😂😂😂😂 (hatunun çok hoşuna gitti egosu tavan yaptı tabi)

Ertesi gün, game açılışı yapıp yapmamam konusunda kararsız kaldım. Şansımı denemeli miydim? Yoksa iltifat edilen kıza ikinci kez gitmeyip next mi yapmalıydım? Ve Karar verdim. Gidip konuşacak ve %90 reddedilecektim. Çünkü kendime yeteri kadar güvenemiyordum. Kız gerçekten güzeldi ve sanırım ben daha burada kaybetmiştim.
Tekrar avm ye girdiğimde sakindim ama yaklaşmaya başladıkça heyacanım artıyordu.Ellerim titriyordu . Aklıma, giriş yapıp sohbeti ısıtabileceğim bir kaç cümleden fazlası gelmiyordu( bu diğer gamelerde olmamıştı. İki kişi oldukları için bu kadar gerildim sanırım.Ama yine de bu kadar heyecan fazla ve çok saçmaydı). Önce vazgeçtim . Avmde tur atmaya başladım . Ama sonra böyle çıkıp gidersem Kırmızı hapla tanışmamdan önceki halime dönecek ve bir daha hiç game yapacak cesareti kendimde bulamayacak olmaktan korktum. Bi ara blog yazılarını açıp okudum. Belki iyi gelir diye ama fayda etmedi.En kötüsünü düşünüp yanlarına gittim.

B:Merhaba kolay gelsin
Hb8: Merhaba buyrun :))
B:Çikolata istiyorum , şundan olsun
Hb3 : Siz burada mı oturuyorsunuz?
B: Avm de mi? Hayır :))
Hb3:iki gündür geliyorsunuz , eviniz avm ye yakın herhalde
B: Evet yakın sayılır, iş çıkışında uğruyorum genelde( niye böyle bir açıklama yaptım ki sanki ? Avm nin önünde ki bankta yatıyorum ablacım sanane?! sen işine bak! iki dakika konuşturmadın. Bi susta biz konuşalım demek istedim ama diyemedim tabi )
Hb3: Ne iş yapıyorsun?
B:Silah ticareti 😎
Hb8: 😄
Hb3: Kaç yaşındasın?
B:kaç gösteriyorum
Hb8:24
B:Teşekkür ederim 😊 25 yaşındayım.
Hb3:18 gösteriyorsun 😏(Dalga geçiyor aklı sıra gereksiz)
B:En azından reşitmişim :))
B: (hb8 e dönüp) adın ne?
Hb8: P….
B: Soy ismin Yok mu?
Hb8: Söyleyemem
B: Alma şansın olsaydı dünyada ki hangi ailenin soyadını isterdin ?
Hb8:Bilmem
B: Bence Rockefeller olabilir, hem zenginler hem kulağa hoş geliyor 😎
Hb3: sen ne kullanıyorsun?😏
B: Ara sıra çikolata kullanıyorum :)) Siz? 😏
(hemen hb8 e döndüm ve) ; Tanışabilir miyiz? İnstagram hesabın var mı?
Hb8: Hayır sosyal medya kullanmıyorum
B:Ben de kullanmıyorum. Söyleseydin yeni hesap açacaktım :))…Peki nasıl tanışalım o halde? İllede birisinin mi bizi tanıştırması gerekiyor?
Hb8: hayır tanışamayız, ben sözlüyüm.

Parmağına bakamadım ama bunun test olmadığına eminim. Çok inandırıcı söyledi. Tersler gibi bir hali yoktu.

B: Öyle mi ? Ben de evliyim 5 tane çocuğum var 😅
Kızlar şaşkın bir ifadeyle yüzüme bakıp gülümsediler …
B: Bir tane de soğuk su alabilir miyim?
Hb3: Üzerine iç , iyi gelir😁
Burda iyi laf soktu ama asabileşmek istemedim. Sonuçta açılışı ben yapmıştım ve kaybettim. Evet bu reddedilişin üzerine soğuk su içmeliydim-

B: (hb8 e bakarak) iyi günler :))

Dedim ve ordan ayrıldım.

Game sırasında duruşum ve vücut dilim iyi değildi.Dik duramadım ellerimi tezgahın üzerine koyarak konuşuyordum. Kuralları teoride bilmekle sahada uygulamak arasında çok fark var. Ses tonum iyi ama hb3 ün testlerinin ardı arkası kesilmiyordu.Sohbetin onunla hiç ilgisi olmamasına rağmen soruları beni fazlasıyla gerdi . Oyuna yeterince odaklanamadım.Sinirlendim ama belli etmemeye çalıştım.Gardım kolay düştü . Bazı cevaplarımda kendimi açıklama ihtiyacı duydum. Basit sorulara daha alaycı ve zeki cevaplar verebilirdim ama yapamadım, kaybettim.kırmızı hapla tanışalı bir buçuk ay oldu ve 6. game denemem böyle sona erdi. Herkese selamlar.

Konuk Yazar : Sydney Carton

Evet, hayır, belki …

Birçok erkek manosphere’i mucize hapı ararken buluyor : aslında aradıkları, reddedilme sorununa çözüm. Reddedilme problemi, “bir erkeğin cinsel olarak başarılı olabilmesi için, reddedilme riskini göze alması ve reddedilme ile karşılaşması gereklidir” şeklinde özetlenebilir. Gerçek şu ki, çok azımız reddedilmekten hoşlanırız. Reddedilmek demek, yüzünüze bakılıp size “değersiz” bulunduğunuzun söylenmesi demektir. Eskiden bazı şarlatan PUAların sattığı şey de buna ilaç idi “3000 Dolar öderseniz ve benim seminerime katılırsanız, reddedilme riskini sonsuza kadar yok edeceksiniz”. Reddedilme ihtimali ile kanı donarak taş kesilen erkekler için çok ağız sulandırıcı bir ürün bu.

Fakat bu PUAları da negatif şekilde etkiledi. Bir ürün belli bir piyasaya göre geliştirilir ve bu örnekte pazar reddedilmenin düşüncesi ile bile taş kesilen ve sıklıkla oneitis hastalığına yakalanan erkeklerdi. Manosphere’in oluşma döneminde en çok gördüğüm soru “abi şimdi bir kız var …” ile başlar ve “bu kızı nasıl elde ederim (kız arkadaşım yaparım)” ile biterdi. Bu temelde “bir şirket var, bu şirketi nasıl müşterim yaparım” sorusu ile aynı. Bunun için öncelikle bu şirketin hayatını iyileştirecek bir ürüne ihtiyacımız var ve sonra da şirketin bu ürünün farkına varmasını sağlamalısınız. Sonra da bu ürünü onlara satmaya çalışmalısınız.

Bu taktikleri uygulamak her zaman başarı ile sonuçlanmayabilir ama umulan odur ki bu süreçte akıllı biri çıkıp da şu soruyu sorar : “abi biz ürünümüzün halihazırdaki halini almaya hazır başka müşteriler bulmak yerine neden ürünü sadece belli bir müşteriye göre geliştiriyoruz?”

Evet, Hayır, Belki …

Yıllar boyunca birçok şirket seminerine, çalıştayına ve eğitimine katıldım. Ama (ilişkilere) en çok uyarlanabilir olanı, kariyerimin başarında katıldığım ve satış odaklı olan bir tanesi idi. Bu satış çalıştayında eğitmen, 3 tip potansiyel müşteri tarif etti.

A) EVET!

B) Belki.

C) Anlat bana ….  ama hayır.

Müşteri A ile satış için çok uğraşmanıza gerek yoktur. Tek yapmanız gereken siparişi alıp, siparişi işlerken sıçmamanızdır. Bu insanlar ürünüze bayılmaktadır, şirketiniz hakkında çok güzel şeyler duymuşlardır, ürününüzü alma arzusu tarafından tamamen bastırılmış ve sayıca çok az çekinceleri vardır. Aslına bakarsanız bu tip müşterilere ürününüzü kötüleseniz bile, ürününüzün yanında yer alıp onu size karşı savunma eğilimindedirler. Ürününüze duygusal yatırım yapmışlardır, kafalarında zaten satın almışlardır ve zaten neden sıçmak için ısrar edesiniz ki?

Müşteri B ise potansiyel müşteridir ve ürününüze ihtiyaç duysa da henüz 100% ikna olmamıştır. Bunlar bir miktar satış, bilgi edinme ve ilgilenme süreci isterler. Eğer satış kanalınıza gelenleri elemede çalışır bir mekanizmanız varsa bunlar müşteri portföyünüzün çoğunluğunu oluştururlar. Bu müşterilere satış, belli bir yetenek ve tecrübe gerektirir. Bazıları sıkı bir markaj ister, bazılarına daha yumuşak yaklaşmak lazımdır ve yanlış hesaplamanız satışı yapamamanıza neden olabilir. Sadece güven ve rahatlığın inşaa edilmesine ihtiyaç duyan bir müşteriye sert bir satış süreci ile girerseniz, müşteri kaçabilir. “Neden hala düşünüyorsun, bu şahane bir ürün hemen şimdi almalısın” diye bastırılmasını bekleyene önceden güven ve rahatlık vermeye çalışırsan, müşteri bunu ürüne olan güveninizde zayıflık olarak algılayıp kaçabilir.

Ve son olarak da Müşteri C vardır. Bunlar ürününüzü hiçbir zaman almayacaktır ama bir satışçının kendilerine odaklanmasından gelen ilgiden zevk alırlar. Direk hayır demek yerine, zamanınızı boşa harcamanıza neden olacak şekilde etraflarında dönmenizi sağlarlar. İlginiz ile kendilerini önemli hissederler, egolarını tatmin ederler ama sizden hiçbir zaman ürün satın almayacaklardır. Bunlar karar verici gibi davranılmayı seven ama karar veremeyen kişiler olabilirler, eleştiri duygusu yüksek kişiler olabilirler ya da çoktan başka ürün almış olabilirler. Yani bu müşteri size C tipi iken başka ürüne A tipi ya da B tipidir. Bunun haricinde, aslında hiçbir ürünü almaya niyeti olmayan ama birine hayır demekten nefret eden karakterde biri olabilir.

Bu aşamada, 90ların sonunda ve 2000lerin başında (PUA) çalıştaylarına katılan erkeklerin çoğunun C tipi müşteriyi A tipi müşteriye çevirmenin sihirli yolunu arayan kişiler olduğunu anlamışsınızdır. Bunu tweetlediğimde biri bana erkeklere tüm kadınların B tipi müşteri olduğunun anlatıldığını, A ve C tipi müşterilerden asla bahsedilmediğini söylemişti. Bu aslında bir noktaya kadar anlaşılırdır, zira tüm kadınları B tipi olarak gösterirseniz, yani her erkeğin her kadınla şansı olduğunu ve şanslarının kendilerinin performansına bağlı olduğuna inandırırsanız, bu erkeklerin üretkenliğini arttırırsınız. Bu aynı zamanda neden bu kadar çok erkeğin bu tuzağa düştüğünü de açıklar.

Satış mesleğinde müşterileri bu şekilde kategorize etmenin sebebi, komisyon ile çalışan bir satışçının, A ve B tipi müşteriler aramaya ve satış kapamaya harcayabilecekleri zamanı, C tipi müşteriler ile heba etmesini önlemektir. Zira tersi, çok kötü satış rakamlarına neden olabilir. Bir satışçı olarak B’yi A’ya çevirmek için harcayacağınız zamanda, 3 – 4 tane A tipi müşteri bulabilirsiniz. Ya da C tipi müşteriyi B tipine çevirmek için boşa harcayacağınız zamanda birkaç B tipine satış yaparsınız ya da 10 – 20 tane A tipine satış yapabilirsiniz. Bir satışçı için başarılı zaman yönetiminin anahtarı, C tipi müşterileri en kısa sürede tanımlamaktır.

Dahası, kişi bu konuda biraz düşünerek her erkek için, her kategorideki kadın nüfusunun farklı oranlarda olduğunu söyleyebilir. “Alfa erkek” olarak tanımlayabileceğiniz biri için kadınların çoğu A kategorisinde iken, az bir kısmı B kategorisinde ve çok azı ise C kategorisinde olabilir. Ortalama beta için ise oranlar her kategoride 33% ya da çok daha kötü olabilir.

Evetçi Hatunlar, Hayırcı Hatunlar ve Belkici Hatunlar

PUAların “Hayırcı Hatunları” Evetçi veya Belkici Hatunlara çevirmeye odaklanması kendileri için mantıklıdır. Zira potansiyel PUA müşterilerinin çoğu bu duruma saplanmış vaziyettedir ve bu nedenle de PUAların ürünü pazarlarına göre şekillenmiştir. Yüksek değerli ve bu nedenle de sürekli “Evetçi Hatunlara” rastlayan erkekler, oyunu öğrenme ihtiyacı hissetmezler. Yatırımları konusunda bilinçli erkekler de, belli bir “Hayırcı Hatunu” saplantı haline getirip onu “Evetçi Hatuna” çevirme yolları aramaya çok daha az meyilli olacaklardır. Ama birçok erkek için temel problem, oyunu özellikle bir hayırcı hatunu evetçi hatuna çevirmek için öğrenmeleridir ve bu nedenle de zamanlarının çoğunu satış kapamaktan çok satış sürecinde harcamalarıdır.

Bu, çok fazla sayıda son dakika direnci ya da benzeri olaylarla karşılaşma nedeninizdir. C tipi müşterilerle çalışan her satışçı bilir ki, bunlar resmen ömür törpüsüdür. Bunlara satış için, kontrattaki maddelerin pazarlığı için haftalarınızı ve aylarınızı harcarsınız, avukatlar arasında dökümanlar ufak değişikliklerle defalarca gider gelir, ve tam kontratı imzalama aşamasında satın almama kararı çıkar. Ya da eğer imza atsalar bile, anlaşma şartlarını, ürün özelliklerini, satılan ürün paketini ve zaman çizelgesini değiştirmek için sürekli ensenizdedirler. Bunları hayırcı hatunlarla da sürekli deneyimlersiniz. Satış hiçbir zaman bitmez ve sadece konuşmayı devam ettirmek bile Herkülvari bir çaba gerektirir. Hayırcı bir kızla uğraşmanın en iyi yolu, C tipi müşteri adayı ile uğraşmanın aynısıdır. Onları açık bir karar vermeye zorlarsınız ve tepkilerine göre devam edersiniz. Hızlıca sonuca koşarsınız, ellerini hızlıca oynamaya zorlarsınız, ve bir kez hayır cevabını alınca da onları tamamen unutup önünüze bakarsınız. Bu, boşa harcadığınız çabayı en aza indirir.

Belli bir film türüne olan alerjime rağmen, “filmin %90ı boyunca hayırcı bir kız için ölüp biten ama sonunda bütün o zaman boyunca yanıbaşında bir evetçi kız olduğunu farkeden erkek tipi” beni her zaman eğlendirmiştir. Zira bu, belli bir erkek tipinde çok yaygın bir olgudur. Kadın dünyasında para birimi ilgidir, ve kız ile erkek arasında çok ciddi bir CPD uçurumu ya da çok kötü bir arka plan olmadığı sürece, hayırcı bir kız, hiçbir  zaman birlikte olmayacağı bir erkeğin ilgisinin tadına varmaya mutlu mesut devam edecektir. Hayırcı kızı belkici kızdan ayırmanın yolu genelde şöyledir : belkici kız konuşmayı onun için ilginç tuttuğunuz sürece muhabbete yatırım yapar. Hayırcı kızla muhabbeti ise sonuna kadar sizin sürdürmeniz lazımdır. Yani muhabbet rahatsız edici derecede tek taraflıdır.

Evetçi kızları, hayırcı kızlardan ayırmak daha kolaydır. Konuşmanın durduğu yerde bile muhabbeti devam ettirmek için aktif çaba gösterirler. Evetçi kızlarla hata payınız da daha fazladır. Hayırcı bir kızla muhabbet, iki yanında büyük bıçakların salındığı bir ipte dengede yürümek gibi ise, evetçi kızla muhabbet sakin bir şehirlerarası yolda araba sürmek gibidir. Kız konuşmaya yatırım yapacak, çoğu zaman pozitif tepkiler verecek ve eğer siz muhabbeti sürdürmekte zorlansanız bile sizi açmak için konular bulacaktır.

Belkici kızları hayırcılardan ayırmak biraz daha zordur zira diğer ikisine göre daha fazla bocalamaya meyillilerdir. Size bir mavi boncuk gösterip bir saklarlar, birgün soğuk, ertesi gün canayakındırlar. Bu durumda kıza eşiği aşırmak ve bir karara itmek daha nazik bir süreçtir. Zira eğer hayırcı bir kızla uğraşıyorsanız, kendinizi çok zaman harcamadan en kısa sürede azad etmek daha mantıklıdır. Ama aslında belkici olan bir hatunla uğraşıyorsanız, kızın evete mi hayıra mı meyilli olduğunu anlamaya biraz vakit ayırmanız daha faydalıdır.

Özet ve Sonuç

Eğer yolu kırmızı hapa çıkan erkeklerin en çok bocaladığı alanları sorarsanız, hayırcı bir kıza olan saplantıyı ve reddedilme korkusunu en tepede sayarım. Çoğu erkek, hayırcı bir kıza devasa zaman yatırmayı, dışarı çıkıp yeni adaylar aramaya tercih eder. Bu aynı zamanda mavi hap fantazisinin satış mottosudur ve Beta Erkek üretiminin arkasındaki stratejidir. Zira hayırcı kızlar birgün (yaşlanıp üstünde 30 yaş yazan) duvara tosladığında, bu sağlayıcı betalar onları pazardan çekip alacaktır. Sonuçta beta erkek, unicornuna kavuşacaktır.

Ama satışta çalışmış herhangi birinin size söyleyebileceği gibi, müşteri kovalamak, aslında sizi kovalayan müşterilerle satış kapamanıza engeldir. Daha başından ürününüzü almaya niyeti olan bir müşteri ile satış kapamak çok daha kolaydır zira bunların ikinci bir kere düşünme ihtimali azdır ve kontrat imzalamaya geldiğinizde onları yeniden satışa ikna etmek için çaba harcamanız gerekmez.

Çeviri : Yes, No, Maybe …