İngilizceyi kendi kendime nasıl öğrenebilirim?

Eğer İngilizce bilmiyorsanız, İngilizce öğrenmek önünüzdeki en öncelikli amaçlardan biri olmalı (liseyi / üniversiteyi bitirmek, üniversite sınavına / mesleğe hazırlanmaktan sonraki ilk amaç). Benim gözlemlediğime göre Türk eğitim sistemi maalesef gençlere özellikle İngilizce öğretmiyor. Sanırım bizim eğitim sisteminin temel amacının gençleri eğitmek değil devlete sadık vatandaş yetiştirmek olmasından dolayı.  İngilizce bilirseniz size Türkçe pompalanan propaganda hariç fikirlere de açık hale geliyorsunuz. Bu Yeni Türkiye’de de böyle, Eski Türkiye’de de böyle idi. Sadık vatandaş yetiştirme amacı tek başına problem olmayabilir ama bu amaç harici eğitimi savsakladığımız için eğitim sistemi kötü. İngilizce öğrenmeyen insan evet bazı zararlı akımlara kapalı oluyor ama bu da pire için yorgan yakmaya benziyor maalesef. Durum bu olunca da çoğumuz için İngilizce öğrenmek, kendi kendimize yapmamız gereken bir iş haline geliyor.

Bugün İngilizce sadece beyaz yakalı için gerekli değil. Mesleki açıdan bakarsanız su tesisatçısı iseniz de İngilizce size büyük bir kendi kendine eğitim olanağı sağlıyor. Zira örneğin YouTube’da su tesisatçılığının inceliği ve ileri teknikleri ile ilgili binlerce video var. Bir tesisatçı bu videoları anlayabilirse, Türkiye’deki tüm tesisatçıların önüne geçebileceği bilgiler edinebilir.

Türkiye’de hiç yabancı dil bilmeyen oranı %81 ve bu konuda Avrupa birincisiyiz. Dikkat edin bu istatistik yabancı dil hakkında. Memleketteki Almanca ve Arapça konuşanları çıkarsanız muhtemelen İngilizce bilmeyen oranı 90%.

Bu demektir ki İngilizce öğrenerek sosyal anlamda statü atlamanız mümkün. Özellikle arz – talep açısından İngilizce bilen çalışan sayısı ihtiyaçtan az olduğu için iş bulmanızı kolaylaştırır. Araştırmalar İngilizce bilenlerin bilmeyen ve aynı işi yapanlardan aynı pozisyonda olsalar bile daha fazla kazandığını gösteriyor (sanırım 30% daha fazla). Daha kolay yükselebileceğiniz için kazanç farkı potansiyel olarak çok daha büyük.

Tabii bir başka önemli şey de sosyal ve kültürel olarak ufkunuzun açılması. Örneğin kırmızı hap camiasında bile okunması gereken kitapların çok azı Türkçe’ye çevrilmiş vasiyette. Eğer ingilizce bilmiyorsanız orada burada bulunan parça parça çevirilerden başka alternatifiniz yok. Oysa The Rational Male, 12 Rules for Life, Tactical Guide to Women, No More Mr. Nice Guy, vs. kitapları okuyabilseniz hayatınız değişirdi. Ayrıca bugün nereye gitseniz İngilizce ile kolayca yolunuzu bulup insanlarla anlaşabiliyorsunuz ki size tüm dünyayı açan bir dil.

Neyse çok uzattım. Başlıktaki soruya gelelim : Kendi kendime ingilizce nasıl öğrenebilirim? Ben İngilizce konusunda şanslı idim zira İngilizce’yi o zaman ilkokuldan sonra 1 sene İngilizce hazırlık sınıfı olan bir Anadolu Lisesi’nde, yine o zaman 25 yaşında yeni mezun ve oldukça idealist ve mesleğini seven bir İngilizce öğretmeninden öğrendim. O nedenle kendi kendine öğrenme tecrübem yok ve tavsiye vermem de zor. Ama geçenlerde Tweeter’da bu konuda bir seriye rastladım ve burada paylaşmak istiyorum.

Benim gibi evde kendi imkanlarıyla ingilizce öğrenmeye çalışan veya çalışmaya niyeti olan cahil fakirler için birkaç link paylaşacağım.

1- miniversite.org sitesinden Özkan Çelen’in ücretsiz ders videolarını izleyebilirsiniz. Üstelik videoların altındaki alıştırma linklerinden de öğrendiğiniz konuyu pekiştirebilirsiniz. Kendisi kıyak bi abiymiş helal olsun.

2- Gramerin yanı sıra her seviyeye uygun hikayelerin olduğu dev bir arşiv. Hikayeleri okurken bir yandan da dinleyebiliyorsunuz. Sherlock Holmes, Spiderman, Heidi, Jules Verne, Jack London, vampir hikayeleri… Ne ararsanız var. Link : YDS Dil Eğitimi : YDS IELTS ve İngilizce için dev arşiv 

3 – Gramer Notları. Yukarıda verdiğim linkteki sayfanın içinden bir parça. Gramer konularını türkçe tanım ve örneklerle anlatıyor.  Link : Gramer Notları

4 – Kayçı Ceren ( ) youtube kanalında ingilizce tarih makalelerini cümle cümle türkçeye çeviriyor. İngilizcesi başlangıç veya orta seviyede olanlar için bulunmaz bir nimet.

5-Ben henüz pek kullanmadım ama linkteki sitede sabahlara kadar ingilizce yazışarak sohbet edebileceğiniz bir bot var. Clever Bot

6- Uygulamalar. Lingualeo: Hem gramer hem kelime ezberi için çok iyi bir uygulama. Özellikle gramer alıştırmaları çok işe yarıyor. Bilgisayardan da kullanabilirsiniz. Link : Lingualeo Türkçe

Duolingo: En bilinen uygulamalardan biri. Hepsini 3. seviyeye getirdikten sonra tekrar etmiş olmak için geri dönüp son seviye çıkaracağım. Bu da hem pc hem telde var. Link : Duolingo Türkçe

Voscreen: En keyifli uygulama. Film ve dizilerden 10-15 saniyelik kesitler sunup size doğru çeviriyi soruyor. (pc-tel) Link : Voscreen

İngilizce öğrenme 6000 kelime: her alan kendi içinde başlıklara ayrılıyor. Aynı uygulamanın bir de cümle versiyonu var ona da bakabilirsiniz.

Fiilin ikinci ve üçüncü halini, zamanlara göre nasıl çekimlenip cümlede nasıl kullanıldığını öğrenmek için kullanışlı bir site. İngilizce dahil 12 adet dil seçeneği var.Fiil Çekimi

Reading Words: Dokunduğunuz kelimelerin türkçesini görebiliyorsunuz. Çevrilemeyen kelimelerden s takısını silince sorun çözülüyor.

10 – İngilizce ders dinlemek isteyenler ‘a bakabilir. İngilizce altyazı var. Diğerleri zorlayabilir ama Ronnie isimli hocanın söyledikleri çok iyi anlaşılabiliyor.

11 – Color Verbs: Düzensiz fiilleri ezberlemeyi kolaylaştırıyor. Renk vererek fiilleri gruplandırabiliyorsunuz. Pratik kısmı da gayet güzel.

Pilot nasıl olunur?

Eğer ilginiz varsa pilotluk bence çok iyi bir meslek. Hem parasal açıdan (THY kaptan pilotu maaşı 32 bin, ikinci pilot maaşı ise 25 bin TL üstü) hem de statü açısından oldukça tatmin edici ve talebi yüksek bir meslek.

Kaptan Uğur üniversiteyi bitirdikten sonra da AYJET uçuş okuluna giderek, pilot olmuş ve 10 yıla aşkın süredir havacılığın içinde. 3 yıldır Sorumlu Kaptan Pilot olarak görev yapmakta. Kanalında havacılıkla ilgili videolar paylaşıyor ve bunlardan biri de pilot nasıl olunur videosu. Aşağıdaki v ideoda nasıl pilot olunacağını ayrıntılı olarak anlatıyor.

Pilot nasıl olunur videosunun ardından altındaki “bir pilotun hayatı” videosunu da izlemenizi tavsiye ederim.

Mahmut bana kız bul lan Allahsız

Sanırım üniversitede okuyan bir arkadaş bana şöyle sormuş :

O hedefi 12den nasıl vuracamizi sen 12den vurana kadar nasıl yollardan geçtiğini, nasil pozisyon aldigini ,kaç kere denediğini bazen es geçiyorsun.

Mesela 3 tabak olayı senin için artık kolay olabilir belli bir statun ve tecrüben var. Bizede 3 tabak diyorsun evet katılıyorum 3 tabak hatta 13 tabak gerek. Peki sen bu 3 tabakları nasıl yapıyordun? Şimdi değil gençken, üniversitedeyken. Bunu başarmak için neler yaşadın nasıl yollardan geçtin? Bunları örneklesen en azından o yolda, doğru yolda olduğumuzu biliriz. Rollo’nun yazilari da öyle 3 tabak yapın diyor ama bunu nasıl yapmamız gerektiği yok. DAY GAME mı? YD değerlendirme mı? Yoksa partilere katılmak mı? Sen bu seviyeye gelene kadar neler yaptın.

Nasıl yollardan geçtiğimi yazdım ve birçok yerde de belirttim. Her attığım gol olmuyor, taş çatlasa 5’te birdir. Bir tek Tinder‘da 3’te bir. Ama ben o 5 kadına çok kısa bir sürede ve reddedilmekten çekinmeyerek yürüyorum. Bir de tabii Oyun var.

Mesela 3 tabak olayı senin için artık kolay olabilir belli bir statun ve tecrüben var.

Tamam her üniversite ve şehir aynı değil. Yine de üniversite ortamında olan bir adamın benim gibi hayatının çoğu erkeklerle yazılım satma – geliştirme ortamında geçen birine işin daha kolay demesi traji – komik. Fakat ne demek istediğini anlıyorum.

Bizede 3 tabak diyorsun evet katılıyorum 3 tabak hatta 13 tabak gerek. Peki sen bu 3 tabakları nasıl yapıyordun? Şimdi değil gençken, üniversitedeyken.

Öncelikle ben üniversitede iken mavi haplıydım ama kırmızı haplı çocuktan mavi haplı çocuğa ve sonra tekrar kırmızı haplı çocuğa bir döngüdeydim. Geri dönüp baktığımda burada gym dinamiğini görmemek imkansız. Şöyle açıklayayım :

Bir ara anlatırım, üniversiteye ilk gittiğimde çok yakın bir arkadaşım tam gaz mavi hap hayallerini yaşarken fena yanmıştı. Çok güzel bir kıza aylarca ağlayacak omuz olmuştu (bize “ona her konuda destek olacağım zira onu sevmem bunu gerektirir” gibi bir şey bile dediydi düşünün artık)  ve kız da o arada bildiğimiz en cool ama azıcık göt bir elemana varmıştı. “Kenan ben seni arkadaş olarak çok seviyorum ama” bile paketteydi. Sonra ben okulda ilk defa bir kızdan yandığımda bu eleman bana okulun gymine git tüm bu şeylerin hırsını ağırlığa bas dedi ve gyme gittim. Ve döngü başladı.

1 – Gyme git ve düzenli gidişinin birinci ayı “siterim lan bu işi ben buraya okumaya geldim” diye üstüne derslere asıl. Bir de network için klüplere takıl.

2 – Yukarıdakilerin damarlarımdaki testosteronu tepeye çıkardığına bahse girerim. Gym ve hedefe odaklanmanın küçük başarıları. Testosteron itkisi ile yavaş yavaş kızlara yönel. Bunu genelde kızların sana kaçamak bakmaya başlaması ile farket. Ve ona yaz, buna yaz ve sonunda biri ile ele ele, dudak dudağa.

3 – Kızı kız arkadaş yapınca tamamen sal. Gymi boşver, klüpleri aksat, dersleri aksat.

4 – Kız “lan ben bunu almamıştım bu başka birşeye dönüştü” diye terk etsin (ya da terk edemesin ama dırdıra başlasın ve ben terk edeyim). Aşk acısı ile gyme git ve (1)e dön.

Şimdiki aklım olsa o (3) ve (4)ü daha değişik yapardım. Nasıl değişik yapılacağını biliyorsunuz artık. Onu da siz yapın, benden geçti.

Neyse üniversite ve üniversiteli olarak çevren kız dolu. Sadece orada okuyanlardan bahsetmiyorum. Ama herkesin tabak devşirme şekli başkadır. Ben size birkaç arkadaşımın ve benim kanallarımızı yazayım, fikir olsun.

Üniversitede oldukça samimi olduğum İstanbul’lu bir arkadaşım vardı. Adam çok yakışıklıydı ve üstüne barlarda çalan bir rock grubunun solisti idi. Üniversitede ve barlarda performansı bitince “meyve” toplar, o meyvelerden tabak yapardı. En az benim kadar iyi çocuk olmasına rağmen o hobisinin ekmeğini çok yedi. Bu mesela birinci kaynak. O grubun neresinde olursan ol (solist, basist, vs .) meyve yiyorsun.

Eğer atletiksen okulun bir takımında oynayıp o ortamdan da tabak yapabilirsin.

Benim ne yaptığıma geleyim. 3 şey. Birincisi paraya ihtiyacım olduğundan sürekli çalıştım. Kız konusunu bu işe girerken bilmiyordum ama hem para hem de kız açısından en verimli part-time iş fuardı. Fuarlara çalışan bulan biri ile defalarca fuara gittim. O fuarlarda gördüğünüz kızlarla aynı şirkete çalıştım ve fuar günleri sabah – akşam o kızlarla aynı minibüste idim. Bu kızların genelde booth baby olduğunu düşünürseniz iyi ekmek çıkıyordu. Para olarak o kadar matah olmayan ama iyi ortam yapan bir başka iş de anket yapmaktı. Anket ile bırak yanındaki anketör kızları, anket yaptığım birkaç kızla sonra çıktım.

(Komik anı – 18 – 24 yaş arası kadın arıyorum, anket için. Bir evin kapısını teyzeciğim açtı. Dedim “teyzeciğim şu şu üniversiteden geliyorum anket yapıyorum evde 18 – 24 yaş arası kadın var mı” diye sordum. Kadıncağız “var kızım var gel buyur” dedi. Kızım dediği 22lik üniversiteli güzellikle oturduk, anket yaptık. Teyze bize çay yaptı. Bu arada ankete verdiği cevaplardan sinemadan hoşlandığını öğrendim. O hafta üniversitede olan etkinliğe gidelim mi diye sordum, kabul etti ve telefonunu anket kağıdına yazdı. Herhalde baba evinin içinde yürüyüp numara alarak Oyun tarihinin istisnai başarılarından birine imzamı attım :))

Bunun haricinde , şimdiki aklım olsa yazları boş boş evde pinekleyeceğime gider Alanya’da turizm sektöründe çalışırdım. Orada Rus kızlarla dönen ortamın farkına vardığımda 25 yaşındaydım sanırım.

Bir de tamamen kulaktan dolma ama call centerların çok renkli olduğunu duydum. Bilen biri varsa bizi şenlendirir ama kısa süreli ilişki ortamı diğer çalışma ortamlarına göre çok daha iyiymiş.

Yani dersleri aksatmadan çalışın. Hem para kazanın hem tabak. İş yerinden kıza yazmayın kısmı bu tür işlerde geçerli değil zira hem zaten ofis yok hem de işler boka sararsa ayrılırsın olur biter.

İkincisi benim üniversitenin ortamı iyi idi ve 3 tane klüpte aktiftim. Özellikle 3. sınıf ve 4.sınıftaki kız arkadaşlarımın 20 yaş altı olma sebebi budur. Sen senseisin ve gençlere yol gösteriyorsun 🙂

Üçüncüsü mesela üniversitede oldukça beta olmama rağmen kendimi bildim bileli yanıma tesadüfen düşen herkesle ufak da olsa muhabbet açan biri olduğumdan (mesela kütüphanede yanımda oturan kişilerle bir şekilde mutlaka tanışırdım) hergün hoşuma gidebilecek birkaç kızla karşılaşıyordum. Özellikle ders, klüp, iş, eğlence diye sürekli farklı bir yerde iken. Bazısı vardır kendini buna zorlamalıdır ve yaratıcı olmalıdır ama girişkenlik önemli. Buna camiada “life game” diyorlar, hala hakkında yazacağım diye bekleyen bir konu. Şu yazı hayat oyununa bir örnek.

Rollo’nun yazilari da öyle 3 tabak yapın diyor ama bunu nasıl yapmamız gerektiği yok.

Bizim zamanımızda online yoktu. Şimdi o da var. İnstagram ve Tinder var. Ama 3 tabak yapmak eğer ortam doğru ise çok zor değil. Özellikle tabağın çoğu erkek için pratikte kız arkadaş öncesi paralel yürüme olduğunu düşünürsen.  Üniversite ortamında, klüplerde, part-time işlerde, barlarda, etkinliklerde,vs … kırmızı haplı çocuk gibi davranırsan olmaması için bir neden yok.

Nasıl yapmanız gerektiği ise mizacınıza bağlı. Yukarıda 3 – 4 değişik erkeğin yöntemleri var. Hepsi birbirinden farklı. Şunu da ekleyeyim, üniversitede taş çatlasa 2 elin parmakları kadar kızla birlikte olmuşumdur. Asıl eğlence kendi paranı kazanırken ve bekarken.  Ben oyun ile çalışırken karşılaştım, üniversitede değil ama üniversitedeki aktiflik geçiş süremi çok olumlu etkiledi.

NOT 1 : Üniversite ortamında olan azınlık mensubu, İstanbul, Eskişehir, İzmir, Ankara gibi şehirlerde okuyan üniversiteli bir erkeğin nasıl tabak bulacağız diye sorması alay eder gibi bir şey. Sizi sanayiide çalışan çocuklar sopalasın diyeceğim de o ortamda kızsız kalmayı becererek zaten kendi kendinizi sopalıyorsunuz.

NOT 2 : Kadınlar konusunda acemi bir üniversiteli iseniz size tavsiyem bazı kitapların kapağının içine bakmayı öğrenin. Yanıbaşınızda ama giyinmeyi bilmediğinden olduğundan 2 puan aşağıda görünen kızı çok sonra havuzda görüp “lan bu hatun taşmış” diyeceksiniz.

En Büyük 500 Özel Sektör Şirketinde Aylık Net TL Maaşlar (2018 Mart)

Aşağıda İnsan Kaynakları Şirketlerinin ve Capital dergisinin araştırmaları neticesinde Türkiye’nin en büyük 500 özel sektör şirketindeki maaşlar yer alıyor. Veriler Mart 2018’e ait.

En Büyük 500 Özel Sektör Şirkerinde Aylık Net TL Maaşlar (2018 Mart)
Pozisyon En Az En Çok
Üst Düzey Yönetici
Yönetim Kurulu Başkanı 47,000 145,000
Yönetim Kurulu Üyesi 8,500 95,000
Genel Müdür 30,000 105,000
Genel Müdür Yardımcısı 18,750 55,000
İnsan Kaynakları
İnsan Kaynakları Direktörü 15,000 34,000
İnsan Kaynakları Müdürü 10,500 27,000
Yetenek Gelişim Yöneticisi 6,000 12,500
İnsan Kaynakları Uzmanı 4,250 9,000
Kalite Yöneticisi 5,500 12,000
Bordro Uzmanı 3,250 6,250
Bilgi İşlem
Bilgi Teknolojileri Direktörü 14,500 34,000
Bilgi İşlem Müdürü 11,500 29,000
Üst Düzey Sistem Programcısı 9,500 19,000
Analist Programcı 7,250 13,000
Sistem Analisti 5,250 11,000
Network Mühendisi 5,250 10,500
PC Destek Yöneticisi 3,500 7,700
Sistem Operatörü 3,250 6,700
Teknik Destek Operatörü 3,000 6,000
Satış
Satış Direktörü 15,000 39,000
Satış Müdürü 10,000 28,500
Bölge Satış Müdürü 7,500 20,000
Satış Temsilcisi / Yöneticisi 4,250 10,000
Telesatış Operatörü 2,750 4,800
Pazarlama
Pazarlama Direktörü 17,500 38,000
Ürün Grup Müdürü 10,500 25,500
Ürün Müdürü 6,250 16,500
Müşteri İlişkileri Yöneticisi 6,000 10,000
Halkla İlişkiler Müdürü 6,500 11,000
Pazarlama Araştırma Uzmanı 4,500 9,500
Halkla İlişkiler Uzmanı 4,000 8,250
Hukuk ve İdari İşler
Hukuk Müşaviri 11,000 61,750
Kıdemli Avukat 6,500 12,500
Avukat 2,500 8,500
İdari İşler Müdürü 7,500 17,000
İdari İşler Yöneticisi 5,500 11,000
İdari İşler Uzmanı 2,800 6,500
Bina Yöneticisi 5,500 7,500
Finans
Finans Direktörü 16,500 39,000
Mali İşler Müdürü 11,000 24,500
Muhasebe Müdürü 7,700 17,500
Bütçe Kontrol Müdürü 7,500 11,500
Bütçe Uzmanı 2,800 8,000
Finans Analisti 5,000 11,500
Muhasebe Şefi 5,250 9,500
Muhasebe Uzmanı 3,250 6,600
Muhasebe Elemanı 2,750 5,000
Satınalma ve Lojistik
Satınalma ve Lojistik Direktörü 15,000 33,500
Satınalma Müdürü 9,000 23,500
Satınalma Yetkilisi 5,250 12,000
Lojistik Yetkilisi 3,850 9,500
İthalat Uzmanı 3,850 8,000
Üretim
Üretim Direktörü 13,500 34,000
Fabrika Müdürü 12,500 26,000
Üretim Müdürü 8,250 22,000
Kalite Müdürü 6,500 17,000
Üretim Şefi 5,850 11,500
Endüstri Mühendisi 3,750 10,000
Üretim Planlama Uzmanı 3,500 9,000

20’lerindeki Erkekler: Güç Yolunda, İmparatorluğun 10 yılı

Gücü kovalamak, hiç bir istisna tanımayan, temel bir insan güdüsüdür. Her insan gücü ister, hepimiz rekabet içindeyiz, işbirlik içinde, planlayarak, tasarlayarak en büyük rekabete katılıyoruz – domine ederek,  genetik mirasını kim aktarma hakkını kazanacak oyununu oynayarak ve bunları yaparken eğlenerek hayatta kalmak.

Hepimiz başarıyı ararız, ancak başarı bir bedelle gelir – kişisel fedakarlıklar yapmak;  özdisiplin ister, lezzet ve motivasyon gerektirir, boyun eğmez bir bencillik ister. Keskin, güçlü bir zihin ister ama bunların yanında en şeytani şey, gücü diğerlerinden alırken bir şey hissetmemeni ister. Bir zamanlar bir hocanın anlattığı gibi – 30larını yarısında duvar sonrası KHlı bir hatundu – “bu hayatta herkes kazanamaz, eğer herkes kazansa idi sokakları kim temizlerdi?”

Ortada sınırlı miktarda güç vardır, güç görecelidir; gücün diğerlerinin sahip oldukları güce göre ölçülür. Eğer herkes neredeyse eşit derecede akıllı ve zengin olsaydı, senin aklın ve paran en uçta olsa bile farkedilmez olacaktı. Güç denge ile alakalıdır ve sonuç olarak “eğer boğayı boynuzlarından yakalayıp fırsatı değerlendirirsen, bu başkası için kaçmış olan bir fırsattır, eğer o kişi direkt sana meydan okumuyorsa.

Güç diğer herkesten daha iyi olmaktır ve gücü kovalamak bir erkeğin temelindedir, tamamen temelinde, eğer biri kendine saygı duymak veya diğerlerinin saygısını kazanmak istiyorsa, eğer lider, şöhretli, kayda değer, belki de efsanevi biri olmak istiyorsa gücü elinde bulundurmalıdır. Bir erkeğin yaşamı gücü elde etmek yolunda olmalıdır ve gücün eldesi sonrasında o gücü sürdürmek, savunmak yolunda ilerlemelidir.

Bazıları güç istemediklerini söylerler. Yalan söylüyorlar, ya sadece size ya da eğer bir yanılgıdalarsa hem kendilerine hem size. Herkes gücü ister. Kadınlar bile. Bir maskülen gücün boyundurluğuna girmekten hoşlansalar da, o gücü yönetmekten de hoşlanırlar. Kadınların gücü dolaylıdır, güçleri erkeğin gücünü kendi yararlarına kullanmaktan gelir.”power by proxy theory”, bunu gençliklerini kullanarak ve erkeklere vücutlarına erişme izni veren bir ticaret ile sağlarlar. Bunun feministlerin canını sıkmasının sebebi de feminen gücün kadının yaşı ile ters orantılı olması, kadınlar her zaman başkalarının gücünü kullanırlar, kendilerininkini değil. Ancak konuyu saptırıyorum, bu başka bir makalenin konusu olmalı.

20’lerinin başlarında gençliklerini uygun bir talibi (tercihen 20’lerinin sonunda ya da 30’larının ortalarında başarılı bir erkek)  kapamak için kullanması gereken kadınların aksine genç bir erkek 20’lerini sosyal pazardaki pozisyonunu artırmak için ne gerekiyorsa onu yapmak için uğraşmalı. Tabi sadece birileriyle yatmak için değil, kendi kalıtsal potansiyelini tam olarak kullanıp şu anki kendinden çok daha iyi biri haline gelmek için. Ortalama, kendine güvensiz 20 yaşındaki halinin, kendine saygı duymak, üretken hissetmek ve bir erkek olma yoluna adım atmak için yapması gereken şeyleri yapmalısın.

Sizin tüm 20leriniz kendinizi gerçekleştirmekle, geliştirmekle, fırsatları kovalamakla, kendini zenginleştirmekle geçmeli. Sorumluluklardan, aile yaşamının yüklerinden uzak, kız arkadaş ya da eş gibi zincirleriniz olmadan seks için tabak çevirirken Allah korusun uzun süreli kız arkadaşınız olmadan geçmeli. Tabii ciddi bir güç istiyorsanız. Eğer halinizden memnunsanız, tebrik ederim. Kişisel hırslarınız gerçekleşmiş demektir. Ama bu yazı en tepede olmak isteyen, en büyük hıslara sahip, gücü avlamak isteyen erkekler için yazıldı.

Kadınlar size beklenti, drama ve lüzumsuz stres dışında bir şey getirmeyerek kendinizi geliştirmeniz yolunda size yük olacak, ket vuracak ve çabalarınızı boşa çıkaracak yüklerden başka bir şey değiller.  Neden henüz olmak istediğin erkek bile değilken kendine bir ilişkiyi sürdürebilecek sorumluluğu yükleyesin ki? Eğer 30’larındaysan ve aile kurmayı düşünüyorsan ve zaten bir erkek gibi 20’lerindeyken kazançlarla, ter ve tecrübe ile bir güç temeli kurmuşsan ve 30’ların eğlenceli geçiyorsa fena bir fikir değil -Anlamsız bir şekilde geçen ve değersiz bir ölümle sonuçlanacak bir başka dönem değilse eğer…  Basit bir yaşam, yerine getirilmemiş bir yaşamdır.

Gücü nasıl inşa edersin? Açık ve içselleşmiş bir kırmızı hap felsefesi ile başlayacağım ki yeterince güçlendirici, senin onları görmek istediğin gibi değil de oldukları gibi görmek günümüzün topluca kendini kandırma toplumunda çok değerli bir varlıktır.

Aşağıda yazacaklarım bir erkeğe gücünü sağlayacak temel köşe taşları.

 Oyun

Bu bir erkeğin en önemli kişisel gücüdür, sadece kadınlarla değil tüm insanlarla. Oyuna sosyal yetenekler de diyebiliriz. Oyunu oynamak ve çekimi oluşturmak sadece cinsel olarak algılanmamalı, insanların size değer vermesi ve sizi kabul etmesi tabirince düşünün. Bu sizin sosyal çevrenizi kurmanızı, diğer sosyal çevrelere erişiminizi, network yapmanızı ve mülakatlarda işi kapmanızı sağlar. Tamamen kişiliğinizi nasıl ekip biçtiğiniz ve bunun gerçek olması ile alakalı, kendinizi olduğunuz gibi sevmediğinizden rol yapma ihtiyacı duymamak değil, aksine kim olduğunuzu bilerek daha güçlü ve çekici olmak için geliştirdiğinizden kaynaklanır.

Oyun birinin ömrünün bir döneminde gelişir ve hiç bir zaman alakasız ve demode olmaz. Şimdi oyunu birbirleriyle ilintili bir kaç alt gruba ayıracağız.

-Makyavelizm- Eğer bir durumu kavrar ve bu durumda nasıl oynayacağınızı görürseniz galip çıkarsınız, neyin gerçek neyin olmadığını bilmek, insanların neyi neden yaptığını bilmek, bir başkasının oyununda bir piyon olarak ya da teatral bir budala şeklinde oynatıldığını görmek.

-İnce zeka- Shit testleri geçmenize olanak verecek yegane şey, hayatta bir yere gelmeniz için bir mihenk taşı. İnsanlar sizin değerinizi yüzeysel bir şekilde anlayabilmek için ilk tanıştıklarında size sürekli shit test yapacak. Cevap hızınız, iletişiminizdeki yaratıcılığınız ve başarılı bir şekilde bunu iletme tarzınız hep ince zekanızın elementleridir. Güçlü bir çerçeve için mihenk taşıdır ve genel olarak shit testleri aşmanız için gerekli bir stratejidir(onayla ve abart gibi). Eğer ince zekanızın kötü olduğunu düşünüyorsanız size bol bol stand-up izlemenizi öneriyorum. Güzel bir başlangıç noktasıdır. Ne demek, rica ederim.

-Cazibe- Basitçe narsisizm, özgüven, kendinden emin olma durumudur. Bu sinsice karşıdakine tek kelime etmeden yüksek değerli olduğunu empoze eder. Doğuştan üstün olduğu hissini yaratır ve bunun atıp tutmaktan daha çok gerçeğe dayanması tabi daha iyidir zira bunu gerçekleştirmek için çok çalışmışsınızdır ve bazı şeylerde iyisinizdir. Ancak kişisel gelişimlerinin başındaki elemanlara benimsetmek istediğim tek yanılgı: fake it until you make it! (yapana kadar yapıyormuş gibi yap!)

-Mizah- Güçlü bir çerçevenin bir başka mihenk taşı. Mizah genellikle negatif bir durumdan türer. Negatif enerjiyi pozitife çevirir ve karşıdakilere bu başarısızlıktan/ kötü durumdan etkilenmediğini empoze eder. Mizah kimin taş gibi sinirlere sahip kişiler olduğunu gösterir ve diğer erkeklere shit test uygulamak için kullanışlı bir erkek aracıdır. Soyut kelimelere bile aşırı duyarlı olan zayıf, sinik ve duygusal olarak zayıf erkekler, gerçek hayatın gerçek sorunları ile başa çıkamazlar. Eğer mizahınızın sınırları varsa onları aşın. Mizah gücün ve etkilemenin mihenk taşıdır ve cazibe ile ilintilidir. Mizah onayla ve abart ile bir çok yerde kullanılabilir. Örneğin: “Evet o kadar rahatsız edici ve kadınsıyım ki insanlar beni Justin Bieber mı Miley Cyrus mu diye çağırsak karar veremiyorlar. Ama bence Miley’in saçları Justin’e göre daha erkeksi umarım bana onun takma ismini koyarlar.”

Para:

İyi bir oyun size para kazanmanızda yardımcı olabilir. Bağlantılar oluşturmak ve kişisel favorilerini veya sırtını kaşıyanları işe alan ve onları terfi eden acımasız networklere girmek için de paraya ihtiyacınız var. Hepimizin güç arayan insanlar olmasından ötürü meritokrasinin de limitleri var. Hiyerarşinin bir noktasındaki her lider kendi tarafında birinin olmasını daha iyi eğitilmiş ancak birlikte çalışılması rahatsız edici birine ya da tehdit olarak görünen birine tercih eder(şu aşırı kalifiye olduğundan işten red almak buna bir örnektir.) Burayı ay sonunu getiremeyen, birikim yapmamış bir şekilde okurken meritokrasiyi ortaya koyarak savunabilirsiniz ya da bla bla, ama ruhsuz aptal bir denyonun şampanyayı diktikten sonra koca bir Moet şişesini bacaklarının arasından sallandırarak herkese sözsüz bir şekilde “Koca bir yarrağım var kızlar, baksanıza!”diye haykırdığını görür ve belki meritokrasi hakkında idealize ettiğiniz şeyin gerçek olmadığını anlarsınız.

Para, oyundan daha fazlasını gerektirir. Oyun tamamen sizin bilişsel bağlantılarınıza bakarken, para bunun yanında diğerlerinin yararlanabileceği ayrı bir yetenek gerektirir. Ekonominin ihtiyacı olduğu ve bu yüzden bize ödeme yapacağı bir şey gerektirir. Eğer üniversiteye gidecekseniz hiç para getirmeyecek veya para getirmesi için %50’den az şansınız varsa boşu boşuna gitmeyin. Tabi ben de felsefeyi bir başkası kadar seviyorum ve psikoloji de cool bir şey. Ama ömrünüzün sonuna kadar A-101’de çalışmak istemiyorsanız ve hayatta kalmaktan ziyade iyi bir rekabetçi olmak istiyorsanız iyi para kazandıran bir departmana girin ya da boşuna kasmayın. Eğer yaratıcı yazarlık üzerine lisansınızı yapıyorsanız ay sonunu getirebilmek için yaşayıp kredinizin sınırlarınca basit bir hayat yaşayabilirsiniz (*Amerikan üniversitelerinin yüksek eğitim ücretinin borçları içinde yaşayanlar hakkında konuşuyor). Çünkü ben bile yeterince yaratıcı yazılar yazabiliyorum ve bu boktan lisansta bir diplomam yok, çoğu diğer yazarın da olmadığı gibi.

Ekonomik yeteneklerin akademik olmak zorunda değil.  Eğer bunlar size uygun değil ve ellerinizi sanayide, inşaatta kirletemeyecek kadar narinseniz o zaman pişirmeyi öğrenin. Kesinlikle herkes yemek yapmayı öğrenebilir ve uzun ve zor uğraşlar sonucunda gelişse de imkanları sınırsız! İnsanlar her zaman yemeğe ihtiyaç duyar yani aşçılıkkaybolup gidecek bir sektör değil. Üstelik yeterince tutkulu olursanız ve bu sanata dönüşür. Elinizin uzandığınca iş saatini harcarsanız belki bir gün bir restoran açarsınız ya da belki bir kitap yazarsınız-Sadece siz kendinizi, aklınızı viyonunuzu ve inançlarınızı sınırlarsınız.- Uğraşmayarak gücünüzden feragat etmeyin. Para getiren bir disiplinde odağınız olsun ve ona sıkı tutunarak ilerleyin. Yoksa “yanında patates kızartması ister misiniz?” ya da “Başka bir içecek ister misiniz”den ileri gidemezsiniz. Bunun olmasına siz izin vermiş olursunuz.

İnsanı motive etmek için savuşturulan hakaretler bir yana, oyun para getirir ve para da daha iyi oyun. Gelişen oyun daha çok paraya ulaştırır ve bir pozitif feedback döngüsü kurarsınız.  Züğürtlük baskılayıcıdır, söylediğimin tam tersidir ve negatif feedback döngüsüyle sonuçlanır. Sizi müthiş olmanın ne anlama geldiğinden alıkoyar, fakirlik köleliğin sosyal olarak kabul edilen formudur. Sizi bu konumdan ileriye götürmeyecek bir maaş uğruna tüm zamanınızı vermenizi sağlar. Fakir insanların bir çoğu kendi konumlarını kabul ederler ve sefalet içinde ömürlerini harcarlar. Kendilerini bu süreçte porno ucuz oyunlar ve alkol ile uyuştururlar zira pes etmişlerdir. Onlardan olmayın, bir rekabetçi olun.

Daha çok para daha çok imkan, daha çok imkan daha çok gelişim demektir. Para varlıktaki en güçlü sezgisel olmayan nesnedir. Her insanın varlığını sürdürebilmesi için gerekli, gücün ondalık sisteme çevrilmiş bir ölçüsüdür. Para kazanın, tomar tomar kazanın. Felsefi olarak azıcık, gücün ölçüsü olarak herşeyi ifade eder. Hiç parası olmayanlar için azıcık herşey, çok parası olanlar için hiçbir şey ifade etmez.

Estetik/Güzellik:

Bu bir kadın için çok önemli ama sakın bir erkek olduğunuz için bunun alakasız bir konu olduğunu düşünmeyin, güzellik ayrıcalığı gerçek bir şeydir, güzel gözüken bireyler çirkinlere göre daha çok ikramiye alırlar. Çirkin bir orospu çocuğu olup uygun koşullarda yaşayabilirsiniz ya da tek gecelik ilişkilerde iyi olabilirsiniz ama şu an biz güç hakkında konuşuyoruz, sadece rastgele gecelerde lojistik uygunsa birileriyle yatıp kalkmayla değil. Güzel görünerek bir çok alanda yüksek bir değer sunarsınız.

Neden güç yolundaki bir mihenk taşını imkanımız varken görmezden gelelim ki? Hemen söyleyeyim, spor salonuna gidin, sadece fiziksel gücünüzü artırmanın yanında nasıl göründüğünüzü iyi bir noktaya getirir. Size bakabileceğiniz ve saygı duyacağınız bir vücut verir. Testosteronunuzu ve isteğinizi / itkinizi arttırır. Sizi güçlendikçe ve güçlendikçe mental olarak canlandırır.

Saçınızı ve sakallarınızı bakımlı tutun. Kötü tıraşlı biri çirkin biridir. Güzel giyinin, kötü giyinmiş biri resmen düşük sosyal statülüyüm, aptalım ve fakirim diye bağırır. İnsanlar yüzeysel özelliklerimizi sürekli yargılar yani üzerinde kontrol sahibi olduğunuz herşeyi düzelttiğinizden emin olun. Eğer tıfıl biriyseniz ya taşaklarınız küçüktür ya da  bir çeşit kronik bir bozukluğunuz vardır ve bununla yüzleşmek zorundasınız. Yaşam böyle, diğer yönlerinizle farkınızı koyun, böyle şeyler sizin mükemmeliyetçi ideallerinizi bloke edecek çünkü dezavantajları oldukça göze çarpıyor. Ama bu sizi doğru bir zihin yapınız varsa güçlü olmaktan alıkoyamayacak bu yüzden bunu bir bahane edinip pes etmeye kalkmayın. Eğer pes ederseniz güçsüz olmaktan zevk alın zira kimsenin sikinde değilsiniz.

Pratik yetenekler

Gençken daha hızlı öğrenirsiniz. Yaşlandıkça yeni yararlı şeyler öğrenme süreciniz yavaşlayacak ve zorlaşacak.(örneğin yabancı diller) Yani demektir ki bu hemen bunları aşın ve öğrenin. Öğrenmeyi, bir kadının biyolojik saatine göre yumurtalarının bitmesi gibi algılayın. Hemen yap! Koşullar en uygun zamanda iken yap! Neden uygun zamandayken yapabilirken hayatınızı gereksiz yere zorlaştırasınız ki?

Sosyal pazar değerinizi artıracak yeteneklerden bazılarını derledim.

-Bir disiplinde bir kavrayışınız olsun- Örneğin yemek yapmak, inşaat, tesisat, araba mekanizması vs.

-Dans etmek, insansı bir eşleşme çağrısı- Tarzınıza uyanlardan birini seçin.

-Bir kaç dil konuşmak- Zekayı, çok yönlülüğü gösterir. Normalde dil bariyeri yüzünden kapalı olacak sosyal çevreler açar. “İspanyol tayfam”,”Benim Araplar” falan filan. Cahil İngiliz kümesine karşın hayatınızı zenginleştirecek İngilizce bilmeyen bir sürü insan ve tabiki de koca bir okyanus dolusu amcık.

-Fiziksel gücünüzün uygulanması ve gösterilmesi- spor sanatları, fiziksel bir disiplin olmasına rağmen listelediğim diğer disiplinlerden psikolojik olarak ayrılır. İnsanlara nasıl tekme tokat dalınabileceğini bilmek insanın güveni üzerinde önemli bir etkiye sahiptir, yani çevresindekiler için güzel bir çekim yaratır. Kendini ve kendilerininkileri koruyabilirsin. Sana veya arkadaşlarına bulaşan kimse yüzleşmek zorunda kalacağı bir fiziksel kuvvetle karşı karşıyadır. Eğer bir zombi istilası olacaksa bir kaç kafa patlatabileceğin anlamına gelir. Üstüne uğraşan her insanın öğrenebileceği böyle bir yeteneği görmezden gelmesi akla mantığa uymaz.

Böylesi hedefleri ciddi uzun süreli bir ilişki ile hayata geçirmenin ne kadar zor olduğunu anlatmadan olmaz. Kız arkadaşınız sizin değerli nöronlarınızı kendi gereksiz dırdırları, irrasyonel duygusallığı ve vizyonsuz endişeleri ile tekeline alır.

Büyük resme bakın hele, sizin ortalama 20’lik kızınızın aklındaki şeyler bir alfa tarafından bir güzel sikilmek, ne giyeceği, az önce nasıl hissettiği ve şöyle şöyle yaparsa nasıl hissedeceği, arkadaşlarının onun hakkında ne düşündüğü, bla bla sikeyim bla. Şu gürültüyü siktir edin, onları tabak olarak çevirin ve bağlılığınızı 30’larınıza gelene kadar kimseye vermeyin. 30’larınıza vardınız artık, artık seksi 20’lik çıtırlarla takılır ve çıtanızı çer çöpten çok daha yukarılara çıkarırsınız çünkü artık CPD’niz uçlarda geziyor.

Erkek olmak zordur. Bunun için çok çalışmanız lazım. Hayata adımınızı 18 yaşında toplumun belki %50’sinin gözdesi bir yakışıklı olarak atmıyorsanız, ekonomik ve kişisel olarak üste çıkmak için çok kan, ter ve gözyaşı dökmelisiniz. İşte bu yüzden 20’leriniz sizin genç olduğunuz için eğlenmeniz gereken yaşlar değil aksine olmak istediğiniz erkek olmak için hayatınızı inşa edeceğiniz yaşlar. Eğer şimdi yapmayacaksanız hangi en enerjik, şekil verilebilen zaman aralığında yapmayı planlıyorsunuz? 30’larınızda mı? 40’larınızda mı? Yoksa sürekli Xbox’a bağımlı porno yayınlarını izleyip 31 çeken ergen halinizle mi kalmayı planlıyorsunuz. Bunu yapabilirsiniz, kısıtlı varlığınızda sadece eğlenmeyi seçebilirsiniz. Böyle olarak asla güçlü biri olamayacaksınız ama belki kendi monoton, tek düze yaşamınızda zevki tadarsınız.

Özetlemek gerekirse: 20’lerinizi olmak istediğiniz adam olmak için çalışarak, gücün peşinde koşarak harcayın. 30’larınızı ise kazandığınız güçten, kendi inşa ettiğiniz sizden zevk alarak geçirin. Gücünüzü korumakla ve desteklemekle geçirin ki 40’larınızda da hala sefasını çekebilesiniz. Güç peşinde koşma görevi hiç bitmez ama 20’lik bir adam en üstteki %5’te(Hedeflerinizi yüksek tutun piçler!) olana kadar oldukça uzun bir yola sahiptir.

Büyükleriniz, özellikle başarılı kişiler, sizden korkabilirler ama kartlarınızı düzgün oynayın ve size tecrübe ve kaynaklarla mentorluk edeceklerdir, sizin içinizde kendilerinin genç halini görerek. Yolunuz açık olsun kardeşlerim!

Kaynak : 20’s Men – The Quest for Power, The Decade of Empire

Çeviren : Olaf

NOT: Bu yazı üzerine podcast: Erkek Adam Discord Yayını – 20’lerinden 30’larına Erkekler (12 Aralık 2020)

Alaylı yazılımcı

Daha önce birkaç kere yazılım alanında çalıştığımı söylemiş üniversitede bilgisayar mühendisliği ya da bilgisayarla ilgili bir bölüm okumadığımdan bahsetmiştim. Yazılım geliştirmeyi kendi kendime nasıl öğrendiğimi anlatmamı isteyen arkadaşlar oldu. Kısaca anlatmaya çalışayım.

Benim ilkokulu bitirir bitirmez Anadolu Lisesi’nin hazırlık sınıfında ingilizce öğrenmek gibi bir avantajım oldu. Şimdi o yaşta hazırlık sınıfları yok sanırım ama bir dönem boyunca haftada neredeyse 25 saat ingilizce ders gördüm. Üstüne o zamanlar tam bir hırs küpü olduğumdan bir 20 saat de ben ders çalıştım (haftasonu 5 x 2 = 10 saat artı hafta içi 2 x 5 = 10 saat). 6 ayda yaklaşık 1,000 saat ingilizce ile uğraşmışım. Normalde gündelik hayatta ve iş hayatında iyi ingilizce konuşmak için gerekli upper intermediate ingilizce öğrenmek için 640 saat ders ve 400 saat kadar da ders artı çalışmak lazım. Anadolu Lisesi ve inekliğim sağolsun 12 yaşında o seviyeyi geçmiştim. Babamın iş arkadaşının misafiri İngiliz bir kadın vardı. Bir yıl önce tek kelime bilmezken bir yıl sonra onunla uzun uzun Antartika maceralarını konuşmuştuk mesela.

Sonra hemen ardından bilgisayar aldık. O zaman Intel X86 işlemcilere sahip PC’ler yeni çıkmış ama pahalı. Babama yalvar yakar bir bilgisayar aldırdım ama adam gitti bana haber vermeden Commodore 64 aldı ve görevini tamamladı 🙂 PC o zaman memur maaşı ile kolay alınabilecek bir alet değil. Her ne kadar hayal kırıklığına uğrasam da hala sakladığım bu makine beni programlama ile tanıştırdı. Zira bilgisayarla beraber Commodore 64te BASIC programlama dilini anlatan bir kitap vardı. Yaz tatili dolayısıyla bende vakit bol. Kitaba daldım. Ne internet var ne de “abi bu kod çalışmıyor” diye soru sorabileceğim bir forum. Sinirden saçlarımı yola yola günde 2- 3 saat o kitaba gömüldüm ve sonunda elimdeki dandik bilgisayara “I know you BASIC bitch” diyecek ve RiverRide’ın çok kaba bir versiyonunu yazacak kadar BASIC öğrendim.

Lise de bir arkadaşımın mühendis babasının Pcsine ağzımın suyu akarak bakmaktan ve Doom oynamaktan başka gerçek bir bilgisayarla maalesef ancak üniversitede uğraşabildim. Lise boyunca üniversite sınavına hazırlanmaktan (Lise 1’in yazında başlamıştım) bilgisayarı unutmuştum.

Sonra şans yüzüme güldü. Daha doğrusu 3 sene çalışıp iyi bir üniversite kazandım. Birgün yurtta odada boş boş otururken benim liseden aynı üniversitenin bilgisayar bölümünü kazanan bir abim odama muhabbete gelip “lan boş boş oturacağına bilgisayar labına gidip programlamanı geliştirsene” dediğinde “bilgisayar labı ne?” diye sormuştum. “Şu binaya git şu kata çıkıp Bilgisayar Labi yazan yere” git anlarsın diye tarif etti. Ben de saf saf dediği yere gittim ve üniversite kartımı verip Lab 3 Computer 21 (numaralar aklımdan çıkmış olabilir) yazan bir kart alıp Lab 3 yazan yere gittim.

Lab 3’ün kapısından gördüğüm manzara karşısında gözlerim öyle doldu ki, oraya çöküp ağlayacaktım. İçerde tam 25 tane 32 bit PC var! 25 tane! Daha sonra zaten bilgisayarlarda Windows 95 ve Internet görünce sevinçten uçuyordum! Bana Lab’a git diyen abinin tavsiyesi ile üniversite kütüphanesinden aldığım kitaplarla önce PASCAL sonra da C öğrendim. Ardından C++ kastım ama doyurucu bir kitap bulamadım. Internette araştırarak Deitel & Deitel’in kitabının en iyisi olduğunu öğrendim ve Aksaray’da bir kitapçıda orjinalini buldum. Fakat bende alacak para yok. Kötüsü harçlıktan biriktirsem bile okulun 3 ayı kalmış, yaz tatiline kadar para biriktirsem bu sefer yaşadığım ufak şehre, evime dönmem lazım ki evde PC yok.

Neyse 3 ay özel ders vererek ve fuarda çalışarak Deitel & Deitel’in C++ kitabını ve bir Pcnin 50%sini alacak parayı 3 ayda biriktirdim. Çoğu fuardan geldi. Kalanı da babamdan borç aldım (gerçi sonra geri ödemedim) ve eve otobüsün bağajında yepyeni PC ve D&D C++ kitabı ile gittim. Yaz tatilinde ise bu kitap sayesinde 3 ayda C++’ı çözdüm. Kolay olmadı. Internet yok, pointer aritmetiği falan ağlatıyor adamı. Şimdi C# ve Java var. Allah Garbage Collector’ı icat edenden razı olsun 😊

Ondan sonraki senem ise okulda ufak ufak proje yaparak geçti. Sanat Klübünden psikoloji okuyan bir kızın vasıtası ile psikoloji bölümündeki deneylere Visual C++ ile deney programları yazdım mesela. Psikoloji kız dolu o işin ekmeğini öyle yedim. Sonra elektrik elektronik bölümünde silme erkek ekiple imaj işleme algoritmaları yazdım. İki bilgiyi bir araya getirecek girişimci ruh içime doğsa, kağıda yazılı çok seçenekli anketlerden veri okuma algoritmaları yazar köşeyi dönerdim ama 1972 Playboy güzeli Lena ablanın fotosunu işlerken aklıma gelmedi.

Üniversitenin son 2 senesi ise part time çalıştım (bu yüzden de okulu uzattım). Fakat 2000 – 2001 dotcom balonunun son senesi, o sene Istanbul’da dandik ASP işlerinden bile part time 400 USD kazanıyordum. Öğrenci adam için çok iyi para. Sonra balon patladı tabii.

Mezun olunca ilk girdiğim ve full time profesyonel yaptığım iş C++ ile sunucu tarafında çalışan ve çok kullanıcılı bir uygulama yazan bir şirketti. Teknik ekibin başında yabancı bir amca vardı. Bilgisayar mühendisi olmamamdan dolayı başta bana pek sıcak bakmasa da sonradan iyi anlaştık. Sonraki yıllarda o şirketten ve Türkiye’den ayrıldı, bir iki sene sonra da ben şirketten ayrıldım. Ardından birgün kendisinden bir telefon aldım. “Mahmut Tayland’da birine ihtiyacım var, aklıma sen geldin, biliyorum sen gidersin” dedi. “Gitmem mi lan giderim tabii!” dedim. Uzakdoğu’da yaşama fırsatını duyunca parayı bile sormadım, bıraksan bedava gideceğim. Kısa süre sonra 4000 Dolar olduğunu öğrendiğim maaşla Bangkok’taydım (bugün İstanbul’da 25 yaşında ve 4000 Dolar maaşla olmak gibi bir şey). 3 sene sürecek Bangkok ve ara ara bugüne kadar gelecek yurt dışı maceram da böylece başlamış oldu (daha önce ülke sınırlarından dışarı çıkmamıştım). Bugün bile Asya’da yaptığım ağı sata sata hala o pazara çalışıyorum.

Geçenlerde ekonomist Atilla Yeşilada bir videosunda “akıllı biri olduğumdan dolayı mı Ingilizce bildiğimden dolayı mı iyi kazanıyorum bilmiyorum” dedi. Aynı şeyi ben de söyleyebilirim ve cevabı bilmek istemiyorum 😊 Ama Ingilizce hayatımı değiştirdi. Hangi mesleği yapacak olursanız olun mutlaka öğrenin. Benim şansıma bir hazırlık sınıfından dünya kadar vaktimin ve beynimin taze olduğu bir yaşta Ingilizce öğrendim. Ama rakamlar sizin için de farklı değil. 640 saatlik bir ders programı ile örneğin haftasonu 8 saat ders alarak 6 ayda derdinizi anlatacak kadar, 1 senede sokakta konuşacak kadar ve 1.5 senede işinizde çok düzgün kullanacak kadar öğrenebilirsiniz. Bu ucuz bir yatırım değil ama dünyada İngilizce bilenler ortalama 25% daha fazla kazanıyorlar ve Türkiye gibi nüfusun sadece 14%ünün İngilizce bildiği bir ülkede bu oran muhtemelen daha fazla.

İkincisi artık sizin elinizde streaming video yayını izleyebileceğiniz kadar hızlı bir internet var. Ben kendi kendime yazılım öğrenirken bu imkanlar yoktu. Şimdi Türkçe bile çok kaynak var.

Üçüncüsü artık yazılımdan çok daha kolay para kazanabileceğiniz işler ve diller var. PYTHON gibi basit bir dili birkaç ayda öğrenebilirsiniz ve sadece PYTHON bilgisi ile bile para kazanabilirsiniz. Bilgisayarlar çok hızlı ve güçlü artık. Bizim gibi C++’da bir avuç memoryde sürekli pointer yükleye boşalta program yazıp compilerın bulamadığı buglarla saç beyazlatmak zorunda değilsiniz.

Şunu da söyleyeyim eğer iyi bir üniversitenin mühendislik fakültesinden mezun olmasam, kendimi yetiştirmiş bile olsam bu işe girmem zor olurdu. Sektörde en büyük problemlerden biri bu. Bence yetiştirmek üzere lise mezuniyetinden adam almanın hiçbir problemi yok ama sektör illa üniversite diploması istiyor.

Robert P. Murphy – Gençlere tavsiyelerim

Son birkaç yıldır gençlere bedavadan finansal tavsiyeler veriyorum. Tavsiyelerime ise genelde şöyle giriyorum : “Size hayatınızla ne yapacağınızı söylediğim için kendimi komik hissediyorum, ama kel olduğum için biliyorsunuz daha yaşlı ve endişeliyim.” Bu yazıda, tavsiyelerimi özetleyeceğim. Bunları daha geniş kitlelere yayılacak şekilde özetlemek konusunda rahatım zira bunlar oldukça tutucu tavsiyeler ve her durumda faydalı olabilirler. Fakat benim Batı ekonomileri ile ilgili karamsar görüşümü göz önüne alırsanız bunlar oldukça önemli tavsiyeler.

Daha fazla birikim yapın.

Bir insanda gelecek için birikim yapma bilgeliği ve disiplini varsa, bu insanın ileride daha yüksek yaşam kalitesine sahip olacağı genel bir bilgidir. Ama yüksek tasarruf oranlarının kişinin gelecekteki geliri üzerindeki etkisini görmek için sayısal bir örneğe bakmakta fayda var – kitabımın 10. Bölümünde detaylandırdığım gibi. Albert Einstein’ın dediği gibi, evrende bileşik faizden daha büyük bir güç yoktur.

Aynı zamanda insanlar, ana akım medyadan gelen telkinler yüzünden birikim yapmaktan utanmamalıdırlar.  Kitabımda açıkladığım gibi, herkes kendi yaşam kalitesini daha fazla birikim yaparak arttırabilir. Başka deyişle, Alice’in kendi gelirinin daha büyük bir kısmını biriktirmesi yüzünden bir yerlerde Bruce’un daha fazla borç içine düşmesi ve hayat kalitesinin düşmesi gerekmez. Toplum gerçekten de net olarak birikim ve yatırım yapabilir. Yani herkes çalışanları daha verimli yapan üretim araçları üzerindeki hakkını arttırabilir.

Bugünkü ekonomik gerilemede, insanların tasarruf yapıyor olması daha da önemli. Keynezci uyarıların tersine, aileler ve şirketler daha fazla tasarruf yaparlarsa ekonomik düzelme daha hızlı yaşanır.

Birden Fazla Gelir Akışı Geliştirin

İnsanlar daha fazla birikim yapın tavsiyesini duyduklarında genellikle öğle yemeklerini evden getirdikleri sandviç ile yapmak gibi tasarrufları düşünür. Daha fazla tasarruf yapmanın en bariz yollarından biri gereksiz harcamalardan kısmak olsa da, daha fazla tasarruf yapın derken kafamdaki asıl yol bu değil. Eğer bir insan her ay gerçekten daha fazla miktarda para biriktirmek istiyorsa bunun en iyi yolu giderden kısmak değil geliri arttırmaktır. Özellikle genç insanlar (benim bu yazıdaki hedef kitlem) için, zaten giderden kısacak pek fazla fırsat yoktur. Ama prensipte bir insan için ne kadar kazanabileceğinin üst sınırı yoktur. Beni yanlış anlamayın. 22 yaşında ve dişe dokunur geliri olmayan bir erkek spor arabalara ya da nezih bir mahallede kiraya büyük miktarda para harcıyorsa, daha ucuz bir yere taşınması ve aracını daha ucuz ve yakıt tasarruflu bir araçla değiştirmesi daha akıllıcadır. Ama bu tür hemen yapılabilecek şeyleri yapsalar bile herkes – özellikle de genç insanlar – nasıl daha fazla gelir elde edebilecekleri üzerinde kafa yormalıdırlar.

Şu an zaten bir ofiste çalışan adamın geceleri garsonluk yapmasından bahsetmiyorum. Kafamdaki bu değil. Bunun yerine genç insanlar bir sürü girişimci işleri denemeliler. Kendilerine başka bir patron daha aramak yerine, gençler kendilerinin patronu olmayı düşünmeliler. En azından birkaç sınırlı alanda.

Bu söylediklerim bazı insanlara korkutucu geliyor ama dikkat ederseniz pek çok genç farkında olmasalar da girişimciler : çocuk bakan veya komşusunun çimlerini para karşılığı biçen her genç bir girişimcidir. Bu çocuklar fısıltı gazetesi ile müşteri bulurlar ve sağladıkları servis için direk ödeme alırlar. Her girişimcinin yaptığı gibi.

Bu tavsiyeyi konuşma yaparken verdiğimde bazı öğrenciler bana ne yapmaları gerektiğini soruyorlar. Kısa cevap şu : “Bilmiyorum, bunu sizin bulmanız lazım”. Girişimci çevresine bakar ve insanların ihtiyaç duyduğu, halihazırda ellerinde olmayan ve ellerine geçmesi için para ödeyecekleri ürün ve servisleri bulur. Bu para eğer girişimcinin zamanına ve yatırımına değecekse girişimci kolları sıvar. İnsanın yapacağı mükemmel girişimi bulana kadar düşünmesini tavsiye etmiyorum. Tam tersine, zamanınızı çokça kapsamadığı sürece birçok girişimi denemek daha mantıklı. Gereken yetenekleri, kendine güveni, müşteri talebini ve bu talebe cevap verecek karlı ürünleri düşünme yetisini kazanmak birçok deneme – yanılmayı gerektirir.

Bu yazıdaki tüm tavsiyelerim gibi, birden fazla gelir kanalı yaratmak her zaman akıllıca birşey olmuştur. Ama günümüz ortamında bu oldukça kritiktir. Bugün “iyi ve sağlam” bir işi olan biri bile gelecek sene ne durumda olacağını kestiremez. Haftasonu girişimini bugünden başlatan bir genç, eğer  işten çıkarılırsa yarın hemen genişletebilir. Ama örneğin köpek gezdirme girişimine bu sene başlamayan genç, gelecek sene işler kötüye gidip işsizlik 12%ye çıktığında işe girişirse, binlerce işsizle rekabet etmek zorunda kalacaktır. Ekonomi hala iyi iken girişime başlayıp geliştirirseniz, ekonomi kötüye gittiğinde elinizde hazır bir müşteri tabanı olacaktır.

Tavsiyemi tekrarlayayım. Aylık bütçenize bakıp “şu kadar kazanıyorum o zaman şundan ve bundan keseyim ve kenara 250 Dolar atayım” gibi bir  yöntemle para biriktirmeniz tavsiyesini vermiyorum. Daha çok “şurada tasarruf edip kenara 100 dolar atayım ve sonra her Cumartesi 3 ev temizleyeyim. Masrafları ve her haftasonu güzel bir yemeği çıktıktan sonra elimde biriktirmek için 600 Dolar kalsın” gibi bir yöntemi tavsiye ediyorum.

Televizyonunuzu satın

“Herkes – özellikle de gençler – daha fazla para kazanmak konusunda beyin fırtınası yapmaya başlamalılar.”

Size verebileceğim en yalın tavsiye, yeni gelir kanalları bulmak için evdeki televizyonunuzu satmanız. Ben benim televizyondan master yaparken sıklıkla yaptığım taşınmalardan birinde kurtuldum. Önce bir süre psikolojik çekilme yaşadım ama şu an biri evime televizyon koysa midem bulanır. Televizyonun verimliliğimi ne kadar öldüreceğini tahmin bile edemiyorum. İnsanlar favori TV dizilerini bilgisayarda izleyebilir. (*)

En az bir aylık masraflarınızı karşılayacak kadar nakit biriktirin

Bir kişi her ay para biriktirmeye başlarsa bu parayı nasıl kullanmalı? Bence ilk adım – Dave Ramsey gibi görünmeden söylemeye çalışayım – bir ay yetecek kadar parayı biriktirmektir. Kişinin kendi tercihine göre para yastık altına ya da bankada mevduat hesabına konulabilir.

Bunu yapmanızın amacı maaş gününden maaş gününe yaşama alışkanlığını kırmanız. Bu tip bir hayat tarzı 3 nedenden dolayı zararlıdır : en barizi, böyle bir yaşam en küçük bir parasal sorunda kişiyi zora sokar. Beklenmeyen bir masraf ya da işten çıkarma karşısında bu kadarlık bir emniyet bile çok yararlıdır.

Ama bir aylık parayı kenara koymanın 2 nedeni daha var. Böyle bir paraya sahip olan kişi faturaların ay içinde birikmesine izin verip onları topluca ödeyebilir ve böylece sürekli bankaya (fiziksel ya da online) gitmek zorunda kalmaz. Kişi sürekli para akışını dengelemeye çalışmak yerine işine konsantre olabilir.

Diğer bir sebepte, maaş bordrosuna bağımlı yaşamak girişimci ruha zararlıdır. Ay sonunu getirme mantalitesi yerine bir aylık birikimi olan insan için önümüzdeki bir ayın masraflarına sahip olmak ile 2 ayın veya 3 ayın mastaflarına sahip olmak arasında fark yoktur. Kişinin bir kere tüm ödeme ve harcamalardan sonra bile elinde koca bir ay için para kalırsa, o para gizemli bir şekilde artarak daha fazla ayı karşılayacak hale gelir.

Zekat ver Ya da Bağış Yap

Size mantıksız görünebilir ama inançlı biri zekat verdiğinde (ya da inancı olmayan biri bağış yaptığında) bir şekilde insanın elinde aydan aya daha fazla para oluyor. Sanırım zekat gibi insanın elindekinin belli bir oranını bağışlamak, o insanın parasını daha iyi yönetmesini sağlıyor.

Daha genel olarak, kişinin dikkatini kendi benliğinden dışaroı yöneltmesi onun ufkunu genişletiyor ve kişinin düşünmeden harcama yapmak gibi davranışlarını kısıtlarken daha fazla gelir için yapması gereken ekstra işi yapmasını sağlıyor.

Bu son madde, depresyonda ve ciddi maddi sıkıntı içinde olanlar için çok önemli. Onları orada tutan sebeplerden biri de, bilinçaltlarında bir yerde, faturaların mutfak masasında birikmesine izin vermeyen ve hayatlarını yoluna koymuş insanlar gibi stressiz yaşamayı haketmediklerini düşünmeleri. Dini ya da seküler bağış yaparak kişi kendinden nefret etmeye harcadığı zamandan kısarak başkalarına yardım etmeye odaklanır.

Değişken Faizli Borçtan kurtulun

Kişi elinde belli bir miktar birikim yaptıktan hemen sonra tüm bileşik faizli borcunu ödemelidir. Bunun en başta geleni de her ay faiz binen ve faizi güncel rakamlardan hesaplanan kredi kartı borcudur. Eğer faizler artarsa oradaki borç bir anda ödenemez noktalara çıkabilir. Bu ise daha önce kredi kartı borcunu döndürebilen birçok kişiyi iflasa sürükleyecektir.

Değişken faizli borçtan kurtulmak illa onu ödemekle olmaz. Kişi borcu sabit faize geçirebilir.

Gümüş ya da altın alın

Bir aylık nakitten ve borç kapadıktan ve değişken faizli borçtan kurtulduktan sonra paranızın bir kısmı ile altın ve gümüş alın. Gerçekten elle tutulur yatırımlar yapma konusunda oldukça öğreticidir.

(*) – Bugün bu tavsiyeye sosyal medyadan ve bilgisayarda vakit öldürmekten uzak durun da eklenebilir.

Çeviri : My Advice to Young People

Para – statü – görünüş

– sa beyler, siktim ortalığı. Nezaket paradoksu yazısındaki hatalı bir kısıma cevap vereceğim diye başladım bilmem kimin ebesine kadar uzadı konu. Okuyanlar para-statü-görünüş’ün KADINLARDA CİNSEL ÇEKİM UYANDIRMA İLE KESİNLİKLE BİR ÂLAKASI OLMADIĞINI FARK EDECEKLER

BÖLÜM 1

“sonsuzluk ve bir gun”, şöyle demişsin:

– “eğer yürümek istediğin hatunun senle birlikte olma ihtimali düşükse o hatunla hiç vakit kaybetme. Bu ihtimali nereden anlayacaksın? Çok basit, bir hatundan görünüş, para ve statü bakımından aşağıdaysan o hatun seni çekici bulmayacak ve seninle birlikte olmak istemeyecektir. Bunu, hatunun sana olan tavrından, hareketlerinden rahatlıkla anlayabilirsin.”

BU KISIM YANLIŞ. Madde madde ele alayım:

1-) “eğer yürümek istediğin hatunun senle birlikte olma ihtimali düşükse o hatunla hiç vakit kaybetme. Bu ihtimali nereden anlayacaksın?”

Bir hatunun senle yatma ihtimalinin düşük olması SENİ İLGİLENDİRMEMELİ, BUNU HESAPLAMAYA ÇALIŞMAMALISIN.

– “Tomassi’nin 8 Numaralı Demirden Kanunu

Bir kadının seninle niye yatmayacağını anlamasını HER ZAMAN kadına bırak, asla bunu onun için yapma.”

Seninle neden yatmaması gerektiğini ANLAMAYA ÇALIŞIRSAN, kızla aynı tarafta kendine karşı savaşırsın. Çünkü o kız da neden senle yatıp/yatmaması gerektiğini aklında hesap ediyor ona yürüdüğün an da. Bunu senin yapmana gerek yok. Ayrıca yaparsan özgüvensiz davranmana yol açabilir, veya yatma ihtimalin olduğu hâlde KENDİ KENDİNE “bu benle yatmaz” diyerek kızı KENDİNE LAYIK görmeyebilirsin.. YANLIŞ.

Ayrıca bu düşünce oyunun en önemli kavramı olan İÇSEL OYUNA zarar verir.

Senin düşünce yapın, çerçeven; “BEN YETERLİYİM” çerçevesi olmak zorunda.

Nedir “ben yeterliyim çerçevesi?”

Post: Savaş Lordu Gibi Hatun Kaldırmak – İÇSEL OYUN

– Madde 13: “Ben Yeterliyim” Çerçevesi = 9 ve 10’luk hatunlara götüren altın anahtar.

İçsel oyunuzun temeli “ben yeterliyim” düşüncesi olmalıdır. Diğer bir deyişle, sırf erkek olduğunuzdan ötürü kadınlar için değerlisiniz. Her şey bu temel düşünce üzerine kuruludur. Bir kadının ilgisini çekmek için hiçbir şey “yapmak” zorunda değilsiniz. Zaten siz ondan daha rahat davrandığınız için kadın size ilgi duyar. Hiçbir şeyi değiştirmenize gerek yok. Şu andaki “oyununuzu” geliştirmenize gerek yok. Daha yakışıklı olmanıza gerek yok. Bunları onlar isterse ve size yardım ederlerse zaten YAPABİLİRSİNİZ. Ama yapmak zorunda değilsiniz. Zaten erkek olduğunuz için “yeterince iyi” bir adamsınız. Çünkü testosteronunuz ve bir sikiniz var. Kadınlar da buna değer veriyor.”

Düşünce yapısı bu olmak ZORUNDA. SEN SADECE ERKEK OLDUĞUN İÇİN DÜNYADAKİ BÜTÜN KADINLAR İLE YATABİLİRSİN. Çünkü seks için gereken şeyler: testosteron-sik ve östrojen vajina. Nike ayakkabı-Lacoste T-shirt falan değil. Ve Bunlar birbirini mıknatıs gibi çekiyor ve bunlar seks yapmak için yeterli, ikinizde de var. O hâlde istediğin bütün kadınlara yürüyebilirsin.

İşte böyle düşünerek kıza yaklaşmak gerekiyor. Yatmak istediğin bir hatuna yaklaşırken onun dış görünüşüne bakıp güzelliğini düşünürsen, ayakkabı markasına bakıp statüsünü-parasını düşünürsen ve BUNLARI KENDİNİNKİLER ile kıyaslayıp ona göre o hatunla yatıp-yatmama ihtimalini düşünüp-hesaplamaya çalışırsan içsel oyunun “şu açılardan yetersizim, o yüzden bu hatun beni çekici bulmaz. Zaman kaybetmeyeyim en iyisi ben, gidip benden daha fakir,daha çirkin kızlara yürüyeyim” gibi sağlıksız bir hâl alır. Bu sağlıksız hâl SENİN özgüvensiz-korkak-kaybetmeye meyilli bir şekilde kıza yaklaşmana ve neredeyse kıza seni reddettiği için HAK VERMENE, ezik psikolojisi yaşamana sebep olur.

Senin düşünce yapın= BEN O KADINI Arzuluyorum, o kadınla birlikte olmak için gereken şeylere ise (testosteron+sik) SAHİBİM. Erkek olmamdan ötürü yeterliyim. Benden erkek olduğum için etkileniyor.

Düşünce yapısı bu olmayan erkek ÖZGÜVENLİ falan DAVRANAMAZ. Sürekli bir dış faktöre “yeterli” olmanı bağlarsan, asla TAM YETERLİ hissedemezsin. İÇSEL OYUN HER ŞEYDİR. “Savaş başlamadan önce içeride kaybedilip kazanılır.”

Abi şu Savaş Lordu Gibi hatun kaldırmak yazısını yazan herifin daha ÇOK yazısını çevirin lütfen. İbnenin dediği her harf altın kural diye yazılır buraya. O yazıyı okumayan ben “kız tavlamayı biliyorum” demesin bana amına koyim.

Her neyse, yüksek ihtimalle Mahmut Abi’nin falan bu dediğine karşı bir şey yazacağını tahmin etmiştim ki, “de bruyne” güzel bir yorum atmış, Mahmut Abi’de katılmış, ve sonra sonsuza kadar mutlu… Pardon. De bruyne demiş ki:

– “yanlış. sen oyununu oynarsın,o seninle yatacak mı yatmayacak mı karar verir. söylediğine kalsa 9’luk hatunlar 9’luk berkecanlarla takılırlardı. daha aşağısına bakmazlardı. bunun dışında iyi bir yazı,teşekkürler.”

Kesinlikle, SEN HER ZAMAN OYUNUNA ODAKLANMALISIN. “Beni neden kabül etmez bir düşüneyim?” şeklinde ki boş sorulara değil. Bunları “zaman kaybetmemek” için düşünmene gerek yok. Kız fiziksel anlamda sana karşılık vermiyorsa, kendi çerçevesini dayatmaya çalışıyorsa zaten etkilenmemiştir. Olup olmadığını karşıdan “aldığımız ÇIKARA” bakarak yorumlamalıyız. Muhabbet sizi sarıyor, eğleniyorsanız bu bir ÇIKAR. Meriç konuşunca genelde kız tarafı eğlenir. Fiziksel temas varsa on numara çıkar..

Neyse ikinci maddeyle devam edelim.

2- “bir hatundan görünüş, para ve statü bakımından aşağıdaysan o hatun seni çekici bulmayacak ve seninle birlikte olmak istemeyecektir. Bunu, hatunun sana olan tavrından, hareketlerinden rahatlıkla anlayabilirsin.” (????)

Hocam kusura bakma ama burada AĞIR SAÇMALAMIŞSIN. Kadını etkileyen asıl şeyin para-statü-tip’den çok maskulin beden dili, duygusal güç, çerçevenizin sağlam olması, testlerini geçebilmemiz olduğunu BU KADAR VURGULAYARAK anlatan bu site de sen tutup “para-statü-görünüş” bakımından senden aşağıdaysa; “seni çekici bulmayacak” demişsin.

Tivıtırına da göz attım, MGTOW reetwetleri falan yapmışsın. Muhtemelen o yöne biraz kaymış bi erkeksin.

Çünkü özellikle şu MGTOW kanserleri kadınlarla olan ilişkiyi sadece MADDESEL ÇIKARLARA dayandırıyor, ÇEKİMİN ASIL NEYİ OLUŞTURDUĞUNU BİLMEDİĞİ İÇİN; Bunu paraya-statüye bağlıyor ve kadınları duygusuz,seksten keyif almayan,seks yapmak istemeyen; AMCIĞINI SADECE iyi imkânlara erişim amaçlı kullanan ŞEYTAN ORDUSU GİBİ YORUMLUYOR.

Senin yazdığın üzere sana göre ÇEKİCİLİĞİN KARŞITI ŞUNLAR:

1) para
2) statü
3) görünüş

Kadından bu konularda altta isek bize arzu duymayacağını, bize çekim hissetmeyeceğini söylemişsin. Altta vereceğim yazıları acilen gözden geçirmen gerekiyor. Yazar olup sitede makale yayınlıyorsun fakat yayınladığın makale, sitede diğer yayınlanan eski makaleler ile ÇELİŞİYOR. Hangi makaleler mi?

1- Arzunun Dinamiği
2- Kızların Zengin Erkek Tercihi

Şuan aklıma bu ikisi geldi, özellikle ikinci makale olan “kızların zengin erkek tercihi” MAHMUT ABİ TEK KELİMEYLE KUSURSUZ yazmış diyebilirim. Yalan-yalakalık yok. Harbiden ÇOK SAĞLAM yazmış. Para konusunun kadınlarla ilişkileri nasıl etkilediğini ordan gayet iyi öğrenebilir herkes. Seninde göz atman gerekiyor.

(BÖLÜM 2 ALTTA, CİNSEL ÇEKİM VE KAYNAKLARI İŞLENİYOR)

Konuk Yazar : Neym

Gerçekte 250 kişinin tamamıyla rekabet etmiyorsun

Erkek kardeşim bir keresinde eyalet dışında bir işe başvurmuştu.

Pozisyon için 250 kişi daha işe başvurmuştu ve matematik açıdan şansı 250’de 1 gibi görünüyordu.

İşe alım sürecine girmeye karar verdiğinde telefonda konuştuk. “Lee, insanlar bana hiç şansım olmadığınız zira işi almak için bir sürü insanın başvurduğunu söylüyorlar” dedi.

“Evet, tahmin edebiliyorum” dedim.

“Ama olay şu ki ben bütün o adamlarla rekabet etmiyorum. Şimdiden onların çoğundan daha iyiyim.”

Küstahça mı geldi? Öyle değil. Objektif baktığında doğru söylüyordu.

Biz küçükken babamız ve büyükbabalarımız bize “sağlam ve güçlü bir şekilde el sıkış”, “zamanında gel”, vs. gibi şeyler öğretmişti. Her erkeğin bilmesi gereken temel şeyler.

Fakat günümüzde, bunlar çok ve boş konuşan soyaoğlanlar arasında yaygın şeyler değiller. Benim birader de Millenial ama öyle davranmıyor.

Tabii ki insanlar belli ırk kotalarını doldurmak gibi şeyler için işe alındıklarından iş piyasası kötü ama yetenek / yeterlilik hala sizi bir yerlere çıkarabilir, özellikle de küçük işletmeler dünyasında. Benim erkek kardeşimin avantajı, el bebek  gül bebek büyütülmemesi. Daha önce bu yollardan geçmiş sert erkekler tarafından büyütüldü.

Birden fazla görüşmeye gitti. Hepsine gitti, el sıkıştı, işin başındakilerle görüştü, isimleri hatırladı, binadaki diğer çalışanlarla konuştu ve patron içeri girerken kafası ile selam vermek üzere oto parkta kahve içti.

Bir ay içinde elene elene 10 aday kaldı. Benim birader de bunlardan biri idi.

Sonunda işe birini aldılar- ama o kişi benim birader değildi.

Omuz silkti. Ucundan kaçırmıştı.

Ama sonra patron kardeşimi aradı ve dedi ki “dinle, senin bizim takımda olmanı istiyoruz, bir yerlerde, herhangi bir yerde. Yukarıdakilerle konuştum ve eğer becerebilirsek sana bir pozisyon açacağız.”

Kısa süre sonra, birader yeni pozisyonda işe alındı.

Şaşırmadım.

Evlilik istatistiklerine bakıp “AMAN ALLAHIM, BOŞANMA ORANLARINA BAK!” diyebilirsiniz.

Bir çocuk yetiştirmenin masraflarına bakıp “AMAN ALLAHIM, BEN ÇOCUK SAHİBİ OLAMAM” diyebilirsiniz.

“ŞANSIM 250’DE BİR, KAZANMA ŞANSIM YOK!” diyebilirsiniz.

Ama çoğu insanın yememesi gerekirken patates cipsi yemeyi bırakacak kadar bile öz kontrolü yok. Çoğu insanda gelecek için para biriktirecek, bir köpeği eğitecek ya da oyunu öğrenecek kadar sabır yok. Bunun yerine istatistiklere bakıp hırlıyorlar. Dünyanın adil bir yer olmadığından ya da kadınların şeytani olduğundan ya da kimsenin işe adam almadığından şikayet edip duruyorlar. Ve o siktiğimin köpeği koltuğa işemeye devam ediyor!

Rekabet ettiğiniz adamlar bunlar. Şansınız düşündüğünüz kadar az değil.

Çeviri : You’re not really competing against all 250

İnternetten para kazanmak – Fiverr ve Sadeceon

Son birkaç yıldır alıcı olarak kullandığım bir site var : Fiverr. Fiverr, 5 Dolardan başlayan fiyatlarla aklınıza gelebilecek her çeşit işin listelendiği bir online pazar yeri. Yabancı dil çevirisinden, Excel veri girişine kadar birçok mikro servisi sağlayan, amatör ve profesyonel birçok kişi burada servis sunuyor. Sitede cidden yok yok. 5 Dolara sizi 1,000 kat daha seksi yapacak Maya büyüsünden (500+ kişi almış şimdiye kadar), örümcek adam kostümü ile istediğiniz logonun basılı olduğu kağıdı önünde tutarak dans eden animatöre; bir arkadaşınıza doğum günü şarkısı söyleyip kaydedecek seksi bir hatundan, tok sesi ile dublaj yapan amcalara kadar her türlü ilginç kişi ve servis bu sitede var.

Dediğim gibi son birkaç yıldır bu siteyi bir sürü değişik servisi satın almak için kullanıyorum. Excel veri girişi, İngilizce – Türkçe çeviri, makale yazdırmak, sunum kapağı yaptırmak, videolara dublaj, animasyon hazırlatmak, vs … için kullanıyorum. Şimdi neden bununla ilgili yazı yazıyorum derseniz söyleyeyim : eğer İngilizce biliyorsanız ve bir yeteneğiniz varsa, buradan fena sayılmayacak miktarda para kazanmanız mümkün.

Ben üniversite iken ve mezun olduktan sonraki birkaç yıl örneğin online sitelerde yayınlanmak için makale yazmıştım. O zaman böyle alıcıları bulmak kolay değildi ama bir süre boyunca sürekli yazı alan müşteriler sayesinde ayda 300 – 500 Dolar para kazanmıştım. Örneğin Tibet turu düzenleyen bir şirket blogları için benden ayda 20 yazı alıyordu, tanesi 15 Dolardan (1500) kelime ve bana sırf onlar 300 Dolar bırakıyordu. Bu şekilde bir finans şirketine ve bir bilgisayar oyunu bloguna da uzun süre yazmıştım. Yaptığım en ilginç iş ise Türkiye’de çekilmiş bir belgesele alt yazı yazmaktı ki gerçek bir TV kanalı bana bunu 300 USDye yaptırmıştı.

Şimdi ise Fiverr‘da bu iş daha kolay. Daha önce çeviri aldığım bir genç vardı, Fiverr’a yöneltmiştim kendisini. Ben haftada 1 yazı çevirtiyordum ama o orada ayda 250 USD’ye ulaştığını söylemişti bana.

Eğer İngilizceniz var ve yazmaktan hoşlanıyorsanız, İngilizce – Türkçe çeviri yapabilirsiniz, İngilizce makale yazabilirsiniz. Bunun dışında örneğin programlama yapabilirsiniz, arayüz tasarımı yapabilirsiniz, eğer grafik tasarım yeteneğiniz varsa bunu kullanabilirsiniz. Servisi artık sadece 5 USD’den satmanıza da gerek yok. 500 USDye kadar istediğiniz fiyatı biçebiliyorsunuz.

Buradan İngilizce bilen bir üniversite öğrencisinin makale yazarak 300 USD kazanması çok zor değil. Örneğin kelime başına 1 USD sentlik 1,000 kelimelik bir makaleden 8 USD kazanır (Fiverr 20% kesinti yapıyor). Yani 37 – 38 makale yazarak ki günde 1 tane sadece, 300 USD gelir elde edilebilir.

Burada iyi para kazanmanın püf noktası ise ya çok sağlam bir yetenekten özgün bir servis sunmak ya da bir sürü servis (gig) sunmak. Her bir gigden çok para kazanmasanız bile toplamda çok para kazanabilirsiniz. Hem siz ek gelir elde edersiniz ki 300 – 500 USD genç biri için çok iyi para, hem de memlekete döviz girer 🙂

Örneğin ne kadar doğru bilmem ama şu sözlük yazarı işi oldukça ilerletmiş :

ilk başlarda ingilizce-türkçe çevireler yaparak benim de yan gelir elde etmeyi umduğum ama sonraları hayatımı değiştirmiş olan site. 2013 yılından beri grafik tasarım ve fotoğraf rötuş işleri yaparak bu site üzerinden geçiniyorum. aylık 200, 300, 500, 750 dolar derken, işler aldı yürüdü ve aylık en aşağı 2000 dolar kazanmaya başladım. ben bu site sayesinde kendi şirketimi kurup, ankara anlaşması vizesi ile ingiltere’ye yerleştim. fiver mayvır deyip geçmeyin. biraz azim ve sabır göstererek dilediğiniz rakamlara ulaşmak mümkün.

Eğer İngilizceniz yoksa Fiverr’ın Türkiye klonu olan sadeceon sitesine bakabilirsiniz. Türkçe ile kısıtlı olduğundan dünya pazarındaki kadar müşteriniz olmayacaktır ama özel bir yeteneğiniz varsa, buradan da iyi para kazanma şansınız var.