Sadece erkekler girebilir

Erkekler arasındaki arkadaşlık duygu alışverişi ile olmaz. İçinde rekabet, bir miktar zorlama ve bazen yenme – yenilme olan bir deneyimi paylaşarak olur. Halı sahada futbol oynayarak ya da balık tutarak mesela. Masa başında ya da daha kötüsü forumlarda kızları konuşarak değil.

Sadece erkeklerle yaptığınız aktiviteler olmalıdır, bunları yaparken grupta kadın olmamalıdır. Kadın – erkek karışık sosyalleşmeleriniz de olabilir ve hatta sosyal hayatta bu tür aktiviteleri sıklıkla yapacaksınız. Ama erkek olarak sadece erkeklerin yaptığı ve içinde kadın olmayan aktivitelere de ihtiyacınız var.

İnsanlığın uzun tarihi boyunca hem kadın – erkek karma hem de sadece erkeklerin yaptığı aktiviteler vardı. Eskiden avlanırken erkeklerin nasıl günlerce kadınlardan uzak, takım olarak çalıştığını düşünün. Ama aynı erkekler avdan geldiklerinde ateş etrafında kadın – erkek- çocuk olarak da sosyalleşiyorlardı. Bugün problem sadece erkeklerin yaptığı aktivitelerin neredeyse kalmamış olması.

Burada teknolojik değişim kadar kadınların davranışlarındaki değişiklikler de etkili. Günümüzde kadınlar, erkeklerin bu aktivitelerine burunlarını sokmaya hakları olduğunu sanıyorlar. Erkeklerin sadece kendi erkek arkadaşlarıyla yaptıkları aktivitelere dırdır etmeye kalkıyorlar. Hatta bazı durumlarda erkeklere “izin” vermeyebiliyorlar, evet bu gibi şeyler için karılarından izin almak zorunda olan adamlar var. Buna direnin. Karınızın ya da kız arkadaşınızın sizi erkek erkeğe yapacağınız aktiviteden kısıtlamak gibi bir hakkı yok. Bunu açıklamaya bile gerek görmeden aktivitenizi yapın.

Ama şunu unutmayın. Her kadın shit test olarak erkeği bu aktivitelerden uzaklaştırmaya çalışacaktır. Ama erkek shit testi geçip bu konuda yapması gerekeni yapmalıdır. Erkek shit testten kalırsa kadın mutlu olmaz, erkeğin arkadaşlarından kopması onu daha az erkek yapacaktır.

Bunu her kadın yapar dedik ama bazı hasta kadınlar bu konuda inanılmaz dırdırcı ve karın ağrısıdır. Bu kadınlarla ilişkiye devam etmemelisiniz (sizin tüm zamanınızı bu tür aktivitelerle geçirerek abartmadığınızı varsayıyoruz).

Her hafta en az bir akşam, karınız/kız arkadaşınızın olmayacağı şekilde yakın erkek arkadaşlarınızla buluşun. Kamp yapın, ava gidin, balık tutun, paintball oynayın, maç izleyip kağıt oynayın, futbol oynayın, vs … Ama doğa ve fiziksel aktivite en faydalısı olacaktır.

Bu aktivitelerde küfür, bağrışma, arada kavga, dalga geçme, biraz zorbalık vs … olacaktır. Bunlar erkeklerin birbirlerinin sınırlarını test etmesi, kimi güvenilir kimin olmadığını anlaması ve takım olması için gereklidir. Ortamda kadın varken olmayan şeyler.

Sürekli kızlı – erkekli takılıyorsanız, bu tür erkek shit testleri olmayacaktır. Bu ise sizin maskülenitenizi zayıflatır. Maskülenite kas gibi zorlamadınız mı erir. Sadece yalnız, kadınınız ve kızlı erkekli ortamlarda iseniz maskülen olamaz ya da kalamazsınız :
Günümüz toplumunda hayat çok kolay. Maskülen olmak ise zorluk gerektiren bir şey. Maskülen olmak için hayatınızı zorlaştırmanız lazım. Bir kasın gelişmesi için nasıl ağırlığa ihtiyacı varsa, maskülinitenin gelişmesi için de “dirence” ve “baskıya” ihtiyacı var. Aynı şekilde hiçbir ağırlığa maruz kalmayan bir kasın erimesi gibi, tamamen kolay ve zorluktan arınmış bir ortamda maskülinite de erir.
Erkek arkadaşlarınızla sadece maç izleyip içerek de maskülen olamazsınız. İçinde sizin utanarak yenilme ihtimaliniz olan, tercihen fiziksel aktivite ve doğa içeren aktivitelere ihtiyacınız var.
Bu sitede ben discord grubu veya buna benzer bir forum açmadım. Bence asıl yararlı olan şey sizin, kendiniz gibi ama sizi zorlamaya hazır 4 – 5 erkek ile arkadaş olarak sosyalleşmeniz. 1000 tane erkeğin günlerce erkeklik tartıştığı forumlarda geçireceğiniz aylar, 4 – 5 erkek arkadaş olarak fiziksel aktivite ve rekabet ile geçireceğiniz bir gün etmez. İsterseniz bu grubu bu siteye takılan adamlardan da oluşturabilirsiniz. Bir aktivite ayarlayıp onu yaparken kırmızı hap muhabbeti bile edebilirsiniz. Ama bir düzineyi geçmemeye bakın.
Bu tip bir grup kuracaksanız, normal şartlarda şöyle işleyecektir :
İki grupta da başlangıçta insanlar yerel hiyerarşiyi anlayana kadar bir miktar karmaşa oldu. Erkekler genellikle neyin gerekli olduğunu düşündülerse onu yaptılar – ortamda emir veren bir lider yoktu. Kimi avlanmaya çıktı, kimi yiyecek toplamaya giderken kimi balığa çıktı. Bir elemana kumda oturmaktan gına geldi bank yapmaya başladı. Diğerleri zamanla büyüyen bir klübe yaptılar. Bir diğer eleman her gece yemek yaptı. Birkaç gün içinde, muntazam bir medeniyet çıktı ortaya, hergün bir öncekine göre biraz daha varlıklı bir medeniyet.
Fakat birkaç erkek grubun tepesine çıkmak için grup düzenini sürekli bozan, hır çıkaran ve grubu işlevsizleştiren hırtlıklar yapabilir. Bu adamlar atanamamış alfa değil gamma erkeklerdir. Bir grubun tamamı normalden düşük uyumlu karakterde olan maskülen erkeklerden oluşsa bile saat gibi çalışabilir (elit komando birliklerine bakın).  Bu tür hırtlar atanamamış alfa değil gamma erkeklerdir. Siz bu adam olmayın, bu adamı da hızlıca grubunuzdan dışlayın. Grupta hiyerarşide tepeye doğru çıkmanın doğru yolu gruba değer katmak, karar verme ve yenilme riskini göze almakla olur, hile hurda ve sürekli kavga çıkararak olmaz (bu tür gruplarda kavga arada sırada ortaya çıksa da).
Ve son olarak, eğer böyle bir grup kurarsanız artısı : bir duygusal probleminiz olduğunda dertleşebileceğiniz erkekler olur. Eğer duygusal olarak boşalmak ve dertlerinizi anlatmak istiyorsanız bunu bir erkeğe anlatın. Bir kadına anlatmayın. Özellikle de kendi kadınınıza.

Illimitable Man Vakası

Kırmızı hap ile ilgili yazan adamların en meşhurlarından Illimitable Man‘in (IM) yazıları bende hep kötü bir tat bırakmıştır. Daha önce yazdığım gibi IM bir tane dengeli bir doğrunun yanında beş tane abartı şey söyleyen biri. Diğer arkadaşlar daha çok çevirse de benim sadece bir yazısını çevirmiş olma nedenlerimden biri bu (diğerleri de çok uzun ve ağır yazıyor olması). Şimdi bulamadım ama yorumlarda şöyle yazmıştım : “Ne zaman kendisini çevirmeye başlasam, ne diyor bu ya diye bırakmak zorunda kalıyorum.”

IM’de bazılarınca “sert gerçekleri pat pat ortaya döküyor” diye sevilen bir öfke var ve bu öfke konusunda benim görüşüm negatif. Öfke kendi başına sorun olmayabilir özellikle de bir işe kanalize edilip yakılırsa. Ama genellikle öfke dediğimiz aşırı duyguya sahipseniz maalesef ikiz kardeşi olan ağlaklık da paketin içinde geliyor. Bu nedenle öfke birçok kişiye dobra dobra güç gibi görünse de bence zayıflıktır. Duygusal güçsüzlüktür. Bu konuda ben Carl ile aynı düşünüyorum : gerçek güç denge noktasında :

Sarkaç Prensibi

Sarkaç prensibini Twitter’da çok sık kullanıyorum. Bu prensibe göre insanlar bir ideal duruma doğru küçük adımlarla yavaşça yaklaşarak ilerlemiyorlar. Bunun yerine bir uç noktadan diğerine salınıp duruyorlar. Bu genelde sahte karşıtlıklar, dalgalı ideoloji çorbaları ve duyguların zıtlaştırıcı etkisi konusunda cahillikten kaynaklanıyor.

IM maalesef bu konudaki görüşümü doğrulayan davranışlar sergiliyor. Olayı tam takip edemedim ve şimdi de twitter sayfasını korumalı yapmış ama bu abinin bir kız arkadaşı var. Adı sanırım Melissa. Kız bunu ne zaman terk edecek olsa öfkeli, ağlak bir aşk böcüğüne dönüşüyor. Hatunun online kimliğinden de haberi var sanırım zira geçen sefer bu olay olduğunda kız gidip bunu Rollo Tomassi’ye şikayet etmişti ve olayların gelişiminde Rollo IM’i engellemişti.

Kırmızı haplı, sert erkek IM kızla yine ayrılmış ve yapması gereken tek şey hiçbir şey yapmamak olmasına rağmen, muhtemelen alkolün de etkisi ile bakın ne inciler yumurtlamış.

“Bu kız dolandırıcı.

Ben ona baktım, ona iyi davrandım, ama o şimdi beni internette palyaçoya çeviriyor.

Shower, Romano, Beta, bu BPD karı ile hayatta başarılar. Hatun kaltağın teki.”

“Intelligent Man : Sen gerizekalısın.

IM: Evet öyleyim. Çünkü bu kızı deliler gibi seviyorum ve o doğru davranmıyor.

Sen bir kadını tam bir aptal gibi davranıp seni darmadağın edebilecek zeki insanların gazabını üzerine çekecek kadar sevdin mi?

Ha sevdin mi?

Bir aptal olabilirim ama en azından dürüst bir aptalım.”

“John : Sen benim tanıdığım en zeki insanlardan birisin. Stoizm öğretiyorsun ama bu tweetler stoizm ile çelişiyor.

Geri çekil ve ne yaptığını gözden geçir. Hatun hatalı ama bu seni çileden çıkarabilmesine mazeret değil.

Bırakıp gitmek ile kazanabilirsin.”

IM : Şimdi stoizm zamanı değil. Şimdi eski ahit zamanı.”

Hatun bunun zayıf noktasını bulmuş. Terk edip kırmızı hapta meşhur birine yanaşıyor. Bu sefer de Cobra Tate’e yanaşmış. Hatun haksız görünüyor belki de öyle ama ne olursa olsun IM burada ciddi şekilde problemli davranıyor.

IM’i bu davranışları ile yerenlere ise birileri “düşen biraderimize vurmak bize yakışmaz” diye eleştirmişler. Ama olay o değil. Bir kere ortada bir Biraderlerimizle Kucaklaşalım Cemiyeti yok. Ama daha önemlisi, IM’in kırmızı haplı, maskülen, Makyavellist, sert erkek pazarlayan biri olması. Kız arkadaşı veya genel olarak kadınlarla işler iyi giderken en AFC erkek bile cool davranabilir. Asıl mesele kızla işler kötüye gittiğinde nasıl davranabildiğin. Gerçekten maskülen bir erkek misin yoksa içi boş bir balon musun, asıl orada ortaya çıkar. Sen sert erkek imajı satıp sonra kızla her ayrıldığında ağlak erkek moduna geçersen ve bunu da “çok seviyorum lan” diye rasyonelleştirip üstüne “ama ben ona çok iyi davrandım” moduna girersen seni yerin dibine sokarlar arkadaş. Sen eğer gerektiğinde güçlü olamayacaksan, barış zamanı kaplan kesilip gerçek savaşta bebek gibi ağlayacaksan millete güçlü erkek olma rehberi satmayacaksın.

Söyleyin şimdi, millet oğullarına ne anlatacak? 😃

Bu olaydan çıkarılacak ders ise öfkenizle bir an önce hesaplaşıp dengeye gelmenizin önemi. Zira siz öfkenizi kontrol etmezseniz o sizi kontrol eder ve genellikle de sizi ikiz kardeşi olan ağlak mağdur duygusunun kucağına atar. Gerçi böyle olursa yine iyisiniz. En fazla maymun olursunuz. Eğer öfke sizi hayatınızı bitirecek şiddete savursa hayatınız biter.

Öfke güce değil duygusal zayıflığa neden olur. Bugün öfke tarafına savrulan sarkacın kontrolsüz gücüne engel olamazsınız, yarın denge noktasından hızla geçip öbür uçta ağlak mağdura savrulursunuz (ve oradan yeniden öfkeye). Dün gücün bilmem kaç kuralıne göre yaşayan bir kralım derken yarın içer içer kurbanlığınıza ağlarsınız.

Ha bir de hatun terk edince alkole abanmayın. Bu salak bütün bunları kör kütük sarhoş olup yazıyor muhtemelen.

Comfort test nedir?

Johnny Delusion instagram hesabında şöyle bir paylaşım yapmış:

Kızdan gelen mesaj: “Özledim” yazmış. Cevabın ne olur?

Yorumların çoğu da tahmin edebileceğiniz klavye çapkını tadında. Marjiso’nun şu yorumda özetlediği gibi:

“Yorumlara bakıyorum da herkes Kazanova 😀 Size ilgi veren her kadına soğuk konuşmak, ego yapmak gibi bir zorunluluğunuz yok. Bu oyun kıza, güne, ana, aranızdaki iletişime vs. göre değişir. Dinamikler sabit değil değişkendir …”

Orada serin serin yazan arkadaşların farkında olmadıklarını düşündüğüm bir konu var: comfort test (rahatlama testi) ve comfort testinin shit testten farkı. Comfort testini karşılamak shit testten farklıdır ve inceliklidir. Comfort testini düz mantık shit test sayarsanız, her lafın altında shit test arayarak yapacağınız gibi zararlı çıkarsınız.  Comfort testinde “ukala – eğlenceli” dozajını düşürmeniz ve minimal da olsa bir rahatlatma sosu koymanız lazım. İncelikte burada zira bu rahatlatmayı da abartıp beta davranış tarafına bokunu çıkarabilirsiniz ki böyle yaparsanız comfort testini shit test izler 😊

Peki nedir comfort test. Shit testten farkı nedir?

Öncelikle söyleyeyim, comfort test uzun süreli ilişki ve evlilik sürecinin konusudur. Uzun süreli ilişki ve evliliğin hemen başında da gelebilir ama kısa süreli ilişki ya da yürüme esnasında (sonucunda uzun süreli ilişki gelecekse bile) ortaya çıkması oranı azdır. Yani yürüdüğünüz hatunun “sana güvenebilir miyim bilmiyorum” sorusunu shit test sayarsanız ya da comfort test olmasına rağmen comfort testmiş gibi almazsanız pek zararlı çıkmazsınız. O nedenle uzun süreli ilişkiniz yoksa, böyle bir kavram olduğunu ve uzun süreli ilişki olursa gelip bakacağınızı not alın ve kafanız karışmasın diye gerisini okumayın.

Comfort testi, kadının erkeğinin cinsel pazar değerinin yüksek olduğunu kesin olarak bildiği zamanlarda, onu (ve varsa bebelerinizi) bırakıp gitmeyeceğinize emin olmak için yaptığı testtir. Comfort testini anlamanın en iyi yolu, arkasındaki bu motivasyonu bilmektir. Hatırlarsanız, shit testin motivasyonu, kadının sizin cinsel pazar değerinizin yüksek olup olmadığını test etmesidir. Bu ikisi arasında ciddi bir motivasyon farkı vardır ve bu iki motivasyon arasındaki farkı bilmeniz, shit test ile comfort testi ayırt etmeniz açısından çok önemlidir.

“Özledim” örneğini ele alalım. Direkt soru değil ama aslında hatun “sen de beni özledin mi?” diye soruyor. 3 – 4 gündür görmüyorsunuzdur, kız bunu bir kere söylemiştir. Burada bir comfort testi var muhtemelen. “Ben de seni özledim” demekten zarar gelmez. Ben genelde böyle bir comfort testi aşırıya gitmeyen bir eğlenen ustalık ile karşılarım. Örneğin bir süredir görüşmediysek ve imkânım varsa “bu akşam buluşalım ben de sana sabaha kadar seni ne kadar özlediğimi göstereyim” gibi bir şey derim. Dikkat ederseniz cevaben “ben de seni özledim” diyorum ama daha eğlenceli ve cinsel tınılı. Unutmayın comfort testini atan hatun bir süredir beraber olduğunuz ve aranızda bir cinsellik olan bir hatun.

Comfort testinde “ukala – eğlenceli” dozajını düşürmeniz ve minimal da olsa bir rahatlatma sosu koymanız lazım. İncelikte burada zira bu rahatlatmayı da abartıp beta davranış tarafına bokunu çıkarırsanız, comfort testini shit test izler.

Burada olayı aşırı betalaşarak anında shit teste çevirebilirsiniz. “Ben de seni özledim” deyip bırakmak yerine şiir yazar gibi onu ne kadar özlediğinizi, onsuz gecelerin geçmediğini, onun saçlarının kokusunu, sıcaklığını, bıdı, bıdı” diye uçarsanız mesela abartırsınız ve shit test yersiniz. Bu mekanizmayı bilmeyen erkeklerin “abi özledim diyen kendisiydi ama ben de onu ne kadar özlediğimi söylediğimde (söylediğim dediği kısa bir aşk şiiri) soğuk davrandı” gibi şeyler söylediğini duyarsınız.

Özledim, seni seviyorum gibi laflar shit test de olabilir. Mesela sürekli söylenip sürekli karşılığı bekleniyorsa. Bu durumlarda shit test sayın, shit test gibi karşılayın.

Başka bir örnek vereyim: “Senin gymde de hatun da çoktur. Aralarından güzel olanlar var mı?”

Pipimi cüzdanına bıraktım hayatım der gibi “bilmem fark etmedim” demek yanlış cevap. Dümdüz “evet var” diye kestirip atmak da. Bunu geçiştirebilirsiniz, mesela gülerek “niye sordun, kadınlara mı ilgi duymaya başladın yoksa?” daha iyi bir cevap.

O an imkân varsa “evet var, bana düzenli öpücük büyüsü yapıp koruman gerek” diye yumulup (daha da imkân varsa ardından seks yapıp) geçebilirsiniz. Bu tip bir cevap genelde hatunun sizi kendi büyüsü ile dizginlediği ama aslen vahşi bir aygır olduğunuz fantezisini körükler.

Aslında çoğu comfort testi bu şekilde yaramaz bir şekilde öpüp – sarılarak karşılayabilirsiniz. “Şişmanlamış mıyım?” diye comfort test attığında “görerek anlayamam, gel bir sarılarak ölçeyim” diye sarılıp karşılayabilirsiniz mesela.

Bir ek daha yapacağım. Comfort testi her zaman geçmek zorunda değilsiniz. Özellikle de korku oyunu veya gelişim süreciniz nedeniyle atılıyorsa.

HB8 ve ötesi olmazsa olmaz erkeği

augustus iv aşağıdaki yorumla, yorumlarda sıklıkla gördüğümüz bir probleme parmak basmış :

Bir de lafım bu arkadaş özelinde değil ama neden yardım isteyen herkes kız arkadaşının ne kadar ateşli olduğunu söylüyor? HB 8 veya 9 olsan verilen tavsiye değişmeyecek ki… adamlar ciddi ciddi üç gün takıldıkları kızlar üzerinden ego kasmaya çalışıyorlar. Bir de birinin bile HB 7 kız arkadaşı olmaz mı? Sen sikmiyon ben sikmiyom kim sikiyo oğlum bu kızları? :D:D

Gerçekten de şurada yorum yazıp yardım isteyen adamların hemen hemen hepsi HB 7.5 üstü kızla ilgili yazıyor. Çoğunun kız arkadaşı değil gerçi, yüzüne bakmayan veya reddeden kız rolünde.

Bu çocukların önemli bir kısmında kezban dedikleri hatunlardaki narsisizm var. Kendi CPDsi bir nedenden kafasında daha yukarıda, en tepeden erkek arzuladığı için sonunda kedi kadını olan ve yalnız geçen yılları boşa geçmiş olmasın diye bunda direten. Koluna herkesin hayran baktığı bir partner takacak yoksa olmaz. Narsisizmin temel nedeninin aşağılık kompleksi olduğunu yazmıştım. Bu tipin aşırısı yıllarca abazan gezer, hergün düzenli elini siker ama kadınlarla başarılı adamların kollarındaki kızı beğenmezler. Bunu da güya erdemleştirirler. “Hacı benim elit zevklerim var o herif gibi avam olsam ben de çok hatun yerdim” diye. Elit zevkli 31ci 😃

Yıllar önce Ankara’da iyi bir üniversitede okuyan bir lise arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Bu eleman o zaman 3 senedir bölümde bir kıza aşıktı ama kıza açılmamıştı bile. Klasik arkadaş oyunu ile kızın kendisinin ne kadar iyi bir seçim olduğunu farketmesini bekliyordu ve yürüyüp de reddedilerek bu ihtimali (!) ortadan kaldırmamak için yörüngede dönüyordu. Friendzone diyemeyeceğim zira kızla bölüm muhabbeti hariç bir yakınlığı yoktu ama çevresinde atak yapmadan dönüyordu.

Bu kızı ilk defa o zaman gördüm. Okulun en güzel kızlarından biri. HB8.5 diyebilirsin. Neyse bu elemanla bölümünde asansörle 3 – 4 kat çıkacağız, zemin kattan hoş bir kız bindi. Tanışıyorlardı ve kızla 4 kat muhabbet etti, beni tanıştırdı ve kızdan ayrıldık. Fakat o kısa sürede ben kızın bizimkine ilgisini farkettim. “Murat oğlum bak dibinde hoş bir hatun var (HB 6.5), ağzına düşecek, sen buna yürüsene” dedim. Kızın kendisinden hoşlandığını sezdiğini ama kızın tipi olmadığını söyledi. “Ben bunu yerim ulan” dedim, “biliyorum yersin ama ben yemem” dedi fakat bunu öyle bir üslupla söyledi ki “bu kız benim dengim değil / ben daha iyisine layığım” diye düşündüğü barizdi.

Şimdi arkadaşlar, kimse kimseyi beğenmek zorunda değil. Beğeni kişisel birçok etkene de bağlı ama kim kime layık / kim kimin dengi konusu ise nesnel bir şey. Murat’ın nasıl bir hayal aleminde yaşadığını o zaman farkettim. Resmen Mahmut HB 6.5 kızın adamı ama ben HB 8.5 kızın adamıyım kafasında. Ama sorun şu ki “HB 8.5” adamı o koca kampüslü üniversiteden bakir mezun oldu ama “HB 6.5” adamı HB6 – 8 arası ortalamanın üstü sayıda kadınla beraber olarak. Yani düşünün karşınızda biri var, milyoner değil ama ben Ferrari adamıyım, aşağısı kurtarmaz diye hayatını yaya geçiriyor, bir de Audiye biniyor diye karşısındakine tepeden bakıyor. Ayakta alkışlanacak bir hayalcilik, hele 21 – 22 yaşına gelmiş birinde. Kendisiyle üniversiteden sonra pek görüşemedim ama 30unu da bakir geçmişse şaşırmam zira adının bir kız arkadaşı ile anıldığını hatırlamıyorum.

Burada çok görüyorum, HB6lık kıza çirkin deniliyor. 6, ortalama olan 5’in üstünde yani matematik olarak ortalamanın üstünde güzellik demek. Çekici mi ayrı konu ama çirkin değil.  Ama paşa çocuğumuz için çirkin. Ha paşa çocuk sonra “8/10 altı erkekler acımasız kahpeler için görünmez adamlar, kezbanlar kendileri 6/10 iken 8/10’a layık görüyorlar, bıdı bıdı” diye de ağlıyor o ayrı 😀

Bir başka neden de HB kayması.  Yani burada elemanların HB 8 – 9 dediği kızlar aslında HB 6 – 7.  Bu da genellikle güzellik daha çok da yüz güzelliği ile gözleri kamaşan ve bunu kafasındaki peri kızı birtanesi ile masallaştıran mavi hap kafası sonucu. Bu iki taraflı çalışıyor. Bu çocuklar kızı oneitis yapınca hb9 gördüğünden sen en az 2 puan at. Kız muhtemelen makyajla hb7 eh oğlan da kızı sabah kalktığında görecek yakınlaşma kabiliyeti de olmayınca …

Kafanızda HB skalası kayınca ya da siz kendinizi dev aynasında görünce kendinizi yokluğa hapsediyorsunuz. Nedeni de şu : HB dağılımı uniform değil normal dağılım. Aşağıdaki grafiğe bakın.

Çoğunuz HB 8 – 9 – 10 hatun nüfusu, toplam hatun nüfusunun 30%u sanıyorsunuz. Zira dağılımı uniform sanıyorsunuz. Oysa dağılım normal ve HB8 üstü hatun nüfusu toplam nüfusun yüzde 8 – 10%u gibi (aynı şekilde çok çirkin kadın nüfusu da çok az, çoğu kadın ve aslında erkek ortalamadır). Eğer HB7 altında çirkin diyecekseniz (nesnel kriterlere göre yanılıyorsunuz) ve kendinizi HB8 üstü dar nüfusa kısıtlamak istiyorsanız seçim sizin. Ama sonra hayatınızı kadınlarla başarısız geçirirseniz şaşırmayın. Üstelik bir de şunu unutmayın, kendini bu dar nüfusa kısıtlayan adamlar ek olarak da kadınlarla başarısız ve oyunu zayıf adamlar. Zaten bir ayakları alçıda, kendileri de diğer sağlam ayaklarına sıkıyorlar.

Bakın pratikte HB8 ve ötesiyle sık sık takılan bir adamsanız “en az HB8 olur hacı” demeniz çok absürt değil (bir aşağıda açıklayacağım üzere çok akıllıca da değil) ama bu takıntı genelde böyle bir başarının yanından geçemeyen adamlarda var. Bu arada bilmeyene söyleyeyim;  HB8 kızların peşinde koşmak, onları uzaktan hayal etmek, yörüngelerinde turlamak, onlara kendinize 45 derece açıyla 3.14 saniye bakış attırmak (elinize 3 top alıp çevirseniz de size bakıp dururlar merak etmeyin) falan HB8 kızlarla takılmaya girmiyor.

Temel dertleri erkek adam olmak değil de HB8 – 9 “perilerin” (!) huzurunda “erkekim, erkekim” deyü deyü eriyecekleri, piçlerin en piçi sırıtışlarıyla atacakları tek bakışta dizlerinin üzerine çökerek “gel bana ver bana yiğidim” diye transa geçecekleri çizgiroman kahramanı olmak olan oğlan çocuklarını çok üzecek bir şey söyleyeceğim. Evlenecekseniz veya uzun süreli ilişki içine girecekseniz, bu konuda en optimum seçim HB7. Pratik olarak da diğer meziyetlerine göre HB 5.5 – 7 arası bir hatun. Anne materyali, stabil bir hatun arıyorsanız, eli yüzü düzgün olanların çoğu bu bantta. Aşağılık kompleksi gazlı mavi haplı sürünün zombi yığınları gibi peşlerinden koştukları ve ilgi manyağına çevirdikleri HB8 – 9 kızların ilişki sürdürebilme kabiliyeti azalıyor, riskleri artıyor.

Neden hayat sigortası yaptırmalıyım?

“Neden hayat sigortası yaptırmalıyım” sorusu da nereden çıktı diyeceksiniz. Ülkemizde çok az sorulan bir soru bu. Çoğu baba ara ara kafayı yastığa koyduğunda yarın ölsem bu çocuklara kim maddi destek sağlayacak diye düşünse de hayat sigortası yaptırmıyor. Oysa çocuklu bir erkekseniz, kendinize sormanız gereken bir soru bu ve cevabı da basit : siz öldükten sonra çocuklarınızı ele güne muhtaç etmemek için.

Hayat Sigortası, yaşamınızı kaybetmeniz durumunda yakınlarınızın, daimi bir sakatlık ya da kritik hastalık durumunda ise hem sizin hem de yakınlarınızın yaşam standartlarınızı ekonomik açıdan korumanızı ve sevdiklerinizin geleceğini güvence altına almanızı sağlar.

Hayat sigortasının ana teminatı vefat olmakla birlikte, farklı ürünlere göre değişiklik gösteren ek teminatlar vardır. Herhangi bir nedenden dolayı vefat, kaza sonucu vefat, kaza veya hastalık sonucu sürekli sakatlık, tehlikeli hastalıklara yakalanma gibi teminatları vardır. 18 – 60 yaş arasında bu sigortaları yaptırabilirsiniz.

Eğer bekarsanız, hayat sigortası yaptırmanız çok gerekli değil. Zira siz ölünce size bağımlı olan kimse (muhtemelen) yok. Eğer evliyseniz, eşiniz çalışıyorsa ve de henüz çocuğunuz hayat sigortası yaptırmanız çok gerekli değil. Eşiniz çalışmıyorsa (bu devirde tek maaş ile geçinmek çok zor eşiniz çalışsa daha iyi) hayat sigortası onun için önemli olacaktır. Ama hayat sigortasını asıl düşünmeniz gereken durum, çocuklarınız olduğu durumdur. Evli veya boşanmış olmanız, eşinizin veya eski eşinizin çalışıp çalışmaması hayat sigortası gerekliliğini değiştirmez. Miktarını değiştirir.

Miktar deyince soralım, ne kadar hayat sigortası yaptırmalısınız? Diyelim ki 5,000 TL maaş alıyorsunuz ve aileniz bununla geçiniyor. Kendi masraflarınızı çıkarsanız diyelim ki ailenizin geçimine katkınız 3,000 TL. Bu durumda ailenizin siz olmadan yıllık harcaması 36,000 TL olacaktır. Yine diyelim ki çocuklarınızın kendi ekonomik özgürlüklerine 15 yıl var. Hayat sigortasından gelen paranın getireceği reel faizi de hesaba katarsanız 11 – 12 yıl kadar bir finansman lazım. 11 diyelim. Bu durumda size gerekli olan asgari teminat miktarı yaklaşık 400,000 TL.

Bu hayat sigortasının primi ne kadar ona bakalım. Diyelim ki 35 yaşındasınız, fikren çalışıyorsunuz (bedensel bir iş yapmıyorsunuz) ve tam bir paket aldınız (vefat + kaza sonucu vefat + kaza sonucu çalışamama + ölümcül hastalık). Herhangi bir hayat sigortası hesaplama şirketinin sitesine girip hesaplarsanız bunun yıllık primi 2,400 TL civarındadır. Birçok firma hayat sigortası primlerini kredi kartıyla yıllık peşin ya da taksit seçenekleriyle ödemenize izin veriyor. Bu durumda tüm teminatları içeren 400,000 TL bir paket için aylık 200 TL civarında bir para ödüyorsunuz. Bu para yaşınız arttıkça artıyor, örneğin 35 değil 45 yaşında iseniz primler daha yüksek. Türkiye’de hayat sigortası primleri örneğin Amerika’ya göre de pahalı (orada binde bir gibi bir oran Türkiye’de binde 5) ama ani bir ölüm durumunda çocukların aç – açıkta kalmaması için gerekli.

Hayat sigortası yaptırmalı mıyım diye düşünüyorsanız ya da hayat sigortası yaptırmak bu yazıyı okuyana kadar aklınıza gelmemiş ise söyleyelim: çocuklarınız varsa mutlaka yaptırın!

Jordan Peterson Türkçe – Agresif yanımızı hayatımızın sağlıklı bir parçası yapabilir miyiz?

 

İnsanların psikoterapi görmeye gelmelerinin en yaygın nedenlerinden biri fazla uyumlu olmaları yani haklarını yeterince savunmamaları. Bu insanlar agresif tarafları ile yeterince bütünleşememişler, bu yüzden de başkaları tarafından itilip kakılıyorlar. Çatışmadan kaçınmaya meyilliler ve bunun zaman içinde ortaya çıkan sonucu da kendilerini yeterince savunmamak ve kendilerinden faydalanılmasına izin vermek. Bu da sürekli düşüşe neden oluyor.

Bu insanlar yeterince dik duramadıkları için öfkeliler zira diğer insanların kendilerini kullanmalarına engel olamıyorlar. Ya da diyebiliriz ki kendi ihtiyaçlarını yeterince güçlü bir şekilde ön plana koyamıyorlar. Bu ikisi arasındaki ayrımı yapmak zor.

Neye öfkeli oldukları hakkında konuşturabilirseniz, çoğu zaman bu onları ağlatır. Sonra onların bunun yerine ne yapmayı isterdin diye kafalarında canlandırmalarını istersin ama bunu  yapmaktan korkarlar zira insanlar neyi istediklerini düşünmekten korkarlar. Zira bunu düşünüp de elde edemediklerinde yenilgileri daha da belirginleşir. Belki de umut etmekten korkuyorlardır ve bu yüzden net bir hedef belirlemezler.

Onların ne istediklerini düşünmesini sağlamak istersin. Ya da bunun yerine istedikleri şeyi kovalamamanın bedelini düşünmeye itersin. Sonra da agresif tarafları ile bütünleşmelerini sağlayacak stratejiler geliştirmelerine yardım edersin. Bu şekilde de dünyaya kendilerinden daha emin yaklaşmalarını sağlayacak bir plan bulabilirler.

Örneğin biri bana iş yerinde zorbalığa maruz kaldığını söylesin. Ben de “peki, seçeneklerin neler?” diye sorarım. Bu zorbalığa katlanmak zorunda mısın? Bu soruya cevap bulacağız. Zira belki gerçekten de bu zorbalığa katlanmak zorundasın. Belki başka seçeneğin yok. Fakat şöyle bulacağız : CV’ni elden geçireceksin ki açık ve güncel olsun. Yeni bir iş mülakatı korkunu yen zira insanlar iş mülakatından korkarlar. Yeni bir işe başvurma korkunu yen. Başka bir işe sahip olmanın ne demek olduğunu düşünmeye başla. Daha iyi bir işe sahip olmanın ne demek olduğunu düşünmeye başla. Çünkü belki korkun yüzünden şu an çalıştığın işe saplanıp kaldın.

Ama size net bir şey söyleyeyim : iş yerinizde birisi size sataşıyorsa ve seçeneğiniz yoksa, kaybedersiniz. Böylece karşınızdakine bir strateji inşaa ettirirsiniz. Eğer bu kişiye zorbalığını durdurması gerektiğini söyleyeceksen bunu nasıl durduracağını bilmen gerekli. Ve kesinlikle ihtiyacın olan şeylerden biri ise bir alternatif. Elindekine alternatif yoksa belki daha fazla eğitime veya onun gibi bir şeye ihtiyacın var demektir. Zira elinde bir güç yoksa pazarlık yapamazsın. Özellikle de sana kafayı takmış ve uyumsuz biri ile uğraşıyorsan. Eğer tutunacak bir dalın yoksa seni iter ve düşersin. Ya da belki üzerinde tepinirler zira bu insanlar böylelerdir, bundan zevk bile alırlar. Bunun şakası yok.

Seçeneklerini sağlama alıp bir strateji geliştirmeye başlarsın. İnsanlara şöyle derim : eğer iş yerinde rahatsız ediliyorsan, her rahatsız edilmeyi not al. Sonunda elinde 20 hikaye var ve tüm hikaye kayıt altında. Ve bir noktada gidip o insanla yüzleşiyorsun. Ama elind en az 3 delil olması lazım ve aklında eğer durmazsa onlara ne olacağını söyleyeceğine dair bir plan var.

Yani düşünüp bulman lazım : eğer bu durmazsa ne yapacaksın? Ayrılmak mı? Eğer ayrılacak gücün ve alternatifin yoksa nereye ayrılıyorsun? Aba altından sopa gösterebilmen lazım.

İşte agresif yanımızı böyle gösteririz. Bu çok gerekli bir parçamız. Dünya ile baş etmenin sofistike bir aracı olarak ortaya çıkmalı. Öylece bastırılmamalı. “Buna katlanmalıyım”, “keşke bu kadar öfkeli olmasam” gibi şeyler söyleyip öylece bastırılmamalı. Bunu yapmayın zira böyle yaparsanız kan basıncı yüksek kalır ve kalpten gidersiniz. Zira öfke çok zehirli bir duygudur ve uzun sürelisi kalpte hasara neden olur. Kalp – damar sisteminde hasara neden olduğunu bildiğimiz tek duygu öfkedir. Öfke araba sürerken hem gaza hem de frene basmak gibidir.

Video JBP Türkçe kanalında yayınlandı. Burada Jordan Peterson videoları çeviriliyor. Üye olmanızı tavsiye ederim.

Jordan Peterson Türkçe Kitap

Jordan Peterson Türkçe – Uyumlu ve Uyumsuz İnsanlar

Jordan Peterson, derslerinden alınan bu videoda uyumlu ve uyumsuz insanları ele alıyor ve fazla uyumlu insanların daha fazla omurgalı olmalari – doğru bildiklerinin arkasında durmaları gerektiğini anlatıyor.

Videoda assertiveness kendine güven olarak çevrilmiş ama kelime daha çok çatışmadan kaçmayan, kendi ve başkalarının hakları için dik durabilen, omurgalı anlamına gelir. Fazla uyumlu insanlar çatışmadan kaçındıkları için sürekli karşılarındakine taviz verirler, kendi hakları için ayağa kalkmazlar ve özellikle de çalışkan insanlar iseler bolca sömürülürler. Bu kişilerin maaşları eşitlerine göre az olur, daha fazla çalışırlar, ilişki içinde karşı taraf tarafından kullanılabilirler.

Jordan Peterson fazla uyumlu insanlara pazarlık yapmayı ve doğru olduğunu düşündükleri şeyleri söylemelerini salık veriyor.

Video JBP Türkçe kanalında yayınlandı. Burada Jordan Peterson videoları çeviriliyor. Üye olmanızı tavsiye ederim.

Jordan Peterson Türkçe Kitap

Jordan Peterson Türkçe – Erkeklerin Hayatını Ne Anlamlı Kılar?

Jordan Peterson bu videoda erkeklerin hayatlarına anlam katma ve sorumluluk arasındaki ilişkiden bahsediyor. Günümüz toplumunda erkeklerin sorumluluk almaları durumunda zerre takdir görmemeleri nedeniyle “neden herhangi bir şeyin sorumluluğunu” alayım diye tepki verdiklerinden, bunun haklı bir tepki olsa da erkeğin kendisine de zararlı sonuçları olduğundan bahsediyor.

Video JBP Türkçe kanalından.

Jordan Peterson Türkçe Kitap

Insel zihin yapısı

Biri redpill=bluepill rumuzu ile şunu yazmış :

Bu çocuğu https://i.hizliresim.com/00kB3Z.jpg sahaya çıkartıp cidden kadın tavlıycağına inandırıyosunuz ya işte birsürü girişimden sonra o çocuk çok büyük bir depresifliğe girecek. Sizin yaptığınız bu çocuğa mavi hap vermektir.

Asıl acı gerçekleri kabul etmeyen sizsiniz.

Şimdi kırmızı hapı oyuna indirgeme basitliğini es geçelim. Oyun paradan önemlidir gibi bir şey yazsak altına çöpten atık toplayan çocuğun fotosunu koyup “nasıl para lazım değil lan” diye itiraz edenler gibi atlamasını da es geçelim (biri buraya gelip “bu yazdıklarını Irak’ta kampta yaşayan çocuk nasıl yapsın, sen boş umut satıyorsun” gibi bir laf etmişti). Zira verdiği örnek ilginç. Kimi örnek verdiğini biliyor mu acaba?

Fotoğraftaki adam St.BlackOps2cel yani İnsellerin En Üst mertebe azizi 😀 Bu fotoyu koymuş bize siz mavi hapsınız diyor 😀

Bu adam insel azizidir, buna kız bulduranı Allah çarpar.

İnsel nedir biliyorsunuz. Burada birkaç yazıda değindik. Bunlar kötü genetik ile sonsuza kadar sekssizliğe mahkum olduklarını düşünen, involuntary celibate elemanlar (zoraki seks yapamayan). Bunlardan biri olan Elliot Roger’ın ruh halini detaylı analiz etmiştik.

Bu çocuğu sahaya çıkartıp cidden kadın tavlıycağına inandırıyosunuz ya işte bir sürü girişimden sonra o çocuk çok büyük bir depresifliğe girecek.

Bu çocuk dediği incel forumlarının en meşhur, insellere göre kızların en korkunç kabuslarındaki öcülerden daha tiksindirici bulacağı adam. Bildiğim kadarıyla Bosnalı bir gamer ve inseller tarafından meşhur edilse de kendisinin insellerle alakası yok. Bu fotoyu avatar yapmış ve olaylar gelişmiş.

Şimdi bu çocuk bu şekilde pat diye sahaya sürülmez. Bu saçla, ölü balık gibi bir surat, gülümseme yok, gym görmemiş, black ops t-shirt sahaya çıksın kızlar bunu döver tabii. Bunu o t-shirtle dövüp giyimine el atmak lazım. Saçları halletmemiz, 6 – 7 ay gyme sokmamız lazım. Gülmesi de lazım. Önden çok işi var ama Allahtan ölümüne obez değil. O tarafın işi daha zor.

Bana inanmayın, oğlumuzun daha iyi saç ve gülüş ile haline bakın (adamın Facebook’undan):

Hala gym şart, full sakal daha iyi gider yani bir 3 – 6 ay ön çalışma lazım ama bunu çevirebilirsin. Bir Amerikan futbol takımı kaptanı tipinde piliç mıknatısı olmaz belki ama şu halinden çok daha fazlası olur.

Ne dersiniz arkadaşlar, kendine el atsa düzelir değil mi?

Bu arada reklam yapayım. Ey ahali. Bu elimde görmüş olduğunuz hap, yukarıdaki gibi bir elemanı şuna çeviriyor. Yanında da bir adet kalem, bir adet çakmak ve bir kutu prezervatif veriyorum. Hepisi sadece 5,000 Lira! Mahmut pazarlama. Bu fırsat kaçmaz.

Bitmedi. 5,000 TL daha verene kırmızı fitil veriyoruz. Şuna döndürüyoruz 😀

Jonah Kompleksi – Başarı Korkusu

Jonah Kompleksi kısaca başarma, büyüme ve kazanma korkusudur. Bu korkunun asıl nedeni bu başarı / büyüme  / kazanma ardından gelecek sorumluluğu alma kaygısıdır.

Bu, bir işi yapabilme kapasiteniz olmasına rağmen, o işi ertemele, o işten kaçma ve hatta kendinizi kasıtlı olarak sabote etmek şeklinde de ortaya çıkabilir. Mesela sabaha önemli ve size seviye atlatacak bir iş toplantınız varken kendinizi sabahın üçüne kadar birçok şeyle meşgul edip ayakta kalmak gibi.

Hemen her psikolojik engelin ardında olduğu gibi Jonah Kompleksinin temelinde de kaygı var. Fakat burada evrimsel bir korku da var : eğer başarılı olursam, kendimi gerçekleştirirsem, yani sürüden öne çıkarsam diğerleri tarafından dışlanacağım korkusu. Bu korku nedeniyle insanlar kendilerini sürekli ortalamaya çekmeye meyillidir.

İstanbul merkezli psikolog Nevzat SARAYCIKLI kanalında bu önemli konuyu ele almış.