Pozitif cinsel gerilim nasıl yaratılır?

Bir kadınla etkileşiminizin cinsel birlikteliğe ya da ilişkiye gitmesi için, aranızda pozitif cinsel gerilim olması lazım. Bu gerilimi yaratmak ise erkeğin işi. Günümüzde maalesef çoğu erkek, kızı ürkütme ve kötü çocuk görünme korkusu ile sıfır cinsel gerilim yaratıyor ve her ne kadar annesinin altın günü tayfası teyzelerin takdirini kazanan birer efendi çocuk olsalar da kızlarla aralarında pek bir şey olmuyor. Ya da zıt ucunda negatif cinsel gerilim yaratıyor ve saldıray / abazan, kaba, düşük sınıf bir konuma düşüyor.

Şimdi mazide kalsa da pozitif cinsel gerilim eskiden kültürde her yerde örneğini gördüğünüz bir şeydi. Türkiye’de Yeşilçam her zaman bu konuda cılız olsa da tam olarak arabesk film istilasında yani 80’lerde, Batıda ise 80’lerin sonunda bu bitti. Şimdi ise durum daha vahim. Daha önce bir podcastta değinmiştim. Yıldız Savaşlarında Han Solo’nun Prenses Leia’ya yaptığı kur sözde “kötü çocuk” pozitif cinsel gerilimidir. Bunları günümüz uyuyan “uyanık”(woke) kültürü cinsel taciz olarak tanımlıyor. O nedenle erkek kitlesinin ezici çoğunluğu ne pozitif cinsel gerilim nasıl yaratılır onu biliyor, ne de bilse bile yapacak cesareti var. Cesaret konusuna sonda değineceğim. Şimdi pozitif cinsel gerilime giriş dersi yapalım.

Bu konuda sadece Erkekler İçin Tinder Rehberi kitabında doğru düzgün bir bölüm yazmışım. O bölümü burada biraz modifiye ederek yayınlıyorum. Bölümün kendisi de İlişki Sihirbazı kitabından genişletildi.


Kadınlar pozitif cinsel gerilime bayılırlar. Pozitif cinsel gerilim sizin maskülen, seksi ve elde etmesi zor olduğunuzu göstererek kadının sizinle seks yapma düşüncesini oldukça heyecan verici yapar.

Cinsel gerilim tutkulu bir cinsel arzu duymak için en önemli bileşendir. Cinsel gerilim ve çekim, seks önünde aşılması gereken engellerin varolması ile yaratılır. Doğru tip espri anlayışı, mükemmel cinsel gerilimi yaratma açısından çok güçlüdür.

Doğru tip espri anlayışı onun sizin mükemmel bir erkek olduğunuzu hissetmenize neden olur zira eğer ona şaka yollu sataşacak cesaretiniz varsa, siz onun güzelliğinden başı dönen ve çekinen muhtaç bir erkek değilsinizdir. Kapınızı çalan bir sürü kadın olmalıdır.

Sizinle birlikte olma fikri kısa sürede onun için büyük bir meydan okuma halini alır ve onun rüyalarını süsleyen bir fanteziye döner. Sonunda sizinle birlikte olduğunda duyacağı hazzın ne kadar da tatlı olacağını hayal etmeye başlar.

Bu nedenle, doğru espri anlayışı edinmeye zaman harcamalısınız. Sadece yüzeysel bir mizah anlayışı geliştirmek ile yetinmeyip bu işin derinine inmelisiniz.

Peki mizah anlayışınızın, her şeyin kontrolünüz altında olduğunu yansıtmasını nasıl sağlarsınız?

Kadına kaba ve acımasız olmayacak şekilde şaka yollu sataşarak. Bu ukala – eğlenceli duruşu sadece kadına değil başka şeylere de uygulayarak her alanda kendine güvenen ve seçici biri olduğunuzu gösterebilirsiniz.

Eğer espri yapacağım diye kadını kaba ve acımasız bir şekilde alaya alırsanız, bu komik olmaz ve sizi oldukça kendine güvensiz biri olarak gösterir. Yanlış espri anlayışı sizin ERKEK ADAM olduğunuzu değil tam bir kaybeden olduğunuzu gösterir.

Mesela şu örneğe bakalım. Kızın profilinde şu yazıyor:

Eğer sadece seks arıyorsanız aradığınız ben değilim. Önce arkadaş olalım beyler!!! Adem, Havva’n burada …)

Erkek : Selam. Demek cennetten atılma sebebim sensin. Ama sen şimdi tabii tüm suçu yılana atacaksın …
(22 dakika sonra)
Kadın: Hahahahahaaaa … Evet o benim.
Erkek : Bana cennette bir yaşama mal oldun kadın … O zaman bana bir buluşma borçlusun. Kahve mi, bira mı?
Kadın: Bira 😀

Bakın burada beta tuzağına düşmeden esprili bir şekilde buluşma (arkadaşça olmayan, date olan) konusuna giriliyor.

Kız: Evli falan değilsin İnşallah?
Erkek: Aman diyim, daha iki muhabbet ettik hemen evlilik lafı açtın! Benim önce seni tanımam lazım 🙂

Kız: Ben evlenmek için ciddi birini arıyorum.
Erkek: Hımm, o zaman gizli aşık kadrosu boş mu? Ben oraya başvurayım. Umarım CVimde göreceğin tecrübe ve yetenekler yüz yüze bir mülakat yapmamızı sağlar.

Bunların nasıl her şeyin kontrol altında olduğunu ve sizin çekici bir erkek olduğunuzu gösterdiğini anlıyor musunuz? Onun kıçını öpmüyorsunuz. Ama aynı zamanda ona karşı kaba davranmıyorsunuz.

Asla ama asla kendinizi alçaltan espriler yapmayın zira bunu yaparsanız kendinizi alçaltırsınız. Böyle espriler yaparsanız, kadınlar sizin KAYBEDEN olduğunuzu düşünürler, kaybeden biri olduğunuzun şaka olduğunu düşünmezler.

Bir kızla konuşurken kullanabileceğiniz sağlam bir taktik vereyim: Onun söylediklerini sizin eğlenceli – ukala sözleriniz için mermi olarak kullanın.

Onunla henüz yeni tanıştıysanız ve kız “spor salonuna gideceğim” derse, “benim gözüme güzel görünmek için çalışmaya şimdiden başladın ha?” deyin. “Bu çok güzel, sporu sakın aksatma” diye ekleyin.

Eğer size “Aman Allahım sen çok ukalasın” gibi bir şey söylerse özür dilemeyin. Zira hatun sizin gerçekten dominant bir erkek olup olmadığınızı, en küçük karşı çıkmasında hemen geri vitese takıp takmayacağınızı test ediyor.

Bunun yerine ona “İltifatın için teşekkür ederim” deyin. Burada ne döndüğünü anlıyorsunuz değil mi? Bunları yapın ve kadınların bu tür şeyleri nasıl sevdiğine kendiniz şahit olun.

Bu sizin kendine güvenen ve kendisi ile barışık bir ERKEK ADAM olduğunuzu ve her şeyi bir iltifat olarak algıladığınızı gösterir.

Hayatınızın tamamını bu tür bir espri anlayışı ile doldurmanız çok önemli. James Bond’u düşünün. James Bond, durum ne kadar zor olursa olsun her zaman söyleyecek eğlenceli – ukala bir şey bulur. Her zaman kontrolü elinde tutan ve kendine güvenen bir erkektir. James Bond’un daha yeni tanıştığı bir kadınla nasıl konuştuğunu, kinaye ve ince zeka kullandığını hatırlayın.
Bu tip bir espri anlayışı kadınla (ve aslında herhangi bir kişi ile) aranızdaki iletişimin eğlenceli olmasını sağlar, tuzu biberi olur ve her şey için strese girmenin ne kadar anlamsız olduğunu anlamanızı sağlar. Bu ise sizi daha da seksi yapar.

Bir başka deyişler, bu tip bir espri anlayışı sizin ERKEK ADAM olmanıza yardımcı olur. Pozitif cinsel gerilim yaratan doğru espri anlayışını pratik ettikçe, kendine güvenen duruşunuzun sonucu olarak, bu kabiliyet sizde doğal hale gelecektir.


Şimdi burada ayarı kaçırmamayı nasıl sağlayacaksınız?

Ayar konusuna gelmeden şu iki şeye dikkat çekmek istiyorum.

Birincisi, sonunda değineceğini söylediğim cesaret ile ilgili. Ne kadar tecrübeli olursanız olun ara sıra ayarı kaçıracaksınız! Bunları ortalama bir erkeğin yapamama sebebi de zaten bu risk. Ve evet bu risk gerçekten var, düşük olsa da azımsanamayacak kadar düşük değil. Ne kadar tecrübeli olursanız olun, bir yerde yanlış bir espri yapabilirsiniz ya da espriniz doğrudur ama kız yanlıştır. Tecrübe ile yanlış espri yapmamayı öğrenirsiniz, ama yanlış kız her zaman karşınıza çıkacaktır.

Şimdi burada bu riski yani kızın “öeh” demesi ve bazen belki de kaçması riskini göze alacaksınız. Ama aynı zamanda ustalaşıp da denge konusunda yetenek kazandıkça şunu da fark edeceksiniz: pozitif cinsel gerilim aynı zamanda kadına yönelik bir shit test.

Evet, buna ikincisi diyelim, pozitif cinsel gerilim doğru yapıldığında, sizin sizden o şekilde hoşlanmayan ve hoşlanma ihtimali az olan kızı elemenizi sağlar. Burada da cesaret devrede zira çoğu erkek yüzüne gülen kızı nimet saydığından, hoşlanmayan kızı hoşlandırmak için arkadaş gibi çevresinde uydu gibi dönmeyi, biran önce kızın ilgi seviyesini görüp vakit kaybetmeden yeni limanlara açılmaya tercih ediyorlar. Kızın ilgisizliğini ortaya çıkarıp bu ilgisizlik gerçeğine maruz kalmaktan korkuyorlar. Sonra ne oluyor: Gerçekliği reddedebiliyorlar ama onu reddetmenin sonuçları kendilerini eninde sonunda ısırıyor.

Pozitif cinsel gerilim aynı zamanda uzak durmanız gereken, fazla alıngan, aşağılık kompleksi olan, duygusal olarak zayıf kızları da eler. Tabii yine çoğu erkek kadının 1 metre uzaktan hissedilen sıcaklığı için, kurtarıcı planı uygulamayı, kadının yanlış kadın olduğunu bulup elemeye tercih ediyor.

Tamam ayara gelelim.

Pozitif cinsel gerilimi iyi ayarlamak için, onu içselleştirmeniz lazım. İçselleştirmeniz için de :

  1. Kendinizin pozitif veya en azından pozitif, eğlenceli olması için bir yolda çabaladığınız bir hayata sahip olmanız lazım. İş – ev – sanal uyuşturucu (netflix / sosyal medya / porno / oyun) – yat – kalk – iş gibi sıkıcı bir hayatınız varken nasıl pozitif olacaksınız, nasıl eğlenceli olacaksınız, nasıl sıkıcı olmayacaksınız?
  2. Tecrübe ve pratik. Özellikle kalibrasyonu ayarlamak için tecrübeye, neyin aşırı olduğunu görmeye ve kendinizi ayarlamaya ihtiyacınız var. Bunun için de bol pratik gerekiyor.
  3. İçinizdeki erkek adamı ortaya koymaktan, maskülen istek ve arzularınızdan utanmamanız gerekiyor. Çıkarın pipinizi vurun masaya demiyorum ama pipinizin olduğundan ve pipinizin istediği şeyler olduğundan utanmayın diyorum. Yani ne “Sikinin Götürdüğü Yere Git” ne de “Pipisiz Oyuncak Ayı” gibi davran. Bunun için de erkek adam ol.
  4. Okumak, izlemek ve doğru şeyleri okuyup izlemek. 90’ların ve 2000lerin romantik komedilerini, kadın tüketimi için yapılan Türk dizilerini, Avengers Komik Kıyafetler Giyip Orayı Burayı Yıkmaca filmlerini izleyeceğinize, oturup 50’lerin siyah beyaz Humphrey Bogart filmlerini izleyin daha iyi. Çoğunuz eminim bir tane bile izlememişsinizdir o nedenle bu filmlerde kadınların erkeklerin ilgisi ve ilişkisi peşinde koşmasını görmek bünyenizi sarsabilir 🙂

‘Toksik Maskülenite’ ve Erkek Olmanın Güçlü İkiliği

Erkekler, geçenlerde  Amerikan Psikoloji Derneği tarafından yayınlanan ‘Erkekler için Psikolojik Pratikler Rehberi’ adlı raporun içerisindeki tavsiyelere uymamalılar. Bu tavsiyeler ‘Geleneksel Erkeklik’ dediğimiz; stoacılık, rekabetçilik, dominantlık ve atılganlık gibi şeylerin zararlı olduğunu ima ediyor (*).

Bu tavsiyeler yanlış.

Stoacı duygu kontrolü gereklidir. Rekabetçi ruh size başarıyı getirir. Dominantlık ve dominant olmak için gereken fiziksel ve duygusal güç, sizin başkaları tarafından domine edilmenize neden olacak bir güçsüzlükten çok daha onurludur.

ŞU AN, ERKEKLERİ UYANDIRIP BU HASTALIKLI DÜŞÜNCE YAPISIYLA MÜCADELE ETMENİN TAM ZAMANI

Ve atılganlık, amacınıza giderken kullanacağınız bir araçtır. Cesurca eylemler olmadan, bu eylemleri gerçekleştiren bir başkasının cesaretine boyun eğmek zorunda kalırsınız.

Elbette bu ‘Geleneksel Erkeklik’ özelliklerinin çağ dışı ve gereksiz olduğu bir evrende yaşamak güzel olurdu.  Belki de bu hayali evrende herkes duygularını rahatça dışarı vurabilirdi.

Bu evrende rekabet olmazdı, herkes her daim kazanırdı. İnsanlar birbirlerini domine etmek yerine işbirliği yapıp tamamiyle eşit yaşarlardı. Ve son olarak bu hayali evrende atılgan davranışlar da olmazdı, insanlar birbirlerine sarılır ve geçinip giderlerdi.

Ama böyle bir evren yok. Olsa iyi olur muydu? Olurdu. Ama yok.

Dünya zorlu bir yer. Hayat acımasız. İnsanoğlu her zaman kibar ve iyilik sever değil. Hayırseverlik, hoşgörü ve merhamete bel bağlayamazsınız.

Eğer duygularınızı belli ederseniz, avantajınızı kaybedersiniz. Duygusal kararlar alırsanız, bu kararların sizi yanlış yöne sevk etmesi muhtemeldir.

Eğer mücadeleci ruhtan yoksunsanız, işe girme, girdikten sonra yükselme, maaşınız hakkında pazarlık yapma ve hatta kendinize bir eş bulmak gibi bir çok konuda kaybeden konumunda olursunuz.

Son olarak, eğer yeterince atılgan değilseniz karşınıza çıkan fırsatları iyi değerlendiremezsiniz. Hayatta güzel şeyler size gökten yağmaz, onlara saldırmalı ve onları ‘fethetmelisiniz’. Bunları yapmazsanız tonla fırsat kaçıracaksınız. Siz hayatınızı değil, hayat sizi kontrol edecek.

Yani: Stoacı olun, rekabetçi olun, dominant olun, atılgan olun.

Ama o kadar da basit değil, işlerin karmaşıklaştığı yer de zaten tam burası. Bu özelliklerin hiçbirinde aşırıya kaçmamanız çok önemli.

Deniz kuvvetlerinden takım arkadaşım (**) Leif Babin’le beraber çıkardığımız son kitabım ‘Liderlik İkiliği’nde yazdığım gibi: Bir lider dengede kalmak için çaba göstermeli, bir erkek de.

Eğer duygularınızı tamamen kapatıp Stoacılığın dozunu kaçırırsanız hiç kimseyle duygusal bir bağ kuramazsınız. Ayrıca insanlara liderlik edemezsiniz çünkü insanlar duygularını hiçbir şekilde belli etmeyen bir lideri takip etmezler.

Ayrıca, eğer duygularınızı tamamen kapatırsanız sizi başarıya iten o eğlence ve mutluluk duygusunu tecrübe edemezsiniz. Hayatı yaşamaya değer kılan bu pozitif duygulardan yoksun kalırsınız.

Eğer fazla rekabetçiyseniz, hiçbir şeyden zevk almadığınız bir konuma doğru sürüklenebilirsiniz. Kazanmaya takıntılı hale gelirsiniz ve kafayı yersiniz. Tek bir mağlubiyet sizin bütün ilerlemenizi yerle bir eder.

Kısa vadede kazanmak için ahlaksızca ve yasal olmayan şeyler yapmak size cazip gelir. Bu hareketler de bir gün gelir mutlaka canınızı yakar. Uzun vadede ise sizi bitirir.

Domine etme isteği de kontrol altında tutulmalıdır. Her türlü durumu domine etmeye odaklanırsanız, bu pek de sizin yararınıza olmayacaktır. Eğer tek amacınız domine etmekse insanları dinlemeyeceksiniz ve böylece kendi fikirlerinizden daha iyi olan fikirleri duyamayıp kaçırmış olacaksınız.

Zamanla insanların hoşgörüsü azalacak, ilişkileriniz zarar görecek ve tüm liderlik kredinizi tüketeceksiniz. Hiç kimse, işlerin sadece kendi istediği yoldan halledilmesini isteyen birinin etrafında bulunmak istemez.

Son olarak, aşırı atılgansanız da kendinizi yakarsınız. Çok fazla risk alırsınız, çok fazla köprü yıkarsınız ve tüm cephanenizi bir anda harcarsınız.

Bir lider ve erkek olarak; ne zaman geri çekilip, toparlanıp, tekrar organize olacağınız zamanı da anlamanız gerekiyor ki başka bir vakit tekrar gelip savaşabilesiniz.

Bu ikilemler uzar gider; bir lider ve erkek olarak sizin sürekli dengeyi gözetmeniz gerekiyor. Siz; deli dolu değil cesur olmalısınız, diktatör değil kararlı olmalısınız, kaskatı değil disiplinli olmalısınız, açık fikirli ama aynı zamanda da ilkeli olmalısınız.

Yani size, erkeksi özelliklerinizi bastırmanızı söyleyen medyayı dinlemeyin. Erkek adam gibi davranmanın kötü olduğunu söyleyen reklamları umursamayın.

Ama aynı zamanda da bu veya diğer başka özelliklerin sizi uçlara sürüklemesine de izin vermeyin. Yoksa bir lider, erkek ve insan olarak kaybedersiniz. Bunun yerine, sizi bir zıt kutuptan diğerine fırlatan bu ikilemleri dengede tutun.

Ve bu dengeyi nasıl sağladığınızı oğullarınıza ve kızlarınıza öğretin çünkü bu sözümona ‘Erkeksi Özellikler’ sadece erkeklere ait olması gereken özellikler değiller.

Çeviri: Ex-Navy SEAL Jocko Willink: ‘Toxic masculinity’ and the powerful dichotomy of being a man

Çeviren: Thomas Aquinas

(*) APA aslında açıkça  “geleneksel maskülenite, psikolojik olarak zararlıdır diyor. Şurada bir başka eleştirisi var (İngilizce).

(**) Çevirenin Notu: Bu makalenin yazarı Jocko Willink, ABD Deniz Kuvvetleri’nin elit birliği olan ‘Navy SEALS’ın eski bir üyesi.)

Mahmut Abi’nin notu: Evet, bu sitede yayında bulunan 1000 numaralı yazı oldu ve bu köşe taşı için de çok güzel bir yazı oldu.

Ayrıldıktan sonra yalvaran erkek neden iticidir?

Hepsi olmasa da kadınların büyük çoğunluğu, ayrıldıktan sonra yalvaran erkeği itici bulur. Bunun 3 temel nedeni var ve bugün bu nedenleri konuşacağız.

1 Duygusal güçsüzlük kadınları iter.

Evet ayrılık çok zor bir şey, özellikle de terk edilen için. İnsan duygular içinde boğulabiliyor ve birazcık nefes almak için bile olsa çırpınmaya çalışıyor.

Ama ayrılığı nasıl karşıladığınız, bu duygularla nasıl başa çıkabildiğiniz, sizin ne kadar hızlı bir şekilde eski sevgilinizi geri döndürebileceğinizi (ya da yeni birini bulabileceğinizi) önemli oranda etkiliyor.

Duygusal olarak güçlü, kendisine güvenen ve kendisini ödül olarak yani değerli gören bir erkek, kendi düşünce ve davranışlarına çekici olacak şekilde değişiklikler yapmaya odaklanır. Bu sayede de eski sevgilisi ile yeniden iletişim kurulduğunda, eski sevgilisine çok daha çekici görünebilir. Mesela ayrılık öncesi aşırı gergin ve control manyağı gibi davrandıysa, eski sevgilisi yeniden aradığında sakin ve Rahat davranabilir.

Kendine güvenen ve duygusal olarak güçlü bir erkek aynı zamanda yaptığı ve yapmakta olduğu değişikliklerin yeterli olacağına güvenir. Kendisini ispatlamak için gösterişe ya da manipülasyona başvurmaz.

Kendine güven, duygusal güç ve öz değer, kadınlar için doğal olarak çekici erkek özellikleridir. Bir kadın terk ettiği eski erkek arkadaşını arayıp onunla buluştuğunda, karşısında ayrıldığı günde kalmış, hatta daha da zayıflamış bir erkek değil de arkasını dönüp kendisini geliştirmeye başlamış bir erkek görürse, bundan etkilenir.

Fakat eğer erkek kendine güvensiz, duygusal olarak zayıf, kendisini değerli görmeyen birine dönerse ve öyle devam ederse, eski sevgilisine bu zayıflıkların etkisi ile yalvarırsa, ona ne istersen yapacağım, yeter ki geri dön gibi şeyler söylerse, bunlar kadını daha da soğutacaktır.

“Lütfen, lütfen ama lütfen geri dön. Biliyorum her şeyi mahvettim ama sana söz veriyorum her şeyi düzelteceğim. Sana söz veriyorum değişeceğim. Dersimi aldım. Bebeğim lütfen geri dön. Bana bir şans daha ver. Tek istediğim bir şans daha vermen. Aşkımız için bunu yap lütfen. Sen nasıl istersen öyle olacak, sen ne isteren onu yapacağım.”

Sorun şu ki, kadın eski sevgilisinin paramparça olmasını görmek ve muhtemelen tutamayacağı sözlerini dinlemek istemiyor.

Şimdi bazılarınız : “Neden ki? Bir kadın bir erkeğin kalbinin kendisi için paramparça olduğunu gördüğünde, onun aşkının büyüklüğünü anlayıp bundan hoşlanmaz mı? Erkeğin her şeyi olduğunu görmek, onun erkeği daha çok istemesini sağlamaz mı? Sonuçta kadınlar kendisinden başkasını gözü görmeyen, kendisi olmadan yaşayamayacak kadar aşık bir erkek istemiyorlar mı?”

Filmlerde öyle ama gerçek hayatta bunlar çalışır şeyler değiller. Kadının yalvarmasını ve geri dönmesi için sürekli ikna etmeye çalışmasını isteyen kadınlar elbette vardır ama çoğu kadın bunları istemez ve aslına bakarsanız karşılaştıklarında da erkekten daha da soğurlar.

Kadınların duygusal gücü çekici bulduklarını ve duygusal olarak zayıf bir erkeği ise itici bulduklarını unutmayın.

Yani erkek yalvardığında kadın “ah ne kadar da tatlı. Böyle paramparça olduğuna göre beni çok seviyor. Ne kadar harika bir erkek. Beni mutlu etmek için ne istersem yapacağını, benim için değişeceğini söylüyor. O kadar seviyor ki ayaklarıma kapanıp bana bir şans daha ver diye yalvarıyor. Böyle erkeği nerede bulacağım? O beni çok seviyor, ben de onu çok sevmeliyim” demiyor. Daha çok şöyle düşünüyor:

“Neden böyle davranıyor? Böyle yalvararak, ikna etmeye çalışarak, kendisini alçalttığının farkında değil mi? Ben ağlak bir bebeğe annelik yapmak istemiyorum. Benim yaslanabileceğim bir erkeğe ihtiyacım var, bana bağımlı kocaman bir oğlan çocuğuna değil. Bensiz bile yapamayacak kadar zayıfsa, daha zor şeylerle karşılaştığında ne yapabilecek ki? Ayrıldıktan sonra doğru mu yaptım diye düşünüyordum ama bunu gördükten sonra artık çok doğru bir karar verdiğimi biliyorum. Bu kadar yalvarmasına ragmen hala neden ayrıldığımızın farkında değil. Her şeyi halı altına süpürüp hiçbir şey olmamış gibi devam edebileceğimizi sanıyor.”

Burada erkeğin anlayamadığı, cinsel çekimin bir tercih değil, cinsel olarak çekici özelliklere verilen otomatik bir tepki olduğu ve cinsel olarak itici özellikler gösteren bir erkeğin, lafla çekim yaratamayacağı.  Tam tersi, bu kadar dil dökerek, erkeğin karşı cins gözündeki en itici özelliklerini, duygusal zayıflık ve öz değersizlik sergilediğini göremiyor.

Bir kadın olmadan yaşayamayacak tek erkek topluluğu küçük erkek bebeklerdir. Kadının o tür sevgi kapasitesi, gerçek erkek bebeklere ayrılmıştır, kocaman ağlak bebeklere değil.

2 – Yalvarmak, kadının erkeğe olan saygısının kaybolmasına neden olur.

“Lütfen bize bunu yapma. Seni çok seviyorum. Seni hep seveceğim. Bunun hiç mi değeri yok? Hiç mi anlamı yok? Biliyorum, sorunlar yaşıyoruz ama aşk her şeye galip gelir. Birlikte geçirdiğimiz güzel günler adına, lütfen ilişkimize bunu yapma. Bana bunları düzeltmem için bir şans daha ver. Seni kaybetmek istemiyorum.”

Arkadaşlar, ilk anlamanız gereken şey, kadın ya da erkek, bir kişiyi ne kadar sevdiğiniz, onu sizden daha fazla sevecek birinin olmaması, ancak ve ancak o kişi de size yeterince seviyorsa değerli ve anlamlıdır. Bu yoksa hiçbir anlamı yoktur. Geçmişiniz ne olursa olsun, gerçeklik şimdiki zamandır. Şu an size eskisi gibi sevmiyorsa, sizin sevginizin bir önemi yoktur.

Bir de “aşk her şeye galip gelir” nedir yahu? Bu arkadaşın acilen kadınlar için hazırlanan fantezi dizi filmleri, arabesk şarkıları ve Hollywood romantik komedilerini bırakması lazım.

Yukarıdaki kelimelerin duygusal anlamı ki kadınlar erkeklere göre çok daha fazla oranda sözlerin duygusal anlamlarını yakalayacak ve daha fazla önemli görecek şekilde programlanmışlardır, “ben bir kadın olmadan yaşayamayacak bir erkeğim, yeterince erkek değilim. Zayıfım.” Daha derinde ve bilinçaltında ise bu kelimelerin anlamı şudur: “Bir terk edilme ile bile duygusal olarak dağılıyorum, ilerde kucağında bebekle çok stresli bir durum ortaya çıktığında nasıl dağılacağımı ve bebekle beraber bana da annelik yapmanın gerekeceğini düşün artık.”

Bütün bunlar, kadının erkeğe saygısını yok eder. Neden etmesin ki? Yalvararak kendine saygı göstermeyen adama kadın neden saygı duysun ki?

Oysa erkeğin ilk yapması gereken şey, kadına onsuz da yaşayabileceğini ve o hayatından çıksa ve bu çok zor olsa bile ona yalvarmayacak kadar kendisine saygısı olan, duygusal olarak güçlü bir erkek olduğunu göstermektir. Bunu da sadece ve sadece kızla iletişimi keserek yapabilir. Bunun yanında arkada kendine odaklanır ve kendini geliştirirse, kadın ona ulaşıp da konuştuklarında, tüm bu özsaygı, kendine güven ve öz değer her tarafından akacaktır.

  1. Yalvarmak, kadının erkeğin hayatın gerçek zorlukları ile başedebilme gücünden şüphe duymasına neden olur.

İkinci maddede buna biraz değindik. Ayrılık, hayatın karşınıza çıkarabileceği zorluklar içerisinde, gerçek acı ve stres açısından ilk ona bile girmez. Bir ayrılıkla bile yıkılan erkeğin hayatın gerçek zorlukları karşısında nasıl paramparça olabileceği fikri, kadının ona olan ilgisinde büyük hasara neden olur.

Erkek ne kadar yalvarırsa, kadın ona olan saygısını ve sevgisini o kadar çok kaybeder. Bir ayrılık ile darmadağın olan erkeğe nasıl bel bağlayabilir, kendisini ve çocuklarını nasıl güvende hissedebilir?

Ne çocuğu abi biz sevgiliyiz demeyin. Sonuçta sevgili de olsan evli de olsan, aşk ilişkisi aynı üreme ve eş bağlanması temel içgüdüleri üzerinden işliyor. Bu nedenle de kadının erkeğin hayatın gerçek zorlukları ile başedebilme gücünden şüphe duymasına neden olacak hareketler, kadının en temel korkularına hitap ediyor.

“Benimle ayrılıkla bile erkek gibi baş edemiyor, bundan daha zor şeylerle nasıl baş edebilecek? Ya ona dönersem ve bu iş ilerlerse ve ilerde daha büyük zorluklar karşımıza çıkarsa. Yine böyle darmadağın mı olacak? Bunlarla baş edebilmek için bana mı sırtını yaslamaya çalışacak? Ben neden kendine güvenen, duygusal olarak güçlü bir erkekle değil de onunla olayım?”

Bu düşünceler bilinçli değil ve bunları duyunca da “tüüüü hani sevgi, aşk her şeyi hallederdi, aşka önem vermeyen çıkarcı kadınlar, tu kaka bunlar” diye ağlamayın. İsyanınız doğaya ve fıtrata. Kadınlarda bu zayıf davranışların soğumaya neden olması bile isteye olan bir şey değil.

Birçok erkeğin anlamadığı, kadın ve erkeğin karşı cinste önem verdikleri özelliklerin sıralamasının ve öneminin farklı olması. Erkekler, hemen hepsi sağlıklı doğurganlık sinyalleyen fiziksel çekiciliğe verdiği önem, kadınların erkeklerde fiziksel çekiciliğe verdiği önemden daha fazladır. Kadınlar ise fiziksel çekiciliğe tabii ki önem verirler ama duygusal güce, özgüvene ve özdeğere daha çok önem verirler. Erkeklerin çoğu, kadın çirkinleşirse – kaza yüzünden değil ama kendisini salması ile – ona olan cinsel ilgilerini yitirirler. Ama o zaman “ama aşk, ama sevgi, tu kaka erkekler” demezler. Erkeğin kazara değil de kendisini salması yüzünden güçsüz olması da kadında aynı etkiyi yaratır.

Bu nedenle siz yalvardıkça sizden soğuyan kadın bunu kabalığından ya da inatçılığından yapmıyor. Onu soğutmanız nedeniyle yapıyor. Kadın erkeği insani seviyede sevse bile erkek bir kez kadının temel içgüdüleri seviyesinde iticileşti mi, o kadının ondan soğumaması çok zordur.

Tamam, anladım ama artık çok mu geç? Ben çok yalvardım.

Üzülmeyin, bu dünyanın sonu değil. Şimdi hemen ona ulaşma, onu takip etme çalışmalarınızı bırakın. Bu, duygusal olarak çok zor olan iki şeyi yani ona ulaşmamayı ve onu sosyal medyadan takip etmemeyi başararak hem kendinize hem de ona duygusal olarak güçlü olabileceğinizi gösterin.

Kendinize odaklanarak, hatalarınızdan ders alarak, kendinizi bunları yok edecek şekilde geliştirerek hem ona hem de kendinize hatalarınızı gerçekten düzeltebileceğinizi gösterin.

İyi de bunu o nasıl bilecek ki? Görüşmüyoruz dedin?

Her şeyden önce sırf ona ulaşmaya çalışmamanız bile kendi başına bir duygusal güç gösterisi. Daha da iyisi, eğer siz arka planda kendinizle uğraşırsanız, o size ulaştığında bunu sesinizden iki dakikada kapar. Diyelim ki ulaşmadı, o zaman modern teknolojiyi lehinize kullanabilirsiniz.

En istemeden terk eden bir kadın bile eski sevgilisini stalklar. Eski sevgilisini ara sıra stalklamayan kadın çok azdır. Sizi engellese, benden olabildiğince uzak dur dese bile size stalklar. Sizi stalklaması kendi başına pek bir şey ifade etmez ama siz bunu sosyal medyadan gelişiminizi – göze sokmadan – sergileme şansı edinebilirsiniz.

Yapmanız gereken şey GERÇEKTEN kendinize odaklanmak ve bir iki ay sonra sosyal medyadan abartmadan yeni size yansıtmak. Merak etmeyin. Eğer siz değişmişseniz bu normal fotoğraflardan bile akar. Eğer siz bıraktığı yerde ağlıyorsanız, istediğiniz kadar kurgu yapın, bu da fotoğraflardan akar.

Hemen şimdi yalvarmayı bırakın. Ona ulaşmayı bırakın. Onu takip etmeyi bırakın. Tüm enerjinizi kendinizi geliştirmeye harcayın. Yeniden çekici olmaya odaklanın. Cinsel çekimin bir seçim olmadığını, eski sevgilinizin size karşı soğumayı seçmediği gibi size karşı çekim duyarsa buna karşı koyamayacağını da unutmayın.

Bundan sonra o size ulaşırsa, iknaya çalışmayı, vs. bırakın. Sesinizden, vücut dilinizden gelişmekte olan kendine güveninizin akmasına odaklanın. Şimdi bunu söyleyince bazı erkeklerin kafasında Kemal Sunal’ın kabadayı ya da çapkın erkek canlandırmaları canlanıyor ama kendine güvenin göstergesi büyüklenmek değil neşe ve esprili olmaktır. O nedenle kasılmanızdan değil hafif flörtöz olmanızdan bahsediyorum.

Bir kadın size geri dönecekse, bu sizin boş vaatlerinizle değil sizin yeniden kazandığınız çekiciliğinizle olacak. Ve siz her ne kadar bu senaryoya şu an şans vermek istemiyor olsanız da, yeniden kazandığınız çekiciliğiniz sadece eski sevgilinizin dikkatini çekmeyecek.

Kırılgan narsist nasıl anlaşılır?

“Kırılgan” ve “narsizm” genellikle aynı cümlede bir araya koymayı düşüneceğiniz kelimeler değiller. Narsizm deyince muhtemelen aklınıza tavuskuşu gibi kabaran, sürekli ilgi talep eden, empati yoksunu ve diğer insanların kendisine tapmasını bekleyen biri geliyor.

Fakat buna rağmen tüm narsizmler büyüklenmeci (grandiose) ve hak sanrısı içinde – yani sözde “vurdumduymaz” değiller. Bazı narsistler oldukça “kırılganlar” ve daha çok kırılgan özellikler gösterirler. Bu özellikler ise kendilerini açık seçik bir şekilde ya da belli belirsiz ve üstü kapalı bir şekilde gösterebilirler.

Narsist kişilik özelliklerinin temeli aynı olabilir ama nasıl ortaya çıktıkları farklılık gösterebilir. Narsistler, genellikle çocukluk döneminde, varlıklarında gerçekte oldukları şekilde görülmemekten kaynaklanan bir yara sonucu evrim geçirirler. Görülmek, duyulmak ve onaylanmak için – açlığını duydukları ilgiyi elde etmek için – narsistler, başkalarının daha kabul edilir bulacaklarını düşündükleri “sahte bir benlik” oluştururlar. Bu insanlar büyüdükçe, herkesin bu sahte benliğe hayran olması işine büyük bir yatırım yaparlar ve gerçek benliklerinin görülmemesi için her türlü işkenceye ve zahmete katlanırlar.

Narsist özellikler

Psikiyatristlerin sinir hastalıklarını tanımlamakta kullandıkları el kitabı olan DSM-5’te tanımlandıkları şekilde narsist özellikler şunlar:

  • Öz saygıları, başkalarının kendilerine hayran olmasına bağlıdır ve duyguları, bu dışsal  tanınmayı sağlayıp sağlayamadıklarına göre dibe iner ve yukarı çıkar.
  • Hedef belirlemeleri, başkalarından onay elde etme üzerine kuruludur. Kendilerini olağanüstü görmek için yüksek standartlar koyarlar ya da hak sanrısından dolayı düşük standartlar koyarlar.
  • O duygu ve ihtiyaçlar kendileri ile ilgili olmadığı sürece, başkalarının ihtiyaç ve duygularını göz önüne almakta zorlanırlar.
  • Diğerleri üzerinde nasıl bir etkileri olduğunu anlayamazlar.
  • İlişkileri yüzeyseldir ve genellikle öz saygılarını yükseltmek amacıyla girdikleri ilişkilerdir.
  • Büyüklenme ve kibir doludurlar. Başkalarından daha iyi olduklarına inanırlar ve  başkalarını küçümserler.

Özetlersek, yüzeyin altında narsistler kendilerini bomboş ve kırılgan hissederler ama bunu saklamak ve telafi etmeye çalışmak için bir persona (Carl Gustav Jung’un terminolojisinde egonun, gerçek kişiliğini ve yüzünü toplumdan saklamak amacıyla yarattığı bir dış çehre, maske) geliştirirler ve bu sayede özel ve olağanüstü olduklarına inanabilirler.

The International Journal of Psychoanalysis‘te Mayıs 2018’de yayınlanan bir makalede Ricardo Bernari ve Monica Eidlin kırılgan (vulnerable) ve büyüklenmeci (grandiose) narsizmin benzerliklerini ve farklılıklarını ortaya koyuyorlar.

Kırılgan narsistler

Büyüklenmeci narsistler başka birine bağımlı olduklarını asla itiraf etmezler ve derin duygulara ilgi göstermezler. Bunun tersine kırılgan narsistler:

  • Çok duyarlıdıtlar ve çok kolay kırılırlar.
  • Büyüklenmeci narsistlere göre daha fazla içe kapanıklardır.
  • Herhangi bir başarısızlık ya da travmayla başa çıkmakta çok zorlanırlar.
  • Negatif duygulara daha meyillidirler (nevrotik) ve nasıl algılandıkları konusunda kendilerini yiyip bitirirler.
  • Yara aldıklarında veya hayal kırıklığına uğradıklarında kendilerine zarar verebilirler (büyüklenmeci narsistler genellikle başkalarına saldırırlar).
  • Reddedildiklerinde utanç duyarlar ve utanç duygularını azaltmak için kendilerini reddeden kişinin suyuna gitmeye çalışırlar.
  • Depresyon, boşluk ve işe yaramazlık duyguları ile dolu olabilirler.
  • Başkaları ile baş edemediklerini düşündüklerinde sosyal durumlardan kaçıp gidebilirler.
  • Hayal kırıklığına uğramaktan korkarlar ve başkalarına bağımlı olmaktan utanç duyarlar.
  • Onaylanma talepleri karşılanmadığında, hiddet dolu öfke patlamaları gösterebilirler (ve bunu daha fazla utanç hissetme takip eder).
  • Başkalarını suçlamaya meyillidirler.
  • Kendilerini olması gerektiğini düşündükleri şeyleri kıskanırlar.

Yukarıdaki özelliklere sahip olmanız sizin narsist kişilik bozukluğuna sahip olduğunuzu göstermez. Bunu sadece bir psikiyatrist söyleyebilir. Ama eğer kendinizde ve başkasında bu özellikleri görüyorsanız ve kendinizi daha iyi anlamak için bu konuyu daha fazla anlamak istiyorsanız, araştırın ve profesyonel yardım alın.

Çeviri: How To Spot A Vulnerable Narcissist

Daha fazla ayrıntı için, Toksik İlişkiler – Narsist / Borderline Partner Rehberi kitabımıza da bakınız.

Ayrıca bakınız Kırılgan narsist kadınların kullandığı 10 toksik taktik

Alfa erkek ne demek?

Alfa erkek – beta erkek kavramları 2015’ten itibaren özellikle kırmızı hap camiasında sıklıkla kullanılmaya başladı ve anlamı da hızlı bir şekilde orjinal kullanımından saptı. O nedenle arada bir alfa erkek nedir, beta erkek nedir, kime denir diye hatırlatmak gerekiyor.

Şimdi okuyacağım bölüm Red Pill Handbook adlı kitaptan:

Arkadaşlar. İyi dinleyin. Alfa ve beta ak – kara gibi aralarında hiç gri olmayan uç noktalar değil bir spektrumdur. Hepimizin içinde alfa da vardır beta da.

Sözde gerçek alfa konusunda tartışıldığını çok görüyorum. “Sen gerçek bir alfa değilsin, gerçek alfa böyle yapmaz …”, “forum beta doldu (yani biz alfayız ona göre demek istiyor)”

Bunun aptalca olduğunu söylemek istiyorum. Bu saçmalığı hemen bırakmanız lazım.

Birbirinizi alfa – beta diye etiketlemeyi bırakın. Bunlar zamanında belli davranışları sınıflandırmak ve iyi davranışları kötülerinden ayırmak için kullanılan terimlerdi. Kimse doğuştan alfa değildir. Bazı insanlarda daha fazla alfa özellikler vardır. Yapıcı eleştiriden şaşmayın ve bu embesil “sen betasın, o alfa” tartışmalarına son verin. Bu, forumu karikatüre çevirdi. Biri bir hata yapıyorsa düzeltin ama alfa – beta tartışmasına girmeyin.

Ayrıca burada tabii ki beta özellikleri baskın erkekler var. Burada durmadan nasıl öğrenecekler ki?”

Evet, alfa – beta biyolojideki alfa erkek tanımındakinden farklı bir anlama sahip. Daha doğrusu orjinalinde öyleydi. Alfa bir zihin yapısı ve davranış sıfatıdır, bir grup insanı temsil eden bir sıfat değil. Ha, burada biz de sürekli olarak alfa erkek – beta erkek diyoruz maalesef. Zira alfa karakterleri baskın erkek demesi zor, alfa erkek demek daha kısa.

Alfayı betayı bu şekilde tanımlamak yerine kafanızda kabilenin lideri alfa şempanze gibi bir şey olarak tanımlarsanız, kendinizi daha maskülen bir erkek olarak geliştirmek için ne yapabileceğinizi anlamanız çok zorlaşır. Ayrıca moraliniz de bozulur. İki nedenden dolayı. Birincisi, ben alfa erkek değilim, nasıl olacağım gibi şeyler düşünürsünüz, ikincisi kendinizi düşünce ve davranışlarınız sanarsınız. Buna konuya geleceğim.

Alfa davranışlar – beta davranışlar düşüncesi ise sizin nasıl öğreneceğinizi daha açık kılar. Şu an beta davranışları ve zihin kalıpları baskın bir erkekseniz yapmanız gereken şey kabaca bu davranışları listelemek ve bunlar için her geçen gün daha fazla oranda alfa davranışları koymaktır. İçindeki alfayı cilalayıp parlatmak yazısında, bu değişimin %5 alfa – 95% beta davranışlardan tam tersi oranlara sıçrayamayacağınızı, hergün alfa karakterler %0.5 artarken beta davranışlar %0.5 azalacak gibi bir yolu yütümeniz gerektiğini ama bu yavaş değişimi oranlar belli bir eşiği aşana kadar hissetmeyeceğinizi anlatmıştım.

Ben bir betayım demek yerine ben beta davrandım demeniz ise, gereksiz moral bozukluğunu engelleyecektir. Zira olaya mesafeli bakmayı bu şekilde öğrenebilir ve beta davranışlar sergilersen sonuç bu olur o zaman bu davranışları bir daha sergilememeye çalışayım dersiniz.

Peki alfa davranış nedir? Bunu birkaç açıdan tanımlayabilirsiniz. Kabaca ama daha soyut seviyede “ben de ödülüm” ve daha iyisini hak ediyorum öz algısı, cesaret ve kendine güven temelli davranışlar alfa davranışlardır. Beta davranışlar ise tam tersi “ben değersizim ve anca bunu hak ediyorum”, korku ve özgüvensizlik kaynaklı davranışlardır.

Başka açıdan pasif ve pasif-agresif davranışlar beta, asertif yani girişken davranışlar ise alfadır. Peki saldırgan davranışlar? Onlar korku temelli saldırganlıksa beta, kibir merkezli saldırganlık ise alfadır. Burada tabii şunu hemen belirtelim, saldırganlık kötü bir şeydir ve uzun vadede genellikle saldırgan insanı diğer insanlar yok ederler. Yani alfa demek iyi, erdemli demek değildir. Asertif yani girişken olmak tam olarak alfa davranıştır yani sınırlarını korumak ama bunu saldırganlıkla değil karşı tarafın ihtiyaçlarını da düşünerek fakat kendi ihtiyaçlarını öne koyarak ve savunarak olur.

Başka bir şekilde alfa zihin yapısını ve davranışlarını maskülenite yani güç, cesaret, ustalık ve onur ile tanımlayabilirsiniz. Beta ise güçsüz, korkak, beceriksiz ve onursuz olarak tanımlanabilir. Bu arada birçok insan onurun anlamını bilmiyor. Onur, kişinin kendi varlığına, kendi kişiliğine karşı beslediği saygı, insanı insan yapan iç değer.

Son olarak alfa – beta zihin yapısının ve davranışlarının dinamik olduğunu söylemek gerekiyor. Yani para gibi alfa özellikler kazanılıp alfa erkek (zengin) olunabilir ama bu kazanımları aynı hızda kaybedebilirsiniz. Bekarken özgür ve vahşi bir aygır iken ilişkiye girince korkak bir süt beygirine dönüşen erkekler mesela alfa davranışları kaybederler. Aynı şekilde yıllarca evliliğinde  ayak paspası olmuş beta erkek, boşanma tecavüzünün şoku ile hızlıca bir alfaya dönüşebilir. Buradan tabii evli / ilişkide ise beta, bekarsa alfa sonucu çıkarmayın. Alfa – betanın ilişkide olup olmamakla ilgisi yok.

Bu son söylediğimizi düşünürseniz erkeklerin 20%si alfa derken o 20%nin sabit bir grup olmadığını anlayabilirsiniz. Hergün on binler o gruba girerken 10 binler çıkarlar. Uzun süre öyle olanlar da vardır ama bu grup dinamiktir. Bir grup erkeğin kapattığı ve diğerlerini dışarıda tuttukları elit bir dernek gibi değildir yani.

Jordan Peterson’un dediği gibi “kendinizi başkalarının bugünüyle değil, kendinizin dünüyle karşılaştırın.” Bak adam alfa erkek ben betayım diye ağlayacağınıza, düne göre hangi beta davranışlarımı törpülediniz, nasıl geliştiniz, doğru yolda mısınız onunla uğraşın, ona odaklanın. O adamların alfa olmalarının sizin için bir önemi yok, sizin olabileceğiniz potansiyele engel değil.

Vaka çalışması – Eski sevgilinin peşinde koşmak

Ayrılık, özellikle de terk edilen taraf için oldukça acılı ve kaotik bir süreç. Bu süreçte kişi, eski sevgilisinin kendisini unutacağı ve yeni limanlara yelken açacağı korkusuna kapılıp, çaresizlik ve umutsuzluk duyguları ile dolabilir. Bu duygular çoğu zaman, geçmişte yaşamış olabileceğimiz terk edilme travması ile de körüklenmiş olabiliyorlar. Kişi geçmişte belki ebeveynleri ya da kendilerine bakan kişiler tarafından unutulup terk edileceği korkusu yaşamıştır ve bu duyguların yeniden açığa çıkması da insanın çaresiz hissetmesine neden olabilir. Sonuç olarak da kişi yeniden birleşme / birlikte olma fantezileri ile dolar ve bir şeyler yapmalıyım zihin yapısına bürünür.

Burada aslında kişi gerçekliği kafasında eğip bükerek tüm mantığı ve rasyonel düşünceyi ezen bir fantezinin içine düşer. Gerçekliği açık bir şekilde görmek yerine, duygularının ve ayrılık kaygısının yarattığı sis perdesi ile çevrelenir, güçlü kaygı, korku ve çaresizlik duygularının esiri olur.

Bu esaret altında ezilen kişi, bu durumdan kurtulmak için sürekli olarak bir şeyler yapması gerektiğini düşünür. İşin kötüsü, her bir şeyler yaptığında gerçekten de büyük ama maalesef geçici bir rahatlama hissederken, çoğu durumda yaptığı şey, içinde bulunduğu durumu daha da kötüleştirdiği için kısa sürede daha yoğun negatif duygular altında ezilir. Bu bir çeşit uyuşturucu bağımlılığı halini alır. Kişi anlık rahatlama için uyuşturucu alır, anlık rahatlar ama sonra eskisinden de kötü hisseder. Ben de dahil çoğumuz hayatımızın bir döneminde bu durumda bulunduk ve eğer burada bu dediklerimi dinliyorsanız büyük ihtimalle şu an böyle bir durumun içindesiniz.

İşi daha da zorlaştıran şey ise eski sevgilinin sıklıkla terk ettiği insana çoğunlukla farkında olmadan umut kırıntıları vermesi. Bu küçük kırıntıları takıntı yapmak sağlıklı olmasa bile, bunları yorumlayıp bunlardan büyük umut fantezileri yaratmak insanı anlık da olsa rahatlattığı için, kişi bu ufacık sözde umut kırıntılarını saatlerce ve hatta günlerce analiz eder. Terk edilen, neredeyse bir dedektif gibi kafasında bunları bir büyük resim olarak birleştirmeye çalışır ve kaos içinde olan zihni çoğu zaman bunları “aslında seni istiyor ama … korkuyor / gurur yapıyor / peşinde koş istiyor / … o zaman ben hemen bir şey yapayım ki bu fırsatı değerlendireyim” fantezisinde birleştirir.

Örneğin eski sevgilisini neredeyse kendisini terk etmeye zorlamış birini ele alalım. Bu kişi, kadının mutsuz göründüğü bir dönemde sürekli olarak “sen mutsuzsun, neden mutsuzsun, benim yüzümden mi” diye sıkıştırmış ve sonunda da muhtemelen kadını “evet ya mutsuzum ve senin yüzünden” diye ikna ederek terk edilmiş. Kadını mesaja boğarak, sürekli neyin var diye darlayarak terk edildikten sonra hatasını düzeltmek için ne yapmış peki? Sonunda tamamen engellenene kadar kadını geri dön diye yalvarmalara boğmuş 😊

Her ne kadar daha sonra iletişimi kes kuralına rastlayıp, yalvarmaları ve geri dön mesajlarını bırakarak tam 2 ay iletişimi kesse de, daha sonra basit şeyleri bahane ederek kıza ulaşmaya başlamış. Kız ise ona hiç ulaşmıyor.

Devamını ondan dinleyelim ve ben de yorumlarımı koyayım.

“Geçen ay işimi kaybettim ve aynı zamanda da bir sağlık problem ile uğraşıyorum. Dayanamayıp ona “Geri gelirsin diye düşündüğümden yaptığım şeylerle seni bunalttığım için çok üzgünüm” şeklinde bir mesaj attım. Bana cevap olarak şunu yazdı: “Bunun için kendini yiyip bitirme, benden özür dileyip durman beni üzüyor. Hayat bu. Her şey olabiliyor. Mutlu olmanı istiyorum ve bunun için dua edeceğim”

Şimdi burada kız gerçekten senin için üzülmüş ve sana hayatına devam et diyor. Sen ise bu insani nezaketi muhtemelen “bana karşı az da olsa hala ilgisi var” diye yorumlayıp “bunu arttırmak için bir şeyler yapmalıyım” sonucunu çıkaracaksın.  İşi daha da zorlaştıran şey, eski sevgilinin sıklıkla terk ettiği insana çoğunlukla farkında olmadan umut kırıntıları vermesi darken bu tip olayları kastediyorum.

3-4 gün sonra ona mesaj attım ve onun adresine gelen bir faturanın adresini değiştirdiğimi ama yine de ona bir fatura gelirse bana haber vermesini söyledim.  Bunun gereksiz olduğunu biliyorum ama yine bir şekilde onunla iletişime geçmem gerektiğine dair karşı konulmaz bir istek hissettim. Her neyse, bana sadece tamam diye cevap verdi. Bundan sonra ara ara sadece ikimizin anlayabileceği küçük şakalar yazıyorum.

Bu arkadaş kendisini “bir şeyler yapmalıyım” fantezisine tamamen ikna etmiş vaziyette. İletişimi kes kuralını defalarca dinlediğini de yazmış ama buna ragmen bir şeyler yapmaşıyım fantezisine karşı koyamıyor.

Kız şu an insani olarak kendisine cevap veriyor ama eğer bunlara devam ederse kızın yapabileceği tek bir şey kalacak, erkeği insan olarak bile tamamen görmezden gelmek. Çoğu terk edilen nasıl bu kadar zalimleşti diye sitem ediyor ama biraz dinlediğiniz zaman çoğu durumda karşı tarafın aslında başında oldukça büyük bir empati ile yaklaştığını fakat bu empatilerinin sürekli olarak “aslında seviyor” diye yorumlanması üzerine bir süre sonra serleştiğini görürsünüz.

Eski sevgilinin senin insani varlığını yok saymamasını bile umut ışığı olarak görmen, burada sana cevap vermesi şeklinde, senin psikolojide çocukluk çağı bağlanma travması denilen bir şey yaşamış olabileceğine işaret ediyor. Çocukluk çağında fiziksel, cinsel ve/veya duygusal istismar-ihmale uğramış kişi, ‘bırakılma kaygısı’ ve ‘yoğun psikolojik sıkıntı (depresyon, kaygı, agresyon, bilişsel problemler)’ ile çift ilişkisinde sorun yaşayabilir. Bırakılma kaygısı, yoğun psikolojik sıkıntı ve çift ilişkisinde duygusal dengede zorluk yaşayabilir. Çocukluğunda yaşadığın bir travma nedeniyle, bu kadının sana cevap bile vermeyeceğine inanıyorken kadının sana cevap vermesi seni yeniden birlikte olma fantezilerine boğuyor olabilir.

Kadın sana çok kısa bir tamam yazıyor ve seni yeniden istediğine dair en ufak bir işaret yok dikkat edersen. Sadece kibar davranıyor ama muhtemelen arka planda ona bu şekilde ulaşmandan rahatsızlık duyuyor. Karşındakinin sana gönderdiği sinyalleri görmezden gelmemelisin.

Şimdi nasıl olduğunu sormayın ama tamamen onun için bir iyilik yapma arzusu ile kimliğim gizli bir şekilde onun telefon faturasını ödedim.

Of of of. Kendini kandırmaya devam ediyorsun. Çok kötü. Bu iyilik değil, bildiğin MANİPÜLASYON! Her şeyi denedin şimdi onun sana olan ilgisini satin almaya çalışıyorsun. Bazısı bunu ölü bitkilerle (çiçek diyorlar), çikolatayla yapmaya çalışır, sen bu şekilde yapmaya çalışıyorsun.

Benim ödediğimi bilmesi mümkün değil.

Ne güzel. Eski kız arkadaşını aptal sanıyorsun galiba. İlk aklına gelen sen olacaksın! Ayrıca bu manipülasyonun bir yanı da onun seni araması ve senin de inkar etmen ve böylece onun sana ulaşmasını sağlamak. Gerçekten çok faüllü bir hareket. Bu onun seni takdir etmesine değil, daha da rahatsız olmasına ve hatta sinirlenmesine neden olacak.

Biliyorum bu hata diyeceksin ama zamanında ben işsizken bana parasal yardımda bulunmuştu.

Yine Of of ve of. Kendini kandırmaya devam ediyorsun. Sen bunu iyilik olsun diye ya da geçmişteki iyiliğinin karşılığı olarak yapmıyorsun. Onu yeniden kazanmak için yapıyorsun. Ama bunun etkisi tam tersi olacak.

Senin yapman gereken şey, iletişimi kes kuralını uygulamaktı. Ama kaygın o kadar yüksek ki, zararı olduğunu bilmene ragmen kendini kandırmayı beceriyorsun ve harekete geçmeliyim, bir şeyler yapmalıyım fantezisi ile bir şeyler yapıyorsun.

Sen kendine yalan söylüyorsun ama madem durumunu burada ele almama izin verdin, ben sana yalan söylemeyeceğim. Gerçeği konuşacağım ve bu canını acıtacak olsa da gerçeği konuşacağım.

Artık beraber değilsiniz. Onun erkek arkadaşı değilsin. Ve şu ana kadar onun hayatında olmanı istediğine dair tek bir ipucu vermemiş. Ama sen iyilik bahanesi ile, havadan sudan sebeplerle arıyorum dert değil kafasıyla, kendini onun hayatına zorla sokmaya çalışıyorsun. Kız resmen evin kapısını, penceresini sana kapamış, bacadan gizlice girip kız uyurken masanın üzerine para bırakıyorum diyorsun. Bu iyilik olsun diye diyorsun. Oysa biraz mantıklı düşünsen bunun amacının kızın hayatına zorla girmek olduğunu ve aslında oldukça da korkutucu bir hareket olduğunu görebilirsin.

Sen karşındakini sevdiğini iddia ediyorsun. Bu iddianın arkasında dur ve karşındakinin kararını kabul et o zaman.

Biliyorum, standard popüler kültür onun arkadaşı ol, ona destek ol diyor ama bu da manipülasyon. Sen orada arkadaş olarak değil, sinsi sinsi ilk fırsatta kendini ona kakalamaya çalışan biri olarak duracaksın. Bunlar erdemli ve iyi davranışlar değiller. Manipülasyonlar.

Bir hafta sonra yine adrese fatura geldi mi diye sormak için mesaj attım.

Onun seni unutacağından, senden uzaklaşacağından korktuğun için ona bir kanca atmaya çalışıyorsun. Ama maalesef bu onun seni daha hızlı unutmasına ve senden daha hızlı uzaklaşmasına neden olacak.

Bu kız senden ayrılma kararı aldı. Biliyorum bus ana acı veriyor ama kendini kandırman ve fantezi dünyasında yaşaman sana ilerde daha da acı verecek.

Şimdi yakında doğum günü var …

Gelecekte ona ulaşma fantezileri de kuruyorsun ☹ Bu yaptıkların şu ana kadar  sonuç vermemesine ragmen, mutlaka sonuç alacağına inanarak yapmaya devam ediyorsun. Şimdi sen 2 ay iletişimi kestim ve kız hiç ulaşmadı belki ama en azından sakinleşmiştir ve beni yeterince özlemiştir diye düşünüyorsun.

Hayır. Bu iş böyle işlemiyor. Sen hala kendini kızın hayatına zorla sokmaya çalışıyorsun.  Açıkça görünen o ki kız seni hala hayatında istemiyor ve bu yaptıklarınla istememeye de devam etmesini garantiliyorsun. Kız sakinleşmiş ve seni özlemeye başlamış olsa sana ulaşırdı ya da en azından sen ona ulaştın mı sana ulaşmaya başlardı.

Şunu da belirteyim. Kızı aradıktan sonra kız da ona ulaşmaya başlasaydı bile bu kızın onu istediği anlamına gelmezdi. Birçok kız arkadaş kalalım ki senden geriye kalan boşluğu doldurana kadar sen o boşluğu geçici olarak doldur modunda da olabilir. Ama burada kız adama ulaşmıyor bile. Mesajları kısa, en asgari düzeyde.

Yine anonim olarak doğum günü için bir şeyler yapmak istiyorum. Benim yaptığımı bilmeyecek ama ben duygularım adına bunu o bilmese bile yapacağım.

NEIN NEIN NEIN. NO NO NO. Kaç dilde söylemek lazım acep! Sen kızın evine sessizce girer bir gül bırakırım, sabah kalkar ve bunu kim bıraktı diye merak eder, mutlu olur, belki beni düşünür, sevgimin kutsallığını anlar, ağlar, sevgi pıtırcığı olur. Çiçekler açar, kuşlar şakır, güneş ışıldar, kaplumbağalar uçar, kız ekmek almaya giderken ortam bir anda müzikal olur, bakkal amca ile komşu teyze etrafında dans ederek şarkılar söyler, o ise bakkala giderken bile o gülü kalbine bastırıp sevgi ile dolar, şarkılar söyler.

Abiciğim yetmez ara ara evine gizli gizli gir, çamaşırlarını katla, bulaşıklarını yıka. Dalga geçiyorum tabii ki, sen peri kızı mısın birader? Git aynaya, sağ elini kaldır havaya ve uyanana kadar kendine şöyle sağlı sollu tokat at. Hayat romantik Hollywood filmi değil.  Gerçek hayatta bu yaptıkların korkutucudur ve müzikallere değil engellemelere ve uç durumlarda uzaklaştırma kararına çıkar.

Biliyorum çaresiz hissediyorsun ve bu yaptıkların seni anlık da olsa rahatlatıyor ama yapmak istediğin ve istemen gereken şeyleri baltalıyor. Senin yapmak istediğin onu geri getirmek ki bunu baltalıyor. Yapmak istemen gereken şey ise ya o geri gelir ya ben daha iyisini bulurum ki bunu da baltalıyor.

Sence bu doğru mu? Ya da ne yapayım lütfen yapabileceğim bir şeyler söyle.

Bana mı sordun? Bağa bunu sordun? Bana? Bana bin kere sor sana bin kere iletişimi kes derim. Gerçi 1000 kere demem, bir iki kere sor bir daha dikkate almam.

Bu süreçten geçtiğin için üzgünüm ama hepimiz bu süreçten bir şekilde geçtik ve süreci arkamızda bıraktık. Sen ise süreci daha kötü ve uzun hale getiriyorsun. Bak ben “kendine saygın olsun, bunlar belki geri dönmesine yardımcı olur ama seni küçültür” demiyorum. Bunlar geri dönmesi ihtimalini de baltalar. Daha da kötüsü, senin daha iyisini bulma ihtimalini de baltalar.

Kız seni şu an istemiyor, belki de hiç istemeyecek. Yaptıkları şeyler seni isteyen birinin yaptığı şeyler değil. İlerde bu durumu atlatacaksın, bu kız ya da başkaları olacak, onlardan biri veya birkaçı ile evleneceksin, çocukların olacak. Bu süreçte esir olduğun hergün, o güzel günlerden çalıyor. Orada kızda gerçekten bir his varsa onu da yok ediyorsun.

Kendini çeşitli bahanelerle kızın hayatına zorla sokmaya çalışman ASLA ama ASLA bir çekim yaratmayacak. Bir çekim yaratma şansın varsa o sadece ve sadece kıza saygı göstermenle yani kızın hayatına o seni o hayatta isteyene kadar kesinlikle girmeyerek olacak. Eğer bir çekim yaratma şansın varsa o sadece kendine saygı göstermenle ve kendi hayatına başkalarını almaya açık olmanla olacak.

250 gram için değer mi kafası

Discord admini Freddie, geçenlerde cevaplanmamış soruları derlemiş ve bunları bana sorup, cevabı kendi kanalında yayınlamaya başladı. Sorulardan biri de şuydu (şuradan dinleyebilirsiniz):

“Ben niye kadınlar için bu kadar uğraşıyorum. 250 gram için mi bir şeyler yapacağım. Neden bu kadar şeye ihtiyacım var. Sonuçta kadının bana verebileceği tek şey cinsellik” diye bir serzeniş var. Ne diyorsun?

Hayatımda duyduğum en iğrenç şeylerden biri de bu 250 gram “bilgeliği”. İnsan böyle bir laf söyleyecek kadar düşüp kendini nasıl bu kadar aşağılayabilir ki? Eğer kadınları 250 gramdan ibaret görüyorsanız, sizin işiniz zaten kolay. El lambası şeklinde yapay vajinalar var. Al onlardan. Hayat boyu derdin kalmaz. Kadın eğer buysa, bundan ibaret ise, al o seks oyuncağını, bak bakalım tatmin ediyor mu seni?

(Yine de bu kafada çok adam olduğu için burada bu ürünü satsam mı acep?)

Eğer kadının size verebileceği tek şey seks olsaydı, burada şu ana kadar yayınlanmış 980 küsür makaleyi yazmaz, para kazanın ve seks satın alın derdim. Sonuçta ihtiyacınız olan tek şey seks olsaydı, onu zaten satıyorlar.

Kadın için bu kadar değer mi lafını çok saçma buluyorum. Bu lafta kadını merkeze koyan, kadın için bir şey yaptığınızı ima eden bir bakış açısı var. Sen bunları kendi ihtiyaçlarını karşılamak için yapıyorsun. Yemek için, barınmak için bu kadar değer mi ki günde 8 saat çalışıyoruz. Fasülye için bu kadar değer mi? Sanki fasülyeyi onurlandırmak için fasülye alacak parayı kazanmak uğruna eşek gibi çalışıyoruz gibi. Karnımızı doyurmak için çalışıyoruz. Kadınlarla birliktelik de aynı. Biz Aziz Sikolas mıyız? Kadınlar sevinsin, onurlansın, mutlu olsun diye mi yürüyüp ilişkiye giriyoruz sanıyorsunuz?

Sizin bir kadınla birliktelikle karşıladığınız tek temel ihtiyacınız seks değil. Temel duygusal ihtiyaçlarınız da var. Ayrıca bilmem nasıl unutuyorsunuz ama seks sırf zevk için yapılan bir şey değil. Üremek için yapılan bir şey.

Bakın sizin doğal mekanizmalarınızın içinde çocuk yapıp üremek de var.  İnsan çocuğu çok uzun süre ve iki kişi tarafından bakılmayı gerektirecek kadar zahmetli ve bu nedenle de kadın – erkek eş bağı kuruyor. Bu bağı sağlam kurmanız için de doğa, bu bağı sizin tatmin edilen ihtiyacınız olarak kodlamış. Olmazsa eksikliğini hissediyorsun. Uzun süre olmazsa yaşayabilecek olmana rağmen eksikliğini hissediyorsun.

Bu zihin yapısının daha hafifini ise bir arkadaş yorum olarak yazmış:

Ben de aynı şeyi düşünmeye başladım. Tabii konu 250 gram değil, ben daha çok “değer mi?” kısmındayım. Buradaki erkeklere, çevremdeki arkadaşlarıma bakıyorum; erkekler hep sürekli bir kendini geliştirme, öğrenme çabası içinde. Daha sonra dönüp kadınlara bakıyorum, çoğu o organa sahip olduğu için kendisini geliştirmek zorunda bile hissetmiyor. Felsefe, psikoloji konuşabileceğin bir avuç kadın varken gereksiz ünlüler ve burçlar hakkında konuşabileceğin onbinlerce kadın var. Artık büyüdükçe kadındaki güzelliğin değersiz, geçici bir şey olduğunu anlıyorum. Evet şuan yalnız hissediyorum ama aynı zamanda çabalamaya değer hiçbir kadın da göremiyorum.

İsyanın biyolojiye ya da fıtrata. Erkeklerin erkek egemenlik hiyerarşisinde kendilerine yer edinme motivasyonu, içgüdüsel olarak daha fazla kadına ulaşma motivasyonları kaynaklıdır ve bu yüzeysel düşüncelerle tanımladığın mekanizma sayesinde bugün sazdan evlerde değil böyle rahat bir dünyada yaşıyorsunuz. Toplum içinde erkeklerin işi genel olarak hiyerarşide yukarı çıkıp toplumu geliştirmek, kadınların işi de toplum içi sosyal, duygusal işleri ayarlamak ve çocukları doğurup yetiştirmek.

Kadınlarla felsefe, psikoloji konuşamamayı dert edinmen, bunun sanki olması gereken bir şey olduğunu düşünmen, kadın ve erkeklerin aynı oldukları ve aynı rolleri oynayabilecekleri propagandasının sonucu. Bundan 2-3 kuşak önce şu dediklerini söylesen, tüm erkekler seninle dalga geçerlerdi.

Değer mi? Değer tabii. İtici gücü üreme olabilir ama hiyerarşide yükselmek, daha fazla kaynağa ulaşmak, daha fazla kadına ulaşabilir olmak sağlayacağı imkanları bırak en önce erkeğin kaygı seviyesini fazlaca düşüren ve daha doyumlu bir hayat yaşamasını sağlayan bir şey.

Erkek adam duygusuz robot mudur?

Mahmut Abi selam. Kadın psikolojisi, davranışları, ilişkideki rolü gibi konularda gerçekten çok aydınlatıcı bilgiler veriyorsun.

Aslına bakarsan daha çok erkek adam olma konusunda bilgi veriyorum. Kadın psikolojisinin sadece erkek adamlığı yansıtan öğeleri ile ilgileniyorum. Bir nevi barometre. Kadınlarla olan problem de öyle. Erkeğin erkekliğindeki bazı problemlerin belirtileri.

Ancak ben bundan kadınlarla asla sahici ve derinlikli bir ilişki içinde olmamam gerektiğini, kendim gibi davranıp duygularımı açmamayı, yalnızca oyunu kurallarına göre oynayıp kazanmaya bakmam gerektiğini çıkarıyorum.

Burada anlattığımız şekilde ilişkiler, maskülen bir erkek adam için doğal, sahici ve derinliklidir. Sen mavi haplı beyin yıkamanı doğal, muhtaç sevmeyi derinlikli, oyunu çocukların eğlenerek öğrendiği anlamda oyun değil de manipülasyon sandığın için böyle düşünüyorsun.

Şu “kendim gibi davranıp duygularımı açmamak” dediğin şey de bir erkeğin gerçek erkek adam özünü inkar ederek duygularını kadının üstüne kusmasının süslenip püslenmesinden başka bir şey değil. Erkek doğal olarak zayıflıklarını kendine saklar. Duygular zayıflıktır demiyorum, senin gibi isyan eden arkadaşların çoğunun duygu dediği zayıflık, duygularına kapılmışlık.

Yalnızca oyunu kurallarına göre oynayıp kazanmaya bakmam gerektiğini çıkarıyorum. 

Oyun dediğin doğal ve beyin yıkama altında gömülü olan benliğin. Sahicisi o. Bir erkek çocuk oyun oynar, ukala eğlenceli davranır. Doğal olan odur. Salya sümük sevip, yapışıp sonra aylarca arabesk yaşamaz.

Daha önce dediğim gibi kırmızı hap bağlamında oyun çocukların eğlenmek, birbirlerine takılmak ve öğrenmek için oynadığı oyuna benzer ama bu doğal oyuncu yeteneğini kaybetmiş, sosyal koşullama ile öğrendiği beta oyununu oynayan erkeğe bunlar manipülasyon olarak görünür.

Bu “oyun oynamak” eşittir manipülasyon düşüncesine takılı erkeklerin çoğunun farkında olmadıkları şey, kendilerinin de ciddi ciddi oyun oynadıkları. Dışardan bakamadıkları ya da çoğunluğun oynadığı oyunu oynadıkları için fark edemiyorlar ama asıl bu adamların doğal dediği duygularına kapılıp duygularını kızın üzerine kusmalı, ne kadar iyi, içten, açık ve duyarlı olduğunu göstermeli oyunu manipülatif. Siz bir efendi erkek, efendi ve iyi çocuk yanını sergileyerek kıza yürüdüğünüzde, cinsel isteğinizi bu kılıfın arkasına gizlediğinizde, kızın bunu donunun içine girmek için yaptığınızı bilmediğini mi sanıyorsunuz? Sonra bu iki yüzlü efendilik reddedilince, “kızlar iyilikten anlamazlar”. Kızlar iyilikten anlamıyor değiller, iyilik ve efendilik postu ardına gizlense de zayıflıkların kokusunu alabiliyorlar sadece.

Benim istediğim bu değil.

O zaman yapma. Erkek adam olmak için tek yol bu sitede yazanlar olmayabilir. Onlar neyse onları ara. Ama sen istediğim bu değil diye eski haline dönersen, kimseyi ama özellikle kendini oyun oynamıyorum, kendim gibiyim diye kandırma. Yıllarca tekrarlaya tekrarlaya doğallaştırdığın bir oyun oynuyorsun sadece. Tekrar ile içine kazıdığın şeyi kendin sanıyorsun.

ilişkide bir erkek olarak duygusal yönden tatmin olmayı beklemek hata mı?

Bir erkek olarark masal dünyası duygusallığını, duygusal yönden tatmin olmak sanmak hata. Ortalama bir kırmızı haplı, kadını ile gerçekten sahici, derin bir şey yaşıyor. Senin derdin, kadınlarla başarı için kurtulman gereken hastalıklı duygusallığı derin ve sahici sanman.

Kırmızı hapı en azından okuyacak kadar anlayan çoğu erkeğin yaptığı bir hata bu. Masalsı, salya sümük, muhtaç, kızın donunu içine girmeyi bir sürü süslü efendi erkek davranışı arkasına saklamalı aşk olmadan karşısındakini derinlikli ve doyurucu bir şekilde sevemeyeceğini ya da bu şekilde sevilmeyeceğini sanmak. Kırmızı haplı olunca bir robot olacağını sanmak.  Kırmızı haplı olduğunuzda olan tek şey, yıllarca tekrarlaya tekrarlaya içselleştirdiğiniz ve ben dediğiniz senaryoyu atıp, yeni bir senaryoyu tekrarlaya tekrarlaya içselleştirip ben diyorsunuz. Bu yeni senaryonun farkı, sizin doğal erkek adam içgüdülerinize daha uyumlu olması ve bizce size daha çok kazandıracak olması.

Bu olaya kırmızı hap denilmesinin en büyük handikapı, fişten çekilince açığa çıkan gerçekliği Matrix filmindeki o karanlık, distopik dünya gibi bir şey sanmak sanırım. Yani birçok insan ciddi ciddi, erkek olmak için sevme ve sevilme kapasitelerini feda etmeleri gerektiğini sanıyor. Oysa erkek olmak için tek feda ettiğiniz şey, ana kucağı arayan oğlan çocuğu tarafınız. Ama onu siz isteseniz de istemeseniz de terk etmek zorunda kalacaksınız zira her geçen gün küçülmüyorsunuz. Yani merak etmeyin, bu tip şeyleri öğrendikten ve içselleştirdikten sonra daha sağlam ilişkiler yaşayacaksınız. Duygusal olarak daha fazla tatmin olacaksınız.

Sanırım burada bir de son bir savunma mekanizması var. Bu şeylerin başarı getireceğini görüyorsunuz ve içinizdeki mavi haplı çocuk bu konuda pes ediyor. “Tamam, eyvallah bu şeyler sana kadınlarla başarı getirecek. Tamam, pes ediyorum. AMA … Hayatın yavan, renksiz, sevgisiz olacak. Robot gibi olacaksın. Hep oyun oynayacaksın” diye son bir akıl çelmeye giriyor.

Podcast – Harikasın Orhan Abi ile Sohbet

Bu yayında, Harikasın kanalının sahibi Orhan Abi ile konuştuk.

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenerek ve youtube kanalına üye olarak yayınların daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. İyi izlemeler.

Tanışma Korkusundan Kurtulmanın Gerçek Yolu

Bir erkeğin tanımadığı bir kızla konuşma başlatmaya çekinmesine sebep olan birçok akla yatkın gerekçesi vardır. Şunun haberini vereyim: Bu korkuların çoğu deli saçması değil. Bu yazıda senden duygusuz ve soğukkanlı bir robot olmanı beklemeden bu korkuları en az düzeyde hissederek nasıl harekete geçeceğini anlatacağım.

İster gündüz oyununu biliyor ol ya da hiç bu gibi şeyleri okumamış olarak şurada burada gördüğün bir kızla tanışmak istemiş ol erkeklerin bu gibi durumlarda ilk yaptıkları şey korkuyla pazarlık yapma yolunu izlemek oluyor. Uzun seneler harekete geçmek için korkularımla bu pazarlığı yapmış biri olarak söyleyebilirim ki bu çok etkisiz bir yöntem ve üstelik korkuyu arttırıyor.

Bunun nedeni psikolojide… Psikolojide kötü bir duyguyu veya travmayı bastırırsanız daha farklı sorunların ortaya daha farklı şekillerde çıktığı bilinir. Yani bastırılan rahatsız edici duygu kendini başka bir şekilde mutlaka belli eder ve kişinin hayat kalitesini düşünür. Somatik rahatsızlıkların birçoğu da böyle ortaya çıkar, negatif duyguların bastırılmasıyla. Yapılması gerekense negatif duygu oluşturan bu travma gibi şeylerle yüzleşmek ve kötü duyguların enerjisini boşaltmaktır. Eğer onları kabul etmez, aksine bastırsan bu enerjiler boşalmaya fırsat bulamaz ve sıkışarak sana rahatsızlık vermeye devam ederler. Konu dışı olacak ama bu boşaltma yöntemlerinden etkili olduklarına kanat getirdiklerim şunlar: eft tekniği,  bu durumla kendi içinde yüzleşip kabul etme,  birine anlatma, kağıda dökerek kendine anlatma vb. Bunların hiçbiri negatif hissi bastırmadığı ve yavaş yavaş enerjisini boşaltmaya yaradıkları için etkililer.

Aynı şeyi kızlarla tanışma korkusunu bastırma biçiminde de yapmamalıyız. Kızla tanışma konusunda korkuyla pazarlık edip korkuyu bastırmak için genelde şu iç konuşmalara başvurulur:

  • Konuşmamanın üzüntüsü, konuşmanın yarattığı stresten daha büyük olacak
  • Asıl garip olan gidip bu kızlarla konuşmamak
  • Bu kızlarla konuşmam son derece normal
  • Zaten bir daha onu görmeyeceğim, yani kötü bir intiba oluştursam bile önemli değil

Bunlar evinizdeki rahat koltukta otururken aklınıza gelecek süper mantıklı argümanlar olmakla beraber az önce bahsettiğim psikolojik nedenlerden dolayı korkuyu azaltmıyorlar. Çünkü korkuya çok önem yüklemene neden oluyorlar.

Öncelikle sahip olman gereken bakış açısı, ister bir kızla konuşmak ya da işin ile ilgili bir girişim yapmak olsun buna benzer korkuların hayatında olmasının doğal olduğunu kabul etmek. Korkusuz davranmayı beklemek gerçek dışıdır. İlk yapman gereken şey bazı şeyleri biraz korka korka yaparak başlaman gerektiğini bilmendir. Eğer böyle yaparsan tecrübeyle o korku minimuma inecek ve zamanla yerini neşeye bırakacak. Ama ufak korkularına duyar kasarsan ve onlara çok önem verip, bastırmaya çalışırsan sürekli büyüyecekler.

Şunu da ekleyeyim, ben korkma duygusunun kendisiyle ilgili değilim. Sorun şu ki korktuğun zaman kızlarla kurduğun iletişimin kalitesi bozuluyor ve yaptığın tanışma girişimleri boşa gidiyor. Ne kadar rahatsan ve neşeliysen o kadar iyi iletişim kuruyorsun. İletişim dâhisi biri bile korktuğunda bu becerilerinin büyük bölümünü kullanamaz. Bu yüzden korku duygusuyla alakalı bu yazıyı yazıyorum.

Bakınız: Todd sevdiğim ve başarılı bulduğum gündüz oyuncularından biridir.

Korkunun varlığını abartmayan ve garipsemeyen zihin yapısını benimsedikten sonra yapman gereken şey tecrübe kazanarak bu korkuya son darbeyi vurmaktır. Ne demek istiyorum ? Bir kızla tanışacakken korkmana neden olan temel şey o kızla konuşmayı denersen başına gelecek en olumsuz senaryoları düşünmektir. Bunları düşünmekte haklısın, herhalde bunları hiç düşünmemiş olana deli diyebilirdik.

Burada yeri gelmişken bir parantez açmak istiyorum. Özellikle bizim kültürümüzde konu gündüz oyunu gibi şeylerle kadın-erkek tanışmasına gelince insanlar daha paranoyak ve korku temelli hareket edebiliyorlar. Bunun nedeni bu tarz tanışma girişimlerinin pek yaygın olmaması, normalleşmemesidir. Bizim kültürümüz demişken yabancı pua kaynaklarda açılış korkusuna çok büyük yer verilmiyor. Bunun nedeni de buna gerek olmaması. Yurtdışında açılış korkusu yaşaman için daha az neden var. Çünkü kültürel yapı tanımadığın bir insanla konuşman için daha elverişli. Ve “small talk” denilen alışkanlıktan dolayı kadın-erkek fark etmeksizin genelde iki yabancı insanın konuşmaya başlaması daha normal olarak kabul ediliyor.

Bu dediklerimden Türkiye’de gündüz oyunu yapılmaz dediğimi sananlar olacaktır. Öyle olsaydı ben +10 senedir bunu uyguluyor olmazdım. Ancak yurtdışında çıkıp ülkemize gelen akımı (gündüz oyunu da yurtdışından gelmiştir) tamamen aynı kültürlermiş gibi aynı şekilde devşirmek saçmalık. Bu konuyu anlamayan insanlar İngiltere’deki adamların yaptıkları gibi kızların önüne tavşan gibi zıplayıp muhabbet etmeye çalışıyorlar. Tabi ki kendi hayatları ancak benim bu gibi konularda söylediğim şey “açılışın / tanışmanın en güzeli dışarıdan zaten kızı tanıyormuşsunuz gibi görünenidir” olacaktır. Yani oyun konusunda birçok şeyi Türkiye’ye göre uyarlamak gerekiyor. Açılış korkusu konusu da öyle çünkü ortalama bir Türk gencinin açılış korkusu hissetmesi için İngiltere’deki yaşayan akranına göre daha fazla nedeni olabilir. Neden ise tamamen kültürel kabuller. Hani çoğu insanın kabul edip “ama zaten herkes böyle düşünüyor” diye hiç sorgulamadığı şeyler. Ancak bunlar hiçbir zaman engel değil ve dediğim şeylerle bunları aşabiliyorsunuz.

Tanışma korkusunu gidermek için bahsettiğim zihin yapısını benimsedikten sonra yapman gereken şeye geleyim. Kızla tanışma korkusu şunlardan kaynaklanıyor: kötü senaryolara en baştan engel olacak stratejileri bilmemekten ve olur da kötü senaryolar başına gelirse durumu kontrol etmeyi bilmemekten.

Bunun için kafanda bir çıkış planın olmalı. Kızla konuşmayı nerede keseceğini bilmen gerekiyor.  Gündüz oyunu yapan erkekler çıkış planlarının olmamasından dolayı kızla konuşmak istediklerinde far görmüş tavşan gibi kalıyorlar. Çünkü olabilecek en kötü senaryolara kitlenip kalıyorlar. Ama çıkış planı olan kişi böyle bir şey olmayacağını bilir. Çünkü negatif durumları yaşamadan iletişimi kesebiliriz ya da bunları yönetebiliriz.

Burada gene dediğimi yanlış anlayanlar olacaktır. Kızlarla tanışmak mayın tarlasında yürümek gibi bir şey değil. Başına nadiren de olsa ve nasıl davranacağını bilmezsen böyle şeyler de gelebilir diye anlatıyorum. Ve bunlar kafanda açılış korkusu yarattığı için. Kafandaki o felaket senaryolarını yaşamanı engelleyecek birkaç tavsiye vereceğim.

Öncelikle bir kızla tanışmaya gittiğinde ona selam verip sonra hiç duraksamadan soluksuz bir şekilde ona iltifat etme. Öncelikle selam ver, kıza gülümseyerek bak ve birkaç saniye kızı tart. Eğer bu aşamada kız sana karşı sosyal özürlü bir surat ifadesi takınırsa ya da negatif, agresif bir tutum takınırsa iltifat etme. Dikkat ettiysen burada kızın ilk tepkisini ölçüyor ve göğsünde yumuşatıyorsun. Çünkü eğer nadir de olsa karşına gelecek bu tarz arıza (hayatında mutsuz olan ve acısını senden çıkarmak isteyen,  erkeklerden nefret eden, evde kalmış ve erkeklerden nefret eden, normalde senin ona bakmayacağını bilen ve bu yüzden aşağılık kompleksi duyan, kocasıyla sorunlar yaşatan vb.)  kızlara yazdığını belli edersen sonuç hiç değişmeyecektir: kız seni eleştirecek, kabahatli çıkarmaya çalışacaktır. Bu kızlara karşı bir açıklama yapmak ya da başladığın cümleyi bitirmek zorunda hissetme. İyi günler deyip kızın yanından uzaklaşabilirsin. Bu durumda bile ona zaten hak ettiğinden fazlasını vermiş oluyorsun.

Yani sosyal özürlü tepki verecek arıza kızları bu gibi yöntemlerle kolayca tespit edip eleyebilirsin. Bu gibi yöntemleri kullanmak seni kamikaze gibi kızlarla konuşan biri olmaktan çıkartıp olayın kontrolünü tamamen elinde bulunduran bir oyuncu haline getirir.

Kendini olası olumsuz senaryolardan uzak tutma becerin yoksa bunlardan korkman çok normal. Son yaptığım 1000 açılışta / tanışmada herhalde sadece birkaç mutsuz kadın yaptığım şeyle alakalı bana vaaz vermeye kalkmıştır. Kadınlar negatif tavır alıp, böyle şeyler söylediğinde genelde ben çoktan 5 adım kadar ileriye gitmiş oluyorum bile. Gene birçok kadın bir erkeğin ona selam vermesini suç sayan bir çarpık algıya da sahip olabilir. Bu kızları ben 5 dakikada ayaküstü tedavi edemeyeceğimi biliyorum. Sen de denememelisin. Çünkü zaman değerli ve uzaklaşmalısın.

Bunların hiçbiri yabancı kitaplarda yazmıyor çünkü yurtdışında bunlara ihtiyacın yok. Yanlış anlama, bu kadınlardan ülkemizde çok var demiyorum ama dikkat etmezsen az da olsa sana denk gelme şansları var. Ben bu kadınlara denk gelirsem baştan onları elemiş oluyorum ya da acımayıp iletişimi direkt olarak kesiyorum. Gördüğün gibi bu tarz bir tecrübeyle her şey daha kolay ve açılış korkusu yaşamak için daha az nedene sahipsin. Artık korku yerini neşeye bırakabilir ve bu seni çok daha başarılı yapar.

Bu beceriye sahip olmanın sana katacağı diğer şeyse bir kızla konuşma başlattığında sadece 2 olasılık algılamaktır. Kız ya seninle konuşmaya başlar ya da seni görmezden gelir / konuşmak istemeyen bir tavır sergiler. Bu gibi ne yaptığını bilen kontrol stratejileriyle düşünmen gereken üçüncü bir felaket senaryosuna gerek duymazsın.

Bir kızla konuşmaya giderken saydığım sebeplerden dolayı genelde kafamda sadece iki olasılık olur. Benim iki olasılıkta da yapacağım şeyler çok basit. Pozitif ya da nötr bir tavır görürsem kızla konuşmaya devam ederim. Ancak beni vücut diliyle bile dışarıda bırakan bir kızla dahi bağlantımı keserim. Üçüncü bir senaryo olarak kötü şeyler olacağını düşünmek için nedenim yok. Çünkü çirkef olma potansiyeli olan ya da konuşmaya gönülsüz kızları göğsümde yumuşatıp eliyorum. Ya da negatif şeyler konusunda gene daha başka çıkış stratejilerim var.

Konuşmayı nerede bitireceğini ve nasıl çıkacağını bilmek tanışma korkusunu neredeyse bitiriyor. Söylediğin şeyi negatif olarak algılayan bir kızla tartışmayıp “peki, iyi günler” deyip uzaklaşınca salaklaştığını görmek komik. Ona selam verdik ve biraz laflamak istedik diye şimdi kendisine bir açıklama borçlu olduğumuzu düşünüyor ama zamanımız değerli, bize bunun için para ödemiyor, ona bir şeyler öğretmeye çabalamamalıyız, onu kendi haline bırakmak en iyisi.

Son bir örnek verip yazıyı bitireceğim. Starbucks’ta yan masadaki kızlara dönüp “ne içiyorsunuz?” dedim. Söylediler. Sonra bir yorum yaparak konuşmayı devam ettirdim. Kızlarda kapalı bir vücut dili, isteksizlik ve rahatsızlık belirtisi yoktu. Eğer kızlar göz kaçırma, asık surat gibi konuşmaya isteksiz tavırlar gösterselerdi önüme dönüp işime bakardım. Gördüğün gibi reddedilme ya da risk gibi şeyler böyle bir oyunda yok.

Daha konuşacak çok şey var, şimdilik burada kesiyorum. Kızlarla nasıl doğal bir şekilde tanışabileceğini öğrettiğim çok beğenilen kitap setime göz atmak istersen seni buraya alalım.