Jordan Peterson – Herkesin bilmesi gereken en değerli şeyler nelerdir?

University of Toronto öğretim üyesi ve klinik psikolog Jordan Peterson, manosphere’in yeni ama önemli figürlerinden biri. Kendisinin Kırmızı hap camiası ile bir ilişkisi olmasa da bu camia tarafından takip edilen önemli biri. Burada ve YouTube kanalımızda kendisine sıklıkla yer veriyoruz.

Kendisinin Quora’daki bazı sorulara yanıtlarını burada paylaşmıştık daha önce. Bu paylaşımlarımıza devam ediyoruz.

Herkesin bilmesi gereken en değerli şeyler nelerdir sorusuna üstad uzun bir yazı yazarak değil, bugün oldukça meşhur olan özlüsözlerle ile cevap vermiş. Peterson’un bu cevabı ise, Ocak 2018’de piyasaya çıkacak olan ve merakla beklenen 12 Rules for Life: An Antidote to Chaos adlı kitabına esin kaynağı olmuş. Peterson kitaba bütün bunları yazmak üzere başlamış ama bunlar süreç içinde 12ye inmiş.

  1. (Her zaman) doğruyu söyle.
  2. Nefret ettiğin şeyler yapma.
  3. Nasıl hareket ettiğin konusunda gerçeği söyleyecek şekilde hareket et.
  4. Anlamlı olanın peşinden koş, çıkarına olanın değil.
  5. Eğer seçmen gerekirse, işleri yapıp bitiren kişi ol, işleri yapıyor görünen kişi değil.
  6. Dikkatini ver.
  7. Dinlediğin kişinin, senin bilmen gereken birşeyi bilebiliyor olduğunu varsay. Onları dikkatlice dinle ki bunu senle paylaşsınlar.
  8. İlişkinde romantizmi ayakta tutmak için özenle ve sebatla plan yap ve çabala.
  9. İyi haberleri kiminle paylaştığına dikkat et.
  10. Kötü haberleri kiminle paylaştığına dikkat et.
  11. Gittiğin her yerde en az bir şeyi daha iyi hale getir.
  12. Ne olabileceğini hayal et ve azimli bir şekilde bunu hedefle.
  13. Kibirli ve kinci biri haline gelmene izin verme.
  14. Evde en az bir odayı olabilecek en güzel haline getirmeye çalış.
  15. Kendini dün ne olduğun ile karşılaştır, bugünkü başka biri ile değil.
  16. En az birşey üzerinde çalışabileceğin en sıkı şekilde çalış ve bak bakalım ne oluyor.
  17. Eğer eski hatıralar seni hala ağlatıyorsa, onları dikkatlice ve tam bir şekilde yazıya dök.
  18. İnsanlarla bağlantılarını muhafaza et.
  19. Sosyal kurumları ve sanatsal başarıları dikkatizce kötüleme.
  20. Birinden senin için bir iyilik yapmasını iste ki o da daha sonra senden bir iyilik isteyebilsin.
  21. Senin için en iyisini isteyen insanlaran arkadaş edin.
  22. Kurtarılmak istemeyen birini kurtarmaya çalışma ve kurtarılmak isteyen birini kurtarmaya çalışmak konusunda dikkatli ol.
  23. İyi yapılmış hiçbir şey önemsiz değildir.
    Dünyayı eleştirmeden önce kendi evini mükemmel şekilde düzene sok.
  24. Olmak istediğin insan gibi giyin.
  25. Açık konuş.
  26. Ayaktayken, omuzların geride olacak şekilde dik dur.
  27. Eğer yoluna engel oluyorsa korkutucu bir şeyden kaçınma – ve gereksiz yere tehlikeli şeyler yapma.
  28. Çocuklarının onlardan hoşlanmamana neden olacak şeyler yapmasına izin verme. Karını hizmetçiye çevirme.
  29. İstenmeyen şeyleri sis perdesinin ardına saklama.
    Do not hide unwanted things in the fog.
  30. Fırsatların, sorumluluklardan kaçınılan yerlerde gezindiğinin farkına var.
  31. Büyük biri tarafından yazılmış birşey oku.
  32. Sokakta bir kediyle kaşılaştığında başını okşa.
  33. Çocuklar kaykay yaparken onlara karışma.
  34. Zorbaların zorbalıklarının yanlarına kalmasına izin verme.
  35. Düzeltilmesini istediğin birşey görürsen hükümete bir mektup yaz ve bir çözüm öner.
  36. Unutma : henüz bilmediklerin, şu an bildiklerinden daha önemli.
  37. Izdırabına rağmen şükretmeyi ihmal etme.

Jordan Peterson’un Türkçe alt yazılı diğer videolarını Erkek Adam Youtube kanalında bulabilirsiniz.

Jordan Peterson ile ilgili bir başka kaynak da Jordan Peterson – Kişilik ve Dönüşümleri Ders Notları kitabı.

Toronto Üniversitesi Psikoloji Profesörü Jordan Peterson,  ilkin Social Justice Warrior‘larla (SJW) girdiği başarılı mücadele ile gündeme gelse de, genç erkeklerin hiç duymadıkları, ama eksikliğini derinden hissettikleri sorumluluk ve hayatına yön verme mesajları ile kısa zamanda erkek popülasyonu tarafından yoğun takip edilen biri haline geldi. Peterson’u erkekler arasında bu kadar meşhur eden şey, erkeklerin babalarından duymaları gereken ama artık hiç duymadıkları mesajları veriyor olması. 12 Rules for Life: An Antidote to Chaos adlı kitabı Ocak 2018'de piyasaya çıkacak olan Peterson'un Maps of Meaning: The Architecture of Belief  adlı bir kitabı da mevcut. Jordan Peterson'un Türkçe çevirilerini burada Jordan Peterson Türkçe etiketinden takip edebilirsiniz.

Sorun sende değil hormonlarımda – Testosteronun Etkileri

Vücuttaki hormon seviyelerindeki dalgalanmaların insanların davranışları ve ruhsal durumları üzerindeki etkileri daha yeni yeni anlaşılmaya ve araştırılmaya başlanan bir konu. Bu aşağıdaki videoda Lisa Welling, testosteron seviyesinin, kadın ve erkeklerde karşı cinste çekicilik konusunda nasıl etkili olduğu konusunda örnekler veriyor.

İnsan çekiciliğinde 3 çeşit steroid hormon öne çıkıyor : Progestinler ki anahtar hormonu progesterondur, temel olarak hamilelik sürecinde yer alırlar. Estrogenler ki anahtar hormonu estradioldür, temel olarak kadınların ikincil cinsel karakteristiklerinin gelişiminde rol oynarlar. e son olarak androgenler ki anahtar hormonu testosterondur, çoğunlukla erkek ikincil cinsel karakteristiklerinin gelişiminde rol oynarlar. Farkedilen ana fonsiyonlarına rağmen bu üç sınıf hormon da hem kadınlarda hem de erkeklerde bulunur (fakat çok farklı oranlarda).

Welling’in bahsettiği örnek, hemen her erkeğin kadının koruyup kollama konusunda bilmesi gereken birşey : adet döngüsü. 28 günlük ortalama adet döneminde, adet birinci günde foliküler denilen evre ile başlar. Adet 5 gün sürerken, folliküler evre yumurtlamaya kadar devam eder ki bu aşamada yumurtlanır ve döllenme olabilir. Yumurtlamadan sonra luteal diye bilinen evre vardır ki bu evrede döllenmiş yumurta uterus duvarına yapışabilir ve hamilelik olabilir. Hamilelik olmazsa, hormon seviyeleri düşer ve döngü yeniden başlar.

Aşağıdaki grafikte gördüğünüz gibi estrogen, testosteron ve progesteron, adet döngüsü boyunca tahmin edilir oranlarda salgılanırlar.

Geç Foliküler Evre – Alfa siker günleri 

Adet döneminin değişik evrelerinin değişik hormon profilleri var. Örneğin cinsel ilişkinin döllenme sonuçlanabileceği geç foliküler evrede estrojen ve testosteron seviyeleri yüksek iken, progesteron seviyesi çok düşük. Ama döllenmenin olmayacağı luteal fazın ortasında ise yüksek estrogen seviyesi var (ama yine de daha az), düşük testosteron ve çok yüksek progesteron seviyeleri var.

Araştırmalar gösteriyor ki kadınlar, yumurtlamaya yakın dönemde erkeklerde maskülin karakteristikleri daha çekici bulduklarını söylüyorlar. Yani kadınların bu genetik sağlık göstergelerini olan çekimi, döllenme ihtimallerinin en çok olduğu dönemde daha artıyor.

Bu tercihleri hormonlar yönetiyor. Unutmayın, yumurtlamaya yakın testosteron seviyesi yüksek, estrogen seviyesi yüksek ve pregesteron seviyesi düşük.  Süslü bir matematiğin de yardımı ile her bir hormonun tek tek katkısını hesaplamışlar ve görünen o ki testosteron bu maskülin erkek seçme etkisini yaratıyor. Kadınların testosteron seviyesi yumurtlamaya yakın yüksek iken maskülin erkek tercihi aynı kadının testosteron seviyesi daha düşük olduğu zamana göre daha fazla.

Evet sevgili dostlar, alfa siker, beta öder hipergamisi, hormonların da etkisi ile 28 günlük periyotlar halinde sürekli tekrarlanıyor. Bu nedenle hatununuzun adet döngüsünün bilmeniz çok önemli. Hatununuzun adet döngüsünü bilin ve bu yumurtlama penceresinde kıskançlık seviyenizi arttırın. Bırakın kızlarla dışarı çıkıp kız kıza başka bir zamanda eğlensinler. Hem bu döngüyü bilirseniz sürekli kıskançlığa da gerek yok. Sadece o alfaya meyilli dönemde gözünüz açık olsun yeter :))

Ve toy, alfa özellikleri gelişme aşamasında erkeklere tavsiyemiz ise hedefteki kadının adet dönemini bilebilirlerse bu beta öder kısmında yatağa atlayabilirler. Şimdi bulamadım ama beta erkeklerin en çok bu dönemde seks bulabildiğini (hamilelik olmayacak bu dönemde) gösteren bir araştırma okumuştum.

Erkeklerde Testosteron ve kadın çekiciliği

Son dönemlerde erkeklerin hiç de kadınsı olmayan kadınlara çekilebilmesini açıklayan bir bölümde var videoda. Erkeklerin testosteron seviyesi arttıkça, feminen kadınlara yöneliyorlar. Ama gençlerin testosteron seviyesi tabanda olduğu için, tam tersi geçerli.

Erkeklerde başarı ve testosteron

Videonun en son bölümü ise bence çok önemli bir bilgi içeriyor. Testosteron seviyesi, erkek rekabete dayalı bir oyunda kazandı mı tavan yapıyor ama kaybetti mi yerlerde sürünüyor. Bu önemli ve gerçekten de yaptığınız işin rekabetçi olması ve bunda çok iyi olacak şekilde kendinizi geliştirmeniz, testosteron seviyenizi tavanlara çıkaracaktır.

Zayiatlar

Benim bildiğim ve kadın için intihar eden ilk erkek kayınbiraderimdi. Bu konu halkında çok detaya girmek istemiyorum zira manosphere’e bu nedenle girdiğim düşünülebilir ama bu intiharın 20 yıllık bir evlilik ve 2 çocuktan sonra geldiğini söylemem yeterli. Baldızım daha adam toprağa verileli 1 sene geçmeden, ilişki yaşadığı milyonerle evlendi. Bu onun ile ailesinin ve benim aramda ciddi bir problem fakat kayınbiraderimin kendini asmasının asıl suçlusu kendi amansız betalığı / ONEitis koşullanması idi. İçimdeki psikolog bana bir insanı intihara iten birçok dengesizlik olduğunu söylüyor ama kişinin bu konuda harekete geçme ihtimalini arttıran birçok dış etken olduğunu da biliyorum.

Kayınbiraderimin kendini asma sebebi, hiç aklına gelmeyecek birşeyin olmasından dolayı idi ; hayatının kadını, ruh ikizi, gözünden sakındığı kadın, 20 yıllık evlilikten sonra kendisini terkediyordu (sonradan keşfettik ki bir milyoner için). Bu kadın onun hayatında TEK seks yaptığı kadındı (bilebildiğim kadarıyla) ve kayınbiraderim 18 – 19 yaşında evlendiklerinden itibaren çok sadık ve güvenilir bir koca ve baba idi. Kız 17 yaşında hamile kaldığında “doğru olanı” yapmış ve onunla evlenip ona sadık kalmıştı. Tüm hırslarını bir kenara koyup çocuklarını üniversiteye göndermek için eşek gibi çalışmıştı – kendisinin hiçbir zaman gidemediği üniversiteye. Tabii ki bir aziz değildi ve baldızımın motivasyonunu tartışmayacağım zira benim değinmek istediğim nokta bu değil : benim değinmek istediğim nokta, kayınbiraderimin hiç yüzleşmediği AFCliği ve hayatının sadece hayatının kadını ile tam olacağı inancı. Kelime anlamı ile onsuz yaşayamadı ve içindeki betayı öldürmediği için (içindeki betadan haberi bile yoktu gerçi), kendisini öldürdü.

Kayınbiraderim hiçbir ruh hastalığı belirtisi göstermedi ve hayatında terapist yüzü görmedi. İntihar ettiği gün de dahil hiçbir zaman depresyon sorunu olmadı ve çoğunlukla hayatı boyunca hep kendi işlerini yolunda tuttu. Deliye deli diyebiliriz ama 16 yaşında bir oğlanın “alınlarında yazıldığı gibi beraber olabilmek” için 14 yaşındaki kız arkadaşının anne ve babasını vurup öldürdüğünü okuduğumuzda, burada sadece ruh hastalığından başka birşey olduğunu da düşünmemiz lazım.

Hastalık

AFClik / Betalık (daha iyi bir terim bulamadık) benim görüşüme göre bir tür koşullanma. Bir erkek hayatı boyunca “hayatında bir kadın olmadan yaşayamayacağına” inanırsa, en hafif bir kendine güven sorunu ya da kişilik bozukluğu ile bile kelime anlamı ile kızarkadaşı ya da karısı olmadan yaşayamaz.

Hayatına son veren ve tanıdığım ikinci kişi ise Nick adlı bir radyo DJ idi. Nick hayatında o BİR kadın olmadan yaşamaktansa kendi ağzına mermi sıkmayı tercih etti. Burada Nick’i terk etti diye kızı suçlamıyorum, tam tersi. Erkeklerin AFCliğe / betalığa yatkın bir şekilde sosyalleşmesi bu tür öldürücü hareketlerin nedeni. Üniversitede iken eğitimin bir parçası olarak eski erkek arkadaşı kendisini uğruna terk ettiği erkeği 30 bıçak darbesi ile öldüren 17 yaşında bir kıza psikolojik danışmanlık yapmıştım. Ömür boyu parmaklıkların ardında kalacak zira “o kız onun ruh ikizi” idi. The Game kitabında usta PUA Mystery’nin içindeki AFC ile yüzleşmediği için nasıl intiharın eşiğine geldiğini okuyunca kafamı sallamıştım.

Baştan açık açık belirteyim, kesinlikle bu kadınların bu ölümlerden en ufak da olsa bir sorumluluğu olduğunu söylemiyorum. Onlar sadece hipergami ve kendi durumları neyi gerektiriyorsa onu yaptılar. Bu erkekler kendi ölümlerinden %100 sorumlular. Ölümlerindeki tüm suç onların kendi betalıklarına ve ONEitislerine yaptıkları ego-yatırımı. Onları intihara iten içlerindeki AFC.

Bu nedenle ONEitis’in aşırı durumlarında ölümcül olan bir ruh hastalığı olduğunu iddia ediyorum. Daha önce belirttiğim gibi, eğer bir erkek hayatının büyük bir kısmında “bir kadın olmadan yaşayamam” düşüncesini içselleştirirse ve de üstüne az da olsa bir psikolojik veya kendine güven problemi varsa, gerçekten de bir kız arkadaş ya da eş olmadan yaşayamayacağı bir noktaya gelebilir. Bu durumda ben kadını suçlamam – kadınları kendilerinin durumuna göre ne yapmaları gerekiyorsa onu yapıyorlar. Bir kadın bir AFC ile eşleştiğinde ve daha sonrada çok da anlaşılmaz olmayacağı gibi kendi iyiliği ya da daha iyi bir opsiyon için onu terk etmek istediğinde, bu AFC aşırılığı görülür. Bu tip bir AFC zihniyeti, sinir hastalığı bulunan kadınlardaki borderline kişilik bozukluğuna denktir.

Manosphere’de yazma nedenim, eğer erkekleri (ve kadınları) bu tür yıkıcı ideolojilerden kurtarmak hayat kurtaracaksa, çabaya değer olmasındandır. Bunu kelime anlamıyla söylüyorum. Bu engelleme yakın ve hızlıca can alan intiharı engellemek ya da AFC evliliğinden yavaş yavaş ölmek şeklinde de olsa.

İntihara meyilli AFClerin temel sanrısı, BİR KADIN yanılgısı. Bu erkekler ONEitis’e yatkınlar, taa eline kadın eli değmemiş bakir oğlan oldukları günlerden beri. Biliyorum bu dediğim, ONEitis’in tek bir kadına bağlanmak olduğu ile ilgili inanca ters. Bu AFC’nin bir etten – kemikten ONEitis’e kendini adayacağı bir uzun süreli ilişkide olması gerekiyor anlamına geliyor fakat bu sadece elmanın bir yarısı. Birçok erkek ONEitis koşullanmasını daha hayatlarında tek bir uzun süreli ilişki olmadan önce kazanıyorlar. Temel olarak feminize toplumun onlara bir erkeğin sorumluluğu diye aşıladığı şeye kendi kendilerini hazırlıyorlar. Bir kez bu amaç ellerinden alındı mı, bir kere en hafifinden bile hipergami ile başa çıkamadılar mı, feminen buyruk tarafından koşullanan erkek, intiharı bir opsiyon olarak düşünmeye başlıyor

Çeviri : Casualties

Sevgiliyle aynı evde yaşamak

Tomassi’nin 4 Numaralı Demirden Kanunu

Evli olmadığın ya da 6 ay içinde evlenmeyi planlamadığın bir kadınla ASLA aynı evde yaşama.

Sevgiliyle aynı evde yaşayan erkek, bu durumda tamamen güçsüz taraftır. Bir kız arkadaş ile HİÇBİR ZAMAN beraber ev kiralamayın, aynı evde kalmayın ve ev almayın. HİÇBİR ZAMAN kızın evine taşınmayın ve ASLA bir kız arkadaşın kendi evinize taşınmasına izin verin. Beraber yaşama fikrine tamamen karşıyım, bu çok sayıda erkeğin içine düştüğü bir tuzak. Benim beraber yaşamaya karşı olmam ahlaki sebeplerle değil, bu basit pragmatizm. Eğer bir kadınla yaşayacaksanız o kadınla evli olmanız lazım zira zaten evli iken altına imza attığınız yükümlülükler ve sorumluluklar nedeniyle kısıtlısınız. Evlilik imzası attığınızda zaten yasal olarak ilişkinin durumu nereye giderse gitsin bir yuva kurup orada beraber yaşama sözü veriyorsunuz.

Şunu da belirtmem gerek ki bir kız arkadaşla beraber yaşamaya başladığınızda (ki genelde bu finansal olarak da onun ihtiyaçlarına bakmanız anlamına gelir), bu kız ile yaptığınız sekste ve kızın arzusunda düşüş görürsünüz. Bana danışan ve “kızın düşen arzusunun nasıl arttırırırım” diye soran erkekler için arzuda bu azalmanın en büyük nedeni erkek ile kadının beraber yaşamaya başlaması. Kız arkadaşınızla beraber yaşayarak, bekar cinsel hayatınızı güzelleştiren tüm o rekabet korkusunu ve sonucunda gelen cinsel gerilimi kızın omuzlarından alıyorsunuz. Kız bu durumda sizin tek cinsellik kaynağınız olduğunun bilinciyle rahatlıyor. Kadınla ortak kiraya çıkmak (ya da belki siz ödüyorsunuz ama kadın sizde kalıyor), şöyle bir sigorta poliçesine imza atmak gibi birşey –

“Kira kontratı boyunca bu kızdan başkasını sikmeyeceğime söz veriyorum”.

Hatun burda “eğer benimle ciddi olmasa idi, bu kira sözleşmesini imzalamazdı”. İşte bu noktadan sonra sizinle maraton seks yapmasını gerektiren tüm o itici güç ve enerji ortadan kaybolur. Çerçeve artık hatundadır ve bu, ortak kira sözleşmesinde yazılıdır.

Yapmayın. İlişkiler en iyi tabak çevirdiğinizde ya da en azından biribirinizle aranızda bir kol mesafesi olduğunda daha uzun sürer.

Hip karşı – kültürün sosyal geleneğe başkaldırısı olarak kız arkadaş ile yaşamanın cool olduğu zamanlar vardı. Ama 70lerin cinsel devrimi sonrası, feminizm bu fikrin sevinçle propogandasını yapmaya devam etti taa ki erkekleri bedavadan sağdıkları sütün parasını ödemeye zorlama problemi ortaya çıkana kadar.  Yine de bugün bile erkeklere beraber yaşamanın iyi birşeymiş gibi görünmesinin bir sebebi var.

Duyduğum tüm o mantıklı bahaneler arasında en yaygını bunu finansal nedenlerle yapmak. İkisinden birinin oda arkadaşına ihtiyacı vardır ve neden bu oda arkadaşı zaten sikiştiği kişi olmasın? Bu bir bahane, asıl neden erkeğe dışarı çıkmak, yemek yemek, kızlara yürümek ve eve gelmek gibi formaliteler olmadan evde hazı am bulunması fikrinin hoş gelmesi. Yüzeysel olarak bunun mantıklı olmadığını söyleyemem. Erkeklere bir sorun ver ve sana en pragmatik cevabı bulsunlar. Ama kadınlar konusunda çoğu zaman olduğu gibi, erkeklerin mantıki çıkarımlarla bulduğu çözüm genelde akıllıca kurulmuş bir tuzaktır.

Beraber yaşamak kadına, evlilikte olduğu gibi, makul bir rahatlama hissi verir. Bu daha önceden beraber yaşamadıkları için (sadece algılanan da olsa) o erkeğin tahmin edilemezliğine göre en azından az da olsa rekabet korkusundan koruyucu bir sığınaktır. Oysa bu yarı-evlilik durumunda artık erkek el altındadır. Bu tahmin edilebilirlik ise kadının artık aşinalığa düşmesine neden olur ve sonrasında da kendi seks arzının tüm kontrolünü alacak gücü ona verir. Başka deyişle, kadın kendi cinselliğini erkeğe dilediği gibi verme konusunda mükemmel bir konuma geçer.

Aynı mantıkla bir sürü AFC  beraber yaşamayı ideal bir anlaşma olarak görür. Çok azı zaten opsiyonlara sahiptir ya da opsiyon yaratacak niyete. Bu nedenle beraber yaşamak en azından cinsel pazardan çekilmek, potansiyel reddedilmelerden kaçmak, ve düzenli am arzını kapamak için mükemmel bir fırsattır. Tabak çeviren, opsiyonları olan ve hırsları olan erkekler beraber yaşamayı hayatlarına gereksiz engel olarak görürler. Belli bir bilinç seviyesinde kadınlar bu dinamiği anlarlar; opsiyonu olan erkekler ( kadınların tercih ettiği alfalar) beraber yaşamayı kabul etmeyecektir. Bu nedenle bir erkek beraber yaşamayı kabul ettiğinde ya da hatunu etkilemek için beraber yaşamayı teklif ettiğinde iki şeyden biri doğrudur – ya bu erkek kadının tamamen aklını çelerek kazandığı bir alfadır ya da bu kadınla beraber yaşamaktan daha iyi opsiyonu olmayan bir beta. Kadın için uyumsuzluk ise önce alfasını bulduğunu sanarak bu anlaşmaya girmesi ve sonradan beraber yaşamaya başladığının kafası çalışan bir beta çıkmasıdır : beraber yaşamaya başladıktan sonra eski, rahat AFC benliğine dönen bir beta.

Yani bağımsız ve beraber yaşayacağın kız arkadaşın tüm o engelleri olmadan  yaşamak en iyisi. Beraber yaşamak bağlılık demektir ve bağlılıkla da en önemli iki kaynağınızı, opsiyonlanızı ve manevra yeteneğinizi kaybedersiniz.

Çeviri : Shacking Up

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi  de olan Rollo,  The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2)  ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi.

Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Jordan Peterson – Odanı topla

Üstad Jordan Peterson’un “kendimi geliştirmek için ne yapabilirim, nerden başlayabilirim” sorusuna verdiği ve artık bir internet memesi haline gelen “odanı topla” (clean your room) felsefesini kendi ağzından dinleyelim. İnsanın varolduğu çevre ile kendi benliği arasında, en yüksek psikolojik entegrasyon seviyesinde bir ayrım olmadığı üzerine kurulu (ki Budist bir doktrindir) bu felsefe, aynı zamanda kişisel gelişime giden yolun başlangıcının bizim zerre kadar önem vermediğimiz şeylerden geçtiğini de öğretiyor.

 

Jordan Peterson Türkçe Kitap

Toronto Üniversitesi Psikoloji Profesörü Jordan Peterson,  ilkin Social Justice Warrior‘larla (SJW) girdiği başarılı mücadele ile gündeme gelse de, genç erkeklerin hiç duymadıkları, ama eksikliğini derinden hissettikleri sorumluluk ve hayatına yön verme mesajları ile kısa zamanda erkek popülasyonu tarafından yoğun takip edilen biri haline geldi. Peterson’u erkekler arasında bu kadar meşhur eden şey, erkeklerin babalarından duymaları gereken ama artık hiç duymadıkları mesajları veriyor olması. 12 Rules for Life: An Antidote to Chaos adlı kitabı Ocak 2018'de piyasaya çıkacak olan Peterson'un Maps of Meaning: The Architecture of Belief  adlı bir kitabı da mevcut. Jordan Peterson'un Türkçe çevirilerini burada Jordan Peterson Türkçe etiketinden takip edebilirsiniz.

Sözlerinin erleri

Geçenlerde 25 yaşında bir genç bana kendi kendisi ile ne kadar hayal kırıklığı yaşadığını anlatıyordu. Bu yeni kızla çıkmaya başlamış, onunla tek eşli uzun süreli ilişki sözü vermişler ve bunun gibi birçok betanın bu tip bir evliliğimsi ilişkiye girerken sahip olduğu soylu niyetler falan … Sorun şu ki elemanın bu “meşru” ilişkisinden önce birkaç aylık bir fuck buddy’si (FB) var ve maalesef bu kızla çıkmaya başlayınca onunla tüm ilişkiyi kesmek zorunda kalmış. Tahmin edebileceğiniz gibi, FB bayağı üzülmüş, çok az duygusal yatırım ile yapılan onca seks yatırımı boşa gittiği için. Eleman yeni kız arkadaşı ile yaşadığı ilişkiyi olması gerektiği gibi devam ettirmeye kararlı imiş ama FB oldukça ısrarcı bir kız çıkmış ve çok daha duygusal olarak bağlanmış, ikisi sonunda “arkadaş kalalım” formülünü bulana kadar.

Bir hafta sonra, elemanın kız arkadaşı ile ilgili şüpheleri olmaya başlamış ve FB de arkadaş ya, bu şüpheleri tartışmak için buluşmuşlar. Bu buluşmanın daha sonra güvenli, rahat bir seks ile devam ettiğini söylemeye gerek yok. Ve bu nedenle de oğlumuz şu an pişmanlık ve hayal kırıklığı içinde. Bunu 25 yaşında bir gencin kendi cinselliği için neyin iyi neyin kötü olduğunu bulma yolu, tek eşlilik ve alternatiflerinin kafasındaki mücadelesinin doğal bir parçası sayabilirsiniz ama elemanın hayalkırıklığının sebebi bu değil :

“Kendimi bok gibi hissediyorum zira 10 yıl önce kendime söz vermiştim, böyle birşeyi asla yapmayacağım diye. Kendime verdiğim tek söze ihanet ettim.”

15 yaşında bir veledin, gelecekteki kız arkadaşı (ya da karısına) sadakat sözü verme “ileri görüşlülüğü” bana ilginç geldi. Tahmin edebileceğiniz gibi gencimiz bana pek dindar biri gibi görünmedi – parmağında da bu söz yüzüğünü göremedim. O zaman neydi bu şimdi?

“Kızları tavlayıp yatağa atabilirim, artık sorun değil. Ama iş ilişkiye geldi mi, kafam tamamen karışık. Ve evet, şimdiki kız arkadaşımla bir şeyler eksik, bunu biliyorum.”

Bu durumu kısmen açıklıyor. Yalnızken alfa, ilişkide iken beta olmak, bugünün feminize olmuş gençliği için çok yaygın bir tema. Yalnızken alfa / ilişkide beta çelişkisi beklenebilir bir şey ama bu hala söz olayını açıklamıyor.

“Bok gibi hissediyorum. 10 yıl önce babam annemi aldattı. Kendime asla babam gibi olmayacağım ve aldatmayacağım konusunda söz verdim. Bu geceye kadar da hiçbir kızı aldatmadım. Kafam karışık, ne yapacağımı bilmiyorum”

Babayı Katletmek

Danışmanlık verdiğim ateşli beta beyaz şövalyeler arasındaki ortak temalardan biri, bunların neredeyse fanatizm seviyesinde kendi “aşağılık herifin teki olan” babalarının tam tersi olma azmi. Devam etmeden belirtmeliyim ki bu elemanların çoğunun gerçekten ciğeri beş para etmez, alkolik ve hem çocuklarına hem de karılarına fiziksel ve duygusal şiddet uygulayan babaları var. Diğerlerinin ise babaları hakkındaki bilgileri, “güçlü ve bağımsız” bekar annelerinden ya da babalarının boşanma sonrası içine düştükleri beta eğilimlerden geliyor. Sebep ne olursa olsun, bu erkeklerin hepsinin misyonu, babalarından daha iyi bir erkek olmak, anneleri korumak ve tabii ki bu anneler arasında ileride çocuklarının anaları olacak kız arkadaşları ve karıları da var. Babalarının kişisel yenilgileri, onların kişisel zaferleri olacak.

Bu modern zaman Oedipus senaryosunun problemi de, Feminen Buyruğun onu çekinmeden kendi avantajına kullanıyor olması. Feminizasyon ve mavi hap koşullaması ile erkek çocuklar, feminen kültür tarafından ne kadar kabul edilebilir olurlarsa o kadar iyi erkek olurlar, beyin yıkamasına maruz bırakılıyorlar. Ve burada cinsiyetler arası sınır bulanıklaşıyor, oğlan çocuklarına bekar anneleri tarafından oturarak işemek öğretiliyor çünkü “senin aşağılık herifin teki olan baban hep ayakta işer ve klozeti kirletirdi”. Daha iyi “erkek”, feminen ve kabul görür erkek, kadın gibi işer ne de olsa.

Babasından nefret eden erkek büyüyünce maskülenden nefret eden yetişkin beta erkeğe dönüşür. Feminen şartlanma acımasız tabii, ama bu şartlanmayı bir erkeğin nasıl olmaması gerektiğinin yaşayan bir örneğinden daha iyi kimse kökleştiremez. Daha önce de belirttim, bu şartlanmalar meşru olabilir, ama sonuçları aynı : kadınlara sürekli “ben diğer serseriler gibi olmayacağım, hele hele de götün teki olan babam gibi hiç olmayacağım” adanmışlığının kadınlar tarafından takdir edilip ödüllendirileceğini sanan bir beta erkek.

Bu aslında Beta Oyununun varsayımı olan “feminen ile ne kadar özdeşleşirsem diğer “çoğunluk” erkeklerden o kadar ayrı ve eşi bulunmaz bir erkek olurum” fikrinin uzantısıdır. Tabii ki kadınların çoğu da bu betanın “daha iyi bir erkek olma sözü”nü takdir etmek yerine kendi doğaları gereği dominant alfa özelliklerinin peşine takıldıklarında, betanın gözünde “düşük kalitede” kadınlar olurlar.

Bahsettiğim 25 yaşındaki elemanın temel çelişkisi budur. Babasının annesi ve diğer kadınlarla deneyimi konusunda daha olgun bir anlayışa evriliyor ve bu onun ergenken doğru olduğunu düşündüğü şeye olan bağlılığı ile çelişiyor :

“Eğer babamdan daha iyi bir erkek olursam, hayal ettiğim gibi aşık olunmayı hakedeceğim ve takdir edileceğim. Böylece de yaptığım bu ilişki yatırımı sayesinde hipergami önemsiz birşey olacak.”

25 yaşında aşamalı olarak farkettiği ise sadece bir insan ve erkek olduğu, babası gibi.

Oedipus’un Ötesi

Tahmin edileceği gibi bu tür uzun süreli bir yatırımdan bir betayı çekip çıkarmak zor bir iş. Kadınların hep olduklarına inandırıldığı gibi olmadığı konusunda birinci el deneyimler yaşasa ve kırmızı hapı alsa da, bu “daha iyi erkek olma” sözü inatçı bir şekilde içinde kalır. Buna sosyal olarak alaya alınan ve küçümsenen erkek imajını ve annesinin babasını sürekli olarak negatif anlatmasını ekleyin, elinizde ölene kadar beta kalmaya aday bir beta kalır.

Fakat, sözünün eri bu erkekleri fişten çekmek yine de imkansız değildir. Acımasız ve deneyime dayanan gerçekler ile ergen bakış açısının bu zehirinden çıkmaları mümkün olabilir. Bu erkeklerde kırmızı hap farkındalığı yaratmak zor bir iş, ama bu erkeklerin iç gözlem yapmaları bir sonraki aşama. Eğer böyle bir baba deneyiminiz varsa “kötü baba”nın ve ona karşı sizin reaksiyonunuzun bir muhasebesini yapmanız ve bunun sizin kadınlarla etkileşiminizi nasıl etkilediğini anlamanız gerek. Sözünün eri bu erkekler için annelerinin de kendilerini reddeden ve böylece de onların ergen varsayımlarını yıkmaya yardım eden kadınlar kadar sıradan olduğunu kabul etmeleri çok zor. Bu tip ergen sözler (bilinçli ya da bilinçsiz) veren erkekleri sarsıp duran iki şey var : kadınları dedikleri ve yaptıkları arasında sürekli olan uçurum ve kendi ergen varsayım ve sözlerinin kendi cinsel yararının karşısında nereye konulacağı konusu

Çeviri : Promise Keepers

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Sonunda “diğer erkek”le buluştum

Evli kadınlarda 35 yaşını geçince sıkça görülmeye başlayan bir “ileri yaş alfa” arama huyu başladı. Rollo Tomassi buna ileri yaş hipergamisi diyor. Bu şekilde karısı tarafından boşanan birkaç erkek biliyorum. Fakat bu tür olayların gelişimi ve sonucu olarak sonunda kim beta, kim alfa kafam karışıyor. Tamam, terk edilen erkek genelde ilişki içinde betalaşmış  ya da başından kadının evde kaldım mantığı ile atladığı başından beta bir abi. Uğruna “yuva” yıkılan alfa abi ise daha yaşlı ve daha karizmatik … ama, ki kocaman ama … genelde olan şu : terk edilen güya beta erkek gidiyor daha genç bir kadın buluyor iken bu daha karizmatik güya alfa ise bazen çocuklu da olan, yaşı geçmiş bir kadınla takılıyor.

Böyle bir adam tanıyorum, 38 yaşında karısı tarafından aniden terk edildi, gitti 1.5 sene sonra 30 yaşında bir kadınla evlendi ve bir çocuk yaptı. Çocuk isteyen ama çocuk istemeyen karısına aşırı bağlı bir adam idi (tipik ilişki içinde betalaşmış bir zat), terk edilince süper üzüldü ama 4 ay sonra toparladı, yeniden evlendi ve şimdi kucağında bir bebesi var, tam da istediği gibi kız bebe. Sanırım ikinciyi de yapacaklar yakında. Eski karısı ne yapar bilmem ama kadınlar genelde bu yaşta yeni dal bulmadan terk etmezler, tahminim başka bir adamla.

Yine aynı şekilde yıllar önce beraber çalıştığım 56 yaşındaki müdürümü karısı terk etmişti (2 çocukları var). Adamın 5 aya kalmadan 38 yaşında, 20lerinde olan benim bile beraber olacağım, Taylandlı bir taş abla ile beraberdi. Karı resmen bu adama dede olmadan önce git daha genç kadınlarla takıl diye bilet verdi. Zira tipik bir beta olan eleman eğer karı terk etmese ölene kadar sadık bir şekilde yaşardı muhtemelen.

Herşeyin göründüğü gibi olmadığı bu fenomenle ilgili şu meşhur The Red Pill Reddit yazısı var örneğin :

Sonunda bugün “diğer erkekle” karşılaştım.

“Bugün futbol maçına gittim. Normalde onun (eski eş) çocuklarla günü, ama kızım için orda olmayı istedim … ve oğullarımı görmeyi istedim. Çocuklarla beraber daha fazla zaman geçirebileceğim her fırsat iyidir. Her ne kadar onları haftanın 5 günü görsem de, 7 kere görmeyi tercih ederim.

Vardığımda onları göremedim. Hava çok sıcaktı. Ah işte benim küçük oğlan beni gördüğü için yukarı aşağı zıplıyor. “Baba, baba!”. Koşup kucakladım, öptüm ve biraz da gıdıkladım. Bana güreşip güreşemeyeceğimizi sordu. “Şimdi olmaz. Kız kardeşininin maçını izleyeceğim”. En büyük oğlum yanıma geldi ve bana suratına nasıl futbol topu geldiği ile ilgili birşeyler anlattı.

Yerime yerleştim ve o işte önümde idi, sahaya dönmüş vaziyette.  Onu tanıyamadım. Saçları daha bir boktan görünüyordu bugün. Ve eleman da yanında idi. Diğer erkek. Ha siktir.

Bir yıl kadar önce 15 yıllık karım beni über alfa erkek için terketti.

Ben tatlı olan idi, o ise serseri.

Ben altbezi değiştirebilen ve bebe poposunu en hızlı şekilde silen erkektim. O ise koca bir evi kaldırabilecek olan erkek.

O, karımı anal sekse ikna eden erkekti. Ben ise “annem bizi neden terketti” diye ağlayan kızımın kafasını okşayıp teselli eden erkek

Son 15 aydır, hep bu anı kafamda canlandırıyodum. Cep bıçağımla herifçioğlunu boynundan mı bıçaklayacaktım? Fiziksel üstünlüklerimi göstermeye mi çalışacaktım? Ona benim de tıfıl olmadığımı mı gösterecektim? “Adamım, hava çok sıcak, çıkaralım şu t-shirtleri” deyip baklava karın kaslarımı mı ortaya serecektim?  Ya da ona ne kadar acı yarattığı ile ilgili uzun bir nutuk mu çekecektim? Herkesin önünde büyük bir cıngar çıkarıp futbol tarihine mi geçecektim?

Sonra onu şöyle baştan aşağı süzdüm. Düşüncelerimle baş başa sessizce oturdum.

Bu onun suçu değil. O da bir erkek sonuçta, sikini bulduğu deliğe sokuyor. Biz de o durumda olduk. Üstelik şu an 40 yaşında 3 çocuklu bir kadınla beraber. En güzel günleri yıllar önce geçip gitmiş bir kadınla. Her sabah 3 çocuğunu ve kocasını ilk heyecanlı deneyim kapısını çalınca terk edip gitmiş bir kadına bakarak uyanıyor. Yakında o kadının çocukluk travmalarını öğrenecek. Bağımlı ve fevri yapısını görecek … kendine bu kadın bu kadar saçma sapan şeye neden bu kadar para harcıyor diye sormaya başlayacak. Benim daha önce bulunduğum yere kısa sürede gelecek. Ve beni hiçbir kuvvet o zamanlarıma döndüremez!

Oturduğum yerden kalktım ve arkasında durup ismini söyledim. “David?” Arkasını döndü, biraz şaşırmış görünüyordu. “Sonunda seninle tanışmak güzel” dedim. El sıkıştık ve geri sırama döndüm.

Zavallı adam. Sonuçta, kendisi GERÇEK BETA!

 

Kaplan terbiyecisi

Sunshine Mary geçen hafta yorumlarda ilginç bir soru sormuş :

Hipergaminin farkında olduğumuzu biliyoruz – bu doğuştan gelen birşey ve hiçbir şeyi takmıyor – ve yine biliyoruz ki kadınlar yumurtlama döneminde alfa erkekleri daha çekici bulmaya meyilli oluyorlar … bir erkek, sürekli daha iyisini bulmak ve yumurtlama döneminde bir alfayla aldatmak için içten gelen bir arzuyla savaşmak zorunda kalan (savaştığını varsayıyoruz tabii ki) bir kadınla başa çıkabilir mi?

Kısa cevap : Evet, gerçekte erkeklerde, avcı – toplayıcı başlangıcımızdan beridir hem sosyal hem de psikolojik olarak hipergamiyi bastıracak donanımlar evrimleşmiştir. Aslında tüm kültürel ve tür seviyesindeki başarılarımız erkeklerin kadınlardaki doğal hipergami dürtüsü ile başa çıkabilmek için gizli motivasyonları sonucu ortaya çıkmıştır.

Mary’nin burada yaptığı çok yaygın bir hata : hipergaminin vakum içinde bir doğal dürtü olduğunu varsayıyor. Hipergami statik birşey değil. Bir kadının hipergamisini eniyileme kapasitesi kadından kadına değişir. Kadının kendi cinsel pazar değeri konusundaki görüşüne etki eden karmaşık değişkenler vardır.

Genelleme yaparsak, 22 yaşındaki bir dilber, hipergami dürtülerine yenilmeye 44 yaşındaki boşanmış ve iki çocuklu bir kadına göre daha meyillidir zira bunu yapabilecek kapasitesi çok daha fazladır. Birçok erkek hipergaminin sürekli tetikte olmayı ve kadına arkasını dönmemeyi gerektirdiğini düşünür ama marjinal bir kadın grubunu saymazsak çoğu kadın kendi hipergami dürtüsünü kendi algıladığı gerçekleştirme kapasitesine göre kontrol altında tutacaktır.

Kadının doğal dürtüsünün hipergami olması, kadının bunu eniyileyebileceği anlamına gelmez. Buna fırsatı olmayabilir (i.e. doğru zaman ve doğru yerde ulaşabileceği alfa erkek yoktur), kadın güzel değildir, hipergamiyi harekete geçirmesinin önüne geçen inançları vardır, kendine güven sorunları vardır (fazla özgüvenli ya da özgüvensiz olabilir), ya da en basitinden hipergamiyi harekete geçirirse tepesine binecek bir tutucu toplumda yaşıyordur. Bütün bu sebeplerle içindeki hipergami bastırılabilir.

Kadınların karşılaştığı temel çatışma budur; içten gelen hipergami dürtüsünün karşısında bu kısıtlayıcı faktörleri yönetmek hem de sonunda kaçınılmaz olarak vuracağı duvara yol alırken. Çok erkenden seçimi yapsa içinde hep daha iyisini bulabilir miydim acaba kuşkusu kalacaktır. Seçimini yapmakta geç kal ve artık solan güzelliğinin, sosyal baskının ve diğer kısıtlayıcı faktörlerin etkisi ile daha önce bulabileceklerinin çok daha altında bir erkeğe razı ol (alfa dul). Bütün bunların kişisel kısıtlamalar ile oluşan pratik kapasite içinde olacağını da unutmayın.

Dizginsiz Hipergami

Erkeklerin hipergami konusundaki en büyük yanılgısı, bu dürtünün sürekli tetikte olmayı gerektirdiği. Birçok MGTOW çeşitli derecelerde de olsa bu mantığı takip ederler, kadının hipergamisini kontrol altında tutmak ve böylece de dengeli bir ilişki sürdürmek için gerekli çabanın sürekli kadının aklından geçenleri okumaya çalışmak ya da süreli vajinal tuzakları aşmak anlamına geldiğini düşünürler. Bu durumda da sonunda kazanacaklarının, harcadıkları emeğe değmeyeceğini düşünürler. Kendi bireysel durumlarında haklı olabilirler ama hesaba katmadıkları şey, kadın – erkek arasında halihazırda bulunan doğal dengedir. Kadının hipergamisini gerçekleştirecek kapasitesi ne kadar az ise, erkeğin hipergamiyi kontrol etmesi o kadar kolaydır.

Kadının hipergamisine sınırlar koymak gerçekten de yapılabilecek birşeydir. Kıskanç bir adamı otomatik olarak “kendine güvensiz” diye yaftalama sebebi nedir? Çünkü bu adamın aşırı kontrol manyağı olmasının altındaki nedenin, kadınında gerçek bir arzu oluşturarak kadının hipergamisini kendi kendine kontrol etmesini sağlayacak kapasitesinin  bulunmaması olduğunu biliriz. Yine de dozunda bir eş savunmanın (mate guarding) akıllıca bir hareket de olduğunu biliriz. Ve işte bu da hipergamiyi kontrol edebileceğiniz çizgidir – Oyundaki herşey gibi, bunu açıkça ve abartılı uygularsan “kendine güvensiz” damgası yersin ama dolaylı ve dozunda uygularsan kendine güvenli ve kontrol elinde görünürsün.

Bunu gerçekten kavramak için Alfa / Beta tepokisi dinamiğini de göz önüne almanız lazım. Kadının hipergamisi, erkeğine en sağlam bağlarla bağlı kadını bile erkeğe shit test uygulamaya itecektir. Bir erkek bunun farkına vardığında, rasyonel aklı bunun sürekli başa çıkması gereken bir özgüvensizlik ve başağrısı olduğunu düşünür. Ama aslında doğa zaten bu testlerle başa çıkacak ve varlığından bile haberdar olmadığımız psikolojik silahları erkeklerin içine yerleştirmiş vaziyette. En beta erkeklerin bile kaba bir shit test sonucunda karılarına “siktir git” diyerek pozisyonlarını koruduklarına şahit oldum. Bu çileden çıkma sonucu olsa da, bunu provoke eden şey ve erkeğin karşılığında verdiği tepki zaten testi geçmek demek. Bu erkekler bunu yaptıklarının farkında değiller belki, sadece çileden çıktıklarını düşünüyorlar ve hatta belki ardından özür diliyorlar. Fakat verdikleri doğal tepki tam da kadınlarının istediği şey : erkeğin itilip kakılabilecek bir ezik olmadığını görmek.

Eş koruma da hipergami kontrolünün bilinçaltı yöntemlerinden biridir. Çoğu erkek (genelde betalar) kadınların yumurtlama döneminde,tanımadıkları alfaların spermlerine olan meyilli oldukları zamanda bu korumacı tutuma girdiklerinin farkında değildir. Kadının bu dönemde verdiği davranışsal ipuçları, erkeğin bilinçaltınca kaydedilir ve erkeğin içindeki doğal korumacı reflekslerce karşılanır. Doğa her zaman hipergaminin farkındadır ve buna karşı tedbirler geliştirmiştir.

Hipergamiyi sınırlayan bir başka şeyde kadınların cinsel pazarda birbirleri le rekabetleridir. Kadınlar arasında hipergami pratik olarak tepeye doğru bir yarıştır. Yüksek değerleri kaynaklar (yüksek CPD değerine sahip erkekler) düşük değerdekiler için maliyeti (çabayı) azaltırlar. Yüksek değerli erkeğin değeri, düşük değerli erkeklerin daha çok olması nedeniyle aşağı basamaklara iner ama hipergami kendi seviyesini değil kendisinden daha iyisini arar. Bir kadın için, biyolojik piyango vurması, kadının CPD değerinden daha yüksek bir erkeğin genetik materyalini ve kaynaklarını kendisine adamasıdır.

Hipergaminin doğası kadınlar arasında eleme etkisi yapar. Sanki yaklaşan duvar ve kendi kişisel kısıtlamaları yetmezmiş gibi, kendi cinsiyetleri içindeki rekabet de hipergamiyi kısıtlar

Doğayı Dize Getirme

Bir erkek çan eğrisinin “beta salak” tarafına savrulursa, bu yeni durum kadında yeni bir özalgı seviyesi yaratacak ve kadının içindeki hipergami dürtüsünü yeniden hayata geçirecektir. Aynı zamanda sosyal medya, kendi CPDleri hakkında gerçekten tamamen kopuk bir algıya sahip bir kadın nesli yetiştiriyor ve bu kadınlar da kendi hipergami kapasitelerini gerçekte olduğunun çok üstünde görüyorlar.  Kadınların aşırı şişkin CPD algıları ve buna neden olan tüm faktörler manosphere’de meme zaten. Bütün  bunlar kadın – erkek arasındaki dengeyi altüst etti ve bu da yeni bir sosyal ve psikolojik adaptasyon gerektiriyor.

 

Manospheredeki birçok yorumcu, kadınların hipergami dürtülerinin feminizmin ve fem-merkezciliğin yükselişi ve nesillerdir kültürü daha feminen yapma baskısı nedeniyle nasıl sınırsız bir hal aldığını söylüyor. Hiçbirşeyin hipergaminin umrunda olmadığı doğru, ve birçok erkek kullanma tarihi geçmiş ilişki yatırımı beklentisinin sonuçları ile yanmış olabilir ama ben Feminen Mecburiyet tarafına doğru olan sosyal kaymanın modern toplumu yıkacağına inanmıyorum.

Tabii ki cinsel devrim ve yaygın hormonal doğum kontrol yöntemleri gücü Feminen Mecburiyet tarafına kaydırdı ve bunun ana direktifi hipergami. Fakat bu Maskülin Mecburiyetin kendini yeniden ayarlaması gerektiği anlamına geliyor. İnternetin ve manosphere dediğimiz meta oyunun yaygınlaşması ile bu adaptasyonun başladığını görüyoruz. Geçmişte toplum ve doğa hipergamiyi kontrol altına almak için bugün varlığından bile haberdar olmadığımız şekillerde evrildi, fakat hipergamiyi başarılı bir şekilde kontrol eden yöntemler hep bulundu. Bu denge eninde sonunda yeniden kurulacak, bu ya erkeklerin geleneksel yöntemleri terk etmesi ile olacak ya da kadınların sınırsız hipergamiyi ve fem-merkezciliğin yalanlarının peşine takılan anne ve anneannelerinin yaşadığı acıları görerek kendilerini kontrol etmeleri ile

Çeviri : Taming the beast

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Seksodus Bölüm 2 : İkiyüzlü feminizmin yarattığı panik erkek cinselliğini krize soktu

Öncesi, birinci bölümde.

Cinsel işlevsizlik 21. yüzyıla ya da Batı’ya ait bir olay değil. Japonya’nın “otobur erkekleri” – seksten uzak duran ve para biriktirmeyi, gezmeyi – tozmayı vs. tercih eden erkekler – oldukça iyi dökümante edilmiş bir fenomen ve bilim adamları tarafından erkek cinselliğinin kendi içine kapanmasına iyi bir örnek.

Seksodus, Batılı erkeklerin sığındığı yeni bir yalnızlık, kendine özgü bir tada ve daha önce görülen sosyal krizlerden daha değişik bir nedenbilime sahip olsa da birçok karakteristik özelliği aynı. Ve hem Batı’da hem de Doğu’da havlu atan erkekler ile ilgili sorun, sadece cinsel tatminsizlik sonucu değil ekonomik ve eğitimsel baskılar sonucu ile de gazlanan bu olgunun tüm bir nesil içinde yayılma hızı.

Belki de şaşırmamamız lazım. İnsana pusulasını şaşırtan modern dünyada, erkeklerin karşı cinsle iletişim kurması ve istediklerini alması için ekstrem şeyler yapmaları gerekebiliyor. Bu belki de Julien Blanc gibilerinin yükselişini açıklayabilir. Blanc, seminerlerine katılan erkeklere, kadınların kendilerine olan tepkisini değiştirmeyi vaadediyor. Blanc bu hareketin uç noktalarından biri olan Pick Up Artist ya da PUA camiasından.

Fakat PUA ya da kırmızı hap camiasından yükselen diğer sesler, Roosh V olarak bilinen Daryush Valizadeh gibiler, toplumun cinsler arası rahatlıktan uzaklaşmasına neden olan yapısal nedenler olduğunu söylüyor. Sorunun bir kısmı, gerçekçi olmayan kadın beklentiler diyer Valizadeh. “Ortalama bir erkek için çekici bir kadınla yatmak oldukça zorlaştı. Bugün ortalama ve ortalamanın altı çekiciliğe sahip bir kadın bile ortalamanın üstü yakışıklılığa, kaslara, zekaya ve kendine güvene sahip elit bir erkeğin peşinde.”

“Ortalama bir kadın yeterince çabalarsa, ortalamanın üstü bir erkekle ara sıra da olsa tek gecelik ilişki yaşayabilir (bu adamların azgın olduğu ve kolay seks aradığı bir zamana denk gelerek). Bu kız bu durumda böyle bir adamı aslında uzun süreli bir ilişkiye çekebileceği yanılgısına kapılmaya ve ortalama bir erkeğe hiç şans vermemeye başlar. Çıtası, geçmişte kısa bir seks ilişkisi yaşadığı bu aygırdır artık.”

Valizadeh’in modern kadınlar üzerinde tartışma yaratacak görüşleri de var : “Kadınların çekiciliğinin de, çoğunlukla obezite salgını nedeniyle, hızlıca azalması da tahrip edici bir problem. “Fat acceptance” (şişmanlığın kabulü) akımının üyeleri ne derse desin, erkeklerin fit kadınlara olan doğal bir ihtiyacı var. Olay şu ki inanılmaz bir erkek ilgisini çeken çok az sayıda çekici kız kaldı piyasada.”

Valizadeh’ye göre bugünün cinsel pazarı Pareto dağılımını temsil ediyor : “tepedeki yüzde 20lik erkek grubu, en iyi hatunların yüzde 80’ine ulaşabiliyor” ki bu durumda da kadınlar mükemmel erkeği beklemeye başlıyorlar, tabii ki hayatlarına hiç girmeyecek olan mükemmel erkeği.

Valizadeh, erkeklik konusunda yazan Jack Donovan ile aynı fikirde : erkek karakter özelliklerini reddeden ve alaya alan hakim kültür erkekleri feminize ediyor. “Erkekleri gerçek erkek yapmakta yardımcı olan bir tane erkek rol modeli ismi düşünmeye çalışın … bulamazsınız” diye vurguluyor. Bu düşünceler çoğunlukla kaba ama ilgi uyandıran erkeklere yönelik bloglarda, örneğin oldukça popüler Chateau Heartiste sitesinde, sık sık dile getiriliyor.

Cinsel savaşların bugünkü garip durumu da bu görüşleri destekliyor. Son dönemde feministlerle olan çarpışmaların göze çarpan unsurlarından biri de çok az sayıda ana akım, heteroseksüel erkeğin  bu çarpışmalarda yer alması. GamerGate video oyunun tartışmasında, “social justice warrior” sürüsüne ve bunların Twitter üzerindeki sansür çabalarına muhalefet sosyal hayattaki daha olgun yaşlardaki gay erkeklerden ve genç oyun tutkunlarından ve asosyal gençlerden geldi; Matt Taylor olayında görüldüğü gibi, bazen hem asosyallerden hem de diğer kadınlardan.

Heteroseksüel erkekler basitçe artık daha fazla bilmek istemiyor. Bu tartışmalara girmiyorlar. Lezbiyenleşmiş 3. dalga feministlerin kendi adlarına yaptıklarından dehşete kapılan bazı kadınlar da tartışmadan çekiliyorlar. Bunun absürt sonucu da asosyal inekler, eşcinseller, lezbiyenler, erkek ve kadınların nasıl etkileşim içinde olacağı tartışmasının dominant figürleri. Jack Donovan örneğin eşcinsel bir erkek, bu yazıyı yazan Milo Yiannopoulos’da öyle. Sanki eşcinsel erkekler erkekliğin köşesinde savaşmayı göze alan tek erkek grubu gibiler.

Valizadeh, erkeklerin seks de dahil olmak üzere normal ilişkiler istediklerini söylüyor. Olayı anlamamışlarsa ya da feminen kültürün aşıladığı beyaz şövalye beyin yıkanmasından kurtulmaları gerekiyorsa bazılarının PUA seminer ve kitaplarına yöneldiklerini söylüyor (Erkeklere iyi çocuk olmanın onlara seks getireceği söyleniyor ki yalan).

Birçok kadına garip gelen şey ise erkeklerin bu karar sürecinin sonuna kadar rasyonel ve sistematik olması. Genç erkekler kelimenin gerçek anlamı ile maliyet – zarar analizi yapıyorlar ve kadınların çabaya değmeyeceğini hesaplıyorlar. Bu senaryoda kaybedenler aslında kızlar : erkeklerin cinsel ilişki ile gelen duygusal samimiyete ihtiyaçları yok ve mastürbasyon, fahişeler ve tek gecelik ilişkiler içeren bir hayata rahatça çekilebiliyorlar.

Ama erkeklerin bakış açısından durum tam da bu : eğitimden, iş hayatından ve evlilikten, yeter artık deyip rasyonel bir kararla vazgeçmek, Dr. Helen Smith’in geçen yılın Temmuz ayında piyasaya çıkan ilgi çekici Man on Strike kitabında verdiği uyarı (bu konu hakkındaki ortak görüş ise hızla büyüyor).

Erkekler duyguları ile değil gerçeklerin ışığında hareket ettiklerini söylüyorlar : toplum adil değil ve giderek erkekler için tehlikeli olmaya başladı. Erkekler, cinayete kurban gitme ihtimalinin erkekler için çok daha fazla olması, intihar edenlerin çoğunun erkek olması, orduda sadece erkeklerin savaşması ve iş kazalarında ölenlerin ezici çoğunluğunun erkekler olması gibi gerçeklere dikkat çekiyorlar.

Aynı suçta kadınlar genelde daha az hapis yatıyorlar. Üniversitelerde kadınlara daha çok burs olanağı var. Kadınlar daha iyi ve daha ucuz sağlık hizmetleri alabiliyorlar ve sadece kadınlara hitap eden daha iyi sağlık sigortalarından faydalanabiliyorlar. Çocuklar konusunda kadınlar asıl ebeveyn statüsünde kabul ediliyorlar ve boşanmada çocuklar kadına veriliyorlar. Kadınların daha iyi doğum kontrol opsiyonları var.

Kadınların evsiz kalma, işsiz kalma ve uyuşturucu bağımlısı olma ihtimali erkeklere göre daha az. Depresyona girme ve akıl hastalığına yakalanma şansları da daha az. Kadınlar üzerindeki finansal başarı baskısı daha az. Acil durumlarda ve medikal servislerde öncelikliler.

Bazıları bu istatistiki trendleri “kadın ayrıcalığı” olarak tanımlayabilir. Buna rağmen erkek hakları aktivistleri, medyada kadın sorunları ve kadına yönelik baskı konularının, kadınlar her alanda eşitliği yakalayıp birçok alanda avantajlı olmalarına rağmen yüzde 100 yayın zamanı bulduğunu söylüyorlar. Geriye kalan eşitsizlikler ise kadınların tercihi nedenli diyor saygın feminist akademisyen Christina Hoff Sommers, yapısal ön yargı sonucu değil.

Buna rağmen erkekler tuhaf tecavüz kültürü (rape culture) ve ataerkil öncelikler iddiası ile sürekli hırpalanıyorlar. Bunun tuhaf ama önlenemez sonucu ise kadınların erkekleri kadınları sadece seks objesi olarak görmeye itmeleri zira kadınlarla ilişki içine girmek korkunç ve yıpratıcı birşey düşüncesi ortaya çıkıyor. Ve seksodus kadınları orantısız bir şekilde daha acımasız etkileyecek çünkü araştırma sonuçları gösteriyor ki “erkek gibi davranan” ve bir sürü cinsel ilişkiye giren kadınlar, ileride daha mutsuz oluyorlar, depresyonda olmaya daha fazla meyilliler ve uzun süreli ve anlamlı bir ilişki içinde olma şanslarını yok ediyorlar

*

Erkeklerin kaçtıkları şey sadece video oyunu ve ayaküstü seks ilişkileri değil. Aynı zamanda dedelerinin neslinde hapsi boylayacakları fetişlere de yöneliyorlar ve bu da onları eskinin adil seks yaşamından daha da uzağa savuruyor. Kürklü kültürünü ve antromorfobik hayvanlı seks fetişini ele alın örneğin, internet aracılığı ile ikisi de yükselişte.

Jack Rivlin’in öğrenci gazetesi The Tab, Bölüm 1‘de değinmiştik, İngiltere’de kampüslerde bu trendin yayıldığını görmüş. Bu şu an zaten Amerika’da dolu dizgin. Diğer alternatif cinsel davranışlar, homeseksüellik ve tanseksüellik de kampüslerde artık daha görünür.

Cambridge Union başkanı Tim Squirell, kendisinden Bölüm 1‘de haberdar olmuştuk, bu gözleme katılıyor : “daha büyük sayıda insan kendini homoseksüel, biseksüel ya da diğer cinsel kimliklerle tanımlamaktan mutlu bu aralar. Sanırım değişik hayatlar yaşayan insanlara karşo daha açık ve hoşgörülü olduk.”

Gay özgürlüğü ise kadınlar için iyi birşey olmamış olabilir. İnandığınız kaynağa göre – ki gay aktivistlerin rakamlarına pek inanmamak daha mantıklı – erkeklerin yüzde 1 ila yüzde 10luk bir kısmı gay (muhtemelen rakam yüzde 1’e bayağı yakın).

Sadece birkaç on yıl önce, bu gay erkeklerin birçoğu – sterotipleştirmek tehlikesine rağmen en duyarlı, sanatçı ruhlu, çekici ve yüksek kazananları diyeceğim – yani mükemmel koca malzemesi olanları – evlenir, birkaç çocuk yapar ve saklı arzularını tatmin için çifte hayatlar sürdürürdü. Karılarını seks için rahatsız etmezler ama yine de çocuklarına çok iyi babalık yaparlardı.

Ama artık bu adamların böyle bir zorunluluğu yok ve çoğu durumda çocuk da yapmıyorlar. Yani, en tercih edilen erkeklerin önemli bir kısmı artık piyasada değil ve kadınların seçenekleri daha da az.

(Yan not olarak, başka yerde okuyamayacağınız bir argüman söyleyeyim : gay erkekler ortalama olarak IQ testlerinde önemli ölçüde yüksek skor elde ediyorlar ve IQ’nun en azından kısmen kalıtsal olduğunu biliyoruz. Gay erkekler artık hetero görünme zorunluluğu olmadığı için eskisi gibi üremiyorlar. Aslında araştırmalara göre gay erkekler neredeyse hiç çocuk yapmıyorlar.

Toplumun yeni keşfettiği homoseksüellik hoşgörüsünün toplumu biraz aptallaştırıcı etkisi olduğunu söylesem çok mu ileri giderim? Tamam, biraz abartı duruyor. Gay erkekleri gizli çifte hayattan kurtarmak her ne kadar moral zorunluluk olsa da, hiçbir hızlı sosyal değişim yan etkisiz olmuyor maalesef.)

Ve daha “kişisel hakların yeni cephesi” transeksüelliğin gençliğinin sado-mazoşistliğe olan ilgisindeki patlamaya gelmedik bile (transeksüellik, solun alternatif cinsel hayat stili diye pazarlamaya çalıştığı ama aslen psikiyatrik bir bozukluktur.)

*

Bölüm 1’e tepki devasa idi. Bugüne kadar yazı Facebook’ta 300,000 kere paylaşıldı ve 16,500 okur yorumu aldı. 500’den fazla erkek bana özelden yazarak şükran ve desteklerini bildirdiler, her kıtadan ve her yaş grubundan. Daha genç erkekler özellikle çok duygulandırıcı şeyler söylüyorlar (tahmin edileceği gibi yüzlerce kızgın feminist de twitter’dan bunun “herşeyi hakkı gören ağlak beyaz erkekler” olduğunu yazıyorlar, ki bu da zaten hikayenin ana fikrini haklı çıkaran bir tepki). Aşağıda yaptığım yazışmaların en temsil edicileri var, izin alarak yayınlıyorum.

Mark, 24: “Bildiğim herkes aynı şekilde hissediyor. Makalen tam olarak bize hitap ediyor. Biz kaybeden ya da inek değiliz,sadece acımasız kadınlarca korkunç suçlamalara uğramaktan korkan normal erkekleriz ya da artık umrumuzda değil. Bunu söylediğime inanamıyorum ama artık kadınların derdi ile uğraşamıyorum.”

Mickey: “Bütün ilişki olayına hayır dedim, heteroseksüel olmama ve karşılıklı saygı temelli yakınlığı istememe rağmen. Daha doğrusu istiyorum sanıyordum ama uzun zaman oldu ve kadınların davranış standartları (benim flört bokuna olan ilgimle beraber) o kadar düşük ki, bana artık gerçekçi bir istek gibi gelmiyor.”

Francis, 28: “Ben sporcuyum. Ebeveynlerim çok zengin. Bir sürü arkadaşım ve iyi bir sosyal çevrem var. Ama artık kadınlarla çıkmıyorum. Sıklıkla tek gecelik ilişki yaşıyorum, ama çoğunlukla zamanımı başka şeylerle dolduruyorum. Üniversitede bir kızı tacizle suçlandım ve o zamandan beridir siktir et diyorum. Spora zaman harcasam daha iyi.”

Tilo, 20 : “tam emin değilim ama makalen sanki benim ve bir sürü arkadaşım için yazılmış. Gizlice online kürklü şeysinden yapıyorum. Ebeveynlerim öğrenir diye çok korkuyorum ama bana hitap eden şey bu. Kızlar kabus. Benden 10 yaş büyük bir erkek kardeşim var ve oda aynı şeyi hissediyor. Biz ümidi kestik.”

Hector, 26 : “Ciddi ilişki isteğinin yaşlandıkça geleceğini düşündüm ama bu hiç olmadı ve ben de artık ümidi kestim. Bu yazıyı okumadan birkaç saat önce annemle yemek yiyorduk ve annem kız arkadaşlardan ve evlenmem gerektiğinden falan bahsediyordu. Ben de “neden hayatımı bu bokla çöpe atayım?” diye düşünüyordum. Yazını okudum ve anladım. Bunun sadece benim neslimi etkilediğini sanmıyorum.”

Artık emin olabiliriz ki seksodus, MGTOW’un sıklıkla karakterize edilmeye çalışıldığı gibi, marjinal ve izole bir internet hareketi değil. Felaket sosyal mühendisliğin, kadın ayrıcalıklarının, sonu gelmez beyaz erkek alaylarının (cinsiyetleri ve ten renkleri üzerinden), erkeklerin eğitim ve iş yaşamından çekilmelerinin toplamında, bir hatta belki iki nesil kaybedildi halihazırda.

Dünyada iyi olan şeylerin hemen hepsini erkekler yarattı. Maskülinitenin aşırısı da tabii ki kötü olanın çoğundan sorumlu. Ama eğer sığlığa ve erkeklerin sürekli ayrımcılığa uğradığı bir dünyaya doğru yokuş aşağı inmeyi önlemek istiyorsak, önce erkeklere yönelik tavrın değişmesi lazım. Birçok kurban artık geri dönüşü olmayan noktadayız diyor. Eğer bu noktaya gerçekten gelirsek, asıl ızdırap çekecek olan, kadınlar.

Çeviri : The Sexodus, Part 2 : Dishonest feminist panics leave male sexuality in crisis

Seksodus, Bölüm 1 : Erkekler kadınlardan vazgeçip toplumdan elini eteğini çekiyor

“Benim neslimin erkekleri s..i tuttu” diyor Rupert adlı, video oyunu tutkunu Alman genç. Kendisini son birkaç aydır tanıyorum. “Evlilik öldü. Boşanma hayatının ömür boyu içine edilmesi demek. Kadınlar tek eşlilikten vazgeçtiler ve bu da onları bizim gözümüzde uzun süreli ilişki ve aile kurmak için uygunsuz hale getiriyor. Durum bu. Eğer riski alsak bile, çocuklarımızın bizden olmama ihtimali olacak. Fransa’da, kadının aldatarak yaptığı çocuklara bile bizim para ödememiz gerekiyor.”

“Okulda, erkeklerin hayatının içine ediliyor. Okullar, kadınlara göre dizayn ediliyor. Amerika’da oğlanlara zorla Ritalin gibi Skittles veriliyor, “uysallaştırmak” için. Kotaları doldurmak için kızlara ayrıcalık tanınırken, erkekler ikinci plana itiliyor.”

“Benim neslimdeki kimse anlamlı bir emekliliğe sahip olacağına inanmıyor. Biz, bir önceki neslin elde ettiği servetin sadece üçte ya da dörtte birine sahibiz. Herkes işsizlik ve yoksulluktan kurtulmak için yüksek öğretime kayıyor zira iş yok”

“Acımızı kızlarla dindirebilseydik tüm bunlar bile katlanılabilir olabilirdi. Ama sadece ilgi gösterince bile pedofil ya da tecavüzcü gibi davranılıyoruz. Benim neslim deneydeki “güzeller” (1960 yılında yapılan ve insan ırkının geleceği ile ilgili karamsar sonuçlar ön gören Fare Ütopyası deneyine referans veriyor)”.

Nüfus artışı kontrolden çıktığında, John Calhoun’un “fare evrenindeki” dişi fareler çiftleşmeyi bırakıyor ve erkek fareler diğerlerinden kendilerini soyutlayarak sadece yiyip – içip – yatıp – sıçıp – süslenip yaşadıkları bir hayata çekiliyorlar. Çok parlak kürkleri ama bomboş hayatları olan bu farelere Calhoun “the beautiful ones” yani “güzeller” ismini veriyor (*).

“Aradaki paralellik inanılmaz” diyor Rupert.

Tarihin hiçbir döneminde cinsiyetler arasındaki ilişki bu kadar stres, husumet ve yanlış anlama dolu olmadı. Son on yıllarda toplumda meydana gelen fay hattı kaymasının itici gücü olan radikal feministler için bu bir zafer : toplumun temellerindeki enstütüleri ve güç yapılarını alaşağı etmek istiyorlardı, sonucunda ortaya çıkacak yıkımı zerre kadar düşünmeden. Nihilist bir yıkım, onların yol haritası.

Ama geri kalanlarımız için, küçük ama organize bir kışkırtıcı grup tarafından toplumun yıkıldığını, sıradan kadın ve erkeklerin birbirlerinden soyutlanıp aynı şiddette ızdıraba itilmeleri görmek acı verici. Özellikle, hızla artan sayıda gözlemcinin farketmeye başladığı bir olgu : koca bir neslin – özellikle erkeklerin – bu sosyal mühendislik projesinin enkazı altında kalması.

Sosyal yorumcular, gazeteciler, akademisyenler, bilimadamları ve genç erkeklerin kendileri trendin farkına vardılar : 15 – 30 yaş arası erkeklerin giderek artan sayıda bir kısmı toplumdan tamamen kendilerini çekiyorlar, kadınlardan, seks ve ilişkiden ümidi kesiyorlar ve porno, seks fetişizmi, alkol, uyuşturucu bağımlılığı, video oyunları ve bazen hanzo erkek kültürüne çekiliyorlar. Bunların hepsi bu çekilen erkekleri, modern feministlerin yarattığı düşmanca, yıkıcı sosyal ortamdan soyutluyor.

Onları suçlayamazsınız. Okulda, barlarda, klüplerde ve ötesindeki adaletsiz koşullara isyan ettiklerinde ksaba çocuk-adam, ağlak bebe aşağılamalarına maruz kalan erkekler bir şeyi yapsalar da suçlular, yapmasalarda: saldırgan, gerçeklikten kopuk beklentileri olan kadınların peşinde koşmadıkları zaman bodrum katında yaşayan sivikceli veletleri diye dalga geçilirken, en ufak bir cinsel ilgi gösterdiklerinde tecavüzcü ve kadın düşmanı yaftası yiyorlar.

The Tab adlı öğrenci gazetesinin baş editörü Jack Rivlin, 30 kadar öğrenci gazetesinin arkasındaki kişi olarak bu trendi en iyi gözlemleyebilecek kişilerden biri. Ve o da şimdiki neslin erkeklerinin kadınlarla iletişimi zor bulduklarını kabul ediyor.

“Ergen erkekler her zaman kızlar konusunda başarısızlardı ama bugün gerçekten de iyi niyetli olmanın yetmeyeceği ve eğer beceriksizliğin başınız belaya sokabileceği fikri baskın” diyor Rivlin. “Örneğin, bir öpücük için eğilmek bile sizin beceriksizden ziyade sapık olarak görülmenize neden olabilir.”

Erkeklerin bugün uyması beklenen kuralların ne olduğu onlara hiç açıklanmıyor diye devam ediyor Rivlin. Bu da oğlanları kızlarla etkileşimde stresli ve bilgisiz bırakıyor. “Bu sanki iyi bişeymiş gibi görünebilir zira erkekleri romantik olmayan ama pratik bir şekilde kıza nasıl davranması gerektiğini sormaya itebilir. Fakat bu durum onların oyundan vazgeçip kendi oğlan gruplarına çekilmeye itiyor, kadınlara karşı kaba olmanın grup içinde onayınızı arttırdıpı ve karşı cinsle bire bir etkileşimi tamamen bırakabileceğiniz gruplar.”

“Nasıl davranacaklarını bilmedikleri ve cesaretleri olmadığı için kadınlara yaklaşmayan oğlanlar da var. Kadınlarla başbaşa zaman geçirmemiş oğlanların onlarla ilişkide iyi olmayacaklarını söylemeye gerek yok”.

Rivkin madde bağımlılığında artış olduğunu da gözlemlemiş, özellikle oğlanların sinirlerini yatıştırmak için kullandıkları alkolde. “Birçok erkek öğrencinin hiç ayık seks yapmadıkları ile övündüklerine çokça şahit oldum. Korktukları belli, bu doğal, ama eğer “kuralları” bilseler çok daha az korkak ve işlevsiz olacaklar.”

Sonuç? “Bir sürü iyi ama mahçup erkek kadınlara yaklaşmayı bırakıyor zira onlar için çok kötü bir utandırılmaya uğramadan hata yapma şansı yok.”

Daha kötüsü, bu etki erkeklere ayrılan destek paketlerinin olmadığı daha fakir ve eğitimsiz topluluklarda daha fazla hissediliyor. Benim bulunduğum Cambridge Üniversitesinde bu olgu farkedilir değil diyor Tim Squirrell. “Son yıllarda bir değişim gözlemlemedim. Bu yıl zorunlu rıza seminerleri konuldu ve sanırım bu iyi birşey ve Kadın Gruplarının lad kültürüne karşı kampanyaları devam ediyor. Ama burada atmosfer yine geçen yılki gibi – çoğunluğu kimseye yaklaşacak cesareti olmayan inek erkekler ve kızlara yaklaşmaya cesareti olan küçük bir grup erkek. Kadınlar da erkeklere yaklaşıyor tabii. Kampüste seks kıtlığı olduğuna dair henüz kampüs gazetesinde bir yazı çıkmadı.”

“Sanırım daha önce ne kadar seks yapılıyorsa şimdi de aynı” diye ekliyor. Cambridge University’de bu çok anlamlı olmayabilir tabii. Sosyoekonomik ve sınıfsal nedenlerle Cambridge ve Oxford gibi yerler erkeklerin çatlaklara düşmesinden kendilerini izole etmiş olabilirler.

Ama çoğu orta ve ortanın üstü sınıftan öğrencilerle dolu bu üniversitelerde bile bu zorunlu ve kibirli “rıza” sınıfları hayata geçiriliyor. Ortanın solunda bir feminist olduğunu belirten Squirell bunun iyi bir fikir olduğunu düşünüyor. Ama Camille Paglia gibi akademisyenler yıllardır kampüslerde devam eden “tecavüz kültürü” (**) çığırtkanlığının kadınları daha büyük tehlike altında bıraktığını söylüyor.

Kadınlara bugün mağdur edebiyatı öğretiliyor, saldırgan bir şekilde kırılgan olmaları ve en küçük bakış, yaklaşma ve sözün ya da beceriksiz bir yanlış anlamanın “saldırı”, “istismar” ve “taciz” olduğu anlatılıyor. Bu erkeklerin sadece bir kızın ağzından çıkanlarla akademik kariyerinin mahfolacağı kampüslerde işe yarayabilir.

Ama Paglia’ya göre bu kadınlar gerçek dünyaya adım attıklarında ve üniversitelerin tecavüz komitelerinin koruyucu kanatlarının altından çıktıklarında, gerçekten şiddet içerebilecek erkek cinselliğine karşı tamamen hazırlıksız oluyorlar. Ve ortaya çıkan panik ve korku havası da erkekleri daha da kötü etkiliyor. Toplamda eğitim -öğretim, erkek çocuklar için ızdıraplı bir deneyim haline geliyor.

İngiltere ve Amerika’daki okullarda bugün erkek çocukları utanmazca hastalıklıymış gibi davranılıyorlar, akademisyenlerin 2001den itibaren uyarmaya başladıkları şekilde. Erkeksi ve taşkın olmak artık problem olarak görülüyor ve kız davranışları, bu defolu erkeklerin uyması gereken altın standart olarak kabul ediliyor.  Çözüm ise çoğunlukla ilaç.

Amerika’da her yedi erkek çocuktan birine eğitim hayatının bir yerinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu teşhisi konuluyor. Milyonlarca oğlan çocuğa, Ritalin adlı güçlü bir hiperaktivite ilacı yazılıyor, erkek olarak doğma suçunu işledikleri için. Bu ilacın, ani ölüm gibi çirkin yan etkileri var.

Bütün bunlar olurken de erkekler akademik olarak kızların gerisine düşüyor, belki de son on yıllarda kızların başarılarına odaklanan bonkör fonlar etkisi ile. Bu arada tabii kötü notlar alan, daha başarısız oğlan çocukları tamamen görmezden gelinerek. Batı’da kızlara odaklanma o kadar güçlü ki, erkeklerin akademik problemleri tamamen görünmez halde.

2001 yılında bile kızların gerisine düşen, ihtiyaçları olmayan bir ilaca boğulan, kendine güven problemleri tamamen görmezden gelinen, üniversiteye gitme ihtimalleri de az ve bütün bunların üstüne eğitim sendikalarında ve solcu partilerde yuvalanan feminist birlik tarafından sürekli alaya alınan olan bu oğlanlara ne oldu?

Kısa cevap : büyüdüler, işlevsiz, toplum tarafından ihmal edilmiş, ciddi sıkıntı içinde ve çoğunlukla karşı cinsten tamamen kopuk bir haldeler. 1990 ve 2010 yılları arasında kültür ve okullar tarafından asıl ihanete uğrayanlar erkekler. Bu erkekler benim seksodus dediğim dalganın ilk nesli, kadınlarla sağlıklı bir ilişki kurulamayacağına ya da bu çabaya değmeyeceğine inanmış erkeklerin ana akım toplumdan toplu olarak vazgeçişi.

İkinci dalga seksodus nesli ise şu an yetiştirilmekte. Muhtemelen 3. dalga feminizmi, Kaliforniya’nın “Yes means Yes” yasası gibi kibirli, saçma, çalışması mümkün olmayan ve açık açık erkek düşmanı dolmaları ile Guardian, Vox, Gawker gibi medya organlarında histerik partilerinin son saatlerini yaşıyorlar, kadınların kendileri de bu saçmalıkları reddedip, artık s-kelimesi (sikiş)ten komple kendilerini soyutlamadan önceki son saatler.

***

Sexodus öyle yok yere olmadı ve birçok y kuşağı genci toplumun dışına sürükleyen kuvvetler, bu gençlerin ebeveynlerine de baskı uyguluyor. 30larının sonlarında olan ve bu konuda birkaç aydır görüştüğüm profestonel araştırmacı bir erkek esprili bir şekilde açıklıyor durumu : “En azından son 25 yıldır, bir kadını elde tutmak için sürekli daha fazlasını yapmam gerektiğini duyup durdum. Ama kimse bana onlar beni elde tutmak için ne yapacak söylemedi.”

“Yönetici olarak çalışan, heteroseksüel ve evli ve toplumdan kendini soyutlamamış bir erkek olarak, piliçlerden bana verilen mesajı şöyle özetleyebilirim : ‘çeneni kapamak sadece arzu edilir değil aynı zamanda mecburi’. Herşeyi çeneni açmadan ödemeli ve çalışır halde tutmalısın : ama sen, kendin ve tercihlerin siktirip gidip geberebilirsiniz.”

Son birkaç on yıldır kadınlar erkeklere karmaşık sinyaller gönderiyorlar, oğlanları kadına nasıl davranacakları konusunda tamamen kafası karışık bir hale sokan, belki de bu nedenle bazı erkekler içinde bulundukları durumu bu kadar ağır kelimelerle anlatıyorlar. Kendilerinden daha fazla kazanan ve akademik olarak daha iyi performans gösteren kadınlarca eve ekmek getiren rolü ellerinden alındıktan sonra erkekler ne yapacaklarını sezmeye çalışır halde kaldı, kadınların birbirine zıt olan ne istedikleri ile ilgili söyledikleri ve aslında neyin peşinde koştukları arasında erdemli bir yer bulmaya çalışır bir halde kaldılar.

Erkekler, kadınların dedikleri ile yaptıkları arasındaki uçurumun hiç bu kadar fazla olmadığını söylüyorlar. Erkeklere sürekli feminist yolda kadınlara yoldaş olan kibar, duyarlı erkekler olmaları söyleniyor. Ama iyi, zararsız bir erkek arkadaş istediğini söyleyen kadın eve gidip Game Of Thrones’taki kaslı, testosterona boğulmuş, geniş göğüslü erkekleri ağızlarının suları aka aka izliyor. Erkekler bunu biliyorlar, bu büyük tutarsızlık bütün oyunu çok fazla çaba gerektirir hale getiriyor.(***) Kadınlar ne ister diye anlamaya çalışmaya ne gerek var, maç yapmak, yatak odandan rahat rahat mastürbasyon yapmak veya video oyunu oynamak varken.

Her biri kült bir hit olan erkekler ve maskülinite ile ilgili kitaplar yazan Portland merkezli yazar Jack Donovan, bu fenomenin çoktan yetişkin nüfus içinde endemik olduğunu söylüyor. “Aslında flört edip evlenme opsiyonu varken kadınlardan ümidi kesen bir sürü genç erkek görüyorum” diye açıklıyor. “Ya da aile ve eş edinme fikrinden ümidi kesen. Bu hem geleneksel olarak kadınlar konusunda utangaç olan erkekleri de kapsıyor hem de kadınlarla normalde utangaç olmayan erkekleri de.”

“Bu erkekler maliyet – fayda analizi yapıyorlar ve bunun kötü bir alışveriş olduğunu farkediyorlar. Biliyorlar ki eğer evliliğe ve çocuklara yatırım yaparlarsa, bir kadın bunu istediği zaman yıldırım hızıyla ellerinden alabilir. Bu nedenle Tinder ve OK Cupid gibi uygulamalardan kadın bulup, korunmalı seks yapıyorlar ve kendilerini “oyuncu” sınıfına atıyorlar. Oyunculuktan sıkılınca da en fazla erkek arkadaş oluyorlar.”

Evliliğin Uluslararası Sembolü

Donovan şöyle devam ediyor : “Hemen hemen tüm erkekler zorunlu cinsel taciz ve anti-tecavüz seminerlerine katıldılar ve biliyorlar ki bir kadının kendilerini suçlayıcı sözleri ile bile işlerinden olabilirler ya da tutuklanabilirler. Biliyorlar ki birçok durumda, suçsuzlukları kanıtlanana kadar suçlu muamelesi görecekler.”

Donovan suçun modern feminist hareketinde ve bu hareketin kendi görüşüne göre samimiyetsizliğinde olduğunu söylüyor. “En çok kafası karışık ve zorlanan erkekler ise feministlerin iyi niyetli olduğu varsayımıyla hareket eden erkekler” diyor. “Gerçekte ise modern feministler cinsel, sosyal, politik ve ekonomik statü için sıfır toplamlı bir mücadele içindeler – ve şu an mücadeleyi kazanıyorlar.”

“Medya şu an bütün tartışmaları radikal feministlerin çerçevesine almasına izin veriyor, bu kısmen sansasyonculuğun her türlü adil ve dengeli tartışmaya göre daha çekici olmasından. Kadınlar temel olarak erkekler hakkında her şeyi söyleyebilirler, ne kadar iftira olursa olsun dedikleri alkışlar ve tezahürat ile karşılanır”.

Durum gerçekten de medyadaki bazı gevşek erkek koalisyonları için bu oldu, Dr Matt Taylor’a feministlerin yaptığı saldırıya tepki gösteren bilimadamları da aynı durumla karşılaştı, basın etiği için yürüttükleri kampanya, yalancı aktivist feministler ve “social justice warrior” denilen insanlarca kadın düşmanı nefret söylemi olarak yaftalanmaya çalışılan video oyunu camiası da karşılaştı.

Donovan’ın feministlerin medya savaşlarında kolayca kazanmalarının sebebi konusunda görüşü şu : “Çünkü erkekler içgüdüsel olarak kadınları savunmak ve kahraman olmak için öne atlıyorlar. Bir erkek ucundan da olsa kadınları ve feminizmi eleştiren birşeyler yazsa, hem kadınlar hem de erkekler tarafından radikal bir alçak olarak tanımlanıyor. Açıkça feminizim taraftarı olmayan birçok “erkek çalışmaları” ve “erkek hakları” kitap ve blogları, kadınlardan özür dileyenlerin yorumlarıyla dolu.

The Myth of Male Power gibi kitaplar ve A Voice For Men gibi kitaplar favori öcüler, ama sadece feministlerin “eşitlik” peşindeyiz deyip yaptıklarının ikiyüzlülüğünü yüzlerine vurdukları için.

Cinsiyetler arasına nifak tohumları eken modern feministlerin aksine “Erkek Hakları Aktivistleri” gerçekten cinsel eşitlik peşindeler diyor Donovan. Ama erkek çalışmaları yapan yazarlar ve erkek akademisyenler aşırı radikal görünmemek için attıkları her adıma dikkat etmek zorunda kalıyorlar. Bunun aksine karşılarındaki feministlerin ise böyle bir derdi yok tabii ki. Donovan’ın “hipster feminist” dediği bu kadınlara ve onların umursamaz aşırılıklarına örnek olarak Guardian’dan Jessica Valenti’nin ortalıkta “ERKEK GÖZYAŞLARINDA YIKANIYORUM / I BATHE IN MALE TEARS” yazılı t-shirt ile dolaşmasını örnek veriyor.

Jessica Valenti adlı feminazi ve ERKEK GÖZYAŞLARINDA YIKANIYORUM t-shörtü.

“Ben feminizmi eleştiriyorum” diyor Donovan. “Ama hiçbir zaman üstünde “KADINLARI AĞLATIRIM” yazan bir t-shirt ile dolaşmam. Böyle yapsam öküzün teki ve düpedüz zorba biri olarak görünürüm.”

Akademisyenlerin, sosyologların ve Jack Donovan gibi yazarların görüşüne göre kibirli orta sınıf medya figürlerinden ve bunların işbirlikçisi kafası karışık erkeklerden gelen insafsız, alaycı düşmanlık, kısmen de olsa hiçbir şey bilmek istemeyen erkek neslinden sorumlu.

Bölüm 2’de toplumdan kendilerini çeken, ilişkilerden, kadınlardan vazgeçen ve alkol gazlı lad kültürüne dalan bu erkeklerin bazıları ile görüşeceğiz. Ve modern feminizmin asıl kurbanlarının, daha da yalnız ve tatminsiz bir hayata itildikleri için kadınların ta kendisi olduğunu keşfeceğiz

Devamı ikinci bölümde.

Çeviri : Efsanevi şahsiyet Milo Yiannopoulos‘un artık klasikleşen 2014 yılında yazdığı  The Sexodus, Part 1 : The men giving up on women and checking out of society yazısı.

(*) – Bu Fare Ütopyası Deneyi ile ilgili bir yazı yazmak lazım. Fareleri içinde yemeğin ve içeceğin sınırsız olduğu bir ütopik kafese kapıyorlar. Herkesin eşit olanakları bulduğu ve kimsenin çalışması gerekmeyen ütopya gerçek olursa ne olur diye. Daha kafesin kapasitesine yanaşamadan hızla üreyen fare toplumu boka sarıyor. Yemek sınırsız olmasına rağmen yamyamlıklar oluyor, dişiler bir grup erkeğe verirken dişisiz kalan erkekler kafesin dibinde toplanıp çeteler halinde cinayetlere başlıyor, dişiler sapıtıp bebelerini öldürüyor. Güzeller (The Beautiful Ones) ise kafesin en tepe bölümlerinde (kafes kat kat), kendilerini sadece yemeye, içmeye ve bütün gün tüylerini yalamaya veren ve bu nedenle de dış görünüş olarak oldukça güzel erkek farelere deneyi yapan elemanların taktığı isim. Toplumu aşağıda bok götürürken bunlar karıdan – kızdan ve toplumdan elini eteğini çekmiş bir yaşam sürüyorlar. Sonunda mutlu mesut bir fare ütopyası olması gereken kafeste farelerin nüfusu hızla azalıyor ve eskiden arttığı seviyelere inmesine rağmen yozlaşma kökleştiği için kafesteki farelerin nesli tükeniyor.

(**) – Rape Culture (Tecavüz Kültürü), şu an Batıda Üniversitelerde radikal feministlerin propogandasını yaptığı birşey. İstatistik Bilimini hiçe sayan (bilim dediğin ataerkil toplumun baskı aracı değil mi zaten (!)) araştırmalar ile kampüste tecavüzün ve cinsel saldırının yüzde 20 gibi bir oranda olduğu yalanı ile (buna göre Amerikada bir üniversitede tecavüz oranı ile tecavüzün savaş aracı olarak kullanıldığı Afrika ülkesi Kongo’daki tecavüz oranı aynı) kendi ajandalarını üniversitelere dayatıyorlar. Örneğin şu an 2 ay önce ayrıldığınız sevgiliniz sizi yeni sevgilinizle görünce bu kampanya sonucu faaliyete geçen üniversite mahkemelerine gidip “biz bu herifle beraberken aslında düşündüm de rızam yokmuş, bu herif bana tecavüz etti” diyebiliyor ve siz de tabii “kadının beyanı esastır” diye yaptırıma uğrayabiliyorsunuz. Bunlar bir 5 – 10 seneye kalmadan Türkiye’ye de gelir merak etmeyin.

(***) – Siz sevgili okurlar ise 2014’te göre daha donanımlısınız ve burada bir tutarsızlık olmadığının farkındasınız. Olan dizginsiz hipergami, alfa siker – beta öder ve iyi çocukları bekleyen betalar olarak tutmak, yeterince beklerlerse en iyisinin kendilerine kalacağını sanan.