Vaka Çalışması – Sevgilim ilgisiz oldugumu söylüyor

“Sevgilim ilgisiz olduğumu söylüyor. Acaba ben mi ilgisizim yoksa bu işin içinde başka bir iş mi var?” sorusu ile çok karşılaşıyorum. Aşağıya spesifik bir tanesini biraz değiştirerek koyacağım (en çok rastladığım senaryo). Ama kısa cevap vermemiz gerekirse, eğer ilgisiz olduğunuzu düşünmüyorsanız muhtemelen işin içinde başka bir iş var.

Kız arkadaşımla 8 aydır sevgiliyiz. Son 3 aydır terfi ettim ve işlerim çok yoğun. Daha önce bu kadar yoğun değildim. Haliyle daha önceki gibi çok fazla ilgi gösteremiyorum. Eskiden gün içerisinde hem ona zaman ayırıp hem de işimi yapabiliyordum.

İşiniz hafif de olsa, işsiz de olsanız bu zaman ayırma kısmını fazla abartmayın. Kız arkadaşınıza günde toplam 1 bilemedin 1.5 saat ayırmanız yeterli. Bazı günler hiç görüşmeyebilirsiniz ve bazı günler de 3 saat konuşursunuz ama ortalamada 1 saat yeterli.

(Bu arada geçen bir arkadaşla konuşurken kız arkadaşımla herhangi bir sorun olmadan bazen 1-2 gün konuşmadığımızı veya iletişime geçmediğimizi söylediğimde çok şaşırmıştı. Sanırım hergün görüşmeniz gerekli gibi absürt bir inanç var. Hergün konuşuyorsanız buluşunca konuşacak ne buluyorsunuz, hergün konuşmaktan sıkılmıyor musunuz?)

Kız arkadaşımla sadece akşamları konuşabiliyorum ve mesaj atabiliyorum, güzelce günümüzü anlatıp konuşuyoruz vs. , gün içerisinde de ise tek tük mesaj atıyorum. Çalışırken konuşacak konu bile aklıma gelmiyor, yazasım gelmiyor, asla ona sevgimin az olup olmamasıyla alakası yok.

Normal, işin gücün arasında kız arkadaşınla az miktarda mesajlaşman ya da birçok gün hiç mesajlaşmaman normal.

Yani kız arkadaşıma gün içinde(gece ağırlıklı olarak) ortalama olarak istisnasız 3-4 saat(bu bile bence çok fazla) zaman ayırdığım halde, bana ilgisiz olduğumdan dert yanıyor, gün içinde 4-5 saat ona mesaj yazmadığımı ortadan kaybolduğumu söylüyor, onu eskisi gibi sevmediğimi sevgi sözcükleri vs kullanmadığımı söylüyor.

Evet 3-4 saat çok fazla. Buna rağmen ilgisizlikten dert yanıyorsa sorun ilgisiz olman değil. Ayrıca, balayı ayları bittiğinde eskisi gibi yoğun bir ilişki yaşamamanız da bir dereceye kadar normal. Muhtemelen ilk 5 ayda bundan da daha fazla zaman harcadın ve kendini kıza bir beta öder (zamanla ve ilgiyle öder) olarak alıştırdın. Şimdi ondan geri adım atman zor. Senin kız arkadaşına bazı günler hemen hiç görüşmeden en fazla 1.5 bilemedin 2 saat zaman ayırman lazım.

Bir de tabii günümüzde popüler kültür dolmalarını erkeklerden daha çok yiyen, ilgi kusmayı sevgi sanan, kendine güvensiz ve hak sanrılı kızlar var. Bu kızlar da popüler mavi hap kültürünü yiyen beta erkekler gibi kendi ilişkilerini baltalamaya, yüksek değerli partnerlerle uzun süre birlikte olamamaya programlı, mahkum kızlardır. Kala kala beta erkeklere kalırlar ve onlara da eziyet ederler. Yüksek değerli erkekler bunların arıza mızmızlanmalarını çok çekmez ve bu kızları bırakırlar.

Son olarak da eğer çok az buluşuyorsanız bu senin hatan. Yani haftada 2-3 kere buluşmanız lazım yoksa evet ilgisizlik.

Dediğim gibi sen mesaj ve aramada beta öder seviyesinde ilgi gösteriyorsun. Kız senden talep edince muhtemelen çizgilerimi çizersem ayrılırız korkusu ile kıza sınırlarını da gösteremediğin için kız daha da azıyor.

Tartışma çıkarmaya çalışıyor. Kendisi de sabahtan akşama kadar çalışıyor, üstelik benim de yorulduğumu gayet iyi biliyor. Normal hayatında sosyal medyada vs ilgi dilenen biri de değil, fakat benim ilgimi aşırı şekilde istiyor.

Önemli değil. Dediğim gibi popüler kültürden bunları öğrenen birçok kadın, erkek işte eşek gibi ödeyecek kafasında olabiliyor. Ya da özgüven veya özdeğer problemi nedeniyle çok ilgi görmezse yalnız kalacağım korkusuna kapılıyor. Fakat sorun şu ki bu zayıflık nedenli ihtiyaçları giderirseniz bu davranışlarınız ilkel kadın beyninin zayıf bulduğu erkeğe dönüşmenize neden olduğundan genelde daha fazla ilgi isteği ve sizden daha fazla soğuma ile karşılanır.

Ben zaten işyerinde posası çıkmış halde eve dönerken, bir de kız arkadaşımdan böyle şikayetler duymak beni acayip bunalttı.

Ama buna rağmen kız seni bunaltıp durmasının negatif sonuçlarını yaşıyor mu? Normalde beta öder kafada bir erkek olmasan bu kıza çoktan çizgini çekmiş, hala anlamıyorsa da bırakmış gitmiştin. Alt tarafı 8 aydır berabersiniz. Önce tatlılıkla çizgini çekersin, bir iki kere açıklarsın, anlamıyorsa bırakırsın. Sen ne yapıyorsun? Katlanıyorsun.

Bu tartışmadan sonra günlerdir eskisi gibi samimi davranmadığını hissediyorum.

Seni soğuklukla cezalandırıyor olabilir zira kadının soğuması kadın erkek ilişkilerinde zayıf bir erkeğin korkup boyun eğmesini sağlar. Bir yandan da kendini savunamadığın ve kavga ettiğin için iticileşmiş olabilirsin.

Bakın tekrar ediyorum. İlgisizseniz ayrı konu. Ama günde 3-4 saat iletişimde olduğun kız ilgisizlikten şikayet ediyor ve fazlasını vermiyorsunuz diye soğuyorsa, bu karakterde bir kadının kendi ilişkisini baltalamasına engel olamazsınız. İlgiyi arttırmazsınız soğur, arttırırsınız daha fazlasını talep eder ve/veya yine soğur. Beta erkekler de böyle, kendi ilişkilerini baltalamaya programlılar (özgüven ve özdeğer krizine girdikleri için) ve karşılarındaki kadın bu konuda pek bir şey yapamaz.

Bir insana bu kadar meşguliyetin yanında 3-4 saatimi ayırdığım halde neden böyle yapıyor?

Muhtemelen kızın gözünde bir beta ödersin. Erkek olarak eksikliğini eşek gibi ödeyerek kapayacaksın. Tabii bu kıza “senle mi uğraşacağım” diye yol vermek yerine bunalmaya devam etmen senin gerçekten beta öder olduğunu gösteriyor. Ekstra olarak da eksta olarak da kız muhtemelen erkeğin beta versiyonu yani sürekli ilgi görmezse yalnızlık korkusuna kapılıyor.

Beni hayatının merkezine koymuyorsun ben seni koyuyorum, çalıştığım halde sana vakit ayırabiliyorum, sen gün içinde yoksun sadece geceleri benimle konuşuyorsun, ben senin objen miyim vs diyip duygu sömürüsü yapıyor.

Dediğim gibi bu kızların kendi ilişkilerini sabote etmesine engel olamazsın ve kızı kibarca “sorun sende değil bende güzelim yapamadık” deyip terk etmen gerekebilir.

Bu ilgiyi vermezsem kız arkadaşımın bu ilgiyi başka yerde aramaya başlayacağından çekiniyorum.

(Buraya kadar arkadaşa beta öder dememi haksız buluyorsanız haklısınız ama bakın bu cümle bu adama bu şekilde hitap etmemi haklı çıkarıyor.)

İşte bu yüzden sen düşük değerli beta öder bir erkeksin ve kendi ilginin değerini bilmek yerine kızın ilgisine aşırı değer verip korku içinde yaşadığın sürece de böyle eziyete mahkumsun. “Seninle mi uğraşacağım git kimi bunaltacaksan bunalt bana bulaşma” kafasında bir erkek senden daha çok rağbet görüyor ve daha az ilgi vererek ilişki yürütüyor, bunu biliyor musun? Sen kızın ilgisini kaybederim korkusu ile ilgi verdikçe ve bunaldıkça daha değersizleşiyorsun ve daha da fazla ödemen talep ediliyor. Sen tonla ilgi vermeye çalışınca ne olacağını söyleyeyim: muhtemelen tüm o ilginin beş kuruş değeri olmadığını düşünerek başka yerde ilgi aramaya başlayacak yani korktuğun, korktuğun şey başına gelmesin diye yaptığın şeyler sayesinde başına gelecek.

Çevremdeki erkek arkadaşlarımın da sevgilisinden bu konuda çektiğini biliyorum. Bu problemler hakkında ne düşünüyorsun Mahmut Abi

Evli ya da uzun süreli ilişki içinde birçok erkek senin gibi. Özellikle belli bir eğitim seviyesindeki erkeklerin çoğunun bu durumda olduğunu düşünmeye başladım. Kendi ilgisinin değerini zerre bilmeyen ve karşısındaki kadını kaybedebileceği değerli bir şey olarak görürken kendisinde bir değer görmeyen beta erkek modunda. Bütün bu site zaten sizi bu sefil varoluştan kurtarmak için var.

bazı kadınlar neden böyle ?

Canını sıkacağım ama çoğunlukla kadınlar senin gibi erkeklere böyleler. İlgisinin değerini bilen, kırmızı çizgilerini “kız gider yalnız kalırım” korkusuna kapılmadan çeken erkeklere böyle değilller.

Fakat burada tabii şu da var: Özdeğer ve özgüven problemi olan erkekler sadece ve sadece özgüven ve özdeğer problemi olan kadınları çekebiliyorlar. Bu bir. Bir de bazı kızlar çizgilerini çekebilen erkeklere bile öyleler ama bil bakalım o erkekleri en fazla kaç ay bu şekilde bunaltabiliyorlar? Ya da o erkekler bu bunaltıcı, düşük değerli kızlarla ilgili “ben beta öder olmazsam gider başkasını bulur” korkusu duyuyorlar mı?

Ayrıca bu tür kızlarla nasıl başa çıkılacağı hakkında bir yazı gelse süper olabilir.

Bir kere günde 3-4 saat zaman ayıracak duruma gelmezsin, elini verip kolunu kaptırmışsın. Sonra gayet mantıklı olan sınırlarını çizer ve 1-2 kere anlatırsın. Eğer ilişki materyali bir kızsa bir süre mırın kırın eder sonra sana uyar. Eğer değilse ya da sen artık onun gözünde geri dönüşsüz beta ödersen arıza çıkarmaya devam eder. Bu durumda kızı terk edersin. Belki de o seni terk eder. Sen de böyle bir kadından (ya arıza ya da senin betalığından arıza olmuş) kurtulursun.

Bu kızlarla böyle baş edersin. Senin gibi terk eder başkasından ilgi alır korkusu ile kuzu kuzu ödeyen erkekler şanslılarsa sırf bu zayıflıklarından terk edilirler. Şanssızlarsa evlenip acı çeker dururlar.

Son olarak da arkadaşlar, ilişkilerde maskülen erkek – feminen kadını çeker ama onun harici özelliklerde aynı kutuplar biribirini çeker. Yani siz ne kadar maskülen bir erkek adamsanız, bu tür kızlarla o kadar az muhatap olursunuz ya da birçok kadın (hepsi değil) kendini feminen olacak şekilde ayarlar. Ne kadar çok özgüven ve özdeğer sahip bir erkekseniz, o kadar çok özgüven ve özdeğere sahip kadınları çekersiniz. O kadınlar genelde bu arızaları çıkarmazlar.

Ayrıca bakınız ilgi yönetimi, uzun süreli ilişkilerde iletişim sanatı ve uzun süreli ilişkiler rehberi.

Kırılgan narsist kadınların kullandığı 10 toksik taktik

Bu yazı, Toksik İlişkiler – Narsist / Borderline Partner Rehberi kitabından alınmıştır.

Aşk bombardımanı (idealizasyon)  – değersizleştirme döngüsü, kurbanın zihnini ve kalbini bulandıran,  kişinin köklü insani ihtiyaç ve arzularını, nörolojik motivasyon ve ödül devrelerini kişi aleyhine kullanan bir aralıklı pekiştirme modelidir.

Değersizleştirme aslında, narsistin kendi gerçek benliğine karşı hissettiği negatif duyguları, sizin üzerinize yansıtması ve kusmasıdır. Bu savunma mekanizması, narsistin derine gömdüğü ve reddettiği benliğinin sizin veya başkaları tarafından keşfedilmesine karşı bir savunma mekanizmasıdır. Aynı zamanda sizi kontrol etmek ve narsisti terk etmenize engel olmak için de kullanılır. Siz kendi değerinizi ona kanıtlamaya çalışmakla, tüm zaman, para ve enerjinizi onun karşılıksız sevgisi ve onayı şeklinde (nah) gelecek büyük (!) ödülü kazanmaya çalışmakla  o kadar meşgul kalırsınız ki, onu terk etmeye gücünüz kalmaz. Fakat gerçek şu ki tek yaptığınız, (eğer şanslıysanız) birgün terk edilip çöpe atılana kadar ya da şanssızsanız psikolojik olarak tamamen domine edilene kadar onun aleyhinize kurduğu hileli ve sizin için umutsuz oyunun içine daha da gömülmektir.

Bu yazıda kırılgan narsist kadınların sizin üzerinizde egemenlik kurmak ve sizi kontrol etmek için kullandığı, sizi zaman içinde onu memnun etmek için her şeyini veren ve karşılığında hemen hiçbir şey almayan, yavru köpek gibi sahibesinin onayı peşinde koşan bir zavallıya çevirecek 10 toksik taktikten bahsedeceğiz. Sahibe size arada bir kemik fırlatacak ki umutlarınız tamamen ölmesin fakat ne olursa olsun sonunda kaygan duvarları olan bu çukura daha da gömüleceksiniz. O nedenle insanların partnerlerinin toksik olduğunu gösteren bu işaretleri bilmesi önemli, özellikle de kırılgan narsizm söz konusu iken. Zira kırılgan narsistlerin psikolojik suistimalleri oldukça sinsi olabilir. Aynı zamanda narsistler kırılgan ya da hibrid, her zaman öz farkındalıktan yoksunlardır ve hiçbir zaman suistimal edici davranışlarının sorumluluğunu almazlar.

Toksik ve kırılgan narsist erkekler de var tabii ki ama kırılgan narsizm kurbanı erkeklere yol gösterecek kaynak sayısının çok az olduğunu gördüğüm için bu yazının konusu toksik kadınlar. Bu yazının bilgilendirme amaçlı olduğunu ve profesyonel yardımın yerini alması amacıyla yazılmadığını da belirteyim.

Şimdi kırılgan narsist kadınların kullandıkları 10 toksik taktiği, herhangi bir sıralama kriteri kullanmadan listeleyelim.

  1. Çok erken evrelerde, size en hassas yaralarını, deneyimlerini ve bilgilerini açmak

Kırılgan narsist kadın size en hassas deneyimlerini ve bilgilerini emanet ederler ve bunu ilişkinin en başlarında yaparlar. Siz sanki özelsiniz de, size daha önce kimseye güvenmediği kadar güvenmiş de, vs. vs. Ama aşk bombardımanı evresi bittiğinde, size açılmakla çok büyük bir hata yapmış gibi davranmaya, sizi, onu önceliğiniz yapmamakla, savunmamakla, mutlu etmemekle, söz verdiğiniz gibi güvende hissettirmemekle, kırılgan ve tehlikede hissettirmekle suçlamaya başlar.

Bu negatif dönüşüm tabii ki tamamen sizin suçunuzdur (!) ve onun iyi, aşık olduğunuz  versiyonunu yeniden kazanmanızın (!) tek yolu, ona onun ve onun aşkı için yeterince iyi ve değerli olduğunuzu kanıtlamaktır. Kırılgan narsist kadın tüm kelime ve davranışlarında size bu yönde güçlü ve sürekli tekrar eden mesajlar gönderir: Eğer ilişkinin başındaki kadını ve o kadınla hayal ettiğin geleceği geri istiyorsan, ona söz verdiğin erkek olduğunu kanıtlaman gerekli!

Bundan sonra ilişkiyi devam ettirme baskısı hızlı bir şekilde ve tamamen sizin omuzlarınıza biner. Uzun vadede kazanmak için kendinizi düzeltmeniz, onu anlamak ve öğrenmek için çok çalışmanız lazımdır. Kadın sizin umudunuzu yaşatmak için arada sırada size kırıntılar atar. Arada bir iyi vakit geçirirsiniz, iyi bir muhabbetiniz olur ya da iyi seks yaparsınız ki onca çabanızla zor da olsa bir yere gelebildiğinizi ve başarabileceğinizi hissedin.  Ama sonra dediğiniz ya da yaptığınız küçük bir şey ile kadın delirir ve yine hayal kırıklığına uğrar, soğuklaşır ve sizi reddeder. Ne yaparsanız yapın, tatlılığı pis bir acıya döner. Bu aralıklı pekiştirme örüntüleri ile sizde bir problem olduğuna, hatalı olduğunuza, onun neye ihtiyacı olduğunu bulmakla yükümlü olduğunuza inanmaya programlanırsınız. Ve eğer onun ihtiyacı olan şeyi bulamıyorsanız, bunun nedeninin ona ya da herhangi bir kadına layık olmayan değersiz bir erkek olduğunuza inanmaya programlanırsınız.

2. Süper pasif agresif davranışlar

Kırılgan narsist kadın süper pasif agresiftir ve yoktan kavga çıkarır. Yüzde yüz pozitif olsanız ve herhangi bir sorun olmasa da sizi negatif olmakla, kötü bir ruh halinde olmakla, kötü bakışlarınızla suçlar. Siz gerçekten öfkelenene kadar sizin neden öfkeli olduğunuzu bulmak için sizi dürtüp durur ya da sizin diğer duygusal düğmelerinizi kullanarak sahte kavgaların tuzağına çeker.

Ya da sizi suçlamak yerine kendisi üzgün ya da öfkeli gibi davranır ama bunun nedenini size söylemez, sizinle bu konuda konuşmaya yanaşmaz. Sizi problemi söylemesi ya da ne olduğunu bile bilmediğiniz suçunuzu affetmesi için yalvartana kadar rol yapar. Geriye dönüp baktığınızda bu nereden çıktı ve neydi dersiniz. Zira bütün bu tiyatro, kendi negatif duygularını size kusmak, size üstünlük kurmak ve sizi problemin sizde olduğunu düşünmeye itmek için tasarlanmış bir kurgudan ibarettir.

3. İnanılmaz derecede savunmacı duruş

Sizin için önemli olan ya da sizi rahatsız eden bir şeyi konuşmak istediğinizde, bunu önemsemez, küçük görür ya da sizi susturur. Sizin için önemli olanı dinlemek istemez ve özellikle de problem kendisi ile ilgili ise buna en ufak bir katkısı olduğunu kabul etmez. Tüm problem onun yaptığı bir şey ile alakalı da olsa, size tahammülü kalmamıştır. Sorumluluk almasını ya da özür dilemesini kesinlikle beklemeyin. Kırk yılda bir özür dilerse de, bu ileride sizin suçlu olduğunuzu size göstermek için kullanılacak bir hiledir.

4. Sizin duygularınıza karşı aşırı umursamazlık ve sabırsızlık

Kırılgan narsist kadın sizin duygularınıza karşı aşırı umursamaz ve sabırsızdır, özellikle de sizin canınızı yakan şey onunla ilgiliyse. Eğer ağlarsanız veya üzüntü gösterirseniz, bu onu zerre etkilemez ve size karşı zerre merhamet duymaz. Tam tersi, bunu güçsüzlük olarak algılar ve daha sonra size karşı kullanır. İlişkinin başlangıcında onunla paylaştığınız korku ve geçmiş travmalarınız ileride kavga ederken aleyhinize kullanılacaktır.  Siz işte bu nedenle böylesinizdir, (kavganın konusuna göre) bu nedenle suçlusunuzdur, defolusunuzdur, vs.

5. Kırılgan narsist kadınla tartışmayı kazanamazsınız

Ne derseniz deyin, ne yaparsanız her zaman ama her zaman siz haksızsınız ve suçlusunuz. Bir kavgada sakinleşmek için ceketinizi alıp gitseniz, çözüm bulmak yerine kaçtığınız için öfkelenir, kalsanız, çok saldırgan ve baskcı olduğunuz için.

6. Sizi ve ilişkinizi başkaları ile karşılaştırmak

Kırılgan narsist kadın sizi ve ilişkinizi diğerleri ile karşılaştırır ve tabii ki onun için ne yaparsanız yapın, ne kadar zaman ya da para harcarsanız harcayın, yeterli ve onlar kadar iyi değilsinizdir.  Daha fazla çabalasanız da yine değersizsinizdir, size yine değmez. Bu arada tabii ki kendisi sizin ve ilişki için minimum çaba harcar, size ve ilişkiye katkısı çok azdır. Ve yine tabii ki tam tersi davranacak ve konuşacaktır yani ilişkiye her şeyi veren, ilişki için her şeyi yapan odur. Bu karşılaştırmalar, sizin hatalı olduğunuza, onu, onun yakınlığını ve sevgisini hak etmediğinize, her şeyin sizin suçunuz olduğuna inanmanız, sizin rekabetçi doğanızı kaşıyıp aleyhinize kullanma sizi ona kendinizi kanıtlamaya, diğer erkekler kadar iyi olduğunuzu göstermeye zorlamak için tasarlanmıştır.

7. Hemen her alandaki performansınızı küçümsemek

Birçok kırılgan narsist kadın yatak performansınızı küçümsemeye başlar ya da onu götürdüğünüz tatil tatmin edici değildir, sevginiz yeterli değildir, iltifat ve yakınlığınız kronik bir şekilde tatmin edici değildir, vs.  Ne kadar çok para,zaman ve enerji harcasanız da siz hiçbir zaman yeterli, hiçbir zaman diğerleri gibi olamazsınız. Sizin bilmeniz için özel çaba harcadığı bu “yetersizliğiniz” yüzünden kendinizi ince bir buz tabakası üstünde yürüyor gibi hissedersiniz. Her konuda en azı, en kötüsü sizmişsiniz gibi davranır. Onu elinizde tutmak istiyorsanız hemen daha iyi olmak, onu mutlu etmek zorundasınız gibi davranır. Eğer daha çok çaba harcarsanız bunun size karşı daha fazla hayalkırıklığı ile karşılanacağına emin olun.

Eğer hiçbir şekilde tatmin edemediğiniz bir ebeveym ile büyüdüyseniz, yeniden onay kırıntıları için yalvaran bir zavallıya dönüşme ve tamamen sizin aleyhinize kurulu bu oyunu oynama riskiniz yüksektir.

Buraya kadar hala anlamadıysanız size daha açık söyleyeyim: bu  oyunu kazanamazsınız! Bu her zaman, %100 kaybedeceğiniz bir oyun.  Bana inanmak için belki de biraz daha çabalayıp görmek isteyeceksiniz ama dikkatli olun zira hayat boyu onun uzun soluklu oyununa saplanıp kalabilirsiniz.

8. Size, kendisi için geçerli olmayan bir sürü kısıt koymak

Kırılgan narsist kadın size bir sürü kısıt ve kural koyar ama bunlar tek yönlüdür. Sizin ona koyacağınız kısıtlar görmezden gelinir ve istediğiniz ya da ihtiyacınız olan şeyler aptalcadır. Kısıtlar ve kurallar konusundaki çifte standart korkunç derecede gülünçtür.

9. Sizin tüm yaptıklarınızı bilmek ve kontrol etme isteği

Her yaptığınızı, her gittiğiniz yeri, her buluştuğunuz kişiyi, manava giderken ne yaptığınızı, spor salonunda kimlerle konuştuğunuzu, vs. bilmek ister. Bu kontrol manyaklığı tabii ki sizin suçunuz ve sizin yüzünüzdendir.

Bu davranışların nedeni her zaman kıskançlık değil. Daha çok sizi kontrol etmek, size itaat ettirmek için böyle davranır. Sizin sadece ne yaptığınızı değil nasıl yaptığınızı da bilmek ister zira ona göre siz hiçbir şeyi doğru yapamazsınız. Size tamamen beceriksiz biriymişsiniz gibi davranır ve siz de bir süre sonra kendinizden şüphe etmeye başlarsınız.  Her şeyi ona söylemeye, göstermeye ve ona kontrol ettirmeye başlarsınız, sanki sizin kendinize ait bir beyniniz yokmuş gibi. Suçlamalarla, küsmelerle ve diğer negatif reaksiyonlarla karşılaşmamak için en ufak kararları vermekten korkarsınız.

Sizin henüz farkına varamadığınız şey, ne yaparsanız yapın sonucun zaten aynı olacağı ki bu nedenle kırılgan narsist kadınlar oldukça tahmin edilebilir insanlardır.

10. Zaman içinde tüm özdeğer ve özsaygınızı kaybetmeniz.

Sürekli olarak onu tatmin etmeye çalışarak neyi yanlış yaptığınızı bulmaya ve kendinizi ayarlamaya çalıştığınız için, eninde sonunda, aynaya baktığınızda eski sizin posası çıkmış bir halini göreceksiniz. Aslında o kadar posanız çıkabilir ki, aynaya baktığınızda onun sizi olduğunuza inandırmaya çalıştığı canavarı da görmeye başlayabilirsiniz.

Fakat bir kez bunların toksik taktikler olduklarını ve karşınızdaki insanın ne kadar kolay tahmin edilir davrandığını, suistimalin öngörülebilirliğini kavrarsanız, bir süs köpeğine, onun insandan bozma evcil hayvanına dönüştüğünüzü, psikolojik olarak yıkılıp darmadağın edildiğinizi de görürsünüz. Bana inanmıyorsanız geçmişe, bu ilişkinin başladığı zamana bakın ve kendinize şunları sorun: partneriniz daha iyi biri mi oluyor, daha kötü mü? İlişkiniz daha iyiye mi gitti yoksa kötüleşti mi? Siz gelişiyor musunuz yoksa duygusal, zihinsel ve ruhani olarak dibe mi gidiyorsunuz?

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Daha az erkeğin üniversiteye gitmesi çiftleşme krizi yaratacak

New York Üniversitesi Profesörü, daha az erkeğin üniversiteye gitmesinin sonucu olarak ‘’çiftleşme krizi’nin ortaya çıkacağını ve Amerika’nın çok fazla meteliksiz ve yalnız erkek ürettiğini söyledi.

New York Üniversitesi profesörü Scott Galloway, Cumartesi günü CNN’ye verdiği demeçte kadınlardan sayıca çok daha az erkeğin üniversiteye gittiğini ve bunun bir “çiftleşme krizine” yol açtığını söyledi.

The Wall Street Journal’ın bu ayın başlarında ABD Eğitim Bakanlığı verilerine dayandırdığı haberine göre, 2020-21 eğitim öğretim yılının sonunda üniversite öğrencilerinin %59,5’ini oluşturan kadınlar, tüm zamanların en yüksek ‘’kadın üniversite öğrencisi’’ seviyesine ulaştı. Üniversite okuyan erkeklere bakıldığında bu yüzde %40.5.

Ulusal Eğitim İstatistikleri Merkezi’nden alınan verilere göre, 1970’de erkekler, üniversiteye kayıtlı olanların yaklaşık %59’unu oluştururken, kadınlar bu oranın %41’ini oluşturuyordu. Buna ek olarak, Journal önümüzdeki birkaç yıl içinde cinsiyetler arası eğitim seviyesi farkının artacağını ve böylece üniversiteden mezun olan her erkek ile karşılaştırıldığında bir mezun olan erkeğe iki üniversite mezunu kadın oranı yakalanacağını söyledi.

M.Galloway, CNN’e sorunun mevcut rakamlardan çok daha büyük olduğunu, çünkü kadınlara göre, erkeklerin okulu bırakma oranının daha fazla olduğunu söyledi. Aynı zamanda Bay Galloway, “Üniversite erkeklerin değil, kadınların alanı haline geliyor” dedi.

M.Galloway’e göre sorun, eğitimin kalitesinin artmamasına rağmen üniversitenin maliyetindeki artıştan kaynaklanıyor. Elit üniversitelerin başarılı öğrencilerin kayıtlarını artırmaya değil, lüks bir üniversite deneyimi sunmaya odaklandığını bildirdi. Ayrıca, üniversite çağındaki erkeklerin, onlarla aynı bölümde okuyan kadın meslektaşlarına göre daha fazla seçeneğe sahip olduğunu da sözlerine ekledi.

Ayrıca kendisi şu sözleri de söyledi: ‘’Bir erkek Florida’da bir inşaat alanında iş bulabilir veya 18 yaşında bir uygulama geliştirir, polis, itfaiye görevlisi olabilir veya alım satım işlerinde çalışabilir ve bu işlerden günde 100, 200 dolar kazanabilir. Ve bu, kişiye gerçek bir nimet gibi gelebilir.

Ancak Galloway, sınıflaştırmanın ötesinde bu bölünmenin toplum için varoluşsal bir tehdit oluşturduğu ve tehlikeli bir grup yarattığımız konusunda bizleri uyardı.

“Ülkede çiftleşme eşitsizliği var. Hatta üniversite mezunu kadınlar diploması olmayan erkeklerle birliktelik kurmak istemiyor’’ dedi ve ekledi: “Dünyanın en tehlikeli insanı, meteliksiz, yalnız adamlardır ve biz bundan çok fazla üretiyoruz.”

Ona göre, “dünyanın en istikrarsız şiddet içeren toplumlarının hepsinin ortak bir noktası var: Kendini herhangi bir işe, okula ya da ilişkiye bağlamayan genç ve depresif erkekler“.

Dergi, bu sıçrama için geri dönüş ihtimali olmadığını da bildirdi. Kadınlar ülkedeki üniversite çağındaki kişilerin %49’unu oluşturuyor, ancak 2021-22 öğretim yılı için kadınların 3.805.978 lisans diploması için kolej başvurusu varken, erkekler sadece 2.815.810 başvuruda bulundu.

2020 sonbaharında, Los Angeles California Üniversitesi kayıt sayısını 3.000 öğrenci artırdığında, bu kontenjanların %90’ı kadınlar tarafından dolduruldu. The Journal dergisine göre, aynı dönemde UCLA’ya(bir üniversite) kayıtlı öğrencilerin sadece %41’i erkekti.

UCLA başkan yardımcısı Youlonda Copeland-Morgan, erkek başvurularının kadın başvurularla kıyaslanamayacak kadar az olduğunu, çünkü daha az erkeğin başvurduğunu söyledi.

Pell Yüksek Öğrenim Fırsatları Enstütüsü’nün kadim üyesi Thomas Mortenson, “Erkekler kayda değer bir hızla kadınlardan geride kalıyor” dedi.

Kaynak: An NYU professor says fewer men going to college will lead to a ‘mating crisis’ with the US producing too many ‘broke and alone’ men

Uzun süreli ilişkilerde iletişim sanatı

Erkekler için uzun süreli ilişki rehberi kitabından alınmıştır.

Beraber olduğunuz kadın, sizinle beraberken feminen taraf olmak ister (anlaması daha kolay geliyorsa, feminen enerji içinde olmak ister de diyebilirsiniz). Feminen taraf olmak demek, karşı taraftan ilgi ve sevgi almak için açılmak, bağlanmak ve maskülen tarafı zihinsel ve fiziksel olarak içine almak ile alakalıdır. Kadın, feminen taraftır ya da olmalıdır. Siz ise maskülen taraf. Kadın ile iletişiminizde bu ikilik çerçevesinde bilmeniz gereken ilk şey, kadının sizden erkek olmayı, maskülen olmayı, sezgisel seviyede
bilmenizi beklediğidir. Bir kadın size nasıl erkek olacağınızı hem öğretemez, hem de öğretmek istemez. Sizin kadın – erkek ilişkilerini, ilişkinin erkek tarafı olmayı kendiliğinizden bilmenizi bekler.

Birçok erkeğin kadının geçici olarak ya da bir sebeple kalıcı bir soğukluk göstermesi durumunda paniğe kapıldığını ve aslında ortada büyük bir problem olmasa bile olayı bazen (erkeğin panik içinde yaptığı zayıf davranışlar nedeniyle) ayrılığa gidecek kadar büyüyebileceğini söylemiştik. Bu tür bir soğukluk olduğunda ilk yapmanız gereken şey, soğukkanlı olmak. Sonra da hiçbir şey yapmamak. En azından bir süre için.

Örneğin size normalde her sabah günaydın mesajı atan kadın sabahları mesaj atmayı 2-3 gün bıraktı diye hemen paniğe kapılıp “ne oluyor?” diye sormayın. Ya da sevgiliniz 2-3 gün size mesaj atmadı diye ilişki bitecek havasına girmeyin. Eğer tahmini bir yanlışınız varsa sessizce düzeltin ve bekleyin. Örneğin belki kızı çok fazla aramaya başladınız ya da bir şeyi söz verip yapmadınız. Bunları düzeltin.

Negatif duygulara yatkın insanlar genellikle her şeyi üstlerine alınırlar ve en ufak negatif bir olayda ilişki bitecek gibi hissederler. Bunun yarattığı kaygı ile başa çıkamıyorlarsa (ki kaygı ile acı çekerek de olsa başa çıkmak yerine her kaygıya kapıldıkları sürece de başa çıkamazlar), kaygılarını partnerlerinin üstüne kusarlar. Sorun şu ki, kadınlar genellikle erkeklerinin liderliğini takip ederler ve siz eğer yeterince bir süre “büyük bir
sorun var” gibi davranırsanız, kadın da bir süre sonra “galiba bir sorun var” diye düşünmeye başlar. Örneğin kaygıya kapılıp “beni sevmiyor musun?” gibi bir şeyler sorarsanız, kadın sizin yönlendirmeniz ile size olan sevgisini sorgulamaya başlar. Eğer yeterince uzun süre bu şekilde davranırsanız, kadın bir süre sonra sizin telkinleriniz ile “evet ya galiba öyle” der.

Peki yanınızda soğuk davranan bir kadının soğukluğunu hep görmezden mi geleceksiniz. Belki bir süre evet ama yine soğuk davranmaya devam ederse, “neyin var, durgun görünüyorsun?” diye sorun. Eğer cevabı “bir şeyim yok” ise bir süre için kendi haline bırakabilirsiniz. Ama böyle davranmaya devam ediyorsa bir daha sorun ve bu sefer de bir şeyim yok cevabı alırsanız, “bebeğim, senin bir şeyin var, anlat ne oldu?” diye sorun.

Bu soruya “bunu konuşmak istemiyorum” cevabı alırsanız, bu genellikle testtir. Acaba onu orada öyle bırakacak mısınız yoksa onun neyi olduğunu öğrenmeye çalışacak mısınız (yeterince değer veriyor musunuz) testi. Burada espriye başvurabilirsiniz. Kadının yanına çöküp, “sen bana neyin olduğunu söylemeden buradan kalkmıyorum” diyerek gülümseyebilirsiniz mesela. Bu arada yanında ona ufak ufak omuz atabilir ya da kendi kendinize komik bir şarkı mırıldanabilirsiniz.

Çoğu durumda kadın bir süre “git başımdan salak” gibi bir şey söyleyerek ama gülmemek için kendini zor tuttuğunu da saklamayarak çözülecektir. “Seninle konuşmuyorum, geçen gün şunu şunu yapıp beni deli ettin” gibi bir şey söyleyecektir.

Burada yapmanız gereken şey, “bebeğim anlat, neden deli oldun?” diye başlayarak soru sormak ve dinlemektir. Hemen savunmaya geçmeyin ya da “ben buyum kızım, istemiyorsan benimle olmazsın” gibi bir götlük de yapmayın. Dinleyin. Çoğu durumda kadın aslında sizin onu yeterince sevip sevmediğinizden, sizin gözünüzdeki yerinden şüphe etmeye başladığından bu şekilde sinirlenir. Burada asıl mesele kendinizi savunmak değil, kadını dinlemek ve soru sormaktır. Bu zaten kendi başına onu sevdiğinizi ve onun gözünüzde yüksek bir yerde olduğunu ona söyleyecektir. Ama direkt savunmaya geçmeniz ya da götlük yapmanız tam tersi bir durum ortaya çıkaracaktır.

Dinleyip anladıktan ve sorular sorduktan sonra kadın genellikle rahatlayacaktır. Eğer sorunu sizinle değilse, dinlemeniz ve anlamanız önemli ama sonunda “bu konuda tavsiyemi mi istiyorsun yoksa sadece anlatmak mı?” diye sorun. Eğer tavsiyenizi isterse söyleyin yoksa sadece anlayışlı bir
şekilde dinlemeniz yeterli.

Konu sizinle ilgiliyse ne yapacaksınız? Burada eğer kadın sizin esprili ve anlayışlı yaklaşımınıza pozitif tepki veriyorsa, “kızınca ne kadar güzel oluyorsun sen?, uff çok seksi” gibi bir şey söyleyip takılabilirsiniz ya da onu kendinize çekip öpebilirsiniz. Eğer sizden aradığı rahatlama, sevildiğini hissetme ise, burada ona aradığı şeyi veriyorsunuz ve amacınız da bu olmalı. Amacınız öncelikle sorunun ne olduğunu anlamak ve sonrasında da sorun sizin gözünüzdeki yeri, sevilme ihtiyacı ise bunu ona vermektir. Ama bunu yaparken çok sert ve ciddi olmamalısınız. Çok cıvık da olmayın.

Unutmayın, siz erkeksiniz ve daha önemlisi, ilişkinin erkeğisiniz. İlişkinin tonunu belirleyen lider kişi sizsiniz. Eğer onun içinde bulunduğu dramaya uyarsanız, onun lider olmasına izin verirsiniz ve gücü ona verirsiniz. Bu ise her şeyi daha kötü hale getirir. Bir kadın ilişkinin erkeği olmak istemez. Erkeğinin liderlik etmesini, ilişkinin tonunu belirlemesini bekler. Daha da önemlisi, erkeğinin güçlü, kendi duyguları ile sallanmayan bir kaya olmasını bekler. Ama bu kaya ona karşı soğuk, umursamaz bir kaya değil, gücünden aldığı bir şefkat gösteren bir kaya olmalıdır.

Bu şekilde davrandığınızda kadın genellikle size açılacaktır. Bu ağlama ile gelebilir. Size neden kızgın olduğunu anlatacaktır. Burada tepkiniz daha çok “demek bu yaptığım seni üzdü ki seni üzmek de beni üzdü, bu bir daha olmayacak” gibi bir şey söyleyin ve “şimdi nasıl hissediyorsun?” diye sorun.

Kadın size kapalı olmadığı sürece dinleyerek ve daha derine inerek, kadının duygu dünyasına girerek, onun duygularını boşaltmasını, sizin gözünüzdeki yerini bilmesini
sağlayabilirsiniz.

Çoğu erkek bu şekilde işin özüne inebilse bile “özür dilerim” gibi bir şey söyler. Ya da “seni ne kadar sevdiğimi / sana ne kadar değer verdiğimi biliyorsun” der. Oysa kadın sizin kelimelerle bunu söylemenizi beklemiyor, bunu göstermenizi bekliyor. Bunu gösterme şekliniz de onun yanında olmak, dinlemek, soru sormak, anlamak ve onun duygularının açığa çıkarmasını sağlamaktır.

Bu aşamada açıklama yapabilirsiniz. “Bebeğim, böyle hissetmene çok üzüldüm. O gün çok acelem vardı, kafamda da iş stresi olunca yüzüne bakmadan kapıdan çıktım (evet sorun böyle basit bir şey olabilir). Yanlış bir davranıştı, daha dikkatli olacağım.”

Burada bahsettiğim süreç bir oturuşta olmayabilir ve birkaç görüşmenize yayılabilir. Ama eğer bu şekilde kadını açamıyorsanız, yukarıda İlgi Seviyeleri bölümünde bahsettiğim şekilde bir ilgi azalması, ayrılık öncesi soğukluk olabilir. Bu aşamada da orada yazdığım gibi kendinizi geri çekin. Her ne kadar onu dinlemek ve açmak için bir süre sabırla uğraşmanız gerekse de, bu süreci çok uzatamazsınız. Zira eğer karşıda ilgi azalması varsa ve özellikle de bu sizin zayıf ve itici davranışlarınız sonucunda olduysa, bu şekilde ekstra ilgi göstermeniz ters tepebilir.

Fakat sorun daha çok sizin gözünüzdeki yerinden şüphe etmesi ise, bu şekilde en fazla 10-20 dakikada, bilemedin birkaç saatte size açılacaktır. Sonunda da genellikle “aşkım çok daha iyi hissediyorum, iyi ki konuştuk” diye size sarılacaktır. Sevgiliniz ile seks yapıyorsanız, tam bu zamanda başlayacak seks, normal zamandaki sekse göre çok daha doyurucu olacaktır, eğer ortam elveriyorsa ve niyeti de varsa, bu fırsatı da kaçırmayın.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

 

Erkeklerin ilişkilerini stresli ve yıldırıcı hale getirmelerine neden olan 5 hata

Bir kadınla ilişkinize yaklaşım şekliniz, o kadınla ilişkinizin stresli ve hüsran dolu bir deneyim olmasına da neden olabilir, ya da kolay ve zevkli bir deneyim olmasına da neden olabilir.  Bu yazıda, erkeklerin yaptığı ve ilişkilerinin stresli ve hüsran dolu bir deneyim olmasına neden olan hatalardan bahsedeceğim. Aynı zamanda bu hatalar yerine, ilişkinizi kolay ve zevkli bir deneyim haline getirmek için ne yapmanız gerektiğini de yazacağım.

#1 – Terk edilme ve/veya aldatılma korkusu üzerine inşaa edilen bir ilişki dinamiği, genellikle terk edilmeniz ya da aldatılmanız ile sonuçlanır.

Örneğin bir erkek, eğer kadının istediğini yapmasına izin vermezse terk edileceği korkusu ile, kadınına ilişkide çok fazla güç verebilir. Kadının kendisini ayak paspası haline getirmesine izin verebilir. Ya da diğer aşırı uçta bir erkek, bir erkek kadınına ilişkide hiç güç ve söz hakkı vermez. Kadınını sürekli olarak kontrol altında tutmazsa, aldatılacağından ya da terk edileceğinden korkar.

Bu iki durumdaki erkek de, korku temelli davranışlar gösteriyor. Bunlar maalesef kolay ve zevkli bir ilişki kurmayı imkansız kılan davranış şekilleri.  Tam tersi, bu şekilde stres ve hüsran dolu ilişkiler yaratırsınız.

Kadının kendisini ayak paspasına çevirmesine izin veren ve kadın ne isterse yapan erkek örneğinde ilişki, erkek için kısa sürede stresli ve hüsran dolu olacaktır. Zira bu erkek ne yaparsa yapsın, yaptıkları kadın için yeterli olmayacaktır.  Kadın bu omurgasız erkeğe hiçbir zaman saygı ve çekim duymayacak ya da aşık olmayacaktır. Tam tersine kadın bu erkeği bir sinir bozucu bir yük olarak görecektir. Bu erkekle birlikte olmasına rağmen, bu erkekle birlikte olmak isteyip istemediğine emin olamayacak, aynı şekilde hüsran içinde olacaktır. Kadın genellikle bunun nedenini tam olarak bilmeyecektir.

Böyle durumlarda bir erkeğin en büyük korkusu terk edilmek ya da aldatılmaktır. Ve bu korkusu da genellikle başına gelir zira kadını kendisine aşık değildir, ona karşı saygı ve çekim duymamaktadır.

Yukarıda da belirttiğim gibi, bazı erkekler de aynı korkular ile diğer aşırı uçta davranırlar. Korkularının esiri olarak kadınlarına hiç güç ve söz hakkı vermezler. Kontrol manyağı, aşırı “korumacı” ve aşırı kıskanç şekilde davranırlar. Bu erkekler de, kadınlarını sürekli kontrol altında tutmazlarsa, terk edileceklerinden ya da ihanete uğrayacaklarından korkarak yaşarlar.  Bu gibi durumlarda da kadın, erkeğin muhtaçlığını hisseder ve bu muhtaçlık kadını boğar. Erkeğin kendine güvensizliği, kadının ona saygı ve çekim duymasını engeller. Bu durumda da kadın erkeğe aşık olamaz ya da aşık kalamaz.

Kısacası, bir kadınla olan ilişkinizi kolay ve zevkli hale getirmek için yapmanız gereken şey, korkularınızın esiri olmayı bırakmaktır. Potansiyel olarak terk edileceğinize veya aldatılacağınıza odaklanmayı bırakmanız gerekiyor. Zira bu korkuya odaklanırsanız, bu korku odaklı zihin yapısı, davranışlarınızı da şekillendirir ve aslında kaygılanmanızı gerektirmeyecek şeylerden kaygı ve korku duymaya başlarsınız. Korkularınız sizi aşırı kıskanç, kontrol manyağı veya muhtaç yapabilir. Bu davranışlar, çekici değil davranışlardır. Her ne kadar kafanızı da kuma gömmemeniz gerekse de, kendinizin yeterince değerli ve onun için iyi olduğunuzu, aranızdaki ilişkinin her geçen gün daha iyiye gittiğini bilip, buna göre davranmanız gerekiyor.

Peki aranızdaki ilişkinin her geçen gün daha iyiye gitmesi, daha çekici olmanız ve partnerinizin sizi kaybetmek istememesi için ne yapmanız lazım? Bunu sağlamanın yolu, onun için her geçen gün daha da fazla şey yapmak ve ilişki için çok fazla çaba harcamak değil. Bunlar ilişkiyi sizin için zor ve yıldırıcı bir şeye çevirirler. Bunları yapmanıza gerek yok. Buradan ikinci hataya geçelim.

#2 Bir ilişkiye kadından daha fazla emek harcamak, kadının sizi daha fazla sevmesine neden olmaz.

İlişkinin başında çift yakınlık, seks ve birlikte iyi vakit geçirme döneminde iken bir erkek genellikle, kadının hayatı içindeki konumundan emindir. Erkek kadının kendisi ile beraber olmak istediğini görür, kendine güvenir ve ilişkiden zevk alır. Ama ilişki sürecinde bir yerde kadın, ilgisini bir miktar geri çekerek erkeği test edecektir. Erkek bu ilgi çekilmesi sonrasında kendine güven problemi yaşayacak mı, kendisine yaltaklanacak mı, ya da o eskiye dönsün diye onun için daha fazla şey yapmak zorunda hissedecek mi diye (erkeğin duygusal gücünü ve özgüvenini) test edecektir. Erkek bu ufak tuzağa bile düşecek kadar zayıf ve tecrübesiz mi, yoksa bir kadının kendisini daha fazla sevmesinin yolunun, kadın için artan oranda daha fazlasını yapmak demek olmadığını bilecek kadar tecrübeli ve bunu uygulayacak kadar cesur mu diye test edecektir.

Bir erkeğin yapması gereken, bu tuzağa düşmeyerek, her ne olursa olsun, kadının kendisinden bir tık daha fazla duygusal yatırım yapmasına izin vermek, gerekirse kendi yatırımını bir miktar aşağı çekmektir. Kendisini değerli hisseden, kendine güvenen bir erkek bunu yaptığında, sağlıklı bir kadın erkeğe daha fazla bağlanacaktır.  Kadınlarla başarılı ya da başarısız çoğu erkek, ilişkinin başında kadının bu şekilde olmasını sağlayabilir ama uzun süreli ilişkilerde başarılı olmak istiyorsanız asıl önemli olan, ilişkinin başındaki bu durumu aylar ve yıllar boyunca koruyacak kadar duygusal güce ve bilgiye sahip olmanız ve kadının size olan bağlılığının onun için ne kadar çok şey yaptığınıza değil, onun sizin için ne kadar çok şey yaptığına bağlı olduğunu anlamanızdır.

#3 İlişkiler çok emek isteyen şeyler değillerdir.

Birçok insan kendi ilişkilerinden ve bu ilişkilerini nasıl ayakta tuttuklarından  bahsederken, ilişkilerin çok emek istediğinden bahsederler. Bu insanlar size yalan söylemiyorlar. Maalesef onlar için bu doğru yani ilişkileri için büyük emek harcamak zorunda kalıyorlar. Çünkü bu erkekler, ilişkilere çok kötü bir bakış açısından bakıyorlar. Mesela kız arkadaşının sinir patlamalarını veya testlerini fazlaca ciddiye alan bir erkek,  örneğin küçük ilgi geri çekilmelerine aşırı kaygılı, sinirli ve kişisel bir şekilde tepki verir ve kız arkadaşıyla tartışmaya başlayabilir. Bu da ilişkileri stresli ve sürekli emek isteyen bir hale getirebilir. Oysa kadının testlerini o kadar da ciddiye almamanız, hemen kaygıya kapılmamanız ve testleri kişisel algılamamanız, ilişkilerinizi daha stressiz ve kolay yapacaktır.

Bu tabii ki bir erkeğin, beraber olduğu kadının dediği hiçbir şeyi ciddiye almaması gerektiği anlamına gelmez. Fakat bir kadın normalden farklı bir şekilde karın ağrısı davranışlar sergiliyorsa (dalga geçiyor, erkeğin kendine güvenini zedelemeye çalışıyor, onu aşağı çekmeye çalışıyor gibi), erkek bu davranışları kişisel algılamamalı ve ciddiye almamalıdır. Kadının yaratmaya çalışıyor gibi göründüğü dramaya katılmamalıdır. Genelde çalışır yöntem, bu tür davranışları eğlenen ustalık ile karşılayıp, pozitif cinsel gerilim oluşturacak şekilde  kullanmaktır. Espri yeteneği burada oldukça kullanışlı bir araçtır.

İlişkide kendi yerine güvenen erkek, kadının ara ara test için savurduğu saçmalıkları çok ciddiye almaz. Tekrar ediyorum, bu kadını hiçbir zaman ciddiye almayın, onu aşağılayın, onunla dalga geçin ya da ona sinirlenin demek değil. Sadece kadınların da erkeklerinden, onların bu saçma davranışları karşısında ezilip büzülmemelerini istediklerini bilin. Bir erkek olarak kadının yarattığı dramaları her zaman ciddiye almamanız gerekli. Dramanın içine çekilmek yerine onun drama kraliçesi olmasına gülmeli, bunu her zaman kişisel bir saldırı olarak algılamamalı. Dramaya katılıp duygusallaşmamalı veya ilişki için daha fazla çaba harcaması gerektiği fikrine kapılmamalı. Tabii ki “aman ağzımızın tadı kaçmasın” diye korku ile sinip, kadın drama yaratmasın diye sessizce bu davranışları sineye çekerek, kendi davranışlarına ket vurmamalı.

Mesela diyelim bu gece Çin yemeği yemek istediniz ve bu fikrinize karşı kız arkadaşınız, “Yine Çin yemeği mi? Nereden buluyorsun böyle aptalca yemekleri” diye tepki verdi. Burada bunu hemen kişisel algılamak yerine, ona şu tepkileri verebilirsin (gülerek):

“Aptalca mı? O zaman kaldır o küçük poponu da bu akşam bize aptalca olmayan bir yemek yap bakalım.”

“1 milyar kişi yanılıyor olamaz bebeğim, bence senin köyünün yerel tatlarından dünyaya açılma vaktin geldi de geçti.”

“Ne oldu Kezbanım, canın bugün işkembe çekti de açık açık söyleyemezsin mi?”

Böyle şeyleri gülerek, dalga geçerek söylüyorsunuz, sinirli bir şekilde değil (gir mutfağa yemek yap lan kadın şeklinde değil).

Bir ilişkide ara ara gerçekten ciddi olmanız gereken dramalar olabilir. Bazen gerçekten de ciddi bir konuşma gerektiren bir hata yapmış olabilirsiniz ya da ciddi konuşmanız gereken bir olay olabilir. Böyle durumlarda kendinizi değiştirip adapte olmanız gerekir ya da bazı durumlarda üzgün olduğunuzu belirtmeniz gerekebilir.  Ama gereksiz drama ile gerçek dramayı birbirinden ayırmayı da bilmeniz ve gereksiz dramaya girmemeniz gerekli. Yoksa ilişkiniz hızlıca kaygı dolu ve çok fazla emek harcamnız gereken bir noktaya gelebilir. Kısa süre içerisinde, kadını sinirlendirmemek için parmak uçlarında yürüyen, sürekli yanlış şeyleri söylememek, yanlış şeyler yapmamak için kendine dikkat etmek zorunda hisseden bir zavallıya dönüşebilirsiniz. Bunun sonucu da tam tersine dramanın şiddetini ve mantıksızlığını arttırması ve kadının omurgasız bir erkekle birlikte olmaktan duyduğu rahatsızlık sonucunda erkeğe daha da yüklenip onu ayak paspasına çevirmesidir.

#4 Seksi kadından aldığınız bir şeye çevirmek, kadının sizinle seks yapmaktan kaçınmaya başlamasına neden olur.

Bir erkek kadın seks başlattığında bile, kadın kendisine bir iyilik yapıyormuş gibi davranarak, fazlaca heyecanlanarak tepki verirse, kadın yavaş yavaş sekse olan ilgisini kaybedecektir. Sekse, kadının başlattığı durumlar da dahil, maskülen ve beraberce yaptığınız bir şey olarak bakmanız gerekli. Birçok kadın ilişkinin başında sekse oldukça istekli iken, zaman içinde seks isteği azalıyor ve bazen ya seks başlatmayı ya da seks yapmayı tamamen bırakıyor. Bu genellikle erkeğin sekse, kendisinin kadından aldığı, kadının kendisine verdiği bir şey olarak bakmasından kaynaklanır. Bu şekilde hisseden erkekler, sekse sadece kadından istedikleri bir şey olarak bakarlar ve kendilerinin kadına verdikleri bir şey olarak bakmazlar.

Bir kadına ilk defa yürürken tüm yürümeyi sizin kadına kendinizi beğendirmeniz, kadının sizden hoşlanmasını sağlamanız ve kadının sizi onaylaması olayına çevirirseniz, yürümenin başarısız olacağını görebilirsiniz. Kadın kendisinin daha değerli olduğunu hisseder ve size bir şans verirse, size bir iyilik yapacağını hisseder. Erkeğin daha değerli olduğunu ve bu erkekle birlikte olmak istediğini hissetmez.

Aynı temel prensip ilişkilerde de çalışan bir dinamiktir. Seks konusundaki en iyi yaklaşım, seksin, kadının erkekten istediği ve almak için bir şeyler yaptığı bir şey olacağı ortamı yaratmaktır. Seks onun sizden istediği, kendini iyi hissetmek ve size bağlı hissetmek için sizden aldığı bir şey olmalıdır. Bunun tam tersine erkek seksi, onun kadından aldığı ve almak için bir şeyler yapması gereken bir şeye çevirirse, bu kadının sekse soğumasına neden olacaktır.

#5 Bir ilişkide duygusal olarak cesur olmak, duygusal olarak korkak olmaktan çok daha fazla doyurucu ve ödüllendiricidir.

Bir önceki ilişkisinde terk edildiği için kalbi kırık bir erkek düşünün. Bu erkek yeni ilişkisine başladığında, eski ilişkisinin yükünü yeni ilişkiye taşıyabilir ve yeni kadınına karşı duygusal olarak mesafeli, kalbi kırılır korkusu ile yeterince yakınlaşmaktan korkar bir şekilde davranabilir. Bu nedenle de yeni ilişkisinde kadını ile arasında derin bir bağ kurulmasına engel olur ve ilişki tatsız tutsuz bir hal alır.  Erkek bu şekilde davrandığında sıklıkla terk edilir ve bu kadını gerçekten istiyor ama yara almaktan korktuğu için böyle davranıyorsa, bir daha yaralanır ve böyle davrandığına pişman olur. Ya da daha beteri, “bak yine aynı şey oldu, yaralandım” diyerek bir sonraki ilişkisinde daha fazla korkak davranır ve dibe doğru yuvarlanmaya başlar.

Burada çözüm bir erkeğin bir kadın gibi duygusal olarak bir yukarı çıkması bir aşağı inmesi değil tabii ki. Erkeğin yapması gereken duygusal olarak korkusuz olmasıdır. Bir kadını sevmenin sonuçlarından, aşamalı olarak bağlanmaktan korkmamasıdır.

Duygusal olarak korkusuz olmak, bir kadına sürekli onu ne kadar sevdiğinizi söylemesi, “sensiz olamam, sen hayatımın aşkısın” gibi şeyler saçmalaması demek değil. Bir ilişkiye yatırım yapmanın, sevmenin potansiyel kötü sonuçlarından korkmamaktan bahsediyorum.

Çeviri: Relationship advise for men

Bu konuda bir de kitap yazdık, ismi Erkekler için Uzun Süreli İlişki Rehberi.

Türkçe Podcast – Toksik kadınlardan korunma

Bu bölümde, toksik ve ruh hastası kadınlardan nasıl korunacağınızı tartışıyoruz.

Konuyla alakalı videolar:
Sınırda kişilik bozukluğu
Modern, iyi kocalar ve psikolojik şiddet uygulayan kadınlar cehennemi
Gaslighting nedir? Bu psikolojik şiddet nasıl anlaşılır?
Aşk bombardımanı (love bombing) nedir?

Yayınları Odysee ve Spotify kanallarından da izleyebilirsiniz.

Aşağıda Youtube linki var. Youtube kanalımıza henüz üye değilseniz, kayıt olmayı ve uyarıları (çan işareti) açmayı unutmayın.

Önceliğin kadının değil, kendi misyonun olmalı

III. Önceliğin kadının değil, kendi misyonun olmalı

Esas oğlanın kendisini tamamlayan kadına ilanı aşk ettiği tüm o romantik klişeleri unutun. Bunun her fırsatta aksini iddia etmelerine rağmen kadınlar bir erkeğin “her şeyi” ya da varlığının merkezi olmayı istemezler. Tam tersine değerli bir erkeğin hayat amacına destek olmayı arzularlar, o erkeğin amacını gerçekleştirmesine yardım eden dişil güç olmak ve o erkeğin gösterdiği yolu takip etmek isterler. Bir kadının bütünlüğüne saygı gösterin ve ona “benim her şeyimsin” diye yalan söylemeyin. O sizin “her şeyiniz” değil, ve eğer öyle ise, yakında öyle olmayacak merak etmeyin.

Amcığın 16 Buyruğu yazısından.

Bu da Ekşi itiraftan (silerse diye buraya aktarıyorum):

benim bir evliliğim vardı; aslında dünya tatlısı bir kadının birlikteliğimizin uzun bir döneminde beni gerçekten çok sevdiği, gözümün içine aşkla baktığı tutku dolu bir şeydi. nasıl bu kadar şanslı olabildiğime inanamazdım.

birbirimizin bedeninde yaşardık biz. sabaha kadar hiç ayrılmadan sarılarak uyuyan insanlardık. aslında hep kolum ağrır ve uyuşurdu ama ben çekmezdim hiç, çekmek aklıma bile gelmezdi. keyif alırdım bundan. televizyon izlerken bile neredeyse benim üstümde yatardı mesela, bana sarılmadan film izlemeyi reddederdi. tek başına yatağa gitmezdi hiç, hatta ne zaman uykum yok desem gerekirse kavga çıkarır bir şekilde beni o yatağa getirirdi, uyuyamazdı bensiz. uyumadan önce kafa kafaya verirdik, benim verdiğim nefesi o alırdı, onun verdiği nefesi ben alırdım. birbirimizin nefesi olurduk.

benim bir evliliğim vardı; sabahları işe hep geç kalırdık. tüm gece sarılıp uyuduktan sonra çıkamazdık yataktan bir türlü, öyle tatlı gelirdi ki ayrılamazdık. sonra işe geç kalacağız diye panikler kavga etmeye başlardık. ben kavgadan dolayı gergin görünürdüm ama içten içe hep gülümserdim bu yüzden, fark etmezdi. panikti zaten hep, hemen heyecanlanır ve acele edeceğim diye daha fazla vakit kaybederdi.

benim bir evliliğim vardı; eşim olmadan bir şey yaptığımda veya bir yere gittiğimde eksik hissederdim. o yanımda olmadığında geri kalan her şey eksik kalırdı, tat vermezdi. mutlu olabilmenin ön şartıydı benim için; dünyanın en eğlenceli şeyi bile onsuz yetersiz kalırdı. tamamlayıcı parçam, diğer yarımdı benim.

benim bir evliliğim vardı; öyle güvenirdim ki ona. ne sevgisi ne de sadakati için o uzun yıllar boyunca bir an bile şüphelenmedim. o da bilirdi beni, gözümüz arkada kalmazdı hiç. zaten benim için dünyanın en güzel kadınıydı, fiziksel kusurları o kadar tatlı gelirdi ki bana, kepçe kulaklarına aşıktım mesela anlamazdı.

benim bir evliliğim vardı; sorumluluk paylaşabildiğimizde birlikte bir şeyler yapmaktan çok zevk alırdık. kavgalı olmadığımız zamanlarda mutfağa birlikte girer harikalar yaratırdık mesela. temizlik konusunda çok kavga ederdik ama; beğenemezdi bir türlü.

benim bir evliliğim vardı; şu hayattaki en büyük zevkim onun neşeli olduğunu görmekti. “ceylan gibi sektiğinde..” derdim ona, işte o zaman dünyalar benim oluyor. o neşeli olduğunda yaşadığımı hissederdim, onun neşesi kadar mutlu edemedi hiçbir şey beni tüm hayatım boyunca.

benim bir evliliğim vardı; babamı kaybettiğimde limanım olmuştu benim eşim. bu kadar zaman geçti, hala sadece onun yanında ağlayabildim mesela. artık babam için ağlayamıyorum tek başıma.. “büyük adam” olmak zorunda hissetmediğim tek yerdi onun kolları. benimle birlikte ağladığında hafiflerdi acım. güvenirdim ona.

bunlar sadece bir kısmı, daha binlerce güzel şey anlatabilirim. biz bir zamanlar birbirimizi gerçekten çok sevdik. iki değil, bir kişiydik. birbirimizin nefesiydik.

ama benim evliliğim yukarıdakiler gibi mükemmel şeylerden ibaret değildi. bir zaman sonra çok kötülük ettik birbirimize. kavga ettiğimizde çok kırdık birbirimizi, utanılacak şeyler yaptık ve söyledik. egolarımız ve intikamlarımız önüne geçti sevgimizin. en sonunda kötülüğün sevgiden bile güçlü olduğunu öğrendik. güzel şeyler önemsizleşti, elimizde kin kaldı sadece. faturalar kesmeye başladık birbirimize.

en temiz duygularla seven, gerçekten birbirine aşık iki insandık bir zamanlar ve ne yapıp edip bunu mahvetmeyi başardık. artık sebepler, gerekçeler ve bahaneler önemli değil. acı gerçek şu ki; her şeye rağmen kaybettik. artık “eş” değiliz, birbirimize nefes değiliz, yabancılaşmaya başladık. sonunda anladım ki artık beni sevmekten vazgeçmiş. canı sağ olsun; insan isteyerek aşık olmuyor ki isteyerek bundan vazgeçsin, kimsenin elinde değil.

itiraf kısmı ise şu; ben öyle sevmişim ve öyle güvenmişim ki onun beni sevmekten vazgeçtiği, nefeslerimizin birbirimize ait olmadığı bir senaryoyu aklımın ucuna bile getirmemişim hayatım boyunca. şu anda hiç tecrübe etmediğim, daha önce aklımdan hiç geçmeyen bir şeyi yaşıyorum. çocukluğumuzdan beri, insanın aşık olabileceği ilk yaşından beri seviyorduk biz birbirimizi, var mı ötesi?

ama işte sonunda anladım ki öyle veya böyle, şu veya bu sebeple; uzun uzun anlattığım bu kadın artık bana ait değil. benim bildiğim, özlediğim ve sevdiğim kadın; şu anda aynı isimle tek başına nefes alabilen kadınla aynı kişi değil. benim eşim, bana ait olan nefesim ölmüş.

boşanmaya karar verdiğimizde değil; boşanmamızın onun için üzücü değil bilakis heyecan verici bir şey olduğunu hissettiğimde anladım. benim düşündüğümden çok daha önce benden vazgeçtiğini, son zamanlarımızda birlikteyken bile aslında benden ayrılmış olduğunu, gözünün artık bana değil dışarıya baktığını, beni nefesi olarak değil de sadece aşılması gereken bir engel olarak gördüğünü, kendini başka insanların yanında hayal ettiğini ve yeni insanlar, yeni heyecanlar için heveslendiğini görünce anladım.

kabullendim, bitti.

Erkek Adam Türkçe Podcast – Evlilik, boşanma ve hukuk (2)

Avukat Cem Gonceli ile evlilik, boşanma, aldatma, nafaka, evlilik sözleşmesi gibi konuları ve bu konulardaki güncel hukuku konuşmuştuk. Bu ikinci bölümde buradan devam ettik, sonra nasıl girdiysek Asyalı kızlardan konuştuk 🙂

Yayınları Odysee ve Spotify kanallarından da izleyebilirsiniz.

Aşağıda Youtube linki var. Youtube kanalımıza henüz üye değilseniz, kayıt olmayı ve uyarıları (çan işareti) açmayı unutmayın.

Masalların ardından ağıt yakmak

İnstagram’da ya da Twitter’da çok karşılaşılan ve muhtemelen öfke yemi olan kısa bir hikaye var:

“Yeni evliyken Ankara’ya gitmiştik. İnce mont almış kışın, tüm uyarılarıma rağmen. Montumu vermiştim sonra. Boşanırken seni hiç sevmedim dedi. Gerek yok yani. “

Bunu benimle paylaşıp duruyorlardı, en son bir takipçi şöyle yazarak paylaşmış:

Artık ilişki düşünmek bile midemi bulandırıyor. Herhangi bir kızla flörtleşsem cok fazla iyi gitsek bile ileriyi düşünemiyorum. Bu durumdan nasıl çıkılır.

Bu sitenin Youtube kanalında en son Joker ve Nevzat ile yaptığımız söyleşide de söylemiştim. Bizim siteye gelip soru soran çocukların %90’ının derdi, sorunları kadınlaşarak çözemeyeceklerini anladıkları zaman çözülür. Sadece ilişkiler konusunda değil.

Bu arkadaş da burada tamamen kadın gibi düşünüyor. Kadın gibi ileriyi düşüneceğine, erkek gibi hatunu beraberliğin tadını çıkarıp, ilişki bitince de özgür kaldığını düşünse, böyle pembe hayalli genç kız dertlerinden muzdarip olmaz.

Sizin ileriyi düşünmeniz gerekmiyor. Erkek bıraksan, ilişkiye bağlamasan yuvadan uçacak modda olur.  Gözünüzün dışarda olmasından, dışarda kaçamaklardan falan bahsetmiyorum. Ama kadın bir şekilde ilişkiye bağlayıp durmazsa, yavaş yavaş uçup gidecek moddadır.

Arkadaş ben bunu yazınca şunu söyledi:

Öyle yapıyorum zaten de genelde hatunu yatağa attıktan sonra soğuyorum.

Ben yatağa attıktan sonra soğuyun demiyorum. İlişki gittiği yere kadar tadını çıkar, bittiğinde “ne güzel özgürüm” diye yoluna bak. Sen yatağa attığında soğumuyorsun. Daha fazla kapılırsam yapışırım, ayrılırsak yırtılırım korkusu ile kovulmadan istifa ediyorsun. Bunun bir dengesi var. Benim dediğimin bas – soğu – geç ile alakası yok.

Kadın gibi sevmeyin, erkek gibi sevin diyorum. Erkek gibi sevmeyi beceremem o zaman sevmeyim gibi saçma sapan bir stratejiden uzak durun. Hayattan zevk alamazsınız. Çok gençken özellikle de kadın onayı bağımlısı iseniz, dildo vatandaş olmak size bir şey başarıyormuş hissi verebilir ama o şekilde hayattan ve ilişkilerden alabileceğiniz zevkin çok azını alabiliyorsunuz.

Yukarıdaki mont hikayesine bakıp ilişkilere değmez demeniz için masal dünyasında yaşıyor olmalısınız. İlişkiler başlarlar, gelişirler ve biterler. Her şey doğar, yaşar ve ölür. Ne demiş dilenci kıyafetleri içindeki prens:  “Ey keşişler, size söylüyorum: Hayatınızdaki her şey değişir. Hiçbiri sonsuza kadar yaşamaz. Kendi kurtuluşunuz için çok çalışın.”

Hayatı olduğu gibi kabul etmeniz lazım. Ne olduğundan iyi, ne de olduğundan kötü. Yoksa acı çekersiniz. Evet ilişkiler biterler. Gerçi bu arkadaşın derdi ilişkinin bitmesinden ziyade, kadının seni hiç sevmedim ki demesi. Kadınlar tarihi yeniden yazarlar.  Bugün seni sevmiyorsa, hiç sevmemiştir. Yarın seni yeniden sever aslında hep sevmiş ama sonradan anlamıştır. Bunu çok acımasız bulabilirsiniz (o zaman sevdiğimiz insanların ölmesi, ölümcül hastalıklar, savaşlar, vs. karşısında ne yapacaksınız bilemem) ama bu böyle. Kadınların doğasından kaynaklanıyor ve siz istediğiniz kadar ağlayın, türün devamlılığında bunun bir işlevi var. Sizden ayrılan kadının sizin aşkınızla mecnun olup zaten görece kısa olan doğurganlık döneminin önemli bir kısmını boş geçmesi insan türü için kötü, sizi hemen tamamen hiç olmamışsınız gibi unutup hemen bir başkasına gidebilmesi tür için iyi. Bu kadar basit.

Kadından ayrıldınız mı,  Hollywood masalları ile var olduğunu sandığınız ağlak ihtiyaçlarınızı bir kenara atarsak, onun sizi geçmişte hiç sevmediğini düşünmesinin veya sizi büyük aşkla sevdiğini düşünerek yaşayıp gitmesinin sizin için hiçbir önemi yok.

Kadınlar tarihi yeniden yazarlar. Bugün sevmiyorsa hiç sevmedim der. Yarın bırakır gidersin yeniden hoşlanır, hep sevmişim der. Rollo’nun dediği gibi bunları bilmeniz “kadınların kafanızdaki aptal masallara uymamasına öfkelenerek kadınlara düşman olmanızı” engellemek ama tabii zamanında Rollo, uzun süre boyunca da ben, bu masalların ne kadar derine işlediğini hafife almışız. Ben buna benzer şeyleri ilk öğrendiğim dönemde forumlarda (2003-5) genel hava “tabii ya, budur abi. Bunu yanlış bilip anlıyor muşuz. Demek ki gerçekte olan buymuş, o zaman doğrusunu öğrenelim” havası hakimdi. Bugün ise dehşet verici bir “masallar çok güzel, onlar gerçek olsun istiyorum, pis karılar onları gerçek oldurun” ağıdı var.

Burada anlattığımız erkek adam tipi, gerçeği olduğu gibi kabul edebilecek yetişkin bir erkektir. Her şey, ilişkiler de dahil, doğar, yaşar ve ölürler. Siz, kız, çocuklarınız, torunlarınız, vs.  Masallardaki gibi sonsuza dek olmazsa olmaz diye ağlamayın. Masalların ardından ağlamayın. Masallar kısa süreli pozitif duygu patlamaları ve uzun süreli depresyonlarla dolu bir hayata çıkarlar. Gerçekliği olduğu gibi kabul etmek, sizi patlamalardan uzak olsa da daha istikrarlı olarak pozitif duygu içinde tutar.

Erkek Adam Türkçe Podcast – Evlilik, boşanma ve hukuk

Avukat Cem Gonceli ile evlilik, boşanma, aldatma, nafaka, evlilik sözleşmesi gibi konuları ve bu konulardaki güncel hukuku konuştuk.

Yayınları Odysee ve Spotify kanallarından da izleyebilirsiniz.

Aşağıda Youtube linki var. Youtube kanalımıza henüz üye değilseniz, kayıt olmayı ve uyarıları (çan işareti) açmayı unutmayın.