Nofap yapmalı mı yapmamalı mı?

Nofap hakkındaki düşüncelerimi sitede ve poscastlerde parça parça belirttim ve şimdi bakınca derli toplu bir cevap vermem gerektiğini fark ettim zira parça parça yazınca birbiriyle çelişiyor görünen şeyler yazmışım.

Özellikle bilmeyenler için nofap nedir onu açıklayalım. İngilizce argosunda fap erkek mastürbasyonu anlamına geliyor. Bildiğim kadarıyla da fap kelimesi, mastürbasyon yaparken çıkan sesin fap fap fap şeklinde olmasından geliyor. Nofap ise kısaca mastürbasyon yok anlamına geliyor.

Nofap’ın başlangıcı, 2011’de ABD’li web developer Alexander Rhodes’ın, 2003 yılında yapılan bir araştırmayı okuması. Çin’de yapılan bu araştırma, 7 gün mastürbasyon yapılmaması durumunda erkeğin testosteron seviyesinin yüzde 145 arttığını iddia ediyor. Bundan sonra kurulan nofap.com bu akımın başlangıcı. Nofap aslında günümüzde sadece mastürbasyon yapmamak değil, mastürbasyondan ayırması neredeyse imkansızlaşan pornodan da kurtulmak anlamına geliyor. Ama ben burada nofap’ı mastürbasyon yapmamak olarak kullanacağım.

Şimdi nofap yapmalı mı yapmamalı mı onu cevaplayalım. Cevabım hem evet hem de hayır.

Önce evet kısmına gelelim.

Nofap ile ilgilenen erkeklerin çoğu arada bir mastürbasyon yapan erkekler değiller. Çok sık mastürbasyon yapan erkekler. Ve bunu da porno eşliğinde yapıyorlar. Porno – Mastürbasyon – Orgazm döngüsü yani PMO artık bu adamların aşırı yaptığı bir şey halini almış durumda oluyor.

Bunun temel zararı şu: Cinsellik veya üreme, insanın en temel ihtiyaç ve dürtülerinden biri. Bu temel dürtü ise yeme dürtüsü gibi vücudun ödül sisteminin en fazla ödül kimyasalı (dopamin) bağladığı dürtülerden biri. Çıplak bir kadın görüp orgazma ulaşma süreci ciddi miktarda dopamin salgılamanıza neden oluyor.

PMO ile çok yüksek miktarda dopamin salgılıyorsunuz. 100 yıl öncesine kadarki on binlerce yıllık tarihte bir erkek hayatı boyu taş çatlasa 3 – 4 değişik kadını çıplak görüyordu. Bundan çok daha fazlasını çıplak görenler bile ayda yılda bir farklı bir kadını çıplak görüyorlardı. Basılı ve video pornosu bu rakamı çok yukarı çekse bile daha 15 sene öncesine kadar bu rakam gerçekten kısıtlıydı. Erkek üreme stratejisi fazlaca kadına tohum yaymak üzere kurulduğundan, aynı kadını değil farklı kadınları çıplak görmenin ciddi bir dopamin ödülü var.

Şimdi ise ortalama bir erkek internet porno sitelerinde 10 dakika içinde on binlerce yıllık tarihteki erkeklerin hayatı boyunca gördüğü kadar kadını çıplak görüyor. 15 yıl öncesine kadar 1 senede görülecek kadar değişik kadını ise 30 dakikada çıplak görebiliyorsun.

Bu ise çok ciddi bir dopamin seli yaratıyor. Eh abi ne güzel işte dopaminler şelale diyeceksiniz ama şöyle bir sorun var: dopamin duyarsızlaşması. Beyinde bir kimyasal sürekli olarak aşırı salgılanırsa, onu algılayan reseptör sayısı, artışı dengelemek için azalıyor. Bir de beynin her türlü bağlam için kullandığı ödül sistemi ve kimyasalın aynı olduğunu düşünün. Yeme, içme, işte başarı, bir müsabakada başarı, vs. hepsi aynı.

Fakat PMO ya da aşırı MO (mastürbasyon – orgazm) uzun süre devam ederse, dopamin reseptörleri giderek azalıyor ve insan artık yeme, içme, işte veya sosyal hayatta başarıdan aldığı zevki alamamaya başlıyor. Dopamin insana “doğru yoldasın, başarının yolu bu, bu yolda devam et” diyen bir kimyasal olduğu için, doğal başarı aktivitelerinde insan yolunu kaybediyor ve PMO / MO’nun aşırı dopamin seli haricinde bir başarı hissini yaşayamamaya başlıyor.

Daha da kötüsü, bu duyarsızlaşma yüzünden gerçek bir kadınla sekse bile duyarsızlaşabiliyorsunuz. Bugün oldukça güzel bir kadınla birlikte olan veya birçok güzel kadınla beraber olabilen birçok PMO bağımlısı erkek bile, gerçek sekste kafasında porno izliyor (çeşitlilik), boşalamayıp sonra gidip mastürbasyon yapıyor ya da partneri ile seks yapmayı tamamen bırakabiliyor.

Uzun bir açıklama oldu ama şimdi diyeceğim şeyi anlamanız için bu uzun açıklamayı anlamanız lazım. Uzun süreli aşırı uyaran ile oluşan dopamin duyarsızlaşmasını tersine çevirmeniz mümkün ve burada Nofap devreye giriyor. Eğer aşırı PMO/MO yapan biriyseniz, Nofap size büyük fayda sağlayacaktır. Böylece bu dopaminler şelale durumundan tamamen çıkıp, beynin dopamin reseptörü sayısını arttırmasına izin vermeniz gerekiyor. Bu açıdan eğer PMO/MO bağımlısıysanız, min 30 gün ve en iyisi 90 gün Nofap yapmanızı şiddetle tavsiye ederim.

Peki aşırı ne demek? Buna cevap vermeden önce şunu söyleyeyim. Lehte tüm saçmalıkları unutun, pornodan tamamen kurtulun. Pornonun kararında olması çok zor. Bugün ben az izliyorum diyenleriniz bile yarın porno kuyusuna düşme tehlikesiyle karşı karşıya. Alkolün de bağımlılığı var ama arada bir alkolün zararı yok diyebilirsiniz. Evet doğru ama alkolün farkı şu: yanınızda sürekli uzanıp viskisinden birasına çeşitte alkolü size bedava sunan bir sihirli dolap yok. Öyle olsaydı, alkolü arada bir içmekten alkolik olmaya geçişi tehlikesi de çok yüksek olurdu. Pornoda ise böyle birkaç “dolabınız” var. Birini cebinizde taşıyorsunuz!

Cinsel fonksiyonalite kayıplarını ve beyne verilen hasarı düşünün. Evet, mastürbasyon tek başına olmasa bile aşırı porno kullanımı insanın beynine kalıcı ve MR’larda görülebilen zararlar veriyor. Aman diyeyim kalıcı hale gelmeden bırakmayı ciddi ciddi düşünün.

Bakın pornodan kurtulun dedim, özellikle bırakın demedim. Pornoyu bırakmak deyince sanki bir şeyden vazgeçiyormuşsunuz gibi oluyor. Porno bağımlılıktır ve insan bağımlılıktan kurtulur.

Şimdi gelelim mastürbasyona. Bence aşırı mastürbasyon, vücudun ihtiyacı olanın üstündeki her durum. Haftada 2 kereden fazla mastürbasyon. Ama çoğu erkek hergün mastürbasyon yapıyor ve sayıları hızla artan bir grup hergün birkaç kere mastürbasyon yapıyor. Bu gruptaysanız, dopamin duyarsızlaşması yaşıyorsanız (normal zevkler tad vermediğinden bir depresyon hali, işte ve sosyal hayatta başarısızlıklar, PMO’ya çok vakit ayırma, vs …) beyninizi onarmak için haftada 2 – 3’e düşmek yerine Nofap yapın.

Ve dünyada her zevkte olduğu gibi kendinizi terbiye etmek için ara ara nofap yapın. İnsanların ara ara her zevkin orucunu yapması faydalıdır.

Şimdi hayır kısmına gelelim.

Kendinizi onardıktan sonra haftada bir veya iki MO’nun faydalı olduğunu düşünüyorum. Eğer düzenli cinsel partneriniz yoksa tabii. Yoksa onu da yapmasanız olur. Ama mastürbasyonun bu seviyede olanının rahatlama, sperm yenileme gibi yararları var. O nedenle aslında desteklemediğim hareket Neverfap. Tamam, gerçek bir cinsel yaşamınız olsun, neverfap da yapın ama uzun bir nofap ile kendinize geldikten sonra nofaptan neverfap’a geçmeyin. Eğer pornoyu hayatınızdan çıkarırsanız, dışarıdan gelen uyaranları da kısıtlarsanız aşırı mastürbasyona yeniden düşme şansınız az. Çevreden gelen uyaran derken :

  • Reklam, görsel basında yer alan açık ya da vücuda yapışık şeyler giyinen kadınlara bakmamayı alışkanlık haline getirin.
  • Dışarıda açık ya da vücuda aşırı oturan şeyler giyinen kadınlara bakmamayı alışkanlık haline getirin.

Bakın bunun ahlaki tartışması ayrı konu. Geçersiz bir tartışma değil ama ben burada tamamen sizin kendi sağlığınız açısından değerlendiriyorum. Önünden geçen her kadının kıçına, memelerine bakan adamlar var. Dışarı çıkın siz de görürsünüz. Belki onlardan birisiniz. Arada bakmakta bir sorun yok ama hergün bunu birkaç kere hatta daha fazla yapan adamlar var. Bu bir tavuk – yumurta olayına dönüyor. Adamlar abazan oldukları için bunu yapıyorlar ama bunu yaptıkları için de abazanlar! Dışarda yürürken genellikle güzel kadınlara ya hiç bakmayın ya da yüzlerine bakın. Ölçülerini zaten bakmasanız bile göz ucunuz yakalıyor.

Görsel basın, sosyal medya ise tam bir cinsellik bombardımanı. Eskiden sadece medya vardı şimdi instagram “götüm var, götümü göstereyim, götüm olduğunu söylemiş miydim” tadında bir sürü insta model türedi. Bunlardan da uzak durun.

Kısaca tekrar edeyim: PMO ya da MO bağımlısı olduysanız ki çoğu insanın Nofap ile tanışması bunun sonucunda, 30 – 90 günlük mastürbasyon orucu sizin dopamin duyarsızlaşmanızı tedavi edecektir. Tavsiye ederim. Ondan sonra uyaranları azaltın. Pornodan tamamen kurtulmanız lazım. Dışarıda da uyaranları azaltın.

Düzenli seks hayatınız varsa neverfap yapabilirsiniz. Yoksa neverfap tavsiye etmem ama haftada 2 kereden fazla da mastürbasyon yapmayın.

Porno bağımlılığından kurtulmak istiyorsanız, Pornoyu bırakmanın çok kolay yolu kitabına bakabilirsiniz.

NOT: Türkiye’de bu konuda Neverfap akademi var.

Kadınların erkekleri sevip takdir etmeleri

Aşağıdaki tweetler gerçekten traji komik. Tweetler şöyle diyor:

“Şaka bir yana, kırmızı hap manosphere tayfasının benim tweetlerimi sevmeme nedeni, onlara sürekli olarak erkeklerin sevildiklerini ve takdir edildiklerini göstermem. Bu, onların kafasındaki kadın imajı ile çatışıyor ve bu nedenle de bunu haklı çıkaracak yollar arıyorlar.”

Bu ilk tweet. Erkeklerin sevilmediklerini ya da takdir edilmediklerini iddia eden yok. Ama bu onların hayat performansına bağlı. Bazı oğlanlar koşulsuz olmayan sevginin sahte sevgi olduğunu düşünüyorlar. Ama gerçek sevgi koşulludur, koşulsuz sevgi ise masal dünyasına aittir.

Asıl traji-komik olan ise ikinci tweet:

Bu ideolojileri takip etmek zorunda olduklarını inanıyorlar zira kadınların onları asla takdir etmeyeceklerini düşünüyorlar.

Sonra ben gelip “hayatımdaki erkekleri seviyorum zira onlar çok çalışkanlar ve benim için çok şey yaptılar” diyorum.

Onlar: Hayır. Nasıl olabilir? Bu benim kitabımda yazmıyor.

Hahaha 😀 Burada kendisi farkında olmadan kırmızı hapın dediğini doğrulayıp söylüyor.

“hayatımdaki erkekleri seviyorum zira onlar çok çalışkanlar ve benim için çok şey yaptılar

Erkeklerin sevilmediklerini ya da takdir edilmediklerini iddia eden yok. Ama bu onların hayat performansına bağlı. Senin de dediğin gibi. Ha tabii bu sürdüğü sürece sevgi ve takdir var. Geçmişte yapılmış olmasının etkisi pek fazla değil.

Tekrar ediyorum arkadaşlar, kadınlar erkekleri gerçekten sevip takdir edebilirler. Gerçek dünyada olan şeye gerçek diyorsak, koşullu sevgi gerçektir. Gayet de doyurucudur merak etmeyin. Eğer siz masal dünyasından, anne kucağından koşulsuz sevgiye gerçek diyorsanız, o sizin masal alemini gerçek sanmanızdan.

Erkek Adam Türkçe Podcast: Sanal İlişkiler

Sitedeki güncel yazılardan sanal ilişkiler yazısından hareketle bir discord yayını yaptık. Konu konuyu açtı, sorular cevapladık ve böylece sanal ilişkilere ek olarak sanaldan tanışma, günümüzdeki onlyfans gibi güncel fenomenler, sosyal medya ve tinder tavsiyeleri üzerine konuştuk.

Erkek Adam discord linki. Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube videosu aşağıda. Videoları beğendiyseniz, daha fazla kişiye ulaşması ve daha fazla video hazırlanması için bizi videoları beğenerek ve paylaşarak teşvik edebilirsiniz. Kanal için notifikasyonları açmayı da unutmayın.

Sanal ilişkiler

Bu yazı üzerine podcast yaptık.

Bu sitede şu soruyla çok karşılaşıyorum. “Abi X senedir devam eden bir sanal ilişkim var/vardı.” Ayda bir görüştüğün bir uzak mesafe ilişkisinden bahsetmiyorlar. Bildiğin hiç fiziksel görüşme yok ya da senede birgün tadında. Hepsine de aynı cevabı vererek başlıyorum. Senin bir ilişkin yok. Bir kızın ilgi ihtiyacını karşılıyorsun ve kendini kandırıyorsun. Kendi ilgi ihtiyacını da karşılıyor ama kadın dünyasında ilginin değeri erkek dünyasındakinin çok üstünde olduğu için sen daha kötü durumdasın. (Gerçi bu sanal ilişki içindeki kadının da kendisini kandırdığı ve ilişki içinde falan olmadığı gerçeğini değiştirmiyor).

“Sana ilişkim var …. upuzun paragraflar … ne yapayım?” sorusunun o upuzun paragraflardaki konusu ne olursa olsun cevabı basit. Hemen buluş ve gerçek ilişkiye çevir bu olmuyorsa hemen bırak.

“Sana ilişkim vardı …. upuzun paragraflar …geri dönsün diye ne yapayım?” sorusunun o upuzun paragraflardaki konusu ne olursa olsun cevabı basit. O ilişkiye bir daha başlama ve kendine gerçek bir ilişki bul.

Sanal ilişki ilişki değildir arkadaşlar. Uzak mesafe ilişkisi bile tavsiye etmiyoruz ama hadi onda ayda bir gibi bir görüşme olabilir, aslında beraberken sonradan ayrılmış olabilirsiniz ve bir süre yeniden bir arada olacaksınızdır, vs. Ama burada fiziksel görüşme yok, ilişki yok.

***

Şimdi şu okur sorusuna bakalım:

Mahmut abi eski sevgilim ile 2 hafta önce ayrıldık. Ortak bir arkadaşımız tanıştırmıştı ve ilişkimizin ilk 5 ayı çok güzeldi. Sürekli arıyordu, ilgisi yüksekti, vs. Son zamanlarda bana karşı soğuduğunu hissettim. Yaza kadar görüşemeyecektik. Ama bir hafta önce birden bire benden ayrıldı.

Şimdi bu kız eski sevgili falan değil. Burada bir ilişki de yok. Çok çok uzun süren bir ilk buluşma öncesi sanal flört (boşa yatırım) var. Kız çok ilgiliymiş, karşılıklı sanal seks yapıyormuşsunuz, evlenme hayalleri kuruyormuşsunuz, vs. hiçbir önemi yok. Neden? Zira henüz sadece karşılıklı ve yüzyüze etkileşim ile yansıtacağınız, koku ve davranışlardan oluşan siz ile karşılaşmadı. Aynı şekilde siz de onunla karşılaşmadınız. Yani karşılıklı olarak birbirinizin çok önemli 80%ine yabancısınız. Yıllarca yazışıp, konuşup ilk buluşmada birbirini beğenmeyen o kadar çok insan var ki!

Artık eskisi gibi hissetmiyormuş. Bu siteyi henüz görmemiştim kızın peşinden koştum bir süre ama en sonunda engellendim. No contact yapmaktan başka çarem yok ama onun yaşadığı yere gidip ortak arkadaşım aracılığıyla ulaşsam nasıl olur?

Şimdi bu kız eski sevgilin değil, sanal bir şey. Waifu resmen. Ama seslendiren ve canlandıran bir insan var. Engellenmişsin. Bunca ay bir kere bile görüşmemişsiniz ve şimdi pat diye gideceksin! Ya kız kendisine (7 aydır yapması gerektiği gibi) etten kemikten bir sevgili bulduysa? Gerçi ortak arkadaşınız var o kulağına gelirdi herhalde. Ama ne olursa olsun oraya gitme. Sanal ilişkiyi çoktan bırakmalıydın, bunu fırsat bil ve bırak. Bir daha da böyle ilişkilere girme.

Eğer seni ararsa, hemen buluşma ayarla diyeceğim ama anladığım kadarıyla kız zaten uzakta, onu da tavsiye etmem. Ama illa deneyeceğim diyorsan öncelikle şunu bil ki sanal ilişkinin bitmesinden sonra terk edilenin aranma ihtimali, gerçek bir ilişkiden sonra aranma ihtimalinden çok daha düşük. Yani o ata oynama. Aradı mı illa oynayacaksan ya hemen buluşun ve en az ayda bir buluşun ya da hiç bulaşma. Bu kızla ya da başka kızla sanal ilişkiye girme. Ve tekrar ediyorum, bu sanal mastürbasyona dönmek yerine, kendine kendi şehrinden bir kız bul.

 

 

Eski sevgili nasıl unutulur?

Şu kelimeleri her duyduğumda kenara 10 Lira atsam iyi para biriktiririm:

“Abi unutamıyorum. Onu unutabilsem zaten hayatıma devam edebileceğim, onu takip etmeyi bırakabileceğim, onu aramamayı becereceğim, vs …”

Bu siteyi uzun süredir takip edenler, bunları söyleyen birisinin insan sinir sisteminin çalışma şeklini, gerçek çalışma şeklinin tam tersi sandığını görebilir. Buna sitede birçok yazıda değindik. Örneğin Fizyoloji ve Örtüşme ya da Harekete Geçmek, Düşünce Duygu ve Algı yazıları:

Hissetmek – algılamak – duygular – düşünmek – davranmak sıralamasını düşünün. Dışardan gelen sesi algılarız, bu bizde duygu ve düşünce oluşturur ve davranırız. AMA sinir sisteminizi kontrol etmenizin yolu bu süreci tersten çalıştırmaktır. Eğer davranışlarınızı değiştirirseniz, düşünce ve duygularınız ve daha sonra algılarınız da bu davranışlarınıza göre değişir. Herkes önce algı – duygu – düşünce üçlüsünü değiştirmeye çalışıyor ama işin özü değişim davranışlardan başlar.

Günümüzde yaygın olan New Age kültürü (düşünce dalgalarını evrene gönder evren sana Ferrari versin, seni başarılı yapsın tarzı The Secret / Sır saçmalıkları) nedeniyle insanlar oturdukları yerde kendilerini telkin ederek değişebileceklerini sanıyorlar. Sanki önce zihinlerini değiştirebilirlerse sonra istedikleri gibi davranabilecekler gibi düşünüyorlar.

Yani onu unutabilsen arkanı dönüp hayatına devam edeceksin diye bir olay yok. Arkanı dönüp hayatına devam edeceksin ve böylece onu unutacaksın. Sinir sistemimiz böyle çalışıyor. Belki hemen unutmayacaksın ama duygu ve düşüncelerimiz eninde sonunda davranışlarımızı takip ederler.

Yani eski sevgilini unutmak istiyorsan önce eski sevgilini unutmuş olsan nasıl davranırdın onu bir düşüneceksin.

1) Eski sevgilini unutmuş olsan onun hakkında konuşur muydun? Hayır. O zaman onun hakkında konuşmayı bırakacaksın. Arkadaşlarınla, daha da kötüsü ortak arkadaşlarınla, onunla bununla bu konuyu konuşmayı bırak. Onu sorma, ondan sana gelen bilgiyi kibarca kısa kes ve ilgilenme. Onu düşünmekten hemen kurtulamayabilirsin ama unutmayın ki davranışlarınız düşünce ve duygularınızı peşinden sürüklerler.

2) Eski sevgilini unutmuş olsan onu arar ya da ona mesaj atar mısın? Hayır. O zaman ona ulaşmayı keseceksin. Tamamen. Ona ulaşmak zorunda olduğun şeklinde krize girersen git helada ağla ama ona ulaşma. Yatağına kıvrıl, cenin pozisyonunda ağla ama ulaşma. Eğer bu krizleri ona ulaşmadan atlatırsan, bu krizlerin daha az sıklıkta ve şiddette geleceğini ve yok olacağını göreceksin.

3) Eski sevgilini unutmuş olsan onun sosyal medyasını takip eder miydin? Seni sosyal medyasından çıkarmış bile olsa takipçi sayısını takip edip eğer takipçi sayısı arttıysa acaba yeni erkekler ekliyor mu diye düşünür müydün? Whatsapp’ta online mı diye bakar mıydın? Çok uzun süre online ise acaba biriyle mi konuşuyor, uzun süre offline kalmışsa biriyle mi sevişiyor diye adamı ruh hastası yapacak şeyler düşünür müsün? Daha kötüsü onu gerçek hayatta takip eder miydin? Hayır. O zaman onu stalklamayı tamamen bırak. Onu stalklamak zorunda olduğun şeklinde krize girersen git helada ağla ama onu stalklama. Yatağına kıvrıl, cenin pozisyonunda ağla ama stalklama. Gerekirse birkaç ay sosyal medyaya, vs. hiç girme. Kendi hesaplarını kapa. Ama stalklama. Eğer bu krizleri onu stalklamadan atlatırsan, bu krizlerin daha az sıklıkta ve şiddette geleceğini ve yok olacağını göreceksin.

4) Eski sevgilini unutmuş olsan, onu gördüğünde surat mı asardın yoksa görüp görmediğin umrunda olmaz mıydı? Muhtemelen umursamazdın. Umursamamak demek kasmak, soğuk davranmak değil, minimum sosyal kibarlığı muhafaza edip fazlasında bir şey yapmamak demektir.

5) Eski sevgilini unutmuş olsan onu doğum gününü, mezuniyetini, yeni işini, vs. kutlar mıydın? Muhtemelen hayır.  Ama nezaketen demeyin, unutmuş olsanız diyoruz. Unutursan aklına gelmez. O nedenle bu bahanelerle bile ulaşmayın. Unutmuş olsan arkadaş kalmazsın. Umrunda olmaz. Arkadaş da kalmayın.

6) Eski sevgilinizi unutmuş olsanız ondan intikam alma fantezileri içinde kıvranır mıydınız? Hayır. Umrunuzda olmazdı. Çok karşılaştığım bir bahane bu: “Onun pişman olduğunu görsem / bana çektirdiklerini çektiğini görsem / gelse de yatsam sonra kapıya koysam / vs … sonra bir rahatlayıp bırakırım.” Nah bırakırsın. Bunlar eski sevgiliye yapışık kalmak isteyen tarafının bahaneleri. Eski sevgilini unutmuş olsan bunlar aklından geçmez. Daha da iyisi, eski sevgiliyi unutmak genellikle en iyi intikamdır zaten.

Birçok erkekte bu 80’ler arabeski tadında intikam fantezisini görüyorum. Kafalarındaki kadın imajı Nikah Masasını söyleyen Ümit Besen’e bakıp, o büyük aşkı kaybettiği için kıvranarak ağlayan Banu Alkan 😀 Hatun gelsin, pompalayayım sonra kapıya atayım ve o da saf melek ya hüngür hüngür ağlayıp pişman olsun.

Peki bu olsa bile genellikle gerçekte ne oluyor biliyor musunuz? “Yahu Mahmut’a geri döndüm ama bir süre birlikte olduktan sonra beni bıraktı. Herife nasıl koymuşsam artık kuyruk acısıyla bir de bana sana değmezmiş falan dedi. Manyak mı nedir? Her neyse canım sıkkın Ayten bugün alışveriş yapalım hem şu tanıdığın çocuğu konuşuruz.”

Arkadaşlar size bu narin premsesler imajını bırakmanızı ve acilen 2021 yılına gelmenizi şiddetle tavsiye ederim. Aşkın zıttı öfke değil umursamamaktır. Bunun harici her şey sizin kuyruk acınızı yansıtmanız olacaktır.

7) Eğer onu unutmuş olsanız eski sevgilinizi düşünmekten kendinizi ihmal ediyor olur muydunuz? Hayır. Kendinize çok faha fazla odaklanmış olurdunuz. O nedenle arkanızı dönün, kendi hayatınıza yürüyün ve kendinize odaklanın.

8) Eski sevgilinizi unutmuş olsanız, sizi bıraktığı yerde otlamaya devam mı ederdiniz yoksa yeni limanlara mı açılırdınız? Yeni limanlara açılırdınız. O zaman yeni limanlara açılın. Biliyorum ki (a) sevgili seviyesinde biri hemen karşınıza çıkmayacak ve (b) diğer insanlar “onun gibi olmayacak (!)” ama şunu unutmayın: eski sevgilinizi unutmuş olsanız illa sevgili seviyesinde birini bekleyerek vakit kaybetmez hayatın tadını çıkarırdınız. Ve daha önemlisi, karşınıza çıkan etten kemikten insanları kendi kafanızda yarattığınız ve kaideye koyup olduğundan çok fazla değer verdiğiniz bir tanrıça imajı ile karşılaştırmazdınız. Gerçek ile karşılaştırırsınız. Gerçek ne peki? Şu an yalnızsınız, hayatınızda insan ya da tanrıça bir kadın yok. Hergün yalnız yatıyorsunuz, yalnız geziyorsunuz, vs. Karşınıza çıkan insanları gerçekle karşılaştırın.

9) Eğer unutmak istiyorsanız, o size ulaşırsa kibar olun ama kısa kesin. Buluşmayın, buluşmak isterse bahanelerle savuşturun. Sonra görüşürüz deyin sonra bir bahane daha bulun. Kısa sürede sizin peşinizi bırakacaktır.

Şimdi şunu da ekleyeyim, eski sevgilinizi geri istiyorsanız bile bunun en iyi yolu önce onu unutmanızdır. Yani eğer geri dönmesini istiyorsanız bu maddeyi yapmayın ama istemiyorsanız yapın. Fakat önceki maddeleri uygulayın ve önce unutmanız sonradan bir arada olma şansınızı en çok arttıracak şeylerden biri.

Bu konuda birçok kişiyle konuşmuş ve yazışmış olan biri olarak şunu söyleyebilirim: Arkasını dönüp hayatına devam eden, kendine odaklanan, ona ulaşmayan ve ondan bilgi akışını kesen erkeklerin 99%u kendilerini de şaşırtacak kısa sürede (9 senedir unutamayan adamın 4 ayda tamamen unuttuğunu bile gördüm!) eski sevgililerini unutuyorlar. Bu hemen olmuyor yani ilk haftalarda ve aylarda duygu ve düşüncelerinde sanki en ufak bir değişiklik olmuyor gibi görünüyor ama kendileri başlangıçta fark etmeseler de duygu ve düşünceleri değişmeye başlıyor. Hatta şunu da ekleyeceğim:

a) Eski sevgilisini unuttuğunda nasıl davranacaksa öyle davranan adamlar eski sevgililerini unutmalarına engel olamıyorlar. Davranışları değişti mi, istedikleri sonuca uygun davrandılar mı, bir süre bu değişimi hissedemeseler bile duygu ve düşünceleri ve sonra algıları da değişmeye başlıyor. Belki ilk bir ay aramasalar, bilgi almasalar bile sürekli eski sevgililerini düşünüyorlar ve kötü hissediyorlar ama sonra bu düşünceler azalıyor ve iyi hissetmeye başlıyorlar. Ve sonra da eski sevgili ile ilgili algıları değişiyor. Onun dünyanın en güzel kızı olmadığını anlıyorlar mesela.

b) Eski sevgilisini unutamayan adamların hemen hemen hepsi bu davranışları sergileyemedikleri ya da yeterince sergileyemedikleri için unutamıyorlar.

Sınırda Kişilik Bozukluğu – Borderline Personality Disorder

“O kadına mı bakıyordun ?!! BAKMIYOR MUYDUN ?!!! Eminim onu düzmek istiyorsun değil mi? … DEĞİL Mİ!!!!

Erkek topluluğunun tuhaf özelliklerinden biri de benim oyuncak hastalıklar dediğim şeyleri kapma eğilimleri. Genel bir sosyal zeka geriliğini ya da sosyal olgunlaşmamışlığı Asperger’s Sendromuna bağlamak çok ama çok kolay. Asperger’s diye bir hastalığın olmadığını iddia etmiyorum ama erkeklerin sosyal özürlülüklerini bu tür durumlara bağlama sıklıkları, gerçek hastalığın geçerliliğini düşürüyor. Birçok beta,  yürüme ve oyun konusundaki rahatsızlıklarını çeşitli derecelerde sosyal kaygıya bağlayıp bunu hayatları boyunca bu şekilde kabul etmeye çalışıyorlar.

Yani kendileri ile ilgili çok uzun süredir inanmaya koşullandırıldıkları engelleri kaldırmak için yapılması gereken çok iş olduğunu kabul etmek yerine durumlarını psikolojik bir bozukluğa bağlamak çok daha kolay. Asperger’s Sendromuna sahip erkekler yok demiyorum (neden kadınlar için bu çok nadir bir sendrom?) ama kendi kendilerine teşhis koymadan önce çok ciddi bir iç gözlem şart.

Erkek topluluğunda kadınlara sıklıkla atfedilen bir sinir hastalığı da Sınırda Kişilik Bozukluğu:

*DSM-IV-TR Teşhis Kriteri : Kişiler arası ilişki ve öz imaj konusunda yaygın bir dengesizlik, şu beş ya da daha fazla şeyle belirtilen, erken yetişkinlikte başlayan ve çeşitli bağlamlarda varolan belirgin bir dürtüsellik: Gerçek ya da hayali bir terk edilmeyi engellemek için gösterilen çılgın bir çaba. İdealize etmekten yerin dibine sokma uçları arasında gidip gelme ile karakterize edilmiş bir kişilerarası ilişki dengesizliği. Kişilik kargaşası: Belirgin ve dengesiz bir öz imaj ve öz benlik. En az iki alanda (para harcama, seks, madde bağımlılığı, ihtiyatsız araba kullanmak, aşırı yemek) potansiyel olarak kendine zarar veren dürtüsellik. Note: Bunlar, 5. kriterde kapsanan intihara meyilli ve kendine kesici aletlerle zarar verme eğilimlerini içermiyorlar. Tekrarlanan intihara meyilli davranışlar, hareketler ya da tehditler ya da kendine kesici aletlerle zarar verme. Ruh halinin belirgin tepkiselliği nedenli duygusal dengesizlik (aralıklı, yoğun hoşnutsuzluk, sinirlilik/alınganlık ya da genellikle birkaç saat, bazen günlerce sürebilen kaygı). Sürekli hissedilen boşluk/manasızlık hissi.  Uygunsuz, çok yoğun öfke ya da öfke kontrolünde güçlük yaşama (örneğin sıklıkla öfke nöbeti sergileme, sürekli öfke, tekrarlanan fiziksel kavga). Gelip geçici, stres ile alakalı paranoyak düşünceler ya da ağır dissosiyatif (kişide kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulması) belirtiler.

Bunun hakkında yazmak konusunda tereddüt ettim zira günümüz cinsiyetler arası ortamda, erkeklerin şikayet ettikleri “deli karıları”, bu belirtiler ve eğilimler ile yaftalamak çok ama çok kolay. Hatun yatakta deli ama yatak dışında da deli. Son on yılda, yukarıda listelenen klinik tanıların bazılarını taşıyan en az bir kadınla birlikte olmamış bir erkek olduğunu sanmam.

Cinsiyetler sahasının son 40 yılda evrimine paralel olarak sinir hastalık çeşitleri de evrildi. Bu nedenle de, gerçek bir sınırda kişilik bozukluğunu (SKB) anlamak ve kadınların eğilimli oldukları genel kendine güvensizlik kaygılarından ayırabilmek önemli.

Gerçek SKB

20’li yaşlarımda, Sınırda Kişilik Bozukluğu hastalığına sahip bir kadınla 4 sene kadar bir uzun süreli ilişkim oldu. Bu tecrübeye dayanarak şunu söyleyebilirim ki SKB kesinlikle komik ya da hafife alınacak bir şey değil. Özellikle de insanın ruhunu öldüren ruh ikizi hastalığına yakalanmış, kendisini kızın tüm depresyonunun ve sinir hastalığının kaynağı olarak gören ve SKB’nin negatif geribildirim döngüsüne hapsolmuş bir AFC için bu durum oldukça yıkıcı.

Gerçek SKBler, kurbanlarını, SKB’nin sinir hastalığının sebebi olduklarına adım adım inandırırlar. Kurban artık kendisi değildir ve SKB’nin onu şekillendirdiği şeydir. Zamanla kurban, SKB’nin sinir hastalığını kontrol etmek için, onun istediği şeye dönüşmenin kendisi için en iyi şey olduğuna ve dahası kendi sorumluluğu olduğuna inanmaya başlar.

SKB ile ilişki içinde kalmaya devam ederseniz, zamanla tüm aile ve arkadaşlarınızdan vazgeçersiniz (ya da onlar sizden vazgeçerler). Direkt olarak kendinizi odağa aldığınız tüm hırs ve tutkularınızı çöpe atarsınız ve gerçek, bağımsız kimliğinizi terk edersiniz. Bütün bunları terk etme nedeniniz de, bunların onun kendisi için oluğturduğu ve yaşadığı söyleme tehdit oluşturmalarıdır.

Onun sinir hastalığına dönüşmenizi ise ara ara yapacağınız çılgın seks ile ödüllendirecektir ama bu sizin onun etrafınızda ördüğü anlatıya hapsolmanızı sağlayan bir araçtır. Zamanla eskiden bildiğiniz SİZ yok olur ve sizin için yarattığı karaktere bürünürsünüz. Bu özellikle de SKBlerini elde edebileceklerinin en iyisi ve uzun süreli romantik ilişki için tek aday olarak gören beta salaklar için geçerlidir. Bu kız (onun gözünde) HB 9‘dur, daha önce HB 5’ten daha iyisi ile yatmamıştır ve bu nedenle de feci bir kayıp gerçek ve her zaman olasıdır. Onları kader bir araya getirmiştir ve eğer onun korkularını hafifletmek konusunda ona yardımcı olabilirse (evet bir olabilirse) sonsuza kadar birlikte ve mutlu yaşayabilirler.

SKB ilişkilerin ileri evrelerinde, açık açık boynuzlamalarının bile sizin için kabul edilibilir bir durum olduğu bir noktaya gelirsiniz. Bu durumu onunla bir “açık ilişki” pazarlığı yaparak çözebileceğinizi sanırsınız. Onun arzusunu pazarlık yapmanın onu kaybetmekten daha iyi olduğuna kendinizi inandırırsınız. Açık ilişkinin ikinizi de başkaları ile yatmasının uygun olduğu anlamına geldiğini söylersiniz ama bu siz onun sinir hastalığında mahkum iken onun başkaları ile yatmasına bahane olmaktan öte bir şey değildir. Onun başkaları ile yatmak istemesinin suçlusu bile sizsiniz ve siz de buna inanırsınız.

Ama sizin başka bir kadınla birlikte olma imanız bile onun korkunç bir kıskançlık nöbetine ve öfke krizine girmesi için yeterlidir. SKB ile birlikte iken korku içinde yaşarsınız. Dik durur, omurgalı davranırsanız onun intihar etmesinden (klasik bir SKB tehditidir) korkarsınız. Ama bana güvenin: o kendine bir şey yapacak duruma gelmeden çok daha önce siz kendini öldürürsünüz. Ben SKB ilişki nedeniyle intihar eden iki erkeği kişisel olarak tanıyorum.

Biliyorum, kalan arkadaşlarınızın ve ailenizin çoğu size bu ilişkiyi bitirmenizi ve hayata devam etmenizi söylüyor. Ama hayatınız bu tavsiyeyi dinlemenize bağlı. Sizi çarpık ilişkiniz hakkında dışsal bakış açılarından uzaklaştırıp izole etmek, SKB’nin hastalığı için çok önemli. Eğer onları dinlemezseniz, aileniz ve arkadaşlarınız bir süre sonra “yeni sizden” tamamen vazgeçerler.

Şunu da eklemeliyim ki eğer birgün SKB’nizi terk edebilirseniz, onun tüm sinir hastalığının baraj kapılarının açılmasına hazır olun. Bir SKB’nin kurbanından daha isteksiz olduğu şeylerden biri, başka birini kapana kıstırmaktır. Sizin rolünüzü dolduracak bir sürü beta salak vardır ama sizin onun için temsil ettiğiniz tahmin edilebilirlik ve rahat size duyusal bir bağımlılık yaratır. SKB, kurbanını kaybetmemek için vahşi bir hayvan gibi mücadele eder. Yani onu terk ederseniz, akla hayale gelmez bir sönümleme patlaması bekleyin.

SKB’nin sinir hastalığına alışmış bir erkeğin ilk izlenimi, “ilişkiyi düzeltmek” için kadının gerçekten değişmeye başladığıdır. Durum bu değildir ama onun davranışlarındaki radikal değişiklikler sizi buna ikna eder. Siz de başka alternatifiniz olmadığını ve ondan daha iyisini bulamayacağınızı düşünüyorsanız, buna düşersiniz.

Çeviri: Borderline Personality Disorder

Bu konuda toksik ilişkiler – narsist / borderline partner rehberi kitabımıza da bakabilirsiniz.

Eski sevgili neden terk etti?

Eski sevgilim, neden bizden vazgeçti? Neden ilişkimizden ve benden vazgeçti? Terk edildikten sonra birçok insanın kendi kendisine ya da başkalarına sorduğu bir soru bu.

Yüzeysel olarak bakarsanız, eski sevgilinizin sizi bırakmasının çeşit çeşit nedeni var. Sizin yaptığınız ya da onun yaptığı bir şey olabilir. Onda değiştiğini söylediği bir şey olabilir. Klasik bahaneleri biliyorsunuz. “Eskisi gibi hissetmiyorum”, “sorun sende değil bende”, vs.

Ama aslında yüzeysel neden ne olursa olsun, bunun altında hemen her zaman tek bir sorun vardır: Eski sevgiliniz sizden neden ayrıldı? Sizden neden vazgeçti? Sebebi şu:

Size karşı artık eskisi kadar çekim duymuyor. Yani size olan ilgisi belli bir seviyenin altına düştü. Fiziksel, duygusal veya cinsel çekim azalmış vaziyette.

Bu çekim bir seviyenin altına pat diye düşmüyor. Eski sevgiliniz bir sabah kalkıp “dün iyiydim ama bugün birden bir şey hissetmiyorum. Hadi sevgilimden ayrılayım” demiyor. Eski sevgilinizin size olan ilgisini 1 – 10 arası bir skalada düşünürseniz, beraber olduğunuz dönemde bu seviye 5’in üstünde. 5’in altına indiği zaman ise, tamamen sıfıra inmese bile, artık ilişkiyi ciddi bir şekilde sorgulayıp çıkışa yönelmeye başlar. Bu ilgi düşüşü sürecinde eski sevgiliniz muhtemelen haftalarca ve hatta aylarca bu duyguyla mücadele ediyor. Büyük ihtimalle ilk başta tam mücadele halindeyken daha sonra ayrılık mantıklı gelmeye başlıyor. Ama bu aşamada da henüz buna cesaret edemiyor ve bunun size olan etkisinden de korkuyor. Ama belli bir süre sonra, bu artık olgunlaşıyor ve ilgi seviyesi yeterli bir süre 5’in altında kaldığında, eski sevgiliniz sizden ayrılıyor.

Bu ne demek? Sizinle konuştuğunda, eski sevgilinizin size olan ilgisi artık haftalardır 5’in altında. Çoğu insan bunu belli eder ama terk edilen de genellikle kafayı kuma gömdüğü için bu işaretleri görmez ya da görmemeyi tercih eder. Ama bazen de terk eden taraf bu ilgi düşüşü ile mücadele ederken, terk edeceği insana daha ilgili görünmeye çalışır. Burada terk edecek olanın karşısındakine daha fazla zarar vermek gibi bir amacı yoktur. Aslında kendi kendini kandırmaya çalışıyordur ama kandıramadı mı terk edilene daha ağır bir tokat vurmuş olur.

Ama sonuçta sebep bu: Eski sevgiliniz sizden ayrıldı zira artık size karşı eskisi kadar çekim hissetmiyor. Şunu maalesef çok duyuyorum. “3 ay önce benim için deli olduğunu söylüyordu ama şimdi …” O üç ay önceydi. Artık senin için deli olmuyor. Artık 3 ay öncesinde değilsiniz.

Eski sevgili tabii başka bahaneler ileri sürecektir. Diyelim ki uzak mesafe ilişkisi içindesiniz. Ve eski sevgiliniz terk ederken şunu söyledi: “Aramızdaki mesafe çok uzak. Ben artık buna dayanamıyorum.”

Şimdi düşünün bir. Diyelim ki 2 senedir berabersiniz ve 2 senedir bu mesafe sorun değildi. Karşılıklı gidip gelmişsiniz ve bunu pek de sorgulamamışsınız. Peki bu mesafe şimdi neden sorun? Ya da daha doğrusu, sorun gerçekten mesafe mi?

Eskiden mesafe sorun değildi zira eskiden size olan ilgisi yeterince yüksekti. Size karşı bir çekim hissediyordu ve bu çekim bir motivasyon sağlıyordu. Bu motivasyon ile de eski sevgiliniz mesafeyi umursamıyordu. Ama artık size olan ilgisi belli bir seviyenin altına indiği için, bu mesafe ona batmaya başladı. Artık bu mesafenin yükünü görmezden gelmesini sağlayacak bir motivasyonu yok.

Zaten ilişkinin bitmek üzere olduğu son haftalarda, terk edilecek olan, terk edecek olana batmaya başlar. Çünkü eskiden birçok şeye gözünü kapatmasına neden olan ilgi seviyesi azalmış vaziyette.

Bu ilginin büyük kısmı cinsel çekim ama cinsel çekim derken tam olarak fiziksel çekimden bahsetmiyorum. Zaten uzun süreli bir ilişkideyseniz ve fiziğiniz de son zamanlarda çok değişmediyse, fiziksel çekimin azalması zor. Gerçi eğer fiziğiniz aşırı değiştiyse, örneğin aşırı kilo aldıysanız, siz ne kadar yüzeysel bulursanız bulun fiziksel çekim de ciddi oranda azalır.

Bu neden önemli? Şu nedenle: Bir insanın size olan cinsel / duygusal çekimi azaldıysa, bu azalmaya sebep olan şeyi düzeltmeniz, çekimin eski seviyesine çıkmasını sağlamaz.

Diyelim ki eski sevgilinin size olan ilgisinin azalmasının nedeni, sizin hedefsiz ve tembel biri olmanız. Bir kadının size olan ilgisi bundan azalabilir. Diyelim ki bu nedenle terk edildiniz. Hemen bir misyon edindiniz, bununla ilgili gerekli çalışmaya disiplinli bir şekilde başladınız ve sorun çözüldü değil mi? Gidip onu buna ikna ettiniz ve bitti. Maalesef. Bitmedi.

Birincisi, birden bire değiştiğinize kimse inanmaz. İkincisi ve daha önemlisi, karşı taraf size inansa bile, çekimi azaltan sebebin ortadan kalkması, çekimi arttıracak şey değil artık. Böyle bir zorunluluk yok ama eğer yeniden beraber olacaksanız yeniden başlamanız gerekiyor. Ve terk edilen sizseniz, bu yeniden başlama kıvılcımının ondan gelmesi gerekiyor.

Bir insanın ilgisi adım adım azaldıysa öyle birden artmaz. Bazen hiç artmayabilir. Ama artmasını istiyorsanız sizin kendinizi geri çekmeniz gereklidir. İlgiyi dil dökerek, pazarlık yaparak, ikna etmeye çalışarak veya yalvararak arttıramazsınız.

Sizin yapmanız gereken, terk eden tarafı terk etmektir, yani iletişimi kes / no contact. Ayrılığın sebebi sizin hatalarınız hatta ilgisizliğiniz bile olsa iletişimi kesmelisiniz. Ancak bundan sonra ilişkiyi bitiren probleme odaklanabilirsiniz. Eğer terk eden size ulaşırsa problemin çözüldüğünü görme şansı olur yoksa bu şansınız kaybeder.

Siz terk edeni terk ettikten sonra terk eden size ulaşırsa, bu her zaman olmasa da genellikle onun ilgisinin ayrılık anına göre daha yukarıda olduğuna işarettir. Bu sizin hala istiyorsanız yeniden başlamaya yönelik biraz çaba göstermeniz için ön koşuldur ama sizi araması ilgisinin sizinle yeniden beraber olmak isteyeceği seviyede olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle size ulaştığında nazik davranın ama fazla heyecanlanmayın.

Diyelim ki eski sevgilinizin ilgi seviyesi 3/10 seviyesine düştü ve ayrıldınız. Siz de onu terk ederseniz, ilgi seviyesi 4.5/10 gibi bir yere gelebilir ve bu durumda da eski sevgiliniz size ulaşır. Ama size ulaşmasına rağmen ilgi seviyesi 5/10 değil.

Peki siz hala istiyorsanız bu ilgi seviyesini nasıl arttıracaksınız? Öncelikle o aşamaya kadar arkanızı dönüp yürümeye başlamış olmanız lazım.  Bunu yaptıysanız bundan sonra yapacağınız şey, eski sevgilinize yeni tanıştığınız ve birlikte olmak istediğiniz birine nasıl davranıyorsanız öyle davranmak. Buluşmak, iyi vakit geçirmek, fiziksele gitmek, vs.  Eskiyi açmadan yeni biriyle buluşuyor gibi buluşacaksınız. Bunun bir diğer anlamı da eski sevgilinizin sizinle olan şansı, yeni birinden fazla değil. Yani artık özel bir konumu yok. Yani sizi elde etmek için o da çaba gösterecek. Eğer yeterince çaba göstermezse sizi başkası kapacak.

Ayrılığa neden olan problem gerçekten düzeltmeniz gereken bir şeyse düzeltin. Ama eskinin konusunu açmayın. Eskinin problemlerini konuşmayın. Bu problemi düzeltmeyi onun için yapıyorsunuz diye düşünmeyin. Mesela eski sevgiliniz sizi iyi bir işe sahip olmak istemenize rağmen bu konuda zerre disiplin ve irade gösterememeniz yüzünden terk ettiyse, iyi bir işe sahip olmak için disiplin ve irade göstermeye başlamanız onun değil sizin hayatınızı düzeltecek. Bazı şeyleri düzeltemeyebilirsiniz mesela mesafe gibi. Ama karşınızdakinin sizi terk etme nedenini analiz edin ve düzeltmenin gerçekten iyi olacağını görüyorsanız düzeltin. Bu problemin bir sonraki ilişkilerde size ayak bağı olmasını da engellersiniz.

Eski sevgilinizin sizi terk etme sebebinin size olan ilgisinin azalması olduğunu bilmeniz önemli zira bunu anlarsanız, ayrılık anı ve hemen sonrasında onu ayrılmamaya ikna etmeye çalışmanın neden faydasız olduğunu anlarsınız. Bir insanın artık size ilgisi az ise, sizinle birlikte devam etme motivasyonu da azdır ve  bu motivasyon olmadan sizin ortaya süreceğiniz rasyonel şeylerin hiçbirinin önemi yoktur. Ayrılık günü sizi terk eden insanı terk etmezseniz (iletişimi kesmezseniz), ona sizi kaybettiğini anlamasını sağlayacak zamanı vermezseniz, ilgi seviyesi o seviyenin üstüne çıkamaz. Sizin ayrılık günü tek amacınız olmalı: Ayrılıktan iyileşmek. Bunun için iletişimi kesin yani onu siz de terk edin. Bunu yaparsanız bunun bir sonucu olarak onun ilgi seviyesinin doludizgin düşmesini durdurabilecek etkiyi de yaratma şansınız var: sizi kaybetmesi.

Ayrılık sebebi sizin ilgisizliğiniz bile olsa, bu konuda yanlış yaptığınızı ve bundan sonra olmayacağını söyleyebilirsiniz ama ısrar etmeyip ayrılığı kabul edin. Bu zor bir durum zira ilgisizliğinizden bitmiş bir ilişkinin ardından iletişimi kesmek mantıksız gelebilir. “İlgisizliğimden terk edildim ve sen bana daha da ilgisiz ol diyorsun” diyebilirsiniz. Ama yanlış düşünüyorsunuz. Hala bir ilişkiniz varmış gibi düşünüyorsunuz. Sizin artık bir ilişkiniz yok. Karşınızdakinin size ilgisi de düşük. O nedenle tam o anda sizin ilginizin artmasının da onun için bir anlamı yok. Ancak o size geri gelirse bu konuda çalışmanızın bir anlamı var.

Eski sevgiliniz “bak haklıyım, ilgisizsin işte ne aradın ne sordun” gibi bir şey söylerse biraz da şaka yollu “iyi de en son ayrılmıştık yanlış mı hatırlıyorum” deyin.  Sonra da “özledin beni sanırım, gel buluşalım” diyebilirsiniz. Ya da “ama neyse senden haber almak güzel, buluşalım” diyebilirsiniz.

Yeri gelmişken söyleyeyim, bir insanın size olan ilgisi telefonda ya da mesajla artmaz. Buluşmada artar. Zira bu ilginin önemli bir kısmı tensel, fiziksel ve aynı mekanda olmanız lazım. Vücut dilinizi görebilmeniz lazım. Eski sevgilinizin sizden ayrılma nedeninin ilgi azalması olduğunu bilirseniz, telefonda saatlerce mantık çerçevesinde pazarlık yapacağınıza, onunla buluşur ve buluşmada sanki ilk buluşmanız gibi davranırsınız.

Kadınlarla (Oyun da) 10/10 Başarı Mümkün mü? | Erkeğin Hipergamisi

Merhaba millet, Ben Mr Deer. Daha önceki yazılarımdan ve videolarımdan beni bir çoğunuz tanıyorsunuz. Bu video da, bir çok insanın sayısız kere sorduğu ”her yürüdüğüm kızın numarasını alacak seviyeye gelebilir miyim?” sorusuna cevap arıyoruz. Bir bakıma da ”abi bir kız var” soruları da aynı kapıya çıkıyor, her yürüdüğümüz kızı elde etmek güzel bir hayal ama bir ”hayal”. Bu sorunun net ama tatmin etmeyen bir cevabı var, -hayır, her yürüdüğün kızı elde edemezsin. Fazla kısa ve tatmin etmediğini biliyorum.

Bazı durumlarda bu mümkün olabilir ama bu durumda da erkek ya kendi değerinin farkında olmuyor ya da düşük değerli kızlarla birlikte olmak daha kolay geliyor. Bu söylediklerim kulağa biraz karmaşık geliyor olabilir. Erkek değerini sonradan öğrenir ya da hipergami sinin farkına zamanla varır diyerek açıklayabilirim. Ülkemizde bir çok erkek kendi değerinin farkında olmadığı için düşük değerli kadınların ayak paspası olmakta, bu durumu yaşamamak için seviyemizi bilmeli ve kendi seviyemizde kadınlara yürümeliyiz. Çok daha fazlası videoda sizleri bekliyor dostlarım, İyi Seyirler!

İdeal, uzun ömürlü ilişki ve altın oran

 

Yukarıdaki ekşi sözlük entrisini görünce, Jordan Peterson’un Kişilik ve Dönüşümleri dersindeki şu bölüm aklıma geldi:

“İlişkilerin uzun ömürlü olması konusunda, 1970’lerde yapılmış harika bir araştırma var. Dr. Robert Levenson ve Dr. John Gottman çiftlerden 15 dakika boyunca bir problem üzerinde tartışmalarını istemişler ve daha sonra kaydettikleri bu tartışmadaki etkileşimlerin kaçının pozitif, kaçının negatif olduğunu saymışlar. 9 sene sonra da çiftleri kontrol ederek hangilerinin beraberliğe devam ettiklerine ve hangilerinin boşanmış olduklarına bakmışlar ve bu şekilde ilişkilerin bitip bitmeyeceğini %90 oranında doğru tahmin eden bir sonuç bulmuşlar.

Soru şu: “İlişkinin istikrarlı kalması için partnerinizle aranızdaki etkileşimde her bir negatif etkileşime karşı kaç pozitif etkileşim olmalı?” 

Bu oran bire bir de olabilir, bir negatife karşı yüz pozitif etkileşimde olabilir. Ve bu oranı kullanarak ilişkinin tatminkar ve uzun süreli olup olmadığını tahmin etmeye çalışabilirsiniz. 

Aklınızdan ilk geçen şey oranın bir negatife yüz pozitif gibi bir şey olması gerektiği ve bu tür neredeyse sadece iltifat ve saadet dolu ilişkilerin daha uzun ömürlü olacağıdır. Ama gerçek bu değil. Araştırma sonucu ortaya çıkan şu ki optimal bir oran var. 

İlişki, üç pozitife bir negatif oranının altına düşerse darmadağın oluyor. Bu çok negatif zira insanlar negatif duyguları pozitif duygulara göre çok daha yoğun hissederler ve bir hareketinizle vereceğiniz acı, mutluluktan çok daha fazladır. Yani 3’e bir ilişki oldukça yorucudur ve insanlar bu ilişkiler içinde kalmazlar.

Altın oran 5’e 1.  Ama eğer on bir pozitife bir negatif oranının üstüne çıkarsanız, ilişki yeterince yorucu değildir. 

Yeterince yorucu değil ne demek? Şöyle soralım, bir ilişkiden beklentiniz nedir?

Tamamen saadet beklediğinizi düşünebilirsiniz. Ama görünen o ki gerçekten istediğiniz şey bu değil. Daha çok uğraşabileceğiniz, çekişebileceğiniz birini istiyorsunuz. İstediğinizi yaptırabileceğiniz bir ayak paspası istemiyorsunuz. Her şeyin çok kolay olmasını istemiyorsunuz.

Bu, filozof Kierkegaard şeyleri insanlar için daha zor yapmak gerektiğinden ve insanların buna ihtiyaç duyduğundan bahsederken anlattığı fenomene benziyor. Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz. Eğer size tapan, her dediğinizi onaylayan, size sadece pozitif geri bildirim veren biriyle birlikteyseniz, bu kişiye olan saygınızı neredeyse anında kaybedersiniz ve daha ilginç birini bulmak üzere bu kişiden kaçarsınız. Bunun nedeni bence kısmen şu:

Beraber olduğunuz insanın sizi zorlamasını istersiniz. Böylece görece iyi bir gündelik hayata ve beraberce yeterince barışçıl bir ortama sahip olmakla kalmazsınız, aynı zamanda da karşılıklı dönüşüm sürecinden kopmamak için yeterince gerilime de sahip olursunuz.

Bu aynı zamanda insanların negatif ilişkilerde kalmaya devam etmesini de açıklıyor. İki sene önce “zamanın yarısında acınası durumda olacağım biriyle olmak istiyorum” demezdiniz yani bunu asla böyle söylemezdiniz ama aslına bakarsanız gerçekten istediğiniz şey bu olabilir.”

Ekşi sözlük entrisindeki adama gelelim: Tek numarası kendini feda etmek olan, hep iyi olalım diye her çatışmada teslim olan, karşısındaki ne yaparsa yapsın iyi olmazsam onu kaybederim kaygısıyla yaşayan korkak, zayıf ve omurgasız biriyle olacaktı. Aklı varmış sevmemiş. Kimse de sevmez. Kendisine biri böyle davransaydı, kendisi de onu sevmeyecekti.

Bu yazıyı, bir dediğini iki etmedim, hep sevdim, hiç kavga etmedim, hep kendimden verdim ama neden bitti diye düşünenlere armağan ediyorum.

Kadın ikna edilecek aşamaya geldiyse onu ikna etmek buna değmeyecektir

Bir kadını bir konuda ikna etmeye çalışmak, hatta dil dökmek erkeği oldukça zayıf duruma sokan bir şey. Buna en basit olarak yeni tanışılan bir kızla biraz muhabbet edip numarasını isteyince kızın telefonunu, sosyal medya hesabını vs. vermeye gönülsüz olan tavrından örnek verebilirim. Biraz dil döküp bu kadın ikna edilebilir ve telefonu alınabilir. Ama muhtemelen sonrasında aldığın numara hiçbir işe yaramayacaktır.

Bunun tek istisnası kadının sözel olarak “hayır” demesi ama beden dili olarak “evet” demesidir. Zaten burada kendi de ikna dilmeyi bekliyordur. Ya da utandığı için, alışkanlıktan vs. göstermelik bir “hayır” diyordur.

Sana karşı ayak sürüyen bir kadını ikna etmeyi başardığın zaman erkek olarak kendini çok avantajsız bir konuma koyuyorsun. Kızdan daha isteklisin ve artık kadın psikolojik olarak üstün tarafta. Yani artık seni çekici bulması için nedenleri azaldı.

İlgili bir kadın ile ilgisiz kadın arasında dağlar kadar fark var. İlgisiz kadınla bir şeyler yaşaman çok düşük bir olasılık. Numarasını almak, buluşmak ya da eve çağırmak olsun kadın bir yandan sana karşı ayak sürüyorsa muhtemelen ortada uğraşmaya değmeyecek bir durum var demektir.

Kadını belli bir şeyde ikna etmeye çalışmak erkeğin daha üstün olduğu, lider olduğu ve değerli olduğu duruma ters bir durum oluşturuyor. Bir kadını bir konuda ikna etmek için çabalayarak kendi reklamını kötü bir şekilde yapmış oluyorsun. İmajına zarar veriyorsun.

Kadın ikna edilmesi gereken aşamaya geldiyse onu ikna etmek muhtemelen buna değmeyecektir. Çünkü onu ikna etsen de (numarasını aldın, buluşma ayarladın, eve çağırdın vs.) sen gömleğinin birinci düğmesini baştan hatalı ilikledin, şimdi diğer gömlek düğmeleri de hatalı bir şekilde iliklenecek. Bu kötü bir çerçeve ve elin zayıfladı.

Yani kadını ikna etme yolundan gitmemelisin. Bunun yerine bu durumun önemli olmadığını gösterecek umursamaz ve şakacı bir tavır takın. Kızı bir süreliğine unut. Eğer ortada gerçekten istisnai bir durum varsa (ki genellikle yoktur) daha sonra yazınca işler daha kolay olacaktır (istisna olarak: kız o an ayrılma aşamasındadır, günlük hayatında çok önemli bir sorun vardır vs.) Ama diğer türlü kızın “meşgul!” olması gibi sudan bahaneler varsa ortada zaman harcamaya değmeyecek ve çabalarsan erkek olarak kendini düşüreceğin bir durum vardır. Unutma ki kimse gerçekten meşgul değildir, sadece sen onların önemli kişiler listesinde sonlardasındır.

Bu yazdığımı yanlış anlayanlar ve kafasında sınırı kaçıranlar olacaktır. Ben o an aranda fena bir enerji olmayan, sana biraz ilgi gösteren bir kadının göstermelik “hayır”ından sonra kendini çek demiyorum. Ama bunlardan yeterince olmayan kadınların ördüğü duvarları ikna ile geçmeye çalışma diyorum.

Bu “hayır” illa sözel olmak zorunda değil. Kadınlar aslında erkeklere daha çok “davranışsal” olarak hayır derler. Şöyle düşünelim: kızla tanışıldı ve hatta bir kere buluşuldu. Buluşma da fena değildi. Sonraki günlerde erkek kıza yazdı ve bir konuşma başlattı. Sonraki günlerde kız kendisi adama yazıp bir konuşma başlatmıyorsa bu da davranışsal bir hayırdır. Kızın ilgisi olsaydı bu noktada kendisi yazardı. Bence bu kadına yakın zamanda yazmaya gerek yok.

Bu kızlarla uğraşmak yerine (ki uğraşsan da bir şey olmayacak zaten) sürümü arttırmak gerekir. Bir kadının mantıksal seviyede ikna edilmesi bir işe yaramaz. Mantıksal olarak ikna edilmiş kadının sana saygısı azalacak ya da senden maddesel bir çıkarı varsa ikna olacaktır. Diğer taraftan kadınlardan sana karşı olan bu ilgisizlik durumu sürekli bir hal aldıysa kendini erkek olarak bir değerlendirmeye sokman ve seni hayatta daha değerli hale getirecek şeyleri hayatına sokman gerekir. İlişkiler piyasasında yeterince değerli olarak algılanmayan bir erkeğin sürekli yeni kadınlarla tanışmaya çalışması da kötü bir stratejidir. Bunun yerine kendini değerli hale getirmesi çok daha mantıklı olacaktır.

Yazar: Secret