Bu kızın amacı ne?

Hem yorumlarda, hem de görüşmelerde açık ara en çok sorulan soru:

“Bu kızın amacı ne?”

“Bu kız ne yapmaya çalışıyor?”

“Bu kız”, genellikle oğlumuzun uzaktan kesiştiği, yakında flört ettiği, farkında olmadan yörüngesinde döndüğü bir kız. Yine sıklıkla da eski sevgili ya da flörtün bir aşamasında erkeği reddetmiş bir kadın.

Örneğin uzaktan kesişilen kızın hareketleri ile ilgili sorulabiliyor. Örneğin,

Mahmut Abi, kızla sürekli göz göze geliyoruz, gülümsüyor. Ben de gittim yanına tanıştık. Bir iki gün sonra kantine davet ettim reddetti. Fakat şimdi sürekli bakıyor. Bu kız ne yapmaya çalışıyor?

Bu “ne yapmaya çalışıyor” sorusunun içinde tabii ki gizli bir umut var: “Abi yoksa beni istemiyor gibi davranıyor ama gizli gizli istiyor mu?”.

Şimdi arkadaşlar bu sorulara her zaman cevabım şu: Bu soruyu düşünmeyin. Kızın yakınınızda, iletişim halindeyken ne yaptığına bakın. Bunun harici “abi kız bana 45 derece açıyla bakarken, gözlerini 20 Hertz ile kırpıp, dudaklarını 3 mm araladı, bu ne anlama geliyor, 2 mm olsa sormazdım ama bu kızın amacı ne?” gibi düşünceler size zararlılar. Evet zararlılar.

Bakın duygusal yatırımın ne olduğunu hatırlayın:

Duygusal yatırım bir kişinin düşünce ve duygularınızı işgal etmesidir.

Erkekler için ilişkilerin temel kurallarından biri ne idi?

İlişkinin her aşamasında kadının daha fazla duygusal yatırım içinde olmasıdır.

Evet arkadaşlar, “bu kız bunu neden yaptı”, “bu kızın amacı ne?” diye düşünmeniz, daha da kötüsü daha güçlü bir düşünme şekli olacak şekilde yazıya dökmeniz, o kızın sizin düşünce ve duygularınızı fazladan işgal etmesine yani sizin durduğunuz yerde duygusal yatırım yapmanıza neden oluyor. Bu kız özellikle size duygusal yatırımı az ya da azalmış (eski sevgili ya da flört) bir kız ise, bu soruları sormanız ve cevap aramanız, kızla aranızda bir şey olma ihtimalini azaltıp kendi ayağınıza sıkmanız demek.

Bu soruları sormayın ve düşünmeyin. Uzaktan bakan kızın ne yaptığı önemli değil, sizin bilmeniz gereken sadece iki şey var (1) gidip konuştuğunuzda sıcak mı, (2) sıcak konuşmalardan sonra teke tek buluşmaya geliyor mu?

Kızın yanına gittiniz ve konuşmak istediniz ama sıcak değil diyelim. Bilmeniz gereken şey bu. Sonra uzaktan bakması bir anlam ifade etmiyor. Bunun ne anlama geldiğini düşünmeyin bile. Ha bakmaya devam mı ediyor? Düşünmeyin. Gidin bir şans daha verin. 2 kere soğuksa, belki de utangaçtı düşüncesini çöpe atabilirsiniz.

Kız konuşuyor ama teke tek buluşma isteğinizi reddetti. Bitti. Bilmeniz gereken şey bu. Uzaktan yaptıkları bir anlam ifade etmiyor. Kızlar kendi aralarında “bu çocuk Merve’ye yürüdü” diye bakıp kıkırdıyor olabilirler. Sorun değil. “Merve aslında seni seviyor” hiç değil.

Sosyal Medyada Yaptıklarının Amacı Ne?

“Abi amacı ne?” olayının bir de tabii en yiğidi bile maymun edebilme kudretine sahip sosyal medya ayağı var.

“Kız beni terk etti, istemiyorum dedi. Peşine düştüm daha beter reddetti. Ama sürekli acılı parçalar paylaşıyor, bana gönderme yapıyor. Abi bu kızın amacı ne ya?”

Şimdi birincisi, sen no contact kuralı uygulasan, bunları bilmesen çok çok daha iyi olurdu. Ama hadi gördün, bunların anlamını düşünmek, seni eziklerden ezik yapıyor. Ayrıca bunların bir anlamı yok. Kız seni reelde terk etti, reelde yine reddetti. Bitti. Ne dediğine değil ne yaptığına bak.

Ama sosyal medyada yaptıkları?

Sosyal medyada yaptıklarının çoğu aslında “söz”, davranış değil.  Seni terk etti, sana ulaşmıyor ama sürekli acılı sözler, göndermeler paylaşıyor. Anlamı ne (daha doğrusu aslında beni seviyor mu)? Seni terk etti ve sana ulaşmıyor, burada başka bir bilgi yok. Sana ulaşırsa seninle buluşmak istiyor diye bir anlamı olur.

Abi ulaşmıyor ama hikayelerime bakıyor, yorumlarımı beğeniyor? Anlamı ne (abi aslında sevmiyor gibi davranıyor ama benim açığa çıkarmamı beklediği bir sevgi mi var)?

Bu kız sana ulaşmıyor. Buradaki tek somut bilgi bu.

Bakın tekrar ediyorum, bir kızın uzaktan yaptığı şeylerin anlamını merak etmeniz, zaman kaybı, boş bilgi değil düpedüz zararlı bir alışkanlık. Durduğunuz yerde ekstra duygusal yatırım yapıyorsunuz. Gündüz düşünden daha zararlı zira bence merak, daha da fazla duygusal yatırım yatıran bir şey.

Özellikle bir ilişki öncesinde bir kadınla flört ederken, bu tür sorular kafanıza gelmesin, geldiği anda da ne yapıp edip bunları düşünmeyin. Aman ha konuşmayın ve yazmayın. Bu hareketler sizin bu kıza fazla duygusal yatırım yapmanıza, belki olabilecek bir işin olmamasını sağlayacak şekilde kurulmanıza neden olur.

Ama abi buna engel olamıyorum!

Aslında başından engel olsan, bu aşamaya gelmezsiniz. Ama ne olursa olsun bir şekilde engel olmak zorundasınız. Bir köşeye kıvrılıp çocuk gibi “düşünmicem, düşünmicem, düşünmicem” diye kendi kendinize sayıklar mısınız, koyun mu sayarsınız, çakralarınıza mı odaklanırsınız ya da gidip tuvalette aynaya bakıp kendinizi sağlı sollu tokatlar mısınız bilmem. Ama bunu bir şekilde yapmayın. Kadınlarla başarınızın arttığını göreceksiniz.

 

 

Hayal Kırıklıkları

“Kim olduğunu gerçekten öğrenmek isteyen biri, hayal kırıklıklarını durup dinlenmeden, tutkuyla biriktirmelidir ve hayal kırıklığı doğuran deneyimleri biriktirmek bir hastalık gibi olmalıdır, hayatının her şeyi belirleyen hastalığı; çünkü öyle olursa, hayal kırıklığının yakıcı, zararlı bir zehir olmadığını, bizi oluşturan gerçek çizgiler konusunda gözlerimizi açan serin, yatıştırıcı bir merhem olduğunu apaçık görebilir.

-Pascal Mercier

 

Belki de bu yüzden ilişkiler öğreticidir. Tabi öğrenmek isteyen kişiler için. Hiç ilişki yaşamadığımızda bile belli beklentilerimiz olur. Güzel olsun, zeki olsun, beni sevsin vb. başlangıç beklentilerimizin tamamını karşılayan birini bulsak bile genelde o kişi doğru olmaz bizim için. Şaşırır, boşluğa düşeriz. Aslında bu durum kendimizi tanımamamızdan kaynaklanır. İlişkilerdeki hayal kırıklıkları eğer dinlersek, bize bizi öğretir. Nasıl bir insan istediğimizden yola çıkarak nasıl bir insan olduğumuzu keşfederiz. Bu keşif de her zaman doğrusal ve bilinçli bir şekilde gerçekleşmez.

 

Bir gün o ilişkinin sizin için doğru olmadığını kabullenip bir sonrakine geçme cesaretini gösterebilirseniz, beklentilerinizi baştan sona değişmiş bulursunuz. Öncelikleriniz ve aradığınız özellikler değişmiştir. Bunların keşfi açısından ilişkiler bulunmaz fırsatlardır.

 

Bir ilişki içerisindeyseniz eğer, ilişkinin başından bugüne yaşadığınız hayal kırıklıklarını yazın. Bunları önemli ve önemsiz diye ayırmayın. Ufak tefek şeyleri bile not alın. Bunu yaparken karşıyı suçlayıcı bir tavır takınmamaya özen gösterin, çünkü bu konularda siyah ve beyaz yoktur. Herkes kendi doğrularınca hareket eder. Suçlamak için değil, kendinizi anlamak için hayal kırıklıklarınızı yazın.

 

İkinci aşama biraz daha zor. Çünkü hayal kırıklıklarınızı deşmelisiniz.

  • Neden bu yaptığı bana kötü hissettirdi?
  • Nasıl olmasını isterdim?
  • Bu konudaki beklentilerim benim önceliklerim hakkında neler söyler?

Yüzleşme aşaması biraz daha zorlasa da kendinizi keşfetmeniz açısından gereklidir. Ancak kendinizi tanıdıktan sonra başkalarına tanıtabilirsiniz. Hayal kırıklıkları kendini tanımak noktasında hayati ipuçları sağlar.

 

Kendinizi tanıdıktan sonra bu keşiflerinizi doğru şekilde ifade etmek vardır ki bu en zorudur. Sizi hayal kırıklığına uğratan bir insana, onu suçlamadan hayal kırıklığına uğradığınızı anlatmak çok zordur. İster istemez size kötü hisler getiren bu insana karşı öfkelenirsiniz. Eğer karşınızdaki sizin doğru ifadenize rağmen sizi anlamıyorsa… bazen vazgeçmek çok da kötü bir seçenek değildir. Büyümenin bir parçası da devam edebilmekte yatar.

İyi çocuklar, kaygılı bağlanma, kırmızı hap ve kaçıngan bağlanma

Yetişkin bir insanın ilişkilerinin gidişatını dikte eden önemli psikolojik faktörlerden biri de, o insanın bağlanma stili (aynı zamanda seçtiği partnerin bağlanma stili).

Bağlanma Teorisi (Bağlanma Kuramı) oldukça ilginç ve sağlam bir psikolojik keşif. 1950’lerde İngiliz Psikanalist John Bowlby tarafından yaratılmış ve Amerikalı Psikolog Mary Ainsworth tarafından genişletilmiş. Bu teoriye göre, birincil bakıcılarınızla (genelde annemizle ama aslında temel olarak bize bakan yetişkin insanlarla) aramızda oluşan bağ; yetişkin hayatımızda kuracağımız ilişkileri nasıl geliştireceğimizi, bu ilişkilerde ne gibi tutum ve davranışlarda bulunacağımızı belirliyor. Nöroplastisite 301 kitabında bunlarla ilgili bir bölüm var ve bu bölümde, çocukken ebeveynlerimizle ilişkimizi yöneten sinir devrelerinin, yetişkinlikte romantik ilişkileri yönetmek üzere yeniden kurulup kullanıldığından bahsediyor.

Yetişkin bağlanma stillerine bakarsak, ilk başta iki ana stil var: güvenli bağlanma ve güvensiz bağlanma.

Güvenli bağlanma stiline sahip kişiler, ilişkilerini iyi yönetme eğilimde olan kişiler. Pozitif, güvenilir ve partnerlerine karşı sevgi dolu olduklarını gözlersiniz. Bu kişiler hem birine bağlanmaya ve güvenmeye, hem de birinin kendilerine bağlanmasına ve güvenmesine açıktırlar. Bu insanlar saf değiller, temelde sevilmeye layık olduklarını ve herhangi bir dış güvenceye ihtiyaç duymamaları gerektiğini içselleştirmiş olan kimselerdir. Yani eğer reddedilirlerse, terk edilirlerse, ihanete uğrarlarsa, bunlarla başa çıkabilirler ve yeniden pozitif ilişkiler kurabilirler.

Güvenli bağlanan insanlara, kondukları daldan çok kendi kanatlarına güvenen kuşlar diyebiliriz.

Güvensiz bağlanların da alt tipleri var. Bunlardan birisi kaygılı bağlanma.

Kaygılı bağlanma stilinin gelişmesinde rol oynayan 4 temel sebep var:

  • Terk edilme korkusu
  • Reddedilme korkusu
  • Birine bağımlı hale gelme eğilimine sahip olma
  • Duyguların düzenlenmesi ve doğrulama konularında bir partnere ihtiyaç duyma

Aslına bakarsanız, bu 4 sebebi okuyunca bu bağlanma stilinin ne olduğunu da anlamış olursunuz.

Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler kendilerini sevilmeye değer görmemeye eğilimlilerdir. Bu nedenle de bu bireyler, partnerlerinden sürekli güvence beklerler.

Ayrıca bu kişiler genellikle ilişkide yaşanan tüm olumsuzluklardan ve zorluklardan daima kendilerini sorumlu tuttarlar, düşük bir öz saygıya sahiplerdir. Pek çok kez kıskançlık krizleri yaşayabilirler, güvensizlik çekerler.

Tüm bunların derininde; reddedilme, terk edilme ve yalnız kalma gibi durumlara karşı gelişmiş olan köklü ve yüksek bir korku vardır. İlişkilerdeki tutum ve davranışlar, duyulan korkunun ifade ediliş biçimidir.

İyi çocuk ya da efendi erkek dediğimiz erkekler ki erkek nüfusunun önemli bir kısmını oluşturuyorlar,  kaygılı bağlanma stiline sahipler. Bu erkekler genellikle normal kadınlara itici gelirken, ciddi sorunları olan kadınlar bulup onlara hizmet ederek, onların da karşılığında kendi ihtiyaçlarını karşılayacağı umudunu beslerler. Bu strateji ile sevilmeye layık olmayan benliklerini fedakarlık karşılığı, alış veriş ile sevdirmeye çalışırlar.

Fakat bu tip sorunlu kadınlar temelde arızalıdırlar ve iyi çocuklara iyi veya sadık davranmazlar. Bu erkekler sonunda kaçınılmaz bir şekilde yaralanacakları için, birkaç tercübeden sonra tüm kadınları böyle sanmaya başlarlar ve başka türlüsünün olamayacağını düşünürler.

Bir kısmı da internette sorunlarına dert ararken örneğin kırmızı hap gibi düşüncelerle karşılaşırlar. Günümüzde maalesef bizim camiadaki birçok site, bu erkeklere güvensiz bağlanmadan (kaçıngan) güvenli bağlanma stiline geçmeyi öğreteceğine, kaçıngan bağlanma stili öğretiyor yani yakın ilişkilerden kaçınma eğiliminde olmayı. “Tüm kadınlar sizi kullanmak isteyen, gerçekten sevmeyen insanlar o zaman onları kullanın, basın geçin ama duygusal ilişkiye, uzun süreli ilişkiye, evliliğe girmeyin” propagandası yapıyorlar.”

Kaçıngan bağlanma stiline sahip insanlar, duygusal yakınlık kurma noktasında eksiktirler ve romantik ilişkilerde herhangi bir duygusal derinliğe girmezler.

Ama gördüğünüz gibi bağlanma stilleri esnekler. Kaygılıdan kaçıngana geçtiğiniz gibi, güvenli bağlanmaya da geçebilirsiniz (ve maalesef güvenli bağlanma stiline sahip biri daha sonra güvensiz bağlanma stiline de geçebilir).

Birinci adım tabii ki bu tür bağlanma stillerinin olduğunun farkında olmak ve hemen ardından gelen adım da kendi bağlanma stilinizi bilmek. Örneğin kaygılı bağlanma stiline sahipseniz, sakinken aldığınız bütün kararların, verdiğiniz sözlerin paniğe kapıldığınızda nasıl işe yaramadığını şaşkınlıkla fark edebilirsiniz.

Partnerimizin her farklı davranışını ilişkinizin kötü gittiğine dair bir belirti, her mesafe isteğini sevilmediğinize dair bir kanıt olarak gördüğünüzü, sevdiğiniz insan tarafından tamamen rahatlatılmadıkça kabuslar aleminde gezinmeye devam ettiğinizi fark edersiniz.

Aktif olarak yapabileceğiniz şeyler ise 24 saat kuralını uygulamakyeni bir meziyet öğrenirken kullanabileceğiniz, felsefi günlük tutma gibi stoacı teknikler kullanmak, duygusal ihtiyaçları daha geniş bir sosyal çevreden karşılamak, yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak ve tabii ki eğer imkanınız varsa bu konuda uzman biriyle terapi.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Sosyal Kaygı Üzerine

Sosyal kaygının fizyolojik belirtileri, heyecan belirtileriyle hemen hemen aynıdır; Her ikisi de terli avuç içlerine, hızlı kalp atışına veya adrenalin patlamalarına neden olabilir.

Tek fark, kötü bir şey olacağını düşündüğümüzde endişelenmemizdir. Aksine, iyi bir şey olacağını düşündüğümüzde heyecanlanırız.

Bir kişi için Skydiving yapmak heyecan verici olabilir çünkü gerçekten adrenalin patlaması yaşatan bir şeyi deneyimleme şansını elde etmiştir ve bu deneyim onun için eşsizdir.

Başka bir kişi için Skydiving yapmak korkunçtur çünkü bu, aşağı düşmek ve potansiyel olarak ölmek olarak algılanabilir.

Her iki insan da kabaca aynı fizyolojik semptomları yaşar, ancak bu semptomların anlamları kişilere göre değişir. Anlamlar değiştiğinde, yaşanılan deneyimde değişir.

Bir kişi en yüksek deneyimi yaşarken, diğeriyse en kötü deneyimini yaşıyor.

Kısaca bir deneyimin heyecan verici veya stresli olduğu inancı, kişinin inançlarınına dayanır.
Kısaca, sizi rahatsız eden veya strese sokan bir şeyi heyecan verici olarak yaşamayı kendinize öğretebilirsiniz.

Aynı strateji sosyal kaygıyı aşmak için de geçerli.

Yaklaşma korkusunu gerçekten aşmanın tek yolu, ona maruz kalmaktır.

Bir kadınla tanıştığınızda, kötü bir şey olmayacağına dair bir inancınız olmalı – çünkü endişeniz yersiz ve anlamsız. Hatta çoğunlukla kuruntular üzerine kurulu (ki buna sonraki yazılarda değineceğim).

Eğer, bir kadınla hiç tanışmadıysanız (ya da en azından yakın zamanda yapmadıysanız), ilk tanışmanız/ilk adımınız çok zor olabilir.
Not; Öyle olursa bu çok normal bir durum.

Beklentilerinizi yükselttiğinizde ve onları karşılayamadığınızda, sonunda kendinizi hayal kırıklığına uğratırsınız ve bu zamanla artarak kişisel başarısızlığa ve hiçliğe dönüşebilir.
Bunu yaşamamak için nerede olduğunu anlamaya çalışın ve başarı çıtanızı düşürün, ki bu yapabileceğiniz bir şey olsun. Diğer türlü yapamayacağınız bir şey olduğunda bu sizin için bir hedef olmaktan çıkıp, ulaşamayacağınız ve kendi başarısızlıklarınızı suçladığınız bir sürece dönüşür.

Kadınlarla veya erkeklerle tanışmak için ilk kez dışarı çıktığınızda herhangi bir şey yapamayabilirsiniz. Sorun değil, bu başarısız olduğunuz anlamına gelmiyor.
Tek başarısızlığınız; evde kalmanız ve denememeniz olabilir. Tanışma niyetiyle çıktığın sürece ilerliyorsun. Seni rahatsız eden bir sürece giriyorsan bu seni geliştirmeye başlamıştır ve konfor alanından uzaklaşmak pozitif bir şeydir.

Ne zaman dışarı çıkıp kadınlarla tanışmaya çalışırsanız ve tanışmakta zorlanızsanız bu sizin hayal kırıklığınızı arttıracak: aynı kalmanın acısını daha da pekiştirecek.
Eğer kötü bir sosyal hayatınız varsa ve başka çareniz yoksa, aynı kalmamalısınız. aynı kalmak değişmekten daha kötü hissettirir. İnsanı tüketir.
Değişmek; istekle, azimle, hayalle ve delicesine inat olmakla gelir. Bir kere karar verdiğinde ve gerçekten çalıştığında engelleri tek tek aşarsın. Ya da en azından çabalarsın.

Her şeyin sonunda, bir şekilde kendinizi sohbet başlatmanız gereken durumlara sokacaksınız.
Açılış yapamamanın acısı, açılış yapma acısından daha ağır geldiği noktada herkes kaçınılmaz olanı yapar.

Kendinize o kadar sinirleneceksiniz ki, sonunda , “Anasını satayım ne olacaksa olsun” diyeceksiniz ve yapacaksınız.
Bu 30 dakika da sürebilir, 1 ayda. Her iki durumda da, tanışma aşamasında deneyimlediğiniz ilk direnci aşarsanız, kuruntularınızı anlamaya başlarsınız. İlk ve en zor olan direnci geçersiniz.

Eğer gerçekten yapamıyorsanız veya tek başınıza bununla baş edemeyeceğinizi düşünüyorsanız bizimle iletişime geçin; bir profesyonelden destek alın.

İlk buluşmada ne yapılmalı?

Aslında bizim dert olarak görmediğimiz şeylerden biri bu, ama insanlar için öyle değil. Gelin hep beraber ilk buluşmayı konuşalım.

Eğer teklifinizi yaptıysanız ve buluşmanız garantilendiyse, en zorlu aşamayı geçmişsiniz diyebiliriz. Çünkü normalde zor olan buluşmayı garantilemektir. O kız sizinle buluşsa onu etkileyeceğinizi veya kızın sizden hoşlanacağını düşünüyor olabilirsiniz. Ki bu bazen haklı bir sebeptir. O kız sizinle buluşsa kızı etkilersiniz. Zor değil. Ama biz bugün buluşmadan bahsedeceğiz.

Öncelikle şunları sormak istiyorum;
-kızla buluşurken tüm ayrıntıların planını yapıyor musunuz?
-çok heyecanlanıp yerinizde duramayacak gibi oluyor musunuz?
-bu kız size uygun biri mi?

Kendinize sorular sorun, bazı şeylerin farkında olmak size kaybettirmez aksine kazandırır.
..

Kızla buluştunuz mesela bir kafede oturuyorsunuz. Kız karşınızda bıcır bıcır, amanın ne tatlı olmuş öyle.. ne yapacaksınız? güzelliğinden etkilenebilirsiniz normal olarak. Ama bu normal olmazdı. Açıkçası şu anki şartlar içerisinde normal olurdu ama normal şartlar içerisinde normal olmazdı. Kadın o güzelliği elde etmedi, çabalayarak sahip olmadı, sadece şans eseri avantajlı doğdu. Sizde Brad pitt gibi doğabilirdiniz ve eğer öyle olsaydı gerçekten şanslı olurdunuz.

Şöyle düşünebilirsiniz; hayat denen oyunda insanlar var (bunlar karakterler) ve siz oyuncular rasgele olarak bu insanların içine atılıyorsunuz. Seçim hakkınız olmuyor, sadece şansınıza ne çıkarsa o insan oluyorsunuz ve hepsi birbirinden farklı. İlginç özellikli.
Kısaca güzellikten etkilenmek önemli değil. Güzellik geçici ve şans eseri oluşan bir şey. Elde etmediler veya sahip olmadık. Sadece genetik açıdan avantajlı doğdu bu insanlar.
Tabii bunlar böyle diye de sinirlenmiyorsunuz insanlara. Kabullenmişsiniz bunu.
Neyse…

-kızla buluştuğunuzda sıkıcı ve monoton konuşmalardan kaçınmaya özen gösterin.
İlk izlenimi iyi bırakmak önemli. Çünkü siz sonrasında gidip arkadaşlarına anlatacağı kişisiniz ve arkadaşları bu durumda önemli bir faktör.

Önemli not;
eğlenceli olacaksınız diye bokunu çıkarmayın. Arada sırada ciddi olun, bazen eğlenin yeri geldiğinde düşük modda konuşun, yeri geldiğinde kanatlarınızı göğe doğru uzatın ve bırakın kendinizi. Tamamen eğlenceli olacaksınız diye bir şey yok, normal insanlarsınız unutmayın.
-Aynı mekanda saatlerce durmayın. Diyelim 2 saat buluştunuz 1 saatten sonra kalkıp başka bir yere gidin. Yürürken insanlar hakkında veya diğer şeyler hakkında konuşun. Böylece sohbetiniz asla tıkanmaz. Şu tarz bir rota olabilir; kahve, yürüyüş, sigara içme veya mekanlara bakma, yemek, yürüyüş, sokakta sohbet, kitapçı gezme, durma ve ayrılma olarak görülebilir.

Tüm bunları yapmanız bir saatte sürebilir, üç saatte, ama sakın buluştuk diye saatlerce takılma hatasına düşmeyin. Eğer o gün cinsel birliktelik olmayacaksa veya eve gidilmeyecekse 1-1.5 saat takılın ve ayrılın.

Önemli not;
Eğer her şey iyiyse 2. Buluşmanın planını yapabilirsiniz. Hatta daha da iyisi ortam oluşursa eve çağırabilirsiniz.

-gelelim konuşacak konu problemine, eğer sosyal yeteneklerini kötü olmayan biriyseniz her şey hakkında konuşabilirsiniz. Bakın HER ŞEY diyorum.
Şahsen kendi buluşmalarımı düşündüğümde, özellikle birinde yaklaşık 1.5 saat ağaçlar hakkında konuştuğumu hatırlıyorum. Çok eğlenceliydi ve kızın da çok hoşuna gitmişti. Açıkçası saçmalıyordum, ama ağaçlar üzerine kendimle hasbihal yapmak çok hoşuma gitmişti ve bunu yaklaşık on kişinin üzerinde daha yaptım. Hepsi eğlenmedi, eğlenmeyenler benim deli olduğumu düşündü, onlara cevap verdiğimde beni haklı buldular. Onlara “herkes gibi bende deliyim” demiştim, haklıydım. O kızlarda deliydi. Birbirimizden hoşlanmamızın sebebiydi bu.

Unutmadan bir ara birkaç kişiye penguenlerin ne kadar harika ve mükemmel canlılar olduğundan bahsetmiştim. Mükemmel sohbetlerdi. Penguenler ve ağaçlar benim için bu sohbetlerden sonra ciddi önem kazanmıştı çünkü düşündüklerimi hiç dile dökmüyordum.

Kısaca her şey üzerine konuşabilirsiniz. Eğer sohbetler ilerlemiyorsa ya karşınızdaki iletişim kuramıyordur ya da enerjileriniz uyuşmamıştır. Bu durumlarda benim yaptığım gibi kafanızdan rastgele hoşunuza giden hikayeler anlatabilirsiniz.

İnsanların ilgisini çekmek için; dünyanın en mükemmel şey ne biliyor musun?
tarzı sorular sorabilirsiniz. Yaratıcı olmaktan çekinmeyin.

Not; nasıl sorular sorduğunuz sizin kim olduğunu gösterir. Basit klasik sorular, klasik cevaplar almanıza yardımcı olur. Eğer bir iletişim içerisindeyseniz ve karşınızdakine değer veriyorsanız, onu tanımak istiyorsanız ona daha derin sorular sorarsınız.

Cinsel Sadakatsızlık: Çeşitlilik Arama, Mutsuzluk ve Eş Değiştirme

Nöroplastisite 301 kitabının “David Buss: İnsanlar Romantik Partnerlerini Nasıl Seçerler ve Kısa ya da Uzun Süreli Olarak Ellerinde Tutarlar?” bölümünden alıntıdır.

Şimdi biraz sadakat sözü verilmiş ilişkilerde ihanete bakalım. Uzun süreli ilişkilerde erkeklerin ve kadınların aldatma sebepleri ve aldatmanın sonuçları konusunda istikrarlı bulgular neler? Aldatma ne sıklıkta oluyor?

Aldatmanın ne sıklıkta olduğunu bulmak güç zira aldatma, insanların sır olarak tutmak için büyük çaba harcadığı şeylerden birisi. 70 yıl önce yapılan klasik Kinsey araştırmalarına bakarsanız, ihanet ile ilgili soruların, insanların cevaplamaktan en çok kaçındıkları sorular olduğunu görürsünüz. Bu soru sorulduğunda daha fazla insan çalışmalara katılmayı bırakıyordu. Bu tabii insanlar neleri saklıyorlar sorusunu gündeme getiriyor. İhanet, ensest ve cinayet gibi insanların evrensel olarak büyük bir çabayla saklamaya çalıştıkları küçük bir davranış kümesi var.

Kinsey, 70 yıl önce, evli kadınların %26’sının, evli erkeklerin %50’sinin, evliliklerinin bir noktasında ihanet ettiğini tahmin etmişti. Başka çalışmalar ise genellikle daha düşük rakamlar verdiler. Yani rakamlar anketi yapanın gizlilik sözüne, bunun inandırıcılığına, vs. göre değişiyor.

Burada “duygusal ihanetten” bahsetmiyoruz bu arada. Evli partner dışında biriyle, partnerin bilgisi dışında seks yapmaktan bahsediyoruz. Başka ihanet şekilleri de var tabii. Duygusal ihanet ya da finansal ihanet gibi. Ama burada cinsel ihaneti konuşuyoruz.

Cinsel ihanette ilginç olan şey ise, ihanet motivasyonu açısından cinsiyetler arasında büyük fark olması. Burada ortalama cinsiyet farklarından konuşacağız yoksa erkekler için bahsettiğim şeyler bazı kadınlar için, kadınlar için bahsettiğim şeyler bazı erkekler için geçerli olabilir.

Erkekler için temel motivasyon, cinsel çeşitlilik. İhanet eden erkeklerin %70’i için eğer şartlar uygun olursa (iş gezisindeydim ve karşıma şu fırsat çıktı), düşük risk ve maliyet varsa, cinsel çeşitlilik ve yenilik temel motivasyon. Sanırım Chris Rock bir keresinde “erkekler sadece fırsatları kadar sadıklardır” demişti. Ya da telefon şifrelerinin partnerlerine olan açıklığı kadar diyelim.

Kadınlar için ise bu çeşitlilik ve yenilik çok daha önemsiz bir motivasyon. Aldatan kadınlar sebep olarak uzun süreli ilişkilerinde duygusal veya cinsel olarak mutsuz olduklarını (tipik olarak bu ikisi birden oluyor) söylüyorlar.

Bir insanın uzun süreli ilişkisinde mutsuz olması durumunda ihanete yatkın olacağını düşünmek çok mantıklı gelebilir. Ama erkekler için durum bu değil. Evliliklerinde mutlu erkeklerle evliliklerinde mutsuz erkekleri karşılaştırdığımızda, aldatma oranlarında bir fark görülmüyor. Bence bu, çeşitlilik arama motivasyonuna gidiyor.

Peki kadınlar neden aldatıyorlar? Bu kadınlar için oldukça riskli. Uzun süreli ilişkilerini kaybetme riski yüksek. İtibarlarının zedelenme riski yüksek ki bu iki cinsiyet için de geçerli.

Kadınların neden aldattığı konusunda iki rakip hipotez var, en azından iki tane diyelim. Evrimsel psikoloji literatüründe iki ana hipotez var.

Birincisinde, kadın bir partnerden kaynak ve yatırım alırken diğer partnerden iyi genler alıyor hipotezi. Prensipte bu çalışır bir yöntem. Bu hipotez benim değil, Bu hipotez, ikili çiftleşme hipotezi (dual mating hypothesis), Steve Gangestad, Randy Thornhill ve benim eski bir öğrencim olan Marty Hazelton tarafından ortaya atıldı.

Başlangıçta bu hipotezi ben de savunuyordum zira veriler hipotezi destekliyor gibi görünüyordu. Ama zaman geçtikçe bu hipotez ile ilgili kuşkularım artmaya başladı ve bu konudaki ana hipotezlerden ikincisi olan Eş Değiştirme Hipotezini (Mate Switching Hypothesis) desteklemeye başladım.

Kadınların neden aldattığı ile ilgili tüm verilere bakarsanız, bunların İkili Çiftleşme Hipotezi ile uyumlu olmadığını görürsünüz. Veriler diğer hipotez ile uyumlular. Yani veriler kadınların kendilerini eldeki ilişkiden çıkarma, kendileri ile daha uyumlu ya da eldekinden iyi bir partner bulma ya da en azından yeterince arzu edilip edilmediklerini  görme gibi motivasyonlarla aldatıyorlar. Yani eşleşme havuzuna ısınmak için ya da benim eş sigortası dediğim potansiyel bir yedek eş bulmak için aldatıyorlar.

Peki bu konudaki kanıtlar neler? Öncelikle aldatan kadınların %70’i, yasak aşklarına aşık oluyorlar. Ona karşı derin duygular besliyorlar. Bana göre bir erkekten iyi genler almak istiyorsanız, kesinlikle yapmamanız gereken bir şey bu. Ama eğer eş değiştirme hipotezine göre bunu yapmaları oldukça anlaşılır. Bu, kadınların aldatmasında, eş değiştirme hipotezinin motivasyon olduğunu gösteren bir veri.

Genetik Boynuzlanma ve Yumurtlamanın Çiftleşme Tercihlerine Etkisi

Şimdi bu iki hipotez birbirlerine tamamen zıt hipotezler değiller. Mesela bir kadın gerçekten de ikili çiftleşme stratejisi ile aldatıyor olabilir ama genetik boynuzlanmanın oranı ne? En azından modern ortamda oranı görece düşük. Yaklaşık olarak %2-3. Genetik boynuzlanma dediğim şey, bir erkeğin kendisinin olduğuna inandığı ama aslında kendisinin olmayan bir çocuğa babalık yapması. 

İkili Çiftleşme Stratejisi hipotezini destekler gibi görünen veriler, yumurtlama devrelerinden geliyor. Eski çalışmalara göre doğum kontrol hapı almayan kadınlar yumurtlama döneminde daha maskülen ve simetrik erkekleri çekici bulmaya başlıyorlar ki bunların iyi genlerin işaretleri olduğu hipotezi var. Ama sonradan görüldü ki, kadınların yumurtlama dönemindeki eş tercihlerindeki değişimin, ilk çalışmalarda gösterilenden çok daha zayıf olduğu görüldü ve bazı geniş kapsamlı çalışmalarda bu bulgular yenilenemedi. İkili Çiftleşme Stratejisi Hipotezini destekleyen en anahtar verilerden bahsediyoruz.

Yumurtlama dönemi değişiminde, kadınların genlerin peşinde gittiği zira sadece yumurtlarken başka bir erkekle seks yaparsa hamile kalabileceği fikrini destekleyen, kadınların aldatma zamanlamasını yumurtlama zamanlamasına göre ayarladıklarını gösteren kanıtlar vardı. Ama sonradan yapılan çalışmalar, bu sonuçları yineleyemedi ya da doğrulayamadı. Böylece de İkili Çiftleşme Stratejisi konusundaki fikirlerim değişti.

Ben artık Eş Değiştirme Stratejisi Hipotezini, kadınların aldatma motivasyonu konusundaki en olası açıklama olarak destekliyorum.

Dr. David Buss. Teksas Üniversitesi’nde Psikoloji profesörü ve aynı zamanda evrimsel psikolojisi alanının kurucularından birisi. Dr. Buss ve laboratuvarı, insanların eş seçme ve kısa/uzun vadede ellerinde tutma stratejileri ile ilgili bilgilere kaynaklık ediyor.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Eski sevgiliyi geri döndürmenin 7 Prensibi (Corey Wayne Türkçe)

Uzun yıllardır takip ettiğim Corey Wayne’in en popüler videosu olan 7 Principles To Get An Ex Back videosunu yorumsuz çeviriyorum.

Bu bölümde eski sevgiliyi geri döndürme konusundaki en genel prensipler hakkında konuşacağım. Bundan birkaç yıl önce, “eski sevgiliyi geri döndürmek için en iyi strateji” (The best strategy to get an ex back) adında bir video yapmıştım.  Bunlar ise benim oluşturduğum, buluşma nasıl ayarlanır gibi konuları kapsayan maddeler olacaklar. Çünkü bu tip sorular, bana en çok sorulan sorular.

Bana gelen insanların %90’ının, ilk defa bir ayrılık ardından ya da eski sevgilisini geri kazanmak için geldiğini söyleyebilirim. Ama bir kez sorunlarını irdelemeye başladık mı, yeni gelenlerin kadınlarla tanışma yetenekleri, ilişki yetenekleri, hayat kaliteleri, vücutları, vs konularında problemleri olduğunu, hayat amaçlarını bulmaları gerektiğini görüyoruz.

Kadın ya da erkek, karşı cinsle gerçekten başarılı olmak, çok iyi olmak, yalnız ya da biriyle yeniden olmaya çalışıyor bile olsan gurur duyduğun, sevdiğin ve zevk aldığın, çok iyi bir yaşama veya yaşam stili yaratmak ile alakalı.

Telefon ile görüştüğüm erkeklerin çoğunun büyük problemi, hayatlarında bir amacın veya misyonun olmaması.  Bu erkekler mutlu değiller ve bir erkek olarak gerçekten odaklanmaları gereken şeylere, hırslarına, hedeflerine ve hayallerine odaklanmalarını sağlamak, onların dengeye gelmelerini ve kaba kenarlarının yontulmasını sağlıyor. Bu, onların sadece eski sevgililerine değil ama genel olarak kadınlara daha çekici gelmelerini de sağlıyor.

Şimdi önce yazdığım bir alıntıyı okuyacağım ve sonra da tüm bu sorunları kapsayan maddeleri sıralayacağım:

“Kişisel ve profesyonel insan etkileşimlerindeki en güçlü pazarlık pozisyonu, blöf yapmadan, gerçekten masadan kalkıp gidebilme kabiliyetidir.

Terk edildiğinizde, terk eden kişi sizi hayatında tutmaya devam etmek istiyorsa, ne istediğinizi söylemeli ve sonra da arkanızı dönüp, bir daha arkanıza bakmadan gitmelisiniz. Eğer umurlarında olursa ya da size karşı hala romantik duygulara sahiplerse, gelecekte birgün size ulaşacaklardır.

Eğer terk eden, siz arkanızı dönüp gittikten sonra size ulaşırsa, sadece iyi bir buluşmaya, beraber eğlenmeye ve fiziksel ilişki kurmaya odaklanın.” 

(Corey Wayne buna Have a Date, Have Fun, Hook Up – Buluş – Eğlen – Seviş diyor.)

İlişki bağlılığına ya da buluşmalara bir isim koymaya odaklanmayın! Sizinle yeniden tek eşli ilişkiye girmek terk edenin fikri olmalı.

Eğer terk eden sizseniz ve şimdi eski sevgilinizi yeniden istiyorsanız, ona ulaşın, götün teki olduğunuz için özür dileyin ve buluşmak istediğinizi söyleyin. Eğer buluşmak istemezse, ona fikrini değiştirirse sizi aramasını söyleyin ve arkanızı dönüp, bir daha geriye bakmadan yürüyün gidin.

Eski sevgilinize, sizi romantik olarak yeniden görmek isteyip istemediğine karar vereceği özgürlüğü, tercih hakkını, mesafeyi ve zamanı her zaman verin. Bu nedenle fikrini değiştirmesi için eski sevgiliye ulaşıp durmak zayıf bir pozisyondur ve hiçbir zaman işe yaramaz.”

Şimdi ilk madde ile başlayalım. Burada hem maddeler, hem de maddelerle ilgili açıklamalar var. Bunları okuyarak, tüm önemli konuları kapsamak istiyorum.

Temel olarak yazdığım 13 adet madde var. Şanslı 13 değil mi? 🙂

Madde #1 – Terk edildiğinizde ne yapmalısınız?

Terk edildiyseniz ve ayrılmak istemiyorsanız, friendzone’a girmeyi ya da ayrılmayı kabul etmeyeceğinizi ama görüşmeye devam etmek istediğinizi iletin. Eğer o sizinle romantik şekilde görüşmek ya da size bir şans daha vermek istemiyorsa, fikri değişirse sizi aramasını söyleyin. Eski sevgilinizin sonsuza kadar hayatınızdan çıkmasına izin verin. Hangi sebeple olursa olsun bir daha onunla iletişime geçmeyin. Sadece arkadaş kalmayı asla kabul etmeyin. Ya romantik ilişki ya da görüşmüyorsunuz.

Madde #2 – Arkanıza bakmamak üzere dönün ve gidin.

Arkanızı dönüp gidin ve bir daha da arkanıza bakmayın. Bu, kişisel ve profesyonel insan etkileşiminde en güçlü pazarlık pozisyonudur. Ne istediğinizi bir kere söyledikten sonra karşınızdaki istediğiniz şeyi size vermek istemiyorsa, araba almak isterken verilen fiyatı beğenmediğinizde karşınızdakine fikri değişirse sizi aramasını söyleyip nasıl çekip gidiyorsanız, o şekilde gidin.  Platonik bir arkadaşlık ile ilgilenmiyorsunuz ve eski sevgilinize lütfen romantik olarak görüşmek istemediğin sürece benimle iletişime geçme” diyorsunuz.

Bu amacınızı, ne istediğinizi söylemektir. Siz yeniden bir araya gelmek istiyorsunuz, platonik bir şeyler istemiyorsunuz. Birçok kadın erkeği friendzone diyarında tutmak isteyecektir. Buna asla razı olmayın, asla. Zira friendzonedan asla çıkamayacaksınız ve daha da önemlisi bu, sizin istediğiniz şeyle uyumlu değil. Ne istediğinizle, kalbinizde olanla uyumlu yaşamalısınız. İstediğinizi, kalbinizden geçeni söyleyin. Karşınızdaki bunu vermeyecek ise de çekin gidin, ardınıza bakmayın.

#3 – Çekin gitmek ve bir daha ardına bakmamak demek, sizin eski sevgilinize bir daha asla ulaşmamanız demek.

Hiçbir bahane ile eski sevgilinize ulaşmayın. Bu konuda çok soru alıyorum ve hayır, doğumgünü kutlaması, aileden birinin ölümü bahanesi ile bile eski sevgilinize ulaşmayın. Bu aşamada  eski sevgiliniz numarasını değiştirmiş, başka bir yere taşınmış, sizin için ölmüş gibi davranın.

Bu duruma bakışınız böyle olmalı.  Böyle açık konuştuğum için kusuruma bakmayın ama gerçek bu.

“Ama doğumgünü geliyor şimdi arasam ol …”

Hayır. O sizi terk etti, sizinle o iletişime geçecek. Sizin açınızdan eğer o size ulaşmazsa, hayatınız boyunca onunla görüşmeyeceksiniz.

Eğer bu kişiyle ortak çocuklarınız varsa, tüm ayarlamaları önceden yapın ki sizinle iletişime geçmeleri için hiçbir neden kalmasın.

Şimdi bu çok önemli: Eski sevgilinizin ya da sizden hoşlanmamaya başlayan birinin, sizi hayatından çıkarma kararını yeniden düşünmesi ve bu karardan pişmanlık duyması için, aranızda mesafe ve tamamen ayrı geçen zaman olması lazım.

Sizden bir daha hiç haber almayacaklarını anladıklarında, size ilk ulaşma fikri ondan gelmeli.

#4 – Sizinle iletişime geçerse, buluşma ayarlayın.

Eski sevgiliniz sizinle iletişime geçebilir ya da geçemeyebilir. Sizinle iletişime geçmesinin tek yolu, size karşı bir miktar ilgilerinin kalması ve sizin sessizliğinizin kalıcı olduğunu, size ulaşmazlarsa bir daha asla görüşmeyeceğinizi anlamasıdır.

Eski sevgiliniz eğer sizinle bir daha görüşmeme fikrinden hoşlanmazsa, size karşı fazla katı davrandığını, belki bir şans daha vermesi gerektiğini, ayrıldıktan sonra buluştuğu bir iki adamın götün teki olduğunu, beraberken nasıl da iyi vakit geçirdiğinizi ve sizi arasa iyi olabileceğini düşünmeye başlayabilir.

Eğer eski sevgiliniz ya da buluşmalarda davranışlarınız ile ittiğiniz biri sizinle telefon, mesaj veya eposta aracılığı ile iletişime geçerse, sizi görmek istediğini varsayın.

Şimdi söyleyeceklerim önemli zira bu söyleyeceğin erkeğin değerlendirilmesinde çok önemli yer tutuyor. Muhtaç ve ümitsiz erkekler, kadınla yeniden iletişime geçme bahanesi olarak en ufak şeyleri bile kullanabilirler.

“Bak, Facebook’da yazdığım şeyi beğenmiş, yani onu arayıp buluşmaya çağırmalı mıyım?”

Kesinlikle hayır! Sosyal medya girişlerinizi beğenmesi, izlemesi ve hatta onlar üzerine yorum bırakması, sizinle iletişime geçtiği anlamına gelmez!

Eski sevgiliniz sizinle iletişime geçtiğinde, saçma sapan ve boş muhabbetlerle zaman kaybetmeyin. Direkt ve kararlı olun, ne istediğinizi söyleyin:

“Hey, senden haber almak güzel, görüşmek isterim, ne zaman müsaitsin?”

Birçok erkek bu hatayı yapıyor. Geçenlerde e-posta ile danışmanlık yaptığım bir erkeğin eski kız arkadaşı, erkekle iletişime geçti. Aralarında “ne haber nasılsın, sen nasılsın, işte televizyon izliyorum, ” diye 5-6 mesajlık bir mesajlaşma geçti ve kız cevap vermeyi bıraktı. Benim buna tepkim şu oldu:

“Kız seninle buluşmak istersin diye sana ulaştı ve sen de kızı sıkıntıdan öldürdün. Olduğun yerde daireler çizeceğine, senden haber almak güzel, görüşmek isterim, ne zaman müsaitsin? diye sorman lazımdı.”

Eğer direkt ve kararlı olmazsanız, kız kısa süre içerisinde sıkılacaktır ve mesajlaşmadan çıkacaktır. No Contact (iletişimi kes) kuralını uygulamanızın tüm amacı,  eski sevgilinizin size ulaşması. Ama eski sevgili ulaşınca birçok erkek, “önce biraz mesajlaşıp / konuşup kızı ısıtmalıyım” diye düşünüyor. Hayır, bunu yapmanız gerekmiyor. Siz onunla iletişimi kestiniz ve sizinle iletişime geçmesinin tek sebebi, sizin onu görmek isteyeceğiniz umudu ya da sizin hala kenarda onu bekleyip beklemediğinizi anlamak. Belki de diğer elemanla işler yürümedi.

Direkt ve kararlı olmak, kısa sürede hedefe gelmek çok önemli.

Eski sevgilinizi kendi evinize çağırın. Bir şişe şarap, kahve ya da evde ne içiyorsunuz ondan getirmesini ve beraber yemek yapacağınızı söyleyin.

Eski sevgiliniz ile akşam buluşun. Neden? Zira buluşmak, eğlenmek ve fiziksel birlikteliğe gitmek istiyorsunuz.  Kitabımda (3 Percent Man) bahsettiğim gibi.

Bu buluşma sanki bu kızla ilk defa buluşuyormuşsunuz gibi olmalı ve beraber geçmişinize ya da geçmiş ilişkilerinize atıfta bulunmayın. Yeniden beraber olmayı, ilişkiyi ya da eski sevgilinizi ilişki ile kilitlemeyi konuşmayın.

İlişki, terk edenin fikri olmalı ve ondan gelmeli. Siz sadece sonunda seks olacak eğlenceli ve romantik fırsatı yaratmaya yani buluşmaya odaklanın.

#5 – Eski sevgilinize yedek lastik olmayın.

Buluşma ayarlamaya çalıştığınızda karşılaşabileceğiniz bazı durumlara bakalım.

Eski sevgiliniz sizinle buluşmaya açık olmayabilir ya da sizi yörüngesinde dönen bir uydu erkek olarak tutmak istiyor olabilir.  Yani eğer buluşmak için sizin evinize gelmek istemezse, başka bir yerde buluşmak isterse şöyle cevap verin:

“Çok uzun bir hafta oldu, şu an sadece evimde takılma modundayım. Eğer buraya gelip beraber yemek yapmak istemiyorsan, bir iki hafta içinde bana ulaş ve belki bir buluşma ayarlarız.”

Ya gelmeyi kabul edecektir ya da etmeyecektir. Eğer gelmeyi kabul etmezse, “şimdi kaçmam lazım ama fikrin değişirse beni ara” deyin ve bırakın. Aynı şekilde arkanızı dönün ve gidin.

Eğer eski sevgiliniz arka arkaya iki kere size ulaşırsa ve bu iki ulaşmasında da teklif edeceğiniz buluşmayı kabul etmezse, ona buluşma teklif etmeyi bırakın. Bu çok önemli. İki kere ard arda reddedilirseniz, bir daha buluşma teklif etmeyin.

Bundan sonra da o size ulaşmaya devam edecek ve buluşma olacaksa bunu o teklif edecek. Bu aşamada size hangi uygulamadan ulaşıyorsa ulaşsın, sadece 2-3 mesaj cevabı atın. Bu çok önemli, bu kuralı ihlal etmeyin. Mesajla boş muhabbete gerek yok. Ya buluşun ya da hiç görüşmeyin.

Eğer size telefonla ulaşıyorsa ya da görüntülü konuşuyorsanız, muhabbeti maksimum 2-3 dakikada tutun.

Mesajla ya da konuşarak olsun, her zaman şu şekilde bitirin:

“Senden haber almak güzel ama şimdi kaçmam lazım. Görüşürüz.”

Yani eski sevgilinize söze dökmeden şunu diyorsunuz:

“Meşgulüm, dikkatim başka yerde ve seninle telefonda konuşmak şu an benim için son sırada olan bir aktivite zira ben bu işin peşini bıraktım. Eğer benimle görüşmek istemiyorsan, yeniden denemek istemiyorsan, sana ayıracak tek saniyem yok.”

Bu kelimeleri eski sevgilinize söylemeyeceksiniz ama zihin yapınız bu olacak. Kısa keserken tatlı ve nazik olacaksınız ama “hey şimdi meşgulüm sonra görüşürüz” diye kısa keseceksiniz. Bu eski sevgilinize dolaylı olarak, sizin artık bu işin peşini bıraktığınızı, bir çaba harcamadığınızı, ona zaten iki fırsat verdiğinizi söyleyecek.

Bu aşamada eski sevgiliniz ya sizinle buluşmak ister ya da sizinle iletişime kesmeyi tamamen bırakır.

#6- Sizinle iletişimi hep eski sevgiliniz başlatacak.

Bu da çok önemli bir prensip. Tüm mesajlaşmaları, aramaları ve başka türlü direkt ulaşmaları eski sevgiliniz yapsın. Bir kişi sizinle buluşmak istemiyorsa, aranızdaki ilişkinin yeniden alevlenmesi için bir fırsat vermek istemiyorsa, sizi hayatından itiyorsa, size hep onun ulaşması lazım.

Bu benim kitabımda erkeklere ilk flört etmede yapmalarını söylediğim şeyin tersi.  %100 karşı tarafın ulaşması, sadece terk edildiğinizde, karşınızdaki flörte devam etmek istemediğini belirttiğinde ve siz de görüşmeyi bitirmek istemiyorsanız uygulayacağınız bir şey.

Normalde ilk flört ederken karşınızdaki kişiye, o size ulaşmaya başlayana kadar haftada bir ulaşırsınız. Bu iş  pozitif gelişirse, bir süre sonra kadının size ulaşmaya başlar ve sizin ulaşmanıza bile gerek kalmaz. Örneğin kadın size haftada 3 kere ulaşır ve siz her seferinde buluşma ayarlarsınız ve haftada 3 kere görüşürsünüz. Yani meşgul bir insan olarak sizin ulaşmanıza gerek kalmaz. Telefonda boş muhabbete zamanınızın olmaması lazım. Bu şekilde daha gizemli olabilirsiniz ve kadına sizi düşünmesi, sizi merak etmesi için zaman bırakırsınız. Kadınların sizi merak edip sizi ve sizin gözünüzdeki yerini düşünerek geçirecekleri, sizden uzak zamana ihtiyaçları var.

#7- Siz terk ettiyseniz

Eski sevgilinize ilk sizin ulaşmanızın uygun olduğu tek senaryo, sizin onu terk etmeniz ve daha sonra yeniden birlikte olmak istemenizdir. Ama bu durumda da eski sevgilinizle sadece bir kere iletişime geçeceksiniz.

Eski sevgilinize bir kere ulaşın, yaptığınız hatadan dolayı özür dileyin ve yeniden görüşmek istediğinizi söyleyin. Bu durumda buluşma için eski sevgilinizi gidip almanız, sizde buluşmak istemiyorsa dışarda buluşmanız sorun değil.

Onu siz terk ettiniz. O nedenle eğer kararınızdan pişmansanız, biraz gurur kaybını göze alıp özür dileyeceksiniz ve buluşacaksınız.

Eğer terk ettiğiniz eski sevgiliniz buluşmak istemiyor ceya size başka bir şans daha vermek istemiyorsa, fikri değişirse sizi aramasını söyleyin. Eğer bundan sonra size ulaşırsa, aslolan yine buluşma ayarlamaktır.  Ama siz, ilk ulaşmanızda reddedilirseniz, arkanızı dönüp, bir daha arkanıza bakmayacak şekilde gidin. O size ulaşmazsa bir daha görüşmüyorsunuz.

Zira arıyorsunuz ve “bilmem ki” diye ya da daha kesin reddediliyorsunuz. Bu durumda “fikrin değişirse beni ara” deyin. Filmlerdeki gibi sürekli peşinde koşmayın. “Üzgünüm, yaptığım bir hataydı, kendimi sana affettireceğim, buluşmak için ne zaman müsaitsin” deyin.

Eğer “şu an biriyle görüşüyor gibiyim” gibi bir şey duyarsanız, “ben yeniden beraber olmak istiyorum ama eğer sen istemiyorsan kendine iyi bak demekten başka bir şey yapamam. Eğer fikrin değişirse bana habe ver” deyin.

Eğer size ulaşırsa buluşun, iyi vakit geçirip sevişin. Bu şekilde ilerlerseniz o zaman kız yeni flörtmüş gibi yani siz ona haftada bir ulaşarak yeni ilişkiyi yeşertin. Bunun sadece sizin eski sevgilinizi terk ettiğiniz ve sonra pişman olduğunuz durum için olduğunu unutmayın.

Bu durumda eski sevgiliniz sizinle iletişime geçme konusunda güvende ve rahat hissetmeye başladığında, son buluşmadan sonra arayıp buluşma teklif etmeyin ve bekleyin. O size ulaştığında buluşma ayarlayın.

Konu hakkındaki bizim kitabımız: Eski sevgili nasıl geri döner? İletişimi Kes (No Contact) Kuralı

Çeviri: 7 Principles To Get An Ex Back

Libido, Mastürbasyon, Pornografi ve Dopamin ”Dalga Havuzu”

Nöroplastisite 301 kitabından alıntıdır.

Porno ve mastürbasyon özellikle erkeklerde, birinci gözden seks yapma yerine üçüncü gözden seks yapan başka insanları izleyerek ereksiyon olmaya yönlendiren bir beyin kablolaması durumu yaratabiliyor.

Peki porno ve mastürbasyonun hormonlar üzerinde bir etkisi var mı? Mastürbasyon testosteron seviyesini yükseltiyor mu yoksa düşürüyor mu, internette büyük bir tartışma konusu. Mastürbasyon kesinlikle erkeğin gidip kendisine cinsel bir partner bulma motivasyonunu düşürüyor. Bu konuda çok fazla veri var.

Porno ve mastürbasyon ile boşalma, prolaktin miktarında artış ile alakalı ve bu da belli bir süre libidoyu köreltiyor. Bu körelmenin süresi ise kişiden kişiye ve durumdan duruma değişiyor. Yani sanal dünya olan ekran – porno ve mastürbasyon, gerçek hayatta libidoyu sınırlandırabiliyor.

Mastürbasyon, bir şeyin zehir olup olmadığı, o şeyin dozajına bağlı durumlarından biri. Yani aşırı mastürbasyon, yani mastürbasyonun günde en az bir kere yapılması, beyin kablolamasını göz önüne almasak bile hormonal seviyede oldukça zararlı. Muhtemelen porno kullanımı ile mastürbasyon yapılıyorsa, hormonal denge üzerindeki etki daha da kötü.

Pornonun işi daha da kötü yapmasının sebebi, dopamin duyarlılığı. Bunu anlatmak için, dopamin sistemi – dalga havuzu benzetmesini kullanalım.

Dopamin sistemini, içinde dalga yaratabildiğiniz bir havuz olarak düşünün. Dalga havuzunda çok yüksek dalgalar yaratırsanız ve bu yüksek dalgalar çok sık olursa, havuzdaki “dopamin” dalgalar geldikçe dışarı taşar. Yani sık ve yüksek dopamin zirveleri, dopamin seviyesini, normalde olduğunun da altına indirir.

Ayrıca her dalganın ardından, o dalganın yüksekliğine ve sarplığına (ne kadar hızlı tepeye çıktığına göre) o kadar derin olan bir “çöküntü” (havuzun seviyesinin altına düşen ters dalga gibi) gelir.

Bu nedenle dopamin zirvelerini çok yukarı çıkarmak istemezsiniz. Dopamin zirvesi uyuşturucu maddelerde olduğu gibi çok ama çok yüksekse, dalga havuzundaki dopaminin önemli bir kısmını kaybedebilirsiniz. Ve bundan sonra sadece çöküntü daha derin olmaz aynı zamanda havuzdaki dopamin seviyesi de oldukça azalır.

Dopamin havuzunun derinliği çok hızlı bir şekilde değişebilir. Havuzdaki suyun, havuzun tepesine yakın ama çok da yakın olmamasını istersiniz. 

Porno gibi aşırı uyaranlar, mastürbasyon ve orgazmın zevkine eklenirse, büyük bir dopamin dalgası yaratarak, derin dopamin çöküntüsüne ve taban dopamin seviyesinde kayba neden oluyor. Yani porno ile mastürbasyon sonrasında çok daha derin bir zevk yoksunluğu ve depresif bir dönem oluyor. Porno ve mastürbasyon sonrası meydana gelen yoksunluk, uyuşturucu sonrası yoksunluğa benzer özellikler gösteriyor.

Dr. Gillette’e göre çoğu insan için en iyi pornografi artı mastürbasyon miktarı sıfır.

Dr. Kyle Gillette – Tools for Hormone Optimization in Males (Youtube)

Mahmut Abi’nin notu:

Dr.Gillette, nofap ya da neverfap önermiyor. Hergün mastürbasyon yapmak gibi aşırı mastürbasyon yapmak zararlı diyor. Haftada 2 yeterli, belki 3.

Kısacası, pornosuz bile mastürbasyon, eğer sık yapılırsa ciddi hormonal dengesizliğe neden olabiliyor.

Haftada 2-3 kere seks yapıyorsanız, mastürbasyon yapmayın.

 

40 yaş üstü erkekler kadınlara nasıl yürüyebilir ve yürümeli?

Arda rumuzlu takipçimiz şöyle sormuş:

1) 40 yaşında erkek için nerelerde avlanmak en verimlisi olur. Aynı yaşlarda sayılırız bu konulardaki tecrübeleriniz benim için çok değerli olacaktır.

40’larımda hiç “avlanmadım” ama 30’larımın ikinci yarısından tecrübemle sanırım bu soruyu cevaplayabilirim 🙂

35 yaşı bir erkeğin gündüz oyunu yapmak isteyeceğini sanmıyorum. En azından benim görüştüklerimin hepsi bunu yapmak istemeyen adamlardı. Açıkçası ben de gündüz oyunu yapmazdım.

Sizin için birinci adım bence sosyal hayatınızı geliştirmek. Dışarıda hayat oyunu oynayabilirsiniz ki bu konuda yazdığım kadınlarla tanışma kitabı bunun nasıl yapılacağı ile ilgili.

Üçüncüsü, mutlaka uygulamaları deneyin. Bizim gibi abilerin uygulamalarda şöyle bir şansı oluyor: normalde bizim yaşımızdaki adamlardan hoşlanan ama bizimle tanışacak ortamı olmayan kızlarla tanışabiliyorsunuz. Bu tür uygulamalarda daha yaşlı adamların (bir yere kadar) gençlere göre daha fazla şansı var.

Ama daha fazla kadına ulaşmak için yaşınızı 4 yaş altına ayarlayın. Denendi ve görüldü ki kızlar buluşmada asıl yaşınızı öğrenince pek takmıyorlar. Tabii bu sizi bazı kızların radarından çıkaracak ama yine de nette daha fazla kızla özellikle daha fazla genç kızla eşleşiyorsunuz. 4 yaşın üstüne çıkmayın, sorun olabilir yani 10 yaş gençmiş gibi davranmayın. Bu da gereksiz buluşmalara gitmenize neden olabilir.

Ayrıca meetup.com gibi sitelerdeki etkinliklere katılabilirsiniz. Çalışan erkekler için iş toplantı etkinlikleri verimli olabiliyor özellikle de şehir dışından gelenler oluyorsa.

2) En çok takıldığım konu. Flört aşamasında kızla yazışırken ya da buluşunca ne yapmam gerektiği kırmızı hap çerçevesinde bilmeme rağmen sanki kız taktik yaptığımı anlayacakmış gibi hissediyorum ve oyunu tam oynayamıyorum. Kesin oyundan haberleri vardır gibi geliyor.

Öncelikle buluşmalarda yaptığın şeyler oyundur, kırmızı hap değil.  Ve maalesef senin kafandaki oyun kavramının, oyunun gerçekte ne olduğu ile hiçbir alakası yok.

Oyun kelimesini duyunca insanlar hile-manipülasyon düşünüyorlar. Oyunun kelimesinin öyle bir anlamı da var (oyuna gelmek) ve ayrıca gerçekten de özellikle eski tip PUA oyunlarında çokça hile de vardır. Ama oyunun anlamı bu değil.

Kadın erkek ilişkilerinde kadınlarla tanışma sanatı anlamında oyunu kitapta açıklamıştım. Buraya da yazayım:

Bu kitap boyunca oyun derken, neyi kastettiğimi çok iyi anlamanız gerekiyor. Oyun deyince insanların aklına genellikle hile, düzenbazlık ve manipülasyon gelir. Biz bu kitapta oyun derken, bu tür bir oyundan değil, çocukların ve gençlerin oynadığı, hem rekabet hem işbirliği içeren aktiviteden bahsediyoruz. İki tarafın da isteyerek, manipülasyon olmadan katıldığı, iyi vakit geçirdiği ve bitmesini istemediği aktiviteden bahsediyoruz. Birçok hayvan türünde olduğu gibi insanlarda da karşılaşmadan çiftleşmeye giden yol, genellikle iki tarafın karşılıklı olarak oynadığı bir çiftleşme dansı şeklinde. Oyun derken bu dansı ve bu dansın erkek tarafınca yapılan figürleri kastediyoruz.

Bu nedenle burada öğrendiğiniz şeyleri kadınları kandırmak ya da onlara zarar vermek için kullanmaya çalışmayın. Kadınları baştan çıkarma sanatı (pick up) camiasında sürüyle manipülasyon, hile ve düzenbazlık taktikleri var ama bu kitapta onları bulamayacaksınız. Bu tür hilelere, zayıf, aslen itici erkekler ihtiyaç duyarlar ve bu erkekler hile kullanarak pek bir başarı elde edemezler veya çok kısa süreli başarı elde edebilirler. Aslına bakarsanız eğer bu tür eğilimleriniz varsa, kadın erkek ilişkilerini de aşan bir zayıflığın pençesindesiniz ve bundan kurtulmak için terapi de dahil elinizden geleni yapmanızı tavsiye ederim.

Bu kitapta size öğreteceğim oyun, pozitif cinsel gerilim temelli oyun olacak. Bir kadını kandırmadan, manipülasyon yapmadan ve kendi isteğiyle oyuna dahil edebilirsiniz. Kadın sizinle iyi vakit geçirerek oynayabilir ve sizinle arzu ile birlikte olabilir. Bu kitapta, bu tür bir baştan çıkarma ve oyundan bahsedeceğiz.

Senin oyun öğrenmen, dans öğrenmekle, tenis öğrenmenle, golf öğrenmenle hemen hemen aynı şey.  Öğrendiğin şey hem bir kas – hareket bilgisi hem de bilişsel bir bilgi. Öğrenme şeklin de aynı.  Oyunun ya da dansın kurallarını öğreneceksin, adımları doğru atmayı, ellerini kollarını ayarlamayı, vücudunu ayarlamayı, dönüşleri, dans ettiğin kadını yönetmeyi öğreneceksin. İlk başlarda kötü dans edeceksin ve bir süre dans ederken her hareketini bilinçli ve doğal olmayan şekilde yapman gerekecek. Ama dans ettikçe (kaslarını ve bilişini otomatiğe bağlayan devreler oluşunca) hiç bilinçli düşünme olmadan dans edeceksin.

Bu konuyu sonradan öğrenip içselleştirdin mi, önemli olan iyi dans etmen, iyi tenis oynaman, iyi golf oynaman. Kimse ya bu adam kuralları sonradan öğrendi, doğal hali bu değil demez.  İnsanlar oyunundan etkilenirler.

Yani oyun derken böyle bakman lazım. Sen oyunu hile hurda taktiği sanıyorsun ve öyle baktığın için de başarılı olma şansın düşük. Biz burada fizyoloji – ötrüşmenöroplastisite tabanlı bir eylem planı yapıyoruz, taktik değil.

Birde bu yaşlarda neg atmak eğlenen ustalık dalga geçmek falan biraz garip geliyor. İçimdeki mavi hap daha oturaklı seviyeli davranmamı söylüyor.

Bunlar asıl olgun adamlara doğal. Belki bazı olgun kadınlar bunlara test tepki verebilirler ama kızla yaş farkın oldukça, açık söylemek gerekirse aranızda bir yandan daddy – baby ilişkisi kuruluyor. Kızlar senin eğlenen ustalığına daha iyi tepki veriyorlar. AMA eğlenen ustalığı sululuğa götürmene toleransları, genç bir erkeğe gösterecekleri toleranstan daha az.

Ben eğlenen ustalığı genelde hafif bir dalga geçme ve İngilizce’de dry humor denilen ve duygusal tepki göstermeden ya da gülmeden (gülümseyerek olabilir) espri şeklinde yapmayı tercih ediyorum. Muhtemelen de 90’lar ve 2000’ler ABD sitcomlarının mirası.

Neg ile ilgili söylediğin neg konusunu da anlamadığını gösteriyor. Oyunu, negi ve eğlenen ustalığı, bir kadın erkek çiftleşme dansının figürleri olarak gör. Dans benzetmesi hoşuma gidiyor zira dansların çoğunda erkeğin kadını yönetmesi gerekir. Çoğu dansta kadın, erkek yönetmezse ne yapacağını bile bilemez. Bu nedenle bir erkeğin dans öğrenmesi, kadına göre daha zordur, kadından daha fazla düşünür (sonraki hareketleri düşünmek). Lider / kontrolde olmanın sıkıntıları ama getirisi de büyük.

Bu yazıyı 40’lık abilere yazdım ama gençler erkekler için de geçerli.

Sıkıntılı zamanlarınızda ilişkinizde nasıl davranmalısınız?

Maskülenite sakin, rahat, acele etmeden, neşeli, eğlenceli ve esprili davranmaya neden olur ve bir erkeğin kadını ile etkileşiminde de en iyi davranış şekli, bu tür maskülen davranışlardır.

Ama erkek kadını ile beraberken yeterli sıklıkta duygusal kontrolünü kaybediyorsa, kadın erkeğin gücünden ve sağlamlığından şüphe duymaya ve bunun hemen ardından da kendini güvende hissetmemeye başlar.

Bunun uzantısı olarak örneğin kadın erkeğine problemlerini anlatıp, erkeğine sığınabilir, ama erkek (kadınlar aksini iddia etseler de) bu lükse sahip değillerdir ya da en azından bu lükse kısıtlı bir süre için sahiplerdir. Kadının erkeğe olan sevgi ve saygısına ve ilişkinin uzunluğuna bağlı olarak bir erkek, ilişkisine zarar vermeden en fazla 6 – 9 ay finansal ya da psikolojik olarak düşük modda kalabilir. Şimdi siz söylemeden yazayım, bunun tabii ki birçok istisnası var belki istisna dediğimiz durum daha çok da olabilir ama buna bel bağlamayın. O durumlarda çekim yine etkileniyor ama başka sosyal, ahlaki güçler devreye giriyor.

Çifte standart mı? Evet belki ama doğanın çifte standardı bu. Ben size kadın erkek ilişkilerinde neyin çekim yarattığını, neyin çekim yaratmadığını anlatıyorum.

Bu tabii ki kötü günleriniz olmayacak ya da örneğin kötü finansal durumunuzu saklamak için gücünüzü aşan harcamalar yapmalısınız anlamına gelmiyor. Finansal durumunuz kötü olabilir, kötü günler geçiriyor olabilirsiniz ama burada önemli olan sizin “ben bunları aşacak bir yolu kısa süre içerisinde bulacağım” ruh halinde olmanız. İşsiz kaldıysanız, kadınınız hissetmesin diye çalışırken harcadığınız parayı harcamayın tabii ki ama işsizliğin üzerinizdeki psikolojik baskısını kadınınızla paylaşmayın ve bunu aşacağım modunda olun.

Tabii ki kötü günleriniz olacak, sinirleneceksiniz, üzüleceksiniz ve bu durumda duygularınızı paylaşmak isteyeceksiniz. Birçok erkek bu durumda “kardeşim 3 aylık kız arkadaşımsa anladım ama 3 senelik ve çocuğumun anası kadınla da mı paylaşamayacağım?” diyebiliyor. Kusura bakmayın ama sadece 3 aylık kız arkadaşına yaslanamayacağını protesto edenleri ciddiye almıyorum ama uzun süreli ilişkide ve evli adamların bu sorusu aslında güzel bir soru. Bu konuyu daha önce işlemiştik. Derdini karınla paylaş, hem derdinle hem karınla uğraş yazısına bakabilirsiniz.

Benim tavsiyem mümkün olduğu kadar desteği karınızda aramamanız ama burada bir örnek üzerinden olaya daha detaylı bakalım ve beni dinlemeyecek olanların neler yapabileceğini de konuşalım. Yalnız burada bir ebeveynin kanser olması gibi çok ciddi bir problemden ziyade, erkeğin kendini kötü hissettiği ve bu durumda kadını kendisine dayanmak istediğinde ne yapması gerektiğini konuşacağız.

Temel olarak her erkeğin kötü hissettiği günler ya da birkaç aylık bir süreç olabilir. Bu dönemde erkeğin kendisinin desteğe ihtiyacı olabilir.  Normalde sinirli ve ters bir kadınla eğlenen ustalık ile başa çıkabilecek bir erkek, şu an iyi bir modda olmadığını sakin ve sevecen bir şekilde söyleyip düşünmek için biraz kendine çekilmesi gerektiğini belirtmeli.

Eğer kadın aynı şekilde anlayış ile karşılık vermezse, erkek “bir yürüyüşe çıkacağını” ya da “bir arkadaşını ziyaret edeceğini” ve kafasını boşaltıp gelip konuşacağını söyleyerek kadının yanından ayrılmalı. Bu durumda şöyle bir açıklama yapabilir:

“Bebeğim şu aralar biraz zor günler geçiriyorum ama problem toparlayamayacağım bir şey değil. Senin de iyi bir ruh halinde olmadığını görebiliyorum ama şu an uğraşmam gereken bazı şeyler var. Biraz zaman ver ve sonra seni rahatsız eden şeyleri konuşalım.”

Bakın burada ilişkiye ara vermiyorsunuz ya da zamana ihtiyacım var konuşması yapmıyorsunuz. Alt tarafı onu rahatsız eden konuyu konuşmayı, bir iki gün erteliyorsunuz. Fakat sizin sakin ve sevecen tavrınıza rağmen sizi anlamıyorsa (özellikle tersi durumda siz anlayışlı biriyseniz), daha da karın ağrısı oluyorsa, burada partnerinizin bir size olan sevgi ve saygısı ile ilgili bir fikir de edinebilirsiniz. Gerçi o an öyle davranır sonra özür dilerse duygusal kontrolsüzlüğüne verebilirsiniz ama kalıcı bir arıza çıkarıyorsa, sorununuzu hallettikten sonra bu kadının gözündeki yerinize de bir bakmanız gerekebilir.

Ama merak etmeyin, çoğu normal kadın burada size anlayışlı davranır. Tabii ki siz sürekli olarak problemlerinize gömülüp onunla konuşmayı erteliyorsanız o başka.

Merhaba, ben 32 yaşında evli bir erkeğim. Eşim 28 yaşında. Çocuğumuz yok ama istiyoruz. Eşimle iyi bir ilişkimiz var. Fakat özellikle adet döneminde sinirli ve ters olabiliyor ama bazen dediğim ve yaptığım bir şeyi yanlış anlayarak sinirli ve ters davranabiliyor.

Çoğu zaman böyle bir durumdayken beni çekmeye çalıştığı tartışma tuzağına düşmüyorum. Genellikle sevecen, esprili ve eğlenceli bir davranışla kısa sürede onun da modunu değiştirebiliyorum. Ya da modu kısa sürede deği

Aynı zamanda sınırlarımı çizmesini de biliyorum. Zaten bana saygısızlık eden bir kadın değil.

Benim sorunum, yorgun, hasta ve iş gibi sebeplerle stresli olduğum günler. Bu çok sık olmuyor ama sonuçta ara ara oluyor. Böyle günlerde, karım da eğer bir şekilde ters ise, tartışma tuzağına çekilmeme konusunda sorun yaşıyorum.

Böyle bir durumda, kibarca ortamdan uzaklaşıp kendi odana, yürüyüşe, vs. çekileceksin ve karın da buna saygı duymayı öğrenmeli. Özellikle de zaten ters tarafından kaltıysan ve daha da sinirlenmeye başladığını hissettiysen bunu yapmalısın. Konuşmaktan ve problemlerden kaçmıyorsun, o ruh halindeyken değil birkaç saat sonra daha sakin bir durumda konuşmak istiyorsun. Ama karın özellikle ters olduğu bir gün, saçma sapan bir nedenden tartışma çıkarıyorsa, o zaman böyle saçma sapan bir şeyi konuşmaktan kaçmış oluyorsun tabii ki 🙂 Bu da kötü bir şey değil.

Yalnız özellikle size ilgisi yüksek bir kadın, sürekli olarak sizin dikkatinizi ister ve böyle bir zaman isteğinden hoşlanacağını düşünmeyin. Özellikle normal halinizde esprili ve sevecen bir şekilde sorunları çözmenize alışmışsa, gereğinden fazla hoşnutsuz da olabilir. Böyle bir durumda “biliyorsun ihtiyacın olduğunda yanındayım ama şimdi üzerinde çalışmam gereken problemlerim var, sonra konuşalım” deyin.

Burada kadın okuyuculara bir bilgi vermek istiyorum. Kadınların bazen  anlamadığı şey, erkeklerin sorunları olduğunda kadınlardan farklı olarak yalnız kalmaya, kendi “mağaralarına” çekilmeye ihtiyaç duydukları.  Ya da sorunlarını kendi erkek arkadaşlarıyla paylaşmaya ihtiyaç duydukları. Kadınlar sorunlarını erkekleriyle paylaşmak, erkeklerine yaslanmak isterler. Bu onlar için sevgi göstergesidir. Erkekleri ile paylaşmamaları ise her zaman olmasa da erkeklerine olan sevgi ve güven azlığına denk gelir. Bu nedenle kadınlar erkeklerin sorunlarını paylaşmamalarını sevgi ve saygı azlığı olarak algılayıp paniğe kapılabilirler.  Erkeklerin bu durumda olabildiğince sakin kalıp, kadına sevecen ama kararlı bir şekilde bunun böyle olmadığını hissettirmeleri gerekebilir. Kadınlar ve erkekler sorunlarını farklı şekillerde çözerler ve aslında cinsel kutupluluğun güzelliği olan bu farkı ortadan kaldırmaya çalışmak, kadının ya da erkeğin ilişkisini baltalamasına yol açar.

Bu duruma tersinden bakarsak, bir sorunu varsa kadınınız size dayanmak ister ve hatta sizin bunu kısmen sırtlamanızı da ister. Bunda bir sorun yok. Ama erkek olarak aynı şeyi beklemeyin. Yani kadınınız sizin sorunlarınızı sırtlayamayabilir.

Kırmızı hap camiasında erkeklere, kadınların duygusal tamponu olmamaları gerektiği söylenir ki doğrudur. Ama bu genellikle beraber olmadığınız kadın için söylenir. Beraber olduğunuz kadının da duygusal tamponu olmamalısınız ama aynı zamanda onun bilge çınar ağacı da olmalısınız. Bunun dengesi maalesef KH materyalinde yok. Bir başka yazıda bunun dengesine de değinelim. Zira bazı arkadaşlar “ne ya bunla mı uğraşacağım” modunda olabilirler ama uzun süreli ilişki ve evlilik sürekli “evet kocişim, sen ne dersen kocişim” modunda olmaz ve bu durumlarda sizin liderliği ele almanız gerekir.

Kendi sıkıntılı dönemlerimde, karım ufak bir şeyden öfkelendiğinde, odağımı kaybedebiliyorum. Böyle durumlarda karımı tolere etmekte zorlanıyorum ve ondan destek görmediğimi hissediyorum.

Burada saplıklı sınırları, yukarıda anlattığımız gibi çizeceksin.

Böyle durumlarda aptal tartışmalara girebiliyoruz.

Kadınlar küçük şeyleri alıp büyük problem haline getirmeye meyilli olabilirler. Erkek, en azından erkek adam ise, “büyük problemleri” alıp küçültmeye meyillidir.

Kadınlar neden böyleler, neden problemleri büyütürler diye protesto edebilirsiniz ama bunun evrimsel bir adaptasyon olduğunu çocuğunuz olunca fark edebiliyorsunuz.  Kadınların psikolojik donanımlarının önemli bir kısmı hamilelik ve annelik etrafında şekillenmiş vaziyette ve kadının en ufak kaygıyı, tehlike hissini büyütmesi, çoğu zaman yanlış alarm olsa da, bebeğin hayatta kalma ihtimalini arttıran bir şey. Fakat erkek de, kadın panik haline giderken sağlam ve soğuk kanlı duracak şekilde evrimleşmiş.

Bu nedenle kadınlar daha çok oranda nevrotik (negatif duygulara eğilimli), erkekler daha az oranda nevrotik oluyorlar (bu, erkeğinden daha soğukkanlı kadın, kadınından daha panik erkek olmaz demek değil ama genel dağılımda kadınların nevrotiklik ortalaması erkeklerin ortalamasından yüksek).

Bunu kendisine söyledim. Bazen modunun değiştiğini ve bunu yönetebileceğimi ama bazen başka dertlerle uğraşırken onun nazını çekmeye istekli olamayabileceğimi söyledim. Bunu anlıyor gibi görünüyor ve hatta haklı olduğumu söylüyor.

Evet ama kadınların bazen gücünüzü test edeceklerini unutmayın. Zira siz onun erkeğisiniz, erkek her şeyi çözebilir ama arada hala güçlü mü diye test etmek gerekir. Kadınların bilinçaltı mekanizmaları bu şekilde çalışır. Erkek yükünü taşımak istemiyorsanız, kadınlarla olmayıverin.

Benim sorum, bu durumları nasıl yönetebileceğim.

Bence bunu konuştuğunda haklı olduğun cevabını alıyorsan çok da kötü bir iş çıkarmıyorsun.  Ama yukarıda belirttiğim gibi, kendine çekilme kısmını tartışmaya çekilmeden önce yap. Bir de böyle günlerce kaçamazsınız yani bu kendine çekilme saatlik olarak toleransınızın tükenmeye başladığı zamanlarda kullanılmalı. Her kötü hissettiğinizde değil.

Ölçülü bir şekilde kendinize çekilmenize rağmen kadınınız hala tartışma çıkarmaya, sizi kaçmakla suçlamaya çalışıyorsa, orada olay sizin ne kadar erkek adam olduğunuzdan çok, nasıl bir kadın seçtiğinizle alakalı olabilir.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.