80/20 kuralı ve alışveriş / validasyon seksi

Red Man Group Episode 43’de Rollo Tomassi 80/20 kuralının ve hipergaminin çokça yanlış anlaşılan bir tarafına değiniyor :

80 – 20 kuralının nasıl çalıştığını tartışıyorduk. Biliyorsunuz, erkeklerin 80%i betadır ve 20%si de kadınların gerçekten seks yapmak istediği erkeklerdir. Ama burada sık rastlanan bir yanlış anlama var. Yani 80% betaların seks yapamayacakları ve nesillerinin tükeneceği ve sonunda sadece alfa erkeklerin kalacağı gibi bir yanlış anlama. Bunu ilerde tartışmalıyız. Birçok erkeğin burada anlamadığı şey, hipergaminin dümdüz bir şey olmadığı . Sanki kadınlar sadece tepe 20%yi seçiyorlar ve kalanlar sanki hiç seks yapamaz gibi anlaşılıyor. Hayır, böyle olmuyor.

Olan şu : erkeklerin de çoklu üreme stratejisi var. Düşük cinsel pazar değerine sahip erkekler babalık yatırımına ve bir partnere daha fazla zaman ve enerji yatırmaya odaklanırlar. Eğer tepe 20% içinde bir erkek isen tohumları daha fazla yaymaya odaklanmaya meyillisindir. Zira daha fazla kadına erişimin olacaktır. Bu konuda yazmayı düşünüyorum ve belki de bunu bir programda konuşuruz. 80 – 20 kuralının kendisi bile dümdüz değil. Zira birçok erkek bunu “aman Allahım 80% içindeyim o zaman hiçbir zaman seks yapamayacağım” diye algılıyor. Hayır, siz de seks yapacaksınız ama kadınların sizi ne olarak gördüğü konusunda dikkatli olmanız lazım. Kadınlar sizi daha çok kullanışlı göreceklerdir.

Erkeklerin gözden kaçırdığı şey, kadınların tepe 20%yi arzulamalarının, onların o tepe 20%yi elde edebilecekleri anlamına gelmediği.  Kadınların kendi çekiciliklerine göre gerçekçi bir hedef tutturmaları lazım. Eğer ilerde bu konuda bir program yaparsak adını “mecburi tek eşlilik” koyalım.

Erkeklerin HB8 ve üstünü arzulamalarına rağmen çoğunun bu kadınlara erişiminin olmayacağı gibi. Erkeklerin en güzel kadınları arzulaması, o seviye altındaki kadınları sekssiz bırakmıyor. Aynı durum kadınlar açısından da geçerli.

Kadınlar erkeklerin tepe 80%sini arzular lafı aslında boş bir laf. Erkekler 22 yaşında iç çamaşırı mankeni gibi hatunları arzular demek gibi bir şey. Erkek için söyleyince “ee?” diyebiliyoruz ama kadını kafada büyütme eğilimi olan erkekler kadın için versiyonunu “kadınlar erkeklerin tepe 80%si ile yatar gerisine vermez” diye algılıyor. Bu nedenle de “abi bu adam beta neden kız arkadaşı var” gibi saçma sorular sorabiliyorlar.

Bir kere erkeklerin tepesindeki adamlar neden kendi klasmanlarının altında kadınlara baksınlar. Yani 10 üzerinden 9 bir erkek neden HB7 bir hatunla birlikte olsun? Ya da HB6. Bu adam kadınların 70%si için ulaşılır değil ki!

Ama abi ulaşabilseler bizi pas geçerler, bu da bir gerçek şimdi!

Evet, sen de yarın Victoria’s Secret mankeni bir hatuna ulaşsan Türkiye sınırları içindeki tüm kızları pas geçeceğin gibi. Kadın – erkek ilişkilerinin nasıl çalıştığına hoş geldiniz! Bu birliktelik denen şeyin yarısı sadakat yarısı da kapasite meselesi.

Ama abi sosyal medya yüzünden bu hatunlar kendilerini 2 puan yukarıda sanıyorlar!!

Evet ve çoğunlukla doğru. Çoğunlukla diyorum zira bu ibre kaymasının bir buluşmada sizin aleyhinize işlemesi için, sizin de kendi ezikliğinizle bu ilüzyonu beslemeniz lazım. Öncelikle kızlar bilinç altında ve bilince çok yakın bir yerde asıl cinsel pazar değerlerinin stresli bir şekilde bilincindeler. Ama sünepe erkeklere karşı daha yüksekmiş gibi oynamayı biliyorlar ve çoğu erkek de bunu kader kabul ettiği için oyunu oynayabiliyorlar. Bunu yemeyen ve öyleymiş gibi davranmalarını hafif bir gülümseme ile izleyen bir erkeğin karşısında 5 saniyede ibre yerine kayar.

Evet, çoğu kadın, çoğu erkek gibi gerçekçi bir arzu – elde edilebilirlik dengesi kurması lazım. Bu nedenle 80% dediğiniz adamlar da sekse ulaşabilir. Fakat Rollo’nun sıklıkla bahsettiği gibi ulaşabildikleri seks, tepe 20%nin ulaşabildiğinden farklıdır.

Kadınlar iki tür seks yaparlar : alışveriş ve validasyon seksi. Alışveriş seksini genelde betalara verirler. Bir beta erkek, kadını birlikteliğe çekmek için eksta çaba harcamalıdır ve bu çaba karşılığında sekse ulaşır.

Buna Türkçe kırmızı hap camiasında sıklıkla sadaka seksi diyorlar ama ben bu tanıma tamamen karşıyım. Sadaka acıdığından ve karşılıksız verilir. Sadaka seksini betaları aşağılamak için söyleyenler, farkında olmadan kadınlara haketmedikleri bir yüceltme / kredi veriyorlar. Sadaka falan yok ortada. Kadın o seksi karşılığında bir şey almak için yapıyor ve alıyor. Sanki karşılıksız veren bir azizeymiş gibi sadaka demenin bir manası yok. Olay alışveriş seksi.

Çoğu erkek alışveriş seksi harici seks bilmez. O nedenle de kadını elde tutmak için sürekli bir şey yapması gerektiğini ve bunun bir nevi kader olduğunu düşünür. Örneğin kadının kocasını elinde tutmak için ayda 2 – 3 kere yaptığı seks alışveriş seksidir. Birçok evli çiftin standart seksidir ya da ilk 3 yıldan sonra içine düştükleri sekstir.

Validasyon seksi ise kadının karşılığında ilişki veya ilişki içinde ise bir şey beklemeden yaptığı ve kadına “maskülen bir erkek beni seçti ve benimle birlikte oldu / ben maskülen bir erkeği elde edebilecek çekicilikte bir kadınım” hissi veren sekstir. Farkı inanılmazdır.  Kırmızı hap ile kendini geliştiren erkeklerin bildiği bir farktır bu. Şimdiki kız arkadaş sen telekonferansta iken kendiliğinden yaramazca masanın altına girip oral seks yapmaya başladığında, daha 3 sene önceki kız arkadaşının lütfederek yaptığı oral seks aklına gelir ve aradaki farkı anlarsın.

Validasyon seksi illa tek gecelik ilişkilerde olmaz. Evli iken ayıkan ve kırmızı hapı karısı üzerinde uygulayan bir erkek bile sonradan 10 yıllık karısı ile ulaşabilir. Kriter çok basittir aslında : senin erkekliğin, masküleniten yeterli ise validasyon seksi alırsın. Eğer yeterince maskülen bir erkek değilsen ya seks alamazsın ya da alışveriş seksi alırsın. Yani ya sen yeterli olacaksın ya da yetmediğin kısmını ödeyeceksin. Acımasız ama adil maalesef.

Aslına bakarsanız alışveriş seksi de zevksiz bir şey değil ve kadının da zevk alabildiği bir şey. Fakat günümüzde feminizm yüzünden kadınlar erkek için hiçbir şey yapmamaları gerektiğini öğrendiklerinden bu tür seks bir anda aşağılanır bir hale büründü.

Gamma ve Omega Erkeği

Erkek cinsel hiyerarşisinde çoğunlukla alfa ve betalardan konuşuyoruz. Öncelikle hatırlatalım, alfa ve beta bir demografiye değil davranışa sıfattır. Ama bu açıdan bakınca bu ikili sıfatlar yeterli değil zira bunlardan bir miktar daha çeşitli davranışlar var.

Erkeklerin yaklaşık 20%sinin alfa (5%si gerçek alfa ve 15%si daha düşük rütbeli alfa) olarak kabul edilir ama son yılların kırmızı hap tecrübesi bize bu oranın toplamda 10%a kadar düştüğünü gösteriyor. Yine erkeklerin yüzde 80’i beta olarak kabul edilir ama muhtemelen günümüzde sadece 60%ı böyle. Bu durumda da geriye 30%luk bir grup kalıyor. Bunlara gamma ve omega erkekler diyoruz. Maalesef bu iki grubun payı her geçen gün artıyor ve ben de buraya sıklıkla uğradıklarını görüyorum. Bu nedenle de bu grupları tanımlayacağım. Pandoranın kutusundan uzun süre uzak durdum zira zaten azıcık gazlasan herşeyi bırakıp kendi hayal dünyasına yerleşmeye istekli bir yığın var ve eminim bu yazı onlar üzerinde olumsuz etki edecek.

Önce omegayı tartışalım zira sayıca azlar (de ki erkeklerin 5%si) ve bugün temel olarak gamma erkekleri ele alacağız. Omega gerçek anlamda şanssız erkektir. Bu erkekler hiçbir zaman oyunun içinde olmamış kaybedenlerdir. Bir parti olduğunda çağırmak kimsenin aklına gelmeyen erkekler omega erkeklerdir. Genellikle rahatsız edici, itici ve kadın erkek ilişkilerinden tamamen bihaber olan omega erkekler, kadınlardan eline bir kadın geçirse boğacak sınırda nefret ederler. Bildiğin inseller ve en düşük rütbeli MGTOWlar bu gruba girerler.

Gelelim omeganın bir üstünde, erkek nüfusunun 25%inin içinde bulunduğu ve oranı kaygı verici derecede artmakta olan gammalara.

Gamma aslında negatif anlamda hiyerarşi dışıdır. Gamma erkekler genel olarak zeki olsalar da itici ve sıklıkla da kadınlara görünmez erkeklerdir. Mütemadiyen kadınlardan nefret eden omegaların aksine gamma erkekler tüm kadınlardan nefret etmek ile kadınları baş tacı yapmak arasında gidip gelirler. Kendisi ile ilgilenen tek bir kadın bile yok iken nefret kusan gamma erkek, ortalama veya üstü bir kadın kendi varlığını farkettiği ve direkt başını çevirmediği zaman o kadının hayalleri ile dolup kadını baş tacı yapma dönemine girerler.

Kendilerine zarar verecek derecede içe dönük gamma erkek, stalker, psikopat-kıskanç eski erkek arkadaş ve salya sümük aşk türküsü tüketicilerinin önemli bir kısmını oluştururlar. Eğer yolları yanlışlıkla bir partiye ya da bara düşerse, onları karanlık bir köşede oradaki herkesi ve herkesin davranışlarını hunharca eleştirirken … genelde kendi kendilerine konuşarak eleştirirken … bulabilirsiniz.

Ortalama bir gamma erkek cinsel hiyerarşideki yerinin farkında değildir ya da bunu kabul etmeyi reddeder. Önemli miktarda gamma erkek, kendi kafasında keşfedilmemiş alfa olduğunu, aslında çekici olduğunu düşünür. Bunların kendilerine özgü bir  biriciklikleri vardır ama sorun kimsenin sadece kendilerine bariz bu özelliğin farkında olmamasıdır. Bu bile tek başına gamma erkeği öfke dolu yapar.

Alfa ve betalar bir arada çalışan ve yaşayan erkek gruplarında bir işbirliği bağı kurabilirler. Bir grup alfa ve beta erkek bir sorunla karşılaştıklarında (mesela bir proje) birbirlerini ezmek yerine işbirliği yapmayı tercih ederler. Örneğin şurada olduğu gibi :

İki grupta da başlangıçta insanlar yerel hiyerarşiyi anlayana kadar bir miktar karmaşa oldu. Erkekler genellikle neyin gerekli olduğunu düşündülerse onu yaptılar – ortamda emir veren bir lider yoktu. Kimi avlanmaya çıktı, kimi yiyecek toplamaya giderken kimi balığa çıktı. Bir elemana kumda oturmaktan gına geldi bank yapmaya başladı. Diğerleri zamanla büyüyen bir klübe yaptılar. Bir diğer eleman her gece yemek yaptı. Birkaç gün içinde, muntazam bir medeniyet çıktı ortaya, hergün bir öncekine göre biraz daha varlıklı bir medeniyet.

Gamma erkek, bu işbirliği bağını sürekli sabote etmeye çalışan rahatsız edici kişiliktir. Alfanın sağlam çerçevesi, sosyal dominant davranışları, bir işte yetkinliği, duygusal gücü ve çerçevesini diğer insanların gönüllü olarak takip edecekleri şekilde pazarlayabilmesi nedeniyle lider ve kadınlarca arzu edilir olduğuna kafası basmayan gamma, bu elemanlarla güç savaşına girer. Kendi kafalarında “atanamamış alfa” olduklarından, betaların onları takip etmemesi gammaları deli eder. Eğer bir erkek takımını savaşa gönderseniz ve içlerinde bir gamma varsa, bu gammalar hiyerarşideki yerlerini kabul etmemek için tüm takımın hayatını kaybetmesine neden olacak şeyler yaparlar. O nedenle de evrimsel olarak erkek takımları gamma erkekleri dışlamaya programlanmışlardır.

(Buraya gelip de ara ara arkadaş grubumda nasıl baskın olacağım, kendimi dayatıyorum ama tepeye çıkacağıma dışlanıyorum diye ağlayan elemanlar neden böyleler biraz anladınız sanırım.)

Sigma kavramını duymuş olabilirsiniz. Sigma, alfa erkek ile eşit statüde ama hiyerarşide yer almayı reddeden adamlardır. Filmlerde sıklıkla kahramanlardan biri ya da baş rol oyuncusu olan sigma erkek, dünya yıkılsa kendi işine bakmak isteyen ama şartlar kendini hiyerarşiye çekti ise hemen alfa seviyesinde hiyerarşiye eklemlenebilen adamlardır. Star Wars Han Solo, Dolar Üçlemesindeki Client Eastwood’un canlandırdığı “The Man with No Name” ve X-Men Volverine gibi.

Gamma’nın sigmadan farkı hiyerarşi içine girip yükselme isteğinin yanında, bunu hiyerarşiye değer katarak değil, hile ve dolaplarla birilerini yıkmak, birilerine zarar verip aşağı çekmek üzerinden yapmaya çalışmasıdır. Sigmayı hiyerarşiye sok, makineye anında eklemlenir. Gammayı hiyerarşiye sok, makine dağılır.

Gamma erkek, bir yandan da hiyerarşide yukarı çıkmalarını sağlayacak kısa yollar, gizli teknikler ve mucize haplar arayışındadırlar. Zaten özel insanlar iken neden kendin geliştirmek, sabırla çalışmak ve acı çekmek zorunda kalsınlar ki? Maalesef PUA ya da kırmızı hap camiası tam da bu nedenle oldukça fazla sayıda gammayı kendine çeker. Özellikle PUA olayı “gizli yetenekler” olarak pazarlandığından oraya akarlar ama kırmızı hap camiasında da bir mucize hap ısrarı ile gösterdikleri varlık önemlidir. Sen saatlerce sağlam çerçeve yaz, ortalama gamma gelir “abe tamam da sen bana nasıl çerçevem sağlam imajı çizeceğim onu öğret” diye sorar. Bir hap yutup uykuya dalmak ve hiyerarşinin en tepesinde uyanmak isterler.

PUA camiasına yönelen gammalar maalesef genel zihinsel mastürbasyon yapılarından dolayı orada da pek tutunamazlar. Bunlar her yazıyı iştahla ve hatta 10 kere okurlar ama çıkıp dişe dokunur sayıda yürüme yapamazlar. Neden?

Zira gammanın zayıf tarafı gerçekliktir. Gamma hiyerarşide oldukça aşağıda olduğunu ve yukarı çıkmak istiyorsa önünde uzun ve acılı bir çalışma sürecinin olduğunu kabul edemez. Kendi kafasında zaten o mucize hapı bir yutsa tepeye ışınlanacak “neredeyse alfa”dır. Betalar gibi çalışmak zorunda olması haksızlıktır. Ama gerçeklik açıkça kendilerine öyle olmadıklarını söyleyecektir. Bu nedenle gamma kendi etrafında bir kendini kandırma balonu yaratır. Bu balon genelde video oyunları, porno, bol bol o karşı ofisteki HB8 hayali ve mastürbasyon desteklidir.

(Gammaların fiziksel dünyadaki rekabetçi oyunların hiçbirinde bulunmamalarına rağmen video oyunlarında çok ileri seviye olabilmelerinin nedeni, burada kimse görmeden istedikleri kadar deneyip yenilerek öğrenebilmeleridir. Aynı başarıyı, gerçek dünyada reddedilmeyi ve yenilmeyi kaldıramadıklarından gerçek oyunlarda beceremezler. Gamma herkesin görebileceği şekilde reddedilmeyi veya yenilmeyi göze alamaz. Fakat maalesef insanın kişiliğini çelikleştiren bu sosyal önünde yenilme korkusu olduğundan, sanal dünyadaki zaferleri gerçek hayatlarına zerre katkıda bulunmaz).

İyice karamsarlarştık değil mi? Öncelikle tekrar edeyim, gamma erkek dediğimiz, gamma davranışları baskın erkektir. Ve bunlardan önemli oranda kurtulabilir.

Gammanın ilk yapması gereken  azar azar gerçeklikle arasına ördüğü duvarı kaldırmak (pornodan, aşırı mastürbasyondan ve video oyunlarından uzak durmak ve gerçek dünyada yenilebileceği ve yenebileceği bir uğraş edinmek) ve mucize hapı aramayı bırakıp egosunu yenerek kırmızı hapın pratiğini uygulamaktır. Sonrasında ise hiyerarşiye değer katarak eklemlenmeye çalışmalı ve bu eklemlenmenin beta seviyesinden olacağını, gamma seviyesinde alfa seviyesine sıçramayamayacağını kabul etmelidir.

(Gerçi gamma sigma seviyesine giderek bu süreci bypass edebilir ama gerekli disiplinli çalışmayı ve acı çekmeyi bypass edemez).

Gammanın gerçeklerden kaçmayı bırakması ve kendisini reddedilebileceği veya yenilebileceği durumlara maruz bırakıp bununla başa çıkmayı öğrenmesi gereklidir. Örneğin hayatında bir kere bile cinsel deneyimi olmamış ama kendisini cinsel hiyerarşide alfa sanan gammanın bunu gerçekliğin testine tutması, dışarı çıkıp kadınlara yürümesi gereklidir.

Bu acılı bir süreç. Ama değişim acılıdır ve kırmızı hap da size mucize hap vaadetmiyor. Arada bir bana “abi burada bunları yazıyorsun ama kızlar da okuyor, onlar şimdi bu taktikleri öğrenip karşı taktik geliştiremez mi”. İyi de evladım, burada kendinizi olduğunuzdan iyi gösterecek taktikleri tavsiye etmiyoruz ki. Gerçekten adeleli, çerçeveli ve başarılı olduğunuzda, buna bir kadın nasıl ve neden karşı taktik geliştirsin? Kadınlar üzümünü yer bağını ve o bağın nasıl yetiştiğini sormazlar. Kırmızı hap ya da doğuştan, üzüm aynı üzüm.

Sıfırlanmak

Geçen hafta çoğu erkeğin hayatlarının bir noktasında karşılaşmayı bekleyebilecekleri yeni bir kavramdan bahsettim. “Sıfırlanmak” kavramı,  bir erkeğin hayatı boyunca elde ettiği statünün, finansal varlığının, itibarının, profesyonel ve kişisel gelişiminin, duygusal yatırımının ve diğer şeylerin silinmesidir. Bu kavramı bu yazıda biraz daha ayrıntılandırmak istiyorum zira birçok erkeğin bu kavramı yanlış anladığını düşünüyorum.

Kırmızı hap farkındalığına sahip bir erkeğin bu farkındalığının bir parçası olarak, hayatının birden fazla noktasında kendisini yeniden inşaa etme işi ile başbaşa kalacağının bilincinde olması gerektiğini düşünüyorum. Yenilgi, reddedilmek ve hayal kırıklığı başınıza gelecek ve bunlar erkeğin hayatının birer parçası. Ve bunlar başınıza geldiğinde yeniden ayağa kalkmanın erkek olmanın bir ölçüsü olduğunu söylemekten övünüyoruz. Ama benim bahsettiğim, bazı zamanlarda hayatınızı sil baştan yeniden inşaa etmek zorunda kalacağınız.

Eninde sonunda sıfırlanacaksınız, ve bununla nasıl başa çıkacağınız, geçici yenilgilerle başa çıkmanızdan çok daha farklı bir şey. Bu sıfırlanma ile başa çıkmayı daha da zorlaştıran şey, size o zamana kadar yaptığınız yatırımın başkaları tarafından da takdir gören ve gerçekten değer verilen bir yatırım olduğunu söyleyen mavi hap koşullanmanız. Hayatınızın o anında anlamanız gereken şey, en zor yollardan öğrendiğiniz gerçekler ile kendinizi yeniden ve çok daha iyi bir şekilde inşaa etme umudunuz olduğudur.

Geçen hafta belirttiğim gibi, bunu bir çeşit erkek mağduriyeti ya da bir erkeğin hayatından fazlaca şikayet etmesi olarak görmek çok kolay. Empati, özellikle erkekler arasında, her zaman az bulunan bir şey olmuştur. Ne kadar hasta olduğum, işimin ne kadar kötü gittiği ya da ne kadar az uyku uyuyabildiğim gibi konularda 3 ya da daha fazla erkeğin olduğu bir grupta ağzımı açmamam gerektiğini zor yolda öğrendim. Zira size garanti ederim diğerlerinden birinin kesin kanser hastalığı, lağım çukurunda çalışmaktan hallice bir işi ya da amansız bir uykusuzluk hastalığı  vardır.  Erkek olarak maskülenitemizin ölçüsü her zaman hayatın ters giden alanlarını nasıl kabul edip ona adapte olmamız olmuştur. Bu nedenle bir adamın hayatının bir anında tamamen sıfırlanacağımı söylemem, erkeklerin hayatlarının ne kadar zor olduğundan yakınmam olarak algılanır. Bizden beklenen yumruğu çenemize yedikten sonra ağlayıp sızlamadan daha fazla yumruk için ayağa kalkmaktır.

Erkekler hayatın kendileri için ne kadar zor olduğu ve bunun nasıl da iyi üstesinden geldikleri konusunda birbirleri ile rekabete bile gireceklerdir. Diğerleri ise zaten erkeğin hayatının zorluklarını duymak bile istemeyeceklerdir. Bazıları ise erkeklerin benlik algılarını başkalarının – özellikle kadınların – fikirlerine bakarak inşaa etmekle yanlış yaptıklarını söyleyip geçeceklerdir.

İlk ikisini halletmek kolay. Erkekler genellikle birbirleri ile rekabet halindedir, bu sadece sosyal arka planda devam eden bir şey olarak algılansa bile. Bu kıran kırana bir rekabet olmak zorunda değildir, arkadaşça rekabet bile eninde sonunda rekabettir.

Erkekler duruma göre elbette birbirlerine sempati göstereceklerdir ama erkeklerin bu rekabetçi doğası yine de hem kazananlar hem de kaybedenler tarafından iögüdüsel seviyede farkında olunan bir şeydir. Grup dışındaki erkekler bunun grup içindeki erkeklere göre daha farkında olacaktır (kan bağı birlikteliği evrimleşmiş bir adaptasyondur) ama grup içinde bile erkek egemenlik hiyerarşisi olacaktır. Bu hiyerarşilerin nasıl kurulduğu sosyal ve çevresel etkilere bağlıdır ama bu hiyerarşilerin varolduğunun kabulu bile feminen – öncelikli toplum düzeninin erkeklerden kendi kendilerine saklamalarını istediği bir şeydir.

Değeri Nitelendirmek

Rekabet varolan bir şey ama erkeğin hayat beklentilerini, kendi başarı ve başarısızlık kriterlerini dışsal bazı değerlendiricilere bağlama fikri üzerine yazmak istiyorum. Sosyal etkiler, ailesel etkiler ve bir erkeğin kadınların kendisinden beklediğini düşündüğü şeylere göre bir kadınla yakınlaşmayı ve üremeyi başarıyla gerçekleştirme hakkında (çoğunlukla koşullanmış) bilinçaltı anlayışı çok ateşli bir tartışma konusudur. Bir erkek eğer hayatının belli aşamalarında sıfırlanmış ise, bu “sıfırlanma” sadece erkeğin kişisel bütünlüğünü ve yatırımını mavi hapın kumdan zemini üzerine inşaa etmesinin sonucu mudur?

MGTOWcular yanlışım varsa düzeltebilirler ama benim anladığım kadarıyla bu, erkeklerin kendi yoluna gitmelerinin temel prensiplerinden biridir – kadınların hipergami standartlarına göre erkeğin değerini belirlemelerini reddetmek. Bunu anlamakla birlikle birlikte erkeğin kendi kişisel değerini belirlemesinde kadın milletinin ona verdiği değerlendirmelerden daha fazlasının olduğunu düşünüyorum.

Kırmızı Hap farkındalığına sahip bir erkeğin bir parçası oldukları Oyunu anlama ve kendi kişisel değerlerini önceki mavi hap yanılgılarından koparak bu oyuna göre yeniden hesaplamaları zorunluluğu gizli saklı bir şey değil. Bu nedenle ben kendisini eski ideallerinin fişinden çeken her erkeğin çeşitli derecelerde de olsa kendi yoluna gittiğini (men goes their own way – MGTOW) ama meselenin bu yeni farkındalıkla nereye gittiği ve kendi içinde nasıl bir değer yarattığı olduğuna inanıyorum. Yeni bir özdeğer algısı yaratıp inşaa ederken bile bir erkeğin bu değeri kaybetme ihtimali vardır – o değeri nasıl ölçtüğünden bağımsız olarak.

Boşanmış bir erkek için “kırmızı hapın farkında” olup olmamasından ve kendi kuralları ile yaşayıp yaşamamasından bağımsız olarak, çocuklarının velayetini ve hayatları üzerindeki etkisini kaybetmesi, sıfırlanmak anlamına gelebilir. Kendi kişisel değerimizin, biz onu nasıl ölçersek ölçelim ve nasıl değerlendirilmesi gerektiğini düşünürsek düşünelim sıfırlanabilecek yanları vardır. Her zaman söylediğim gibi, bir kadın erkeğin hayatına yoldaş olmalıdır ve asla onun hayatının odağı olmamalıdır. Fakat bu tür bir ilişkide bile hala silinebilecek bir dürtüsel değer vardır ve kadınların, ailenin, iş arkadaşlarının, bundan etkilenmesi bunu değiştirmez.

“Sırf sen bir şeyin kıymetinin başkaları tarafından bilineceğini düşünüyorsun diye başkaları onun kıymetini bilecek diye bir şey yok ve sen böyle düşündüğün için, o şeyi kaybettiğinde her şeyi kaybedebilirsin” demek kolay.

III. Önceliğin kendi misyonun olmalı, kadının değil

Esas oğlanın kendisini tamamlayan kadına ilanı aşk ettiği tüm o romantik klişeleri unutun. Bunun her fırsatta aksini iddia etmelerine rağmen kadınlar bir erkeğin “herşeyi” ya da varlığının merkezi olmayı istemezler. Tam tersine değerli bir erkeğin hayat amacına itaat etmeyi arzularlar, o erkeğin amacını gerçekleştirmesine yardım eden dişil güç olmak ve o erkeğin gösterdiği yolu takip etmek isterler. Bir kadının bütünlüğüne saygı gösterin ve ona “benim herşeyimsin” diye yalan söylemeyin. O sizin “herşeyiniz” değil, ve eğer öyle ise, yakında öyle olmayacak merak etmeyin.

Yukarıdaki, Roissy’nin Amcığın 16 Buyruğu eserindeki üçüncü buyruk. Bu yazı ile alakalı zira erkeklerin çoğunluğunun kendi kişisel yatırımlarını değerlendirirken hangi ölçüleri önceliklendirdiklerini gösteriyor. Kırmızı hap farkındalığı olan bir erkeğin mavi hapın fişine takılı ve en basit kırmızı hap prensiplerinden bile bihaber bir erkeğe sinirlenmesi çok kolaydır. Çoğu erkeğin hala boğazına kadar mavi haplı olduğu  ve içinde yaşadıkları gerçeklikle ilgili hatalı olduklarını söylediğinizde sizinle sonuna kadar savaşacakları gerçeğini unutmak da kolay. Mavi haplı erkeklerin, mavi hap sonunda kendilerini mahvedecek olsa bile, mavi hapın sağladığı güven duygusuna ihtiyaçları vardır.

Daha da önemlisi, geçen haftaki yazıda belirttiğim intihar oranları, hayat boyunca ruhlarına işlenmiş mavi hap koşullanmasına göre kendi değerlerini inşaa etmiş erkeklere dayanıyor. Karşı karşıya oldukları durum bu ve daha fazla erkek fişten çekilene kadar da bu acı gerçek hüküm sürmeye devam edecek. Kırmızı haplı erkekler diğerlerini fişten çekmeye çalışırken bize direnen çekim gücü budur. Olay bir erkeğin daha iyi sikiş sayısı elde etmesi değil, olay erkeğin hayatını kurtarmak ile alakalı.

Son yazıda dediğim gibi, kayın biraderim hayat  boyu her hırsını kurban edip doğru olanı yaparak takdir göreceğini düşündüğü için sonunda intihar etti. Mavi hap kelime anlamıyla ölümü oldu. Hayatının merkezi yaptığı Oneitisi olmadan yaşayamayacağına o kadar inandırılmıştı ki, o merkezi kaybettiğinde, gerçekten yaşamaya devam edemedi. Trajik olan ise onun hikayesi, aynı nedenlerle ölen binlerce erkeğin hikayesinden biri. Erkekler için tehlikeli bir çağda yaşıyoruz. Mavi hap eskisine göre çok daha büyük bir yük zira günümüzde erkeklere varlarını yoklarını bu bu koşullanmaya yatırmaları öğretiliyor.

Erkeklerin kendi öz değerlerini bu yanlış ideoloji üzerinden inşaa ettikleri bariz görünür bir olay. Ve evet, kendimizi zihin merkezimize koymalıyız ve hayatımız içimizdeki betayı öldürmeye ve kişisel yatırımımızın mavi haplı ölçülere göre değerlendirileceğini sanmamıza neden olan idealist ümitleri çöpe atmalıyız.  Mor haplı “hayat koçları”na sıcak bakmama nedenlerimden biri, bir türlü kurtulamadıkları bu tehlikeli bir değer sistemine bağlı olmaları.

Erkekler hayatlarında birden fazla kere sıfırlanacaklar ama eğer erkek mavi hapın değer sistemine göre kendi değerini ölçen biri ise intihar istatistiklerinde bir rakam olacaktır. Trajik olan ise bu erkekler başka söyleyecek bir şey bulamadıklarından “sen aşarsın bunları aslanım” ve pozitif düşünce mantraları söyleyen kalabalığın içinde, bu yanlış değerlendirme ile sonlarına yürüyecek olmaları.

Çeviri : Zeroed Out

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

İntihar çözümü bölüm 1 – Erkek olmaktan utanç duymamak

Modern erkek intihara meyilli.

Erkeklerin kadınlara göre dört kat daha fazla intihar ettiğini biliyor musunuz?

Bu durum bazı soruların sorulmasını gerektiriyor : Bu rezil noktaya nasıl geldik? Erkeklerin bu intihar eğilimlerini besleyen sosyal faktörler nelerdir? Ve en önemlisi bu rahatsız edici trendi tersine çevirmek için ne yapılmalı?

Aramızdaki feministler suçu benim ve Hunter gibi diğer erkeklere hayatlarının sorumluluğunu ellerine alıp ailelerinde ve toplumda hakettikleri rolü, maskülenitelerini özgür burakarak geri almalarını söyleyen erkeklerin üzerine atmak konusunda oldukça hızlılar.

İntihar kabul edilemez, bencil bir zayıflık gösterisi ama bazılarının duyguları incinecek diye doğruyu konuşmamak da öyle.

Bu nedenle hiç sakınmadan söyleyeceğim : erkek, kendi yaşamındaki problemlerin hem kaynağı hem de çözümüdür.

Peki erkekler yaşamlarının sorumluluğunu ellerine almaları gerektiği söylenir söylenmez kendi hayatlarına son vermeye koşacak kadar yumuşaklaştılar mı?

Sanmıyorum. Bence olay erkeklere gerçeğin söylenmemesinin kaçınılmaz sonucu.

Bizim sürekli konuştuğumuz kişisel sorumluluk erkek intiharı salgınında önemli bir katkı sağlayıcı olamaz. Bizim mesajımız zaten neredeyse duyulmamış bir şey. Erkeklere kendi hayatlarının sorumluluğunu ellerine almalarını söyleyen her Craig James ve Hunter Drew’e karşı, onlara hayatlarını değiştirmek konusunda hiçbir etkileri olmadığını anlatan binlerce kişi var. Erkeklere anlatılan, hayatlarındaki hoşnutsuzlukların hepsinin başkalarının ya da başka şeylerin suçu olduğu.

Yeterince para kazanmıyor musun? Sen tepe 1%’in diğerlerine kırıntıdan başka bir şey bırakmadığı, açgözlü kapitalist toplumun kurbanısın.

Şişman, güçsüz ve tipsiz misin? Olay genetik. 5,000 kalorilik fast food’un ve kolanın bununla zerre alakası yok.

Seninle çıkacak çekici bir hatun bulamıyor musun? Sebebi tabii ki toplumun kadınları güçlü, fit, sağlıklı ideal erkekler – senin olmadığın her şey olan erkekler – peşinde koşacak şekilde programlaması.

Günümüz toplumunun bariz eğilimlerinden biri, bireylere mağduru oynamalarını ve hayatında yolunda gitmeyen şeylerin kendi sorumluluğu olabileceği fikrinden uzak durmayı öğretmesidir.

Erkeklere doğumlarından itibaren bir sürü yalan söyleniyor. Onlar da sonunda ne olduklarına ve hayatlarının nasıl olacağına karar verecek bu yalanları içselleştiriyorlar. Fakat kendilerine öğretilmeyen şu ki gerçekliği inkar ederek yaşamak çok yıkıcı sonuçlar doğurur.

Kişisel sorumluluktan azad edici fikirlerin toplumu erkekleri doğal maskülenliklerinden uzaklaştırıyor ve onların liderlik etme, hata yapıp öğrenme ve daha iyiyi arama dürtülerini köreltiyor. Onları daha iyi günlerin geleceğine olan inancın az olduğu, amaçsızlık ve özyıkım dolu bir yola sürüklüyor.

Erkeklerin kendi hayatlarına son vermelerinde bizim gibi adamların rolü olduğu fikrini reddediyorum. Tam tersine, çözümün bizim gibi adamlarda olduğuna ve bunu bencilce kendimize saklamamamız gerektiğine inanıyorum.

Kısacası, kendini kayıp, amaçsız, depresyonda ve intihara meyilli hisseden biraderlerime sesleniyorum : kendinizi hırpalamayın.

Otantik maskülanitenizi ortaya sürerek hayatınızı doyumlu yaşama zamanınız sonunda geldi. Ve bu, sırf erkek olduğunuz için duymanız gerektiği söylenen utançtan kurtulmakla başlar.

Erkeklere konuşmayı öğrendikleri zamandan itibaren söylenen şu : cüretkar, iddialı, atılgan, rekabetçi olmak ya da tamamen gerekli olduğu zamanlarda bile şiddete başvurmak, hem kendileri hem de toplum için zehirli bir davranış.

Erkekler kendilerini sadece yaşayan Y – kromozomu taşıyıcıları pozisyonuna atan bu “utancın” gölgesinde yaşıyorlar. Genç ve hassas beyinler, yalanlar “gerçeğe” dönüşene kadar yalanla dövülüyorlar. Algılanan, gerçekliğe dönüşüyor.

Ve sonunda elimizde hiç görülmemiş oranda cinsel disforiden müzdarip erkek var. Sözde ADHD teşhisi konup maskülen enerjileri ilaçla uyuşturulan erkek çocuklar var. Bacaklarının arasında vajina olan insanlarca yayılan yalanlara karşı çıkınca kadın düşmanı ve mansplainin ile yaftalanan genç erkekler var.

Dahası, bir erkek bir kadına her tecavüz ettiğinde, her katliamda, her erke şiddetinde, erkek olmaktan dolayı grupça suçlu oldukları söylenen yetişkin erkekler var. Biliyorsunuz şu toksik maskülenite boku.

Erkeklere onları kendileri yapan her şeyin toksik maskülanite olduğu söylenip duruyor. Sonuçta elimizde hiç beceremeyecek olsalar da kendi maskülenitelerini kazıyıp atmak için fazla mesai harcayan erkekler kalıyor. Ama bunu denemenin bile maliyeti çok yüksek.

Günümüzde erkekler intihara meyilli, nasıl olmasınlar?

Ama sebep erkeklerin maskülenitelerini özgürce ifade edebilmeleri değil. Tam tersine, masküleniteleri onu söndürmeye yeminli bir toplum tarafından bastırıldığı için intihara meyilliler.

Erkekler zayıf, ürkek ve iğdiş edici paraziti yok etmeleri için derinlerden bağırıp yalvaran ruhlarına rağmen etraflarındaki dünyaya meydan okumaktan korkan tavşanlar.

Bize söylenenin aksine çözüm, erkekleri daha güçlü yapmakta, onları daha da iğdiş etmekte değil.

Erkek olarak doğmaktan utanç duyuyorsanız, utancın sizin dünya ile etkileşiminizi, diğerleri eğer maskünitemi özgürce açığa vurursam ne der korkusu ile bastırmasına izin veriyorsanız, bugün burada buna bir son vermeniz gerekiyor.

Cüretkar ve açık seçik bir şekilde konuşmanın, disiplinli bir hayatı yaşamanın, vücudunuzu maskülen enerjinizi ortaya çıkaracak şekilde eğitmenizin zamanı geldi. Ve bu arada eğlencenize bakmayı da unutmayın tabii ki.

Moloz yığını içinden gülümsemeye başlamanızın zamanı geldi. Korku ve korkaklık yerine, belirsizlik karşısında, güçlük karşısında, maskülenitenizi düşmanlaştıranlar karşısında cesaret ve irrasyonel kendine güven gösterme vaktiniz geldi.  Sizin maskülen doğanızı 100% ortaya çıkarmanız konusunda sizi utandırmaya çalışanların tepesine binme ve bunun için asla özür dilememe zamanı geldi.

Erkek olarak doğmuş olmakta utanacağınız hiçbir şey yok. Aslında bizim erkek olmanın değerini alaşağı etmeye çalışma cürreti gösteren bu korkak ve özgüvensiz linç sürüsünü utandırmamız lazım.

Erkeklerin başkalarının kendileri hakkında söylediği yalanlar gibi anlamsız şeyler yüzünden kendilerini öldürmeleri beni sinirlendiriyor. Ama bugün durum maalesef bu.

Başkalarının düşüncelerinin hayatınızı istediğiniz gibi, kendi koyduğunuz standartlara göre yaşamanıza engel olmasına asla izin vermeyin.

Başkalarının sizin hakkınızdaki düşünceleri veya sizden beklentileri yüzünden kendi hayatınıza son vermek, zihinsel köleliğin en yüksek seviyesidir. Bir erkek olarak nasıl yaşayacağınıza dair beklentilerin tek kaynağı siz olmalısınız. Bu sizden başka kimsenin sorumluluğu değil.

Ya kendi kişisel inançlarınıza göre yaşarsınız ya da maskülenitenizi çöpe atıp başkalarının beklentilerini tatmin etmek üzere yaşatan bir piyon olarak.

İkinci bölümün konusu bu olacak. Ama ikinci bölüme kadar, özür dilemeden maskülenitenizi ortaya çıkarmaya, kalıbınızı kırmaya sizi sırf erkek olduğunuz için tepeden bakmaya çalışan aptallarla dalga geçmeye başlayın.

Çeviri : The suicide solution Part 1 : Shunning the shame of being a man

Kişiye 17 Yaşındaki Halinin Vereceği Tepki

Ekşisözlük’te an itibarıyla 11 sayfa olan (sayfa başı 100 entry) böyle bir başlık var. Ve başlıktaki sadece son sayfadan birkaç alıntı:

— hâlâ aynı bataklıktasın hani hayallerim.

— artık bataklıktan yüzünü çevirip yıldızlara bakmalısın.

— bu ne amk.

— mk senin ben.

— oha kimi yedin?

— şu haline bir bak çok şişmansın, kaç kilosun sen?

— daha ölemedin mi sen?

— ben senin amk.

— öl, geber daha iyi.

— hişşşııykrt (bilek kesilme sesi)

— amına koduğum şişmanı

İnsanların kendine öfke kustuğu, hatta yaşamamış olmayı dilediği, bu derece birbirine benzer, bir yığın pişmanlık ifadesi neden var?

Farklı başlangıç noktalarından başlanıp ilerlenen farklı istikametlerin sonunda gelinen konumdan duyulan tiksinti, neden birbiriyle bu derece örtüşen, bu derece tahmin edilebilir bir model halini almıştır?

Arthur Schopenhauer şöyle der:

“Hayatımız, her daim peşinde koşup durduğumuz dinginliği hiçbir zaman bulma ihtimaline sahip olmayan bir devinim biçimine bürünmüştür: tıpkı bir tepeden aşağıya koşan adam gibi, eğer durmaya çalışırsa kaçınılmaz olarak düşecektir; ve ancak sürekli koşması halinde ayaklarının üzerinde durabilecektir. Yahut bir parmağın ucunda dengede duran çubuk, ya da yörüngesinde hızla ilerlemezse güneşi tarafından yutulacak olan bir gezegen gibi. Devingenlik varoluşun temel ayırt edici özelliğidir.”

Arthur Schopenhauer
Schopenhauer

Bu devingenliğin kritik önemini kavrayamayıp “Ne olacaksa olsun, sal rölantide gitsin” moduna girdiğin anda, o rölantideyken yıllar sandığından çok çabuk geçer ve soldaki saf mavi haplı çocuk sağdaki adama evrilir, hayata ve kendine dair bütün mavi düşleri suya düşmüş, hayata küsüp bunun öfkesiyle ve umutsuzluğuyla boğuşan biri. İyi bak:

kişiye 17 yaşındaki halinin vereceği tepki

Böyle olmak zorunda değil.

“Yapabileceğim hiçbir şey yok” bir bahane değil.

Bunu söyleme lüksünü hak ettiğini düşünüyorsan, sonuçlarını en baştan kabul edebilecek kadar ermiş olman gerek. Ermiş falan da değilsin, ee?

Namludaki 1 derecelik minik sapma 100 metre ilerideki bir hedefi 1.7 metre (2πr/360) ıskalamanıza, yani karavana atmanıza sebep olur. Bunun gibi, şu anki tercihlerinizde yaptığınız küçük bir ince ayar, bugün baktığınız istikametin 10 yıl ilerisinde tamamen farklı bir noktaya sizi götürür. Hatta “kelebek etkisi” yaratıp tahmin edemeyeceğiniz sonuçlar doğurur.

Konu, kontrolün dışında olan değil kontrol edebileceğin şeylerse, yaptığın ve yapmadığın tercihlerin, aldığın ve almadığın risklerin ve sorumlulukların toplamısın.

Bunun sonuçlarından da kaçamazsın.

Ustalık gerektiren kafaya takmama sanatı

Bugün farkına vardım. Eski PUAlardan (evlendi sanırım) Mark Manson’un “The Subtle Art of Not Giving a F*ck” (Sikine Takmamanın İnce Sanatı) daha edepli bir isimle Türkçe’ye çevrilmiş : Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı. Ben bu kitabı İngilizcesinden okudum o nedenle Türkçe çevirisi nasıl bilemeyeceğim ama mutlaka okumanızı tavsiye ederim.

Mark Manson’un kitabı sıradan bir self – helf kitabı sanılabilir ama Napoleon Hill’den beridir (Secret akımı diyorum ben buna) devam eden Polyanacılık tadındaki self – help akımından farklı olarak bizim burda Jordan Peterson’ın Mutluluk ve Hayatın gerçeği videosundaki gibi daha ayakları yere basan bir düşünce sahip. Ayrıca yine Jordan Peterson’un üstünde çok durduğu sorumluluk kavramı üzerinde inşaa edilmiş bir kitap. Kitabın tanıtımı, kitabın iyi bir özetini sunmuş.

“Büyük Güç Büyük Sorumluluklar Getirir.” Doğru. Ama bu sözün daha iyi bir akış açısı var, ve gerçekten derin bir bakış açısı. Tek yapmanız gereken sözlerin yerini değiştirmek: “Büyük sorumluluklar büyük güç getirir.”

“Her şeyi iyi tarafından görmek” gibi bir şey iyi gibi görünse de, gerçek şu ki hayat bazen berbattır ve yapabileceğiniz en sağlıklı şey de bunu kabul etmektir. Negatif duyguları inkâr etmek daha derin ve daha uzun ömürlü negatif duygulara ve duygusal bozukluğa neden olur. Sürekli pozitif olmak hayatın sorunları için geçerli bir çözüm değil, bir inkâr biçimidir.

Doğru değerleri seçerseniz, bu sorunlar size zindelik, kuvvet ve şevk verir. Dedemin zamanına dönersek, kendini çok kötü hissettiğinde şöyle düşünürdü, “Bugün berbat bir günümdeyim. Ama n’apalım hayat böyle, ben samanları havalandırmaya devam etmeliyim.” Ama ya şimdi? Şimdi beş dakikalığına bile kendinizi çok kötü hissetseniz son derece mutlu ve harika hayatları varmış gibi sunan insanların 350 fotoğrafıyla bombardıman ediliyorsunuz, bu durumda hatanın sizde olduğunu hissetmemeniz imkânsız kuşkusuz.

Değmeyecek şeyleri kafaya takmamak çok önemlidir. Dünyayı kurtaracak olan şey budur. Dünyanın bazen berbat olduğunu ama bunun da doğal olduğunu kabul ederek yaşamak gerek. Çünkü her zaman böyleydi ve her zaman da böyle olacak.

Sosyal medyada her gün milyonlarca kere paylaşılan “Nasıl Mutlu Olunur” tarzı saçmalıklarda yanlış olan ve kimsenin fark etmediği şey şudur: Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir. Ve de tam tersine, insanın negatif deneyimini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir.

Pokerde elinde korkunç kağıtlar olan biri çok güzel eli olan birini yenebilir. Elbette eli güzel olanın kazanma ihtimali daha büyüktür, ama sonunda kazanan her oyuncunun oyun süresinde yaptığı seçimlerle belirlenir. Hayatı da aynı şekilde görüyorum. Hepimize dağıtılmış bir el var. Bazılarının eli daha iyi. Sadece kağıtlara bakarak berbat durumda olduğumuzu söylemek kolaysa da, gerçek oyun o kağıtlarla yapacağımız seçimlere, almaya karar verdiğimiz risklere ve birlikte yaşamayı seçtiğimiz sonuçlara bağlıdır. İçinde bulundukları duruma göre sürekli en iyi seçimleri yapanlar tıpkı pokerde olduğu gibi hayatta da öne çıkarlar ve illa da eline en iyi kağıtlar gelmiş olmaları gerekmez.

 

Fotoğraflarındaki gibi değilsin shit testleri

Birgün shit test ansiklopedisi yazıp tanesini 10,000 TLye satana kadar her shit testi yazabilme lüksümüz yok. Zaten shit testleri aşmak için gerekli olan şey her türlüsünü bilmek değil genel mantığını bilmektir.

Fakat Kerem’in şu sorusunu yazıyla yanıtlayacağım zira burada genel olarak defalarca işlediğimiz bir zihin yapısı problemi var :

Selam Mahmut Bey;
Buluştuğum bir sürü kızdan şunu duydum:
“Fotolardaki kadar havalı değilsin” bunu söylerken bu durumdan hoşnutmuş gibi söylüyorlar ama…
Havalı olmadığım için hayal kırıklığı yaşadıklarından adım gibi eminim.
Nasıl daha havalı biri olabilirim? Ve nasıl daha az “makul ” bir erkek olabilirim?

Kerem Bey, bu bir shit test. Kız gerçekten hayal kırıklığı da yaşamış olabilir ama sen kızla buluşuyorsan çerçeveni sağlam tutacaksın ve “kızın hayal kırıklığı varsa bile kızın problemi” deyip takmayacaksın. Yani sen shit test sayacaksın.

Senin mesajindan tahminim bunun shit test olduğunun bile farkında değilsin (kendi zihin merkezinde kizlar var ve hala havalı olmadığım için hayal kırıklığı yaşadıklarından gibi abuk subuk seyler soyluyorsun) ve bu nedenle de cuvallamişsındır.

“Sen fotoğraflarındaki gibi X değilsin” özellikle sosyal medyadan ya da Tinder‘dan tanıştığınız kızlardan çok duyacağınız bir şey.

“Sen fotograflarındaki kadar havalı değilsin” diye duysam mesela “sen de fotoğraflarındaki kadar güzel değilsin” diye gelişine çakarım, hiç acımam.

“Ya sen amcaymışsın ya” diyene “bana amca diyorsan göster bakalım kimliğini sen reşit misin …. ufaklık” diye yapıştıracaksın.

Kendini kadınların dediklerine göre ayarlama. “Sen fotoğraflarındaki gibi uzun değilmişsin” dese gelip buraya nasıl uzarım diye mi soracaksın? Kız kısaysa “bu boyla basketçi mi arıyorsun” diye güleceksin ya da kız uzunsa “he ya, tam kolunun altına alıp sarmalığım” diyeceksin.

Şimdi sen bu shit testleri aşıyor musun bilmem. Eğer bunlara eğlenen ustalıkla karşılık vermiyorsan, kızın dediğinde gerçek payı var. Alt tarafı kızın birine cevap yapıştıramayacak kadar heyecanlanıp, Prensesin huzurunda tedirgin, ürkek, kapalı, vs … davranıyor olabilirsin. Eğer kızla buluştuğunda heyecanlanıyorsan, ya da bu tür shit test cevaplarının kızı kaçıracağını düşünüp korkuyorsan, kızı tepeye, kendini aşağı koyuyorsundur. O nedenle de vücudun bir asilzade huzurundaki toprak kölesi davranışını belirtiyordur.

Havalı ne demek hiçbir fikrim yok. Maskülen ama centilmen davranıp gerisini boşvereceksin. Shit testlere böyle gelişine vurabilirsen zaten daha az makul olursun.

Mavi haplıya sıkıcılık görünen sikicilik

Okur Rene şöyle bir yorum bırakmış :

Altta verdiğim yazı hakkında bir yazı yazılabilir. Maskülenlik ve sıkıcılık arasında ki fark nasıl ayarlanır?
O çizginin neresinde olmamız gerekli?

Yazıdan kısa bir alıntı bırakıyorum.

“Şimdi kafamda 2 düşünce var. Ya bize erkeksi gelen hareketler kadınlara erkeksi gelmiyo. Ya da kadınların maskülenite dışında ilgisini çeken başka şeyler var.

http://baycentilmen.com/kadinlar/günümüz-erkeksiliğinin-sıkıcılığı/

Rene burada klasik mavi haplı zihniyeti ile kırmızı hap yazan bir siteye gelip mavi haplı bir ideale (kadınlara göre kendimizi nasıl ayarlayacağımız) çözüm arıyor.

Bir yazıyı okumadan yorum yapmayı entellektüel tembellik sayarım ama linkteki yazının sadece başını okudum ve bana yetti (abi tam okusaydın, adam kinaye yapmış diyorsanız bir bakarım)

Bu adamın erkeksi olmadığını düşünen yoktur herhalde. Bu konuda hepimiz hemfikiriz. Gel gelelim bugüne kadar bir çok kadınla iletişim kurmama rağmen hiçbir zaman bir kadının Jason Statham’a olan hayranlığını dile getirdiğini duymadım. Sanırım bir kere duymuştum. O da 30 lu yaşlarda evli bir kadındı.

Tek paragraftaki faüllere bakalım.

1) Kadınların söylediklerine bakarak kadınları anlamaya çalışan ve daha da kötüsü başka erkeklere tavsiye veren mavi haplı. Buraya kadarı mor bile değil. Bunları dinleyecek genç adamlara da Allah yardım etsin.

2) Verdiği örnek Jason Motherfucking Statham. Daha önce yazmıştık.

50 yaşına geldiğinizde şu aşağıdaki abi gibi mi olmak istemez misiniz? Maskülen sikici pardon sıkıcı abimizi yeni yetme veya 20lik ilgi orospuları değil de duvar sonrası hatunlar beğeniyormuş. Bu abinin sıkıcı olmadığına eminim de kendinden 20 yaş hatunlara çekici gelen bir başka tarafını söyleyeyim : kadınların ne dediğine bakıp da kendi maskülenitesini onlara göre ayarlamamak, ilişkileri beta ip cambazlığı sanmamak.

Bonus : Çocukluğumuzun ve ilk gençliğimizin maskülen apex alfa idolü, gençliğinde Monicca Belluci’yi götüren Vincent Cassel ve 21 yaşındaki karısı. Cassel’i sevgilisi ile evlendiği için mavi hap tarafına doğru buluyorum ama adam sikici maskülenitenin yeryüzü sembollerinden biri. Alfa oğlu alfa. Onu da ben hiçbir zaman kadınların ağzından düşmeyen biri gibi duymadım ama kim takar!

O nedenler Mr. Rene, linkini verdiğin yazarın dediği gibi peacocking (tavus kuşu) yapabilirsin ki eski bir PUA tekniğidir. Ama takım elbiseli, sade görünümlü alfalara teenage kızlar gibi sıkıcı dersen resmin önemli bir kısmını kaçırırsın.

O çizginin neresinde olmamız gerekli?

-mamız gerekir soruları buraya çok geliyor. Soran saf saf cevap bekliyor ama sorun bu dengeyi ayarlayamaması değil zihniyet. Sizin probleminiz, kadınları zihin merkezinize alıp onların beğenisine göre hareket etmek. Kadınların beğeneceği bir figüre bürünmekte bir yanlış yok, yanlış kadınları zihin merkezinize almanız ve sonra da sihirli bir denge formülü aramanız.

Stilin Olsun

Dünyada erkek nüfusunun milyonda biri kadar bir apex alfa var. Bunlar hemen her kadına hitap eder. Bu yazıyı yazan da okuyan da onlardan biri değil. Geri kalanımız ise bir grup kadına hitap ederken bir grup kadına zerre hitap etmeyiz. Bazı kızlar dövmeli, bar grubu solisti tipli adamlara erirken takım elbiseli finansçı adamların yüzüne bakmaz. Bazı kızlar da iş kıyafetli ve kariyerli adamları çok seksi bulurken, dövmeli – bar grubu solistini kendi liginde bile saymaz.

HER KADINA HİTAP EDEMEZSİNİZ. Her kadına hitap etme arzusu mavi haplı oneitis hastalığının uzantısıdır. Oneitisinizin istediği erkek gibi olamama ve onun tarafından reddedilme korkusudur. Oysa kırmızı haplı bir erkek için oneitis yoktur, HAVUZ vardır. Sizi beğenecek kadınlar havuzu. Bu havuz çok geniştir ama her kadın içinde değildir. Tek bir kadını ONEITIS yapmayacak adam için havuzun geniş olması önemlidir, spesifik bazı kadınların bu havuza girip girmemesi değil. Şöyle düşünün. 1 milyon dolarınız olması mı önemli, Benjamin Dede’nin en yakışıklı olduğu serideki 1000 dolara sahip olup olmamanız mı?

 

 

 

Hemen şimdi değişmek …

Yeni bir alışkanlığı veya perspektifi edinmeye çalışan insanlarla ilgili en hayran verici (!) şeylerden biri de olayın bokunu çıkarmaları, aşırıya kaçmalarıdır.

Daha önce hiç ağırlık kaldırmamış bir erkek, hızlıca sonuç almak için haftada 6 gün, günde 2 saat ağırlık çalışmaya kalkar ve sonunda bir tarafını incitir. Oysa yavaş yavaş arttırarak başlamanız ve sabırlı olmanız lazım.

Daha önce aşırı şeker bağımlılığı olan ve fast food ağırlıklı beslenen adam, birden bire hergün su, tavuk ve haşlanmış brokoli yemeye kalkar.

Bu aşırılık, yapmak istediğiniz şeyi başaramamanızı garantiler.

 

Değişimin kalıcı hale gelme şansına sahip olması için, hayatınızı yavaş yavaş ilave edilmesi gereklidir. Bunu yapsanız bile çeşitli nedenlerle ayağınız kayacak ve eski alışkanlıklarınıza döneceksiniz.

Hayatın akışına dalarsınız, kötü bir gün geçirirsiniz, biri sizi yanlış yönlendirir, vs … Kimse mükemmel değildir.

Uzun vadede bir şeye 100% uyum imkansızdır. Bir şeye 90% uygun davranmak kısa vadede oldukça yönetilebilirdir ama uzun vadede mümkün değildir. Uzun vadede bir şeye 80% uyumluluk yönetilebilir ve gerçekçidir.

Peki insanlar neden bu tür aşırılıklara kaçarlar?

Nedeni basit : zira HEMEN ŞİMDİ ÇOK BÜYÜK SONUÇLAR istiyorlar! Ama yılların ihmal edilmişliğini 2 – 3 hafta abanarak telafi edemezsiniz.

İyi haber şu ki çoğumuzun aslında öyle bir acelesi yoktur ve hergün azar azar yükselerek ilerlemek en büyük değişime neden olan yöntemdir.

Çeviri : Black Label Logic

20’lerindeki Erkekler: Güç Yolunda, İmparatorluğun 10 yılı

Gücü kovalamak, hiç bir istisna tanımayan, temel bir insan güdüsüdür. Her insan gücü ister, hepimiz rekabet içindeyiz, işbirlik içinde, planlayarak, tasarlayarak en büyük rekabete katılıyoruz – domine ederek,  genetik mirasını kim aktarma hakkını kazanacak oyununu oynayarak ve bunları yaparken eğlenerek hayatta kalmak.

Hepimiz başarıyı ararız, ancak başarı bir bedelle gelir – kişisel fedakarlıklar yapmak;  özdisiplin ister, lezzet ve motivasyon gerektirir, boyun eğmez bir bencillik ister. Keskin, güçlü bir zihin ister ama bunların yanında en şeytani şey, gücü diğerlerinden alırken bir şey hissetmemeni ister. Bir zamanlar bir hocanın anlattığı gibi – 30larını yarısında duvar sonrası KHlı bir hatundu – “bu hayatta herkes kazanamaz, eğer herkes kazansa idi sokakları kim temizlerdi?”

Ortada sınırlı miktarda güç vardır, güç görecelidir; gücün diğerlerinin sahip oldukları güce göre ölçülür. Eğer herkes neredeyse eşit derecede akıllı ve zengin olsaydı, senin aklın ve paran en uçta olsa bile farkedilmez olacaktı. Güç denge ile alakalıdır ve sonuç olarak “eğer boğayı boynuzlarından yakalayıp fırsatı değerlendirirsen, bu başkası için kaçmış olan bir fırsattır, eğer o kişi direkt sana meydan okumuyorsa.

Güç diğer herkesten daha iyi olmaktır ve gücü kovalamak bir erkeğin temelindedir, tamamen temelinde, eğer biri kendine saygı duymak veya diğerlerinin saygısını kazanmak istiyorsa, eğer lider, şöhretli, kayda değer, belki de efsanevi biri olmak istiyorsa gücü elinde bulundurmalıdır. Bir erkeğin yaşamı gücü elde etmek yolunda olmalıdır ve gücün eldesi sonrasında o gücü sürdürmek, savunmak yolunda ilerlemelidir.

Bazıları güç istemediklerini söylerler. Yalan söylüyorlar, ya sadece size ya da eğer bir yanılgıdalarsa hem kendilerine hem size. Herkes gücü ister. Kadınlar bile. Bir maskülen gücün boyundurluğuna girmekten hoşlansalar da, o gücü yönetmekten de hoşlanırlar. Kadınların gücü dolaylıdır, güçleri erkeğin gücünü kendi yararlarına kullanmaktan gelir.”power by proxy theory”, bunu gençliklerini kullanarak ve erkeklere vücutlarına erişme izni veren bir ticaret ile sağlarlar. Bunun feministlerin canını sıkmasının sebebi de feminen gücün kadının yaşı ile ters orantılı olması, kadınlar her zaman başkalarının gücünü kullanırlar, kendilerininkini değil. Ancak konuyu saptırıyorum, bu başka bir makalenin konusu olmalı.

20’lerinin başlarında gençliklerini uygun bir talibi (tercihen 20’lerinin sonunda ya da 30’larının ortalarında başarılı bir erkek)  kapamak için kullanması gereken kadınların aksine genç bir erkek 20’lerini sosyal pazardaki pozisyonunu artırmak için ne gerekiyorsa onu yapmak için uğraşmalı. Tabi sadece birileriyle yatmak için değil, kendi kalıtsal potansiyelini tam olarak kullanıp şu anki kendinden çok daha iyi biri haline gelmek için. Ortalama, kendine güvensiz 20 yaşındaki halinin, kendine saygı duymak, üretken hissetmek ve bir erkek olma yoluna adım atmak için yapması gereken şeyleri yapmalısın.

Sizin tüm 20leriniz kendinizi gerçekleştirmekle, geliştirmekle, fırsatları kovalamakla, kendini zenginleştirmekle geçmeli. Sorumluluklardan, aile yaşamının yüklerinden uzak, kız arkadaş ya da eş gibi zincirleriniz olmadan seks için tabak çevirirken Allah korusun uzun süreli kız arkadaşınız olmadan geçmeli. Tabii ciddi bir güç istiyorsanız. Eğer halinizden memnunsanız, tebrik ederim. Kişisel hırslarınız gerçekleşmiş demektir. Ama bu yazı en tepede olmak isteyen, en büyük hıslara sahip, gücü avlamak isteyen erkekler için yazıldı.

Kadınlar size beklenti, drama ve lüzumsuz stres dışında bir şey getirmeyerek kendinizi geliştirmeniz yolunda size yük olacak, ket vuracak ve çabalarınızı boşa çıkaracak yüklerden başka bir şey değiller.  Neden henüz olmak istediğin erkek bile değilken kendine bir ilişkiyi sürdürebilecek sorumluluğu yükleyesin ki? Eğer 30’larındaysan ve aile kurmayı düşünüyorsan ve zaten bir erkek gibi 20’lerindeyken kazançlarla, ter ve tecrübe ile bir güç temeli kurmuşsan ve 30’ların eğlenceli geçiyorsa fena bir fikir değil -Anlamsız bir şekilde geçen ve değersiz bir ölümle sonuçlanacak bir başka dönem değilse eğer…  Basit bir yaşam, yerine getirilmemiş bir yaşamdır.

Gücü nasıl inşa edersin? Açık ve içselleşmiş bir kırmızı hap felsefesi ile başlayacağım ki yeterince güçlendirici, senin onları görmek istediğin gibi değil de oldukları gibi görmek günümüzün topluca kendini kandırma toplumunda çok değerli bir varlıktır.

Aşağıda yazacaklarım bir erkeğe gücünü sağlayacak temel köşe taşları.

 Oyun

Bu bir erkeğin en önemli kişisel gücüdür, sadece kadınlarla değil tüm insanlarla. Oyuna sosyal yetenekler de diyebiliriz. Oyunu oynamak ve çekimi oluşturmak sadece cinsel olarak algılanmamalı, insanların size değer vermesi ve sizi kabul etmesi tabirince düşünün. Bu sizin sosyal çevrenizi kurmanızı, diğer sosyal çevrelere erişiminizi, network yapmanızı ve mülakatlarda işi kapmanızı sağlar. Tamamen kişiliğinizi nasıl ekip biçtiğiniz ve bunun gerçek olması ile alakalı, kendinizi olduğunuz gibi sevmediğinizden rol yapma ihtiyacı duymamak değil, aksine kim olduğunuzu bilerek daha güçlü ve çekici olmak için geliştirdiğinizden kaynaklanır.

Oyun birinin ömrünün bir döneminde gelişir ve hiç bir zaman alakasız ve demode olmaz. Şimdi oyunu birbirleriyle ilintili bir kaç alt gruba ayıracağız.

-Makyavelizm- Eğer bir durumu kavrar ve bu durumda nasıl oynayacağınızı görürseniz galip çıkarsınız, neyin gerçek neyin olmadığını bilmek, insanların neyi neden yaptığını bilmek, bir başkasının oyununda bir piyon olarak ya da teatral bir budala şeklinde oynatıldığını görmek.

-İnce zeka- Shit testleri geçmenize olanak verecek yegane şey, hayatta bir yere gelmeniz için bir mihenk taşı. İnsanlar sizin değerinizi yüzeysel bir şekilde anlayabilmek için ilk tanıştıklarında size sürekli shit test yapacak. Cevap hızınız, iletişiminizdeki yaratıcılığınız ve başarılı bir şekilde bunu iletme tarzınız hep ince zekanızın elementleridir. Güçlü bir çerçeve için mihenk taşıdır ve genel olarak shit testleri aşmanız için gerekli bir stratejidir(onayla ve abart gibi). Eğer ince zekanızın kötü olduğunu düşünüyorsanız size bol bol stand-up izlemenizi öneriyorum. Güzel bir başlangıç noktasıdır. Ne demek, rica ederim.

-Cazibe- Basitçe narsisizm, özgüven, kendinden emin olma durumudur. Bu sinsice karşıdakine tek kelime etmeden yüksek değerli olduğunu empoze eder. Doğuştan üstün olduğu hissini yaratır ve bunun atıp tutmaktan daha çok gerçeğe dayanması tabi daha iyidir zira bunu gerçekleştirmek için çok çalışmışsınızdır ve bazı şeylerde iyisinizdir. Ancak kişisel gelişimlerinin başındaki elemanlara benimsetmek istediğim tek yanılgı: fake it until you make it! (yapana kadar yapıyormuş gibi yap!)

-Mizah- Güçlü bir çerçevenin bir başka mihenk taşı. Mizah genellikle negatif bir durumdan türer. Negatif enerjiyi pozitife çevirir ve karşıdakilere bu başarısızlıktan/ kötü durumdan etkilenmediğini empoze eder. Mizah kimin taş gibi sinirlere sahip kişiler olduğunu gösterir ve diğer erkeklere shit test uygulamak için kullanışlı bir erkek aracıdır. Soyut kelimelere bile aşırı duyarlı olan zayıf, sinik ve duygusal olarak zayıf erkekler, gerçek hayatın gerçek sorunları ile başa çıkamazlar. Eğer mizahınızın sınırları varsa onları aşın. Mizah gücün ve etkilemenin mihenk taşıdır ve cazibe ile ilintilidir. Mizah onayla ve abart ile bir çok yerde kullanılabilir. Örneğin: “Evet o kadar rahatsız edici ve kadınsıyım ki insanlar beni Justin Bieber mı Miley Cyrus mu diye çağırsak karar veremiyorlar. Ama bence Miley’in saçları Justin’e göre daha erkeksi umarım bana onun takma ismini koyarlar.”

Para:

İyi bir oyun size para kazanmanızda yardımcı olabilir. Bağlantılar oluşturmak ve kişisel favorilerini veya sırtını kaşıyanları işe alan ve onları terfi eden acımasız networklere girmek için de paraya ihtiyacınız var. Hepimizin güç arayan insanlar olmasından ötürü meritokrasinin de limitleri var. Hiyerarşinin bir noktasındaki her lider kendi tarafında birinin olmasını daha iyi eğitilmiş ancak birlikte çalışılması rahatsız edici birine ya da tehdit olarak görünen birine tercih eder(şu aşırı kalifiye olduğundan işten red almak buna bir örnektir.) Burayı ay sonunu getiremeyen, birikim yapmamış bir şekilde okurken meritokrasiyi ortaya koyarak savunabilirsiniz ya da bla bla, ama ruhsuz aptal bir denyonun şampanyayı diktikten sonra koca bir Moet şişesini bacaklarının arasından sallandırarak herkese sözsüz bir şekilde “Koca bir yarrağım var kızlar, baksanıza!”diye haykırdığını görür ve belki meritokrasi hakkında idealize ettiğiniz şeyin gerçek olmadığını anlarsınız.

Para, oyundan daha fazlasını gerektirir. Oyun tamamen sizin bilişsel bağlantılarınıza bakarken, para bunun yanında diğerlerinin yararlanabileceği ayrı bir yetenek gerektirir. Ekonominin ihtiyacı olduğu ve bu yüzden bize ödeme yapacağı bir şey gerektirir. Eğer üniversiteye gidecekseniz hiç para getirmeyecek veya para getirmesi için %50’den az şansınız varsa boşu boşuna gitmeyin. Tabi ben de felsefeyi bir başkası kadar seviyorum ve psikoloji de cool bir şey. Ama ömrünüzün sonuna kadar A-101’de çalışmak istemiyorsanız ve hayatta kalmaktan ziyade iyi bir rekabetçi olmak istiyorsanız iyi para kazandıran bir departmana girin ya da boşuna kasmayın. Eğer yaratıcı yazarlık üzerine lisansınızı yapıyorsanız ay sonunu getirebilmek için yaşayıp kredinizin sınırlarınca basit bir hayat yaşayabilirsiniz (*Amerikan üniversitelerinin yüksek eğitim ücretinin borçları içinde yaşayanlar hakkında konuşuyor). Çünkü ben bile yeterince yaratıcı yazılar yazabiliyorum ve bu boktan lisansta bir diplomam yok, çoğu diğer yazarın da olmadığı gibi.

Ekonomik yeteneklerin akademik olmak zorunda değil.  Eğer bunlar size uygun değil ve ellerinizi sanayide, inşaatta kirletemeyecek kadar narinseniz o zaman pişirmeyi öğrenin. Kesinlikle herkes yemek yapmayı öğrenebilir ve uzun ve zor uğraşlar sonucunda gelişse de imkanları sınırsız! İnsanlar her zaman yemeğe ihtiyaç duyar yani aşçılıkkaybolup gidecek bir sektör değil. Üstelik yeterince tutkulu olursanız ve bu sanata dönüşür. Elinizin uzandığınca iş saatini harcarsanız belki bir gün bir restoran açarsınız ya da belki bir kitap yazarsınız-Sadece siz kendinizi, aklınızı viyonunuzu ve inançlarınızı sınırlarsınız.- Uğraşmayarak gücünüzden feragat etmeyin. Para getiren bir disiplinde odağınız olsun ve ona sıkı tutunarak ilerleyin. Yoksa “yanında patates kızartması ister misiniz?” ya da “Başka bir içecek ister misiniz”den ileri gidemezsiniz. Bunun olmasına siz izin vermiş olursunuz.

İnsanı motive etmek için savuşturulan hakaretler bir yana, oyun para getirir ve para da daha iyi oyun. Gelişen oyun daha çok paraya ulaştırır ve bir pozitif feedback döngüsü kurarsınız.  Züğürtlük baskılayıcıdır, söylediğimin tam tersidir ve negatif feedback döngüsüyle sonuçlanır. Sizi müthiş olmanın ne anlama geldiğinden alıkoyar, fakirlik köleliğin sosyal olarak kabul edilen formudur. Sizi bu konumdan ileriye götürmeyecek bir maaş uğruna tüm zamanınızı vermenizi sağlar. Fakir insanların bir çoğu kendi konumlarını kabul ederler ve sefalet içinde ömürlerini harcarlar. Kendilerini bu süreçte porno ucuz oyunlar ve alkol ile uyuştururlar zira pes etmişlerdir. Onlardan olmayın, bir rekabetçi olun.

Daha çok para daha çok imkan, daha çok imkan daha çok gelişim demektir. Para varlıktaki en güçlü sezgisel olmayan nesnedir. Her insanın varlığını sürdürebilmesi için gerekli, gücün ondalık sisteme çevrilmiş bir ölçüsüdür. Para kazanın, tomar tomar kazanın. Felsefi olarak azıcık, gücün ölçüsü olarak herşeyi ifade eder. Hiç parası olmayanlar için azıcık herşey, çok parası olanlar için hiçbir şey ifade etmez.

Estetik/Güzellik:

Bu bir kadın için çok önemli ama sakın bir erkek olduğunuz için bunun alakasız bir konu olduğunu düşünmeyin, güzellik ayrıcalığı gerçek bir şeydir, güzel gözüken bireyler çirkinlere göre daha çok ikramiye alırlar. Çirkin bir orospu çocuğu olup uygun koşullarda yaşayabilirsiniz ya da tek gecelik ilişkilerde iyi olabilirsiniz ama şu an biz güç hakkında konuşuyoruz, sadece rastgele gecelerde lojistik uygunsa birileriyle yatıp kalkmayla değil. Güzel görünerek bir çok alanda yüksek bir değer sunarsınız.

Neden güç yolundaki bir mihenk taşını imkanımız varken görmezden gelelim ki? Hemen söyleyeyim, spor salonuna gidin, sadece fiziksel gücünüzü artırmanın yanında nasıl göründüğünüzü iyi bir noktaya getirir. Size bakabileceğiniz ve saygı duyacağınız bir vücut verir. Testosteronunuzu ve isteğinizi / itkinizi arttırır. Sizi güçlendikçe ve güçlendikçe mental olarak canlandırır.

Saçınızı ve sakallarınızı bakımlı tutun. Kötü tıraşlı biri çirkin biridir. Güzel giyinin, kötü giyinmiş biri resmen düşük sosyal statülüyüm, aptalım ve fakirim diye bağırır. İnsanlar yüzeysel özelliklerimizi sürekli yargılar yani üzerinde kontrol sahibi olduğunuz herşeyi düzelttiğinizden emin olun. Eğer tıfıl biriyseniz ya taşaklarınız küçüktür ya da  bir çeşit kronik bir bozukluğunuz vardır ve bununla yüzleşmek zorundasınız. Yaşam böyle, diğer yönlerinizle farkınızı koyun, böyle şeyler sizin mükemmeliyetçi ideallerinizi bloke edecek çünkü dezavantajları oldukça göze çarpıyor. Ama bu sizi doğru bir zihin yapınız varsa güçlü olmaktan alıkoyamayacak bu yüzden bunu bir bahane edinip pes etmeye kalkmayın. Eğer pes ederseniz güçsüz olmaktan zevk alın zira kimsenin sikinde değilsiniz.

Pratik yetenekler

Gençken daha hızlı öğrenirsiniz. Yaşlandıkça yeni yararlı şeyler öğrenme süreciniz yavaşlayacak ve zorlaşacak.(örneğin yabancı diller) Yani demektir ki bu hemen bunları aşın ve öğrenin. Öğrenmeyi, bir kadının biyolojik saatine göre yumurtalarının bitmesi gibi algılayın. Hemen yap! Koşullar en uygun zamanda iken yap! Neden uygun zamandayken yapabilirken hayatınızı gereksiz yere zorlaştırasınız ki?

Sosyal pazar değerinizi artıracak yeteneklerden bazılarını derledim.

-Bir disiplinde bir kavrayışınız olsun- Örneğin yemek yapmak, inşaat, tesisat, araba mekanizması vs.

-Dans etmek, insansı bir eşleşme çağrısı- Tarzınıza uyanlardan birini seçin.

-Bir kaç dil konuşmak- Zekayı, çok yönlülüğü gösterir. Normalde dil bariyeri yüzünden kapalı olacak sosyal çevreler açar. “İspanyol tayfam”,”Benim Araplar” falan filan. Cahil İngiliz kümesine karşın hayatınızı zenginleştirecek İngilizce bilmeyen bir sürü insan ve tabiki de koca bir okyanus dolusu amcık.

-Fiziksel gücünüzün uygulanması ve gösterilmesi- spor sanatları, fiziksel bir disiplin olmasına rağmen listelediğim diğer disiplinlerden psikolojik olarak ayrılır. İnsanlara nasıl tekme tokat dalınabileceğini bilmek insanın güveni üzerinde önemli bir etkiye sahiptir, yani çevresindekiler için güzel bir çekim yaratır. Kendini ve kendilerininkileri koruyabilirsin. Sana veya arkadaşlarına bulaşan kimse yüzleşmek zorunda kalacağı bir fiziksel kuvvetle karşı karşıyadır. Eğer bir zombi istilası olacaksa bir kaç kafa patlatabileceğin anlamına gelir. Üstüne uğraşan her insanın öğrenebileceği böyle bir yeteneği görmezden gelmesi akla mantığa uymaz.

Böylesi hedefleri ciddi uzun süreli bir ilişki ile hayata geçirmenin ne kadar zor olduğunu anlatmadan olmaz. Kız arkadaşınız sizin değerli nöronlarınızı kendi gereksiz dırdırları, irrasyonel duygusallığı ve vizyonsuz endişeleri ile tekeline alır.

Büyük resme bakın hele, sizin ortalama 20’lik kızınızın aklındaki şeyler bir alfa tarafından bir güzel sikilmek, ne giyeceği, az önce nasıl hissettiği ve şöyle şöyle yaparsa nasıl hissedeceği, arkadaşlarının onun hakkında ne düşündüğü, bla bla sikeyim bla. Şu gürültüyü siktir edin, onları tabak olarak çevirin ve bağlılığınızı 30’larınıza gelene kadar kimseye vermeyin. 30’larınıza vardınız artık, artık seksi 20’lik çıtırlarla takılır ve çıtanızı çer çöpten çok daha yukarılara çıkarırsınız çünkü artık CPD’niz uçlarda geziyor.

Erkek olmak zordur. Bunun için çok çalışmanız lazım. Hayata adımınızı 18 yaşında toplumun belki %50’sinin gözdesi bir yakışıklı olarak atmıyorsanız, ekonomik ve kişisel olarak üste çıkmak için çok kan, ter ve gözyaşı dökmelisiniz. İşte bu yüzden 20’leriniz sizin genç olduğunuz için eğlenmeniz gereken yaşlar değil aksine olmak istediğiniz erkek olmak için hayatınızı inşa edeceğiniz yaşlar. Eğer şimdi yapmayacaksanız hangi en enerjik, şekil verilebilen zaman aralığında yapmayı planlıyorsunuz? 30’larınızda mı? 40’larınızda mı? Yoksa sürekli Xbox’a bağımlı porno yayınlarını izleyip 31 çeken ergen halinizle mi kalmayı planlıyorsunuz. Bunu yapabilirsiniz, kısıtlı varlığınızda sadece eğlenmeyi seçebilirsiniz. Böyle olarak asla güçlü biri olamayacaksınız ama belki kendi monoton, tek düze yaşamınızda zevki tadarsınız.

Özetlemek gerekirse: 20’lerinizi olmak istediğiniz adam olmak için çalışarak, gücün peşinde koşarak harcayın. 30’larınızı ise kazandığınız güçten, kendi inşa ettiğiniz sizden zevk alarak geçirin. Gücünüzü korumakla ve desteklemekle geçirin ki 40’larınızda da hala sefasını çekebilesiniz. Güç peşinde koşma görevi hiç bitmez ama 20’lik bir adam en üstteki %5’te(Hedeflerinizi yüksek tutun piçler!) olana kadar oldukça uzun bir yola sahiptir.

Büyükleriniz, özellikle başarılı kişiler, sizden korkabilirler ama kartlarınızı düzgün oynayın ve size tecrübe ve kaynaklarla mentorluk edeceklerdir, sizin içinizde kendilerinin genç halini görerek. Yolunuz açık olsun kardeşlerim!

Kaynak : 20’s Men – The Quest for Power, The Decade of Empire

Çeviren : Olaf

NOT: Bu yazı üzerine podcast: Erkek Adam Discord Yayını – 20’lerinden 30’larına Erkekler (12 Aralık 2020)