Yapasım gelmiyor

Merhaba Erkekadam okuyucuları. Ben Boğaç. Daha doğrusu rumuzum bu. Kendimi uzun uzun tanıtmak isterdim ama konumuz bu değil. Sizinle önemli bir çeviri paylaşacağım. Erkek Adam Jocko Willink’in “Disiplin Eşittir Özgürlük” kitabına atıfta bulunarak bir yazı yazmıştı. Bu yazıyı gördüğümde aslında en önemli şeyin harekete geçmek ve devam etmek olduğunu tekrar hatırlamış oldum. Şimdi de Jocko’nun “Not Feeling It” podcastinin çevirisini paylaşmak istiyorum. Önemli olduğuna inanıyorum ve eklemeler de yapacağım. İyi okumalar…

 

Bir şey yapmak istemediğim günlerle nasıl başa çıkıyorum? O yorgun olduğum, yıprandığım veya kendime yaptığım eziyetten bıktığım günler… O günlerde ne yapıyorum?

Cevap basit. Her türlü harekete geçiyorum. İşimi yapıyorum.

Bazen ruhsuz bir şekilde yapıyor da olsam da, eylemlerimin peşinden gidiyorum(ÇN: Aslında kalıp “go through motions” ama ben böyle çevirmeyi daha uygun gördüm).

Antrenman yapmak istemiyor muyum? ANTRENMAN YAPIYORUM.
Kafamı projeme gömmek istemiyor muyum? KAFAMI PROJEME GÖMÜYORUM.

Erken uyanmak ve yatağımı terk etmek istemiyor muyum? ERKEN UYANIP YATAĞIMDAN ÇIKIYORUM!

Bu arada, bunlar bazen ufak bir araya ihtiyacınız olduğunun birer işareti olabilirler ve doğru da olabilirler.

AMA bugün ara vermeyin. Yarına kadar bekleyin. Size tatlı tatlı fısıldayan anlık hazlara aldırmayın. O sesi kapatın. Dinlemeyin. Bunun yerine, eylemlerinizin peşinden gidin. O ağırlığı kaldırın. Tepeye deparınızı atın. Projeniz üzerine çalışın. YATAKTAN ÇIKIN.

Ben ertelemeyi sevmem. Ama ara veresiniz varsa, bu ertelemeniz gereken tek şeydir. Yarına bırakılacak tek şey ara vermektir.

Ve yarın geldiğinde, hâlâ ara vermek istiyorsanız, verin. Muhtemelen ara vermeyeceksiniz veya buna ihtiyaç bile duymayacaksınız. Muhtemelen ara vermeye olan arzunuzun sadece bir zayıflık olduğunu fark edeceksiniz. O arzu aşağı inen yoldur, en az direncin yolu.

Eylemlerinizin peşinden gitmekle, bu zayıflığınızın üstesinden geleceksiniz. Ve doğru yolda kalacaksınız, disiplinin yolu. Savaş yolu!

Yani tam da ait olduğunuzu bildiğiniz yerde.

(Çevirmen Notu: Şahsen benim gelişim maratonunda öğrendiğim en önemli şeylerden biri, eylem ve motivasyonun, bize anlatılan dinamiğin tam tersi şekilde işlediği. Motivasyon eylemin sebebi değil, sonucudur. Harekete geçmek size motivasyon getirir. Harekete geçin. Eğer bir şey yapasınız yok ise o an disiplin sizinle dost olmak için fırsat kolluyor demektir. Ona merhaba deyin ve bağ kurun. O işi yapın. Hayattaki en iyi dostunuzu kazanın.)

Erkekler kadınlardan üstün müdür?

Erkekler neden üstündür? diye bir videoya dikkatimi çekti ve bu konuda ne düşündüğümü sordu. Videonun argümanını gidip izleyebilirsiniz, kısa ve anlaşılır bir video. Benim ise düşüncelerim şöyle.

Videoyu yapanlar feministlerin düştüğü apex fallacy’ye düşmüşler :

bir grubu içerdiği en imtiyazlı en şanslı en başarılı üyeler üzerinden değerlendirme. feminizmin can damarı olan fallacydir. dünya üzerindeki tüm servetin %99unun erkeklere ait olduğunu ve bu yüzden kadınların emeklerinin erkeklerden daha fazla sömürüldüğünü iddia etmek buna örnektir. evet dünyanın en zengin insanlarının çoğu erkektir, ceoların da çoğu erkektir ama aynı zamanda üç kuruş paraya çalışan hamallar da erkektir. feminaziler asla inşaatta iş kazasından ölen erkekleri görmezler. onların konuştukları milyarlarca doları olan erkeklerdir.

(Ekşi Sözlük yazarı 1f, başlığa “ayrıca canları yanan feministler tarafından wikipedia’dan kaldırtılmış bir kavramdır” yazmış ama bu sadece manosphere’de kullanılan ve The Futurist’teki Misandry Bubble (Erkek Düşmanlığı Balonu) hariç pek makalede görünmeyen bir kavram, Wikipedia’ya girememesi anormal değil. Ama açıkladığı şey mantıklı.)

Apex fallacy’ye feministlerin öbür ucundaki radikallikte düşerseniz, kKadınları, erkeklerin 0.01%ini oluşturan bir azınlıkla karşılaştırıp, erkekler üstündür diye bir sonuç çıkarırsınız. Videoda kadınların  cariye, köle, temizlikçiydi vs …. dedikleri devirde erkeklerin yüzde 99’da en az bu kadınlar kadar kötü şartlarda yaşayan (ya da kadınlar cariye alınırken boğazlandıkları için yaşayamayan) toprak köylüsü, köle, temizlikçi falandı.

Buna iyi bir örnek IQ : Ortalama erkek ve kadın IQsu aynı. Erkeklerin ezici çoğunluğu, cognitif olarak kadınlardan farklı değil. Ama aşağıdaki dağılıma bakarsanız görürsünüz ki erkekler uçlarda daha fazla temsil ediliyorlar. Yani en yüksek IQlu en tepe 1%in ezici çoğunluğu erkek. En düşük 1%in erkek olduğu gibi.

Bu nedenle örneğin CEOların ezici çoğunluğu erkektir mesela. Aynı zamanda düşük zekalı suçluların ezici çoğunluğu da. Feministler CEOları göstererek erkekler baskıcı derler, düşük zekalı suçluları göstererek de erkekler tecavüzcü, saldırgan, embesillerdir derler.

Bilim adamlarının çoğunun erkek olmasının nedeni IQ’dan ziyade ilgi. En üstün zekalı bilimadamlarının çoğunun erkek olması ise ilginin üstüne en yüksek IQ bölgesindekilerin ezici çoğunluğunun erkek olması.

Erkekler kadınlardan üstün falan değil. Erkeklerin kadını ezen baskıcılar ya da tecavüzcüler olmadığı gibi. Erkeklerin çok küçük bir azınlığı, erkeklerin 99%sinden ve kadınların 99.9%sinden daha üstün. Ve erkeklerin yine çok küçük bir azınlığı suçların yüzde 90ını işliyor falan.

Yani o videoyu izleyip de “erkekler üstündür, ben erkeğim o zaman kadınlardan üstünüm” sonucunu çıkarmayın hemen. Siz ne Nicholas Tesla’sınız, ne de Kanuni Sultan Süleyman. Sultan Süleyman zamanında büyük büyük dedelerimizi o dizilerdeki şaşalı olayların parçası aktörler olarak hayal etmek isteriz ama 99%mizin büyük büyük dedeleri 30unda tüm dişleri dökülmüş, toprak işlemekten beli bükülmüş, güneş altında çalışmaktan 60 yaşında gibi buruşmuş, 40ına gelmeden veda edeceği çok ama çok zor bir hayat yaşayan köylü idi. Nenelerinden daha iyi veya üstün insanlar değillerdi. Imran Khan’ın Misandry Bubble’da dediği gibi tarih boyunca ortalama bir kadının durumunu ortalama bir erkeğin durumu ile karşılaştırmak için (burada anahtar kelime ‘ortalama’), en fakir ülkelerdeki en fakir köylülerin hayatlarına bakmanız yeterli. Hem kadınlar hem de erkekler ağır işler yapmak zorundalar, yeteri kadar yemek ve elbiseleri yok ve yaşadıkları durumdan yukarı çıkma yolları oldukça kısıtlı.

Yüzde 99’unuz muhtemelen o videoda yer alan üstün azınlığa dahil değilsiniz, kadınlara bir üstünlüğü olmayan yüzde 99 içinde bir elemansınız. Bunu aşağılama ya da potansiyelinizi kötülemek için yazmıyorum. Potansiyel olarak çok yükseklere çıkabilirsiniz ama en uçlardaki insanlar çok büyük bir azınlık, bunu aklınızdan çıkarmayın.

Tek gecelik ilişki kovalayan 30 yaş üstü erkek

Ekşi Sözlükte bugün evlenmek yerine, artmaya başlayan cinsel pazar değerinin (CPD) farkına varıp bunun tadını çıkaran erkekleri “utandırma” saldırılarından bir diğerine rastgeldim : Tek gecelik ilişki kovalayan 30 yaş üstü erkek :

içindeki cinsel açlığı 30 küsur senede bitirememiş, sorumluluk almaya ve sadık kalmaya cesareti olmadığı için evlilikle de arası iyi olmayan, vücudunu tanımaya yeni yeni başlamış ergenler gibi çılgıncasına dişi birey arama çabası gösteren erkektir.

siz de hemen “sana ne, bana ne, kime ne, kezbanlara dert olmuştur” falan dersiniz şimdi. çünkü sığsınız. tespitlere bile saygınız yok.

neyse.

mevzu tek gecelik ilişki yaşanması değil ki bu beni gerçekten ilgilendirmez. deli gibi kovalamak, sakin kalamamak hastalık boyutunda olan. acımamak elde değil.

Yazarın entirilerine baktım biraz ama kadın mı yalaka mı anlayamadım. Gerçi yalaka da kadın sayılır. İçimden bir ses yazarın 30’larına yakın veya yeni girmiş bir kadın olduğunu söylüyor zira beta akım medyada, özellikle Anglo – Sakson dünyada, 30larına adım atınca erkekler hakkında bu tür yazılar yazarak cebini dolduran bir sürü kadın yazar var ve bu yazarın üslubu bana onları hatırlattı.

Dikkat çekici olan başındaki utandırma kısmı, sonraya eklediği bir iki kıvırma cümlesini es geçin :

içindeki cinsel açlığı 30 küsur senede bitirememiş, sorumluluk almaya ve sadık kalmaya cesareti olmadığı için evlilikle de arası iyi olmayan, vücudunu tanımaya yeni yeni başlamış ergenler gibi çılgıncasına dişi birey arama çabası gösteren erkektir.

Yazara hakkını vermek lazım, tek paragrafa tüm belli başlı erkek utandırma tekniklerini sığdırmış neredeyse ve o nedenle de dikkatimi çekti zaten. Kadınlar, yalakalar ve beta akım medyada papağan gibi tekrarlanan top 3 utandırma taktiği.

Rollo Tomassi‘nin çok doğru bir tespiti vardır. Üstad şöyle der :

Bir kadın için, kadınların gözünde kendi gerçek değerinin farkına varmış bir erkekten daha tehdit edici ve aynı zamanda da çekici biri yoktur.

Bunu bir yazar şöyle açıklamış:

bakın yaklaşın size bişey söyleyeyim: asıl böyle erkeklerde iş var ve siz de kadınlar olarak zaten böyle erkeklerden hoşlanıyorsunuz kimse kimseyi kandırmasın şimdi bunu hepimiz biliyoruz. marifet böyle bir erkeği kafeslemekte kızlar. yoksa hanginiz ister pencere önünde sevdiceğini bekleyen ve onunla tanışana kadar eline kadın eli değmemiş erkeği?

Modern kadının hipergamisinin bilinç altındaki beklentisi, 30 yaşındaki ortalama bir erkeğin alfa siker beta öder denkleminin beta tarafı olmaya hazır olmasıdır.

30 önemli bir sınır zira 30 yaş, kadınların daha yüksek CPD’nin tadını çıkardıkları 20li yaşlardan sonra kadın – erkek CPDsinin eşitlendiği yaştır. Bu aynı zamanda kadının duvar konusunda uyanış yaşadıkları yaş civarıdır. Bu yaştan sonra CPD dengesi erkek lehine değişecektir ve erkekler daha yüksek CPDye sahip olacaklardır. Tabii biz erkeğin sağlıksız beslenme – porno – video oyunu üçgeninde plaj topuna dönmediğini ve kendine iyi kötü bir meslek edindiğini varsayıyoruz. Kadın, 30 yaş sınırında ( 27 – 30 arası aslında ama kadının kendine koyduğu psikolojik sınır 30dur) birden zamanın geçmekte olduğunu fark eder. 20’lerini özgür kız olarak geçirmiş olanları kendini keşfetmekle geçirdiği 20lerinin bir hesabını yaparlar, bunların yanlış olduğuna karar verip hidayete erer ve birden erkekler konusunda önceliklerini değiştirirler. Artık yakışıklı, kaslı ve eğlenceli ve maceracı erkek önceliği yerini güvenilir, sadık, iyi baba olabilecek erkek önceliğine bırakır. Kadın eğer kariyer yüzünden de bekar kaldıysa, artık aile ve çocuğa önem verdiği bir uyanışa girer. Kadın aslında kimseyi de bulamamış olabilir ama hangi tip olursa olsun kadınların 30 üstü erkeklerden beklentileri, artık koca adayı olmalarıdır ve aksine davranan erkekleri tehdit olarak görürler.

Kadının içindeki rasyonalizasyon makinesi (ecnebilerin hamster dediği) bunu olgunlaşmanın getirdiği erdemli bir değişim ve biyolojik saat olarak rasyonelleştirir ve beta akım medya da bu değişimi bu şekilde pompalar. Oysa değişim erdemli bir farkına varıştan ve tövbeden ziyade, zaruriyettendir. Burada aslolan kadının artık daha genç kadınlarla rekabet edemediklerini farketmeleridir, biyolojik saatleri değil. Biyolojik saat eğer baskın bir  güç olsa idi kadınlar CPDlerinin ve doğurganlıklarının tepe noktası olan 23-25 yaş arası çocuk yapmak için acele ederlerdi.

30una giren kadının CPDsi düşmektedir, erkeğinki ise artmakta. Bu nedenle en hızlı şekilde, erkek CPDsinin artık kadına göre arttığının farkına varmadan kapatılmalıdır.

Tehdit, bir erkeğin, bu başlıkta bahsettiği gibi artan CPDsinin farkına varmaya başlaması ve tadını çıkarmasıdır. Burada ise devreye işte bu şekilde utandırma taktikleri konulur. Erkeğin sorumluluk almaya ve sadık kalmaya cesareti olmadığı için evlilikle arası iyi değildir, büyüyememiş bir ergendir, peter pan sendromu yaşıyordur, falan da filan. Bunlara yaşlı ve yalnız adam miti gibi korkutma taktiklerini de ekleyin.

30 yaşı bir erkeğin CPDsinin yeni tadına varmaya başlayacağı yaştır. Erkekler için ideal evlilik yaşı yazımızda belirttiğimiz gibi, evlilik düşüneceği yaş değildir. İster tek gecelik ilişki yaşar, ister tabak çevirir, ister uzun süreli ilişki dener, isterse evlenir. Sizin 30 yaş sınırınız erkeklerde yok bayanlar. Doğanın erkeklere bir kıyağı bu.

Şu yazarın dediği gibi :

hey kezban dostum, dur. daha yeni başlıyoruz.
(bkz: sexual market value)

 

Yaşlı ve yalnız adam miti

Yalnızlık, iyileştirilmesi gereken bir hastalık mı? Eğer erkekler bunun böyle olduğuna inandırılırsa, bundan elde edilebilecek karı ve bununla erkekleri istenen şekilde kontrol etme potansiyelini düşünün. Bir erkek için gerçek test, yalnız başına iken kendisini nasıl idare ettiğidir. Çok az erkek yalnız olmayı ve bu sayede de gerçek bağımsızlığı ve kendine yeterliliği öğrenmeyi göze alır. Erkeklerin çoğu (yani betalar), özellikle batılı toplumlarda, anne kucağından karısının koluna geçer, arada pek fazla boşluk olmadan.  Çoğunlukla feminen zorunluluğa abone olmuşlardır, seri tek-eşli olarak evlenene kadar bir uzun süreli ilişkiden diğerine geçerler ve bir yetişkin gibi hareket etme ve olgunlaşma fırsatı bulamazlar.

Yalnız kalma korkusu, modern batılı romantizmde tamamen aşırı abartılmıştır. “Hiç aşık olmamış yaşlı ve yalnız erkek” olma korkusu bu çağın bu çağın “yaşlı kızkurusu” mitidir. Ama bizim yeni “AFC nesli” erkeklerin (ki pratikte kadınlardır), feminize cinsel rol değişiminin gereği olarak bu boktan yalanla beyinleri yıkanmıştır ve inanmayanlar ise utandırma taktikleri ile hizaya getirilirler.

Çoğu AFC, feminize olmuş erkek, “yalnız ve yaşlı adam” mitini sever ve savunur zira bu onlar için potansiyel reddedilmeye karşı bahanedir. Bu iddia çok aşırı mı geldi? Hiç de öyle değil. Feminen bakış açısından kullanıldığında bu mit hem erkekleri utandırma taktikleri ile hizaya hem de feminen çerçeveye sokmak için bir araçtır – “kendine kısa süre içinde çeki düzen versen ve ruh ikizini arayıp bulsan iyi olur yoksa yalnız ve yaşlı bir erkek olarak öleceksin”. AFC ise bu miti bahane olarak kullanır. Böylece de mit, onun düşük standartlı bir uzun süreli ilişki ya da evliliğe sarılmasının bahanesi olur.

Burada üç taraftan baskı vardır. Bir tarafta feminen yanlızlık korkusu vardır. Bir tarafta ise erkeğin kendi kendine baskıladığı “adam ol ve doğru olanı yap” beklentisi. Son olarak da bu, reddedilmeye ya da reddedilme potansiyeline karşı kullanışlı bir geri çekilmedir; ve ben bahane derken bundan bahsediyorum.

Vaka örneği : Daha başından çerçeveyi belirleyen bir kadın ile tutkusuz bir evliliğe hapsolmuş bir arkadaşım var. Kankaları arasında dominant görünmeye çalışsa da, arkadaşları iplerin karısının elinde olduğunu biliyor. Bu kızdan önce arkadaşımız seri olarak tek-eşlilikten tek-eşliliğe atlayan biri idi. Karısından önceki kızla 5 sene çıkmıştı ve sonunda kendisini ondan kurtardığında (benim yardımımın da ufak katkısı ile), bekar ve bağımsız olmanın değerini görmeye başladı ve 3 ay kadar kendini birine adamadan kızlarla çıkmaya başladı. Şimdi karısı olan kızla tanıştığında ise kendini adamak ve tabak çevirmekten çekilmek için bahaneler aradı. Bizim reaksiyonumuzun ne olacağını bildiği için bize karşı argüman aramaya koyuldu ve bu “yalnız ve yaşlı adam mitine sarıldı.

Arkadaşın hikayesi klasik : Erkek eski alışkanlıklarını ve kadınlar hakkındaki dogmalarını silkeler ve Matrix’ten fişini çeker gibi olur ama içindeki AFCyi öldüremediği için bir tane daha ruh ikizi “garantilediğinde” eski beta zihniyetine geri kayar. Sonuçta 20li yaşlarının yarısından fazlasını sefil bir uzun süreli ilişki içinde geçiren arkadaşım, 3 ay kadar fişten çekildikten sonra bir başka ONEitis‘e geri sarıldı. Evet bahanesi “Flört etme oyunlarından bıktım. Artık evlenmek istiyorum. 60 yaşımda yalnız bir ihtiyar olmak istemiyorum”. Bunu söyleyen de 3 ay hariç hiç bekar kalmamış biri. Bu aslında onun bahanesi. Tabii ki şimdi bu evlilikten çok pişman ve hayatı sadece bekar arkadaşları üzerinden dolaylı yaşayabiliyor ama hala onları da bekar oldukları için azarlamayı da ihmal etmiyor.

Yalnız ve yaşlı adam miti, reddedilmeye karşı bir bahanedir. Canlı tutmak için sürekli çaba gösterecekleri bir ilişkiye sığınma nedenleri, potansiyel reddedilme korkusudur. Aslında daha bekarken bu fikir kafalarına programlanmıştır – bu onlara doğru ve arzu edilir bir hedef gibi görünür; çok geç olmadan hızlıca evlen. Daha kötü olan da bu açıklamanın tartışma kabul etmez olmasıdır. Mitin temelleri olgunlukla ilişkilidir ve kim sana daha olgun olman gerektiğini söylemez ki? Buradan ise kadınların sürekli konuşmaktan zevk aldıkları Peter Pan Sendromu çıkar, “O asla büyümeyecek”. Problem şu ki olgunluğun tek ölçüsü bir erkeğin bir kadınla uzun süreli ilişkiye girme istekliliği haline gelmiştir.

Bu mitolojik ruh ikizinizi 30 yaşına kadar bulamazsanız hayatınızın geri kalanında yanlız ve acılı bir hayatınız olma riskine girersiniz yalanına inanmayın. Bu tertibat sadece parti yıllarında (20li yaşlar) alfadan alfaya atladıktan sonra işleri bitince onları geri kalan hayatlarında besleyecek ve güven sağlayacak kapıda bekleyen beta ile evlenme beklentisindeki kadınların çıkarlarına hizmet eder.

Bu yalana inanmayın. Kendisi ile barışık ve kendine güvenen bağımsız erkekler, her zaman kadınların ilgisini çeken ve paylaşılamayan erkeklerdir. Yalnızlığı nasıl kullandığı ve bu yalnızlığın getirdiği özgürlük ile fırsatları nasıl değerlendirdiği bir erkeğin gerçek ölçüsüdür. Eğer 50 yaşında bile yalnız olsanız hala opsiyonlarınız olacak, onları değerlendirmeye yeltenecek cesaretiniz olduğu sürece. 50li yaşlarında olan ve 30larında kadınlarla çıkan boşanmış erkekler de biliyorum, 60lı yaşlarında ve 30 yıldır karılarının duygusal şantajlarının azabı ile cehennem gibi evliliklere hapsolmuş erkekler de. Evlilik, bir erkeği cinsel pazardan insüle etmez.

Çeviri : The Myth of Lonely Old Man

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Rahip Modu (Monk Mode) – Hatunlarla İletişim

Önceki yazıları okumadıysanız, sürece nasıl başayacağınızı bu yazından, süreç boyunca neler yapmanız gerektiğini ise bu yazıdan okuyabilirsiniz.

Şimdi gelelim bu sürecin iletişim gelişimi noktasına. Bu ana kadar yazdığımız şeyler genel olarak kişisel gelişime odaklı ve özgüvenini yükseltmeni sağlayacak önerilerdi. Ancak sadece bunlar yeterli olmayacaktır.

Kadınlar, onların yanında rahat olamazsanız, kafanızda fazla büyütürseniz, güzelliğinden fazla etkilenirseniz bunun resmen kokusunu alırlar. Sadece kokusunu alsalar iyi de, çok büyük ihtimalle bu senin o kadını elde edememene sebep olur. Bu yazıda bu korkuyu nasıl aşabileceğine dair öneriler ve örnekler vermeye çalışacağım. Emin ol bu kısmı, rahip modunun genelinden daha acılı olacak. Vazgeçmek yok.

Öncelikle şunları kafana kazıyarak konuya başla:

  • Kadınlar ile konuşmazsan, onları elde edemezsin. Ne kadar çok hatunla şansını denersen, o kadar çok hatun elde etme şansın olur.
  • Reddedilmek, terslenmek bu sürecin bir parçası. Her konuştuğun hatunla aranda birşey olması imkansız. Hatta bu oran bana göre, %3 – %5 bandında. Bu yüzden tinder gibi uygulamalar şansını arttırmanı sağlıyor.
  • Hatunlar erkeklerden farklı canlılar değiller. Psikolojik sorunları olmayan bir kadının normal bir konuşmaya vereceği tepki, normal bir erkekten farklı olmayacak. Bu nedenle hatunlarla konuşmak, iletişim kurmak için korkmanı gerektirecek hiçbir neden yok!
  • Bir üstteki madde, hatunun güzel ya da çirkin olmasından tamamiyle bağımsız. Hatta bizim oğlan çocukları çekindikleri için, çok güzel kızlara çok daha az erkeğin yazıyor olma ihtimali yüksek.

İyi güzel de biz ne yapacağız mı diyorsun. En basitinden başla, seninle konuşmak zorunda olan kadınlarla iletişim kur.

Mesela bir giyim mağazasına, nisbeten boş olduğu bir saatte git. Birşey almayacak olsan bile kadın mağaza görevlisine sorular sor, hatta bazen ürünler ile ilgili değil kişisel sorular da sor. Bunları yaparken göz temasını sürekli olarak korumaya ve kadınların gözlerinin içine bakarak konuşabilmeye alış. Vucüt diline dikkat et, her zaman omuzların dik, vücudun düz olsun. Hatuna eğilim göstermeden, duruşunu koruyarak muhabbeti devam ettirebilmen lazım.

Kendine bunu görev edin, haftada 2 gün, günde 4 mağaza gezip 4 kadın ile konuşacaksın. Arada keyfin kaçacak, moralin bozulacak, dedik ya vazgeçmek yok. Gelişimden taviz verilmez.

Bir diğer önerim ise, toplu taşımada denk geldiğin teyzelere yardım et, halini hatrını, günün nasıl geçtiğini sor. Kadın kadındır, önce genel olarak kadınlarla konuşmaya alışman lazım.

Peki bunları yaptın ve 1-2 ay içerisinde çekinmeden kadınlarla konuşabildiğini farketmeye başladın. Hemen bir sonraki aşamaya geç, rahat alışma. Bu seferki biraz daha zor olacak. Artık yolda gördüğümüz hatunlara yaklaşmaya başlayacağız.

Aslında bu konu başlı başına bir yazı olarak ayrıca ele alınacak ancak şimdilik işin temel prensiplerini anlatacağım.

  • Öncelikle eğitim aşamasında bu iş için zaman ayır, üstün başın düzgüncene olsun, fazla abartma. Kendine günlük bir hedef belirle, mesela bu gün 5 hatuna yaklaşacağım de ve bunu yapmadan eve dönme.
  • Senin görevin, yolda göz göze geldiğin ya da hoşuna giden 5 hatun ile gidip muhabbet kurmayı denemen. Tahminim bir telefon numarası bile alamadan eve döneceğin çok gün olacak, ancak bu garip bir durum değil. Bu yaklaşımdan bir sonuç elde edemesen bile bu yaptığın tinder v.b. yerlerden buluşacağın hatunlarda seni çok rahatlatacak.
  • Yüzünde normal bir gülümsele ile, gözüke kestirdiğin bir hatuna yaklaş, ya kendinden emin ve güçlü bir “merhaba” ile ya da “pardon, bakar mısın?” gibi bir cümleyle giriş yap. Hatuna yaklaşmadan önce kafanda bir oyun planı olsun.
  • Girişten sonra kadının durmasını bekle, yürüme. Durmazsa konuşmaya devam edebilirsin ama durması için ilk zaman tanı. İlk andan itibaren konuşmayı senin yönlendiriyor olman için bu önemli.
  • Bunu denemeye başladığın ilk zamanlarda, hemen sonuca gitmeye çalışmana gerek yok, ancak tavsiyem “gözlerin çok hoşuma gitti, gelip bir selam vermek istedim” gibi ufak bir iltifat ile konuşmayı açabilirsin. Tinder konuşmalarında iltifat ile açılış yapmanı tavsiye etmem ancak burada yeterli medeni cesareti gösterebildiğin için, hatuna amacını en baştan belli etmek için bu iyi olabilir.
  • Hatta bu iltifatı ufak bir hikayeyle süsleyebilirsin bile. Örneğin: “Selam, kahve içmeye gidiyordum hatta geç bile kaldım ama yolun karşısından seni görünce trafiğin içine dalıp, bana saldırmaya çalışan bir köpekten kurtulup gelip sana selam vermek istedim.” gibi. İlk başlarda böyle etkileyici girişler yapmak kolay olmayacaktır ancak kendini rahat hissedene kadar durmak yok, yola devam.
  • Buradan sonrasında sorular ile ilerleyebilirsin, nereye gittiğini, ne iş yaptığını ya da gününün nasıl geçtiğini sorabilirsin. Aldığın cevaplara göre muhabbeti olabildiğince uzatmaya çalış, tıkanıyorsa veya hatun ciddi anlamda ilgisiz gözüküyorsa vakit kaybetme, iyi günler dile ve bir sonraki hatuna geç.
  • Eğer karşıdan aldığın tepkiler olumlu gibi ise, en azından telefon numarasını al. Bunu da “telefonunu versene, bir ara buluşup bir kahve / bira içelim” gibi hem bir ufak çaplı bir buluşma teklifi ile, hem de sorudan çok bir emir cümlesi ile yap. Oradan direk olarak kahve ya da bira içmeye gitmeyi teklif etmek biraz fazla ısrarcı olabilir, ancak karşınızdaki hatunun size duyduğu ilgiyi ölçebiliyorsanız ve evet cevabı almanızın yüksek olduğunu düşünüyorsanız denemekten zarar gelmez.
  • He bir de hatunun yanında başka bir hatun olması seni durdurmasın. 2 hatunun yanına gidip de biriyle muhabbet kurmaya çalışmak göt ister ve o götün sende olması, sürece 1-0 önde başlamanı bile sağlayabilir.

Benzer bir yaklaşma olayını barlarda da dene. Barlar genelde çoğu sosyal ortamdan çok daha kolay sonuç almanı sağlayacaktır.

Dediğim gibi konu bundan çok daha uzun ve cold approach dediğimiz herhangi bir ortamda bir hatuna yaklaşıp muhabbet kurma işi apayrı bir yazıyı hakediyor ancak burada yazanlar ile başlasan bile ciddi bir yol katedebilirsin. Konuşma içeriğini, kendine göre değiştir.

Bu süreci, kadınlarla konuşurken hiçbir heyecan, kaygı v.s. hissetmeyene kadar disiplinli bir şekilde sürdür. Benim tavsiyem bunu yapmayı rahip modundan çıksan bile bırakmaman yönünde. Ara ara gidip bunu yap, konuşma konseptini geliştirmeye çalış.

Yazının başında belirttiğim gibi, bu süreç gerçekten rahip modu içerisinde belirttiğim en zor aşama ancak kadınlarla rahat konuşabildiğine inanana kadar bunu düzenli bir şekilde tekrarla. He ben zaten kadınlarla konuşabiliyorum diyorsan direk olarak yolda veya barlarda kadınlara konuşmayı deneyerek başlayabilirsin. Her erkeğin bu sürece ihtiyacı var, ben yapabiliyorum diye kendini kandırma, dene ve sonucu gör.

Tinder ilk buluşma rehberi

Erkek Adam kitapları serisinden Erkekler İçin Tinder Rehberi kitabı için tıklayınız.

Geldik çoğumuzun sıçtığı noktaya. Tinder profilimizi hazırladık, eşleşmelerimizi aldık ve hatunla ilk buluşmaya gidiyoruz. Napıcaz?

Ön kabullerimiz ile konuya başlayalım:

  • Eğer bir kadın sizinle buluşmaya geldiyse, kafasının bir yerinde sizinle yatma ihtimali vardır. Siz bunu bok etmediğiniz sürece de bu gerçekleşir. Hayır şaka yapmıyorum.
  • Buluşmanın içeriği ve kontrolü erkeğin sorumluluğudur. Buluşulacak mekanı, akşamın planını sizin yapmanız lazım. Bunu karşı tarafa bırakırsanız o geceden pek de birşey beklemeyin.
  • Burada yazan herşeyi uygulayınca, ilk buluştuğun hatunu eve atacaksın diye birşey yok. Ama buradaki maddeleri uygulamazsan, eve atamama ihtimalin çok yüksek olacak.
  • Bu maddeleri ilk günden tam olarak uygulamayı bekleme. Başarısızlık da bu sürecin bir parçası. Olabildiğince fazla kadınla buluş ve her buluşmadan sonra bu buluşmada neleri doğru neleri yanlış yaptım diye sor. Bunları sorarken de kendini acımasızca eleştir. Bir sonraki hatunda bu hataları yapmamaya çalış.

Gelelim neler yapılması ve yapılmaması gerektiğine:

Giyim

Bir buluşmaya her zaman iyi giyinerek gidin. Eğer akşam bir bara gidiyorsanız, sade ama fit bir t-shirt ya da güzel bir gömlek işinizi görür. Renk uyumuna dikkat edin, kahverengi ayakkabı giyorsanız kahverengi kemer takın. Saçınızı jöleye bulamadan insan gibi şekil verin. Parfüm ve güzel kokmak her zaman önemli ama sakın abartmayın!

Buluşma anı

Bak burası önemli, burada direk olarak herşeyi batırabilirsin. Çerçeveyi korumak lazım. Suratında normal bir gülümseme (Aptal aptal sırıtma, hatta otur bunu aynada çalış. Kadınlar bunu yıllardır yapıyor) ile ve sıcak bir sarılış ile karşıla hatunu. Yanağa ufak bir öpücük buzların erken erimesini sağlar, yapabilirsen yap. Eğer hatun sadece elini uzatıyorsa bozuntuya verme elini sık ve devam et. Hemen yürümeye başlama, bir 30 saniye halini hatrını sor, dışarıda buluştuysan oraya nasıl geldiğini sor. Unutma ilk izlenim önemli.

Buluşmayı yönetme

Dedim ya, erkek olan sensin geceyi planlamak da senin görevin (bkz. Nasıl dominant olunur?). Buluşup 2 dakika ayak üstü sohbet ettikten sonra, “hadi gel xxx’e gidelim” diyerek buluşmayı başlat. Ben genelde ortalama bir date için, 2-3 bar gezip her barda 1-2 içki içerek sürdürüyorum bu süreci. Birden fazla mekan olmasının bir esprisi var, anlatıcam.

Vücut dili

Sakin, kendinden emin bir halin olmalı. Gideceğin mekanın sandalyelerinin arkaya yaslanmaya elverişli olduğuna dikkat et. Hafif kaykılarak geriye yaslan, bacakların açık olsun. Bak tam olarak şu:

Eğer kare bir masa varsa, hatunun karşısına değil yanına otur. Vücudun hatuna eğik değil dik olsun. Hatun tarafında olan kolun, Barney abinin sol kolu gibi açık olsun. Bunun tam tersi bir oturuş için bakınız beta vücut dili.

He bir de gençler gülüşe önem vermekte yarar var. Erkek adam hayvan gibi, anıra anıra gülmez. Tepki miktarını biraz azaltmakta fayda var. Kadın sevimli sevimli bakınca da ağzının suyu akar gibi bakmaz. Hatta tepki bile vermez. Açın şu video’yu bu sevimli ablamızın herhangi bir mimiğine tepkisiz kalıp, aynı surat ifadesini koruyabilene kadar her çalışın. Hatta kendinizi rahat hissettiğinizde bile, ara ara açıp alıştırma yapın.

Temas

Bu konuda Türk erkeği biraz korkak, kadınlara temastan fazla kaçınıyoruz. Muhabbet esnasında “çak bir beşlik” demek, “aaa zavallı kız” deyip bir makas almak, bir kapıdan geçerken eli bele atarak yol vermek v.s. bir buluşmada yapmanız gereken hareketler. Ben bazen durup durup gıdıklamaya bile çalışıyorum. Bu hareketler hem ortamı ısındırır, hem de karşı tarafın size olan ilgisini anlamanızı sağlar.

Teması ileriye taşımadığınız bir buluşma, “ya ben sana o gözle bakamadım, arkadaş kalalım” cevabı almanızı garantiler.

El tutmak her zaman iyidir. Bunun için bir bahane kullanmaktan da çekinmeyin. Baktınız muhabbet güzel gidiyor, hatunun ilgisi var, “aa senin parmakların ne garipmiş” diyip alın hatunun elini inceleyin, zaten bu 10 saniye içerisinde el tutmaya evrilecektir. Korkma, yap! En fazla “aa napıyosun sen manyak?” der, sen de döner götünü gidersin.

İlgi

Karşınızdaki hatunun size olan ilgisini ölçebilmeniz lazım. Kadınlar ilgilerini kolay kolay saklayamazlar o yüzden neye bakmanız gerektiğini bildiğiniz sürece kolay bir konu bu.

  • Saçla veya kıyafetle oynama
  • Ele, kola ya da bacağa gelen anlık dokunmalar. Kolu tutma 1 puansa, bacağı tutma 3 puan.
  • Konuşmanın çoğunu hatunun yapması (ideal bir buluşmada %70 hatun, %30 erkek konuşur)
  • Orantısız kahkaha.
  • Hatunun oturuş pozisyonunun sana doğru eğik hale gelmesi.
  • Shit test (bkz. standard shit testler)

Bunlar varsa doğru yoldasın, bu dakikadan sonra tek engelin kendin.

Muhabbet

Bu hemen her kadın-erkek ilişkisi durumda geçerli. Çok konuşan taraf erkek değildir. Yukarıda bahsettiğim gibi ideal bir buluşmada kadın %70, erkek %30 konuşuyor olmalıdır.

Ortalama bir buluşmada kendinle ilgili çok konuşmana gerek yok. Hatta hiç gerek yok da arada muhabbet ilerlesin diye yapman gerekecek. Ufak ufak sorularla hatunu konuştur, bırak senin hayatın gizemli kalsın. Muhabbetin tıkanmaması önemli, kadını konuşturabilmen lazım. Anlık sessizliklerde sessizliği boz, gerekirse saçma bir soruyla boz ama boz. Mesela 10 dakika önce konuştuğunuz konuyla ilgili birşey sor.

Öpüşme

Bak bu konuda da genel olarak insanlar geç kalıyor. Baktın muhabbet iyi, hatunun ilgisi var, vücutların yakın olduğu bir anda dene hatunu öpmeyi. Zaten anlarsın bir kızın öpülmek istediğini. O an tereddüt etme, dene. Alabileceğin 3 çeşit tepki var:

1- Hatun seni öper : Kazandın

2- Hatun “ya ama çok erken” der, doğru yolda olduğunu ve bunun gerçekleşeceğini anlarsın. Yine kazandın. 15-20 dakika sonra tekrar dene.

3- Hatun “ya napıyosun sen, salak!” der, hatunun sana ilgisi olmadığını ya da sana ilgisi olsa bile kendi iç sıkıntılarından dolayı bir öpücüğe tepki verdiğini anlar, bununla zaman kaybetmez diğerine geçersin. Tam olarak kazanmadın ama böyle bir hatunla kaybetmediğin her dakika kazançtır.

Eğer ilk öpücüğü aldıysan, gecenin devamı için ufak bir önerim var. 2. ya da 3. öpüşmede, kısa kes ve hatunun gözünün içine bakarak hafif yavşak bir sırıtışla “sana şimdilik bu kadar yeter” de. Hatunun gözlerinden fışkıran alevi göreceksin. Dikkatli ol ben bunu yapınca genel olarak hatunun tepkisi ısırmak oluyor 🙂

Ayrıca bkz. Kadını seks eşiğinden aşırmak

Çerçeve

Çerçeveyi korumak senin görevin. Oraya o hatunla ya bir ilişki yaşama ihtimalini gözden geçirmeye ya da yatmaya gittin. Bunu aklından çıkarma. Hatun “ya ben tinder’da sadece arkadaş arıyorum, başka bir niyetim yok” derse SAKIN AMA SAKIN “tamam arkadaş olarak görüşürüz bizde bir süre” deme. Friendzone’a business class biletten başka hiçbirşey kazandırmaz bu sana.

Vereceğin cevap “yok canım, ben ilişki / takılmaca / v.s. arıyorum” olsun. Zaten “ya ben tinder’da sadece arkadaş arıyorum, başka bir niyetim yok” cümlesi başlı başına bir shit test. Arkadaş arayan kız yoga dersine gider, tinderda ne işi var.

Sonuç

Peki herşey güzel geçti, napıcaz şimdi? “Hadi eve geçelim” cümlesini kurmaktan çekinme. Bunu yaparken hatuna soru sorar gibi değil, çok doğal bir eylemi dile getirir gibi söyle. Ama söz konusu Türkiye olduğu için hatun senden hoşlanmış olsa bile, hatundan hayır cevabı alma ihtimalin de var, çok da üsteleme.

Tavsiyem ev muhabbetine girmeden önce buluşmanın sonlarına doğru ikinci bir buluşma için hatunu bir yoklaman. Mesela yanından geçtiğiniz bir mekan için “bak buranın bilmemnesi meşhur, gel haftaya sana deneteyim” gibi bir cümle ile, karşıdan gelecek tepkiyi bir ölçmen. Eğer gecenin sonunda ev olmadıysa, ilerleyen günlerde hatuna aynı mekana gitmeyi önererek bir mesaj at.

He bir de, eğer ikinci buluşma olacaksa aradaki günlerde çok mesajlaşma. Arada kesinlikle mesajlaşmadığınız günler olsun. Hatunun mesajlarını ara ara 2-3 saat geç cevapla.

Rahip Modu (Monk Mode) – Gelişim

Bir önceki yazıda, bu sürece başlamadan önce hayatında düzenlemen gereken şeyleri anlatmıştım. Aslında bunlar, asıl gelişimi sağlaman için kendine zaman ayırabilmeni sağlayacak, motivasyonunu ve ilgini odaklamanı kolaylaştıracak örneklerdi. Ama tabiki süreç bundan ibaret değil. Gelelim işin uygulama kısmına. Sana acı, ter ve gözyaşı öneriyorum.

İşin teorik kısmıyla başlayalım: insan beyni motivasyonu geri bildirimler ile kazanır. Yani bir eylemi yaptığında, olumlu sonuçlarını gördükçe, o eylemi yapmaya daha da motive olur. Amacımız hayatında bu döngü ile pozitif alışkanlıklar kazanman. Yani, bir eylemi yapıp, olumlu sonuçlarını görmen ve bu eyleme devam ederek kazanım miktarını arttırman.

Başlamadan önce bunun öyle 1-2 haftalık bir süreç olmayacağını kabullenmende fayda var. Minimum 3 ay hatta benim tavsiyem yaklaşık 6 ay kadar bu modda kalmalı ve kendini geliştirmelisin. Peki bu nasıl olacak?

Sürecin 3 ana etmeni var: İç Gözlem, İzolasyon ve İlerleme. Bu üç İ’yi hayatının ortasına koyman gerekiyor.

İç Gözlem

İç gözlem, kendini analiz etmen, artı ve eksilerini anlayıp kabullenmen demek. Bu yola çıkan insanların yaptığı en büyük hatlardan biri, kendini yanlış değerlendirip, olduğundan iyi ya da kötü olduğunu varsaymak oluyor. Zayıflıklarını yenebilmek için önce onları kabul etmen gerek. Bunu yaparken de biraz acımasız olmakta fayda var.

Zayıflıkları da ikiye ayırmak gerekiyor. Birincisi değiştiremeyeceğin şeyler. Boyun kısaysa, vücudunda garip gözüken bir yer varsa önce onları kabullenmekle başla. Tyrion reis’in GoT’da ettiği çok sevdiğim bir sözü var:

Ne olduğunu asla unutma, çünkü dünya unutmayacak. Onu kendi gücün haline getir ki asla senin zayıflığın olmasın. Üstüne bir zırh gibi giy ve kimse seni yaralamak için kullanamasın.

Peki bu neden önemli? Kadınlardan yiyeceğiniz shit test‘lerin büyük bir kısmı buradan gelecek. Kadınlar bu konularda erkeklere göre çok daha acımasız canlılar. “Ya senin de boyun kısaymış”, “Babam yaşındasın”, “Senin biraz saçın mı az?” gibi cümlelerin sana dokunamaması lazım. Hatta bu cümleler üzerinden şaka yaparak atağa geçebiliyor olman lazım. Bunları kendin kabullenmeden, asla bu duygusal stabilliğe ulaşamazsın.

Diğer bir konu ise geliştirebileceklerin. Fazla kilon varsa, saçın başın yeterince düzgün değilse, kültürel birikiminin iyi değilse, doğru düzgün bir hobin yoksa otur itiraf et. Ortaya çıkan sonuç bir enkaz gibi gözükebilir, hatta gözükmeli de. Çünkü erkek egosu kendini 2 şekilde doğrular: ya birşeyi yapmaya ihtiyacın olmadığını ya da uğraşmaya gerek olmayacak kadar iyi olduğunu düşünürsün. Sokakta kaslı bir adam gördüğünde kafandan “amaan ne gerek var bu kadar uğraşmaya ben iyiyim böyle” diyorsun ya, değilsin. Ya da birsürü konuda bilgi sahibi bir adam gördüğünde “abi o kadarına da gerek yok, abartmış herif” diyorsun ya, gerek var. Bu süreç seni toplumdaki en seçkin %10 erkek birey arasına sokmaya çalışıyor. “Gerek yok” cümlesini hayatından çıkarmaya alış.

İzolasyon

Aslında bu konudan önceki yazıda bir miktar bahsetmiştim. Genel olarak hayatındaki insanları gözden geçirmen, zaman harcadığın boş aktiviteleri bırakman lazım. Ancak tabiki süreç bundan daha fazlasını gerektiriyor.

Bu konuda sosyal izolasyon konusu önemli, çünkü fazla abartırsan insan ilişkilerini zedeleyebilirsin. Sosyal becerilerini geliştirmek de bu sürecin bir parçası. Ancak burada en önemli nokta, planlı olabilmek. Spor yapacağın bir gün arkadaşların “hadi dışarı çıkıp 2 bira içelim” derse neyin öncelikli olduğunu unutmayacaksın. O gün için normal planın spor yapmaksa gidip o sporu yapacaksın. Ya da ne bileyim o akşamı kendi kendine dil öğrenmek için çalışma süresi olarak ayırdıysan, o planı bozmayacaksın. Daha önce de söylediğim gibi bu sürecin en zor kısmı disiplin, bu disiplini kazanabildiğin sürece başarısız olma ihtimalin yok.

Kadınlar konusunda ise, tavsiyem ilk 3 ay ilişki, buluşma gibi şeylerden uzak durman. Bunlar hem vakit ve para harcayan şeyler, hem de olası bir olumsuzluk, bu süreçte kurmaya çalıştığımız geri bildirim mekanizmasını da kötü yönde etkileyebilir. 3 ay boyunca bu hayat tarzını uyguladıktan sonra, yine bu süreçte edindiğin alışkanlıkları bırakmadan kadınlarla buluşmaya başlayabilirsin. Ama bir üst paragrafta belirttiğim disiplin konusu burada da sonuna kadar (hatta daha sert bir şekilde) geçerli. Herhangi bir kadın için, bu disiplini yumuşatmak yok.

İlerleme

Bundan önceki 2 madde, bu sürecin psikolojik zorluğuydu. Burada iş hem psikolojik hem de fiziksel bir hal alıyor. Şimdi sosyal hayatımızı, alışkanlıklarımızı düzenleyerek kazandığımız zamanı yararlı bir şekilde harcama zamanı.

Bu noktada ne yapacağın konusunda aslında yüzlerce seçeneğin var. Tavsiyem, kendinde farkettiğin zayıflıkları gidermekle başlaman. Bu hem cinsel pazar değerini arttırmak için hem de özgüvenini yerine getirmen için daha hızlı sonuç almanı sağlayacaktır.

Monk mode için bence olmazsa olmaz 2 konu var:

  • Spor: Düzenli spor alışkanlığı kazanmak zorundasın. Haftada minimum 3 gün spor salonuna gidip, ağırlık çalış. Öyle yarım yamalak da yapma, internette bir sürü vücut geliştirme programı var, bak araştır ve kendine uygun olanını uygulamaya başla. Sana vaadettiğim acı ve terin büyük bir kısmı burada saklı. Özellikle ilk birkaç hafta, spor salonu kavramını kurana, bu yazıyı yazıp seni bu yola sokan bana, kas kavramının ortaya çıkmasına sebep olan tüm canlılara küfredecek kadar canın yanabilir. İşte ilk testin bu, burada ya bu süreci bırakıp eski hayatına geri dönebilir, ya da gerçekten kendini geliştirmek için acıya katlanıp erkek olmayı öğrenirsin.

Spor konusunda, kesinlikle ve kesinlikle ağırlık çalış. Kas kütlen ile seni beğenecek kadın sayısı arasında çok ciddi bir ilişki var. Koşmak, yüzmek v.s. gibi sporlar sana çok da fayda sağlamayacaktır. Bunların yıllar içerinde sağlayacağı faydayı, ağırlık çalışarak 6 ay içerisinde alman mümkün. Tabi bu demek değil ki, 6 ay ağırlık çalış sonra bırak. Zaten bu 6 ay içerisinde bunu yapmaya bağımlı olup istesen de bırakamayacaksın.

  •  Meditasyon: Bu ağırlık kaldırmaya göre çok daha kolay ancak çok daha düzenli yapılması gereken bir alışkanlık. Meditasyon, beyin kimyanı düzenleyen, duygusal olarak stabilleşmeni sağlayan, zekanı arttıran hayatında elde edebileceğin en kolay ve yararlı alışkanlıklardan biri. İnternet ortamında nasıl yapacağına dair çeşitli kaynaklar mevcut. Yakın zamanda ben de bir yazı ekleyeceğim.

Meditasyon ile ilgili yaşayabileceğin tek bir zorluk var, o da her gün yapmak. Dedik ya bu süreç sana pozitif alışkanlıklar kazandırmayı amaçlıyor, bu yüzden bu mereti de her gün, mümkünse aynı saatte yapman lazım. Yatmadan önce, ya da uyandığında maksimum 10 dakikanı alacak bir alışkanlık bu.

Peki bunlar haricinde neler yapabilirsin?

  • İlgini çeken konularda araştırma veya bilimsel yayınları okuyabilirsin
  • Bir dövüş sporu öğrenebilirsin (tavsiye ederim)
  • Dil öğrenebilirsin ki bu Türkiye gibi bir yerde seni diğer insanların önüne çok çabuk geçirir
  • Yemek yapmayı öğrenebilirsin, ki bunu bilmiyorsan kesinlikle öğren. Kendine yetebilen bir insan olabilmen için sahip olman gereken özelliklerden biri bu
  • Müzik enstrümanı öğrenebilirsin
  • Eğer öğrenciysen, derslerine odaklanıp notlarını yukarı çek. Bu opsiyonel değil.

Liste böyle uzar gider. Ancak burada konu bu yazıda defalarca tekrarladığım gibi, başladığın bir işi hayat tarzı haline getirebilmekte. Müzik enstrümanı öğreniyorsan, kendine bir hedef koy. Her hafta haftada 10 saat çalışacağım ben bunun üzerine diye, ve her hafta bu hedefini tuttur. Hatta baktın bunu yapmak hoşuna gitmeye başladı, hedefini 12 saate çıkar.

İnsanların genel tutumu, “hmm iyiymiş ben buna haftaya başlarım” oluyor. Hayır kardeşim, haftaya başlama. Yarın da başlama. Şuan başla. Otur düşün, planını yap ve bir daha geri dönme.

Sonraki yazı : Rahip Modu (Monk Mode) – Hatunlarla İletişim

Saha Raporu – Nükleer Shit Test

Lokasyon: Endonezya

4 günlük bir iş gezisinin son gününde Tinder‘dan eşleşilen bir hatunla içmek üzere buluştum. Kendisi 19 yaşında, büyük göğüslü, güzelcene bir hatun çıktı şansıma. Öncesinde bir bilgi vereyim, Asya’da genel olarak beyaz adam seven (Türkler de beyaz burada) bir grup kız mevcut ve ortalıkta bu hatunlara yetebilecek kadar beyaz adam olmadığından tavlamak da gelen olarak daha kolay.

Kızımız tam olarak böyle bir tip çıktı, ama muhabbet ilerledikçe hatunun kaşarlık seviyesi rahatsız edici boyutlara ulaştı. 19 yaşında olmasına rağmen muhtemelen üç haneli sayıda adamla yatmış, 15 yaşından beri barlardan adam avlayan bir hatun. Aslında ilk shit test tam olarak da buydu ancak son gecem olduğundan, aman nolcak sevişicez alt tarafı diyip bende işi geyiğe vurup kendi hikayelerimi anlatmaya başladım. Ama tabiki sert bir shit test geldiğinde devamı da her zaman gelir.

Gece ilerledi, dışarıda oturduğumuz mekanın iç tarafına geçtik. Müzik, dans, bol miktarda alkol derken gece gayet iyi gidiyordu. Ya da ben öyle zannediyordum. Tuvalete gidip geldiğimde hatunun yandaki erkek grubuyla dans etmeye başladığını gördüm, dedim heralde üzerime oynuyor, pek umursamadım. Hatta bir ara bana dönüp “geceyi hala seninle bitireceğim merak etme” dedi, dedim neyse.

Aslında buraya kadar tek gecelik bir ilişki olacağından pek umursamadım. Daha önce başıma böyle bir olay geldiğinde doğru olanı yapıp çekip gitmeyi de başarmıştım. Kızın dans ettiği elemanlarla gayet de iyi anlaştık, bizim birlikte olduğumuzu farkettiklerinde hatuna yürümeyi kestiler, bol miktarda da içki ikram ettiler sağolsunlar.

Unuttuğum tek şey, böyle nükleer shit test uygulayan hatunlara asla ama asla güvenilmemesi hatta vakit kaybedilmemesi gerektiğiydi. Peki gecenin sonunda ne mi oldu? Hatunun barın başka bir yerinde arkadaşları vardı, 1-2 kere yanlarına gidip gelmişti. En son gece 3 gibi ben bi arkadaşlarıma bakıcam dedi, gitti ve bir daha da gelmedi. Whatsapp’tan bloklayıp gecesine başka bir adamla devam etmiştir muhtemelen.

Diyeceğim o ki, eğer bir hatun sinirlerinizi olması gerektiğinden fazla test etmeye çalışıyorsa, yapılacak tek mantıklı hareket çekip gitmek. O geceden çok büyük ihtimalle birşey çıkmaz gençler. He bir de, boktan bir kadınla asla ve asla vakit kaybetmeyin. Sinirlerinize yazık.

 

Erkeğin kendi değerini yükseltmesinin en kolay yolu

Erkeğin kendi değerini yükseltmesinin en kolay yolu gününün çoğunu yüksek değer üretici aktivitelere ayırmasıdır. Hemen hemen hepimizin kendine özgü olan ama içgüdüsel olarak bildiği aktiviteler. Jordan Peterson’un “yapman gerektiğini bildiğin halde yapmayı sürekli ertelediğin ya da yapmaktan kaçındığın” şeyler. Bunların bir kısmı da globaldir : düzenli olarak spora gidip ağırlık kaldırmak, kariyerine odaklanmak, bir yan kariyer ile uğraşmak, değerli bir beceri edinmek, kadınlarla pratik yapmak, vs.

Fakat birçok erkek yine Jordan Peterson’un “yapmamanız gerektiğini bildiğin halde yapa durduğun” aktivitelere, yukardakilerden çok daha fazla zaman ayırır. Bu tür düşük değerli hatta negatif değerli aktiviteler de genelde globaldir : TV izlemek, internette gezinmek, sosyal medyada takılmak, saatlerce bilgisayar oyunu oynamak, aşırı içmek ve ertesi gün hiçbir şey yapamamak ve hatta uyuşturucu …

Bu yukardaki her ne kadar basit görünse de uygulaması çok zor olan bir tavsiyedir. Her sabah düzenli olarak erkenden kalkıp spor salonuna gitmek zordur, internette gezinmenin cazibesine kapılmadan bilgisayar başında işine odaklanmak zordur, egonu bir kenara atıp hergün kadınlara yaklaşmak zordur vs. Ama işte tam da bu zor işler, erkeğin değerini arttıran şeylerdir.

Bu, bütün gününü robot gibi yüksek değerli işlere ayır demek değildir. Kişi burada kendisine tiran gibi şunu şunu yapacaksın diye baskı yapmak yerine kendisi ile pazarlık yapmalıdır. Örneğin “eğer 4 saat düzenli çalışırsam”, 1 saat internette boş boş takılabilirim gibi. Genelde çıkmanız gereken oran 4 saat yüksek değerli işe karşılık 1 saat kafana göre takılmaktır. Yani 12 saat yüksek değerli işe gidiyor ise, 4 saat kafana göre takılarak rahatlaman lazımdır. Ama bu orana hemen çıkmanız gerekmez. Eğer günde 8 saati çöpe atan biri iseniz bunu önce 7 saate ve sonra 6 saate indire indire 4 saate varmak lazımdır.

Şöyle düşünün : Yapmanız gerektiğini bildiğiniz ama sürekli yapmaktan kaçındığınız şeyleri yapmaya başladınız ve gayretle yapmaya devam ettiniz. 10 yıl sonra nasıl biri olurdunuz? Muhtemelen çok çok daha “fazla” biri.

Orta yaş krizi (40ından sonra azmak) efsanesi

Cinsel pazar değeri (CPD) adlı yazımızda erkeklerin cinsel pazar değerinin 38 yaşında tepe noktasına ulaştığını (yaklaşık 38 – 42) ve bu tepe noktasından sonra ise görece oldukça yavaş bir şekilde azaldığını belirtmiştik. Bu tepe noktasından hemen sonraki 40 yaş civarı en klişe erkek orta yaş krizinin yaşandığı yaşlar. Türkçe’de buna 40’ından sonra azdı derler mesela. Bu yaş henüz daha matrix’ten fişini çekemediyse bir erkeğin bunu yapabileceği en iyi zaman olduğu gibi, erkeğin cinsel pazar değerine uyanmaya en meyilli olduğu zaman. Ve yine aynı zamanda bu dönem erkek ile karısı arasındaki CPD’nin erkek lehine en açık olduğu zaman. Henüz uyanmamış bir erkek tam bu yaş civarında ilişkilerin temel kuralını kendi açısından deneyimler : kadının erkeğe olan ihtiyacı, erkeğin kadına olan ihtiyacından çok daha fazladır.

Toplum (özellikle feminen temelli kültür öğeleri) bu uyanışa karşı tedbirini önceden almıştır. Erkekler bu yaş döneminde, böyle bir “kriz” olabileceği konusunda her türlü iletişim aracı ile uyarılır. Toplum bu “kriz” nedeniyle “yoldan çıkan” erkeği utandıracak şekilde suçlamalar ile hazırdır. Birçok erkek bu propoganda ile o kadar başarılı bir şekilde bastırılır ki, içlerinden gelen bu doğal dürtüyü kimseye gerek olmadan kendileri gözardı ederler.

Orta Yaş Bilinçliliği

Orta yaş bilinçliliğinin dokunduğu erkeklerin hikayesi ortaktır. Erkek adamımız iş-güç sahibi, 30larının sonunda biridir. “Herkesin benden beklediği herşeyi hayatımın son 10 – 15 yılında yaptım ama kimsenin takdir ettiği yok”. Bu erkeklerin hikayelerini dinlemek, beni orta yaş krizinin aslında bir mit olduğu gerçeğine uyandırdı. Feminen koşullanma sözde orta yaş krizi yaşayan erkeklerin geçip gitmiş gençliklerini yeniden yaşamaya çalışarak spor arabalar, motorsiklet ve karıyı boşayıp genç sevgili yapma gibi atraksiyonlara girdiğine inanır. Bu tabii ki erkeklerin egoist ve odun olduklarına, maskülen davranışların çocukça şeyler olduğuna inanan feminen düşünceye uyan bir açıklamadır.

Orta yaş krizi bir erkeğin giden gençliğini umutsuzca yeniden canlandırma çabasından değil, 20li yaşlarda ya da 30larının başında düştükleri kafesin korkunç parmaklıkları ile yüzleşmeye başlamaları nedeniyle olur. Bazı erkekler gerçekten de spor araba alır, karıyı boşar daha gencini alır veya bunun gibi şablona uygun sorumsuzluklar yapar. Ama bu bile bu adamların gelişmemişliklerinden değil, cinsel pazarda erkek olarak bulundukları pozisyonun farkına varmış olmalarındandır. Uzun süredir o kadar sorumluluk altına girmişler ve o kadar az takdir görmüşlerdir ki, bu pozisyonu görür görmez önlerine bakmaya karar verirler. Ona sorumluluk diye pazarlanan ödevi sebatla yerine getirdikten sonra ellerinde ne vardır ki? Plaj topu formatında ve muhtemelen şirret bir kadın? Eğer evliliği mükemmel bile olsa 40 yaşında dünyayı yeterince deneyimleyememişlik hissi?

Bugün ben bu krizi yaşamayan erkeklere üzülüyorum asıl. Bunlar gerçekten kaybedilmiş ruhlar.