Kendi Kırmızı Hap Vaka Analizim

Bu yazıda kendi kırmızı hap vaka analimizi yapacağım 🙂

2 yıldır beraber olduğum Ukraynalı kız arkadaşım (Son yıllarda her yaz tatile Antalya’ya giderim ve oradaki yabancı hatunlarla daygame’den tanışırım, bu kızla da o şekilde tanıştım) ilerleyen yaşından kaynaklanan evlenme telaşı içindeydi. Bir yandan da daha iyi bir hayat için Türkiye’ye taşınmak ve burada çalışmak istiyordu. Kendisine evlenme konusunda pek yardımcı olmadığım için sonunda bana “ara vermek” 🙂 istediğini söyledi. Bu beklentilerini karşılayamadığım ve artık bana dert olmaya başladığı için ayrılmak benim için de güzel bir seçenekti ve buna itiraz etmedim. Zaten itiraz etmiş olsam da sonuç değişmezdi.

Onunla bir daha hiçbir şekilde iletişime geçmedim. 6 ay kadar sonra bana ulaştı. Bana neden haber verdiğini bilmediğini ama Antalya’ya taşınıyor olduğunu ve orada iş arayacağını söyledi. Benimle güzel giden ilişkisini mahvettiğini de ekledi.

Yaşı gereği olan bu telaşının (kadınların duvara toslama evresi) yanında ona gelecek vadetmeyen bana daha fazla zaman ayırmak istememesini anlayışla karşılaşmıştım zaten. Şimdi tam olarak neler dediğini hatırlamıyorum ama kız aslında benden bayağı kavgalı ve saldırganlaşarak ayrılmıştı. Ben de bu ilişki miadını doldurduğu için ona ulaşmamıştım bile. Aslına bakarsanız bu kadar kavgalı giden bir kızın bana ulaşmasına şaşırmıştım. Demek ki “no contact” yapınca bu durumdayken bile ulaşabiliyorlarmış. Neyse, Antalya’da ev tuttuğunu ve olurda görüşme şansımız olursa çok sevineceğinden bahsediyordu.

Ben de o sıralar motosikletle yarım Türkiye turu yapmak üzereydim ve rotam Antalya’dan da geçiyordu. Yanına uğrayacağımı söyledim. 1 ay sonra yanına gidene kadar zaten konuşmadık. Arada “ne zaman geliyorsun?” diye soruyordu. Sonunda oturduğu eve gittim, ben yakınlaşmak istedim ama aramızda bir şey olmadı. Artık arkadaş olduğumuzu söyledi. Ben biraz zorlayınca yeni bir ilişkiden çıktığını söyledi. Tabi böylesine gözden çıkardığım bir kız da olsa, hatırı sayılır bir geçmişim olan bir kızın başka bir erkekle olduğunu duymak beni biraz sarstı. Çıkıp gittim. Antalya’ya tatil için gitmiştim, yeni yabancı kızlarla tanışmak için bu her sene benim için kaçırılmayacak bir fırsattı. Bu tatili zaten eski sevgilimle harcamak istemiyordum. Ona gitme amacım da bir skordu sadece.

Neyse… Kıza benden sonra başka bir erkekle beraber olduğu için artık onunla bir ilişkiye başlamamızın imkansız olduğunu ve bunu kabul etmeyeceğimi söyledim. Kız “bu durumu anlamıyorum, seni bekleyemezdim ki tabi ki kendime bir ilişki arayacaktım. Ne önemi var ki başka biriyle beraber olmuş olmamın ?” gibi konuştu.

Kırmızı Hapta kızların sizle ilişkilerine “ara vermek” istediklerini söyleyerek başka erkeklerle beraber olup, umduklarını bulamayınca tekrar size dönmek istemeleri çokça işlenen bir konudur. Ama bir erkeğin bu noktada doğru seçimi yapması için kırmızı hap okumasına gerek yok. İçgüdüsel olarak onu kabul etmemeniz gerektiğini biliyorsunuz çünkü bu durumu mideniz kaldırmıyor. Artık başka birinin olmuş eski sevgilinizi kabul etmek kendinize aşırı bir saygısızlık olarak geliyor. Ben de bu durumu söyledim, tabi ki salağa yattı. Güya bu durumda nasıl bir yanlışlık olduğunu anlayamıyordu. Kız başka limanlara açılmıştı ama aradığını bulamamıştı. Şimdi ayrıldığı liman ona daha mantıklı geliyordu. Alternatifsiz bir erkek bu durumda onu kabul ederdi tabi. Bir erkek için onu tekrar kabul etmenin gurur kırıcılığını yaşamaktansa elime kadın eli değmemesi daha güzel bir seçenek.

Antalya’ya geliş amacım tatil yapmanın yanı sıra rus ve ukraynalı kızlarla tanışmak demiştim. Artık hangisi denk gelirse :)… Bu kızla görüşmemizden 1 gün sonra daygame (gündüz oyunu) sayesinde bir otelde animatör olarak çalışan Kiev’li bir kızla tanıştım. Avm’de gezerken kızı gördüm, biraz muhabbetten sonra Starbucks’ta kahve içmeye davet etim ve kabul etti. Akşamına bu kızla canlı müzik dinlemeye gitmek falan derken bayağı eğlendik. Tabi samimi fotolarımız da oldu. Fotoğraflardan birinde Antalya’daki tarihi Hadrian kapısının önünde kızla ayakta ve yan yana poz verirken, ben kızın belinden tuttum, kızda bir dizini kırıp bacağını kaldıraraktan benim vücuduma yapıştırdı. Dansçı olduğu için bu tarz hareketlerde kıvraktı 🙂 Tabi bu fotoğrafı hemen instagrama attım.

Normalde benden ayrılınca eski kız arkadaşımı instagramdan engellemiştim ancak dün gene onunla instagramda ekleşmiştik. Beklediğim üzere bu fotoğrafı görür görmez bana mesaj attı. Bana tekrar bir ilişki için şans vermek istemiş güya, ama şimdi gerçek yüzümü görmüş. Yeni kız arkadaşımla mutluluklar diliyormuş falan. Böyle diyordu.

Bu kız onun benden sonra başka bir adamla olmasının onunla bir ilişki kurmamı net olarak engelleyecek olması durumunu bir türlü anlamıyordu. Yani hayal dünyasında geziyordu. Ya da anlamamazlıktan geliyordu! Ne de olsa birçok kadın bir erkeği ne kadar betalaştırabileceklerini görmek için bu tarz şeyleri hobi olarak dibine kadar denerler.

Neyse bu yeni ve güzel dansçı Ukraynalıyla takılınca eski kız arkadaşımın başka bir adamla beraber olması fikrinin rahatsız ediciliğinden ışık hızında uzaklaştım. Onun bana geri dönerek ilişkiyi altın tepside gibi sunma durumuna da güzel bir cevap vermiş oldum.

Kırmızı hapı bilmesem, kızlarla tanışmayı (daygame) bilmesem ve kadınlarla tecrübesiz bir erkek olsam kabus bir senaryo yaşamam çok olasıydı. Oysa oldukça sarsıcı olabilecek bu olayı çok hızlı atlatmayı başarmıştım.

Öncelikle bu kız beni bırakıp gittiğinde alternatif yaratabileceğime güvenim olmasaydı ona daha fazla yapışırdım. Sonrasında no contact yapamayarak onu arar ve reddedilirdim. Ve bana ulaşmasına fırsat vermemiş olurdum. En önemlisi başka bir adamla takılıp, umduğunu bulamayarak bana geri gelmek istediğinde bunu kabul etmek durumunda kalabilirdim. Başka kızlarla hızlı bir şekilde tanışarak kafamı bana değer veren başka kızlara odaklayamazdım ve tatilim zehir olurdu. Mutlu tatil anıları biriktiremeden eve dönerdim.

Sonuçta benim de başıma kırmızı hap camiasında yaygın olarak yaşanan bir olay geldi. Ve kadınların başka limanlara açılıp tekrar eski sevgilisine geri dönüp erkeği betalaştırması gibi şeyleri kestirebiliyordum. Aslına bakarsanız bu olayı ilk elden kırmızı hapta okumamıştım, başıma geldikten sonra bu konseptten Dr.Redpill’in youtube kanalında bahsettiğini duydum. Bu yalnızca içgüdüsel olarak reddettiğim bir durumdu. Duygusal olarak yıkılmamak ve başka kızlarla tanışma becerimin yüksek olması da beni güçlü kıldı.

Diğer tanıştığım Kiev’li kızla olan macerayı bir sonraki yazımda anlatacağım.

Yazar: Secret

Hemen her sene Antalya’da dünyanın en güzel kızlarıyla tanışıyorum. Gerçekten öyleler. 5 yıldızlı otellere ya da gece kulüplerine gitmeme gerek kalmıyor. Tek yapmam gereken güneş yanığı olmamaya dikkat etmek 🙂 Tabi ki bunları daygame sayesinde yapıyorum. Daygame konusunda bildiklerimi mezara götürmek istemediğim için bu konuyla ilgilenenler için detaylı bir eğitim seti hazırladım. Şimdiye kadar çok beğenildi. İsterseniz buradan inceleyebilirsiniz.

Stoacılık üzerine

Stoacılık ve stoik olmak, birçok durumda sıklıkla karşıma çıkan şeyler ama insanların bu konuda, kendilerine sorun çıkaracak ölçüde bir kafa karışıklığı var. Bize “erkek adam duygularını göstermez” denir. Bazı insanların, erkekler ile ilgili yanlış anladığı şey, kadınların aksine erkeklerin, duygularını dışarıya göstermediklerini düşünmektir. Buna (İngilizce’de) “stoik” olmak denir ve dışarda sakin iken aslında içeride patlamaya hazır bir volkan saklamak gibi düşünülür. Oysa bu, stoacılığın tamamen yanlış yorumlanmasıdır. Ne yazık ki bu yanlış yorum, günümüz Batı dünyasında çok yaygın.

Merriam-Webster’deki basit “stoik” tanımı şu:

olanları şikayet etmeden ve duygusal tepki vermeden kabul eden kimse

Ama aynı kaynakta terimin tam açıklamasına bakarsak, şunu görebiliriz:

Milattan önce 300 yıllarında Kıbrıslı Zenon tarafından kurulan, bilge kişinin tutkuların tutsaklığından kurtulmuş, neşe ve acı ile sarsılmayan, doğa yasalarına itaat eden biri olduğunu söyleyen bir felsefe okulu 

Bu ikincisi daha doğru bir tanım ve bir şeyden yoksun olmayı değil kontrolü ima ediyor. Marcus Aurelius’un Meditasyonlar kitabından alıntılanan şu cümleye bakarsak, fark daha da iyi ortaya çıkıyor:

Dışsal bir şey tarafından strese maruz kaldığınızda, acı bu şeyin kendisi yüzünden değil, o şey hakkındaki değerlendirmenizden ortaya çıkar ve siz bu değerlendirmeyi istediğiniz zaman hükümsüz kılabilirsiniz.

Marcus Aurelius burada, duyguların dışsal şeylerden değil, bizim bunlara verdiğimiz tepkilerden kaynaklandığını söylüyor. Tepkilerimiz üzerinde kontrolümüz olduğu için, duygularımızı da kontrol edebiliriz diyor. Burada vurgulanan duyguların kontrolü, olmaması değil.

Seneca’da bunu destekliyor:

“Fethedilemez olan, zihnin gücüdür.”

Burada vurgulanan, kişinin kendisini kontrol edebilmesidir, dışındaki dünyayı değil. Stoacılar insanın akla, konsantre olmaya ve kendi duygularını dönüştürecek şekilde derin düşünmeye bel bağlaması gerektiğini ve böylece de dünyayı berrak bir algı ve içsel sükunet ile görebileceklerini düşündüler. Batı dünyasındaki günümüz çarpıtması ise, dışsal sakinliği, içsel sakinlik ile karıştırıyor ve stoacı sakinliği yüzeysel olarak görüyor. Bunu tabii, modern Batı kültürünün imaj merkezli olmasına bağlayabiliriz.

Stoacılığı anlayabiliyor görünen az sayıdaki modern yazardan biri olan Nassim Nicholas Taleb şöyle diyor:

Stoacı, korkuyu ihtiyata, acıyı dönüşüme, hataları yeniden başlamaya, arzuları ise girişime dönüştüren kişidir.

Stoacılığın özü budur. Duyguların varolmaması değil ama duyguların aksiyona dönüştürülmesi ve bunu yaparken de berrak bir zihne sahip olunması. Burada yaptığımız 3 alıntının 3 ana mesajı var:

A) Dışsal olanın içsel durumuna hükmetmesine izin verme. (Aurelius)

B) İç benliğinin kontrolünü elinde tut. (Seneca)

C) Hissettiklerini aksiyona dönüştür. (Taleb)

O zaman Stoacı düşüncenin temeli, duygularının farkında olmak ve böylece onları kontrol etmektir. Zira farkında olmadığınız bir şeyi kontrol altında tutamazsınız.  İç benliğinizi kontrol altında tutarak ve mantıklı yargılar ile öz kontrolünüzü kullanarak içinizdeki çalkantıyı, bu çalkantıyı dışsal aksiyonlar için yakıt olarak harcayıp,  iç sükunete çevirmektir.

Çevresel güçler iç huzurunuzu tehdit ettiklerinde, öz kontrolü bir an önce elinize alın ve kontrolü kaybettiğiniz zamanı en aza indirin. Ahenki yeniden yakalama alışkanlığı, sizin bu konudaki ustalığınızı arttıracaktır. Marcus Aurelius – Meditations

Burada açıkça ifade edilen şey, sarsılacaksınız ama önemli olan kendinizi toparlamanız değil, kendinizi toparlamayı, kendini toparlamada usta olacak şekilde yapmanız.

Bu kavrama Epictetus’da değiniyor:

Şunu unutmayın: Size vurulması, aşağılanmanız ya da zarar görmeniz yetmez, sizin de zarar gördüğünüze inanmanız lazım. Biri sizi tahrik etmeyi başarırsa, zihninizin bu provokasyona suç ortağı olduğunu unutmayın. Bu nedenle de, etkilere fevri şekilde tepki vermemek çok önemlidir; tepki vermeden bir anlığına da olsa durun. Bunu yaparsanız, kontrolü elden kaçırmamanın daha kolay olduğunu göreceksiniz.

Bu alıntı aynı zamanda algıyı, Stoacı felsefenin merkezi ilkelerinden biri olarak tanıtıyor. Tepkiyi ve fevri doğamızı durdurarak, kendi kontrolümüzü ve dışsal olan üzerindeki etkimizi güçlendirecek şekilde davranabiliriz.

Stoacılığın günümüzdeki değeri ve Kırmızı Hap Felsefesi ile bağlantısı

Günümüzde dışsal olanın, bizi tarihte eşi benzeri görülmemiş şekilde derin ve sürekli olarak etkilediği bir toplumda yaşıyoruz. Antik filozoflar kendi arka bahçelerindeki çatışmalara ve kendi komşuları ile olan tartışmalara aşinaydılar. Biz ise 7/24, haberlerin, internet sitelerinin ve sosyal medyanın dışsal imgelerinin saldırısı altındayız.

Çoğumuzun haritada bile gösteremeyeceği yerlerde meydana gelen savaşları izliyoruz. Neyi yapmamız, nasıl yapmamız ve neden yapmamız konusunda sürekli olarak yargı ve fikir saldırısı altındayız. Bu noktada Stoacılık, daha önce hiç görülmemiş seviyede olan bu duyusal imgelerin sellerini alıp, aksiyon ve güce dönüştürmenize olanak verebilir.

Stoacılığın modern insan için en büyük faydası ise muhtemelen, Dark Triad’ın Kevin Dutton gibi yazarlarca ortaya konan faydalarını taklit etmenizi sağlamasıdır. Karşınızdaki kişi duygusal kontrolü kaybettiğinde, siz akılcı ve sakin kaldığınız sürece, avantajlı olan siz olursunuz.

Yazıyı, gelmiş geçmiş en büyük Stoacılardan biri olan Otto Frank’ın söylediği, duyduğum en güçlü sözlerden biri ile bitireceğim:

Zihninizi dört duvara arasına, zincirlere ve kilitlere hapsedemezler.

Çeviri: Musings on Stoicism

Erkek Adam Soru Cevap – Youtube yorumlarında kalan sorular

Youtube kanalımızda sorulan ve orada kalan soru – cevapları buraya taşıyorum. Zaman zaman sosyal medyada geçen soru – cevapları siteye taşıyacağım. Anladığım kadarıyla sitenin soru – cevap kısımları, en az yazıların kendisi kadar ilgiyle takip ediliyorlar:

***

“Mahmut abi, bir kızın kıskandırma shit testlerini geçtikçe kızın onu kıskandığımı anlayana kadar bu testlerin sıklığını ve büyüklüğünü artırması durumu normal mi ?”

Shit test ile ilgili anlamanız gereken şeylerden biri, bunların belli bir sınırı aşması durumda kızın şansını kaybetmesi gerekliliği. Yani kız yüzünüze tükürse “yarabbi şükür shit test” demeyeceksiniz. Sıklık ve büyüklük artıyorsa bir yerde kızın kıçına tekmeyi basmanız lazım.

Senin durumuna gelelim. Şimdi burada iki durum olabilir:

(1) Eğer kıza yürüyorsan ve aranızda henüz cinsel / duygusal bir ilişki yoksa, kız muhtemelen sana shit test atmıyor. Seni kanka olarak görüyor ve her geçen gün daha fazla kanka olarak gördüğü için sana her geçen gün daha fazla şey anlatıyor. Bu durumda kızı tamamen bırak. Ya birden değere binersin ve senin peşine düşer (ama bu durumda da çok şans vermezsin) ya da seni kanka gören kızla boşa zaman harcamazsın.

Şunu unutmayın. Size ilgisi yüksek olan kız, size artan oranda shit test atmaya cesaret edemez.

(2) Eğer kızla cinsel / duygusal ilişkin varsa, kız ya arızadır ya da seninle casual takılıyordur.  Bu şekilde kıskandırmaya çalışan sevgili, rütbe düşümü gerektirir, bir daha yukarı çıkmamak üzere. Kızı tamamen bırakabilirsiniz de. Eğer kız casual ise, bırak anlatsın. Sen yemene bak.

***

Bir takipçi youtube’a yazmış:

Saat 2.53 olmuş ben hâlen bu videonu izliyorum o kadar seviyorum yani seni mahmut abi. Adamsın.

Beni sevmek yerine dinleseydin de 1100’den sonra ekrandan uzak durup en geç 11:30‘da yatsaydın. Gece vardiyan varsa onu bilemem.

***

Mahmut abi sevgilim bana haksız yere küfür edip engelledi , bende onu engelledim , 1 gün sonra engeli açtı ,bende açtım ama 3 gün geçti hâlâ yazmadı , cevap verirsen sevinirim uzun zamandır sıkı takipçinim.

Küfür eden kız özellikle de haksızsa ve engellemişse biter. Bence haklı olsa bile bitmesi lazım, küfür eden kızla ne işiniz var? Bu kız maalesef kendisini bitirmiş, zaten engellemiş de. Bu fırsatla hayatından çıkar ve bir daha da hayatına alma. Başka limanlara yönel. Sana yazsa da buluşma, görüşme, başından sav, yakandan düşür.

***

Abi ben kız arkadaşım olmasını gerçekten çok istiyorum, ama bi kızla o amaçla konuşmak için çıktığımda sebepsizce vazgeçiyorum. Eminim tek değilimdir, güzel bir konuşma konusu olabilir.

Alakalı bir diğer soru:

yks sürecinde karı kız meselerini nasıl halletmeliyiz sanırım set açma bağımlısı gibi bir şey oldum %80 istediğim kızı elde edebilecek gibi hissediyorum ve çabuk sıkılıyorum tamamen bırakmalı mıyım ?

Genç yaşta kız arkadaşının olmasını gerçekten çok istemen saçma, kızlarla cinsel ve duygusal ilişki istemen daha mantıklı. Şu sulu romantizmi bir  tarafa bırakırsak, sen sebepsizce vazgeçmiyorsun, reddedilme korkuna yeniliyorsun. Egonu kurtarnak için de sıkıldım, sarmadı, sebepsizce bıraktım, vs. gibi şeyler uydurup kendini kandırıyorsun.

İkinci çocuk da benzer durumda: “Ben var ya ben, istesem yapardım ama işte istemiyorum. Ah bir istesem var ya …” Egonuzun birincil işlevi, sizi rahat hissettirmek. O nedenle de böyle şeyler düşünmenizi sağlıyor. Bu durumda egonuza fazla kapılırsanız, zarar görürsünüz çünkü sizin egonuzca pışpışlanmanız, gerçekleri acı da olsa kavrayıp onlara göre harekete geçmenizi engeller.

Bu arada YSK sürecinde kız meselelerine bulaşmayın. O soruyu da yanıtlayayım. Kağıttan kaplan yazısına bakın.

Bazı erkeklerde bu durum, kızla azıcık ilerlese ve kız ilgili olsa da var. Yani geçmişte başında kendilerine ilgili kızları, hemen muhtaçlaşarak soğutup durdukları için, “hacı kız ilgiliydi ama sonra birden soğudum bıraktım” gibi de büyüklenerek konuşurlar. Ama aslolan korkudur. Yani birçok kızı ilişkiye girdikten sonra beğenmeyip bırakırsın, o sorun değil. Ama bu nedenle hiçbir kızla ilerlemiyorsan sebebi senin korkundur.

***

Bir kızı mükemmel olarak görme ve ondnan daha iyisini gelecekte bulamayacağını düşünmek (bir kız var ve beni böyle peşinden koşturuyor ) bu düşünceden nasıl vazgeçebilirim bu kızdan daha iyisi bulabilceğimi kendime nasıl anlatabilirim ? Duygusal kontrol güçle mi alakalı mahmut abi 2 3 cümle yazda kendime gelim gerekirse fırça at bana

Öncelikle muhtemelen bu kız var ama seni peşinden koşturmuyor. Seni istemiyor ama sen buna rağmen peşinde koşmaya devam ediyorsun.

Bu iş daha çok pratikle ilgili. Evet duygusal güç kontrolü gerekli ama duygusal güç kontrolünü kendi kendini telkin ederek veya okuyarak kazanamazsın. Kas gücünü kazandığın gibi ağırlık altına girerek kazanırsın. Yani duygusal olarak güçlü biri gibi davrandın mı, duygusal gücü olmayan biri olarak çok acı çekeceğin bir durumda, kendi isteğin ile ve ağlaya ağlaya, duygusal olarak güçlü biri gibi davranmayı seçerek acı çekerek kazanırsın. Ve sadece o anlarda kazanırsın. Okuduğun şeyler seni fazla dönüştürmez ama o anlarda ne yapacağını sana anlatır. Sen tam o anlarda acı çekmeyi seçerek dönüşüm konusunda sıçrama yaparsın.

Şimdi senin örneğine bakalım. Bu kızın yüzüne kapadığı ya da arada açar gibi yapıp içeriye almadığı  kapısına arkanı dönüp gitmen senin için çok zor. Sen duygusal olarak zayıf her erkek gibi, muhtaç ve aç bir şekilde çevresinde dolanıyorsun ve bunu da ah bu kız çok mükemmel gibi saçma sapan bahanelerle yapıyorsun. Ondan daha iyisini bulamam ise komik bir bahane zira sanki bunu bulabilmişsin de bırakacaksın gibi kendini avutmandan kaynaklanıyor. Sen muhtemelen bu kızla hiç beraber olmadın. Ama bir de şu var: Sen kendini dibe batırmadan, bir kızı mükemmel bir tanrıça yapamazsın. Senin şu anki halin gerçekten daha iyisini bulamaz. Aslında daha kötüsünü de bulamaz.

Her neyse, duygusal olarak güçlü bir adam ne yapardı? Bu kızı tamamen, geri dönüşsüz bırakırdı. Sen eğer duygusal güç kazanmak istiyorsan, bu kızın çok mükemmel olmadığını, aslında senin çok aşağıda olduğunu görmek istiyorsan, bu kızı ağlaya ağlaya bırakacaksın. Hayatından çıkaracaksın. Kendi gelse bile almayacaksın. Erkekliğe geçmek için, oneitisini sembolik olarak kurban edeceksin.

Bunu yaparsan, ilerde duygusal olarak güçlenebilirsin. Hem bu kızın yörüngesinde bir zavallı gibi döneyim, hem de duygusal olarak güçlü olayım diye bir şey istiyorsan, hem bütün gün Netflix izleyip hazır gıda tüketeyim, hem de sağlıklı ve iyi vücuda sahip bir erkek olayım gibi bir şey istiyorsun. Olmaz. Her geçen gün daha kötüye gidersin.

Bu kız senin hayatına beraber olman için girmedi. Bırakıp giderek erkekliğe geçişine yardımcı olmak için girdi.

***

abi şimdi 11 aylık samimiyetimin olan hoşlandığım kız geçen ekimde bana açıldı sevgili olduk geçen hafta da ayrıldık şimdi kız bana aniden hiç bir şey yokken soğuk yapmaya başladı bende yapmam gerekeni yaptım şimdi bana karşı hiç birşey hissetmiyormuş Eyvallah. Bu kızın 1-2 tane kız arkadaşı var şuan kızı bana karşı kışkırtmaya çalışıyolar beni aşağılamaya ve rezil etmeye çalışıyor bunlara karşı nasıl bi çizgi çekmeliyim.

Kız arkadaşlarının dolduruşuna gelebilen ve bu nedenle bir şans daha vermemen gereken kızla ayrıldığına göre, artık o kızlarla ilgili yapman gereken tek şey, hepsini hayatından çıkarıp kendi aralarında ne hale yerlerse yesin umursamamak.

***

Merhaba Play Türk diye bir kanal var Manüpulasyonla kız tavlamayı üstelik bunun bir öğreti olduğunu iddia ediyor. Kızları belirli tiplere bölüyor ve her bir kız tipini detaylı olarak analiz edip onlara nasıl davranmalısın gibi psikolojik taktikler veriyor birnevi nabza göre şerbet olayı. Sizin bu konudakı fikirlerinizi önemsiyorum. Yazım hatalarım olabilir şimdiden affola. Teşekkürler.

Kanalı bilmiyorum ve izlemedim o nedenle senin yazdığın yoruma göre fikir bildireceğim. Eski usül Pick up Artist genelde manipülasyondur. Kadınları analiz edip, sınıflandırma, NLP temelli manipülasyonlar, vs.

Benim bu konuda bir şansım oldu. PUA’ları bilmeden önce İlişki Sihirbazı ile tanıştım, Pook‘u okudum (2004 – 2005 civarı) ve başından itibaren odağım erkek adam olmak, kadınları değil erkek olmayı analiz etmek oldu. Kadınlar bizim için birer ayna olarak analiz ediliyorlar yoksa dikkat et saatlerce, “dokumacı kadınlar”, “yıkamacı kadınlar” vs. diye tartışmıyoruz.

Manipülasyon işe yarar mı? Kısa süreli olarak yatmak için eskiden çok işe yarıyordu ama bunlar filmlere bile girecek kadar bilinir olunca, kızlar bunları öğrendiler. Şimdi o kadar etkili olmadığını diye düşünüyorum. Dediğim gibi ben genel olarak bunlara hiçbir zaman sıcak bakmadım ve gereksiz olduklarını, aslolanın erkek adam olmak olduğunu düşünüyorum. Hele bir de NLP tabanlı manipülasyonlar var ki onlarla ilgili düşüncelerim tamamen negatif var.

***

Mahmut abi geçen günlerde geçen bir muhabbetten bahsetmek ve size danışmak istiyorum:

Ben: akşam parti var orda çok güzel kızlar olacak onlarla takılacağım

Kız : (alaycı bir gülüşle)sanki kızlar da seni bekliyordu gelse de eglensek diye

Böyle bir shit teste nasıl karşılık verilmeliydi abi cevaplarsan sevinirim.

Senin yaptığın manipülasyona girer ve genelde ters teper. Kızlara erişim olan adamlar bunu gizli yaparlar, erişimi olmayan adamlar ise erişimi varmış gibi laf yaparlar. Senin erişimin ne bilmem ama bu laf ile “benim kızlara erişimim yok” diyorsun. Kız söylemesi gerekeni söylemiş. Senin bu konuya hiç girmemen gerekiyordu.

Bugün şöyle bir tweet gördüm, onu da konuyla ilgili olduğu için bırakayım buraya:

Babam psikolog olarak derdi ki “oğlum, bir kişi sürekli bir özelliğini dile getiriyorsa, o özellik büyük olasılıkla onda yoktur.” Bir insan dürüst ise neden sürekli ben dürüstüm deme ihtiyacı duysun, bir insan ahlaklı ise neden sürekli hatırlatma yapma ihtiyacı duysun ki.

***

Belcikada yasiyorum, fransizca ingilizce ve turkce konusuyorum, turkiyedeki asgari ucretle kiyaslanamayacak para kazaniyorum ,25 yasinda, cevremdekilerin yakisikli diye tanimladigi birisiyim. Ben herhalde yuzde 20 nin icerisindeyim.

Bunların hepsine rağmen kadınlar konusunda çekingen, tutuk ve duygusal olarak zayıfsan değilsindir, bu konularda en azından normalsen öylesindir. Bir de hangi çöplüğün %20’sindesin onu da hesaba katman lazım. Boğaziçi Üniversitesinde okuyan adam mesela statü olarak genelin tepesinde olabilir ama sadece o okul içinde yürüyorsa (ki çoğu öyle yapıyor) orada %20’de mi acep? Sen de gelip TR’da yürüyorsan tamam ama senden binlerce kilometre uzaktaki pazarda tepede olmanın sana bir faydası var mı?

***

Benim kızlar hakında bir inancım var: Bana göre kızların çoğu ilgi peşinde yani karşıdaki erkekten hoşlanma numarası yapıp, dişiliğini kullanarak onun ilgisini sömürmek istiyor. Sırf bu inancım yüzümden kızlardan soğudum, kendimi aseksüel hissediyorum ve aşka olan inancım kalmadı belki yanlış düşünüyorumdur ama tecrübelerim bu yönde.

Bu inancın, senin ve senin gibi olan büyük çoğunluğun gerçekliği maalesef. Sen karşılaştığın her kızda bunu yaşıyorsun sanırım. Bunun sana işaret etmesi gereken şey, senin cinsel / duygusal olarak etkileşime değer olmadığın ve bu nedenle tek işe yarar tarafının ilgin olduğu gerçeği. Ama tabii bunun yerine “kızlar şöyle böyle” demek daha kolay. Zira şöyle böyle olmasalardı var ya … benim  gibi pırlantayı seçerlerdi ama işte şöyle böyle olduklarından seçmiyorlar.”

Ama maalesef tek bir cümleyle kendini ele veriyorsun: “aşka olan inancım kalmadı”. Masal dünyasındasın. Masal dünyasında yaşayan erkek zayıftır, gerçeklikte güçsüz kalır ve kadınlar için iticidir.

***

Abi ben şunu anlayamıyorum, kadın erkeğin çerçevesine girmeyi her halükarda arzular tamam. Fakat girmek istediği çerçevenin tanımı ne tam olarak? Yani çerçevenin %90’ı işi gücü oturtmak iyi paralar kazanmak mı? Örneğin mesleki bir işi olmayan fakat kendi hobileri, dostları, eğlenceleri olan 20’lik bir genç düşünelim (yaşını genç söyleme sebebim anca bu yaştaki bir insanın çalışmıyor olabileceği) kırmızı hapı da çerçeveyi de bildiğini varsayalım bu herifin çerçevesi olabilir mi? Yani ben çerçeveyi spesifik olarak sınıflandırmadım hiçbir zaman, genel anlamda kadının kendi uğraşları ve eğlenceleri olan bir erkek ile birlikte olması olarak yorumladım. Aklımda erkeğin %70 kendine %30 kadına odaklı olması olarak kaldı. Yanlış mı bu söylediklerim?

Çerçevenin dediklerinle hiçbir alakası yok. Kadının erkeğin çerçevesine girmesi demek, onu evin / ilişkinin direği, kaptan pilotu olarak görmesi demek.

İlişkiyi erkeğin yönlendirmesi demek yani. Spesifik tek bir örnek verme şansın var mı buna? Yani ilişkiyi yönlendirmeye.

Sadece yönlendirme değil sorumluluk da demek. Kaptan pilot – yardımcı pilot çok güzel açıklıyor aslında.

Mesela kız arkadaşının nasıl giyineceğini senin çerçeven belirler. Ben istediğimi giyerim diyorsa senin çerçevende değil. Ama genel hatları ile senin ne kadar açık giyineceğine ait çerçevenin içinde istediğini giyer.

iyi de bu kısıtlamak olmaz mı mesela? Yani kıza onu giyemezsin diyeceksin demediğini biliyorum ama örneklendirmen daha iyi olur söylediğin şeyleri. Misal kız elbise giymek istedi fakat elbise senin anlayışına göre kısa, kıza ne diyeceksin? Kız genel hatlarıyla senin çerçevende olsa bile reddedemez mi sonuçta? Aynı şekilde reddederse veya reddetmese bile bunu giymek istiyorum ama derse ne yapacaksın?

Kıza pek bir şey demeyeceksin. Kimseye çerçeveni dayatamazsın. Sen sınırlarını belli edeceksin, o ona uyacak. Uymuyorsa, zorla kısıtlamayacaksın, kızı salacaksın.

Ve evet bu bir kısıtlama. Bir kadının giyiminin açıklığı, dışarı verdiği cinsel sinyal şiddetini belirler. Bir erkeğin bu konuda çerçevesine uymayan hatun, uymamakta özgürdür ama erkek de kızı sevgili olarak tutmamamta özgürdür.

Kız giyim gibi önemli bir konuda senin çerçevende değilse, genel olarak çerçevende falan değildir. Kendini kandırırsın. Son sorunun cevabını yukarıda ve sitede verdim: Bir kız giyim gibi bir konuda dikleniyorsa, o kız çerçevesi olan bir erkekle sevgili olarak kalamaz.

Çerçevenin camiada pek takılmayan anlamı “kişinin kendisini (kendi ilke, ihtiyaç ve isteklerini) zihinsel dünyasının merkezine koyması”. Günümüzde erkeklerin çerçeve konusunda en çok sorun yaşadıkları yer burası. Kadınını ilke, ihtiyaç ve isteklerini merkeze koyması.

Çerçeve nedir? yazısından:

Bir erkeğin eğer bir kadınla ilişkiye girecekse ilk dikkat etmesi gereken şey, bağlılık sözü vermeden önce kendi çerçevesinin ilişkinin temel çerçevesi olacağını garantilemesidir. Tabii ki arada çevçeve dengesi kadın – erkek arasında gidip gelecektir ama toplamda ilişkinin teması erkek tarafından belirlenmeli ve şekillenmelidir.

Yukarıdaki genelde yanlış anlaşılır zira çerçevenin güç ile pek alakası olmamasına rağmen çerçeve güçmüş gibi algılanır ve böylece çerçeve kontrolü kafada zorbalık gibi canlandırılır. Fakat burada zorlama veya zorbalık yoktur. Her kadın, doğru adamın gelip kendi çerçevesi ile hayatına yön vermesini arzular. İkincisi ise çerçeve, duygusal ya da fiziksel şiddet veya duygusal manipülasyon ile değil, bir duruş alıp onu korumakla sağlanır ve korunur.

***

Mahmut abi diğer kişilere nazaran daha iyi bir tipim var 10 üzerinden 7 veya 8 gibisinden bakımlıyım ama bu 50 kg zarganalara kızlar yanılmak için giderken bize gelen yok fiziğim gayet iyi ve ama anlamıyorum neden

Şuradan başlayayım:

diğer kişilere nazaran daha iyi bir tipim var 10 üzerinden 7 veya 8 gibisinden bakımlıyım

Kadın olsan çok işine yarardı ama “maalesef” erkeksin. Tip önemli ama yanında erkek adamlığın, cesaretin, kendine güvenin falan olacak. Eğer oralarda eksiksen, istersen 10/10 adam ol, 50 kg ama kendine güvenli adam sana nal toplatır.

Günümüzde erkeklerin feminist propagandaya düşmesinin ve feminenleşmesinin en önemli sonuçlarından biri de, kadınları kendileri ile aynı sanmaları. Kendileri çoğunlukla tipe bakıyorlar ya, kadınlar da öyle olmalı! Ama durum bu değil. Erkeğin cinsel pazar değeri birçok şeyin toplamı.

Kadınlarla başarılı erkeklerin önemli bir kısmı, bu başarılarını desteklemek için hem kadınlar hem de çevrelerindeki kadınlardan anlamayan erkekler üzerinde bir ilüzyon yaratırlar. Bu adamlar mesela arka planda kızlara yürürler, defalarca reddedilirler, vs. ama bunları ustaca saklarlar ve sadece kızların kendilerine geldiği anları, başarılı oldukları kızları, vs. gösterirler.

Fakat işin pis tarafı şu ki bu adamlar sizi bilinçli olarak sözle de kandırırlar. Kızı gidip tavlamıştır mesela, bununla ne zaman tanıştın dedin mi, kendilerini çok çekici gösteren bir hikaye yazarlar. Atıyorum kıza yürümüş işi ısıtmıştır, kız senin de göreceğin şekilde pat diye geldiğinde ve oğlana düştüğünde sana “ya işte kendi geliyor hacı, başımdan da atamıyorum” gibi bir hikaye anlatırlar. Ya da belki geçmişte acısını çekip erkek adam olmuştur ama sana bunu doğal şeytan tüyü diye satar.

Bu adamlar burada bir taşla iki kuş vuruyorlar: Bir sizin moralinizi bozarak sizi olduğunu başarısız konumda tutuyorlar ve (2) çok revaçtaymış imajı ile daha da tercih edilir oluyorlar.

Siz kadınlarla başarılı olduğunuzda da bunu yapmalısınız. Zira bu önseçilimdir yani tercih edilen erkek imajı. Fakat işte sen kadınlardan anlamadığın ve tecrübesiz olduğun için, bu ilüzyonu yiyorsun.

 

Erkek Adam Türkçe Podcast – Freddie & Mahmut Abi ile cevaplanmayan sorular

Discord adminimiz ve yazarımız Freddie’nin Youtube kanalı var. Burada Mahmut Abi ile cevaplanamayan soruları konuşuyor. Şimdiye kadar yapılmış olan videoları buraya koyuyoruz. Videoların devamı gelecek, Freddie’nin Youtube kanalına abone olarak oradan takip edebilirsiniz.

Freddie bunları kendi spotifyına koyacak ama henüz bu kanalı açmadı.

Cevaplanmayanlar 1 – Nasıl çevre yaparım?

Cevaplanmayanlar 2 – Okumak, Okumak ama Yapamamak!

Cevaplanmayanlar 3 – Neden Evlenmelisin ve Neden Boşanmalısın?

Cevaplanmayanlar 4 – Her Şey “250 Gram” İçin Mi? Bu Ne Saçma Düşünce!

Cevaplanmayanlar 5 – İnancın Karşı Cinsle İlişkini Gerçekten Engelliyor Mu?

Cevaplanmayanlar 6 – Bir Zaman Gelip Her Şeyin Yoluna Gireceğini Mi Düşünüyorsun?

Cevaplanmayanlar 7 – Tanışmak İstediğin Kadın Çığlık Atar Mı ve Tesbih Testi

Cevaplanmayanlar 8 – İlk Buluşmada Neden Donup Kalıyorsun ve Eğlenen Ustalık

Cevaplanmayanlar 9 – İlk Buluşmalardaki 3 Aşama ve Kino Nedir?

Cevaplanmayanlar 10 – Uzak Mesafe İlişkileri Nedir, Neden Yapılır, Nasıl Sorunlarla Karşılaşılır?

Cevaplanmayanlar 11 – Aldatma Üzerine

Cevaplanmayanlar 12 – Var Olmayan İlişki Türü: Sanal İlişkiler

Cevaplanmayanlar 13 – Kadınlarla İlişkilerinde 20’lerindeki Erkekler

Yedekte tutan kadın

Bu siteyi okuyanlar, yedekte tutan kadın başlığını okuyunca, uydu erkek diye düşünmüşlerdir. Ama uydu (ilişki ihtimali olmayan ya da çok az olan kadının çevresinde dolanan, arkadaş oyunu ile sinsice don içine gireceği günü bekleyen) erkeklerin önemli bir kısmı, yörüngede kendi kendilerine dolanıyorlar. Bu erkekler yedekte tutulmuyorlar, kendileri bir şekilde yörüngeye yerleşiyorlar. Burada bahsedeceğimiz erkekler, uydu erkeklerin bir alt grubu. Bu grubun derdi, yedekte aktif olarak tutulmaları.

İngilizcede bunun argosu benchning yani (yedek kulübesindeki) bankta bekletmek. Burada bekleten kişi, bekleyeni aktif olarak bankta / yörüngede tutuyor:

“Birinin sizinle tam olarak ilgilenmemesi ama aynı zamanda sizin yörüngeden çıkmanınız / banktan kalkıp gitmenizi de istememesi”

Türlü türlü yedekte tutma var. Özellikle internette tanışma yaygınlaştıkça, online olan yedekte tutmalar artıyorlar zira bunlar daha kolaylar. En yaygını, sizinle çok sıcak konuşan ama sizinle buluşmaya yanaşmayan kadınlar. Eğer kadın erkek ilişkilerinde tecrübesiz ve çocuksuysanız, yörüngeye yerleşebiliyorsunuz. Zira bırakıp gideyim deseniz ortada sıcak bir konuşma, arayıp soran bir kadın var. Ümit var, icraat yok. Bu nedenle birçok erkek, özellikle de opsiyonsuz ve yokluk zihniyetindeki erkek, birgün ilk 11’e girerim umuduyla yedek kulübesinde bekliyorlar.

Diğer yaygın bir yöntem de, bir kızın sizinle buluşması ama buluşmaların ısrarla bir yere gitmemesi. Bu bir yere gitmeyen buluşmalar sonucunda erkek bir yerde bırakıp gitse bile, kadının hemen peşinden koşması. Ama peşinden koşmaya kanıp kalan erkeğin yine bir kol mesafesi uzakta tutulması. Örneğin kız erkekle buluşuyor, evine bile geliyor ama kanepede bir kol mesafesi uzakta duruyor, öpmeye bile izin vermiyor. Ama erkek bırakıp gidince peşine düşüyor, konuşmak, buluşmak istiyor. Bu da bir yörünge işlemi. Adı üstünde yörünge: kadının erkeği yörüngede tutacak kadar çekim vermesi lazım yoksa erkek yörüngeden uçar gider. Ama yeri geldiğinde itmeli ki Apollo karanlık deryalara splashdown (suya iniş) yapamasın.

Bunun bir de yarı çekimli versiyonu var. Kadın hiç aramıyor mesela ama adam aradı mı gayet güzel muhabbet. Ya da adamla buluştu mu eğlenceli, güzel (güzel eksi cinsellik) zaman geçiriyor fakat iki buluşma arası adam aramasa varlığını gösterir hiçbir hareket yapmıyor.

Yedekte tutulmaktan nasıl kurtulursunuz?

Öncelikle “biraz daha çabalasam belki olur”, “bıraktım ama belki bir adım daha atsam olurdu” gibi sinsi düşüncelerden kurtulmanız lazım. Ayrıca yedek kulübesinde oturmaya gönüllü olmanıza neden olan asıl problemi ele almanız lazım: İlk 11’de oynayacağınız başka bir takım olamayacağı inancı. Bunun “ben olabileceğini biliyorum, istesem bulurum ama bu takımı istiyorum” versiyonundan kurtulmanız lazım. Egonuzun birinci vazifesi sizi rahatlatmak ve başka takım bulamayacağınızı düşünüp sizi strese sokmak yerine “ben istesem olur ama istemiyorum” diye sizi pışpışlıyor. Burada egonuz sizin dostunuz değil.

Next (bir sonraki), aslında sizin bir kadınla gereksiz yere vakit kaybetmemeniz için var ama sizi yedekte olmaktan da koruyacak bir araç. Bir kadına iki buluşma teklif ediyorsunuz ve bunları reddediyorsa next. Bir daha o sizi arayana kadar siz onu aramıyorsunuz. Bir daha sizi ararsa ama buluşma lafını ağzına almazsa, bir süre sonra kısa ve aralıklı iletişim ile kibarca başınızdan savıyorsunuz. Bir daha sizi ararsa ve buluşursa bakarsınız.

Bir kadınla 3 bilemedin 4 kere buluştunuz ama sizinle ileri gitmiyor mu? Sizi “arkadaş” olarak mı görüyor? Duygularından emin değil mi? Next. Emin olunca daha doğrusu duyguaları sizin istediğiniz yere gelince sizi arasın. O zamana kadar (ki o zaman gelirse eğer) görüşmüyorsunuz.

Bakın unutmayın, yedekte tutan kadın, sizi özellikle orada tutmak için her zaman bir çekim yaratacaktır. Siz onu nextlediğinizde, sizi arayıp peşinize düşecektir. Burada sizin için kriter, sizin istediğiniz şey oluyor mu olmuyor mu? Belki bir buluşmada değil, belki 3-4 buluşmada ama daha da uzuyorsa, o kadın sizi yeterince istemiyordur. Bırakır gidersiniz, çoğu kadın da orada burakır. Ama yedekte tutan kadın, sizin peşinizden gelir fakat yine bir şey olmaz.

Burada sizin için en önemli oyun, kadının ilgisinin yeterli olup olmaması. Ama ilgi yeterliliği ne demek bunu unutmayın:

(İlgisi yetersiz derken) ilgisi, kendine değer biçen bir erkeğin ilgisine değecek seviyede görünmüyor diyorum. Kız seni istiyor mu acaba şeklinde ilgiden bahsetmiyorum. NEXT ile bazen aslında size ilgisi olan kız, ilgisini zamanında, yeterince gösteremediği için sizi kaybeder şeklinde bakmanız lazım. Ben 100% elinin altındayım yeterki biraz da olsa ilgisi olsun şeklinde değil.

Kızın yanlış adımlar atması, zamanında adım atmaması, vs … ile aslında istese de şansını kaybedeceği adamlar olun.

Bu tür manipülasyonlardan kendinizi korumak için, ilgi yetersizliği konusunda, abartmadan olduğundan az görmeye meyilli olun.

Pırlanta gibi mutsuz erkekler, piç gibi it gibi mutlu herifler

33 yaşında biri şöyle yazmış:

Kendimden ve çevremden gördüğüm kadarıyla hep paralı ya da karaktersiz erkekler evliliklerinde mutlular. Tabi istisnalar kaideyi bozmaz. Parasız erkeği yalnızca annesi sever misali … Adam zengin, itin teki ama karısı kocasından başkasını görmüyor. Ya da adam şerefsizin teki zengin değil ama bu tip te hep mutlu tapılıyor adeta bu tiplere. Hadi parası olanı anladık karşı taraf kullanıyor bu durumu peki ya şerefsiz itlik yapan insana neden tapılıyor anlamış değilim. Ciddi anlamda pırlanta gibi insanlar (erkekler) tanıyorum ya mutsuzlar ya boşanma aşamasına gelmişler ya da boşanmışlar. Karılarına lüks hayat sunamayan çoğu erkek, evliliğinde mutsuzlar, sevilmiyorlar ve sayılmıyorlar.

Bunu yazanın, kadınlarla başarılı erkeklere karşı hıncını ve kıskançlığını hissedebiliyor musunuz? Kullandığı kelimeler, “karaktersiz”, “it”, “şerefsiz”, vs. Bunun efendi çocukların geliştirdiği bir savunma mekanizması olduğundan daha önce bahsetmiştik. Kendileri gibi “iyi çocuk” (pırlanta gibi erkek) olmayan erkeklere bu çamurları atarak üste çıkmaya çalılıyor. Aslında “ben bu kadar iyiyim, farklı olmak için en efendi benim ama neden onlar kazanıyor?” diyor.

Şimdi pırlanta gibi çocukların erkekliklerinden utanır hale gelmeleri ve erkekliklerinden başarı ile kurtulmaları sonucunda, meydanın erkekliklerinden utanmayan piçlere kaldığından da daha önce bahsetmiştik. Piçi çekici yapan kötülükleri değil, erkekliklerinden utanmamaları. Koca bir Pook’un Kitabı bu konu etrafında dönüyor:

İyi çocuklar mı piçler mi olayına bir şey ekleyeyim: piçler kazanıyorlar zira kendini beğenmiş duyarsızlıklarında, ham cinselliklerini hiçbir zaman saklamıyorlar. İyi çocuklar ise duyarlılıklarında cinselliklerini saklıyorlar zira bunun kadınları ezdiğini düşünüyorlar.

Fakat iyi çocuk bunu göremez, görse zaten “iyi” kalamaz. İyi çocuk kendisini erkeklikten arındırdığını kabul edemeyeceği için, karşısındaki adamlarda çekici olanın kötülükleri olduğunu, kötülük “sevici” oldukları için de kadınların kötü olduğunu düşünürler.

Karılarına lüks hayat sunamayan çoğu erkek, evliliğinde mutsuzlar, sevilmiyorlar ve sayılmıyorlar.

Bu erkeklerin mutsuz olma sebepleri lüks hayat sağlayamamaları değil, sağlayıcılıkları hariç çekici bir taraflarının olmaması. Olmayan çekicilik yerine ödemeleri talep ediliyor ve bu talebe de boyun eğdikleri için daha da yeriliyorlar. Daha önce de belirtmiştik: Özellikle evlilikte, bir kadını mutsuz etmenin en kolay yolu, onun her istediğini yapmaktır. Özellikle de bu istekler sizin gücünüzü aşıyorlarsa.

Yanlış anlamayın. Bir evlilikte seks ve finans en önemli şeylerden ikisi. Bu ikisi kötü ise o evlilik kötüye gider. Ama bu arkadaşın bahsettiği sorunu yaşayan insanların büyük kısmı normalde orta ve ortanın üstü insanlar. Yani görece olarak paraları yok değil. Bu adamlar, omurgalı olmadıkları için sevilip sayılmıyorlar. Güçlerini aşan bir lüksü sağlayamadıkları için değil.

Haldun Abi bu pırlanta gibi mutsuz erkekler ile onların mutsuz karıları konusunu, 20 sene önce Magandalar Kadınları Daha Çok Mutlu Ediyor yazısında anlatmıştı:

Örneğin izlediğim ailelerin en mutlusu, en çok para kazanını olsaydı ve mutsuzu da en fakiri çıksaydı, bilimsel açıdan iş çok kolaylaşacaktı. Bana yıllık maaşını göster, sana ne kadar mutlu olduğunu söyleyeyim deyiverecektik. Ama bu kadar kolay olmadığını biliyoruz.

Sonunda aşağıda anlatacağım noktaya geldim ve en azından, bizim “maganda” diye adlandırdığımız türden bazı insanların, kadınlarına “aydın” diye adlandırdığımız kişilerden daha doğru davrandıklarına inanmaya başladım.

Hayır maganda olmamız gerekmiyor. Ama magandaların her şeyi yanlış yaptıkları saplantısından kurtulup, onları incelememizde hatta bazı davranışlarından ders almamızda hiç bir sakınca yok.

Öncelike bir kadınla evli ya da uzun bir ilişki içindeyseniz vereceklerinizin sınırını çok iyi çizin ve bu sınır aşıldığında ölümü bile göze aldığınızı çok ama çok açık bir dille belirtin (ve gerektiğinde uygulayın).

Hipergami yine yeniden

Hipergami konusunda gerçeğe dayanmayan düşünce ve korkular arada bir yorumlara geliyor. Bunu arada bir hatırlatmakta fayda var yoksa sırf bu kavram bile klasik mavi haplı masallardan kaynaklanan yanlış anlaşılamalarla birleştiğinde, erkeği negatife itmeye yetiyor:

Mahmut abi, kızların hipergamik olduğunu kabul ettikten sonra nasıl kızlara güvenmeye hâlâ devam edebiliriz? Özellikle 20-27 yaş aralığı yani hipergaminin zirve yaptığı dönemde.

Bkz. Kadınlara güvenmek İlişkilerde bindiğiniz dala değil kanatlarınıza güveneceksiniz ve yetişkin erkekliğe, oğlan çocukluğunda ihtiyacınız olan güven ihtiyacını taşımayacaksınız.

Kızlar hep erkekler arasında en iyisini secmek istiyorsa …

Böyle bir şey yok. Kadınlar erkekler arasından, kendi kapasitelerinin elde edebileceğinin en iyisini seçmek istiyorlar. Bazı kırmızı hap mankafası insanlar ki sayıları camiada çok, bunu aynen senin dediğin gibi yazıyorlar. Bu, kadınları tanrıça gören mavi kafanın uzantısıdır. İnsanlar, en önce kendi kapasiteleri ile sınırlıdırlar. Kadınların öyle en iyisini seçme gibi bir lüksü yok. Sosyal medya tarafından egosu şişmiş bir kadın bile genellikle kendi kapasitesini için için bilir. Bilemeyecek azınlığa bulaşmayın yeter.

… ve biz bi ciddi ilişki içindeyken bizden daha iyi bir erkek ona yürürse kız neden “daha iyisini cepte buldum, bununla devam edebilirim” demesin ki?

Çünkü karşında dürtülerinin esiri bir süper yaratık değil, bir insan var. Öncelikle hipergami tek çalışır dinamik değil. Kadınlarda hipergami var demek, kadınlar sadece hipergaminin esiridir demek değildir. Bkz.  kaplan terbiyecisi, bkz. Hipergami üzerine notlar, bkz. awalt

Kısacası (a) her kadında aynı seviyede hipergami vardır ama her kadındakiahlak, dürtü kontrolü, vs. seviyesi aynı değildir. O nedenle kadını seçmek önemli. (b) Kadının erkeği yeterince erkekse, eldekini bırakıp gitmenin kaybı yüksek olursa, çoğu kadın bu atlamayı düşünmez bile. Erkek adam olarak değersiz, masküleniteden uzak, iyi / efendi çocuk sünepesini bırakmak pek kayıp olmadığından, o tip adamlar hipergaminin insafındadır. Yani senin yeterince erkek olman önemli.

Erkekler de önüne gelen güzel kadına kayma dürtüsüne sahip ama sırf o dürtü ile mi yaşıyorlar? Erkeklerin tohumlarını yayma dürtüsü en öncesinde kapasiteleri sonra kendi ahlak anlayışları ile sınırlı. Kadınlarda da aynı.

Sırf duygusal bir bağ var diye daha etkileyici olan erkeğe gitmeyen kız bize sevgisinden değil ilişkiye saygısından devam edecekse bence etmese daha iyi. Gitsin o alfa bireyle takılsın, çiftleşsin.

Vay. Çok romantiğiz. Bence sen bu absürt romantik düşüncelerden kurtulamazsan git masal dünyasında pembe pembe yaşamaya devam et. Kafandaki kutsal aşk çocuğu hayatına hastalıklı bir çocuklukla bağlı kalmaya devam ediyorsun ve yetişkin bir erkek olmak istemiyorsun henüz. Fakat egonu şişire şişire “gitsin onlarla takılsın” dersin, kadınlar da hay hay derler ve sen de kadınlardan, kendinden, dünyadan nefret ede ede yaşar gidersin. Zihin yapın hala mavi haplı bundan hızlıca kurtulman lazım.

Anlayamıyorum hâlâ bu durumu, yanımıza her alfa gelişinde onu kıskanmamız mı gerekecek?

Cinsel rakiplerini kıskanmak kadınlara özgü bir harekettir. Erkekler böyle işlemezler ama günümüzde erkekler feminenleştiği için cinsel rakiplerini kıskanmaya başladılar. Yeterince erkek adam isen, kimseyi kıskanmana gerek yok.

Erkek adam aldatılmaz mı? Aldatılır. En alfa adam da aldatılabilir. Ama yetişkin bir erkek bundan korkmaz. Zira hem bunun ihtimali azdır hem de oldu mu erkeğe zarar verme şansı yoktur. Bu tür korkular, erkek cinsel çekiciliğinden yoksun ve bir kadına tamamen yatırım yapıp terk edilince yıkılacak adamların derdi.

Hipergami gerçeğini bilen bir erkek söylemesi ayıp gavat gibi hissetmez mi bu duruma kayıtsız kaldığında?

Gavat ne alaka? Yukarıda sıraladığın kırmızı hap mankafalılığı düşüncelerine devam edersen böyle absürt, saçma sapan ve alakasız şeyler düşünürsün.

Kırmızı hapı her bünye kaldırmıyor zira böyle gerçekten kopuk ve izole yorumluyorlar. Senin şu anki durumun şuna benziyor: Kırmızı hap sana trafik kurallarına uymazsan, iyi sürücü olmazsan başına gelecekleri gösteriyor. Zira sana nasıl sürersen sür, gideceğin yere mutlu mesut gideceğin anlatılmış. Kendin gibi sür, kimsenin sana şöyle ol demesine izin verme masalından uyanmışsın. Bu durumda trafik kurallarını öğrenmek, uymak ve iyi sürücü olmak şeklinde davranman gerekirken sen trafiğe çıkmaktan korkar hale geliyorsun.

Anneciğim gibi olmayacaksa olmasın

Bir Ekşi sözlük yazarı, erkeğin ilişkide yaptığı hatalar girişine şunu yazmış:

Herkes hatalardan bahsetmiş. Ben size kadınların en temelde ne istediğini yazayım. oradan uyarlayın kendinize. Kadınlar güç ister sayın amına koduklarım. (beylere sesleniyorum).

Evet güç.

Aklınıza hemen para ya da sosyal statü geliyor ama öyle değil işte. sadece paralı ve sosyal statüye sahip andavalların yanındakilere kadın demiyoruz, önce bunu bir aklınıza sokun.

Fiziksel güç ister kadınlar. Çünkü milyarlarca yıldır dönen evrende kadının vazgeçemediği tek şey budur. Çük kadar yengeçler bile dişiyi etkilemek için güç gösterisi yapıyorlar amk, insanız diye farklı mı olacak sandınız? Boylu poslu diye tabir boşuna mı çıkmış ortaya? Vücudunuz %5 yağ oranına sahip olmak zorunda değil, ama dayanıklı ve cesur olacaksınız. Korkak görünürseniz sıçtınız.

Mental güç ister kadınlar; ki bu modern kadın için fiziksel güçten daha önemlidir. Neden? Çünkü M.Ö. 500 yılındaki gibi yaşamıyoruz artık. Sadece fiziksel güce sahip olmak, sürdürdüğümüz hayattaki çoğu şeye yetmez. Mental güç deyince, kafadan 25 basamaklı iki sayıyı çarpıp sonucu söylemek değil amk. Fizik alanında yeni bir buluş yapmanız da değil. Kıvrak zekaya sahip olmak, psikolojik ve duygusal olarak güçlü olmak, cesur olmak. parlamanız lazım anlıyor musunuz lan?

Açalım biraz:

Denizde ayağınıza yosun deyince ödünüz patlıyorsa,
ne yesek acaba diye kararsız kalıyorsanız,
abuk subuk durumlara ağlıyorsanız,
sürekli “sen bilirsin”, “çok yoruldum”, “canım istemiyor” diyorsanız,
şikayet üretmeyi seviyorsanız,
kararlı davranmıyorsanız,
yalan söylüyorsanız,
çok konuşuyorsanız, (hele ki boş konuşuyorsanız)

Sıçtınız.

Şimdi diyeceksiniz ki her kadın aynı değil. Biliyoruz herhalde. Kişilerin karakterleri, değerleri, mizaçları farklı olacak elbette. ama ne olursa olsun, güç isteği kadının yaradılışında vardır. Peki bunlara sahibiz, neden hala ilişkimiz bok gibi? nerede hata yapıyoruz?

Çünkü bir erkek ne kadar güçlü olursa olsun, sevdiği kadına karşı gardın hemen indirir. yani bir kadın, erkeğe hata yaptığını söylediği zaman erkek kişisi kafasında hemen bir soru işareti yakar.

“haklı mı acaba?”

Haaah afferin. (kamyoncu bi dayı vardı kaza yapanlara haaah afferim size diyen, o tonlama ile söylüyorum). işte büyük sıçış. Kadınlar dener. Sürekli gardınızı indirecek misiniz, geri adım atacak mısınız diye denerler. Kararınızdan, söylediğinizden, beklentinizden, Yaptığınızdan kısa bir süreli bile olsa vazgeçerseniz, geri dönüşü olmaz.

Zion’un duvarını ilk delen makineyi hatırladınız? sonrasını da hatırlayın.

Not: hayatınızdaki kadının/erkeğin mutluluğunu kendi mutluluğunuzun “önüne/arkasına değil”; yanına koyun.

Tamamını buraya aldım zira sonra bunlar silinebiliyorlar. Bugün bu girişten konuşmayacağız. Bu girişe cevaben yazılan aşağıdaki girişi konu edeceğiz:

Üst edit: işbu entry, bu yazılanlara cevap olarak yazılmıştır.

Bir üstte yazan yazar arkadaş “ne sikik tavsiyeler veriyorsunuz demeyeceğim” demiş. ben diyorum ne sikik tavsiyeler bunlar.

“Açalım biraz:

denizde ayağınıza yosun deyince ödünüz patlıyorsa,
ne yesek acaba diye kararsız kalıyorsanız,
abuk subuk durumlara ağlıyorsanız,
sürekli “sen bilirsin”, “çok yoruldum”, “canım istemiyor” diyorsanız,
şikayet üretmeyi seviyorsanız,
kararlı davranmıyorsanız,
yalan söylüyorsanız,
çok konuşuyorsanız, (hele ki boş konuşuyorsanız)

sıçtınız.” bak bak yazdığına bak.

Ben bir kadını sevdiğim zaman; sen bilirsin, çok yoruldum, canım istemiyor diyemeyeceksem, çok konuşmayacaksam, onunla boş yapamayacaksam, ne yesek diye salak salak fikirler üretemeyeceksem, “yosun” burada metafor ise atıyorum ben de “palyaçodan” korkamayacaksam, canım sadece ağlamak istiyor diye onun mis gibi kokan vücuduna sarılıp doya doya ağlamayacaksam, kararsız kaldığımda ona soramayacaksam. ee ne sikime var o kadın benim hayatımda.

Kadın, güçlü erkek istermiş, yengeç bile güç gösterirmiş, hassiktir ordan rıfat abi. ben bütün güçsüzlüklerimde yanımda olacak kadın isterim, bunu küçük gören kadının da yeri belli. internet geldi de daha fazla görüyoruz. “rakı seven kadınların, kısa paçalı reyis “güçlü” sevgililerini.

Bizler artık mağara adamı değiliz beyler, koynuna girip ağlayamayacağınız kadınlarla işiniz olmasın. sonunda ya atm olursunuz, ya bombok bir ilişki içerisinde boğulursunuz. bırakın “rakı” seven, hayatında bir bok olamayıp, karşısındaki adamın gücüyle statü kazanan kadınları da kendi ayakları üzerinde duran, zaten “güçlü” olan kadınlarla birlikte olun. bu ayı oğlu ayılar gibi güçlüyüm ben diyip de vasıfsız, korunmaya muhtaç kadınların peşinde koşmayın.

Debe editi: dün geceden beri mesaj kutusunun içi bmw anahtarları dolmuş. rica ediyorum “alfa” beyler, benim mesaj kutum nargile cafe değil, en çok siz “erkekkkkk”siniz. hadi, siz yavaştan cadde’ye akın
bir de “sevgili olmayalım” videosunu çeken “alfa” seven hanımlar, sizi de mesaj kutum yerine cadde’ye alalım.

Şuku veren herkese de teşekkür ediyorum, iyilik kazanacak kısa paça bitecek 🙂

Şu bölüm can alıcı:

Ben bir kadını sevdiğim zaman; sen bilirsin, çok yoruldum, canım istemiyor diyemeyeceksem, çok konuşmayacaksam, onunla boş yapamayacaksam, ne yesek diye salak salak fikirler üretemeyeceksem, “yosun” burada metafor ise atıyorum ben de “palyaçodan” korkamayacaksam, canım sadece ağlamak istiyor diye onun mis gibi kokan vücuduna sarılıp doya doya ağlamayacaksam, kararsız kaldığımda ona soramayacaksam. ee ne sikime var o kadın benim hayatımda.

Kadın, güçlü erkek istermiş, yengeç bile güç gösterirmiş, hassiktir ordan rıfat abi. ben bütün güçsüzlüklerimde yanımda olacak kadın isterim, bunu küçük gören kadının da yeri belli. internet geldi de daha fazla görüyoruz. “rakı seven kadınların, kısa paçalı reyis “güçlü” sevgililerini.

Ben bana anne olacak kadın isterim, yoksa istemem diyor yani. Aşk hiyerarşisindeki büyüyememiş oğlan çocuğu bu. Bir idealizm içinde yaşayan, performans yükünü reddeden ve muhtemelen bunun sonuçlarını yaşayacak biri.

Bu girişin debeye girdiğini hatırlatayım. Ekşi sözlük yazarlarının genel olarak içinde bulunduğu okumuş kesimde şu videoda anlattığım korkunç hayatları yaşayan kocaların oranının neden daha yüksek olduğuna şaşırmıyorsunuz umarım.

Şu kısımla ilgili de yazmak istiyorum:

Debe editi: dün geceden beri mesaj kutusunun içi bmw anahtarları dolmuş. rica ediyorum “alfa” beyler, benim mesaj kutum nargile cafe değil, en çok siz “erkekkkkk”siniz. hadi, siz yavaştan cadde’ye akın

Bunların en büyük problemlerinden biri de, kendilerini bir elit, modern, ileri sanmaları. Maskülenite ile ilgili söylenen her şey ise “cahil”, “kro”, vs. yaftası ile kafalarına girmeden çöpe atılıyor. Ben şahsen bu adamlara neden laf anlatmak istiyorsunuz, neden mesaj atıyorsunuz, neden onlar için zaman harcıyorsunuz anlayamıyorum. Sizden yardım istemeyi bırak, herhangi bir yardım teklifinizi sizi aşağılamaya çalışarak karşılayacak insanlara kesinlikle bir yardımda bulunmaya çalışmayın. Bu insanlarla tartışarak vakit de kaybetmeyin. Siz inandığınız şeyleri yaşayın, bu tür bilgileri anlamaya çalışanlara yardım edebilecekseniz edin ama bu adamları bırakın yazsınlar, çizsinler, kuduz köpek gibi her tarafa cahil, kro cadde insanı yaftaları atıp kendilerini taze soğan sansınlar ve sonra karılarının kırbacı altında Acun izlerken kurdeşen döksünler. Bu kötü bir şey olabilir ama bu adam gibiler bunu tamamen hak ediyorlar ve ilerde ancak gelip nerede hata yapıyorum diye kendileri araştırırlarsa belki bir şeyler anlatılabilir.

Şuku veren herkese de teşekkür ediyorum, iyilik kazanacak kısa paça bitecek 🙂

Bu insanlara bir şey anlatamazsınız zira bu insanlar tamamen “iyiler” ve herkesin tepesinde bir “elitler”. Buna kendilerinden başka kimse inanmıyor ama olsun. Bunların dünyasında en küçük bir doğal gerçek kro, toksik maskülen ve kötü.

Yanlış anlamayın, burada okuduklarınızı başkalarına ulaştırabilirsiniz. Birçok insan burayı başka birinin tavsiyesi ile buluyor. Arkadaşından, hiç tanımadığı bir yabancıdan, oğlundan (evet oğlundan), kuzeninden, vs. duyup gelen çok. Ben şahsen bir kişiye kırmızı hapı bir kere hafif bir şekilde açıklarım, eğer şu yukarıdaki moda girerse bir daha asla onunla bu konuyu konuşmam.

Arkadaş meclislerinde bu konuları tartışırken zorlandıklarını söyleyenleri duyuyorum. Neden tartışıyorsunuz ki? Bana ne yaptığımı soruyorlar. Ben böyle tartışmalara hiç girmiyorum, zorlarlarsa anlamadığım sıkıcı konular deyip geçiyorum. Size de aynısını tavsiye ederim. Kırmızı hap, en iyi yaşanarak ve senin nasıl böyle olduğunu öğrenmek isteyenlere anlatılarak yayılır. Boş içki masası tartışmaları ile değil.

Pozitif cinsel gerilim nasıl yaratılır?

Bir kadınla etkileşiminizin cinsel birlikteliğe ya da ilişkiye gitmesi için, aranızda pozitif cinsel gerilim olması lazım. Bu gerilimi yaratmak ise erkeğin işi. Günümüzde maalesef çoğu erkek, kızı ürkütme ve kötü çocuk görünme korkusu ile sıfır cinsel gerilim yaratıyor ve her ne kadar annesinin altın günü tayfası teyzelerin takdirini kazanan birer efendi çocuk olsalar da kızlarla aralarında pek bir şey olmuyor. Ya da zıt ucunda negatif cinsel gerilim yaratıyor ve saldıray / abazan, kaba, düşük sınıf bir konuma düşüyor.

Şimdi mazide kalsa da pozitif cinsel gerilim eskiden kültürde her yerde örneğini gördüğünüz bir şeydi. Türkiye’de Yeşilçam her zaman bu konuda cılız olsa da tam olarak arabesk film istilasında yani 80’lerde, Batıda ise 80’lerin sonunda bu bitti. Şimdi ise durum daha vahim. Daha önce bir podcastta değinmiştim. Yıldız Savaşlarında Han Solo’nun Prenses Leia’ya yaptığı kur sözde “kötü çocuk” pozitif cinsel gerilimidir. Bunları günümüz uyuyan “uyanık”(woke) kültürü cinsel taciz olarak tanımlıyor. O nedenle erkek kitlesinin ezici çoğunluğu ne pozitif cinsel gerilim nasıl yaratılır onu biliyor, ne de bilse bile yapacak cesareti var. Cesaret konusuna sonda değineceğim. Şimdi pozitif cinsel gerilime giriş dersi yapalım.

Bu konuda sadece Erkekler İçin Tinder Rehberi kitabında doğru düzgün bir bölüm yazmışım. O bölümü burada biraz modifiye ederek yayınlıyorum. Bölümün kendisi de İlişki Sihirbazı kitabından genişletildi.


Kadınlar pozitif cinsel gerilime bayılırlar. Pozitif cinsel gerilim sizin maskülen, seksi ve elde etmesi zor olduğunuzu göstererek kadının sizinle seks yapma düşüncesini oldukça heyecan verici yapar.

Cinsel gerilim tutkulu bir cinsel arzu duymak için en önemli bileşendir. Cinsel gerilim ve çekim, seks önünde aşılması gereken engellerin varolması ile yaratılır. Doğru tip espri anlayışı, mükemmel cinsel gerilimi yaratma açısından çok güçlüdür.

Doğru tip espri anlayışı onun sizin mükemmel bir erkek olduğunuzu hissetmenize neden olur zira eğer ona şaka yollu sataşacak cesaretiniz varsa, siz onun güzelliğinden başı dönen ve çekinen muhtaç bir erkek değilsinizdir. Kapınızı çalan bir sürü kadın olmalıdır.

Sizinle birlikte olma fikri kısa sürede onun için büyük bir meydan okuma halini alır ve onun rüyalarını süsleyen bir fanteziye döner. Sonunda sizinle birlikte olduğunda duyacağı hazzın ne kadar da tatlı olacağını hayal etmeye başlar.

Bu nedenle, doğru espri anlayışı edinmeye zaman harcamalısınız. Sadece yüzeysel bir mizah anlayışı geliştirmek ile yetinmeyip bu işin derinine inmelisiniz.

Peki mizah anlayışınızın, her şeyin kontrolünüz altında olduğunu yansıtmasını nasıl sağlarsınız?

Kadına kaba ve acımasız olmayacak şekilde şaka yollu sataşarak. Bu ukala – eğlenceli duruşu sadece kadına değil başka şeylere de uygulayarak her alanda kendine güvenen ve seçici biri olduğunuzu gösterebilirsiniz.

Eğer espri yapacağım diye kadını kaba ve acımasız bir şekilde alaya alırsanız, bu komik olmaz ve sizi oldukça kendine güvensiz biri olarak gösterir. Yanlış espri anlayışı sizin ERKEK ADAM olduğunuzu değil tam bir kaybeden olduğunuzu gösterir.

Mesela şu örneğe bakalım. Kızın profilinde şu yazıyor:

Eğer sadece seks arıyorsanız aradığınız ben değilim. Önce arkadaş olalım beyler!!! Adem, Havva’n burada …)

Erkek : Selam. Demek cennetten atılma sebebim sensin. Ama sen şimdi tabii tüm suçu yılana atacaksın …
(22 dakika sonra)
Kadın: Hahahahahaaaa … Evet o benim.
Erkek : Bana cennette bir yaşama mal oldun kadın … O zaman bana bir buluşma borçlusun. Kahve mi, bira mı?
Kadın: Bira 😀

Bakın burada beta tuzağına düşmeden esprili bir şekilde buluşma (arkadaşça olmayan, date olan) konusuna giriliyor.

Kız: Evli falan değilsin İnşallah?
Erkek: Aman diyim, daha iki muhabbet ettik hemen evlilik lafı açtın! Benim önce seni tanımam lazım 🙂

Kız: Ben evlenmek için ciddi birini arıyorum.
Erkek: Hımm, o zaman gizli aşık kadrosu boş mu? Ben oraya başvurayım. Umarım CVimde göreceğin tecrübe ve yetenekler yüz yüze bir mülakat yapmamızı sağlar.

Bunların nasıl her şeyin kontrol altında olduğunu ve sizin çekici bir erkek olduğunuzu gösterdiğini anlıyor musunuz? Onun kıçını öpmüyorsunuz. Ama aynı zamanda ona karşı kaba davranmıyorsunuz.

Asla ama asla kendinizi alçaltan espriler yapmayın zira bunu yaparsanız kendinizi alçaltırsınız. Böyle espriler yaparsanız, kadınlar sizin KAYBEDEN olduğunuzu düşünürler, kaybeden biri olduğunuzun şaka olduğunu düşünmezler.

Bir kızla konuşurken kullanabileceğiniz sağlam bir taktik vereyim: Onun söylediklerini sizin eğlenceli – ukala sözleriniz için mermi olarak kullanın.

Onunla henüz yeni tanıştıysanız ve kız “spor salonuna gideceğim” derse, “benim gözüme güzel görünmek için çalışmaya şimdiden başladın ha?” deyin. “Bu çok güzel, sporu sakın aksatma” diye ekleyin.

Eğer size “Aman Allahım sen çok ukalasın” gibi bir şey söylerse özür dilemeyin. Zira hatun sizin gerçekten dominant bir erkek olup olmadığınızı, en küçük karşı çıkmasında hemen geri vitese takıp takmayacağınızı test ediyor.

Bunun yerine ona “İltifatın için teşekkür ederim” deyin. Burada ne döndüğünü anlıyorsunuz değil mi? Bunları yapın ve kadınların bu tür şeyleri nasıl sevdiğine kendiniz şahit olun.

Bu sizin kendine güvenen ve kendisi ile barışık bir ERKEK ADAM olduğunuzu ve her şeyi bir iltifat olarak algıladığınızı gösterir.

Hayatınızın tamamını bu tür bir espri anlayışı ile doldurmanız çok önemli. James Bond’u düşünün. James Bond, durum ne kadar zor olursa olsun her zaman söyleyecek eğlenceli – ukala bir şey bulur. Her zaman kontrolü elinde tutan ve kendine güvenen bir erkektir. James Bond’un daha yeni tanıştığı bir kadınla nasıl konuştuğunu, kinaye ve ince zeka kullandığını hatırlayın.
Bu tip bir espri anlayışı kadınla (ve aslında herhangi bir kişi ile) aranızdaki iletişimin eğlenceli olmasını sağlar, tuzu biberi olur ve her şey için strese girmenin ne kadar anlamsız olduğunu anlamanızı sağlar. Bu ise sizi daha da seksi yapar.

Bir başka deyişler, bu tip bir espri anlayışı sizin ERKEK ADAM olmanıza yardımcı olur. Pozitif cinsel gerilim yaratan doğru espri anlayışını pratik ettikçe, kendine güvenen duruşunuzun sonucu olarak, bu kabiliyet sizde doğal hale gelecektir.


Şimdi burada ayarı kaçırmamayı nasıl sağlayacaksınız?

Ayar konusuna gelmeden şu iki şeye dikkat çekmek istiyorum.

Birincisi, sonunda değineceğini söylediğim cesaret ile ilgili. Ne kadar tecrübeli olursanız olun ara sıra ayarı kaçıracaksınız! Bunları ortalama bir erkeğin yapamama sebebi de zaten bu risk. Ve evet bu risk gerçekten var, düşük olsa da azımsanamayacak kadar düşük değil. Ne kadar tecrübeli olursanız olun, bir yerde yanlış bir espri yapabilirsiniz ya da espriniz doğrudur ama kız yanlıştır. Tecrübe ile yanlış espri yapmamayı öğrenirsiniz, ama yanlış kız her zaman karşınıza çıkacaktır.

Şimdi burada bu riski yani kızın “öeh” demesi ve bazen belki de kaçması riskini göze alacaksınız. Ama aynı zamanda ustalaşıp da denge konusunda yetenek kazandıkça şunu da fark edeceksiniz: pozitif cinsel gerilim aynı zamanda kadına yönelik bir shit test.

Evet, buna ikincisi diyelim, pozitif cinsel gerilim doğru yapıldığında, sizin sizden o şekilde hoşlanmayan ve hoşlanma ihtimali az olan kızı elemenizi sağlar. Burada da cesaret devrede zira çoğu erkek yüzüne gülen kızı nimet saydığından, hoşlanmayan kızı hoşlandırmak için arkadaş gibi çevresinde uydu gibi dönmeyi, biran önce kızın ilgi seviyesini görüp vakit kaybetmeden yeni limanlara açılmaya tercih ediyorlar. Kızın ilgisizliğini ortaya çıkarıp bu ilgisizlik gerçeğine maruz kalmaktan korkuyorlar. Sonra ne oluyor: Gerçekliği reddedebiliyorlar ama onu reddetmenin sonuçları kendilerini eninde sonunda ısırıyor.

Pozitif cinsel gerilim aynı zamanda uzak durmanız gereken, fazla alıngan, aşağılık kompleksi olan, duygusal olarak zayıf kızları da eler. Tabii yine çoğu erkek kadının 1 metre uzaktan hissedilen sıcaklığı için, kurtarıcı planı uygulamayı, kadının yanlış kadın olduğunu bulup elemeye tercih ediyor.

Tamam ayara gelelim.

Pozitif cinsel gerilimi iyi ayarlamak için, onu içselleştirmeniz lazım. İçselleştirmeniz için de :

  1. Kendinizin pozitif veya en azından pozitif, eğlenceli olması için bir yolda çabaladığınız bir hayata sahip olmanız lazım. İş – ev – sanal uyuşturucu (netflix / sosyal medya / porno / oyun) – yat – kalk – iş gibi sıkıcı bir hayatınız varken nasıl pozitif olacaksınız, nasıl eğlenceli olacaksınız, nasıl sıkıcı olmayacaksınız?
  2. Tecrübe ve pratik. Özellikle kalibrasyonu ayarlamak için tecrübeye, neyin aşırı olduğunu görmeye ve kendinizi ayarlamaya ihtiyacınız var. Bunun için de bol pratik gerekiyor.
  3. İçinizdeki erkek adamı ortaya koymaktan, maskülen istek ve arzularınızdan utanmamanız gerekiyor. Çıkarın pipinizi vurun masaya demiyorum ama pipinizin olduğundan ve pipinizin istediği şeyler olduğundan utanmayın diyorum. Yani ne “Sikinin Götürdüğü Yere Git” ne de “Pipisiz Oyuncak Ayı” gibi davran. Bunun için de erkek adam ol.
  4. Okumak, izlemek ve doğru şeyleri okuyup izlemek. 90’ların ve 2000lerin romantik komedilerini, kadın tüketimi için yapılan Türk dizilerini, Avengers Komik Kıyafetler Giyip Orayı Burayı Yıkmaca filmlerini izleyeceğinize, oturup 50’lerin siyah beyaz Humphrey Bogart filmlerini izleyin daha iyi. Çoğunuz eminim bir tane bile izlememişsinizdir o nedenle bu filmlerde kadınların erkeklerin ilgisi ve ilişkisi peşinde koşmasını görmek bünyenizi sarsabilir 🙂

Alfa erkek ne demek?

Alfa erkek – beta erkek kavramları 2015’ten itibaren özellikle kırmızı hap camiasında sıklıkla kullanılmaya başladı ve anlamı da hızlı bir şekilde orjinal kullanımından saptı. O nedenle arada bir alfa erkek nedir, beta erkek nedir, kime denir diye hatırlatmak gerekiyor.

Şimdi okuyacağım bölüm Red Pill Handbook adlı kitaptan:

Arkadaşlar. İyi dinleyin. Alfa ve beta ak – kara gibi aralarında hiç gri olmayan uç noktalar değil bir spektrumdur. Hepimizin içinde alfa da vardır beta da.

Sözde gerçek alfa konusunda tartışıldığını çok görüyorum. “Sen gerçek bir alfa değilsin, gerçek alfa böyle yapmaz …”, “forum beta doldu (yani biz alfayız ona göre demek istiyor)”

Bunun aptalca olduğunu söylemek istiyorum. Bu saçmalığı hemen bırakmanız lazım.

Birbirinizi alfa – beta diye etiketlemeyi bırakın. Bunlar zamanında belli davranışları sınıflandırmak ve iyi davranışları kötülerinden ayırmak için kullanılan terimlerdi. Kimse doğuştan alfa değildir. Bazı insanlarda daha fazla alfa özellikler vardır. Yapıcı eleştiriden şaşmayın ve bu embesil “sen betasın, o alfa” tartışmalarına son verin. Bu, forumu karikatüre çevirdi. Biri bir hata yapıyorsa düzeltin ama alfa – beta tartışmasına girmeyin.

Ayrıca burada tabii ki beta özellikleri baskın erkekler var. Burada durmadan nasıl öğrenecekler ki?”

Evet, alfa – beta biyolojideki alfa erkek tanımındakinden farklı bir anlama sahip. Daha doğrusu orjinalinde öyleydi. Alfa bir zihin yapısı ve davranış sıfatıdır, bir grup insanı temsil eden bir sıfat değil. Ha, burada biz de sürekli olarak alfa erkek – beta erkek diyoruz maalesef. Zira alfa karakterleri baskın erkek demesi zor, alfa erkek demek daha kısa.

Alfayı betayı bu şekilde tanımlamak yerine kafanızda kabilenin lideri alfa şempanze gibi bir şey olarak tanımlarsanız, kendinizi daha maskülen bir erkek olarak geliştirmek için ne yapabileceğinizi anlamanız çok zorlaşır. Ayrıca moraliniz de bozulur. İki nedenden dolayı. Birincisi, ben alfa erkek değilim, nasıl olacağım gibi şeyler düşünürsünüz, ikincisi kendinizi düşünce ve davranışlarınız sanarsınız. Buna konuya geleceğim.

Alfa davranışlar – beta davranışlar düşüncesi ise sizin nasıl öğreneceğinizi daha açık kılar. Şu an beta davranışları ve zihin kalıpları baskın bir erkekseniz yapmanız gereken şey kabaca bu davranışları listelemek ve bunlar için her geçen gün daha fazla oranda alfa davranışları koymaktır. İçindeki alfayı cilalayıp parlatmak yazısında, bu değişimin %5 alfa – 95% beta davranışlardan tam tersi oranlara sıçrayamayacağınızı, hergün alfa karakterler %0.5 artarken beta davranışlar %0.5 azalacak gibi bir yolu yütümeniz gerektiğini ama bu yavaş değişimi oranlar belli bir eşiği aşana kadar hissetmeyeceğinizi anlatmıştım.

Ben bir betayım demek yerine ben beta davrandım demeniz ise, gereksiz moral bozukluğunu engelleyecektir. Zira olaya mesafeli bakmayı bu şekilde öğrenebilir ve beta davranışlar sergilersen sonuç bu olur o zaman bu davranışları bir daha sergilememeye çalışayım dersiniz.

Peki alfa davranış nedir? Bunu birkaç açıdan tanımlayabilirsiniz. Kabaca ama daha soyut seviyede “ben de ödülüm” ve daha iyisini hak ediyorum öz algısı, cesaret ve kendine güven temelli davranışlar alfa davranışlardır. Beta davranışlar ise tam tersi “ben değersizim ve anca bunu hak ediyorum”, korku ve özgüvensizlik kaynaklı davranışlardır.

Başka açıdan pasif ve pasif-agresif davranışlar beta, asertif yani girişken davranışlar ise alfadır. Peki saldırgan davranışlar? Onlar korku temelli saldırganlıksa beta, kibir merkezli saldırganlık ise alfadır. Burada tabii şunu hemen belirtelim, saldırganlık kötü bir şeydir ve uzun vadede genellikle saldırgan insanı diğer insanlar yok ederler. Yani alfa demek iyi, erdemli demek değildir. Asertif yani girişken olmak tam olarak alfa davranıştır yani sınırlarını korumak ama bunu saldırganlıkla değil karşı tarafın ihtiyaçlarını da düşünerek fakat kendi ihtiyaçlarını öne koyarak ve savunarak olur.

Başka bir şekilde alfa zihin yapısını ve davranışlarını maskülenite yani güç, cesaret, ustalık ve onur ile tanımlayabilirsiniz. Beta ise güçsüz, korkak, beceriksiz ve onursuz olarak tanımlanabilir. Bu arada birçok insan onurun anlamını bilmiyor. Onur, kişinin kendi varlığına, kendi kişiliğine karşı beslediği saygı, insanı insan yapan iç değer.

Son olarak alfa – beta zihin yapısının ve davranışlarının dinamik olduğunu söylemek gerekiyor. Yani para gibi alfa özellikler kazanılıp alfa erkek (zengin) olunabilir ama bu kazanımları aynı hızda kaybedebilirsiniz. Bekarken özgür ve vahşi bir aygır iken ilişkiye girince korkak bir süt beygirine dönüşen erkekler mesela alfa davranışları kaybederler. Aynı şekilde yıllarca evliliğinde  ayak paspası olmuş beta erkek, boşanma tecavüzünün şoku ile hızlıca bir alfaya dönüşebilir. Buradan tabii evli / ilişkide ise beta, bekarsa alfa sonucu çıkarmayın. Alfa – betanın ilişkide olup olmamakla ilgisi yok.

Bu son söylediğimizi düşünürseniz erkeklerin 20%si alfa derken o 20%nin sabit bir grup olmadığını anlayabilirsiniz. Hergün on binler o gruba girerken 10 binler çıkarlar. Uzun süre öyle olanlar da vardır ama bu grup dinamiktir. Bir grup erkeğin kapattığı ve diğerlerini dışarıda tuttukları elit bir dernek gibi değildir yani.

Jordan Peterson’un dediği gibi “kendinizi başkalarının bugünüyle değil, kendinizin dünüyle karşılaştırın.” Bak adam alfa erkek ben betayım diye ağlayacağınıza, düne göre hangi beta davranışlarımı törpülediniz, nasıl geliştiniz, doğru yolda mısınız onunla uğraşın, ona odaklanın. O adamların alfa olmalarının sizin için bir önemi yok, sizin olabileceğiniz potansiyele engel değil.