Terk edildikten sonraki doğru zihin yapısı

Erkek adam sitesine veya Youtube kanallarına (Erkek Adam Kanalı ve İlişki Sohbetleri kanalı) gelen birçok erkek (ve kadın), sevgilisinden yeni ayrılmış oluyor ve genellikle eski sevgili nasıl geri döner, eski sevgilim beni engelledi ne yapacağım gibi sorularla sitemize ya da kanallarımıza teşrif ediyorlar. Burada buldukları ise meşhur iletişimi kes kuralı (no contact rule).

İletişimi kes kuralını uygulamak zor ama mekaniğini anlamak zor değil. Kısaca tekrarlarsak (1) eski sevgiline, o sana ulaşana kadar ulaşma ve (2) eski sevgilinden sana olan bilgi akışını tamamen kes ve (3) kendi hayatına odaklan. Bugün bunları tekrar etmeyeceğim zira birçok yazıda bunlardan bahsettim. Bunun kitabını bile yazdım 🙂 Ama bugün yeterince bahsetmediğimi düşündüğüm bir konuya parmak basmak istiyorum: iletişimi kes kuralının zihin yapısı.

Aslına bakarsanız buna kısmen değinen bir yazı var. İletişimi kes kuralının başarı yüzdesi diye. Bu yazıda kısaca iletişimi kes kuralı eğer başarıyı doğru tanımlarsanız %100 başarılıdır demiştim ve başarının doğru tanımının da ya eski sevgili döner ya da ben başka birini bulurum olduğundan bahsetmiştim. Şimdi bu yazıdaki fikri sürekli olarak anlatsam da bu yazının başarı için yeni bir ilişkiye başlamanız gerektiği (yeni biriyle ya da eski sevgili ile) fikrini aşıladığının farkındayım. Bu da tam olarak doğru değil zira eski sevgiliyi büyük oranda unutup yalnız (iki sevgili arasında) olduğunuz hayattan yeterince doyum alır hale gelmeniz de başarının bir ayağı. Yani çiviyi çiviyle sökmenize gerek yok.

Buradan da günün konusuna gelelim. İletişimi kes kuralının zihin yapısına. Mesajla ya da arayarak bana ulaşanların çoğundaki zihin yapısı “eski sevgilim geri döner mi?”, “eski sevgilimin geri dönme ihtimali nedir?”, “onun geri döneceğini umuyorum”, vs. Ayrılığın ilk ayında bu düşüncelere boğulmanız normal olsa da hızlıca geçmeniz gereken doğru zihin yapısı bu değil. Doğru zihin yapısı şu:

“Eski sevgilim ilişkiyi çöpe attı. Benimle yeniden bir ilişki şansı olacaksa çöpe girip ilişkiyi çöpten o çıkaracak ve sonra gelip çaba gösterecek. Ben o zaman onunla yeniden istersem ona bir şans vereceğim ama geç kalırsa şansını kaybeder. Benim için de şimdi olmasa bile kısa süre içerisinde hangisi olduğu fark etmez.”

Bu zihin yapısına ne kadar hızlı gelirseniz sizin için o kadar iyi zira hem hayatınıza doyumlu bir şekilde devam edip bir sonraki ilişkiye yelken açma hızınız artıyor hem de eski sevgilinizin yeniden dönme ihtimali.

Çoğu insan maalesef iletişimi kes kuralını üç ayağı ile birden uygulayamıyor. Ya kaygılarını yenilip eski sevgilisine ulaşıyor ya da onu gizlice takip ederek ayrılıktan sonra oluşan yarasını kaşıyıp duruyor ve uzun süre iyileşemiyor. Bu ikisini yapsa bile birçok insan kendi hayatına ve başka limanlara doğru yol almaya odaklanamıyor. Birinci ayağı yapan ama ikinci ayağı yapamayan insanlar ise genellikle şöyle bir senaryo ile karşılaşıyorlar: Eski sevgili terk ettiğine ulaşıyor ve genelde de özlem ve buluşma isteği ile ulaşıyor. Ama terk edilen gizlice takip ederek (stalk) ya da kendi hayatına odaklanmak için yeterince çaba göstermeyerek ayrılık yarasıyla kıvrandığı için, eski sevgilisi kendisine ulaştığı zaman zayıf ve itici şeyler yapıyor. Bu da hem ayrılık yarasının kapanmasını zorlaştırıyor hem de eski sevgiliyi yeniden uzaklaştırıyor.

Tam tersi “eski sevgili bir daha dönmez, dönmezse de dönmesin ben de çöllere düşecek değilim herhalde, hayatıma devam edeceğim ve daha iyi olacağım” diyen, eski sevgilisi döndüğünde “şimdi bu insanı hayatıma yeniden alsam mı almasam mı” noktasında olan kişi, çok daha avantajlı durumda oluyor. Terk eden bu ruh halinde birine ulaştığında, sıklıkla onun peşine bile düşebiliyor.

Daha önce bahsetmiştim. Çoğu terk edilen sanki terk eden ile aralarında görünmez bir bağ varmış ve kendileri de arkalarını dönüp giderlerse o bağ ölecekmiş gibi davranıyor. Sanki bırakıldıkları noktada eski sevgiliyi bekleyip o bağı canlı tutmazlarsa her şey sonsuza kadar bitecekmiş gibi davranıyor. Bunu size söylemeye gerek olmamalı ama sizi terk eden ile aranızda böyle bir bağ olmadığı gibi, böyle canlı tutmanız gereken bir bağ varmış gibi davranmanız, sonsuza kadar bitme ihtimalini kuvvetlendirdiği gibi, sizin yeni bir hayata yelken açmanızı da geciktiriyor.

Kısacası iletişimi kes kuralı bir taktik değil zihin yapısıdır. Tabii ki yaptığınıza inanmasanız ya da yaptığınız şeyin zihin yapısını hiç hissetmeseniz bile mekanik olarak sizin sizi terk edeni terk etmişsiniz gibi davranarak beyninizi hızlı bir şekilde daha güçlü bir insan olacağınız şekilde programlamanızı sağlar. Ama zihin yapınızı değiştirmeniz ve “abi sence geri döner mi?” zihin yapısından bir an önce kurtulup “beni terk edeni mi bekleyeceğim, ben de onu terk ediyorum” zihin yapısına geçmeniz de işinizi oldukça kolaylaştırır. Bu zihin yapısına geçmekten, eski sevgiliniz size ulaşırsa onu pek de istememekten hatta hiç istememekten korkmayın. Bu zihin yapısına geçerseniz olabilecek bir şeyin olmamasına neden olacağınızdan korkmayın. Sizi terk edeni siz de terk edin. Size ulaşırsa ve hala istiyorsanız buluşma teklif edin ve flört edin. İstemiyorsanız buluşmayın. Ama ilişki fikri ondan gelecek, gelmezse sizinle olma şansını kaybedecek.

“Benimle olma şansını kaybedecek” size başa çıkma mekanizması gibi gelebilir. Belki bir miktar öyledir. Ama biraz düşünürseniz, sizinle olmak da bir şans ya da öyle değilse biri sizinle neden olsun? Bir ilişkiye illa bir şeyler veriyorsunuz ve bunların da bir değeri var. Bu değer olmasa 6 ay, 2 yıl, vs. sizinle neden oldu ki? Belki o değeri kaybettiniz ama ayrılıktan sonra o değeri yeniden kazanabilirsiniz ve kazanma yolunda olmanız bile sizinle olmayı bir şans yapar.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Sosyal medyada erkekleri ve kadınları hedef alan öfke yemleri

Özlem rumuzuyla kadın takipçi Bir “hayatta kalma” stratejisi olarak mavi hap – kırmızı hap yazısında sormuş:

Son bir haftada bile Twitterda o kadar çok 30 yaş üstü kadın karalamasi gördüm ki ne kasarliklari,ne çirkinlikleri,ne yasliliklari kalmış. Cidden çoğu erkek nefret besliyor. Anlam da veremiyorum yani siz tercih etmeyin olur biter neden hepsini böyle karalama gereği duyuyorlar.

Nurr rumuzlu kadın takipçi eklemiş:

Şu twite bakin.25+ kadına yaşlı demiş ve baya bir adam da beğenmiş hak vermis.cidden kadınlar erkeklere,erkeklerin kadınlara davrandigindan çok daha iyi davranıyor. En azından çoğunun üslubu seviyeli.

Kadınların son bir iki yılda sosyal medya denilen lağımda, özellikle Twitter ve Ekşi Çöplükte, karşılaşmaya başladıkları bu söylemler yıllardır erkeklerin karşılaştığı bir şey. Biz genelde “185 boyu olmayan adam kendine erkek demesin”, “ayda 5000 Dolar kazanmayan da erkek mi?”, “16 cm altındaysa bamya” şeklinde olan tweetleri yıllardır görüyoruz. Yani sosyal medya lağımında bazı kadınlar, erkeklerin kadınlara davrandığından daha iyi davranmıyorlar.

Bunların amacı, en tepki çekecek abartı, saçmasapan ama nefret içeren şeyi söyleyerek büyük bir sosyal medya ilgisi çekmek. Gerçekten de normal bir tweet bin etkileşim alıyorsa, böyle bir tweet yüzbin etkileşim alıyor. Özellikle de bu tweet ile sinirlenenler sayesinde ki hedef de o.

Bunlar öfke yemleri ve öfke yeminin ne olduğunu daha önce yazmıştık. Yazanların %99’unun gerçekten inanmadığı veya uygulamadığı şeyler. Amaç sadece etkileşim ve kendi cinsiyetinden takipçi çekmek. Yani erkekleri “185 boyu olmayan erkek değil” diye galeyana getirip tweeti yay, takipçi çek. Ama olay sadece takipçi de değil. Gerçek hayatlarından kaçıp sosyal medyada dopamin zirvesi yaşamaya çalışan bir kesim var ki, etkileşim bile onlar için yeterli.

Günümüzde artık şu tavsiyeyi %100 verebiliyorum. Arkadaşlar, özellikle Twitter ve Ekşi Sözlük gibi, anonim insanların öfke yemi basıp durduğu sosyal medya sitelerinden tamamen uzak durun. Her seçimde de göreceğiniz gibi gerçek hayatla zerre alakası olmayan yerler. Normal insanlar orada kızlar “25 yaşında nene”, “erkekler 190 değilse cüce” tweeteri atıp beğenmekle uğraşmıyorlar. Çoğu bunları görmüyor bile. O çoğunluğa katılın.

Kemal rumuzlu takipçi konuyla alakalı yine aynı yazıda sormuş:

Redpillciler feministleri ve yaşlı kadınları sevmiyorlar okey de adamlar erkeklere de tavır almaya başladılar ahaha. 30 yaş üstü kadınlar değersiz, onlarla beraber olan erkekler de beta,tercih edilmeyen ezik erkekler onlar da değersiz diyecekler neredeyse. Kendi halinde adamların kimlerle beraber olacağından onlara neyse artık. Bu cpd muhabbeti beni sıkmaya başladı bu camiada. Niye cpd mevzularında bu kadar agresifler onu da anlamıyorum.

30’lu yaşlarda kadınlara ancak çer çöp erkekler kalır gibi laflar da saçmalık. 30’una kadar piyasayı deneyip 30’unda uyuyan bir mavi haplı bulup kapayan kadın sayısının artmasına karşı ortaya çıkan bir uyarı, “30 yaşına bekar girmiş tüm kadınlar kucakta hoplamıştır, değersizdir” gibi bir intikam pornosuna dönüştü (20’lerinde bizim gibi pırlantalara vermediniz, sürünün gahpeler atarı).

Ben 36-37 yaşında olsam, 30 – 32 bandında (aslında 25-33 bandında), çocuk yapmak isteyen bekar bir kadınla evlenirdim. Bunlara aldırmayın. Siz kötü nedenlerle bekar kalmış ve sizi sadece sperm bankası olarak kullanmaya programlı kadınlardan uzak durun. Ama işi bu çeşit intikam pornosuna getirmeyin.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Kırmızı Bayraklar 1-3

Youtube kanalımda sıklıkla şu cümleyi kullandığım olmuştur “Bu kızda Çin kominist geçit törenindekinden daha fazla kırmızı bayrak var”. Bu bölümde erkeklerin hayatlarını kadınlar etrafında kurarken farkında olmaları gereken riskli kırmızı bayraklara biraz daha derin bir dalış yapacağım.

Kendim birçok hatalar yaptım ve danışmanlık verdiğim erkekler de aynılarını yaptılar. Bu yüzden mutluluğunun daimi için bu kırmızı bayrakları görmezden gelmemelisin.

Bu kırmızı bayraklardan herhangi birini gösteren bir kadınla derin bir ilişki kovalayabilirsin. Ancak, benim tahminim meyve suyu sıktığına değmeyecektir ve riskleri ödüllerinden ağır basacaktır.

Eğer sen bu bölümü okuyan bir kadınsan ve kendinde bu kırmızı bayraklardan birini tespit edersen, üzülme. Onun yerine benim erkeklere hatırlattığım gibi: sen de kendi üzerinde çalış, aidiyet kazan ve danışmanlık al.

Çoğu erkeğin gözlemlediği gibi, eğer hayatına girmesine izin verirsen yanlış bir kadın hayatını mahvedebilir. Bu yüzden erken bir şekilde kırmızı bayrakları öğrenme temel becerisini edin ve bunda uzmanlaş. Hatta bu bölüm 20 ana kırmızı bayrağı kapsıyor, daha başkaları da mevcut, o yüzden gözlerini açık tut.

Eğer kendini bu tarz bir kadına maruz bırakmayı seçtiysen benim tavsiyem, ilişkini “Friend With Benefits (FWB – aralarında romantik ilişki bulunmayan cinsel partnerler için yaygın olarak kullanılan bir terimdir.)” ilişkisi şeklinde sınırla ve tabak çevir. Onda bir ya da daha fazla daha kırmızı bayrak tespit ettiğinde onun tabak statüsünü sınırla ya da pas geç ve ona ya da ilişkiye daha fazla duygusal yatırım yapma.

Dışarıda hayatına değer ekleyecek kadınlar var, eğer yanlış kadınları dışarıda bırakırsan.

Ben aynı zamanda bu bölüme senin amaçları olan, maskülen, güçlü ve geleneksel mücadeleci becerileri olan bir erkek olduğunu farz ederek başlıyorum.

Beta erkekler kırmızı bayrakları kabul ederken devamlı tavizler ve bahaneler üretir. Ancak yüksek değerli alfa erkek mükemmeli ve hayattaki amacını kovalar. Problemli kadınların hayattaki görevini engellemesine izin vermez.

Kırmızı bayrak 1: Babalarıyla sorunları olanlar

Eğer babasıyla arkadaşcıl bir ilişkisi yoksa veya yetiştirilirken hırçın bir ilişkisi olduysa o zaman kızın babasıyla çeşitli sorunları var demektir. Annesi babasını kendi hayatından çıkartmıştır ya da babası zaten ortalarda görünmüyordur ya da belki de sadece baba olmakla falan ilgilenmiyordur, bunun yerine evdeki bir parça mobilya gibi davranıyordur.

Bu durumların hepsinde bir kadın güçlü, maskülen ve erdemli bir babayla güçlü bir ilişki kurmadıysa maskülen, erdemli, alfa bir erkeğe de değer vermez.

Eğer babasına değer vermiyorsa, sana değer vereceğini düşündüren şey ne? Babalarıyla meseleleri olan kadınları kurtarmaya çalışan çok fazla erkeğe danışmanlık verdim. Bu kadınlar hiçbir zaman zamanına değmezler.

Babalarıyla sorunları olma konusundaki diğer bir endişe de bunun sıklıklar Borderline kişilik bozukluğuyla (BDP) bağlantılı olması. Borderline olan kadınlar sıklıkla babasız evlerden çıkmışlardır, ki bu ortam onlarda terk edilme korkusunu doğurur. Bu korku yetişkin olduklarında da devam eder, tekrar terk edileceklerini düşünürler. Sonra da terk edilmelerini kesinleştirecek şekilde hareket ederler.

Borderline olan kadınlar çok tehlikelidir çünkü uçlarda yaşarlar, yatakta çılgın gibidirler ve sokağa çıkınca klas bir bayan gibi davranırlar.

Borderline olan kadınlar hızlıca ateşli durumdan frijit (cinsel anlamda soğukluk yaşama hastalığıdır) gibi soğuk bir hale dönebilirler. Borderline kadınlar bir erkeğe kancayı, ilgilenen, sevecen, verici bir kadın taklidi yaparak takarlar. Borderline kadınlar sana “wow, sonunda beni sevecek, saygı duyacak ve minnettar olacak bir kadın!” dedirtecek şekilde sahte bir mükemmellik hissiyatı yaratırlar.

Ona “Bana ailenle büyüdüğün zamanları anlat” diye sorun. Bu sana bu kadınları tespit etmek, filtrelemek için erken aşamada yardım eder. Hatırla, iki kulağın ve bir ağzın var. O yüzden onları bu orana göre kullan –sor, sonra da dinle. Kadın sıklıkla hikayesini anlatacaktır.

Benim babasıyla sorunları olan kadınlarla makul derecede tecrübem var ve asla zamanına, enerjine ve kaynaklarına değmeyeceklerdir.

Bir kadının babası, kadın büyürken onun öncül rol modelidir ve kadının inanç sistemini yönlendirecek temeli sağlar. Ve bu kadının hem erkekleri, hem de kadınları görmesini ve nasıl etkileşim kurması gerektiğini sağlayan lens görevi görür.

Ancak, kadının bu sorununun kaynağı konu dışıdır, çünkü eğer babasını küçümseyici ifadeler kullanıyorsa, bir erkeğe değer vermesi de olası değildir.

Bekar anneler, özellikle feminist olanlar bugünün babalarıyla sorunları olan kadınların besleyicileridir. Feminist olan anne kızına toksik değerleri aşılar. Sana değer vermek yerine, seni “imtiyazlı erkek” olarak görür ve senin maskülenliğine sinirlenir.

Boşanmamdan sonra kendinden büyük üç kardeşi olan bir kadınla çıktım. Annesi benim bu eski kız arkadaşım doğmadan önce dul kalmıştı. Bu üç kardeşin annesi olmak yerine, hipergamisini optimize etmişti ve beta bir sağlayıcı arıyordu. Sonunda ikinci kocasıyla dördüncü çocuğu yaptı.

Benim eski kız arkadaşımın annesi 20’li yaşların başlarında kanserden öldü. Ona babasıyla ilişkisini sorduğumda, babasının affedilemez düşüncesizce bir hatadan sorumlu olduğunu söyledi. Bu annesini bir feminist azizesine çevirmişti ve babası istismarcı, kadın düşmanı bir aldatandı ve çocuk istismarcısıydı.

Biz çıkarken, benim eski kız arkadaşım neredeyse yirmi yıldır babasıyla iletişime geçmemişti. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, kendini bir feminist olarak tanımlıyordu, iki çocuklu bir bekar anne oldu ve sonradan erkeklere ve masküleniteye ufak bir saygısı bile olmadı – Erkekler ona ve çocuklarına değer sunmadığı sürece. Sonra da onların verdiği değerini suiistimal ettikten sonra onları görmezden gelirdi.

Kendi içinde yüksek değerli bir erkek bulmayla ilgili çatışmasıyla sürekli bir savaş yaşadı. Maskülen enerjiye ve erkeklerin kendisinin solipsistik feminist inançlarına itibar etmemesine kızıyordu.

Annesi Asya’da İngilizce öğretirken öldüğünde eski kız arkadaşım Kanada’dan kaçtı. Ve sonra gittiği yerde genç çağlarını oradaki birçok erkekle partileyerek geçirdi. Ve sonra duvara çarpma (epiphany) aşamasına geldi. Biyolojik saatini susturmak için onun hasretini çeken beta bir erkekle 28’inde evlendi. Adam artık onun amacına hizmet etmediğinde onu 38’inde boşadı.

Benim kanalımda “Çıkma konusunda kaçınmanız gereken 3 kadın” adlı popüler bir video var. Daha önce çıktığım belli kadınları ele alıyor:

Söz konusu videonun Türkçe Altyazılı hali:

  1. Babasıyla sorunları olanları
  2. Kurtarılmaya ihtiyacı olanlar
  3. Çocuklarının babasıyla kavgalı olanlar

Bu kadınlar asla kendi hayatlarının sahibi olamazlar. Kanalımdaki videonun başlığını “Çıkma konusunda kaçınmanız gereken 3 kadın” yaptığımda babasıyla sorunları olan kadınlar güvensizliklerini yorumlar bölümüne püskürtmüşlerdi.

Kırmızı bayrak 2: Feministler

Buna önceki “babalarıyla sorunları olanlar” kırmızı bayrağında kısaca değinmiştim. Pek çok kadın bugün kendini feminist olarak tanımlıyor ya da okulda toksik feminist inançlarını edinmişler. Erkeklerin imtiyazlı olduğu fikrini aşılıyorlar. Erkeklerin kadınları geride tuttuğu ve ataerkilliğe yenik düştükleri fikrini.

Ne mutlu ki, tutkulu feministler tipiktirler ve tespit etmesi kolaydır.

Bunlar:

  • Geleneksel feminen görünüşten kaçınırlar ve bunun yerine kısa, doğal olmayan, boyalı saçları vardı (sanırım açık mavi, mor veya kırmızı)
  • Vücutlarında birden fazla dövme ve birden fazla yüz piercingleri vardır.
  • Genellikle fazla kiloludurlar ve çok bol ya da dar kıyafet giyerler.

Kendilerini fit tutmaya kıyasla, erkeklere iyi görünmek için iyi giyinirler ve bakımlı olurlar.

Feminizm, özgürce çocuk aldırmak, bekar anneleri yüceltmek ve maskülanitenin toksik olduğunu iddia eden radikal solcu politikar hakkında vaaz verir.

Feministler eyalet kürtaja yasalarla limit getirdiğinde ve onları anne olmaya zorladığında bundan nefret ederler. Ama erkekleri baba olmaya zorlayan eyalet aile yasaları onları çok mutlu eder.

Feminizm kadınlara refah devleti için oy kullanmayı öğretir, büyük hükümet yardımları, en zenginlerden alınan aşırı vergi oranları ve geniş bir şekilde kadınlara hizmet eden sosyal buyruğun sosyal programları için.

Feminizm asla sana minnettarlık duymaz ya da erkek olarak değer vermez. Feminizm kadınlara kurban olmayı öğretir ve kurban zihniyetinde olan kimse mutluluğu bulamaz.

Bugünün feminizm anti-feminen olacak şekilde çok toksiktir. Kendileri erkek gibi davranırken aynı anda kadınları erkeklerden nefret etmeye yönlendirirler. Ve annelik kavramını kariyer yapmak için geride bırakırlar.

Feminizm kadınları daha iyi hale getirmeyi amaçlamaz ya da daha feminen yapmayı. Feminizm kadınları erkeklerin berbat bir versiyonu haline getirmeyi amaçlar.

Aidiyet konsepti çoğu kadının zorlandığı konudur. Ancak feministler sıklıkla buna aşina değildir ve onlara göre her şey ataerkilliğin hatasıdır.

O yüzden, feminist olarak tespit edeceğin her kadından ne pahasına olursa olsun kaçın.

#MeToo hareketinden beri, birçok erkeğin, bazı olağanüstü adamların doğru olmayan cinsel taciz ve tecavüzle suçlandığını gördük. Ve bunların vakaların çoğu feministlerin doğru olmayan ifadeleriydi.

Üzücü bir şekilde, bir kadının feminist olup olmadığını anlamak için feminen işaretler/ipuçları bile bugün yeterli değil. Dışarıda feminist değerleri içselleştirmiş ama görünüşü feminen  kalan birçok kadın var. Ve bunlar senin dikkatli olman gerekenlerdir. Obeziteye doğru gitmekteler, kedi koleksiyonu yapmakta ve sonunda kısalan ve açık renkli saçları vardır.

Eğer uzun süreli ilişkiye (LTR) gireceksen ya da evliliği düşünüyorsan kadını iki sene kadar davranışları ve hayattaki kararları nasıl diye gözlemen hayatidir. Dışarıdan feminen ama içinde feminist propagandayı idealize etmiş bir kadınla evlenmek gibi aptalca bir şey yapmadan önce dikkat kesil.

Kırmızı bayrak 3: Mutsuz ve şanssızlar

Robert Green’in yazdığı kitapta 10.yasa şöyle der: “Mutsuz ve şanssızlardan kaçının.” Eğer “Gücün 48 yasası” kitabını okumadıysan, kendine bir iyilik yap oku ve mutsuz ve şanssızlardan kaçın.

Ve bunu sadece kadınlarda uygulama. Buraya not ediyorum: Bu bölümdeki bu tip kadınlar tamamen zaman kaybıdır. Ömür boyu mutsuzluk senin hayatının neşesini çalar.

Bu kadınların hayatlarında her zaman bazı problemler vardır. Bu da “Captain Save-a-Hoe (Kurtarıcı erkek tarzı)” adamları çeker. Bu adamlar bu kadınları kendi boktan varlıklarından ve hayattaki tercihlerinden kurtarırlar.

Mutsuz ve şanssız kadın genelde bir erkekten bir erkeğe gider, onların mutluluğunu ve servetini tüketir. Kendinin ve senin hayatlarınıza drama çekmek için bir mıknatıs gibidirler. O yüzden sadece mutlu ve şanslılarla yan yana ol.

Richard Cooper – The Unplugged Alpha Kitabından alıntıdır
Çeviren: Secret

Sana tavsiye edeceğim 2 adet ürünüm var:

Uzaktan flört etmek, aylar sonra buluşma ve hüsran – Vaka Çalışması

Mahmut abi merhaba. İnstagramdan 9 ay boyunca görüntülü konuştuğum uzak mesafedeki kızla buluştum.

Sanal flört ya da ilişki pişmanlıktır. Görüntülü konuşma her ne kadar sadece konuşmaya ve mesajlaşmaya göre daha üstün olsa da, iki insanın yüz yüze buluşmasının yarısı bile değildir. Kadın erkek ilişkilerinde çekimin çoğu koku, vücut dili, ses tonu, mimikler ve kim bilir başka ne tür fiziksel sinyaller şeklindedir. Görüntülüde koku yok, vücut dili ise çok sınırlı.

Ayrıca bir araya geldiğinizde, yüz yüze geldiğinizde sizi daha fazla heyecan sarar ve bu da normalde telefonda görüntülü görüşmede bile ihtiyaç duymadığınız bir duygusal güç, sakinlik ve rahatlık gerektirir. Eğer sizde bu seviyede bir duygusal güç yoksa, buluşma sırf bu heyecana yenilmekten dolayı fiyaskoya dönüşebilir.

Uzun süre sanal flört ya da sanal ilişki yaşayanların, bir araya geldikleri anda birbirlerini beğenmemeleri ya da en azından birinin diğerini beğenmemesi ihtimali, ikisinin de buluşmada da birbirlerini beğenme ihtimalinden daha yüksek.

… ve buluştuktan bir hafta sonra beni engelledi.

Yukarıdaki satırları yazarken bunu okumamıştım. Ama en beklenen sonuç buydu. Birinizin diğerini beğenmemesi. Yalnız engellemek, eğer sen rahatsız etmediysen, kızın duygusal olarak dengesiz ya da çok zayıf olduğuna işaret.

Sonra engeli kaldırıp beni ekledi. Bunalımdayım yok olmak istiyorum sana yansıtmak istemiyordum ama sana yansıttım diye cevap verdi.

Engeli kaldırdığında umarım ilk mesajı sen atmadın. Çok aciz, kendine saygısız ve itici bir hareket bu. Ayrıca duygusal olarak dengesiz kız. Uzak durmalıydın, bunu gördükten sonra kız istese bile kızdan uzak durmalısın.

Aslında son iki aydır da kendimle kalmak istiyorum deyip az yazıyordu ve aramalarıma dönmüyordu.

Kız zaten sana olan sanal yani olmayan ilgisini bile kaybetmiş. Ne diye 2 ay daha sanal sanal vakit kaybedersin ki. Flörtünüz sanal ama senin yaptığın duygusal yatırım gerçek 🙁

Ben işsiz olduğu için psikolojik olarak kötü olduğunu düşünüp hep destek verdim.

Şu satırlarda anlatılan adam sensin:

İyi çocuk ya da efendi erkek dediğimiz erkekler ki erkek nüfusunun önemli bir kısmını oluşturuyorlar,  kaygılı bağlanma stiline sahipler. Bu erkekler genellikle normal kadınları iterken, ciddi sorunları olan kadınlar bulup onlara hizmet ederek, onların da karşılığında kendi ihtiyaçlarını karşılayacağı umudunu beslerler. Bu strateji ile sevilmeye layık olmayan benliklerini fedakarlık karşılığı, alış veriş ile sevdirmeye çalışırlar.

Fakat bu tip sorunlu kadınlar temelde arızalıdırlar ve iyi çocuklara iyi veya sadık davranmazlar. Bu erkekler sonunda kaçınılmaz bir şekilde yaralanacakları için, birkaç tercübeden sonra tüm kadınları böyle sanmaya başlarlar ve başka türlüsünün olamayacağını düşünürler.” – İyi çocuklar, kaygılı bağlanma, kırmızı hap ve kaçıngan bağlanma

Sen daha da kötüsü, sanal duygusal yastık oldun yani 🙁

Bana günde bi mesaj atıp hikayemi beğeniyordu daha fazla yazmıyordu ikinci buluşma teklifimi de erteledi.

Seni istemediği bariz ve hala peşinde koşuyorsun 🙁

Geçen gün ona ilişki düşünüp düşünmediğini sordum düşünmüyorum dedi.

(1) Bir kadına asla böyle ezik bir soru sormayın. Bir kadının sizinle ilişki düşünüp düşünmediği belli değilse (ki bu kızın seninle ilişki düşünmediği belli), kendinizi geri çekin. Bu soru “ben kendime güvenmiyorum, özdeğerim de yok, sen de beni istemiyorsun değil mi?” demek gibi bir şey.

(2) Kadınlar burada seninle değil kimseyle ilişki düşünmüyorum gibi bir şey söyleyebilirler. Kimseyle ilişki düşünmüyorum demek, seninle ilişki düşünmüyorum demektir.

Benden hoşlanmadın mı dedim.

Yuh! Bir kadına böyle ezik sorular sormayın. Hayır bu kız zaten bariz bir şekilde senden hoşlanmıyor ama azıcık hoşlanıyor bile olsa, şu sorularınla o hoşlanmayı da silersin.

Sen burada yoğun kaygı duygularını kendi kendine yönetmeyi beceremediğin için, kıza sorup onun seni rahatlatmasını umuyorsun ama bu kaygını arttıracağı gibi seni aşırı itici yaparak yalnız da bırakacak bir davranış.

Bu sefer bana arkadaş olarak daha güzeliz seni farklı şekilde düşünemiyorum zorladım olmadı dedi.

Muhtemelen peşini bırak diye söylüyor. Arkadaş olarak bile isteyeceğini sanmam. Gerçi duygusal tampon, sanal pipisiz psikolojik destek olarak bir işlevin var.

Çok sinirlendim açıkçası çünkü bu kıza çok güvenmiştim aylardır görüntülü konuşuyorduk.

Kendine sinirlen. Hayal dünyasında debelenmene sinirlen. Gerçek hayatını nasıl bir çöle çevirdiysen artık, 9 ay sanal flörtlere kalmışsın. Ona sinirlen. Bir kere bile görmediğin kıza “güvenecek” kadar çocuk olmana sinirlen.

Keşke seni tanımasaydım arkadaşlığa gerek yok siliyorum seni dedim.

Bu “vey oyuncağımı, oynamıyom senle, anneme de söyleyeceğim” atarı, arabesk bir “gitme, seni ne olursa olsun kaybetmek istemiyorum” tepkisi çekmek için yapılır ama kızın pek umrunda olmadığın için bir sonuca ulaşmayacak.

Öyle mutlu olacaksan öyle yap seni tanıdığıma memnun oldum herşey için teşekkürler yapacağım bişey yok dedi.

Gördüğün gibi kızın pek umrunda değilsin. Muhtemelen senin gibi 1-2 tane daha saftirik, muhtaç sanal psikolojik destek elemanı var.

Artık evlenmek istediğim için ve bu kızı da evlenilecek bir kız olarak gördüğüm için aylardır konuştuk uzak mesafe olduğu için …

Bir kere bile görmediğin kızı evlilik materyali olarak görmen nasıl aptalca farkındasın değil mi?

insanlara hemen güvenmediğim için de emin olmak için hemen buluşmadım

Bu da bu hafta duyduğum en aptalca laf ki bu her hafta çok aptalca bir sürü laf duyuyorum 😀 İnsanlara hemen güvenmediğin için, emin olmak için hemen buluşup gerçeği görmen lazım. Saçmasapan bir hayal alemindesin, gerçeklikten kopuksun. Bunu 8 ay önce yapsan 8 ay böyle zaman kaybetmeyecektin.

sonuç hüsran

Güzel. Senin gibi fantezi dünyasında, yetişkinliğe geçemediğin Neverland diyarında uyuyan erkeklerin, uyanması için hayat tarafından tekme tokat dövülmesi, hüsrana uğraması gerekir. Hüsrana uğra ki bir daha böyle aptalca, itici, saçmasapan şeyler yapma. Uğra ki, gerçek hayatında yapamadığın şeyleri sanalda telafi edemeyeceğini gör ve ağlaya ağlaya gerçek hayatına odaklan. Sen gerçek hayatından kaçıyorsun muhtemelen.

Üstelik kız da görüntüsünden daha kötü

Sen de görüntünden daha kötüsün. Sanalda 9 ay konuşsan da, gerçekte 1 saatin yerini tutmayacağının kanıtı.

Gerçekten kendime o kadar kızıyorum ki 9 ay boyunca konuşup tanıyacağımı sandım halbuki bunların hiç önemi yokmuş.

Zor yoldan öğrendin.

Bir insanla sanal tanışabilirsiniz ama buluşmayı geciktirmeyin. Gecikiyorsa o insanı bırakın. Özellikle de buluşmayı karşı taraf bilerek geciktiriyorsa. Sadece burada olduğu gibi onca aydan sonra bile 15 dakika buluşma ile birbirinizi beğenmeme ihtimalinizin yüksek olması riski yok. Aynı zamanda, gerçek hayattaki partnerinden duygusal destek alamadığı için sanal flörtü kullanan ve bekarmış gibi davranan bir sürü insan olduğundan da boşa zaman harcarsınız.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Oyun robotu – Oyunu kadınlara anlatmak (Vaka Çalışması)

Merhaba, 21 yaşındayım ve üniversiteye gidiyorum. Hem okuduğum hem de yarı zamanlı çalıştığım için oldukça yoğunum.

3 aydır bir kız arkadaşım var. Kız benim yaşadığım şehirden 3 saat uzaklıkta başka bir şehirde yani uzak mesafe ilişkisi.  Ama neredeyse her hafta görüşüyoruz. Ama sürekli ben oraya gidiyorum, o ailesiyle yaşadığından buraya gelemiyor zira dönüşü çok geç oluyor. Kız bu arada 18 yaşında ve sınava hazırlanıyor.

Üniversite okuyorsun, yakınında bir sürü kız var muhtemelen ama sen 3 saat uzaklıkta ve sürekli gidip görmen gereken, özgürlüğü oldukça kısıtlı bir kızla çıkmayı tercih ediyorsun. Uzak mesafe tercih edilir bir ilişki şekli değil. Seninkisi bunun da kötü versiyonu yani onun da sana gelmesi lazım ama hep sen oraya gidiyorsun. Git gel 6 saat yol.

Son haftalarda bana daha az mesaj atmaya başladı. İlgisinin düştüğünü hissediyorum. Eskisi gibi muhabbet heveslisi de değil. Bir haftasonu çıkamayacağını zira rahatsız olduğunu söyledi ki bu, benim her hafta yollarımı gözleyen bir kız.

Ben de bunun üzerine ona daha az ulaşmaya ve kendime odaklanmaya karar verdim. Fakat birgün mesajlaşmadıktan sonra bana mesaj atıp bir sorun olup olmadığını sordu.

Bir sorun olmadığını, iyi olduğumu söyledim. Sonra da “dürüst olmam gerekirse, aramızdaki iletişimin azaldığını fark ettim ve ama sorun değil” dedim.

Son kısımda saçmalayana kadar iyiydi. Yani sorun olmasa bunu neden belirteceksin ki? Bariz sorun ediyorsun zira bunu ona söylüyorsun.

“Sana ulaşıp duracağıma senin bana olan ilgin artana kadar kendime odaklandım” diye de ekledim.

Offf daha kötüsü geliyormuş meğerse. Yahu arkadaşlar, oyunu oynayın, kıza anlatmayın. Bu sizin acemiliğinizi gösterir, saçmalamayın. Sizi karizma değil palyaço yapar. Balık nasıl balık avlandığını bilmez, balığa onu nasıl avlayacağınızı anlatmak sizi komik duruma düşürür.

“Senin bana ilgin artana kadar kendimi geri çekiyorum zira Youtube’da Maho Abi öyle dedü”.

Neden bilmem ama kız sinirlendi.

Neden acaba? Allah Allah. Oysa “benim erkekim oyunun taçsız kralı olmuş, çok gururluyum” diye ağlamalıydı.

“Sana olan ilgimde bir azalma yok ama çok çalıştığın için sürekli arayıp rahatsız etmek istemedim” dedi.

Aranızdaki muhabbet azaldığında bundan etkilenmemelisin.  Yapman gereken tek şey, kızın mesajlaşma sıklığına ve uzunluğuna uygun mesajlaşıp kendi hayatına bakmak. Eğer bir iki hafta böyle devam ederse konuşabilirsin ama Allah aşkına “bana ilgin azalmak o zaman ben seni çok aramamak, Oturan Mahmut böyle dedi” diye zırvalama. Sadece nasıl olduğunu, bir sorunu olup olmadığını sorup öğrenebilirsin.

Oyunu söze döküp anlattığında karizma olmuyorsun. Bu senin karizmanı sıfırlıyor. Tam tersi genellikle kuyruk acın olduğunu, üzgün ya da kızgın olduğunu sinyalliyorsun. Kızı pasif agresif bir tavırla cezalandırıyorsun gibi duruyor.

Ona her gün yüz yüze görüşemediğimizi ve telefonda sürekli konuşmamızın bizim beraber geçirdiğimiz zamanın değerini azalttığını söyledim.

Bu konuda bana katılmadığını, böyle bir durumu hiç yaşamadığını söyledi.

Bana çok kastığımı, robot gibi konuştuğumu, daha fazla duygu ifade etmem gerektiğini söyledi.

Senin robot gibi olduğuna inanırım. Yalnız sen şimdi buradan aşırı uca kayarsın. Kız senden duygusal bir kıza dönüşmeni, duygularını üstüne kusmanı istemiyor.  Metaverse tanıtan Mark Suckerberg gibi değil de bir insan gibi davranmanı istiyor.

Arada bir mesaj atıp onu hala önemsediğimi göstermemi istiyor.

Arada bir mesaj at sen de. Yani altın oran 2:3 gibi bir şey ya da ilk ulaşmada 1:3 gibi bir şey. 1:10 ya da 1:5 değil. Altın oranı ve çekimi kıza fazla ulaşarak da bozabilirsiniz, kıza çok az ulaşarak da.

Kızın kendine güven problemi var sanırım.

Belki. Belki de sen gerçekten yetersiz ilgi gösteriyorsun.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Sevgilim bana karşı saygısızlık yaptı – Vaka Çalışması

Merhaba, ben 25 yaşındayım, kız arkadaşım 23 yaşında. Bir ortak arkadaşımız vasıtasıyla tanıştık ve çok fazla ortak noktamız olduğundan, hızlıca ilişkiye başladık. Neredeyse hergün birlikteydik. Bunun yanlış olduğunu şimdi biliyorum.

Evet bu genellikle, kadını hayatınızın merkezi yapmanıza, kadın hariç hayatınızda bir şey kalmamasına neden olur. Çocuk yetiştirmek için yuva kurmak adına hergün beraber yaşarsın ama evlilik hariç hergün birlikte olmak iyi bir fikir değil. Yine de eğer kendi sosyal hayatına ayrı olarak devam edebildiysen, beraber olma isteklerinin ya da mesajların çoğu ondan geliyorsa o kadar da hayati bir hata değil.

Bir süredir bir kızla birlikte olan erkekler eğer kızın hala kendilerine çok da ilgili olmadığını söylüyorlarsa problem %90, erkeğin kıza çok daha fazla ulaşması ve hatta 50 – 50 ulaşması oluyor. İlişki için adımlar atmak feminen enerjidir ve aynı zamanda erkeğin fazlaca ulaşması, kadının erkeğe aşık olması için gerekli olan ayrı süreyi vermez. Kadınların aşık olmaları için merak etmeleri gerekli ve siz sürekli ulaşarak bunu kadının elinden alıyorsunuz.

Soğuk davranın demiyorum tam tersine. O aradığında sıcak davranın ama size ulaşmayı başlatması için kadına bir şans verin. Eğer ulaşmıyorsa “bunu da kaybediyorum, bu da gidecek” kaygısı ile kadına ulaşmak yerine işinize gücünüze odaklanın.

Kadın size ulaştığında, size buluşma teklif etmez. O sizin işiniz. Kadın size daha fazla ulaşsın, siz bundan mutlu olduğunuzu gösterin ve buluşma teklif edin.

Onun için çok ulaşılır olduğumu hissediyorum. Bu nedenle de eskisine göre daha uzaklaştık.

Bu durumda yapman gereken, özellikle sen daha çok ulaşıyorsan, kıza ulaşmayı azaltman. Son zamanlarda sen çok ulaşıyorsan örneğin, bir iki kere ilk o ulaşmalı. İlişki içerisinde kadına daha fazla ulaşmak sizi ilişkinin kadını yapar ve iticileştirir. Kadını da ilişkinin erkeği olmaya iter. Normal bir kadın bunu size karşı, anlamlandıramadığı bir soğuma olarak hisseder. Neden ilgisini kaybettiğini bilmeden size olan ilgisini kaybetmeye başlar.

Beni yanlış anlamayın, ilişki harika.  Geçen Pazar’a kadar bana sürekli ulaşıyordu. Size ulaşma sebebim de bu.

İlişki harika olsa bize ulaşmazdın.

Pazar bir arkadaşla halı sahaya gittik ve ona mesaj attım. Arabama geri döndüğümde, ona bu akşam görüşelim mi dedim. Tabii ki dedi. Ne zaman uygunsun dedim, 5 gibi işim biter dedi.

5 dediğin zaten 1 saat sonraydı ben de trafiği de hesaba katarak yola çıktım. Fakat ona varmama 15 dakika kala bana bir mesaj attı. Bir arkadaşı ile alışveriş merkezinde takılmaya devam etme kararı almış.

Benimle hala görüşüp görüşmek istemediğini sordum.

Bunu asla yapma.  Kız arkadaşın seninle görüşmek istemiyor iması yapma. Senin de katılacağını var say. Aksini söylemezse.

Bana sen eve gitsen iyi olur dedi.

“Seninle plan yaptık, oraya varmama 15 dakika var ve bu planı değiştiriyor musun?” diyeceksin. “Geri dönmem. Tabii dönmemi istersen istersin ama bu yaptığın hiç hoş olmaz onu da söyleyeyim” diye devam edersin.

Ona oraya 15 dakikam kaldı, yarım saattir yoldayım dedim. Kendini kötü hissetti ve alışveriş merkezinde buluşalım dedi. Sorun şu ki onun benimle buluşmak istemediğini hissettim. Sırf bana acıdığından buluşmak da istemedim. O nedenle “hayır, sonra görüşürüz” dedim. Gelmem için ısrar etti ama ben de gelmeyeceğim konusunda ısrar ettim.

Şimdi burada sorun bu tekil olaydan ziyade, kızın seni son anda ekebilmesine neden olan ilgi seviyesi. Az önce eskisine göre uzaklaştığınızı söylemiştin ve bu da bu uzaklaşmanın bir göstergesi. Senin sormaman gereken “benimle görüşmek istiyor musun” sorusunu sorma sebebin de, bunu hissetmen.

Sonradan olayı yönetişin kötü değil. Onu söyleyeyim. Ama sorduğun soru bana zihin yapının ayrılıktan korkan bir noktaya gittiğini söylüyor. Ya da sonrada söylediğin “acıdığı için buluşma” lafları. Kızın sana ilgisinin düştüğünün farkındasın ve bundan duyduğun beklentili kaygı çok yüksek.

Bunun yanında aslına bakarsan ben oraya giderdim. İstenmediğin yerde durmuş olacaksın gibi gelebilir ama sonuçta kız sana söz verdi, kendini zorla bir olaya eklemiyorsun.

Asıl sorun şimdi başlıyor. Birden telefonu suratıma kapadı ve o günden beridir de ondan bir haber almadım.  Normalde hergün konuşuruz.

Aranızdaki ilişki o kadar da harika değilmiş 🙁

Bu beni kaygıya boğuyor.

Telefonu suratına kapaması çok kaba ve saygısız bir hareket. Sinirlenmiş ve bunu seninle konuşmak yerine pasif agresif bir şekilde halletmeye çalışıyor. Oldukça çocukça.

Kızın hareketlerine baktığımızda, seninle olup olmamayı o kadar da umursamıyor gibi görünüyor.

Nasıl hareket edeceğimi bilemedim. El yardım lütfen! Beni cebinde gördüğünü hissediyorum. Yaptığı çok saygısız bir hareket.

Doğru. Sana katılıyorum.

Onu ben ararsam bunun beni zayıf göstereceğini düşünüyorum.

Doğru. Sana katılıyorum. Zira sen onu ararsan, beni son anda ekmeye çalıştın, telefonu suratıma kapadım. Teşekkür ederim, lütfen bana daha fazla saygısızlık yap” gibi bir mesaj verirsin.

Bazı kadınlar “kavga ettik, sinirlendim, trip attım / suratına kapadım, erkek olan arar” gibi bir havaya girerler. Bir kadını bu havaya sokmayın, fabrika ayarı bu olan kadınları da sevgili yapmayın. Ama seninkisi muhtemelen sana karşı ilgi eksikliğinden böyle.

İyi de ne yapacağım?

Bu kızla iletişim konusunda hiçbir şey yapmana gerek yok. Sen bunu soruyorsun. Saygısız kızı gerekirse bir daha asla görüşmemeyi göze alıp aramayacaksın, sormayacaksın.

Beni cebinde gördüğünü hissediyorum diyorsun ya. Eğer bu davranış konusunda geri adım atmazsan, sınırlarını korursan bu ilişki bitebilir ve bundan korkup eğilip büzülürsen, seni cepte olduğun için cepte görüyor olur. Cepten çık önce. Cepten çıkarsan seni cepte göremez.

Bu kız seni aramazsa, nasıl becerecekse artık sana kendini affettirmezse, bu işi bitiyor. Bunu göze alacak şekilde kendini hazırla. Yoksa kız seni olduğun gibi yani cepte görmeye devam eder. Tabii seni görmeye devam ederse.

Bak bunu yapmak kolay değil. Oldukça acılı. 1.5 senelik ilişki senin canını aylarca yakar. Ama bunu göze almak zorundasın. Bunu göze alamayıp bugün 3-4 ay 100 birim acı çekmekten kaçanların hemen hemen tamamı, yarın küçük düşerek terk edilip  7-8 ay 1000 birim acı çekiyorlar.

Ben onu aramam. Ama o ararsa ne olacak? Aramazsa ne olacak?

Sana 2 hafta içinde ulaşmazsa ayrıldığınızı var say. Bir hafta içinde sana ulaşmazsa, bundan sonra ulaştı mı kendini nasıl affettirecek hiçbir fikrim yok açıkçası. Bunu onun yaratıcılığına bırak. Ama üste çıkmasına izin verme. Sana saygısı azalmış bir kadın beni niye aramıyorsun diyebilir.

Sen sakin ama sert bir şekilde “suratıma telefonu kapadıktan sonra seni aramamı bekleme. yaptığın kabul edilir bir saygısızlık değil ve kendini nasıl affettireceksin merak ediyordum” de ve geri adım atma. Kendini affettirmiyorsa bu iş bitti. Senin duruşun bu olmalı.

Şimdi uzun süredir sana saygısı azalıyorsa, senin birden omurga kazandığına inanmayabilir ve o nedenle “ben bir şey yapmadım” diye geveleyip kavga çıkarmaya çalışabilir ya da kapatabilir. Kavga çıkarmasına izin verme. “Tekrar ediyorum, kendini nasıl affettireceksin merak ediyordum. Arayıp kavga etmene de toleransım yok, eğer bu konuyu sakince konuşacak duruma gelirsen ara” de. Bir daha da o arayana kadar arama.

Bak eğer bu yanlışını düzeltme gereği görmeyen bir kızla berabersen, artık bitmiş bir ilişkiyi alttan alarak uzatmaya çalışmanın bir anlamı yok. Dediğim gibi, bugün acıyı engelleyeceğim diye yarın daha beter acı çekmen çok büyük ihtimal.

Bir kadının sana saygısı yoksa, seni sevemez. Bu konuda geri adım atmaman, onun sana saygısının olmasının tek yolu. Sert, kavgacı, saldırgan olmana gerek yok. Sakin ol ve geri adım atma. Ha o sana saygısını kazansa bile sen hala onunla olmak ister misin ayrı mesele. Ama sen omurgalı olmak zorundasın.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Başka vaka çalışmalarında görüşmek üzere.

Siyaset ile kafayı bozmuş insanların hayatları problemli ve mutsuz

“Siyaset ile kafayı bozmuş olmak, bir insanın kişilerarası ilişkilerinin kötü durumda olduğunun iyi bir göstergesidir. Eğer siyaset ile ilgili finansal yatırımları yoksa, kişi siyaseti fazla kafaya takarak, hayatındaki güçsüzlüğün acısını çıkarmaya çalışıyordur. – Adam Lane Smith”

Eğer sizi kurtarması için bir insana bel bağladıysanız, bu insan muhtemelen sizi kurtarmayacak. Bu bir.  Kendi hayatınızı yukarı çıkarmak için sizin çalışıp çabalamanız lazım.  Evet, sizin kontrolünüz dışınızda olan ve hayatınızı etkileyen şeyler var ama sizi ve tüm toplumu “kurtaracak” doğru insan ya da kadro konusunu takıntı yapmalı mısınız?

Siyaset içinde olmadıkları halde siyaset ile neredeyse fanatik bir futbol taraftarı gibi ilgilenen kaç kişi gördünüz? Muhtemelen oldukça fazla sayıda.  Twitter’a girdiyseniz, Twitter’ın işinin çoğu bizi kimin kurtarabileceği, kimin düşman olduğu, kimin grubunda olduğumuz, kimi dışladığımız, vs. ile ilgili.

Bu tür tartışmalar büyük çoğunlukla mutsuz insanlar tarafından yapılıyorlar. Ya da tersinden söylersek, en mutlu insanlar sosyal medyaya girip siyaset konusunda atıp tutmuyorlar. Bu insanlar ara sıra sosyal medyaya girseler bile çocuklarının fotoğraflarını atmaya giriyorlar. Çoğunlukla da sosyal medyadan uzakta, gerçek hayatta, çocukları ile, aileleri ile, arkadaşları ile vakit geçiriyorlar. Yaşamlarını inşaa ediyorlar ve siyaset konuşup düşünmekten çok daha önemli işleri var.

Siyaset konusunda çok düşünüp, çok konuşmak bir telafi etme mekanizması. Bazen terapi ofisime siyaset konusunda konuşmaya çok hevesli insanlar geliyorlar. Ben de “tamam, şimdi gel istersen senin hayatına bakalım” diyorum. Ama kısa sürede konuşmayı kendi hayatlarından çıkarıp yine siyasete getiriyorlar. Çünkü kendilerinni, “doğru” şeyleri takip ederek, “doğru” siyasi görüşe sahip biri olarak tanımlıyorlar ve değerlerini buradan alıyorlar. Bu aynı zamanda onları güvende hissettiriyor zira bu konu hakkında konuşabiliyorlar. Bu şekilde daha ilgi çekici, daha kamçılanmış olmaya çalışıyorlar. Ama gerçek bir konuşma içinde oldukları yok. Bunu kendi hayatlarındaki problemleri konuşmamak için, onlardan kaçmak için bir telafi aracı olarak kullanıyorlar.

Bu kısmen denetim merkezini dışsallaştırma ile alakalı mı merak ediyorum. “Hayatım olmasını istediğim yerde değil, ilişkilerim olmalarını istediğim yerlerde değiller. Ve bu da benim dışımda olan şeyler yüzünden oluyor. Ekonomi yüzünden, sosyal medya yüzünden, göç yüzünden, Ukrayna Savaşı yüzünden, ilaç fiyatları yüzünden, sudaki östrojen yüzünden, vs. vs. 

Suçu kendi dışınızda, üzerinde etkiniz olmayan bir şeylere atabildiğinizde, şu anki problemlerinizi sizin çözemeyeceğinizi biliyorsunuz. Bu gerçekten de  sapkın bir mağdur zihniyeti zira suya östrojen katılmasını engelleyemeyeceğinizi biliyorsunuz. Ukrayna’daki savaşı siz bitiremeyeceksiniz.

Bu, bu tür şeylerle probleminiz olmayacak ya da bunların farkında olmayacaksınız anlamına gelmiyor. Ya da bunlarla ilgili kampanyalara katılamayacaksınız anlamına da gelmiyor. Ama bu tür dışsal şeyler sizin hayatınızda yönetici güçler haline geldiklerinde, örneğin parmağınızı ekonomiye uzatıp “ekonomi yüzünden ruh halim, tüm ilişkilerim ve tüm hayatım böyle” diyebiliyorsunuz.  

Önemli sayıda insan, siyaset ile ilgili düşünüp konuşmayı, karşılaştıkları güçlüklerle doğru bir şekilde yüzleşmekten kaçmak için kullanıyor. 

Siyaset önemsiz demiyorum. Evet ekonomi de berbat. Ama gerçek test şu: Biri siyasetten yakındığı zaman ona “bu konuda sen ne yapacaksın?” diye sorun. Eğer bu konuda bir cevapları varsa evet, bu insanlar kendi kişisel hayatlarının kontrolünü ele alabilen insanlardır. Ama eğer cevapları “şunu seçersek, şunu düşürürsek kurtulacağız, karşı tarafı yenmeliyiz, vs …” gibi şeylerse, siyaset ile ilgili konuşmaları, yazmaları ve düşünmeleri, bu insanlara hiçbir şey kazandırmayacak.

 

 

Adam Lane Smith

Stresi Gerçek Zamanlı Olarak En Hızlı Şekilde Düşürme: “Solunum Sinus Aritmisi”

Nöroplastisite 401 – Stres, Kaygı, Depresyon, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ve Travma kitabından alıntıdır.

Parasempatik sinir sisteminin, stres tepkisini gerçek zamanlı olarak bastırmanıza ve stres tepkisini yok etmenize yarayacak, böylece hızlı bir şekilde daha sakin hissetmenizi sağlayacak manivela kolu denilen kontrol noktaları var.

Şimdi fazla zaman geçirmeden ilk tekniği öğreteyim. Bu teknik, psikoloji ve nöroloji bilimi temellerine sahip, stresi en hızlı ve güçlü şekilde bastırıp yok etme potansiyeline sahip bir teknik: fizyolojik iç çekme.

Fizyolojik iç çekmeden daha önce de bahsetmiştik4. Ama burada bunu solunum sisteminizi, sakinleşmek için genel olarak nasıl kullanabileceğimiz bağlamında açıklayacağım.

Araştırmalar gösteriyor ki, fizyolojik iç çekmeyi sürekli olarak ama istemsizce yapıyoruz. Fakat bu sistemleri gerektiğinde, örneğin stres tepkisi ortaya çıktığında, istemli bir şekilde de kullanabiliriz.

Bunun nasıl çalıştığına bakalım. Bugünlerde nefes hareketleri çok popülerler. Bir yere gidip 5-10 dakika belli bir şekilde nefes alarak, fizyolojiyi ya da zihinsel durumları değiştirme alıştırmaları. Bunların faydalı olduğu yerler var ama ben burada bundan bahsetmiyorum.

Burada bahsettiğim fizyolojik iç çekme, beyin ile vücut arasındaki, tıp okulu kitaplarına uygun ilişkiyi kullanıyor. Burada vücut, solunumu sağlayan aparatlar yani diyafram, akciğerler ve kalp.

Şimdi stres tepkisinin en ayırt edici özelliğini düşünün. Kalp daha hızlı atmaya başlar. Kan, sizi stres eden şey her neyse ondan uzaklaşmanız için büyük kaslara pompalanır ya da hareket etmek ya da konuşmak isteyecek şekilde huzursuzlanırsınız. Yüzünüz kızarır, vs.

Kalp atış hızı çoğumuzun istemsiz olduğunu hissettiği, sadece hızlı ya da yavaş hareket etmemizin bir fonksiyonu olan bir şey. Aslında düşünürseniz kalp hızınız tamamen otonom değil zira daha hızlı koşarak kalp atış hızınızı arttırabilir ya da daha yavaş koşarak azaltabilirsiniz. Bu şekilde kalp atış hızını dolaylı olarak kontrol edebilirsiniz.

Ama belli bir şekilde alacağınız nefes, kalp atış hızınızı, sempatik ve parasempatik sinir sistemleri arasındaki etkileşim üzerinden, direkt olarak kontrol edebilir.

Bunun nasıl çalıştığına bakalım.

Ağzınızdan ya da burnunuzdan nefes aldığınızda, diyaframınız aşağı doğru hareket eder ve akciğerleriniz genişler. Aslında o genişlemiş boşlukta, kalbiniz de bir miktar büyür. Bunun sonucunda da kalpte bulunan kan daha düşük hacimde olur ya da daha geniş hacimde, nefes almadan öncekine göre daha yavaş hareket eder.

Yani diyafram aşağı iner, daha fazla yer açılır, kalp hacimce büyür ve kan daha yavaş hareket eder.

Kalpte, sinoatrial düğüm denilen bir grup sinir var. Bu sinirler kalpteki kan akışı hızını takip ediyorlar ve beyne, kanın daha yavaş hareket ettiği bilgisini gönderiyorlar. Beyin de kalbe, daha hızlı atması için sinyal gönderiyor. Yani kalbin daha hızlı atmasını istiyorsanız, nefes verişlerinize göre daha uzun veya daha güçlü nefesler alın.

Bunu yapmanın birkaç şekli var ama nefesin ağızdan ya da burundan alınması fark yaratmıyor. Nefes alışlarınız nefes verişlerinizden daha uzunsa, kalbinizi hızlandırırsınız. Ya da nefes verişleriniz daha uzun olsa bile nefes alışlarınız daha güçlü ise, kalbinizi hızlandırırsınız.

Kalp atışınızı yavaşlatmak istiyorsanız, örneğin stres tepkisi geldiğinde, bunun tersini de yapabilirsiniz.

Nefes verdiğinizde, diyaframınızı yukarı çıkar ve kalbiniz de daha küçük bir hacme sıkışır. Kan ise bu daha dar alanda daha hızlı akmaya başlar. Sinoatrial düğüm kanın daha hızlı aktığını beyne bildirir ve beyin de kalbe daha yavaş atması sinyali gönderir.

Yani eğer hızlı bir şekilde sakinleşmek istiyorsanız, nefes alışına göre daha uzun ve/veya daha güçlü nefes verin.

Bu tekniğin en iyi tarafı her istediğiniz zaman yapabilmeniz. Bir yere oturmanız, konsantre olmanız, hazırlanmanız, vs. gerekmiyor.

Görüştüğüm kız bana yeterince aşık değil – Vaka Çalışması

Selam. Yaptığınız işi kitaplar ve Youtube da dahil bir süredir takip ediyorum. Ama şimdi anlatacağım kızı çözemedim.

Bakalım ben “çözebilecek” miyim? Ya da senin hoşuna gitmeyecek ama asıl seni “çözebilecek” miyim?

38 yaşındayım ve iyi kazanıyorum (dolara vurursan 6 haneli kazanıyorum).  Bu yaşa kadar evlenmedim ve belli bir birikime de sahibim.  Kız 23 yaşında ve üniversiteden yeni mezun oldu. Çok, çok, çok ama çok güzel.

Çok güzel demek yerine dört kere “çok” demen gerçekten anormal. Bu bana, kızın güzel olduğunu ve senin ona aşırı düştüğünü gösteriyor. Bu kadar aşırı düştüğün kızın önünde, kendini istediğin kadar yüksek değerli gör, yüksek değerli davranman ya da yüksek değerli sinyalleri vermen imkansıza yakın. Kız muhtemelen senin gelirin – statün ile davranış uyumsuzluklarından dolayı da git gelli davranacaktır.

Her gittiği yerde başları çeviren bir kız.

Biraz da başkalarının onayı ihtiyacın var sanki. Birazdan daha fazla.

10 aydır çıkıyoruz. Tüm prensipleri aynen takip ettim.

Onun güzelliğini görmezden gel prensibini teğet geçmişsin 🙁 Bakalım tek görmezden geldiğin bu prensip mi.

Mesajlaşmanın çoğunu o yapıyor, haftada en fazla 1 kere görüşüyorum.

Haftada bir az. Başlangıçta normal ama 10 aydır görüştüğün kız (aslında sevgilin olan kız ilk 3-4 haftadan itibaren) seni daha fazla görmeye çabalar ve haftada 2-3 kere görüşürsünüz. Sen mi kızı özellikle itiyorsun yoksa kız mı haftada bir kereden memnun?

Bu arada bu haftada 2-3 kereyi düz adamlar her hafta sadece 2-3 kere anlıyorlar. Kızla bazen 1 hafta beraber geçer, bazen 1 haftada 1 kere buluşursunuz. Ortalamada 2-3. Yani arada 4 gün kalmaya çalışan kızı “aman Allah’ım 3 günü geçecek yapamam nayır” diye evden göndermeye çalışan adamlar var 🙁

Mesajlaşmanın çoğunu onun yapması iyi ve normal. Birçok erkek özellikle başlarda, kadına sürekli ulaşarak, erkeği düşünmesine ve merak etmesine fırsat vermiyorlar. Kadının sizden uzakta ve sizden haber almadığı bu zamana ihtiyacı var.

Aslında ilişkinin 3üncü ayından itibaren haftada 2 kere görüşmeye başladık.

Sen bunu özel yapmadıysan kız seni görmese de pek bir sorun yaşamıyor gibi. Kızın sana ilgisi çok yüksek değil gibi görünüyor. Az önce mesajlaşmanın çoğunu o başlatıyor derken ilk aylardan bahsediyordun sanırım. Belki de daha çok başlatan sen olmaya başladın ve bu da kızın sana gelme hızını yavaşlattı.

Aramızdaki seks olağanüstü, neredeyse kendimden geçiyorum. Kız bunun yanında hem eğlenceli hem de çok zeki. Hayatımda ilk defa onun gibi bir kızla beraber oluyorum. Şimdiye kadar gördüğüm en harika kız. Ona sırılsıklam aşığım.

Düşün bir. Bu kelimeleri kullanıyorsun ve bunlar hanginizin diğerine daha aşık, daha duygusal yatırımlı olduğunu gösteriyorlar?

Bunları 18 yaşında yeni seks yapan adamın söylemesi normal de, 38 yaşında bir adam sekse ya da bir kadına bu kadar düşmemeli? Yıllardır para ve statü kazanacağım diye kendini aç mı bıraktın acaba? Ona sırılsıklam aşığım dediğin yerde, seksi ve kızın güzelliğini tanımlama şeklini de eklersek, senin bu kıza aşırı duygusal yatırım yapmış olduğunu anlıyoruz. Bir erkek bir ilişkide bir kadından daha fazla duygusal yatırım yaparsa, genellikle o ilişkinin kadını olur ve kadını ya tamamen iter ya da sanırım senin kızda olduğu gibi bir türlü yeterince çekmez.

Sorun ne diyeceksin? Sorun şu ki, hala ilişkide miyiz değil miyiz belli değil? Yeterince görüşmüyoruz. Son 5 aydır, 5 ay önce olduğumuz yerdeyiz.

Kadın gibi konuştuğunun farkındasın değil mi? Serseri erkeğin sevgisini tam hissedemeyen, onu ilişkiye kafesleyemeyen kadın gibi.

Bana aşık olduğunu hissetmiyorum.

Ama sen ona sırılsıklam aşıksın.

Bazen kendini geri çekmeyi denedim. Mesela ilk ben aramadım ve 4-5 gün bekledim. 4-5 günü hiç geçirmeden mesaj attı.

Bak işte burada olan olayı görmen lazım. Az önce bana daha çok o ulaşıyor dedin ama muhtemelen o işin başındaydı. Sonra bir yerde sen ona daha fazla ulaşmaya başladın. Ara ara kendini çeksen de genelde sen peşinde koştun.

Bunu yapma nedenin de sen sırılsıklam aşıksın, o ise eh işte.

“Bir ilişkide daha güçlü olan taraf, diğerine daha az ihtiyaç duyan taraftır.” – İlişkilerin Temel Kuralı

“Sağlıklı bir ilişki için, İlişkinin her aşamasında kadın sizden daha fazla duygusal yatırım içinde olmalıdır.” – Duygusal yatırım nedir?

Bu iki kuralı çok uzun süre ihlal etmişsin ve bu da (olacağı varsa) kızın sana aşık olmasını engeller. Senin için o 4 x çok güzel kız, sen ise onun için muhtemelen “ya yakışıklı adam işte, parası da vay”.

Bu arada kendini geri çekmeyi manipülasyon olarak yapıyorsun. Ben kendini geri çekmeyi bir duruş olarak öğretiyorum, sen manipülasyon olarak yapıyorsun. Bir duruş olarak yapsan, kız sana daha çok ulaşana kadar ona daha fazla ulaşmazdın. Bir kere yapıp eski haline dönüyorsun.

Kızın bana olan duyguları güçlü olsa, o kadar beklemezdi diye tahmin ediyorum.

Doğru tahmin ediyorsun. Ama sen, kızın sana olan duygularının güçlenmesine izin vermiyorsun.

Aramızdaki şeyin adı konulmadığı için, kızın da olaya takılma gibi baktığı şüphesi ile başka kadınlarla görüşmeye devam ediyorum ama ben bu kızla sevgili olmak istiyorum.

38 yaşındaki bir erkeği değişik kadınlarla seks yapmak tatmin etmez artık. Özellikle de bunu yapabilen bir erkekse. Eş bağlanması, sevgili ilişkisi, hem seks hem de duygu tatmin eder. Ama sen sevgili istiyorsun, sadece bu kıza odaklanmaman lazım.

Ama onu biraz zorlasam kaçacağını hissediyorum.

Birader sen zaten peşinde koşarak sürekli zorluyorsun ve bu nedenle muhtemelen kaçacak. Kız senin ondan, onun senden daha fazla hoşlandığını biliyor. Bunu zorla gösteriyorsun. Kız senin ona olan ihtiyacının, onun sana olan ihtiyacından fazla olduğunu biliyor. Bunu sen zorladın. Kız gücün elinde olduğunu biliyor ve bir kadının karşısında daha güçlü olduğunu hissettiği bir erkeğe aşık olma ihtimali çok düşüktür.

Ne tavsiye edersin?

Buluşma aralarınızda bir süre ilk o sana ulaşsın. Sadece bir kere değil. Ne kadar uzun süreli sana ulaşmadığı önemli değil. Bir süre ilk o sana ulaşacak. Başında olduğu gibi. Sen muhtemelen bir kere manipülasyon ayağına ulaşmayı ona bırakıyorsun ve bu olunca hemen kızın peşine düşmeye devam ediyorsun.

Sen buluştuğunuzda sadece iyi vakit geçirmeye, eğlenmeye ve fiziksele odaklan. İlişki işini ona bırak. Kızın peşini bıraktıktan sonra aranızdaki denge değişir ve bu yeni dengede ilişki isteği ondan gelirse bakarsın.

Üçüncüsü ve bu çok önemli, bu kızın rütbesini düşür. Yani haftada bir kere buluşmanız yeterli. Sevgili istiyorsan başka kızlarla da o amaçla görüş ve bu kızı sevgili yapacağım takıntısını bırak. Senin gibi kafası bir kıza takıntılı biri, normal kafa ile sevgili olarak görebileceği kadınları sevgili olarak göremez. Kafan tamamen bu kızla dolu. İlla bu olacak diye takmışsın. O şansı kullanmamış, kızı özel olmaktan çıkar. Eğer kendisi daha fazla görüşmek isterse bunun için sana daha fazla ulaşır ve eğer sen de ona daha fazla ulaşmaya başlamazsan biz neyiz noktasına gelebilir. Gelemeyebilir de. Bu konuda ona bağlı olmayı bırak.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Üniversiteye yeni başlayanlara tavsiyeler Türkçe Podcast (kızlar konusu ve daha fazlası)

Üniversiteye yeni başlayacak olan arkadaşlara tavsiyeler verdim ama üniversiteye başlayalı çok olmadıysa da sizin için faydalı olabilecek bir yayın oldu.

Arkadaşlar, Youtube kanalına Katıl da ekledim. Kısa süre içerisinde oraya da video koyacağım.

Aşağıda yayının Youtube videosu var. Yayına Spotify kanalımızdan da ulaşabilirsiniz.

00:00 Üniversiteye yeni başlayanlara tavsiyeler
00:26 Kızlarla ilgili tavsiyeler
12:28 Genel üniversite tavsiyeleri
18:30 Soru #1 – Alkol sigara kullanmıyorum, üniversitede zorluk çeker miyim?
19:15 Soru #2 – Üniversitede iş kuruyorum, üniversite bitince başka üniversite okuyayım mı?
20:50 Soru #3 – Üniversitede sosyalleşmesem ve ineklesem normal olur mu?
22:35 Soru #4 – Üniversitede kızlarla iyi iş çıkarmak için kendi evinde kalmak mı lazım?
24:54 Soru #5 – İyi bir üniversite / bölüm aile ile kalmak mı, daha kötü bir bölüm ama kendi başına kalmak mı?
25:45 Soru #6 – İstanbul’da üniversite okumak mantıklı mı? Depremden çekiniyorum.
25:59 Soru #7 – Ailemle yaşıyorum o nedenle kızlarla sonuna kadar gidemiyorum. Ne yapayım?
27:58 Soru #8 – Tıpçılar nasıl sosyalleşebilirler?
29:07 Soru #9 – Alkolsüz – sigarasız sürekli bara giden arkadaşlarla nasıl sosyalleşeceğim?
29:50 Soru #10 – Lisede çok sosyaldim, İstanbul’da üniversitede sosyalleşmekte zorlanıyorum.
33:03 Soru #11 – Üniversitede kaç aktivite kulübüne gitmeli?