Saha Raporu – Trip atan sevgiliye ne yapmalı?

Mahmut Abi herkes sana sıçış  hikayesi yazıyor, yakında seni çıldırtacaklar. Ben de hem teşekkür etmek hem de akıl sağlığını korumana katkıda bulunmak için, senin dediğin şeyleri yaparak kazandığım bir olayı paylaşacağım.

Allah razı olsun.

Kız arkadaşımla koronavirüs olayı yüzünden uzun süredir ayrıyız. Ara ara aramızda soğukluk oluyor ve ben de yazdığın yazılardaki hataları yapıyordum. Düne kadar.

Saat 9 gibi kız arkadaşımla görüntülü görüşecektik. Ama bir müşterimle konuşmaya dalmışım. 9:20 gibi whatsapptan kız arkadaşıma “arayayım mı?” mesaj atacaktım ama 2 dakika önce “bugün iyi modda değilim, konuşmayalım, iyi geceler” diye mesaj atmış.

Ben yine de müsaitim diye yazdım ama cevap vermedi (mesajım gitti ama görülmedi).

O telefon statü ekranında görüyordur ne yazdığını.

Sonra kızı aradım. Aramadan önce eğer kız telin yanında değilse ve annesi aramayı görürse diye profil resmimi bir palmiye resmi ile değiştirdim.

Zeki çocuk.

Telefonu açmadı. Adet dönemi biraz acı çekiyor ama daha önce böyle bir şey olmamıştı. Eski ben olsa “nasılsın, neyin var?” diye mesaj döşerdi. Ama senin bunları kendi kaybetme kaygımıza yenildiğimizden yaptığımızı söylediğin aklıma geldi. Ben de bu sefer “Tamam yarın görüşürüz iyi geceler bebeğim” yazdım ve bıraktım.

Evet, bu durumda nasılsın diye sorman bahane. Aslen artık kızın gözünden düştün gibi bir panikle oluyor bu. Orada bırakman iyi olmuş. Bu tür bir zayıflıkla motive olan davranışlardan hayır gelmez.

Genelde günün ilk mesajlarını o atar.

Güzel.

Ertesi sabah çok geç mesaj attı.

Normalde benim kafamda bir tilki dolaşırdı. Eski kız arkadaşımda bu tilkilerin dürtmesi ile dayanamaz saçma sapan mesajlar yazardım. Sonunda da terk edildim.

Ve küçük bir sorunu, ben duygusal olarak zayıf bir erkeğim diye bağıra bağıra kocaman bir sorun haline getirirdin. Ve evet terk edilirdin.

Bu sefer öyle yapmadım. Bekledim. Mesajlaşma da şöyle oldu:

Kız : Günaydın. (İlk defa günaydın aşkım yok).
Kız: Neden bir palmiye fotosuna bakıyorum?
Ben: Dün seni aradım. Telin elinde değilse annen çok yakışıklı bir erkek arkadaşın olduğunu fark etsin istemedim 🙂
Kız: Hahahaha 😀

 

Pürüzsüz! Soğukkanlı, neşeli, esprili. İşte bu.

Çoğu erkek cool alfa falan olduğunu sanarak böyle bir durumda – inanılmaz ama – kız gibi trip atarak karşılık veriyor! Bunu da bana bak nasıl da boyun eğmedim diye böbürlenerek anlatıyorlar. Tamam ezilmedin ama soğuk kızın soğukluğuna kapılırsan onun çerçevesine girmiş oluyorsun. Çok cool bir şey mi bu?

Kız: Karnım çok kötü ağrıyordu. Biriyle konuşup ufacık şeylerden hır çıkaracağıma yatayım dedim.
Erkek: Görüntülü aramamıza geç geldiğim için bana kızdın sandım.
Kız: Evet kızdım ama sonra aslında bu kadar kızılacak bir şey olmamasına rağmen gereksiz yere kızgın olduğumu farkettim. Hormonal bir şey sanırım.

Kaygılarına kapılıp telefonuna mesaj yağdırsaydın boş yere zayıflık gösterecektin.

Ben: Bir müşterimle görüşmem uzun sürdü. Haber vermeliydim ama dalmışım. Sanırım işimi kendimi kaptıracak kadar seviyorum 🙂
Ben: Ama seninle konuşmak da benim için çok önemli. Bir daha olmayacak. (Bir yerde sen özür dilemeden özür dilemekten bahsediyordun.)

Güzel. Comfort kısmını da ihmal etmemişsin. Sonuçta sözünün eri olup buluşmaya gitmemişsin. Ama bunu özür bile dilemeden güzel bir şekilde atlamışsın.

Kız: Teşekkürler aşkım.

5 dk sonra

Kız: Seni çok özledim. Seni çok seviyorum.

Güzel. Küçük bir problemi büyük bir problem haline getirmek yerine küçük bir problem olarak orada bırakmışsın.

Abi tamam daha gitmem gereken yol var ama sana yemin ediyorum içimde bir şey kırıldı. Hani içimdeki beta canavarının bir kemiğini kırdım sanki. Ayrıca senin önce yapacaksın, duyguların davranışlarını takip edecek derken tam olarak ne dediğini şimdi anlıyorum. Ben içimi kemiren duygulara inat güçlü bir erkek gibi davrandım ve şimdi duygusal olarak daha güçlü hissediyorum.

Aynen! İçinde saçma sapan bir sürü kaygı dolandı ve sen onları takip etmedin. Duyguların ve davranışların birbirleri ile örtüşmek isterler. Eğer sen davranışlarının duygularınla örtüşmesine izin vermezsen, duyguların mecburen davranışlarınla örtüşmeye başlar.

Duygusal güç nasıl geliştirilir sorusu çok soruluyor. Duygusal güç böyle geliştirilir. Duygusal güç gerektiren durumlarda (özellikle de böyle küçük durumlarda) duygusal olarak güçlü biri gibi davranarak. Bu tür küçük fırsatları değerlendirirseniz, zamanla daha büyük ağırlık altına girecek kadar güçlenirsiniz. Duygusal güç kazanmak bu açıdan kas yapmaya benziyor. Ağırlık altına girerek gelişen bir şey. Düşünce gücüyle ya da okuyarak değil.

Bu site için sana çok teşekkür ediyorum. Hayatımı değiştirdi. Sana çok şey borçluyum.

Rica ederim. Haftada 2 – 3 tane aldığım bu tür mailler beni teşvik ediyor. Borcu da yarın sen de bir gence abilik yapar ödersin 🙂

Vaka Çalışması: Seni terk edenin peşinde koşma

Abi selam. 2 ay önce bir kızla tanıştım ve flört etmeye başladık. Aramızda fiziksel bir şey olmasa da öyle yakınlaştık ki sanki sevgili gibiydik.

Bahse girerim, kız daha “biz neyiz” konuşması yapmadan sen ilişki öncelikli erkek kafasına girdin. Bu yol friendzone’a çıkar. Tamam hikayeyi okuduğumdan ne olacağını biliyorum ama cidden oraya çıkar.

Fakat daha sonra benimle görüşmeyi kesti çünkü bana karşı güçlü duygular hissetmeye başlamış ve şu an bir ilişkiye hazır değilmiş …

Kız senin kalbini kırmamak için öyle söylemiş.

Olan şu: Kızın fazlaca peşinden koştun, üstüne düştün ve ilişkiyi iteledin yani aranızdaki “flörtün” feminen tarafı oldun. Kız da “ne oluyoruz lan böyle, prense bir güldüm kurbağaya dönüştü” diye uzadı!

İyi çocuklar bu tür bir ilişki öncelikli erkek kafasının, ulvi bir şey olduğu konusunda kendilerini hayat boyu kandırabilirler. Kızlar bu “saf ve temiz duyguları” ellerinin tersiyle ittikleri için hayat boyu kadınlara düşman kesilebilirler. Ama gerçek değişmez:  ilişkiyi kadından hızlı iteleyen erkek, istediği şeye sahip olmayı hak etmediğine ve kızın bırakıp gitmesinin an meselesi olduğuna inandığı için böyle acele eder. Bu zayıflığın, kendini değersiz görmenin, korkaklığın tüm hareket ve sözlere yansıyacağını daha önceden yazmıştık.

Farkında olmamayı tercih ettiğin bu zayıflık yüzünden muhtemelen hep kaybettiğinden, bu da kaçmadan bir an önce ilişki / sevgili diye kızı kafesleme peşindesin. Ama o kafesin kapısı da kuşun istediği an uçup gitmesi için açık. Maalesef sevgililiği ve sağlam bir bağ sayıldığı tek yer senin pembe pardon mavi hayal dünyan.

Bu konuşmadan sonra arkadaş kalmaya karar verdik.

.
.
.

 

 

.
.
.

Oturabilirsiniz.

Bahse girerim, kız sana arkadaş kalalım dedi, sen de “mecburen” kabul ettin. Egon bunu “karar verdik” diye yazdırıyor. Senin niyetin arkadaşlık falan değil. Arkadaşı oynamanın sana bir kapı açacağını sanıyorsun ama fena yanılmışsın.

Arkadaş kalalım diyen kıza, kibarca “ben arkadaşlıktan fazlasını düşünüyorum ve seninle arkadaş kalamam. Eğer bu konuda fikrin değişirse beni ara” gibi bir şey dersin ve arkanı dönüp gidersin.

İlk başında aslında bu arkadaşlık olayını iyi idare ettim. Ama bir hafta sonra kızı fazlaca aramaya ve her defasında bir bahane bulup gelmemesine rağmen buluşma teklif etmeye başladım. Sanırım bu da beni zayıf ve muhtaç gösterdi.

Doğrusu zaten zayıf ve muhtaç erkek sinyallerine bir yenisini ekledin. Fazlaca peşinden koşarak yani ilişkiye hemen atlayan erkek olarak zayıf ve muhtaç erkek sinyalleri verdin. Peşinden koşmaya devam ederek yani arkadaş kalalım teklifine atlayarak daha da zayıf ve muhtaç erkek sinyalleri verdin.

Peki çözümün ne?

Seni friendzone’a ışınlayan davranışa yani peşinden koşmaya devam etmek! Aynı şeyi arka arkaya yapıp farklı sonuç beklemek. Deliliğin tarifi.

Arkadaş kalalım diyen kıza, kibarca “ben arkadaşlıktan fazlasını düşünüyorum ve seninle arkadaş kalamam. Eğer bu konuda fikrin değişirse beni ara” gibi bir şey diyecektin ve arkanı dönüp gidecektin.

2 hafta önce ona merhaba mesajı attım. Cevap verdi ama mesajlaşma bir yere gitmedi.

Seni friendzone’a ışınlayan davranışa yani peşinden koşmaya devam etmek! Aynı şeyi arka arkaya yapıp farklı sonuç beklemek. Deliliğin tarifi.

AFC olmak kolay değil. AFC nedir? AFC emektir.

Şimdi 2 haftadır no contact uyguluyorum. Birinci sorum şu. Önümüzdeki hafta kızın doğum günü. Onu arayıp doğum gününü kutlayayım mı?

Hayır. No Contact (iletişimi kes) demek no contact (iletişimi kes) demektir. Doğum günü, sevgililer günü, kabotaj bayramı, vs … aramayacaksın. NOKTA.

Aslında daha iyisi süpriz yapıp bir doğum günü hediyesiyle kızın iş yerine uğrayıp öyle mi kutlasam?

.
.
.

HAYIR! No Contact (iletişimi kes) demek no contact (iletişimi kes) demektir. Blöf yapmadan arkanı dönüp gidiyorsun demek. BLÖF YAPMADAN. Yani gittin mi dönüş yok!

Kız sana ulaşmadığı sürece bir daha senden bir telefon veya mesaj alamayacak demek. Evet bu, kız sana hiç ulaşmazsa bir daha senden hiçbir zaman telefon veya mesaj alamayacak demek. Kapiş?

2 hafta sonra arayım mı ile olmuyor o iş.

Ayrıca bir de kıza rüşvet vereceksin. Evet senin o doğum günü hediyen, beni sev rüşveti.

Ayrıca bu her Türk genç kadınının kabusu, arıza ve sülük gibi yapışan erkek davranışı.

Ne olacak sanıyorsun? Şöyle mi diyecek : “Seni kibarca reddedeyim derken kendini friendzone’a attın ama doğum günümde kapımda belirmenle bir anda senin bana aşkını büyüklüğünü anladım! Bu ulvi aşka hayır diyemem. Hemen beni babamdan iste.”

Sülük gibi yapıştığımın farkındayım …

Farkındasın (!) ama nedense kapısında belirerek sülük gibi yapışmaya devam etmek için izin istiyorsun!

Ama doğum gününde karşısına çıkar ve en alfa halimle cool bir şekilde davranırsam onu etkileyebileceğimi düşünüyorum.

Pembe pardon mavi hayallerde debelenip durduğunu ve çok fazla romantikli film izlediğini düşünüyorum. “Bok çukurunda debelenip onun karşısında tertemiz biri gibi davranarak, onun beni koklayacağını düşünüyorum” gibi absürt bir şey söylüyorsun.

Biliyorum ilişki …

Hala ilişki diyor ya 😀

uzak ama en azından arkadaş olarak devam etmeye ikna edebilirim.

Allah’ım sana geliyorum.

Sen bu kızı istiyorsun. Kız ise sana arkadaş kalalım demiş. Gerçi arkadaş kalmak istediğinden değil ama minimum olgunluğa sahip bir erkeksin ve ben seninle bir şey istemiyorum demek istediğini anlarsın diye söylemiş.

Ama şöyle mi yapsam: Ona bir mektup yazıp, içimi döküp yoluma devam mı etsem?

Birader senin şu aşamada hiçbir şey yapmana gerek yok. Arkanı yürü ve git. Kızı arama, sorma.

Kızın içinde sana karşı herhangi bir ilgi ve saygı kalmışsa (gerçi bu ikisini de yok etmek için emek harcamışsın), birkaç hafta ya da ay senden haber almazsa seni düşünecektir.

“Bana arkasını dönüp gitti mi?”

“Birini mi buldu acep?”

Umrunda değil miyim?

Acaba onu yanlış mı değerlendirdim?

Eğer bu derece bir ilgi yoksa, senin yüzüne kapanan kapıyı “yalvarırım beni içeri al” diye yumruklaman bu ilgi ve saygıyı azaltacaktır. O ilgi ve saygı yoksa zaten seni arayıp sormayacak, gittiğin umrunda olmayacak.

Kadının kapısında ağlamanın çalıştığını filmlerde izledin ama o bok gerçek hayatta çalışmaz.

Arkanı dön, arkana bakmadan yürü git. Eğer kapının öte yanında eve alınmayı bekleyen yavru köpek gibi beklemediğini anlarsa ve ilgisi varsa arkandan gelip seni “hey nereye böyle?” diye dürtecektir. İlgisi yoksa “oh gitti be” diye sevinip hayatına devam edecektir. Ama ikincisinde en azından senin kendine bir saygın kalır.

O saygıya ihtiyacın var zira sen bu oyunla her kızı kendinden topuk topuk kaçırırsın. Umursamamayı, tabak çevirmeyi, kendini ödül olarak görmeyi, vs. öğrenmen gerekiyor. Bir an önce.

Erkekler için İlişkiler Setimize de bakabilirsiniz.

Umursamayı bıraktığınızda daha fazla sonuç alacaksınız

Hoşlandığımız kızdan ümidi kestiğimizde nasıl davranmalıyız?  Mesela attığımız mesajlara çok geç geri dönüyorsa ya da bir sıcak bir soğuksa ve bizi artık vazgeçecek seviyeye getirecek kadar bekletiyorsa ama biz artık ne gerek var demeye başlamışsak ne yapacağız?

Bu kıza ne demek lazım? “Mesajın için teşekkürler ama artık mesajlaşmak istemiyorum” deyip bunun sebebini açıklasak olur mu? Ya da hiç cevap vermesek mi?

Senin problemin, ya da problemlerinden biri, aranızda hiçbir şey olmayan spesifik bir kızın sana ne zaman cevap vereceğine fazlaca odaklanman. Bu, senin muhtaçlığının bir göstergesi maalesef.

Kadına ne yazdığın hakkında hiçbir fikrim yok ama bana yazdığın şu iki paragrafta muhtaçlık var. Kadınla etkileşiminde bu muhtaçlığı saklaman çok zor. Sen bu muhtaçlığa göre hareket ettiğinde, buna göre düşünüp buna göre konuştuğunda,farkında olmadan kadına, “güçsüz bir erkek” olduğun sinyalini gönderiyorsun. Muhtemelen senden muhtaç, Türkiye’de bolca bulunan yapışkan (ya da yapışkan potansiyeli olan) erkek sinyalleri alan kadın ise duruyor ve kendisini geri çekiyor.

Ama sen bu sitede yazıldığı gibi kadını mesaj yağmuruna tutmadan kendini geri çekebiliyorsan, birkaç gün içinde kadının seninle ilgili bu “zayıf erkek” fikirleri geçmeye başlayabilir. “Hımmm, bu adam hiç mesaj atmadı. Neden acaba?” diye merak etmeye başlayabilir. İşte tam bu aşamada seninle ilgili hipergamik değerlendirmesinin doğru olmama ihtimali belirir ve sana pat diye mesaj atabilir. Şu aşamaya kadar zaten aranda bir şey olmayan bir kızı geri dönüşsüz soğutmuş olabilirsin ama böyle davranmazsan zaten bir dönüş ihtimali yok. %30 ihtimal mi iyi, %0 mı?

Bir kız sana oldukça ilgiliyse ama sonra birden soğuk davranıyorsa, genellikle ya resimde senin bilmediğin başka bir erkek daha vardır (kendisiyle yeniden beraber olmaya çalışan ya da yeniden beraber olmaya çalıştığı eski erkek arkadaş veya kızın diğer opsiyonu) ya da mesajlaşma / konuşma / buluşma sırasında bir yerde sıçmışsındır. Yoksa normalde ilgisi yüksek kız, eğer sen her şeyi doğru yaparsan sana senin ona attığından daha fazla mesaj atar.

Başka biri olmadığını varsayarsak görünen o ki sen bu kızlarla etkileşirken onları soğutan bir şeyler yapıyorsun.  Ve bir kızın mesajına ne zaman geri döneceğine bu kadar odaklanmandan, bir şekilde yukarıda bahsettiğim muhtaçlık  ile ince ince “zayıflık” sinyali verdiğini varsayabiliriz.

Kıza ne yazacağını boşverip bir kızın sana dönüp dönmeyeceğini ya da sana ne zaman mesaj yazacağını umursamamayı öğrenmen lazım. Zira birincisi bu kız bir şeyin değil, ikincisi dışarıda başka bir sürü hatun var ve sen eğer bekarsan birden fazla kıza aynı anda yürümelisin. Böyle yaptığında, a) bu kızların herhangi birine muhtaç olmayacağın için “zayıf ve tercih edilmeyen” erkek sinyali vermezsin ve b) herhangi biri bir süre ortadan kaybolursa bunu fark etmezsin bile.

Şöyle düşün. 2-3 kızla paralel yazışıyor olsan ve bir yandan da spordu, ders / iş gibi şeylerle kendine odaklanıyorsan, bu kızlardan birinin bir süredir ortadan kaybolduğunu fark edemezsin bile. Kız kendini hatırlattığında “ya doğru Merve de vardı” dersin kendi kendine. Ve Merve’ye arabesk “ben küştüm, oyumcaklarımı alıp gidiyorum ve seni Mahmut Abime şikayet edeceğim” gibi çocukça şeyler söylemeyi de düşünmezsin. “Naber Merve, neler yapıyorsun?” dersin 🙂

Bu nedenle spesifik bir kızın sana ne zaman geri döneceğini umursamamalısın, hayatını bunu umursamayacak şekilde değiştirmelisin (tabak çevirmek, boş bir adam olmamak, vs.).

Erkeklerin kendilerini soktukları bu yokluk ve muhtaçlık o kadar kötü bir şey ki bazen sırf kendi özgüvensizlikleri yüzünden bir çuval inciri berbat ederler. Mesela kızın dedesi ölür 2 gün ortadan kaybolur ve 2 gün sonra aslında hoşlandığı adamdan “sen bana mesaj atmadın, beni ihmal ettin, bana bak ya bana yaz ya da bye bye” tarzı bir mesaj alır!

Arkadaşlar, beta / mavi haplı erkek moduna girerseniz itici ve zayıf davranışlarınız ile kadınları sadece soğutmuyorsunuz. Farkında değilsiniz belki ama onları ciddi ciddi korkutuyorsunuz da! Zira iyi çocukluğu (!) ve saf sevgisi (!) ile bir anda yapışan, korkutucu bir takipçiyle / tacizciyle aynı davranışları sergileyen o kadar çok erkek var ki!

Genelde olan ne? Bir sebepten kız geç yazıyor. Mesela erkek kadına akşam saat 9’da mesaj atmış. Ama kız çok yorgun 8’de yatmış. Sabah bir kalkıyor, telinde bir düzine mesaj : “Neden cevap vermedin seni merak ettim” ile başlıyor ve “bak beni istemiyorsan bana söyle” ezikliğinden geçip bazen küfürlere ve tehditlere gidiyor!

Tehdit ve küfüre gitmese bile mesajlardan erkeğin sabırsızlığa kapıldığı ve kızgın olduğu o kadar belli ki. Erkek istediği kadar “yok aslında merak ettiğimden / onu görmek istediğimden mesaj yazıyorum” desin.  Sadece kendisini kandırabiliyor. Bu mesajları atmasının nedeninin kızla şansından şüphe etmesi ya da başka deyişle kızın onu hala istediğini anlayıp rahatlama ihtiyacı olduğu o kadar bariz ki!

Çünkü gerçekte, erkek istediği şeye sahip olmayı hak etmediğine inanıyor. Kızın kendisini bırakıp gitmesinin an meselesi olduğuna inanıyor. Aslında o mesajları atmasının nedeni bunu engellemek, kendisini zorla kızın hayatına sokup kendisini rahatlatmak.

Ama tek başardığı şey, kıza zayıf ve tercih edilmeyen bir erkek olduğunu, kızı hak etmediğini bağırmak. Kadınlar ilişkide erkeğin liderliğini takip ederler ve kadına “ben seni hak etmiyorum” diye bağırırsanız kadın ne düşünecek sanıyorsunuz? “Hımm, doğru olabilir, bu adam beni hak etmiyor!”

Bu şekilde davranırsanız tabii ki kız soğuyacak hatta sizden korkacak. Tabii ki uzak duracak. İçinizde bu “ben yetersizim” inancı, “bu kızı her an kaybedebilirim” korkusu varsa mesajlaşırken, buluşurken ve konuşurken bunu ara ara dışarı yansıtacaksınız.

Tamam, geçmişte bu başınıza çok geldi ama geçmişte de aynı şeyi yaptığınız için bu tür ani soğumalar başınıza çok geldi. Artık bunu yapmama zamanı. Bu başarısızlıklar, tüm kızlar böyle olduğu ya da böyle olacağı için değil, siz hepsine aynı korku ve yetersizlik hissi ile yaklaştığınız için oldu.

İlk yapmanız gereken şey şu: Ediz Hun filmlerinde yaşamayı bırakın. Tabak çevirin :

Bir sonraki cümleyi okumadan gidin “bir şişe rakı, Orhan Gencebay CDsi ve abi sana kız mı yoğkk” diyecek pohpohlayacak bir lavuk bulun. Canınızı sıkacağım : Hedefinizdeki birtanesini sevgili yapma şansınız, fişi yeni çekilen sizin için %10 ve en baba Oyun üstadı olsanız bile taş çatlasa %30. Size birtanesini tavlamak için dünyanın en sağlam tavsiyelerini versem ve harfiyen uygulasanız, şansınız en fazla 3’te bir. Siz muhtemelen bu kızın 4 – 5 talibinden birisiniz (kadınların tabak çevirmesi farklıdır). Yeni kadın – erkek ilişkileri devrinde birtanesini tavlamaya çalışma stratejisi / sniper methodu / mavi haplı çocuk oyunu, oyunu en iyi şekilde taklit etseniz bile sakat bir stratejidir. Bu devirde ancak tabak çevirme stratejisi / pompalı tüfek methodu / kırmızı haplı çocuk oyunu ile şansınız var.

Yani, bu genelde arkadaş çevrenizde olan kızı ilk olarak birtanesi olmaktan çıkarmalısınız. Bunun için de hemen iki üç hedef daha yaratmalısınız. Aynı arkadaş çevresinde 3 tane hatuna paralel yazmak ters tepeceği için bunları yeni av sahalarında bulmanız gerekecek. Bu şekilde paralel yürüyerek ve düşen tabağın yerine bir başka kız koyarak ancak başarılı olursunuz. Bunlardan biri kız arkadaş olduğunda, diğerlerine yürümeyi bırakırsınız. Genelde kız arkadaş olan size en ilgili ve sizin de en beğendiğiniz kriterlerinin ortada bir yerde buluştuğu kızdır.

Üzgünüm, birtanesi kartanesini seçip, filmlerdeki gibi onun için doğru çabayı gösterip onun kalbini çalma gibi inanmayı canıgönülden istediğiniz çocuk masallarının gerçek dünyada üç kuruş değeri yok. Onlara hala inanmak istiyorsanız, hala erkek değil çocuk olduğunuzdan, önce büyümeye bakmanızı tavsiye ederim. Dikkat edin, inanmak istiyorsanız dedim, inanıyorsanız demedim. Çoğu okur artık bunların masal olduğunun artık farkında ama bu gerçek onlara acı veriyor, bu nedenle inanmak istiyorlar. Bu acının nedeni çocuk olmanız hala, ilk hedef almanız gereken problem de bu.

Neo: Gözlerim neden acıyor?
Morpheus: Çünkü onları daha önce hiç kullanmadın.

(The Matrix filminden)

Kısacası; tabak çevirmenin en pratik ve yapılabilir olanı, bekar bir erkeğin birden fazla kıza paralel yazmasıdır. Bu tavsiyemi unutmayın, herhangi bir zamanda bekarsanız ya hiçbir kıza yürümeyin ya da birden fazla kıza aynı anda yürüyün. Asla tek kıza yürümeyin.

Ama bir yandan bu problemle uğraşan bir yandan da “abi ben zaten tabak çeviriyorum” diyen adamlarla biraz konuşunca aslında bir adet birtanesi olduğunu ve sırf tabak çeviriyor olmak için çok hafiften 2 – 3 kızla daha konuştuğunu görüyorum. Bu birtanesinin de diğer kızlardan önde olmasının tek sebebi, oğlumuzun hayallerindeki meleği bu kıza giydirmiş olması. Bildiğin oneitis. Oneitis artı 2 kız tabak çevirmek olmuyor maalesef.

Bir kızın öne çıkmasında ve hatta diğer kızların sahadan çekilmesinde kendi başında bir problem yok. Ama doğal süreçte, kendini yetersiz görmeyen bir adamın doğal sürecinde, bir kadın adamın ilgisi artı kendi ilgisi ile öne çıkar. Öne çıkmayı HAK EDER. Öne çıkmaya ÇALIŞIR. Eğer ilgisi olmayan kız öne çıkıyorsa, orada muhtaçlıktan şüpheleneceksin. Eğer bir kız kendi çabası olmadan öne çıkıyor ise, o tabak çevirmek değildir.

İlgisi yetersiz kız yazısında ne demiştik:

Sanırım sen ilgisi yetersiz kelimelerini kızı merkeze alıp anlıyorsun. İlgisi, kendine değer biçen bir erkeğin ilgisine değecek seviyede görünmüyor diyorum. Kız seni istiyor mu acaba şeklinde ilgiden bahsetmiyorum. NEXT ile bazen aslında size ilgisi olan kız, ilgisini zamanında, yeterince gösteremediği için sizi kaybeder şeklinde bakmanız lazım. Ben 100% elinin altındayım yeterki biraz da olsa ilgisi olsun şeklinde değil.

Kızın yanlış adımlar atması, zamanında adım atmaması, vs … ile aslında istese de şansını kaybedeceği adamlar olun.

Bir kıza mesaj attınız ve o size geri dönmüyorsa ya da geç dönüyorsa “ilgisi yetersiz”dir. Sizinle konuşmaya ve görüşmeye o kadar istekli değildir. Sırf size telefonunu verdi diye sizin gelecekteki çocuklarınızın annesi olmak istiyor diye bir şey yok! Masal dünyasında yaşamayın.

Bir kere birçok kadın direkt reddetmek yerine nasıl olsa telefonlarına / mesajlarına cevap vermezsem gider diye telefon numarasını size verebilir. Bu direkt reddetmekten daha kolaydır. Çoğu kadın sizi orada direkt reddedip sizin canınızı yakmamak için telefonunu vermiş olabilir. Bu gerçekten oldukça kafa karıştırıcı bir durum ve genellikle duygusal olarak tembel ve zayıf bir insanın yaptığı bir harekettir.

Mesela telefonu reel dünyada aldıysanız bu başınıza çok gelecek. Kız orada fiziksek olarak karşınızdayken reddederse hayırdan anlamayan biri çıkarsanız, rahatsız edici bir durum yaratırsanız veya yapışırsanız diye çekinip telini verebilir.

Sizin yapmanız gereken, spesifik bir kızın sizin mesajlarınıza nasıl ve ne zaman döndüğünü umursamamanız. Size dönerse devam edersiniz, dönmezse nasıl olsa diğerleri var. Bunun yerine birini bulursunuz.

İronik olan şu ki bu umursamazlığın kendisi, sizin sabırsızlık yapıp bir çuval inciri berbat etmenizi ve muhtaçlık gösterip itici olmanızı engelleyeceğinden, daha fazla sonuç almanızı sağlayacak. Aslında olabilecek iken zayıflıklarınızı ortaya saçarak sıçmanızı engelleyecek.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Çekici Erkeğin Sırları Serisi 4 bölüm (Video)

Merhaba Mahmut Abi ve Değerli Blog sakinleri, Ben Mr. Deer. Bu sefer Reel hayatta kendini geliştirmek isteyen dostlarım için yeni bir kişisel konusu ile karşınızdayım. Bu video serisi ile Çekici Erkeğin 6 temel özelliğini ve bu özelliklerle bağlantılı olan diğer önemli özellikleri de sizlere sunarken, örnekler ile daha anlaşılır bir biçimde anlatıyorum. İyi seyirler.

 

 

 

Saha Raporu – Kim Yon Bacı

Dışarı çıkıp “oyun” oynadığınızda çok enteresan deneyimler yaşayabiliyorsunuz. Michael’in o zaman aktif olan blogunu ve kitabını okuduktan ve SoSuave’ye dadandıktan sonra bir gazla hayat oyunu gündüz oyunu karışık bir şeyler oynuyorum. Daha önce anlattığım enteresan deneyimlerden biri olan lezzetli börekler de bu dönemde başıma geldi.

“Av” sahalarımdan biri de Sultanahmet. Turist düşüreceğim güya. Düşürmedim değil de kolay değil. Ama İngilizce de iyi olunca yürüme konusunda sıkıntı yaşamıyorum. Yıllar sonra da kullanacağım ve ekmeğini yiyeceğim “kızlar, kaybolmuş gibisiniz” açılışımı edindiğim dönemler. Sokakta çok iş çıkmayınca o zaman Mecidiyeköy’de evde kalmama rağmen ara ara Sultanahmet’te hostellerde kalmaya başladım. Bakın oradan daha güzel ekmek çıktı ve orada kendi yaşımda genç insanlarla kalmak eğlenceliydi. Bir ara onu da anlatırım.

Bir Cuma günüydü sanırım, yürüyorum (yolda yürüyorum). Karşımdan 3 Asyalı geliyor. Harita açmışlar, açık haritayla yürüyorlar. Yani gel bize yürü diyorlar.

“Kızlar, kaybolmuşa benziyorsunuz?”

Bunu demeden önce kızlardan haritayı tutan ve güzel olan ile göz teması kurarak yanlarına yürüdüm. Konuşmalarından Koreli olduklarını anlamıştım. Ve doğru tahmin etmişim, kaybolmuşlar.

Haritadan gidecekleri yeri bulduktan sonra zaten benim de yolumun üstünde diye (yalan) kızlar aldım yürümeye başladık. Benimkine Kim Yon diyeceğim. Yol boyu biraz muhabbet ettik ama gidecekleri yere varmak da uzun sürmedi.

O zaman turistte cep telefonu diye bir şey yok. Yine de yapmamam gereken bir şey yaptım ve telefon isteyeceğime telefon verdim: “Bir daha kaybolursanız beni arayın” dedim.

Halbuki hemen orada Kim Yon’u ya da 3ünü birden bir şey yapmaya davet etmem lazımdı. O zaman olmasa bile akşam. Ama gruba yürümek bugün bile rahat yapamadığım bir şey. Sürüden ayrılmış kızlarla daha iyiydim.

Neyse kızlar sokakta kayboldular (kapılarına kadar bırakmadım) ben de işime gücüme baktım.

Cumartesi günü cepten arandım. Arayan Kim Yon:

“O gün yardımın için teşekkürler. Yarın sabah bir parti veriyoruz, seni de davet etmek istedik. Gelir misin?”

Gelmem mi Korelim? Ama tabii ikinci hata : Kızın çöplüğüne gitme. Grup buluşması yapma. Arkadaşları ile beraberken görüşme. En azından kız arkadaşın olacaksa o iş olana kadar. Kızı kibarca reddedip akşamına bir yere çağırmalıydım.

Neyse Pazar sabahı “ne partisi bu diye” verdiği adrese gittim. Sıradan bir apartmanın önüne geldim. Kızın verdiği teli aradım, bir başka kadın açtı. İngilizce aksanından anladığım kadarıyla o da Koreli.

Neyse 3 – 4 dakika sonra Kim Yon kapıda belirdi. Beni aldı ve bodrum katına inmeye başladık. “Yok lan Türkiye’de Koreli böbrek mafyası olma ihtimali ne olabilir ki” diye rahatım ama bir yandan da burada ne dönüyor diye meraktayım.

Neyse indik bodruma, kocaman bodrumda çoğu Koreli bir sürü insan. Bu aşamada Kim Yon çoğu genç kız diğer Korelilerin arasına katılıp kayboldu. Şimdiki gözler olsa neyse de hepsi aynı bir de aynı beyaz t-shirtü giymişler. Kim Yonu diğer Korelilerden ayırt etmem mümkün değil :0

Açık büfe kahvaltıyı tıkındım, bir de Koreli abiyle tanıştım. Onunla muhabbet ettikten sonra birden Kim Yon geldi. Başlıyoruz dedi ve bir kürsüye doğru dizilmiş sandalyeleri gösterdi.

Ne başlıyor, ne oluyor diye etrafıma bakına bakına otururken kürsüde Koreli bir amca belirdi ve pazar ayini başladı 😀 “Koreli misyonerler!” diye bir kahkaha atacaktım. Neye niyet neye kısmet? 😀 Partide hatuna yürüyeceğiz derken Hz. İsa yolunda yürümeye gelmişiz!

Neyse aslında ayin ilginçti. Aziz Paul’dan pasajlar, şarkılar, vs.  Sonra yine büfeye dadandık. Peder beyle de muhabbet ettik. Adam Koreli ama öyle bir Türkçe var ki, böyle Türkçe öğrenmek için Türkçe’ye gönül vermek lazım. SIFIR aksan. Telde konuşsan bakkal Osman sanarsın. Bakkal Osman’da aksan var, bu abide yok.

Bu arada ben Kim Yon’u kaybettim. Ama bir sürü Koreli var. 2 – 3 tanesine yürüdüm, bi bok çıkmadı. Çoğu doğru dürüst İngilizce bilmiyordu zaten. Tanıştığım Koreli çocuğa “birader bu kızlardan hangileri güzel, bana hepsi aynı görünüyor” diye sordum. Onun gösterdiği 2 kıza yürüdüm, onlar maalesef hiç İngilizce bilmiyorlardı.

Bu arada olayı da çaktım maalesef. Kızlar kendilerini İsa yoluna adamış, evlenmeden olmaz kızları. Lan Asyalı zaafım var (o güne kadar bir Asyalı ile birlikte olmasam da var), İstanbul’un göbeğinde bir bodrum katı dolusu Asyalı kız içine düşmüşüm, onlar da SISTERS (BACILAR)! Şansıma gülsem mi ağlasam mı bilemedim.

1 saat kadar daha takıldıktan sonra dedim buradan ekmek çıkmayacak, Kim Yon da ortalıkta yok. Ortalıkta olsa ne olur, o da BACI! Dedim ben gideyim. Peder Bey kızlara “kızlar Mahmut’u dışarı geçirin” dedi. Ben önde kızlar arkamda kapıdan çıktık. Hepsinde aynı beyaz t-shirt var. Bir düzine Koreli kız.

Hemen yan tarafta duvarda 50li yaşlarında bir amca oturuyor. Suratından anladığım kadarıyla ne kiliseden ne de Korelilerden haberdar. Zira suratında az önce bir apartmandan çıkan genç adam ve ardındaki Koreli kız sürüsünü görmenin şaşkınlığı var. Adam resmen o son kadehi içmeyecektim gözleri ile bakıyor 😀

“Bye sisters.” dedim böyle elimi hafifçe sallayarak.

“Bye Mahmut. COME BACK AGAIN! Hİ Hİ Hİ Hİ” diye bağırdılar hep bir ağızdan el sallayıp gülüşerek.

Amca ile göz göze geldik. “Senin olayın ne abiciğim?” gözleriyle baktı. Ben de “dayı, anlatsam inanmazsın” gözleriyle karşılık verdim. Yine bir gülme geldi.

Bu da böyle hüzünlü bir yürüme anım olarak kaldı. Sonraki hafta kime anlattıysam inanmadı. Kötüsü Pazar sabahı uykulu uykulu gittiğim için ben bile gerçek miydi diye şüpheye düştüm. Ama ertesi Cuma bakkal Osman pardon Peder Seo Jin arayıp da kiliseye tekrar davet edince her şeyin gerçek olduğuna bir daha emin oldum 🙂

Bu olayı şimdi gülelim eğlenelim diye anlattım ama bundan çıkaracağınız bir ders var: Götünüzü kaldırıp dışarı çıktığınızda, kızlara yürüdüğünüzde, olabilecek şeyler diye aklınıza kötü şeyler geliyor. Ama bunu düzenli yaparsanız, kötü şeyler pek olmuyor ama bir sürü ilginç şey yaşıyorsunuz.

Ev arkadaşım da o sıralar yürümelerdeydi. Onun başına daha ilginç şeyler geldi. Herif internetten tanıştığı kızı görmeye İzmit’e gidip, kız tarafından bir gecekonduya götürülmüştü. Seksten sonra herif duştan çıkmış eve gelen kızın erkek akrabaları ile başbaşa kalmış. Bu içinden Kelime-i Şehadet geçirirken, gel otur şuraya demişler. Eleman silahla mı olacak bıçakla mı diye düşünürken adamlar kıza çay koydurup elemanlar tavla atmışlar! Çok enteresan bir memleketimiz var. Kıymetini bilmek lazım.

Kadınların Aydınlanma Dönemi

Günümüzdeki cinsel pazarın genel bir panoramasını çıkarmaya çalıştığım dönemlerde, kadınların düşen CPD’lerini fark etmeye başladıkları ve duvara çarpma tarihine gitgide yaklaştıklarını anladıkları bir dönem olduğunu gördüm. Bu farkındalık, genellikle 20’li yaşların sonunda veya bazen de 30’lu yaşların başında gerçekleşir. Ancak daha önce de verdiğim grafikte gördüğünüz gibi bu dönem aslında kadınların cinsel değerleri tavan döneminde olan diğer kadınlarla artık hipergamik olarak rekabet edemeyeceklerini anlarken erkeklerin de kendi artan CPD’lerinin iyiden iyiye farkına vardıkları döneme denk gelir. Bu kesişim noktasına da karşılaştırmalı CPD noktası adını vermiştim. Bu dönemin kadınların sosyal bir gelenek olarak dile getirmeyi çok sevdikleri biyolojik saat kavramıyla da kesiştiğini gözden kaçırmamak gerekir.

Aydınlanma Dönemi

Bu dönemin kadın tanımlı erkek orta yaş krizine benzer bir dönem olduğunu söylemiştim. Bu dönem aslında kadınlar için bir belirsizlik dönemidir. Genellikle 28 ile 30 yaş arasında ortaya çıkar ve kadın hayatının son 10 yılını değerlendirmeye başlar. Dolayısıyla kadınların hamster diye bildiğimiz psikolojik bahane bulma mekanizması, kadının güzelliği ile doğru orantılı olarak bir alfa erkekten uzun dönemli ve tek eşli bir ilişki koparamamasının sebeplerini aramak için inanılmaz bir güç sarf eder ve çeşitli bahaneler bulmaya çalışır. Bu döneme rastlamadan önce evlenen kadınlar bile bir tür “kendinden şüphe etme” veya “kendine acıma” halindedir ve eş seçimiyle ilgili olarak hipergamik bir şüphe yaşar (“Elde edebileceğim en iyi adam gerçekten bu muydu?”)

İşte bu dönemde kadın, daha önce bir erkekte “çekici” bulduğu başlıca özelliklere dair kökten değişiklikler yapma yoluna giderek ve kendisi için yeni bir kişilik yaratarak davranışlarını değiştirmeye ve hayatlarında yeni bir sayfa açmaya çalışırlar. Daha önce kendisinde arzu yaratan fiziksel durum, erkeğin cinsel tecrübesi ve alfa dominantlığı gibi meziyetler artık kadının cinsel değer açısından zirvede olduğu dönemlerdeki erkeklerden pek gelmediği için bir erkekte aradığı özellikleri strese katlanma, sağlayıcılık kapasitesi, mizah anlayışı, zekâ, uyum ve samimiyet gibi daha iç dünyaya dönük özellikler ile değiştirmeye başlar.

Bu değişim, manevi eğilimleri yüksek olan kadınlar için (ki sorsanız kadınların çoğu zaten böyledir) ergenlik döneminde göz ardı ettiği çeşitli özelliklere birden dönüş yapmasıyla ortaya çıkar. Bazıları ise bir tür “zorunlu yalnızlık” dönemine girerek “parti yıllarındaki” hipergamik seks hayatını tamamıyla reddeder ve iyi bir sağlayıcı erkeğin (daha doğrusu henüz CPD yükselişini fark etmemiş bir erkeğin) bu “iffetli” halini görüp kendisine gelmesini umut eder, sanki son on yılda kendisi dahil onlarca kadın bu adamı hiç reddetmemiş gibi.

Bu kendi kendini onaylatmaya çalışan psikolojik yapının sloganı da “sonunda doğru yolu buldum” cümlesidir. Hâlbuki kadının yaptığı uzun dönemli bir sağlayıcı erkek ihtiyacını sanki bir erdemmiş gibi sunmaya çalışmaktır. Kabul etmeyen erkekleri de “adam olamıyorsunuz” diye utandırmaya çalışarak hem pastam dursun hem karnım doysun anlayışını benimser.

Dönüm Noktası

Hephzibah Anderson’un Uslandım: Sekssiz Geçen Yılımın Beklenmedik Öyküsü adlı kitabı tam da anlattığım konuyu örnekliyor. Kitapta bir kadının gittikçe düşen CPD’sini kabul ederken nasıl bir mantıklı sebep bulma sürecinden geçtiğini, uzun dönemli erkek sağlayıcılığına olan ihtiyacını ve hareketlerindeki dönüşüme kılıf bulmak için nasıl yeni bir psikolojik paradigma değişikliğine gitmeye çalıştığını açık seçik görebiliyoruz.

Bu röportaja üç kadının bir araya gelip kamera önünde hamsterlarını çalıştırdıkları bir başka klasik program deyip geçmek kolay. Ama kırmızı hap perspektifi ile baktığımız zaman kadınların “aydınlanma dönemi” ile ilgili birçok şaşırtıcı bilgiyi gün yüzüne çıkardığını düşünüyorum.

Röportaja Hephzibah’ın eski erkek arkadaşından duyduğu pişmanlığın yeni kazandığı bakış açısı için nasıl bir hızlandırıcı görevi gördüğü klişesiyle başlıyoruz. Bu adam yeni nişanlısı için yüzük alırken bizim alfa dulumuzun zihnine “bir kadın bu adamı evlenmeye layık gördü” düşüncesi doluyor. Ardından da tahmin edebileceğiniz üzere “30 yaşına geldim, artık hayatıma çeki düzen vermem lazım” sözü geliyor ki bu kafa yapısı birçok kadının aylık dergilerde yazarlıktan ekmek yemesini sağladı.

Daha önce de belirttiğim gibi, bu dönem tam olarak kadının doğurganlık seviyesinin ciddi manada düştüğü bir dönemdir. O yüzden acil doğum yapma içgüdüsü ve sözde biyolojik saat bu iç krizin derinleşmesine neden olur. Bunlar birleşince de kadının hamsterı inanılmaz ölçüde çaba göstererek davranışını haklı çıkarmaya çalışır.

Aslında bu düşünceler aklıma bir iki kez gelmişti ama hiçbir zaman seksi gönüllü olarak tamamıyla hayatımdan çıkaracağımı düşünmezdim. Bu aslında garip ama tatlı bir tesadüf. İhtiraslı bir ilişki ve kazara yaşadığım olaylar silsilesi, beni 21. yüzyılda Batılı feminist bir kadın olarak yaşamam gerektiği söylenen seks türünün – yani duygusal yakınlık olmadan fiziksel yakınlık – benim adıma pek de cazip olmadığını fark etmemi sağladı.

Geç olsun da güç olmasın diye düşünüyorsunuz değil mi? Maalesef işin aslı böyle değil. Her ne kadar bu farkındalık ahlaki açıdan baktığımızda asil bir duruşmuş gibi görünse de bu kadın aslında bizden ihtiyaçları sebebiyle  farkına varmak zorunda kaldığı durumu sanki içsel bir yolculuğun sonucuymuş gibi takdir etmemizi bekliyor. Yani aslında Hephzibah’ın gurur duyduğu “uslanma” hali tamamıyla kendi yaşam gereksinimlerinden kaynaklanan bir durum.

Tabii ki hayatın devamı için seksin gerekli olduğu birçok durum var; ancak aşna fişne etmeden de gayet sağlıklı ve mutlu bir şekilde varlığımızı sürdürebiliriz diye düşünüyorum. İnsanlar seks yapmadan da onlarca sene yaşayabilir. Hatta bazıları tüm hayatlarını seks yapmadan geçiriyor.

Bu arada bir dipnot: Kadın merkezli dünyamızda bir kadının bir sene boyunca seks yapmaması önde gelen bir yayınevi tarafından kitap olarak basılabilecek kalitede bir fedakârlık gibi görülürken, 40 senedir seks yapamayan bir erkeğin derdi ancak bir spor salonundaki pilates dersini basıp 7 kadını birden öldürdüğü zaman gündeme gelebiliyor. Her zaman söylediğim gibi, bir kadın size “Ya bu erkekler neden seksi bu kadar büyütüyor anlayamıyorum” dediği zamanda aslında size doğruyu söylüyor.

Mesela Birinci Elizabeth Bakire Kraliçe olarak bilinirdi, üstelik bu öylesine benzetme için verilmiş bir unvan da değil. Tarih bize bunu söylüyor.

Kraliçenin Robert Dudley’i de içeren uzun sevgili listesi böyle demiyor ama. Burada gördüğümüz şey şu: Hephzibah’ın bahane bulma mekanizması onu bu kararı mantıklı bir şekilde aldığına inandırmak istiyor. Nasıl olsa geçmişte binlerce insan seks olmadan müthiş bir hayat yaşadılar değil mi? Ama bunu söylerken de seksin olgun bir insanın hayatındaki gerekliliğini inkâr ediyor. Seks, bir ilişkinin dağılmasını önleyen yapıştırıcıdır. Seks sunmayan bir kadın, bir erkeğin annesi, kız kardeşi, kızı, halası, teyzesi, arkadaşı vs. olabilir; ama asla sevgilisi ya da eşi olamaz. Seksin öneminin olmadığını söylemenin ve daha fazla seks bulurum umuduyla kendinizi aktif olarak cinsel dürtülerden uzaklaştırmaya çalışmanın sonu her zaman hüsrandır.

Yukarıda duvar zamanına yaklaştığı için 20’li yaşlarındaki hipergamik dürtülerinin sonuçları nedeniyle erkekler konusunda yaptığı hatalarla barışmak isteyen ve (beta bir erkekten gelecek olsa bile) “gerçek bir samimiyet arayan” bir kadının abartılı öz değerlendirmesini okudunuz. Duvara çarpmadan hemen önce denklemden seksi çıkarmak için bilinçli bir çaba gösteren kadınlar, aslında bir erkeğin uzun dönemli ilişki partneri olabilmek uğruna hipergamisini süreçten atmaya çalışıyor. Böylelikle ilişkinin seks tarafını önemsizmiş gibi göstererek normalde gayet de uyum sağlayacağı erkekleri istemiyormuş gibi davranıyorlar. Çünkü geçmişteki başarısızlıklarının sebebinin kendileri, yüksek egoları ya da feminizmin yarattığı yanılsamalar değil de seks olduğuna inanmak istiyorlar. Bu kadınların sorunu seks değil. Zaten içindeki hipergami bunu önünde sonunda anlamasını sağlayacak. Esas sorun, bunu inanarak yapıyor olmaları ve kendi acil ihtiyaçları nedeniyle bu yeni “aydınlanma” dönemine girmiş olmaları.

Aslında Hephzibah, kırmızı hap bilgisine sahip ve çükten atlıkarıncaya bindiği için (bunu röportajında kendisi de üstü kapalı olarak kabul ediyor) kadınları suçlamak isteyen erkeklerin kolayca fark edecekleri birisi. Ama değinmek istediğim esas mesele bu değil. Bu kadının hikâyesinin bize gösterdiği şey, tam olarak doyurulmamış bir hipergamiyle barışmak için girdiği zihinsel değişim süreci.

Kırmızı hap ve oyun bilgisine sahip erkekler için bu aydınlanma dönemi kadınların olgunlaşma süreci içerisinde çok dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Aydınlanma döneminde “yeni bir başlangıç” arayan bir kadın bunu herhangi bir ilham ile değil çok daha ilkel bir içgüdüyle yapıyor. Bu motivasyon da erkeklerin önüne kadının geçmişteki “yaramazlıklarını” affederek bağlılık sözü vermeleri adına bir çok davranışsal ve sosyal geleneğin sürülmesi demek. Roosh’un da daha önce belirttiği gibi, bu döneme giren kadınlar (ya da bu döneme giren kadınların anneleri) genellikle erkeklerin uzun dönemli bir bağlılık sözü vermemesinden şikâyet ederler. Hephzibah’ın da acı şekilde fark ettiği üzere, CPD’lerinin zirvelerinde olan kadınlar erkeklerin evlilikten kaçmasını sorun etmezler. “Adam ol” lafı, aydınlanma dönemine girmiş kadınların milli marşıdır.

Çeviri: The Epiphany Phase

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

#EvdeKal günlerinde ilişkiler

Koronavirüsü nedeniyle bu kadar sıkıntı ve acı yaşanan bir dönemde, ilişkiler konusu en son sıralarda gelen bir problem. Örneğin bu süreçte sağlık ve eğer süreç uzarsa ekonomiye ve işlerimize ne olacak konuları daha ön planda.

Ama sitenin ana konularından biri ilişkiler ve son 2 – 3 haftadır bu konuda çok fazla soru geliyor. O nedenle bugün #EvdeKal döneminde ilişkiler konusunu ele alacağım. Başkalarıyla fiziksel etkileşiminiz minimumda iken halihazırda ilişkiniz ya da flörtleriniz varsa bunları nasıl devam ettireceksiniz? Eğer yalnızsanız bu dönemde birini nasıl bulacaksınız? Eğer karınızla / kız arkadaşınızla 27/7 eve tıkıldıysanız bu durumda ilişkiyi nasıl yürüyeceksiniz?

Yeni biriyle tanışma kısmı artık neredeyse tamamen Tinder gibi online dating uygulamalarına ya da sosyal medyadan yürümeye kalmış gibi. Normalde bu tür bir tanışmadan sonra bir süre mesajlaşmanızı ama cinsiyetsiz mektup arkadaşına dönüşmeden buluşma ayarlamanızı tavsiye ediyoruz. Bunun birkaç nedeni var :

(1) Pozitif cinsel çekimi bir yere kadar mesajla sağlayabilirsiniz ama işin “satışı kapama” kısmı buluşup kimya yaratmaktan geçiyor. bu buluşma ertelendikçe hem o kimya erteleniyor hem de o kimyayı yaratma şansınız azalıyor.

(2) Çünkü mesajla konuşa konuşa gizem kısmı ortadan kalkıyor ve daha kötüsü buluştuğunuzda konuşacak bir şeyiniz kalmıyor. Ama buluşunca kimya için konuşmanız gerektiğinden (erkekler gözleriyle, kadınlar kulaklarıyla aşık olur derler) işiniz zora giriyor.

(3) Eğer siz işi buluşmaya götürmede yavaş davranırsanız, buluşmaya hızlı giden bir adam çok kolay öne geçiyor ve “satışı kapatıyor”.

(4) Son olarak da uzun mesajlaşmalar sırasında henüz ilgi seviyesi tam olmayan bir kıza yanlış bir şey söyleme ihtimaliniz artıyor. “Satışı kapadıktan” sonra normalde pek sorun çıkarmayacak bir laf mesela bu aşamada işi bitirebiliyor.

Ama normal zamanlarda değiliz. Dışarı çıkıp buluşmak çok zor ve birçoğu için imkansız. Şu an yapabileceğiniz en iyi şey, biraz mesajlaştıktan sonra WhatsApp ve Skype gibi bir uygulamada sanal buluşmak. Bu konuda bir miktar tecrübeliyim zira genç ve bekarken uluslararası çalışıyordum ve gittiğim şehirlerde / ülkelerde gerçek hayatta buluşacağım kızları genellikle aşağıdaki gibi “ısıtıyordum”.

Bu buluşmaya, olabildiği kadar gerçek bir buluşma gibi davranın. Saatlerce mesajlaşacağınıza, günlük mesajlaşmayı toplam 20 dakikanın altında tutun ve bunun yerine 1 saat sanal buluşma ayarlayın. Gerçek hayatta hergün buluşamayacağınız gibi sanal buluşmayı da hergün yapmayın.

Sanal buluşmayı mümkünse bilgisayarda yapın ki elleriniz boş olsun. Ya da telefonunuzu bir yere sabitleyin. Bilgisayar yine de önemli zira bu tür sanal buluşmalarda genelde birbirinize video / haber linkleri vs. göndererek konuşursunuz. Örneğin kız size geçen yaz gittiği bir yeri tarif edecek ve siz de internetten bakarak muhabbet açacaksınız.

Sadece konuşmanıza da gerek yok. Beraber yemek yiyebilir ve bir şeyler içebilirsiniz. Dediğim gibi bu sanal görüşmeye buluşma gibi davranmayın. Pat diye plansız programsız “hadi gel muhabbet edelim” demeyin. Sanal görüşelim ve bir şeyler içelim deyin.

Bu buluşmada tüm standart buluşma kuralları geçerli. 70% kızı konuşturacaksınız, göz teması kuracaksınız, soğukkanlı-neşeli-esprili-cool olacaksınız, esprilerinize gülmesinden ve size sorular sormasından ilgi seviyesini ölçeceksiniz, 1.5 – 2 saat konuştuktan sonra o gün kızı mesajlamayacaksınız, kız mesaj atarsa sıcak davranacaksınız ama aynı gün bir sonraki sanal buluşmayı ayarlamayacaksınız, kıza 18 – 24 saat sonra mesaj atacaksınız, her 3 mesajlaşmadan 2sini o başlatacak, günlük toplam mesajlaşma 15 dakikayı geçmeyecek, vs.

Kız arkadaşınız olmayan bu kızla her gün sanal görüşme yapmayacaksınız. Haftada 1 bilemedin en fazla 2 yeter.  İmkanınız olduğu anda gerçekten buluşun, sanalda kalmayın AMA bu kızla konuşmanız görüntülü görüşmede akmıyorsa, gerçek buluşmada akması da çok zor. O nedenle sanal buluşmalardan ikiniz de zevk almıyorsanız, kızla buluşmaya vakit harcamayın.

Sadece kızlarla sanal görüşme yapmayın. Arkadaşlarınızla, iş arkadaşlarınızla, ailenizle (eğer ayrı evlerdeyseniz) de sanal görüşün. Sosyal hayatınızı sanalda da olsa ihmal etmeyin. Tek konuştuğunuz kişi kız (veya kızlar) olmasın.

Bu dönemde ilişki yürütmek, uzak mesafe ilişkisi yürütmeye çok benziyor. Uzun süre ayrı kalsanız da kızla sonra evinizde buluşabiliyorsunuz. Ama bu herkes için mümkün değil. Bazılarınız veya bazılarınızın sevgilileri memlekete dönmüş olabilir, bazılarınız aile yanındasınız eve sevgili alamazsınız, vs.

Bu durumda günde toplam 10 – 15 dakika mesajlaşmak yeterli hatta fazla bile. Onun harici sanalda yüz yüze buluşun. 2 günde 1 – 2 saat yeterli. Ve nasıl olsa kız arkadaşınız diye her sanal buluşmanız öylesine olmasın (ama her sanal konuşmaya da resmi buluşma gibi davranmama lüksünüz var tabii).

İkinizin de evde olması, hiçbir şey yapmıyorsunuz ve her zaman buluşabilirsiniz anlamına gelmiyor. Özellikle siz meşgul birisiniz ya da öyle olmalısınız. Şu an bol vaktiniz varsa bunu değerlendirecek bir aktivite bulun. Ben mesela işim çok azaldığı için yıllardır süründürdüğüm İlişki Sihirbazı Çevirisini 2 haftada yaptım, 2 ay önce başlattığım ama virüs yüzünden yalan olan yeni işimi sanalda yapma ile uğraşıyorum, vs. 3 haftadır Netflixte sadece 2 tane dizi bölümü izledim.

Siz de bu zamanı ne zamandır beklettiğiniz şeyleri yapmak için (örneğin İngilizce öğrenmek, işinizde yükselmek için çalışmak, sanal bir iş başlatmak, vs.) kullanın. Meşguliyet bulun. Eğer kız sizi meşgul biri olarak biliyorsa sürekli konuşamayacağınızı bilir.

Kız yeniyse de, ilişkiyse de aşırı mesajlaşmaktan kaçının. Yüz yüze görüşün. Ama hiç mesajlaşmamak da zor. Dengeyi bulun. Eğer tabak çeviriyorsanız, yukarıdaki aynı kurallar geçerli.

Peki yalnızsanız ne yapacaksınız? Nasıl kız bulacaksınız? Öncelikle eğer buluşamayacaksanız, yeni bir kız bulmak yerine kendinize odaklanın daha iyi. Ama eğer illa biriyle mesajlaşıp konuşmak istiyorsanız, online dating tek seçenek gibi.

Fazla talepkar sevgili

Bu dönemde bana en çok sorulan şey ise fazlaca mesajlaşma ve görüşme talep eden sevgili. Bu konuda yapacağınız şey basit. Yukarıdaki gibi davranacaksınız. Eğer kız arkadaşınız hır çıkarıyorsa, sürekli mesajlaşmak istiyorsa, sizin sanki evde boş boş oturan bir çulsuzmuşsunuz gibi sürekli ona zaman ayırmanızı talep ediyorsa, korkarım yanlış kızla berabersiniz ve zor durumda gerçek yüzünü görüyorsunuz.

Normal bir hatun günde 3 saat konuşacağız, sürekli mesajlaşacağız, vs. gibi dırdırlar yapmaz. Hergün yüz yüze görüşelim diye bastırmaz.

Ama maalesef arkadaşlar bundan daha kötüsü, kız arkadaşından fazlaca ilgi talep eden erkekler. Bu şekilde çok yardım talebi aldım. Adam kız gibi sürekli mesajlaşma veya ilgi talep ediyor. Bu adamlar talepkar kızlar gibi kendini yetersiz hisseden, onay ihtiyacını sevgiliden karşılamak zorunda olan karın ağrısı adamlar. Kendilerine tavsiyem titreyip erkek adam olmaları ve kız yanlış erkekle beraber olduğunu anladıktan sonra buralara gelip ağlamamaları.

Bir de aynı eve tıkılmış çiftler var tabii. Sevgilisi ya da eşiyle normalde geçirmediği kadar zaman geçiren, evde çocuk gürültüsü içinde sanal olarak işini yapmaya çalışanlar. Size tavsiyem mesai saatlerinde çalışın ve bu saatlerde rahatsız edilmemeyi (kibarca) talep edin. Eğer hatun da aynı durumdaysa, çocuklarla ilgilenmeyi paylaşmanız gerekecek ama onun harici sınırlarınızı çizin. Mümkünse “çalışma odanıza” çekilin. Ama sevgilinizle / eşinizle arada “buluşun”. Yani çocuk varsa onlar saat ayarlayıp beraber film izleyin, seks yapın (şanslı herifler), bir şeyler için, oyun oynayın. Sanal değil de fiziksel ve kutudan çıkan oyunlar daha makbul.

Not : Eğer yaşlı insanlarla yaşıyorsanız, imkanınız varsa bile gidip dışarda bir kızla buluşmayın. Virüs kapıp eve getirebileceğinizi ve o insanları riske atabileceğinizi unutmayın. Buluşma imkanı olmayanlar gibi davranın ve sanal görüşme ile devam edin.

 

İlişki Sihirbazı – Kadınlarla Başarının Sırları

 

İlişki Sihirbazı – Kadınlarla Başarının Sırları
(E-Kitap PDF/EPUB)

(Shopier’de sepete 225 TL ve üstü alışverişte %30 indirim var.)

“Güzel kadınlarla başarının kaynağı, sizin kendi derinliklerinizde gizli. Doğuştan gelen ve doğal “ilkel erkek” beyninizde ama kalın sosyal koşullanma tabakalarının altında gömülü. Tam şu anda bile, kadınları baştan çıkaracak doğru anlayışa sahipsiniz. Ama, bu anlayışın yanlış ve kötü bir şey olduğuna inandırılmış durumdasınız.

Ben sizin yıllardır gömülü halde bekleyen bu önemli yanınızı uyandırırken, sadece güzel kadınları etkilemekle kalmayacaksınız. Onlarla her seviyede başarılı olacaksınız. Her seviyeden bahsediyorum – tek gecelik ilişki, buluşma, ilişki ya da evlilik.

Erkek doğanızı uyandırmanın en önemli etkilerinden biri, kadınların size karşı koyması zor bir çekim hissetmeleri olacak. Ve bir kadın sizin için karşı konulmaz bir çekim duyduğunda, başka hiçbir şey konusunda endişelenmeniz gerekmeyecek. Kadın size doğru şekilde davranacak. Ve bir kadın eğer size karşı çekim duymuyor ise, yapabileceğiniz hiçbir şey işe yaramayacak – kadın size bok gibi davranacak.

Bu kitabın ilerleyen bölümlerinde, bir kadına gerçekten yürümek, onun emailini ya da telefon numarasını almak ya da onu buluşmaya çağırmak için yapmanız gereken şeyleri göstereceğim. Size tüm bunları öğreteceğim. Ama size karşı gerçekten dürüst olmam gerekirse, bu tür şeyler işin kolay kısmı. Ve eğer siz kadında karşı koyması zor bir arzunun nasıl yaratılacağını anlamazsanız, bunların pek bir anlamı yok.

Doğal erkek benliğinizin ne olduğunu gerçekten BİLMEDEN ve HİSSETMEDEN sadece teknik ve taktik öğrenirseniz, telefon numarasını aldıktan ya da buluştuktan hemen sonra dirençle, engellerle ve kadınların size saygısızca davranması ile karşılaşacaksınız.

Bu kitap boyunca, MASKÜLENİTENİN ve kadınların istediği erkeğin simgesi olan erkeğe, “ERKEK ADAM” diyeceğim.

Bu kitabın tüm amacı, “ERKEK ADAM” olmanız için size yardımcı olmak.”

Michael W

Erkek Adam sitesinin kurulma sürecine giden yolun başındaki “İlişki Sihirbazı – Kadınlarla Başarının Sırları” kitabını, yoğun istek üzerine çevirdik

Bu kitap beni uykudan uyandırdı. O günden sonra bu kitabı verdiğim birçok erkek de fişten çekildi. 2017 yılında Hank Moody’ye kitabı verip de onun fişten çekilme sürecini izlediğimde, Hank ile bu bilginin daha da yayılması gerektiğine karar verdik ve Erkek Adam sitesini bu kitabın önemli bölümlerinden biri olan “En büyük hata : O çok özel kadının peşinde koşup durmak” yazısı ile başlattık.

Kitap kadınlardan çok, feminen öncelikli beyin yıkamanın derinlere gömdüğü Erkek Adam (The Man) benliğinizi açığa çıkarma yolculuğunu anlatıyor.  Sadece kadınlarla değil, her alanda sağlam temellere sahip başarı için bu maskülen benliği serbest bırakmanın yok haritasını çiziyor.

Kitap biraz eski. Emailden, chat roomlardan bahsediyor. Kırmızı Hap yokken yazılan bir kitabın 100% kırmızı haplı olmasını da beklemeyin.  Buna rağmen 15 yıldır ara ara açar okurum. Bildiğim kadarıyla Hank’de aynı şekilde ara ara okuyor. Yani bu öyle bir kere okunan bir kitap değil bu. Ara ara okuyacaksınız. Defalarca okuyacaksın.

15 yıl önce bende yarattığı etkiyi sizde de yaratması dileğiyle. Şiddetle tavsiye ederim.

Kitabı edinmek için tıklayınız.
(Alım güvenilir Shopier ödeme sisteminden olup sizin ödeme bilgileriniz bize gelmiyor.)

Kitabı Türkiye dışından edinmek için tıklayınız.

(Shopier ve Payhip çok kullanılan birer ödeme sistemi. Kredi kartı bilgileriniz bize gelmiyor.)

Kitabın İçindekiler Bölümü ve İlk Sayfaları (Örnek) için tıklayınız (pdf).

Anahtar Kelimeler: Erkekler için flört etme sanatı, Maskülenite, Erkek Adam, Erkeklik, Kadınlar Ne İster, Kadın Erkek İlişkileri, Kız Arkadaş, Kişisel Gelişim, İlişkiler, İlişki Tavsiyesi, İlişki Koçu, Baştan Çıkarma, Sevgili, Uzun Süreli İlişki, Duygusal Güç

Saha Raporu: Antalya Maceraları

Merhaba arkadaşlar, 10 seneyi aşkın bir süredir Daygame yapıyorum. Türkiye’de bu alanda en eski bir kaç kişiden biriyim. Daha önce erkekadam sitesinde birkaç eski oyun raporumu yayınlamıştım. İyi-kötü bazı tepkiler aldım. İnternetin birçok alanda kolayca bilgi çöplüğü haline gelebildiği bu şartlarda kadın-erkek ilişkileri alanında erkekadam sitesini adeta çölde bir bilgelik vahası olarak görüyorum.

Keşke benim zamanımda bu tarz bilgilere erişim bu kadar kolay olsaydı. Ancak o zamanlar youtube bile yeni çıkıyordu öyle düşünün 🙂

Öncelikle benim  “ben bunu dedim, sonra kız böyle cevap verdi” tarzında rapor yazmamamın nedeni bu rapor tarzının öyle görünse bile asla öğretici olmamasıdır. Ve kişilerin başkasının cümlelerini alarak, kendilerinin ağzında emanet gibi duracak cümleleri söylerken farkında olmadan oyunlarını bozmaları ve kendilerine zarar vermeleridir. Bunun yerine bu raporumda daha önemli olan şey olan daygame stratejileri ve güçlü bir içsel oyunla neler yapılabileceğinden bahsedeceğim.

Kural 1: Daygame için yaşam tarzınızı geliştirin

3 senedir motosiklete biniyorum. Ve 2019 yazı ilk uzun yol deneyimimi yaşayacaktım. Rotam İstanbul-Ankara-Gaziantep-Antalya ve tekrardan İstanbul’a dönüş olarak 3000 km yi kapsıyordu. Evet bu gezideki amaçlarımdan biri de böylesine büyük bir gezinin heyecanının yanında son durağım olan Antalya’da beni misafir edecek olan arkadaşımla buluşup elimden geldiğince yerli-yabancı kızları tavlamaya çalışmaktı.

“Kız tavlama odaklı tatile çıkma” fikrinin bir erkeği kendine oldukça zarar verici bir zihin yapısına sokacağını biliyordum. Dolayısıyla bunu kafamda maceralı gezinin hoş bir parçası kıvamında tuttum.

Zaman zaman daygame yapan genç insanlara bakıyorum ve gözlemlediğim şey şu oluyor. Hayatlarında doğru dürüst hiçbir şey yokken daygame yapmayı hayatlarının odağına o kadar fazla koyuyorlar ki, kendileri fark etmeseler de stratejilerini başarısız olmak üzerine kuruyorlar. Yani gerçekten hayatlarında kadınlar dışında heyecan duydukları bir şey yok. Bu da kızlarla olan paylaşımlarını kuru hale getiren, ister istemez odağa kızları çok fazla koymakla sonuçlanan bir duruma yol açıyor. Tamam motosiklet alıp tura çıkın demiyorum ama. Kızlarla tanışma olayını bu şekilde “işin sadece bir parçası” haline getirmeniz şart.

Kural 2: İçsel oyununuzu güçlendirin

Zamanla beni kızlarla daha başarılı yapanın uyguladığım sözümona teknikler değil de, daha çok içsel oyunumla olaylara nasıl yaklaştığım olduğunu fark ettim.

Set açan insanlarda gözlemlediğim şey sıklıkla şu oluyor: ya şuursuzca bir kızdan diğer kıza gidip hiçbir şey öğrenmezler ya da o kadar ince ayrıntılarda kendilerini boğarlar ki paralize olurlar. İçsel bir uygulama planım olmadan birbiri ardına kızlara yaklaşmadım ama ayrıntılarda kendimi boğduğum çok oldu.

Daygame becerisi de insan karakteri gibi zamanla gelişip, olgunlaşır!

İçsel oyunu şöyle açıklayayım. Mesela farklı kişilerin başına aynı olay gelince, herkes bu olayı kendi bakış açılarına göre yorumlar. İçsel oyun zor gibi görünen bilmecelerde kişiyi çıkmazlardan kurtaran mantıklı akıl yürütme sistemidir. Daygame içsel oyunu üzerinde düşünmemiş biri için deli saçması, insanı mahvedecek bir şey olabilirken, diğer bir kişi aklında taşları o kadar yerine oturtmuştur ki umut kırıcı durumlar da bile aslında oyunun gayet açık bir bölümünü oynuyordur.

Mesela bir kişi kızla tanışma denemeleri yapar, ancak son derece gergindir ve saçma şeylerden bahseder. Bu kişi “çok gerginim ve saçmalıyorum” diyerek bırakır ancak daygame konusunda içsel oyunu kuvvetli biri o gergin hissedilerek kızla konuşma anının bu işin bir yukarıya çıkan bir basamağı olduğunu bilir.

Bir kişi daygamede kendi tarzını sentezlerse en iyi şekilde başarılı olabilir, başkasının oyun modelini devşirerek değil!

Bir örnek vermem gerekirse, ben yıllar içinde geliştirmiş olduğum kendi sistemime rahatlık oyunu diyorum. Çünkü kızlarla tanışırken ne kadar rahat olursam başarımın o kadar arttığı fark ettim. Rahat hissetmiyorken, en güzel cümleleri söylesem de neredeyse hiçbir işe yaramıyordu ancak son derece rahat olduğumda vasat, bir anlama gelmeyen cümleler kursam dahi karşımdaki kız ilgiyle beni dinliyordu.

İçsel oyunundan kastım bunun gibi, panik anlarda bile sizi taşıyacak güçlü bir bilinç oluşturmaktır. O panik psikolojisinin sizi yenmesinden önce akıllıca bir şekilde sizin onu yenmenizdir. Kızlarla tanışırken kendi tarzınız için yarattığınız bir kullanım kılavuzunuz diyebilirim.

Kural 3: Kafanızdaki olumsuz sese galip gelmedikçe başarılı olamayacaksınız

Son durağım olan Antalya’ya sonunda varmıştım ve yaklaşık 5 günlük tatilime başladım. Yabancılar Antalya merkeze öğle saatlerinde geliyorlardı ve genelde klimalı olduğu için avmlerde oluyorlardı. Akşama doğru ise ortada hiç yabancı turist kalmıyordu.  İlk başta İstanbul’da görmeye alışık olmadığım kadar İskandinav güzellerini görüp oyun stratejimden uzaklaşıp canı ihtiyari “hadi lan ben bunlarla ne konuşacağım şimdi” diye düşündüğümü itiraf edeyim 🙂

Kızlar gerçekten farklı beden ve boylarda dünyanın 7.harikaları gibiydiler. Ancak ilk denemelerimden sonra bu düşüncemin kötü bir illüzyondan ibaret bir ön yargı olduğunu fark ettim. Çünkü konuştuğumda beni Türk kızlarından daha ilgili şekilde dinliyorlardı. Ve tek yapmam gereken bu olumsuz düşüncelerle kendi kendimi sabote etmemekti.

İlk birkaç gün sadece yerli yabancı kızlarla kahve içme ve numara almakla geçti. Yani istediğim sonuç henüz gelmemişti. 3.gün şansım yaver gitmeye başladı.

Şans hazırlıklı yakalanılan fırsata denir.

Önceki gün avm de tanıştığım, oradaki bir otelde çalışan 1,60 boylarında müthiş tatlı bir rusla kahve içmeye gidecektim. Ama önce 2 saat kadar vaktim vardı. “Sonunda güzel bir kız tutturabildim” demiştim kendi kendime. Bu kıza şaka yollu, “İstanbul’a dönerken seni de arkama atıp götüreyim” dediğimde, “olabilir!” dediğinde şaşırmıştım. Bizim Türk kızları zar zor binmeye cesaret edebiliyorken, İstanbul’a kadar motosikletle gitmek fikri bu kızı korkutmamıştı bile 🙂

Bu sırada caddede yavaş adımlarla yürüyen 1,80 boylarında ince yapılı, alımlı bir turist gördüm. Doğal bir şekilde ona yaklaşıp az önce gördüğümü ve selam vermek istediğimi söyledim.

Birkaç paragraf önce rahatlık demiştim, hatırladınız mı ? Burada gene setin başarılı olabilmesinin benim oyun tarzım açısından en önemli noktası fazlasıyla rahat olabilmemdi. Açılış cümlesi olarak başka saçma bir şey de söylenebilir. O yüzden ben şunu dedim o bana bunu dedi demek tamamen sizin zamanınızı çalmak olur. Bu tanışma aşamasında 2 kriter önemli:

  1. Olabildiğince rahat olmanız .(Gevşek değil, olgun bir rahatlık)
  2. Ağzınızdan çıkan cümlelerin sadece size ait olması, söylerken sırıtmaması. (Yani ağzınızdan çıkanlara kendiniz inanmanız)

İnsanlar maalesef burada ezberle gidiyorlar ve ağızlarından çıkanlar kendi cümleleri olmadığı gibi bu söylediklerine içten bir şekilde inanmıyorlar. Dolayısıyla bu karşılarındaki kızlara yapay bir şekilde yansıyor. Robotlaşıyorlar ve kendi tarzlarının gelişimini engelliyorlar.

Bu anda zaten üzerimde güzel bir kızla buluşmaya gidecek olmanın rahatlığı vardı (alternatiflerimin olması elimi kuvvetli yaptı) ve kendimi iyi de hissettiğim için enerjim bu kıza geçmişti. Sonrasın önce ayaküstü konuşup, sonra az ilerideki banka oturduk, en sonda açık bahçesi olan bir kafede bitki çayı içtik. Bu kızın bana gayet ilgili olduğunu ve olumlu bir sonuca gideceğini 3 işaretten anladım:

  1. Ben konuşunca dikkatle dinliyordu
  2. Ona dokunduğumda garipsemiyordu
  3. Onun üzerinde bir miktar dominant enerji kurabilmiştim

Bir şeyi rahat bir tavırda söylerseniz mantıksız bile olsa genelde kimse “ne diyorsun sen?” demez. Aksine dediğiniz şey saçma bile olsa insanlar size katılma eğiliminde olurlar!

Çayı içtikten sonra bir arkadaşımla buluşmam gerektiğini söyleyerek kızın yanından ayrıldım. Diğer buluşacağım kızın yanına gittim, kızı motosikletle aldım, arkama oturttum. Saçları akşamüzeri yaz rüzgarında dalgalanırken motosiklette seyahat etmenin verdiği o özgürlük hissini tatlı çığlıklar atarak kutluyordu.

Sonrasında bir yerlerde çay içtik, bir kere yanağından öptüm, müthiş bir güzellikti. Gezime çıkmadan önce “motosiklette arkama şöyle bir slav güzelini oturtup beraber selfie yapmak istiyorum” demiştim. Beraber poz verip güzel bir selfie yaptık. Şimdilik bu hedefimi gerçekleştirdiğim için mutluydum. Sonrasında bu kız otelde çok yoğun çalıştığı ve haftada sadece 1 kere izinli olduğu için görüşme şansımız olmadı.

Ertesi gün bana daha ilgili olan uzun boylu olan kızı motosikletle gidip alacaktım. Telefonuma kaldığı yerin konumunu atmıştı. Hedefteki yere vardım, kontağı kapattım ve onu beklemeye başladım. Bir de ne göreyim? Kız mini etekle gelmişti. İçimden geçen ilk şey “acaba onu bu kılıkla motosiklete nasıl bindireceğim?” olmuştu!

Ben: Seni bu halde nasıl arkama alacağım !! 🙂 🙂 İstersen yana şekilde otur! Kız: Merak etme, ben sana yapışarak otururum.

Kız gerçekten de tam olarak bana yapıştığı için çevreye şov anlamında biraz cömert olsa da gene de pek abartmadan sahile ulaşabilmiştik.

Kural 4: Lojistiği iyi ayarlayın

Arasında biraz çekim olan her çift için karanlık, yaz kumsalında içilecek bir kaç biradan sonra gidilecek neredeyse tek bir yön vardır. Her neyse, sahilde kumların üzerinde otururken kızın hikayesini iyice dinleme şansım olmuştu. Rusya’dan taşınıp Antalya’ya yerleşmek istiyordu. Ve telefonuna bir tane çöpçatan uygulaması kurduğundan bahsetti. Merak ettiğim için elinden telefonu alıp gelen mesajları biraz karıştırdım. Ve şoka uğradım.  Öyle ki herhalde ekranı aşağı doğru kaydırdığımda o an bana ekran sonsuza kadar kayacakmış gibi geldi 🙂 Bana bir erkek olarak doğduğumdan beri gelen tüm mesajların toplamı kadar mesaj şuan kızın uygulamasının ekranında olmalıydı 🙂

Bu arada bu kızla buluşmadan önce 2 gündür yanında kaldığım arkadaşımın akrabaları gelmişti, bu yüzden her zaman takıldığım yere yakın merkezi ama kalite olarak kötü bir otelde kalmaya başlamıştım. İlk başta yerleştiğim odayı hafif boya kokusu olduğu için değiştirmiştim, sanırım diğer odaya pek de müşteri almıyorlardı çünkü yatak başlığı, wc aynası gibi şeyler kopmuş idareten tutturulmuştu, karşı odaya bakan camda perde yoktu. Otelin sahibi internetten baktığım fiyattan çok daha uyguna verdiği için ses çıkarmamıştım, ne de olsa sadece yatmak için kullanıyordum burayı. Ancak sabah otelden çıkarken gördüğüm manzara beni düşündürmüştü. Kapıyı açtığımda katımda birçok zencinin olduğunu, muhabbet edip, telefonla falan konuştuklarını gördüm. Orada çalışan saatçi zenci arkadaşlar bitişiğimdeki odayı tutmuşlardı. Odanın sefaletini geçtim, bir bu eksikti diye düşündüm 🙂

Kural 5: Kızı or…pu gibi hissettirmeyin!

Kafam biraz açıldığında kızla kumsaldan otele doğru yola çıkmıştık artık. Burada ev/otel öncesi unutmamanız gereken şey kızla ne kadar yakınlaşırsanız ve eve gidince ikiniz ne yapacağınızı biliyor olsanız da, bunu açık açık dile getirmemenizdir. Çünkü en istekli kız bile kendini kolayca or…pu gibi hissedebilir, özellikle götüreceğiniz yer bir otelse. Son dakika sürprizinden kaynaklı lojistiği o kadar iyi ayarlayamamamdan dolayı otele doğru giderken “inşallah otelin ortamı şuan sakindir ve zenciler ortalığı şenlendirmemiştir” diye düşünüyordum. Benim için problem değil ama kız bu durumdan çekinebilirdi.

Gece 12 gibi otelin önündeydik, ortalıkta kimse yoktu. Sadece otelin girişinde “lan kız için de para ister bu şimdi” diyeceğim otelin sahibi dayı ile karşılaştım. Parayı ödeyip odaya çıktık. Mutlu son oldu. Ancak kız gece sonuna doğru arıza yaptı. Ben de bu esnada kıza uyuz olduğum için kızla yatıp uyumayı reddettim. Taksi parasını verip gönderecektim ama sonra nedense kendim bırakmak istedim. Hayatımın hatalarından birini yaptım. Motosiklete bindiğim o ana kadar sarhoş olduğumu anlamamıştım bile (içki içmek kötü bir şeydir!). Yaşadığım en adrenalinli anlardan biri de gene mini etekli kızı arkama almış halde taksiciye adres sorarken, polis otosunun yanımda durması ve iki polisin tam gözümün içine bakıyor oluşlarıydı. Eğer bana tek kelime ettirselerdi bir şey üflemeye gerek kalmadan etrafa 100 promil saçılıyor olurdum zaten 🙂 Ama kasktan dolayı sadece gözüm göründüğü için böyle bir durumda olduğumu anlamamışlardı. Neyse kızı bıraktım ve otele geri dönüp uyudum. Ertesi gün dışarı çıkmak için lobiye indiğimde, otelin sahibi dayıyla aramızda şöyle bir diyalog geçti ! :

Ben-Günaydın

Dayı-Günaydın

Ben-Dün kafa fenaydı, öyle motor kullandım bir de. Allahtan bir şey olmadı.

Dayı-Evet ben sana söyleyecektim aslında taksi çağıralım diye ama. Gece getirdiğin kız o paralı mıydı ? (or…pu muydu demek istiyor)

Ben-Yok ya normal kızdı.

Dayı-Valla mı helal olsun sana, nereden buldun?

Ben-Burada yolda tanıştım.

Dayı-Yapma ya ! Valla helal olsun, uzun zamandır ilk defa görüyorum böyle.

Otel sahibinden tebriklerini de aldıktan sonra herhalde artık otele bir heykelimi dikerler diye düşündüm 🙂 Dışarı çıkıp kendimi sıcak caddeye bıraktım.

Sonrasında kızdan mesaj geldi.

Kız-Özür dilemeyecek misin ?

Ben-Özür dilerim, ama bir daha görüşmek istemiyorum.

Kural 6: Reddetme sırası size geldiğinde bunu yapın (Alternatifleriniz olsun)

Ne olursa olsun kız bana kendimi kötü hissettirmişti ve onunla bir daha görüşmek istemedim. O kızı reddettikten tam 1 saat sonra HARİKA bir şey oldu. Olağanüstü bir güzelliği sahip ve uzun süreli kız arkadaşım olacak bir kızla tanıştım. Merkeze çok yakın otelimden çıkıp caddede arkadaşımın gelmesini ve bu gecenin kritiğini yapmak üzere beklediğim sırada caddede yürüyen öyle bir güzellik gördüm ki. Karşıdan gelen o fiziğin güzelliği  parıldaması gitgide artan ve çevresini önemsizleştiren bir şeyi andırıyordu. Önce beni geçmesini bekledim ve bir kaç saniye sonra yanındaydım bile.

Bu sefer zaten yeni mutlu son yaşamamın verdiği fazladan bir rahatlık vardı üzerimde. Bu rahatlıkla tecrübemi birleştirince ortaya harika bir etkileşim çıktı. Kız sabahleyin gezi teknesiyle o bölgeye gelmiş ve ben tanıştığımda gene tekneye dönmek üzere yürüyordu. Muhabbetimiz sırasında kız bana sabahtan beri onunla tanışmaya çalışan 8.erkek olduğumu söyledi bana 🙂  Ve sonradan öğreneceğime göre bu sayı benden sonra artmıştı da 🙂

Burada normalde yapmayacağım bir şey yaptım. Kızla vedalaşmak üzere ona sarıldığımda, kızda bana karşı biraz itaatkar, uyumlu bir hava sezdim. Birazcık risk olarak ama hiçbir şeyin olmayacağından emin şekilde sarılmamın hemen ardından kızı yanaklarından öptüm. Şok içinde kalmıştı ama bir yandan da bunun nasıl olduğuna anlamamış bir şekilde gülüyordu 🙂

Kız teknesine binmek üzere yanımdan ayrıldığında arkasından bakışlarımı biran olsun kaçırmadan onu izliyordum. Çünkü bu olağanüstü güzelliğin hiç bir saniyesini kaçırmamak istemiştim.

20 saniye sonra yanıma bir şeyler için bağış toplayan 20’li yaşlarda bir genç yaklaştı. “abi çok için yanmış bakıyorsun ama yardım etmek ister misin ?”

Çocuğun muhtemelen salladığını biliyordum ama öyle iyi hissediyordum ki ona 5 lira verip oradan ayrıldım.

Ertesi gün büyük eve dönüş yolculuğum başlamıştı Antalya’dan İstanbul’a 690 kmlik amansız, biraz acımasız bir yolculuğu başlayacaktım. Sağ sağlim evime döndüğümde gezimde en çok etkilendiğim bu kızdan güzel bir mesaj aldım:

Kısaca: “sonunda evinde olduğunu ve internetine kavuştuğunu. Olağanüstü bir enerjim olduğunu. Gözlerimden akıl ve hayat enerjisi fışkırdığını söylüyordu. Ancak başka çok güzel bir kızla fotoğrafımı gördüğünü (motosiklette selfie yaptığım diğer kız), bir kız arkadaşım varsa neden onunla tanıştığımı ? soruyordu.”

Ben de o kızın sadece arkadaşım olduğunu söyleyerek, bir kaç hafta muhabbetimizin olgunlaşmasını bekledikten sonra onu yanıma İstanbul’a çağırdım. Memnuniyetle kabul etti. Maceranın gerisi başka bir rapora…

Yazar hakkında:
“Secret” kendini daygame ve kadınlarla ilişkiler konusunda kişisel gelişime adamış bir kişidir. www.centilmenkulubu.com sitesinin sahibi ve kendine bu konuda bir misyon edinerek tüm tecrübeleri ışığında yazdığı iki kitabını da bu site üzerinden okuyuculara sunmaktadır.

 

Saha Raporu ve İncelemesi (İnfield Video)

Merhaba Mahmut Abi ve Değerli Blog sakinleri, Ben Mr. Deer. Yeni bir Pick-Up (Pua) İnfield videosu ile karşınızdayım. Mart aylarının başında İstanbul’da kanat arkadaşım (Puya) ile birlikte yolda gördüğümüz iki kızı durdurup eğlenceli bir sohbet başlatıp (set açmak) sonrasında hedefimdeki hatunla aramdaki fiziksel yakınlığı artırmam ile alakalı olayın video kaydını sizlere sunuyorum. Video da sadece hatunlar ile aramızda olanları izlemeyeceksiniz yanı sıra o an kullandığımız her türlü beden dilinden tutunda konuştuğumuz konuları dinleyip mantığını öğreneceksiniz.

Bu video ile inanıyorum ki ”bu iş Avrupa da kolay, bizim ülkede ki hatunlar kezban” vs gibi kısıtlı inançlarımızı beraber yıkmış olacağız. Önemli olan iletişimde altyapıyı kurabilmek sonrasında Özgüven ve Cesareti birleştirerek yeni tanıştığımız Hatunlar ile ”Flört” (ki bu kelime bende kusma istediğimi uyandırır) dönemi yaşamadan istediğimiz yakınlığı herhangi bir yerde ve anda kurmamızı sağlayabiliriz. Biliyorum bu video yayınlandığı günlerde dünyayı saran bir salgın hastalık  (COVID-19) ile karşı karşıyayız ve yeni insanlarla tanışmaya fırsatımız yok ve olsa dahi (alışveriş yaparken vs) dikkatli olmamız gerektiğini unutmayalım. İyi seyirler ve iyi oyunlar.