Kadının beyanı esas mıdır?

“Kadının beyanı esastır” konusunda Avukat Ozan Hekimoğlu ile yaptığım görüşme aşağıdaki gibidir:

Secret: Bana kadının beyanı esastır olayını anlatabilir misin?

Avukat O.H.: Şimdi kadının beyanı esastır mevzusu hakkında şunları söyleyebilirim: Kadının beyanı esastır cümlesi başlı başına sarsılmaz bir kural değil aslında. Yargıtay’ın burada baktığı iki durum var esasında. Birincisi şu, kadının olayı soruşturma aşamasından mahkeme aşamasına karar verilinceye kadar anlattığı, verdiği ifade ve beyanlar tutarlı mı? Herhangi bir çelişki var mı? Eğer çelişki olması durumunda bu durum geçerli olmayabiliyor. Ama kadın en baştan, yani soruşturmanın en başından hüküm verilene kadar geçen zamanda aynı ifadeleri çelişmez bir şekilde söylerse bu kadın beyanı esastırın uygulanması ihtimalini yükseltiyor.

Yargıtay’ın baktığı ikinci şey şu, yani mahkemelere şunu söyler: “Bu kadının muhatabı olan erkekle herhangi bir husumeti var mı?” Bu husumet nasıl bir husumet olabilir? Yani bir miras davası olabilir, bir düşmanlık olabilir, adamın içeri görüp zarar görmesinden maddi bir menfaati olabilir. Bunu anlamalıyız. Herhangi bir menfaat yoksa, yani şunu derse mahkeme: “Bu kadının bu adama iftira atması için herhangi bir neden yok, geçmişte bir olay da yok” derse “evet kadın doğru söylüyor, kadının beyanını esas almalıyız” diye düşünüyor.

Benim bununla alakalı geçen sene önüme gelen bir dosya vardı, şöyle bir dosyaydı: Kadının otobüste yanında bir adam var, otobüste kamera kaydı vb. de yok. Kadının dediği şu: “bu adam beni otobüste elledi.” Tamam tanık var mı? Kamera kaydı var mı?  Ama şöyle diyor mahkeme, “bu kadın ifadeden karar verilinceye kadar aynı şeyleri anlattı. Bu adam otobüste olan bir adam, bu adamla geçmiş bir husumeti de yok, bu adama iftira atmasını gerektirecek bir neden de yok” dedi. Ve ilk derece mahkemesi, yerel mahkeme bu adama ceza verdi. Şimdi bu dosya henüz kesinleşmedi, istinaf süreci, Yargıtay süreci var. Bunlar henüz sonuçlanmadı ama yerel mahkeme bu adama ceza verdi. Dedi ki: “kadın tutarlı bir şekilde ifade verdi, hiçbir aşamada değiştirmedi, aralarında bir husumet de yok.” Dolayısıyla yerel mahkeme bu adama ceza verdi. Kadının beyanı esastır gerçekten de biraz sancılı, sıkıntılı, erkeği mağdur eden bir durum. Özellikle 6284 sayılır bir kanun var, burada zaten aile bakanlığı 6284 kapsamına giren her türlü şiddette kanun gereği müdahil oluyor. Mesela bir kadın sana taciz iftirası attı. Aile bakanlığı davaya taraf olur. Der ki: “burada kadına karşı bir suç var, kadına karşı olan suçtan biz de sorumluyuz, dolayısıyla bu dosyaya biz de katılıyoruz”. Bu kadının avukatlığını yapmak için değildir. “Ortada bir taciz var ve bu tacizden ben de zarar gördüm, devlet olarak, kamu olarak ben de gördüm” diyerek. Kendi tüzel kişiliğinde davaya müdahil olur. Gerçekten o mahkeme salonlarından erkekler açısında çok acı şeyler gördüm.

Şöyle bir düşünce de var bizim Türk toplumunda: “bir kadın hiçbir sebep yokken kendi iffetine dair bir saldırıyı dile getirmez”. Kadının iffeti değerlidir ve bunu kolay kolay dile getirmez. Eğer dile getiriyorsa olmuştur. Çünkü hiçbir kadın iffetine bir zarar geldiğinin toplum tarafından bilinmesini istemez. Böyle bir düşünce de var, bu düşünce Yargıtay kararlarında var. Bu durum, toplum algısının kadının koruması gerektiğinin kanunlara geçmiş, etkilemiş bir düşünce yapısı. Yani kadının korunması ile ilgili bir şeyler var, bu kadının iffeti ve ahlakı olabilir.

Normalde ceza yargılamalarında Roma hukukundan beri, yani hukuk ortaya çıktığından beri bir kural vardır. Bu da şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. Yani ortada o suçun işlenmediğine dair bir hala şüphe varsa, sanık bundan yararlanır. Şöyle yararlanır: ortada bir şüphe vardır, “demek ki bu olay %100 olmamıştır” derler. Mesela diğer tarz dosyalarda: uyuşturucu, cinayet vb. Mahkeme şunu der: “bu adamın suçluluğu %100 olarak ispatlanmadı dolayısıyla bu adama ceza vermeyelim, vereceksek de az verelim çünkü ortada bir belirsizlik var.” Bu hukuk fakültelerinde çokça işlenilen bir kuraldır, buna dikkat edilmesi gerektiği söylenilir. Hakim ve savcı olacaklar bir akademiye giderler ve bu akademi de şunun da üzerinde çok durulur. Yani ortada bir şüphe varsa bundan sanık yararlansın. Yani “kadılık yapmayın, hakimlik yapın” derler. Ancak taciz tecavüz iddialarında bu durum pek işe yaramıyor. Ortada şüphe varsa mahkeme şunu der: “şüphe var ama kadın da durduk yere böyle bir şey söylemez, ifadeleri de tutarlı, o yüzden yapıştır gitsin” der. Mesela bir uyuşturucu davasında bu adam bunu %100 yaptı mı? “%80 ihtimalle yaptı” dendiğinde o cezayı vermez kolay kolay. Ama kadına dair bir şey olduğunda %50 ihtimal de olsa, o adama o cezayı verirler. Bu da şüpheden sanık yararlanır ilkesinin en büyük yara aldığı konulardan biri.

Örnek bir içtihat kararı:

Yargıtay Ceza Genel Kurulu   2013/14.MD-97 E. , 2013/331 K. “Mağdurenin beyanlarının aşamalarda tutarlı ve istikrarlı olduğu, olaydan hemen sonra durumu tanıklar M.Ö.ve M. N.Ö..’e anlatıp şikayetçi olduğu, sanığa iftira atması için geçerli hiçbir neden bulunmadığı…’’

Secret: İçtihat ne demektir? Burada kadının beyanı esastır olarak uygulanmış görünüyor.

Avukat O.H.: Evet, bu kararda kadın beyanı esas alınıyor. İçtihat da şu demek oluyor: yani kanun koyucu her şeyin her özelliğini madde madde kanuna koyamaz. Bazı konular mahkemenin önüne sıklıkla gelir ama onları kanunda %100 belirleme gibi bir şansın yoktur. Bu üst mahkemeler bu durumlarda duruma bu şekilde yaklaşılmasına dair bir alışkanlık getirir, bu da içtihat olur.

İçtihatlar %100 bağlayıcı değildir, herkes bunu uygulayacak diye bir şey yoktur. Ama şunu der yerel mahkeme: “önünüze bu durum gelirse böyle davranabilirsiniz”. %100 bağlayıcılığı yoktur ama genel görüştür, hukuk dünyasında bu tarz durumlara böyle yaklaşılır.

Secret: Peki, İstanbul sözleşmesi kadın beyanı konusunda daha mı katıydı?

Avukat O.H.: İstanbul sözleşmesinin şöyle bir olayı vardı: Kadın beyanı esastır vardı ama bu erkeğe hüküm verilmesi için değil, tedbirler için uygulanıyordu. Yani mesela “bu adam beni rahatsız ediyor!”. Bitti. Uygular onu. “Kocamla boşanma aşamasındayız, bizi rahatsız ediyor” Hemen tedbir! Yani yaklaşamazsın o kadına. Kadının beyanı tedbirler konusunda %100 esastı İstanbul sözleşmesinde.

İstanbul sözleşmesinin şöyle de bir özelliği vardı: Bu uluslararası bir anlaşmaydı. Uluslararası  Anlaşmalar normlar hiyerarşisinde anayasının da üstünde geliyor. Sözleşme olması ve anayasasının da üstünde olması itibariyle çok güçlü bir yazılı hukuk kararıydı. Bundan vazgeçilmiş olması bu durumu oldukça zayıflattı.

Sana tavsiye edeceğim 2 adet ürün var:

%3’lük Erkekler Video Seti

Çekici Erkek Eğitim Seti

Manipülasyon nedir?

Manipülasyon nedir?

Beyninin ne kadar kolay manipüle edilebileceğini anlayana dek, başkasının oyununda bir kukla olarak kalırsın – Evita Ochel

Üstü kapalı duygusal manipülasyon taktikleri gizli kontrol metotlarıdır. Bu aldatma taktikleri davranışları ve algılamayı değiştirmek için kullanılırlar. Üstü kapalı manipülasyon senin bilinçli farkındalığın alt bir seviyesinde işler. Kurbanlar genellikle bu olurken manipüle edildiklerini anlamazlar. Bu yüzden kesinlikle manipülatörün kullandığı bu metotların farkında olmak önemli.

Peki, bu manipülatör insanlar kimlerdir?

En becerikli ve tehlikeli manipülatörler psikolojide dark triad (karanlık üçleme) denilen bir terimden gelirler. Psikopat, narsist ve makyavelist kişilikler empati yoksunudur ve kendi çıkarları için manipülasyonu planlı ve amaçlı bir şekilde yaparlar, diğer insana neye mal olursa olsun. Onlar kendi çıkarları için diğer insanları kullanan duyarsız, hassas olmayan, agresif ve fırsatçı kişilerdir. Senin partnerinin, arkadaşının, komşunun, yakınının, iş arkadaşının veya patronunun bu karanlık üçlemenin bir üyesi olması tamamıyla mümkündür. Onlar normal bir görünüş yaratarak gerçekten kim olduklarını saklamaya çalışırlar.  Ve sıklıkla cazibeli ve sevilen bir karakterdedirler; ama bu maskenin altında kötü niyetli amaçları hala aktif olarak çalışıyordur. Bu bireyler onlara yakın olan herkesin zihinsel sağlığı için zararlıdırlar.

Ciddi psikolojik bozuklukları olmayan insanlar da  manipülasyonu istediklerini almak için, kötücül bir amaç olmadan ve bazen ne yaptıklarını bilmeden kullanırlar. Şöyle denir ki, bizler ihtiyaç ve arzularımızı direkt yollardan dile getirmektense, manipülasyonu bu durumlarda kullanmaktan suçluyuz. Manipülasyonu patolojik bir manipülatör olarak kullanan biriyle zaman zaman isteklerini almak için kullanan biri arasında fark vardır. Patolojik manipülatörler diğerleriyle bir bağ kurmaları için başka bir yol bulamazlar ve ilişki için ortaya koyabilecekleri hiçbir şeyleri yoktur, sevgi ve samimiyet gibi. Onları değiştirmenin bir yolu yoktur.

Manipülasyon senin bilinçli karar alma, kendi lehine, değerlerin ve sınırlarınla davranma becerinin altını oyar. Diğer bir deyişle, manipülasyon diğer türlü yapmayacağın şeyleri sana yaptırır.

Daha kötüsü, duygusal manipülasyon metodolojik olarak kendi öz değerine, öz güvenine ve kendi algına güvenini zayıflatır. Kendinden hoş olmayan bir şekilde, ta ki kendine saygını ve gerçeklik algını yitirene dek taviz vermene neden olur. Savunmanın zayıflamasıyla ya da tamamen silahsız kalmanla, daha fazla manipülasyona açık hale gelirsin.

Becerikli bir duygusal manipülatör senin öz değerini ve duygusal refahını kendi eline almak için seni ele geçirir. Bir kere kandırmacaya geldin mi bu büyük bir hatadır, metodolojik olarak kimliğini ve psikolojik sağlığını yitirirsin.

Başarılı, amaçlı ve kötücül manipülatör kendi kırılganlıklarını bilmeli,  agresif niyet ve davranışlarını gizlemeli ve manipülasyonlarının sana vereceği zararı önemsemeyecek kadar acımasız olmalı. Kontrole almak ve istediğini almak tek önemli olan şeydir.

Manipülatörün taktiklerinin farkında olmak gizli agresifliği tanımlamak için önemlidir. Ama bu her zaman yapması kolay bir şey değildir çünkü manipülatörler manipülasyonu görmen ve sağlıklı düşünmeni önlemek adına senin güvenine, şüphene ve güçlü duygularına – suçluluk, korku, sevgi ve utanç- bel bağlarlar. Çoğu durumda bu duyguları bir amaç için uyandırırlar. Bu manipülatörün yaptığının yanına kalmasını sağlayan bir şeydir. Bu yüzden, kendini kendi algından ve sezgilerinden şüphe ederek bulursan bunu fark etmen önemlidir. Veya seni manipülasyona açık hale getiren duygular deneyimliyorsan.

Manipüle edildiğini nasıl bilirsin? 

Duygusal manipülasyon gizlidir ve ne olup bittiğini anlayana kadar seni uzun süre kontrol eder. Bazı manipülatörler hayli beceriklidir. Onlar kukla ustası olarak tabir edilebilirler ve eğer işaretleri bilmiyorsan farkında olmadan onların kuklası olabilirsin.

İplerin bir o yöne bir bu yöne çekilirken, kendini kukla ustasının istediklerini yaparken bulursun. Kendi özgür iradenle hareket ettiğini düşünürsün ama etmiyorsundur.

Eğer manipülasyonun bir kurbanıysan muhtemelen bir şeylerin yanlış gittiğini biliyorsundur ama ne olduğundan tam emin değilsindir. Hatta manipüle edildiğinden şüpheleniyor olabilirsin ama emin değilsindir ve bunun nasıl olduğunu bilmiyorsundur. Bilmek istediğin şey manipüle ediliyor mu yoksa edilmiyor mu olduğundur. Bunu nasıl bilebilirsin?

Aslında, bu düşündüğünden daha kolay ve açıktır.

Bu üstü-kapalı duygusal manipülasyon tekniklerini öğrenmek akıllıcadır. Ama manipüle ediliyor musun diye öğrenmek için manipülasyon teknikleri konusundaki her şeyi bilmene gerek yok. Sadece kendine bakman gerekir.

Manipülasyon zarar vericidir ve devasa negatif etkileri vardır, hatta bunun başımıza geldiğini fark etmemişsek bile şu negatif etkiler suç yerinde bırakılmış deliller gibidir.

Eğer bir ilişkideysen ve aşağıdaki işaretlerden herhangi biri dikkatini çektiyse yüksek ihtimalle manipüle ediliyorsundur:

  • Hoşlandığın biriyle beraber olmanın hazzı, onu kaybetme korkusuna dönüşmüştür. Hislerin mutluluktan anksiyeteye, mutsuzluğa, üzgünlüğe ve hatta umutsuzluğa dönmüştür.
  • Ruh halin tamamıyla ilişkinin haline bağlıdır ve aşırı yüksekte ya da aşırı düşükte hissediyorsundur.
  • İlişkide mutsuzsundur ve çoğu zaman ortada belirsizlik vardır ancak onu kaybetmekten korkuyorsundur çünkü ara sıra çok mutlu hissediyorsundur.
  • Başına gelen bu en iyi şeyi mahvetmekten kendini sorumlu tutuyorsun ama bunun tam nasıl olduğunu bilmiyorsundur.
  • İlişkin çok karmaşıktır ancak nedenini bilmiyorsundur. Başkalarıyla bunu konuştuğunda, kendini “açıklaması zor ve karmaşık” derken buluyorsundur.
  • İlişki ile ilgili takıntı yaşıyorsundur, her detayını “olayı çözmek” adına analiz ediyorsundur. Seni dinleyen herkesle her zaman bunu konuşuyorsundur. Bir faydası olmuyordur.
  • Partnerinle durumundan emin değilsindir, seni sürekli belirsizlik ve anksiyete ruh halinde bırakıyordur.
  • Partnerine sürekli “yanlış giden bir şey mi var?”, “bir şey mi oldu?” diye soruyorsundur. Bir şeyler ters gidiyor gibi hissettiriyordur ama tam olarak ne olduğunu bulamıyorsundur.
  • Sıklıkla defans durumundasındır. Yanlış anlaşıldığını düşünüyor ve kendini açıklama, koruma gereği hissediyorsundur.
  • Güven, kıskançlık, özgüvensizlik, öfke ve aşırı tepki verme konularında problem geliştirmişsindir. Partnerin birçok durumda buna dikkat çekiyordur.
  • Dedektif olmuşsundur. İnternette partnerin hakkında bilgi arıyorsun, sosyal medya hesabına yakından bakıyorsun ve arama geçmişini, mesajlarını, maillerini kontrol etme ihtiyacı hissediyorsundur. Partnerin evde değilken, nerede olduğunu teyit etme ihtiyacı hissediyor ve kaygılanıyorsundur.
  • Tam anlamıyla partnerini nasıl mutlu edeceğini bilmediğini hissediyor. Sıkı çabalıyorsun ama bu işe yaramıyor gibi görünüyor, en azından uzun süredir. Eskiden onu mutlu edebiliyordun ama neyin değiştiğine emin değilsin.
  • Negatif düşünceleri ve duyguları ifade etmek yasaklanmış gibi hissettirir, o yüzden bunları kendine saklamaya çalışırsın. Seni rahatsız eden bu şeyler hakkında konuşamamak seni hayal kırıklığına uğramış hissettirir.
  • Kendini ilişkiden önce hissettiğin kadar iyi hissetmezsin. Daha az özgüvenli, güvende, zeki, aklı başında, çekici hissedersin. Önceden olduğundan daha azısındır.
  • Her zaman partnerinin beklentilerini karşılamada yetersiz kaldığını hissedersin. Kendini yetersiz hissedersin.
  • Sıklıkla suçlu hissedersin ve kendini bolca özür dilerken bulursun. Sürekli olarak yol açtığına inandığın hasarı onarmaya çalışmakla meşgulsündür. Partnerin senden uzaklaştığı için kendini suçlarsın. İlişkini neden sabote etmeye devam ettiğini anlayamazsın.
  • Partnerinin ilgisini tekrar uzaklaştırmamak için onun etrafındayken laflarını dikkatle seçersin, eylemlerini ve duygularını da.
  • Bazen bir volkanın patlaması gibi kızgınlık, hayal kırıklığı ve hatta düşmanlık duygusuyla patlarsın. Daha önce hiç böyle davranmamışsındır ve böyle olmamaya yemin etmişsindir ama ne kadar kontrol etmeye çalışsan da olmaya devam eder.
  • Partnerini mutlu kılmak ve ilişkiyi korumak için rahatsız hissettiğin bazı şeyleri yapıyorsun veya değerlerine, limitlerine, sınırlarına aykırı hareket ediyorsundur.

Başkasının böyle bir ilişkide neden kaldığını ya da geçmişte böyle bir ilişkide kaldıysan bunun nasıl olduğunu merak ediyorsan, ilk olarak, manipülatif ilişkiler böyle başlamazlar. Aslında bu ilişkiler genelde harika bir başlangıç yapar. O senin harika partnerin gibi görünür ve balayı aşaması cennet gibidir. İşler kötüye döndüğünde, ne olduğu konusunda bir fikrin yoktur. Doğal olarak, işleri düzeltmeye ve harika olanı geri kazanmaya çalışırsın. Problemler için kendini suçlayacak şekilde manipüle edilmişsindir. Neden olduğuna inandığın hasarı onarmaya çalışıyorsundur, partnerinin sevgisini geri kazanmaya. Sadakatin karşılığını vermiştir ve sen ve partnerin tekrar yakınlaşmışsınızdır… bir süre için. Bu tamamıyla farkına varamayacağın bir döngü haline gelir.

İkinci olarak manipülasyon yavaş ve sinsice başlar ve git gide artar. “İplerini kim çekiyor?” adlı kitabın yazarı Harriet B. Braiker: “manipülasyon zaman içinde evrimleşir, şekillenir” diyor. Ve kurbanlar umut verici kazanımlarla ve kaybetme tehditleriyle kontrol edilir. Üstü kapalı ve çeşitli manipülasyon taktikleri uygulanır. Diğer bir deyişle bir suiistimalci olan manipülasyoncu belirsizlik yaratır ve sana arzu ettiğini verme konusundaki geri-ileri hareketleriyle şüphe duymanı sağlar, arzu ettiğini geri almakla tehdit eder.

“Tehlikeli kişilikler” kitabının yazarı 25 yıllık FBI ajanı olan Joe Navarro şöyle açıklıyor: “Sonunda bu ilişkiye nasıl girdiğin önemli değildir. Bu ilişkinin tek taraflı, suiistimalci ve toksik oluşu önemlidir. Sorulması gereken soru çok basittir: “Cazibelerini ve davranışlarını seni kendi çıkarları için kontrol etmek için mi kullanıyorlar? Seni manipüle mi ediyorlar? Seni incitecek şeyler mi yapıyorlar ya da seni riske mi atıyorlar? İlişki tek taraflı gibi mi hissediyorsun? Bu ilişkide inciniyor musun?”

Eğer bu sorulara cevabın “evet” ise, seni kontrol eden toksik iplerinden kendini çözme ve hayatını geri alma zamanı.

Duygusal manipülasyon, duygusal bir suiistimaldir. Duygularını ve davranışlarını üstü-kapalı manipülasyonla kontrol eden kişi sana değer vermez, saygı duymaz veya senin iyiliğini umursamaz. Her ne pahasına olursa olsun bu ilişkiyi bırak ve gerekirse profesyonel yardım al. Becerikli bir manipülatöre maruz kalmak ciddi ve kalıcı psikolojik hasarlar verebilir.

İlişkinin değerli mi yoksa zararlı mı olduğunu ve bitmesi mi gerektiğine sadece sen karar verebilirsin. Ve farkındalık üstü-kapalı manipülasyona karşı ilk defansındır.

Çeviriyi yapan : Secret

Sana tavsiye edeceğim 2 adet ürün var:

%3’lük Erkekler Video Seti

Çekici Erkek Eğitim Seti

Ayrıca bkz. Kadınların erkekleri manipüle etme teknikleri

Yatırım getirini yükselt

Kendine şu soruyu sor: “1 -10 arasında, 10 en iyi versiyonum ve 1 en kötü versiyonumsa, kendimi şuan nereye koyuyorum?” Ancak kendini şartları senden daha farklı olan kişilerle karşılaştırma, kendi yaşam akışın içinde değerlendir. Kendini ünlülerle ya da milyarderlerle karşılaştırma. Kendine: “Ben kendimin en iyi versiyonu muyum ?” diye sor.

Eğer kendini 6 ve daha aşağısında puanlıyorsan, o zaman sana kız peşinde geçirdiğin süreyi ve buluşmalarını limitlemeni tavsiye ederim. Buraya harcayacağın zamanla da önce gidip kendini düzeltmeni.

Kadınların tepedeki %78’i, tepedeki %20’lik erkeğin dikkatini çekmek için yarışıyorlar. Erkeklerin dipteki %80’i de dipteki %22’lik kadınlar için yarışıyorlar. (Oranlar flört aplikasyonları istatistiklerinden alınmıştır)

Eğer 6/10 ya da daha aşağısında bir erkeksen, basitçe artıklar için yarışacaksın demektir. Bu yüzden, erkekler için hayati olan şey kovalamaları gereken şeyin kendilerinin en mükemmel versiyonları olduğudur, kadınlar değil.

Eğer kendini, kendi en iyi versiyonun için 8/10 ve üzeri olarak puanlamıyorsan, bu durumda senin yatırım getirin – Return On Investment (bir şeyi elde etmek için harcadığın zaman+enerji+para vb. yatırımın geri dönme oranı) olarak kadınlara yaptığın yatırımın geri dönüşü düşük olacaktır ve muhtemelen sonuçlar seni hayal kırıklığına uğratacaktır.

Hipergamiden dolayı, kadınlar her zaman kendi cinsel pazar değerlerinden puan olarak biraz daha yüksek olan erkekleri ararlar. O yüzden, erkek olarak kendin üzerinde çalışma performans yükü altındasın.

Kadınlar ilk başta ne olduğuna bakar sonra da kim olduğuna. Bu ilk başta anlaması zaman alan bir cümle olabilir. Seni iyi çocuk hayallerinden uyandırabilir ya da öfkeyle karşı çıkmana neden olabilir. Bu cümle üzerinde seni biraz düşünmeye davet ediyorum… Bunu düşünmek kendi en iyi versiyonun olma konusunda seni motive edecek.

Şimdi bu kaynakları inceleyelim: İşin, zenginliğin, öz-bakımın, fiziğin, stilin, network’un (“Network nasıl oluşturulur?” podcastini dinlemek için tıkla) , hobilerin, çocukların, araban, evin, karakterin, oyunun, duygusal gücün vb.

  • Bağlantılar (Network): Eğer etrafını negatif-sızlanan erkeklerle doldurursan, yani etrafında 5 negatif-sızlanan adam varsa sen de 6. olursun. Sosyal çevren de küçük bir kabiledir. Ve bu kabileye girecek kişiler gerçekten hak eden kişiler olmalıdır. Birçok erkek bu kaybeden insanların kendi networklerine girmelerine izin veriyor ve bu tür kişilerin kendilerini etkilemeyeceğini düşünüyor. Parasız bir kişiyle mi arkadaş olmak isterdin yoksa küçük bir girişimciyle mi? Olacak şey şu ki birbirinizin kafa yapısından etkileneceksiniz. Biriyle geçireceğin zaman seni de vizyonsuz hale getirirken, diğeri ile geçireceğin zaman gözlerinin daha da erkenden açılmasını sağlayacaktır. Bu arada networkünde en iyi ve akıllı adamsan artık oraya ait değilsin demektir. Unutma; odadaki en zeki kişi sensen yanlış odadasındır. Çünkü onların senden öğrenecekleri çok şeyi vardır ama senin onlardan öğreneceğin pek az şey varken yerinde sayıyorsundur. Bazı insanlar tekneyi ileri itmeye yarayan yelkeni rüzgarla doldururlar, bazıları da çapa gibidir, sizi geride tutarlar. O yüzden hem kendilerinin hem de senin seviyeni yükseltmeye çalışan insanları seç, çapa olan insanları kes ve kurtul. Böylece hayatın düzelmeye başlar.
  • Para: Basitçe söylemek gerekirse, değerin depolanmasından başka bir şey değildir. Eğer onu elde edersen, o zaman diğerlerinin yaşamına bir değer katmışsın demektir. Bill Gates büyük miktarda paraya sahip çünkü Microsoft ile devasa ölçüde bir yazılım problemini çözdü. Ve aynı zamanda bilgisayarı kitlelerin kullanımına açtı. Para çekici olmayan adamların dengeleyicisidir de. Dünyada para kıtlığı yok ve halihazırda bir sürü para dolaşımda. Yapman gereken yalnızca bir değer oluşturup uzanıp bir miktarını almak.
  • Duygusal güç ve oyun: Bunun anlamı  kendi başına ayakların üzerinde yeterince sağlam durabilmen, çerçevenin sağlam olması, kararlarında net olman, kadınlardan talep gören bir erkek olarak kadınına sınır koyarken korkmamak, kadının sana fırlattığı shit testleri, dramaları doğal bir şekilde püskürtebilen tecrübeli bir erkek olmak demektir. Kadınlar bir erkeği düzeltmekle zaman harcamak istemiyorlar. Bunun aksine bozmaya çalışıyorlar ve bozabildikleri, çerçevesini eğip bükebildikleri adama saygılarını kaybediyorlar. Olmuş erkeklerle, devlerle beraber olmak istiyorlar ve bu erkekler tarafından yönetilmek istiyorlar. Siz de kadının takip edebileceği ve takip etmeye değer biri olmalısınız. Kadınlar betalarla son çare olarak, duvara çarpınca sağlayıcılık amaçlı beraber olabilirler ama cinsel pazar değerlerinin yüksek olduğu yaşlarda betalarla zaman harcamayacaklardır ve kendilerini üst seviye erkeklerin oldukları ortamlara sokmak isteyeceklerdir. Eğer beta olduğunuza kanat getirirlerse sizi boş verip yenisine geçeceklerdir. Kadın sürekli olarak “bu adam şuan birlikte olabileceğim en iyi adam mı?” diye soracaktır. Cevap “evet” ise seninle beraberken mutlu olacaktır, seni tatmin etmeye çalışacak, hayatına değer katmaya çalışacaktır. Kadın senden daha iyisini bulabileceğine inanırsa süre senin için dolmaya başlar.
  • Fiziğin ve stilin: Çoğu erkek çirkinseler çirkinliklerine, fakirseler fakirliklerine, utangaçsalar utangaçlıklarına, daha ne sorunları varsa o sorunlarına çok fazla odaklanırlar. Bir şeye bu kadar çok odaklanmak, diğer önemli şeyleri kaçıracağın anlamına gelir. Eğer çirkinsen, kaslı ve kariyerli bir çirkin olmak kulağa fena gelmiyor. Utangaçsan da kaslı ve kariyerli olmak mümkün. Sonuçta bilgisayarlar insan ayırt etmiyor. Utangaçlık genlerinde olsa, para seni sevmese de bunları dolaylı yoldan aşmak mümkün. Tabi ki üstüne gitmek/gitmemek bir tercih ama insanlardan daha izole çalışabileceğin yazılımcılık gibi mesleklere yönelip orta vadede iyi para kazanabilirsin mesela. Bu paranın bir kısmını da spor için ve stil sahibi olmak için harca.

Sonuç olarak diyeceğim şey, kadınlardan çok kendi en iyi versiyonun olmanın peşinde olman gerektiğidir. Kendi kişisel gelişiminde mükemmeli kovalarken ROI(verdiğin yatırımın geri dönüş oranı)’ı yükseltmek kadınları kovalamaktan çok daha iyidir, özellikle kadın doğası hakkında hiçbir şey bilmediğin zamanlar.

Yazar: Secret

Sana tavsiye edeceğim 2 adet ürün var:

%3’lük Erkekler Video Seti

Çekici Erkek Eğitim Seti

 

Centilmen Kulübü %3’lük Erkekler Video Eğitim Platformu

İzleyerek ve eğlenerek öğren. Toplam +300 adet Türkçe altyazılı video

KURSTAN ÖRNEK VİDEOLAR

İÇERİKTE NELER VAR ?

A’dan Z’ye aradığın her şey!

Dünya çapındaki pua ustalarının videolarını senin için çevirdim.
Çevirisi yaptığım kişiler:

  • Todd Valentine
  • Mystery
  • Adam Lyons
  • Nick Krauser
  • RSD Max
  • Rollo Tomassi
  • Simple PickUp
  • Owen Cook
  • Julian Blanch
  • Ve diğerleri…

Eğer yabancı Pua / Kız tavlama / Kırmızı Hap koçlarının videolarını ingilizce olarak anlamakta sıkıntı çekiyorsan bu platform tam sana göre.

Şuanda izlenmeye hazır olan 305 adet video vardır. İleride de fazladan eklenecek olan videolara ek bir ücret ödemezsin.

Kitabı edinmek için tıklayınız.
(Alım güvenilir Shopier ödeme sisteminden olup sizin ödeme bilgileriniz bize gelmiyor.)

Kitabı Türkiye dışından edinmek için tıklayınız.
(Alım güvenilir Payhip ödeme sisteminden olup sizin ödeme bilgileriniz bize gelmiyor.)

  1. Kursların en önemli bölümleri
    Senin için kursların en can alıcı bölümlerini belli bir düzen içerisinde sunuyorum.  Bu içeriklere ömür boyu erişebileceksin.
  2. Gelecekte gelecek videoları ücretsiz izle
    Satın alımdan sonra eklenen videolara ücretsiz erişmiş olacaksın
  3. Videolara yaptığın yorum ve sorulara hızlı yanıt 
    Müfradatın ilgili konusuna yazdığın yorum ve sorulara hızlı yanıt alırsın

Kursta; tanımadığın kızlara açılış yapma, tanışma, muhabbet etme, bağ kurma, kızı sevgilin haline getirme vb. konularına ek olarak özellikle çok sorun yaşanılan ve bilgi talep edilen kızlarla mesajlaşma konusu ile ilgili de yoğun bir içerik var. Aşağıdaki kurstan örnek videoda “Mesajlara cevap vermeyen kızı buluşmaya ikna etme” adına uygulayabileceğin etkili bir stratejiden uygulamalı olarak bahsediliyor. Üstelik bu uygulayabileceğin stratejilerden  sadece 1 tanesi…

Rollo Tomassi : Sınırlarına uyar ya da gider

Merhaba,
Çok önemli bulduğum bir Rollo Tomassi videosundan bahsedeceğim. Kanalımda düzenli olarak Rollo Tomassi videoları paylaşıyorum ve bu videoyu da yayın sırasına almıştım. Ancak çok önemli olduğunu düşündüğüm için yayın tarihini bugüne çektim.

Şu sorunu çoğu erkek yaşamıştır: Kadın ilişkide erkeğin koyduğu sınırlara saygı göstermez ya da erkek kadına sınırları göstermek zorunda kalır. Erkek “bu kadın benimle ilişki yaşamak için bunları yapması gerektiğini düşünemiyor mu?” diye düşünür. Eğer erkeğin kendine biraz saygısı varsa bu kızın rütbesini düşürür (uzun ilişki materyalı olmayan kız). Ancak birçok erkek kıza bu konuda bir sürü açıklamalar yapıyor. “Eğer bunları yapmaya devam edersen şöyle böyle olur vb.

Ancak bu yüksek değerli erkeklerin yapacağı tarzda bir davranış değildir. Yüksek değerli erkek kızı bir şeyleri neden yapması/yapmaması gerektiği konularında açıklamaya boğmaz, kızın değer göstermeye layık olmadığını düşünür ve zamanı gelince sonraki kıza geçer.

Rollo Tomassi bu durumu güzel bir benzetmeyle açıklıyor: “Restaurantlara gittiğiniz zaman servis kötü oluyor ve çoğu insan bir kez gittiği restauranta bir daha gitmiyor. Çoğu kişi gidip “Neden bir daha gelmem biliyor musunuz? Siz bunu bunu yanlış yaptınız vb” demiyor, sadece çıkıyorlar ve geri gelmiyorlar. Ve sizde insanların neden işletmenize yeniden gelmediğini bilmiyorsunuz. Buradaki dinamik ile aynı şekilde. erkek yeteri kadar yüksek değer biriyse zaten bırakır ve gider, hiçbir zaman bu erkekler “İnstagramdaki açık saçık fotoğraflarını kaldırmadın, bana karşı bir arzun olduğunu hiç göstermedin vb” demezler. Yüksek değer erkekler “tamam, sıradakine geçebilirim artık” diye düşünürler. “Neden seninle böyle bir konuşma yapalım ki çıkar ve giderim” diye düşünürler. Çoğu erkek bana soruyor “Rollo sınırlarımı nasıl çizebilirim, bunu nasıl söylerim?” Hayır söyleme, o anlasın. Sınırlara uyar ya da gider.

Videoyu izleyelim:

Diğer Rollo Tomassi Türkçe Çeviri videolarım:

Kendi üzerimde Nofap deneyi

Gün 0 (3.09.2022)

Kendi üzerimde yapacağım Nofap deneyi bu kitabın başlangıcı olacak. Az önce 30 günlük sürecimi bozdum. Aslında bu 30 günde pek bir kriz atlattım diyemem. Şuan ki hedefim 90 günü bulmak. Bu süreçte ruhsal ve fiziksel olarak hissettiğim değişiklikleri size aktaracağım. Bugün gün 0.

Daha önce birçok yöntem denedim. Bu işte aslan payını krizleri atlatabilmek alıyor. Bende işe yaramayan şeylerse faydalara odaklanmak, hatta bunları yazarak kriz anlarında ekstra motivasyon olsun diyerek buzdolabına falan yapıştırmaktı. Sonuçta her buzdolabına yöneldiğinizde gözünüze birkaç satır bir şey çarpıyor değil mi? Ya da bunları günlük olarak okumayı denemek. Faydaları işaret eden bu motivasyon veren cümlelerin hepsi çok hoş görünüyor. O yüzden bu yöntemi uygulamak kulağa çok mantıklı geliyor. Ne de olsa bu hayatta doğru nedenleri bulmak pek çok şeyi başarmada kilit taşı.

Ama ben bunlara, bu yöntemlere rağmen süreci defalarca bozdum. Bir şekilde bozuluyordu. Kriz anında bu yazdıklarımı okuyacak durumda bile olmamam bu önerilen genel yöntemlerin işe yararlılığı konusunda beni şüpheye düşüren sebeptir. Neler yazdığımı okusam bile bir etkisi olmuyordu. Henüz neden bilmiyorum ama durum bu.

Keşfettiğim şey ise orada porno olduğu için süreci bozmuyorsunuz. Azgınsınız ve bu azgınlığı gidermek için porno bir araç. Evet, pornolar ilgi çekici ama azgın olduğunuz için onlar 10 kat daha ilgi çekici hale geliyor. Bu porno olmasaydı başka bir şey olurdu. Yani olay azgınlıkla başa çıkabilmekte. Ben dediğim tarzda motivasyon şeyleri yazan insanların bunlara rağmen başarılı olduklarını düşünüyorum. Yani belki bu önerilen genel yöntemlerin başarılarında alacağı pay %5’tir.

Hayatta nedensiz bir şekilde bir şeylerin başarılamayacağı da doğru. Zaten amaç da pornonun verdiği bu negatif etkileri ortadan kaldırmak. Bu sayede hepimiz daha iyi insanlara dönüşebiliriz. Daha enerjik, çekici, kendimizden memnun bir versiyonumuza…

Evet, spora gidiyorum, hatta 2 hafta önce döndüğüm tatili saymazsam özellikle son 6 aydır haftada 5 gün. Antrenmanın sonunda da 30-40 dakika kardiyo yapıyorum. Gene tüm bunlarda uzunca bir süre başarısız olmamamı sağlamadı. Hep şunu derler: spor yap, amaçlarını yaz, kendini meşgul et falan. Evet, boş günlerim bile yoğunumdur. Bir ara diğer insanlardan 2-3 kat daha fazla libidom olduğundan şüphelendim. Sonuçta spor da testosteronu fazlasıyla arttıran bir şey. Birkaç sene önce bir devlet hastanesi üroloji kliniğinde merak ettiğim için testosteron seviyemi ölçtürmüştüm ve sonuç yaşıma göre referans aralığının zirve noktasında çıkmıştı. Bunu övünmek için söylemiyorum ama biraz sağlıklı beslenince ve spor yapınca bunlar testosteronu besliyor. Aynı şeyleri yapsalar başlarına aynı şey gelecek dünyadaki diğer milyarlarca insan gibi.

Hedefim 90 günde her gün birer sayfa olmak üzere hissettiğim ve uyguladığım teknikleri kaleme almak ve bunu kitaplaştırmak. Belki de teknik yoktur. Sigarada olduğu gibi, sigarayı bırakmaya basit bir kararla başlayan ve hiçbir yardım almadan bırakan sayısız insan var. Ben pornonun da bundan farklı olduğunu düşünmüyorum.

Bunun yanında çok yaygın söylemler olan soğuk duş almak gibi şeyler de bende işe yaramıyor. Eğer kontrolü kaybediyor gibi olursam dışarı çıkıp biraz yürümek benim için en uygun yöntem gibi görünüyor. Böylece odağımı farklı şeylere verdikçe dikkatim dağılacaktır. Yani eğer başarırsam ki “kazananlar belki demezler”. Yani başaracağıma eminim. Bu süreç sonunda elimde kitaplaştırabileceğim, tamamen kendi tecrübelerime dayanan bir kaynak da olacak. Amacım verdiğim bir basit kararın arkasında durabilmek, 90 -180 gün sonunda ve sonrasında…

Bu süreçte kendimi askeri disipline benzer bir rutine sokmaya karar verdim. Bu süreçteki hedeflerim içinde karın kaslarımı çıkartmak da olacak. Daha önce çıktılar, bir dönem onlarla yaşamak keyifliydi. Ama sonrasında yağlandım. Bu kitapta karın kaslarımın öncesi ve sonrasının fotoğraflarını da paylaşacağım. Yarından itibaren yapacaklarım sabah 6’da kalkış, 30 dakika sabah kardiyosu. Sabah 25 sayfa, akşam 25 sayfa olarak toplam 50 sayfa kitap okumak. Geçmişte belli bir süre sigara içicisi olarak bıraktığım ve 6 aydan beri tekrar başladığım sigarayı bırakmayı da kapsayacak. Bunlar bana bir süreçte olduğumu anımsatan ve disiplin sağlayan ekstra şeyler olacak.  Yani biraz da ekstra şeyler katmaya karar verdim.

Bunun yanında ufak bir taviz vermenin büyük facialar doğurduğunu defalarca acı kere kendime ispat etmiş bulunmaktayım. Amacım bu diğer disipline yönelik hamleleri sağlayarak irademi çelik gibi yapmak. Her diyet bir lokmayla başlayıp sonunda kontrolü kaybederek, spor disiplini sadece bir günü es geçerek ve nofap de sadece biraz bakıp çıkacağım diyerek bozulur. Ve kendinizi sürekli vites yükselttiğiniz bir süreçte bulursunuz.

Gün 1 (4.09.2022)

Saatin azizliğine uğradığım için tam istediğim saatte kalkamamış olsam da gene bir Pazar sabahı için fena değil (Bozuk olan şalter atınca saat kendini kaybetmiş). 30 dakikalık sabah kardiyomu yaptım. Tatil sonrası göbek bölgemde oluşan ödemi hızlı bir şekilde atmak için belli bir süreyi içeren 0 karbonhidrat diyetime devam ediyorum. Olay artık insana karşı bağımlılıklar şeklini almış durumda. Kim güçlüyse o kazanacak. Bağımlılıkların beni her yendiği zaman kendimi güçsüz hissediyorum. Ama sabah kardiyomu zor geldiği ve isteksiz olduğum halde bugün yaptım. Bayağı terledim, sonra duş alıp aynaya baktığımda ataleti yenmiş güçlü birini gördüm. Bu keyifli bir hissiyat. Bunun aynısını nofapte porno krizini atlattığımda da hissediyorum. İnsana karşı bağımlılıklar deyişim bu yüzden. Nofap krizleri bizleri çok ince bir yerimizden yakalıyor. Bir anlık tembellik, atalet bağımlılıkların galip gelmesiyle sonuçlanıyor. O yüzden kendimizi sürekli dinç ve ayık tutmalıyız. 90 günlük nofap deneyime aynı saatte erken kalkmayı, evde düzenli sabah kardiyosunu, sigarayı bırakmayı eklemem bu yüzdendi. Böylelikle irademi diğer alanlardan aldığım başarılarla besleyip çelik gibi bir hale sokabilirim. Eğer hayat düzenin bozuksa, kötü besleniyorsan, yapman gereken sorumlulukları yapmıyorsan krizlere yenilmen de çok doğal. Çünkü genel anlamda güçsüz birisin, nofap neden bunun bir istisnası olsun ki?

Şuana dek hayatta başardıklarımı bir türlü tam olarak terk etmediğim ama yıllardır azaltmış olduğum porno alışkanlığıma rağmen gene de iyi başardığımı düşünüyorum. Ama tamamiyle terk etmiş olsaydım belki bunların 5-6 katını başarabilirdim. Aslında 10 katını başarabilirdim gibi hissediyorum. Ama bana fazla hayalci demeyin diye bunu söylemek istemedim. Çünkü 20’li günlerin ortalarında çok daha enerjik, mutlu, girişken, çalışkan, kendine ve yapabileceklerine daha fazla inanan biri gibi hissediyorum (Gerçekten yapmak istediğim çok şey var). Kartopu gibi katlanarak ilerlediğim hissiyatı oluşuyor. Eğer böyle oluyorsa neden normal halimle yetinip daha iyisi için belli yöntemleri denemeyeyim ki? Bunları deneyimlemek benim nofap’e olan inancımı ve çabamı pekiştiren bir tecrübeydi. Bunun benim için eziklikten zirveye gibi bir süreç olacağını söylemiyorum. Şuanki halimle bir ezik değilim. Eğer zaman ayırırsam kızlarla beraber olabiliyorum. Ya da belli bir sosyal çevrem var. Ama bunlar neden daha iyi ve kolay bir şekilde olmasın? Tüm olayda bu, en iyi versiyonumuza ulaşmak.

Nofapteki süreci bozmanın kötü yönü şu ki 20-30 gün insan hayatında uzun bir süre. Neredeyse senenin 12’de 1’i. Tüm bu süreci başa almak bu yüzden sinir bozucu. 20’li 30’lu günlere geldiğimde eğer azgınlık hissiyatı da gelirse kendimi bir ipte yürüyen ve dengesini zor koruyarak ilerleyen bir cambaz gibi hissedebiliyorum. Krizler güçlü birer rüzgar gibi gelip düşmemi kolaylaştırıyor. Ve düşersem sayaç başa sarıyor. Tabi ki düştüğünüzde sadece 1 kere porno izleyip boşalmakta kalmayı başarabilmek çok önemli, aksi halde durum tıkınma halini alıyor. “Duygusal yemek yeme” diye bir şey var. Bunu yapan insanlar aç oldukları için yemiyorlar, moralleri bozulduğunda, hayatta kendilerini köşeye sıkışmış hissettiklerinde, umutsuz hissettiklerinde vb. hamburgerlere gömülüyorlar. O birazcık gelecek mutluluğu, yani dopamin artışını arıyorlar. Pornoda da çoğu zaman aynı durum söz konusu. Bir ya da iki defa yapınca azgınlığın geçiyor ama devam ettirirsen sonuç tıkınmaya dönüşüyor.

Ben sigarayı bırakma sürecinin de pornoyu ve masturbasyonu bırakmayla neredeyse tamamen aynı olduğunu düşünüyorum. Bu ikisinin yoksunluğunda da vücudun verdiği tepkiler benzer. İkisinin krizleri de neredeyse aynı. İkisinde de kriz gelince mantıklı düşünemiyorsunuz, bir süreliğine biraz aptal biri oluyorsunuz. Beyindeki devreler istek gelince pornoya ya da sigara yönelmeyi otomatikleştirmiş haldeler. Tıpkı Maslow’un köpeği gibi zil çaldığında ağzınızın suyu akıyor. Bu bilinçsizce olan bir şey. Eğer her öğle arası olduğunda sevdiğiniz hamburgercide bir menü almayı alışkanlık haline getirirseniz bir yerden sonra bunu düşünmeden yapmaya başlarsınız. Aradaki düşünme süreçleri iptal olur ve beyin direk tetikleyiciden sonuca atlar. Bu beynin enerjiden tasarruf etme yöntemidir ki kendisi vücutta açık ara en fazla enerji harcayan organdır. Bu şekilde enerji tasarrufu yapma politikaları gerçekleştirmesi normal.

Biraz da nofapin sürdürülebilirliği hakkında konuşmak istiyorum. Kağıt üzerinde her şey çok hoş duruyor. Dediğim gibi daha fazladan enerjik, mutlu, özgüvenli olmayı kim istemez? Aslında bizler orjinalimizde böyleyiz ama beyni fazla dopamine boğduğumuz için daha kötü bir versiyonumuza evrilmişiz. Çocukların basit oyunlardan zevk almalarının ve salakça şeylere kahkahalara gömülmelerinin bir nedeni de bu. Tamam çocuklar biraz daha basit düşünür ve hayatın tüm yükü omuzlarında değildir falan ama henüz pornoya bulaşmamışlar. Beyinleri olması gerektiği gibi çalışıyordur. Peki, nofap ne kadar sürdürülebilir? Önümde bunun sürdürülebilir olduğunu gösteren örnekler var. Dünyada birçok kişi porno izlemeden uzun süre yaşayabiliyor. Ve bir yerden sonra bir eksikliğini de hissetmiyorlar. Pornoyu çok tüketenlerin ortak özellikleri ise başta hayattan zevk alamama, kendilerine güvenememe gibi semptomları yaşamaları. 90 günde 1 kere porno izleyip boşalmak bile ya da porno izlemeden 30 günde 1 defa sadece masturbasyonla boşalmak insanın hayatında saydığım benzer faydaları sağlayacağına inanıyorum. Sonuçta 1 kere yapmak sizi geriletse de elinizde olanın hepsini götürmüyor. Ama bence insan bundan çok daha fazlasını yapabilir. Yani bu anlamda nofap sürdürülebilir. Özellikle cinsel bir partneriniz varsa ve arada bir seks yapabilen biriyseniz pornoya ihtiyacınız azalacaktır. Eğer hiç cinsellik bulamayan biriyseniz bile nofapte ilerledikçe cinsellik bulma potansiyeliniz dramatik şekilde artacaktır. Aslında sizde olan ama kaybettiğiniz, kaldırım kenarında bir boşluk bulduğunda oradan açan ama ısrarla üstüne bastığınız bir çiçek gibi, özgüveninizde uygun şartlarda o boşluğu bulup açabilecektir. Eğer süreci denemediyseniz ya da süreçte yeterli şekilde ilerlemediyseniz bu anlattıklarım hayal gibi görünüyor olabilir. Ama istediğim gün sayısına gelemesem de (90 ya da 180 gün) kendi üzerimde defalarca deneyip test ettiğim şeyler bunlar. Özgüveninizin yeşermesi size uzak bir ihtimal gibi geliyor olabilir çünkü onu hep öldürdünüz, üstüne bastınız. Bunlar sizin içinizde vardı. Sadece beslemeniz ve iyi bakmanız gerekiyor. Uygun ortamı sağlayıp, biraz sulamayla daha iyisi olur.

Kitabın ilerleyen bölümlerinde nofapte ilerledikçe benzer konulardan farklı farklı şekillerde bahsediyor olabilirim. Ama bu kitabı keyifle okumanızın önüne geçmez diye düşünüyorum. Ne de olsa birinin kendi üzerinde ilk elden yaptığı deneyi, organik bir şekilde okuyor olacaksınız. Bu kitabında özelliği bu. Bir yerden toplama bilgiler değil de bir insanoğlunun tamamen kendi yaşadıklarından toplanmış verilerin ortaya sunulduğu bir kaynak olması. O kitabı Nazi kampından kurtulup yaşadıklarını anlattığı eserinde Viktor Frankl gibi kimse yazamazdı. Çünkü o deneyimleri yaşayanların çoğu ya o kamplarda öldüler, ya da pek az kurtulanların cümlelerle araları Viktor Frankl kadar iyi değildi. Bu özellikte bende var gibi. İyi bir metin yazarı olduğumu birkaç defadan daha fazla kere duydum. İyi bir dille, kendi üzerimde test ettiğim deneyi size aktarıyor olmam kitabı mekanik ilerleyen bir tek tükdezelikten kurtaracak ve keyifle okunmasını sağlayacak diye düşünüyorum. Evet, nofap deneyi gün 1. Şimdi burada bırakalım ve günlerin akmasına izin verelim. Askeriye’deki ilk gecemde ranzama uzanıp (ranzanın alt katındaydım) gözlerimi yukarıya diktiğimde, orada benden önceki bilmemkaç dönem önceki bir askerin yazdığını yazıyı görmüştüm, şöyle diyordu “1 gün gelecek, 1 gün kalacak”. O yazıyı hiç unutmadım ve sayılı günlerin birçok kere geldiğine şahit oldum. Acemiliği atlatıp asıl birliğime geçtiğimde orada askerliğin geçmediğini anlatan kişilere de şunu birden fazla kere söyledim, “ömür bitiyor, askerlik mi bitmeyecek?” Gerçekten öyle. Yeterki gün sayma hatasına düşmeyin. Unutmayın ya gün sizi bitirir ya siz günü bitirirsiniz. Günleri verimli kullanarak siz günü bitirin. Yani gerçekten verimli olun, üzerinde çalıştığınız projelere, işinize yönelik olarak. Bırakın günler aksın ve onları haftalık olarak sayacak hale gelin. Tabi ki ben hariç, ben günleri sayacağım çünkü her gün buraya gelip kendi üzerimde yaptığım bu testin nasıl gittiğini gün be gün size aktarmam gerekiyor. Tüm bu sürecin sonunda üzerimde olacak değişiklikleri merak ediyorum. Ve bunun bir kitap haline gelecek olması da beni heyecanlandırıyor.

Devamı ortaya çıkacak olan kitabımda olacak… Ama 90 gün beklemeniz gerekecek…

Bunun yanında güzel bir haber vermek de istiyorum. Yaklaşık 2 aydır Pick-Up artistlerin (kız tavlama sanatçılarının) videolarını altyazılı olarak çeviriyorum. Şuan elimde 150 adet video var, bunları 300’e tamamlayıp bir platform üzerinde ücretli olarak yayınlayacağım. Bu konulara ilgisi olanların ama ingilizcesi yetersiz olanların faydalanabileceği bir kaynak olacak.

Bu arada kızlarla etkili bir şekilde tanışmakonusundaki setim şu linkte.

Secret

Özgüven seçeneklere sahip olmaktan gelir

Merhaba,

Rollo Tomassi videoda özgüvenin ruhunuzun derinliklerine inerek oradan çıkartılabilecek bir şey değil, kadınlar, iş, hayat konusunda seçeneklere sahip olmakla oluşabileceğinden bahsediyor.

Diğer bahsettiği şeyse bu seçeneklerin nasıl yaratılabileceğin, burada tabak çevirmenin önemi ortaya çıkıyor, çoğu insan konforuna çok düşkün, sahaya çıkıp gerçek işi yapmak istemiyorlar. Elinde 1 kız varsa, bu seni kıza karşı kendinden taviz vermeye, kızın senin çerçeveni ihlal etmesine karşı daha az ses çıkartmaya itiyor çünkü elindekini kaybedersen yenisini bulmanın çok zor olacağını biliyorsun. Devamını videodan izleyebilirsiniz. Bu arada bu kanalda bol bol Rollo Tomassi Türkçe altyazılı videolar yayınlıyorum, kanala abone olmayı unutmayın:

Kızlarla etkili bir şekilde tanışmayı ve elinde bol bol tabağının olmasını ister misin ? Eğer nasıl olacağını öğrenmek istiyorsan bu kitabı okuyabilirsin.

Rollo Tomassi Türkçe Çevirileri (Video+Makale)

Merhaba arkadaşlar,
Kendi kanalımda Rollo Tomassi‘nin yayınlarından kesitleri altyazılı video haline getiriyorum.

Bir daygame (gündüz oyunu) raporu’nun devamı

Şu raporun devamıdır: https://erkekadam.org/2022/05/28/bir-daygame-gunduz-oyunu-raporu/

Daha önce Starbucks’tan çıktığımda gördüğüm ve elimde kahve ile açılış yaparak numarasını aldığım kızla alakalı raporumu paylaşmıştım. Bu kızla 3 gün sonra buluştum. Buluşmada kızla yakınlaştık ve öpüştük. Şimdi buluşmada yaşananları yazacağım. Öncelikle kız beni buluşmada sandığımdan çok daha fazla zorladı. Attığı shit testleri karşılamayı bilmesem iyi bir psikolojik dayak yemiş olurdum.

Motosikletim olduğundan bahsetmiştim. Sıradan bir kahve buluşmasındansa olaya heyecan katacak bu tarz bir buluşma yapmayı tercih ettim. Kıza bir kask ayarladım ve buluştuk. Ona motosiklette nasıl davranması gerektiğini anlatırken biraz stres oldu ve “hazır hissetmiyorum, önce bir kahve mi içsek?” dedi. “Gittiğimiz yerde içeriz” diyerek motosiklete nasıl binmesi gerektiğini gösterip, kızı bindirdim. Rotamız sahilden 3.köprü (Yavuz sultan selim köprüsü) manzaralı güzel bir kafeye gitmekti. Motoru sürerken kızın stresle karışık kahkahaları psikopat katil Joker’inki gibi duyuluyordu. Bunu da kıza söyledim 🙂 Sanırım buluşmaya istediğimden de fazla heyecan katmıştım.

Kızı daha önce hiç görmediği yerlere götürmüştüm ve son durak süper bir 3.köprü manzarası olan bir kafeydi. Böyle mekanları bilmek avantajdır. Kızı şaşırtıp, buluşmaya renk katar. Neyse muhabbetimiz geliştikçe birbirimize takılmalarımız artıyordu. Bir söz söyledim ve kız şakayla karışık beni kendimi övmekle suçladı. “Kendini daha fazla öv istersen, az övdün!” gibi bir şey söyledi. Bende sazı elime aldım ve şaka olduğu çok belli olarak kendimi çok abartarak övmeye başladım. Aramızda şunu benzer bir diyalog geçti:

Ben: Özgüvenliyim çünkü diğer erkekler benim yaptığım gibi seninle tanışamazlar, erkeğin ideal boyu  **’dir.(Kendi boyumu söyledim)

Kız: Kim tespit etmiş bu sayıyı?

Ben: Öyledir, (garsonları göstererek) istediğin kişiye sor. Ne 1 cm fazlası ne bir 1 cm azı. Ben öyle bir adamım ki Türkiye’ye fazlayım

Kız: Sen bence Dünya’ya bile fazlasın, uzaya gönderseler seni dünya rahatlar… Yani dünyanın zeka seviyesi düşer, normale döner.

Ben: Mekan bildim had safhada, bak seni nerelerde gezdiriyorum. vb. Nasıl bir erkeklesin kıymetini bil. Kızlar bunun için birbiriyle kavga ederler

Bu cümleleri komiklik olsun diye söylediğimi tekrar hatırlatayım, kendinizi buluşmada açık bir şekilde övmeyin. Bu kızla aramızdaki bir espriydi sadece.

Sonra duydum ki kız 2 gün önce telefonuna bir flört uygulaması kurmuş. Bunu bir shit test olarak algılamak akıllıcaydı. “Sen benleyken onu neden kurdun anlamadım ama tabi serbest piyasa isteyen istediğiyle yazışır, buluşur” dedim. Bu durumda “sen benimle tanıştın başka erkeklerle yazışmanı kabul edemem” deseydim muhtaç görünürdüm.

Tabi oradan kalkıp tekrar motora bindiğimizde “başka adamlarla buluşursan keserim seni” diye tatlı-sert bir yorum yapmayı ihmal etmedim. “Sen de başka kızlarla görüş” dedi bana. Ben de cevaben “ben görüşebilirim ama sen görüşemezsin” dedim. “Vay ağır takılıyoruz” gibi bir şey söyledi. “Aynen şuan senin bilinçaltındaki ilkel kadına hitap ediyorum, o anlar” dedim.

Sonra köprü manzaralı başka bir yerde daha durduk. Yürürken ve bankta elimi omzuna attım, bana doğru sokuldu. Bu yarım saat önce beni bir sürü shit testle zorlayan aynı kızdı. Öpüştük. Ertesi gün ona yazmadığım için de trip yedim.

-Bitti-

Yazar: Secret

Sen de bu şekilde kızlarla tanışmayı öğrenmek ister misin ? O zaman senin için hazırladığım “kızlarla etkili tanışma” kitap setimi okumalısın. Link burada

Bir daygame (gündüz oyunu) raporu

Avm’de Starbuck’tan kahvemi almış, spora doğru geçiyordum ki konuşmak için ideal bir kız gördüm. Şöyle ki bu kızın bir acelesi yoktu, çevreye bakınarak yavaş adımlarla yürüyordu. Üstelik güzeldi. Direksiyonu önüne kırıp bir selam verdim. “Selam” deyip gözlerime baktı. Şurada görüp selam vermek istediğim tarzında bir şey söyledim. Sonra “sana baktığımda şunu görüyorum, şöyle bir havan var” diyerek kızı analiz ettim. Kızı kıza anlatmam 40 saniye kadar sürmüştü ki. Kız lafımı bölüp, “sen bunu sürekli yapıyor musun?” dedi. Bu soruyu kızlardan çok duydum. Kız daha sonra beraber kahve içmeye giderken bu sorduğu soruya dürüst cevap vermeyip, ilk defa yaptığımı söyleseydim benimle konuşmayı devam ettirmeyeceğini söyleyecekti.

Tabi ki “tabi ya sen benim hayatımda konuştuğum ilk kızsın!” ya da “aynen bugün konuştuğum 100.kız sensin!” gibi cevaplar verilebilir. Ancak zamanla en etkili olarak bu soruya daha dengeli bir cevap vermenin daha iyi sonuçlar doğurduğunu anlamıştım. Şöyle söyledim: “Bak, ben sosyal medyadan kızlarla tanışmıyorum, birkaç kez tanıştım ama hoşuma gitmedi. Kafelerde, şurada burada hoşuma giden bir kız görürsem selam verdiğim olur”. Tabi konuştuğum 10.000’inci kız olduğunu da ona söylemek olmazdı. Yani dengeli bir cevap verdim… Dürüstlüğüm için bana teşekkür etti.

Neyse biraz lafladık. Benim elimde az önce aldığım kahve vardı, kızla ayaküstü konuşurken arada kahvemi yudumluyordum. Baktım ki muhabbet uzayacak, “gel sana da bir kahve alalım, hem otururuz” dedim. “Tamam” dedi. Eskiden kızlarla oyunda yol kat ettiğim bu aşamalarda heyecanlanırdım ama artık doğal habitatıma epeyce uyum sağlamıştım ki ortalıkta sessiz rüzgarlar estirmemek adına aklıma gelen makul şeylerden bahsedip duruyordum, arada da kızı gülümseten espriler yapıyordum. Mantıksal sıkıcı konulardan kurtulup kızı gülümsetmek önemlidir. Geçen gün yaptığım bu podcastte “bu yaptığımız bir şovdur ve kız gülüyorsa şov devam ediyordur” demiştim. Hayat zaten sıkıcı ve insanlar onları bir şekilde güldüren kişilerle zaman geçirmeyi daha çok seviyorlar, mantıksal bilgi yüklemelerini sevmiyorlar.

Starbucks’a girdiğimizde “buraya 5 dakika içinde 2.kez geliyorum, çok sadık bir müşteriyim” dedim. Sıra beklerken haliyle kıza ne sipariş ettiğini sordum, seçmiş olduğu kahve üzerine biraz konuştuk. Podcasti dinlediysen “sıradan şeyler hakkında güzel bir enerjiyle konuşmanın yeterli olduğunu” söylediğimi hatırladığını düşünüyorum. Neyse sonunda bir masa bulup oturduk. Kendimden bahsederken kıza dijital pazarlamayla ilgilendiğimi ve kendi yazdığım kitapları sattığımı söyledim. Tabi disiplin kitabım hariç diğerlerinin içeriklerinden ona bahsedemezdim 🙂 Kızlarla tam da bu şekilde güzel bir şekilde tanışmayı anlattığım bu kitaplarımdan…

Kitap yazmış olduğumu öğrenmek kızın epey hoşuna gitmişti ve ilgisini çekmişti. “Yaaa” dedi etkilenmiş bir şekilde. İş dışında neler yaptığımı sordu. Kızın bizim hakkımızda sorular sorması hayra alamettir. Ona boş zamanlarımda yaptığım istemediği kadar şey anlattım. Motosikletle Türkiye turu yaptığımdan ve spor yaptığımdan bahsettim. “Mecburen Rusca öğrenmeyi ve youtube’a İngilizce öğretme içeriği üretmeyi bırakmak zorunda kaldım çünkü gün 24 saat ve zaman yetmiyordu” diye bitirdim kendimi anlatmamı.

Bu kız instagram kullanmıyordu, fitness sporu yapıyordu, yazılı olan her şeyi okuduğunu söylüyordu (duvardaki yazıları bile) ve sosyal medya konusunda benimle benzer fikirleri vardı. Motorla gezeriz o zaman dediğimde kabul etti. Hangi günler boş olduğumu söyledim ama programına bakıp beraber zaman geçireceğimiz bir boşluk bulamıyordu. Telefonuma numarasını yazdı, onu geri çaldırdım. “Bak uyanıksın, ya yanlış numara verseydim, çaldırıp garantiye alıyorsun” dedi. “Yoo nezaketen çaldırdım. Yanlış numara vermek için ne sebep var ki?” dedim.

Muhabbetin sonrası mesajlarda devam etti… Aşağıdaki yazışmaları eleştirenler olacaktır. Ama unutmamak lazım ki ben kızla çekimi zaten yüz yüze sağladım, yani onlinedan yeni tanıştığım bir kızla olduğu gibi çekicilik yaratmam gerekmiyor. Bu mesajlar sadece kalan muhabbetin devamı.

Oyun adına bildiğim tüm doğruları yapmıştım, muhtemelen tekrar buluşacağım güzel bir kızla kahve içip muhabbet etmek oyunun doğrularını sergileyince bu kadar kolaydı.

 

Oynayan ve yazan 🙂 ->> Secret

Sen de bu şekilde kızlarla tanışmayı öğrenmek ister misin ? O zaman senin için hazırladığım “kızlarla etkili tanışma” kitap setimi okumalısın. Link burada

Centilmen Kulübü Çekici Erkek Eğitim Seti

Raporun devamı: https://erkekadam.org/2022/06/04/bir-daygame-gunduz-oyunu-raporunun-devami/