Pook’un Kitabı (Erkek Adamın İçsel Oyunu)

Pook’un Kitabı – 385 Sayfa – Türkçe – PDF ve EPUB EKitap

(Shopier’de sepete 225 TL ve üstü alışverişte %30 indirim var.)

Pook’un Kitabı, kadın erkek ilişkilerinde başarılı erkeklerin oyunu ve en önemlisi de içsel oyunu hakkında yazılmış en kapsamlı eserlerden biri. Bu konuda yazılan sayısız işe yaramaz kitabın aksine Pook’un Kitabı, kadınların dediklerine değil yaptıklarına bakarak, binlerce erkeğin yıllar süren deneyim paylaşımı sonucu ortaya çıkmış bir eser.

Sadece kadınlarla değil, hayatın her alanında başarılı olmak isteyen erkeklerin mutlaka okuması gereken bir eser. Günümüz feminen öncelikli – feminist etkisi altındaki toplumda, erkeklerin uzun yıllar boyunca maruz kaldıkları ve farkında olmadıkları feminenleşme (iyi çocuk / efendi erkek) faciasından, bir başka başarısız erkek tipi olan kontrolsüz maskülen (piç erkek / kötü çocuk) olmadan, ERKEK ADAM (testosteronu ile barışık erkek) olarak kurtulma rehberiniz.

Pook, 2000 – 2006 yılları arasında SoSuave adlı PUA / Kız Tavlama forumunda yazan ve oldukça iz bırakan bir kullanıcıydı. Pook, kadın – erkek ilişkilerinde başarı arayan erkeklerin odağını kadınlardan / baştan çıkarma – kız tavlama tekniklerinden yani yüzeysel değişimden alıp daha derin bir kendini geliştirmeye, masküleniteye, erkek olarak tam olmaya (Erkek Adam olmaya) eviren ilk insanlardandı.

Pook bizde efendi adam diye de bilinen İyi Çocukların derdinin teknik bilmemekten ya da utangaçlıktan daha büyük olduğuna ve iyi çocuğun toplumda daha temel bir cinsiyet politikası kayması (feminizm ve cinsiyet sosyal inşaadır politikası) nedeniyle böyle yumuşak ve androjen olduğuna ve bu erkeklerin toplumca “feminenleştirildiğine” dikkat çekti. Bu açıdan bu anti-feminist kitap, erkekler için bir feminizm detoksu niteliğinde.

Büyük bir değişim sürecine ilk adımınızı atmaya hazır olun. Ama uyarayım:

“Kolay olacağını söylemedim, sadece GERÇEK olacağını söyledim.” – Morpheus (Matrix filminden)

Pook bizde efendi adam diye de bilinen İyi Çocukların derdinin teknik bilmemekten ya da utangaçlıktan daha büyük olduğuna ve iyi çocuğun toplumda daha temel bir cinsiyet politikası kayması (feminizm ve cinsiyet sosyal inşaadır politikası) nedeniyle böyle yumuşak ve androjen olduğuna ve bu erkeklerin toplumca “feminenleştirildiğine” dikkat çekti.

Pook’un Kitabını edinmek için tıklayın.

Pook’un kitabını Türkiye dışından edinmek için tıklayınız.

İyi okumalar …

Not: Pook’un Kitabının İlk Bölümü olan 15 Dersi daha önce çevirmiştik. 385 sayfalık bu kitabın ilk 53 sayfasını şurada bulabilirsiniz:

Pook’un Kitabı – 15 Ders (PDF – 53 Sayfalık Kısmı)

Anahtar Kelimeler: Testosteron, Erkek Adam, Maskülenite, Feminizm, Antifeminist, Kız Tavlama Sanatı, Kız Tavlama Sanatı Kitabı, İlişkiler, Kadın Erkek İlişkileri, Evlilik, İyi Çocuk, Efendi Erkek, Piç, Kadınlar Ne İster, Başarı, Kişisel Gelişim

Vaka Çalışması – Buluşan, vuruşan ve ortadan kaybolan hatun

Haydar rumuzlu okurun şu sorularından serbest stil çalışacağım ve genel olarak gördüğüm bazı hataları değerlendireceğim:

Selam Mahmut Abi,Bazen işaretleri iyi okuyamıyor,tam anlamıyla kızın ilgi seviyesini anlayamıyorsun.

Normal bu. Her işareti iyi okuyamazsın ya da ilgi seviyesini tam anlayamazsın. Burada önemli olan okuyabildiğinden ve anlayabildiğinden çıkardığın sonuçlara göre hareket etmektir.

Mesela kız aniden soğuk davranıyor,mesajlasmayı kesiyor,3 kere buluşup FC yaptığın kız 3-4 gün hiç bişey yazmıyor!

Olabilir, bu da normal. Tek bir kızın ne yaptığını umursamazsan önemli de değil. Kız aniden soğuk davranıyorsa ya bir yanlış yapmışsındır ya da resimde bir üçüncü şahıs vardır.

“F*ck close yaptığın kız 3 – 4 gün bir şey yazmıyor.” Eee? Kızı alt tarafı s*kmişsin, kız arkadaşın değil ki? Yazmasa ne olacak? Aranızda sevgili ilişkisi mi var ki hergün yazışacaksınız? Kız biz neyiz konuşması yapana kadar neden ilişki modu bekliyorsunuz? Kızdan daha hızlı ve önce ilişki moduna girme nedeniniz nedir?

Bu bana evdekal süreci öncesinde yaptığım bir telefon koçluğunu hatırlattı:

Arkadaş (A), Mahmut Abi (M)

A: Abi şu sana bahsettiğim kızı engelledim.
M: Neden?
A: Abi geliyor, yatıyoruz eğleniyoruz sonra birden kayboluyor. Bir ay sonra pat diye geri geliyor. Aynı seks – eğlence – kayboluş.
M: Ah tabii bir genç kızın duyguları ile oynamış … Çok kötü 😀
A: Abi ama …?
M: Abiciğim bundan iyi tabak mı olur? Ayda bir geliyor, yatıyor, gidiyor. Daha ne istiyorsun?
A: Ben abi şey diyordum … hani daha fazla …
M: Abiciğim kız arkadaş istiyorsun tamam. Ama yattığın her kızla kız arkadaş olmayacaksın. Düşün bir. Böyle 3 kız olsa, kız arkadaş yapana kadar takılsanız. Kötü mü?
A: Haklısın abi.
M: Haklıyım tabii amk. (Tamam bunu ben sonradan ekledim :))

Nasıl bir paralel evrende yaşıyorsak hatun erkek gibi yaşıyor, erkek ise hatun gibi daha fazlasını istiyor!

Haydar’dan devam edelim.

Tabaklıktan düşürülebilir,gram sorun yok!Ama insan merak ediyor ne olduğunu?Resimde başka bir erkek mi var?işleri mi çok yoğun?yoksa ilgisi mi yok?ya da bı şekilde muhtaç göründüm ve kız sogudumu?sorunun ne olduğunu anlamak gelisimim için çok önemli,çünkü eğer oyunumda hata varsa duzeltmemi saglar..

Bakın arkadaşlar. Burada çok dikkatli olun.

Bir kızla ne hata yaptığını kafasını cidden kuma gömmemiş her erkek kendi kelimeleri ile kendi kendine bilir. Bunu kızın kendisi ya da başkası size söyleyemez.

Kızla etkileşiminizi analiz etmeniz ve hayatlarınızı aramanız güzel. SAHA sizi böyle geliştirir. Ama bir erkek, eğer böyle bir hatayı kendi kendine göremiyorsa, o zaman kızın neden böyle olduğu onun derdi değil! Bir sorun varsa ve kız bunu bana söylemiyorsa bana ne onun derdi der geçer, geçmelidir.

Zira erkek eğer böyle bir hatayı bulamadığı halde hala ne hata yaptım diyorsa, bu hatasını düzeltmek gibi ulvi bir amaçtan değil, BU KIZI İLLA ELDE ETMESİ İÇİN İLLA BİR ŞEY YAPMASI GEREKTİĞİNİ söyleyen ezik beta tarafı kaynaklıdır.

bu bağlamda 1-2 gün sonra bı yoklama çekip sorunun ne olduğunu anlamak yerinde mi olur? yoksa yazmıyorsa next mi?en son Ben yazmıştım,bı cevap vermemişti.Bir de yoklama nasıl çekilmeli?sorun nedir diye açıkça sorulmalı mı?

Yeni tanıştığınız kız eğer mesajınızı havada bırakıyorsa o mesaj atana kadar mesaj atmayın. Ama mesajı havada bırakmak mesela size  cevap vermesi gerekirken cevap vermemesi demek. Yoksa mesela son mesajı attınız ve konuşma o şekilde bitti ise, o dönene kadar bekleyin ya da en fazla bir iki hafta haftada bir (daha fazla değil) konuşmayı siz başlatın.

Bu mesaj ise sanki hiçbir şey olmamış gibi olacak. Neden yazmıyorsun dediğiniz anda kıza “ben yazılmaya değecek biri değil miyim?” diye sitem ediyorsunuz ki kızın bundan hızlıca çıkaracağı sonuç sizin yazılmaya değer olmayacak bir adam olduğunuz. Siz kendinizi öyle görüyorsunuz, kızdan farklı bir şey görmesini beklemeyin.

Kıza mesaj attım,su aralar pek yazmıyorsun dedim.yazmak istemedim,çünkü dilimizi pek bilmiyorsun dedi(kız da ingilizce bilmiyor)…yabancı bir ülkede yaşıyorum dili B1 düzeyinde biliyorum..belki dil bahane,sadece ilgisi azaldı,belki bahane değil.

Yukarıda bahsettiğim hata. O ana kadar kızın aklında belki seninle ilgili tek kötü şey dil bilmemendi. Ama kıza “şu aralar pek mesaj atmıyorsun” diye sitem ederek “ben yazılmaya değecek biri değil miyim?” diyorsun. Artık kızın aklına senin yazılmaya değmeyecek biri olabileceğini soktun. Bunu sen kendin yaptın. Ne oldu, kayboldun … uzaylılar mı kaçırdı desen daha iyi ama hiçbir şey demesen ve normal muhabbet açsan en iyisi.

Soruyu sordum çünkü,tek derdim kızın ilgisinin neden azaldığı keşfedip,başka kızlarda aynı hataları yapmamak..

Tek derdin bu değil hatta bu “derdin” yukarıda bahsettiğim gibi kız için birşey yapman gerektiği inancı olma ihtimali yüksek. Yeterince tabak çevirmemek en büyük derdin. Şimdi bana “yok ben tabak çeviriyorum”diyebilirsin ama tabak çeviren adamın bir kızı hatırlayıp da “şu aralar pek yazmıyorsun” diyebilmesi çok az bir ihtimal. Tabak çevirirken genellikle kendisini hatırlatmayan kızı unutuyorsun.

Artı olarak kadınlar konusunda tecrübesizsin sanırım. Bu soruyu sorup gerçekten bir cevap alabileceğini düşünmen bana bunu söylüyor. Böyle bir şey mümkün değil. Kadının sana ilgisi azaldıysa bunun nedeni seni kendisi için cinsel ve duygusal olarak yeterli görmemesidir. Hiçbir kadın bunu ve bunun neden olduğunu sana söylemez! Seni kırmak istemez ve genelde sudan bir sebep söyler.

Her ilgisi azalanı,direk next yaparsak nasıl biseyler öğreneceğiz..

NEXT yapınca siktir çekmiyorsun, ilgisi düşük kızlar kategorisindeki havuza atıyorsun. Ayrıca dediğim gibi kızı arayarak nerede ne hata yaptığını öğrenebileceğin gibi yanlış bir inancın var.

Şu ruh haline girmen gerek: Ben ne hata yaptım bunu görebiliyor muyum? Hayır. Kız bir şey söylüyor mu? Hayır. O zaman niye aramadığı, neden geç aradığı ONUN PROBLEMİ, BANA NE! Bitti!

Nasıl öğreneceksin ve gelişeceksin? Dediğim gibi, kendi hislerine güvenip kendi kendine bulduğun hataları düzelterek.  Şöyle düşünün: Size ilgisi yüksek bir hatun, sizin fark etmediğiniz bir hata yüzünden size ilgisini kaybedebilir mi? Sizin böyle yıkıcı bir hatayı bırakın sonradan fark etmeyi, yaptığınız anda fark etmeme şansınız var mı?

YOK diyeceksiniz ama var! Eğer kızın size ilgisi sınırdaysa bazen böyle ufacık hatadan ilgi sınırın altına düşer. Ama sosuave efsanesi Anti-dump’ın dediği gibi o sınırda ilgili kızlardan daha fazlasını hakediyorsunuz, gidin onları bulun.

Aptallar! Siz bir kadını elde etmeyi başarı sanıyorsunuz ama başarı sizinle İLGİLENEN bir kadını elde etmektir. “Başarı = Kadını elde etmek” ve “başarısızlık = yalnız kalmak” gibi siyah beyaz bir şey değil bu! HAYIR! Başarı = sizinle (yeterince) ilgilenmeyen bir kıza bağlanmamaktır ve başarısızlık = sizinle (yeterince) ilgilenmeyen bir kıza bağlanmaktır! Mutsuz bir evlilik, bekarlıktan kötüdür.

Anti-Dump’ın Makinesi (Anti Dump Machine)

Haydar’dan devam:

3 buluşma 3 FC ve aniden sogudu..garip..sildim fcb ve telefonunu..artık aramam.

Evet, sikişirken konuşmanız gerekmediği için dilin (konuşma açısından en azından, öbür kullanımını beğenip beğenmediğini bilemem) bahane olduğunu düşünebilirsin.

Ama neden sildin? Yukarıdaki arkadaşa dediğim gibi. Soğudu dediğin kaç aydır yazmayı kesti? 3 hafta ortadan kaybolup sonra ortaya çıksa ve yeseydin neyin eksilecekti?

Şu aralar pek yazmıyorsun diyerek geçici seks yapan hatuna biraz yüz verirsem yapışır bu imajı verdiğin ve sonra bunu numarasını silerek gösterdiğin alınganlıkla kuvvetlendirdiğin için bir daha araması zor ama öyle hatalar yapmasan ve arada gelip gitseydi kötü müydü?

Bardağı neden dolu tarafından görmüyor, hayata hafif ve neşeli tarafından bakmıyorsunuz? Ben tabak çevirirken böyle 1 – 2 kız mutlaka olurdu. Hatunu 3 gün hoplatırdın sonra 1 ay kaybolurdu. Ya da başka hatun arayıp sormaz sonra pat diye arar gelir, vuruşur giderdi. Ya da hatunla sadece 2 kere seks yapardım tamamen ortadan kaybolurdu.

Bunlar normal şeyler. Özellikle kızları Tinder gibi uygulamalardan buluyorsanız böyle hatun çok (sevgililik hatun da çok). Yerim ben onların “Tinderı amacı için kullanmıyorum”larını 🙂

Neden? Bilmem. Bana ne? Üzümünü ye, bağını sorma. Daha doğrusu bağa sahip olma ne olacak? Bu kızlar beni seks için kullanıyor, erkek arkadaşı yapmak istemiyorlar. Allah razı olsun. Böyle 10 kız değil 100 kız kullansın. Daha ne isterim 😀 Bir kere bile de bu hatunların neden sonra gelmediğini merak etmedim. Belki zaten başları bağlı, belki hayatlarının vur-kaç dönemindeler, belki başka tabakları ile ilişkiye başladılar, vs. vs.

Bazen bu sitede böyle şeyler dinlerken paralel bir evrene bakıyorum gibi hissediyorum. Bizim evrende hatun sikişiyor ve ilişki istemeden ortadan kayboluyorsa bu iyi bir şeydir. Ama baktığım paralel evrende erkeklerde bir kadın hassaslığı, bir ilişki isteği bir romantizm var! Kadınlar ise erkek gibiler!

Piyasa bu. Hassas olmayın, özellikle de feminen hassaslıklara kapılmayın. Buluşsun, vuruşsun ve ortadan kaybolsun. Ya kusura bakmayın yine söyleyeceğim … abiciğim daha ne istiyorsunuz ya 😀

İlişki Sihirbazı – Kadınlarla Başarının Sırları

Saha Raporu – Hapı Yutmak

Mahmut abi bayadır bunu yazmamı istiyordu benden. Ben hapı nasıl yuttum onu anlatıcam size. Bu aslında biraz da Erkek Adam’ın nasıl doğduğunun da hikayesi.

Hikayeye başlamadan önce, Mahmut Abi ile tanışmadan önce nasıl bir hayatım vardı onu açmam lazım. Mahmut Abi ile tanıştığımızda 20’li yaşların ortalarında, hayatında toplamda 6-7 hatun girmiş bir adamdım. Ortalama bir tipim, fena sayılmayacak bir işim vardı.

Özellikle son 3-4 yılda kadınlarla olan ilişkilerim aşırı dengesizdi. Bazen bir kızı kafaya takıp 6 ay mal gibi peşinde koşuyor, kırk yılda bir de hatun düşürüyordum. Ortam olarak bir sorunum yoktu, çevremde her zaman yazılmaya uygun bir hatun bulunurdu ama bende sonuca gidecek ekipman yoktu. Daha doğrusu yokmuş, sonradan öğrendim.

Bu noktada, dönüp baktığımda yaptığım hataları çok net görebiliyorum. Aşırı alkol tüketimi, düzensiz yaşam, kendine bakmama gibi bir sürü etmen o dönemki başarısızlığımı tetiklemiş. Ama en önemlisi, erkeğin hayatı düzenli olmayınca, psikolojisi de düzenli olamıyor. Düzenli olarak depresif, kaygılı bir ruh hali ile yaşayınca da hatunlar ile ilgili başarılı olma şansı pek olmuyor.

Gelelim asıl hikayeye, Mahmut abi ile tanışmam aslında o dönem Türkiye’den taşınma planları ile başladı. Taşınmayı planladığım ülkeye Mahmut abi’de düzenli olarak seyahat ediyordu, o dönem bana baya bir yardımcı oldu bu konuda.

O dönem gidip gelirken tanıştığı HB7 bir sarışın doğu avrupalı hatun ile tanıştırdı beni. Bir akşam denk getirip bir etkinliğe gittik. Hatun gayet hoş, hatta baya da pas veriyor olmasına rağmen gerizekalı ben hiçbir sinyali alamadım tabi. Kız en sonunda facebook’umu istemese belki de bu hikaye orada son bulacaktı. Ama o gece kızla konuşurken ne kadar tedirgin olduğum hala aklımda.

Neyse ki, kendi adım atmış bir kıza yürümeyecek kadar salak bir adam değildim, kızla bir yemeğe çıktık, gayet de güzel geçti ama tabi o zaman ilk buluşmadan adım atmak falan ne haddime! 2 gün sonra Türkiye’ye geri döndüm ama kızla iletişim devam etti. 2 ay sonra taşınacaktım ve kızı “sıcak” tutmalıydım. Her gün mesajlaşmaya başladık, tabi o zaman oyun falan da yok, mal gibi aklıma ne gelirse yazıyorum falan. 1 ay kadar sonra Mahmut abi ile denk geldiğimizde kızı sordu, “süper gidiyor her gün konuşuyoruz” dedim, “oğlum her gün mesajlaşmak iyi birşey değil kızı soğutursun kendinden” dedi. Hala unutmam içimden “siktir lan ordan sen ne biliyon sanki” dedim. Pişmanım!

Neyse, kızla ilk yemeğe çıktığımızdan 2 ay sonra falan valizimi topladım ve tek yön bilet ile taşıma işlemini gerçekleştirdim. Bu arada muhabbet o kadar ilerlemişti ki kız beni havaalanında karşıladı. Hatta 1 hafta sonraki bir konsere plan yapıp bilet falan da almıştık, hatun cepteydi yani. Daha doğrusu salak ben öyle zannediyordum.

Aslında burası biraz şanssızlık ama kızın çalışma izni ile ilgili bir sorunu oldu ve 3 hafta kadar ülkesine dönmesi gerekti bn taşındıktan 1 hafta sonra. Neyse dedim bekleriz, ne olacak. Kız ülkesindeyken de muhabbet aynen devam etti, ama o zaman beta olan ben, muhabbeti hiçbir zaman tam olarak flört etme kıvamına getiremiyordum. Baya kendi kendimi friendzone’a itiyordum ama farkında bile değildim.

Bu arada taşındıktan sonra Mahmut abi ile fazlaca zaman geçiriyorduk, o ara ara beni eğitme girişimlerinde bulunsa da umursamıyordum, her şey yolundaydı nasılsa. Hatun döndüğünde ben “bir şekilde” bu işi çözecektim. Şimdi dönüp kendime bakınca beni bir gülme alıyor.

Neyse hatun döndü, ilk buluşmayı yanağa güzelce bir öpücük ile kapattım. Ama ikinci buluşmada bir sorun vardı, kızın istediği restaurant’a gidip, onun istediği yerlerde takılmıştık ama kız pek de memnun gözükmüyordu. Hatta kız buluşmanın sonunda açıkca “ben daha dominant, güçlü bir erkek istiyorum” cümlesini açıkca kurdu.

Bu noktada kıza bir parantez açmak lazım, Doğu Avrupa (Rusya ve civarı diyelim genel olarak) kültürü bu konuda baya sert. Erkekler genel olarak aşırı dominant ve mental olarak sağlam. Bizim hatun biraz spirituel ve hafif feminist olmasına rağmen bu kültür ona da net bir şekilde işlemiş durumda. Garip olanı çoğu kadının aksine bu hatun ne istediğini açıkca söyledi. Bunun tam olarak nedenini hala çözebilmiş değilim.

Tahmin edeceğiniz üzere bu buluşma çok daha soğuk bitti ve ben eve kuruldum. Eve gitmeden kıza “ya noldu sorun ne?” gibisinden bir mesaj attım ve konuşmaya başladık. Bu arada eve vardığımda da güzelce içmeye başladım. Kıza gel konuşalım sorun ne diyince, “gel burda konuşalım” dedi, kalktım evine gittim. Kız alkollü olduğumu anlayınca, “eve çıkmayalım arkadaşlarım uyuyor” dedi, apartmanın bahçesinde konuşmaya başladık. Tahmin edeceğiniz üzere kız “bizden sevgili olmaz arkadaş kalalım modunda noktalandırdı konuşmayı. Ben de mal gibi “tabi olur” diyerek kabul ettim bu durumu. Kafada hala bir yerlerde ben bu kızı döndürürüm düşüncesi var tabi.

Kafam allak bullak olmuştu, 3 ay emek verdiğim kız 2 buluşmada kıçıma tekmeyi basmıştı. Birkaç gün sonra Mahmut abi’ye anlattım olayı, adam resmen suratıma kahkaha attı. Sonra biraz neden böyle olduğunu anlatmaya başladı bana, “dur lan bu adam hakatten birşey biliyor galiba” dedim kendi kendime.

Mahmut abi’nin anlattığı şeylerden yola çıkarak aramaya başladım internette, sadece bu adam biliyor olamazdı ya bu işleri. Reddit’te The Red Pill’i bulduğumda altın madeni bulmuşa döndüm resmen. Ben Mahmut abi’ye reddit’i, o da bana eskiden kalma kaynakları göstermeye başladık.

İlişki Sihirbazı kitabının ilk 20 sayfasından sonra kafayı kaldırdıp “hassiktir lan bu adam haklı” dediğim anı unutamam. The Red Pill bugüne kadar ilişkilerimle ve kadın davranışları ile ilgili anlamlandıramadığım her şeyi açıklıyordu. Neden peşinden koştuğum hatunlardan sonuç alamadığımı, neden çok kötü davrandığım hatunların peşimden ayrılmadığını, neden 3 yıllık kız arkadaşımın benden tiksinerek benden ayrıldığını.

İnsan bir konuyu teorik olarak öğrendiğinde o konuyu çok rahat uygulayabileceğini sanıyor. Ben konuyu çözdüğümü düşünüyordum ama asıl sancılı süreç yeni başlıyordu.

Sarışın hatun ile bağımı kopardım, yürüdüğüm hatun ile arkadaş olmanın bir mantığı yoktu. Hayatım çok da dağınık değildi aslında, yakşalık 15 yıldır ailemle yaşamadığım için her işimi kendim görmeye alışmıştım. Kilolu bir adam değildim ama yıllardır bilgisayar başında olmaktan postür konusunda baya bir kötüydüm. Spora başlamam gerektiğini farkettim.

Aslında bu kararları aldıktan sonra, herşey iyileşmeye başladı. Yalan söylemeyeceğim, ilk 3 ay en zor kısmıydı. Hem yıllardır spor yapmamış bir bünyeyi haftada 3 gün ağır spor yapmaya zorluyordum, hem de Tinder, bar v.s. gibi ortamlardan date kovalıyordum. Buluştuğum ilk 10 hatundan falan hiçbir sonuç alamadım. Shit testleri anlamak ve onlara buluşma esnasında modunu düşürmeden cevap verebilmek en zoruydu başlarda.

Zamanla işler güzelleşmeye başladı. Yatağa atabildiğim ilk hatun kendime olan güvenimi baya bir yerine getirdi. Ordan aldığım gazla da devamı geldi. Tabi çok reddedildim, moralimin bozulduğu zamanlar da oldu, ama her kötü giden buluşmadan sonra dönüp nerde yanlış yaptığımı anlayıp kendimi geliştirmeye devam ettim. Bu noktada sağolsun Mahmut abi ile baya bir mesai harcadık. O da konuya yıllardır uzak olduğu için bir anlamda onu da canlandırmış oldum.

Benim için konuyu tam anlamıyla iki şey oldu. Birincisi, tabak çevirmeye başlayınca insanın kafası çok daha rahat oluyor buluşmalarda. Bu olmazsa yarın başkası nasıl olsa olacak düşüncesiyle, erkek çok daha özgüvenli hareket edebiliyor ve bu kadınları çok ciddi anlamda etkiliyor. İkincisi de reddit’de okuduğum “Bir kadın sizinle buluşuyorsa kafasının bir yerinde sizinle yatma fikri vardır. Bu fikri ancak ve ancak sen mahvedebilirsin” lafıydı. Bunu kafama koyduktan sonra herhangi bir kadın karşısında çok daha rahat ve özgüvenli olabilmeye başladım ve başarı oranım inanılmaz arttı.

İşte tam bu sıralarda Mahmut abi 2000’lerin başında erkekadam.com diye bir site olduğundan bahsetti, site falan kalmamış tabi. Farkettik ki bu konu ile ilgili Türkçe çok çok kısıtlı kaynak var, dedik biz neden yapmıyoruz birşeyler, hiç olmazsa çeviri yapar ingilizcesi olmayan erkeklere okuyacak kaynak yaratırız diyerek başladık yaklaşık 3 sene önce. İyi de yapmışız.

Kendi adıma konuşmak gerekirse, benim açımdan hapı alıp dönüşümümü geçirip sonuç almaya başlamam yaklaşık 2 ayımı aldı. Tabi bu kişiden kişiye farklılık gösterebilecek bir durum. Ben çevremde kadın olmasına alışkın bir adamdım, sadece oyun konusunda beceriksizdim. Oyunumu biraz geliştirdikten sonra ortaya çıkan sonuçları eski saha raporlarımda görebilirsiniz zaten.

Bu arada sarışına ne oldu onu da anlatmadan bitirmeyeyim. Birkaç ay sonra bir mekanda karşılaştık, yanıma geldiğinde ben başka bir hatuna yürüyordum. Sarışın biraz ilgi göstermeye başlayınca diğer hatun ortadan kayboldu, kadınlar sarı saçlı, mavi gözlü ve kendilerinden daha güzel bir kadın ile yarışmaya girmeyi pek sevmezler. O gece dudaktan güzel bir öpücük verip gitti, ama 2 gün sonra hatun “sen beni öptün ben öpmedim, yok ben seni arkadaş olarak görüyorum” deyince, hayatımdan temelli çıkardım gitti.

Kırmızı hap ve acımasız (!) bilgiler

Derdini Karınla Paylaş. Hem Karınla Hem Derdinle Uğraş yazısının YouTube kanalındaki seslendirmesine bir arkadaş şöyle bir yorum bırakmış :

Redpillde en üzüldüğüm kısım acımazsız bilgilerin bulunması. İnsan dertlerini önemseyen bir eş beklerken, kırmızı hap camiyasında derdimizi anlatmamamız gerektiği söyleniyor. Hayattan bizi destekleyen bir eş beklemek yerine, hipergami yüzünden birlikte olduğumuz ve sürekli çerçevemizi korumak için çabaladığımız bir ilişki içinde buluyoruz kendimizi. Bu bakış benim aşk, sevgi üstüne olan inancımı aşkın mental bir hastalık olduğu yönünde değiştirmeye başladı. Başarısız bir düşünce yapısı olarak etiketlemeden önce, birinin hayatta onu destekleyecek, derdine ortak olarak bir eş beklemesinin gerçekçi olmasını isterdim. Tabi bu kırmızı hap felsefesine ayrı düştüğü için fikir ayrılığında kaldığım doğrudur. Fikirlere açığım.

Bu çok sık dile getirilen bir serzeniş.

40ına yaklaşmanın yanında bu sitede birçok erkeğin derdi ile uğraşmak kafamda şunu netleştirmeye başladı : Kırmızı hap veya mavi hap etiketleri aslında yetişkin erkek ve oğlan çocuğu hallerine verilen isimler. Biraz masallar içinde, el bebek gül bebek yetiştirilmişinden oğlan çocuğu. Burada size yeni keşfedilmiş ve 1999 yapımı bir filmden isim takılmış bir şeyden bahsetmiyoruz. Yetişkin bir erkek olmaktan bahsediyoruz (*). Aslına bakarsanız bana yeni bir şeyler yazıyormuşum gibi gelmiyor. Daha çok bir enkazın altında kalmış eski bilgileri günışığına çıkarıyorum gibi geliyor.

Gerçekten yetişkin bir erkek olduğunuzda bunlar zaten sizin doğal davranışınız olacak. Umarım çoğu erkek gibi bu aşamaya geçmek için 40 hatta 50 yaşına kadar beklemezsiniz. Zaten kırmızı hap – mavi hap kavramlarını erişkin erkek – oğlan çocuğu olma ile ilişkilendirme sebebim de biraz bu 40lık amcalar. Arkadaş çevrem artık 40ına merdiven dayadı ve çoğu ile muhabbet ederken burada yazdığımız şeyleri, kırmızı hapı zerre bilmeden söylediklerini duyuyorum.

Her neyse. Şimdi çoğunuza oğlan çocuğu psikolojisinden bakınca bunlar kasıntı veya acımasız geliyor ama tam yetişkinliğinize ulaştığınızda doğal gelecek ve “başka nasıl olacaktı ki” diyeceksiniz.

Bu dert konusuna gelelim. Siz eğer evlenirseniz, kuracağınız ailenin temel direği olacaksınız. ATMsi değil. Direk demek, kaya gibi sağlam olmak demek. Karınız da çocuklarınız da gerektiğinde hep beraber size yaslandığında sapasağlam durması gereken bir direk. Bu devirde bile çocuklu bir ailenin erkeği olmanın ne kadar zor olduğunu bekarken aklınızdan bile geçiremezsiniz. Karınız çalışıp para kazansa bile zorluklar geldiğinde ki merak etmeyin gelecek, size dayanmak ister. Kadınların bugün para kazanabiliyor olmaları, onların duygusal stres altında kocalarının sağlamlığına ihtiyaç duymalarını ortadan kaldırmıyor. Parayla duygusal güç satın alınamıyor maalesef.

Karınızı dert ortağı olarak görürseniz kriz anlarında onun içinde oluşan varoluşsal kaygıyı ateşlersiniz. Kadınlar erkeklere göre (ortalama olarak) çok daha fazla kaygı duymaya meyilliler. Bir erkeğin buluruz bir çaresini diyeceği bir çok şey birçok kadını geceleri uyutmayabilir.

Bu demek değildir ki karınız derdinize ortak olamaz yani sonuçlarına sizinle beraber göğüs geremez ya da ilk fırtınada gemiden atlar gider. Yapmanız gereken bir planınız olması, bu plana göre oynamak ve gemidekilerin önüne dertleri serip onları korkutmamak. Bugün karısını dert ortağı yapan adamların en büyük derdi, o gemiye kaptanlık edebilecek gibi görünmemeleri. Genelde de karılarını anaları yerine koyuyorlar. Dert anlatırken de ondan duygusal destek bekliyorlar.

Arkadaşın yazdıklarındaki tezat şu ki siz eğer yetişkin bir erkek gibi derdinizi mümkün olduğunca kendinize saklarsanız, karınızdan destek bulursunuz. Saklamazsanız ise sıklıkla desteksiz kalırsınız. Bir kadın erkeğe derdin ne olduğunu tam bilmeden de sessizce duygusal destek verebilir.

Şöyle akıl yürüyelim. Toplumun eskiden kadına bu yönde yaptığı baskısını görmezden gelmeyeceğiz ama yazıda Haldun Abi’nin bahsettiği eski devir anneleri / neneleri, dedelerinizin işlerinden ve dertlerinden haberdar değilken bir elinde cımbız bir elinde ayna umurunda mı dünya şeklinde mi davranıyordu?!?  Onlar mı daha çok destek olmaya meyilliler yoksa bugün erkeklerin her dertlerini kanka gibi paylaştıkları modern kadınlar mı?

Aslına bakarsanız hastalıkların, çocuk ölümlerinin, türlü kazaların, vahşi cinayetlerin, vs … olduğu dünyada hatunun birinin sizi reddetmesi ya da karınızın dert anlatınca sizden soğuyabilecek olması acımasız bilgiler falan değiller. Nahoş bilgiler desek daha doğru. Bir şekilde daha da olgunlaşırsanız, acımasız gerçek dediğiniz şeyler değişmese de siz onlardan daha güçlü olacaksınız. Eğer ölüm oyunu kısa kesmezse, siz isteseniz de istemesenizde olgunlaşacaksınız zaten. Bu süreci hızlandırmanız lehinize. Süreci yavaşlatmayın.

(*) Gerçi bunu kadın – erkek ilişkilerinde yetişkin erkek olma ile sınırlamak da doğru olabilir. Zira dağa elinde çakı ile koysan bir tabur düşmanı yenecek kadar maskülen erkekliğin yeryüzü simgesi olup da kadın erkek ilişkilerinde tam bir oğlan çocuğu olan adamlar da var.

Kadını el üstünde tutmak

Twitter ve İnstagram gibi sosyal medya hesaplarında, takipçi çekmeye yönelik tartışma yaratmak amacıyla dolaşımda olan bir sürü kopyala – yapıştır mesaj var. Mesela “erkek dediğinin götünün altında arabası, kafasının üstünde evi, on yüzbin lira maaşı olacak …” mesajları gibi.

Bunların çoğunu yorumlamam isteniyor ama ben bunları pek ciddiye almıyorum. Yine de ısrarla yorumlamam için bana mesajlanan birini geçenlerde twitter’da yorumladım. Burada biraz daha açayım. Mesaj şu :

genelde özgüvenli ve basarili erkekler hayatlarinda olan kadinlari el üstünde tutarlar, hakettigi gibi davranirlar ve bunu soylemekten de cekinmezler. kadini ezmeye calismak sadece ve sadece asagilik kompleksli ezik erkeklerin yaptigi bi seydir.

Tek tek gidelim :

genelde özgüvenli ve basarili erkekler hayatlarinda olan kadinlari el üstünde tutarlar

El üstünde tutmak “çok sevgi ve saygı göstmek” demek. Doğrudur ama burada önemli bir ayrıntı var : özgüvenli ve başarılı erkeklerin sırrı kendilerini daha çok sevmeleri ve saymalarıdır. Kişi kendini daha çok sevip saydıktan sonra kadınını istediği kadar sevip sayabilir.

Hayatı boyunca el üstünde tutmayı, kendinden önceye koymak olarak uygulayan ve sonra burada yazılanlar gibi şeylerle karşılaşan birçok erkek, yılların aptallığına panzehiri hayatlarındaki kadına çok kötü davranmak sanıyorlar. Oysa piçin sırrı “kötü davranması” değil kendine öncelik vermesidir.

Kötü davranmak kısmını tırnak içine aldım çünkü aslında fişe takılı yaşayan, kadın merkezli ortalama erkek için kadına ve onun ihtiyaçlarına öncelik vermeyen her davranış “kötüdür” zaten. Yoksa aslında kötü davranmaların çoğu kötülük de değil.

Kendiniz daha çok sevip saydıktan sonra kadınınızı istediği kadar sevip sayın. Bu bencillik değil. Bencillik kendini sevip başkasını zerre kadar sevmemektir.

hakettigi gibi davranirlar ve bunu soylemekten de cekinmezler

Evet ama sırf kadın ve sevgili diye el üstünde tutulmayı hakettiğinden değil kendi çabası ile sevgi ve saygıyı hakettiğinden. Ve eğer hatun sevgi ve saygıyı haketmiyorsa da hakettiği gibi hayatlarından çıkarırlar.

Saf olmayalım, birçok kadın bunu paylaşırken Tanrı vergisi bir iyisini haketme mantığı ile paylaşıyorlar ama onların niye paylaştığı önemli değil. Siz eğer yüksek değerli bir erkekseniz, size kimse ne olursa olsun beni el üstünde tut diye dayatamaz.

kadini ezmeye calismak sadece ve sadece asagilik kompleksli ezik erkeklerin yaptigi bi seydir.

Buna da katılıyorum. Başarılı erkek kendi değerini yükselterek hipergami açısından yüksekte durur, değersiz erkek ise kendi yükseleceğine kadını aşağı çekmeye çalışır. Kendi değerinizi olabileceğinizin en iyisi olarak yükseltin, kendinizi ön plana koyun, kadınınıza hakettiği gibi davranın yeter. Buradan çok daha sağlıklı ilişki ve pozitif cinsellik yaratırsınız.

Peki abiciğim kadını ezerim, sikerim atarım zararı ne?

Bunun etik olmaması bir yana asıl zararını İllimitable Man vakasında anlattım. Bu kafada birçok adamla karşılaştım ve temel problemleri sarkacın bu kadar aşırı uca salınması ile oluşan enerjinin, eninde sonunda sarkacı öbür uca taşımamasının mümkün olmaması. Stabil bir ruh hali değil. Dün “sikecen atacan” hacı diye dolaşanların “onu çok seviyorummmm” diye ağlaması ve sonra daha da bir kinlenip “kafasına vurup sikecen” tarafına savrulması çok ama çok yaygın bir şey.

Sadece erkekler girebilir

Erkekler arasındaki arkadaşlık duygu alışverişi ile olmaz. İçinde rekabet, bir miktar zorlama ve bazen yenme – yenilme olan bir deneyimi paylaşarak olur. Halı sahada futbol oynayarak ya da balık tutarak mesela. Masa başında ya da daha kötüsü forumlarda kızları konuşarak değil.

Sadece erkeklerle yaptığınız aktiviteler olmalıdır, bunları yaparken grupta kadın olmamalıdır. Kadın – erkek karışık sosyalleşmeleriniz de olabilir ve hatta sosyal hayatta bu tür aktiviteleri sıklıkla yapacaksınız. Ama erkek olarak sadece erkeklerin yaptığı ve içinde kadın olmayan aktivitelere de ihtiyacınız var.

İnsanlığın uzun tarihi boyunca hem kadın – erkek karma hem de sadece erkeklerin yaptığı aktiviteler vardı. Eskiden avlanırken erkeklerin nasıl günlerce kadınlardan uzak, takım olarak çalıştığını düşünün. Ama aynı erkekler avdan geldiklerinde ateş etrafında kadın – erkek- çocuk olarak da sosyalleşiyorlardı. Bugün problem sadece erkeklerin yaptığı aktivitelerin neredeyse kalmamış olması.

Burada teknolojik değişim kadar kadınların davranışlarındaki değişiklikler de etkili. Günümüzde kadınlar, erkeklerin bu aktivitelerine burunlarını sokmaya hakları olduğunu sanıyorlar. Erkeklerin sadece kendi erkek arkadaşlarıyla yaptıkları aktivitelere dırdır etmeye kalkıyorlar. Hatta bazı durumlarda erkeklere “izin” vermeyebiliyorlar, evet bu gibi şeyler için karılarından izin almak zorunda olan adamlar var. Buna direnin. Karınızın ya da kız arkadaşınızın sizi erkek erkeğe yapacağınız aktiviteden kısıtlamak gibi bir hakkı yok. Bunu açıklamaya bile gerek görmeden aktivitenizi yapın.

Ama şunu unutmayın. Her kadın shit test olarak erkeği bu aktivitelerden uzaklaştırmaya çalışacaktır. Ama erkek shit testi geçip bu konuda yapması gerekeni yapmalıdır. Erkek shit testten kalırsa kadın mutlu olmaz, erkeğin arkadaşlarından kopması onu daha az erkek yapacaktır.

Bunu her kadın yapar dedik ama bazı hasta kadınlar bu konuda inanılmaz dırdırcı ve karın ağrısıdır. Bu kadınlarla ilişkiye devam etmemelisiniz (sizin tüm zamanınızı bu tür aktivitelerle geçirerek abartmadığınızı varsayıyoruz).

Her hafta en az bir akşam, karınız/kız arkadaşınızın olmayacağı şekilde yakın erkek arkadaşlarınızla buluşun. Kamp yapın, ava gidin, balık tutun, paintball oynayın, maç izleyip kağıt oynayın, futbol oynayın, vs … Ama doğa ve fiziksel aktivite en faydalısı olacaktır.

Bu aktivitelerde küfür, bağrışma, arada kavga, dalga geçme, biraz zorbalık vs … olacaktır. Bunlar erkeklerin birbirlerinin sınırlarını test etmesi, kimi güvenilir kimin olmadığını anlaması ve takım olması için gereklidir. Ortamda kadın varken olmayan şeyler.

Sürekli kızlı – erkekli takılıyorsanız, bu tür erkek shit testleri olmayacaktır. Bu ise sizin maskülenitenizi zayıflatır. Maskülenite kas gibi zorlamadınız mı erir. Sadece yalnız, kadınınız ve kızlı erkekli ortamlarda iseniz maskülen olamaz ya da kalamazsınız :
Günümüz toplumunda hayat çok kolay. Maskülen olmak ise zorluk gerektiren bir şey. Maskülen olmak için hayatınızı zorlaştırmanız lazım. Bir kasın gelişmesi için nasıl ağırlığa ihtiyacı varsa, maskülinitenin gelişmesi için de “dirence” ve “baskıya” ihtiyacı var. Aynı şekilde hiçbir ağırlığa maruz kalmayan bir kasın erimesi gibi, tamamen kolay ve zorluktan arınmış bir ortamda maskülinite de erir.
Erkek arkadaşlarınızla sadece maç izleyip içerek de maskülen olamazsınız. İçinde sizin utanarak yenilme ihtimaliniz olan, tercihen fiziksel aktivite ve doğa içeren aktivitelere ihtiyacınız var.
Bu sitede ben discord grubu veya buna benzer bir forum açmadım. Bence asıl yararlı olan şey sizin, kendiniz gibi ama sizi zorlamaya hazır 4 – 5 erkek ile arkadaş olarak sosyalleşmeniz. 1000 tane erkeğin günlerce erkeklik tartıştığı forumlarda geçireceğiniz aylar, 4 – 5 erkek arkadaş olarak fiziksel aktivite ve rekabet ile geçireceğiniz bir gün etmez. İsterseniz bu grubu bu siteye takılan adamlardan da oluşturabilirsiniz. Bir aktivite ayarlayıp onu yaparken kırmızı hap muhabbeti bile edebilirsiniz. Ama bir düzineyi geçmemeye bakın.
Bu tip bir grup kuracaksanız, normal şartlarda şöyle işleyecektir :
İki grupta da başlangıçta insanlar yerel hiyerarşiyi anlayana kadar bir miktar karmaşa oldu. Erkekler genellikle neyin gerekli olduğunu düşündülerse onu yaptılar – ortamda emir veren bir lider yoktu. Kimi avlanmaya çıktı, kimi yiyecek toplamaya giderken kimi balığa çıktı. Bir elemana kumda oturmaktan gına geldi bank yapmaya başladı. Diğerleri zamanla büyüyen bir klübe yaptılar. Bir diğer eleman her gece yemek yaptı. Birkaç gün içinde, muntazam bir medeniyet çıktı ortaya, hergün bir öncekine göre biraz daha varlıklı bir medeniyet.
Fakat birkaç erkek grubun tepesine çıkmak için grup düzenini sürekli bozan, hır çıkaran ve grubu işlevsizleştiren hırtlıklar yapabilir. Bu adamlar atanamamış alfa değil gamma erkeklerdir. Bir grubun tamamı normalden düşük uyumlu karakterde olan maskülen erkeklerden oluşsa bile saat gibi çalışabilir (elit komando birliklerine bakın).  Bu tür hırtlar atanamamış alfa değil gamma erkeklerdir. Siz bu adam olmayın, bu adamı da hızlıca grubunuzdan dışlayın. Grupta hiyerarşide tepeye doğru çıkmanın doğru yolu gruba değer katmak, karar verme ve yenilme riskini göze almakla olur, hile hurda ve sürekli kavga çıkararak olmaz (bu tür gruplarda kavga arada sırada ortaya çıksa da).
Ve son olarak, eğer böyle bir grup kurarsanız artısı : bir duygusal probleminiz olduğunda dertleşebileceğiniz erkekler olur. Eğer duygusal olarak boşalmak ve dertlerinizi anlatmak istiyorsanız bunu bir erkeğe anlatın. Bir kadına anlatmayın. Özellikle de kendi kadınınıza.

Sarsılmaz zihin : Navy Seallerin sarsılmaz zihinlerinin 6 sırrı

Brandon Webb bıracak gibi değildi.

“Siktir git, Eğitmen Buchanan – siktir git. Beni buradan ancak ceset torbasının içinde çıkarırsın.”

Gezegendeki en seçkin özel kuvvetler birimi olan Navy Seal’e üye olmak için tüm çaylakların katlanması gereken fiziksel ve zihinsel işkence haftası olan “Cehennem Haftası” nın ortasındaydı.

Webb herkesten daha kötü bir fiziksel kondisyon gösteriyordu. Ve biraz da egosu vardı. Bu hiç de iyiye işaret değildi. Eğitmenler onun bırakıp gitmesini istediler.

Şansının az olmasına (her 7 çaylaktan sadece 1’i haftayı başarılı tamamlayabiliyordu) ve eğitmenlerin “özel” davranışlarına rağmen Navy Sealin keskin nişancısı olmayı başardı.

Webb diğerlerinin başarısız olduğu yerlerde neden başarılı oldu?

Spartalılardan Navy SEAL’lerine kadar her çeşit savaşçıya hayranım. Belirli bir kaliteye (bu durumda “mental dayanıklık”) hayran kaldığımda, doğrudan bu işin kaynağına gitmek isterim. “X’te dünyanın en iyisi kim?” diye sorarım. Sonra onları incelemeye çalışırım.

Bu ,SEAL in aynısıdır. Onlar gezegendeki en sert insanlardan bazıları ve onların bize öğretecekleri bir şeyler var.

Ben, birçok insanın yaptığı gibi Navy Seal e girmenin sırrının fiziksel dayanıklılık olduğunu sanmıştım.

Öyle değilmiş.

Webb, NYT’nin en çok satan anı kitabı Kırmızı Çember: Navy SEAL Keskin Nişancı birliğindeki Hayatı ve Amerika’nın En Ölümcül Nişancılarını nasıl eğittiğini yazdı.

SEAL eğitimini başarabilmeniz için süper bir sporcu olmanız gerektiğine dair yaygın bir yanılgı var.  Öyle değil.  Kursun tüm gereksinimleri ortalama atletik bir erkeğin bunu başarabilmesi için tasarlandı.

Ama işte burada bir varsayım var.

Eğer fiziksel değilse, SEAL başarısındaki belirleyici faktör nedir? Sadece beraberlik şans mı? Daha iyi bir genetik?

Webb devam ediyor.

“SEAL eğitiminin gerçekte test ettiği şey, zihinsel sertliğinizdir. Sertleşinceye ve herhangi bir görevi özgüvenle yapana kadar -olasılıkları ne olursa olsun – ya da bırakana kadar, sizi zihinsel olarak sınıra tekrar tekrar zorlamak için tasarlanmıştır.”

Sır vücutta değil zihinde yatıyor.

Zihinsel Sağlamlık ve Başarı

Tamam Navy Seal takımı üyeleri sert erkekler, dünyanın en sert erkekleri belki de.

Ama bundan bize ne? Siviller, masa başı çalışanları ve savaşçı olmayan insanların zihinsel sağlamlıktan kazanabilecekleri ne var ki?

Aslında çok şey.

Ünlü Stanford marshmallow deneyi ve Angela Duckworth tarafından aynı isimdeki en çok satanlar arasında tanıtılan Grit konsepti gibi örnekler sayesinde, zihinsel dayanıklılığın ve bunun uzun vadeli başarı için ne kadar önemli olduğu konusunda iyi bir fikrimiz var.

İşler zorlaştığında sonuna kadar dayanma yeteneği çok önemli. Winston Churchill’in meşhur tavsiyesi, “Cehennemden geçiyorsanız, gitmeye devam etmelisiniz”.Bu çok iyi bir tavsiye.

Sıcak koltuklarıyla günümüzün az kaynatılmış dünyasında, kıçınızı donduracak klimalar ve tıkınacağınamızdan daha fazla yiyecekle birlikte, insanların en ufak acı çekmede başarısız olması şaşırtıcı değil.

Ama kim umursar ki?

Benim için ilginç olan şey, “yumuşak” dolu bir dünyada bile, zihinsel esnekliği geliştirmenin inanılmaz bir avantaj sağlaması. Çevremizdekiler patır patır dökülürken sonuna kadar dayanma yeteneğini geliştirerek, kendimizi başarılı biri olmaya ayarlıyoruz .

NAVY Seals’dan 6 Zihinsel Dayanıklılık Teknikleri

Eski SEAL’lerin anılarını okuduktan sonra, kullandıkları ipuçlarını ve teknikleri aşağıdaki 6 tekniğe indirgedim. Her teknik kısa bir açıklama ve gerçek hayata pratik bir uygulama ile geliyor.

Teknik # 1: Fili yiyin.

Bir fili nasıl yersin?

Her seferde bir ısırık ile.

Korkunç bir görevle karşı karşıya kaldık – bir maraton, sokakta güzel bir kız ya da bir başlangıç lansmanı – başlamadan önce sık sık korku hisseder, donar ve başlamdan dururuz.

SEAL’ler bu alanda bir çözüm sunarlar. Fili yavaşça düzgün bir şekilde sindirilebilen parçalara bölün ve… Fikri anladınız. Meydan okumaya her seferinde küçük bir adımla başla. Klişe ama çalışır bir strateji.

Bunu yapan çok fazla maratoncu ve triatlet göreceksiniz. Bir sonraki acil amaca – ufuktaki bir sonraki noktaya – odaklanırlar ve zihinlerinin yarışın tamamına odaklanmasını önlerler.

Uygulama: Göz korkutucu her şeyi anında, ısırık büyüklüğünde hedeflere bölün. İdeal olarak, her parçanın 24 saatlik bir pencereye sığması gerekir. Her seferde bir parçayı tamamlamaya odaklanın. Bütününü düşünmekten kaçının.

Teknik # 2: Başarıyı Görselleştir.

Bu beni şaşıran bir teknik oldu.

Belirli bir çalışmada basketbol oyuncuları, serbest atışlarını görselleştirme ile isabet oranını % 23 artırdı. Gerçek serbest atış yapan oyuncular sadece %24 oranında iyileşmiştir. Bu sadece% 1’lik bir fark. Vav!

İyi görselleştirmeler aşağıdaki özelliklere sahiptir:

  • Canlı ve ayrıntılı Tüm duyuları kullan. Ayrıntıları hayal et. Mümkün olduğunca gerçek olun.
  • Tekrarlama Oyun oynayarak kafanızda tekrar tekrar çalıştırın. Otomatik hale getirin.
  • Olumlu Görüntüler Kendinizi başarısız olarak düşünmeyin. Bunun yerine, art arda kendinizi zahmetsiz bir başarı durumunda düşünün.
  • Sonuçları gözünüzde canlandırın. Dayanıklılığınız zayıflarsa, başarısızlığın sonuçlarını hayal edin. Yenilginizi duyduklarında arkadaşlarınızın ve ailenizin yüzlerini görün. Kişisel olarak duyacağınız utanmanın acısını gözünüzde canlandırın.

Uygulama: Bir dahaki sefere büyük, stresli bir etkinliğiniz olduğunda, başarılı olduğunuzu hayal etmek için görselleştirmeler kullanın.

Teknik # 3: Duygusal Kontrol

Çok stresli olduğunuz dönemlerde, vücudumuzun ana stres hormonlarının atağı – adrenalin, kortizol ve norepinefrin – size enerji ve odaklanma artışı sağlayabilir.

Bununla birlikte, bu hormonlar uzun süre yüksek kaldığında, gevşeme moduna geçemeyiz. Uyumakta güçlük çekeriz, motivasyon düşer ve bağışıklık fonksiyonu ciddi bir darbe alır

SEAL’in basit çözümü 4’te 4’e 4 denilen bir şeydir:

-4 saniye nefes al.

-4 saniye nefes verin.

-Bunu 4 dakika tekrarlayın.

Tanıdık geldi mi? Bu, yogacıların binlerce yıldır yaptıkları şey. Beynimiz vücudumuzu etkiler ve bunun tersi de geçerlidir.

Stres hormonlarınızı kapatmak ve vücudu rahatlamak için basit egzersizler kullanın.

Uygulama: Zaten meditasyon yapıyorsanız bu size yardımcı olacaktır, ancak bir daha kendinizi stresli hissediyorsanız, durun ve birkaç derin nefes alın. En çok satan yazarlardan Tim Ferriss, güne devam etmeden önce her şeyi durdurmanızı ve basit bir nefes almanızı önerir.

Teknik 4: Tepkisizlik

“İnsanlar, bir şeylerden değil, onları nasıl gördüklerinden rahatsız olurlar” –

Epictetus

Kontrol, düşündüğümüzden çok daha fazla şekilde elimizde.

Dış dünyamızda olanları kontrol edemeyiz, ancak olanları nasıl yorumladığımızı kontrol edebiliriz.

BUD / S Breaking, “Sıradan Çocuklar Nasıl Navy SEAL olabilir? “ adlı kitabında D.H. Xavier kendi “Cehennem Haftası” deneyimini hatırlıyor.

“Ben en altta iken beni tekmeliyorlardı. Beni orada gerçekten istemediklerine inanabilirdim; bu benim pes etmem olurdu. Bunun yerine, ne dediklerini umursamadığıma inandım. Başarabileceğime inanıyordum…

Xavier,benim yeniden çerçevelemek diye adlandırdığım bir şeyi uygular. Olası bir inancı veya dünya görüşünü alır, bu versiyonunu reddeder ve başka bir versiyonunu seçer. Olumsuz bir olay olarak yorumlanabilecek şey aniden olumlu bir hal alır.

Uygulama: Dış olayları nasıl yorumladığınıza aktif olarak göz atın. Bunu tanıdıktan sonra, bu görüşe meydan okuyun. Olumsuz görüşlerini daha olumlu görüşlere dönüştürmeye çalışın. “Kötü” olayları “oraya” çıkmanız ve kendinizi geliştirmeniz için bir meydan okuma olarak görün.

Teknik# 5: Küçük Zaferler

Moraliniz bozuk olduğunda ne yapmalı? Cüzdanınızı kaybettiniz, yağmur yağıyor, ve karınız da aynı gün sizi terk etti. Hiçbir şey doğru gitmediğinde ve her şey yanlış gittiğinde ne yapmalı?

Daha küçük düşünmeye çalış.

Her gün günlüğüme, minnettar olduğum üç şeyi yazarım.

Bugün yazdığım şey :

  • Uzun bir yağmurun ardından serinletici ve serinletici hava.
  • Buzlu kahvenin dumanlı tatmini.
  • Yerel kafemdeki gülümseyen barista.

Küçük zaferler moralleri yüksek tutuyor. Ve yüksek moral daha yüksek moralle beslenir. İyi iş yapmak için erdemli bir pozitiflik çemberi yaratır. Bunu denemediyseniz bir şans verin. Düşündüğünden çok daha fazla önemli.

Teknik # 6: Takımınızı Bulun (ve Takımınızı Bulmanızın Gerekliliği)

Tribe: Eve dönüş ve Ait olmak kitabında Sebastian Junger şöyle yazar:

İnsanlar zorluklardan korkmazlar, aslında zorluklar üzerinde yükselirler; asıl mesele zorluk değil “gereksiz” biri gibi hissetmek. Modern toplum, insanların “kendilerini gereksiz hissettirmeleri” sanatını mükemmelleştirmiştir. Buna son vermenin zamanı geldi.”

Junger burada doğru bir şeye işaret ediyor. Hepimiz büyük ihtiyaç zamanlarında insanların muhteşem performans göstediğini biliyoruz. Çocuğunu kurtarmak için bir arabayı kaldıran annenin klasik “zihnin vücuda üstün olması” hikayesi.

Biz insanlar sosyal varlıklarız. Bazen çok anlamsız görünen bir dünyada yaşasak da anlam için büyük bir açlık çekiyoruz.

Yakın arkadaşlar ve yakın prensipler bulun ve zihinsel dayanıklılık için bir kaleye sahip olacaksınız.

Uygulama: Hayatınıza neyin anlam getirdiğini düşünmek için biraz zaman harcayın. Bu, takımınızı bulmanın ilk adımıdır – benzer vizyon ve değerleri paylaşan insan grubunuz.

Bu kadar. Altı basit teknik. Araçlar elinizde. Geride kalan tek şey uygulamak.

Çeviri : Bulletproof Mind: 6 Secrets of Mental Toughness From the Navy SEALs

Çeviren : BenLark

Piçin sırrı

Yorumlarda sıkça sorulan bir soru var : “Bir arkadaşım var ve çok yakışıklı / iyi / kariyer sahibi ama beğendiği kız buna hayır dedi ve gitti çirkin / kötü / beş parasız bir adamın ağzının içine bakıyor. Ekşi’nin meşhur başlığındaki “kadınların efendi adam yerine piç tercihi” olayı. Ara ara başka başlıklarda ısıtılıyor ve hala çoğunluk olayı kavrayabilmiş değil. Kırmızı hap okumuş bile olsa.  Bir kadın için çabalamayan erkek başlığındaki şu yazılana bakın örneğin :

en doğrusunu yapan erkektir. kimse, tek başına uğruna çabalamaya değmez. kendimden örnek vereyim; çok hoşlandığım bir kız vardı. inanılmaz değer veriyor, üstüne titriyordum tabiri caizse. ne zaman canı sıkılsa, morali bozulsa ben de üzüldüm. sevindiğinde mutlu oldum. ne zaman konuşmaya ihtiyacı olsa yanında oldum hep, dinledim. yeri geldi birazcık daha beraber kalmak için vaktimden sırf onun için ödün verdim. her doğum gününü hatırladım başka kimse umursamazken. ben hasta oldum dedi çıktım bir dünya yol tepip görmeye gittim elimde en sevdiği tatlıyla. onun için şarkılar mı söylemedim? hediyeler mi almadım? yüzünü güldürmek için şakalar, espriler mi yapmadım? o bulamamaktan şikayet ettiğiniz “iyi adam” benim hanımlar. karşılığında ne kazandım biliyor musunuz? hiçbir şey! o kız senede bir defa doğum gününü bile hatırlayıp kutlamayan, bir allah’ın günü kendisini arayıp sormayan, anlattığı hiçbir şeyle ilgilenmeyen, onu mutlu edecek tek bir şey yapmamış, üstüne üstlük sevgilisi olan bir çocuğun gözünün içine bakıyor.

Şimdi asıl konuya girmeden şunu da belirtmekte yarar var. Utanmadan kendisini iyi adam olarak tanımlıyor. Sen iyi bir adam değilsin arkadaş. Kızın donunun içine girmek için uydu olmuş sinsi sinsi iyi çocuğu oynayan birisin. Güya sen iyisin ama niyeti açık ve erkekçe oynayan adam kötü. Kapıyı çalacak cesaretin yok bacadan girmeye çalışıyor beceremeyince içeri girmek çok çaba istiyor değmez diyorsun.Kapıyı çalsana. Evet biliyoruz kapıyı çalsan belki açmayacak ama en azından kapısı açılmayacak eve bacadan gireyim diye aylarca uğraşmayacaksın. Aylarca uğraştıjtan sonra cayır cayır yanan şömine ateşine düşüp götün alevler içinde aynı bacadan ağlaya ağlaya kaçıp gitmeyeceksin.

Oynadığı iki yüzlü, yalancı ve sinsi oyunu sardığı paketlere bak :

düşünsene senin tüm sevgin, çaban ve yaptığın onca güzel şey …

Yersen diyeceğim de yiyen çok.

Peki bu çocuk neden böyle? Ya da daha doğrusu piçin sırrı ne? Bu çocuk o özel kadının peşinde koşa koşa yorulup havasını alırken piç neden elini sallamadan hatunu kapıyor?

Bunun tembel cevabı, hatunlar kötü, kötülükten anlıyor, sikecen sevmeyecen, vs … gibi herkesin gevelediği ama nedense çok değerliymiş gibi pazarlanan siyah hap safsataları.

Oysa burada olan şeyin çok basit bir açıklaması var. Kızın yanıbaşında duran yakışıklı çocuğun görünmez, çirkin piçin görünür olmasının nedeni basit. Piçin sırrı basit :

Piç ya da değil erkek adam, Erkek, damarlarında testosteron dolaşan ve bu testosterondan korkmayan adamdır.

O adamı çekici yapan piçliği değil, erkek olmaktan ve erkek gibi davranmaktan korkmaması. Erkek olarak istediğini görmesi, onu almak için direkt yürümesi, alsa da almasa da bu hareketleri yüzünden kimseden özür dilememesidir. Ne kendisine ne de başkalarına bir sebep bulmak zorunda olmamasıdır. Damarlarında yeterince testosteron dolaşan ve bu testosteronun etkisi ile ortaya çıkan hareketlerini bastırmayan adam analiz etmez. Oturup “kız bana burada shit test attı, o zaman bu durumda ben 50% shit test savar, 25% korku oyunu ve 25% neg içerecek bir şekilde karşılık vereyim” diye düşünmez. Yanlış anlamayın shit testi de savar, negi de korku oyununu da atar ama bunlar maskülenitesini bastırmayan erkeğin doğal hareketleridir.

Yukarıdaki her genç kızın rüyası iyi çocuk elemana bakalım. Ne istediği belli. Ama kadın gibi olmasa da erkek gibi de davranmıyor. Erkekliğini bastırıp cinsiyetsiz biri gibi davranıyor. İlk paragrafta yazdıklarını ben size 6 kelimede özetleyeyim : kızın sarılıp uyuyabileceği oyuncak ayı idim. Tamam oyuncak ayı olarak bir işlevin var ama oyuncak ayının pipisi yok ki! Senin bir kişiliğin ya da omurgan bile yok. Kadın ne arzular ise ona göre şekle giren bir oyun hamuru olmuşsun.

İyi çocuklar bir kadını, suda boğulmak üzere olan birinin can simidini sevdiği gibi severler. Doğanın derin ve geniş okyanusunda yüzmesini bilmediklerinden hatuna can simidi gibi yapışırlar.

Bu çocuğa damarlarındaki testosteron ne diyor? Fedakarlık ve mükemmel bir ilişki adına onunla üzül, onunla sevin, onu mutlu et mi diyor? HAYIR. Piçin damarlarındaki testosteron piçe ne diyorsa bu iyi çocuğa da onu diyor : “benim ihtiyaçlarım var ve bunları karşıla”. İyi çocuk ile piçin farkı birinin bundan utanması ve bu kaka istekleri fedakarlık / iyilik / aşk gibi süslü truva atlarına sarıp kaleden içeriye sokmaya çalışması. Annen ve annenin altın günü tayfası, sana 5 yaşından beridir erkek olmanın kaka bir şey olduğunu öğreten toplum seninle gurur duyuyor iyi adam.

Yukarıdaki iyi çocuk piç gibi davranabilmeyi istemiyor mu? Kendini merkeze koymayı, umursamamayı, aşırı çaba harcamamayı? İstiyor tabii, ama bu isteklerini gerçekleştirmek için adım atmaya cesareti yok.

Piç neden bencil görünür? Ya da güya kötüdür? Çünkü kendi maskülenitesinin isteklerine kulağını tıkamaz, ona yakındır ve onun isteklerini kaka şeyler olarak görüp bastırmaz. Hayatı boyunca kadın için kendi isteklerini bastırmaya ve fedakarlığa programlanmış “iyi” çocuk için bu kötülüktür. Oysa “Ağlama Melis” kız arkadaşlarına ve pipili kız arkadaşı iyi çocuğa ne kadar ağlasa da piç kadına aradığı masküleniteyi sunmaktadır. Burada arzunun kaynağı maskülenitedir, testosteronun özür dilemeden dışa vurumudur. Götlük yapmak değildir.

Arzu tercihe bağlı değildir

Bakın gidin götün teki olun demiyorum. Tam tersi, olay götlükte değil diyorum. Bugün öyle bir duruma geldik ki, hem maskülen hem de iyi adamların sayısı azaldı. Çoğu erkek iyi ama ya damarlarında yeterince testosteron dolaşmıyor ya da dolaşan testosteronun yarattığı dürtülere göre hareket etmekten ödleri kopuyor. Bir kısım erkek de diğer radikal uçta : aşırı maskülen ama götün teki. Kızların masküleniteye duydukları arzu tercih meselesi değil maalesef. Güçlü bir doğal dürtü. Ortamda yeterince  “iyi” ve maskülen erkek olmayınca o arzu az sayıda piçe yöneliyor.

Erkek olarak bunu anlamanız zor ama şu şekilde kafanızda canlanabilir. İyi kızların hemen hepsinin 150 kilo, ince ve çekici kızların ise çoğunlukla götün teki olduğunu düşünün. Sizin içinizdeki arzu sizin için saçını süpürge eden 150 kilo hatuna mı şiddetli istek duyardı, yoksa evlat olsa çekilmez ama taş gibi hatuna mı?

Sizin damarlarınızda yeterince testosteron yoksa, olanını da bastırmaya programlı iseniz, yani doğanın yaratabileceği güçlü arzuya hedef olacak ilkel özellikleriniz yok ise, kadınlar için çabalayıp durur, sonunda da genellikle hüsrana uğrarsınız. Bu yüzden önce gyme gidin (ne kadar kas o kadar testosteron, ne kadar testosteron o kadar kas döngüsü), bir hedef yoluna baş koyun, disiplinli olun (küçük başarılar ard arda testosteron artışı sağlar ve küçük başarılar için disipline ve bir hedefe ihtiyacınız var), vs. diyoruz. Bu yüzden erkek olmaktan utanmayın, mavi hap masallarından (erkekliğinizi bastıracak veya ihmal ettirecek pembe masallar topluluğu) uyanın diyoruz. Bunları bir arada yapın diyoruz. Damarlarınızda yeterince testosteron yoksa istediğiniz kadar olmayan testosteronu bastırmayın doğal bir arzu mıknatısı olamazsınız. Ya da isterseniz testosteron osuracak kadar testosterona bulanın eğer bunu masallar uğruna bastırıyorsanız arzu mıknatısı olamazsınız. Hem testosteron olacak hem de onu bastırmayacak bir zihniyet yapısı. Bunu başarırsanız be PUA teknikleri ezberlemeniz gerekir ne de bir kadın için aşırı çaba göstermeniz.

Kazanılması gereken ödül olmak ya da çürümemek ama olgunlaşmak

Erkek bir kendisine bir kız arkadaş arıyordu. Birçok kıza yürüdü ve onları KAZANMAK için elinden geleni yaptı. Hepsinde de yenilgiye uğradı.

Kızın birine çiçekler aldı, diğerine hediyeler. Bir başka kıza çikolatalar aldı.

Kızla konuşurken, kızın her dediğine hemfikir oldu. Yapacaklarını planlarken, kızın tek sözüyle tüm kendi planlarını değiştirdi. Kadınlar tüm hayatının etrafında döndüğü birer güneş oldular.

Ama zavallı erkek sürekli yere çakıldı ve yandı.

Daha yaşlı kadınlar ve arkadaşları “çünkü senin ne kadar İYİ olduğunun farkında değiller” dediler.

Ama yine de erkek, tüm çakılmalarında ve yanmalarında ortak bir noktayı farketmeye başladı. “Bütün bunlarda tek sabit benim. Ya bütün bu yenilgilerin sebebi benim ısrarla yapıp durduğum bir şey ise?”

Aynı şeyleri yapmaya devam etti. Bekleneceği gibi yine çakıldı, yine yandı. Ama birgün içinde bir şeyler kaydı. “Artık yeter!” dedi. “Neden dilenci gibi davranıyorum? Zekiyim, yakışıklıyım, geleceğim parlak ve asıl kadınlar beni elde etmek için çalışmalı!”

Ve sonunda, çiçekler almayı, hediyeler vermeyi, çikolatalar getirmeyi, kızın her dediği ile hemfikir olmayı, herşeyi kıza göre planlamayı ve onun kaprislerinin yörüngesinde dönmeyi bıraktı.

“Artık hatunları göklere çıkarmak yok” zira …

“Sen çok iyi bir avsın.”

“Evet” dedi Pook. “Sen kazanılması gereken bir ödülsün.”

Genç adam büyük bir sevinç ile hoplayıp zıpladı. “Süper! Bu demektir ki kılımı kıpırdatmayabilirim, hayalperest alışkanlıklarıma devam edebilirim ve kendimi değiştirmek için hiçbir şey yapmama gerek yok! Bunu duyduğuma sevindim zira ben zaten mükemmelim ve kimse için değişmeme gerek yok!”

Pook genç erkeğe okkalı bir tokat attı. “Aptal ergen! Eğer hayat seni değiştirmiyorsa, sen o hayatı yaşamıyorsun demektir! Hayat tarafından tamamen değiştirilmeyenler, onun zerre farkında olmayanlardır!”

Ama genç erkek inatçıydı. “Ben” dedi, ders verir bir tonda. “hiç kimse için değişmeyeceğim.”

“Ya kendin için?”

Kendimi olduğum gibi seviyorum!

“Tamam! Bu kadar yeter!”

Genç erkek şaşırmıştı. Pook’u hiç sinirli görmemişti.”Ben neysem oyum” diye ısrar etti.

Bunun üzerine Pook 2 genç erkeği yanlarına çağırdı. Her biri birer köşede duruyordu. Pook şöyle dedi : “Önümüzde, hayatın başında 2 erkek var. İkisi de aynı kökenden geliyorlar ama gittikleri yerler birbirlerinden çok farklılar. Önce birinci erkeğe bakalım.”

Genç erkeğin çocukluğuna şahit oldular. Çocuk kafasını çarptığında, gidip annesine  ağlıyordu. Annesinin eteğini çekiştiriyordu. Annesinin yanında güvende ve rahat hissediyordu. Babasının yanında ise için için, anlamlandırmadığı bir korku hissediyordu. Cezaları, süreleri ve öğrenilmesi gereken dersleri babası belirliyordu. Çocuk ise bu tür zor şeylerden uzak görünen annesinin yanında olmayı tercih ediyordu.

Sonra, ikinci genç erkeğin çocukluğuna gittiler. Onun çocukluğu da birinci erkek ile tıpatıp aynı idi!

Genç erkek sabırsızlıkla, “bununla nereye varmaya çalışıyorsun?” diye sordu.

“İzle” dedi Pook.

Birinci erkek, annesi ile beraberken hissettiği o çekici, rahimdeymiş güveni veren histen hiçbir zaman kurtulamadı. Gerçek hayata atıldığında, zamanın rüzgarı nereye eserse oraya savrulan bir yaprak gibiydi. Hayatta ne yapmak istediğini bilmiyordu ve bu nedenle çevresindekiler ne yapıyorsa onu yaptı. Arkadaşlarının elinde, kendi işine bakmak için hiçbir zaman gruptan kopamayan bir kukla idi. Oyun oynamak ona annesinin yanındayken hissettiği rahatlık ve neşeyi hatırlatıyordu ve bu nedenle oyun oynamayı çok seviyordu. Sonunda bir kız buldu ya da daha doğrusu kendisinden hoşlanan (belki de kim bilir kendisine tahammül edebilen) ilk kızı seçti ve evlendi. Ne yazık ki evliliği sadece birkaç yıl sonra bitti ve boşandılar. Zavallı erkek “beni neden terk etti?” diye zırladı. “Onu EL ÜSTÜNDE tuttum! Ona hergün çiçek aldım. Soneler söyledim. Ona onu sevdiğimi sürekli söyledim!” Kadın ise “ondan bıktım” diye yakındı. Erkek hayatta yıkılarak ve sonra tekrar yıkılarak yol aldı ve hayatı boyunca çocukluğunun neşe dolu kumdan kalesini tekrar inşaa etmeye çalışsa da, hayatın dalgaları kaleyi yıkıp durdu. Sonunda unutulmuş ve önemsiz biri olarak öldü gitti.

“Offf!” diye haykırdı genç adam. “Bu çok korkunç!”

Pook, “korkunç olan ne?” diye sordu. “Sonuçta o sadece kendisi oldu! “Şimdi ikinci genç adama bakalım.”

İkinci genç adam, artık çocukluğun bittiğini kısa zamanda anladı. Yaz tatillerinin dertsiz tasasız ve feminen saadetinin sonsuza kadar tekrarlamaya çalışmak yerine, gerçekliğin kucağına atladı. “Hayatımı bir hiç olarak yaşamayacağım!” dedi. Arkadaşları ve çevresi onun sürekli kendisini geliştirmesini, yeni yeni yetenekler elde etmesini şaşkınlıkla izlediler. O ise tam tersine arkadaşlarına şaşırıyordu. “Sanki zamanda donup kalmışlar gibi” dedi. “Ben değiştim ve bunu onaylıyorlar. Ama onlar aynı kaldılar!” İstediği kadını SEÇTİ. İstediği kariyeri seçti. İstediği kaderi seçti. Hayatın zorluklarına meydan okudu ve onlar karşısında geri çekilmeyi reddetti. Birinci genç adam yaşadığı çağ ile tanımlanıyor iken ikinci genç adam yaşadığı çağı tanımladı! Öldüğünde ardından, sayısız insan ağladı. Onun bir dahi olduğunu düşündüler. Diğerleri onun çağının ötesinde bir yetenek olduğunu söylediler. Bazıları ise ona ilahi bir el değdiğinden bahsettiler! Bu zavallı aptallar başarıyı başka ne şekilde tanımlayabilirler ki? “Böyle bir şeyi insan sonradan kazanamaz” dediler. “Doğuştan gelen bir şey olmalı.” Hayır! O böyle başarılı idi zira o, dünyanın ve kültürün elinde şekillenmek yerine onları elleriyle şekillendirmeyi seçen bir Erkekti.

Pook “fark çok basit” dedi. “Birinci genç adam yüzünü bebekliğe dönmüştü. İkinci genç adam ise yüzünü bebeklikten öteye dönmüştü. Birinci genç adam ana rahmine geri dönmeyi diliyordu; ikinci genç adam ise ana rahminden uçup gitmeyi istiyordu. Birinci genç adam dünyada yumuşacık ve rahat bir yer arıyordu; ikinci genç adam ise yumuşacık rahatlığı ardında bırakmayı diliyordu. Birinci genç adam olağandı; ikinci genç adam ise olağanüstüydü. Bu nedenle ikinci genç adam Çok İyi Bir Avdı ama birinci genç adam en fazla evrende boşluk dolduruyordu.

“Anladım” dedi genç adam. Şaşkınlık içindeydi. “İkinci genç adam sürekli daha iyi olmak için çalışıyordu. Birinci adam ise, eğer daha kötüye gitmediyse, aynı kaldı.”

“Aynen! Bu ÇÜRÜMEK ile OLGUNLAŞMAK arasındaki farktır. İyi bir meyve olmaya bak! KAZANILMAK istenen ödül ol!”

Çeviri : 15 Ders – Altıncı Ders – Pook’un Kitabı

Çeviren : İsimsiz Adam

Mahmut’un Notu :

Geçenlerde Pook’un bir sözünü tweet attığımda İsimsiz Adam rumuzlu okur instagramdan bana mesaj atarak, Pook’tan çeviri yapmam gerektiğini ve sitede Pook çevirisi olmamasının büyük eksiklik olduğunu söyledi. Ben Pook’u sonradan okuyan biriyim, okur 2000lerin başından biliyormuş. Dediği doğru. Pooksuz kırmızı hap sitesi olmaz. Kendisine çeviri yaparsa yayınlayacağımı söyledim. Sağolsun en güzel Pook yazılarından birinin en güzel yerini çevirmiş.

Bilmeyene tanıtayım, Pook, 2000 – 2006 yılları arasında SoSuave adlı PUA / Seduction Art forumunda yazan ve olayı PUA’dan kendini geliştirmeye, iyi çocukların derdinin teknik bilmemekten daha büyük olduğuna ve iyi çocuğun toplumda daha temel bir cinsiyet politikası kayması (feminizm ve cinsiyet sosyal inşaadır politikası) nedeniyle toplumca “üretildiğine”, kendine odaklanmaya çeviren esrarengiz kişidir. Kırmızı hap ilkin Sosuave PUA forumunda yavaş yavaş şekillenen fişten çekilme kavramı ile ortaya çıktı ama temellerini ilk atan Pooktur.

2006 yılından sonra kısa bir süre sonra bir blog açmış ama sonra tamamen ortadan kaybolmuş.

Kırmızı Hapın ağa babası, sonradan SoSuave forumunda moderatör olan Rollo Tomassi olarak bilinir ama Pook Rollo’dan öncedir.

Pook’un kitabı, Pook’un SoSuave yazılarının derlenmesi ve özellikle 15 Ders kısmı zamanının çok ötesinde. Şiddetle tavsiye ederim. Türkçesini şurada bulabilirsiniz. İngilizcesi bedava olarak şu sitede. Pook’un Kitabı.

Uzun süreli ilişkide kadın erkek düşünce şekli

Uzun süreli ilişkilerde erkeklerin çoğu ilişkiye daha kuşbakışı ve uzun vadeli bir şekilde bakarlar. Popüler deyişle erkekler olaya büyük resim açısından bakarlar. Erkekler İlişki yatırımı, mantıklı önceliklendirmeler, ileriye yönelik planlar yapmak, vs … gibi düşüncelere meyillidir. Örneğin erkek bakış açısından bugün herhangi bir şekilde başarısız olursam ya da hata yaparsam bunca yılın ilişki yatırımı benim bu hatamı fazla fazla telafi edecektir gibi bir çıkarım yapar. Erkek, hatun şu an bana kızgın olabilir ama geçmişteki mutluluğu düşünüp kısa sürede sakinleşecektir diye düşünür.

Fakat kadınları düşünce yapısı erkeklere göre daha ayrıntıya ve kısa vadeye odaklıdır (kadınlar uzun vadeli / büyük resim açılı, erkekler kısa vadeli / ayrıntı seviyesinde düşünemez demiyorum, ama erkeklerin eğilimi uzun vadeli, kadınların eğilimi ise kısa vadeli düşünmektir). Kadınlar iletişimin ve deneyimin belli bir zaman içinde onları nasıl hissettirdiğine daha fazla odaklıdırlar ve iletişim / deneyim her zaman bir duyguya göbekten bağlıdır.  Örneğin evlilikte kadın bir olaydan dolayı kocaya kızdığında, kadın o anda erkeğe sanki bütün evlilik boyunca öfkeliymiş, erkek tüm evlilikte öyle davranmış ve davranmaya devam edecekmiş gibi hissedecektir.Kadın erkeğe bağırabilir, erkeği dırdır seline boğabilir ve götün teki olduğunu iddia edebilir. Erkek isterse o ana kadar dünyanın en mükemmel kocası olsun, o gün sıçmıştır ve sanki hergün sıçan bir erkek gibi görünür. Ama aynı koca birgün sonra eğlenen ustalık ve kino yardımı ile hatunu çevirdiğinde, sanki dün adamı neredeyse boşayacak kadın kendisi değilmiş gibi kocası ile birlikte olup onu ne kadar sevdiğini söyleyebilir. Bu davranış şekli erkeğe tamamen yabancıdır. Kadınlar daha irrasyonel ve ana odaklıdır. Şu an nasıl hissettikleri onların tüm gerçekliğini tanımlayabilir. O gerçeklik ise bugün ak yarın kara olabilir.

Bu nedenle de kızgınlık anında kadınla tartışmaya girmek bir erkeğin yapmaması gereken büyük bir hatadır. O kızgınlık anında kadın erkeğin geçmişte yaptıklarını zerre umursamaz / umursayamaz. O an gerçeklik kızgınlıkla tanımlıdır. Bu nedenle de bir erkekle tartışırken ecnebilerin DEER dediği Savun – Açıkla – Mazur Göster – Rasyonelleştir (SAMR), erkeğin yapabileceği en büyük hatadır! Siz bunu nasıl yaparsanız yapın, SAMR boyun eğmek demektir.

SAMR davranışından kurtulmak kolay değildir. Erkeklerin kadınlarla başarısız olmasına neden olan davranışlarının hemen hepsi gibi bu da erkeğin kadına, kendisini iyi hissetmek için kadının onayına muhtaç olmasından kaynaklanır. 5 yaşından itibaren feminen öncelikli propoganda işe beyni yıkanan birçok erkek için kadın onayı olmadan kişisel değer yoktur yani kadın onayı olmadan kendilerini değerli hissedemezler.

Erkek SAMR işine giriştiğinde, SAMR işine girişen bir erkeğin gerçekte olduğu şey kadının önüne apaçık serilir : zayıf bir erkek. Kadın açısından erkeğin o an zayıflık göstermesi, erkek her zaman zayıftı olarak algılanır. Oysa erkek değişen rüzgarla sarsılan zayıf bir ağaç değil, fırtınalar karşısında tutunabilen sağlam bir kaya olmalıdır.

Bir kadın, kaprisleri, istekleri ve sürekli değişen ruh hali ile sizin üzerinizden geçmeyi istemez. Kadının duyguları kasırga, ruhu ise kundakçıdır. Kendinizi onun fırtınalarına karşı duran bir kale duvarı gibi düşünün. Güçlü rüzgarlar ve en kötü dürtülerinin yarattığı fırtınalar karşısında tutunabileceği bir kaya aradığında, orada siz olmalısınız … güçlü, sağlam, sarsılmaz ve yerinden oynamayan.
Amcığın 16 Buyruğu

Erkeğe ne kadar garip görünse de, kadının bu tür gelgitleri sadece doğal değil aynı zamanda büyük ihtiyaç duyduğu, ilişkisinde bulamazsa saçma sapan dizilerde aradığı bir şeydir.

Erkeklerin burada yaptığı hata, kendi makro düşünüş şekillerini terkedip – feminen yetiştirilişlerinin de etkisi ile – kadının o kavga anındaki şiddetli duygusal tepkilerini makro ölçekte bir problem olarak algılamaktır. Bu borsada oynayan ve uzun vadeli yatırım yapan yatırımcının, anlık ve keskin bir düşüş ile paniğe kapılıp hisseleri satmaya çalışmasına benzer. Böyle bir duygusal zayıflık yatırımcıyı kötü yatırımcı, erkeği ise kötü bir erkek yapar (erkek olmakta kötü).

İki kutupluluk sağlıklı bir ilişkinin çekirdeğidir.
Amcığın 16 Buyruğu

Günümüzün kadın – erkek eşittir (aynıdır anlamında eşittir) propogandası hem kadınların hem de erkeklerin kafalarını karıştırıyor ve onların ilişkilerini sabota edecek şekilde davranmasına neden oluyor. Daha önce “bu ne ya bununla mı uğraşacağım ben?” diyen gençlik bu yazıyı okuduğunda “böyle insan mı olur ya, ben kadınlardan en uzağından MGTOW olacağım” diye şikayete başlayacaktır. Oysa bu iki kutupluluk (erkeğin uzun vadeli / makro kadının ise kısa vadeli / mikro bakış açısına odaklanması) kadın ve erkeğin ilişkide birbirini tamamlamasını sağlar. Unutmayın ki ilişki burun buruna koklaşmak için değil çocuk yetiştirmek için var ve insan yavrusu tek ebeveyn tarafından bakılmak üzere dizayn edilmemiş 15 senede olgunlaşan (tarihsel olarak 8 – 9 çocuk yapıldığından toplam 23 – 25 senelik bir süreç) bir varlık olduğundan insanın kadın ve erkeği birbirini tamamlar şekilde uzun süre birbirini tamamlayacak şekilde 2 kutuplu olmaya meyillidir (*). Erkek uzun vadeli makro perspektifi sağlar iken kadın ise kısa vadeli ve mikro perspektifi sağlar ki ikisi de gereklidir.

Örneğin çocuğu olan erkeklerin bileceği gibi bir çocuğun ateşi 39 dereceye çıktığında kadın genellikle panikler. Erkek ise daha sakin olmaya meyillidir. O anda erkek uzun vadeli ve makro seviyede bakar ve bu ateşin belli şeyler yapılınca düşeceğini varsayarak daha sakin kalır ama kadın sanki çocuğun ateşi hep 39 derecede kalacakmış gibi endişelidir. Bu tür bir hastalık durumunda erkeğin sakinliği ve kadının paniği birbirini dengeler. Erkek evde kalıp ateşi düşürecek şeyleri yapmayı akıl eder ya da gidilecekse acile gitmek ve o süreçte yapılacak şeyleri planlamak ile ilgilenir. Kadın ise çocuğu o an rahatlatmak ve ateşi düşürmekle. Böyle bir senaryoda erkek genellikle fazla rahattır, kadın ise fazla endişeli. İkisinin birbirine dengesi ise olması gerekendir.

Kadının duygusal gelgitlerinden etkilenen erkek, duygusal olarak zayıf  bir erkektir. Kadının kavga olarak erkeğe fırlattığı şey, gel benimle kavga et çağrısı değil, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde attığı shit testtir.

İlişkide olduğunuz kadının kısa vadeli / makro bakış açısına meyilli olduğunu, bunun sizin bakış açınızdan farklı olduğunu unutmayın. Kadının sizin gibi düşünmesini, yani erkek olmasını beklemeyin. Dırdıra ve kavga çıkarmaya meyilli hatuna karşı çenenizi kapalı tutmak en etkin yöntemdir. Sular durulunca o anın ateşinin söneceğini bilen sakin ve tecrübeli bir erkek olmak yerine, yıllarını kadın onayına muhtaç geçirmiş bir erkek olarak o ateşin ısısına dayanamaz yanarsanız, kadın bilinçaltında sizden tiksineceği için bu tür patlamalar çoğalacaktır.

(*) – 25 senenin sonunda da torunlar başlıyor yani tarihin büyük bölümünde ömür boyu süren bir süreçti bu.