İlişki Sihirbazı – Kadınlarla Başarının Sırları

 

İlişki Sihirbazı – Kadınlarla Başarının Sırları
(E-Kitap PDF/EPUB)

(Shopier’de sepete 225 TL ve üstü alışverişte %30 indirim var.)

“Güzel kadınlarla başarının kaynağı, sizin kendi derinliklerinizde gizli. Doğuştan gelen ve doğal “ilkel erkek” beyninizde ama kalın sosyal koşullanma tabakalarının altında gömülü. Tam şu anda bile, kadınları baştan çıkaracak doğru anlayışa sahipsiniz. Ama, bu anlayışın yanlış ve kötü bir şey olduğuna inandırılmış durumdasınız.

Ben sizin yıllardır gömülü halde bekleyen bu önemli yanınızı uyandırırken, sadece güzel kadınları etkilemekle kalmayacaksınız. Onlarla her seviyede başarılı olacaksınız. Her seviyeden bahsediyorum – tek gecelik ilişki, buluşma, ilişki ya da evlilik.

Erkek doğanızı uyandırmanın en önemli etkilerinden biri, kadınların size karşı koyması zor bir çekim hissetmeleri olacak. Ve bir kadın sizin için karşı konulmaz bir çekim duyduğunda, başka hiçbir şey konusunda endişelenmeniz gerekmeyecek. Kadın size doğru şekilde davranacak. Ve bir kadın eğer size karşı çekim duymuyor ise, yapabileceğiniz hiçbir şey işe yaramayacak – kadın size bok gibi davranacak.

Bu kitabın ilerleyen bölümlerinde, bir kadına gerçekten yürümek, onun emailini ya da telefon numarasını almak ya da onu buluşmaya çağırmak için yapmanız gereken şeyleri göstereceğim. Size tüm bunları öğreteceğim. Ama size karşı gerçekten dürüst olmam gerekirse, bu tür şeyler işin kolay kısmı. Ve eğer siz kadında karşı koyması zor bir arzunun nasıl yaratılacağını anlamazsanız, bunların pek bir anlamı yok.

Doğal erkek benliğinizin ne olduğunu gerçekten BİLMEDEN ve HİSSETMEDEN sadece teknik ve taktik öğrenirseniz, telefon numarasını aldıktan ya da buluştuktan hemen sonra dirençle, engellerle ve kadınların size saygısızca davranması ile karşılaşacaksınız.

Bu kitap boyunca, MASKÜLENİTENİN ve kadınların istediği erkeğin simgesi olan erkeğe, “ERKEK ADAM” diyeceğim.

Bu kitabın tüm amacı, “ERKEK ADAM” olmanız için size yardımcı olmak.”

Michael W

Erkek Adam sitesinin kurulma sürecine giden yolun başındaki “İlişki Sihirbazı – Kadınlarla Başarının Sırları” kitabını, yoğun istek üzerine çevirdik

Bu kitap beni uykudan uyandırdı. O günden sonra bu kitabı verdiğim birçok erkek de fişten çekildi. 2017 yılında Hank Moody’ye kitabı verip de onun fişten çekilme sürecini izlediğimde, Hank ile bu bilginin daha da yayılması gerektiğine karar verdik ve Erkek Adam sitesini bu kitabın önemli bölümlerinden biri olan “En büyük hata : O çok özel kadının peşinde koşup durmak” yazısı ile başlattık.

Kitap kadınlardan çok, feminen öncelikli beyin yıkamanın derinlere gömdüğü Erkek Adam (The Man) benliğinizi açığa çıkarma yolculuğunu anlatıyor.  Sadece kadınlarla değil, her alanda sağlam temellere sahip başarı için bu maskülen benliği serbest bırakmanın yok haritasını çiziyor.

Kitap biraz eski. Emailden, chat roomlardan bahsediyor. Kırmızı Hap yokken yazılan bir kitabın 100% kırmızı haplı olmasını da beklemeyin.  Buna rağmen 15 yıldır ara ara açar okurum. Bildiğim kadarıyla Hank’de aynı şekilde ara ara okuyor. Yani bu öyle bir kere okunan bir kitap değil bu. Ara ara okuyacaksınız. Defalarca okuyacaksın.

15 yıl önce bende yarattığı etkiyi sizde de yaratması dileğiyle. Şiddetle tavsiye ederim.

Kitabı edinmek için tıklayınız.
(Alım güvenilir Shopier ödeme sisteminden olup sizin ödeme bilgileriniz bize gelmiyor.)

Kitabı Türkiye dışından edinmek için tıklayınız.

(Shopier ve Payhip çok kullanılan birer ödeme sistemi. Kredi kartı bilgileriniz bize gelmiyor.)

Kitabın İçindekiler Bölümü ve İlk Sayfaları (Örnek) için tıklayınız (pdf).

Anahtar Kelimeler: Erkekler için flört etme sanatı, Maskülenite, Erkek Adam, Erkeklik, Kadınlar Ne İster, Kadın Erkek İlişkileri, Kız Arkadaş, Kişisel Gelişim, İlişkiler, İlişki Tavsiyesi, İlişki Koçu, Baştan Çıkarma, Sevgili, Uzun Süreli İlişki, Duygusal Güç

Oyun ve Manipülasyon

Oyuna dahil olduğum uzun yıllardan beri bana oyunun seks yapmak için kadınları manipüle etmek olduğu söylendi. Manipüle teriminin bu bağlamda geçerli olabilecek iki tanımını buldum:

1. Bir kişiyi ya da durumu ahlaksızca veya zekice kontrol etmek, etkilemek.
2. Bir aleti, mekanizmayı ya da bilgiyi maharetli bir şekilde idare ve kontrol etmek.

Öncelikle oyunu eleştirenlerin neye atfen ithamda bulundukları gayet açık ve bunu da onların perspektifinden bakınca anlayabiliyorum. Her şeyin sonunda oyun erkeklerin kendi cinsel alanlarında ve ilişkilerinde daha başarılı olmasına izin veren bir alet çantası. Bu yüzden birisi de çıkıp oyunu
oynayan kişinin kendi gerçek özü olmadığını, kendisinin veya farklı bir insanın daha iyi versiyonu olmak amacıyla bir çerçeve kullandığını iddia edebilir.

2000‘lerden 2010’a kadar rağbet gören kesin ve detaylı olarak ne yapmamızı, ne söylememizi ve nasıl davranmamız gerektiğini anlatan gayet elle senaryo olarak yazılmış bu oyun modeli benim en çok eleştirdiğim şeylerden biriydi. Bu bağlamda oyun bir manipülasyon, eğer kullanılan oyunun ahlakına bakacak olursak kategorik zorunluluk testinden kalabilir (Kant’ın ahlak felsefesinde merkez aldığı eylemlerin motivasyonlarını değerlendirmenin bir yolu) ya da manipülasyon karşıtı olma eğiliminde olan sosyal kurallar açısından da başarısız olabilir bununla birlikte komik olan şeyse birbirimizi bilinç altından sık sık manipüle ediyor olduğumuzdur. Modern işletmelerde liderlik alanını oluşturan şeylerin çoğu çalışanların havuç ve çubuklarla manipülasyonuna izin veren bir taktikler dizisidir.

Ardından biri sonuç etiğine geçtiğinde ki bu da muhtemelen en ilginç alan ve gerçeğin netleştiği bir yerdir. Örnek olarak Married RedPill topluluğunu ele alırsak( evliler için kırmızı hap topluluğu), diğer erkekleri kurtarma ve onları uzun süreli ilişkilerinde geliştirmeye yönelik bir girişim. Eğer bu aynı anda kadınları ve erkekleri mutlu etmeyi sağlıyorsa iyi bir şey değil midir? Diğer taraftan da eğer bir adam oyunu seksin ötesinde bir maksadı olmadan yüzlerce kadınla yatmak için kullanırsa biri bunun kötü bir şey olduğunu savunabilir. Yine de benim açımdan kadınlar ve erkekler kendilerinden zevk aldığı sürece iki tarafta bundan iyi bir şey çıkarmış oluyor. Aynı zamanda “onu bulduğundan daha iyi bırak” düşüncesini de doğru buluyorum mesela bir kızı eve attığında, dışarı çıkardığında veya randevulaştığında onun iyi bir deneyim yaşadığından emin ol.

Umarım şimdi konu oyuna geldiğinde ahlak merkezli savlardan neden kaçınma eğiliminde olduğumu anlıyorsunuzdur, çünkü hiçbir gerçek ilerleme kaydetmeden hatta cevaba bile yaklaşamadan, farklı ahlak anlayışlarının, kuralların ve yargıların içinde bir labirentte sıkışmak oldukça kolay. Ahlaklılık bu konuda oldukça komik ancak nadiren de olsa hızlı ve sürdürülebilir ilerlemeye öncülük edebilir.

Ayrıca kadınlarında oyuna karşı neden gücendiklerini anlayabiliyorum. Akla gelen 2 temel neden var:

1.Eğer oyun güvenilir ve tahmin edilebilir bir şekilde işlerse; ardından kadınların kendilerinde görmeyi sevdikleri karmaşık, sezgisel, birer kar taneleri olmadıkları anlaşılır.

2.Eğer oyun işe yararsa; bu da bir kadının hem kiminle seks yaptığını hem de kiminle ilişkiye girdiğini seçme olayını ortadan kaldırır.

İkincisi benim açında en ilginç olan şeyse, ideal bir dünyada kadınlar yattıkları her erkek hakkında her şeyi bilmek isterler. Kadınlara birazcık daha itici gelen şeyse onu elde etmeyen bir erkeğin kadın tarafından onu elde eden bir erkek olarak algılanabilir, böylece kızla yatabilir.

Bu manada oyun kötüdür çünkü erkeğin kadının istediği yüksek değerli erkek olmadığını ama öyleymiş görünmesine izin verir. Algı nadiren gerçektir ve böylece sonuçta onun hipergamisi açısından iyi olmayan bir adamın yavruları yüksek ihtimal üstüne kalacaktır .

Pekala benim görüşüm nedir?

İdeal bir dünyada oyunun ve kırmızı hapın var olmasına gerek olmamalı. Aynı şekilde ideal bir dünyada Jordan Peterson’un 30’larında ki 40’larındaki erkeklere dik dur, odanı topla, çükünü yıka , pantolonunu yukarı çek gömleğini içine sok da dememesi gerekir.
Normal bir dünyada erkekler oyunu arkadaşlarından ve ailelerindeki erkeklerden öğrenmesi gerekir ve bu sosyalleşme sürecinin bir parçası olmalıdır. ”teşekkür etmeyi ve “lütfen” demeyi öğrendiğimiz gibi, aynı şekilde toplum içinde pantolonumuzu giymeliyizdir ve de birinin suratına durduk yere yumruk atmak tabi ki de kabul edilemezdir. Bizim kadınlarla nasıl etkileşim içinde olacağımızı, nasıl heyecan yaratacağımızı, nasıl cazibeli olacağımızı ve nasıl sapasağlam bir adam olunacağını öğrenmemiz gerekir.

Birinci kural: Çekici ol.
İkinci kural: İtici olma.

Her nasılsa birçok adama nasıl çekici olunacağı ve nasıl itici olunmayacağı söylenmedi. Monitörün önünde varsa çok az sayıdaki becerikli kardeşleri, amcaları veya diğer erkek aile üyeleriyle büyüdü. Çoğu zaman kırmızı hapı ve oyunu bulan erkekler, buna ben de dahil, bunları olması gerektiği gibi gençken öğrenmedi.

Ergenlik yılları kızların ve erkeklerin birbirleriyle nasıl etkileşim halinde olacaklarını öğrendikleri yıllardır. Böylece, bir oğlana “seni beğenmesi için iyi çocuk olmalısın” dendiğinde o bunu ”asla onu mutsuz etme potansiyeli olan bir şeyi yapma” olarak yorumladı. Bu nedenle onu hiçbir zaman tahrik etmedi, hiçbir zaman uyumu bozmadı, hiçbir zaman açık onayı olmadan ona dokunmadı ve ona yaklaşmasını istediğinden, rahatsız olmadığından emin olmak için ilgi işaretlerini bekledi.

Bir çocuğa “ona bir içecek ısmarla” dendiğinde o bunu “ona iyi bir sağlayıcı olduğunu” göster olarak algıladı. Bu yüzden 8000 dolar tutan 17 adımlık ilk buluşmayı planladı ve ardından kız buluşmayı ertelediğinde hiç tanımadığı bir insana bu kadar yatırım yaptığı için şok oldu.

Belki de en önemlisi tüm bunlar bir erkeğe söylendiğinde, ve bir çok kez bunları denedikten sonra boynundaki dövmesiyle “Chad’in”, kızı dans pistine çıkarıp ve sonrada onu tuvalette becermeye devam etmesi , bu kini ateşledi. Her şeyin sonunda Chad akşam yemeği , çiçekler ve filmlere para harcamadı ve efendi çocuk olmadı. Sadece onu dans pistine çıkardı ve dudaklarına yapıştı. Gittiği kadar Chad’in bunu tekrar tekrar yaptığını gördü. Oğlan belki Chad’e ve onun gibi geleneksel adamlar yerine Chad’e vurdurmayı tercih eden kadınlara karşı öfkelenebilir ve bu ona çok aptalca şeyler yaptırabilir.

Bir bakıma , şuandaki toplumsal düzenimiz erkekleri başarısız olmasına neden oluyor, çünkü genç adamlar kadınlarla doğal bir şekilde etkileşim kuracak şekilde sosyalleştirilmedi.4-10 yaş arasında kız ve erkek çocuklarının birbirleriyle nasıl oynadığına bir bakın . Bir çok genç erkek doğuştan Alfa, kızların saçların çekiyorlar, onlarla dalga geçiyorlar, onları bitli olmakla suçluyorlar , daha ilginç bir şey olduğunda ona doğru gidiyorlar ve buna benzer şeyler…

Bununla birlikte bir çocuk ergenliğe geldiğinde onun doğuştan gelen alfa özelliklerini onları “üretken ,iyi ,sağlam birer genç erkek vatandaş” yapmak için yenmeye karar verdik.

Şöyle ki bu olayların ironik özelliği, genç bir adamın alfa sınavının son hali onun alfalığını yenmeye çalışan öğretmenlerine, ebeveynlerine ve diğer yetişkinlere karşı çerçevesini muhafaza edip etmediğidir. Eğer onlar başarılı olurlarsa bir beta olursun, eğer onlar kaybederse cinsel açıdan başarılı hale gelirsin.

Bu nedenle, bir anlamda oyunu ve kırmızı hapı erkekleri olmadıkları şeylere değil, onları toplum bozmadan önce oldukları şeylere geri döndürmek olarak görüyorum.

Kaynak : Meta: Game and Manipulation

Çeviren:Alesta

Takdir edilmek

15 yıllık harika bir evliliğim var ama evliliğin bir erkek için, bir kadının asla anlayamayacağı ve takdir edemeyeceği fedakarlıklar içerdiğini de masallar ardına saklamayacağım. Ben evliliğe karşı değilim. Ben bilgisizce yapılmış, Polyana kafasıyla girilmiş, ruh ikizi gazlı, utandırma taktikleri ile yönlendirilen, “böyle olacağını görmeliydim” ve iflas sonucuna giden, çocukları hayat boyu yaralayacak olan evliliğe karşıyım.

Bir kadın seni elde gördüğünde seni seviyordur. Bunu duymak size garip gelebilir ama sürekli seninle oynaşmadığında ve evliliğin 10. yılında bu sevgi hergünkü konuşmanızın bir parçasıdır. “Tamam, seni seviyorum, bye” telefon konuşmalarını bitiren cümledir. Bu konu hakkında düşünmüyorsundur zira düşünmene gerek yoktur. Eğer “beni sevdiğini nasıl bileceğim?” diye soruyorsan zaten sorun vardır. Kadın hergünün alışılmışlığı ve rahatlığı bozulduğunda sevgiyi takdir edebilir. Ama bir kere sıradanlık yerli yerine oturduğunda sevgi nadiren açıkça belirtilir. Aslında bunu belirtmek sizden beklenir.

Bütün o sevgililer günü kartlarındaki ya da yıldönümü yazılarındaki çiçek dolu saçmalıklar başkaları tarafından yazılan şeyler. Arada sırada çiçek fena bir şey olmasa da, ayrıntılara boğulup büyük resmi kaçırmamak lazım. Evlilik, sıradan zamanlarda ve hergün ne yaptığınızla alakalı. Ara sıra yapılan yakınlık gösterileriyle, çiçeklerle vs. değil. Her Cumartesi sabahı beraberce 300 kez mısır gevreği yedikten sonra ne olduğunuzla alakalı. Ya da siz masada hangi faturayı önce ödemek gerektiğini konuşurken çocukların televizyon kumandası ile ilgili kavga etmesi ile. Ya da çimlerin ne kadar kötü biçilmiş olması ile. Evet, ona yürürken ya da onu tabaktan daha başka bir şey olarak görmeye başladığınızda zerre düşünmediğiniz şeylerle.

Evlilik budur. Her ne kadar sıklıkla sıkıcı olsa da illa sıkıcı olmak zorunda değildir. Ama sıradandır. Normal, olağan bir şeydir ve öyle olmaya da evrilir. Sizden önce kaç insanın aynı şeyleri yaparak yaşadığını, evlendiğini ve öldüğünü düşünün. Evliliği tecrübe etmemiş bir insanın kesinlikle anlayamayacağı ama evliliğin asıl test edildiği şey budur : sıradanlık. Mutlu, Oprahvari fikir “evliliği sürekli taze tutmalısınız” şeklinde. Ama tazeleyici bir akşamdan ve Wal-Mart iç çamaşırlarından sonra yapacağınız şey, sabah çocukları teyzelerinden alıp her zamanki sıradanlığı ile evliliğe devam etmektir. “Evlilik hayali” size satılırken kimsenin bahsetmediği şey budur. Bir tanesini bulduktan ve planlı program yaparak ya da onunla 3 ay maraton seksi yaptıktan sonra hatun hamile kalması ile yaptığınız evlilikten hemen sonra gelen “iyi tamam da bundan sonrası ne?” hissi.

Takdir

Bence birçok erkek, yaptıkları fedakarlıkların kadın tarafından eninde sonunda takdir edileceğini düşünerek kendilerini kandırıyorlar. Bunu hemen şimdi öğrenin : fedakarlıklarınız hiçbir zaman takdir edilmeyecek. Hiçbir kadın onun gerçekliğini tesis etmek yolunda yaptığınız fedakarlıkları anlayıp takdir edemez. En bilge, en sevecen kadın bile feminen odaklı gerçeklik içinde yaşar. Erkeğin onun onurlandırmak, ona saygı duymak ve onu sevmek için yaptığı fedakarlıklar sıradan şeylerdir. Sizden zaten beklenen şeyler bunlar. Kendi hırs ve potansiyelinizden fedakarlık yapıp ona daha iyi bir hayat mı sağladınız? Zaten yapmanız gereken şey buydu. Ağzınızın içine bakan ve tek hareketinizle sizinle olmayı bekleyen güzel sekretere hayır deyip karınızı aldatmadınız mı? Zaten yapmanız gereken şey buydu. Evliliği, aileyi vs. sürdürmek için aldığınız sorumluluklar? Beklenen şeyler. Sadece eksikliklerinde takdir edilen şeyler.

Feminen – odaklı gerçekliğin tamamı budur.Erkeğin tek varoluş amacı, feminen gerçekliği gerçekleştirmektir. Buna karşı çıkan hatta bunu analiz etmeye kalkan ise “erkek” / “adam” değildir. En ben merkezli, en başınabuyruk erkek bile feminen önceliğe göre tanımlanmıştır. O asidir zira feminenin tanımladığı gerçeklikte “adam” gibi davranmamıştır. İşin ironisi şudur ki feminene uyan (ya da daha fazlasını yapıp onun taraftarı olan) erkek değil, bu serseri erkek feminen tarafından takdir edilir.

Takdir, kadın – erkek ilişkilerinin diğer başka tarafları ile iç içe geçmiş bir kavramdır.

Örneğin, opsiyonları olan 40 yaşındaki bir erkeğin, daha genç kadınlara yürümek yerine “doğru olanı” yapıp kendi yaşındaki bir kadın ile ilişki kovaladığını düşünün. Yaşını almış bir kadına ikinci baharını yaşattığı için takdir edilecek mi? Yoksa zaten yapması gerekeni yaptığı mı düşünülecek? Ya da çocuklu bir bekar anne ile evlenen ve başka bir erkeğin çocukları için ebeveynlik yatırımı yapan erkek takdir edilecek mi? Kadın bunu adamın karakterini değerlendirirken düşünecek mi yoksa adam zaten kendisinden bekleneni ve yapması gerekeni mi yapıyor? Takdir, beyaz şövalyenin ikilemidir.

İlişkiler çaba işi değildir.

Alışılmışlık, horgörüyü, vasatlığı, banallığı vs … besler. Birçok evlilik bu nedenlerle bok çukurunda biter. Hem kadın, hem de erkek kendisini tamamen salar.

İlişki çaba gerektirir lafı bir sosyal gelenektir.Erkeklerin bunu sıklıkla söylüyorlar. Bu artık erkeklerin bile bilincine işlemiş bir gelenek. Uzun süreli ilişkideki birçok erkeğin kafasında, kendileri ilişki için sürekli çalışan ve çaba harcayan taraf ve kadınlar da kendilerine ve çabalarına “not” veriyorlar. Bu mitin bekar erkeklere yutturulabilmesi için, her birinin uzun süreli ilişkinin ancak böyle olabileceği konusunda beyninin yıkanması gereklidir. Bu mit ise, erkeklerin yaptıkları fedakarlıkların ve davranışların, kadınlar tarafından takdir edilebileceği gibi yanlış bir inanca dayanır.

Bir erkeği, bir kadının mükemmel erkek konusundaki ideallerine uydurmanın en iyi metodu nedir? Kadınlar “erkeği düzeltmeye”, “onun üzerinde çalışmaya”, “onu yontmaya” bayılırlar. “Aslında harika biri olabilir ama şöyle şöyle olursa” ya da “onu yontmaya çalışıyorum.” Ne zaman ki “onu yontmaya çalışıyorum”, “illişkimiz için çalışıyoruz” a evrilir, o zaman erkek kadının çerçevesi içine girmiş demektir.   İlişki çaba işidir mitinin çıktığı yer burasıdır. Kadınlar ne sıklıkta “ilişki için çabalarlar?” Ve eğer çabalayan kadınsa, ilişki terminolojisi hemen değişir (erkeğin takdiri için çalışan kadın değil, erkeği yontmaya çalışan kadın).  Burada çaba, erkeğin kendi kimliğini onun ideal ilişki kavramına göre değiştirdiğini, feminen merkezli gerçekliğe daha iyi uyduğunu belirtir.  Bunu yapmanın, erkeği daha eline kadın eli bile değmemiş iken, kadın ideallerine göre kendisini yontmaya güdülemekten daha iyi bir yolu var mı?

Çeviri : Appreciation

Bu yazı Patreon patronlarının katkıları sayesinde Türkçe’ye çevirilmiştir.

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Onbeşinci Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Ondördüncü Ders

Genç adam artık, hayat ve kadınlar hakkında bilmesi gereken herşeyi biliyordu. Hayat denilen kumarhaneye adım atmıştı ve oyuna girmişti. Bir erkek zar atarken, genç adam zar atana odaklandı ve :

“Pook! Senin konuştuğun genç adam kim biliyorum! O sensin!”

“Evet. Ben sana sadece kendi öğrendiğim dersleri anlatıyorum. Genç adama çıkışırken, aslında kendime çıkışıyorum. Hadi devam edelim.”

Pook masaya baktı ve zafer haneleri ile onların sunduğu ödülleri gördü. Önemli olanın kazanılan ödüller olmadığını bilerek zarı elinde salladı. Hayatın tuzu biberi, zarın şındırtısıdır” dedi kendi kendine.

Oyunu yöneten sordu : “Mösyö Pook, bu el için ne kadar bahis oynamak istiyorsunuz?” dedi. Pook elindeki zarlara baktı. Yetenek, Hayaller ve Dayanıklılık zarlarıydı bunlar. Bir de elimdeki çiplere baktı. Bir renkte sahip olduğu tüm mal varlığı, diğerinde ailesi ve arkadaşları da dahil sosyal bağları ve diğer renkte ise sahip olduğu en muhteşem varlık vardı : zaman.

Pook oyun yöneticisine döndü. “Hepsini masaya koy.” Oyun yöneticisi panikledi. “Ama bunu yaparsanız, tüm varlığınızı, sosyal ağlatınızı ve zamanınızı yani hayatınızı kaybedebilirsiniz. Bunların tamamını yeteneğiniz, hayalleriniz ve dayanıklılığınız üzerine oynamak istediğinizden emin misiniz?” dedi. Kumarhanedeki herkes Pook’a dönmüştü. Çok az insan bütün herşeyini masaya koyardı.

Zarı sallarken “hepsini masaya koy” diye tekrarladı Pook. Zarları yuvarlarken şöyle dedi :

“Hayatta alabileceğin en büyük risk, her şeyini masaya koymamaktır!”

“Dünyanın en zeki, en yetenekli ve en azimli insanı olabilirsin. Ama RİSKİN şanını kucaklamadan hayatta ve kadınlarla başarılı olamazsın.”

“Ama Pook. Ben risk almaktan korkuyorum. Ya kaybedersem?”

Pook genç adamı tokatladı. “Kaybedemezsin! Herkes seni tanımlamaya, seni kendilerine göre şekillendirmeye çalışıyor. Politikacılardan arkadaşlarına kadar. Sen olduğun gibi kaldığın sürece her şey yolunda. Sen bu kalıbı kırdığında ise herkes ama herkes seni durdurmaya çalışacak.”

“O zaman nasıl kaybedemeyiz ki?”

“Yiğit savaşçının savaş meydanında savaşarak kaybetmesi onurdur. Erkeği zafer değil savaş tanımlar. Bazı insanlar vardır, lanet ya da kötü şans ile hergün kuru ekmek yemek zorunda kalırlar. Bu durumu değiştirmek için her savaştıklarında, kazanıyordurlar.”

“Yani, risk almak savaşmak demektir. Yani bu bilgi ve öngörüler ise kılıçtır, kalkandır, zırhtır ve savaşırken kullandığın diğer şeylerdir. Ve ellerinde yeterince silah yokken bile savaşanlar, baştan aşağı en iyi silahlarla donatılmış iken kıçının üstünde oturanlardan daha değerlidirler.”

“Evet. Cennet, kibarca söyleyelim, bir çift zardır. Elindekini harekete geçmek için riske at. Eğer yeteneklerini ve hayallerini gömüp üstüne yatarsan, göklerin gazabı üstünde olacaktır.”

“Ama ya durum İMKANSIZ ise? Ya HER ŞEY SENİN ALEYHİNE ise? O zaman ne olacak?”

Pook bu yazıdan yorgun, tüm Pookların geldiği Pook Ülkesine doğru yavaş yavaş gözden kaybolmaya başladı. Giderken de şöyle dedi. “Şunu unutma …”

“Fırsatlar, imkansız durumların ardına gizlenirler.”

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Ondördüncü Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Onüçüncü Ders

Genç adamın tek bir problemi kalmıştı. Kadınlarla, tek gecelikten buluşmaya ve uzun süreli ilişkiden tüm alanlarda oldukça başarılı idi. Ama arada sırada, sanki bir Yaratık yarıp da çıkmaya çalışıyormuş gibi, göğsünde bir baskı hissediyordu.

Kadınlar onunla “falan filan, falan da filan” diye konuşurken oldukça tatlı bir hisse kapılıyordu. Kız tatlı tatlı konuşmaya devam edince tüm vücudunu sıcak bir his ele geçiriyordu. Ona ne olmakta idi? Kız konuşmaya devam ediyordu ve bu his onun vücudunu sarıp onu felç ederken bir zehir içmiş gibi hissediyordu. Kız konuşmaya devam ettikçe, genç adam bu his yüzünden bayılacak gibi oluyordu.

Ertesi gün, kıza çiçek, çikolata ya da kötü şiirler göndermemek için kendiniz zor tutuyordu. Ve sonunda dayanamadı ve kendini bıraktı, “Sen benim hayatımsın! Senden başkasını böyle sevmedim. Senin için HERŞEYİ yaparım.”

Ve birgün kız şöyle dedi, “sanırım arkadaş kalmalıyız …”

AFC hastalığı yeniden ortaya çıkmıştı! Bir erkek bu hastalıktan tamamen nasıl kurtulabilir? Genç adamın suratında bir gülümseme belirdi ve farkına vardı :

“Her zaman bir yedek piliç bulundur!”

“Ama Pook! Belki de bu çocuk aşık olmaya başlamıştı!”

“Hayır, bu sahte aşk. Gel ve gör.”

Pook genç adamı Erkeğin Kalbine götürdü. Geniş odada, her duvarda birçok televizyon ekranı vardı.

“Burası neresi?”

“Her erkeğin değişik şeylere yönelik tutkuları vardır. Bu duvarda “araba” tutkusu vardır. Birçok değişik arabanın görüntüsünü görebiliriz, o hepsini sever. Bir başka duvarda da “yemek” tutkusu vardır. Burada da bir sürü değişik yemek görürüz, onun tüm favori yemeklerini. Eğer herhangi bir tutku duvarına gidersen, o tutkuyla ilgili bir sürü ekran vardır. Şimdi ise Kadın Duvarına bak.”

“Pook! Orada sadece bir ekran ve o ekranda da bir foto var!”

“Evet. Doğa bizi eğer evlilik içinde isek o duvarda sadece bir resim olacak şekilde sevmek üzere tasarladı.”

“Bunu anlayabiliyorum. Ama o zaman sorun ne?”

“Sorun şu ki adam daha evli ya da nişanlı değil! Aslında sadece “ilişki” içindeler veya “sadece arkadaşlar” ama erkek sanki kızla evliymiş gibi seviyor!”

“Aman tanrım …”

“Evet. Eğer bir erkek kızlarla buluşmaya başlarsa ve her defasında bir kızla birlikte ise, duvarında sadece bir kız olacaktır. Eğer duvarda sadece bir kız varsa, oğlan ister istemez kendisini o kızla evliymiş gibi görecektir. Bu da onun daha yeni görüşmeye başladığı kızla AFCye dönüşmesine neden olacaktır.”

“Diyelim ki genç adam sosyal yeteneksizlikten müzdarip ve sadece bir arkadaşı var. O arkadaş da bir kız. Sadece o kızın fotosu duvarda olacak. Yani bu nedenle kıza aşık mı olacak?

“Evet. Eğer tek bir f*ckbuddysi varsa, bir süre sonra kızla çıkmak ve daha fazlasını isteyecek ve zamanla AFCye dönüşecek.”

“Ama eğer yedekte bir piliç varsa …”

“… o zaman duvarda başka bir foto daha olacak. Bu durumda “evliymiş” gibi hareket edemeyecek zira orada birden fazla fotoğraf var. Bu da onun potansiyel AFCliğini durduracak.”

“Ama eğer başka şeylere ilgili ise? O zaman tek bir kızla çıkması gerekmez mi?”

“Hayır. Ya BİRDEN fazla kızla çık ya da HİÇ çıkma. Eğer sadece BİR kızla çıkarsan, AFC olursun. Çoğu erkek birden fazla kızla çıkmak için çok TEMBELdir ya da bundan KORKAR. Bu nedenle de hayat boyu AFC kalırlar.”

Sonraki Bölüm : Onbeşinci Ders

Erkek Adamın Notu : Bu yazı, Erkek Adam sitesinin Patreon destekçilerinin katkıları ile çevirilmiştir.

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Onüçüncü Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Onikinci Ders

Genç adam ne zaman bir kadına yaklaşsa, kafasına bin tane Don Juan felsefesi üşüştü. Bütün bu fikirler ise hareketlerini tıkıyordu!

Ve sonra küçük bir çocuk iken kızlara davranışlarının nasıl da HARİKA olduğunu hatırladı. Çocuk parkında iken her zaman Don Juan idi.

Merak ediyordu, acaba kadınlar mı değişmişti? Hayır, sadece zihni değişmişti. Gerçekte, kadınlar hala birer küçük kızlar. Bu nedenle kenarda oturan bomba hatunu gördüğünde, gülümsedi ve karşısında, eğlence arayan sıkılmış bir kız çocuğu gördü. Onunla dalga geçerdi, fiziksel şeyler yapardı, onu elinden tutup bir yerlere götürürdü ve kız da onun nasıl da harika bir erkek olduğunu düşünürdü.

“Ukala – eğlencelinin kaynağının ne olduğunu anladım …” dedi gülümseyerek.

“İşin sırrı, kadınlara küçük kız çocuklarıymış gibi davranmaktır.”

“Bu hayatımda duyduğum en cinsiyetçi şey!”

“Seni gidi şüpheci genç! Sen kalas bir kötümser, huysuz bir filozofsun.”

“Benimle böyle kaba davranabiliyorsun?”

“Bak genç adam. Çocuk iken tek istediğimiz büyümekti. Şimdi, yetişkin insanlar olarak, yeniden çocuk olmak istiyoruz! Fakir biri olarak, zamanını ve sağlığını para ile takas ediyorsun ve sonra da para ile zaman ve sağlık alıyorsun. Hepimiz çocuk olduk.”

“Çocuk gibi mi olalım diyorsun?”

“Evet! Küçük çocuklar, ergenliğin getirdiği kimyasal çılgınlığın laneti olmadığından TAMAMEN RAHATTIRLAR ve karşı cinse davranılması gerektiği gibi davranırlar. Hiçbir küçük çocuk gidip bir kıza “ne istersen yaparım” demez. Oğlan çocukları SÜREKLİ HAREKET EDERLER, oldukları yerde oturup bütün gün kızlarla konuşmazlar. Oğlan çocuklarının kamyonları, oyuncakları, atıldıkları tehlikeleri ve maceraları vardır. Şimdi, bu oğlan çocuklarının davranışlarını, kadınlarla GERÇEKTEN BAŞARILI erkeklerin davranışları ile karşılaştır.”

Genç adam şaşkındı. “Tıpatıp aynılar! Kadınların bu sözde kötü çocukların ve piçlerin peşinde koşmalarını OLGUN OLMAMALARINA bağlardım. Şimdi görüyorum ki evet bir açıdan olgun değiller ama gençliğin neşesini bir şekilde içlerinde yaşatmayı başarmışlar. Biz ise o neşeyi çoktan öldürdük.”

“Bir kızla buluştuğunda ne yaparsın?”

“Onunla felsefe, edebiyat, evrenin tasarımı, DNA ve dünya olayları hakkında konuşurum.”

“Bunu yapmayı bırak! Gel ve Gençlik Pınarının suyunu iç.”

Genç adam Gençlik Pınarının suyunu içti. Tüm o listelerle dolu beyni uçtu gitti. “Şimdi tek yapmak istediğim bir şeyler yapmak. Ortalıkta koşuşturmak istiyorum. EĞLENMEK istiyorum!”

“Kadınlar böyle adamlara BAYILIRLAR.  Bazı insanlar büyümekten o kadar korkarlar ki, genç bedenlerinin içinde aşırı yaşlı bir bunağa dönerler. Şimdi sen tüm filozofların, akademisyenlerin, düşünürlerin ve derin analizcilerin gıpta ile baktığı biri olacaksın. Onların ulaşamadığı bir dünyada olacaksın. Hiçbir şey değişmedi. Oyun parkında kızlara nasıl davranıyorsan, şimdi de onlara AYNI davranman lazım. Genç düşün ve HAYATINI YAŞA.”

Sonraki Bölüm : Ondördüncü Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Onikinci Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Onbirinci Ders

Genç adama artık gökten kadın yağıyordu. Hayat ne kadar da güzel görünüyordu! Ama etkileri de ne kadar yıpratıcıydı! Kendisini bomboş hissediyordu … sanki bir konuda kendisini kandırıyormuş gibi hissediyordu. Ve birgün, içinde bir ses belirdi.

İÇ SES : “Hey kımıl zararlısı! Beni hayatının sonuna kadar bu kafese tıkamazsın!”

“Sen kimsin ey zalim ses? Sözlerin kalbime bir hançer gibi saplanıyorlar.”

İÇ SES : “Öyleyse sen korkaksın. Ben senim, senin derinlerdeki benliğinim, senin kendi hayalgücünüm, ve … eğer … öyle hoşuna gidecekse … senin ruhunum. Beni kafese kapalı tutmaya devam edersen, kadınlarla başarın seni artan oranda hüsrana uğratarak canını acıtacak.

“Ne! Benliğimi bir virüs gibi saran bu BOŞLUĞU sen mi yayıyorsun?”

İÇ SES : “Seni gidi ödlek, imansız şapşal! Şimdi arzuladığın gibi kadınları elde edebiliyorsun. O zaman neden böyle mutsuzsun?

“Ah iç ses, çok acımasız ve iğrençsin. Bu dünyaya davetsiz gelen bir kabalıksın. Benim cevabım şu : henüz ruh ikizimi  / ONU bulamadın …”

İÇ SES : “Seni gidi gidi sivilceli, ahmak saksağan! Duygularını benliğinden kopardığın için mutsuzsun. Hayalgücünü gerçeklikten kopardığın için mutsuzsun. Gerçek kişiliğini evrenden soyutladığın için mutsuzsun.”

“Ama değişmek zorundaydım çünkü kadınlar yüzüme bakmıyordu!”

İÇ SES : “Ve sonunda kaybettin zira beni kafese kapatarak kendini sınırladın.”

“Kadınlar neyi istiyorssa onu yaptım.”

İÇ SES : “Ama kadınlar senin kendi dünyanda yaşamanı, kıçına şaplak yemek için sürekli domalmayı ve önüne gelene duygusal tampon olan bir zavallı olmayı bırakmanı isterler. Sen erkekleri mutlu etmek için yapabileceği herşeyi yapan bir kadın gibisin. Evet, şu her erkeğin bifteğini içine soktuğu hatunlardan. Sen her kadının içinde yeri olan bir mucize tamponsun …”

“Ah seni acımasız doğa kuvveti!”

“Kadınların tüm istediği … kendine güvenmen … eğlenceli olman … spontane olman … Bunlar kendi hayalgücüne göre yaşayan erkeğin özellikleri. Kendi rüyalarını gerçekleştirmeye bak! Kadınların gözünde mükemmel olmaya çalışmayı bırak yoksa cinselliğin en gerçek buyruklarından birine karşı gelirsin : Kadınları sıkıntıdan öldürme ve …”

“Rüyalarını ve günlük hayatını birleştir.”

“Genç, sana bir mektup var.”

Genç adam heyecanlandı. “Mektup? BANA?” Mektubu yırtarak açtı. “Kimden bu?”

“Oku.”

Ve genç adam okudu. Pook’a baktı. “Adrese göre bu mektup Kadın Evreninden geliyor!”

“Evet! Üzerimizdeki gökkubbe gibi, Kadın Evrenindeki hanımlar bizi gözlüyorlar. Evet, seni sürekli izliyorlar. Hayatına bakıyorlar ve erkek olanı dişi unsur ile ödüllendiriyorlar.”

“Ama her erkek eşit şekilde almıyor bu ödülü?”

“Tabii ki hayır! Bazıları saf altınından alırken şapşallara dökme demiri düşüyor.”

“Bu feminen unsur hakkında daha fazla bilgi istiyorum.”

“Feminen unsur oldukça rahatlatıcıdır, spor arabada çok güzel aksesuar olur, nedensiz yere patlar ya da donar ve altın, platin gibi değerli metallere ve taşlara çok iyi reaksiyon gösterir. Kendisinden daha iyi bir örneğin yanında yeşile döner.”

“Ne diyorsun Pook? Bu unsur bizim dengeleyicimiz olan bir unsur mu?”

“Ah salak oğlan. Bırak bu süslü sözleri de mektubu oku.”

“Kadınlar biz erkeklere sık mektup yazarlar mı?”

“Nadiren. Kadınlar kadınca konuşurlar ve biz erkekle bunu duymayız bile. Ama ben, emektar Pook, bu mektubu erkekçeye çevirdim.”

“Teşekkürler. Demek bu nedenle 19. Yüzyılda yazılmış gibi.”

“Traşı kes, mektubu oku.”

Genç adam mektubu okumaya başladı.

Sevgili Genç Adam,

Kadınlara nankör davranmayın. Size süpriz yaptılar belki sizi şoke ettiler ama bir yandan da sizin için büyük zaferler hazırladılar. Bu başarılar arasında, kendi hayatınız ve kaderiniz üzerindeki kontrolünüz ve yönlendirmeniz de var.

Ama maalesef çoğu erkeğin kaderi bu değil. Çoğunuz için durum, odağınızı devasa bir yanlıştan kaldırıp başka bir yanlışa odaklanmak şeklinde. Sırtınıza binmiş bu ağır tahtı yıkmak yerine, onun üzerine yeni “sistemler” ve “teknikler” yığıyorsunuz! Kaybedenlik kısır döngüsü!

Doğa yanılmaz ve doğanın sırrına erişilmez diye boşuna dememişler. Eğer bize bir dakikanı ayırırsan (sana birazdan elçimiz olan Mösyo Pook aracılığı ile göstereceğimiz üzere), sana devrimci bir devrim göstereceğiz. Ve senin hayatını yöneten taht, üzerine hangi sistemi koyarsan koy sarsılacak ve kırılacak.

Senin gözleri hırs ile parlayan soylu yoldaşların, senin onların hayatının sınırları içinde yaşaman için, kendilerini o tahta yerleştirmeye çalışacaklar. Senin rüyalarının taç yapıp, “Bana bak! Ben senin hayatının odağıyım. Benim isteklerim senin kanunların olacak. Bugün neyden hoşlandığın, ne yemeyi, hangi kadını, hangi arabaları tercih ettiğin benim tarafımdan dikte edilecek. Ben tek başıma senin dünyanın çerçevesini belirleyeceğim” diyecekler.

Ah seni zavallı genç adam! Ve sen böylece başkalarının önünde eğilip, onların seni kontrol etmelerine izin vereceksin. Ama senin içinde, dışarı fışkırmak için tutuşan, bir anka kuşu gibi küllerinden doğacak bir Prometheus ateşi var. Senin hayallerinden beslenen bir ateş. Tek yapman gereken, düşüncelerini ve hareketlerini, gümlük hayatını ve hayallerini birleştirip, sırtındaki o tiran tahtinin yok oluşunu izlemek.

“Ah Pook! Bu kadınlar ne kadar garipler!”

“Öyleler! Benim Don Juan’a dönüşmem sonrası en çok şaşırdığım şeylerden biri, daha yaşlı kadınların bendeki değişimi farketmeleri değil, “sen sanki yetişkin bir erkek oldun” demeleriydi.”

“Bunu neden dediler Pook?”

“Çünkü gerçek buydu. Başkalarının seni şekillendirmesine neden izin veresin ki? Hayatın aynı kısır döngüye hapsolmuş vaziyette zira kendini birer kaybeden olan arkadaşlarından ve aptalca eğlencelerden koparamıyorsun.”

Don Juan ile bir şapşal arasındaki fark, Erkek Adam ile çocuk arasındaki farktır. Şüphen olmasın, Erkek Adam ile şapşalın dünyaları, cennet ve cehennem kadar birbirinden farklıdır.

Bu, bir zamanlar herkes tarafından bilinen bir gerçekti. Erkekler gelişip kendi dünyalarını kendileri yaratırlardı. Ne isterlerse önce alırlar, sonra sorarlardı. Hayatta ne yapmak istediklerini ve oraya nasıl varacaklarını kendileri tasarlarlardı.

Kadınların en çok iğrendiği şey, yıkık erkeklerdir. Amaçsız, İyi Çocuk ve şapşal erkekler. Bunlar enerjilerini yanlış şeylere harcarlar ve üretici enerjilerini heba ederler. Ömürlerinin tüm yılları böyle trajik bir şekilde geçip gidebilir.

Ya da daha kötüsü, odaklandıkları şey sandıkları şey olmaz. Eğer Doğa onları özgürlüğe doğru yönlendirmezse, Erkeğin İyi Çocuğa, aygırın sütçü beygirine dönmesi gibi.

Erkeğin hayatı yumuşacık ve başkalarının verdiği yönergelerle yürüyen bir hayat değildir. Tüm erkekler liderlik yapmalıdır. Eğer başka erkeklere lider olmasalar bile en azından kendi evlerinde lider olmalılardır. Karılarını ve çocuklarını yanlış yollardan, Doğanın meyvelerini çekirgelerden ve fırtınalardan koruyan bir lider.

Genç adam mektubu bir kenara bıraktı. “Bu ne kadar da garip bir mektup!”

Pook gülümsedi. “Eğer birgün, gerçekten Kadın Evrenine gidersen, daha çok şaşıracaksın.”

“Ve bu evrenin anahtarı nedir?”

“Düşlerini ve gündelik hayatını birleştirmen. Tek yolu bu.”

Sonraki Bölüm : Onüçüncü Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Onbirinci Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Onuncu Ders

Adam, artık kendisi ile barışık ve başarılı bir erkek olarak rahatladı ve arkadaşları ile tekrar görüşmeye başladı. Kısa sürede onların “kadın” problemleri olduğunu gördü.

Bir arkadaşı, “kadınlar neden kadın ki?” diye fikir belirtti. “Eğer kadın olmasalardı her şey çok daha kolay olurdu ve mantıkla açıklanabilir hale gelirdi!”

“Doğru! Kadınlar sadece kadın değiller, sinir bozucu derecede kadınlar.”

Ve şikayetleri böyle sürüp gitti.

Yıllar sonra, genç adam arkadaşlarının evlendiğini ya da ciddi ilişki içinde olduklarını gördü. Her bir arkadaşını, kız arkadaşı seçmişti. Arkadaşlarının her biri kronik olarak mutsuzdu.

Ama, arkadaşları bunu kendilerine itiraf edemiyorlardı. Ona şöyle diyorlardı, “Ne? Hala yalnız mısın? Zavallı çocuk! Birgün sen de bizim gibi bir hatun bulmayı başaracaksın.”

“Tabii ki,” dedi bir diğeri. “Ben daha yeni bir kız arkadaş buldum ama sen hala yalnızsın! Hah!”

Üçüncüsü ise şöyle dedi : “Biz hepimiz ya evliyiz ya da kız arkadaşlarımız var. Ama sen, zavallı dostum, hala yalnızsın. Bizim tavsiyelerimizi dinlemelisin.”

Ve hep beraber dediler ki, “Kadına çiçekler, çikolata, şiir, ilanı aşk, tüm ilgini, tüm sözlerini, tüm zamanını, tüm hayallerini ve tüm HAYATINI ver! Onun tüm arzularını, planlarını, manipülasyonlarını ve geleceğiniz için tasarladığı her şeyi gerçekleştirmeye bak.”

Genç adam güldü. “Erkekliğimi bir kız için çöpe at diyorsunuz? İstemez zira …”

“Başarı, Kızı elde etmek değildir.”

“Pook! Bununla ne demek istiyorsun?”

“Çoğu erkek hala kadın gibi düşünüyor. Birçok kadınla uyuyarak, kız arkadaşı sahibi olarak ya da bir kadınla evlenerek kadınlarla başarılı olacaklarını düşünüyorlar.”

“Yani dilenciler seçici olamazlar mı diyorsun? Yani erkeğin kadını seçmesi yerine onun tarafından seçilmesi.”

“Yaklaştın ve dediğin doğru. Ama kadınlar birçok bahane ile bir erkekle çıkarlar. Ve birçok değişik sebeple bir erkekle evlenirler. Yine birçok sebeple bir erkekle yatarlar. Yukarda dediğine ek olarak sen SENİNLE ilgilenen bir kadın bulmalısın.”

“Anlamadım.”

Bunun üzerine Pook 4. Erkek ve kız arkadaşını çağırdı. Erkek kasım kasım kasıldı : “Artık bir kız arkadaşım var! Yabadabadu!” Pook bir de bekar erkek çağırdı. Kız arkadaşı olan erkek daha da bir kasıldı, “ah, zavallı şey! Üzülme! Birgün sen de benim yaptığım gibi bir kız bulacaksın!”

Bekar erkek kafasını eğdi. Üzgün görünüyordu. Kız arkadaşı yoktı. Herhangi bir kızla herhangi bir ilişkisi yoktu. Yuuuuuuh.

“Şimdi,” dedi Pook. “Birkaç yıl ileriye saralım.”

Yıllar sonra, kız arkadaşı olan erkek ve kız arkadaşı evlenmişlerdi. Neden evlenmişlerdi? “Zira bu atılacak bir sonraki adım gibi görünüyordu!” Ama, birkaç yıl sonra da boşandılar.

“Bu adamların hatası, başarıyı bir kadını veya kadınları elde etmek olarak tanımlamalarıydı. Bunun yerine kendilerinden GERÇEKTEN HOŞLANAN bir kız bulmaya bakmalıydılar.”

“Bunu neden söylüyorsun Pook? Dediğin eksta emek istiyor gibi.”

“Evet, ama bunu yaparsan ilerde şunları söylemekten kurtulursun : “

“Beni sevdiğini söylüyordu ve evlendik! Ama şimdi neden boşanmak istiyor?”

“Bütün arkadaşlarım “beni sahiplendiğini” söylüyordu. Ama neden beni eski erkek arkadaşı ile aldattı?”

“Telefonlarıma çıkmıyor? Ne oluyor?”

“Buluşmaları onun istediği gibi ayarladım ama o benim “sıkıcı” olduğumu söyledi. Ne demek istiyor?”

Pook kafasını salladı. “Eğer uzun süreli bir şeyler düşünüyorsan, kadının SENDEN hoşlandığından emin olmalısın. Seninle çıkıyor, seninle yatıyor, ve evet maalesef seninle EVLENİYOR olması senden hoşlanıyor anlamına gelmez.”

“Peki ne yapmalıyım?”

“İlk buluşmaları ve bu buluşmalarda ne yapacağınızı hep sen planla. Eğer kız SENDEN hoşlanıyorsa, bir şekilde o buluşmalara gelecektir. Bir iki ay sonra bu konuda yumuşayabilirsin ve buluşmaları onun istediği şekilde de ayarlarsınız. Ama başlangıçta buluşmaları sen ayarladığında, hatun seni ekiyorsa, seni peşinden koşturuyorsa ve planları hiç uymuyorsa, bunlar kızın aslında senden hoşlanmadığının belirtileridir.”

“Anladım … ama ya sen berbat biri isen ve HİÇBİR kadın senden hoşlanmazsa?”

“O zaman biraderlerinle istediğini yapacak bol bol vaktin olur. Kızı elde etmek başarı olamaz zira bu yalnız olmak kaybetmektir anlamına gelir. Hayır. Kaybetmek, mutsuz bir evlilik içinde olmak ya da kadınının aslında senden hoşlanmamasıdır.”

“Yani odak sen olmalısın, onun ilgisi de dahil?”

“Evet. “Kızı elde etmek başarıdır” kafasını bırak ve hiçbir zaman TERK EDİLMEZSİN.”

Sonraki Bölüm : Onikinci Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Onuncu Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Dokuzuncu Ders

Neden bazı erkekler kadınlar konusunda hiç çaba göstermeden başarılılar ama bazı erkekler ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler başarısızlar? Neden görünüşte kendini beğenmiş olan bu erkekler kızları elde ediyorlar? Neden bu piç herifler başarılı oluyorlar da iyi çocuklar yeniliyorlar?

“Çünkü sen pısırığın tekisin!” diye cevapladı piç herifler. Ama iyi çocuk çekingen bir ses tonuyla cevapladı, “ama ben sadece kendim oluyorum. Kimse için değişmeyeceğim.”

Ama bu iyi çocuk tek bir kızla bile buluşamıyordu.

“Hahaha, sen pısırık herifin tekisin!” diye dalga geçti piçler. Çekici hatunlar arkasından gülüp, “nasıl da muhtaç bir kaybeden bu” dediler.

Muhtaç! Neden kızlar kendisinden daha iyiymiş gibi davranıyor? Neden o kızı kazanmak zorunda ki, bırak kız onu kazansın! Neden kıza hediyeler alıyor? Bırak o sana hediye alsın! Bu yeni duruş ona ihtiyacı olan buluşmaları sağladı. Ama daha önce neden muhtaç zihin yapısına sahipti?

Eskiden kafasındaki sesleri hatırladı. Ne diyordu bu sesler? Hadi kulak verelim :

“Senin kasların yok. Çekici kızları elde edebileceğini mi düşünüyorsun?”

“Zeki değilsin. Sana grubun en iyilerini elde edebileceğini düşündüren ne?”

“Yüksek maaşlı bir işin yok! Çekici bir kızı hakettiğini düşünmen neden?”

Ve en yüksek, aynı zamanda en gıcık ses : “Sen diğer erkekler gibi yakışıklı değilsin. Bu nedenle de çekici bir kadını hak etmiyorsun.”

Ne kadar üzücü! Yakışıklı prens değildi ve bu nedenle de öyleymiş gibi davranmıyordu. Ama artık yakışıklı prens olmanın kendine güven düşüncesini kazandıran şey olmadığını farketmişti. Tam tersine, kendine güven düşüncesi onu yakışıklı prense çevirmişti. Hayatta başarılı olmak için zihninde başarılı olmak lazımdı.

“Sır budur,” diye muştuladı.

“Ne düşünürsen, o olursun. Ve özgürlüğün, düşüncenle sınırlıdır.”

“Ama Pook! Nedir bu, kişisel gelişim semineri mi veriyorsun? Kadınlar bunun neresinde?”

“Kadınlar gelip giderler ama (senin hayatında) SEN kalıcısın. Odağın kendin olmalı. SEN bir kızda ne arıyorsun? SEN bir buluşmadan ne bekliyorsun? SEN nasıl bir ilişki istiyorsun?

“Ama Pook! Ya kız benim istediğim buluşmayi beğenmezse? Kız ya benim aradığımdan farklı ise?

“O zaman o kız sana uygun değildir! Kadınların nefret ettiği şey senin bir buluşmayı tasarlayamaman (ki bu kendi istediklerini düşünmeden kadını mutlu etmeye odaklanan erkeklerin başına çok gelir). Senin bir takım hobi ve zevklerin var. Eğer hatun senin planladığın buluşmayı beğenirse bu iyi. Eğer beğenmezse git başka kız bul. Dışarda milyarlarcası var.”

“Ama … bu … reddedilmek anlamına gelir!”

Pook genç adama okkalı bir tokat attı. “Bu sadece sen odağını kadın yaparsan bir reddedilmedir. Eğer bunu yaparsan, sen aslında tercihleri senin değil kadının yaptığına inanırsın. Ortada reddedilme yok; sen sadece hatunun zevkleri iyi mi onu test ediyorsun. Sonuçta, o da kendi ilgi ve zevklerine uygun bir erkek arıyor. Eğer bir nedenden dolayı senden hoşlanmazsa bırak gitsin! Ve bunun için de ona teşekkür et.”

“Kıza teşekkür etmek mi?”

“Ne tercih ederdin? Kendi ilgi ve zevklerini sırf bir erkek arkadaşı olsun diye bastıran bir hatun mu yoksa senden sen olduğun için hoşlanan bir hatun mu?”

“Zevklerime ve isteklerime paralel olan hatunu!”

“Tabii ki! Şimdi acıların çocuğu olduğun o iyi çocuk günlerini düşün. O sürekli her şeyi kabul edip, çatışmadan, uyumsuzluktan ve fikir ayrılığından kaçındığın acı dolu günleri. O günler sana uygun bir hatun bulmanı sağladılar mı?”

“Maalesef hayır!” Eski halini hatırlayınca, genç adamın yüzü tiksintiden bembeyaz oldu. “O halimden çok utanıyorum!”

“Bu yoldan geçen tek sen değilsin,” dedi Pook. “Bak, vadinin dibine bak! Erkeklerin orada nasıl yığılıp kaldığına bak!”

Ve genç adam vadiden aşağıya baktı. Vadinin dibinde iyi çocuklar, sürüler halinde kendilerini bir puta doğru fırlatıyorlardı, altın kadın heykeli. Hiç durmadan bu heykele çiçekler, çikolatalar, berbat şiirle ve ilanı aşklar bu heykele adıyorlardı. Sonra bir şimşek çaktı.

Ve birden gök yüzünden, zarif bir ışık hüzmesi ve ilahi harp melodileri içinde Don Juan inmeye başladı.

“Ne oluyor ya?” dedi Pook. “Bu yazıda bunu planlamamıştım.” [Sosuave Notu: Don Juan ruhu canının istediği yazıda istediği zaman belirir!]

Genç adam seslendi, “Konuş kutsal ruh!”

“Onunla ben konuşacağım” dedi Pook. “Sen nereden çıktın?”

Don Juan ruhu sessiz ve dingin bir şekilde, yıkılmaz bir edayla duruyordu.

“Konuş be ruh! Mutlak gerçeği konuş!”

Ve Don Juan ruhu, erkeklerin dönüştükleri aşağılık hayvanlara büyük bir kızgınlıkla bakarak, elindeki tabletleri, Don Juanı görünce çil yavrusu gibi kaçışan iyi çocuklara fırlattı. Şu sözleri konuştu ve bir ışık demeti içinde gözden kayboldu :

“Kendini olduğun gibi göremezsen kendin olamazsın. Karakterini mutluluk için feda edersen, eninde sonunda mutluluğunu da yıkıp geçersin. Durumu kontol edemeyebilirsin, ama kendini, duygularını ve hayatını kontrol edebilirsin. Sen kendini sevmeye başlamadan, bir kadın seni sevmeyecek. Kendi erkek doğana hakim olmadan, kadın doğasına hakim olamazsın. Önce onun seni nasıl elde edeceğine odaklanmadan, sen onu elde edemezsin. Bu forumun prensiplerini, bu forumu terk etmeden tam olarak anlayamazsın. Başkasının sevgisini, kendi sevgini bedava peşkeş çekerek elde edemezsin. Kendi arzularını, arzularının ahlakını yıkıp geçmesine izin vererek tatmin edemezsin. Hayallerini ve onları gerçekleştirmek için yürümen gereken yolu reddederek kendin olamazsın, kendini bulamazsın.

Sonraki Bölüm : Onbirinci Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Dokuzuncu Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Sekizinci Ders

Kadınlarla başarılı olmayı ne kadar da çok istiyordu! Neden başkaları başarılı iken kendisi başarısızdı? Berkecanların kızlara ulaşmak için tek yaptığı nefes almak iken kendisi her yolu denese de kızlara ulaşamıyordu. Ah ah, o aşkın sağ gösterip sol vuran acısı! O kız çok güzel ve harika ama onu sadece arkadaş olarak görüyor. Aslında bugüne kadar genç adamın arzu duyduğu her kadın onu arkadaş ya da daha alt rütbeli olarak gördü.

Artık değişim zamanıydı! Bilgi bu işin anahtarıydı, bunu biliyordu. Kitapları, makaleleri, kadın doğası ve kadında romantik ilgi yaratmakla ilgili her bilgiyi yalayıp yuttu.

Ve birgün Manual isimli İspanyol elemanla karşılaştı.

Manual dedi ki : “Dikkatini bana ver! Senin savaş planını açıklıyorum : “

Psikolojik manevralar! NLP (Neuro-linguistic programming) öğrenmelisin! Artık şöyle konuşacaksın : “Biriyle O BAĞI KURDUĞUNDA, o SICAK, GÜVENLİ ve RAHAT hissi, aranızda bir şeyler olabilir …” Manual ile beraber kadınlar, ayarları ile oynayabileceğin psikolojik enstrümanların toplamı haline geldi.

“Rehberler! Kadınlarla Sosyal Durumlar kitapçığını okuyup ezberlemelisin.” Genç adam artık kadın şöyle yaparsa böyle yapması gerektiğini ya da böyle yaparsa şöyle yapması gerektiğini, vs  vs … biliyordu. Manual’in rehberini takip ederek, sürekli başarıya ulaştı.

“Bilgi sonsuz! Her zaman daha fazla bilgiye ihtiyacın var,” dedi Manual. Bunu genç adamın gözlerinin önünden geçen sayısız makale takip etti. Genç adam sabahtan akşama kadar bilgisayar başındaydı.

“Seni seviyorum Manual” diye ağladı genç adam. Durum ne olursa olsun Manual’ın bir çözümü vardı. Sabah akşam Manual’a danışıyor, Manual’ın öğretisini ezberliyor ve Manual’a tapıyordu.

Ama … Ama yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. “Telefonda 20 dakikadan fazla konuşma” kuralını kafasına kazımıştı ama sürekli ihlal ediyordu … ve yine de başarılıydı! “Asla taviz verme” kuralını beynine kazımıştı ama … Bu kuralı ihmal ettiğinde çok yanmıştı ama bu sefer başarılıydı. Kısa sürede fazlaca katı takip ettiği kurallar yaptıklarını baltalamaya başladı.

“Ahhh” dedi genç adam. “Bu kural ve rehberler benim kendine güvenime ayağa kalkması için baston oldular. Ama bunların bir limiti var.” Genç adam gülümsedi. “Kural ve rehberler yürümeyi öğrenene kadar tutunacağın destekler.”

Artık İspanyol eleman Manual’in öğretisinin diktası altında olmamalıydı! Artık kendi başına uçup kükreyebilirdi. Yani …

Formüllerle sınırlı kalma!

“Peki rehberler ve kurallar başarı getirdi ise, onları neden kullanmayı bıraksım ki?”

“Zira genç adam başarısını kurallar ve rehberlerin kendilerine borçlu olmadığının farkına vardı. Başarı, kuralların ve rehberlerin dayattığı eğlenen zihin yapısından geliyordu.”

Diğer genç adamın hikayesini dinleyen genç adamın kafası karıştı. Bunun üzerine Pook, hiç bitmeyen sihirli yetenekleri ile, 2 erkeğin bir anda yanlarında belirmesini sağladı.

“Bunlardan biri” dedi Pook. “Bir aktör”. Ve üçü aktörün bir Herkül, bir 5. Henry, bir Hamlet ve sırayla H ile başlayan tüm kahramanlara dönüşümünü izlediler. Ama gerçekte aktör, kaybedenin tekiydi.

“O kahramana ne oldu?” diye içinden geçirdi genç adam.

Sonra diğer adamı izlediler.

“Bu adam kahramanca davranıyor” dedi genç adam.

“Gerçekten de öyle,” dedi Pook. “Biri doğal diğeri ise senaryo.”

“Ama senaryonun problemi ne?”

“Bir problemi yok! Ama senaryo ve rehberlerin amacını anlamak lazım.”

“Nedir bu amaç?”

Pook bunun üzerine genç adamı iki farklı erkek grubuna tepeden bakan bir yere götürdü. Bir grup ortadaki tahtta oturan Manual isimli İspanyol elemanın etrafında dönüyordu. Diğer grup ise ara sıra Manual’a danışsalarda, kendi yollarına gidiyorlardı.

“Burdaki mesaj nedir?”

“Basit” dedi Pook. “Manual’ın esprisi sana başarı sağlaması değil. Öyle olsa hayat boyu ona muhtaçsın. Manual’ın varolmasındaki tek amaç, sana başarıya giden yolları ve başarının nasıl bir şey olduğunu göstermektir, başarı sağlamak değil.”

“Yani …?”

“Yani geçmişte birkaç adam başarıya ulaştılar ve Manual’ı yarattılar. Manual onların otomasyonu, yeni gelenlere sürekli cevap veren robotu. Baştan çıkarma sanatında ve başarıda nihai amaç işin erkeğin doğası halini almasıdır. Bir kere içselleşirdin mi, Manual’a ihtiyacın kalmaz ve hayatın sana fırlattığı her kadınla başa çıkabilirsin.”

“Agghh!” dedi genç adam saçını başını yolarak. “Eskiden kadınları nazik melekler sanıyordum ve problemin kötü çocuklar olduğunu düşünüyordum! Bu bilgiler kadınlar hakkında inandığım tüm idealleri tuzla buz ediyor.”

Pook başını salladı. Şu aşağıdakiler bilmem gereken birkaç sert gerçek :

Kadınlar kendilerine sadık bir kaybedenle olmaktansa başarılı bir erkeği paylaşmayı tercih ederler.

Birçok kadın aşk için evlenmez.

Birçok boşanma erkeğin kadını sevdiği ama kadının erkekten iğrendiği bir durumda olur.

Uzun süreli evliliklerde bile Don Juan olmanız gereklidir.

Masum tatlı kız genellikle en azgınıdır ve muhtemelen masum da değildir.

Birçok kadın tipinize, kariyerinize ve onlara verebileceğinize, karakterinizden ve ahlakınızdan daha fazla önem verir.

Kadınlar erkeklerin hayal edebileceğinden çok daha fazla cinselliğe sahiptir.

Kadınlar dahiliğe değil güce ve hayal gücüne çekim duyarlar.

Kadınların tek amacı birlikteliktir, zevk ya da çocuk yapmak için. Senin felsefeni takmaz.

Kadınlar seks esnasında seks objesi gibi davranılmayı isterler ve bunu takdir ederler.

Kadınlar sosyal bağlantılara önem verirler, onlara bu öğretilir. Sen onun egosu olursun.

Sonraki Bölüm : Onuncu Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)