Savaş Lordu Gibi Hatun Kaldırmak III – Kadınların Testlerini Geçmek

KADINLARIN TESTLERİNİ GEÇEREK CİNSEL ARZU UYANDIRMAK

21. Testlere dayanabilmek=Arzu uyandırmak

Bir kadına yürüdüğünüz anda kadın sizi test etmeye başlar. Testleri geçerek çerçevenizin ondan daha sağlam olduğunu göstermiş olursunuz, bu da kadında size karşı cinsel arzu uyandırır. Kadınlar, yapıları gereği, bir erkek kendi dirençlerini kırmazsa o adam için ıslanmazlar. Bu yüzden testler sizin dostunuzdur, onu baştan çıkarmanız için fırsat sunar. Kadının test etmesi sizin için iyidir, yatağa atma sürecini hızlandırır. Kadın, sizi test edemeyecek kadar arzular hale geldiğinde birkaç buluşma sonrasında bile hala ateşlidir.

22. Testi geçme süreci arzunun TAMAMIYLA ortaya çıktığı noktadır.

Bir kadının arzusu, tavlama cümleleri ve hazır cevaplı olmakla uyandırılmaz.

Bir kadının arzusu, manipülasyon teknikleriyle uyandırılmaz.

Bir kadının arzusu, tiple veya parayla uyandırılmaz.

Elbette bunlar sizin o kadını yatağa atma şansınızı yükselten unsurlardır, işinizi daha kolay hale getirir. Ama ARZUYU uyandıran esas unsur bunlar DEĞİLDİR. Bir kadının arzusunu uyandıran TEMEL şey, KADININ TESTLERİNE DAYANABİLMEKTİR.

23. Testlere Dayanabilmek=Güçlükleri Yenme Becerisi=İYİ GENLER

Kadınlar sizin güçlü bir çerçeveniz olduğunu görmek istiyor, aksi takdirde onları koruyabileceğinizden ve tehlike karşısında sakin kalabileceğinizden emin olamıyorlar. Bunu anlamanın EN KOLAY yolu da sizin çerçevenizi test etmektir. Bunu da kaltakça davranma, hakaret, başından savma, görmezden gelme gibi testlerle yaparlar.

(Çeviren notu: Bu elemanın da tahtasını sikicem ama. Hala hakaret testtir diyor.)

Bunlar size adil gelmeyebilir. Ama bardaki sarışın fıstığın size yaşattığı sıkıntıları idare edemiyorsanız 2 metre boyunda ayı gibi bir herif sizi patır kütür dövüp evinizi dağıtırken ve gözünüzün önünde hatununuza tecavüz ederken nasıl karşı koyacaksınız? Bir düşünün.

(Çeviren notu: Düşündüm ve sen haksızsın ibne, sana laflar hazırladım. Bir kere günümüz hukukunda bunu yapmak göt ister, her ne kadar mafya dizileri ufak Polat Alemdarlar yetiştirmiş olsa da. Ayrıca yanınızdaki hatun aranmıyorsa isterse 3 metrelik bir adam olsun ona salça olması ve sizi rahatsız etmesi MÜMKÜN DEĞİLDİR. Ama testleri göğüsleme konusunda haklı tabii, hakaret dışında.)

24. Testleri göğüslemek

Birlikte olacağınız bir hatunun hiçbir direnç göstermeden önüne gelen her sike atlamasını mı istiyorsunuz? Yoksa erkekleri değerine göre sınıflandıran ve buna göre seçen, yüzlerce erkek içerisinde sizi en değerli olduğunuz için tercih eden bir kadın mı istiyorsunuz? Eğer normal ve sağlıklı bir adamsanız, ikinci kadını istersiniz. Bu durumda da mantıken o kadının sizi test etmesini beklemeniz gerekir. Hem de tüm gücüyle test etmesini… Ayrıca testleri beklemekle kalmayıp, HOŞ GÖRMEYİ de bilmek gerekir. O yüzden bir kıza yürüdüğünüz zaman size huysuz davranırsa sevinin. Bu durum, kızı tavlamanız durumunda ona yürüyen diğer erkeklere de aynı şekilde davranacağı ve bu adamları püskürteceği anlamına gelir.

Kadının değeri ne kadar yüksekse (görünüş ve karakter olarak) size karşı testleri o kadar “sıkıcı” ve “acımasız” olacaktır. Bu hep böyledir ve böyle de kalacak, değişmesini beklemeyin. Belki inanması zor ama testleri geçmeyi bilmeniz durumunda en taş hatunlar aslında baştan çıkarması en kolay olanlardır.

(Çeviren notu: Evet kolay hatunu özellikle de sevgili/eş olarak hiçbir erkek istemez, ama zor hatun da “bilmem kaç adamın arasından beni seçti” diye bu kadar yüceltilmeyi hak etmiyor. “Kadın hepsinin arasından beni seçti hüloğğğ” kafası mavi hap kafasıdır. Ona kalırsa siz de onlarca kadın içerisinden ona yürümeyi seçtiniz. Testi geçeyim derken kendini sürekli olarak patrona beğendirmeye çalışan eleman moduna girmeyin.)

SEKSİ KADINLARIN TEST ETME ŞEKİLLERİ VE BUNLARI GEÇMENİN YOLLARI

Bu tür kadınların iki testi olur — aktif ve pasif testler. 

25. Aktif testler
Aktif testlerin çoğu kırmızı hap camiasında zaten anlatılıyor. Kadının hakaret etmesi, küçük düşürmeye çalışması, alay etmesi, ya da sizi sinirlendirecek bir şey söylemesi aktif test örnekleridir. “Sevgilim var”, “efendi çocuğa benziyorsun”, “arkadaş olarak görüyorum” gibi “başından savma” cümleleri de aktif testtir. Bunları nasıl geçeceğinizi anlatmayacağım, zaten kırmızı hap camiasında çokça taktik verildi. Shit test konusuna bakmanız yeterli. Kısaca bahsedersem, bu testleri geçmenin iki yolu vardır: 1. Onaylamak ve abartmak 2. testi görmezden gelip duymamış gibi davranmak.

Bu aktif testleri geçebilmek ÇOK İYİDİR. Bir kız sizi aktif olarak test ediyorsa kesinlikle ilgisi var demektir. Ayrıca bu durum hazır cevap davranarak çekici kötü çocuk imajı çizmenin de en kolay yoludur.

26. “Huysuzluk zırhını” aşarak kadının içine girmenin yolu: Pasif testleri geldiği anda tanıyıp dayanabilmek

Erkeklerin anlamasının ÇOK DAHA gerekli olduğu diğer bir test türü de pasif testlerdir. Bunlar kırmızı hap camiasında pek ele alınmıyor ama aslında bu test türü en çok karşılaşacağınız test türüdür, özellikle de 9 ve 10’luk hatunlara yürüdüğünüzde. Bu testler, bir kıza yürüdüğünüz zaman kız İLGİSİZ, BIKKIN veya DALGIN gibi davrandığında ortaya çıkar.

Resting bitch face pasif testtir. Tek kelimelik cevaplar pasif testtir. Benim favori pasif testim ise seksi bir kıza yürüdüğüm zaman onun attığı tiksinti ile korku karışımı bakış ve ardından hemen uzaklaşması. ACIMASIZ gelecek biliyorum ama bu da bir test.

27. Pasif testleri “reddetme” ile karıştırmayın.

Erkeklerin yüzde 99’u pasif testlerin “reddetme” olduğunu zanneder. Doğal alfa dediğimiz adamlar bile böyledir. Tabii böyle düşünmek de gayet normal, kulağa çok doğru geliyor. Yüzüne bakmaya doyamayacağınız bir hatuna yürüdüğünüz zaman bu hatunun önce sizi süzüp ardından yanındaki arkadaşına “tiksinti dolu” bir bakış atması ve ışık hızıyla yanınızdan uzaklaşmasını düşünün, bu bir reddetme değil midir?

Peki size şu ana kadar yatmış olduğum taş gibi hatunların en azından yarısının ilk yürüdüğümde bu bakışı attığını söylesem? Bir örnekle destekleyeyim.

(Çeviren notu: Bu ısrar olayına şüpheyle yaklaşıyorum. Evet her reddetme test değildir, sonuçta kültürümüzde kız nazı diye bir olay var. Bu serinin ikinci bölümünde de dediğim gibi ilk kez tanışılan bir kıza karşı bu kadar kendine güven sergilemek bugünün taciz çığırtkanlığı yapmaya alışmış feminik dünyasında ters tepebilir. Özellikle yürüme işlerinde acemiyken dikkatli olun gençler. Sonra twitter’da, youtube’ta like kasmak isteyen kezoların “türkiye’de kadın olmak ühühü” temalı duygu sömürülerine meze olmayın.)

28. “Reddetme” aslında reddetme değildir.

Üniversiteye giderken bir hatunla tanıştım. Esmer, seksi, boş zamanlarında mankenlik yapan ve bulunduğum şehirde neredeyse “ufak çaplı bir ünlü” sayılabilecek bir kızdı. Muhtemelen okuduğum üniversitenin en güzel 10 kızından biriydi. Tabii ben de bu kızla yatmak istiyordum, çünkü güzel olmasının yanı sıra ilginç ve zeki birine benziyordu. Fakat okulda ona pek rastlayamıyordum.

Bir gün merdivenlerde onunla karşılaştım. Bunun elimdeki tek ve son şans olduğunu düşündüğüm için hemen yanına gidip “Merhaba, Ben Mike” dedim. Göz temasım iyiydi, tokalaşmak için elimi uzattım falan filan. Suratıma cüzzamlıymışım gibi baktı. Resmen irkilerek geri çekilmişti, gözlerini bir korku kapladı. Sanki ona AIDS bulaştıracakmışım gibi davranıyordu. Gevşekçe elimi sıktı, nezaketen bir şeyler söyledi ve hızlıca uzaklaştı.

Şimdi ben reddedildim değil mi? Karar vermekte acele etmeyin, hikâyemin bir de sonu var. O kadın şimdi benim sevgilim, hem de üç senedir. Muhtemelen de çocuklarımın annesi olacak. Peki bu nasıl oldu? Eğer beni ilk gördüğünde beğendiyse (ki daha sonra ilk görüşte beğendiğini söyledi) neden beni reddetmiş gibi davrandı? İşte bu sorunun cevabını vermek oyunun tüm sosyal dinamiğine hâkim olmanın anahtarıdır. Hazırsanız anlatıyorum.

(Çeviren notu: İlk okuduğunuzda cool story bro demek geliyor içinizden biliyorum ama burada elemanın cidden haklılık payı büyük. Benim de şu anki sevgilim ilk tanıştığımızda attığı shit testlere karşı takındığım sert tavra “bir kadına nasıl böyle davranırsın?!” diye büyük tepki gösterirken sonradan bu durumun çok hoşuna gittiğini ve beni erkeksi görmesine neden olduğunu söylemişti. Bunu söylediğinde ise ben geçmişime sövmekle meşguldüm. Yılları meriçlikle heba etmişiz amk.)

29. Siz ÇOK DEĞERLİSİNİZ.

Evet doğru okudunuz. Bu kızlar ONLAR İÇİN ÇOK DEĞERLİ olmanızdan ötürü reddediyor. Çünkü geriliyor ve içine kapanma ihtiyacı duyuyor. Bunun kulağa saçma geldiğinin farkındayım, ama anlatmaya çalışayım.

30. Kadınlar sizin yanınızda gergindir.

Seksi bir kadına pat diye yürüdüğünüz zaman ona değerinizin YÜKSEK olduğunu gösterirsiniz. Hem de düşündüğünüzden daha fazla. Bunun sebebi erkeklerin yüzde 97’sinin onlara HİÇ YÜRÜMEMESİDİR (Yürüyenler de genelde ya sarhoş ya serseri tiplerdir). Eli yüzü düzgün denilebilecek bir erkekseniz, seksi bir kıza yürüdüğünüzde özgüven bakımından tepedeki yüzde 3’lük erkek diliminin içine otomatikman girmiş oluyorsunuz. Diğer bir deyişle, kız kendiliğinden sizin alfa erkek olduğunuza HÜKMEDİYOR. İyi bir izlenim yarattığınız için hatun sizin yanınızda kendini rahatsız hissediyor. Dolayısıyla sakin, dalgın ve başından savmak istermiş gibi davranıyor. Çünkü hisleri cidden karmaşıklaşıyor. İncitici laflar söylüyor, çünkü başka diyecek hiçbir şey bulamıyor. Ya da kaçıp gidiyor, çünkü yanınızda durunca geriliyor ve ne yapması gerektiğini bilemiyor.

İşte böyle durumlarda sabırlı olmanız lazım. Daha net cümleler kurun, çerçeveyi koruyun, kıza ufaktan takılın ve gülümsemeye devam edin. En sonunda o da açılıp gülmeye, flörtünüze karşılık vermeye ve onun çerçevesini daha önce hiçbir erkeğin yapamadığı şekilde bozabildiğiniz için size arzu duymaya başlayacaktır.

Devamı gelecek …

Çeviri: How to Get Laid Like A Warlord

Savaş Lordu Gibi Hatun Kaldırmak II – İçsel Oyun

İÇSEL OYUN

12. Savaş dışarıda yaşanmadan önce içinizde kaybedilir ya da kazanılır.

Bir kadının size karşı duygularını harekete geçirip yatağa atmanın tek yolunun onun testlerini geçmek olduğunu söylemiştik. Peki bu testleri nasıl geçersiniz?

Anlamanız gereken birinci ilke, bütün testlerin bir ÇERÇEVE testi olduğudur. Testlerin bütün amacı sizin sağlam bir çerçeveye sahip olup baskı altında sarsılmadığınızı görmektir. Dolayısıyla “testleri nasıl geçerim?” gibi bir soruyla işe başlamak faydasızdır. Esas değer, işin en başında sağlam bir çerçeveye sahip olmaktır. Sun Tzu’nun Savaş Sanatı kitabında da dediği gibi “her savaş daha yaşanmadan kaybedilir veya kazanılır.”

13. “Ben Yeterliyim” Çerçevesi = 9 ve 10’luk hatunlara götüren altın anahtar

İçsel oyunuzun temeli “ben yeterliyim” düşüncesi olmalıdır. Diğer bir deyişle, sırf erkek olduğunuzdan ötürü kadınlar için değerlisiniz. Her şey bu temel düşünce üzerine kuruludur. Bir kadının ilgisini çekmek için hiçbir şey “yapmak” zorunda değilsiniz. Zaten siz ondan daha rahat davrandığınız için kadın size ilgi duyar. Hiçbir şeyi değiştirmenize gerek yok. Şu andaki “oyununuzu” geliştirmenize gerek yok. Daha yakışıklı olmanıza gerek yok. Bunları onlar isterse ve size yardım ederlerse zaten YAPABİLİRSİNİZ. Ama yapmak zorunda değilsiniz. Zaten erkek olduğunuz için “yeterince iyi” bir adamsınız. Çünkü testosteronunuz ve bir sikiniz var. Kadınlar da buna değer veriyor.

14. Kadınlar ve erkekler birlikte olmak için yaratılmıştır.

Anahtar ve kilit gibi birbirimize uyuyoruz. Kadınların erkeklerin terli tişörtlerini kokladığı zaman beyin kimyalarının değiştiğini ve daha rahat, sakin olduklarını gösteren çalışmalar mevcut. Nasıl ki onların kadınlığı size çekici geliyor, sizin “erkekliğiniz” de doğal olarak kadın için çekici bir şey. (Çeviren notu: terli seviyorlar diye duş almayı bırakmayın amk ortak alanlarda leş gibi kokuyorsunuz. Sizi koklayan erkek de var bize de yazık.)

15. Standard kelimesi bir efsanedir – Herkesin içinde bir azgın vardır.

Modern kültür, insanların (özellikle de kadınların) standartları olduğu konusunda beynimizi yıkamıştır. Kadınların standartları yoktur. Erkeklerin de yoktur. Örneğin 4’lük bir kadınla yattığınızı hayal edin. Biraz tombul, yüzü pek güzel değil, onunla yattığınız için kendinizi pek de şanslı görmüyorsunuz. Ama teni yumuşak, kokusu güzel, yanınızda çıplak bir halde yatıyor. Yok ben sevişmem mi diyeceksiniz?

Muhtemelen demeyeceksiniz, birbirimizi kandırmayalım. Size verdikten sonra gitmesi ve kimsenin bundan haberinin olmaması kaydıyla kesinlikle bu hatunla sevişirdiniz. Çünkü erkekler ve kadınlar arasında doğal bir çekim var. Birbirimize karşı koyamıyoruz. Kadınlar da aynı şekilde. Yoksa etrafımızda “bana bakmaz” dediği hatunla yatmış hiçbir erkek göremezdik. 

16. Onun aşk kaçamağı olun.

Diyelim ki sen 4’lük bir adamsın, o da 9’luk bir hatun. Şartlar oluştuğu zaman eğer bundan zarar göreceğini düşünmüyorsa kadın zaten seninle yatacaktır. Niye mi? Çünkü seks zevkli bir şey. Kilosuna azami ölçüde dikkat eden yoga hocası bile arada bir pizza yiyor. Bu insanın doğasında var. Güçlü değiliz, zayıfız. Dış dünyaya karşı standardımız var gibi yapıyoruz. Ama aslında içten içe kimsenin standartları olmadığının farkındayız. İrademiz yok, kendimizi kontrol edemiyoruz.

Seksi kadınlar da aynı şekilde. Eğer çerçevenizi koruyor ve testlerini geçiyorsanız, ona sekse ilerleyen olaylar zincirinde “nasıl oldu anlamadım” diyeceği bahaneler sunabiliyorsanız, sizinle mutlaka YATAR. Bu işi becerdiğiniz zaman nasıl kolay olduğuna siz bile şaşıracaksınız.

17. Seksi hatunları tavlamak için “alfa” olmanız gerektiğini düşünmeyin – başlarda işe yarar ama daha sonra gereksiz stres oluşturur.

Çerçeveniz şu: “Ben Yeterliyim.” Şu çerçeve değil: “Ben herkesten daha iyi olduğunu düşünen götün teki bir alfayım.”

Çünkü bu dediğinizle çelişen kanıtlar oldukça bu çerçeveyi korumak zorlaşacak ve üstünüzde gereksiz bir stres oluşacaktır. Şöyle basit bir şekilde düşünün: “Kadınlar ve erkekler birlikte olmak için yaratılmıştır. Ben de bir erkeğim ve bundan ötürü zaten kadınlar bana ilgi duymaya hazır.” Bence bu koruması zor bir çerçeve değil. Gerçeği eğip bükmüyor. Gereksiz stres oluşturmuyor.  Ve en önemlisi testler ve direnç geldiğinde ÇOK DAHA DAYANIKLI bir çerçeve, bu da en taş hatunları götürmek için EN KRİTİK unsur.

18. Kendinize bir “Gerçeklik Çarpıtma Alanı” Oluşturun.

Bunu da yapmak için “Ben Yeterliyim” felsefesini tamamen içselleştirmeniz gerekir. Teoride bu düşünceyi anlamak yetmez. Bütün “benliğinizle” bunu hissetmeniz lazım. Tamamıyla, sorgulamadan, beyin yıkamasına maruz kalmadan inanmanız lazım. Bu fikre alıştıkça aslında yetersiz olduğunuzu düşünmek için bir sebep olmadığını göreceksiniz ve fikrin doğruluğuna gitgide inanacaksınız. Olaylar ancak tekrarlama yoluyla sağlamlaşır, mantıkla değil.

Gerekirse kendinizi hipnoz edin. Yeterli olduğunuzu düşünmenizi sağlayacak sebepleri tek tek bulun, bu fikirle çelişecek her şeyi görmezden gelmeye devam edin. Mantığınızın kölesi olmayın. Mantığınız sizin köleniz olsun. Böylelikle bahsettiğim “gerçeklik çarpıtma alanı” ortaya çıkacaktır.

19. Moral bozucu inanışlardan uzak durun.

Manosphere camiası dediğimiz toplulukta “kaltak gibi davranan” kızların siz yanlış biçimde yürüdüğünüz için böyle bir tavra girdiğine ve dolayısıyla “kovalamaya değmediğine” dair yaygın bir inanış var. Bu tamamen gülünç. İşin aslı, bu bir “mundar ciğer” hadisesi. Yani zihnimiz ciğere ulaşamadığımız zaman bizi ciğerin mundar olduğuna inandıracak oyunlar oynuyor. Fakat gerçek şu ki eğer bir kızın sizin gözünüzde değeri varsa MUTLAKA sizi test edecektir, özellikle de ilk yürüdüğünüz zamanlarda.

(Çeviren notu: İlk yazıdaki son iki maddede belirtmiştim, yine bu benzer maddeye katılmıyorum. Kaltak gibi davranmak test değildir, “ben aşırı ilgiden götü kalkmış şımarık bir kız çocuğuyum” demektir. Haddini bildirmezseniz o test dediği şey asla geri çekilmez, artarak devam eder. Özellikle de sözlü saldırılarda ya ağzının payını verin, ya da kızı silip devam edin.)

20. Kadınların yeri Starbucks değil Afrika ormanlarıdır.

Kadınlar modern dünyaya göre değildir. Doğa için yaratılmışlardır, dişlerinde ve pençelerinde kan vardır. Bunu anlarsanız olaylara yaklaşımınız değişir. Ona yürüdüğünüz zaman sizi alt etmeye çalışan bir kadın olduğunda bunu şahsi olarak algılamayın. Bu gerekli bir stratejidir.

Kadınlar feminizmden ötürü size kötü davranmıyor. Sizinle yatmak İSTEDİKLERİ için size kötü davranıyorlar. Fakat çerçevenizin onlardan daha sağlam olduğunu kanıtlamazsanız ardından seks de gelmeyecek. Bu içgüdüsel bir durum, doğanın düzeni böyle. Kadınların içindeki doğal huysuzluk feminizmden önce de vardı. Kendisine yazan erkekleri test etmek, kadının DNA kodlarına işlenmiş bir huy. Dolayısıyla kadınlar sizi test ettiğinde kızarsanız tıpkı feministler gibi doğaya savaş açmış bir insan olursunuz.

(Çeviren notu: Evet kadınlar eskiden de test ederdi, ama en fazla yüz vermeyip devam ediyorlardı. Feminizm, kadınların beğenmedikleri erkeklerden gelen yürümeleri taciz adı altında (ve buna dair hiçbir kanıt olmasa bile) meşrulaştırıp hukuki çıkar ve ayrıcalık elde etmelerini sağladı. Dolayısıyla bu konuda temkinli olmak lazım.)

Devamı gelecek …

Çeviri: How to Get Laid Like A Warlord 

Savaş Lordu Gibi Hatun Kaldırmak I – Kadınların İlgisini Çekmek

En göz alıcı kızları elde etmek için bildiğim her şeyi size anlatacağım. Rehberimiz çerçeve kontrolü, içsel oyun ve testleri geçmek olmak üzere üç bölümden oluşuyor. Ben bunlara “9 ve 10’luk hatunların kutsal üçlüsü” diyorum. Bu rehber, beden dili, kadına şaka yollu takılmak veya lojistik işleriyle (çeviren notu: lojistikten kasıt, kızı eve atmak veya bir yere davet etmek için yapılan şeyler) ilgili DEĞİLDİR. Elbette bunlar da önemli konular; ama zaten başka başlıklarda yeteri kadar anlatıldı, dolayısıyla benim yazımın konusu değil.

Geçmişte nasıl biriydim?

Okulda sürekli itilip kakılan, ufak tefek bir çocuktum. 18 yaşına kadar sevgilim olmadı. Zaten o da 2 sene sonra terk etti ve üniversitenin ilk iki senesini yalnız geçirdim. Chateau Heartiste isimli blog sayesinde kırmızı hap fikirleriyle tanıştım. Ardından dışarı çıkıp düzenli olarak kızlara yürümeye başladım. Aylarca endişeler içerisinde yürümeye devam ettim, sayısız defa reddedildim; ama yılmadım. Ara sıra başarılı olduğum durumlar da yok değildi.

Aradan geçen iki yılda şunu diyebilirim ki neredeyse iki haftada bir yeni bir hatunla yatıyorum, hatta şansım yaver giderse bunlar 8-9’luk hatunlar oluyor. Zaten şu anki sevgilim de 9’luk bir kız, daha önce mankenlik yapmıştı. Dolayısıyla aşağıdaki şeyler 9 ve 10’luk diye tabir ettiğimiz taş gibi hatunları elde etmek ve bunlardan gelecek testleri savuşturmak için yazıldı.

KADINDA İLGİ OLUŞTURMAK

1. Kadınlar, onlardan daha güçlü bir çerçeveniz olduğu için size ilgi duyar.

Olay bundan ibaret. Daha da üstüne laf söylemeye gerek. Kadının ilgisi şu koşullara bağlıdır: Erkek olacaksınız ve çerçeveniz kızdan daha güçlü olacak.

Aslında erkeklerin kadınlara göre gerçekliğe dair çerçevesi daha güçlüdür. Kadınlar da buna değer verir. Güçlü bir çerçeve, yüksek testosteron seviyesinin bir getirisidir.

2. Kadınlar, güçlü bir çerçevesi olan çirkin adamı yakışıklı ama çerçevesi zayıf adama tercih ederler.

Kadınlar, ilgi duyacakları erkek konusunda çok esnek davranacak şekilde evrimleşmiştir. Korkak ve ne yapacağını bilmeyen yakışıklı bir adam yerine doğal liderlik özelliklerini sergileyen çirkin bir adamla yatmaları daha olasıdır. Çünkü ikinci erkeği seçen kadının genleri atalarımızın dönemindeki zorlu yaşam koşullarını aşarak hayatını sürdürebilmiştir. Bu yüzden kadınların uyum sağlama becerisi çok yüksektir. Çerçevesi kendilerine göre daha sağlam olan NEREDEYSE her erkeğe ilgi duyabilirler.

3. Bir kız ANCAK çerçeveniz onlardan daha sağlam ise sizi arzular.

Bunu matematiksel bir denklem gibi düşünün. Bundan kaçmanın yöntemi yok, hile kodu yok, kestirme yolu yok. Bu doğanın değişmez bir kanunu. Kadınlar size boyun eğmek istiyor. Daha doğrusu güçlü bir adama boyun eğmek istiyor. Ama çerçeveniz sağlam değilse bu gerçekleşmez. Psikolojik açıdan, kadınların zayıf bir erkek için kukusunun ıslanması mümkün değildir.

4. “Erkek olun. Her zaman bir çözümünüz varmış gibi davranın.” (Bill Burr)

Peki güçlü çerçeve dediğimiz şey nedir? Temel olarak yaptığınız her şeyde kendine güven havası vermektir. Bunun da en önemli göstergesi sosyal baskı altında sakinlik sergileyebilmektir. Daha basit bir ifadeyle hatunlara yürürken onlardan daha rahat bir şekilde davranırsanız size ilgi duymaya başlarlar.

Dediklerim size garip gelebilir, ama gerçekten değil. Bir kıza sırf yürüyor olmanız bile inanılmaz ölçüde bir özgüven ve sosyal değer göstergesidir. O yüzden bir kıza yürümeniz ve bir konuşma başlatmanız durumunda oyunu kazanmak sizin elinizdedir. Erkek gibi davrandığınız ve güçlü bir çerçeve sunduğunuz zaman kız eninde sonunda size ilgi duyacaktır.

5. Rahat olun

Kadınlara yürürseniz hata da yapacaksınız demektir. Bu da normal bir durumdur. Kadınlar sizin mükemmel olmanızı değil sadece erkek olmanızı bekliyor. Fizik olarak hiçbirimiz mükemmel değiliz. Ben de değilim. Kadınlar da mükemmeli değil sadece kendilerinden psikolojik olarak daha sağlam bir çerçevesi olan erkeği arıyor. İyi haber şu ki zaten erkeklerin kadınlara göre genellikle daha sağlam bir çerçevesi var. Mesela bir kadın örümcek veya fare gördüğünde korkudan ölür. Zıplar, kaçar, bağırır, ağlar. Aynı durumda bir erkek çerçevesini bozmadan durumu sakince idare eder.

6. Kadınlar, erkekliğinizi ölçmek için çerçevenizi test eder. Çerçeve ve erkeklik temelde aynı şeydir.

Kadınlar, erkeksi davranışlara ilgi duyar. Bir adamın erkekliği de baskı altında çerçevesini bozmadan ne kadar dayanabildiğiyle ölçülür. Seksi bir kadına yürüdüğünüz zaman anında çerçevenizi bozacak hareketler yapmaya başlar. Bu aslında bir güç testidir. Eğer kadının gözü önünde çerçeveniz hemen bozulursa erkek olmadığınıza hükmeder, çünkü kadınlar da bilir ki erkeğin çerçevesi kadınınkinden güçlüdür. Ama kadının birkaç testini başarıyla geçerseniz kadın yavaş yavaş önünüzde diz çökmeye başlar, bu içgüdülerinde vardır. Kadınlar her zaman güçlü erkeği ister, çerçevesi sağlam bir adam gördüğü zaman da ıslanmaya başlar.

7. “Dinleyin, gülümseyin, tamam deyin – ardından ne yapmak istiyorsanız yapın.” (Robert Downey Jr.)

Kadınlar beni sürekli test ediyor. Bana çok acımasız laflar ediyorlar. Mesela kısa boylu olduğumu, çirkin olduğumu, ezik olduğumu söylüyorlar. Yürümeye çalıştığım hatunların çoğu ilk 15-20 saniyede beni ekşimiş bir suratla karşılıyor veya görmezden gelmeye çalışıyor. Ama bu durum bana sirayet edemiyor. İçimde asla duygusal bir tepki uyandıramıyor. Gülümsüyorum, yaptığına tamam diyorum ve ardından sanki bana çok nazik davranmış gibi konuşmaya devam ediyorum.

Ve sonunda hatun da bana cevap vermeye başlıyor. Sonra da gülmeye… İşin sonu yatakta bitiyor. Kadının çerçevesi sizinki altında ezilmeye MAHKUMDUR. Bu durum şarta bağlı değildir, sadece zaman ister.

8. Seksi hatunları kovalamak size “heyecan” getirir.

Oyunu ilk öğrenmeye başladığınız zamanlarda 5-6’lık hatunlara yürümeniz normaldir. Zaten bu kızların çoğu size güzel davranır ve genellikle yatakta da süperdir. Ancak biraz tecrübe kazandığınız zaman doğal olarak merdivenin basamaklarını çıkmak ve 9’luk, 10’luk kızları yatağa atmak istersiniz. Bu doğal bir içgüdüdür, bir kızı seksi diye elde etmeye çalışmak son derece normaldir. Zaten seksi kızlar da kovalanmak istiyor, öyle olmasa süslenip dışarı çıkmazlar.

Erkek olmanın bir kısmı da bir kadının güzelliğini ve kadınlığını görebilmekten geçer. Bu heyecan verici bir durumdur. Toplumun aşıladığı yanlış algılara kanıp seksi kızları “bana bakmaz” diyerek kovalamamak, bu heyecanın getirdiği pozitif enerjiyi yok eder.

9. 10’luk bir hatunu tavlamakla 5’lik bir hatunu tavlamak arasında fark yoktur.

İkisinin de ilgisini çekme sürecinde yapılanlar aynıdır. Aradaki tek fark, taş gibi vücudu olan kızın çerçevesi balık etli kızınkine göre daha güçlüdür. Ancak olayın temelinde hatun ne kadar taş olursa olsun sizin çerçeveniz her zaman daha sağlam olmalıdır; çünkü erkek olan sizsiniz.

10. Bir kadın sizle yatmayı düşünüyorsa testleri daha acımasız olacaktır.

Seksi bir hatuna yürüdüğünüzde çerçevenizin sağlamlığını ölçmek için sizi ÇOK SERT test edecektir. Tabiri caizse kaltak gibi davranacaktır. Sizi görmezden gelme numarası yapacaktır. Hatta defolup gitmenizi isteyecektir.

Bunların sebebi sizin sosyal baskı altında ne kadar dayanabildiğinizi ölçmek ve dış etkilere bakmaksızın ne kadar sakin ve özgüvenli durabildiğinizi anlamaktır. Aslında sizinle yatmak İSTİYOR, ama gücünüzü test etmeden bu aşamaya geçmek huyu değil. Sergilediği huysuz davranışlar sizi asla şaşırtmasın, bu çok ustaca hazırlanmış bir TEST. Çoğu erkek bunun daha test olduğunu bile anlayamadığı için oyunu başlamadan kaybeder.

(Çevirenin notu: Bu maddeye katılmıyorum. “Hatun nasıl olsa benle yatmak istiyor, dur ben yazılmaya devam edeyim” demek feminikler ve ilgi fahişelerinin taciz iftiralarının kol gezdiği bu devirde pek akıllıca bir hareket değil. Kaldı ki kız cidden o anda iyi bir ruh halinde olmayabilir; yani siz ne yaparsanız yapın kendi sorunu ilgisini size çevirmesini engelleyebilir. Adriana Lima dahi olsa böyle rahatsız olduğunu belli eden kızlarla “aman beni test ediyor sağlam durayım” diye düşünerek konuşmaya devam etmeyin. Dışarıda yazılacak binlerce hatun var, siktir edip geçin. Kendisi kaybeder.)

11. Fight Club Benzetmesi

Taş gibi bir kadını yatağa atmak, Fight Club’ta iş mülakatına çağırılan adayların görüşme odasının kapısında beklediği sahneye benziyor. Tyler Durden bu adayları “Çok yaşlısın, çık”, “Çok şişmansın, çık” gibi aşağılayıcı ifadelerle azarlıyor. Onları günlerce kapıda bekletiyor, içeri girmelerinin asla mümkün olmadığını söylüyor. Çoğu aday da vazgeçiyor. Ama beklemeye dayanan birkaç kişi en sonunda içeri davet ediliyor.

İşte seksi kadınlar da aynı taktiği uyguluyor. Bu bir YIPRATMA SAVAŞI. Bir kadın, çerçevesi kendisinden daha güçlü olan herhangi bir adamla gecenin sonunda mutlaka yatar. Tabii bu sizin ne kadar amacınıza sadık olduğunuza bağlı. Sizi aşağıladığı veya konuşma istemediği durumlarda ipi bırakmamanız gerekir. Vazgeçerseniz testten kaldınız demektir.

(Çevirenin notu: Bu maddeye de katılmıyorum. Hele ki bir hatunla yatacağım diye hakarete veya görmezden gelinmeye katlanmak asla doğru değil. Verdiği örnek bence konuyla uyumlu değil, false analogy olmuş. Dediği sahnedeki kişilerin mesleki niteliklerinden ötürü kısıtlı iş seçenekleri var ve beklemek zorundalar. Başka yerde aynı işi bulamayabilirler. Ayrıca bir iş bulup para kazanmak hayati bir mesele, insanların bu tip zorluklara katlanması da normal. Kadınlarda ise buna katlanmanıza gerek yok, dışarıda onun kadar güzel ve belki de yatakta daha tatmin edici kadınlar var. Ayrıca o anda onunla seks yapmak da hayati bir mesele değil. Azarlayan kezbanlara asla hoşgörü göstermeden yenisini arayın.

Madem bu yazıya katılmıyorsun niye çevirdin amk demeyin, sikerün.)

Devam edecek…

Çeviri: How to Get Laid Like A Warlord

Jordan Peterson’ın yeni kitabı “12 Rules for Life” piyasada

Jordan Reis‘in yeni kitabı “12 Rules for Life: An Antidote to Chaos” (Yaşam için 12 Kural: Kaos Panzehiri” kitabı sonunda piyasaya çıktı. Aşağıda, kitabın resmi tanıtım videosunda Jordan Peterson kitabı tanıtıyor.

 

Kitabın resmi tanıtım yazısı şöyle :

Modern dünyada herkesin bilmesi gereken şeyler nelerdir? Ünlü psikolog Jordan B. Peterson’ın bu en zor sorulara cevapları antik geleneğin büyük bir çabayla kazanılmış gerçeklerini en son bilimsel araştırmaların çarpıcı bilgileri ile birleştiriyor.

Komik, şaşırtıcı ve bilgilendirici bir şekilde Dr. Peterson bize neden kaykay yapan çocuklara karışmamamız gerektiğini, çok kolay eleştirmeye yatkın insanları nasıl korkunç bir sonun beklediğini, sokakta bir kedi görürseniz neden durup kafasını okşamanız gerektiğini anlatıyor.

Daha basit bir canlı olan istakozun sinir sistemi bize dik durmak (omuzlarımız geride) ve hayatta başarı hakkında ne söylüyor? Antik Mısırlılar neden en yüksek tanrı diye dikkat verebilme kapasitesine taptılar? Kindar, kibirli ve intikam dolu bir hale gelen insanları nasıl ızdırap dolu yollar bekliyor? Dr. Peterson geniş bir çerçevede disiplin, özgürlük, macera ve sorumluluk konularını tartışıyor ve dünyanın bilgeliğini 12 pratik ve derin yaşam kuralına süzüyor. 12 Rules for Life, okuyucusunun zihnini ve ruhunu yüceltip dönüştürürken, modern bilim, inanç ve insan doğası ile ilgili bilinenleri sarsacak.

Toronto Üniversitesi Psikoloji Profesörü Jordan Peterson,  ilkin Social Justice Warrior‘larla (SJW) girdiği başarılı mücadele ile gündeme gelse de, genç erkeklerin hiç duymadıkları, ama eksikliğini derinden hissettikleri sorumluluk ve hayatına yön verme mesajları ile kısa zamanda erkek popülasyonu tarafından yoğun takip edilen biri haline geldi. Peterson’u erkekler arasında bu kadar meşhur eden şey, erkeklerin babalarından duymaları gereken ama artık hiç duymadıkları mesajları veriyor olması. 12 Rules for Life: An Antidote to Chaos adlı kitabı Ocak 2018'de piyasaya çıkan kitap, Peterson'un Maps of Meaning: The Architecture of Belief  adlı bir kitabı da mevcut. Jordan Peterson'un Türkçe çevirilerini burada Jordan Peterson Türkçe etiketinden takip edebilirsiniz.

Yüzde 3

Bugün Aldatan Adam yazısında yorumlarda Benibilenbilir rumuzlu okurla  20 – 80 kuralını tartışırken şu aşağıdaki yorumu yazdım ve yüzde 3 kuralı aklıma geldi :

İkincisi ise benim web loglardan gözlemlediğim buraya günde yeni 600 kişi geliyor ama sadece 20 kadarı kalıyor. Çoğunun “ne saçmalıyor lan bu kadın düşmanları” diye çıkıp gittiğine eminim. Kalan yüzde 3’ün içindeki bu bastırılmış erkek ise “dur burda birşey var” dedirten güç olduğu ve okurlar içinde oyunu öğrenebilecek kişi oranının çok daha fazla olduğu inancındayım. Tabii ki bu böyle mi, yoksa benim iyimserliğim mi, zamanla anlaşılır.

Sanırım 2015 yılında vefat eden self-help yazarı Wayne Dyer anlatmıştı. Amerika Birleşik Devletleri’nde Macy’s adlı büyük bir mağazalar zinciri var. Bu şirket zamanında gazetelere yönetici ve denetçi aradıkları iş ilanları vermiş. İlanları gören sendika da kazan kaldırmış. “Neden böyle nitelikli yönetici işlerini şirket dışından insanlara açıyorsunuz da bizim çalışanlarımıza önermiyorsunuz?”

Macy’s yöneticileri özür dilemişler ve demişler ki “tamam işi çalışanlarımıza önereceğiz ve tek yapmaları gereken haftada sadece iki kere 3er saat fazladan şirkette kalarak eğitim almaları. Biz istekli adayları birkaç ay eğiteceğiz ve yöneticiliğe terfi ettireceğiz. Böyle başlayıp tüm bir mağazanın yöneticisi olmaya tırmanan bir kariyer rotası edinebilirler.”

Düşünürseniz büyük bir fırsat. Saati 7 Dolar çalışan bir kasiyer için örneğin, haftada sadece 6 saat eksta zaman harcayarak, bedava bir eğitim ile yönetici olma fırsatı! Tahmin edin şirket içinde bu pozisyona başvurabilecek çalışanların yüzde kaçı bu işe başvuruyor. Sadece başvurudan bahsediyoruz, eğitime katılıp sonra zorlanıp gitmeyenden falan değil.

Yüzde 3!

Bu oran sadece bu hikayede karşımıza çıkmıyor. Konu ne olursa olsun insanların sadece yüzde 3’ü, fırsat karşılarına çıktığında eksta çaba harcayarak onu yakalamaya çalışıyor. Haftada sadece 6 saat daha fazla zaman harcayarak çok daha iyi bir iş, kariyer rotası, daha iyi bir hayat ve daha fazla para kazanma fırsatı varken sadece yüzde 3 başvuruyor.

Bir konuda tepeye oynarken tabii ki ilk olarak odaklandığınız şey, kendinizi bir önceki güne göre daha iyi hale getirmek. Ama herhangi bir alanda daha iyi olmak için ekstra çaba harcamaya başladığınızda rekabet ettiğiniz kişi sayısı da öyle çok değil : topu topu yüzde 3!

Kırmızı Hap ile kendinizi geliştirirken örneğin, karşınızda Türkiye’de size rakip olabilecek tüm erkekler de tepeye çıkmak için çalışmıyor. Çalışanın oranı yüzde 3 bile değil muhtemelen. Bize en çok sorulan sorulardan biri de neden bu bilgileri herkese açıp rekabet yarattığımız.

Bu siteye her ay 11 bin kişi geliyor. Bu sayı hızla artıyor aslında, daha 2 ay önce bunun yarısı idi, muhtemelen gelecek ay sonunda 2 katı olacak. Sadece kadın – erkek ilişkileri konusunda değil, kendini geliştirme ile ilgili de yazıp çiziyoruz. Peki sizce bu bilgiyi eline alıp harekete geçen erkeklerin oranı nedir?  Yüzde 3? Belki daha az, ama daha fazla olduğunu sanmam. Doğanın kanunu bu, çoğu insan çaba bile göstermiyor. Jordan Peterson‘un dediği gibi “yapmaması gerektiğini bildiği halde yaptığı şeyleri yapmaya devam ederek” ve “yapması gerektiğini bildiği şeyleri yapmaya hiç başlamayarak” yaşıyor ve ölüyor. Bu konuda Skeptico daha yeni şu tweeti atmıştı.

Oyun da aynı. Dışarı çıkıp daygame oynamayı deneyenlerin oranı nedir? Hani kızları görünce nutku tutulup da tek kıza yürüyemeyenden bahsetmiyorum. Bu işe niyet ederek dışarı çıkan ve en azından deneyen oranı. Yüzde 3.

Eğer disiplinli bir şekilde harekete geçebiliyorsanız aklınızdan çıkmasın, rakibiniz sadece yüzde 3.

14 – 18 yaş arası gençlere tavsiyeler

Lise çağında kırmızı hapla tanışan erkeklere tavsiye yazmam istendi. Daha önce bir yorumu cevaplarken konuya girmiştim ama şimdi daha geniş kapsamlı bir yazı yazmanın zamanı geldi. Aslına bakarsanız bu sitedeki çoğu tavsiye sizin için de geçerli. Fakat bu yazı ile beraber sadece size hitap eden ve kırmızı hapı daha sade dille anlatan birşeyler yazarak devam edeceğim.

Alışkanlıklar

Öncelikle alkolden, sigaradan, uyuşturucudan, pornodan ve video oyunlarından uzak durun. Bu sonuncusu zor olabilir ve kararında video oyununun stres atan birşey olduğunu biliyorum. Ama 4,000 saat Dota tecrübem var adamlarından olmayın (4,000 saat uçuşu olan adam birçok havayolu şirketinde Airbus A320 kaptan pilotu olabilir, 4,000 saat video oyunu ile çöpe atılmayacak kadar değerli birşey).

Spor

Ağırlık kaldırın ama balon gibi şişmeyin. Yirmilerinizin başında soldaki adam gibi değil, sağdaki adam gibi olmayı hedefleyin :

Soldaki fotodaki adam kaslarını her ağırlık setini 8 – 15 kere yaparak kas yığmış. Şöyle anlatayım. Kasların görünüşünü etkileyen 2 tip kas gelişimi var. Bunlardan birincisi, her sette 8 – 15 tekrar yaparak kasları büyütmektir. İkincisi de, her sette 3-5 tekrar yaparak kasları sertleştirmektir. Bu iki tip egzersizi de yapmalısınız. Örneğin önce kaslanmak için yüksek tekrar sayılı şekilde çalışıp sonra bu kaslara şekil vermek için düşük tekrarlı setlere girmeniz lazım. Sadece yüksek tekrar ile soldaki adama dönersiniz.

Ağırlık kaldırarak, özellikle 20 yaşına kadar kemik yapınız gelişmeye devam edeceği için testosteronun etkisi ile köşeli çene gibi 20’lerinde kızları deli edecek fiziksel özellikler kazanabilirsiniz. Herkesin anatomisi ve bu tür şeylerden faydalanma oranı farklı ama çoğunlukla çalışır bir yöntemdir bu.

Gym ile beraber gitmez ama iyi bir dövüş sanatı öğrenin. Ama çıkıp serserilik etmemek için işin içine bu sanatların felsefesini de katın. Sokakta iyi bir boksörü kolay kolay hiçbir Uzakdoğu dövüş sanatçısı deviremez, boks yapmanızı şiddetle tavsiye ederim. Bunun harici muay thai, jiu jitsu ve hatta bulabiliyorsanız Mixed Martial Arts yapın. Bir kavga çıkarsa ve gerekirse kendinizi savunacak güç ve yeteneğe sahip olmalısınız. Ve bu güç ve yeteneği bilip, yanınızda sizinle beraber kaçacak hıza sahip olmayanız gereken biri olmadığı sürece kavga gördünüz mü kaçacak bilgeliğe de. İyi dövüş sanatı alntrenmanı yapan biri çok hızlı koşar, kaçarsanız çok büyük ihtimalle yakalanmazsınız. Ama şunu da söyleyeyim, bu tür kavga arayan adamlar, dövüşebilen erkeğin vücut dilini ve kas kitlesini okumayı ve onlardan uzak durmayı bilirler.  Örneğin okuldaki zorbaların sizi aslında yine yere yapıştıracak güce sahip olmalarına rağmen sizden uzak durmaya başlayacaklarını farkedeceksiniz.

Sizin yaşınızda kızlar (yaklaşık 16 – 24 arası) kızlar görsel çekiciliğe çok daha fazla önem verirler. Çirkin bile olsanız eğer spor ile ciddi uğraşırsanız, birçok yakışıklı patatesten daha avantajlı olabilirsiniz.

Meslek

Eğer üniversiteye gidecekseniz sınava iyi çalışın ve kazanabileceğiniz en iyi üniversiteyi kazanın. Eğer çok ciddi bir tutkusu olan azınlıktan değilseniz, iyi para kazandıracak, az çok sevebileceğiniz bir mesleğe yönelin. Kızların veya başka şeylerin önüne geçmesine izin vermeyin.

İyi bir üniversite okumak için elinizden geleni yapın ama eğer üniversiteye gitmeyecekseniz ya da gidemeyecekseniz de bir işte ustalaşmaya bakın. Bir zanaatte ustalaşmak, üniversiteye gitmeyecekseniz hayata atılmanın en iyi yollarından biri gibi görünüyor. Şu an maalesef toplumda bir “üniversite balonu” var, eskiden liseden düz girilebilecek işlere bile aslında hiç gerek olmamasına rağmen üniversite diploması istiyorlar. Herkes çöpten de olsa üniversite diploması peşine düşünce, bazı zanaatlarda açık olmaya başladı. Bu zanaatlar nedir diye araştırıp onlara yönelebilirsiniz. Örnek olarak veriyorum, örneğin bazı Asya ülkelerinde vinç operatörü açığı olduğundan, vinç operatörü, üniversite diplomalı mühendisten daha fazla kazanabiliyor.

Meslek seçerken arz – talep olayına da dikkat edin. Bir mesleği yapmak isteyen insan sayısı ne kadar çoğalırsa, o mesleğin ekonomik değeri düşer. Örneğin ihtiyaçtan daha fazla insan öğretmen olmak için okuyorsa, öğretmenliğin meslek olarak size getirisi düşer. Seçeceğiniz meslekte buna dikkat edin.

Türkiye, maalesef hiç kimsenin gerçekten çok çalışarak bir yere gelebileceğine inanmadığı bir ülke. Herkes maaşından, işinden, okulundan şikayetçi ama kimseni de çok çalışıp daha iyi bir yere gelinebileceği inancı yok. Bu ülke için kötü birşey ama eğer siz çok çalışmayı göze alıyorsanız bu sizin için bir avantaj. Yani tepeye çıkmak için Güney Kore’deki gibi herkesin çok çalıştığı bir ülkedeki gibi kasmaya ihtiyacınız yok.

Eğer KH size ağır geliyor ve kadın – erkek ilişkileri sizin sınava ya da mesleki eğitiminize negatif etkisi olduğunu düşünüyorsanız, monk mode’a girmekten çekinmeyin. Zaten eğer küçük bir yerde yaşıyorsanız (ben öyle idim), seks yaşamı zor.  Koklaşmayı da bir iki sene erteleyin, zararı yok.

Disiplin

Disiplinli olun.

Müzik

Bir müzik aleti çalmayı öğrenin. Eğer mümkünse bu, bir grupta çalabileceğiniz bir alet olsun. Elektro gitar, bas gitar veya bateri. Bildiğim kadarı ile bas gitar çalan açığı var mesela ama ben elektro gitarı tavsiye ederim. Müzik aleti çalmak, insanın ruhunu ve sosyal hayatını çok güzelleştiren birşey. Hem de eğer dediğim gibi böyle arada amatör olarak gruplarda çalabileceğiniz birşey olursa, 20lerinizde kafanıza gökten hatun yağar.

İngilizce

Çok şey söyledim ama İngilizce öğrenin. Muslukçu olacaksanız da İngilizce öğrenin, bilgisayar mühendisi olacaksanız da İngilizce öğrenin. Hem üniversite sınavı, hem spor hem de İngilizce size program olarak ağır gelebilir ama en azından öğrenmeye başlayın. İyi seviye İngilizce bilmek için 1,000 saat çalışmış olmak gerekiyor. Günde 1 saat çalışarak 3 yılda öğrenirsiniz, 2 saat çalışarak 1.5 yılda.

Türkiye, dünya nüfusunun yüzde 1’i. Sadece Türkçe ile hep bu yüzde 1’in içinde kalacaksınız. İngilizce ise sizi Dünyanın nüfus olarak yüzde 30’una ama ekonomi ve kültür olarak yüzde 80’ine açacak. Önünüze birçok fırsatlar çıkaracak. Örneğin İngilizce bilirseniz, sadece YouTube’dan iyi seviyede bilgisayar programlama öğrenmeniz mümkün.

Kadın – Erkek İlişkileri

AMAN HA HİÇBİR KIZI HAMİLE BIRAKMAYIN. Yazık edersiniz gençliğinize. Kondom şart. Aşağıdaki bölümü bir daha okuyun :

Tomassi’nin 5 Numaralı Demirden Kanunu
Doğum kontrolünü ASLA bir kadının eline bırakma.
Kadınların kullanabileceği 41 çeşit doğum kontrol yöntemi varken erkeklerin kullanabileceği sadece 2 yöntem var : vazektomi ve prezervatif – sizin kadının tercihine karşı elinizdeki tek silah, pratik olarak prezervatif.
Bir kadının bir erkeği hayat boyu kendine bağlaması ile aranızdaki tek engel ince latex zar. Her zaman korunun. Karısı ve kız arkadaşı doğum kontrol hapı kullandığı için korunmasız rahat rahat seks yapan ve sonra da bir şekilde hap çalışmadığı için çift çubuğu eline alan o kadar çok erkek var ki! Burada çalışmayan tek şey doğum kontrolünü partnerlerinin insiyatifine bırakan bu arkadaşların kafası.

İyi çocuk olmayınSadece kendiniz olmayın, gerekiyorsa değişin. Özellikle ama özellikle Sözlerinin Erleri yazısındaki gibi bir babanız varsa, “aşağılık herifin teki olan” babanızın tam tersi olma azmi ile annenizin avucunda feminen propogandanın oyuncağı olmayın. Babanız nasıl olursa olsun zaten size “oturarak işeyen”, daha “iyi”, kadınlar tarafından daha kabul gören (!?!?) erkek olmanız prpopogandası pompalanacak. Babanız hayvan herifin teki diye, bu propogandaya çok daha açık hale gelmeyin.

Yeri gelmişken söyleyeyim, annenizle aranıza mesafe koyun. Annenize sırtınızı dönün ve o da kadın diye düşman kesilin gibi bir gerizekalılıktan bahsetmiyorum. Annenize iyi niyetli ama bu iyi niyetinin size artık bu yaşta pek yararı olmayan biri gibi davranın. Annenizin oğluşu olmayın, herşeyi arkanızdan annenize toplatmayın. Daha bağımsız olun. Akdeniz ülkesi erkeğisiniz. Bizim gibi ülkelerde annelerin oğulları üzerindeki etkisi olması gerekenden çok fazla. Zaten baba denilen adamın erkek çocuğuna rol modeli olmak gibi bir derdi yok. Kendinizi daha bağımsız hale getirin ve annenizin kanatları altından en kısa zamanda çıkın. Evi terk edin demiyorum, aman ha. Sadece, daha erkek şeyler yapmaya kalktığınızda (boks, sabah 6’da kalkıp spor yapmak, spor salonuna gitmek, gerekirse kavgadan kaçmamak, vs …), anneniz “aman oğlum üşüme, aman oğlum yorulma, aman oğlum bla bla …” diye girecek olaya. Bu tür “aman oğlum gel şurda dizimin dibinde  tavşan ol, sana zarar gelmesin” tarzı şeyleri dinlemeyin.

18 yaş altı, feminen propogandanın kafanıza ONEitis‘i aşıladığı yaşlar. Kızlara ilgi duymaya başladığınızda, gidip bu konuda tavsiye arayacaksınız ve toplum, medya ve kültür ise size feminen propoganda aşılayacak. Hatta muhtemelen bu propoganda daha taze aşılanmış ve siz de bunun yüzünden yandığınız için burayı okuyorsunuz. Öncelikle aşk hiyerarşisi yazısında yazdığımız aşk uçurumunun farkında olun :

Erkek doğasının aptallığı, kadının anaç içgüdülerinin özüyle ilgili sadakatin, romantik aşk için de ulaşılır olduğuna dair inançtır. Erkek budala bir şekilde, annesi kendisini nasıl sevdi ise idealleştirdiği kızarkadaşının da kendisini öyle seveceğine inanır. Kadınların çocuklarını nasıl sevdiklerini gözlemleyerek kadınların büyük bir sevgi kapasitesine sahip olduğunu çıkarır. Bu doğrudur, kadınların büyük bir sevgi kapasitesi vardır. Ama maalesef bu büyük sevgi sadece çocuklarına reserve edilmiştir ve erkeklerinin ulaşımına açık değildir. Bu nedenle erkeğin kadın aşkı konusundaki ideali gerçekçi değildir.

Sizin yaşınız öyle tek bir kıza aşık olup da yarı romantik bunalımlarla geçireceğiniz bir yaş değil. Bu gerçi her yaşta aptalca da, özellikle sizinki gibi yaşlarda olan herşey gelip geçici olduğu için daha bir aptalca.

Siz aslında 20lik abilerinizden daha şanslısınız. Siz Alfanın Kökeni yazısında bahsedilen beyin yıkamaya abileriniz kadar uzun maruz kalmadınız. İkincisi de orda ve doğal yetenek mitindeki gibi bir erken başlama avantajınız var. Şöyle söyleyeyim. Diyelim 15 yaşındasınız. Her ay sadece 1 kıza yürüyerek oyununuzu geliştirmeye başlasanız, 22 yaşına gelmeden 84 kez oyununuz geliştirme fırsatınız olur. 22 yaşında kh ile tanışmış bir erkek daha yeni başlarken (ki size bu yaş büyük görünse de çok genç aslında) siz muhtemelen artık ustalaşmış olursunuz.

Bu siteyi biraz okudu iseniz, bizim ilişkilerde başarı tavsiyelerini “demir tavında dövülür” atasözündeki taktikle verdiğimizi anlamışsınızdır. Yani, demiri ateşe atmadan demire şekil veremezsin. Bunun sadece okuyarak ilişkiler nirvanasına erilen bir metodu olsa idi onu burda bedava değil best seller olacak bir kitapta yazardım ama öyle bir yöntem yok.

Her seferinde bir alışkanlığa odaklanarak disiplini sağlamak

Disiplinli olmak için irade gerektiğini hepimiz biliyoruz. Ama neden irademizi kullanıp disiplinli bir hayat yaşayamıyoruz sorusunun cevabı çeşitli. Bugün, en çok yapılan hataya değineceğim. Eminim çoğunuz bu hatayı, farkında olmadan da olsa, yapıyorsunuzdur : iradenin sınırlı bir kaynak olduğunu bilmemek.

Diyelim ki, disiplinsiz bir hayatınız var. Bağımlılıklarınız var (video oyunu, alkol, porno gibi) ve spor salonuna gitmiyorsunuz. Neyi ne zaman yaptığımız belli değil ve yapmanız gerektiğini bildiğiniz halde yapmadığınız yığınla şey var.

Öncelikle disiplin için ciddi iki sebebinizin olması lazım. İki dedim dikkat edin. Nasıl disiplinli olunur yazısında bahsetmiştik, sadece disiplinin ödüllerini değil, disiplinsizliğin cehennemini de her an aklınızda tutmanız lazım. Örneğin dünya üzerinde birçok yetişkin, kimse kendisini zorlamamasına rağmen her sabah aynı saatte işinin başında olacak disiplini bulabiliyor. Neden? Sonunda aldığı maaş çeki mi veriyor bu disiplini? Evet, kısmen ama asıl motivasyon, işe gitmezse ve işini kaybederse, çoluğunun çocuğunun aç kalacağı cehennem durumunun itmesinden geliyor.

Diyelim ki, tavsiyelerimize uydunuz ve bir plan yaptınız. Sabah erken kalkacaksınız, spor salonuna gideceksiniz, derslerinize çalışacaksınız, porno ve video oyunundan uzak duracaksınız, İngilizce kursuna yazılacaksınız, vs. vs. İradenizi kullanarak bunları yapmaya çalıştığınızda ise çoğu insan gibi bir süre bunları yapıp sonra dağılıyorsunuz.

Sorun muhtemelen insan iradesinin sınırlı olmasından. Bazı ciddi anlamda azınlık insanlar hariç çoğu insan her defasında sadece bir ya da iki şeyi irade gücü ile rutini dışına çıkıp yapabilir.

Bu durumda, sizin yapmanız gereken her seferinde sadece bir davranışı irade gücü ve disiplinli bir şekilde, alışkanlık olana kadar yapmak ve bu davranış alışkanlık olduğunda ise diğer bir tanesini ele almaktır.

Örneğin şu aşağıdakiler sizin yapmayı planladıklarınız :

  • Sabah 05:00de kalkıp spor yapmak
  • Sabah 05:00 – 06:00 arası spor yapmak
  • Pornoyı kesmek
  • Akşam 07:00 – 10:00 arası üniversite sınavına hazırlanmak
  • Gece saat 10:00’da yatmak (yedi saat uyku lazım diye)

Nasıl disiplinli olunur yazımızdaki gibi çizelgenizi yaptınız ve niyet edip yukarıdaki çizelgeyi uygulamaya başladınız. Başlayamazsınız. Kimse, hayatında ciddi bir şok olmamış ise 0% disiplinden 100% disipline gidemez. Gitmeye kalkarsanız, kimyanız sarsılır. Bunun yerine 3 hafta kuralı uygulamanız ve 0’dan 100’e aşama aşama gelmeniz lazım.

21 Gün Kuralı : Buna göre çizelgenizi yaptıktan sonra, nasıl disiplinli olunur yazısındaki gibi kendinize çalışanınız gibi kibar davranarak, bunu aşama aşama uygulayın. Örneğin yukarıdaki çizelgeyi ben olsam şöyle hayata geçirirdim :

  1. Önce 21 gün boyunca her gece saat 10:00’da yatardım. Ortalama 21 günde (bazı insanlarda bu biraz daha uzun sürebilir) saat 10’da yatmak irade gücünüzle yapmanı gereken birşey olmaktan çıkıp rutin halini alacaktır.
  2. 21 gün sonra sabah 05:00’da kalkmaya başlayın. Aslında bunu yukarıdaki ile birleştirebilirsiniz ama olmuyorsa zararı yok. 21 gün boyunca sabah saat 5’te kalkın. 6 haftaya hem gece 10’da yatıyor, hem de sabah saat 5’te kalkıyor olacaksınız. Sabah erken kalkmanın disiplin için önemini anlatmıştık. Bu şekilde 1.5 ay gibi bir sürede erken yatıp, erken kalkan biri olursunuz.
  3. 42. günde ise sporu hayatınıza 05:00 – 06:00 arası sporu sokun. 21 gün bunu disipline edin. 2 ay içinde erken yatan ve erken kalkan, aynı zamanda da sabah spor yapan biri olacaksınız.
  4. 85. günde sınav hazırlığı rutinine başlayın  …
  5. Ve sonra pornoyu kesin …

Böylece aynı anda 4 – 5 şeyi disipline edeceğinize ki yüzde 90’ınız bunu başaramaz, bir şeyi disipline edip rutinleştirme ile uğraşın. Birşey rutin haline geldi mi onu disipline etmeniz kolaylaşacak.

Tabii ki rutin hale getirdiğiniz şeylerden kaytardığınız da olacak. Acı çekeceksiniz ama örneğin sabah 6’da kalkmayı bıraktığınız zaman geri dönüp 21 günlük ek program ile onu tekrar rutin yapın. Sadece bir iki kaytarma önemli değil ama ne zaman rutinden çıktığınızı siz kendiniz anlarsınız zaten.

Böyle bir plan ile örneğin 5 önemli öğeye sahip bir çizelgeyi 15 haftada (4 aydan kısa bir sürede) oturtursunuz.

Tüm sorumluluğu üstüne alma

Daha önce yazdığım Disiplin eşittir özgürlük yazısı oldukça ilgi çekti. Bu yazının başlığının kaynağı olan kitabın yazarı Joko Willink‘in üzerinde durduğu bir başka konu da sorumluluk almak.

Hayat size ne getirirse getirsin, erkek adam olup kendi hayatınızın yüzde 100 sorumluluğunu almanız gerekir. Başınıza gelenleri kontrol edemeyebilirsiniz ama başınıza gelenlere vereceğiniz tepkiyi kontrol edebilirsiniz. Çoğu insan gibi özellikle başa gelen kötü şeyler için başkalarını suçlayıp bahaneler üretebilirsiniz. Bu şekilde “ağlamayı” her istediğinizde yapabilirsiniz ama olaylara böyle tepki vererek hem sizin için önemli olan insanların saygısını kaybedersiniz hem de hiçbir şey kazanmazsınız.

Bu tür bir bahane üretme ve mızmızlanma, egonun fazlaca büyük olmasından kaynaklanır. Zırlayıp duran kırık egonuzu pohpohlamak yerine ise kendi hayatınızın sorumluluğu kabul edip,  harekete geçebilirsiniz :

  • Benim yaptığım hangi tercihler beni bu noktaya getirdi?
  • Benim yapmam gereken ama yapmadığım hangi tercihler beni bu noktaya getirdi?
  • Bundan sonra yaptığım ama yapmam gereken neleri yapmayı bırakmalı, yapmadığım ama yapmam gereken neleri yapmaya başlamalıyım?

Gulak Takımadaları kitabının yazarı Aleksandr Soljenitsin, inanmış bir komunist olmasına rağmen Stalin’i eleştirdiği bir-iki kişisel mektubu yüzünden kendisini Sovyetlerin korkunç toplama kamplarında bulunca (Gulag), kitabında bol bol anlattığı ve orada olmalarını zilyon tane dış etkene bağlayan komunistlerin aksine, kendine şöyle bir ödev vermiş ve yapmış : “Bugüne kadar yaptığım tüm önemli kararları hatırlayacağım ve bu kararların mı beni buraya getirdiğini, eğer öyle kararlar vermesem nerede olabileceğimi analiz edeceğim”. Üstad tabii ki orada olma sebebinin kendi kararları olduğunu, en çok da kendi kişisel kriterlerine göre doğru olmadığını bildiği halde verdiği ve doğru olduğunu bildiği halde vermediği kararlar nedeniyle o cehenneme düştüğünü anlıyor. Bu hesaplaşma ile dönüşen Soljenitsin, sefil bir zekten (Rusça’da makhumun argosu), tüm Sovyetler Birliğini yıkacak olan kitapları yazıyor (ki Gulag Takımadalarını hapiste iken kafasından ezbere yazıyor ve sonra kağıda döküyor).

“Bazen, iyi insanların başına kötü şeyler gelebilir.
Neden bilmiyorum ama hayat adil değil.
Hastalıklar ve kazalar kurbanlarının “iyi insanlar” olmasını zerre kadar önemsemiyor. Hiçbir mantıkları, gerekçeleri veya acımaları yok.
Ve bildiğiniz en iyi insan bile şeytanın pençelerinde can verebilir.
Ve bu konuda elinizden hiçbir şey gelmez.
Peki, elinizden ne gelir?
Öfkelenmek mi, hüsrana uğramak mı, insanlara bağırıp çağırmak mı?
Kime bağırıp çağıracaksınız? Olumsuzluk çukuruna spiraller çize çize dalacak mısınız? Korkunç durumun nasıl hissettiğinizi ve durumu nasıl idare ettiğinizi dikte etmesine izin mi vereceksiniz?
Yere mi düşeceksiniz?
Yıkılacak mısınız?
Yoksa yere çakılıp tuzla buz mu olacaksınız?

Ya da yönetecek misiniz?
Bu durumla cesaret ve azimle yüzleşecek misiniz?
Ben derim ki : Yönetmeyi seçin.
Ayağa kalkın. İnsanların yön bulmak için baktığı kişi olun.
Darbeyi ve olumsuzluğu gögüsleyin.
Ateşi üstünüze çekin – evet üstünüze.
Müfrezedeki askerlerden birinin taktik olarak diğer takım arkadaşlarına hareket şansı vermek için açığa çıkıp düşman ateşini üstüne çektiği gibi. Ya da takımın düşmanın yerini belirlemesi için. Ama dediğim bu : ateşi üstünüze çekin. O acıyı bana getirin.

Başkaları başedemezken ben bununla başa çıkabilirim.
Kötü şeyler olurken ben tek iyi şey olacağım ve dimdik ayakta durup, sırt dayanabilecek kişi olacağım. Etrafımdakileri ben cesaretlendireceğim.
Ve bu pozitif tutum yayılacak. Ve savaşacağız. Ve savaşıp kazanacağız. Çarpışmayı olmasa da savaşı kazanacağız.
Zira bizim yüreğimiz asla teslim olmayacak.

Ve bu da asıl zaferdir. Dik durmak, en kaçınılmaz yenilginin karşısında bile dik durmak.
Ayakta kalmak ve savaşmak.”

Önemli kararlar verirken duygularınızı bir kenara bırakın

Kendinizi sabote etmek ve büyük başarılar elde edememek istiyorsanız, duygularınızın kararlarınızı dikte etmesine izin verin! Eğer büyük başarılar kazanmak, efektif bir lider olmak istiyorsanız, önemli kararlarınızı verirken, kendinizi duygulardan soyutlayın.

Örneğin, performansı düşük bir çalışanınızı işten çıkarmanız gerekiyor ama bu konuda kötü hissediyorsunuz ve bunu yapamıyorsunuz. Önce bu elemanın performansını yükseltmek için yapabileceğiniz herşeyi yapmalı, onu motive etmelisiniz. Ama hala düzelme yoksa … elemanı işten çıkarmak zorundasınız.

Ya da canınız sıkkın diye, bugün sabah 6’da kalkmak istemiyorsunuz. Yapmayın, canınızın sıkıntılı olmasının bir önemi yok. Kalkın.

Önemli kararlar verirken, mantığa göre karar vermelisiniz, duygularınıza göre değil. Duygularla savaş kazanamazsınız, iş kuramazsınız ya da dünyayı değiştiremezsiniz. Bunları ancak mantık ile ve ısrarlı çalışma ile yapabilirsiniz

Gündüzleri kazanırsanız, günü kazanırsınız

Eğer gün boyu disiplinli olmak istiyorsanız, sabah erken kalkmalısınız. Gece vardiyası çalışan biri olmadığınız sürece, bundan kaçış yok. Sabah, herkes kalkmadan uyanıp yatağı terk etme disiplinini gösteremiyorsanız, günün geri kalanında da kendinizden disiplin beklemeyin.

Alçakgönüllü olun

Disiplinli olmayı başaran, zayıflıklarınızı yenen ve kararlarını duygularından ayırabilen bir insanı bekleyen en büyük tehlike kibirli biri haline gelmektir. Sırf belli bir başarı elde ettiniz diye ne herşeyi bilir hale gelirsiniz ne de başkalarından birşey öğrenme ihtiyacı olmayan biri olursunuz.

Herşeyi kavradığınızı düşündüğünüz gün, daha iyiye gelişmeyi bırakırsınız. O gün, düşüşünüzün başlangıcıdır ki, bu sefer oldukça tepede olduğunuzdan, yere çakılışınız fazlaca gürültülü ve can acıtıcı olur.

Disiplin eşittir özgürlük yazısına yorum …

Disiplin eşittir özgürlük yazısına bayıldım benim fikirlerim de buna paralel.

1) Güzel kardeşlerim duyguyla yapılan hiçbir şeyin sonu gelmez. Çünkü güçlü duygular genelde olumsuz bir olaydan sonra ortaya çıkar.Misal,sınava girmişsindir çok kötü geçmiştir sonra sınav çıkışı gazlanıp dersin ki,ulan yarından itibaren bütün gün ders çalışıp bir daha ki sınav öttüreceğim.Ama sonra ne olur bir gün çalışsın iki gün çalışırsın sonra salarsın.Çünkü hepimiz insanız ve duygularımız sürekli değişir.İşi duygulara döktün mü asla bir iş yapamazsın.Benim bugün moralim bozuk,canım istemiyor,yarın bakarız demek en kolayıdır.Önemli olan duyguları kabullenip işe koyulmaktır.

2) Aksiyon adamı olun güzel kardeşlerim.Çünkü önemli olan işin kendisidir,senin düşüncelerin değil.Örnek vereyim,diyelim sigara içiyorsun ve bırakmak istiyorsun,girdin internete 1 hafta sigaranın zararlarıyla ilgili yazılar okudun ama hala sigara içmeye devam ediyorsan bu kadar araştırıp düşünmenin bir anlamı yok.Düşünmeyin yapın.Ben size düşünmeyin derken düşünmeden hareket edin demiyorum.Yapılacak bir iş varsa düşünmek bu işin yapılmasını sağlamaz.Aksiyon alın.Bütün hafta , kitap okumaya başlasam iyi olur , diye düşünüp kitap okumadıktan sonra kitap okumayı düşünmenin bir anlamı yok,tamamen vakit kaybı.Aynı şekilde spor,aylarca sporla ilgili makaleler,yazılar oku gidip spor yapmadıktan sonra bunların bir anlamı yok.Aksiyon,aksiyon,aksiyon.Teoride çok tatlıdır,pratikte bir boka yaramaz.O zaman da teorinin bir anlamı kalmaz çünkü uygulayamadın.

3) Kendinizi eğitin.Kendinizi eğitmekten kastettiğim şey şudur:Sen hayatında yapmadığın bir şeyi bir kerede mükemmel bir şekilde yapamazsın.Örnek:Hayatında hiç koşuya çıkmadın gaza geldin,ben yarından itibaren günde 20 km koşmaya başlayacağım,dedin.Bok koşarsın.Önde 3-5 km hafif hafif koşarsın 1-2 ay sonra arttırmaya başlarsın.Hayatında hiç düzenli ders çalışmadın.Seneye de üniversite sınavı var,dedin ki, ben yarından itibaren günde 12 saat ders çalışacağım.Bok çalışırsın.Bir defa sen daha önce yarım saat bile oturup ders çalışmamışsın ki bir anda nasıl 12 saat çalışabilirsin.Yavaş yavaş aksiyon alıp,kendinizi eğitin.Bir sefer yaptın diye usta olamazsın.

4) Eğlence dünyası fakirin uyuşturucudur.Fakiri mecazi olarak al.Sabah akşam dizi seyretmek,oyun oynamak,manga okumak,anime seyretmek,film seyretmek senin hayatını daha güzel yapmayacak.Senin el alemin hikayelerini izlemek yerine kendi hayatını tuğla tuğla inşa edip,kendi hikayeni yazman gerek.Steam’de kazandığın achievementların gerçek hayata bir etkisi yok.

5) Asla şikayet etmeyin,sızlanmayın,bahane bulmayın.Bir kere bahane bulursan gerisi gelir.Eğer sen gözünü yükseklere dikmişsen çalışmaktan,emek vermekten gocunmayacaksın.Örnek:Okul birincisi olmak istiyorsan ders çalışmaktan şikayet edemezsin.Diğer bir örnek :Futbolcusun ve kendini Real Madrid’de görüyorsun o zaman antrenman yapmaktan sızlanmayacaksın. Genç kardeşlerimiz belki hatırlamazlar,Sergen Yalçın Türkiye’nin gelmiş geçmiş en yetenekli futbolcusuydu ama yurt dışında oynayamadı.Neden ?Çünkü tembeldi.Yetenek ve zeka çalışmadıktan sonra bir anlam ifade etmez.Diyelim ki piyanoya doğuştan yeteneğin var,ama hayatında hiç piyanoya dokunmadın.O zaman piyanoya doğuştan yetenekli olmadın bir anlamı var mı?

6) Stoacı Epiktetos’un güzel bir lafı vardır çok severim: Önce nasıl bir insan olmak istediğine karar ver,sonra o insan olmak için ne gerekiyorsa yap.Bence çağımızın sorunu tamamen bu.Herkes her şeyin en iyisini hak ettiğini düşünüyor ama o hak ettikleri düşündükleri şey için hiç emek vermek istemiyorlar.

Biraz uzun oldu ama yazı tam benlik ,yorum yapmadan geçmek istemedim, çünkü bütün olay disiplindir başka bir şey değil.

Konuk Yazar : Patorikku

Benim kırmızı hap hikayem

Şuan 20 yaşındayım. Kırmızı hapla tanışalı 1.5 sene oluyor. Tanışma hikayem ise bir çok insan gibi, hard-core betalık içeren 1 seneyi aşkın bir ilişki sonucu boynuzlanma.

Ben bu ayrılık döneminde sürünürken, arkadaşımın bir şey buldum deyip bana theycallmealpha.com sitesini atmasıyla red pill kavramını duydum ilk. Daha sonra ekşi sözlükte skeptico‘nun entrylerini keşfetmemle devam etti. İngilizce bilmediğim için orjinal hiç bir yazıyı okuyamıyordum. Bilgim çok fazla kısıtlıydı ama skeptico sayesinde en azından temellerini, neler yapmam gerektiğini öğrenmeye başlamıştım. Sonra diğer yazarları keşfetmem ile süreç hızlandı. En son da Erkekadam’ı keşfettim. İçerikleri gördüğümde çok sevinmiştim çünkü okuyamadığım yazıları çeviriyorlardı.

Aslında istediğim kızları etkileyip onlarla beraber olabiliyordum fakat işi sekse götürme oranım çok düşüktü sevişmenin ötesine geçemiyordum çoğu zaman. Uzun süreli ilişkileri yürütmeyi süre olarak başarsam da her zaman betalaşıyordum, shit testlerde hep çakıyordum. Feminen masallara çoğu cinsim gibi bende kanmıştım. Kızlar dışında, hayat amaçlarım da zayıftı, kendimi geliştiriyordum fakat yetersizdi. Vizyonum dardı.

Kırmızı hapla lisenin son sınıfına başlamadan önceki yaz ayında tanıştım. Ortalamanın çok altı kalitede bir lisede okuyodum ve bir sene sınıfta kalmıştım. İte kaka hiç bir şey öğrenmeden lise sona kadar gelmiştim. Bunları o an fark etmiştim ve ilk hedef olarak kendime üniversiteyi kazanmayı koydum. Dershane, özel ders vs. gibi opsiyonlarım yoktu ailemin durumundan ötürü ama kırmızı hapta bir erkeğin sızlanmasına, suçu başkasına atmaya yer yoktu. Bende youtubeda bana yardımcı olabilecek eğitim kanallarını belirleyip, 10 aylık bir çalışma planı çıkardım kendime. Ailem dahil hiç kimsenin benden bir umudu yoktu, okuldaki hocaların hepsi benden bir halt olmayacağından hem fikirdi. Test çözdüğümü gördüklerinde gülüyorlardı. Aldırış etmedim ve ham 30 bin sıralama yaptım. İstediğim çoğu üniversite ve bölüme puanım yetiyordu, okulumdaki herkesi sollamıştım. O bana gülenler, ailem hepsinin saygısı bana birden yükseldi. Bu benim ilk zaferim oldu. Tabi o dönem sınava hazırlanırken öğrendiğim az buçuk bilgi ile de 6-6,5 puan falan sayılabilecek bir kızı 1 seneliğine sınav stresi, kafa boşaltma, rahatlama gibi ihtiyaçlarım için düzenli seks için elimde bulundurmuştum. Bu da uzun süreli bir ilişkide hep dominant olup, her şeyi elimde tuttuğum, yönettiğim ilk ilişki ve kız olmuştu.

Üniversiteye geçtiğimde artık diğer eksikliklerimi kapatmaya yöneldim. Giyim tarzımdan, konuşmama, davranışlarıma, düşünce yapıma, bakış açıma, vizyonuma, kariyer hedeflerime kadar her şeyi değiştirip en iyi hale getirmek için çalışmaya başladım. Okulda uygulama birimlerinden birinde mesleğimle alakalı çalışıp, az da olsa para kazanıyorum. Dış görünüşüme verdiğim önemle, işimde ki başarıyla hem hocalarımın hem okuldakilerin saygısını kazandım.

Düzenli olan bir ilişkim var şuan her zaman olmasa da %80 olarak istediğim şekilde ilerliyor. Tabak çevirmeyi de ihmal etmiyorum bu sırada. Hayatımın merkezine kendimden, hedef, değer ve amaçlarımdan başkasını koymuyorum. Bana bir şey katmayacak şeylerden uzak duruyorum. Bunları yaptıkça da istediğim her şey ayağıma geliyor. Kendini iyi hissetmek nedir, özgüven nedir, özsaygı nedir bunları öğrenmek hayatıma çok büyük şeyler kattı.

Hala çok fazla eksiğim olduğunu biliyorum. kırmızı hapı sadece kız tavlamak için okumadım hiç bir zaman. Okusaydım da başarılı olamazdım eminim ki, çünkü o bilgiler senin donanımınla hayata geçip işe yaracak şeyler bence. Bildiğimden emin olduğum tek bir şey var ki, 1.5 sene gibi bir sürede beni getirdiği nokta çok çok fazla. Umarım o hapı tamamen sindirebilirim bir gün.

Çok dağınık ve gereksiz şeyler yazmış olabilirim, iyi bir yazı olmamış olabilir. Sadece sizinle paylaşmak istedim. Bu siteye emek veriyorsunuz ve az da olsa emeğinizin karşılığını aldığınızı bilmeniz için yazdım. Teşekkür ederim bütün yazarlara ve siteyi kuran herkese, minnettarım.

Konuk Yazar