Ortadan kaybolan, pasif – agresif sevgili

Mahmut Abi, Kız arkadaşımla 7 aydır beraberiz. Bu süre boyunca beni en çok rahatsız eden tarafı, herhangi bir tartışma veya kavga olduğunda günlerce ortadan kaybolması. Hatta iki kere de beni terk edip sonra geri döndü (benim ona ulaşıp özür dilemem ile).  Bu günlerce aramamayı da hep ben arayarak bozdum.

Senin seni terk edenin arkasından gidip özür dileyerek sergilediğin güçsüz ve muhtaç kafa yapın bir kenara bu kız pasif agresif ve seni sessizlik ve ayrılık tehditi ile cezalandırma eğiliminde. İlerlemeden önce hemen söyleyeceğim şey şu: Bu tip pasif – agresif insanlarla (kadın ya da erkek) iyi ilişki yaşamak mümkün değildir. O nedenle sen bu muhtaç tarafın üzerinde çalışmalısın ama bu kızla olmaz. Bırakman en hayırlısı.

En son kavgamızda ise olayı iyice abarttı. Bir alışveriş yapmam gerekti ve genellikle yaptığı gibi bir iki dükkan sonra trip atmaya, ben sıkıldım gidelim demeye başladı. Bu şeyi almam gerekiyordu ve bunu ona söyledikten sonra beni Starbucks’ta bekleyebileceğini söyledim.  30 dakika içinde işim biter demiştim ve 30 dakikada işim bitti. Fakat yanına gittiğimde suratı beş karıştı ve yolda tek kelime etmedi. Bende kalacaktı ama evine gitmek istediğini söyledi. Bu arada kızın yanında gerekirse 2 saat alışverişe gittiğimi söyleyeyim. Yani o yapınca tamam ama ben yapınca trip atmalık bir olay.

Anlattığın şeye bakarsak kız arkadaşın çok mantıksız davranmış. Arabada “muhabbetine doyulmuyor” diye takılabilirdin. Ben eve gitmek istiyorum dediğinde “evet böyle yakışıklı bir adama surat asacağına evine git kendine gel daha iyi” gibi bir şey diyebilirdin. Kibarca ama davranışlarının aptallığını göstererek. Fakat sen sanırım 7 ayda bu tür karın ağrılarına katlandığın için senin hatun sana bunları yapmakta hiçbir problem görmüyor.

O günden sonra aramadı. 5 gün oldu. Bu sefer ben de aramayacaktım. Aklıma no contact geldi.

Evet bu tür sessizlik ile cezalandırmalara izin vermemen lazım. Bugüne kadar arayıp özür dileyen sendin ve bunu yaparak bu tür cezaların üzerinde çalıştığını gösterdin.

Ama burada kız eski sevgilim değil o nedenle sonunda yine ona ulaşmaya çalıştım fakat cevap vermedi.

7 aydır berabersin ve katlandığın davranışa bakar mısın? Bu kız sana gözünde bir değerin varmış gibi davranıyor mu sence? Ya da sen bunu mu hak ediyorsun?

Burada arızayı çıkarıp sonra da sessizliğe gömülen taraf o. Hiç aramaman gerekiyordu. Böyle bir durumda tavsiyem kıza asla ulaşmayın ve 2 hafta içinde size ulaşmazsa ayrıldığınızı varsayın. Başkalarına yönelin. Bakın normalde aldatmaya bakışımı biliyorsunuz ama sessizlik ile cezalandırma ya da ayrılarak cezalandırma durumları aynıdır ve 7 aydır sevgilim dediğiniz kişi kendisi arıza çıkarıp 2 hafta aramıyorsa orada bir ilişki yoktur. Siz kendinizi var diye kandırmaya devam etmeyin.

Ben de sinirlendim. Bendeki eşyalarını toplayıp bir arkadaşına verdim.

Gerek yoktu. Bir kutuya koyup bir yere kaldırabilirdin. Senin bu kızdan ayrılman lazım ve bu da iyi bir fırsat ama onun eşyaları ile ne uğraşıyorsun?

Ama sonra düşündüm de kızla konuşmadan ayrılmış olmak garip geldi. Mesaj attım ama cevap vermedi. Ben de gel konuşalım böyle bitmesin, iyi ayrılalım yazdım. Ona da cevap vermedi.

Hocam kendi motivasyonlarını kabul edemezsen gelişemezsin. Bahse girerim eşyalarını göndermeyi blöf olarak yaptın yani onu korkutmak için yaptın. Kızdan ses çıkmayınca paniğe kapıldın ve şimdi gel konuşalım ayağına kıza buluşma teklif ediyorsun.

Şimdi ne yapmam lazım? Bu ilişki bitti mi bitmedi mi emin değilim.

Kızın eşyalarını gönderdiğin zaman bitti. Havada kalan bir şey yok.

No contact uygulayacağım ama terk edilmedim ki?

No contact uygula ama sadece bu ayrılığı atlatmak ve yenisini bulmak için. Bu kızın geri dönmesi gibi bir istek var kafanda, onu at. 7 aydır sevgilim dediğin hatun bir haftadan fazla süredir ortadan kayıp. Bu normal bir şey değil, bunu kabul etmen ise inanılmaz aptalca olur.

Sence beni arama ihtimali var mı? Beni aradığında nasıl davranmalıyım?

Şimdi senin bu soruyu ne umutla sorduğunu anlayabiliyorum o nedenle dediklerim seni rahatsız edecek. Evet maalesef seni arama ihtimali var, keşke aramasa ama bu ihtimal var. Aradığı zaman hiçbir şey olmamış gibi ama kibar konuş. Çok kısa kes. Eğer bu tür bir kadın karın ağrısı olmasa arada takıl derdim ama sana tavsiyem o işe girme. Seks için o karın ağrısına değmez. Kesinlikle buluşma, buluşma teklifi olursa kabul etme. Eğer kapılıp gitmeyeceğim diyorsan istersen eğlencelik takıl ama bunu yapabileceğini sanmıyorum.

Hiçbir manipülasyona (ağlama, suçlama, vs …) kanma. Eğer ağlarsa, sızlarsa, suçlamaya başlarsa, vs. “kusura bakma çok işim var kapamam lazım” de ve çat kapa. Sana atabileceği manipülasyon mesajlarını okumadan silebilirsin.

Bu kızı terk etmelisin ve bunun arkasında durmalısın. Bu kızı bir daha sevgili olarak kabul etme ve bir daha da böyle pasif agresif biriyle 7 – 8 ay sevgili olma. İnanması zor olsa da senin gibi bir sürü erkek, bu tip aşırı pasif – agresif davranışı standart ve katlanılması gereken kız davranışı sanıyor.

Bunun haricinde de bu kızla sergilediğin pasif – agresif cezalara boyun eğme muhtaçlıklarını sergilememeyi öğrenmen lazım. Bu şekilde bir muhtaçlık ilerdeki ilişkilerinde de sana problem çıkarabileceği gibi seni sürekli bu tip arıza kızlarla birlikte olmaya da yönlendirecektir.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Oyun oynayan, ortadan kaybolan kadın

Size değer veren, size asgari oranda saygı duyan ve sizi önemseyen bir kimse sizinle zamanında iletişime geçer. Size yeterince değer vermeyen, yeterince önemsemeyen, size yeterince saygı duymayan ya da yaradılış olarak kaba saba insanlar, telefonlarınıza veya mesajlarınıza zamanında cevap vermezler ve genellikle siz onlar için hiçbir şey ifade etmiyormuşsunuz gibi davranırlar.

Bunu kişisel algılamayın. Belki başka biriyle daha ciddiye bindiler. Belki sizin nasıl tepki vereceğinizi ölçmek için bilinçli olarak böyle davranıyorlar. Ya da başka bir nedenden dolayı sizinle görüşmek istemiyorlar. Birliktelikler bir tenis oyununa benzerler. Eğer karşı taraftaki oyuncu topu sizin tarafınıza atmayı reddediyorsa, onlara yol verin ve oyunu oynamaya istekli birini bulun. İlerde her zaman daha farklı düşünebilirler ya da durumları değişebilir. Ve tamamen farklı bir ruh haliyle size geri gelebilirler.

Sizi elinde tutmak istemeyen birini elinde tutmaya çalışmak, insanın kendisini alçaltan, özsaygısını azaltan bir şeydir.

Barda bir kadınla tanıştım ve o akşam her şey yolundaydı. Aynı akşam öpüştük, diğerlerini unuttuk ve sonra buluştuk ve seks yaptık. Fakat onun peşinde koşan bendim ve bu hatam sonucunda zaman içinde soğudu ve 1 ay kadar hiç haber vermeden ortadan kayboldu. Sonra birden kısa mesajlar atmaya başladı ve beni buluşmaya çağırdı.

Bu arada kadın 38 yaşında ben ise 25 yaşındayım.

Eleman kadının peşine düşmüş ve muhtaç davranmış. Yani muhtemelen kadın bir arıyorsa  5 aramış veya mesaj atmış. Kadına onu özlemesi, düşünmesi ve acaba arayacak mı diye kaygılanması için zaman vermemiş.

Son 20 yılda teknolojik gelişmeler burada erkeklerin aleyhine çalışmaya başladı. Ben çocukken evlerde sadece tek bir telefon vardı ve o da şu kablolu, çevirmeli telefonlardı. 2007’de iPhone’un gelmesiyle şu an iletişimin geldiği hale bakın. Eğer tüm uyarılar açık olsa telefonum bana sürekli uyarı gönderecek: mesaj geldi, whatsapp mesajı geldi, instagramda şu hikayen beğenildi, facebook’ta mesajın var, twitter’da like aldın, vs. vs. Ben bütün bu uyarıları kapalı tutuyorum ve sosyal medyayı sadece iş için kullanıyorum.

Genç ve güzel bir kadına yürüyorsanız, onun telefonunun gün içinde sürekli olarak nasıl uyarı verdiğini, instagram veya facebooktan ne kadar çok mesaj aldığını düşünün. Eğer siz de kıza sürekli mesaj gönderirseniz, diğer aç betalardan bir farkınız kalmaz ve onlarla beraber bir mesaj bulutunda kaybolup gidersiniz.

Mesaj attığınız zaman eğer görmezden gelindiğinizi düşünüyorsanız daha fazla mesaj atarak ya da sinirlenerek ilgi çekmeye çalışmayın. Eğer bu kadınla birlikte olacaksanız onun da sizi istemesi ve bunu göstermesi lazım. O da size adım atmalı ve onun atmadığı adımları sizin fazlaca atmaya çalıştığınız adımlarla telafi edemezsiniz.

Bu kadının size neden dönmediğini bilmek veya tahmin etmek zorunda değilsiniz. Başka biri öne geçmiştir, hayatında bir şey değişmiştir, vs. Sizin bilmeniz gereken sizin mesajlarınıza dönmediği veya çok geç döndüğü. Bir kişinin ne istediğini anlamak için hareketlerine bakmanız lazım ve burada hareketleri size gereken mesajı veriyor: bu kadın sizinle görüşmeyi o kadar da istemiyor. Belki hiç istemiyor, belki yeterince istemiyor. İkisi de sizin için aynı şey.

Bu arkadaş, kız geri mesaj atmasa da onun peşinde mesajla koşmuş. Kendisine ve başka kadınlara odaklanacağına bu kızın peşinden koşmuş ve sonuç: hatun ortadan kaybolmuş.

Kadın bir ay ortadan kaybolduktan sonra ise elemana yine ulaşmış. Ortalama bir erkek burada ne döndüğünü bilemez ve 1 ay ortadan kaybolduktan sonra kadının neden birden geri döndüğünü anlayamaz.

Kadın 1 ay boyunca erkekten haber almadı, erkek diğer aç betalar gibi  engellenene kadar kovalamadı ve bir ay boyunca kadına ulaşmadı. Kadın erkekle ilgili düşünmeye başladı. Elemanı aramayı bıraktığı zaman eleman umrunda değildi ama eleman arkasını dönüp kendi yoluna gitmeyi becerebildiği için kadın ona yeniden ulaşıyor.

Bu durumda kadının kendisi buluşma teklif etmiş ama kadınlar genellikle sadece “selam ne haber?” diye yazarlar ve buluşma teklifi beklerler.  Aslında adamın yazdığına göre kadın ilk defasında selam ne haber demiş ve eleman birkaç hafta bekledikten sonra kısa bir cevap vermiş. Biraz mesajlaştıktan sonra ise kadın buluşma teklif etmiş.

Kadın bana mesaj attığında genç ve güzel bir başka kızla görüşüyordum o nedenle açıkçası kadın pek umrumda değildi. Bu bir ayda başkalarıyla beraber olduğunu da tahmin edebiliyorum. Neyse, buluştuk ve bana karşı çok nazikti. Ama buluşmada görüşmek istediği başka bir kadın arkadaşı daha vardı ve bu kadın bütün buluşma boyunca orada kaldı.

Ona onu arkadaş gibi gördüğümü söyledim ama buluşma boyunca sarıldık ve el eleydik. Beni sonraki gün başka bir arkadaşında verilen partiye çağırdı.

Eğer birine yürüyorsanız grup buluşmalarına gitmeyin. Ortamda bir sürü “sik engelleyici” bulunacaktır.  Bu nedenle grup buluşmalarını pas geçin. Kadın tüm arkadaşları önünle sizinle başbaşa olsa yapmak isteyeceğiniz birçok şeyi yapmayacaktır zaten. Kadınla tek eşli ilişkiye geçip vakit geçirmediğiniz sürece grup buluşması yapmayın. Kibarca reddedin ve ikinizin buluşabileceği başka bir gün önerin.

Eğer ısrar ediyorsa ve teke tek buluşmuyorsa kendisi bilir. Teklifinizi belirttiniz, masadan ve oyundan çekilin. Arkanızı dönüp oyunu istediğiniz gibi oynayacak birine yönelin. Orada kalıp onun şartları ile oynadığınızda ne olduğunu, en fazla kırıntılarla – o da lütfedilip verilirse – avunduğunuzu daha önce gözlemlemişsinizdir. Çoğunuzun gözlemlemediği ise arkanı dönüp gidince olacaklar. Ya daha iyisini bulacaksınız ya da bu kadın sizin peşinizden gelip sizi elde etmek için daha iyiye dönüşecek.

Biz tutkuyla öpüşürken sik engelleyici arkadaşı artık gitmemiz lazım diye kadını elinden tutup götürdü. Ertesi gün ise partiye çok geç gidebildim ve o başka bir erkek arkadaşının evine gidiyordu.

Beni de davet etti. Ertesi gün işte olmam gerektiği için reddettim ve sonra ben onu bir partiye davet ettim. Ama o da bir bahaneyle reddetti.

Senin derdin kadının yönlendirdiği bir oyunu oynaman. Senin ne kadar itaat edeceğini görmek istiyor ve sen de itaat ediyorsun. Eğer zamanına değer veriyorsan ve zamanına değer veren bir kızla vakit geçirmek istiyorsan, grup buluşmalarından uzak dur ve bu teklifleri kibarca reddet. Bunun yerine beraber zaman geçirebileceğiniz başka bir buluşma teklif et.

Eğer bir bahaneyle bunu reddederse “tamam, buluşmak istersen beni ara” de ve orada bırak. Mesela vaktim yok derse “tamam, bir iki hafta içinde vaktin olunca ara görüşelim” de ve orada bırak. Eğer sana asgari ilgisi varsa bir iki hafta içinde seni düşünecek ve arayıp buluşmak isteyecektir.

Kız yine ortadan kayboldu ve bir ay sonra yine “selam” diye mesaj attı.

Birçok erkek burada “bir aydır neredesin” diye sinirlenerek kendi kendilerini elerler.

Ben mesajı cevaplamadım. Kafam karıştı. Bu kadın ne yapmaya çalışıyor? Ne istiyor? Oyun mu oynuyor, ego tatmini mi yapıyor?

Kim bilir?  Kızın görünen o ki fazlaca renkli bir hayatı var. Sen onun peşinde fazlaca koşmuşsun, sonra grup buluşmalarına gitmişsin, gücü ve yönetimi hatuna vermişsin. Bir daha grup buluşmalarından ve birinin peşinde koşmaktan uzak dur.  Bu buluşmalara gitmenin tek nedeni, sonra baş başa kalabileceğiniz umudu. Ama bu buluşmalardan 90% bir şey çıkmaz.

Ne yapacaksın? Tamamen görmezden gelebilirsin. Kendine daha az karın ağrısı bir kadın bulsan daha iyi. Elde yoksa kızla daha önceki gibi kısaca mesajlaşırsın ama başbaşa buluşmaya davet edersin. Seninle bir veya bilemedin iki buluşma sonra beraber olmuyorsa hatunu sal gitsin. Ondan sonra aradı mı cevaplamana gerek yok veya bir daha buluşmana. Bir süre sonra yakandan düşecektir.

Eğer birlikte olursanız, hatun senin için veya bir başkası için kız arkadaş materyaline hiç benzemiyor. Aranızda ciddi bir yaş farkı var ve muhtemelen acayip bir kucaktan kucağa hayatı yaşıyor. Korunman şart. Hem cinsel yollardan bulaşan hastalıklardan hem de bu kadına karşı duygusal bir şeyler hissetmekten.

Kaynak: Playing Games, Radio Silence & Ghosting

Trump’ı desteklediğim için reddedildim

İlginç bir e-posta paylaşacağım. Bana Şikago’dan yazan erkek bir kızla ikinci buluşmasına gidiyor ve konu bir şekilde politikaya geliyor. Kız adamın Trump taraftarı olduğunu öğreniyor ve bu kızı oldukça sinirlendiriyor.  Ama erkek baskı altındayken durumu çok iyi idare ediyor ve sonunda beraber adamın evine gidip seks yapıyorlar.  Fakat birkaç gün sonra erkek bir defa daha buluşmak için kıza ulaştığında, kız erkeğin Trump taraftarı olduğu gerçeğini atlatamıyor ve buluşma olmuyor.

İlginç ve eğlenceli bir hikaye. Olay sadece Trump veya politika değil. Sonuçta buluşmalarınızda ortam bir şekilde gerilebilir ve bu adam durumu çok iyi idare etmiş. Kadın belli ki adamdan hoşlanmış ve sonuçta adamla eve gidip birlikte olmuş.

Kadınlar, kendi çerçeveleri için geri adım atmayan, kendileri ile fikir ayrılığına düşmekten korkmayan, kendilerini etkilemek için görüşlerinden tavizler vermeyen erkekleri çekici bulurlar. Bu gerçek, maskülen özüne güvenip bel bağlayabilecekleri bir erkeğin alametifarikasıdır.

Kendinizi sevip değer veriyorsanız, kendinize saygınız varsa ve inandığınız şeyleri savunmak için dik durabiliyorsanız, aynı görüşte insanları kendinize çekip, sizinle uyumsuz olan insanları itersiniz.

Hayat başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğünü düşünmeye ve onların beklentilerini karşılamaya vakit harcayamayacağınız kadar kısa. Kendi doğrunuzu korkmadan savunun zira ne yaparsanız yapın zaten eleştirileceksiniz.

Neyse, mektuba gelelim:

Koç Corey merhaba,

Sizin sayenizde birçok başarı hikayesi yazdım ama bu hikaye daha bir özel o nedenle sizinle paylaşmak istedim. Zira bu şimdiye kadar kendi merkezimi koruma (Corey Wayne bizim çerçeve dediğimiz şeye bu adı veriyor) konusundaki en başarılı gösterimdi.

Şikago merkezde yaşıyorum ve büyük bir Trump taraftarıyım. Benim liberal (Amerika’da sol görüşe bu ismi veriyorlar) kadınlarla birlikte olma konusunda bir problemim yok ve aslına bakarsanız değişik bakış açılarını dinlemek hoşuma gidiyor. Ama birçok kadın maalesef “Turuncu Adam kötüdür” haricindeki başka bakış açılarına sıfır tolerans gösteriyorlar.

Çevremde de Trump Derangement Syndrome (TDS – Trump Dengesizlik Sendromu – Trump’a aşırı duygusal tepki verme ile ilgili bir terim) gösteren birçok arkadaşım ve akrabam var. Kendi asistanım ki 25 yıldır tanışıyoruz ve kendisini çok severim, aynı durumda. Kadıncağızın sinirini bozuyorum. Ebeveynlerimin bazı arkadaşları politik görüşlerinden dolayı onlarla görüşmeyi kesti.

Bahsedeceğim hatunla birkaç hafta önce tanıştık ve ilk buluşmamızda onu bir bara götürdüm. Çok iyi vakit geçiriyorduk ve hafif seyreden konuşmamızda sürekli gülüyordu. Aramızdaki kimya çok iyiydi yani.

4 yıl önce sosyalist bir kız arkadaşım vardı ve o zamanlar bu konular aramızda hiç problem olmazdı ve neredeyse hiç politika konuşmazdık. Şimdi ise politik görüşü duyar duymaz “Aman Tanrım, sana inanamıyorum” tepkisi geliyor.

Her neyse, bu kızı o gece öptüm ve kendi yolumuza gittik. İlk buluşma tam olarak kitabına göre gitti.  Ertesi gün mesajlaştık ve Perşembe günü bir şeyler içmek için anlaştık. Kızın bana ilgisinin çok yüksek olduğunu görebiliyordum. Masamıza oturduktan birkaç dakika sonra bana onu nasıl öptüğümün çok hoşuna gittiğini ve birçok erkeğin onu öpmek için izin isteyeceğini söyledi.

Şaşırmış bir ifadeyle, “erkekler gerçekten de öpmek için izin mi istiyorlar?” diye sordum ama aslında o geçmişte çok olan ve kendine güvenen erkeklerden biri gibi davranmamın hoşuna gittiğini biliyordum.

Buraya kadar her şey yolunda gidiyordu ama sonra bir anda her şey tepetaklak oldu. Konu oraya nasıl geldi tam hatırlamıyorum ama bana “bir dakika, Trump’ı desteklemiyorsun değil mi?” diye sordu.

Kendi kendime “hah, yine başlıyoruz …” dedim. Geçmişte yaptığım gibi yapıp apolitik biriymiş gibi davranabilir ve böylece ortamı yumuşatabilirdim. Ama bu bana artık kendimden ödün vermek gibi geliyor.

Burası önemli zira başlangıçtaki alıntıda söylediğim gibi bu onun gerçeği ve onu korkmadan konuşacak. Kız eğer TDS nöbetine girerse ve hatta masadan kalkıp giderse bu yıllardır medya tarafından radikalize edilen bu kızın problemi.  Faşist bir darbe olduğuna inanmışlar ama biliyorsunuz faşist bir darbe olsaydı bunu “anlardınız”.

Gözlerinin içine baktım ve hafif bir sırıtış ile “Evet Trump’ı destekliyorum.” dedim. Bundan sonra da tek kelime etmeden gözlerinin içine baktım. Olay bir nevi ilk konuşanın kaybedeceği bir oyuna döndü. Bir süre sessizlik oldu ve ben kızın dona kaldığını düşündüm.

Ama kız standart replikleri sıralamaya başladı. “Öyle birini nasıl desteklersin, yabancı düşmanı, kadın düşmanı, ırkçı, …” gibi CNN, MSNBC ve New York Times’ın dikte ettiği sloganları papağan gibi sıralamaya başladı. 

Gayet sakin bir şekilde dinledim ve sakin bir şekilde neye niye inandığımı anlattım.

Erkek burada merkezini koruyor (çerçeve). Kaygı yok, korkmuyor veya sinirlenmiyor.  Çin piyasasındaki çay fiyatlarını anlatır gibi sakin sakin konuşuyor.

Ona saygı çerçevesinde ve kavga etmeden anlattım. Benim görüşlerimin bu olduğunu ve bunları kabul edemeyen biri ile olmayacağımı da anlattım.

Kısacası ben buyum diyor ve eğer sen ya da başka biri bundan hoşlanmıyorsa kapı orada diyor. Bu güçlü bir pozisyon. Evet bu pozisyon bazılarını fena sinirlendirecektir ama başka bazıları ise bu dürüstlük ve cesareti takdir edeceklerdir.

Kız sakinleşti ve başka konulara atladık fakat hala sarsılmış olduğunu görebiliyordum. Sözleri ve ses tonu kibardı ama mimiklerinde içinde bir şeylerin kabardığını görebiliyordum.  Bütün akşam ara ara konuyu yeniden açtı ama yavaşça sakinleşti.

Bana olan arzusu ile Trump taraftarı olmamın itkisi arasında gidip gelmekten yorulduğunu görebiliyordum.

Kız senin ne kadar iyi bir erkek olduğunu görüyor ama kafasındaki propaganda ile senin aranda kalıyor. 

Gecenin sonunda Netflix izlemeye bana gelip gelmeyeceğini sordum. Teklifimi kabul etti ve gecenin gidişatına bakarak açıkçası bu beni biraz şaşırttı.

Bunu her zaman teklif etmelisin zira evet mi hayır mı diyeceğini bilmiyorsun. Sonuçta ikinci buluşmanız ve bu aşamadan sonra kabul edip etmemesi fark etmez.

Gece iyiydi ve birlikte olduk. Ama hikaye burada bitmiyor.

Birkaç hafta sonra ona bir mesaj attım ve buluşma teklif ettim. Bana “kusura bakma ama bu Trump olayını aşamıyorum.” diye mesaj yazdı. Ben de “Hadi ya bak bu kötü ama tercihine saygı duyuyorum. Sana bol şans ve seks için teşekkürler …”

Tamam bu son bol şans ve seks için teşekkürler kısmını yazmadı tabii ki 🙂 Ama o günden sonra bir daha iletişime geçmemelerine rağmen bunu başarı hikayesi olarak görüyorum diyor.

Birader iyi iş çıkarmışsın. Senin hayatın “Drama Giremez Bölgesi”. Kendi doğru bildiğinin arkasında durmuşsun, gece de seks yapmışsın. Tamam bir daha görüşmeyeceksiniz ama sorun değil.

Evet bu bir başarı hikayesi.

Mahmut’un Notu: Evet bu bir başarı hikayesi. Başarının sadece seks sayısı ile alakalı olmadığına güzel bir örnek. Eğer apolitik davransaydı belki bu kızla belki hala beraberdi ama bu başarı olur muydu? Bence olmazdı zira çerçeveyi dağıtırdı. Çerçeveyi dağıttığını sadece kendi bilebilirdi ve gittiği yere kadar deyip kızı düdükleyebilirdi ama bolluk zihniyeti sağolsun öyle ödünler vermesi gerekmiyor.

Çeviri: She Rejected Me Because I Support Trump videosundan kısaltılarak derlendi.

Sor sor ki öğrenesin #3

Bana (abilerden Mahmut), bu yazı altında istediğinizi sorabilirsiniz. Istediğinizi derken Dolar ne olur, Fenerin dertleri nasıl çözülür gibi sorular sormayın tabii. Kişisel sorular da sormayın. Site teması ile ilgili sorular sorun.

Sadece bir iki paragraflık ve pratik sorulara bakacağım. Yani destan yazmayın ya da “abi her şeyi yapıyorum yine de olmuyor sence neden?” gibi cevabı “ben nereden bileyim?” olan düşük çözünürlüklü sorular da sormayın.

— SORU ALIMI BİTTİ —

Erkek Adam Discord Yayını – Jordan Peterson Bir Yaşam Rehberliği Söyleşisi (28 Kasım 2020)

Jordan Peterson Bir Yaşam Rehberliği yazısından yola çıkarak bir yayın yaptık. Kayıtta önemli ama kısa bir bölüm eksik ve soruları okurken çok duraklamışız (soruyu sesli okumamız lazımdı) ama genel olarak iyi bir kayıt oldu. İyi dinlemeler.

Kayıt için Discord kanalından mungluk’a teşekkürler.

Jordan Peterson Türkçe Kitap

Jordan Peterson – Erkekliğe Geçiş Ritüeli

Bu yazı, Kişilik ve Dönüşümleri Kitabından ders notlarından alıntıdır.

Erkeklerin geçiş ritüellerinin olması, genç kadınların geçiş ritüellerinin olmasından çok daha fazla rastlanan bir şey. Bunun neden böyle olduğunu bilmiyoruz ama erkekler kadınlara göre çok daha görkemli bir şekilde yanlış yollara sapabiliyorlar. Ama bu konuda birbiriyle çatışan teoriler var. Mesela bazı teorilere göre kadın geçiş ritüellerine gerek yok zira onların geçiş ritüellerini zaten doğa hallediyor. Bence bu olaya bakmak için kötü bir yöntem değil.

Kadınlar doğanın kaba gücü ile karşı karşıya kalacaklar. Ama erkekler bununla karşılaşabilirler ya da karşılaşmamayı seçebilirler yani burada bir bakımdan seçme şansı var. Erkekliğe geçiş ritüelleri bu seçim şansını ortadan kaldırıyorlar.

Tipik bir erkekliğe geçiş ritüeli şöyle: yeni ergenliğe adım atmış genç erkekler, ailelerinden ve aile bağımlılığından, ki bu gerçekte annelerinden anlamına geliyor, koparılıyor. Bu erkekler, iliklerine kadar işleyen bir korkuya kapılacakları bir durumun içine atılıyorlar. Erkekler bunu az ya da çok gönüllü yapıyorlar.

Diyelim ki 13 yaşındasınız. 13 yaşınızı düşünün. 13 yaşındayken insanlara aksini söylüyor olsanız bile karanlıktan korkuyor olacaksınız. 13 yaşında çıplak bir şekilde, zifiri karanlıkta bir ormanın içine bırakılırsanız korkudan dona kalırsınız. Korku sizi ele geçirir ki bu iyi bir şey zira dışarısı o saatlerde gerçekten tehlikeli bir yer. Tamam belki bir orman değil de bir parka konuluyorlar. Ama yine de dışarıda ve zifiri karanlık ve korku içindeler. Orada neyden korkacaksın ki diye sorabilirsiniz. Bu soruya, hayal gücünüzün yarattığı hayali şeylerden korkuyor olabilirsiniz diye cevap verebilirsiniz. Sonra şunu sorabilirsiniz: kendi hayal gücünüzden mi korkuyorsunuz yoksa hayal gücünüzün temsil ettiği şeylerden mi? Eğer orada gerçek bir tehlike yoksa hayali şeylerden korktuğunuzu düşünebilirsiniz.

Blair Cadısı filmini izlediniz mi? Kaçınız izledi? … Kaçınız izlemedi? Blair Cadısı bir korku filmi. Şimdi iki çeşit korku filmi vardır. Birincisi, kanın gövdeyi götürdüğü korku filmleri ve bence bu filmler sizi iğrenme duygusuna maruz bırakıyorlar. İkincisi ise korku içeren korku filmleri ve bu filmlerde kanın gövdeyi götürmesine gerek yoktur. Bu filmler sizi öylece korkutmak üzere yapılırlar ve Blair Cadısı filmi bu türe iyi bir örnek. Zira tüm film boyunca olan şey, hiçbir şeyin olmaması. Ama siz her saniye çok korkunç bir şeyin olmak üzere olduğundan korkarsınız. Ve korkunç bir şey olacağı hissi, film boyunca sürekli tırmanıştadır.

Yani sizi oldukça radikal bir belirsizlik haline koyuyorlar ve sizin rahatlamanıza izin vermiyorlar. Yani temel olarak sizin hayal gücünüzle oynuyorlar. Bu oldukça etkili bir şey. Korku filmleri genelde o korkunç sesleri çıkaran şeyleri göstermeyerek sizi daha çok korkutabilirler. Zira size ne gösterirlerse göstersinler, bu şeyin sizin hayal gücünüzde canlandırdığınız canavardan daha korkunç olma ihtimalinden azdır.

Karanlıktan korkmak oldukça anlaşılır bir şey zira biyolojik geçmişimiz boyunca birçok şanssız insan karanlığın derinliklerinde dolaşan yaratıklar tarafından parçalandılar ya da ağır yaralandılar. Aynı zamanda biz gündüz dolaşan yaratıklarız ve karanlıktan hoşlanmayız.

Bir erkeğe geçiş ritüeli yapacaksanız, onu 13 yaşındayken alıp karanlık bir mağaraya koyabilirsiniz. Mağaralar çok karanlık yerler. Bir mağaranın ne kadar karanlık olabileceğine inanamazsınız. Karanlık bir mağarada hiçbir şey göremezsiniz. Mağaranın ne kadar büyük ya da küçük olduğunu göremezsiniz. Mağaranın kafanıza çöküp çökmeyeceğini bilemezsiniz. Ve yerin ne kadar altında olduğunuzu bile bilemezsiniz, özellikle sizi oraya getirenler gözlerinizi bağlayıp sizin nerede olduğunuzu bilmemenizi sağlamak için sizi dolambaçlı yollardan oraya getirmişlerse. Belki de sizi oraya bırakıp giderler ve belki 3 gün geri gelmezler.

13 yaşındasınız ve orada oturup düşünüyorsunuz. Peki tam olarak ne düşünürsünüz? Aklınıza gelebilecek en korkunç şeyleri düşünürsünüz.

Bir daha buradan asla çıkamayacağım.

Beni bir daha asla bulamayacaklar.

Karanlıkların içinde yaşayan bir yılan gelip beni yavaş yavaş mideye indirecek hızlıca yemesi oldukça merhametli olacaktır.

Beni bir şey yemese bile burada aklımı kaçıracağım ve dışarı çıktıktan sonra ölmüşten beter olacağım.

Orada karanlıkta yaptığınız şey kısmen kendi hayal gücünüzün iblisleri ile yüzyüze gelmektir. Ve eğer buna dayanabilirseniz yetişkinliğe adım atarsınız.  Ve erkekliğe geçiş ritüeli budur.

Psikolojinin klinik teorilerine bakarsanız, bulabileceğiniz birçok şeyde aynı motif geçerlidir. Eğer daha iyi olmak istiyorsanız, neyle yüzleşmekten korktuğunuzu, neyden korktuğunuzu ve hatta belki neyden iğrendiğinizi bulmak zorundasınız. Ve kendinizi buna gönüllü olarak maruz bırakmalısınız ve bunun sizi dönüştürmesine izin vermelisiniz. Bu hiç de hoş bir deneyim değil, papatyalarla dolu bir kırda dans ede ede ilerlemek gibi bir şey değil. Bu sizin mutluluğunuz ve pozitif bir sürecin içinde olan bir şey değil. Bu, hayatın korkunç yanlarını meydana getiren şeylerle gönüllü olarak yüzleşmeyi gerektiren bir şey.

Fakat ilginç olan şu ki orada yüzeyin altında dolaşan arketip bir fikir var. Sizin hakkınızda göze görünenden çok daha fazla şey var. Ama bunlar dışarı çıkmak zorunda kalmadıkları sürece göze görünmeyecekler. Siz kendinizi tehlikeye atmadığınız sürece bunların ne olduğunu bile bilemeyeceksiniz.

Diyelim ki siz içe dönük, sosyal olarak uyumsuz ve nevrotik birisiniz yani fazlaca kaygı ve depresyon içindesiniz. Partilere gitmek istemiyorsunuz zira partilerde o korkunç tiran geziniyor ve sizi izliyor, sizi yargılıyor ve size ne kadar yetersiz ve gereksiz biri olduğunuzu söyleyip duruyor.

Partiye gittiğinizde insanlara bakmak bile istemiyorsunuz zira onlara her baktığınızda sizi acımasızca yargılayan tiranın yüzünü görüyorsunuz. Aslına bakarsanız insanların yüzlerine bakabilseniz onu görmeyeceksiniz ama bakmadığınız için orada olduğunu sanıyorsunuz. Neyse oraya gideceksiniz ve kendinizi bu korkunç duruma sokacaksınız. Eğer biraz şanslıysanız ve uyanıksanız, dış dünyadan size gelen tüm o bilgileri bir araya koyacaksınız ve bunlar sizin sosyal becerilerinizi geliştirmenizde size yardımcı olacaklar. Bu sizi daha sofistike biri yapacak. Bu olmasa bile en azından kendi korkularınızı tolere edebildiğinizi göreceksiniz.

Hangisi daha iyi? Korkmamak mı yoksa korkuyla başa çıkabildiğinizi bilmek mi? Tabii ki korkmamak ama onu boşverin zira korkmamak diye bir şey yok. Yani en iyi ikinci ve gerçekçi şey ise sizin kendi korkularınıza hükmedebileceğinizi bilmeniz. Klasik kişilik teorileri ile ilişkili konuşacağımız şeylerin çoğu tam olarak bu. Dünya toz pembe bir yer değil. Dünya korkunç bir yer. Ama siz sandığınızdan çok daha güçlüsünüz.

Kazandığınız güç ise kısmen iyi olmadığınız bir yere giderek orada elde ettiğiniz bilgidir. Böylece yeni yetenekler kazanıyorsunuz, üniversitede olduğu gibi. Ama bunun size dersin başında gösterdiğim videoyla igili ilginç bir kısmı daha var.  DNA aslında sanılandan daha karmaşık bir yapı. Sizi bir A durumuna koyarsak, DNA sizin beyninizin çalışma şekline göre yeni proteinler üretmeye başlayacak. Ama sizi tamamen farklı bir duruma koyarsak, bambaşka proteinleri üreten genler aktive oluyorlar. Bunun anlamı sizin potansiyel kullanımları olan ve en yüksek molekül yapısı seviyesinde kullanılmayı bekleyen biyolojik bir bilgi deponuz var. Ve siz kendinizi değişik yönlerde zorlarsanız, kendinizi test edebileceğiniz yeni şeyler bulursanız, şu an aktif olmayan bazı yanlarınızı aktive edeceksiniz. Tanrı bilir kendinizi tamamen aktive ettiğinizde neye dönüşebileceksiniz.

Şamanik ritüellerden biraz daha bahsedeceğim. Yetişkinliğe geçiş ritüeli arketipi var. Siz bunu kendi kendinize yapabilirsiniz ve size nasıl yapabileceğinizi anlatayım. Bu iyi bir hayat yaşamanın yollarından biri, en azından alternatifinden çok daha iyi. Diyelim ki peşinde koştuğunuz bir hedefiniz var. Ve bu hedefe aşırı sıkı bir şekilde bağlı olmak istemezsiniz zira bunun doğru bir hedef olduğu konusunda yanılıyor olabilirsiniz. Gerekirse bu hedefi bırakıp başka bir hedefe yönelebilirsiniz ama bir hedefe ihtiyacınız var.

Bir hedefin peşinde koşarken yolunuzun üzerinde engeller olduğunu fark edeceksiniz. Bu engellerden bazıları muhtemelen korkutucu ya da hatta iğrendirici engeller. “Öyle bir insana dönüşmek istemiyorum” diyebileceğiniz şeyler. Mesela sosyalist, solcu ütopya tipinde olanlarınız iş insanları ile ilgili böyle düşünebilir. Eğer böyle biriyseniz bundan yapabileceğiniz en hızlı şekilde kurtulmanızı tavsiye ederim.

Neyse siz “ne olursa olsun öyle olmayacağım” diyebilirsiniz. Yani bunu bir kenara koyup bundan uzak durabilirsiniz. Ya da bu şey sizi korkutuyordur. Kısacası, hedefinizin peşinde koşarken yapmasınız gereken ve sizde negatif duygular ortaya çıkaran şeyleri yapmaktan kaçınmayın.

Aslında tam tersini yapmalısınız. Diyelim ki bir hedefin peşinde koşuyorsunuz ve bir şeyin sizi korkuttuğunu ve bu şeyden kaçındığınızı gördünüz. İlk yapmanız gereken şey “İŞTE BAK! Bundan korkuyorum ve bunu yapmaktan kaçınıyorum! EJDERHA yani hazine! Tam olarak burada.”

Bu gerçekten doğru. Bir şeyden korkuyorsanız bunun anlamı sizin onunla başa çıkacak kadar gelişmemiş olduğunuzdur. Ve bununla başa çıkacak kadar gelişmiş biri olmanız lazım. Yani buna pozitif bir keşif olarak bakmalısınız. Zayıf olduğunuz bir yer buldunuz. Artık bunun ne olduğunu biliyorsunuz ve bunun üzerinde çalışabilirsiniz.

Diyelim ki içine kapanık birisiniz ve Cuma akşamı bir parti var ve siz bu partiye gitmek istemiyorsunuz. Hemen şunu düşünmelisiniz: “AHA! Demek ki bu partiye gitmeliyim!” Ve evet bu partiye gitmelisiniz. Zira nasıl yapacağınızı bildiğiniz şeyleri yapmayı zaten biliyorsunuz. Sizi asıl nasıl yapacağınızı bilmediğiniz şeyler rahatsız ediyor ve eziyor. Bu şeyleri öğrenmek tabii ki zor olacak ama bunları öğrenmek zorundasınız. Zira kendinizi aktive etmeniz gerekiyor. Zira bunu yaparsanız hayatın temelde ızdırap dolu olduğu gerçeğini daha fazla tolere edebilirsiniz.

Siz geliştikçe dünya daha güvenli bir yer haline gelmez. Aslında tam tersi, siz daha kendine güvenen biri haline gelirsiniz. Bu daha iyi zira zaten aslında güvenlik istemiyorsunuz. Muhtemelen macera istiyorsunuz. Muhtemelen sınırlarınızı zorlamak ve hayata katılmak istiyorsunuz.

Eğer güvenlik istiyorsanız ölü olsanız daha iyi. Zira o zaman başınıza bir şey gelmez ve tehlike de yoktur. Yaşamak demek dünyayla mücadele etmek demektir. Ve siz de dünya ile mücadele etme konusunda olabileceğinizin en iyisi olmayı istersiniz. Bütün bu ders boyunca kısmen bunu öğreneceğiz ve tabii ki kesinlikle klinik psikolojinin öğelerini öğreneceğiz. Zira tüm bunlar temel bir temanın etrafında dönüyorlar ve hepimiz bu temel temanın ne olduğunu bilmek istiyoruz. Zira hepimiz birer insanız. Bu öyküyü bilmek zorundasınız. Bu öyküyü bilmelisiniz ki nasıl davranacağınızı bilesiniz. Ama en azından ilk önce bu öyküyü bilmek zorundasınız.

Jordan Peterson Türkçe Kitap

Jordan Peterson Türkçe – Başarısızlık ve Kaos

Üniversite öğrencisisin. Bir ders alıyorsun, dönemin başları. Bir sınava girdin ya da ödev yaptın ve istediğin notu alamadın. Bu durumda seçeneklerin ne?

Anormal bir durumla karşı karşıyasın. Bir şey istediğin gibi gerçekleşmedi. Bir seçeneğin kalkıp “zaten sıkıcı ve aptalca bir dersti, bu da dersi bırakmanın bir bahanesi olabilir yani durum o kadar da kötü değil” demek.

Ya da bunun yerine “iyisi mi oturup ders çalışayım” deyip dersi bırakmayabilirsin.  Yani aslında bunu yaparak varolan yapıyı ayakta tutuyorsun. “Bu dersi çalışıp geçeğim” diyorsun. Ama bu yapıyı oluşturan alt rutinleri değiştirmeye karar verdin. “Bir dahaki sefere daha sıkı çalışmalıyım” ya da “bu derse diğerlerine nazaran daha fazla önem vermeliyim” diyorsun. Bu, varolan esas yapının içinde mikro değişim.

Ama yapabileceğin başka bir şey de “bu dersin canı cehenneme! Dersi bırakacağım” demek.  Bunun avantajı problemin ortadan kalkması. Dezavantajı ise artık elinde başka bir problem var.

Tamam dersi bıraktın ama onun yerine alabileceğin başka bir ders var mı?

Bu, elindeki mikro başarısızlığı çözmek için iyi bir yol mu?

Analizde bir seviye yukarı çıkıp tüm yapıyı çöpe atıyorsun. Çünkü orada durmayıp “belki de okulu bırakmalıyım, belki de kendimi asmalıyım” da diyebilirsin. Aynı mantığın devamı ama birkaç seviye daha soyutlanmışı.

Yani genellersek, bir problemi bir üst seviyeye çıkıp o problemin gerçekleştiği yapıyı tamamen yıkarak çözmek istemezsiniz. Bunu yaparken oldukça dikkatli olmalısınız. Çünkü prensipte, içinde oturduğun yapıya çoktan bir değer atamışsın ve onun için uğraşmışsın. Ona yatırım yapmışsın. Tüm yapıyı ortadan kaldırırken büyük bir şeyi feda ediyorsun.  Bunu bazen yapabilirsiniz tabii ki.

Her neyse, olan şu: Kötü bir not aldın ve bu keyfini kaçırdı. Yani mutlu ve memnun olduğun bir durumdan göreceli kaos haline düştün. Kaos ise “bir engele çarptım, bunu beklemiyordum ve şimdi ne yapacağımı bilmiyorum” demek.

“Ne yapacağımı bilmiyorum” ne demek?

“Daha çok çalışmam gerekiyor” olabilir.

“Bu dersi bırakmalıyım” olabilir.

“Başka bir bölüme girmeliyim” olabilir.

“Belki üniversite okumamalıyım” olabilir.

“Belki gelecek planlarım yanlış” demek olabilir.

“Gelecek planlarım iyi yapılmamış zira ben kendimi pek anlayamıyorum ve geçmişimle ilgili kendime yalanlar söylüyorum” olabilir.

Bu şey gittikçe genişleyebilir ve kaotik saha budur. Daha önce alakasız bulduğun o şeylerin yeniden ortaya çıkması.

Sınava girmeye giderken iyi bir öğrenci kimliğin hala sağlamdı. O anda bu derste ya da bölümde ya da üniversitede olup olmaman gerektiğini sorgulamıyordun. Bunlar sorgusuz sualsiz kabul edilmişler kategorisindeydiler.

Ancak anomali ortaya çıktığı andan itibaren öylece kabul ettiğin tüm o şeyler tartışmaya açık hale geliyorlar. Derinlerden seni aşağıya çekmeye gelen bir köpekbalığı gibi. Bu olayı temsil etmenin ve simgelemenin klasik yolu budur. “Yunus Peygamber ve Balık” hikayesi gibi.

Derin bilinmezin içinden bir şey çıkar ve seni aşağıya çeker. Suyun içindeki timsah gibi. Şundan eminim ki suyun içindeki timsah bizim bu mitolojik temsili türettiğimiz kaynaklardan biridir. Çünkü hayal edebileceğiniz gibi, ağaçlardan savanaya inip orada yaşamaya başladığımızda, su birikintilerinin yakınına gitmemiz gerekiyordu.

Bir nil timsahının bir mandaya neler yapabileceğini bilecek kadar belgesel izlemişsinizdir. Hiç de hoş bir manzara değil. Yani “su kenarına inmek”, kaotik suyun kenarına inmek, ayrıca tüm hayatın kaynağı olan suyun yanına inmek, derinlerde pusuda yatan o korkunç şeyle karşılaşma riskini göze almak demektir.

Demek ki bir bu temel metaforu, daha soyut bir düzlemde olanları simgelemek için kullanıyoruz. Ve bunu siz de biliyorsunuz. Çünkü yapabileceğiniz şeylerden biri de şu: Size o kötü notu veren bir profesör var. Bir mantıksal varsayıma göre siz bu ders için yetersizsiniz. Ama bir diğer mantıksal ve anında gerçekleşen kategorizasyon da o insanı art niyetli bir avcı kategorisine koymaktır. Bunu da sinirlenip bu kişiye kafanızda küfür ederek yaparsınız.

Video JBP Türkçe kanalında yayınlanmıştır.

Jordan Peterson Türkçe Kitap

Aileyi suçlamak, aileyi sevmemek

Mahmut Abi selam. Herhangi kötü bir durumda olduğumuzun sorumlusu sadece biziz diyorsun ya, ben kırmızı haptan sonra çok fazla anneme ve babama suç yükler oldum.

İçinde bulunduğun durumun suçlusu ya da sorumlusu illa sen olmayabilirsin. Suçlu sen de olabilirsin ama dünya adil bir yer değil. Ama içinde bulunduğun durumdan çıkmanın sorumluluğu senin. Ayrıca sen erkeksin. Bir erkek olarak senin düşmen, harcanıp gitmen falan toplumun umrunda değil. Bu toplumun da değil, en gelişmiş toplumun da. Bugünkü modern toplumun da umrunda değil, 1000 yıl önceki toplumlarında. Benim düşmem de kimsenin umrunda değil senin düşmen de ya da başka bir erkeğin düşmesi de.

Kırmızı hap romantik bir akım değil. İçinde bulunduğun dünyayı veri kabul edip burada nasıl yukarı çıkarım diye bir yol planı yapma akımı. Çoğu insan gücünün yetmeyeceği şeyleri değiştirmeye zihin enerjisi harcar ki aslında bu daha zor bir şey olan kendini değiştirmeme bahanesidir. Örneğin askerlik yazısında ben askerliğin zorunlu olmasını veri alırken biri gelip “askerlik zorunlu olmamalı neden bunu tartışmıyoruz?” derken askerlik zorunlu iken nasıl en iyi planı yaparım diye düşünmek yerine askerlik kaldırılsın diyerek plan falan yapmayabiliyor.

Aynı şekilde ailen de bir veri. Çoğu insanın ailesi tarafından çeşitli seviyelerde kötü yetiştirildiği de bir veri. Birçok aile bildiğin patolojik ve bunlar da nesilden nesile aktarılan patolojiler.

Enerjinin sınırlı olduğu da bir veri. Sen bir yandan ailenden nefret ederken bir yandan “durum bu burdan yukarı nasıl çıkarım” diye plan yapamazsın. Birinden birini bırakman lazım. Hayatın boyunca ailenden nefret edebilirsin ama bu arada da sokaklara düşebilirsin. Annen baban göçüp gittikten sonra kimse seni takmaz. Sorumluluk sende derken bunu diyorum.

evet çoğu şey benim sorumluluğum ama anne ve babaya düşen çocuğu doğru tarafa yönlendirmek olduğunu düşünüyorum. bu imkanı ve gücü kendilerinde görmeme rağmen misal çeşitli doğru alışkanlıklar erken saatte kalkma, sigara içmeme, diş fırçalama gibi. genelde ebeveynler çocuklarını kıyaslarlar ve bunun ben tam tersini yapmaya ve ikisinden de nefret etmeye başladım. hakikaten bütün sorumluluk bizde mi? çünkü bir çıkmaza girdim.

sanırım depresyon aşamasından daha çıkamadım.

Depresyondan çıkmanın ilk adımı, aileni Coca Cola Ramazan Bayramı reklamlarındaki gibi ütopik ailelerle değil ortalama Türk ailesi ile kıyaslaman.  Herkesin mükemmel ailelere doğmadığı gerçeğini görmen lazım. Mükemmel aile diye bir şeyin olmadığını görmen lazım. (Yabancı kırmızı hap camiasında çokça yapılan ve her zaman güldüğüm bir absürt hareket var. Bakın ABD 1950’lerde ne kadar güzelmiş, kadınlar kadın gibi, erkekler erkek gibi, her şey pırıl pırıl, kuşlar böcekler, … Paylaştıkları foto ve videolar da hemen hemen istisnasız 1950lerden reklam filmleri!)

Dünyanın adil olmadığını anlaman lazım. Senden daha kısa çöpleri çekmiş insanları görmen lazım ki sadece anlattıklarından gördüğüm senin kısa çöp konusunda dibten bayağı uzaktasın. Anne babasının terk ettiği, taciz ettiği, taciz edilmesine ses çıkarmadığı, sürekli olarak aşağıladığı, vs. bir sürü insan var.  Kendini biraz da onlarla karşılaştırman lazım. Bu durumdan bile hayatlarının sorumluluğunu alıp çıkan insanları görmen lazım. Bu dünyanın o ya da bu şekilde ızdırap dolu olduğunu ve adil olmadığını görmen lazım. İnan bana 3 yaşında çocuğun beynine tümör koyabilen dünya size sandığınızdan çok daha insaflı davranıyor.

Depresyondan çıkmanın ikinci adımı ise bahsettiğin disiplinin yetişkin bir erkeğin kendi kendine öğrenebileceği bir şey olması. Nöroplastisite diye bir şey var sonuçta.

Üçüncü olarak da ailenle çok kısa süre içerisinde gerçek anlamda ebeveyn – çocuk ilişkinin kalmayacak olması. Zira yetişkin bir erkek olacaksın ya da olman gerekiyor. O başka ve daha mesafeli bir ilişki. Bu duygusal yükün olmayacağı bir ilişki.

Bir stilin olsun

Yeni fişten çekilmiş bir erkek için bırakması en zor olan şeylerden biri de mutlakçılık eğilimidir. Çok uzun bir süre cinsel yakınlık için aç olan bir erkeği, en acil problemini çözecek reçete programları takip etmek istediği için suçlayamazsınız.”Tamam, peki kız kızları elde etmek için ne yapacağım? Şöyle mi giyineyim? Şöyle mi davranayım? …” Bu çeşit kelimesi kelimesine, dümdüz ve siyah – beyaz eğilim, fiştekilerin oyun taraftarlarına ve bu nedenle de Oyuna şüphe ile bakmalarına neden olur.

Tavus kuşu yöntemi (Peacocking) ile bir stil sahibi olmak arasındaki farkı anlamak, bu tip bir karışık durumudur. “Komik bir silindir şapka mı giymeli? Siyah ojeler? S**ktir git buradan …” Oyuna yeni olan birçok erkek, tavus kuşu teorisinin en ekstrem yönleri ile stil sahibi olmayı ya da Adam Carolla’nın dediği gibi bir tipinin olmasını birbirine karıştırır. Hayatı boyunca sadece kendin ol propagandasını duymuş ortalama bir erkek için bu ayrımı yapmak oldukça garip bir süreçtir. Sonuçta bu adamlar uzun yıllar  boyunca “Beni olduğum gibi sevmeyen bir kızla olmak istemiyorum” sözüne sığınıp sonra neden 29 yaşında ve eline kadın eli değmemiş bir bakir olduklarını düşünüp durmuş adamlar.

Stil

Bir stilinin olması önemli. Fiziksel çekimin temeli her kız için değişiktir ama stilin bağlama bağlı olduğunu unutmayın. Dövmeli ve MMA tipli “piç herif” arketipi bir stildir. Göz kalemi, siyah ojeler ve emo dar kot pantolon bir stildir. 3 parça Armani bir stildir ve böyle düzinelerce stil vardır. Kadınlar ise bir rolü doldurmak üzere aktör seçen ajanslardır.

Ama her stil aynı mıdır? Bazı erkeklerin stili o kadar garip görünüyor ki bu adamların herhangi bir kadın grubu tarafından aranan bir rola uyabileceklerini düşünmek çok zor. Tuhaf olmanın kendisi bile bazı kadınları etkileyebilir mi?

Birine tuhaf görünen diğerine sıradandır. Herkes hergün her yerde değişik derecelerde de olsa kendi elindeki rolü oynuyor. Benim çalıştığım yerde istesem tişört ve kot pantolon giyebilirim, ama ben daha resmi giyinmeyi tercih ediyorum. Neden? Zira bu tarz bir giyim belli bir saygı getiriyor. Ama eğer bir klüpte yeni bir içki promosyonu yapıyorsam, kişiliğim ve giyimim o ortama göre değişir.

Mystery gibi biri 7-11’dan big gulp almaya giderken de ortalıkta yüksek topuklu ayakkabılarla gezmez. Ben aslında kulüplere giderken o bilinen stilini hala kullandığını sanmıyorum. İnternette gördüğünüz o fotoğraflar Mystery’nin deneysel döneminde çekilmiş fotoğraflar. Hala tavus kuşu yöntemini uyguluyor bu şüphesiz ama artık bu daha az cafcaf gerektiriyor zira Mystery gibi erkekler bu prensipleri değişik durumlarda neyin ilgi çekeceği seviyesine damıttılar.

Tam teşkilat Gene Simmons kostümü ile kulüpten kulübe akmanın kimseyi etkilediği yok ama stil sahibi olmayan birçok erkeğin dalga geçtiği şey bu zaten: aşırı, esktrem uçlar. Ekstrem piç, ekstrem Emo, ekstrem motorsikletçi, vs. kolay hedefler ama stil sahibi olmanın özü bunlar değil.

Tavus Kuşu Yöntemi

Tavus kuşu yöntemi ile stil aynı şey değiller. Tavus kuşu yöntemi bir PUA aracı (tam olarak props (PUA jargonunda çevrede bulunan ve kızla muhabbet açmanı sağlayacak her şey)). Tavus kuşu teorisi bile efektif bir şekilde uygulamak için bir stil sahibi olmayı gerektirir ama tavus kuşu duruma göre kullanılan bir araç iken stil daha uzun soluklu ve genel görünüşünüzle alakalıdır.

PUA çalışmaları emekleme dönemindeyken, tavus kuşu teorisi anlaması kolay bir şeydi. Sosyal zekaya sahip insanların çoğu sürüden farklı olmayı zaten isteyeceği için tavus kuşu takip etmesi kolay bir prensiptir. Şu bir gerçek ki herkes bir dereceye kadar tavus kuşu teorisini uygular. Bir kravat ya da ayakkabı seçmek basit bir şey gibi görünür ama bilinçaltında belli durumlar için belli aksesuar ve giyecekleri seçme nedeniniz dikkat çekmektir.

Tavus kuşu yöntemini kullanmanın amacı, kadını sizin çerçevenize çeken ince bir farklılık ya da konuşma başlatma imkanı sağlamaktır. Garip ama (ya da garip değil) pahalı ayakkabıların bazı kızları mıknatıs gibi çektiğini farkettim. Çoğu kadının ayakkabılara olan takıntısını düşününce bu anlaşılmaz bir şey değil. Kadınların dolaylı iletişime, vücut diline, görünüşe, sözel olmayan ipuçlarına olan duyarlılıklarını aklınızda tutmanız önemli. Kadınlar kısa bir süre süzerek bile birbirlerini tartıp kızlar arası hiyerarşide birbirlerini çeşitli statülere yerleştirirler. Aynı şeyi çekici buldukları erkekler için de yaparlar.

Oyuna yeni başlamış ve tavus kuşu kullanacak kadar kendine güvenen erkeklerin anlamadıkları şey, çok küçük bir değişikliğin bile büyük bir fark  yaratabildiğidir. Sizin oyununuz tavus kuşu yöntemi değil. Tavus kuşu sadece balığı oltaya getiren yem. Fiş oltadayken onunla nasıl oynayacağınız ise size kalmış.

Yetenek repertuarınıza şimdi anlatacağım hayun bayıltanı (chick crack) eklemeniz de bazı durumlarda size yardımcı olacaktır. “Çıktığım” tüm stiprizci kızların hemen hemen hepsi ana akım ruhaniliğine inanıyorlardı. Arada bafilediğim Angie adlı kız pembe çantasında tarot kartları bulunduruyordu, bir diğeri ruh çağırdığını söyledi, vs. Bu tip kadınlar erkekte bu şekil bir bağ ararlar. Üniversitede iken şu an 18 yıldır takmakta olduğum bu yin-yang yüzüğünü almıştım. Zamanında hayatımdaki dengeyi sürdürmem gerektiğini bana hatırlatması için bir sokak satıcısından almıştım yoksa doğu dinlerine inandığımdan değil. Ama bu yüzüğü aldığımdan beridir kaç kadın yüzüğü işaret ederek konuşma başlattı sayamadım. Çok küçük bir yüzük ama birçok kadını çekebilen güçlü bir mıknatıs.

Çeviri: Have a Look

Tinder ve Otomatik Analiz

Bu haftanın başlarında, 3000 numarali entryimi Tinder istatistiklerime kaydederken,kendimi soyutlama seviyelerinde biraz yukarı çıkarken buldum. Tinder istatistikleri ile yaptığım işin şekli çok detaylı ve Tinderin uygulamayı çalışır halde tutmak için kullandığı algoritma ve sistemlere spesifik bir bakış atıyor. Son gelişmelerden biri, Küresel Veri Koruma Yönetmeliği adında insanlara Tinder ve Facebook’un topladığı verileri sorgulama hakki veren küçük bir mevzuatin parçası. Bunun sayesinde , bir beyefendi Tinder’ın kendisi hakkında topladığı tüm veriyi Tinder’dan isteyebildi ve bunun yan etkisi olarak da bir Tinder’ın ne tür veriler topladığını görebildik.

İsim ,email, yaş,yaş aralığı gibi seçilen klasik kişisel bilgiler çok ilgi çekici değil. İlginç olan şey, diğer ölçtükleri veriler:

  • Sağa sola kaydırmalarınız
  • Kaç kişinin seni sağa veya sola kaydırdığı
  • Eşleşmeler
  • Attığınız ve aldığınız mesajlar
  • Profilin tam olması

Bunu ilginç bulma sebebim eğer Tinderin çalışma şekli üzerinde tersine mühendislik yapmaya başlarsak , ölçülen bu veriler bu çalışma için harika birer araçlar. Tinder muhtemelen sağa – sola kaydırmadan önce profile ne kadar baktığın, eşleştiğin kaç kişiyle muhabbete başladığın, ne sıklıkla raporlarlandığın gibi bilgileri de tutuyor. Bunun önemini daha sonra konuşacağız.

Tinder ve diğer uygulamaları bir bar olarak düşünürsek ,bir barın işini iyi yapması için gerekenleri biliyoruz (sportbar ve cigarbar gibi işletmeleri bunun dışında tutuyorum) ve bu içeri bir sürü güzel kadın toplamaktır. Eğer barda çok çekici hatunlar varsa , erkekler onların peşinden bara geleceklerdir ve onlara bir içki ısmayacaklardır. Hatunlar “barın ne kadar havalı olduğuna”, erkekler de “barın havalı oldugunu duşunen hatununların ne kadar güzel olduğuna” bakarak bara çekilirler. Bu perspektiften , Tinder için 3 büyük başarı kriteri çıkarabiliriz:

A) Hatunları mutlu et ve öyle kalmalarını sağla.
B) Kullanıcı tabanını maksimize et.
C) Erkekleri ortamda tut.

Bir barın gelirinin, mekan ödemeleri ve içecek satışlarının bir karışımına bağlı olduğu gibi, Tinder gelirleri de reklamlar, Gold ve Plus üyeliklere ve ek olarak Superlike ve Boost gibi ürünlerin satışına bağlıdır. Gece kulübü benzetmesine devam edersek, bir kıza super like atmak, ona içki yollamaya eş değerdir. Boost ise, mekan sahibinin kapıdan girerken elinizi sıkmasına ve sizi herkesin görebileceği, içki şişesi servisi olan ayırtılmış masaya almasına eş değerdir.

Ama  bardaki en önemli adam kapıdaki güvenlik görevlidir. Biliyorsunuz, bu adamın işi:

  • İyi bir kadın ve erkek sayısı karışımını sürdürmek
  • Arızaları bara almamak
  • Arıza çıkaranları bardan def etmek

Kapısında sağlam bir güvenlik görevlisi olmayan bar, hızlıca nahoş bir yere dönüşür. Tinder kadın kullanıcı tabanını elde tutmak ile genel kullanıcı sayısını ve bu kullanıcılardan sağladığı üyelik ve satış gelirlerini en iyilemek arasındaki ince çizgide dengesini kaybetmeden yürümek zorundadır.

Algoritma ve Kalıp Tanımlama

Buradan itibaren yazacağım şeylerin Tinder algoritmasının nasıl çalıştığına dair benim tecrübeye dayalı tahminim olduğunu belirteyim. Bence algoritma 2 ama 3 potansiyel bileşene sahip ve bunların sizin davranışınız, Tinderdaki diğer insan davranışları ve sürekli “kırmızı alarm” arayan bir genel modelleme yazılımı olduğunu düşünüyorum.

Sizin Davranışlarınız:

Sizin davranışlarınızdan başlayabiliriz. Tinder’ın analizinin sıradaki davranışlardan başladığından tahmin ediyorum:

  • Sağa sola atma (kaydırma) şekli
  • Eşleşme şekli
  • (Eşleşilen kişilere) açılış şekli
  • (Eşleşilen kişilerin) cevap şekli
  • Eşleşilen kişilerle diyalog şekli
  • Eşleşmenin kaldırılması ve şikayet

Kaydırma şekliniz şu iki şeye indirgenebilir:

  • Ne sıklıkla sağa sola kaydırıyorsunuz?
  • Bunu ne kadar hızlı yapıyorsunuz?

Eskiden (Tinder puanınızı etkilemeden) herkesi sağa atabiliyordunuz. Ama bu davranış sizin pek seçici olmadığınızı ve bir bağ kurmaktan çok eşleşme peşinde olduğunuzu gösterir. Yani gece kulübüne gidiyorsunuz, Dj’in mikrofonunun kapıp DJ’i kenara itiyorsunuz ve pantolonunuzu indirip “HEY BENİMLE SİKİŞMEK İSTEYEN VAR MI?” diye bağırıyorsunuz. Tinder bu tip bir davranışı sevmez. Bunun yanında bu otomatik bot davranışı olarak algılanılabilir ve Tinder premium snap, instagram, porno sitesi ve hatta rakibi buluşma sitelerini pazarlayan botları da pek sevmez. Bunun yanında herkesi sola atan kişiler de cezalandırılır zira bunlar gerçekten eşleşmek istemiyorlar diye görülür.

İkincisi sizin eşleşme şekliniz yani sağa attığınız kişilerle ne sıklıkla eşleştiğinizdir. Bunun sonuçta gösterdiği şey şudur: “Kendi liginizde mi oynuyorsunuz?” Hepimiz daha iyisi hedefiyle ilişkiye gireriz yani cinsel pazar değeri olarak kendi olduğumuzun 1 – 3 puan üstünde birini isteriz. Ama kendi liginizin çok üstüne çıkıyor olabilir misiniz? Bence Tinder’ın bunu cezalandırma sebebi kullanıcının bot olduğunu düşünmesi ve insanların eşleşmesini istemesi.

Üçüncüsü ise eşleşmelere nasıl açılış yaptığınızdır. Eşleştiğiniz kişilere açılış yapıyor musunuz yoksa onları öylece eşleşme şeklinde mi bırakıyorsunuz? Tinder’ın cesaretlendirmek istediği şey, insanların eşleşmesi, mesajlaşması, buluşması ve sonra ne yaparsa yapmalarıdır. Eğer insanlarla eşleşiyorsanız ama onlarla mesajlaşmıyorsanız, Tinder sizin kendi egonuzu tatmin etmek için eşleşmekten başka bir şey yapmadığınızı düşünecektir.

Dördüncüsü ise aldığınız karşılıklardır. Siz eşleştiğiniz kişilere mesaj attığınızda onlar size cevap veriyorlar mı? Size cevap mı veriyorlar yoksa sizi cevapsız mı bırakıyorlar? Tinder’ın tüm mesajların içeriğine baktığını sanmıyorum ama size cevap vermeyen çok fazla eşleşmenizin olmasının, sizin ya iyi bir açılış yapamadığınız ya da karşınızdaki insanı soğutan bir şey söylediğiniz şeklinde yorumlanacağını düşünüyorum.

Beşincisi ise mesajlaşma şekli yani Tinder’ın iyi bir mesajlaşma olarak algıladığı şekilde ne sıklıkla mesajlaşıyorsunuz? Bir iki açılıştan öteye gidemiyor musunuz yoksa Tinder’ın pozitif olarak yorumlayacağı şekilde yeterince uzun mesajlaşabiliyor musunuz?

Altıncı ve son değişken ise eşleşmelerinizin karşı taraf tarafından kaldırılması ve raporlanmanızdır. Genel olarak sizin açılışınızdan hemen sonra eşleşmenizin kaldırılması ya da raporlanmanız negatif olarak yorumlanırken, raporlanmanız muhtemelen Tinder’ın sizin hesabınızı daha yakından takip etmesine neden olur.

Bunların, Tinder’ın sizin hakkınızda kullandığı temel veriler olduğunu neden düşünüyorum? Zira ben eğer insanların uygun bir şekilde diğer insanlarla eşleşeceği bir servis yaratacak olsam, ben bunları ana veri olarak kullanırdım. Tinder’ın iş vaadini unutmayın: “Hoşunuza giden insanlarla eşleşmeniz ve onlarla bir ilişki kurabilmeniz”.  Tinder’ın az ya da çok bir tek gecelik ilişki uygulaması olduğunu biliyorum ama Tinder eşleşmelerin mümkün olduğunca uygun olmasını da istiyor.

Kadınlar Nasıl Davranılarlar?

Kulüp benzetmesine dönecek olursak, eğer sıradan bir 6/10 erkek kulüp içinde problem çıkarmaya başlarsa, mesela kızları rahatsız eder ya da çalışanların canını sıkarsa, kapı dışarı edilir ve muhtemelen de bir daha o kulübe alınmaz. Ama 10/10 bir erkek, belki bir ünlü ya da tonla parası olan biri, bu adam arıza çıkardığında ona daha fazla tolerans gösterilir zira kulübe tonla para kazandırmaktadır. Hepimiz iyi müşterilerimize bir miktar daha fazla tolerans gösteririz.

Tinder’ın bu şekilde bir algoritma programladığını düşünme sebebim, iki paralel kural kümesi olması gerektiğini bilmemiz. Eğer Tinder oldukça çekici erkekleri bot gibi davrandıkları ya da fazlaca raporlandıkları için yasaklamaya kalkarsa, kadınlar için çok daha az tercih edilir bir yer haline gelir. Kadın tarafında ise eğer Tinder, Tinder’ı kendi instagram hesabının reklamını yapmak gibi bot benzeri şeklinde kullanan her kadını yasaklasa, Tinder’da çok daha az çekici kadın kalacaktır. Kulüp, erkekler bu kadınlara içki almaya devam ettiği sürece, 10/10 kadınların berbat davranmasına pek ses çıkarmayacaktır.

Kısacası eğer karşı cinsten bol bol sağa kaydırma ve açılış mesajı alıyorsanız, burada yazdığım kötü davranışları yapmanıza tolerans gösterilir. Bu bir dereceye kadar denge oluşturan bir tolerans. Mesela siz davranış olarak -8/10 gibi kötü bir seviyede olabilirsiniz ama sürekli sağa atılıyorsanız sizin bu davranışınıza tolerans gösterilecektir.

Tinder Nasıl Davranır?

Kulüplerin aksine Tinder’ın kötü davranan kişileri dışarı atmasına gerek yoktur. Yapması gereken tek şey, bu kişilerin görünürlüklerini sıfıra doğru indirmektir. Mesela gönderdikleri mesajların görünmesini engellemek, attıkları süper-likeları bloklamak, attıkları boostları geçersiz hale getirmek gibi şeyler yapmaktır. Böylece efektif olarak Tinder yanlış davranan kişi için hala çalışıyor gibi görünür. Birkaç tane eşleşme alsa da attığı mesajlara geri dönüş sıfıra iner. Bunun ekstra faydası, bu insanların Tinder’a üyeliklerini iptal edip uygulamayı silmek yerine para ödemeye devam etmeleri ya da ekstra boost ya da super like almalarıdır.

Eğer sizi basitçe engelleselerdi para kazanamazlardı ve kullanıcı tabanları küçülürdü.

Eğer ben haklıysan en iyi pratik uygulamalar

Bu yazıyı mümkün olduğu kadar pratik ve kullanışlı tutmak için bir “en iyi pratik uygulamalar” listesi vereceğim. Bu liste iki bilgiye dayanıyor:

  1. Tinder’ın sizin hakkınızda tuttuğu veri
  2. Benim otomatik bir sistemi kurma, uygulama ve analiz etme becerim.

Botlar 100% sağa kaydıracaklardır zira botların amacı, pazarladıkları ürünü mümkün olduğunca fazla sayıda eşleşmeye kişiye göstermektir.  Birçok erkek 100% herkesi sağa atar çünkü en fazla sayıda kişiyle eşleşmeye çalışırlar. Kimseyle buluşmaya ve hatta mesajlaşmaya niyeti olmayan onay arayışındaki kadınlar,  ya da Tinder’ı aç betalara İnstagram hesaplarını pazarlamak için bulunan kadınlar ortalamanın üstünde bir sayıda sağa kaydırma yapacaklardır ama size cevap vermeyeceklerdir.

Buradaki temel prensip basit: Sadece eşleşmekten mutlu olacağınız ve eşleştiğinizde 90% açılış yapma şansınız olan kızları sağa atın.

Eşleşme oranı açısından da 30% – 70% bandını hedefleyin. 30% – 70% dedim zira 100% eşleşme muhtemelen Tinder Komuta Merkezindeki bazı algoritmaları aktive edecektir. 100% eşleşme oranı nadirdir en azından normal bir şekilde sağa sola atıyorsanız ve Tinder Gold kullanmıyorsanız. Eğer 30% – 70% bandında ve hatta idealinde 50% – 70% bandında iseniz, en azından yeteri kadar kendi liginizdesiniz ve harhangi bir alarma neden olmazsınız.

Eğer birçok kimseyle eşleşir ama onlarla hiçbir zaman mesajlaşmazsanız, Tinder bunların kötü eşleşmeler olduğunu varsayacaktır. Tinder’ın iş planının insanları eşleştirmek olduğunu unutmayın. Eğer bunu başaramazsa, piyasada tutunamaz. Eğer siz ya da eşleşmeniz açılış yapmazsa, Tinder bu eşleşmenin kötü bir eşleşme olduğunu varsayar. Tinder’ın mesajlaşma uzunluğunuzu da takip ettiğini unutmayın. Ayrıca Tinder sizin aynı kopyala – yapıştır mesajı herkese atıp atmadığınızı da takip eder zira bu davranış “bot” davranışıdır.

Eğer çok az cevap alıyorsanız, aldığınız cevaplardan çok az muhabbet çıkıyorsa, kız eşleşmeyi kaldırırsa veya daha kötüsü sizi şikayet ediyorsa, bunlar sizin hesabınızı kötü etkileyecektir. Tinde bunların kötü eşleşmeler olduğunu ve sizin kulübün arıza müşterisi olduğunuzu düşünecektir. Eğer arıza ama çekici ve zenginseniz kulüp sizi tolere edecektir ama eğer değilseniz bu sizin için problem olacaktır.

Özet ve Sonuç

Bu yazıyı yazmamın sebebi, şu an çok miktarda Tinder verisi çıkarmam ve veri tarafından onaylanana kadar Tinder’da algoritmaların nasıl çalıştığına dair bazı varsayımlar yapmak istemem. Bunu yazarken, Tinder’ın sizin hakkınızda nasıl bir veri tuttuğunu kafamda canlandırmaya çalıştım ve ben olsam kulübün piyasada üstte kalması için kapı güvenlik görevlisi olarak çalışacak nasıl bir otomatik sistem geliştireceğimi düşündüm. Twitter’da engellemek yerine mute kullanma sebebim de bu. Eğer insanları engellersem onlara böbürlenebilecekleri bir ekran görüntüsü vermiş olacağım ve benim artık onları gördüğümü bilmeden başka hesaplarla yine gelecekler. Eğer onları sessize alırsam, boşluğa bağırıp duracaklar ve enerjilerini boşa harcamaktan başka bir şey yapmayacaklar.

Bu makalede yazdığım varsayım ve tahminler doğru mu bilmiyorum. Ama Tinder’ın insanların görünürlüğüne karar veren ve ekstrem davranışlara izin vermeyen (100% sağa ya da sola kaydırma, kendi liginin dışında oynama, hiç açılış yapmama, hiç cevap almama ve raporlanma) çoğu süreci otomatik hale getirme zorunluluğu bir gerçek ve eğer burada bahsettiğim gibi davranırsanız bu otomatik sistemin radarlarına yakalanmazsınız. Size tavsiyem hergün bir kere ama devasa bir sağa – sola atma seansı yerine, birçok ama daha küçük seans yapmanız.

Dating Uygumaları Ve Mesaj Oyunu Hakkında Son Bir Not

Geleneksel mesaj oyununun bazı kuralları vardır:

A) Hiçbir zaman hemen cevap verme ve idealinde kıza meşgul olduğun imajını ver.

B) Mesaj oranının 2:1 olarak tut.

C) Kızdan daha uzun mesajlar yazma.

D) Mesajlaşmayı minimumda tut ve aslen buluşma ayarlamak için kullan.

Ben bu prensipleri whatsapp, mesaj ve snap gibi uygulamalarda hala kullanıyorum ama Tinder’daki otomatik algoritmaların yarattığı risk nedeniyle size şunları tavsiye edeceğim:

1) Daha uzun ve sadede gelen bir açılış mesajı  yazın ama diğer geleneksel mesajlaşma kurallarına sadık kalın, D hariç. Bence mesajlaşmanın uzunca olması Tinder’ın algoritmalarının harekete geçmesini engelleyecektir.  Bunun nedeni Tinder eğer 3 mesajlaşmada buluşma ayarlarsanız bunu bilmeyecektir ve kısa bir mesajlaşmadan sonra aranızdaki iletişim bitti sanacaktır.

Davranış analizi yapan ticari yazılımlarının zayıf noktası, “ne” olduğunu anlayabilirken “neden” olduğunu anlayamamalarıdır. Mesela kıza sadece “Hey, bugün 6’da X’te buluşalım mı?” yazarsanız ve kız size “Tamam” diye geri dönerse, yazılım sadece sizin tek bir mesaj attığınızı, kısa bir mesaj aldığınızı görür ve sonrasında da bir konuşma olmadığını görür. Bu gerçekten oldukça başarılı bir mesajlaşma olsa da yazılım açısından kötü bir eşleşmedir.

Tinder algoritmalarının amacı da Facebook algoritmalarıyla aynıdır. Sizi aynı dar çevreye hapsetmektir. Eğer Fox News haberlerini seviyorsanız, size daha fazla Fox News haberleri vermek gibi. Eğer siz sürekli olarak aç beta avcısı, kimseyi sağa atmayan, mesajlara cevap vermeyen, instagramı hariç biyosunda metin olmayan hesapları sağa atarsanız, Tinder size bunlardan daha fazla verecektir.

Kaynak: Tinder and Automated Analytics

Tinder Rehberi