Dark Triad Nedir?

Dark triad, psikolojide şu 3 kişisel özelliği taşıyan insanlara verilen isim: psikopatlık, narsistlik ve hilekarlık. Bu tarz kişilere “dark” yani karanlık denmesinin ise ana sebebi, bu özelliklerin hepsini bulunduran insanların kötülük yapmaya normal bir insana göre çok daha meğilli olması.

“E abi biz burda kişisel gelişim falan konuşuyoduk noldu şimdi niye buraya geldi konu” diyebilirsiniz, demeyin. İşin özü şu: bu insanlar doğal olarak alfa doğmuş kardeşlerimiz ve gerçekten kadın magneti olarak hayatlarını sürdürüyolar. Saçma mı geldi? Birazdan örneklerle açıklayacağım, sabret.

Şimdi öncelikle bu arkadaşlardan biraz bahsetmek lazım. Suçlular, uyuşturucu kaçakcıları, katiller, tecevüzcüler v.s. genel olarak bu karakter özelliğinde insanlar. Yanlışlıkla bir kere suç işlemiş insanlardan bahsetmiyorum, bunu hayat tarzı olarak yaşayan insanlar bunlar. Sokaktaki serseri de bu gruba ait, zevk için adam öldüren psikopat da.

Kafanda biraz daha belirginleşti mi tip? Süper, şimdi gerçek bir örnek ile devam edelim.

Abimizin adı Charles Manson. Fotoğraf kendisini anlatıyor ama, abinin hayat hikayesine şöyle bir göz atalım:

Annesi 16 yaşında bir hayat kadınıyken doğan Charles Manson, çocuk yaşlarda annesinin cezaevine girmesi nedeniyle hırsızlık yaparak geçinmeye, sokaklarda yaşamaya başladı. 18 yaşında kendisi de tutuklandı. Cezaevinde bıçak tehdidiyle bir koğuş arkadaşı tarafından cinsel istismara uğrayınca ıslah evine yerleştirildi. 1954 yılında şartlı tahliye ile serbest kaldı. Sahte çek vermek, kadın satıcılığı, uyuşturucu vb. suçlar nedeniyle defalarca hapse girip çıktı. 1967 yılında son kez tahliye olduktan sonra, etrafına topladığı kişilerle bir “aile” oluşturarak Los Angeles ta bir çiftliğe yerleşti. Bu çiftlikte geliştirdiği “teorilerle” yönlendirdiği müritlerinden 5 kişi, Roman Polanski’nin hamile eşi Sharon Tate, Abigail Folger, Polonyalı oyuncu Wojciech Frykowski, erkek kuaförü Jay Sebring, ve lise mezunu bir genç Steven Parent’i Los Angeles, Kaliforniya’da vahşice öldürdüler.

Ertesi gece bu kez Manson’un da katıldığı grup, Labianca çiftini aynı şekilde öldürüp parçaladı. Taraftarı olan bir kadının, farklı bir suçla tutuklandığında, işledikleri cinayetleri övünerek anlatması sonucunda Manson ve 4 arkadaşı tutuklandı.

Nasıl, tam anlamıyla bir psikopat değil mi? Peki ben hala bu olayın red pill ile ne alakası olduğunu anlatmadım değil mi? Şimdi işler burada biraz garipleşiyor. Bu adam hapiste kalırken (kendisi normalde idam mahkumu ancak daha sonrasında cezası müebbet hapise çeviriliyor ve hala hapisanede hayatına devam etmekte) yüzlerce kadından bu adama defalarca aşk mektubu geliyor. Hatta bir tanesi o kadar çok yazmış ki “Charles Manson: Love Letters To a Secret Disciple” adında bir kitaba konu olmuş. Dikkatinizi çekmek istiyorum, adamın bir daha hapisten çıkabilme ihtimali bile yok, ve herif tam bir psikopat. Şimdi bir “hassiktir lan noluyoruz?” oldun mu? O zaman geçelim ikinci örneğimize.

Ted Bundy. Ne kadar sevimli ve yakışıklı gözüküyor değil mi? 30’dan fazla cinayet işlemiş, kurbanlarına öldürmeden önce ve öldürdükten sonra tecavüz etmiş, daha sayamayacağım kadar fazla şey yapmış bir cani kendisi. Şimdi içinizden “yok artık kadınlar bu adama da ilgi duymuyordur canım?” diyorsunuz değil mi? Tebrikler, yanıldınız. Bu mahlukat da, Charles Manson gibi yüzlerce aşk mektubu alıyor. Yalnız mahkeme bu adamı, Charles gibi yaşlandırmayı seçmemiş ve 1989 yılında idam edilmiş.

Reddit’te feminist olması ile ünlü bir ablamız, utana sıkıla “askwomen” subreddit’inde (kızlarsoruyor.com tarzı bir paylaşım alanı) bu tarz adamların kendini azdırdığını itiraf etmişti. Yazdığı yazının tamamını buraya taşımayacağım ancak şu noktası çok hoşuma gitti:

My fiance is a good guy good guy and I really love him, our life together is great …but then I talk to the dirty long haired pot smoking mechanics at work and it makes me miss fucking up my life by dating them. Stupid.

Diyor ki: “Nişanlım çok iyi biri ve onu çok seviyorum. Birlikte hayatımız çok güzel… Ama daha sonra uzun saçlı, ot içen tamirciler ile konuştuğumda, bir anda içimden bir ses herşeyi boş verip onlarla çıkmamı söylüyor”

Yani bu olay eğitimle vs. falan alakalı değil. Hani diyorsun ya bu barzo herifler nasıl her hafta başka hatunlarla takılıyor. Bak işte cevabı burada. Daha fazla örnek verip sizi sıkmayacağım, inanmıyorsanız ekşi’de “hatunların efendi adam yerine piç tercihi” başlığında buna benzer yüzlerce hikaye bulabilirsiniz.

“Peki abi siz ne diyonuz biz de mi böyle olalım?” diyorsanız eğer cevap tabiki de hayır, saçmalamayın. Bunlar kadınların eş seçimi konusunda mantıklı davranmadıklarını göstermek için size uç örnekler. Bakın bu adamlar 1-2 kadından aşk mektubu almıyorlar. Sayılar yüzler ile ifade ediliyor.

Şimdi gelelim kadınlar neden bu adamlara, adamı bir daha görme şansı olmasa bile aşık oluyor. Bu blog’un birçok yerinde kadınların çocuklarına bakabilecek, güçlü, gidip avlanıp yemek bulabilecek adamlara aşık olduğunu söyledik ya. Bu herifler bunların ağa babaları. Bu adamlar dibine kadar güçlü, kimseyi takmayan, kural tanımayan, canları ne isterse onu yapan adamlar. Tekrar söylüyorum, bu adamlar gibi olmayın. Olamazsınız da zaten. O kadar psikolojik bozukluğu elde edebilmek bile çok ciddi travmalar gerektiriyor.

Peki ben bu yazıyı neden yazdım? Hani kardeşim sen “ay o kırılır şunu yapmayayım”, “ay bunu yaparsam üzülür” diye meriç triplerine giriyorsun ya. Girme! Ayı ol biraz, kendini düşün. Birşey hoşuna gitmiyorsa söyle, içinden ayarsız birşey yapmak geliyorsa yap. Erkek doğan sana bunları yapmanı söylüyor, bırak o erkek dışarı çıksın. Hatunları kırmazsan hiçbirini de elde edemezsin. Biraz narsist, biraz manyak olmaktan asla zarar gelmez.

Crazy, Stupid, Love Filmi – Alışveriş Merkezi Sekansı

2011 yapımı Crazy, Stupid, Love filminin efsane alışveriş merkezi sahnesi. Karısı tarafından aldatılan bir ömür boyu beta Cal (Steve Carrell), barda tanıştığı ve kendine acıyan alfa kurt Jacob (Ryan Gosling) tarafından oyunun kurallarını öğrenmeye başlıyor. Cal’ın the red pill’i yutmaya başladığı bu sekansta Jacob önce Cal’ın giyimini değiştiriyor.

Film çok güzel, daha önce yapmadıysanız mutlaka izleyin.

 

Aşık Kadın

Men value love, women love value.
Erkekler aşka değer verir, kadınlar değere aşık olur.

Erkekler, aşkın aşk olarak yeterli olduğuna inanır. Kadınlar ise aşk konusunda fırsatçıdır.
Bunu şöyle de söyleyebiliriz : Erkekler bir kadına aşık olurlar, kadınlar ise bir erkeğe değil, ondan sağlayabilecekleri faydaya aşık olurlar.
Hatta bunu şöyle daha iyi söyleyebiliriz : Bir kadının bir erkeği, bir erkeğin bir kadın tarafından sevilmek istediği şekilde sevebilecek kabiliyeti yoktur. Sadece kadınlarımız değil, kız kardeşlerimiz, annelerimiz ve kızarkadaşlarımız da bu tür bir aşk kavramına sahip değildir.
“Erkekler realist gibi davranan romantiklerdir, kadınlar ise romantik gibi davranan realistler”

Matrix’e göbekten bağlı bir beta erkek için “kadın aşkı”nın gerçek doğasını kabul etmek çok zordur. Gerçek hayat her ne kadar aksini defalarca kanıtlamış olursa olsun böyle bir erkek kendi kafasındaki Disneyvari aşk mitini bırakmamak için büyük bir mücadele verir.

Kadın aşkının yukarıda bahsedilen doğasını kabul edip hayatını ona göre yaşamak ise erkeğin mutlu olmak için atabileceği en önemli adımlardan biridir. Bu bir kadın duygusal olarak bağlanamaz ya da ilişkiye yatırım yapamaz anlamına gelmez. Sadece bir kadın erkeğin idealize ettiği kalıba uyacak biçimde bunları yapamaz anlamına gelir.

Kadının bu idealize edilmiş aşk kalıbına uyamayacak olmasının kabulü bir erkeğin uzun süreli ilişkisinin temelini oluşturmalıdır. Peki bu pratikte ne anlama gelir? Basit : Erkek, dominant cinsiyet olmalıdır. Erkek, kutsal bir merci böyle buyurduğu için ya da doğuştan hakkı olduğu için değil. Kadının aşkının, kadının hipergami güdüsüne rağmen erkeğin bu aşkı sürdürebilme kapasitesine bağlı olduğu için.

Jack Reacher Filmi – Efsane Bar Sahnesi

İngiliz yazar Lee Child’ın romanlarının uzun boylu, sarışın ve korkutucu başkahramanı olan Jack Reacher, 2012 yapımlı efsane Jack Reacher filminde ona hiç benzemeyen Tom Cruise tarafından canlandırıldı fakat Cruise, roman dünyasının en alfa kurdu Reacher’ı hakkını vererek oynadı bize kalırsa.

Filmin en güzel sahnelerinden biri olan bar sahnesi ve sonrasındaki kavga sahnesi aşağıdaki videoda (Türkçe alt yazılı). En komik sahne de Sandy ile Reacher arasındaki fahişe muhabbeti.

[Sandy] : Masanı paylaşmama OK misin? … Ben Sandy.
[Jack]    : Ben de öyleydim. Geçen hafta. Florida’da bir kumsalda. (Sandy kumlu demek)
[Sandy] : İsmin ne?
[Jack]    : Jimmie Reese.
[Sandy] : Hiç (adın) Jimmie gibi görünmüyorsun.
[Jack]    : Ne gibi görünüyorum?
[Sandy] : Bilmiyorum. Ama Jimmie (gibi) değil.
[Jack]    : Hımmm …
[Sandy] : Şehirde yeni misin?
[Jack]    : Genellikle.
[Sandy] : Burası biraz gürültülü. Belki … daha sessiz bir yere gitmek ister misin? … Arabam var.
[Jack]    : Sen araba kullanabilecek yaşta mısın?
[Sandy] : Ben bir sürü şey yapacak kadar büyüğüm.
[Jack]    : Bütçem kısıtlı benim Sandy.
[Sandy] : Ne?
[Jack]    : Sana param yetmez.
[Sandy] : Ben fahişe değilim!
[Jack]    : Oh o zaman sana cidden param yetmez.
[Sandy] : Gerçekten. Ben oto yedek parçacıda çalışıyorum.
[Jack]    : Demek istediğim. En ucuz kadın genelde parasını verip aldığın kadındır.
[Sandy] : Ben fahişe değilim!
[Jack]    : Oh, bir fahişe espriyi anlardı.
00:02:19.060 –> 00:02:20.460
[Eleman 1]    : Ne oluyor?
[Sandy] : Bana orospu dedi!
[Elaman 1]    :
Gerçekten mi?
[Jack]    : Kimse orospu demedi, o “fahişe” anladı ama ben “sürtük” demek istemiştim.
[Eleman 2]    : Hey, o bizim kızkardeşimiz.
[Jack]    : İyi öpüyor mu bari?
[Eleman 1]    : Hey! Dışarı!

Erkekler için ideal evlilik yaşı

Erkekler için ideal evlilik yaşı nedir sorusuna cevap vermeye çalışarak, cinsel pazar değeri (CPD) kavramını erkekler yararına uygulamaya çalışacağız. Aşağıdaki cinsel pazar değeri grafiğine bakarsanız (detaylı açıklaması cinsel pazar değeri yazımızda) birçok erkek için 20li yaşlarının tamamının CPD açısından hem bir duraklama dönemi olduğunu, hem de bu değerin kadının cinsel pazar değerine göre oldukça düşük olduğunu görürsünüz. 28 yaş civarı itibarı ile de erkeğin cinsel pazar değeri ve kadınlar için uzun dönemli ilişki değerinin dramatik bir hızla 38 yaş civarındaki tavan noktasına artmaya başladığı yaşlardır. 30 yaş civarı ise, kadının CPD’sinin tepe noktası olan 23 yaş civarından itibaren azalarak erkeğin CPDsi ile eşitlenmesi zamanıdır. İşte tam bu yaşlarda erkek, kendi CPD’sinin ve uzun süreli ilişki değerinin ayırdına varmaya başlar.

Tam 30 yaş civarı maalesef, erkek cinsel pazar değerinin farkına varmaya başlarken kadın iyice azalmaya başlayan CPDsinin tam farkında olarak henüz CPDsinin farkına varamamış bir erkeği uzun süreli ilişki / evlilik şemasına çekme telaşına düşer. Ortalama beta oğlumuz 20li yaşlarının çoğunda kız peşinde koşup, kız tavlama konusunda burnu büyük kızlardan ağzı yanmışken, birden ortaya çıkan bu “ayakları yere basan”, gerçekten aile kurmak ve sevgi ile ilgilenen kadınları büyük sevinçle karşılar. Bu “bulunmaz mücevher”in geçmişte yediği hurmalar, bu “şansı” kaçırmamak için es geçilir.

Fakat tam CPD artarken ve her sene artarak daha uygun kadının seçilebileceği havuz da büyürken evlenmek, erkeği evlenebileceği en iyi kadınla evlenmekten ve bu büyük kararı verirken opsiyonlarını daha olgun kriterlerle verebilme şansını elinden alır. Bu erkekler maalesef iş işten geçtikten sonra olayı anladıklarında, toplumda orta yaş krizi olarak bilinen şeye toslarlar.

Bizim CPD tabanlı evlilik ve hatta ilişki tavsiyemiz basit ve etkili :

  1. 24 – 25 yaşından önce uzun süreli ve tek eşli ilişkilerden mümkün olduğunca uzak dur ya da bu tür ilişkileri uzatma ve edinme peşinde koşma.
  2. 25-26 yaşından itibaren uzun süreli ilişki dene ama evlenme.
  3. Eğer çocuk düşünmüyorsan evlenme.
  4. Eğer çocuk düşünüyorsan, 32 yaşı civarında evlen.
  5. Kendinden 4-8 yaş veya daha genç bir kadınla evlen.

Yukarıdakiler birçoğunu kızdıracaktır ama burada bizim amacımız erkeğin mutluluğu (işin aslı kadının da mutluluğu).

24-25 yaşına kadar uzun süreli ilişkilerden kaçınma ya da çok hevesli olmama sebebiniz nedir? CPD görece düşük iken tek eşli ve uzun süreli ilişki yatırımı (a) çok değerli tecrübeler edinmeni engeller, (b) bu sayede iş hayatı ve ilişki ile yayar plaj topu şişmanlığına evrilirsin CPD yerlere çakılır ve (c) sonunda büyük ihtimalle çok genç ve tecrübesiz iken seçtiğin uzun süreli ilişki ile evlenirsin.

Neden 32 yaşına kadar evlenmemeli? Bu çok açık. CPD artıyor. Eğer evlenirsen genelde iş, evlilik ve çocuk derken koltukta patatese döneceksin ve CPD hiç tepeye çıkamayacak. 27den sonra bir 4 – 5 sene daha kendine, işine, finansına yatırım şansın artacak ki evliliğin zincirleri yokken ve sen de çalışkansan sosyal statün tavan yapar. Bütün bunlar senin oturup evlenmeye karar verdiğinde 30 yaşında bulabileceğinden çok daha iyi bir kadın bulabilme şansını arttırır.

Neden 32 yaşına kadar evlenmemeli? Neden olmasın? Senin teorik olarak üreme yaşın 60lara uzuyor iken neden acele edesin. Anan baban çocuk sevecek, uzun süreli ilişkin doğurganlığını kaybedecek telaşı ile … Hiçbiri senin kendi çıkarın olmayan, senden fedakarlık isteyen şeyler.

Neden çocuk düşünmüyorsan evlenmeyesin ki? O kadar boşanma, nafaka, kadın dırdırı vs. çocuk olmadan neden çekilesi anlamış değiliz. Biri anlıyorsa aşağıda şenlendirsin bizi.

Kadın neden o kadar yaşça küçük olsun? Bunun sebebini evli abileriniz bilir. Kadınlarda doğurganlık duvarı telaşı vardır, biyolojik saat olarak da bilinen. 35 yaşındaki kadının hemen şimdi çocuk yapması lazımdır ve Bay Doğru (Mr. Right) Bay Hemen Şimdi (Mr. Right Now) olmalıdır. 25 yaşında bir kadının ise önümüzdeki 5 – 10 sene içinde çocuk yapması lazımdır. En az 3 – 5 sene evli ve çocuksuz yaşamak, bakalım hayat boyu yaşayabilecek misiniz görmek için idealdir. Zira eğer öyle değilseniz ve hemen çocuğu koyarsanız sıçtınız. Size yazık, çocuğa yazık.

Peki baba neden 26? Neden 20lik bir cıbır değil? Gençseniz ya da 30ların başında evlenip CPDnizi çöpe attıysanız bilmezsiniz ama eğer kendinize iyi bakmışsanız ve sosyal statünüzü eniyilediyseniz 35 yaşında bile 22 yaşında bir hatunu tavlarsınız. Fakat, eğer evlenirseniz bu hatunun “daha benim gözüm açılmamıştı şimdi ise çok şey kaçırıyorum” anının gelme ve sizin de boynuzları takma şansınız artar. Ha hanım kızın 40ına dayanmış zengin kocayı, zengin eski kocaya değiştirip de bütün bu “hayatını yaşamayı” nafaka ve çocuk yardımı adı altında size ödetebilme alternatifi de kendisini bu yola itebilir. Bir de olaya nesil farkı giriyor nasıl evlilik ya da uzun süreli ilişki yürür bilemiyoruz. Bu satırların yazarı 30 yaşın ortasının üstünde 23 – 24 yaşına kadar indi ama hiç uzun süreli olmadı bu işler o nedenle gördüklerimizden konuşuyoruz.

Not : Burada 32 yaş üstü hanımlar evlenemesin demiyoruz. Ama kadın CPDsine bakarak şunu diyoruz ki bir kadın için ideal evlenme yaşı 27 – 28dir. Annenizi değil feminist yoldaşlarınızı dinlerseniz siz üzülebilirsiniz.

AFC Sosyal Gelenekleri

Daha önceki yazımızda Average Frustrated Chump – Ortalama Umutsuz Salak (AFC) kavramından ve AFC’lerin karakteristik özelliklerinden bahsetmiştik. Bu yazıda ise AFC zihniyetinin sosyal geleneklerinden bahsedeceğiz. AFC sosyal geleneklerine “rasyonelleştirme” de denilebilir fakat bu şekilde adlandırmak bu kalıpların sosyal geleneklerce beslendiği gerçeğini es geçebilir. Bir önceki bahsettiğimiz yazıdaki karakteristik ve zihniyetler önemli ama burada bahsedeceğimiz geleneklerin farkı toplum tarafından (genelde her iki cinsiyet tarafından) aslında pek de rasyonalitesi olmayan AFC davranışlarını rasyonelleştirme adına dayatılmaları. Bir önceki yazıdaki karakteristik özellikler belirti ise, bu yazıdaki gelenekler hastalığın kendisi.

Şimdi AFC zihniyetini besleyen en yaygın sosyal geleneklere değineceğiz. Bu gelenekleri içselleştirme prosesinin en temel öğelerinden birinin bunların tartışmaya açık olmayan şeyler olması.

“Kaliteli” kadın miti

Manosphere dünyasının bitmek tükenmez temalarından biri kaliteli kadındır. Kaliteli kadın nasıl tanımlanır temalı bu zihniyet kadınları da ikiye ayırır : kaliteli kadın ve orospular. Sanki bu ikisi arasında grinin türlü tonları yokmuş gibi.

Kaliteli kadın kavramı, bunu kullanan her erkeğin objektif kriterleri ile şekillenir. Erkeğin kendi istediği kalıba uyan kadın (ki Disneyvari bir idealizasyondur bu istediği kadın) kaliteli olur, kendi ulaşamayacağı ve tavlayamayacağı ya da kendine yüzvermeyen, terk eden kadın ise kolayca orospu kategorisine atılır. Şimdi ortamda gerçekten kötü karakterli ve ciğeri beş para ermez kadınlar da olduğunu inkar etmeyeceğim ya da bu tür davranışları eleştirmeye karşı çıkmayacağım. Demek istediğim karşısındaki etten kemikten kadını kafasındaki varolmayan ama güçlü bir ideale sokuşturmaya çalışmak ve buna uymayan ya da bu idealin varsayacağı şekilde davranmayan kadını orospu diye yaftalamak tipik ve yaygın bir AFC davranışıdır.

Bu kafanın ahlaksızlığı bir yana, pratik zararı çok büyüktür. Zira bu kaliteli kadın / orospunun teki zihniyetine kendini kaptırmış AFC (ya da Kırmızı Haplı), kendini kaliteli kadın algısına hapseder. Örneğin bir AFC arayıp arayıp sonra kaliteli bir kadın bulur ki aslen bu kadın kendisi ile cinsel munasebete girmeyi hasbelkader kabul etmiş bir kadından başka birşey değildir. Bu elemanlar temel olarak oku atarlar, okun saplandığı yerin etrafına hedef dairelerini boyarlar ve kendilerini hedefi tam 12den vurduklarına inanırlar.

Kaliteli kadın mitine hapsolmuş ortalama AFC, kadınını ya da daha elde edemediği kadını bu hayali ideale sokuşturmaya çalışacaktır. Kadın kendine ne yaparsa yapsın dizinin dibinde fino köpeği gibi karşılıksız bir sevgi ile bekleyecektir. Kendi etten kemikten kadının erkeğin erkek adam olmamasına verdiği doğal tepkileri “kancık orospu” davranışları olarak algılayacaktır.

Peki bu kavram neden sosyal gelenektir? Çünkü kaliteli kadın – orospunun teki ikilemi tartışmaya açık değildir. Sokaktaki AFC’ye bir erkek için binlerce kadının olduğunu, ilişkide olduğu kadının hayatının kadını, ruh ikizi falan olmadığını anlatmaya çalışın bir. Hele “onsuz yaşayamam” dediği kadınsız pekala yaşayabileceğini, “kalbinin en derinlerinden gelen aşk”ının aslında kafasındaki ideal kadın masalına olan sofu inancından kaynaklandığını söyleyin. Unutamadığı eski kız arkadaşını yeniden elde etmeye çalışan AFC’ye eski sevgilisinin hayatından gelip geçen sıradan bir kadın olduğunu, kaliteli kadın miti ile idealleşmiş olmasından başka bir özelliği olmadığını anlatın. Size kalpsiz bir göt muamelesi çekip çenenizi kapayacaklardır.

Teğet geçen mermi masalı

Ömrü hayatımda 40 kadınla yatmışımdır ve ne bunlardan birini kazara hamile bıraktım, ne de bir hastalık kaptım. Bunun yanında hayatındaki tek kaçamaktan belsoğukluğu kapan birini de gösterebilirim. Yani yüzlerce kadını düdükledikten sonra tek bir hastalık olmadan hayatına devam eden bir erkek de olabilirsiniz, gerdek gecesinde hastalık kapan bir bakir de. Tek eşli ilişkinin hastalık kapmanın önünde engel olduğunu düşünen zihniyet de sosyal gelenektir. Evet bu istatistiki olarak doğrudur. Fakat düzenli korunan biri iseniz cinsel yoldan bulaşan hastalıktan ölme şansınız kanserden, obeziteden ya da kalp hastalığından ölme şansınızın yanında çok küçük bir şanstır.

Bu yazdıklarım her ne kadar karakter linci şeklinde sosyal saldırıya uğrama şansımı arttırsa da demek istediğim şu : Daha az partnerim olması sayesinde hastalık kapmaktan korunuyorum mantığı, daha çok partnere zaten sahip olamayacak AFC’nin rasyonelliştirme bahanesidir ve toplumca da desteklenir. Tipik bir gereksinimin erdem haline gelmesidir.

Lokasyon, lokasyon, lokasyon

Kaliteli kadın – orospunun teki mitinin bir devamı da bar veya gece kluplerinde sadece yollu ve kalitesiz kadınların bulunabileceği inancıdır. Bu tipik bir AFC ak-kara düşüncesidir ve a) genelde eşleştikleri “kaliteli” kadının da buralara gittiği gerçeğinin es geçer ve b) kriterlerin altında bir kadınla pekala kütüphanede ya da muhallebicide de tanışabilirsiniz.

Burada asıl problem tipik bir AFC’nin bar ya da klüpte kız tavlamanın zor olması ve AFC’nin bu zorluğu aşacak sinir gücüne ve yeteneğe sahip olmamasıdır. Bar ortamında a) çok daha fazla rekabet vardır ve b) reddedilmeler genelde üçüncü şahıslarca da görülür. Bu kadar rekabetin ve gerçek zamanlı yenilginin (bolca da fırsat olmasına rağmen) hızına ortalama AFC’nin duygusal gücü yetmez. Bu yetersizliği maskelemek için böyle yerleri ve böyle yerlere takılan kadınları kötüleyen AFC bir taşla iki kuş vurduğuna inanır – hem egosunu gerçek reddedilmeden korumaktadır hem de bu düşüncesi sayesinde toplumun ahlak geleneğine yaltaklanır.

Ben diğer erkeklerden farklıyım miti

Bu muhtemelen en tehlikeli AFC miti.

Hepimiz, kendimizin eşsiz ve özel olduğumuzu düşünmeyi severiz. Bu hoşa giden bir düşünce ama bizim eşsizliğimizin onu takdir edecek birileri yoksa bir önemi yoktur. Hepimiz bir şekilde güzel, iyi, başarılı olduğumuzu düşünmekle kalmaz, bunun takdir edilmesini de bekleriz. AFC açısından fikir şudur :

AFC, kadının ağzından çıkan karşı cins kriter ve beklentilerine mümkün olduğu kadar uyarak ve kendisini bunlara uymayan bazı varsayımsal “diğer erkekler”e üstün bir pozisyona koyarak özel olduğunu ve bunun da kadın tarafından takdir edileceğini düşünür.

Bu düşünce, diğer AFC sürüsü (ve toplum geneli) tarafından takdir görür ve beslenir. Sevgili AFC’miz kendini kadının istediğini söylediği kalıba sokuşturmak için canı gönülden çabalarken diğer AFCler ve kadınlar tarafından gazlanır ve desteklenir. “Ah Orhancığım, sen (canımı yakan) diğer erkekler gibi değilsin, ne tatlı”. Evet, bunu kendisini uydu erkek yörüngesine fırlatırken o can yakan erkeklerden bir sonrakinin kucağına atlayan hanım kız bile pohpohlar. AFC’mizi  nasıl suçlayabilirsiniz? Kendisi iyi çocuk olmasının erdemine ve sonunda kazanacağına inanırken tüm toplumda onu doğrular (Daha önce de bahsettiğimiz gibi kadın 30lu yaşlarında artık can yakan çocuk tavlayacak güzelliği kaybedip de Orhancığımızı yörüngeden nikah dairesine indirdiğinde, Orhancığımızın iyi çocuk ısrarı cidden kazanmış görülür.)

Sonuç

Erkeklerin 95%si, kemiklerimize kadar işlemiş bir sosyal geleneği yaşattıklarını, onun yazılı senaryolarını papağan gibi tekrarladıklarını bilmeden bu yukardaki gibi düşünceleri canı gönülden savunurlar. Dünya’nın en etkili sosyal gelenekleri, dışardan dayatılanlar değil, öznelerin içselleştirip eleştirmekten kaçındıkları (eleştirilmesini duymaya bile tahammülleri olmayan), kendi doğal dürtülerini kendi kendilerine bastırıp uyguladıkları sosyal geleneklerdir. Bu gelenekler aynı zamanda buna azıcık uymayacak gibi olanların diğer öznelerce herhangi bir tepe otorite olmadan bastırılmasına neden olan güçlü geleneklerdir(*). Bu işte, The Red Pill‘e isim babası olan Matrix’tir.

AFC sosyal zihniyeti her zaman erkeklerce ortama sürülmez. Birçok durumda bu zihniyeti piyasaya süren bir kadındır ve AFCler buna karşı çıkacak cesaretleri olmadığından ama daha çok komik “kadınların suyuna gidiyim belki biri sevimli bulur ve verir” mantığından kadının peşine takılırlar.

Pozitif erkeklik konusunda atabileceğiniz en iyi adım, AFC zihniyeti ile aranıza mesafe koymak ve ona eleştirel gözle yaklaşmaktır. Birçok erkek AFC sosyal geleneğinin bir örneği ile karşılaştığında buna karşı çıkıp mağara adamı suçlamasını göğüsleyecek kadar taşaklı olmasa da, bu tür bir fırsatta kendinizi gerçekten “diğer erkekler”den farklı kılmak çok yararlıdır.

(*) – Mahalle Baskısı diyelim ve rahmetli Şerif Mardin‘i analım.

 

 

Yengeç zihniyeti nedir?

Yengeç zihniyeti (İngilizce crab mentality) kabaca “ben sahip olamıyorsan sen de olmamalısın” olarak tanımlanabilecek bir kavram. İngilizce de buna “kovadaki yengeç zihniyeti” de denir. Bunun sebebi, bu mentaliteye sahip kişinin bir kovaya topluca konulan yengeçlere benzemesidir.

Bir kovaya topluca konulan yengeçler, birbirlerinin üzerine çıkarak kovadan kaçabilecek iken, biraz tepeye çıkan ve kaçabilecek gibi olan yengeci topluca kovanın içine çekerler. Böylece cümbür cemaat birinin yemeği olana kadar kovada kalırlar. Durum odur ki eğer bir yengeci tek başına koysanız biraz çabayla kaçabileceği kovaya birçok yengeci bir arada koysanız, hiçbiri kovadan çıkamaz.

Bunun insan davranışındaki paraleli şudur : Bir grupta bir birey diğerlerinden daha başarılı olduğunda, grubun diğer bireyleri ya da en azından azımsanamayacak bir kısmı kıskançlık, kin ve fesat duyguları ile onun ilerlemesine engel olmaya çalışacaktır.

 

Average Frustrated Chump – Ortalama Umutsuz Salak

Manosphere’in ilk defa filizlenmeye başladığı ve olayın temel olarak hatunları yatağa atmaktan ibaret olduğu yıllarda, efsanevi The Mystery Method içinde ortaya atılan ve Average Frustrated Chump (AFC) diye bir kavram var. Kabaca “Ortalama Umutsuz Salak” (OUS) diye çevrilebilir. AFC bugün beta ya da herb (herbivor – otçul) gibi kelimelere eşdeğer. Türkçe kırmızı hap camiasında meriç, mavi haplı ya da uydu erkek olarak bilinen erkek tipi.

Birçok AFC, sorunun içinden dışarı bakan insan evladı, AFC’nin sorunları ile kendi hayatı arasında paralellik kurabilir. Fişten çekilmeye başladıklarında özellikle kavramın kendi geçmişte kalmakta olan kafa yapılarını açıklamakta ne kadar iyi olduğunu kavrarlar.

AFC temel özellikleri :

  • ONEitis – Hayatımın kadını / ruh ikizi kişilik bozukluğu
  • Feminin idealleştirmelerine (disney tarzı aşk masalı gibi) inanmak
  • Cinsiyet eşitliği için kadının yüceltilirken erkeğin alçaltılması gerektiğine inanmak (bu ne kadar kurnazca ve gizli kapaklı olursa olsun)
  • Kurtarıcı ekolü– kadının cinselliğini onun için yapılacak şeyler ve çözülecek problemlerle elde etmeye çalışmak (çiçekler, pahalı yemekler, ayıcıklar (hala var bu), yapılan ödevler, onarılan laptoplar vs. gibi uzayan bir belirtiler listesi vardır bunun)
  • Kendini feda etme ekolü – kendinden ve hayatından ne kadar feda edersen, aşkını / sevgini / kendini adamanı o kadar fazla gösterirsin modu
  • Arkadaş olalımdan yürümek – Önce arkadaş, uydu erkek, friendzone vatandaşı olayım, ordan hatun benim kendini kullanan öküzlerden farkımı görüp bana verir ekolüdür ki gerçekten de hatun o “öküz”lerin ilgisini çekememeye başladığı 30lu yaşlarda bu delikanlıya varır)
  • Temel olarak yeni yetme iken geliştirilen ergen flört tekniklerine takılıp kalmak
  • Seri tek eşlilik ve bunun getirdiği güvensizliklerle bezeli bir ilişki geçmişi (bunlar bırakın bir kızla ilişkide iken, ONEitis’ine yazarken bile başka kadına kur yapmazlar 🙁 )
  • Kadınların kendilerinin ilişkiden ne istediklerini anladıklarını, bunu 100% samimiyetle karşılarındakine belirttiklerini sanmak (kadın bunun aksini gösteren düzinelerce davranış sergilese de). Kadının davranışlarını objektif bir şekilde gözlemleyerek bundan ne istediğini çıkarmak yerine tümden gelim ile ne istediğini anlamaya çalışmak
  • Kadının doğal eğiliminin duygusal değil mantıklı davranmak olduğunu sanmak
  • Reddedilme korkusuna karşı kullanılan bahanelere aşırı bağımlılık
  • Özdeşleşme mitine inanmak. Kendini ne kadar idealindeki kadınla özdeşleştirirse ya da onun sözel olarak istediği ideal erkekle özdeşleşirse, onu etkileyeceğini sanmak. Ortak ilgi alanlarının ilişki ve sekse giden ve onu koruyan şey olduğunu sanmak (Kadınla başarılı olmak için kendini onun yerine koymak veya onun gibi düşünmek gerektiğini sanmak. ONEitieslerinin dertlerini telefonda saatlerce dinleyen uydu erkekler çok yapar bunu. Son zamanlarda hatun düşürmek için feminist olmak gerektiğini sanan erkekler de türediler ki bunlar uç noktada yapar bunu).
  • “Ben diğer erkeklere” benzemem mitine inanmak. Buna göre kendisi kızımızın canını yakan “kötü” çocuk sürüsünden değildir. Kendisi aslında kızımızın aradığı ve az bulunur adamdır. İşin komedi tarafı da, aslında kendisi gibi zararsız efendi çocukların çoğunluk olmasıdır. Ortalama güzel bir hatunun bir mesaj uzağında kendinden bir düzine vardır aslında.
  • Uzak mesafe ilişkisini ilişki sayar.
  • Kadınları kendi “ilişki yetenekleri” ya da yeteneksizliklerine göre sınıflamak. Şu hatun benim ligimde değil, şu hatun kaltak falan diye sınıflamalar yapmak
  • Toplumun kendini tek yüzük kafesine kapamak için pompaladığı yaşlanınca yanlız kalan erkek korkusuna kendini kaptırmak. Daha doğrusu hayatını yanlız geçirmenin, korkunç bir ilişki ve evlilikte ayak paspası olmaktan daha kötü olduğunu sanmak.
  • Kadın erkek eşitliğini, kadın erkek aynılığı sanmak. Kadın ve erkeklerin biyolojik ve sosyal koşullanma olarak farklı olduğunu anlamamak. Seçme – seçilme, kendi seçtiği kişi ile birlikte olma, istediği gibi giyinme, eğitim ve işte eşit fırsatlar, vs. gibi alanlarda “eşit” olmayı, aynı olmak sanmak. Özellikle ilişkiler konusunda kadınların düşünce ve güdülerinin erkekten tamamen farklı olduğunu anlayamamak.

Bu yukarıdaki liste daha da uzatılabilir. Burada amacımız “eğer şöyleyseniz AFCsiniz” listesi vermekten çok AFC kabaca ne demek onu anlatmak. Ortalama bir AFC’nin ego yatırımı yaptığı bu tür inançlar, kendi tipinin çoğunlukta olmasının da etkisi ile AFC’ye doğal görünür. Bununla çelişen erkek davranışları ise hem kötüdür, hem de bunları uygulamaya çalışan AFCler yapay ve sığ aptallardır.

AFCler kendi içinde bulundukları feminin inanç çukurunda birer yengeçtir. Aralarından biri kadın – erkek ilişkilerinin gerçek dinamiğine uyanır gibi olsun, diğerleri onu dibe çekmek için herşeyi yapar. Bu nedenle eğer bir AFC iseniz, diğer mavi haplılarla değil, kırmızı haplılarla takılmanız daha hayırlısı.

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Fotoğraftaki alfa ve beta

Belli ki fotoğrafı çeken bunlara bu pozu verdirmiş. Ellerini beline koy, kafanı çevirip omuz üstünden bak. Bir erkek için bu fotoda gay görünmeme imkanı sıfır.

Erkeklerden biri uymuş. Kendisi fotoğraftaki beta.

Erkeklerden birinin sikinde değil. Muhtemelen gözü başka bir hatunu keserken elini kızın poposundan çekmeye bile gerek görmemiş. Kendisi fotoğraftaki alfa.

Fotonun hikayeyi bilmiyoruz ama muhtemelen şu kuralın geçerli olduğu bir durum : sana söyleneni yapmak = beta. Kendi bildiğini okumak = alfa.