Manosphere’in klasik Jordan Peterson mı Rollo Tomassi’mi tartışması yine çıktı. Birkaç şey yazayım. Daha önce genel olarak düşüncelerim konusunda Jordan Peterson ve kırmızı hap yazısına bakabilirsiniz. Şu yorum beni bunu yazmaya itti :
Katılıyorum. JP erkeği birey olarak değil toplumun ve sistemin bir dişlisi olarak ele alıyor.
Jordan Peterson gibi birey kavramını bu kadar öne çıkaran bir adama bireyi sistemin dişlisi olarak algılıyor diyorsan ya adamı takip etmiyorsun ya da takip edip anlamamışsın! JP’yi eleştirin ama bu eleştiri saçma. Jordan Peterson bireyi sistemin dişlisi sayan totaliter ideolojilere karşı olduğundan bu kadar sevilmeyen biri. JP’nin dediği bireyin dişli olması değil, bireyi genele bağlayan arketip temellerin olması ve bu temellerin hayatta anlam araması.
JP birey için bu anlamın önemini vurguluyor, Rollo anlamı o kadar önemseyen biri değil ve zaten o konuda söylediği çok şey yok. Aralarındaki temel fark bu. Rollo mesela JP’nin “sorumluluk” alın lafını birçok yerde “kadının sorumluluğunu” alın diyor gibi anlatıyor ama Rollo’yu dinleyince anlıyorsun JP’yi takip etmiyor pek. JP asla spesifik olarak şu sorumluluğu, hele hele kadın sorumluluğunu alın demiyor. Rollo’nun dikkat etmediği şey, JP’nin kadın – erkek ilişkileri hakkında çok az konuştuğu ve söyledikleri şeylerin bu bağlamda sınırlı olmadığı.
Rollo’nun “JP kadın – erkek ilişkilerinde mavi haplı” eleştirisi doğru, bu konuda JP çelişkili. Bakın bu çelişkiyi en iyi ortaya çıkaran kişi bir düşünür değil Joe Rogan oldu. Bir podcastte “siz monogamiyi savunuyorsunuz yani toplumca dayatılan tek eşliliği ama bu çok çelişkili zira siz totalitere karşı bireyselliği savunurken iş ilişkilere geldiğinde totaliter iyidir diyorsunuz” dedi JP öyle kaldı! Gördüğüm en zekice ve dürüst sıkıştırmaydı. Joe Rogan sonra “yani her yerde serbest piyasayı savunuyorsunuz ama iş ilişkilere gelince komunizm. Neden en iyisi en çoğunu almasın?” dedi ve JP tam doyurucu bir cevap veremedi. Bu mesela benim de hala düşüncelerimi oturtamadığım bir nokta.
Fakat Rollo’nun ve genel olarak kırmızı hap camiasının pek farketmediği ve uzunca süredir de yazmakta olduğum ama yayınlamadığım bir şey var : mem. Kırmızı hap yazarları insan davranışlarında insanın biyolojik gen aktarımı temelli dürtülerini, yani Dawkins’in Gen Bencildir adlı mutlaka okumanızı tavsiye edeceğim kitabında bahsettiği mekanizmayı göz önüne alıyorlar. Oysa insan bireylerini kendi kendilerini nesillerden nesillere aktarsın diye vektör olarak kullanan genden başka bir birim daha var : mem. Mem ya da Même, Richard Dawkins’in ortaya attığı kültürel iletim birimi. Dawkins’e göre nesiller değiştikçe, kültürel ve sosyal içerik bir sonraki nesle memler tarafından aktarılmaktadır. Bu tıpkı biyolojik içeriğin DNA tarafından aktarılması gibidir. Fakat memler, DNA gibi mikroskop altında görülebilen somut bilgi kodları değil, daha çok soyuttur. Bu bakımdan sosyolojik gen denebilir.
Kırmızı hap ile ilgili biri ile ingilizce bu konuyu tartıştığımda bana “hayatın kendisi yeterlidir ve anlama gerek yoktur” demişti. Bu bir bakış açısı eyvallah da bilimsel değil. Beyinde bilinci oluşturan temel birimler memler ve bunlara sahip olunması, bunların korunması ve aktarımı insanda güçlü bir dürtü. Vatan bir memdir mesela, insana sadece biyolojik ve genler aşısından baktığında anlayamayacağın şeyler yaptırır. Gencecik bir çocuğun daha genlerini geleceğe aktarmadığı bir yaşta tüm dürtülerine ve korkularına rağmen gece yarısı ülke sınırında aslında başka şekilde asla ayak basmayacağı bir yerde ölmesini genetikle açıklayamazsın ama memetikle açıklarsın ki böyle bir dal var.
“İnsanların ideolojileri yoktur, ideolojilerin insanları vardır”. İdeolojiler kendilerini aktarmak için insanları genler gibi vektör olarak kullanır. Şimdi siz vatandır, dindir kavramıyla dalga geçebilirsiniz ve kendinizi mem üstü sanabilirsiniz, ama bunlar olmasa da başka memlere ihtiyacınız var. İnsanların belli bir mem (anlam) grubu etrafında toplanmaması ise ateistlerin sandığı gibi özgürlüğe değil cehenneme götürür. Nietzsche “tanrı öldü” derken bunu sevinçle değil dehşetle söylemiştir. Tanrı öldükten sonraki on yıllarda insanların birbirlerini vahşice katledeceğini tahmin edip 20. yüzyıldaki nazi ve komunist vahşetleri öngörmüştür.
Hayatta anlama ihtiyacınız var arkadaşlar. Hayat sadece kızlara yürümekten, çalışmaktan veya sosyalleşmekten ibaret değil. Hayat ölümlerle, ızdırapla ve hiç beklemeden üzerine çökebilecek acılarla dolu. Sadece vücut geliştirerek, kendinizi zihin merkezi yaparak, para kazanarak, kızlarla ve genel olarak başarılı olarak ancak hayatta başınıza hiçbir trajedi gelmediği zaman kaya gibi sağlam yaşarsınız ama hayatınızda bir anlam yoksa, manevi olarak güçlü değilseniz acı dolu bir trajedi gelir sizi dümdüz eder bir daha ayağa kalkamazsınız.
Bu konuda uzun uzun yazmazsan anlaşılması zor ama kısaca şunu söyleyeyim arkadaşlar iki şeye ihtiyacınız var : bir ideolojilerin kullan at vektörleri değil birey olmak ama aynı zamanda hayatınızda bir anlam tutmak. Bu ikisi olmadan doyumlu bir hayat yaşamanız zor.
Rollo mu Jordan Peterson mu kasmayın. İkisi de birbirinin aşırılıklarına panzehir insanlar. Odanızı da toplayın, kendinizi zihin merkezinizde de tutun. Ama en önemlisi kimseyi ya da hiçbir şeyi ak – kara diye etiketleyip körü körüne takip etmeyin ya da gözardı etmeyin. Buna kırmızı hap da dahil.
Mem temelli uzun bir kırmızı hap eleştirisi yazacağım bir ara.

Kendinizi kızlara göre ayarlamaya kalkarsanız ortada palyaçoya dönersin. Özellikle de hangi hiyerarşiyi seçip hangisinde yükseleceğiniz kararını kadınlara ya da genel olarak başkalarına göre vermeye kalkarsanız vay halinize.
Hayır, bazı kızlar serseri sever ve onların radarından çıkıp man in suit seven kızların radarına girersin.
Hayır, bazı kızlar konumlu adam sever ve onların radarından çıkıp serseri seven kızların radarına girersin.
Her kıza hitap etmeye çalışan erkek hiçbir kıza hitap etmez.
Dünya erkek nüfusunun binde biri olan azınlık tepe erkekler hariç hiçbir erkek, tepe 20%de olsa bile, tüm kadınlara hitap etmez. Bunu da dert etmez. Bunu dert eden oneitis mentalitesidir. Ya birtanesi kartanesi benim olacağım şeyi sevmezse korkusudur. Sen takım elbiseli ve ayda 40,000 lira para kazanan bir direktörsen emin ol birçok dövmeli serseri rock star seven hatun suratına bakmaz. Ama tam tersi serseri rock star adamın da suratına bakmayacak bir sürü hatun vardır.
Tüm hatunları baştan çıkarabilecek erkek olmak, gerçeklikten kopuk mavi haplı fantazisidir. Bunu en uyuyan mavi haplı da fantazilerinde canlandırır, kırmızı hapı okumuş ama sindirememiş mavi haplı da.
Heaven (K)nın bahsettiği ruh hali çerçevesiz olmaktır, kendini kendi zihinsel merkezine koyamamaktır. En temel maskülenite özelliğine sahip olamamaktır. Bu ruh halinde iken kadınlar da dahil hiçbir şeyde başarılı olamamak çok da öngörülemeyen bir sonuç değil.
Bornova evimiz devamında şöyle demiş :
Jordan Peterson ve Kırmızı Hap yazısında değinmiştim. Eski sistemde beta öder kısmı alfa tohum kısmı kadar bulunmaz ve arzulanan bir şey idi. Bugün ise sosyal devlet, kadının iş yaşamına katılımı vs … gibi şeylerle önemi azaldı. Ama yok olmadı. Jordan Peterson gibi düşünürlerin iş kadın – erkek ilişkilerine gelince yaptıkları en büyük hata alfa siker beta öder denkleminin (*) alfa siker kısmını bilmemek (Jordan Peterson hayatına giren ilk kadınla evlenmiş ve hala onunla evli biri o nedenle kadın – erkek ilişkileri dinamiği tecrübesi çok çok az) :
Rollo’nun sıklıkla tekrar ettiği tavsiyesi gidip göt serserinin teki olmayın ama o adamın özünü alın. Peki o adamın özü nedir? Kendi zihin odağında kendisinin olması. Göt olması, burada bazı erkeklerden duyduğum gülünç ve ne anlama geldiği belirsiz “karılara köpek çekmesi” çekici olmasının nedeni değildir sadece kadın için çekici olan o özündeki kendine odaklılığı ve efendi çocuklar gibi topluma secde edip bastırmadığı maskülenitesi için katlanılan bir şeydir. Rollo’nun dediği bu esansa odaklanın. Bunu bir yorum içinde şöyle yazmıştım :
Tepesine tırmanmayı arzu ettiğiniz hiyerarşiyi bulun. İnsan olarak en büyük avantajımız bu zaten, kurt, aslan, sırtlan, maymun vs … tüm hayvan sürülerinde tek bir hiyerarşi vardır. İnsan topluluklarında ise sürüsüne bereket. Aşçı, muslukçu, matematikçi, ayakkabıcı, iş adamı, futbolcu, vs … bir sürü. İçinde yükselmek için zekanızın ve yeteneğinizin elverdiği ve mümkünse size zevk veren hiyerarşide, kadınlar ne ister diye düşünmeden yükselmeye bakın. Evet, bir hiyerarşiyi seçmeniz sizin birçok havuza ulaşmanızın kapısını kapatacak ama orada yükselerek elde edeceğiniz havuz, hiçbir şeyde yükselmeden bekleyen ya da her hiyerarşide yükselmeye çalışan adamdan çok daha büyük olacaktır.
“Her alanda C– ama bir alanda A++olan adam, her alanda B olan adamdan daha çok kadına ulaşır.”
(*) Bu denklemi ciddi ciddi beta dünyada sikemez, alfa asla ödemez anlayan var. Beta da siker, alfa da öder. Ama alfa temel olarak tohumları ve cinsel arzulanırlığı için beta ise ödeyebilme kapasitesi için seçilir.