Kadınlar neden telefon numaralarını verirler ama sonra reddederler?

Abi her zaman gittiğim bir kafe var ve burada çalışan güzel bir kızla muhabbet kurdum. Birgün numarasını istedim ve numarasını verince ayak üstü buluşma ayarladım. Fakat buluşmadan birgün önce bana mesaj attı ve hasta olduğunu söyleyerek buluşmayı iptal etti. Ben de geçmiş olsun dileklerimden sonra iyi hissettiğinde beni arayabileceğini söyleyen bir mesaj attım. Bu mesaja cevap vermedi.

Buluşmayı son anda iptal etmiş, alternatif bir gün söylememiş ya da en azından iyileşince buluşalım dememiş ve senin yazdığın mesaja cevap bile vermemiş. Bunlar sana karşı ilgisinin az olduğunun göstergeleri.

Telefonunu verdi, buluşmaya evet dedi ve şimdi neden ilgisi yokmuş gibi davranıyor? Ego tatmini mi yaptı?

Yeni tanıştığınız ve buluşmak istediğiniz bir kadın, sizin telefonunuza dönmek ya da buluşmak gibi bir niyeti olmasa da size telefon numarasını (ya da Instagramını) verebilir. Sizinle buluşma niyeti olmayan bir kadın, özellikle yüzyüze teklif ettiğinizde, sizin buluşma isteğinize evet diyebilir.

Neden?

Çünkü mesajlarınızı görmezden gelmek ya da buluşmaya bir bahane ile gelmemek, yüzyüze hayır dediğinde olabilecek sıkıntılardan çok daha kolaydır. Zira kadın karşısındakini tanımadığı için, yüzyüze hayır dediğinde adamın nasıl tepki vereceğini bilemez. Çoğunuz bunu gayet olgun karşılıyor olsanız da, reddedilmeyi hazmedemeyen veya hayır cevabından anlamayan erkekler var ve kadınlar bu tip arızalarla tahmin edebileceğinizden çok daha sık karşılaşıyorlar.

Kadınların fiziksel olarak daha güçsüz olduğunu da düşünürseniz, bir kadın için bir erkeğe yüzyüze hayır demek yerine telefon arkasından reddetmesi daha kolay ve güvenli. Yüzyüze telefon vererek ya da buluşma teklifini kabul ederek sahte bir umut vermesi ve sonra reddetmesi daha kolay ve güvenli. Bu nedenle, başınıza böyle bir şey gelirse, kişisel algılamayın. Kadınlara yürümeyi bilmeyen, hayırdan anlamayan, hayır cevabı duyunca korkutucu davranışlar sergileyen aptallar yüzünden durum bu. Bu adamlar reddedildiklerinde oldukça sıkıntılı durumlar yaratıyorlar ve bir kadın bir iki kere bu duruma düşerse, yüzyüze reddetmekten çekinmeye başlıyor.

“Telefonunu verdi sonra mesajıma cevap vermedi”, “buluşma ayarladık, bir gün kala ekti” gibi durumları yaşadığınızda, bunun nedeni genelde budur, karşınızdaki kadının sizinle oynaması, zalımlığı veya ego tatmini değil.

Bir dahaki sefere kafeye yeniden gittiğimde o da orada çalışıyordu. Yine muhabbet ettik ve beni ekmesinin konusunu açmadım.

Güzel. Bu konuyu açmaman lazım.

Hesabı öderken bu konuyu açtım ve iş çıkışında buluşmayı teklif ettim.

Hayır! Kız seni son anda ekmiş. Tamam bahanesi var ama son mesajına cevap bile vermediği için sana ilgisinin az olduğu belli. Sen ise bu şekilde mesajına cevap vermeyen kızın peşinde koşuyorsun. Sen bu kızdan gerçekten hoşlanıyorsun ve sana yaptığı şeyi ve anlamını görmezden geliyorsun.

Eğer alternatifleri olan, tercih edilen bir erkek olsan, bu kıza kendisi isteyene kadar bir şans daha vermek için peşinden koşmazdın. Alternatiflerin olmayabilir, tercih edilen bir erkek olmayabilirsin ama bunu bariz bir şekilde sinyallemek seni daha alternatifsiz ve tercih edilmeyen bir erkek yapacak.

Teklifimi reddetti ama benden ertesi gün mesaj atmamı istedi. Ertesi gün konuşup bir şeyler ayarlayabiliriz dedi.

Ona akşam mesaj attım ve …

Birgün bile bekleyemedin değil mi? Bu muhtaçlık sergisi senin aleyhine. Ben ona göre mi ayarlayacağım diyorsan 2-3 gün sonra mesaj atarsın, onun istediği gibi ertesi gün değil. Ama böyle birgün bile bekleyememen çok zayıf hareket.

bir mekanda buluşma teklif ettim. Bu mesajıma cevap bile vermedi.

Ne bekliyordun ki? Bu aşamada kızın seni yüzyüze reddedemeyip bir açık kapı bırakıyor gibi yaparak orada herhangi bir sıkıntılı duruma düşmekten kaçtığı bariz.

Sen ise kendini kıza zorla kabul ettirmeye çalışıyorsun. Yani resmen kızı markaja alıp beni al beni al diye ısrar ediyorsun. Kız  o akşam seninle buluşmayı reddetmiş. Sen ne yapıyorsun? O akşam yine o akşam için buluşma teklif ediyorsun!

Filmlerdeki karakterler gibi, hayırdan anlamadan sürekli ısrar ediyorsun. Filmlerde böyle davranan adamlar kızı “kazanıyorlar”. Gerçekte ise senin gibi hayırdan anlamayan zavallıya dönüşüp sonunda yüzüne tükürülene kadar ısrar ediyorsun.

Bundan sonra onu rahat bıraktım. Bir daha hiç ulaşmadım ya da yüzyüze teklifte bulunmadım. Kafedeyken yine normal davrandım ama bu konuyu açmadım.

Sonunda. Çoğu erkek gibi kaba bir red cevabı alana kadar zorlamadın. Gerçi bu kız kafede çalıştığı için, müşteriye gerekse bile kabalaşamaz ama zorlasan oraya giderdin ya da belki kafeye seni şikayet ederdi.

Geçen hafta bana birden bir hafta tatile gideceğini söyledi ve geri döndüğünde buluşmayı teklif etti. İlginci, bunu söylediği gün benim masama bile bakmıyordu.

Reddedilince kendini geri çekip nextlemenin faydaları. Burada “harika, sende numaram var, geri döndüğünde bana haber ver görüşelim” gibi bir şeydir.

Ona gitmeden önce takılmayı teklif ettim.

WTF man ?!? Bir iki haftadır biriktirdiğin tüm karizmayı saniyesinde yerle bir ettin!

Bana meşgul olduğunu ama eğer boş zamanı olursa mesaj atacağını söyledi.

Ne şimdi mesaj atacak, muhtemelen ne de geri döndüğünde! Kendini muhtaç bir abazan gibi kıza zorla kakalamaya çalışıyorsun! Öyle davranmıyordun ama hafif elini verince kızın kolunu kaptın, tersine doğru büktün “beni hayatına al lan, çok yalnızım” diye bağırıyorsun.

Sence bana ilgisi var mı? Kafam çok karıştı.

İnsan kendi duygu ve arzularına gömülünce, gözünün önündeki gerçeklikten bile kopuyor. Kızın sana ilgisi yoktu. Sen sonunda reddedilmeyi 99% gibi ısrara devam ederek ya da trip atarak değil, erkek gibi kendini geri çekip, trip atmadan kızı nextleyerek karşıladığın için muhtemelen bir ilgi geliştirdi. Ama sen bu ilgiyi gelişemeden, tek hamlen ile baltaladın.

2 kere reddetti ama daha sonra kendisi buluşmak istedi. Tatilden döndüğünde buluşacağız.

Hiç sanmam.

Sen ne düşünüyorsun? Ne yapmalıyım?

Kafanı kendi arzu aleminden kaldır. Bu kıza yaptığın en son teklif hataydı ama eğer sana ulaşırsa buluşun. Ulaşmazsa kıza ulaşma. Geri döndüğünde sana ulaşmazsa kıza ulaşma ve kızı nextle.

Erkekler için ilişkiler kitap setine de bakmayı unutmayın.

Bu yayını spotify kanalımızdan ya da Youtube kanalımızdan (aşağıda) dinleyebilirsiniz.

Kırılgan narsist bir erkekle olduğunuzu gösteren kırmızı alarmlar

Toksik İlişkiler – Narsist / Borderline Partner Rehberi kitabından alınmıştır.

Eğer bir kırılgan narsist kurbanı olduysanız, bu insanların yaklaşımının, daha dürtüsel ve saldırgan olan büyüklenmeci narsist bir insana göre çok daha sinsi ve planlı olduğunu biliyorsunuzdur. Eğer kırılgan narsist birini daha önce hiç görmediyseniz, böyle bir insanla ilişki başlangıçta çok güzel bir cennet bahçesine girdiğinizi sanarken zaman içinde aslında mayın tarlasında olduğunuzu anlamak gibidir. Ve mayın tarlasında olduğunuzu anladığınızda da iş işten geçmiştir.

Eğer tekrar tekrar narsist insanlarla beraber oluyorsanız, siz de de narsist bir insanın kurbanı olmanıza neden olacak ruhsal problemler olabilir. Ama kırılgan narsist ile ilişkiye girerken neyin içine girdiğini bilmeyen normal bir insan, psikolojik olarak darmadağın olduğunu anlayana kadar kendisine neyin çarptığını bilemez. Mayın tarlasında mayına basmak gibi, eğer yanlış bir yere basarsanız, narsist biri sizde büyük tahribata neden olabilir.

Kırmızı alarmlara geçmeden önce, tahmin edilir davranış kalıpları olmasına rağmen, her narsistin bireysel farkları olduğunu ve burada sayacağım özelliklerden bazılarını göstermeyeceklerini söyleyeyim. Gerçek şu ki, herkes bir dereceye kadar narsisttir ama narsist olarak tanımlanabilecek bir insanda tüm narsist davranışlar aşırı uçlara ulaşır. 

Bu bölümde bahsedeceğim son kırmızı alarm, size hemen çıkmanız gereken toksik bir ilişkide olup olmadığınızı yüzde yüz güvenirlikte gösterecek bir özellik.

Kırılgan narsist erkek kendisi için üzülmenizi sağlar.

Kırılgan narsist erkek, kendisi için üzülmenizi, kendisini bir proje olarak görmenizi sağlar. Size oldukça üzücü hikayelerini anlatır, kalbinizdeki acıma tuşlarına basar ve empatinizi kendi çıkarına kullanır. Size bir görev ve amaç hissi verir. Sizinle acıklı hikayelerini paylaşmasa bile, anlattıklarının altında yatan “zavallı ben”, “sana ihtiyacım var” sinyallerini yakalayabilirsiniz.

Büyüklenmeci narsist çoğunlukla sizi kendi projesi haline getirirken, kırılgan narsist kendisini sizin projeniz haline getirir.

Kırılgan narsist sizi aşk bombardımanına tutar.

Aşk bombardımanı, kırılgan narsist sizi uygun aday ya da daha doğrusu kendi parazit varlığı için uygun taşıyıcı olarak seçtiği andan itibaren başlar. Size hızlıca yapışır ve bir sülük gibi tüm enerjinizi ve zamanınızı emmeye başlar. Sanki dünyada başka hiçbir şey yokmuş gibi tüm odağına sizi koyar.

Kırılgan narsistin aşk bombardımanı, büyüklenmeci narsistin aşk bombardımanına göre daha az dramatiktir. Kırılgan narsist de sizin ona borcunuz varmış gibi hissetmeniz ve ona bağımlı olmanız için size aşırı ilgi, dikkat ve hediyeler verir ama büyüklenmeci narsist kadar aşırı ve saldırgan değildir.

Kırılgan narsist sizi göklere çıkarır ve size tapıyormuş gibi davranır. Aşk bombardımanı safhasında, fantezi dünyasında bir versiyonunuzu yaratır. Tüm dualarına cevabın siz olduğunuza, sizin ruh ikizi olduğunuza sizi inandırır. Sizin hiçbir yanlışınız ve kusurunuz yoktur.

Fakat bu zirveden sonra gidebileceğiniz tek yön, yokuş aşağıdır. Zira sizin bu idealize versiyonunuza göre yaşamanız mümkün değildir. Kırılgan narsist size duymak istediklerinizi söyler, size dünyaları vaad eder. Eğer henüz finansal ve kariyer anlamında başarılı değilse, bunun tek sebebinin bugüne kadar sizin gibi iyi bir kadına rastlamamış olması olduğunu söyler.

Her ilişki, her şeyin heyecanlı ve büyülü olduğu bir balayı döneminden geçer. Ama kırılgan narsist ile aşk bombardımanı ve idealizasyon takıntılı ve abartıdır. Çok fazla ve çok erken başlar.

Normal ilişkilerde de balayı dönemi biter ama balayı dönemi bittikten sonra da önemli, saygı duyulan ve sevilen biri gibi hissetmeye devam edersiniz. Ama kırılgan narsist ile balayı dönemi bir süre sonra birden bir düğmeye basılmış gibi, tüm iyi yönleri ile beraber biter.

Kırılgan narsist erkek ile güven ve bağlanma ışık hızıyla olur.

Kırılgan narsist erkek çok alçak gönüllü ve güvenilir biri gibi davranır. Aile geçmişiniz, travma geçmişiniz, ilişkiler konusunda derin ve anlamlı sorular sorar. Sizin söylediklerinizi derin bir ilgi ve empati ile dinliyor gibi davranır. Ama bu derin konuşmalardaki amaç, ilerde sizin zihninizi ve duygularınızı darmadağın etmek için kullanacağı bilgiler toplamaktır. Yani sizin “sorunlarınızı” öğrenip daha sonra sizi delilik sınırlarına doğru itmek üzere kullanmaktır.

Kırılgan narsist erkek, ilişkinin başlarında zararsız biri gibi davranan, kuzu postu içindeki bir kurttur. Sizin güveninizi kazanmak için sizden daha alt seviyedeymiş gibi davranır.

Kırılgan narsist erkeğin size olan aşırı ilgisi bir anda biter.

Bu aşama, kırılgan narsist erkeğin sizinle zihin oyunları oynamaya ve psikolojik hileler kullanmaya başladığı ve sizin yıpranmaya başladığınız aşamadır. Sanki zihninde bir düğmeye basılmış gibi birdenbire sizi göklere çıkarmayı bırakır. Artık parıltılı ve yeni değilsinizdir. Size olan ilgisini kaybeder ve tamamen sizden başka yönlere çevirir. Sizi değersizleştirmeye, sizi sizden daha iyi olan başka insanlarla karşılaştırmaya başlar. Sizin “tam bir hayal kırıklığı olduğunuzu” bilmeniz için elinden geleni yapar. Siz onu yaralıyorsunuzdur, onun düşündüğü gibi biri değilsinizdir.

Kırılgan narsist bu aşamada saygısız ve küçümser davranmaya başlar. Sizin canınızı acıtacağını bildiği şeyler söylemeye ve yapmaya başlar, kıskançlıkları ve zayıflıkları kaşır. Bu aşamada söyledikleri ile vücut dili de ayrışır. Örneğin size sizi sevdiğini söyler ama tüm vücut dili senden nefret ediyorum diye haykırır. Bu oldukça kafa karıştırıcıdır ve bilişsel uyumsuzluğa neden olur. Karşınızdaki insan artık bildiğinizi sandığınız insan değildir.

Artan oranda çelişkili davranışlarını görürsünüz. Aynı anda sizi hem yüceltir hem de aşağılar. Size empati gösteriyor gibi görünürken sizin duyarlı olduğunuz bir bilgiyi size karşı kullanır.  Aşağılama ve küçümseme gittikçe yoğunlaşır.

Kırılgan narsist erkek gaslighting uygular.

Kırılgan narsist erkek sizi aldatmakla ya da başkaları ile flört etmekle suçlar. Sizin söylediğiniz şeyleri çarpıtır ya da daha önceden söylediği şeyleri inkar eder. Böylece sizin kendinizden şüphe etmenize neden olur. Siz sanki onu mağdur ediyormuşsunuz gibi davranır. Zaman içinde hiçbir yanlışınız olmasa da kendinizi özür dilerken bulmaya başlarsınız. Kendinizi, ne ile suçlanacağınızı tahmin etmeye, asılsız suçlamalara karşı kendinizi savunmaya, sadakatinizi ve güvenilirliğinizi kanıtlamaya çalışırken bulursunuz. 

Bu arada kırılgan narsist erkek muhtemelen size yalan söylüyor, sizi aldatıyor ve parazit varlığı için bir sonraki kurban taşıyıcıyı arıyordur. Siz onun ihtiyaçları için sürekli eğilip bükülürken, sizin hiçbir ihtiyacınız karşılanmıyordur.

Kırılgan narsistin gaslighting uygulaması, büyüklenmeci narsiste göre oldukça ince ve kurnazdır. Büyüklenmeci narsist agresif bir şekilde yüzünüze sizin ne kadar yanlış ve defolu olduğunuzu söylerken, kırılgan narsist anlatıyı çok daha sinsi bir şekilde değiştirir. Örneğin size yardım ediyormuş gibi yaparak terapi görmenizi tavsiye eder, sizin çocukluğunuzun ya da geçmiş bir ilişkinizin ne kadar berbat olduğunu size hatırlatır, sizden daha önce topladığı bilgilerle sizi ne kadar defolu olduğunuza inandırmaya çalışır.

Hem büyüklenmeci hemde kırılgan narsist sizi deli olduğunuza inandırmaya çalışır ama kırılgan narsist bunu çok daha sinsi bir şekilde yapar. Kırılgan narsist erkeğin yüzünde o kendini beğenmiş sırıtışı gördüğünüzde, istediklerini aldıklarını ve sizi deli olduğunuza biraz daha inandırabilmeyi başardığını anlarsınız.

Kırılgan narsist erkek, duygusal olarak buz gibi davranmaya başlar.

Eğer seks yapıyorsanız, cinsel objeden başka bir şey olmadığınızı ve onun için hiçbir şey ifade etmediğinizi hissetmeye başlarsınız. Sizden nefret ediyormuş gibi, size hiç güvenmiyormuş gibi davranmaya başlar. Size uzak  davranmaya başlar. Tamamen sizin onun kurallarına ve sınırlarına uymanıza odaklanır ama tabii ki onun uyması gereken kurallar ve sınırlar yoktur, size dayattıkları bile onun için geçerli değildir.

Eğer ne olduğunu, neyin değiştiğini sorarsanız, sizi muhtaç, yapışkan ve kırılgan olmakla suçlar. Sizi onu manipüle etmeye çalışmakla suçlar. Siz cevaplar aramaya devam ettikçe, size daha mesafeli olmaya, aranıza duygusal bir duvar örmeye başlar. 

Zaman içinde size tamamen kapanır ve sizinle iletişime geçmeyi bile bırakır. Ona göre tabii ki bunun nedeni, sizin mantıksız, çekilmez biri olmanızdır ya da onun kapanmasına neden olacak “ne yaptıysanız” artık onu bahane eder. Ona göre suçlu sizsiniz ama tabii ki suçlu siz değilsiniz. Bu insan sizi hiçbir zaman sevmedi. Sadece sizi idealize etti. Bunu kişisel algılamayın. Bu sizinle değil onunla ilgili. Bu, narsist kişilik bozukluğu ve bu kişinin bütün hayatı boyunca tekrar edecek bir kalıp.

Bu insanla beraber olmaya devam ederseniz, yedekte sürdürdüğü ilgi kaynakları azaldığında, size ara ara kırıntılar atabilir. Ama bu kişiyle devam ederseniz, siz onun için sahip olduğu bir malsınız, hor görme, öfke ve yargılama için kullandığı bir kum torbasısınız.

Kırılgan narsist erkek, eleştiriye inanılmaz derecede duyarlıdır.

Aslında eleştiri bile olmasına gerek yok. Eleştiri saydığı, yanlış yaptığını ima ettiğini düşündüğü  en küçük şeyler bile çileden çıkmalarına neden olabilir.

Kırılgan narsist erkek, aşırı kontrolcü, kıskanç ve güvensizdir.

Ya onların istediği gibi olur ya da kapı oradadır. Her şey için sizi suçlar ve hiçbir şey için özür dileyemez. Kırılgan narsist hiçbir zaman sorumluluk almaz. Sizi ve sizinle ilgili her şeyi kontrol etmeye çabalar ama kendisi her istediğini yapabilir. Davranışları ile ilgili en ufak soru ve eleştiriye aşırı negatif tepki verir. Her zaman haklıdır. Sizi duvar gibi sessizlikle, aşağılamayla, triple, duygusal olarak uzaklaşma ile veya gaslighting ile cezalandırmaya çalışır.

Kırılgan narsist erkekte, kaygı bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk ya da bağımlılık gibi paralel problemler de vardır.

Bu tip ek bozukluklar da sizin neyle karşı karşıya olduğunuz konusunda daha fazla kafa karışıklığına sahip olmanıza neden olur.

Toksik ilişkide olduğunuzu gösteren son kırmızı alarm.

Şimdi söyleyeceğim kırmızı alarm, sadece narsist kişilik bozukluğuna değil de sizin, hemen bırakmanız gereken bir toksik bir ilişkide olduğunuza %100 güvenlikle işaret ve saydığım kırmızı alarmlar içindeki en önemlisi.

Eğer görece dengeli bir insanken, ilişki sürecinde sinirleri harap olmuş bir yıkıntıya dönüştüyseniz, kendinizi tanıyamaz hale geldiyseniz, bir sis perdesi ile çevrili ve neyin gerçek olduğunu bilemez duruma geliyorsanız, toksik bir ilişki içindesiniz. Karşınızdaki insan problemin, sorunları olan kişinin, can acıtanın ve manipüle edenin siz olduğunuza sizi inandırmışsa, toksik bir ilişkidesiniz. İnanılmaz derecede kafası karışık, yalnız ve izole hissediyorsanız; sizi sevdiğini söyleyen erkek sizden nefret ediyor gibi hissediyorsanız, toksik bir ilişkidesiniz.

Patolojik bir narsist ile ilişkideyseniz size tavsiyem o ilişkiyi hemen bitirmeniz. Eğer bu ilişkiden çıkmazsanız, deliliğe sürülürsünüz. Bu insanın ilk başlarda gösterdiği nazik, düşünceli versiyonu, sadece bir maskeydi. O versiyonu ve o versiyona geri dönmeyi unutun. O versiyon bir oyundu, hiçbir zaman gerçek değildi, hiçbir zaman da gerçek olmayacak.

Bu yayını spotify kanalımızdan ya da İlişki Sohbetleri Youtube kanalımızdan (aşağıda) dinleyebilirsiniz.

Kadınlara küsen erkekler

Mahmut Abi, 25 yaşındayım. Uzun süreli bir kaç ilişkim oldu. İlişkilerimin bitmesinin sebepleri genelde benden daha iyi birisini bulduklarında veya öyle düşündüklerinde terkedildim. Bu tarz yaşadığım üzücü olaylardan sonra kadınlara karşı bakış açım fazlasıyla değişti daha çok faydacı oldukları sevginin hoşgörünün pekte bir anlam ifade etmediği kanaatine vardım bir bakıma onlara küstüm ve kadınlarla arama perde koydum, yalnız takılıyorum yaklaşık olarak 2 senedir de sevgilim yok.

Birkaç gün önce bir danışanımla konuşurken konu, yaşadığı birkaç kötü deneyim nedeniyle tüm kadınlara küsen erkeklere geldi. Serseri erkeklere kanıp da genç kızlık hayalleri ile oynandığı için tüm “erkekler kötüdür, kadınları kullanıp atar” diyen saftirik kızların erkek versiyonları bana göre ya yeni türedi ya da yeni yeni çok büyük bir sayıya ulaştılar. Yaşı yetenlere soruyorum, eskiden de kadınlarla başarısız ve kötü tecrübesi olan adam çoktu hatta çoğu adam öyleydi (ben de dahil). Ama 2010 öncesinde bu nedenle tüm kadınlara küsen, tüm kadınlara “gerçekten sevmeyen zalımlar” diye bakmaya başlayan erkekler var mıydı? Gerçekten ama arabesk şarkısı sözünde değil. Bu fenomen bana çok yeni geliyor.

İlişkilerimin bitmesinin sebepleri genelde benden daha iyi birisini bulduklarında veya öyle düşündüklerinde terkedildim

Şimdi sadece bir iki ilişkisi olmuş ve ikisinde de saçma sapan bir kadına denk gelmiş ve aynen dediği şey olmuş olabilir. Ama ben paramı, bu senaryonun şöyle geliştiğine koyarım: İlişkilerinin bitmesinin sebepleri genelde filmlerden öğrendiğin şekilde sevgilini aşırı yapışman, ilişki içerisinde betalaşman ve bunun doğal sonucu olarak iticileşip terk edilmen.

Birçok erkek maalesef, sevgili olunca filmlerin beynini yıkadığı şekilde kadına yapışıyor, kadın gidince de yırtılıyor. Bu tip bir yapışkan, vıcık vıcık ve gerçekten gülünç “sevgiye” erkeğin yaptığı gibi yapışmadıkları, bu zayıflığı sevgi diye yutmadıkları, erkeğin kafasındaki masal kahramanları gibi davranmadıkları için de erkek kadınlara küsüyor. Kendilerine küsülmesi kadınların da pek umrunda olmadığı için erkek yıllarını boş ve renksiz bir şekilde geçiriyor.

Dediğim gibi, dışarıda oran olarak az olsalar da azımsanamayacak kadar sayıda kötü kadın var. Yani kadınların hepsi melektir iddiam yok. Kadınlar insanlar, melek ya da şeytan değiller.  Birçok durumda sorun, erkeğin ilişki içinde aşk şapşiğine dönüşmesi ve iticileşmesi. Fakat birçok erkek aşırı şişkin ve aşırı kırılgan bir egoya sahip olduğundan, “ben nerede hata yapıyorum?” demek yerine “ben iyiyim ama kadınlar kötü” diyorlar. Ya da en azından “ikidir aynı tip kadına denk geliyorum, neden böylelerini seçiyorum diyeceğine“, “tüm kadınlara küstüm, oynamıyoyum, verin oyuncaklarımı ben gidiyorum” diyor. Evet maalesef bu yetişkin erkek değil de oğlan çocuğu davranışı.

Azıcık alçakgönüllü ve yetişkin erkek olman lazım. 25 yaşındasın. Bakın 25 yaşında bir erkeğin ayrılık sonrası çok kötü hissetmesi ve olayı abartıp bir daha hiç mutlu olamayacağım gibi bir kafaya girmesini saçma ve hatta komik bulsam da kaldırabiliyorum.  Ama 25 yaşında yetişkin birer erkek olması gereken adamların, çocuk gibi “payktaki tüm kızlar çok kötüler, ben onlarla oynamıyom, küstüm hepsine” moduna girmesine pek katlanamıyorum.

Bunun doğru olmadığını da biliyorum afedersiniz elizabet nereye kadar? Fakat aynı şeyleri yaşayacağım diye beynimi o kadar tembihlemişim ki korkuyorum ve kimseyle konuşmak flörtleşmek içimden gelmiyor sizden istediğim tavsiye ben bu düşüncelerden nasıl kurtulabilirim ve kendimde bir ilişki içersinde olma isteği nasıl oluşturabilirim?

Birincisi arkadaşlar, bunun bir orta yolu var. Siz, alt tarafı sevgilinize, normal bir adamın 20 yıllık karısına yapmadığı duygusal yatırımı yapıp (normal adam duygusal yatırım yapmıyor değil, siz aşırı yatırım yapıyorsunuz),  kendinizi kaptırıp, sonra kız “anam erkek diye aldık aşk böceği şapşik bir çocuk çıktı” diye topuklayınca, resmen travma sonrası stres bozukluğu yaşıyorsunuz. Sonra da bunun karşısındaki radikal uca kaçıyorsunuz: kadınlardan duygusal olarak tamamen uzak durmak. Bunu kadınlarla başarısı olmayan çoğunluk, kadınlardan tamamen uzak durarak yapıyor, başarısı olan adamlar ise “bundan sonra zikecem, atacam, binicem üstüne, vurucam kırbacı, vurucam kırbacı, sabah kapıya koyacam. Bunlar anca bundan anlar” şeklinde uzak duruyor.

Kararında duygusal yatırım yapın, ilişkide betalaşmayın ve kırmızı alarmları olan kızlarla ciddileşmeyin ya da ciddileştiyseniz kafanızı kuma gömmek yerine daha az ciddi bir moda geçin. Bunun ortası var ve her iki uçtan da daha zevkli. Kendimizi kaptırmadan sevemeyecek miyiz yazısında anlattım.

İkincisi, acemi bir genç olarak başınızdan geçen iki üç deneyimden sonra dünyayı çözdüm diye kendi kendinize havalara girmeyin. Deneyimlerinizden ders alın ve devam edin. 23 yaşına kadar yaşadığın birkaç kötü deneyimden sonra 40 yaşına kadar defalarca aynı şey başına gelmiş bir adam gibi kadınları çözdüm hepsi kötü diye aptalca bir kibre kapılmışsın.

Üçüncüsü, evlenmediğiniz sürece kadınlara sizin sandığınız kadar güvenme ihtiyacınız yok. İlişkilerinize “tamam çocuklarımın anasını buldum” şapşikliği ile girmeyin. Günümüzde erkekler ilişkileri gerçekten çok ama çok ciddiye alıyorlar.

Bakın herkesin başına kötü deneyim geliyor. Ben şu yazıda başıma gelen bir tanesini anlatmıştım. Hani şansıma bu kızın ardından bir tane daha kötü deneyim yaşayıp kadınlara küssem, sonra senin gibi yıllarca yalnız gezerdim herhalde.

Dördüncüsü, “ben kadın kurbanıyım, kadınlar faydacı, sevgiden hoşgörüden anlamaz, bizim gibi pırlantaların değerini bilmez” gibi suçlamalar başa çıkma mekanizması. Aynı zamanda günümüzde biliyorsunuz mağduru oynamak çok yaygın bir ahlaki üstünlük ve komunite kurma aracı.  Yalnız mağduru oynamak erkeklerin pek işine yaramaz onu söyleyeyim. Kenarda kendi kendinize oynarsınız.

Şimdi Rollo Tomassi’nin “kadınlar faydacı, erkekler idealist sever” sözünü hatırlatmayın. Masal dünyasında yaşayan mavi haplı erkekler idealist severler, idealist sevmek erkek doğası değil. 1950’li yıllara gidip 25 yaşında bir grup erkeğe “erkekler idealist sever” dediğinizi düşünün. Sizinle hunharca dalga geçerlerdi. “Kadınlar fırsatçı sever” deseniz de “hadi ya, Einstein” derlerdi herhalde. Kafası masalla bulanmamış herkes çeşitli derecelerde fırsatçı sever, gerçek dünyada sevgi budur. Masal dünyası sevgisi masal dünyası sevgisidir, gerçek dünya sevgisi değil.

Bunun yerine, hayatının sorumluluğunu almak daha akıllıca. Hatta sorumluluğu biraz abartmak da akıllıca. Aldatan, daldan dala atlayan kızlar varlar ve hep var olacaklar. Onlar sizi aldattı diye suç sizde değil. Ama bir iki kızdan kadınları anlamış bir bilge gibi davranamazsın. Birçok kızla aynı durum başına geliyorsa, bu tür kadınları çeken ve bu ilişkilerde muhtemel ortak problem de sensin.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize özellikle de toksik ilişkiler rehberi kitabına bakabilirsiniz.

 

Karşılıksız aşktan kurtulma yolları

Sevdiğinin peşinde koşmak neyden kaynaklanır? O sevmese de sırf sen seviyorsun diye birinin peşinden koşmak gurursuzluk mu yoksa mücadele mi?

Gurursuzluk tarafında daha yakın bir şey ama daha çok takıntıdır. Sebebi insanın geçici olarak ruhsal düşüklük yaşaması da olabilir, “aşkta gurur olmaz, sevdiğinin peşinde yeterince koşarsan sevdiğin bir süre sonra pes eder ve seni kabul eder” propagandasına inanmak da olabilir. Ama genellikle sebebi, kişinin öz değerinin çok düşük olması, kendini sevilmeye layık görmemesidir.

Öz değeri yüksek, kendilerini sevilmeye layık gören insanlar, kendilerine değer veren ve kendilerini seven insanlara yönelirler, değer vermeyen ve sevmeyenden soğurlar.

Öz değeri düşük, kendilerini sevilmeye layık görmeyen insanlar, kendilerine değer vermeyen ve kendilerini sevmeyen insanların peşinde koşarak bir değeri ve sevgiyi onlardan dilenerek alabileceklerine inanırlar. Tam tersi, kendilerine değer veren ve seven insanlara da değer vermezler. Sanki “ben değersizim ve sen beni kendiliğinden seviyorsan demek ki sen de değersizsin” gibi bir zihin yapısına sahiplerdir.

Peki karşılıksız aşk duygusunu kendi içimizde nasıl bitirebiliriz? Diğer şeylerle başa çıkabilsem de bu duyguyu bir türlü yenemiyorum ve işlerime odaklanmama bazen engel oluyor.

Birinci, bunu “aşk” diye ulvi bir şeymiş gibi düşünmeyi bırakıp, bunun geçici bir hastalık, düşkünlük olduğunun farkına varmak. Maalesef senin durumundaki birçok kişi, popüler kültürün propagandası ile, durumunu kurtulması gereken bir şey olarak görse bile, derviş çilesi gibi ulvi bir şeymiş gibi anıyor.

İkincisi, bu kişiyle asla birlikte olmayacağınızı, kendi kendine yaratıp sarıldığın ya da bu kişinin sana attığı kırıntıların hiçbir zaman istediğin romantik birlikteliğe dönüşmeyeceğini, bunların seni sefil bir durumda tuttuğunu kabul edeceksin. Şimdi tabii ki peşinden koşup koşup da istediğini elde eden ya da en azından dışarıdan istediğini elde etmiş görünen birçok insan var. Ama bunun olma olasılığı çok düşük. Oldu mu devam etme ya da en azından tatminkar bir şekilde devam etme olasılığı daha düşük. Her bir “abi kaynım işte 1 sene peşinden koştu, yenge çok hayır dedi ama şimdi çok mutlular” hikayesine karşın, kimsenin anlatmadığı 99 tane “1 sene peşinden koştu, süründüğüyle kaldı” hikayesi var.

Üçüncüsü, karşılıksız aşk duyduğun kişiyi hayatından tamamen çıkaracaksın. Örneğin ona ulaşıyorsan, ona ulaşmayı bırakacaksın. O sana ulaşıyorsa, onun sana ulaşmasına engel olacaksın.

Bu şekilde takıntı yaptığın kişinin hayatında olmadığını sanabilirsin ama bu kişiyi sanaldan ya da uzaktan görüyorsan, o kişi maalesef hayatında. Bu nedenle sanal tüm bağlantını da kesmen gerekiyor. Bu kişi yeryüzünden silinmiş gibi davranmalısın. Sosyal medya takipleşmesini de bırak. Öyle bir hale gelmelisin ki, bu kişi evlense ya da hayatını kaybetse bile uzun süre haberinin olmamalı.

Eğer bu kişiyi uzaktan görüyorsan, o tarafa bakmayı da bırak. Resmen görmezden gel. Çocukça gelebilir ama bu oldukça etkilidir.

Eğer bu kişi ile aynı arkadaş grubunda ya da iş yerindeysen, durumun daha sıkıntılı. Yapabileceğin en iyi şey, bu kişiyle etkileşimini en aza indirmek ama bunu trip atmadan yap.

Bu üç adım altta yatan özdeğer problemine karşı bir şey yapmıyor. Ama şunu unutmayın ki bir alkol bağımlısının alkol bağımlılığına neden olan ruhsal problemi ne olursa olsun, alkol bağımlılığından kurtulmanın ilk adımı, alkolden tamamen uzak durmaktır.

Dördüncüsü, ağlaya ağlaya da olsa işlerine, hayatına odaklanacaksın. Arada bir işlerine odaklanamaman normal ama bu şekilde karşındakini hayatından atarsan, çok hızlı bir şekilde toparlamaya başlarsın.

Biraz önce söylediğimiz gibi karşılıksız aşk bir bağımlılık gibidir. Bağımlının bağımlı olduğu maddeye sarmasının temel nedeni, kendi hayatından kaçmaktır. Yani sen de bu takıntını, kendi hayatından kaçmak için kullanıyor olabilirsin. Bu kişi ile tek bir etkileşiminiz olmasa bile, onun hayali, senin aşırı renksiz ve doyumsuz hayatından kaçtığın bir vahaya dönüşebilir. Bu nedenle bağımlılık mekanizmasının tersini uygulaman yani, gerçek hayatına daha fazla dalman ve bağımlılığı hayatından çıkarman lazım.

Kendi hayatınıza dalmanız, birine yaptığınız karşılıksız duygusal yatırımın, kurtulması en zor çeşitlerinden biri olan düşünüp durmaya karşı da oldukça etkili. Zihninizi zihninizle kontrol etmeniz yani kendi kendinizi onu düşünmeyeceğim diye telkin etmeniz çok zor. Bunun yerine düşünme zamanınızı başka şeylerle doldurmak daha etkili. Başlangıçta bu neredeyse hiç işe yaramıyor görünebilir ama eğer ilk üç adımı attıysanız, dördüncü adım kısa sürede düşüncelerinizi değiştirmeye başlar.

Ayrıca dördüncü adım, önemli bir öz değer ve öz sevgi adımı. Zira siz, kendi hayatınıza her odaklandığınızda ya da odaklanamasanız bile odaklanmak için uğraş gösterdiğinizde, kendinize değer verdiğiniz ve sevdiğiniz biri gibi davranıyorsunuz. Kendi yapmanız gerekenleri, ihtiyaçlarınızı ve isteklerinizi kenara atıp başkasını düşünmek yerine, kendinize sevdiğiniz biriymişsiniz gibi bakıyorsunuz. Bu şekilde öz sevgi ve değeriniz arttıkça, takıntının hızlıca azaldığını göreceksiniz.

Yani kendine sürekli telkin ile evrene “ben değerliyim, ben sevilebilirim” sinyalleri göndermeler, çiçekler, böcekler, çakralar, uçan kaplumbağalar yerine somut bir şekilde kendinize sevdiğiniz ve değer verdiğiniz biri gibi davranırsanız, değişiminiz daha hızlı ve kolay olur.

Beşinci adım ise, hayatınızda karşı cinsle karşılaşma sıklığınızı arttırmaktır. Daha fazla sosyalleşmek ve proaktif olarak kızlara yürümek. Bu takıntınız nedeniyle ilk başta bunların hiçbiri için isteğiniz olmayabilir. Zira bağımlılık, bağımlılık kaynağı hariç hayatın başka zevklerini zevksiz hale getirir. Çoğu insan öz değerini ve öz sevgisini bir insana bağladığında, sanki bunları sadece ondan alabilecekmiş ve başka hiçbir şeyden alamayacakmış gibi hisseder. Bu hisse karşı koyup çok zevk almasanızda kendinizi başka şeyler yapmaya odaklarsanız, önce belirttiğimiz adımlarla beraber kısa sürede daha iyi hissetmeye başlarsınız.

Altıncı adımda ise, eğer bunu kendi kendinize halledemiyorsanız, terapi almaya çalışın. İşin kaynağına inin. Çoğu insanın terapiye ihtiyacı olmasa da, bazı insanların içsel problemi kendi başlarına aşamayacakları kadar zor olabiliyor.

Yedinci adım ise bunları yaptıktan sonra zamana bırakmaktır. Uzun süreli, karşılıksız duygusal yatırımı bıraktığınız an, duygusal yatırımınız azalmaya başlar. Yani bir kişiyi takıntı halinde tutmak için sürekli yatırım yapmanız lazım. Bu yatırımı bıraktıktan sonra maalesef hızlı bir şekilde iyileşmeseniz bile, iyileşirsiniz. Ne kadar çok yatırım yaptıysanız, o kadar çok zaman alabilir ama merak etmeyin. Bu, 2 sene karşılıksız aşk yaşadıysanız, iyileşmeniz 2 sene alacak demek değil. Daha uzun sürecek ama hızlıca yatırım kesmeniz, aylar içinde iyileşmenizi sağlar.

Kadınlara değil kendine odaklan ne demek?

Bilgisayar Mühendisliği okudum ve üniversitedeyken kırmızı hapın “kadınlara değil kendine odaklan” felsefesi ile tamamen spora, derslerime ve yarı zamanlı işlere odaklandım. Ben mükemmelleştim mi, kızlar nasıl olsa gelecekti. Bugün 26 yaşında, bir kere bile bir kızla öpüşmemiş bir bakirim. Ne oldu, nerede yanlış yaptım?

Kadınlara değil kendine odaklan tavsiyesi, daha iyi olmak için çalışmanızı ve kadınları göklere çıkaran, onların peşinde koşup duran, onları memnun etmek için kendini paralayan, “mesajlarıma neden dönmüyorsun”, “lütfen bana bir şans ver” diye zırlayan ayak paspasına dönmemeniz için verilen bir tavsiye.  Bu tavsiye kadınlarla kesinlikle etkileşime girmeyin anlamına gelmiyor.

Fakat son zamanlarda özellikle Richard Cooper’ın “mükemmelliği kovalayın, kadınları değil” sözünü bu şekilde yorumlayan bir kesim türedi. Ben Richard Cooper’ın da bu sözleri kadınlardan tamamen uzak durun ve siz tamamen kendinize odaklanırken, kadınlar kendiliğinden gelir anlamında söylediğini sanmam ama böyle yorumlayanları görüyorum.

Bunun bir de daha negatif tonu var. Özellikle kadınlara öfkeli bakir erkek kafası diyebileceğimiz bir kafa var. Bunu sigma kanallarında ve MGTOW kanallarında çok görüyorum. “Bu ‘kevaşelere’ zaman harcamanıza değmez, hepsi hipergamisinin kölesi ilkel yaratıklar, siz ise kaplansınız, keşfedilmemiş taçsız kralsınız” diye özetleyebileceğimiz bu mesaja kapılırsanız, gençliğinizin tadını çıkaramazsınız. Toplum da bundan zarar görür ama en çok siz zarar görürsünüz.

İnternette bir grup öfkeli bakir “kadınlar şeytandır, zamanınıza değmez” dedi diye kendi hayatınızı bu renksizliğe mahkum etmeyin. Tamam, dumanın ateş olan bir yerden çıktığını, bunu özellikle sosyal medya çağında öne çıkan makyavellist – narsist – psikopat – sadist (dark tetrad) kadınlara tepki olduğunu biliyorum. Ama internetten, sosyal medyadan ve gerçek hayatta sahneyi işgal edip “mal varlıklarını” sergileyen insanlardan ötesine de bakmayı bilin.

Kırmızı hapı yine yaşı 30’u geçmiş abiler yayıyorlar ve hiçbiri bu kadar radikalleşmiyor ama son zamanlarda İngilizce kırmızı hap kanallarında dolaylı olarak bu kafayı besleyecek materyal üretiliyor. Buna da dikkat edin.

Tekrar ediyorum, “kadınlara değil kendine odaklan” sözleri, kadınlarla hiç etkileşmeyin, onlara yürümeyin, eğlenmeyin anlamına gelmiyor. Tüm kadınlar kötüdür ve zamanınıza değmez gibi buram buram başa çıkma mekanizması (coping mechanism) kokan bir anlama hiç gelmiyor.

Kendinizi merkeze koyun demek, kendinizi, hedeflerinizi, isteklerinizi merkeze koyun demek. Bu kadar. Buna ek anlamlar koymayın, koyanları da dinlemeyin. Yani “kendinizi merkeze koyun ve başka kimseyi gözünüz görmesin” diye bir anlama getirmeyin. Birinci sırada ben varım demek, sadece ben varım demek değildir. Birinci sırada ben varım ve ikinci sıradan başkaları başlar demektir.

Eğer inşaa edersen, onlar gelecekler.

1989 yapımı ve Kevin Costner’ın başrolde olduğu Düşler Tarlası adlı güzel bir film var. Mısır eken bir çiftçi olan Ray Kinsella tarlasındayken gaipten bir ses duyuyor : “If you build, he will come.”  Ya da “they will come” diyordu ama ben he will come diye hatırlıyorum. “Eğer inşaa edersen, onlar gelecekler” anlamına geliyor. Bu filmden sonra bu sözler deyim oldu.

Erkeklere tavsiye veren camiada da buna benzer bir tavsiye var. Eğer kendini inşaa edersen kadınlar gelecekler. Bu tavsiyeye uyan adamlar sonra genelde “spor yapıyorum, derslerimde / işimde ilerledim, disiplinliyim ama gelen giden yok” diye şikayet ediyorlar.

Böyle bir şey yok arkadaşlar. Çok küçük bir azınlık için olabilir ama %99’unuz, %3’lük adam bile olsanız, işin doğası gereği kızlara yürüyeceksiniz ve yine daha çok reddedileceksiniz. İnsanın evrimi deyin, fıtratı deyin, işin algoritması bu ve bu algoritmanın reddedilmenize neden olan yarısı kadınlarda diye kadınlara da diş bilemeyin.

İçinizi rahatlatacaksa, ben de en zirvemde bile kadınlara yürüdüm yoksa genelde yalnız kaldım. Bana yürüyen ve benim de hoşuma giden kadın oldu mu? Oldu ama buna bel bağlayacak biri değildim, hiç olmadım. Ha bu umrumda olmadı ve aslına bakarsanız 2018-19 yıllarına kadar, “biz niye yürüyoruz, onlar yürüsün” ya da “ben kendimi mükemmelleştirdim, neden gelen giden yok” diye bir kafanın olduğunu da fark etmemiştim. Ben Brad Pitt değilim, Justin Bieber değil ama ee? Hayır Brad Pitt ile bara gitsem ve tüm kızlar Brad Pitt’e yazsa, “lan adam Brad Pitt bana mı yazacaklardı” der yine oyunumu oynarım, eleman orada diye iş çıkmazsa da eğlenmeme bakarım. Yani bence normali bu.  Çok yakışıklı ve çekici bir elemanın olduğu ortamda kıskançlıktan ve hasetten yarılacak kadar duygusal yük dolan adamlar ne ara türedi hiçbir fikrim yok.

Feminenleşmiş erkeklerin psikozu yazısını okuyun. Çok uç bir örnek ve orada bahsedilen incelin temel problemi çocukluğundan gelen ruhsal problemler ama  “her şeyim var kızlar neden gelmiyor”, “armut piş ağzıma düş” kafasına girmenin trajikliğine iyi bir örnek.  Sosyalleşmeniz, ara ara kızlara yürümeniz ve reddedilmeyi göze almanız gerekiyor. Ha kızlar da size yürürler, hiç yürümezler diye bir şey yok. Ama size yürüyen sayısı çok yüksek olmaz, yürüyenlerin çoğunu siz istemezsiniz ve erkek olarak istediğinize yürüyebilme avantajınızı çöpe atmayın.

Bu arada evet kızlar da yürüyor olsalardı onlar da çoğunlukla reddedilecekti, kızların %2-3 kadarına bakıp kızlar her istediğini elde ederler diye düşünmeyin. Ve yine en kötü kızın bile sosyal medyada binlerce talibi var düşüncesine de düşmeyin. Kadınlar ve erkekler farklılar ve erkeklerin çoğu, kadınların beraber olmak istemedikleri adamlarla ne kadar katı bir şekilde beraber olmak istemediklerini anlayamıyorlar.

İlk buluşmada sorun yok ama sonra ikinci buluşma olmuyor (Vaka Çalışması)

Abi bir kızla çıkmaza girdim, umarım bana yardımcı olabilirsin. Önce hikayeyi anlatayım. Bu kızla Tinder‘da tanıştık ve bir süre orada mesajlaştıktan sonra telefonunu aldım. Telefonda da bir süre mesajlaştıktan sonra ilk buluşma teklifimi kabul etti. İşlerimiz çok uzak değildi, öğle yemeğinde buluştuk.

Şimdi bu ciddi bir hata. Beraber olmak istediğin bir kadını öğle yemeğine götürme. Bu fazla arkadaşça bir yaklaşım. Beraber olmak istediğin kızla akşam buluşmak istersin. Eğer kız akşam çok erken eve dönmesi gereken biriyse belki ama bu durum haricinde senin hedefin akşam buluşmak ve bir şeyler içmek olmalı. İçki içmiyorsanız limonata için, çay için ama akşam için.

Bunun birkaç sebebi var. Birincisi dediğim gibi gündüz buluşmak daha arkadaşça, akşam buluşmak daha fazla gece sporu çağrıştıran, romantik havası olan bir buluşma. İkincisi tabii ki öğle buluştunuz mu işinize dönmek zorundasınız ama akşam buluştunuz mu, sonra çok iyi vakit geçirirseniz hızlıca başbaşa kalabileceğiniz bir yere geçebilirsiniz.  Üçüncüsü, birçok erkeğin gündüz buluşma sebebi, kızı önce arkadaşça bir şekilde çağırmak ve böylece “korkutmamak”, daha sonra da “kraliçenin” gönlü olursa akşama çağırmak.  Bu bir miktar karşındakini memnun etmeye odaklanma ile alakalı ve iyi bir zihin yapısı değil.

Buluşma fena geçmedi. Hatta buluşmada bir sonraki buluşmada bir şeyler yapmayı kararlaştırdık ve kendisine haber vermemi ve ugun olursa katılacağını söyledi.

Burada da iki hata var. Birincisi, bir buluşmada, bir sonraki buluşmanın planını yapmayın. Birçok erkek bunu, kıza telefonda bir daha ulaşamazsan korkusu ile yapıyor ama yanlışlıkla fazla muhtaç sinyali veriyor. Ayrıca kızın buluşma sonrası acaba bir daha davet edecek mi düşüncesine girerek kendisine duygusal yatırım yapmasını engelliyor.

Ertesi gün ben kıza ulaşmadan o bana ulaştı ve bir önceki gün buluşmadan çok keyif aldığını yazdı.

Buluşmadan sonra buluşma gününde kıza ulaşmayarak doğru yapmışsın, kızın sana bu şekilde ulaşması da iyiye işaret. Ama bakalım ne oldu da bu ilgi azaldı. Bir kadının ilgisi artar ve azalır, ilk başta çok istekli diye sonrasında çok istekli olacak diye bir kural yok. Tabii tam tersi de geçerli. Bu değişim de genellikle ya erkeğin davranışlarına bağlıdır ya da üçüncü şahıslara.

Bu mesajlaşmada akşam yemeği ayarladık.

İşi hala hafif tutup içmeye gitmeniz daha doğru olurdu.

Fakat daha sonra hasta olduğu için bu planı iptal ettik. Sanırım buradan itibaren hata yapmaya başladım.

Buraya kadar üç önemli ve gereksiz hata yaptın zaten.

Hasta olduğu için sabit bir buluşma ayarlamak istemedim ve sanırım bu süreçte çok fazla mesajlaştım.

Evet kızla sadece bir kere buluştun ve şimdi hasta. Nezaketen biraz mesajlaşabilirsin ama kız sevgilin değil. Sürekli mesajlaşmana gerek yok ve aslında böyle yapman sana da olabileceklere de zararlı. Özellikle de hergün mesajlaşma başlatmana gerek yok.

Burada muhtemelen başka kızlarla konuşmadığın ve bu kızla da buluşamadığın için kaygıya kapıldın ve kızı mesajla sıcak tutman gerektiğini düşündün. Kadınlar bu tür kaygı ve korku sinyallerini kapabilirler ve bilinçaltında senin kadınlarla başarısız olduğunu, kendisinden başka kimseyle görüşmediğini sezebilierler. Şimdi bilinç üstünde kadın bunu çok tatlı bulabilir ama bunun bilinçaltı mesajı, senin başka kadınlar tarafından tercih edilmediğindir ki bunun sonucunda da bilinçaltında bir “başkasının tercih etmediğini ben neden tercih edeyim” sorusu oluşur.

Bundan sonrasında genelde erkek kadına sürekli mesajla ulaşmaya başlar. Birçok durumda kadın bu mesajlara sıcak olabilir ama mesajlaşmayı kendisi başlatmaz ya da buluşmak için bir türlü vakit bulamaz.

Kız benden çok daha genç. Ben 32 yaşındayım, kız 24 yaşında ve o yaşta birçok kız gibi mesajlaşmayı seviyor. Sanırım kızı oneitis yaptım. Önceki ilişkim, ben ayrılmış olsam da, sancılı bitti ve bu kızla konuşmaya başlar başlamaz online uygulamadaki diğer kızları tamamen ihmal ettim. Daha da kötüsü, uygulama profilimi kapattım ve böylece başka eşleşmeler de olmadı.

Oysa bu kızla konuşmadığın zamanlarda, başkaları ile konuşabilirdin. Bu da seni oyun konusunda geliştirirdi. Birçoğunuzun hemen yakalayacağı gibi ilk büyük hatası bu. Başka kızlarla konuşup pratik yapmayı bırakmak ve pek de ilgili görünmeyen ama yine de biraz ilgili bir kıza odaklanmak. Bu arkadaş sadece bu kıza odaklanmış ve bu kız o kız diyerek onun peşinde koşmaya başlamış. Çoğu erkeğin kadın erkek ilişkilerinde daha en başta rastladığı bu tuzağa düşmüş : Bu biricik kızın peşinde , sonunda pes edip bana evet diyene kadar zombi gibi koşmalıyım. Haftalarını bazen de aylarını çöpe atmak ve sonunda mavi toplarla başbaşa kalıp hüsrana uğramak için iyi bir formül.

Sen kendini cinsel pazardan çekerek, sadece bir kere buluştuğun bir kız için diğer tüm alternatiflerini çöpe attın. Sadece bu kızla görüştüğün için bu kıza fazla duygusal yatırım yaptın.  Aslında tek bir kızla görüşüyor olsan bile fazla duygusal yatırım yapmaktan uzak durabilirdin ama senin tek kıza odaklanmana neden olan zihin yapının bunu başarması çok zor.

Sanırım hala geçmişten gelen kendine güven problemlerim var. İşin kötüsü güzel kadınlarla tanışma ve ilk buluşma konusunda hiçbir problemim yok ama buluşmadan sonra işleri ilerletmede büyük sorun yaşıyorum. 

Evet muhtemelen ikinci buluşma olmuyor zira ilk buluşmada ve/veya sonrasında muhtaç ya da arkadaşça davranıyorsun.

İkinci buluşmayı iptal ettikten bir  süre sonra bir daha buluşma teklif ettim ama hala hasta olduğunu söyledi. Ben de “daha iyi hissettiğinde görüşmek isterim, kendine iyi bak” dedim.

Dikkat edersen sonra buluşuruz gibi bir şey söylememiş. Bu aşamada hastalığı bahane ediyor diye düşünebilirsin. Burada “tamam daha iyi hissettiğinde bana haber ver” deyip mesaj atmayı kesmen çok daha iyi olurdu. Bunu yaptıktan sonra da sana ulaşana kadar ona ulaşmamalısın. Zira bahanesi de olsa iki teklifin reddedildi. 2 teklifin reddedildiğinde görüşmek istediğinde beni ara anlamına gelen bir şey yazarak topu onun sahasına atar gidersin. Kendi hayatına dönersin ve kızı unutursun.

Burada birçok erkek, kız kendisini bir daha aramaz korkusu ile bunu yapamaz ve kıza ne kadar iyi bir çocuk olduğunu göstermek için kızın sağlığını yoklar durur. Burada motivasyonlarının bir daha aramaz korkusu değil de kızın sağlığına duyulan endişe olduğunu göstermeye çalışır ama bunu kendisi hariç kimse yemez.

“Teşekkür ederim, seninle yeniden görüşmeyi çok isterim” dedi. Ben de “önce iyileşmene bak, seni hasta hasta dışarı çıkarıp daha da hasta etmek istemem ama istersen sana nane limon yapabilirim :)”

Bu oldukça kibar ve tek başına problemi olmayan bir mesaj ama kız eğer hastalığı bahane ediyorsa seni komik duruma düşüreceğinden iyi bir mesaj değil.  Bu bağlamda buram buram kıza yaltaklanma, “ben piç değilim iyi bir çocuğum” derdi kokuyor maalesef.

“Ben de görüşmek ve seni daha yakından tanımak istiyorum.” Biliyorum, çok fazla ve aptalca.

Yani ağzının suyu akıyor gibi yazmışsın aptalca olduğu doğru.  Sadece bir kere buluştunuz, yavaş. Kız senin bu seviyede ilgini kazanacak bir şey yapmadı daha.

İki gün sonra bir daha mesaj atıp sağlığını kontrol ettim.

Evet peşinden koşuyorsun. Aslında kızın sağlığından çok seni unutacağından korkuyorsun. Dediğim gibi “bana haber ver” deyip nextlemen lazımdı. Kız seninle görüşmemek için bahane uyduruyorsa komik duruma düşüyorsun. Uydurmuyor gerçekten hastaysa da peşinden koşuyorsun. Kız yetişkin bir birey, kendi kendini idare edebilir.

Sen bunun yerine kızı bırakıp kendi hayatına dalsan, kızın sonra seni arayıp bir şeyler yapmak isteme ihtimali çok daha fazla. Trajikomik olan da bu zaten. Sen kız seni unutmasın, sen aramazsan aramaz ve buluşamazsınız korkusu ile kıza ulaşarak, kızın seni unutma ve aramama ihtimalini arttırıyorsun.

Sen kızı orada bıraksan, başka kızlara yönelsen, seni birkaç gün ya da hafta sonra ararsa çok daha iyi bir pozisyonda olacaksın. Kız senin yapışkan bir iyi çocuk olmadığını görecek, sen daha antrenmanlı olacaksın, oturduğun yerde duygusal yatırım yapmayı bıraktığın için daha güçlü olacaksın, vs.

Peki ya aramazsa? Aramayabilir ama muhtemelen sen ona ulaşıp dursan da aramazdı.

O gün işe gitmiş ama beni arayıp rahatsız etmek istememiş.

Seni aramaya gönlü yokmuş.

Tabii önce tam olarak iyileş dedim ve biraz hastalığından konuştuk. Ona birkaç ev yapımı ilaç tavsiye ettim. Sonraki birkaç gün ona ara ara ulaşıp sağlığını kontrol ettim. Biliyorum aptalca bir şey yaptım.

Aşırı anlayışlı davranıyorsun ve kızın doktoru rolüne girdin. Ona çok iyi davranırsam, ne kadar cici olduğumu gösterirsem beni sever modu.  Bu maalesef zayıf ve muhtaç bir şey.

Geçen Cuma attığım mesaja dönmedi.

Baktı yapıştın, nezaketen ima edilen “hayır istemiyorum” umrunda değil, sonunda seni görmezden gelmeye başladı. Bu aşamada mesaj atmayı tamamen kesmelisin. Hiçbir şey yapmamalısın. Bu kıza yeterince ulaştın. Aslında çok fazla ulaştın ve sırf bu bile kızı soğutmuş olabilir.

Tinder profilini aç ve başka kızlarla görüş.

Bu kızdan çok hoşlanmıştım …

Yavaş, sadece bir kez buluştun.

ama bu aşamadan sonra ona ulaşıp muhtaç görünmek istemiyorum.

Muhtaç göründün zaten. Ama ona ulaşman sadece muhtaç görünmene neden olsa iyi, aynı zamanda muhtaç olmana da neden oluyor. İçinde bir başlangıç muhtaçlığı olabilir ama muhtaç davranarak muhtaçlığı körüklüyorsun.

Kızı nextledim ve kendi hayatıma bakacağım.

Evet yapman gereken bu. Sana ulaşana kadar kızı unut. Kız sana ulaştığında da hemen buluşma teklif etme. Bunun sebebi, senin 2 buluşma teklifin zaten reddedildi. Buluşma konusunu o açacak ya da sana arka arkaya 2-3 kere ulaşacak. Bu olmadığı sürece buluşma teklif etme.

Erkekler için İlişkiler Setimize de bakabilirsiniz.

Kadının sizden uzak geçirdiği zamana ihtiyacı var

Bir kadının sizi merak etmesi gerektiği fikri çoğu erkeğe mantıksız geliyor ve çoğu erkek bu kavramı anlamakta zorlanıyor. Biz erkekler görsel varlıklarız ve bir yerde olsun, ekranda olsun güzel, seksi bir kadın gördüğümüzde onunla birlikte olmaya neredeyse hazır hale gelebiliyoruz. Ama kadınların “ısınması” bundan daha fazla zaman alır. Birçok erkek ise kadın kendisi gibi hemen hazır olmayınca “beni daha fazla ve daha hızlı istemesi için bir şeyler yapmalıyım” hissine kapılır.

Ama kadınların genelde, özellikle de henüz birlikte olmadığınız başlangıç zamanlarında, sizden uzak kalmaya ihtiyaçları vardır.  Sizden uzak kalmaya dediğim, sizinle konuşmadığı ve sizi düşünüp merak edebileceği bir uzaklık olmalı. Sizin bir daha ne zaman arayacağınızı veya mesaj atacağınızı, sizin gözünüzde yerinin ne olduğunu merak edebileceği bir uzaklıktan bahsediyorum. Kız arkadaşlarınıza sizi ve sizinle buluşmanızı anlatabileceği, onlarla strateji geliştirip sizin ne istediğinizi bulmaya çalışacağı uzaklık. Bu nedenle kadına buluşma aralarında bir miktar (örneğin henüz beraber olmadığınız kadına bir iki gün) zaman ve uzaklık vermelisiniz ve kendi işinize bakmalısınız.

Bu biraz bir kek pişirmeye benzer. Keki fırına koyduktan sonra pişmesi için beklemelisiniz. Eğer kek pişti mi diye sürekli fırının kapağını açarsanız, kekin pişmesine engel olursunuz.  Aynı şekilde bir kadınla buluşmaya başladığınızda, ona duygularının gelişmesi için fırsat vermelisiniz. Eğer çoğu erkek gibi kadının duygularının gelişim hızını ve miktarını zorla arttırmaya çalışırsanız, o duygular hiçbir zaman gelişmez.

Maalesef on binlerce TV programı ve film, çoğu erkeğin beynini yıkıyor.  Bu propaganda, bir kadından hoşlandığınızda, onun sürekli peşinde koşmanızı ve bunu yaparsanız kadının bir süre sonra havlu atıp sizin hayatının aşkı olduğunuzu ve aslında sadece sizinle beraber olmak istediğini anlayacağını kafanıza işliyor. Bu şekilde koşullandığınızda da, şunu da yapmalıyım, bunu da denemeliyim, şunu başarmalıyım, şunun peşini bırakmamalıyım diye düşüncelere boğulursunuz.

Erkekler çocukluklarından beridir, kadın erkek ilişkilerinin bu şekilde kurulduğu propagandasına maruz kaldıkları için, çoğu erkek gerçek hayattaki kadın erkek ilişkilerinde zorlanır. Zira gerçek hayatta bunları yaparlarsa, hayırdan anlamayan tacizci muamelesi görürler ve reddedilirler.

Oysa siz bir şeyler yapmalısınız sanarken yapmanız gereken tek şey kendi hayatınıza dönüp, kendi işlerinize, hedeflerinize, sosyal hayatınıza, vs. odaklanıp, bir süre boyunca haftada bir iki ulaşıp buluşmak ve arada mesajlaşmak dışında kadın ile ilgili hiçbir şey yapmamaktır. Eğer kadının ilgisi varsa, arada o da size ulaşır. Bu şekilde ulaştığında da, buluşmak istediğini var sayar ve buluşma ayarlarsınız.

Şimdi şu hikayeye bakalım.

9 ay önce bir kızla çıkmaya başladım ve bir sürü hatadan sonra olay arkadaş kalalıma geldi. Ben de karşı hamle olarak iletişimi kes kuralı konuşması yaptım. Sonraki haftalarda onu 2 kere buluşmaya davet ettim ve ikisi de reddedildi. Bana ilgisinin oldukça yetersiz olduğunu gördükten sonra da kızı tamamen bıraktım.

Sana ilgisi yetersiz olan bir kızı tamamen bırakmak dışında yapabileceğin pek fazla bir şey yok. Zaten peşinde koşmanın bir işe yaramadığını bizzat deneyip görmüşsün. Bu arada bana sanki kız sana ulaşmadan ona ulaşıp buluşma teklif etmişsin gibi geldi ki büyük yanlış. O sana ulaştığında bile, eğer iki teklifin reddediliyorsa bir daha o buluşma isteyene kadar buluşma teklif etme. Ona ulaşmamaya devam et ama bu sefer sana ulaştığında, buluşma teklifi de getirmiyorsa, kızı kibarca başından sav. Merak etme. Eğer seninle buluşmak isterse seninle buluşmayı teklif eder. Eğer istemezse teklif etmez ve senin istemen de bir işe yaramaz.

Son bir haftadır bana yaklaşık 7 kere ulaştı. Kibarca sesini duyduğuma sevindiğimi ama şu an meşgul olduğumu söyleyerek konuşmayı 5-6 dakikadan fazla uzatmadım.

Evet kibarca başından sav. Burada verdiğin mesaj “madem buluşmuyoruz, telefonda arkadaşlık da yok”.

Ama en son ulaştığında işleri biraz çirkinleştirdi. Beni daha fazla konuşmaya zorladı ama ben yine de konuşmayı uzatmayınca saygısızlaştı. Sonrasında ona bana ulaştığında benimle bu şekilde konuşmamasını, şu an meşgul olduğumu yazdım.

Ertesi gün whatsapp’a özellikle girmedim. Onun online statüme baktığını hissediyorum zira işten ne zaman çıktığımı biliyor.

Bence boş işlerle uğraşıyorsun.  Problemlerinden birisi, anladığım kadarıyla, başka kadınlarla görüşmemen ve tamamen bu kıza odaklanman. Bu kızdan arama bekleyip durmak yerine dışarı çık ve başkaları ile buluş. Sen sanırım bunu yapmıyorsun ve bunun acısını çekiyorsun. Terk edildiğin pozisyonda kalıp bu kızı kafanda evirip çevirmek de mantıklı düşünmeni engelliyor.

Ona şöyle bir şey yazmayı düşünüyorum: “Seni seviyorum ve istiyorum ama sende bana karşı bir istek göremiyorum. Zamanımı, bana karşı istekli kızlarla harcamayı tercih ederim.  Eğer benimle görüşmek istersen bana ulaş.”

Sen bunu yaptın zaten ve üstüne de iki kere reddedildin. Bu yazacaklarının gösterdiği tek şey, senin artık muhtaç ve kendine güvenmediğin bir noktaya düştüğün ve artık tek çare olarak bir şeyleri zorlaman gerektiğini düşündüğün. Bunun nedeni tabii ki istediğin şeylerin, istediğin hızda olmaması. Ama sen bu yazacaklarının bir baskı veya kaygı yaratacağını umarken, bu kızın seninle buluşma fikrini bir kere bile belirtmediğini tamamen unutuyorsun. Seninle buluşma isteği olmadığı sürece, seninle buluşmaya hazır değil ve sen de bunu böyle üstü kapalı tehditlerle zorlayamazsın.

Hadi diyelim zorladın ve buluştun. Seninle buluşmaya pek de istekli olmayan bir kızla vaktini ve paranı boşa harcarsın.  Orada olmaya çok da gönüllü olmadığı için genellikle kötü bir buluşma olur ve sen de genellikle buluşmayı zorladığında pişman olursun.

Bu aşamada bu kız söz konusu olduğunda hiçbir şey yapmamalısın. Sonuçta ya sana buluşmayı teklif edecek ya da seni aramayı bırakacak. Ya onunla yeniden birlikte olacaksın ya da başkasıyla birlikte olacaksın. Ama şunu unutma ki, bu kız seni aramayı bırakırsa bu, sen ona ulaşıp bir şeyleri zorlamadığın için olmaz. Zorlamayarak kendini küçültmekten ve zaman kaybından kurtulursun.

Şu an zayıf ve muhtaç hissettiğin için, eski usül peşinden koşmak istiyorsun. Ama zaten bunu denedin ve reddedildin. Reddedilmene neden olan şeyi tekrar tekrar yapınca ne olacağını sanıyorsun?

Bu sefer kızı kendi haline bırak, seni uzaktan düşünsün ve hazır olursa da seni arayıp görüşmek istesin. Belki hiç hazır olmayacak ama onu hazır olmaya zorlayamazsın. Ama onu zorlayarak, belki de hazır olabilecek iken, hiçbir zaman hazır olmamasını sağlayabilirsin.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Eski sevgilim buluştuktan sonra soğudu

Merhaba, Bir iş arkadaşımla 4 ay kadar sevgili olduk ama ilişkinin son bir ayında soğuk davranmaya başladı ve benden ayrıldı. Arkadaş kalmayı teklif etti ama kabul etmedim ve iletişimi kes kuralı uygulamaya başladım. Aynı iş yerinde olduğumuz için birbirimizi görüyorduk ve bu da duygusal olarak zordu. Ama bunun haricinde iletişime geçmedim, sosyal medyasına da bakmadım.

İki hafta geçtikten sonra bana ulaştı. Kısa bir mesajlaşmadan sonra buluşmaya çağırdım. Buluşma iyi geçti. Nereden anladın diyeceksen sonunda öpüşme oldu 😊 Fakat ikimiz de ailelerimizle kaldığımız için akşamı birlikte geçirmedik.

Şimdi iletişimi kes kuralını uygulamışsın yani kapıyı açık bırakarak arkanı dönüp gitmişsin. Arkadaşlık teklifini de kabul etmemişsin. Muhtemelen sana ulaşmadığı iki hafta zor geçti ve sıklıkla zikerim iletişimi kesmeyi ben bu kızı arıyorum noktasına yaklaştın. Evet maalesef bu zor bir süreç zira kaygı doluyorsun ve kıza ulaşırsan geçici olarak büyük bir rahatlama duyarsın. Ama bu rahatlama kısa ömürlüdür ve sonrasında genellikle, ulaşmadan önceki halinden daha kötü hissetmeye başlarsın.

Kendine hakim olup terk edene ulaşmazsan, o rahatlamayı yaşamazsın ama bu ufak kriz geçtiğinde, öncesine göre daha güçlü ve iyi durumda olursun. Eğer başlangıçta güçlü bir şekilde gelen bu krizleri atlatırsan, kriz dalgalarının gücü azalırken, senin gücün artar. Ama tam tersi bu krizlere yenilirsen, kriz dalgalarının gücü artarken, senin gücün azalır.

Bu tuzağa düşmedikten sonra sana ulaştığında gördüğün gibi ilgi seviyesi 10 üzerinden 5’in üstünde. Ama unutma, çok da üstünde değil sadece sınırda. O nedenle buluşmaya çağırıp işleri ilerletiyorsun ve sizde işler ilerlemiş ve ilgi seviyesi 10 üzerinden 6’nın üstüne çıkmış.

Buluşmadan sonraki günlerde sanki beni çok istiyor gibiydi. Sürekli mesaj atıyordu. Ama sonra bu durum birden değişti. Bana pek mesaj atmıyor ve attıkları da kısa mesajlar oluyor.

Bu, buluşmadan sonraki ilgi seviyesinin düştüğüne işaret. Öpüşmüş olsanız da buluşmada ufak tefek hatalar yapmış olmalısın. Ya da bunu belirtmemişsin buluşmadan sonra mesajların fazla istekli olabilir. Bu ufak tefek hataların ne olduğunun farkında olmayabilirsin ama mümkün olduğu kadar uyanık olup kendini gözlemlemeni tavsiye ederim. Bunlar genellikle kızdan daha ilişki öncelikli olma ile ilgili hatalardır.

Şimdi siz ayrıldınız, önceki ilişkiniz bitti. Seni o terk etti. Sana ulaştı ve buluştunuz. Öpüşme oldu. Ama hala ilişkide değilsiniz ve eğer yeni bir ilişkiye başlayacaksanız da bu ondan gelmeli.

Bir erkeğin bu aşamada yaptığı en büyük hata, fazla umursamaktır. Burada umursamaz olmanız lazım ama umursamaz olmaktan götün teki olmayı, kadını umursamamayı kastetmiyorum. Onunla devam edip yeni ilişkiye başlasam da mutlu olurum, devam etmeyip tamamen birbirimizin hayatından çıksak da mutlu olurum. O benimle de olabilir, başkasına da gidebilir. Ben iki durumda da mutlu olurum (tabii başkasına gittiği için değil, ben de başkasını bulacağım için)”. Umursamamak budur. Bu zihin yapısını elinden geldiğince korumazsan, mimiklerinde, ses tonunda, vücut dilinde fazla “umursar” hareketler yapar ve karşındakini soğutursun.

Beni kendinden uzak tutuyor gibi hissediyorum.

Yazmamışsın ama anladığım kadarıyla buluşmadan sonra kıza fazla ulaşıyorsun. Oysa yeni tanıştığın bir kadından farklı olarak ilk buluşmadan sonra (burada ayrılık sonrası yapılan ilk buluşmadan sonra), onun sana ulaşmasını beklemen gerekiyor. Ve o sana ulaştı mı da ona, onun sana ulaştığından fazla ulaşmaman, ondan daha sık, daha fazla yazmaman gerekiyor. Anladığım kadarıyla sen buluşma ve öpüşme sonrası, fazla umursamaya başladın yani “onunla yeniden olursak mutlu olurum, onunla yeniden birlikte olmazsak mutsuz olurum” kafasına girdin. Bu kaygı yaratır ve kaygından kurtulmak için de kıza fazla ulaşmaya başlarsın.

Senin yapman gereken ise “onunla olsa da mutlu olurum, olmasa da” kafasını geliştirmek için, kız sana ulaşmadığı sürece işine bakmak ve onsuz da mutlu olma yolunda yürümek. Senin onun peşinde koşmanan, seni çekici yapacak şey. Tam tersi onun peşinde koşman ise, bu abartı bir peşinden koşma olmasa bile, seni itici yapıyor.

Lütfen yardımcı ol, ne yapmam lazım? Onu çok istiyorum.

Şimdi öncelikle bu “lütfen yardımcı ol … onu çok istiyorum” zihniyetinden kurtulman lazım ama ona gelmeden söyleyeyim bu aşamada yapman gereken hiçbir şey yok. Sana bir daha ulaşana kadar ona ulaşma ve sana ulaşırsa bir sonraki buluşmayı ayarla. Ama hemen pat diye teklif etme. 5-6 karşılıklı mesajlaşın ve ona teklif etmesi için fırsat ver. Eğer teklif etmiyorsa o zaman sen buluşma teklif et.

Bu arada da elinden geldiğinde kendi içinde umursamamayı geliştir.

Tekrar ediyorum. Umursamamak demek “onunla yeniden bir şeyler olsa da mutlu olurum, olmasa da” demek. Bu ise oturduğun yerde bunu kendine tekrarlayarak olmaz. Üç şeyi bir arada yaparak olur. Ona ulaşma, onu takip etme ve kendi hayatına odaklan.

Bu arada sana ulaştığında uzun uzun mesajlaşma. 5-6 mesaj yeterli. Ayrılık sonrası ilk buluşmada ya da iletişimde en çok yapılan hatalardan biri, terk eden ile fazla mesajlaşmaktır. Ya da uzun uzun konuşmak. Eğer daha fazla konuşmak istiyorsa, yüzyüze buluşun.

Şimdi öpüşme de olduğu için aslında en iyisi kızı evine çağırmak olurdu ama senin böyle bir imkanın yok. Şu aşamada onunla beraber kalmak için ev tutman da fazla. Yani yine dışarda buluşacaksınız ama seninle her iletişime geçtiğinde senin tek hedefin, iyi vakit geçirip fiziksele gitmek. İlişki değil, olmamalı.

Bu aşamada bir kadının seni hergün aynı seviyede istemeyeceğini, ilgisinin dalgalanacağını ve bazen bir süre sana ulaşmayacağını da önceden bilmen lazım. Yapman gereken şey, eğer aranızda mesafeye ihtiyacı varsa o mesafeyi vermek.

Erkek olarak biz, sorunlara çözümler düşünüyoruz ve hemen bu çözümleri harekete geçirmsek istiyoruz. Maskülen enerji hedef belirlemek ve bu hedef için çalışmak ile alakalı olduğu için, terk edildiğimizde de kızı yeniden kazanma gibi bir hedef koyup sürekli olarak o hedef için bir şeyler yapmaya çalışabiliyoruz. Örneğin kız ulaşmadığı zaman, kızın daha fazla ulaşması için ona ulaşmaya çalışabiliyoruz.

Eğer geçmişte zayıf davranışlar gösterdiğiniz için, beta ve dominant olmayan bir şekilde davrandığınız için sizden soğuduysa, yapmanız gereken şey alfa ve dominant davranmak. Umursamaz olmalısınız. Kadınlar, kendilerine karşı duygularından emin olmadıkları erkekleri daha çekici bulurlar. Sizin ondan hala hoşlandığını görmesine rağmen, sizin ona ulaşmıyor olmanız, onda böyle bir etki yaratır. Siz ona ulaşmıyorken ne halt yediğiniz konusunda hayal gücü çalışır ve bir süre sonra kadın, size ulaşmazsa bir daha hiç ulaşamayacağından korkmaya başlar ya da başlayabilir. Bu da onun size olan duygularını arttırır.

Bu arada sadece 4 ay çıkmışsınız. Daha uzun süreli bir ilişki olsaydı bir iki ay bekle derdim ama bu durumda senin başka kızlarla da görüşmeye başlaman lazım. Ya eski sevgili ya sıfır gibi bir moda girme. Sadece bu kıza odaklanmak istemezsin. Bunu yapman, bu kızla olma ihtimalini de azaltır. Tamam, bu kıza karşı yoğun duygular besliyor olabilirsin ama o duyguların kontrolünde olursan, hem bu kızla yeniden olma ihtimaliniz azalır hem de başka biriyle beraber olma ihtimalin azalır.

Erkekler için İlişkiler Setimize de bakabilirsiniz.

Narsistin Partnerini Ailesinden Koparması

Bu yazı, Toksik İlişkiler – Narsist / Borderline Partner Rehberi kitabından alınmıştır.

Narsist karısı tarafından yetişkin bir erkek olan oğlundan koparılan bir annenin hikayesiyle başlayacağız.

“Oğlum son 1.5 yıldır, sizin kırılgan narsist kadın tanımınıza neredeyse tamamen uyan bir kadınla evlendiğinden beridir, çok büyük sıkıntı çekiyorum. Onunla evlenir evlenmez, tüm ailemizle iletişimini kesti. Anne babasıyla, kardeşleriyle, büyük anne ve babalarıyla ve hatta canından çok sevdiği 14 yaşındaki kardeşiyle bile iletişimi kesti. Sadece bizimle değil, çocukluk arkadaşları ile ve en yakın arkadaşlarıyla da iletişimi kesti.

Bugün onun doğum günü. 31 yaşına basıyor. Onu düşünmeden duramıyorum. Bir kart gönderdim ama bu karta cevap vermeyeceğini biliyorum. Eşi onu, sadece eşinin ve eşinin ailesinin çevresinde olacak şekilde herkesten izole etti.

Oğlum yıllar süren kısırlık tedavisinden sonra doğan ilk çocuğum. Çok isteyerek yapılan ve her zaman çok sevilen bir çocuktu. Bunun bizim başımıza geleceğini asla düşünemezdim. Bunun olduğuna hala inanamıyorum.

Evet kırılgan narsist bir partnerin, bir yetişkini ailesinden nasıl ayırdığına bakacağız. Ayrıca bir narsist tarafından kapana kısılmış sevdiğiniz birinin, ailesine ve sevdiklerine yabancılaştırılmasını engellemek için kullanabileceğiniz tek silahtan da ve eğer bu başınıza gelmiş ise korkularınızla nasıl başa çıkabileceğinizden bahsedeceğim.

Burada yetişkin bir erkeğin, kırılgan narsist bir kadınla evlendiği senaryoyu ele alacağım ama kurbanın kadın ya da erkek olması fark etmeksizin, olay büyük oranda aynı gelişir. Tabii ki kişiden kişiye değişiklikler olabilir ve her kural herkes için geçerli değildir ama olay genellikle şimdi anlatacağım şekilde gelişir.

İlişkilerinin başında kendisi ile tanıştığınızda, narsist partner çok tatlı biridir. Erkek arkadaşının bulabileceği en iyi partner olduğunu herkese inandırmak için büyük bir çaba gösterir. Buna, sizinle ve tüm aile ile çok iyi bir ilişkiye sahip olmak istediği konusunda rol yapmak da dahildir. Oğlunuzun narsist ile olan ilişkisinin aşk bombardımanı aşamasında, narsist büyük bir oyunculuk sergiler. Neredeyse kusursuz görünmek için çok büyük çaba harcar ve kimsenin asıl yüzünü görmesini istemez. Siz onun asıl yüzünü görebiliyor olsanız bile, henüz ailenizdeki diğer bireyler neyden bahsettiğinizi bilmezler ve onun gerçek yüzünün farkına varmazlar. Bu aşamada kendi başınıza kalırsınız, “bazı şeyleri ben mi abartıyorum?” ile “diğerleri neden göremiyorlar” düşünceleri arasında gider gelirsiniz.

Narsist genellikle erkeği evlilik ya da hamilelik ile kilitleyene kadar çok iyi davranmaya devam edecektir. Ama maskesinin düşmesi çok daha erkenden olabilir. Buradaki gerçek kriter, kırılgan narsist kadının, erkeğin boyunduruğu altına girdiğini, onu kaybetmekten korktuğunu görmesidir. Bu olduğunda, maske düşer ve narsist kadın, aile bireyleri üzerinde çalışmaya başlar, özellikle de yakında kaynana olacak aile bireyine yönelirler. Zira muhtemelen oğlan üzerinde en çok etkisi olan kişi oğlanın annesidir ve narsist kadın, erkeğin annesini bir numaralı rakip olarak görür. 

Narsist kadın, erkeğin annesini hafif hafif aşağılamaya, duyarlı olduğu noktalardan hafif hafif vurmaya ve çatışma yaratmak için fırsat kollamaya başlar. Narsist kanserin ne kadar öldürücü olduğuna bağlı olarak bu çatışmalar basitten çok şiddetliye kadar değişirler.

Bu kısım oğlan annesine ama kurbanın kardeşi, akrabası ya da yakın arkadaşı tarafından da kullanılabilir: Eğer oğlunuz narsist partneri tarafından cezalandırıldığı bir durumda tavsiye için size gelirse, ne diyeceğiniz konusunda çok ama çok dikkatli olun. Dürüst davranmayı ve oğlunuzun durumu bir an önce görmesini istiyor olabilirsiniz ama bu tam olarak da narsistin istediği şey! Zira siz oğlunuzla konuştuktan sonra oğlunuz eve gidecek ve evdeki narsist de oğlunuza söylediklerinizi kullanarak oğlunuzu manipüle edecek. Yani narsist, sizin ona karşı olduğunuz ve onları ayırmak istediğiniz konusunda güçlü bir kanıta sahip olacak ve bunu kullanarak oğlunuzu size karşı dolduracak.

Peki yetişkin bir erkek olan, böyle bir ilişkiye hapsolmuş ve istismar edilen oğlunuz size gelip tavsiye istediğinde nasıl bir tavsiye vereceksiniz? Birincisi, ona ne düşündüğünüzü söylemeyin. Bunun yerine onun ne düşündüğünü sorun ve söylediği tüm negatif şeyleri, içgüdülerine güvenmeleri gerektiğini söyleyerek onaylayın. Ya da bu şekilde negatif şeyler söylediğinde “bence bu kız hakkında tamamen haklısın” deyin.

İkincisi, eğer en iyi arkadaşı, onun olduğu durumda olsaydı, ona ne tavsiye verirdin diye sorun. Ve üçüncüsü de, bu tavsiyeye dayanan kendi planını oluşturmasında ona yardımcı olun.

Yani ona direkt tavsiye vermek yerine, onun kendi tavsiyesini vermesine ve bunun üzerine de bir plan inşaa etmesine yardımcı olun. Ama eve gider gitmez narsist tuzağa yeniden düştüğünü görürseniz şaşırmayın. Narsist kadın, erkeğin sadakatinde ufacık da olsa bir değişim sezdiğinde, onu yeniden büyüsü altına almak için elinden gelen her şeyi yapar. Ve sonra da büyük ihtimalle erkek size gelerek onu savunan bir hikaye anlatır.

Kapalı kapılar ardında narsist sizi sürekli alçaltıp küçümserken, oğlunuzu da sizinle ya da aslında onu manipüle etmesine engel olacağını düşündüğü başka herhangi biri ile zaman geçirmek istediği için alçaltıp küçültmeye devam eder. Narsist bu aşamada sizden ve ailenizden uzak durmaya başlamış ve sizin de onları ziyaret etmenizi engelliyor olabilir. Narsist kadın bu süreç boyunca, oğlunuzu manipüle etmeye çalıştığınız konusunda onun beynini yıkamak için sürekli olarak manipülasyon yapar.

Narsist kadın partnerinin zihninde ailesine karşı yeterince şüphe oluşturduğunu düşündüğünde, partnerinin ailesini daha büyük bir çatışmaya girmek için tahrik eder. Oğlunuzu taraf seçmeye zorlamak için bu büyük çatışmaya ihtiyacı var. Tabii bu aşamada oğlunuz artık tamamen onun büyüsü altında ve siz de filmin bariz kötü adamısınız.

Bu çatışmayı çözmek için gösterdiğiniz tüm çaba, narsist tarafından kontrol ve manipülasyon hilesi olarak görülür. Kapalı kapılar ardında narsist kadın oğlunuza, sizin toksik ve narsist biri olduğunuzu, bunu görememe sebebinin sizin ve tüm ailenizin onu manipüle etmeniz olduğunu söyleyip durur.  Narsist kadın bu süreçte, ne kadar desteksiz de olsa, sizin manipülasyonlarınızı kanıtlamak için kanıtlar ortaya atar. Arada yalandan çatışmayı çözmeye çalışıyor gibi görünebilir ama söylediğiniz her şeyi, onları ayırmak için sinsi planlar yaptığınız yönünde oğlunuza gösterilecek birer kanıt olarak kullanır.

Bu aşamada narsist partner ve erkek, erkeğin ailesinden uzak dururken, kadının ailesi ile daha fazla zaman geçirmeye başlayabilir. Yüksek derecede narsist bir kadının kendi ailesi ile de problemleri olabilir ve bu durumda erkeği hemen herkesten izole eder. Ama eğer ara sıra görüşmenize “izin verse” bile, oğlunuzun sizinle yalnız görüşmesine izin vermez. Genellikle erkeğe, ailesinin istismarından ve manipülasyonundan korunmak için, her zaman kendisine yakın olmasını söyler. Bu aşamada erkek henüz bir taraf seçmedi ise, “ya ben ya onlar” tercihine zorlanır. Narsist kadın ailesinden gelen “istismara ve manipülasyona” izin vermeye devam ederse, onu terk etmekle tehdit eder. 

Erkek sizin manipülatif ve istismarcı olduğunuza tam olarak inanmasa bile, seçim yapmaya zorlandığı için çok zor bir durumdadır. Erkek bu seçimi yaptıktan sonra, narsist kadın tarafından sadakatini sürekli olarak ispatlamaya zorlanır. Sizinle aralarına daha fazla sınır çizer ve oğlunuza bu sınırı korumayı dayatır. Erkeğe kendisini, sizin gibi canavarlardan koruyacak bir kahraman, şövalye olduğuna inandırır.

Şimdi şunu da söylemeliyim ki, kaynananın gerçek narsist olduğu, sınırlar ardına itilmesi gerektiği ve hatta çiftin kaynana ile tamamen iletişimin kesmesi gereken durumlar da gördüm. Ama bu gibi durumlarda, aile bireylerinin, bu yeni kadın gelmeden çok öncesine dayanan bir istismar ve manipülasyon geçmişi var ve aile bireyleri de bunun farkındalar. Aynı zamanda kaynananın narsist olduğu durumlarda, sadece kaynana dışarı itilebilir ama genellikle aile ile iletişime devam edilir. Yani erkeğin ailesi, arkadaşları ve diğer yakın akrabaları dışarı itildiğinde ve erkek kadının ailesi ile yakınlaştığında, yeni gelinin narsist olduğu oldukça bellidir.

Ama durum ne kadar bariz olursa olsun narsist, özellikle de kırılgan narsist, diğerlerini istismarcı göstermek için elinden gelen her şeyi yapar. Hemen her zaman kendilerini mağdur rolünde gösterirken, partnerlerini de kendilerini koruyacak bir kahraman rolüne sokarlar. Ve erkeğin kendisini korumak konusunda – en azından onun standartlarında – kötü iş çıkarması durumunda, erkeğin yetersiz ve sadakatsiz hissetmesini sağlar. Erkeğe şöyle şeyler söyler:

“Bana ne dediğini duymadın mı? Beni hiçbir zaman savunmuyorsun ya da benim tarafımı tutmuyorsun. Gerçek bir erkek kimsenin karısına böyle bir şey söylemesine izin vermez. Böyle birine nasıl güvenebilirim?”

Yani erkeğin annesi, narsist kadının kötülüğü için çabalayan bir kötü kadın rolünü alırken, erkek ise mağduru koruması gereken kahraman rolüne zorlanır. Bundan sonra da bir sürü kötü söz, mesaj, e-posta, vs. draması yaşanır. Kadınla ya da oğlunuzla aranızda zor konuşmalar geçer. Her buluşma, buluşmanın kendisi bir dramaya dönüşmese bile sonrasında bir dramaya yol açar. Bu siz ya da oğlunuz artık yeter deyip ilişkiyi kesene kadar devam eder.

Keşke daha olumlu bir şeyler söyleyebilsem ama siz narsist ile iyi geçinmek için ne kadar iyi davranırsanız davranın ya da ne kadar suyuna gitmeye çalışırsanız çalışın, durum değişmeyecek. Zira bu olanlar tesadüfi değiller ve narsist kadının amacı başından beri, oğlunuzu sizden ve ailesinden koparmak.

Peki böyle bir durumu engellemenin bir yolu yok mu? Olaya hiç karışmadan, ağzınızı açmadan oturup, oğlunuzun ya da kardeşinizin bir kadın tarafından enkaza çevirildiğini sessizce izlemediğiniz sürece, bu oyunu kazanmanın bir yolu yok ya da en azından benim bildiğim bir yolu yok. Narsist ne olursa olsun oğlunuzun, kardeşinizin ya da yakın arkadaşınızın hayatından tamamen çıkmanızı istiyor ki böylece onu daha kolay kontrol edebilsin. Ve siz erkek ile ne kadar yakınsanız ya da eskiden yakın idiyseniz, onu sizden koparmak o kadar önemli hale gelir.

Yani oğlunuzla ve torunlarınızla herhangi bir ilişkiniz olsun istiyorsanız, bunun tek yolu, her zaman narsistin suyuna gitmek, özür dilemek ve onun kuklası olduğunuza onu inandırmak. Tabii bunu yapsanız bile narsist sizi eleştirmenin ve küçümsemenin bir yolunu bulur.

Yani oğlunuz ve torunlarınız ile ilişki kırıntıları için sürekli olarak kullanılmak ve istismar edilmek istemiyorsanız, karşı tarafın sizinle iletişimi tamamen kesmesi daha iyi bir seçenek.

Ama ne olursa olsun böyle bir durumda elinizden geldiğince yardım alın. Profesyonel yardım alın, destek gruplarına girin.

Bu konuda bir hikaye ile bitirelim:

“Bir terapistin yardımı ile, eşim ve ben, bir narsistin oğlumuzun hayatından çıkıp gitmesini bekledik. Bu, oğlumuzla çok az iletişim kurabildiğimiz, narsist partneri ile hiç ilişki kurmadığımız 2 koca yıl sürdü. Çoğu narsistin, yarattıkları izolasyona hiç karşı koymazsanız, yaklaşık 2 yıl içinde ilişkiden yorulacağını okumuştuk. Bizim durumumuzda bu tam 2 yıl sürdü. Ama oğlumuzun geçmiş ilişkisinin nasıl da toksik olduğunu ve eski sevgilisinin nasıl bir yaratık olduğuna uyanması da 1 sene daha sürdü. Ama neyse ki şimdi her şey normale döndü.”

Ayrıca bkz. Kırılgan narsist kadınların kullandığı 10 toksik taktik ve Kişilik bozukluğu olan kadınlarla ilişkiler podcastı

Çeviri: How the Narcissist Isolates Their Partner From Family

Aldatma ve Boşanma Hukukunun Tarihçesi

Bu yazıyı ne zamandır yazmak istiyordum ama erteliyordum. Mahmut Abi’nin Karımı aldattım, hani affederdi? yazısından sonra en sonunda yazıyorum. Ben SBF mezunu olduğumdan hukuki konulara bir aşinalığım vardır ama tabi bir hukukçu kadar olamam. Bu yazının daha detaylı ve yetkin makaleler için bir öncül olmasını dilerim.

Ama öncelikle Mahmut Abi sana teşekkür ederim, gerek bu yazınla, gerekse “Fresh & Fit ve Tomassi’nin Silikondan Kanunları” yazınla benim kendi düşünce yapımda oluşmaya başlayan sağlıksız durumu bir hayli iyileştirdin. Bu tarzda yazılarının devam etmesini isterim.

Şimdi bu yazı aldatmanın yani zinanın hukuki gelişimiyle alakalı. Burada odaklanacağım konu 1996’ya kadar kadın ve erkeğin aldatmasının tanımının farklı olması. Bu konunun Mahmut Abi’nin bahsettiği “erkeğin aldatması elinin kiri” düşünce yapısını anlamada yardımcı olacağını düşünüyorum.

Şimdi öncelikle Hamurabi kanunlarından (MÖ 1760) beri aldatma yani zina bir suç. Aslında muhtemelen daha önceden de suçtur ama ilk yazılı kanun o olduğu için kesin olarak onu bilebiliyoruz. Ayrıca dinlerde ve bu dinlerin hukuk düzenine hakim olduğu toplumlarda da zina suç ve çoğu zaman cezası ölüm. Örneğin İslam hukukunda bu ceza evli olanlar için ölüm, bekar olanlar için ise dayak ve/veya sürgün.

Osmanlı’da batılı anlamdaki ceza kanunları 19. yy’da yazılmaya başlanıyor ve zinanın cezası Fransa’dan alınmış olan 1858 tarihli kanuna 1860’ta giriyor. Ne yazık ki bu kanuna ulaşmak için imkanım (ve zamanım) olmadığı için analizini yapamıyorum.

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 1926’da ceza kanunu yenileniyor. Bu kanun 1889 tarihli İtalyan Ceza Kanunun çevirisi. Bu kanunun 440 ve 441. maddelerinde zinaya ilişkin suçlar ve bunların cezaları yer alıyor. Bu maddeler şöyle:

“Madde 440: Zina eden zevce hakkında üç aydan otuz aya kadar hapis cezası tertip olunur. Zevcenin bu fiiline şerik olan kimse hakkında dahi aynı ceza hüküm edilir.”

“Madde 441: Karısiyle birlikte ikamet etmekte olduğu hanede yahut herkesçe bilinecek surette başka yerde karı koca gibi geçinmek için nikahsız kadın tutmakta olan koca hakkında üç aydan otuz aya kadar hapis cezası hüküm olunur.”

Burada gördüğümüz gibi zina konusunda kadın ile erkeğe farklı hükümler uygulanıyor. Yani evli bir kadın bir kerelik başka bir erkekle zina yaparsa cezalandırılırken, evli bir erkeğin başka bir kadınla cinsel ilişkisinin cezalandırılması için bu kadınla karı koca gibi yaşaması gerektiği hüküm altına alınmış.

1943 yılında yazılan bir makaleye göre (Naci Şensoy) kadın ve erkeğin zinaları arasındaki farklılık/eşitsizlik (“müsavatsızlık”) “yeni İsviçre Ceza Kanunu” hariç tüm batı ceza kanunlarında var. Yine bu makale ye göre Batı hukuk düzenlerinde daha önceleri sadece kadının zinasına ceza veriliyordu, ve bu büyük bir eşitsizlik yaratıyordu. Erkeğin zinasına da ceza verilmesi bu eşitsizliği azalttı. Yazara göre eşitsizliğin temel nedeni kadının zinasının toplumun gözünde kocasını gülünç ve şerefsiz hale sokmasıdır. Ayrıca kadının zinasının aileye, babanın soyundan olmayan bir çocuğun (babanın rızası olmadan) sokması olasılığı da bu eşitsizliği mazur göstereceği belirtilmiştir. Ayrıca başka bir argüman da erkeğin zinadan sonra karısına duyduğu şefkat ve muhabbeti sürdürebileceği ancak kadın için bunun mümkün olmadığıdır.

1960’lardaki feminizm dalgasıyla beraber kadının toplumdaki konumunda değişimler oluyordu. Bu değişimler Türkiye’de de etkisini göstermiş olacak ki, 1967 ve 1968 yıllarında Anayasa Mahkemesine zina ile ilgili maddelerin anayasanın eşitlik maddesine aykırı olduğu itirazı yapıldı. Yerel mahkemeler tarafından yapılan bu itirazlar Anayasa Mahkemesinin 02.03.67 tarihli (E:1967/30-K: 1967/9) ve 28.11.68 tarihli (E:1968/13-K:1968/56) kararları ile reddedildi. Anayasa Mahkemesinin bu itirazları reddetmesinin sebebi md. 440 (kadının zinası) ile md. 441’in (evli bir erkeğin evli olmadığı kadınla karı-koca gibi yaşaması) nitelikleri farklı iki ayrı suç olduğu kanısında olmasıydı.

Ayrıca mecliste siyasi partilerin yaptığı kanun değişikliği önerilerini daha önceden görmüştüm, ama şimdi bulamadım. Bunlar da siyasi olarak bir sonuç alınmadığını biliyoruz, ama gerek kanun tekliflerini gerekse meclis tutanaklarını bulamadığım (zaman-imkan) için analizini yapamıyoruz:)

1996 yılında ise yine bir mahkemenin aynı maddelerin anayasanın eşitlik maddesine aykırı olduğu hususunda Anayasa Mahkemesine itirazda bulunduğunu görüyoruz. 23.09.1996 (E:1996/15, K: 1996/34) tarihli kararda Yekta Güngör ÖZDEN başkanlığında toplanan -üyeleri arasında Ahmet Necdet SEZER’in de bulunduğu- mahkeme heyeti 441. (erkeğin zinası) maddeyi Anayasa’ya ve uluslararası anlaşmalara aykırı bularak iptal etmiştir.

Ardından da yasa koyucunun (meclis) zina ile ilgili yeni bir düzenleme yapmaması sonucu AYM’nin 23.06.1998 tarihli (E:1998/ 3, K:1998: 28) kararıyla 440. madde de iptal edilerek zina tümüyle suç olmaktan çıkmıştır.

Bu tarihi süreç hakkında kısa bir yorum yapmak gerekirse:

Şimdi öncelikle evlilik dediğimiz kurum, farklı zamanlarda ve farklı coğrafyalarda farklı şekillerde olabilir, olmuştur ve olacaktır! (seçim yaklaştı ya ondan:)). Ama temel olarak geçmişten beri evliliğin temel amacı doğacak çocukların bakımıdır. Bildiğimiz gibi çoğu hayvanda ve insanlarda kadın ve çocuk doğumdan sonra bir süre bakıma ihtiyaç duyuyor. Bu bakımı sağlayan kişi ise erkek oluyor. İnsanlarda -diğer hayvanların aksine- üreme amacıyla olmayan ve her mevsim süren cinsel ilişkinin, söz konusu bakımın sağlanabilmesi için kadınların erkeği yamacında tutmak istemesi sayesinde olduğunu öne süren tezler var. Çünkü erkek sürekli bir seks arayışı içerisinde ve bunun için diyar diyar geziyor, dağları deliyor falan. Kolay seksi de bulunca karısının ve çocuğunun yanında kalıyor.

Dolayısıyla tarihsel süreçte bir evlilikte kadının erkekten beklediği “bakım- koruma”, erkeğin kadından beklediği ise “cinsel ilişki” ve “çocuk”. Yani kadınların tek gecelik aldatılmaya karşı daha toleranslı olabilmelerinin sebebi evrimsel olarak ilişkiden beklentilerinin farklı olması.

Ayrıca kadınların cinsellik sağlama kapasitelerinin ve isteklerinin ilerleyen yaşla ve çocuk sayısının artmasıyla beraber düşmesi de, kendisinin ve çocuklarının bakımını aksatmayan erkeğin kaçamaklarını görmezden gelmelerini sağlayabileceği de söylenebilir.

İşte kanunlar da toplumun durumunu dikkate aldığı için zina konusunda farklı hükümler getirebiliyorlar. (Ama dediğim gibi eski hukuki düzenlerde her iki cinsiyeti de aynı sertlikte cezalandıran hükümler de mevcut.) Bu biraz sosyo-ekonomik yapı, biraz da zamanın ruhu dedikleri Zeitgeist’e göre değişiyor. Dolayısıyla eski Ceza kanunundaki hüküm farklılıklarını “kahrolasıca ataerkil düzeninin kadınlara zulmü” olarak görmek yerine, çağın şartlarına göre erkeklerin fütursuzca çok eşlilik eğilimlerini kısıtlamayı amaçlayan bir düzenleme olarak görmek daha mantıklı. Aynı şekilde Kuran’da yer alan erkeklerin 4 kadınla evlenebilmelerini “erkeklere 4 kadın hakkı verildi” şeklinde değil, “erkeklerin sınırsız kadın istekleri 4 kadınla sınırlandı” olarak düşünmek daha doğru olur. Çünkü Ortaçağ ve öncesinde gerek Avrupa’da gerekse diğer coğrafyalarda güçlü olan erkekler 10-20 eş alabiliyordu ve kadınlar da bunu kabul ediyordu, etmek zorunda kalıyorlardı.

İçinde bulunduğumuz koşullarda kadınların bir erkeğin bakıma ihtiyaç duymadan çocuklarıyla beraber yaşamaları çok daha kolay olduğu için, her ne kadar içgüdüsel olarak aşırı tepki göstermeseler de, tek gecelik aldatmaları tolere etmeleri beklenmiyor. Zaten Mahmut Abi’nin dediği gibi etmiyorlar da.

Dolayısıyla durum buyken kadının affetmesini umarak aldatmak çok mantıklı değil. Zaten kadın affetse bile içinde hep bir şeyler kalıyor ve bu da hem ilişki kalitesini düşürüyor hem de intikam aldatması riskini arttırıyor.

Burada geniş bir etik tartışmasını da girmek isterdim ama kısaca söz etmek gerekirse; evlilik bir sözleşmedir ve bu sözleşmenin önemli unsurlarından birisi sadakat yükümlülüğüdür. Sadakat yükümlülüğü kanunlarda (medeni kanun) tek gecelik ilişkiyi de kapsadığı için, tek gecelik ilişkide bulunmak ahlaken sorunludur.

Burada topluma yön verebilme kabiliyetine sahip kişilerin daha sorumlu davranmaları önemli. Zaten Mahmut Abi en baştan beri bir sosyal sorumluluk projesi olan Erkek Adam sitesinde olabildiğince sorumlu davranıyor. Erkeklere yönelik yayın yapan ve Erkek Adam sitesinde sohbetlere katılmış diğerlerinin de sorumlu davrandığını ve buna gayret gösterdiklerini düşünüyorum.

Ama mesela bazılarını dinledikçe kadınlardan biraz soğuduğumu hissettim ve dolayısıyla onları dinlemeyi azalttım/bıraktım. Aslında Calvin Newport’a uyarak “Dijital Minimalizm”e başladım, çok yaradı, tavsiye ederim.

Son olarak Mahmut Abi siteyle ilgili şöyle bir önerim olacak. Şimdi siteye yapılan çevirilerden bazıları çok “sert”. Sen de bunu yayınlarda söyledin ve bu yazılardaki bazı şeylere katılmadığını belirttin. Ama saatlerce yayın var ve bunun içinde senin bunu söylemiş olduğunu herkes bilemez. Dolayısıyla katılmadığın yazıların altına (yorumlara değil de ek paragraf olarak yazının kendisine) kendi fikirlerini eklersen çok yararlı olur. Yani yazıda sıkıntılı gördüğün yerler nereler, sence onun yerine nasıl olmalı, hangi söz ilişki başlangıcı için geçerli, hangi söz Türkiye’ye uymaz, v.s…

Ayrıca Huberman’ın çevirileri için de çok teşekkür ediyorum, 1. kitap için 4-5 ay önce yazdığım ama atmayı unuttuğum “2. bölümün faziletleri” adlı yazıyı yorumlara attım.

Yazan : Mistik Bilge