Alaylı yazılımcı

Daha önce birkaç kere yazılım alanında çalıştığımı söylemiş üniversitede bilgisayar mühendisliği ya da bilgisayarla ilgili bir bölüm okumadığımdan bahsetmiştim. Yazılım geliştirmeyi kendi kendime nasıl öğrendiğimi anlatmamı isteyen arkadaşlar oldu. Kısaca anlatmaya çalışayım.

Benim ilkokulu bitirir bitirmez Anadolu Lisesi’nin hazırlık sınıfında ingilizce öğrenmek gibi bir avantajım oldu. Şimdi o yaşta hazırlık sınıfları yok sanırım ama bir dönem boyunca haftada neredeyse 25 saat ingilizce ders gördüm. Üstüne o zamanlar tam bir hırs küpü olduğumdan bir 20 saat de ben ders çalıştım (haftasonu 5 x 2 = 10 saat artı hafta içi 2 x 5 = 10 saat). 6 ayda yaklaşık 1,000 saat ingilizce ile uğraşmışım. Normalde gündelik hayatta ve iş hayatında iyi ingilizce konuşmak için gerekli upper intermediate ingilizce öğrenmek için 640 saat ders ve 400 saat kadar da ders artı çalışmak lazım. Anadolu Lisesi ve inekliğim sağolsun 12 yaşında o seviyeyi geçmiştim. Babamın iş arkadaşının misafiri İngiliz bir kadın vardı. Bir yıl önce tek kelime bilmezken bir yıl sonra onunla uzun uzun Antartika maceralarını konuşmuştuk mesela.

Sonra hemen ardından bilgisayar aldık. O zaman Intel X86 işlemcilere sahip PC’ler yeni çıkmış ama pahalı. Babama yalvar yakar bir bilgisayar aldırdım ama adam gitti bana haber vermeden Commodore 64 aldı ve görevini tamamladı 🙂 PC o zaman memur maaşı ile kolay alınabilecek bir alet değil. Her ne kadar hayal kırıklığına uğrasam da hala sakladığım bu makine beni programlama ile tanıştırdı. Zira bilgisayarla beraber Commodore 64te BASIC programlama dilini anlatan bir kitap vardı. Yaz tatili dolayısıyla bende vakit bol. Kitaba daldım. Ne internet var ne de “abi bu kod çalışmıyor” diye soru sorabileceğim bir forum. Sinirden saçlarımı yola yola günde 2- 3 saat o kitaba gömüldüm ve sonunda elimdeki dandik bilgisayara “I know you BASIC bitch” diyecek ve RiverRide’ın çok kaba bir versiyonunu yazacak kadar BASIC öğrendim.

Lise de bir arkadaşımın mühendis babasının Pcsine ağzımın suyu akarak bakmaktan ve Doom oynamaktan başka gerçek bir bilgisayarla maalesef ancak üniversitede uğraşabildim. Lise boyunca üniversite sınavına hazırlanmaktan (Lise 1’in yazında başlamıştım) bilgisayarı unutmuştum.

Sonra şans yüzüme güldü. Daha doğrusu 3 sene çalışıp iyi bir üniversite kazandım. Birgün yurtta odada boş boş otururken benim liseden aynı üniversitenin bilgisayar bölümünü kazanan bir abim odama muhabbete gelip “lan boş boş oturacağına bilgisayar labına gidip programlamanı geliştirsene” dediğinde “bilgisayar labı ne?” diye sormuştum. “Şu binaya git şu kata çıkıp Bilgisayar Labi yazan yere” git anlarsın diye tarif etti. Ben de saf saf dediği yere gittim ve üniversite kartımı verip Lab 3 Computer 21 (numaralar aklımdan çıkmış olabilir) yazan bir kart alıp Lab 3 yazan yere gittim.

Lab 3’ün kapısından gördüğüm manzara karşısında gözlerim öyle doldu ki, oraya çöküp ağlayacaktım. İçerde tam 25 tane 32 bit PC var! 25 tane! Daha sonra zaten bilgisayarlarda Windows 95 ve Internet görünce sevinçten uçuyordum! Bana Lab’a git diyen abinin tavsiyesi ile üniversite kütüphanesinden aldığım kitaplarla önce PASCAL sonra da C öğrendim. Ardından C++ kastım ama doyurucu bir kitap bulamadım. Internette araştırarak Deitel & Deitel’in kitabının en iyisi olduğunu öğrendim ve Aksaray’da bir kitapçıda orjinalini buldum. Fakat bende alacak para yok. Kötüsü harçlıktan biriktirsem bile okulun 3 ayı kalmış, yaz tatiline kadar para biriktirsem bu sefer yaşadığım ufak şehre, evime dönmem lazım ki evde PC yok.

Neyse 3 ay özel ders vererek ve fuarda çalışarak Deitel & Deitel’in C++ kitabını ve bir Pcnin 50%sini alacak parayı 3 ayda biriktirdim. Çoğu fuardan geldi. Kalanı da babamdan borç aldım (gerçi sonra geri ödemedim) ve eve otobüsün bağajında yepyeni PC ve D&D C++ kitabı ile gittim. Yaz tatilinde ise bu kitap sayesinde 3 ayda C++’ı çözdüm. Kolay olmadı. Internet yok, pointer aritmetiği falan ağlatıyor adamı. Şimdi C# ve Java var. Allah Garbage Collector’ı icat edenden razı olsun 😊

Ondan sonraki senem ise okulda ufak ufak proje yaparak geçti. Sanat Klübünden psikoloji okuyan bir kızın vasıtası ile psikoloji bölümündeki deneylere Visual C++ ile deney programları yazdım mesela. Psikoloji kız dolu o işin ekmeğini öyle yedim. Sonra elektrik elektronik bölümünde silme erkek ekiple imaj işleme algoritmaları yazdım. İki bilgiyi bir araya getirecek girişimci ruh içime doğsa, kağıda yazılı çok seçenekli anketlerden veri okuma algoritmaları yazar köşeyi dönerdim ama 1972 Playboy güzeli Lena ablanın fotosunu işlerken aklıma gelmedi.

Üniversitenin son 2 senesi ise part time çalıştım (bu yüzden de okulu uzattım). Fakat 2000 – 2001 dotcom balonunun son senesi, o sene Istanbul’da dandik ASP işlerinden bile part time 400 USD kazanıyordum. Öğrenci adam için çok iyi para. Sonra balon patladı tabii.

Mezun olunca ilk girdiğim ve full time profesyonel yaptığım iş C++ ile sunucu tarafında çalışan ve çok kullanıcılı bir uygulama yazan bir şirketti. Teknik ekibin başında yabancı bir amca vardı. Bilgisayar mühendisi olmamamdan dolayı başta bana pek sıcak bakmasa da sonradan iyi anlaştık. Sonraki yıllarda o şirketten ve Türkiye’den ayrıldı, bir iki sene sonra da ben şirketten ayrıldım. Ardından birgün kendisinden bir telefon aldım. “Mahmut Tayland’da birine ihtiyacım var, aklıma sen geldin, biliyorum sen gidersin” dedi. “Gitmem mi lan giderim tabii!” dedim. Uzakdoğu’da yaşama fırsatını duyunca parayı bile sormadım, bıraksan bedava gideceğim. Kısa süre sonra 4000 Dolar olduğunu öğrendiğim maaşla Bangkok’taydım (bugün İstanbul’da 25 yaşında ve 4000 Dolar maaşla olmak gibi bir şey). 3 sene sürecek Bangkok ve ara ara bugüne kadar gelecek yurt dışı maceram da böylece başlamış oldu (daha önce ülke sınırlarından dışarı çıkmamıştım). Bugün bile Asya’da yaptığım ağı sata sata hala o pazara çalışıyorum.

Geçenlerde ekonomist Atilla Yeşilada bir videosunda “akıllı biri olduğumdan dolayı mı Ingilizce bildiğimden dolayı mı iyi kazanıyorum bilmiyorum” dedi. Aynı şeyi ben de söyleyebilirim ve cevabı bilmek istemiyorum 😊 Ama Ingilizce hayatımı değiştirdi. Hangi mesleği yapacak olursanız olun mutlaka öğrenin. Benim şansıma bir hazırlık sınıfından dünya kadar vaktimin ve beynimin taze olduğu bir yaşta Ingilizce öğrendim. Ama rakamlar sizin için de farklı değil. 640 saatlik bir ders programı ile örneğin haftasonu 8 saat ders alarak 6 ayda derdinizi anlatacak kadar, 1 senede sokakta konuşacak kadar ve 1.5 senede işinizde çok düzgün kullanacak kadar öğrenebilirsiniz. Bu ucuz bir yatırım değil ama dünyada İngilizce bilenler ortalama 25% daha fazla kazanıyorlar ve Türkiye gibi nüfusun sadece 14%ünün İngilizce bildiği bir ülkede bu oran muhtemelen daha fazla.

İkincisi artık sizin elinizde streaming video yayını izleyebileceğiniz kadar hızlı bir internet var. Ben kendi kendime yazılım öğrenirken bu imkanlar yoktu. Şimdi Türkçe bile çok kaynak var.

Üçüncüsü artık yazılımdan çok daha kolay para kazanabileceğiniz işler ve diller var. PYTHON gibi basit bir dili birkaç ayda öğrenebilirsiniz ve sadece PYTHON bilgisi ile bile para kazanabilirsiniz. Bilgisayarlar çok hızlı ve güçlü artık. Bizim gibi C++’da bir avuç memoryde sürekli pointer yükleye boşalta program yazıp compilerın bulamadığı buglarla saç beyazlatmak zorunda değilsiniz.

Şunu da söyleyeyim eğer iyi bir üniversitenin mühendislik fakültesinden mezun olmasam, kendimi yetiştirmiş bile olsam bu işe girmem zor olurdu. Sektörde en büyük problemlerden biri bu. Bence yetiştirmek üzere lise mezuniyetinden adam almanın hiçbir problemi yok ama sektör illa üniversite diploması istiyor.

Bir yatırım tavsiyesi olarak kırmızı hap

Saha Raporu- Tinder Buluşması yazısına Javert şu yorumu yazmış :

Kırmızı hapı burnundan yutan çok. Kırmızı hap gibi mevzuları “saf” adamların öğrenmemesi gerek aslında. Ya kırmızı hapı tamamen reddedip mavi haplı kafayla devam ediyorlar ya da kadın düşmanı oluyor. Bunun biraz yumuşak versiyonları mgtowlar. Kadınlara yatırım konusu kalibre işidir, yok öyle ben game kitabını okudum, kırmızı hap okuyorum deyip hiç yatırım yapmamak.

Bu tipler başta kadına yatırım yapmaz, bir şekilde sevgili olduklarında köpek gibi de bağlanırlar veya aldatılırlar. Nasıl sevgiye ihtiyacın varsa, kadınında ilgiye, sevgiye ihtiyacı var. Burayı okuyanların kafasında hala tüm yazılanlara rağmen: sikici, çakıp geçen, aşağılayan imaj var.

Gerçi seçimle alakalı bir şey ama burda “tavsiye” edilen “lider, sosyal, iyi alfa” olmak. Playboy ya da Mafya olsanız burada işi olmazdı kimsenin.

Bata çıka bu kalibre konusu oturacak, törpüleyeceksin davranışlarını. Yanlış bir çevrede büyümüş olmanın sıkıntıları bunlar hep, deneye deneye bazı şeyler törpülenir. Kadına yatırım yapacaksın, seveceksin ama yanlışında cezasını keseceksin, yanlışını yüzüne vuracaksın.

Saha raporunu yazan genç arkadaşın oyunun dengesini öğreneceğine inanıyorum ve daha oyunu dengeleyememiş olanların kırmızı hapı bırakmalarını tavsiye etmeyeceğim. Ama Javert dikkat edilmesi gereken bir konuya parmak basıyor.

Günümüzde sosyal, cinsiyetler arası ilişki ve politika alanlarındaki ciddi kutuplaşmanın nedenlerinden biri ikili düşünme (binary thinking). Türkçe’de ak – kara düşüncesi diyebiliriz. Bir alanda gri renklere yer olmaması durumu.

Her şeye ak – kara bakan biri için kırmızı haptan çıkarılan mantık şudur :

(1) – Mavi hap elindeki herşeyi tek bir kadına yatır diyor.
(2) – Kırmızı hap buna karşı.
(3) – O zaman kırmızı hap kadına hiç yatırım yapma diyor.

Buradan çıkarılan sonuç ise kadına en ufak yatırım yaparsan betasın, kadını hiç yatırım yapmadan sikersen ancak o zaman alfasın! Bu zihniyette bir orta yol olabileceği ihtimali yok. Çerçeveye baksan da aynı. Kadını zihinsel odağınıza koymayın, kendinizi koyun diyoruz. Kadınız zihinsel odağına koymaktan kendini tamamen odaktan çıkarmayı anlayan adam, kendini odağa koymayı kadının hiçbir isteğini ve arzusunu dinleme, kadını tamamen görmezden gel algılıyor.

Kadına yatırım yapacaksın ama yavaş yavaş yapacaksın. Yatırıma değer mi bakarak adım adım yatıracaksın. Tüm her şeyini hiçbir zaman bir kadına yatırmayacaksın tamam ama bu kadına hiç yatırım yapmayacaksın anlamına gelmiyor.

Kırmızı hapı şöyle anlatsam sanırım ne demek istediğim daha iyi anlaşılabilir.

Toplumda erkeklere pompalanan yaygın yatırım danışmanlığı şu. Senin yatırımını yapacağın tek bir şirket var ve bu şirketi buldun mu tüm paranı ona yatıracaksın. Böyle yaparsan zengin ve mutlu olacaksın. Eğer 20lerinde şirketler yüzüne bakmıyorsa ve senin yatırımlarını kabul etmiyorsa üzülme. Sabredersen kötü yatırımcılarla iş yapmaya hevesli şirketler sonra senin değerini anlayacak ve senin değerini anlayarak senin ona yatırım yapmanı isteyen o özel şirkete tüm yatımını yapacaksın.

Kırmızı hap da tabii ki “olur mu öyle şey, bu şirket batınca sıfırlanırsın, herşeyini bu şirkete yatırma” diyor. Paranın (duygusal yatırımının) büyük kısmı başka şirketlerde olsun (kariyer hedeflerine, arkadaş grubuna, hobiler). Hatta bir şirkete önemli miktarda para yatırmadan önce birkaç şirkete azar azar para yatırıp iyi şirketin kokusunu alacak bir kurt yatırımcı olmayı öğren diyor. Tek bir şirkete yatırım yapacaksan ona o yatırımı azar azar yap diyor.

Buna rağmen kırmızı hap yatırım danışmanlığını “bir şirkete SIFIR lira yatırarak büyük kazanç elde edersin” algılayan çok. Hatta “şirketlere para yatıranlar aptaldır, yatırım yapmadan para kazanmıyorsan iyi bir yatırımcı değilsin” algılayan da çok.

Bir şirkete para yatırmadan o şirketten getiri elde edemezsin. Doğaya aykırı. Size nasıl dengeli yatırım yaparsınız, yatırımınız batarsa siz nasıl batmazsınız onu öğretmeye çalışıyoruz.

Ak – kara düşünce mantığı sizin kırmızı hapın her kavramını yanlış anlamanıza neden olur. Bir örnek daha vereyim.

Dominant (egemen) olmayı üstün olmak ya da efendi – köle ilişkisi sanarsınız. Lider olmak olduğunu içselleştiremezsiniz. Kararlar almak, bunları almak için kadından izin ve onay beklememek olduğunu anlayamazsınız. Üstünlük taslayacağım diye zorbalaşırsınız.

Yazıyı Black Label Logic’in Büyüklük Yanılsaması yazısından şu alıntı ile bitireyim :

Fakat birçok şeyde olduğu gibi, kendini etkisiz bir nesne gibi görme ucundan, kendini tamamen bir özne ucuna savrulmak, aşırı bir düzeltmedir. Daha önce hiçbir kırmızı çizgisi olmayan bir erkek, başlangıçta çoğunlukla sınırlarını aşırı şekilde dayatacaktır. Socrates ismini kullanan bir elemanın 21 Convention konuşmasında dediği gibi , bir erkek sosyal yeteneklerden ve aslında çok iyi ayar ve denge gerektiren PUA kalibrasyonundan yoksun iken oldukça agresif davranabilir ve bu da ona negatif etkide bulunur.

Saha Raporu – Dans yürümesi

Ne zamandır saha raporu yorumlamıyorduk. Redist ilginç bir saha raporu yazmış ona el atalım :

Selamlar abi en son sadece hb7 ve üzeri kızlara daygame yapmaya çalışmamın bir problem olduğunu söylemiştin ve ben de zorla da olsa dışarıda hb7 altı kızlara yürümeye çalıştım.

Sonuç; az kıza yürüdüğüm için pek bişey çıkmadı ve biri sokağın ortasında sapıkmısın sen her hoşlandığın kıza böyle mi yaklaşıyorsun falan diye bağırdı çağırdı. Neyse bunu bi geri dönüt olarak yazmak istedim ve asıl saha raporunu anlatıyorum.

Kız hb6.5 (çok kısa bir etek giymiş ve hala betalığın kalıntıları sanırım bu tarz giyinen kızlar bir tık daha önde oluyor gözümde)

Ben yaş 22 boy 1.80 2 yıldır ağırlık kaldırıyorum ve mekana idmandan hemen sonra gittiğim için baya pumplıyım.
Dans gecesindeyiz .

Kızla birlikte başlangıç grubunda olduğumuz için hadi gel şu öğrendiklerimizi deneyelim diye kaldırdım dansa ve bir sürü IOI aldım ( O kadar gürültüde sürekli sohbet etmeye çalışıyordu benimle, soru soruyordu, gereksiz temasta bulunuyordu vs.)
Dışarı çıkalım mı dediğimde olur dedi sonra mekana geçtik buraya kadar herşey normal.

Mekana oturunca bir arkadaşımı çağırsam sorun olur mu dedi. Bende olmaz dedim. (Gerçekten bilemedim ne diyeceğimi)
Sonra işin daha kötü tarafı mekana gelen arkadaşı erkek çıktı. Çocuk cılız görünümlü tam bir beta ve gelir gelmez dedikodu yapmaya başladılar. Ben ne kadar çerçevemi sıkı tutmaya sinirlendiğimi belli etmemeye çalışsamda sohbet dışı kalmanın gerginliği vardı üzerimde.

Kalkıp gitmeyi düşündüm. Gitmedim.

Kız niye bu kadar sessizsin dediğin de ne yapayım siz eskileri konuşmaya başladınız ( kızın hoşlandığı bir çocukla ilgili konuştular) nerden katılayim sohbete dedim.
Ve kendimi gerçekten kötü ve çaresiz hissettim.

Ordan kalkınca kızın arkadaşını postaladık biraz tutmayalım dedik.

Turlamaya başladığımızda benim eve (aslında arkadaşımın evinde kalıyordum onada söylemiştim)geçelim mi dedim kızda yok ya turlayalim sonra sen beni eve bırakırsın dedi. Bende ısrar etmedim. Kızı evine kadar olmasada baya mahallesine kadar götürdüm(götürmem mi demem gerekiyordu karar veremedim).

Kız bi ara yürürken ben kursu bırakıyorum birdaha görüşemeyiz belki gibi bişeyler söyledi bende kısmet dedim. Ve kızın numarasını falan istemedim.

Kırmızı haptan sonra ilk buluşmamdı. Üzülmedim gece saçma sapan geçti diye ama çok garip hissettim.

Yorumlarsanız çok mutlu olurum.

hb7 ve üzeri kızlara daygame yapmaya çalışmamın bir problem olduğunu söylemiştin ve ben de zorla da olsa dışarıda hb7 altı kızlara yürümeye çalıştım.

HB7 altını guzel bulmamanız problem. Ama nedeni tam anlaşılmıyor. “Zorla olsa da …” diyorsun ya. O klasik düşük rütbeli betalara özgü güzellik tapınması asıl problem. Bu kafa yapısı ile HB7 üstü kız tavlayamazsınız tavlasanız da o kızın ayak paspası olursunuz.

Kız hb6.5 (çok kısa bir etek giymiş ve hala betalığın kalıntıları sanırım bu tarz giyinen kızlar bir tık daha önde oluyor gözümde) …

Çok kıza etek giyen kız o eteği cinsel olarak ilgi çekmek için giyiyor. Buna ilgi göstermek betalık değil. Buna ağzının suyu akmak ya da bakıp bakıp da yürüyememek betalık.

Tabii hatun açık giyiniyorsa bu onun her erkeğin ilgisini çekmekten hoşlanacağı anlamına gelmez. Onun öyle giyinme sebebi tepe erkekler için diğer kızlarla rekabet etmek. Tüm erkeklerin ilgi göstermesi bir yan etki sadece.

Şimdi danstaki kıza gelelim. İyi başlamış. Çok kısa etek giyinen kadını alfa evresinde varsayabilirsin. Kırmızı giyinmek de aynı şekilde buna işaret eder. Aslında giyim döngülerinden kızların adet döngülerinin neresinde olduğunu bile az çok çıkarabilirsiniz.

Mekana oturunca bir arkadaşımı çağırsam sorun olur mu dedi. Bende olmaz dedim.

Kız uydusunu çağırarak shit test atmış. Olmaz dememen ya da hemen kabul etmen hata. Şakayla karışık bir şekilde reddetmen lazımdı. “Ben mum ışığında başbaşa kalırız diye hayal ederken arkadaşının gelmesi olmaz” derdin mesela …

Diyelim ki ciddiye almadı (muhtemelen kız burada durur o adamı çağırmazdı) ve arkadaşı yine de çağırdı. Bu kızın sana ilgisinin o aşamada düşük olduğuna işaret eder. Burada yapman gereken bunlar konuşurken ya sessizce gitmek ya da kıza “ben gidiyorum sen de gel deyip kızı başka mekana götürmektir. Kız eğer gelmezse zaten orda zamanını boşa harcamayı bırakmış olurdun. Ya da kız kuyruğu ile gelirse mesela onları orda ekerdin.

Kalkıp gitmeyi düşündüm. Gitmedim.

“Abi şu durumda ne yapalım, bu durumda nasıl davranalım” diye sorulan sorular aslında çok saçma. Zira eğer damarlarınızı testosteron dolduracak aktiviteleri yapıyorsanız olay olduğunda yapacağınızı sezgileriniz size bağıracaktır. Bak mesela senin 2 senelik spor sana en azından bunu sağlamış. Önemli olan mavi hapı atmak. Burada sessizce ya da afedersiniz deyip gitmen ve başka avlara ve danslara bakman lazım. Kendi de bunu biliyorsun ve testosteron ile yağlanmış evrimsel algoritmaların da sana bunu hissettiriyor. Kalarak kendine hıyanet etmişsin ve …

Ve kendimi gerçekten kötü ve çaresiz hissettim.

Sonuç kaçınılmaz. Mavi hap işte gözü körolsun! Daha bir saat önce hayatında olmayan kıza “ya verirse” ya da “saygılı efendi çocuk ol, annenin gününe gelen teyzeleri gururlandır” mantığı ile orada ezilip büzülmeye katlanırsın. İçindeki maskülen erkek aslında hala aktif ve o nedenle kötü ve çaresiz hissetmişsin. Bu açıdan ümitsizliğe gerek yok ama tam olarak iğdiş edilmemiş olman orada kalarak kendini aşağıladığın gerçeğini değiştirmez.

Ordan kalkınca kızın arkadaşını postaladık biraz tutmayalım dedik.

Bu sana ne söylüyor? Maalesef kızın arkadaşını çağırma nedeninin seni postalamak ya da aşağılamak değil denemek olduğunu söylüyor. Sana shit test atmış. Shit testlerin sadece kadın erkekle seks yapabileceğini düşündüğünü gösterir ve iyi bir şeydir. Yoksa hatun seninle kalmazdı.

Turlamaya başladığımızda benim eve (aslında arkadaşımın evinde kalıyordum onada söylemiştim)geçelim mi dedim …

Hiçbir cinsel gerilim yükseltme olmadan şunu yapmayın. Sen gördüğüm kadarıyla hiç cinsel gerilim yükseltme yapmamışsın. Eğer kızı ve arkadaşını orada bırakıp başkası ile dans etsen ve o kızla da gitmezsen ve dönse idin o bile cinsel gerilimdir.

Arkadaşlar daha direkt söyleyeyim : kadınlar azdırılabilir yaratıklar (hafif dokunuş ve sözlerle) ve hafifçe azdırmadan eve meve atamazsınız … İstisnalar tabii olacak ama strateji olarak benim dediğim doğru.

Kız bi ara yürürken ben kursu bırakıyorum birdaha görüşemeyiz belki gibi bişeyler söyledi bende kısmet dedim. Ve kızın numarasını falan istemedim.

Kusura bakma burası facia. Bak o shit testi geçememene rağmen kızın sana ilgisi devam ediyor. “ben kursu bırakıyorum bir daha görüşemeyiz belki” ne demek? Burada karşılaşamayız lütfen telefon numaramı al seni bir daha görmek istiyorum demek !?!?!

bende kısmet dedim – aferim.

Ve kızın numarasını falan istemedim – bravo!

Ah işte aşağıdaki büyük başa giden kanın yukarıdaki büyük başa giden kandan daha fazla olduğu yaştasın 😀 35 yaşa kadar böyle maalesef. Düşünmek ve uyanık olmak için özel çaba harcaman lazım.

Sen muhtemelen kızın oradaki arkadaş shit testinin ve orada hissettiklerinin etkisinde kaldın. Ama tipin iyi, boyun posun yerinde ve duruşuna dikkat ediyorsun. Yani senin bir miktar shit test yenilgisini absorbe edecek avantajların var. Fakat telefonumu al diyen kızdan telefonunu almamışsın, avantajların işe yaramamış.

Üzülmedim gece saçma sapan geçti diye ama çok garip hissettim.

Bu da bir tecrübe sonuçta. Ama Amcığın 16 Buyruğundaki ekstra özgüven işini biraz daha kolaylaştıracaktır. Satışı da oldu kabul et ve ona göre davran.

 

 

Robert P. Murphy – Gençlere tavsiyelerim

Son birkaç yıldır gençlere bedavadan finansal tavsiyeler veriyorum. Tavsiyelerime ise genelde şöyle giriyorum : “Size hayatınızla ne yapacağınızı söylediğim için kendimi komik hissediyorum, ama kel olduğum için biliyorsunuz daha yaşlı ve endişeliyim.” Bu yazıda, tavsiyelerimi özetleyeceğim. Bunları daha geniş kitlelere yayılacak şekilde özetlemek konusunda rahatım zira bunlar oldukça tutucu tavsiyeler ve her durumda faydalı olabilirler. Fakat benim Batı ekonomileri ile ilgili karamsar görüşümü göz önüne alırsanız bunlar oldukça önemli tavsiyeler.

Daha fazla birikim yapın.

Bir insanda gelecek için birikim yapma bilgeliği ve disiplini varsa, bu insanın ileride daha yüksek yaşam kalitesine sahip olacağı genel bir bilgidir. Ama yüksek tasarruf oranlarının kişinin gelecekteki geliri üzerindeki etkisini görmek için sayısal bir örneğe bakmakta fayda var – kitabımın 10. Bölümünde detaylandırdığım gibi. Albert Einstein’ın dediği gibi, evrende bileşik faizden daha büyük bir güç yoktur.

Aynı zamanda insanlar, ana akım medyadan gelen telkinler yüzünden birikim yapmaktan utanmamalıdırlar.  Kitabımda açıkladığım gibi, herkes kendi yaşam kalitesini daha fazla birikim yaparak arttırabilir. Başka deyişle, Alice’in kendi gelirinin daha büyük bir kısmını biriktirmesi yüzünden bir yerlerde Bruce’un daha fazla borç içine düşmesi ve hayat kalitesinin düşmesi gerekmez. Toplum gerçekten de net olarak birikim ve yatırım yapabilir. Yani herkes çalışanları daha verimli yapan üretim araçları üzerindeki hakkını arttırabilir.

Bugünkü ekonomik gerilemede, insanların tasarruf yapıyor olması daha da önemli. Keynezci uyarıların tersine, aileler ve şirketler daha fazla tasarruf yaparlarsa ekonomik düzelme daha hızlı yaşanır.

Birden Fazla Gelir Akışı Geliştirin

İnsanlar daha fazla birikim yapın tavsiyesini duyduklarında genellikle öğle yemeklerini evden getirdikleri sandviç ile yapmak gibi tasarrufları düşünür. Daha fazla tasarruf yapmanın en bariz yollarından biri gereksiz harcamalardan kısmak olsa da, daha fazla tasarruf yapın derken kafamdaki asıl yol bu değil. Eğer bir insan her ay gerçekten daha fazla miktarda para biriktirmek istiyorsa bunun en iyi yolu giderden kısmak değil geliri arttırmaktır. Özellikle genç insanlar (benim bu yazıdaki hedef kitlem) için, zaten giderden kısacak pek fazla fırsat yoktur. Ama prensipte bir insan için ne kadar kazanabileceğinin üst sınırı yoktur. Beni yanlış anlamayın. 22 yaşında ve dişe dokunur geliri olmayan bir erkek spor arabalara ya da nezih bir mahallede kiraya büyük miktarda para harcıyorsa, daha ucuz bir yere taşınması ve aracını daha ucuz ve yakıt tasarruflu bir araçla değiştirmesi daha akıllıcadır. Ama bu tür hemen yapılabilecek şeyleri yapsalar bile herkes – özellikle de genç insanlar – nasıl daha fazla gelir elde edebilecekleri üzerinde kafa yormalıdırlar.

Şu an zaten bir ofiste çalışan adamın geceleri garsonluk yapmasından bahsetmiyorum. Kafamdaki bu değil. Bunun yerine genç insanlar bir sürü girişimci işleri denemeliler. Kendilerine başka bir patron daha aramak yerine, gençler kendilerinin patronu olmayı düşünmeliler. En azından birkaç sınırlı alanda.

Bu söylediklerim bazı insanlara korkutucu geliyor ama dikkat ederseniz pek çok genç farkında olmasalar da girişimciler : çocuk bakan veya komşusunun çimlerini para karşılığı biçen her genç bir girişimcidir. Bu çocuklar fısıltı gazetesi ile müşteri bulurlar ve sağladıkları servis için direk ödeme alırlar. Her girişimcinin yaptığı gibi.

Bu tavsiyeyi konuşma yaparken verdiğimde bazı öğrenciler bana ne yapmaları gerektiğini soruyorlar. Kısa cevap şu : “Bilmiyorum, bunu sizin bulmanız lazım”. Girişimci çevresine bakar ve insanların ihtiyaç duyduğu, halihazırda ellerinde olmayan ve ellerine geçmesi için para ödeyecekleri ürün ve servisleri bulur. Bu para eğer girişimcinin zamanına ve yatırımına değecekse girişimci kolları sıvar. İnsanın yapacağı mükemmel girişimi bulana kadar düşünmesini tavsiye etmiyorum. Tam tersine, zamanınızı çokça kapsamadığı sürece birçok girişimi denemek daha mantıklı. Gereken yetenekleri, kendine güveni, müşteri talebini ve bu talebe cevap verecek karlı ürünleri düşünme yetisini kazanmak birçok deneme – yanılmayı gerektirir.

Bu yazıdaki tüm tavsiyelerim gibi, birden fazla gelir kanalı yaratmak her zaman akıllıca birşey olmuştur. Ama günümüz ortamında bu oldukça kritiktir. Bugün “iyi ve sağlam” bir işi olan biri bile gelecek sene ne durumda olacağını kestiremez. Haftasonu girişimini bugünden başlatan bir genç, eğer  işten çıkarılırsa yarın hemen genişletebilir. Ama örneğin köpek gezdirme girişimine bu sene başlamayan genç, gelecek sene işler kötüye gidip işsizlik 12%ye çıktığında işe girişirse, binlerce işsizle rekabet etmek zorunda kalacaktır. Ekonomi hala iyi iken girişime başlayıp geliştirirseniz, ekonomi kötüye gittiğinde elinizde hazır bir müşteri tabanı olacaktır.

Tavsiyemi tekrarlayayım. Aylık bütçenize bakıp “şu kadar kazanıyorum o zaman şundan ve bundan keseyim ve kenara 250 Dolar atayım” gibi bir  yöntemle para biriktirmeniz tavsiyesini vermiyorum. Daha çok “şurada tasarruf edip kenara 100 dolar atayım ve sonra her Cumartesi 3 ev temizleyeyim. Masrafları ve her haftasonu güzel bir yemeği çıktıktan sonra elimde biriktirmek için 600 Dolar kalsın” gibi bir yöntemi tavsiye ediyorum.

Televizyonunuzu satın

“Herkes – özellikle de gençler – daha fazla para kazanmak konusunda beyin fırtınası yapmaya başlamalılar.”

Size verebileceğim en yalın tavsiye, yeni gelir kanalları bulmak için evdeki televizyonunuzu satmanız. Ben benim televizyondan master yaparken sıklıkla yaptığım taşınmalardan birinde kurtuldum. Önce bir süre psikolojik çekilme yaşadım ama şu an biri evime televizyon koysa midem bulanır. Televizyonun verimliliğimi ne kadar öldüreceğini tahmin bile edemiyorum. İnsanlar favori TV dizilerini bilgisayarda izleyebilir. (*)

En az bir aylık masraflarınızı karşılayacak kadar nakit biriktirin

Bir kişi her ay para biriktirmeye başlarsa bu parayı nasıl kullanmalı? Bence ilk adım – Dave Ramsey gibi görünmeden söylemeye çalışayım – bir ay yetecek kadar parayı biriktirmektir. Kişinin kendi tercihine göre para yastık altına ya da bankada mevduat hesabına konulabilir.

Bunu yapmanızın amacı maaş gününden maaş gününe yaşama alışkanlığını kırmanız. Bu tip bir hayat tarzı 3 nedenden dolayı zararlıdır : en barizi, böyle bir yaşam en küçük bir parasal sorunda kişiyi zora sokar. Beklenmeyen bir masraf ya da işten çıkarma karşısında bu kadarlık bir emniyet bile çok yararlıdır.

Ama bir aylık parayı kenara koymanın 2 nedeni daha var. Böyle bir paraya sahip olan kişi faturaların ay içinde birikmesine izin verip onları topluca ödeyebilir ve böylece sürekli bankaya (fiziksel ya da online) gitmek zorunda kalmaz. Kişi sürekli para akışını dengelemeye çalışmak yerine işine konsantre olabilir.

Diğer bir sebepte, maaş bordrosuna bağımlı yaşamak girişimci ruha zararlıdır. Ay sonunu getirme mantalitesi yerine bir aylık birikimi olan insan için önümüzdeki bir ayın masraflarına sahip olmak ile 2 ayın veya 3 ayın mastaflarına sahip olmak arasında fark yoktur. Kişinin bir kere tüm ödeme ve harcamalardan sonra bile elinde koca bir ay için para kalırsa, o para gizemli bir şekilde artarak daha fazla ayı karşılayacak hale gelir.

Zekat ver Ya da Bağış Yap

Size mantıksız görünebilir ama inançlı biri zekat verdiğinde (ya da inancı olmayan biri bağış yaptığında) bir şekilde insanın elinde aydan aya daha fazla para oluyor. Sanırım zekat gibi insanın elindekinin belli bir oranını bağışlamak, o insanın parasını daha iyi yönetmesini sağlıyor.

Daha genel olarak, kişinin dikkatini kendi benliğinden dışaroı yöneltmesi onun ufkunu genişletiyor ve kişinin düşünmeden harcama yapmak gibi davranışlarını kısıtlarken daha fazla gelir için yapması gereken ekstra işi yapmasını sağlıyor.

Bu son madde, depresyonda ve ciddi maddi sıkıntı içinde olanlar için çok önemli. Onları orada tutan sebeplerden biri de, bilinçaltlarında bir yerde, faturaların mutfak masasında birikmesine izin vermeyen ve hayatlarını yoluna koymuş insanlar gibi stressiz yaşamayı haketmediklerini düşünmeleri. Dini ya da seküler bağış yaparak kişi kendinden nefret etmeye harcadığı zamandan kısarak başkalarına yardım etmeye odaklanır.

Değişken Faizli Borçtan kurtulun

Kişi elinde belli bir miktar birikim yaptıktan hemen sonra tüm bileşik faizli borcunu ödemelidir. Bunun en başta geleni de her ay faiz binen ve faizi güncel rakamlardan hesaplanan kredi kartı borcudur. Eğer faizler artarsa oradaki borç bir anda ödenemez noktalara çıkabilir. Bu ise daha önce kredi kartı borcunu döndürebilen birçok kişiyi iflasa sürükleyecektir.

Değişken faizli borçtan kurtulmak illa onu ödemekle olmaz. Kişi borcu sabit faize geçirebilir.

Gümüş ya da altın alın

Bir aylık nakitten ve borç kapadıktan ve değişken faizli borçtan kurtulduktan sonra paranızın bir kısmı ile altın ve gümüş alın. Gerçekten elle tutulur yatırımlar yapma konusunda oldukça öğreticidir.

(*) – Bugün bu tavsiyeye sosyal medyadan ve bilgisayarda vakit öldürmekten uzak durun da eklenebilir.

Çeviri : My Advice to Young People

Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak

Eğer aktif bir cinsel hayatınız varsa, cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda dikkatli olmanız lazım. Bu tehlike konusunda çoğu erkek her konuda olduğu gibi uç noktalarda. Bir grupta ohk sosyal gelenekleri  ya da yanlış bilgilendirme neticesinde aşırı korkanlar var, diğer uçta ise “bana bir şey olmaz” diye her müsabakaya kondom olmadan çıkanlar var. Bunun ikisi de aşırı. Ama eğer aktif cinsel hayatınız varsa cinsel yoldan bulaşan hastalıklar konusunda taviz vermeyeceğiniz bazı kurallarınız olmalı. Ben bir abiniz olarak size en önemlilerini sıraladım. Okuyun, cenge çıkmadan önce bir daha okuyun.

1 – Kondom şart : Cinsel partnerinizi yeni tanıyorsanız, asla kondomsuz yatmayın. Eğer kadınla düzenli ilişkiye giriyor olsanız bile kadının cinsel olarak aşırı ve çok partnerli aktif olmadığına emin olana kadar prezervatifsiz seks yapmayın.

2 – Zührevi hastalıklar sadece fahişelerden bulaşmaz : Bunu asla unutmayın. Kadını yeni tanıyorsanız prezervatif takacaksınız. Bu konuda taviz vermeyin. Bu konuda karar sizde olsun. Ben şahsen genç kadınların daha yeni tanıştığı adamla prezervatifsiz seks yapmaya hazır olmalarına dehşetle bakıyorum. Bundan daha önce bahsetmiştim :

Evde kondom yok (evet biliyorum büyük aptallık). Kondom yoksa bu abi seks yapmaz. Ben seks yapmamak için kasarken hatunun gece bu seks yapılacak ultimatomu (hatunların kondomsuz yatabilitesi beni hep dehşete düşürmüştür, hala da düşürüyor). Gecenin bir yarısı kıçım 4 ata ata iki apartman ötede tanıdık gençlerden kondom almaya gidiş …

Sanırım yeni nesil HIV belası eskisi gibi 100% ölüm demek olmadığından olayın tehlikesini yeterince anlayamıyor. Prezervatif şartı koymayan kızla prezervatif olmadan kesinlikle yatmayın. Hatun için iş biraz çikolotayı poşetiyle yemeye benzer ama sizin sağlığınız onun zevkinden daha önemli.

Tekrar ediyorum, cinsel yolla bulaşan hastalıkları sadece fahişelerden kapmazsınız. Onlarla özellikle de yabancıları ile kesinlikle prezervatif kullanın ama kadınla yeni tanıştığınızda mutlaka prezervatif kullanın.

Tüm HIV bulaşmalarının % 80-85’i korunmasız cinsel ilişki yoluyla olmaktadır.

3 – Prezervatifinizi kendiniz alın : Özellikle fahişelerdeki prezervatifler çok dandik. Kendi prezervatifinizi kendiniz alın.

4 – Prezervatifi doğru takmayı öğrenin.

5 – Prezervatifi ince almayın. Daha fazla hissetmeniz için satılan ince prezervatifleri uzun süreli ilişkinize saklayın.

6 – Oral seks vermeyin. Oral seks ile HIV bulaşma ihtimali çok çok düşük ama başka hastalıklar var. O nedenle şahsen başlarda oral sekste bile prezervatif takmanızı tavsiye ederim. Eğer kadın fahişe ise kesinlikle şapkayı takın.

7 – Prezervatifsiz seks yapmaya evet diyen fahişeyle yatmayın. Aynı şekilde anal seks yapan fahişelerden de uzak durun. Bunun için hatuna “prezervatifsiz olur değil mi” dersiniz, evet derse o kadınla olmayın.

8 – Anal seks yapmayın ya da o kadar fazla yapmayın. HIV’nin anal seksle bulaşması 10 kat daha büyük ihtimal.

9 – Aktif bir cinsel hayatınız varsa 6 ayda bir HIV testinin de dahil olduğu cinsel yolla bulaşan hastalıklar testi yaptırın. HIV, eğer erken yakalanırsa artık hayat boyu ilaç alınarak AIDS olmadan (*) yaşanabiliyor ama eğer HIV taşıyıcısı olarak kalırsanız ve AIDS başlarsa ordan kurtulma şansınız daha düşük.

10 – Olurda tanımadığınız biri ile seks yaptıktan 4 – 6 hafta içinde inanılmaz bir grip ile yatağa düşerseniz bir test yaptırın. İhtimal az olsa da HIV’nin ARS denilen ilk hastalığı olabilir. Bu ARS meredini öğrenen gençlerin 99%si kızla yattıktan sonra burnu tıkansa 5 tane HIV testi yaptırıyor ama ARS gribin anası gibi bir şey. Öyle nezle oldum gibi birşey değil.

11 – En çok görülen cinsel hastalıklar; bel soğukluğu (gonore), HIV/AIDS virüsü, hepatit B, hepatit C, sifiliz (frengi), genital siğil, genital uçuk (genital herpes).

12 – Herpes, sifiliz ve HPV kondom taksanız da bulaşabilir.

13 – Yurt dışında bazı ülkelerde seks yapacaksanız o ülkenin riskini araştırın. Örneğin Kamboçya’da paralı askerlerin 23%si HIV taşıyıcısıdır (tabii bu tüm fahişeleri kapsıyor, eğer heteroseksüelseniz kadın fahişelerde oran daha az) o nedenle yolunuz düşerse fahişelerden uzak durun.

14 – Seks ile alkolü karıştırmayın. Seks yapma ihtimaliniz varsa çok alkol almayın (en iyisi hiç almayın). Cesaretlenmek için alacağınız alkol size sabah uyandığınızda pişman olacağınız şeyler yaptırır.

15 – Pre-exposure prophylaxis (PrEP): Namı diğer Truvada. Cinsel aktiviteniz zengin ve çok partnerli ise bu ilacı hergün alırsanız HIV riski 92% azalıyor.  Ama bir süre düzenli kullanmanız lazım.

16 – Post Exposure Prophylaxis (PEP) : Çok riskli bir cinsel ilişki yaşayıp da sonra paniğe kalılırsanız PEP var. Sanırım cinsel ilişkiden sonraki 72 saat içinde başlamanız lazım. Bir ay günde bir hap alıyorsunuz. HIV riskini 92% azaltıyor. Türkiye’de nerede var bilmem.

(*) – HIV ile AIDS arasındaki fark şu : HIV virüsün ismi. Bunu kapan insan kaptığından 4 – 6 hafta sonra ciddi bir şekilde hastalanıyor ama vücut bunu yeniyor. Daha sonra virüs vücutta aktif olarak insanın T hücrelerini (bağışıklık sistemi elemanı) öldürerek ortalama 10 sene içinde bu hücrelerin sayısını artık en basit hastalıklarla savaşamayacak seviyeye indiriyor. Bu aşama ise AIDS. Akut Bağışıklık Azlığı Sendromu. Adamı AIDSten öldüren ise diğer virüsler, HIV değil.

Şimdi böyle yazından sonra korkup zamazingonuzu çiş hariç dışarı çıkarmamaya karar verebilirsiniz. Öyle de olmayın. HIV heteroseksüel ilişkilerde çok kolay bulaşan bir hastalık değil. Taşıyıcı kadınla korumasız vajinal sekste bulaşma ihtimali, eğer ikinizde de başka bir zührevi hastalık yoksa 1’e 900, eğer varsa 1’e 29 gibi birşey. Anal sekste ise bu 1’e 99’a ve 1’e 10’a kadar düşüyor (o nedenle homoseksüel erkekler daha büyük risk altında). Türkiye’deki paralı asker harici kadın nüfusunda HIV çok az görülüyor. O kadar dert etmeyin ama bir kez bulaşırsa hayat boyu yük olacağından mutlaka korunun.

Aktif cinsel hayatın tehlikeleri var. Bunları bilin ve elinizden geldiğince korunun. Eğer bu hastalıkların olabileceği riskini göze alamıyorsanız, tek eşliliğe yönelin. Riski ne abartın ne de riski tamamen göz ardı edin.

Kız arkadaş ve dominantlık

Erkek Adam twitter hesabında 30 yaşındaki adamın 20 yaşındaki kızla çıkması başlığındaki şu girişi paylaşmıştım :

hiç de normal ve sağlıklı olmayan bir durum (arkadaşımdan biliyorum)

kız bara gidecek; izin yok.
saçını mor yapacak; izin yok.
kısa giyinecek; izin yok.
arkadaşlarıyla eğlenecek; izin yok.

kız fazlasıyla hayat dolu, güzel ve diri ama adamın içi geçmiş, saçlar dökülmüş, iş-güç derdinde. kız, bir kadının nirvanaya ulaştığı 30 yaşına geldiğinde adam antropozdan, prostattan malum organına söz geçiremez hale gelecek ve kadın asla tatmin olamayacak, en iyi zamanlarını yaşayamadan yaşlanacak. kız kendi eğlenceli dünyasından, adamın 30’luk – 40’lık arkadaş grubuna geçecek ve haliyle ‘ben niye buradayım’ hissi doğacak; bu, adam için de geçerli.

malum 30’luk şahıs, kıza hemen evlilik teklifinde bulundu mesela. çünkü o yaştaki güzel bir kızın uçup gideceğini ve maymun gözünü açınca kel kafanın ve ayva göbeğinin meydana çıkacağını çok iyi biliyor; haliyle de hemen kızın ayağını prangalamaya çalışıyor. e tabii kendi yaşıtındaki hatunlar da ona ilgi göstermiyor, milyonda bir ihtimalle oltaya takılan balığı da bir şekilde kapması lazım; olgunluğunu, maddi gücünü ve tecrübesini kullanarak bir baba figürü çizip kızı kendine bağlıyor, ki kız da bunu hakikaten yiyor fakat doğaya aykırı olan her şey gibi, bir sürü problem sebebiyle bir türlü beraber olamıyorlar (ki artık konuşmuyorlar).

genç kız dostlarım, sizi bir şekilde sınırlandıracak erkeklerden uzak durun; hayatınızı yaşayın!

Gerçi bu abi bir tık fazla kısıtlamış ama mor saç olayını görünce bunu yazan hatun olayın genç kız için ne kadar sağlıklı bir ilişki türü olduğunu anlatmış ama farkında değil demiştim.

Bunun üzerine Sorol rumuzlu kullanıcı şu yorumu yazmış :

Mahmut abi merhabalar.
Twitter hesabında ekşi sözlükten bir entry’nin paylşaşımını yapmışsın daha sadece başını okudum ve şunu anlayamadım kız neden erkekten izin alıyor? (durun durun vurmayın feminist değilim)çoğu kız günümüzde babasını bile takmıyorken sevgilisinden izin isteyen bir kız ilginç geldi (öyleki soruyu soramıyorum oturtamadım cümleyi) neyse biz nasıl kıza izin verecek konuma geliriz?
sorular üstte kalınca sanırım görmüğyorsun abi

Şimdi öncelikle babasını bile takmayan kız, kız arkadaş materyali değildir. Herhangi bir konuda kızdan “babam beni öldürür” lafını duyuyorsanız bu o kızın ilişki materyali olması konusunda önemli bir pozitif gösterge.

Örneğin şu yorumdaki kız gibi hatunlar ile çıkmayın ya da eğer çıkıyorsanız fazla uzun sürecek birşeye girmeyin :

hocam merhaba kız arkadaş çerçevesini sürekli dayatmaya çalışırsa ve bizim çerçeveyi korumaya çalıştığımız vakitte ben güçlü kadınım bildiğin ezik kadınlardan değilim tarzı bir cümle kurarsa tepkimiz nasıl olmalı ve sade bir siktir çekmeli miyiz ? bu durumda siktir çekersek kadın tüm suçu psikolojik olarak bize mi atar ? ilerki zamanlarda geri dönme gibi bir durum olma olasılığı düşüyor mu ?

Burada bahsedilen kadın ilişki açısından psikolojik olarak defoludur. Çok büyük ihtimalle kız arkadaşı materyali değildir. Kırmızı haplı bir erkek böyle kızlardan uzak durur. Dikkat edin sadece uzun süreli ilişki materyali olarak değil genel olarak zira sahte taciz iddiaları bu tip hatunlardan gelir (hepsi yapmaz bunu ama bu tip hatunların yapma ihtimali çok olarak daha fazla).

Feminizm günümüzde kadınlara erkek için herhangi birşey yapmayı veya erkeğin en ufak telkinini kabul etmeyi yenilgi olarak öğretiyor. Bu propogandadan etkilenen bir kadınla ilişki yaşamanız çok zor. Zira hatun iki ucu boklu değnek. Eğer normal bir ilişkide olan erkeğin karışacağı ölçüde karışırsanız feminizm virüsü ile size diklenip kavga çıkaracak, eğer her istediğini yapmasına izin verirseniz bilinçaltı devreye girip sizden tiksinecek yine kavga çıkaracak.

Yukarıdaki hatun tabii ki kendisinden ayrıldığınızda tüm suçu size atacak, sizi utandırmaya çalışacak ve her yerde sizin nasıl geri kafalı, sert, kazak bir göt vs … olduğunuzu söyleyecek. Size ne? Bırakın yapsın. Aptal kız gerçekten ilişki materyali olan kızlara sizin reklamınızı yapıyor daha ne olsun 😀

biz nasıl kıza izin verecek konuma geliriz?

Uzun süreli ilişkinin en başında çoğu erkek zaten o konumda başlıyor. Kendi farkında olmasa da. Kadınların özellikle de Türk kadınlarının büyük çoğunluğu, herhangi bir konuda karar vermeye üşenip bunu erkek arkadaşlarına bırakmaya eğilimlidirler. Çoğu kadın erkeğin sürdüğü arabada oturup, nereye gidileceğini erkeğe bırakıp yolun keyfini çıkarıp tırnakları ile oynamayı ister. Ama çoğu erkek dominantlığın tam tersi bir şekilde eşitlikçi beyin yıkamadan dolayı daha ilişkinin birinci gününden itibaren herşeyi kadına sorarak bu dominant statüsünden hızla aşağı iner.

Erkek Adamın 12 özelliğinden birincisine sürekli ters hareket ederler.

1 – Erkek adamlar karar vericidir.

Hayatınızı başkalarının karar vermesini bekleyerek mi geçiriyorsunuz, yoksa hızlı ama iyi düşünülmüş kararlar verebilen bir lider misiniz? Örnek verelim :

Gerçek bir erkek adam, kız arkadaşı / karısı “bu akşam dışarı çıkacak mıyız?” sorusuna asla şu şekilde cevap vermezler :

“Oh, bilmiyorum hayatım, sen ne yapmak istersin?”

“Bilmiyorum bebeğim. Sen ne istersin?”

“Himmm, bilmem ki. Senin kafanda birşey var mı?”

Bu ne lan!

Gerçek bir erkek, sorumluluğu ele alıp hemen olumlu ya da olumsuz bir karar verir.

“Evet, hadi çıkıp birşeyler içelim ve sonra sahilde yürüyelim.” ya da;

“Bugün birşey yapasım yok. Yarın konuşalım”.

Aradaki farkı görebiliyor musunuz? İlk örnekte alfa erkeği olumlu ve spesifik bir karar veriyor. Kadının kararı beğenip beğenmediği önemli değil. Önemli olan spesifik bir kararı hızlıca vermek. Zaten kızın soruyu sormasının sebebi de bu. Senin soru ile geri dönmen değil, bir karar vermen.

Erkek adam ne istediğini bilen biridir sonuçta.

Kadının her dediğine “sen bilirsin hayatım”, “sen ne istersen aşkım”, vs … diyen, her kararda ona soran (nereye oturalım bebişkom) erkek (ki çoğunluk) kadını izin istemeyen bir canavara çevirir.

Nasıl dominant olunur yazısında dominant olmayı anlatmıştık. Geçenlerde TRP Discord tartışmasında bir arkadaş “dominant olacaksın, ona kimin üstün olduğunu göstereceksin” gibi birşey söyledi. Yanlış, dominant demek egemen  / yönetici demek, üstün demek değil. Eğer üstünlük sanarsanız, bir yandan zorba olursunuz diğer yandan da ilişkide liderlik kısmını göstermeyi bilmezsiniz.

Başından itibaren kızla beraber iken hep dominant olursan, kız doğal olarak böyle şeylerde senden izin alır. Tavsiye alıyormuş gibi yapsa da. Sonuçta kızın izin almaması doğal değil.

Peki kız siz dominant iken böyle davranırsa ne yapacaksınız. Ali rumuzlu arkadaş ile mesajlaşmanız size fikir verebilir (Ali önce bahsetmeyi mavi haplı algıladığını söylese de hemen ardından asıl derdini söylüyor ve bu arada çoğu erkeğin içselleştirdiği mavi hapı dillendiriyor – altını çizdim) :

Ali : Kız arkadaşım instagramdan erkekleri geri takip ediyor bu durum benim hoşuma gitmiyor daha hiç bahsetmedim bahsettiğimde mavi haplı gibi kendine güvensiz davranıcağımı düşünüyorum sizce ne yapmalıyım

Güzin Abi a.k.a Mahmut : Mavi hap kiz arkadaşına ve “aşk”a duygusal yatırımınla alakalı birşey. Neden kızı bu konuda uyaramayacaksın ki? Kıza muhtaçmış gibi görünmemek için mi?

Biz burada kıza nasıl göründüğümüzden çok kendi çerçevemiz ile ilgileniyoruz. Kırmızı haplı bir erkek bu konunun hoşuna gitmediğini kız arkadaşına söyler ve uyarır. Mavi haplıdan farkı nedir peki? Kız eğer direnir veya daha kötüsü “sen karışamazsın” gibi birşey söylerse kızın kıçına tekmeyi basar. Kendine güven budur. İçin içini yerken sus pus olmak değil.

Yani birader, eğer KHlı şekilde bitirmeyi göze alabiliyorsan söylersin. Eğer MHlı bir şekilde söyleyip de kız direnince devam edeceksen evet söylemek sakat.

Ali : Her hangi bir şekilde duygusal yaratırımım yok abi kıza karşı şuan bitse direk yoluma devam ederim fakat bu şekilde takip etmenden hoşlanmadığımı söylesem sanki ona inancım ve ilişkimize karşı güvenim yokmuş gibi görünmez mi bu da benim kendime ve ona güvenmediğim için kendine güvensiz, yatırım yapmış gibi gözükmez miyim

Mahmut :Kıza nasıl göründüğünü düşünmen seni onun çerçevesine sokar. Eğer kıza inancım ve ilişkime güvenim var desen rahatsız olmazdın. Senin için sen önemlisin, o ikinci planda. O nedenle kızın ne düşüneceğinden çok senin bu duygudan kurtulman lazım. Bunu çözmenin bir yolu olayı takmayı bırakmak eğer bu olmazsa kızı uyarmak. Aklına başka yol gelen var mı?

Bir de asıl olay şu ki eğer içinde bu iş yanlış diyen bir dürtü varsa ve kızı kaybetme korkusunun bahanelerinden biri olan “ilişkime güven ve ona inanç” balonları yüzünden bu dürtüyü bastırıyorsan söyleyeyim, o dürtü denilen şey senin içindeki evrimleşmiş uyarı mekanizması. Genelde doğru alarm verir.

Ali : Abiler kız arkadaşıma yazdım hoşlanmıyorum böyle yapamadan hoş bir şey değil yaptığın şey dediö ‘ istiyorsan tanımadığım kişileri takipten çıkabilirim şey senin için kimi takip ettiğim önemli mi dedi’ bende evet aynı davranışı yapmadığım için senden de böyle bir şey bekliyorum soruna gelirsek evet önemli dedim. Tekrar sordu ‘takipten çıkarayım’ mı diye bende takip ettiğin kişileri takip ettiğin için problem olduğu için onları takipten çıkarman gerekir dedim. Oda ‘tamam çıkarabilirim ‘dedi bende tamam çıkar o zaman dedim olay bu reisler

Mahmut :Kız arkadaşın, kız arkadaşı materyali olan bir kızın vereceği şekilde cevap vermiş. Bence sözünde durduğu sürece sorun kalmamış. Eğer sözünde durursa da sen kıza pozitif erkek dominantlığı uyguladın ki bu da senin hanene artı yazılır.

Bu arada kız arkadaşım dediğiniz kıza duygusal yatırım olur. Başlangıçta sınırlı da olsa. O yatırımı korumak için böyle şeyler yapmanızın ise maskülenliğe negatif değil pozitif etkisi var.

Bu arada orada yazılan şu yorumu da eklemek istiyorum zira bu tip bir duygusal güç nerden gelir sorusuna cevap.

Mahmut, okuyan da sanar am denizinde yüzüyorsun, alessandro ambrosio’dan çıkıp candice swanepoel’e giriyorsun! hiç nicelik değil de nitelik diye bir şeye baktın mı?

Baktım tabii. Erkekleri beğenip duran ve bununla ilgili rahatsızlığını söyleyen erkek arkadaşına diklenen hatun mu nitelik (kız böyle davranırsa)? Onu nitelik sayanların olsun ben almamayım.

Am denizinde yüzdüğümden değil, ilişkide benim çerçeveme zarar veren bir kadınla birlikte bir ay geçireceğime, 6 ay yalnız kalmayı tercih edeceğimden böyle davranabiliyorum. Herşey am değil. Benim ilişkide khlı olmam bu tercihimden geliyor. Am denizinde yüzmemden değil.

Ve evet, eninde sonunda birini, genelde daha iyi birini bulabileceğime inancım var zira hep böyle oldu. Dışarda adayların bol olması daldan dala atlamak anlamına gelmez. Bu dal çürükse başka dal var anlamına gelir. Çürük olmayan daldan neden atlayayım?

Erkek doğulmaz olunur

Bir okuyucu “alfa olunmaz doğulur” diye özetlenecek bakışı yorumlara yansıtmış :

Doğuştan gelen bir alfalık yoksa sadece taklit edersin, onu da iyi hissettiğin zamanlar yapabilirsin.

Bunun başka bir alternatifi yok.

Kötü hissettiğin zamanlar, mesela defalarca mastürbasyon yaptığın dönemlerde siksen taklitle bile alfalık hak getire.

Kırmızı hap veya oyun ile sadece alfalık hakkında bilgi sahibi olursun, alfa olmazsın. Taklit ile bir süre alfa davranabilirsin ama karşına gerçek bir alfa gelene kadar.

Abdurrahman Çelebi ayağı yani. Kırmızı hap veya oyundan tüm beklentiniz sadece salak salak kullanılmamak hatta daha gerçekçi olmak gerekirse daha az salak yerine konulmak olsun.

Bu evlilikten minimum zararla çıkmakla aynı mantık.

Sonradan alfa olmak, evlenip çocuk yapıp boşanınca hiç nafaka ödememek gibi bir şey.

Tekrar diyorum, taklit edenlerin alfalığı karşılarına bir alfa çıkana kadardır.

Ya alfanın dostu ol ki bu potansiyel olarak kızları ona devretmektir, aynı zamanda artıklarından beslenmektir ya da toz ol.

Bu iş böyle.

Herşeyi sosyal yapı sayan radikallerin (maskülenite tamamen bir sosyal koşullamadır, doğuştan gelen hiçbir şeyle belirlenmezcilerin) karşısında bu doğuştan alfacılar var. Size tavsiyem iki radikal uçtan da uzak durmanız. İnsan sosyal hayvanının alfalığını betalığını kurt sürüsünün ya da aslan sürüsünün alfalığı ve betalığına indirgerseniz genetik determinizm radikalliğine varırsınız. Ama biz kurt sürüsü değiliz ve alfalığın çoğu zihinsel, fiziksel değil.

Unutmayın ki kadınlar kız çocuğu olarak doğarlar ve sadece fiziksel olarak gelişerek daha 16 yaşında belli bir değere ulaşırlar. Erkekler ise oğlan çocuğu olarak doğarlar ama erkek olmaları kendiliğinden olmaz. Disiplinle, çalışarak, rekabet edip kazanarak, acı çekerek, zorda kalarak, zor durumları aşarak erkek olursunuz. Ve eğer hiçbir şey yapmazsanız hayat boyu oğlan çocuğu olarak kalabilirsiniz ki günümüzde 20lerinin 2. yarısına kadar bile oğlan çocuğu olarak gelmiş birçok erkek var. Doğuştan gelen genetik artıların olumlu etkisi olsa da maskülen bir erkeğin sonuçta dönüştüğü halin büyük kısmı kendisinin hayatta nasıl mücadele ettiği ile alakalıdır.

Doğuştan gelen artı özelliklerinizin üzerine ne eklediğiniz, maskülenitenizi bastırıp bastırmamanız önemli. İlk başlarda taklit edeceksiniz ve düşeceksiniz tabii. Ama yeterince ısrarlı olursanız bu sizin kendi benliğiniz olacak. Bunun bilimsel olarak fizyolojik değişikliklerle nasıl sabitlendiğini yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak yazısında anlattım:

Bizim duygu diye hissettiğimiz şeylerin hormon salgılanması ile alakalı olduğu artık bilinen birşey. Yeni yeni keşfedilen şey ise hareketlerle hormon salgısının değişebileceği ve bunun da duygu yaratabileceği. Belgeselin aşağıdaki Fake It To Make It (Yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak) bölümünde, alfa maymun hareketleri yapmanın (örneğin kollar havada açık V duruşu) testosteron seviyesini 20% arttırdığı ve tam tersi itaatkar ve boyun eğer hareketlerin ise 10% azalttığı verisinden yola çıkarak bir deney yapılıyor.

Testosteron, erkeklik hormonu ve yüksek seviyeleri erkeklerin egemenlik ve hırs dürtüsü ile alakalı. İşin ilginci, bu tür özgüven hareketleri sadece testosteronu arttırmak ile kalmıyor, kortizol seviyesini de (stres hormonu) azaltıyor. Bu da alfa erkekliğin sadece agresif bir hırsla değil, stres karşısından serinkanlı bir şekilde davranmayla da ilişkisini açıklıyor.

Benlik değişir ve plastik birşey. Alkolün ya da uyuşturucunun etkisi ile yıllar içinde birer çöpe dönüşen ya da korkunç bir savaş tecrübe etmiş adamların kişiliklerindeki gerçek değişime bakın ne dediğimi anlarsınız.

Bu konuda kimseye inanmaya ya da alfa olacağım falan diye hedefler koymanıza gerek yok. Kendinize her gün bir önceki gününüzden az da olsa daha iyi bir versiyonunuza dönüşme hedefi koyun ve bunu tavşan ve kaplumbağa masalındaki kaplumbağa gibi azar azar ama düzenli şekilde yürüyerek yapın. 2 sene sonra bakın bakalım doğuştan gelmiyorsa taklit edersinciler mi doğru söylüyor yoksa biz mi.

Tinder’da eşleşme taktikleri – 2 Tinder hilesi

Tinder’da daha başarılı olmak ve öne çıkmak için daha fazla bilgi için: Erkekler İçin Tinder Rehberi.

Tinder’da eşleşememe Türkiye’de Tinder kullanmaya yeltenen erkeklerin büyük çoğunluğunun sorunu. Bunun temel ve derin nedenini Tinder’da neden eşleşme olmuyor yazısında yazmıştık. Ama umutsuzluğa kapılmanıza gerek yok zira Tinder’ın nasıl çalıştığını anlar ve buna göre nasıl kullanacağınızı belirlerleyip bizim daha önce yazdığımız Tinder profili nasıl olmalı yazısına uyarsanız, tepeye çıkmanız mümkün.

Fakat yine de eşleşme alamıyorsanız, bu yazıda size iki Tinder hilesi göstereceğim.

Elo Puanını yurt dışında arttırmak

Tinder her kullanıcıya ne kadar arzu edilir olduğunu gösteren bir elo puanı atıyor.  Bu puan uygulamaya ilk girdiğinizde ortalama olurken sizin performansınıza göre azalıp artıyor. Genelde erkekler elo puanlarını katledecek şekilde hareket ettiklerinden (herkesi sağa atmak gibi) çoğu erkeğin elo puanı zamanla düşüyor.

Elo puanı bir kullanıcıya tinderı açtığında gösterilecek profillerin sıralamasını etkiliyor. Çekici bir kadını erkeklerin hemen hemen tamamı sağa attığı için, düşük elo puanı bu kadının uzun listesinde arkalarda olmak, onun sizi muhtemelen hiçbir zaman görememesi demek.

Eskiden Tinder ilk açıldığında kullanıcıya ilk başta kendini beğenenleri gösterirdi. Ama bu çekici bir kadının her sağa attığı ile eşleşmesine ve yüksek değerli ve henüz kendisini sağa atmamış erkekleri görmek için yüzlerce kez sağa atmasına neden olduğu için değişti. Artık sağa atanların arasına henüz sağa atmamışlar da konuluyor.

Bu ne demek? Diyelim ki ortalamanın üstü bir kızı beğendin. Kızı muhtemelen 200 kişi daha beğendi. Araya serpiştirilenleri de sayarsan yaklaşık ilk 500desin. Eğer elo puanın düşükse o listede sonlardasın. Kızın bırak seni görüp sola atmasını, karşısına çıkma şansın çok çok az.

Asya ziyaretlerimden sonra Türkiye’de eşleşme sayımın arttığını farketmiştim. Bunun nedeninin şu olduğunu düşünüyorum (yanlış düşünüyor olabilirim).  Bende Tinder Gold Plus var ve bu özellikte seni beğenmiş olanların bir listesini görebiliyorsun. Bangkok gibi bir şehirde birgün Tinder’a dokunma bu listeye 50 kişi yığılıyor. Bunların üçte biri çirkin kız ise üçte biri travesti. Geriye kalan 16 kız ise güzel. Daha sağa sola atmadan sadece bunlarla eşleşip muhabbet kurabiliyorsun. Yani sıfır reddedilerek 16 tane yüksek elo puanlı kızla eşleşiyorsun. Bu da senin elo puanını arttırıyor.

Buna benzer birşeyi şöyle yapabilirsiniz. Paralı üyelik ile lokasyonunuzu bir Doğu Avrupa ülkesine çevirin. Beyaz Rusya, Polonya, vs … Bırakın kızlar sizi beğensin. Ben Minsk’i denedim ve aldığım beğenme Bangkok’a yakındı ama Minskte kızların 70%si güzel ve hiç travesti görmedim. Neyse, eğer Gold Plus iseniz direk beğenenler listesinden eşleşin, değilseniz sağa sola atarak kızlarla eşleşin.

Abi eşleşip ne yapacağım, Minsk’e mi gideceğim? Gitmeyeceksin – gerçi git – ama orada arttırdığın elo puanın ile Türkiye’de avlanacaksın.

Dediğim gibi bu benim çıkarımım ve işe yaradığını düşünüyorum.

Arka planda tersine evrim geçirip size dönüşen yakışıklı hilesi

Bu hileyi TRP redditte gördüm ama sonra kaldırdılar. Bana mantıklı geldi. Ben eşleşme alabildiğim için denemedim ama eşleşme alamayanlar deneyebilir.

Burada olay şu :

1 – Kendi isminizle bir profil açıp buraya sizin yaşlarınızda ve pek tanınmayan bir amatör modelin ya da yakışıklı gencin instagram sayfasından seçtiğiniz çok da abartı olmayan 3 – 4 foto koyuyorsunuz.

2 – Mesleğinizi söyle havalı ve paralı birşeyler giriyorsunuz.

3 – Sağa sola ata ata bir iki günde 100 – 200 kadar hatunla eşleşiyorsunuz ama hatunlara mesaj atmıyorsunuz ve onların mesajlarına cevap vermiyorsunuz.

4 – 2 – 3 hafta bu hesabı nadasa bırakıyorsunuz. O arada zaten birkaç yüz tane daha hatun sıraya giriyor.

5 – Nadas bitince girip elemanın fotoları kendi iyi fotolarınızla değiştiriyorsunuz ve mesleğinizi de kendi mesleğinize değiştiriyorsunuz.

6 – Sağa sola atarak  (Gold Plus varsa beğenenler listesinden) eşleşmeleri topladıktan sonra elinizde düzinelerce hatta belki 100 plus eşleşme kalıyor.

7 – Kızları mesajlamaya başlıyorsunuz. Çoğu hatun sizi sağa attığını hatırlamayacak ama o yakışıklıyı da hatırlamayacak ya da bağlantıyı kuramayacak. Kimi sağa kimi sola attığını nereden hatırlasın? Bazıları belki bu kim lan deyip eşleşmeyi kaldıracak ama bir çoğu ile eğer Tinder profilinizi iyi hazırladıysanız sanki normal eşleşmişsiniz gibi olacak.

Evet başlangıçta kandırmaca var ama asıl mesajlaşmadan itibaren herşey dürüst. Gerisi size kalmış.

Erkekler için Tinder Rehberi

Erkekler için Tinder Rehberi

Gücün doğası

Gücün Gerçeği yazısından :

Gerçek güç, insanların kendi koşulları üzerinde kontrol sahibi olmalarıdır. Gerçek güç, hayatımızın yönü ile ilgili kontrole sahip olabilmemizdir.

Kadınlar gücü çekici bulurlar mı? Evet. Neden? Çünkü güce sahip olan erkek kendi koşulları üzerinde (elinden gelebileceği kadar) kontrol sahibi olan erkektir. İnsanlara bunun sık sık hatırlatılması gerekiyor zira biz gücü despotik bir egemenlik olarak düşünme eğilimindeyiz. Bazen güç böyle kullanılır ama gerçek gücü tanımlayan şey bu değildir.

Gücü despotik bir egemenlik olarak düşünen bir beta erkek grubu var. Bu görüşe sahip olmalarının nedeni, bu görüşün kendinden nefret eden, ak – kara cinsiyetler arası ilişki anlayışlarına uyuyor olması. Inseller yazıma gelen yorumlardan birinde 25 yaşında ve kendisini insel olarak tanımlayan bir erkekle yazışmalar var. Kendisi ile ilgili görüşü, başka hiçbir şey olamayacağına kesin olarak inanacak kadar sağlam. Hiçbir gücü olmadığına inanan ve bunun sonucu olarak da bir kadının kendisinde isteyecek tek birşey bile bulamayacağını düşünen bir genç. Bu inancında ısrar ettiği sürece de durumu gerçekten böyle olacak.

Yorumcularım bu çocuğa biraz da olsa ümit ve ilham verdiler. Bundan gurur duyuyorum. Ama Siyah Hap zihin yapısına göre yorumcularım aslında bu çocuğu yenilmeye ve hayal kırıklığına uğramaya itiyorlar. Zira güç kazanmaya çalışırsa başarabileceği tek şey kendisini daha verimli bir am dilencisine çevirmek ve / veya yenilgiye uğramak. Oyun hileli o nedenle oynamayı bırakmalısınız değil mi? Ve çocuk eğer istediği şekilde kadınlara ulaşabilse bile siyah hap döngüsel mantığına göre “sonunda elde edeceğin uğraşmaya değmez” ve başarısı bile aslında bir başarısızlık olacaktır.

Eskiler der ki “herşey seksle alakalıdır, seks hariç; seks güçle alakalıdır”. Ama “güç” nedir? Bir insanın aksi taktirde hayatına bir yaprağı savurur gibi yön verecek olan çevresi ve koşulları üzerinde kontrol sahibi olmasına güç denir. Ama güç her zaman belli bir bağlama nasıl oturduğuna göre ölçülür. Yani cinsellik bağlamında güç, insanın kendi cinsel deneyimi, tatmini ve en nihayetinde üremesi üzerinde kontrolünün olması anlamına gelir. Ve gerçekten, hipergaminin kadın merkezcilik denilen sosyal ve ana akım olmasının temeli budur. Kadın öncelikli sosyal düzenin gizli amacı nedir? Kadınları kendi üreme koşulları üzerinde tamamen kontrol sahibi olacakları şekilde güçlendirmek.

Güç, kadın için çekiciliğin (ve bazen tahrik olmanın) özelliklerinden biridir. Aynı zamanda tanımı gereği gücün erkeğin Alfa olmasının bir parçası olduğunu da söyleyeceğim. Ama bu tek parçası değildir. Size gerçekten güç, sosyal statü ve servet sahibi olmadıkları halde,  kadının cinsel idealine uyan bir tipe ve / veya alfa kafa yapısına sahip oldukları için kadınları çeken erkekler gösterebilirim. Ben zamanında böyle bir erkektim.

Güç alfa olmanın ön koşulu değildir ama güç potansiyeli ya da güçlü görünmek alfa olmanın ön koşuludur. Hatırlayın, kadınlar tabiatlarında olan güvenlik ihtiyacının her formu için erkeklerde güç (yetkinlik) aramaya programlanmışlardır. Bu nedenle de bir kadına çekici gelen gücün (Hipergaminin uzun dönemli beta ihtiyacı tarafı) her zaman kadının tahrik olması anlamına gelmeyeceğini belirtiyorum. Fakar tahrik edici bir erkekte olduğunda, güç kadın için cinsel olarak başdöndürücüdür.

Gerçek gücün görüntüsü ya da potansiyeli, erkekte hayatının koşulları üzerinde etki kapasitesini temsil eder. Eğer bir kadın bir erkekle tek eşli bir şekilde ilişkiye girecekse, erkeğin güce ulaşımı da kadının o erkekle eşleştiğindeki yaşamını şekillendirecektir. Bu nedenle de güç kadının erkeğe duyduğu çekimin bir parçasıdır.

Bu muhtemelen sağaltıcı birşey : “piliçler gücü didikler Rollo.”

Güç Alfa idealinin bir parçasıdır ama sorulması gereken soru gücün kadınlara neden çekici geldiğidir? Burası militan MGTOWcuların ve Siyah Hap nihilistlerinin gerçek yüzlerini gösterdikleri noktadır. Çoğu bunun nedeninin kadınların kontrol ya da güçlü bir erkeğe parazit olarak kendi çıkarları için çalışmak istemeleri olduğunu söylerler. Özünde olay kadının bir erkek aracılığı ile kendi koşulları üzerinde kontrol kurma ve kendi çıkarları peşinde koşma ihtiyacıdır. Bu, kadın gücünün gizli amacını analiz etmeye başlayana kadar oldukça melodramik bir önermedir.

Evrimsel perspektiften, bu erkeklerin “güç” olduğunu düşündükleri şey gerçekte sosyal dominantlık, önseçilim ve iyi bir fiziktir. Bu nedenle de kendilerini aşağılayan liseli piç arketipine bu kadar takıntılılardır. Piç “güçlü” görünür ve kadınlara hiç çaba harcamadan ulaşabilmesi ve kendilerine ne olmadıklarını hatırlatması bakımından üzerlerinde büyük etki bırakmıştır. Bu adamın kendi kaderi üzerinde kontrolü olması anlamında güçlü olup olmadığı önemsizdir – piçin, bu erkeklerin gücün nasıl görüneceği konusundaki düşüncelerini yansıtan bir görüntüsü vardır ve bunun sonucunda da gökten başına yağan amlarla ödüllendirilmiştir.

Peki bu durumda ne yapmalı? Feministlerin yaptığını; oyunu değiştir ya da herkesi kendilerinin gerçek ödül olduğuna ve dünyanın gerçekte nasıl çalıştığını anlayarak ortaya çıkardıkları (aslında kurguladıkları) gerçek oyunu oynamaları gerektiğine inandırmaya çalış. Eğer “Barbar Yıldırım Yarrak” değilsen ki hiç değilsin yaptığın tek şey onun gibi olmaya çalışmak ve gücü eninde sonunda onu sana sahip olmak için kullanacak kadına vermek için toplamak. Sonuçta bu “kadınların doğası bu”.

Feministler de bunu kendi çıkarları temelinde yaparlar. CPDleri kendilerinden çok yukarda olan kadınlarla Darwinist üreme başarısı gösterecek şekilde başedemedikleri için. Çözüm : Oyunu kendi daha düşük kapasitelerine uyacak şekilde değiştirmek : Şişmanlık kabulü (fat acceptance), erkekleri doğal cinsel tercihleri ve bunu gösteriş şekilleri konusunda utandırma, güzel kadınları güçsüzleştirerek veya güçlerini lekelemek. Formula 1 Pist Güzellerini yasakla, TVlerde amigo kızları yasakla, Miss Amerika Güzellik Yarışmasından mayolu bölümü çıkar.

Bunların hepsi üreme şansını arttırmak için yapılan adaptif stratejilerdir. Problem şu ki doğa bu tür çabaları her seferinde tekrar tekrar tokat manyağı yapar. Burada ana fikir oyunun kurallarını değiştirmektir; oyunun oynandığı gerçekliği ve bağlamı kontrol altına alarak bu değişikliği yapanların daha üstün oyuncular haline gelmesini sağlamaktır. Halihazırdaki oyunu “God Mode”da oynayabilecekleri hileleri bulmak yerine oyunu kendi yeteneklerine göre yeniden yazmak.

Yüzeyde, feminizmin kapak konusu, bu hiçbir zaman gerçek amaç olmasa da, her zaman erkekler ve kadınlar arasında ideal eşitliği sağlamak oldu. Ama eğer eşitliğin amaç olduğunu kabul etsek bile bu eşitlik, oyuncuların eldeki oyundaki güç ve zayıflıklarını gözardı ederek yapay kurallar üzerine inşaa edilen yeni bir oyunun gerçek oyun olduğu konusunda rol yapmalarını gerektirir. Problem şu ki herkese yeni oyunu oynatamazsınız. Doğal bir oyunu oynamak üzere evrimleştiğimiz gerçeği değişmez. Birçok insan yeni oyuna inanıyor görünse de içgüdüsel olarak bu gerçeğin farkındadır.

Güzel kadınlar feminist değerlere özenselerde, içten içe  güzelliklerinin ve cinselliklerinin kendilerini, daha az güzel kızkardeşlerinin üzerinde bir seviyeye koyduğunu bilirler. Bu da yine gücün bir şeklidir. Bu onlara kendi hayat koşulları üzerinde kontrol sağlar ve bilinçaltları eşit oyun adı altında bu güçlerini kullanmalarına engel olunmasına izin vermez.

Hedef

Aynı prensipler MGTOW yolunun sonuna da uyarlanabilir. MGTOW kafa yapısında cinsiyetler arasındaki ideal durum ne olmalıdır konusunda bir fikir birliği olup olmadığına emin değilim. Yeteri sayıda erkeğin MGTOW olduğu durumda toplumun nereye gideceğinin düşünüldüğünü her sorguladığımda, kadınların “akıllarını başlarına alacakları” ve kendi davranışlarının sorumluluğunu alacakları eşitlikçi bir gelecek tasfiri ile karşılaştım. Bu ve kripto para, MGTOW ütopyasının geleceği gibi görünüyor.

Bunu küstahlık olsun diye söylemiyorum. MGTOW toplumunun sonucunun nasıl olacağını gerçekten merak ediyorum. Feministler eşitlikçi ve cinsiyet nötr, kadın ve erkeklerin geleceğin eşit aracıları olduğu bir toplumun mümkün olduğunu düşünüyor. Feminizmin Marksizim ile karşılaştırılmasını okudum ve bu karşılaştırma onların söyledikleri gelecek kurguları açısından çok da alakasız değil. Ben tabii ki bu karşılaştırmaya ikna olmadım. Feminizmin üstünlükçü bir akım olduğu defalarca kanıtlandı, ama benim ilgimi çeken feminizmin kapak konusu hakkındaki umutların ne olduğu.

Aynı şeyi MGTOW konusunda da merak ediyorum. MGTOWcular da feministler de sonuçta güç peşinde – kendi hayatımızın koşulları üzerinde kontrolümüz olması bağlamında olan gücün peşinde. MGTOWcılar, kadınlarla haşır neşir olmanın kabul edilemez riskler içerdiğini açıkça söylüyor (değişik derecelerde) ve risk kabul edilebilir bir seviyeye inene kadar kendi yollarına gideceklerini ve kadınlarla tehlikeli münasebetlerden kaçınacaklarını belirtiyorlar. Erkek tümdengelim mantık şekline göre oldukça mantıklı ama MGTOWun hedeflediği hedef durum nedir?

Bunun üzerinde açık bir fikir birliği olduğunu henüz görmedim. Çoğu sanki kadınların akıllarını başlarına getirecek ve bir şekilde erkeklere ihtiyaçları olduğunu anlayarak bugün ellerinde tuttukları gücü kendiliklerinden bırakacakları  bir “sosyal çöküş” bekliyor. Bunun gerçekçi olduğu konusunda şüphelerim var. Ama belki de amaçlanan hedef bu değil ve ben yanlış anlıyorum. Kadınlar bunu elbette kendi çıkarlarından feragat etmek – feminizmi bırakmak olarak görüyorlar. Ama feministler ve MGTOW açısından kadınlar ve erkekler arasında olacak kabul edilebilir bir ateşkes nedir?

Bu soruları soruyorum zira bana öyle görünüyor ki iki akım da cinsiyetler arasında bir çeşit savaş halinin olmasına dayanıyorlar. Cinsiyetler arası manzara nasıl olmalıdır ki MGTOWcilar diğer erkeklerle rekabet etsinler ve kadınlar için uğraşsınlar ?  Cinsiyetler arası manzara nasıl olmalıdır ki feminizm çözülsün ve erkeklerin hayatları üzerinde kurduğu zorba güç ortadan kalksın?

Çeviri : The Nature of Power

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Red Man Group Episode 21 Notları – Kendine güven, özgüven nasıl kazanılır?

The Red Man Group Episode #21 – $$$ vs. Looks vs. Game grubun en bomba bölümlerden biri idi. Bu önemli kısımda çokça sorulan kendine güven, özgüven nasıl kazanılır sorusu cevaplanıyor.

Rollo : Özgüven nasıl kazanılır, kendine güvenimi arttırmak için tavsiye verir misiniz gibi soruları alıyorum. Eskiden beridir özgüvenin gerçek ve elle tutulur opsiyonlardan türediğini düşünüyorum. Kendine güven düşünce gücü ve doğru düşünce şekli ile içinizde türetebileceğiniz sihirli bir duygu değildir. Bu deli saçması bir düşünce. Özgüven opsiyonlardan ve bu opsiyonlar üzerinde kurduğunuz başarılardan gelir.

“Artık kırmızı hap farkındalığına sahibim ama şimdi ne yapacağım?” Her zaman tavsiye ettiğim şey bir tür yarışma ortamına girin. Neyde iyi iseniz. Satranç ya da güreş olması umrumda değil. Atletik ve fiziksel birşey olmasını tercih ederim ama bir şeyde iyi olun. Robert Greene’nin Ustalık adlı kitabında dediği gibi bir şeyde çok iyi olun. Bir şeyde, o şeyde kazanan biri olacak kadar iyi olun. Elinizde “herşey boka sarsa bile en azından bunda iyiyim” diyebileceğiniz birşey olsun.

Günümüzde rekabetçi olmayan bir ideolojiye düşmek çok kolay. Günümüzde daha çok “işten eve gidince kendimi rahatlatmak için ne yapmalıyım” diye düşünüyoruz. “Kendimi geliştirmek” ya da “bir şeyde kazanmak” için ne yapmalıyım diye düşünmüyoruz.

Zira diğer insanlarla rekabet etmediğiniz sürece birşeyde  kazanan olamazsınız. Ne yapıyor olursanız olun bir rekabet içindesiniz. Her zaman söylediğim kendinize iyi olduğunuzu düşündüğünüz birşey bulup o şeyde rekabetçi olmayı öğrenin. Benim için bu dövüş sanatı ve esktrimdi. Bunlara spor olarak girdim ve eskrimde uzun süre çok iyi idim.

Bir erkek kazandığında, bir rakibi yenerek kazandığında, hatta bir erkeğin tuttuğu takım kazandığında ve “evet kazandık” diye sevinçten uçtuğumuzda kanımızdaki testosteron seviyesi artıyor. Kaybettiğinde ise testosteron seviyen düşecek. Bu bilimsel bir bulgu. Bunun nedeni “kazanan” erkeklerin evrimsel bir fonksiyona sahip olmaları. Bunu şimdi size söylüyorum : kadınlar erkeklerdeki bu testosteron artışının yarattığı bilinçaltı iletişim ipuçlarını, kendine güveni ve ukalalığı hissederler.

Sanırım bunu Rossie söylemişti : erkeklerin irrasyonel bir kendine güvene sahip olması lazımdır ve bu irrasyonel kendine güven için de rekabet etmek zorundasınız.

Kendinize iyi olduğunuzu düşündüğünüz bir alan bulun. Bu alanda profesyonel seviyede iyi olmanıza gerek yok. En minimumda dışarı çıkıp ve rekabete giriyor olun. O zaferler size gerekli kimyasal itkiyi verecekler.

Bence günümüzde çok fazla erkek, özellikle MGTOW topluluğundaki erkekler, rekabetçi olmak istemiyorlar. Rekabeti kenara itip eve gitmek ve rahatlamak istiyorlar.

Bir de şu eğer hayatında bir kadın yoksa bu seni diğer tüm o fantastik şeyleri yapmak için özgür bırakacak fikri var. Eğer rahip moduna girecekseniz girin. Ama rahip modunda iken gidin yeni bir dil öğrenin, programlamayı öğrenin, ya da başka birşey yapmayı öğrenin.

Ben çok ama çok az MGTOW erkeğinin bunu yaptığını görüyorum. “Artık benim böyle bir derdim yok, siz kaşkavallar gidin ve kadınlarla uğraşın. Ben eve gidip kendimi geliştirmeye, içsel gelişimime veya çakralarımı ayarlamaya vs … gideceğim” diyorlar. Ama rekabet etmek zorundasınız.

MGTOWlar ile her konuşmamda, bende hiç rekabetçi olmadıkları izlenimini bırakıyorlar.

Karl (Black Label Logic) : MGTOW ile ilgili çokça olan şu : Robert Greene’nin Güç Kurallarından biri der ki “insanlar elde edemediklerini küçümserler”. Rekabetçi olmak istemediklerinden, istedikleri şeyi elde edemediklerini kabul etmek yerine onu küçümsüyorlar.

Uzun süreli ilişkiye girmeyeceğim ve evlenmeyeceğim gibi şeylerde MGTOW ile paralel düşünüyorum ama yine de gidip yavrulara yürüyüp para kazanacağım ve gyme gideceğim. Evde oturacağım, ot içeceğim ve Counter Strike’da 12 yaşında veletleri tokatlayacağım MGTOWcuları ile paralel değilim. Bunlar bir açıdan üzüntü verici adamlar zira erkek istese de istemese de rekabetçidir. Eğer bu Xbox oyunundaki skoru bile olsa rekabetçidir. Sadece gerçekten önemi olan birşeyde rekabetçi değildir. Zira önemi olan birşeyde rekabet etmek demek dışarı çıkıp yenilme riskini göze almak demektir. Bilgisayar oyununda kimseye görünmeden yenildiğin ve oyun hesabını silip yeniden açabildiğin için aslında yenilme riskin yok.