Saha Raporu – Bazen Tabak Seni Bulur

Merhaba arkadaşlar, neredeyse 1 senedir yazı yazamamıştım. Belki de sitedeki çoğu kişi beni unutmuştur, doktora vs. işleriyle uğraşırken bir türlü fırsat bulup yazamadım, dolayısıyla yazacak konu da birikti. Buradan ayrıca o doktora denen illeti akademik literatüre sokan kimse onun taa amk. Saçım beyazladı genç yaşta. Sırf kırmızı hapın sürekli kendini geliştir felsefesi hatırına devam ediyorum. Yoksa ben de bilirim maaşımı alıp kahvede okeye dönerken”Tayyip gitse kim gelecek yeğenim, Kılışdarda liderlik vasfı mı var?” demeyi.

Neyse şahsi dertlerimle sizi sıkmak istemem. Malum hem doktora yapıp hem de adı büyükşehir ama potansiyeli ufak şehirde yaşayınca tabak bulmak zorlaşıyor. Benim dertten muzdarip bir arkadaştan bahsedilen ve başlığıyla güldürürken içeriğiyle düşündüren şu yazıyı görünce aklıma bir soru geldi.

Mahmut bana kız bul lan Allahsız

Hep biz mi tabak bulmak zorundayız? Bazen tabak bizi bulamaz mı? Eğer fırsattan istifade gözümüz açık olursak evet.

Ara sıra sıkılınca vize sorunum olmadığı için 3-4 günlüğüne Avrupa’da bir yere kaçarım. Geçenlerde yine kaçtığım yerden dönerken havaalanında müzik dinleyerek uçuş saatimi bekliyordum. Önce üç saat İstanbul, sonra Ankara, oradan da yaşadığım şehre gidecektim, aktarma süresiyle birlikte neredeyse 12 saatlik bir yolculuk beni bekliyordu. Dolayısıyla bezgindim ve ışınlanmayı hala bulamayan bilim adamlarına içimden sövmekle meşguldüm.

Bunları niye anlatıyorum? Böyle olumsuz bir kafa yapısıyla kalabalık yerlerde bulunmayın diye. Zira o vücut dilinize ve belki de size yürüme davetiyesi atacak hatuna yansıyacak. Her zaman hayattan zevk alıyor gibi görünmekte ve davranmakta fayda var, içimiz sıkılsa bile. Unutma, her yer senin için bir tabak sahası. Tabağın nerede geleceği belli olmaz.

Velhasıl kelam, bu duygularla kulağımda kulaklık müzik dinlerken bekleme salonunda hemen sağ tarafımdaki koltukta oturan hatunun beni kestiğini farkettim. Uzun boylu değilim, Aralık ayında zatürre olma pahasına extra small tişört giymemi sağlayacak kaslarım da yok. Bugüne kadar ekmeği tipten değil genelde oyundan yemişiz. Dolayısıyla bu hatunun bana bakması için bir sebebi olmalıydı ve bu sebep ne olursa olsun o anda hiç aklımda olmayan tabak ihtimalini gündeme getirecek, bana yürüme yolu açacaktı.

Hemen o tarafa doğru dönüp hatuna Bağcılar’da kavga çıkarmaya çalışır gibi “Hayırdır birader?” bakışı attım. Yüzü pek güzel olmasa da vücudu gayet sağlam bir hatundu. Anında da deminden beri bana baktığını onaylayacak o soru geldi: “Telefonunuzu kullanabilir miyim?”

Şimdi sahneyi burada durduralım Uğurcum. Normalde tanımadığı kıza iyilik yapmanın meriçliğe giden yolun en temel taşlarından biri olduğunu bilen bir adamım. Geçmişteki acı tecrübelerimle sabit. Yalnız geçmişten bir farkı var bugünün, artık oyunu biliyorum ve bu iyiliği meriçlik yapmadan fırsata çevirebilirim.

Oynatalım Uğurcum.

Hemen suratıma az önceki hayırdır birader bakışından daha sert bir ifade takınıp “Hayır kullanamazsın” dedim. Üç saniyelik düello öncesi kovboy filmi sessizliği, kızın suratında “yuh ayı” bakışı. Ardından hemen gülümsedim ve tabii ki diyerek telefonu uzattım. Kız da doğal olarak az önceki gergin ve ters cevabın aslında güldürmek için söylendiğini anlayıp birden gülümsedi ve bazen bize dünyanın en zor işiymiş gibi gelen tanışma faslını iki kelimeyle pozitife çevirmiştim.

Bundan sonra top kızdaydı. Neden mi? Normalde erkekler olarak hele de kırmızı hap pratiği başlarında kızı ürkütmeden veya sıkmadan konuşma görevinin bizde olduğunu düşünüyoruz. Lakin bu sefer kız benden bir iyilik istemişti ve dolayısıyla da aradaki bağı kurmak, sohbeti ilerletmek onun göreviydi. Bu derdi de tanışma faslı gibi kıza yüklemiştim.

Oradan sonra güzel bir sohbet başladı. Geldiği yerde plaja gitmiş, çantası çalınmış, telefon, pasaport vs. hepsi gitmiş. Hatta Türkiye’ye dönebilmek için konsolosluğa gidip pasaport yerine geçecek bir belge almış. Allah’tan parası cebindeymiş de havaalanına gelebilmiş. O yüzden evini aramak için benim telefona ihtiyaç duymuş falan filan.

15-20 dk süren bu sohbetin ardından karşılıklı gezi deneyimlerimizi paylaşıp uçağa bindik. Benim o anki en büyük derdim kızın benden uzağa oturmasıydı. Çünkü biliyorum ki kız yanımda otursa dayanamayıp sohbet edeceğim ve olay sıradan hale gelecek, kız gizemimi kaybettiğimi düşünecek. Çaktırmadan elindeki biniş kartına bakıp taa uçağın arka tarafına oturduğunu görünce rahatladım. Yerime geçerken iyi yolculuklar diledim, “Türbülans falan korkarsan beni çağır” (yalan amk esas ben altıma sıçıyorum türbülansa girince) diyerek de esprili takılmayı ihmal etmeden kızı yerine gülümsemeyle gönderdim.

Artık geriye sadece numara almak kalmıştı. Uçaktan inerken doğrudan yanına gitmek onu aşırı derecede ve çok erken benimsediğimi gösterecek, dolayısıyla haneme eksi puan olarak yazılacaktı. Dolayısıyla yanına gitmeden pasaport kuyruğunda “tesadüfen” karşılaşmalıydım.

Düşündüğüm gibi de oldu. Havaalanındaki pasaport yerlerini bilirsiniz, tek sıraya kolayca girilsin diye sarmal şeklinde yapılmıştır. Oraya girdiğimizde ben öndeydim, kız da hemen yan tarafımdaki dönemeçte benim gibi ilerlemek için bekliyordu. Bu esnada yine olduğu tarafa doğru bir bakış daha attım.

Tekrar durduralım Uğurcum. Bu bakışı atmamın sebebi, kıza muhtaç görünmeden tekrar yaklaşmak için yeşil ışık almak. Eğer gülümserse çantasını kaybetmesi üzerinden takılacaktım yine.

Oynatalım tekrardan. Kız gülümsedi, ben de sırada tam benim hizama gelip yaklaştığı anda “iyi bari pasaport kuyruğuna kadar kaybolmadan gelmişsin” deyip yine takıldım. Kız yine güldü, bu sefer “senin de diline düştük yani” diyerek. Daha 3 saat önce tanıdığı adamla konuşurken biraz fazla samimi değil mi sizce?

Pasaport işi bitti. Çıkarken valizim de yanımda olduğu için artık hızlıca iç hatlara geçeceğimden numara isteme faslına gelmiştik. Zaten kızın vücut dili de veda etmeye hazırlandığının göstergesiydi. Tanışırken bana çok yardımcı olsa da burada devreye girip numarayı alarak kapanışı yapmak benim görevimdi.

Kıza “Numaranı verir misin?” diye sordum. İki üç saniye kızların tanımadığı adama numara verirse hakkımda ne düşünür endişesinden kaynaklanan o “ne münasebet” bakışına şahit oldum. Bakışma devam ederken acilen bir hamle yapmam lazımdı, ve bu hamle tabii ki daha önceki iki seferde olduğu gibi çantasını kaybetmesi üzerinden yürüyecekti. Hemen gülümseyip “Numarayı kendim için istemiyorum ya, İstanbul’da kaybolursun falan yardıma koşarım yine” diye iğneledim. Burada önemli olan kıza “ya valla ben sapık değilim iyi çocuğum” hissiyatı vermeden tanımadığı adama numara verme endişesini rahatlatacak bir şeyler söylemekti. Ufak takılmalar da çoğu durumda olduğu gibi burada da işe yarıyor.

Tabii o arada unuttuğum bir şey vardı. Kız telefonu kaptırdığı için sim kart da orada gitmişti ve yeni numara almayı düşünüyordu. Bu yüzden instagram hesabıyla yetindik. Açıkçası çok da önemli değil benim için, elimde bir iletişim kanalı olması yeterli. Cevap verecekse her türlü verir.

Şu anda tek sorun İstanbul’da olmamam. İnstagram alma ile buluşma arasındaki boşluğun çok kısa olması gibi fazla olması da olumsuz bir durum, ancak elimde olan bir şey yok. Gittiğimde bir yerlere çağırıp gidişata bakacağım.

Fakat şu kesin ki kızdan iş çıksın ve çıkmasın, her yerde her an yeni tabaklar sizi bulabilir. Yeter ki hazırlıklı olun, mizahı cebinizden eksik etmeyin.

Kırmızı Hap Sohbetleri – Seksten önce seks konuşmak

Öğrenen adam : Abi kızla bulustuk. Bir şeyler içtik. Terasta elini falan tuttum. Biraz öyle kaldı ama sonra gülüp çekti. Seksten konuştuk. Sonra “başka bir yere gidelim mi ya” dedi. Direkt eve davet edeyim mi? Ama hatunun oturuşu falan çekingen, kolları bağlamış falan.

Mahmut Abi : Seksten mi konuştunuz? Seksten konuşmak olmaz. Bende şarap olacak hem daha sakin bana gidelim de. Ama seksten konuşmuş olmanız kötü. Bunu dersen orospu kalkanları aktive olabilir.

Öğrenen adam : Abi sen seksi ima et demedin mi?

Mahmut Abi : Ben ima et diyorum sen hep direkt konuşuyorsun.

Öğrenen adam : Hayatında kaç kisi oldu muhabbeti açıldı. “15 den sornasını saymadım” dedim ama hep böyle yavşak, gülümser moddayım. Ama ona takılıp durdu, “sen kirlisin yaa :)” dedi. “Evet” dedim ben de.

İşin içinde şarap vs olmazsa gece sevişmeyle bitmez mi?

Mahmut Abi : Ben nereden bileyim gece nereye gider de stres yaparsan istediğin yere şans eseri gider. Ben kızı hep dışarda öptüğümden eve gitmek kolay oluyor. Kaç kızla yattın sorusuna giden muhabbetin açılmasına en ufak katkın olduysa yuh diyorum.

Öğrenen adam : Evet ustune baya konustuk da. Kız orospu kalkanlarını kaldırdı sanırım. Bak şimdi ayrıldık mesela, ben yanaştım yanaktan opmek için. Elimi sıktı güldü falan. Herhalde 2. buluşma olmayacak 🙂

Mahmut Abi : Açık açık seks konusuna girmen büyük hata.

Öğrenen adam : Bunun bir sevgilisi olmuş ve tek yattığı bu adammış. “Ben öyle bir şey düşünmüyorum” dedi. Ben de “hayırlısı” deyip güldüm. Yani senin sürekli birileri olmuş hayatında dedi. “Ee normal 30 yaşındayım” dedim.

Mahmut Abi : Bir kız “ben öyle bir şey düşünmüyorum” dediğinde bu genelde “ben SENİNLE öyle bir şey düşünmüyorum” demektir. Bir kadınla özellikle ilk buluşmada seks konuşma. Hatta sikmeden hiç seks konuşma. Birincisi acemilik bu. İkincisi kadınlar seksi kız kıza konuşur yani seks konuşarak kadının seni erkek olarak algılamasına engel oluyorsun.

Öğrenen adam : Konuyu o acarsa?

Mahmut Abi : “Reca ederim bu konulara girmeyelim, ben senin bildiğin erkeklerden değilim” dersin sırıta sırıta.

Öğrenen adam : Ya bir de benim kafamda şu var: Bir ilişkisi olmuş ya da sadece ufak tefek şeyler yaşamış bir kız da ilk geceden verebilir mi?

Mahmut Abi : Verebilir ama asıl soru “sana verebilir mi?” Sen çok acemilik yapıyorsun. Sana vermesi zor.

Öğrenen adam : Ee orospu kalkanı devreye girmez mi?

Mahmut Abi : Kalkandan ziyade sen yaşına göre çok acemi izlenimi veriyorsun. Seksi direkt konuşma gibi kötü bir huyun var ki seksi dolaylı azdıramayan adamın mecburiyeti gibi.

Öğrenen adam : Dolaylı nasıl olacak? Mesela daha iki hafta önce sevişmişsin dedi. Geçen hafta da sevişirdim hasta olmasam dedim. Güldü. “Neyse ki bu hafta hasta değilim” deyip güldüm 🙂

Mahmut Abi : Agggh çok yanlış ve utanç verici. Sevişme falan. Kız kıza muhabbete girmişsiniz resmen. Büyük sıçış. Dolaylının yolu çok : dolaylı el falına bakarsın elini tutarsın ne bileyim öpücük oyunu, kadın fantazisi oyunu, vs … Ağzından tek kelime sevişme ve seks çıkmamalı.

Öğrenen adam : Yüzüğüne bakma bahanesiyle elini tuttum. Biraz durdu ve sonra çekti. Saçını da okşadım sonra. Sonra yüzünde birşey kalmıştı. Dokundum falan.

Mahmut Abi : Seks konusunu açmayacaktın. Diğer yaptıkların buna bahane değil. Senin PUA tarzı oyuna ihtiyacın var.

Öğrenen adam : Amk, adamakıllı ilişki için yaşadığım şeylere bak.

Mahmut Abi : Kimse sana tavşanlık yap demiyor ama seksi açık konuşmakta acemi oğlanlık. Tavşana göre biraz daha iyi ama çok hatunu kaçırırsın böyle.

Öğrenen adam : Evet ama şöyle düşün, sana gore sıçtım ama ben bundan kat be kat kötüydüm.

Mahmut Abi : İlerleme kaydetmen güzel ama aynı hatayı sürekli tekrarlaman kötü.

Öğrenen adam : Peki görüşmede cinselliği sadece ima edip akşama doğru ayrılırken “sana güzel bir kahve yapayım, bize gidelim” desek caiz midir?

Mahmut Abi : Tövbe! Sen kız mısın ki eve gidip kahve yapacaksın?

Öğrenen adam : Çok iyi kahve yaparım. Makinede tabii. Eee, hangi bahane ile eve atılır?

Mahmut Abi : Sen kendini “kahve yapan” gelinlik kızla özdeşleştirmeyi boşver. Kahve ya da çay içmeye gidiyorsunuz ya. Orada oturup saatlerce muhabbet yapmaya gitmiyorsun. Orada maksimum 1 saat. Kızı oradan evine zor atarsın. Kahve, gecenin asıl mekanından önceki bir ara durak. Kızla aranızda bir çekim yaratmak ve bu olmazsa daha pahalı olacak ana mekana para vermekten kurtulmak için. Ya da kızı beğenmezsen çabucak sıvışabilmen için. Asıl mekan ise (“senin buluştuğun hatunun başka yere gidelim” dediğinde asıl götüreceğin mekan) içkili bir yer olacaktır. Eğer içiyorsan. İçmiyorsan bile daha geceye yönelik ve seksi  bir mekana gitmeniz lazım. Bir çatı kat bar gibi.

Öncelikle seksi ima etmek, seks konuşarak olmaz. Bazıları el falı bakar el tutar, ben kadın fantazisi oyunu oynarım, vs … Sen seksi unut. Aşama aşama ilerle. Birinci aşamada aklında kızı eğer beğenirsen o kahve mekanından güzel bir mekana götürmek olsun (ama akşam yemeği yemeye gitmeyin, eğer açsanız yemeği yolda hızlıca geçiştir). Bu olduysa ikinci aşamayı düşün. Aklında gece koltukta kızı hoplatmak değil el tutmak ve / veya öpmek olsun. Bu oldu mu kızı evine götürmeyi düşünmeye başla. Gerçi bu olmuyorsa da kızı evine götürmeyi düşün ama  böyle daha garantili.

Ben öpücüğe dudaktan başlamam. İlkin yanağıma alırım. Ama yanağa alınan öpücük hemen her zaman dudağa da gidecektir.

Bu yeni mekanda benim bir alfa oturuş testim var. Vücut dilime dikkat ederim. Kızdan hafif öteye eğilirim mesela. Elimle çenemi tutmak gibi ürkeklik belirten hareketlerden kaçınırım. Ve kız benim oturuşuma gelip sokuluyor mu ya da en azından “kanatlarım” altında rahat mı bakarım.

Öğrenen adam : Sonra ayrılırken bize gidelim mi diyoruz?

Mahmut Abi : Ayrılırken söylemek korkakça. Buluşmadan cinselliğe gidiş bir süreç ve tüm buluşma boyunca azar azar yükseltilecek bir şey. Bütün gece sıfır cinsel gerilimsiz muhabbet edip (çoğu erkek kızı korkutmamak için bu hatayı yapar) sonra birden masaya çarpamazsın. Gece boyu ısı artmıyorsa gece sonunda kızı bırakıp gidersin.

Ama kadınları iyi okuyabilmek lazım. Acemi erkeklerin kadınları kafalarında büyütmelerinin yarattığı büyük problemlerden biri de kadının beğendiği bir erkek ile ne kadar heyecanlanıp, hata yapmaktan korktuğudur. Bunun dışa yansıması soğukluk olabilir ve kadını biraz okuyamayan ve özellikle de kadınlık karşısında ezilip büzülmeye yatkın bir erkek bunu kendi aleyhine okur.

Öğrenen adam : Peki ne zaman teklif ediyorum?

Mahmut Abi : İşin o kıvama geldiğini bir erkek içgüdüsel anlar zaten. Burada içgüdüleri dinlemek lazım ama tabii içgüdülerin büyük bir mavi hap enkazı altında da olmaması lazım. Kızı öptükten sonra mesela “hadi daha sessiz bir yere gidelim” (ben sırf bunu diyebilmek için kızı genellikle gürültülü bir yere götürürüm) dersin.

Burada “sana mı?” ya da “evine gitmekten mi bahsediyorsun?” gibi bir shit test gelir. Buna “vay hınzır hadi bana olsun” diyerek gelişine çakmayan bizden değildir.

Öğrenen adam : Ben orada evet derim mesela.

Mahmut Abi : Bak orada evet demek çok büyük hata zira hiçbir seksi gerilimi yok ve açlık çağrıştırıyor. Negatif cinsel gerilime yatkın bir cevap Oysa “vay hınzır / yaramaz kız” demek ise pozitif cinsel gerilimli. İşte bu tip bir eğlenen ustalık çok seksidir.

Öğrenen adam : Ama gülerim pis pis.

Mahmut Abi : Önemli değil, shit teste kafayı koyacaksın. Evet ne ya? 😀 Evet der gülersen piçlik olmaz. Buradaki gibi eğlenceli bir şekilde kızı suçlaman lazım. “Suçlama” çok eski ve çok işe yarar bir PUA tekniğidir.

Öğrenen adam : Sarkastik ama burada ” demek bana gecmek istiyosun? ” demek daha iyi.

Mahmut Abi : Nein, nein, nein! Satışta temel kuraldır: satış oldu varsayacaksın. Bu nedenle de satışta cevabı “hayır” olabilecek sorular sormazsın.  Bu soruya sana geçmek isteyen bir kız bile istemsizce “hayır” cevabını yapıştırabilir ve sonra hemen afallamaya başlarsın.

Suçlama oyunu iyidir. Bu yaramaz kız oyununun sonunda işler yolunda giderse kızlar genellikle “ben çok yaramaz bir kızım … lütfen beni cezalandır” kovamına gelir 😀

Lan ben kendime PUA dersem gerçekten PUA olan adamlar linç eder ama bayağı pua biliyorum sanırım.

Öğrenen adam : Ben hic bilmiyorum. Herkesi prof. puaci saniyosun amk 🙂

Mahmut Abi : Aslında olay teknikten daha basit. Satışı oldu say (assume sales), ben ödülüm zihin yapısı ile alakalı. Satışı oldu varsayarsan (ama hayırdan anlamayan bir hıyar olmamak kaydı ile) ağzından çıkan şeyler genelde suçlama oyunu (accusation game) olur. O nedenle bir sürü teknik de ezberleyebilirsin ama daha sağlamı kendini ödül olarak görmektir. Kıza ödül olduğunu hissettirmek ya da imajı çizmekten bahsetmiyorum. Benimle birlikte olmak bir kız için güzel bir şey diye kendi içinde bir inanç olacak. Olmalı da.

Öğrenen adam : Ben hiç ” hadi gidip sevişelim” diyen karı görmedim.

Mahmut Abi : Seks veya sevişelim gibi kelimelerin kullanılması senin kızla yatağa gitme ihtimalini azaltırlar.

Öğrenen adam : Hemen orospu kalkanı devreye girdiği için mi?

Mahmut Abi : Daha da kötü.

Öğrenen adam : ?

Mahmut Abi : Bak burayı iyi not et zira oyunun püf noktası burası. Oyunun püf noktası kadının senin onunla seks yapıp yapmayacağını son ana kadar bilememesidir.

Kadın asla “ben istersem 100% olur” diyememeli. Unutma sen ödülsün ve bolluk zihniyetine sahipsin. Evine gidiyor ama illa sikecek misin bakalım?

Öğrenen adam : Bak bunları daha önce demediydin. Tecribeyle birkaç senede öğrenilecek şeyler bunlar.

Mahmut Abi : Bu bilememe gerilimi hatunu çok fena azdırır. Hayalgücüne oynar.

Öğrenen adam : İş eve gitmeye geldi ise hatun çakar durumu.

Mahmut Abi : Kadın yerine ya da kadın tarafında düşünmeyi bırak! Kendi oyununa bak. Eğer sen kendini gerçekten ödül olarak görüyorsan, bolluk zihniyetine sahipsen, illa bu kızla yatacaksın diye bir şey olmayacaktır. Yürüyen sen iken bu işin yatağa gitmesi sadece kızın sana evet demesine bağlı olmaması bu işin püf noktası. Seks konuşması ile bu gerilimin içine sıçıyorsun. Kızın “ben istersem olur” diyebileceği beta sürünün bir üyesi oluyorsun.

Öğrenen adam : Hiç tam bu aşamada reddedildigin oldu mu?

Mahmut Abi : Oldu tabii.

Öğrenen adam : Nasıl aştın?

Mahmut Abi : Aşamadım.

Öğrenen adam : Seks olmadı yani?

Mahmut Abi : Evet olmadı. 4 günlüğüne bir şehirdeyim. Bir kızla tanıştım. Starbuckstan sonra içmeye gittik. Gece oyun sonucu tutkulu öpüşmeye kadar geldi ama otelime gelmedi. Sen bir daha buralara gelmezsin dedi. Eğer bir daha gelirsen ve beni hatırlarsan … ama şimdi olmaz dedi. Ben gelirim ne demek diye dil döktüm ama inanmadı. Akıllı kız 🙂 Hakkaten de bir daha yolun 2 – 3 sene sonra düştü oralara.

Saha Raporu – AVM Mağaza yürümesi

Dün akşam 8 gibi Avm’de yeni bir şeyler almak için geziyordum. Mağazaya girdim klasik size nasıl yardımcı olabilirim diyen reyoncu bir kız geldi. Gösterdiğim pantolona uygun bir gömlek bakmasını söyledim. Getirdi ve “gelin kabine deneyebilirsiniz, ben burada olacağım beden seçiminde veya renk uyumu sorununda yardımcı olabilirim” dedi. Getirdiği gömlek benim hoşuma gitmedi. Yeni bir şeyler getirdi durdu. Bari hazır dışarıdayım az kendimi geliştireyim demiştim. Buradan tanıdığım bir arkadaşımdan öğrendiğim soğuk okumaları denedim.Ben(B)
Kız( reyoncu)

(B)- Part time çalışıyorsun belli kesinlikle okuyorsun hatta kimya mühendisliği bölümün değil mi?
(reyoncu)- Hayır ya(gülümseyerek) nereden çıktı kimya?
(B)- Böyle her an gizli karışımı çıkartıp üstüne döküp yok edicekmişsin gibi duruyorsun.
(reyoncu)- Cidden o kadar yorgun mu duruyorum? /Burada sohbeti uzatmak için bu tepki.
(B)- Perişan duruyorsun beni de olumsuz etkiledin bak şimdi almasam mı gömleği acaba?
(reyoncu)- Hayır çok yakıştı almalısın.

Bana bir kaç soru sordu. Sporcu(karate) olduğumdan bahsettim. Kendisi de judocuymuş, iyi denk gelmişti. İkimizinde spor dalları aynıydı konu oradan ilerlemişti. Kabine bir kız arkadaşı geldi. Gelen arkadaşı da konuya dahil oldu onlar aralarında konuşmaya başladı. Ben ise beğendiğim gömleği aldım kabinin kapısını açtım çıktım.

Benimle ilgilenen kız sohbete yeni dahil olan kızın götüne şaplak attı, sırıttı. Ben de şaşırmadım değil ne tepki vereceğimi şaşırdım :d Kız beni görünce çok özür dilerim felan dedi. “Neden özür diliyorsun?” dedim, “bu durum için” dedi. “Sorun yok benim için de hoş bir anı oldu” dedim.

(B)- Seninle hoş bir sohbet ettik. Saat 10 gibi işin biter diye tahmin ediyorum. Benim bir eve uğramam gerekli daha sonrasında seninle bla bla yerde ki cafede oturup kahve içelim dedim.

(reyoncu)- Bilemiyorum yeni tanıştığım biriyle ne kadar uygun olabilir ki?

(B)- Kararını verirsin sen ben dediğim yerde olucam(gülümsedim)

10.15 geçe felan mekana gittim. Ben zaten gidicektim gelmese de sorun olmayacaktı. 10.35 civarı geldi aslında beklemiyordum ama geleceğinden eminmişim gibi bir yüz ifadesi sergiledim. Ayağa kalktım elini uzattı elini sıktım. Yanak yanağa öpüşmeye geldi öptüm ve oturduk. Güzel loş ışıklı bir mekandı.

“Filtre kahve söylüyorum iki tane. Senin ki sütlüdür diye tahmin ediyorum.”

“Evet” dedi. Sipariş verdim sohbet ettik. Genel tanışma felan buraları çok detaya girmiyorum. Zaten yukarıda bir çok şeyi detaylı anlattım.

Sporumdan sorular yöneltti. İkimizin de ilgi alanıydı aslında gerçekten iyi bir tesadüftü. Hiç sıkılmadan konuşuyor keyif alıyordu. Beni salonuna davet etti. Klubunde ki hocalarını tanıdığımı söyledim. Bir tanesi öz amcam oluyor.

(reyoncu)- Çevren çok geniş herhalde? / Burada ah evet böyle geniş dersen büyük hata olur.

(B)- Yeteri kadar olduğunu düşünüyorum.

(reyoncu)- Peki daha önce neden denk gelmedik çevremde bu kadar tanıdığın olduğu halde?

(B)- Gelmişizdir belki de?

(reyoncu)- Evet olabilir. Olsun sonuç olarak şuan denk geldiğimizi biliyoruz.

Sohbet böyle devam etti. Bir tek çevre konusunda tetikleyici bir soru ile karşı karşıyaya bıraktı beni. Ondan da gayet başarılı şekilde ne kendimi büyük göstererek veya küçük göstermeden atlatmış oldum.

Hoş bir sohbetti ama artık kalkma vaktimiz geldi. Hesabı ben ödedim davet benimdi sonuçta orada ben ödeyeyim. Bırak lütfen demeye başladı tamam bir sonra ki buluşmamızda sen ödersin dedim.(ikinci buluşmaya da sinyal çakıldı burada)

İkimizin de yolları ters olduğundan metroya kadar beraber gittik .

(B)- Başka bir zaman görüşürüz reyoncu
(reyoncu)- Olur görüşelim 🙂
(B)- Telefonunu ver.

Numaramı yazdım kaydetti. Gece için teşekkür etti ben evime o evime ayrılmış olduk.

İlk kez bir set sonrası buluşma yaptım. Gerçekten kendini inanılmaz iyi hissediyorsun. Burada beni tetikleyen kısım kızın götüne şaplak atması olmuştu. Eğer böyle bir olay yaşanmasa böyle bir sete girişmecektim. Gömleğimi alıp mağazadan çıkıp evime gidicektim. Hem güne +1 skor eklemiş oldum, hem de benim için çok iyi bir anı olmuş oldu. Geri döneceğini biliyorum. Numaramı da bu yüzden vermedim. Bıraktığım etkileşimle ,gece sonunda kendisinin yanağımdan öpmesiyle, ve bir çok detaylarla anlamış oldum.

Detayların bir çoğunu kaçırmış olabilirim. Çok detay verip sıkmakta istememiş olabilirim karışık o durumlar bilemiyorum. Herkesin dışarıya çıktığında algılarını açık tutmasını, bir yere gittiğinde mekanı enerjisiyle parlatmalı diye düşünüyorum. Gün sonunda hiç bir şey yolunda gitmiyorken çok güzel olaylarla karşılaşılabiliyor. Bu olaylar sadece kadınlar felan değil bir çok şeyden o yüzden Anı değerlendirebilmek gerçekten harika bir olay.

Okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Herkese iyi oyunlar

Konuk Yazar : Oxampyl

Mahmut bana kız bul lan Allahsız

Sanırım üniversitede okuyan bir arkadaş bana şöyle sormuş :

O hedefi 12den nasıl vuracamizi sen 12den vurana kadar nasıl yollardan geçtiğini, nasil pozisyon aldigini ,kaç kere denediğini bazen es geçiyorsun.

Mesela 3 tabak olayı senin için artık kolay olabilir belli bir statun ve tecrüben var. Bizede 3 tabak diyorsun evet katılıyorum 3 tabak hatta 13 tabak gerek. Peki sen bu 3 tabakları nasıl yapıyordun? Şimdi değil gençken, üniversitedeyken. Bunu başarmak için neler yaşadın nasıl yollardan geçtin? Bunları örneklesen en azından o yolda, doğru yolda olduğumuzu biliriz. Rollo’nun yazilari da öyle 3 tabak yapın diyor ama bunu nasıl yapmamız gerektiği yok. DAY GAME mı? YD değerlendirme mı? Yoksa partilere katılmak mı? Sen bu seviyeye gelene kadar neler yaptın.

Nasıl yollardan geçtiğimi yazdım ve birçok yerde de belirttim. Her attığım gol olmuyor, taş çatlasa 5’te birdir. Bir tek Tinder‘da 3’te bir. Ama ben o 5 kadına çok kısa bir sürede ve reddedilmekten çekinmeyerek yürüyorum. Bir de tabii Oyun var.

Mesela 3 tabak olayı senin için artık kolay olabilir belli bir statun ve tecrüben var.

Tamam her üniversite ve şehir aynı değil. Yine de üniversite ortamında olan bir adamın benim gibi hayatının çoğu erkeklerle yazılım satma – geliştirme ortamında geçen birine işin daha kolay demesi traji – komik. Fakat ne demek istediğini anlıyorum.

Bizede 3 tabak diyorsun evet katılıyorum 3 tabak hatta 13 tabak gerek. Peki sen bu 3 tabakları nasıl yapıyordun? Şimdi değil gençken, üniversitedeyken.

Öncelikle ben üniversitede iken mavi haplıydım ama kırmızı haplı çocuktan mavi haplı çocuğa ve sonra tekrar kırmızı haplı çocuğa bir döngüdeydim. Geri dönüp baktığımda burada gym dinamiğini görmemek imkansız. Şöyle açıklayayım :

Bir ara anlatırım, üniversiteye ilk gittiğimde çok yakın bir arkadaşım tam gaz mavi hap hayallerini yaşarken fena yanmıştı. Çok güzel bir kıza aylarca ağlayacak omuz olmuştu (bize “ona her konuda destek olacağım zira onu sevmem bunu gerektirir” gibi bir şey bile dediydi düşünün artık)  ve kız da o arada bildiğimiz en cool ama azıcık göt bir elemana varmıştı. “Kenan ben seni arkadaş olarak çok seviyorum ama” bile paketteydi. Sonra ben okulda ilk defa bir kızdan yandığımda bu eleman bana okulun gymine git tüm bu şeylerin hırsını ağırlığa bas dedi ve gyme gittim. Ve döngü başladı.

1 – Gyme git ve düzenli gidişinin birinci ayı “siterim lan bu işi ben buraya okumaya geldim” diye üstüne derslere asıl. Bir de network için klüplere takıl.

2 – Yukarıdakilerin damarlarımdaki testosteronu tepeye çıkardığına bahse girerim. Gym ve hedefe odaklanmanın küçük başarıları. Testosteron itkisi ile yavaş yavaş kızlara yönel. Bunu genelde kızların sana kaçamak bakmaya başlaması ile farket. Ve ona yaz, buna yaz ve sonunda biri ile ele ele, dudak dudağa.

3 – Kızı kız arkadaş yapınca tamamen sal. Gymi boşver, klüpleri aksat, dersleri aksat.

4 – Kız “lan ben bunu almamıştım bu başka birşeye dönüştü” diye terk etsin (ya da terk edemesin ama dırdıra başlasın ve ben terk edeyim). Aşk acısı ile gyme git ve (1)e dön.

Şimdiki aklım olsa o (3) ve (4)ü daha değişik yapardım. Nasıl değişik yapılacağını biliyorsunuz artık. Onu da siz yapın, benden geçti.

Neyse üniversite ve üniversiteli olarak çevren kız dolu. Sadece orada okuyanlardan bahsetmiyorum. Ama herkesin tabak devşirme şekli başkadır. Ben size birkaç arkadaşımın ve benim kanallarımızı yazayım, fikir olsun.

Üniversitede oldukça samimi olduğum İstanbul’lu bir arkadaşım vardı. Adam çok yakışıklıydı ve üstüne barlarda çalan bir rock grubunun solisti idi. Üniversitede ve barlarda performansı bitince “meyve” toplar, o meyvelerden tabak yapardı. En az benim kadar iyi çocuk olmasına rağmen o hobisinin ekmeğini çok yedi. Bu mesela birinci kaynak. O grubun neresinde olursan ol (solist, basist, vs .) meyve yiyorsun.

Eğer atletiksen okulun bir takımında oynayıp o ortamdan da tabak yapabilirsin.

Benim ne yaptığıma geleyim. 3 şey. Birincisi paraya ihtiyacım olduğundan sürekli çalıştım. Kız konusunu bu işe girerken bilmiyordum ama hem para hem de kız açısından en verimli part-time iş fuardı. Fuarlara çalışan bulan biri ile defalarca fuara gittim. O fuarlarda gördüğünüz kızlarla aynı şirkete çalıştım ve fuar günleri sabah – akşam o kızlarla aynı minibüste idim. Bu kızların genelde booth baby olduğunu düşünürseniz iyi ekmek çıkıyordu. Para olarak o kadar matah olmayan ama iyi ortam yapan bir başka iş de anket yapmaktı. Anket ile bırak yanındaki anketör kızları, anket yaptığım birkaç kızla sonra çıktım.

(Komik anı – 18 – 24 yaş arası kadın arıyorum, anket için. Bir evin kapısını teyzeciğim açtı. Dedim “teyzeciğim şu şu üniversiteden geliyorum anket yapıyorum evde 18 – 24 yaş arası kadın var mı” diye sordum. Kadıncağız “var kızım var gel buyur” dedi. Kızım dediği 22lik üniversiteli güzellikle oturduk, anket yaptık. Teyze bize çay yaptı. Bu arada ankete verdiği cevaplardan sinemadan hoşlandığını öğrendim. O hafta üniversitede olan etkinliğe gidelim mi diye sordum, kabul etti ve telefonunu anket kağıdına yazdı. Herhalde baba evinin içinde yürüyüp numara alarak Oyun tarihinin istisnai başarılarından birine imzamı attım :))

Bunun haricinde , şimdiki aklım olsa yazları boş boş evde pinekleyeceğime gider Alanya’da turizm sektöründe çalışırdım. Orada Rus kızlarla dönen ortamın farkına vardığımda 25 yaşındaydım sanırım.

Bir de tamamen kulaktan dolma ama call centerların çok renkli olduğunu duydum. Bilen biri varsa bizi şenlendirir ama kısa süreli ilişki ortamı diğer çalışma ortamlarına göre çok daha iyiymiş.

Yani dersleri aksatmadan çalışın. Hem para kazanın hem tabak. İş yerinden kıza yazmayın kısmı bu tür işlerde geçerli değil zira hem zaten ofis yok hem de işler boka sararsa ayrılırsın olur biter.

İkincisi benim üniversitenin ortamı iyi idi ve 3 tane klüpte aktiftim. Özellikle 3. sınıf ve 4.sınıftaki kız arkadaşlarımın 20 yaş altı olma sebebi budur. Sen senseisin ve gençlere yol gösteriyorsun 🙂

Üçüncüsü mesela üniversitede oldukça beta olmama rağmen kendimi bildim bileli yanıma tesadüfen düşen herkesle ufak da olsa muhabbet açan biri olduğumdan (mesela kütüphanede yanımda oturan kişilerle bir şekilde mutlaka tanışırdım) hergün hoşuma gidebilecek birkaç kızla karşılaşıyordum. Özellikle ders, klüp, iş, eğlence diye sürekli farklı bir yerde iken. Bazısı vardır kendini buna zorlamalıdır ve yaratıcı olmalıdır ama girişkenlik önemli. Buna camiada “life game” diyorlar, hala hakkında yazacağım diye bekleyen bir konu. Şu yazı hayat oyununa bir örnek.

Rollo’nun yazilari da öyle 3 tabak yapın diyor ama bunu nasıl yapmamız gerektiği yok.

Bizim zamanımızda online yoktu. Şimdi o da var. İnstagram ve Tinder var. Ama 3 tabak yapmak eğer ortam doğru ise çok zor değil. Özellikle tabağın çoğu erkek için pratikte kız arkadaş öncesi paralel yürüme olduğunu düşünürsen.  Üniversite ortamında, klüplerde, part-time işlerde, barlarda, etkinliklerde,vs … kırmızı haplı çocuk gibi davranırsan olmaması için bir neden yok.

Nasıl yapmanız gerektiği ise mizacınıza bağlı. Yukarıda 3 – 4 değişik erkeğin yöntemleri var. Hepsi birbirinden farklı. Şunu da ekleyeyim, üniversitede taş çatlasa 2 elin parmakları kadar kızla birlikte olmuşumdur. Asıl eğlence kendi paranı kazanırken ve bekarken.  Ben oyun ile çalışırken karşılaştım, üniversitede değil ama üniversitedeki aktiflik geçiş süremi çok olumlu etkiledi.

NOT 1 : Üniversite ortamında olan azınlık mensubu, İstanbul, Eskişehir, İzmir, Ankara gibi şehirlerde okuyan üniversiteli bir erkeğin nasıl tabak bulacağız diye sorması alay eder gibi bir şey. Sizi sanayiide çalışan çocuklar sopalasın diyeceğim de o ortamda kızsız kalmayı becererek zaten kendi kendinizi sopalıyorsunuz.

NOT 2 : Kadınlar konusunda acemi bir üniversiteli iseniz size tavsiyem bazı kitapların kapağının içine bakmayı öğrenin. Yanıbaşınızda ama giyinmeyi bilmediğinden olduğundan 2 puan aşağıda görünen kızı çok sonra havuzda görüp “lan bu hatun taşmış” diyeceksiniz.

Kırmızı Hap Sohbetleri – Mesaj oyunu

Öğrenen Adam : Ya Mahmut Hoca?

Mahmut Hoca : Söyle ya seydi.

Öğrenen Adam : Şu sana söylediğim kız var ya. İnternetten tanışıp buluştuğum ve el ele tutuşup yiyiştiğim. Ya mesela en son dün öğlen konuştuk. Aramadı ya da mesaj atmadı. Canım sıkıldı bu duruma.

Mahmut Hoca : Bunlar işte hep duygusal yatırım çekirge. Kızın aramasını beklemek, buna canını sıkmak falan.  O 5 saat konuşmaların acısı çıkıyor işte. Yerken iyi de işte çıkışı da var bunun 🙂

Öğrenen Adam : Normali nasıl olmalıydı?

Mahmut Hoca : Bu kadar erken aşamada kıza ya ilk mesajı sen atarsın ya da kız arayana kadar kızı unutur hayatına devam edersin. Örneğin ilk mesajı sen atarsan – ki erkek olarak atabilirsin – cevap verene kadar kızı unutursun.

Unutmaya çalışırsın değil, unutursun. Ben zamanında kendini hatırlatmadığı için çok kızın varlığını unuttum 🙂 Sonra kız pat diye mesaj atınca hatırlamak için özel çaba harcıyorsun.

Öğrenen Adam : Sabah gunaydın mesaji, öğleden sonra ve akşam arama vs olmalı mı?

Mahmut Hoca :

Ben de bunu anlamıyorum. Nedir bu sizin neslin sürekli mesajlaşma olayı. Açıkçası bir ilişkide frame kızda mı erkek te mi bir numaralı göstergelerden biri de bu.

Öğrenen Adam : İletişim sıklığı ve süresi ne olmalı ya da ne olunca aha kız elden gidiyor diye düşünmeliyim? Ben onun aramasını mı bekleyeyim?

Mahmut Hoca : Bilmem. Ama sık sık 24 saat konuşmasanız normal. Sonuçta işiniz gücünüz var. Günlerce aramasan sıkıntı olur tabii de.

Bu arada : aha kız elden gidiyor diye düşünmeliyim? mi dedin?

Öğrenen Adam : Evet 🙁

Mahmut Hoca : Genç adam sen çok fazla kız ödül bakışından düşünüyorsun.

Öğrenen Adam : Nasil yani?

Mahmut Hoca : Sen kızdan sık olmamakla beraber ilk aramayı yap, sonrasında aha kız beni kaybediyor diye düşün. Eğer düşüneceksen. Bu hatunlar arada tabak çevirirken seni unutuyor ve sonra pat diye seni arıyorlar. Sen de başka hatunlayken bunun ismine bön bön bakar kalırsın, Aslı kimdi lan diye.

Öğrenen Adam : Tabak cevirsem mi cevirmesem mi onu bile bilmiyorum …

Mahmut Hoca : İster çevir ister çevirme ama neden sen kızı kaçırıyorsun da o seni kaçırmıyor?

Öğrenen Adam : Hocam bir de ben sanırım bir mallık yaptım. Dün kızla ilk buluşmanın gecesi hatuna “seni özlemek” diye bir şiir yolladım.

Mahmut Hoca :

Öğrenen Adam : Dogru diyorsun, afc mentalitesi … Hata mıydı?

Mahmut Hoca : Allahım sana geliyorum …

 Öğrenen Adam : Evet, kızın avcundaki adam pozisyonuna girmiş gibi oldum.

 Mahmut Hoca : Hocam hayatında başka alternatifleri olan adam daha ilk buluşmadan sonra aşk şiiri atar mı yahu?

Öğrenen Adam : Yok, onda sen benim icin tek ve ozel degilsin imajini olusturdum.

Mahmut Hoca : Yok ya. Hiç göstermiyorsun Maşallah. Tüm hayalgücü, tüm rekabet stresi hepsi kalktı.

Öğrenen Adam : Serefsizim benim aklıma gelmisti 🙂

Mahmut Hoca : Aşk şiiri atmışsın ne özel değilsini Allah aşkına. Anlamamış olabilir o, kapısına şöyle git de tek ve özel değilsini tam anlasın :))

Mahmut Hoca : Sende ciddi bir oyun eksiği var. Sana Corey Abiyi tavsiye ederim.  Tam olarak kırmızı hap diyemezsin ama mühendis olmasının da etkisi ile her şeyi adım adım anlatan güzel bir kitap bu. Sana yararı olacaktır. Ya da yine tam kırmızı haplı olmasa da oldukça zihin açıcı Michael W abiyi.

Öğrenen Adam : Valla döner ismarlamissin gibi sevindim.  Cami yaptirsan bu kadar sevap islemezsin bak. Pook‘a basladim bu arada. O bitsin bunlara bakacağım.

Mahmut Hoca : Derler ya “KH teori Oyun pratiktir ve biri diğeri olmadan yarımdır” diye. Sende oyun kötü. Ben senin yaşındayken sadece oyun vardı. Sadece oyun ile hiçbir ilişki tuzağını göremiyorsun. Ama sadece KH ile de kadın – erkek ilişkilerinde ilerleyemiyorsun.

Öğrenen Adam : Oyunu ogrenmenin en iyi yolu tabak cevirmek ve deneyerek tecrube etmek di mi?

Mahmut Hoca : Evet ama bu kitaplar yıllarını alacak bir süreci aylara kısaltabilirler.

Öğrenen Adam :Peki abi kız sevgilin olduğunda iletişim sıklığı ne olacak? Mesela kim yazacak once ya da sıklıkla yazacak?

Mahmut Hoca : Mesajlaşma kadın alanı. Kadından daha sık mesaj atma yeter. Bir de sürekli mesajlaşmaya diren. O kadar boş olmaman lazım. Kızla 3 öğün mesajlaşıyorsan orda derdin çok mesajlaşmaktan çok o kadar boş olman.

Arada sık sık bütün gün mesajlaşmamak normal. Maalesef günümüzde erkekler kadınlaştığı için bunu anormal sanan, “abi kız 12 saattir mesaj almadı acaba beni sevmiyor mu” diye gelip soran çocuklar var. Şaşırarak okuyorum. Normali o zaten.

Öğrenen Adam : En son dün bu saatlerde mesaj atmisim. Simdi ariyim mi yoksa onun aramasiii mi bekliyim?

Mahmut Hoca :

Öğrenen Adam : Pardon aramistim.

Mahmut Hoca : Bu sorunla kız muhabbeti çeviriyoruz farkında mısın? Börek ve çay var mı?

Öğrenen Adam : Kısır olur mu abi? :))

Mahmut Hoca : Olur bir de tvde Müge Anlı varsa süper.

Birader öncelikle bu sorular çok yanlış. Bunların hepsi aşırı duygusal yatırım. İstendiğini varsayacaksın. Sen mesaj at mesela. Ama mesela attın mesajı o cevap verene kadar atma ki bu bir daha mesajlaşmaman demek olabilir. Mesela şimdi mesaj attın diyelim. Kız dönene kadar kızı unut.

Öğrenen Adam :Abi peki kızı ne zaman nextleyeceğimi nasıl anlayacağım?

Aslına bakarsan oyunu olan bir erkekte olay şöyle işliyor. Diyelim şimdi ben senin gibi yalnızım. 3 tabağım olurdu. Bu üç tabaktan ikisi nazlı biri ise aktif olurdu. Aktif olanla yazışırken bu kızlar sırayla kendiliklerinden düşerdi. Ben düşeni “ha lan bu kız düşmüş” diye farkedince yerine tabak koyardım.

Öğrenen Adam : Abi hani sevgili olunca tabaklar dusuyordu?

Mahmut Hoca : O ayrı.  Belli bir günde 3 tabağın olur ama sürekli biri düşer biri yerine konur. Senin nextleme eşiğini nasıl anlayacağım maalesef klasik mavi hap sorusu. Senin oyunun beta.  Beta oyunu oynuyorsun. Bak sana beta demiyorum. Öylesin ya da değilsin ama oyunun beta oyunu.

Öğrenen Adam : Yani hem boyle surekli ilgi bekleyen arayan beta olmak istemiyorum hem de aranmamamin sebebini ogrenmek istiyorum. Yoksa uzuluyor degilim. Nextleyip nextlememe konusunda net degilim.

Mahmut Hoca : “Aranmamamin sebebini ogrenmek istiyorum” – Nope. Bu yanlış. O kızın problemi senin değil. Senin gibi bir ödülü aramayıp kaçıran kızın neden aramadığı ödül çocuk senin mi derdin kızın mı?

Ben bir kız bana mesaj atmazsa ilk mesajı atarım. Ve hemen o mesajdan sonra kızı cidden harbi unuturum. Açıp sürekli görüldü attı mı falan diye kontrol etmem. Düşünmem. Stratejiyi cevap verince düşünürüm. Genelde örneğin kız 5 saat sonra mesaj attı ise ben de 5 saat bekler atarım. Ama 5 gün sonra attı ise 1 – 2 gün bekler atarım.

Öğrenen Adam : Ama abi kaç erkeğin 3 tabağı olabilir? Realist olalım, ya hiç tabak yoksa?

Mahmut Hoca : Hah çekirge! İyiki bu soruyu sordun. Şimdi sana bu muhabbetlerimizden alacağın en faydalı bilgilerden birini vereceğim.

Her erkeğin hayatında hemen bir haftada 3 tabak olabilir.

Öğrenen Adam : Nasıl abi? Haftada 2 kız?

Mahmut Hoca : 2 kız demedim, tabak dedim. Her erkeğin hayatında biri olsun ya da olmasın, 3 adet tabağı olmalı :
1 – İşi / dersleri
2 – Ailesi / arkadaşları
3 – Hobisi

Bunlara gymi de ekleyebilirsin. İşin sırrı şu. Evli ve uzun süreli ilişki yaşamış hemen her erkek takdir eder ki bu bu 3 uğraş kadının neredeyse kendisine rakip gibi algıladığı, erkeği uzaklaştırmaya çalıştığı ve neredeyse korku oyunu yaratacak birer kadınmış gibi gördüğü şeylerdir. Bu kadın – erkek ilişkisi dinamiğini lehinize kullanın.

Gidip tabak olarak kız bulmanız en sağlamı ve bunu ihmal etmeyin. Ama bu olana kadar bu 3 tabağa kendinizi verirseniz kız tabakların yerine geçerler. Özellikle siz bu üçüyle iken sanki başka bir kadınlaymış gibi onlara odaklanabilirsen.

Öğrenen Adam : Hiç bu açıdan bakmamıştım. Özellikle kadınların bu üçüne karşı davranışları gerçekten de dediğin gibi.

Mahmut Hoca :Kullan bunu. Hayatındaki tek kadın varsa (bence kız arkadaşın olana kadar ya sıfır ya da birden fazla olması lazım ama hadi bir kız var olsun) ona olan zamanını ve dikkatini bu 3ü ile eşit dağıt. İlgi yönetimi yani.

Saha Raporu : Secret’in Day Game maceraları – 4

Dışarı çıktığımda kendime ödev veriyorum ve bugün 3 tane kıza açılış yapacağım diyorum. Dün spor salonuna bir hayli geç gitmiştim ve ödevi tamamlamak için spor sonrasında kendimi caddeye atmak zorunda kaldım. Günlerden Cumartesi, saat 21.30’du.

Aslında buna bir ödevden ziyade bir nevi ritüel, hobi demem daha doğru olur. Kimileri gitar çalar, dans eder. Bu da benim için git gide daha uzmanlaştığım bir hobi.

Caddenin kenarında durdum ve gelen geçenleri hızlıca bir kolaçan ettim. Bu arada şapka takmış, şapkanın üzerine de sweetshirt’ünün kapşonunu örtmüş bir kız fark ettim. Hemen yakınında yürüyen kişilerle beraber mi değil mi diye dikkat ettikten sonra tek olduğunu anlayınca harekete geçtim.  Kapatmadığı kadarıyla biraz yandan yüzünü görebilmiştim ama güzele benziyordu.

Metroya girmeden hemen önce gidip merhaba dedim, önce durmadı. Elimin tersiyle biraz güç uygulayınca durdu. (Bu kendi geliştirdiğim ve yaparken rahat hissettiğim ileri seviye bir teknik- açılışta tamamen rahat olmadan yapılması önerilmez). Durup dönerek bana baktıktan sonra onu sadece sözsüz olarak gülümsememle selamladım, eğer o da bu gülümsemeye gülümseyerek karşılık verirse daha konuşmadan onu biraz da olsa etkilemiş olacaktım. Ki o da bu rahat, güvenli, sempatik enerjiyi alarak gülümseyerek karşılık verdi.

Aramızda aşağı yukarı şöyle bir konuşma geçti, tabi tüm konuşmaların ayrıntısını hatırlamam mümkün değil, hatırlasam da tüm konuşmayı yazmak sıkıcı olur, o yüzden hatırladığım kadarıyla yazacağım.

Ben-Nasılsın ?
Kız-İyiyim siz nasılsınız ?
Ben-İyidir, hırsız gibi giyinmişsin!
Kız-(GÜLER)
Ben-Bak yurt dışına gitsem ve akşam karanlık bir saatte, izbe bir sokaktan geçerken seni görsem, beni gasp edersin diye korkardım ! 🙂
Kız-(GÜLER)
Ben-(Burada kıza çok fazla yatırım yapmayan ve çok basit bir iltifatımsı kullandım ve onu o yüzden durdurduğumu söyledim)
Kız-(Teşekkür etti ancak acelesi olduğunu söyledi)
Ben-Şurada acelesi olmayan bir tane insan var mı acaba 🙂 Dünyayı kurtarmaya gitmeden önce 1 dakikanı çalıcam o zaman.
Kız- Tamam
Ben-Sen böyle işten çıkmış çok yorgun gibi görünüyorsun öyle mi ?
Kız-Yorgunum ama işten çıkmadım.
Ben- Nereden ?
Kız-Kurstan çıktım
Ben- İngilizce ?
Kız- Hayır, çizim kursu.
Ben-Aa çizim mi ? Sanat tamam da. Çizimden falan hiç anlamam biliyor musun? Senle ben ayrı dünyaların insanlarıymışız, ben gidiyorum ! (Bunu söyleyince vücudumu tersi istikamete biraz çevirerek gidiyormuş gibi yapıp, geri geldim)
Kız-(Bu hareketim üzerine oldukça güldü)

(Bu arada bir kaç şey daha konuştuk ancak hatırlamıyorum, tekrar acelesi olduğunu ve metroya girmesi gerektiğini söyleyince konuşma şöyle devam etti)

Ben-Madem acelem var diyorsun. Bak tüm söyleyeceklerimi 10 saniyeye sığdıracağım, hani dizilerde olur ya, daha önceki episode larda ne oldu? diye kısa bir özet verirler 🙂 Bak ben genelde buralarda oluyorum, pek konuşamadık ama şimdi gideceksin, daha sonra seninle burada bir şey içme fırsatımız olur mu ?
Kız-Olur
Ben-Tamam numaranı alayım o zaman ben senin.

Bu kız metroya girip gidince 1,5 dk sonra tam tersi istikamete giden bir kıza yaklaştım, bu aralar hiç bir şey söylemeden sadece benden diliyle durdurma pratikleri yapıyorum eğer açılış konusunda kendinizi tamamen rahat hissediyorsanız bunu yapınca kızları ilk 10 saniyede fazlaca etkileyebiliyorsunuz. Şu aklınızda olsun :

Eğer bir şeyi daha az sözle söyleyebiliyorsan, söylediğin şey güçlenir. Ancak hiç kelimesiz söyleyebiliyorsan işte o zaman en güçlü haliyle söyledin demektir.

Çünkü bunu yapmak normal açılış yapmaktan 3 kat daha zor ve çok baskın bir duruma geçiyorsunuz. Bu kızı aynı bu şekilde hiçbir şey demeden durdurdum.

Ben- Üzerindeki kabanla minik kuşa benzemişsin. Minik kuşu biliyorsun değil mi ? (90 larda yayınlanan susam sokağı çocuk dizisinde bir karakter-Kızın üzerindeki kaban aynı minik kuşun tüyleri gibi kıvırcık kıvırcıktı)

Minik Kuş- Temsili
Minik Kuş- Temsili

Kız-Evet
Ben-Susam sokağında… Seninle jenerasyonlarımız yakın bilmen gerek… Yorgun görünüyorsun, dur tahmin edeyim bugün çok çalıştın ve bitmiş haldesin.

(Birkaç kelimelik cevapları zorlanarak verirken sürekli gider gibi hareketler yapıyordu, vücudu sürekli ileri doğru atılmak için bekliyordu. Ve bu sırada da gitmem gerek gibi şeyler söylüyordu)

Ben-“ya dursana bi dakika işte, yoruyorsun şuan beni” diyerek o an ki ses tonuma göre daha sert bir komut verdim. Kadınlarda kendinden emin komutlar çoğu zaman işe yarıyor. Bu sefer vücudunu tam bana döndürmeyi başardım.
Kız-Ama seni tanımıyorum ki, yolda bu şekilde konuşayım. (gibi bir şey söyleyerek tatlı sert bir şekilde bana sitem etti, aslında muhabbetim ve enerjim hoşuna gitmişti ama bahsettiği durumdan ötürü tereddüt yaşıyordu)
Ben-Benden çekiniyorsun yani ?
Kız-Evet, seni tanımıyorum çünkü.
Ben- Ya sen bi boyuna baksana Allah aşkına (kızın boyu 185 di). Sen döversin zaten beni bu fizikle. O yüzden korkmana gerek yok. Bu arada yorgunum diyorsun, yoga çok iyi gider, ben bir ara yapmıştım. Sen de bilirsin psikolojik ve fizyolojik yorgunluk çok farklı şeyler aslında. Senin ve benim gibi insanlarda daha çok psikolojik yorgunluk olur.
Kız-Sen ve ben gibi mi ?
Ben-Evet fizik olarak sen de güçlü duruyorsun. Baksana. Senin yorgunluk psikolojik mi fizyolojik mi ?

(Buna benzer konuşmalar yaptık, açıkçası ne konuştuğumu hatırlamıyorum. Sadece sürekli konuşup, konudan konuya atladım. Gitmek konusunda ikilemde kalan kızı karşısında güvenle durarak, cümleleri ardarda, hızlı hızlı bağlayarak lafa tuttum)

Ben-Sen gideceksin de, gel şurada bir şey içelim öyle gidersin. (Tüm bu zor şartlara rağmen hızlı hızlı konuşma tarzım, tıkanmadan güzelce farklı konulardan bahsetme özelliğim hoşuna gitmişti)
Kız-Ben de zaten bir sigaralık mola verecektim.

Hemen 10 adım ileride bir simit sarayı vardı, bahçesindeki kapıya en yakın masaya oturduk.

Otururken…

Ben-Şimdi ben bunu torunlarıma bile anlatırım, yolda kızla tanıştım da böyle şeyler oldu diye. (Dalga geçer ve onu hafife alır şekilde- aranızda redpill e göre betasın diyenler olur şimdi, tüm bunlar sarkastik olarak şaka amaçlı söylenen şeyler)
Kız: 🙂

(Mesleğini tahmin edememiştim ve ne iş yaptığını hala bilmiyordum. Ben konuşuyordum ve birbirinden ilginç şeyler anlatıyordum. Ama o bazen çok gülerek, bazen imalı bakarak sigarasını içiyordu. Pek konuşmasa da eğlendiğini biliyordum.)

Kız-Çok yanlış bir insana denk geldin.
Ben-Niye kimsin sen ya, olayın ne senin ?
Kız-Psikologum.
Ben-Ne psikologu ?
Kız-…Hayvan psikologu 🙂  (Kız da espri yapmaya başlamışsa bu önemli bir ilgi işaretidir)
Ben- 🙂

(Bu arada onu konforlu hissettirmeye ve açmaya yönelik pek çok konudan konuştum, artık daha rahattı, daha çok gülümsüyordu ve daha çok konuşuyordu)

(Konu bir ara gene ilginç kıvırcık kıvırcık olan kabanına geldi ve ona laf attım bu konuda)

Kız-Evet, böyle giyinirkenki tek amacım senin dikkatini çekmekti.
Ben-Çabaların sonuç verdi 🙂
Kız-(Şaşırır ve güler)

–Bir süre sonra–

Kız-Şuan dışarıdan bakıyorum da böyle bunu yapmak çok mantıksız.
Ben-(Bir elimle suratımı kapattım ve gerçekten bu söylediği şey yüzünden onun adına biraz utanmıştım, oldukça vizyonsuz bulmuştum onu.) Psikologsun ve böyle düşünüyorsun öyle mi ?  Yakın bir arkadaşım olsan azarlardım şuan seni ama aramızda bir resmiyet var. Etrafına baksana sen bir tane mantıklı bir şey görüyor musun ? Yaşadığın sistemin kendisi bizzat mantıksız zaten, nasıl bir mantık arıyorsun. (Bunların hepsini tatlı sert söylüyorum, yazıldığından daha yumuşak algılanıyor. )

Ben-(Kaç kardeş olduğunu sordum ve davranışlarından ilk çocuk olduğunu tahmin ederek bildim, sonrasında ilk çocuklara ailelerin yaklaşımından ve ilk çocukların son çocuklara göre karakteristik olarak farklarından bahsederek onun böyle düşünmesinin biraz da bu sebeplerden  kaynaklandığını söyledim, sonrasında da “sen zaten psikologsun benden iyi biliyorsun bunları” dedim.)

Kız-Şuan gevezelik yapıyorsun ? (gülerek)
Ben-Napayım, duvar gibi durayım mı ? Bak bir yazar şöyle söylüyordu : “muhabbet erkeklerin kadınlar konusunda geçmek zorunda oldukları bir sırat köprüsüdür”.
Kız-(Bunun üzerine güldü ve “şuan masa altından sana tekme atmak istiyorum” dedi. (bu oldukça güzel bir ilgi işaretiydi)
Ben- Valla muhabbet güzel sonra görüşelim diyeceğim de diyemiyorum . Çünkü pek konuşmadığın için bilmiyorum muhabbetin güzel mi ? 🙂 (Aslında sonlara doğru yeteri kadar konuşmuştu ama gene de bu konuda ona takıldım)
Kız- (Güler)
Ben- Hani sonuçta konuştuk bu kadar, eğlenceli bir sohbetti, güldük, espriler… yani senin de bir espri anlayışın vardır sonuçta, pek göstermesen de, bir yerlerde vardır mutlaka 🙂
Kız-(Güler)
Ben-Tekrar görüşelim kahve içeriz gene.
Kız- Olabilir
Ben-Al yaz numarayı.

Zor bir setti gerçekten, ama domine etmeyi ve acelesi olduğu halde instant date yapmayı başardım, sakin bir özgüvenle uzun uzun konuştum, bir sürü çıkarım yaptım, esprilerle güldürdüm.

Şimdi bugün için tamamlamam gereken 1 açılışım kalmıştı, sonrasında nihayet artık eve gidebilirdim. Acele ediyordum çünkü spor salonunda önce 50 dakika ağırlık kaldırmıştım üzerine de yarım saat koşu bandında tempolu bir kardio yapmıştım, diyette olduğum için de açtım, eve gidip yemek yemeyi hayal ediyordum.

Üçüncü seti artık “lan artık bir tane kızda reddetse de hemen gitsem, yoruldum” diyerek arıyordum. 2 dakika sonra gerçekten manken ayarında güzel bir kız gördüm. “Tamam işte, bu beni çabucak reddeder, ben de eve giderim” dedim.  Şuan bile bu kızın bana gülümseyişi gözümün önüne geliyor; güzel bir doğa olayıydı.  Neyse…

(Durdururken gene elimi kullandım ve dokunarak durdurdum)

Ben-(Klasik bir açılış cümlemi kullandım, dozunda bir ilgi ifadesi ile)
Kız- (Enerjim ona geçti ve yüzünde olumlu yumuşamayı görebildim)
Ben-Biliyor musun sen sert biri gibi görünüyordun, acaba bugün şansımı nereye kadar zorlarım ki diye düşündüm ve seninle konuşmaya karar verdim.
Kız-(Güler ve bir şeyler geveler)
Ben-Sen ne iş yapıyorsun ya merak ettim. Dur tahmin edicem, 1-işsiz
Kız-Hayır işim var 🙂
Ben- 2-çek senet mafyası, 3-……

(3 ü söyletmeden o muhteşem gülümsemesini de alıp gitti, 20 saniye kadar tutabilmiştim ve en azından güldürebilmiştim)

Özellikle bu kıza açılış yaparken arkasından 2 ayrı erkek grubu geliyordu, genelde insanlar bu durumda açılış yapmaktan imtina edebilirler çünkü bazen kendileri fark etmeseler bile aslında bir çok insanın açılış korkusunun ana nedeni açılış yapacağı kız değil, çevrede kafalarında tehtid olarak olarak algıladıkları sade insanlardır. Bu insanlarda en fazla kızı durdurduktan sonra sizi geçerler ve meraklı olanlar geriye doğru bir bakış atıp yürümeye devam ederler.

Aldığım numaralara mesaj atmadan önce genelde araya 1 gün koyuyorum ve o gün sahadaki muhabbetle alakalı esprili bir mesaj yazıyorum. Bu da başka bir makalenin konusu olabilir.

Herkese iyi oyunlar

Saha raporu: Feminist kıza s-kapanış

Merhabalar !
Eğlenerek okuyacağınız bir rapor olması ümidiyle yazıyorum. Kendimden bahsetmem gerekirse ; oyun ile tanışmam altı sene öncesine dayanır. Kırmızı hap ile ise daha yeni yeni haşir-neşirim. Turkiye’ye gelen herşeyin bozulduğu gibi kırmızı hap düşüncesinin de burada bozulmaya başladığını düşünüyorum fakat Erkek Adam sitesi tam da o old school kırmızı hapı size öğretmektedir. Emeği geçen herkese teşekkürler öncelikle. Hayatımın en mantıklı makalelerini burada okudum.
Neyse, rapora donelim. Bu işin içerisinde uzun süredir bulunanların aksine ben hala kendimi PUA olarak adlandırıyorum ve bununla gurur duyuyorum . Geçen hafta bununla daha fazla gurur duydum.
Altı sene boyunca ömrümü hep sahada geçirdim. İş çıkışları,  arkadaşlarımla buluştuğumda. Bunun ekmeğini hep yedim. Her tecrübeyi yaşadım. Altı sene öncesinde elime kız eli değmemişken..
Normal şartlarda online oyun sevmiyorum. Sahada yüz yüze iletişim daha bana göre. Ama son zamanlarda pek vaktim olmadığından instagram üzerinden oyuna sardım. Kullanıcı adıyla alakalı mesaj attığım bir kız ” ne diyorsun ya?” dedi ve oyun başladı. Saat gecenin 4’ü idi. Biraz konuştuktan sonra işyerinin benim evime yakın olduğunu öğrendim ve bir gün buluşmak adına numarasını istedim. Sonrasına whatsapptan devam ettik ve kız uyudu. Ben o gün gece 1’de uyandığım için uyumadım.  Sabah günaydın mesajı attı.
Arkadaşımla buluştuktan sonra öğlen saatlerinde eve dönerken onu aradım. ” Beşiktaşa geçiyorum, arkadaşımla buluşacağım yolun düşerse uğra ” dedi.
Almanya’dan gelen bir arkadaşımı aradım (kendisi de pua) bana winglik eder umuduyla . Kızların yanına gittik ve bütün iletişim kötüye gitmeye başladı.  Bunu beklemiyordum. Fakat çok umursamadım.  Kendi karakterimi gruba aktarmaya çalışıyordum.  Grup teorisinin özü budur . Çoğu kişi işler sarpa sarınca bırakıp gider, bense “Kendi eğlencem” modunda takılıp en ufak bir şeyle -sacma dahi olsa- ortamı neselendendirmeyi seviyorum. Oyunun en önemli iki kuralı: Kendini her zaman iyi hisset , insanlara her zaman kendilerini iyi hissettir.
Kızlar gülüyorlardı eğlendikleri belliydi . Ben sürekli sataşıyor, rahatsız olduklarını veya olacaklarını hissettiğim anda geri çekiliyordum. Kızlar kalkıp tuvalete gittiğinde wingim gitmek istediğini söyledi .  Benim de Taksim de bir görüşmem vardı. Kızlar geldiğinde gitmemiz gerektiğini eğer görüşmek istiyorlarsa bir saate kadar döneceğimi söyledim.  Muallakta cevap verdiler. ” Bakın,  görüşmek istemiyorsanız sıkıntı yok. Bana net olun kararsızlık sevmiyorum” dedim sert bir şekilde. Tamam arasiriz dediler. Gidip işimi hallettim çıktığımda mesaj atmışlardı ve dönüş yaptım.
“Bana gel istersen , otururuz” dedi set. Same day lay e gidiyordum daha 12 saat bile olmamıştı. Wingimi aradığımda gelmek istemedi . Ben de diğer arkadaşımı aradım.
Evde ortam daha da renklenmisti ve birbirimize daha acildik. Flort koçluğu yaptığımdan bahsettim , onlar da feminist olduklarından ve kadının ne kadar üstün olduğundan vesaire. Zaferimi onların ne söylediğini umursamayarak perçinledim. Umursasam tuzağa düşerdim. Çerçeveyi korudum ve golümü attim .
Bunu şu şekilde yaptım; tartışmaya girmeyerek , kendini kanıtlamaya calisircasina hayırrrrr erkek ustunnn demeyerek ama onlari da kabullenmeden. Ilerleyen dakikalarda ” Gel son erkek bükücü ” dedim. ” seninle bir oyun oynayacağız ” Göz teması oyunumu oynadım en yakin mesafeden ve geri cekildim.  Seksüel gerilim kurulmuştu. ” iyi arkadaş oluruz seninle ” dedi . Bummmmm friendzone:)
Bunun olması normal çünkü fiziksel olmamıştım.  Ama altı sene boyunca oyunun bana öğrettiği bir şey var. Eski erkek arkadaşı dinlemediysen ve cinsel gerilimi kurduysan hala umut var demektir . On saniye önce kurdum zaten 🙂 “Eyyy gözlerime bak” dedim yakın mesafede
 ” Friendzone bana gore olmadi hiç bir zaman” güldü, yakınlaştı , öptüm.. Alkış…
Artık sariliyorduk ve cinsel enerji odayı kaplamıştı ama izole etmem gerekliydi . Su istedim beraber mutfağa gidip yiyismeye başladık. Döndüğümüzde sarıldık , şarkı söyledik ve story attık. Dokunduğumda bazen uyarıyordu ve pardon deyip çekiliyordum ( Rsd Julien ‘dan ögrendigim en önemli sey) ve iki dakika sonra tekrar yakinlasiyordum . Bu hep bu sekilde itme – cekme seklinde devam etti. O tuvalete gittiğinde ben de mutfağa geçtim. O dönerken cagirdim ve duvara yapıştırıp öpüşmeye başladım. Arkadaşı geldi ve  “Ne yapıyorsunuz ?”diyerek güldü.  Sanki bir saattir önünde yapmıyormuşuz gibi .Arkadasini utandirmaya çalışıyordu.  Toplamazsam kapanış olmazdı . Ben de makaraya sardım.   “ Muhabbet edeceğiz ya musade etsene” diyerek guldum . Gittiğinde öpüşmeye devam ettik.
“Sesleri hala geliyor “ dedi kulağıma. Elinden tuttum.
“Sanirim daha sessiz bir yer var, gel” dedim ve yönlendirdim.
Tuvaletin yanındaki odasına geçtik.
Onu boşalttıktan sonra erkek düşmanı feminist beni nasıl tatmin edeceğini sordu. Suratına boşaldım.
Kilit noktalar
Çoğu şeyi atlamış olabilirim üstünden bir hafta geçtiği için hatırlamıyorum.  Fakat bazı önemli noktalar şunlar :
  • Çoğu kadın kulaktan dolma bilgilerle ya da erkek düşmanı ortamda yetişip kendilerini feminist adlediyorlar ama ERKEKLERE MUHTAÇLAR.
  • Kadınlar yönlendirilmeye her zaman yonlenerek cevap verir.
  • Her ihtimali göz önünde bulundurun ve iyi bir winginiz olsun.
  • Eğlenin ve eğlendirin.  Yapmak için yapmayın içinizden geldiği gibi yapın.
  • Her zaman ve her durumda yeterlisiniz.  Uzun dönem ilişki harici maddiyat sorun değildir
  • Harcadığım tek para kızın evine giderken ki taksi parasıydı, biraları onlar sipariş ettiler.
 Konuk Yazar : Gaspard – Eski Sosyal Dinamikler Eğitmeni

Kadın Mantığını Anlamak

Bugün “piliç mantığı” hakkında konuşmak istiyorum.

Başından söyleyeyim – KADIN MANTIĞI MANTIKLI DEĞİLDİR. GRÖNLAND’in (GreenLand yani Yeşil Toprak) yeşil değil buz olması gibi.

Oksimoron kısaca.

Şimdi, eğer gerçekten derine, evrimsel seviyelere, inerseniz, aslında kadınların nasıl düşündüğünün bir mantığı VAR ama bugünün toplumunda kadınların neye (cinsel) çekim HİSSETTİĞİ tamamen metruk ve artık mantıklı değil.

Dürüst olmak gerekirse, cinsel çekim iki cinsiyet için de zaten mantıklı bir şey değil, kadın ya da erkek farketmez.

Ama erkekler için cinsel çekim basit – güzel bir kadın gör, cinsel çekim hisset.

Ama kadınlar için olay biraz daha KARMAŞIK. Kadının size duyduğu çekim temel olarak sizin DAVRANIŞLARINIZA bağlı.

Ve bu davranışların neler olduğunu mantıkla bulmanız da neredeyse imkansız!

Gördüğünüz gibi erkeklerin kadınlar hakkındaki fikirleri tamamen yanlış.

Mesela erkek şöyle düşünür : “Hey, bu kadın güzel. Eğer ona yürü ve özel olduğunu hissettirecek şekilde davranırsam, ona iltifat edersem, bunu takdir eder ve belki benimle çıkar. Sonuçta, istediği herhangi bir erkeği seçebilir, kendisine EN İYİ ŞEKİLDE davranan, en İYİ/KİBAR erkeği istemez mi?”

Ya da şöyle bir başka örnek :

Kız arkadaşınla kavga ettin. O da en az senin kadar suçlu ama tamamen senin suçlu olduğunu söylüyor. Onu seviyorsunve bu nedenle onu sinirlendirmemek ve böylece seni sevmeye devam etmesini sağlamak için alttan alıyorsun. Sonuçta onu kızdırıp başka bir adamın kollatına itmek istemiyorsun. “Büyüklük” sende kalsın diyorsun, onu arıyorsun ve özür diliyor, ona onu sevdiğini ve onun mutlu olmasını istediğini söylüyorsun.

Bunu takdir etmeli değil mi? Seninle beraber olmak istemeli, zira sen ona özel hissettiriyorsun ve bu da onu biliyor, değil mi?

DEĞİL.

Siz erkek olduğunuzdan böyle düşünüyorsunuz. Kadınların düşünce yapısı böyle işlemez. Kadınlar erkeklerden farklı şekilde düşündükleri için de kadınların erkek mantığı ile hareket ettiğini düşünmek ÇOK KÖTÜ bir hata.

Kadınlar yukarıda anlattığımız davranışlardan TİKSİNİRLER. Yanlış anlamayın bu, kadınlar kendilerine kötü davranılmasını isterler demek değildir – öyle bir şey de istemezler – ama kadınlar “İYİ” çocuklara karşı SIFIR arzu duyarlar. “İYİ” kelimesini tırnak içine aldım zira bu bağlamda “İYİ” aslında “UYSAL” / “İTAATKAR” demektir.

Bir kadın bu tür teslimiyetçi davranışlar için erkeğe minnettar OLMAYACAKTIR. Aslına bakarsanız bu tür davranışlar yüzünden size BOK GİBİ davranacaktır. Neden, neden, neden, diye soruyorsunuz değil mi?

Kadınlar “iyi”/”efendi” (uysal/itaatkar) erkeklerin ÇARESİZ olduklarını düşünürler. “İYİ” davranışları MUHTAÇLIK, kıç yalama ve zayıflık olarak algılarlar. Bu özellikle erkeğin kadınla ilk tanıştığı zamanlarda geçerlidir. Daha sonraki dönemlerde, bir kez muhtaç biri olmadığınız ispatlandıktan sonra, sık sık “kibarlık” gösterebilirsiniz.

Bir kadın bir erkek eğer gerçekten cinsel olarak bir değere sahipse, eğer arzulanan bir erkek ise, böyle “iyi” davranmayacaktır – asla bu şekilde teslimiyetçi olmayacaktır. Birazdan açıklayacağım gibi itaatkar ve teslimiyetçi olmak MASKÜLEN değildir. Bir erkeğin hem maskülen hem de uysal / itaatkar olması mümkün değildir.

Sizin “iyi” çocukluğunuza hatunun tepkisi çoğunlukla “eğer seksi bir erkek olsa idi, asla böyle efendi çocuk olmazdı” olacaktır. Mantıklı mı? Tabii ki hayır.

Ama bir düşünün :

Bir milyon yıl önce, hayat ACIMASIZdı. İNSANIN YAŞAMI hergün sabit tehdit altında idi.

Hayatta kalmak için büyük mücadele gerekiyordu – yemek için avlanmak, vahşi hayvanlara karşı korunmak, diğer erkeklerle yiyecek ve seks için sürekli mücadele altında olmak. Oyun oynamak gibi lüks için fazlaca yer yoktu. Böyle bir ortamda bir erkeğin SERT olması gerekli idi.

Bugünkü toplumda ekonomik yapı değişti ve erkekler artık hayatta kalmak için avlanmak zorunda değiller. Erkeklerin sürekli çelik gibi sinirlere sahip olması ve bir saldırı için her an tetikte olması da gerekmiyor. Ama bu insanlık tarihinde görece yeni bir ortam. Kadınların cinsel dürtülerinin değişen durumu yakalaması biraz zaman alacak (en az birkaç bin yıl).Gördüğünüz gibi, tarih boyunca “sert” erkeklere ve “kötü” çocuklara bağlanan kadınlar hem kendilerinin hem de çocuklarının hayatta kalması için büyük avantaj sağladılar. Aslına bakılırsa bu kadınlar DNA’larını geleceğe aktararak “ölümsüzlük” kazandılar.

Sert erkeklerin çocukları da sert hayatta kalma özellikleri edindiler ve bir kalıtım zinciri ile bugüne ulaştılar. Sert erkeklere değil de “iyi” erkeklere bağlanan kadınlar ise babaları gibi zayıf erkek çocuklar yaptılar ve hayatta kalamadılar. Bu da “iyi” erkeklere çekim duyan kadınların NESLINI TÜKETTİ. Evet, dünyada “iyi” çocuklara çekim duyan kadın kalmadı.

Bu sizin götün teki olmanız anlamına mı geliyor?

Hayır.

Kesinlikle hayır.

Götün teki olmak KESİNLİKLE en YÜKSEK cinsel arzu nesnesi olmak değildir zira bu da bir miktar kendine güvensizlik gösterir.

Ama erkeklerin milyonlarca yıldır HAYATTA KALMALARINI sağlayan karakter özelliklerini göstermeniz ÇOK ÖNEMLİDİR.

Bu, bilinçaltı seviyesinde çalışır. Çok ilkel ama çok GÜÇLÜ bir seviyede.

Duygusal olarak zayıfın hayatta kalması ve başarıya ulaşması zordur. Benim inancıma göre kadınlar tarih boyunca duygusal olarak güçlü erkeklere arzu duyarak onların yanında hayatta kalma şanslarını arttırdılar … kendi çocukları ve onların çocukları için …

Duygusal gücün hayatta başarı için zekadan daha önemli olduğunu Daniel Goleman Duygusal Zeka kitabında yazmıştır.

Bunun anlamı, aç ve muhtaç davranan, yeni tanıştığı kızı sürekli arayan, ona nasıl ihtiyacı olduğunu sürekli gösteren, kısacası taşaklarını hatuna teslim eden erkekler kadına ZAYIF görünürler.

ZAYIF, MASKÜLEN değildir. Kadınlar açısından erkeğin DUYGUSAL olarak güçsüz olması onun cazibesini tuzla buz eden bir şeydir. Bunu ÇİRKİN olmak gibi düşünün. Zayıf ya da güçlü olmak derken DUYGUSAL güçten bahsediyorum. Duygusal güç, fiziksel güçten önemlidir. Bu arada kıskançlık ve kıskançlık göstermek zayıflık işaretidir zira eğer arzu edilir biri olduğunuzu BİLİYORSANIZ, kıskançlık hissetmezsiniz.

Kadının sizi kıskandırmaya çalıştığı zamanların çoğunda amacı sadece sizin tepki gösterip göstermeyeceğinizdir. Siz ona muhtaç mısınız ve bu nedenle onu kıskanacak mısınız görmek istediği için yapar. Eğer kıskanırsanız ne olur? Kadın kontrolün kendinde olduğunu düşünür, SİZDE değil. Ve kadın KONTROLÜN erkekte olmasını ister.

Kıskançlık duymadığınızda, kadın kontrolün SİZDE olduğunu düşünür (DUYGUSAL GÜÇ) ve size karşı çekim duyar.

Pek tabii ki bir kadın sizinle sürekli oyunlar oynuyorsa, mesele sizi sürekli kıskandırmaya çalışıyor ise, onu TERK edin ve size ertesi hafta, gün, saat geri koşmasını gülerek izleyin.

Kıskançlık konusu kendi başına yazı gerektiren bir konu ve bunu kitabımda ayrıntılı işledim. Ama şimdilik kıskançlığın genellikle sizin onu ne kadar önemsediğinizi görmek için sizi TEST etmek isteyen kadın tarafından provoke edildiğini unutmayın. Eğer testi geçemezseniz ve kendine güvensizlik ile öfkelenirseniz hatun sizin ona çok ihtiyaç duyduğunuzu düşünecektir.

Bu da tabii ki onun size olan arzusunun ZAYIFLAYACAĞI anlamına gelir.

Bu size mantıklı geliyor mu? Yüzeysel olarak hayır : bir kadın sizin umurunda olup olmadığını anlamak için sizi neden kıskançlık ile öfkelendirmeye çalışsın ki?

Zira kadının kafasında, düşünce dizgesi şöyle işler :

Eğer bir erkeğin muhtaç hissedecek kadar umrunda isem, o erkek duygusal olarak zayıf bir erkektir. Ve duygusal olarak zayıf adamlar, hayatın tehlikelerine meydan okuyabilecek erkek adam değillerdir.

Şunu hatırlamanızı istiyorum :

Milyonlarca yılın geride kalmış olmasına rağmen hala tarih öncesi çağların DNASını taşıyoruz. Hala çok çok uzun zaman önce çekici bulmanın mantıklı olduğu şeyleri çekici buluyoruz.

Peki tamam, bu durumda her şey çok basit olmalı, değil mi? Sadece MASKÜLEN olduğuna emin ol yeter, değil mi?

Cool ol, girişimci ol ve dominant ol, değil mi?

Aslına bakarsanız olay bundan biraz daha fazla karmaşık. Açıklayayım.

KADINLAR SİZİ SÜREKLİ TEST EDECEKLER AMA AYNI ZAMANDA GÜNÜMÜZ TOPLUMUNDA SÜREKLİ ÇELİŞKİ İÇİNDE OLACAKLAR :

TOPLUM KADINLARIN KAFASINI YIKIYOR VE ONLARI ASLINDA “İYİ” ÇOCUKLARI İSTEDİKLERİNE İNANDIRMAYA ÇALIŞIYOR. Kadınlar “iyi” çocukları pek arzu etmeseler bile.

Bunun sonucunda da kadınlar sizi her türlü taktik ile ASLINDA SÜPER İYİ bir çocuk istediklerine inandırmaya çalışıyorlar.

Evet.

Utandırma taktikleri, korkutma taktikleri, gerekirse şantaj yapacaklar hatta sizi buna inandırmak için size İYİ bile davranacaklardır.

Ama buna kanıp İYİ ÇOCUK olur olmaz başınıza ne gelecek, tahmin edin?

Doğru tahmin ettiniz. SIÇIŞ! Sıçarsınız.

Sizin daha fazla İYİ olmanızı talep eder. Örneğin sizden daha fazla lütuf, yardım vs … isterken siz çabayı arttırdıkça giderek teşekkür azalır.

Bu döngü, hatun sizi terk edene kadar devam eder!

Bu dediklerimi onaylayanlar, yorumlara yazsınlar. Dünya üzerinde yaşayan ne kadar erkeğe yardım edebilirsem o kadar iyi. Sizin onaylarınız daha fazla erkeğin bu gerçeği görmesini sağlayacak.

Dürüst olmak gerekirse ben bu işlere girdiğimde, ne olursa olsun hiçbir gerçeği SAKLAMAMAYA and içtim.

Bu arada, bu yazdıklarıma öfkelenen kadınlar genellikle bahsettiğim şeylerin CANLI KANITLARIDIRLAR. Başka değişle bir kötü çocuğa kafayı vermiş ve bu arada da bir iyi çocukla takılıp onu yolan hatunlardır.

Bu yazılanları onaylayan hatunlar da genellikle güzel, zeki, espri anlayışı gelişmiş ve bağımsız kadınlardır. Bu kadınlar davranışları ile tamamen MASKÜLEN erkekleri çok severler.

Bir kadın çekici ve kendine güvenen bir kadınsa, FEMİNEN hissetmek için duygusal olarak GÜÇLÜ bir erkeğe ihtiyaç duyar.

Başka deyişle, SEKSİ kadınlar ERKEK gibi davranmaktan utanmayan ERKEK ADAM isterler. SEKSİ kadınlar dominant (dominant diyorum, despot demiyorum) ve her yaptığı şeyde kadın onayı aramayan erkeklere bayılırlar.

Peki seksi kadınlar böyle erkeklerden hoşlanıyorlarsa, neden bazen o erkeklerin “İYİ” davranması için baskı yapıyorlar? Zira eğer adam gerçekten ERKEK ise, bu saçmalık olan baskıya itaat etmeyecektir! Burada hile, bu isteği COOL, SAKİNCE ve ASLA duygusal tepki vermeyerek  reddetmektir. Bu da birçok erkeğin beceremediği kısımdır.

Bir erkek olarak, mantık çerçevesinde hareket eden bir varlık olarak, size yakın birinin sizi gerçekten erkek misiniz diye TEST ETTİĞİNE inanmak zordur. Ama gerçekte olan budur. Ve bunun için kadınları suçlayamazsınız. Bu, erkeklerinin DUYGUSAL olarak güçlü olduğunu bilmek, onların erkeklerine çekim hissetmelerinin tek yoludur. Kadının yüzünü göremediğinizi ama onunla çıktığınızı düşünün.

Hatun gerçekten güzel mi değil mi bulmak için her şeyi yapardınız! Bunu anlamak için bir sürü yöntem geliştirirdiniz … Kızın suratını görmüş birini bulmaya çalışırdınız, veya kız suratını göstermezse oradan ayrılacağınız tehditi savururdunuz, vs.

Kadınlar da aynı şeyi yapıyorlar ama terk farkı anlamaya çalıştıkları şey sizin DUYGUSAL OLARAK DURDURULAMAZ biri olup olmadığınızdır.

Kadınların testlerini başarılı olarak geçmenin en iyi yollarından biri de espridir.

Örneğin, yeni kız arkadaşınıza gayet uygun davrandığınızı, “iyi” çocuk ya da götün teki olmadan dengeli davrandığınızı düşünelim. Ve birkaç hafta sonra hatun siz ona bir şeyler almıyorsunuz ya da onu yeterince aramıyorsunuz ya da ona onu sevdiğinizi günde 10 kere söylemiyorsunuz diye şikayet etmeye başlasın. Size söylediğim, eğer bu isteklere boyun eğerseniz kadının size olan ilgisinin azalacağıdır.

Bir kadınla çıktığınızda, arzunun nasıl tetiklendiğini bilmeniz lazım. 7 aylık kız arkadaşınıza onu sevdiğinizi söyleyin tabii ama yeni çıkmaya başladığınız bir kıza “seni seviyorum” diyemezsiniz, hele de GÜNDE 3 KERE.

Ve pek tabii ki, eğer bir kadın size iyi davranmıyor ise, buna tepkiniz muhtaç bir erkeğe dönüşüp ona sürekli “SENİ SEVİYORUM” demeye başlamayın! Aslına bakarsanız eğer hatun size kötü davranıyor ise, o size 3 kere “seni seviyorum” diyor ise siz ona bir kere “seni seviyorum” deyin. Size olan çekimi artacaktır.

Hatun aşırı derecede kendine güvensiz değil ise, eksta “İYİ” çocukluğunuz, sizin onun isteklerine boyun eğmeniz, hatun tarafından sizi tamamen kontrol etmek için kullanılacaktır.

Ve bu olduğunda, hatunun size “güle güle”sinin eli kulağındadır.

Bunun yerine ona “demek seni telefonla arayış şeklimi değiştirmek istiyorsun? Tamam, o zaman sana Nancy demeye de başlayayım mı?” Eğer tepki verirse “Tamam tamam, Angela diyeceğim” deyin.

Bunu devam ettirin ve hatun olayı anlayacaktır (istediğiniz espiriyi kullanmakta özgürsünüz, prensibi anlayın yeter).

Ama eğer sinirlenirseniz, hatun gerçekten önemli bir açık yakaladığını düşünür ve siz de yanlış bir şeyler olduğu fikrini güçlendirirsiniz.

Çeviri : Understanding the Woman Logic

Makaleyi kaleme alan Michael W., İlişki Sihirbazı – Kadınlarla Başarının Sırları Kitabının yazarıdır.

İçsel Oyunun Evrimi

Bu makale sizi hemen şimdi doğru yola sokmak için güçlü bir adımdır.

Kadınlarla beraberlik oyununda benim için önemli olan tek şey SONUÇLARDIR.

Sizin sonuçları DENEYİMLEMENİZİ istiyorum. Bu şekilde, sonuçlara kesinlikle İNANACAKSINIZ. Bu nedenle şimdi sıkı tutunun ve size neyin GERÇEKTEN İŞE YARADIĞINI gösterecek ve AKLINIZI BAŞINIZDAN ALACAK bilgi yığınına hazır olun.

Gerçek şu ki ben OYUNu kafaya takmış durumdayım. Her geçen gün daha fazla şey keşfediyorum ve bu konuda hep yeni bir şeyler öğrenmeye devam edeceğim.

Her ne kadar DIŞSAL OYUN geniş ve egzersiz ya da iyi giyinmek gibi konulara göre oldukça karmaşık bir konu olsa da, kendisinden DAHA BÜYÜK bir şeyin üzerinde yükselir :

İÇSEL OYUN.

İÇSEL OYUN kafanızın içinden geçen ve özellikle kendinizle ve kadınlarla ilgili inançlarınız, kendinize deneyimlemeye izin verdiğiniz duygularınız, etrafınızda olan olayları nasıl filtrelediğiniz ve zayıflıklarınıza kapılıp gitme arzusuna nasıl karşı koyduğunuz gibi şeyden oluşur.

Birçok insanın Matrix’e bağlı köle olarak kapana kısılmış olmasının nedeni, kendi içsel oyunlarının dışsal güçler tarafından yönetilmesine istemsiz de olsa izin vermiş olmalarıdır.

İçsel oyununuzun MÜKEMMEL bir hale gelmesi için sadece TEK BİR YOL var : EVRİMİN, İÇSEL OYUNUNUZUN parçası olan hastalıklı, iğrenç, zayıf, beyni yıkanmış, modası geçmiş, kullanım dışı, yakışıksız öğelerini YOK ETMESİNE izin vermek.

Evet, EVRİMİN bunları yok etmesine izin vermelisiniz. Ve evrim nasıl çalışır biliyorsunuz :

Evrim hayatta kalmaya uygun olmayanları, adapte olmayanları YOK EDER ve hayatta kalmaya uyumlu olanları seçer.

Zihnimiz de aynı şekilde çalışır :

Biz insanlar, ZORUNDA KALDIĞIMIZDA HIZLI BİR ŞEKİLDE öğrenmek üzere evrimleştik.
Dikkat edin, “ZORUNDA KALDIĞIMIZDA” kelimelerini kullandım.
“MÜSAİT OLDUĞUMUZDA” demedim.

Bununla ne demek istiyorum?

Bir durumda hayatta kalmak, o duruma adapte ve o durum içerisinde başarılı olmak istiyorsanız, eski davranışlarınızı YOK ETMEK zorunda kalacağınız bu duruma KENDİNİZİ (gönüllü olarak) maruz bırakmanız gerekli.

Ama çoğu insan ne yapar?
Zor olandan kaçmak, zor olana maruz kalmamak için elinden geleni!

Zorlayıcı durumlara maruz kalıp onları yönetmek sadece elle tutulur sonuçlar ELDE ETMENİZE neden olmaz DAHA ÖNEMLİSİ size DAHA GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE strese dayanabilme kabiliyeti kazandırır.

Buna DUYGUSAL STRES de dahildir.

Şimdi gidip kendinize herhangi stresli bir durum bulup içine atlamanızdan bahsetmiyorum ama birçok erkeğin kendilerini İÇİNE SOKMALARI gereken EN GEREKLİ durumlardan kaçıp durduğundan bahsediyorum.

Zihniniz ve duygularınız kaslarınız gibiler.

Zorlu strese MARUZ BIRAKILDIKLARINDA güçlenirler, daha verimli hale gelirler ve başka birçok açıdan gelişirler.

Kadınlarla iletişimde, zorlu sosyal durumlara maruz kalmamış erkekler için kadınlara yaklaşmak BÜYÜK BİR DUYGUSAL EFOR (AĞIRLIK) demektir.

Ve bu durumlara maruz kalmaktan DAHA BÜYÜK EFOR ise BUNA PARALEL OLARAK HAYAT BOYU BEYNİNİZE İŞLENEN, KADINLARLA VE KENDİNİZLE İLGİLİ NEGATİF İNANÇLARA KAPILMAYA KARŞI KOYMAK için gereklidir.

Maalesef bu negatif özellikleri YOK ETMENİN tek yolu, evrimini lehinize çalıştırmanın tek yolu, kendinizi TEKRAR TEKRAR bu durumlara SOKMAK ve BU DURUM İÇİNDE İKEN ESKİ DAVRANIŞ VE DÜŞÜNCELERE KAPILMAYA KARŞI KOYMAKTIR.

Bu, gymde kas geliştirmeye çok benzer. Sadece GYME GİTMEK yetmez. Gerçekten AĞIRLIKLARIN ALTINA GİRMENİZ gerekir. Ve ilk başlarda çok fazla ağırlık kaldıramazsanız bile kaldırabildiğiniz ağırlıkları DOĞRU bir şekilde kaldırmak için elinizden geleni yapmanız gerekir.

Müşterilerime acemi eğitimi verdiğim sırada, müşterimin ilk yürümelerde mucize yaratmasını beklemem. Ama planı ve zihinsel çatıyı mümkün olduğunca doğru uygulayarak, her yürümede yetenekleri ve inançları GELİŞİR zira TEKRAR TEKRAR kendini işi DOĞRU yapmaya adamaktadır.

BU beynin tepki vererek DEĞİŞİM yaratmasının yoludur.

Beyin basitçe BUNUN TEK OPSİYON olduğunu ve KRİTİK olduğunu kavrar.

Gyme gittiğinizde de kaslarınız onları doğru şekilde SINIRLARINA kadar ZORLAMAZSANIZ gelişmez. Eğer sınırlarınızı zorlamazsanız evrim vücudunuza tepki vermemeyi programlamıştır zira eğer EFOR HAYATTA KALMANIZ İÇİN KRİTİK DEĞİL İSE beyniniz enerjiyi başka kritik olabilecek şeyler için AYIRIR. Ekstra kas hayatta kalmak için önemli değildir ve bu nedenle vücudunuz ekstra kas yaratmayacaktır. Ama eğer siz kaslarınızı sınırlarına iterseniz, vücudunuza bir nedenden dolayı BU EFORA VE GÜCE CİDDİ ŞEKİLDE İHTİYACINIZ olduğuz sinyalini gönderirsiniz. Steroid alarak vücutlarını kandıran insanlardan bahsetmiyorum ve o durumda bile evrim devreye girerek steroid arttıkça dengelemek için doğal testosteron üretimini azaltır.

Aynı şekilde İÇSEL OYUNUNUZ sadece DUYGUSAL VE ZİHİNSEL KAPASİTENİZİ sınırlarına İTTİĞİNİZ zaman tepki verecektir. Şu an limitinizin ne olduğu önemli değil. ÖNEMLİ OLAN o limite kadar kendinizi zorlamanız.

Ve gerçekten sınırlarınızı zorlamalısınız. Gerçekten ELİNİZDEN GELENİ yaptığınızı ve SINIRLARINIZA KADAR ZORLADIĞINIZI sadece siz bilebilirsiniz. Ben, anneniz, arkadaşlarınız ya da başka biri bilemez.

Müşterilerimi benim derslerime sadece GEREKEN HER ŞEYİ YAPMAYA ve YÖNERGELERİMİ TAKİP ETMEYE hazır olduklarında gelmelerini tavsiye ederim. Ben size gösterebilirim, çalıştığını görebilirsiniz ve size TÜYOLAR verebilirim ama talimatları, yeni bir gerçeklik ve onun inanç ve içsel tutumlarını takip etme de dahil, en iyi şekilde uygulama çabasınıancak siz gösterebilirsiniz.

Oyun yetenekleriniz üzerinde çalışırken eski inançlarınızın “ağırlığı”na KARŞI KOYMA ve o ağırlıkla SAVAŞMA konusunda bir örnek vereyim. Diyelim ki bir partidesiniz ve bir hatunla muhabbet kurmuşsunuz. Başka bir eleman gelip sizin muhabbeti kaba bir şekilde bölüyor ve / veya kızla muhabbet etmeye çalışıyor. ESKİ VE İŞLEVSİZ DÜŞÜNCE YAPISINDA bir erkek, bu durumda KISKANÇLIK duymaya başlar. KISKANÇLIK duygusuna ve bununla alakalı düşüncelere karşı koymanız gerekir ve özellikle de bu duygu ve düşüncelerin dürtmesi ile DAVRANMAYA karşı koymalısınız. Zira kendi düşüncelerinize vereceğiniz tepki sizin kendi gerçekliğinizi yaratacaktır.

Kız için birbirleri ile kavga eden birçok erkek görürsünüz. Bu APTALCADIR, zira buna genelde erkeklerden birinin diğerinden üstün olduğunu düşünmesi neden olur. AŞAĞILIK hisleri nedeniyle eleman KENDİ ÜSTÜNLÜĞÜNÜ DAYATMA İHTİYACI hisseder.

İRONİK olan şudur ki inançlar gerçekliktir ve üstünlüğünüzü dayatmak için kasarak aslında AŞAĞI OLDUĞUNUZU GÖSTERİRSİNİZ ve diğer erkeğin ÜSTÜN hissetmesine neden olursunuz. Böylece elemanın özgüvenini ve üstünlük duygusunu pompalarsınız. Bu nedenle eleman daha kendine güvenerek davranmaya başlar ve hatun da elemanın daha üstün olduğunu hisseder.

Peki bu durumda siz EĞER GERÇEKTEN DAHA ÜSTÜN HİSSEDİYOR OLSANIZ nasıl davranırdınız? İnek Şaban ile gerçekten horoz dövüşüne girişir miydiniz? Yoksa ona gülüp geçer miydiniz? Ya da elemanı görmezden gelip, konuştuğunuz kızın elinden tutarak zavallı çocuğun yanında alıp götürür müydünüz?

ÖZELLİKLE DE ESKİDEN ALTINDA KALACAĞINIZ ZOR DURUMLARDA yanlış düşüncelere KARŞI KOYARAK, ya da en azından YANLIŞ DAVRANIŞLARA KARŞI KOYARAK, beyninize artık BİR BAŞKA GERÇEKLİK içinde yaşadığınıza ve bu yeni gerçeklikte sizin daha ÜSTÜN olduğunuza dair GÜÇLÜ bir mesaj gönderiyorsunuz. Ve beyniniz de eninde sonunda bu durumları yeni ve daha üstün olduğunuz şeklinde yorumlamaya başlayacaktır.

Bu yeni yol, gerçekte daha DOĞRU olan bir yol. Bu gibi durumlarda rahat ve güvende hissedeceksiniz ve davranışlarınız da bunu YANSITACAK. Davranışlarınızla dışarı gönderdiğiniz sinyaller de bu üstünlüğü yansıtacak.

Bu da tabii ki şu demek : BÜYÜK BİR ÇEKİCİLİK.

Hatunlar size deli olacak. Ve daha bir sürü mükemmel şeye sahip olacaksınız.

Ancak “SEKSİ” duygularınızı ve zihinsel kapasitenizi AĞIR DİRENÇ altında zorlayarak gelişebilirsiniz. Mesela bir uyarana karşı eski düşünce ve davranışlarınıza sığınmanıza neden olacak baskı (sizde kıskançlık uyandıran bir erkek ya da kendinizi yetersiz görmenize neden olacak güzel bir kadın) altında bu sığınmaya DİRENİRSENİZ veya en azından bu negatif duyguların etkisi ile HAREKET etmeye karşı koyarsanız, negatif dürtülerinizin gönderdiği komutları yenebilirsiniz.

Kendi içsel oyununuza MEYDAN OKUYAN durumlara kendinizi gönüllü olarak MARUZ BIRAKIRSANIZ, kendi içsel kapasitenizi iyi bir statüde kalacak şekilde zorlarsanız ya da en azından negatif statülere karşı koyarsanız ve içinde kendine güvenli, esprili, cinsel olarak heyecan verici vs. biri olduğunuz bir çerçeve yaratmak için elinizden geleni yaparsanız, evrim SİZİ DAHA ÖNCE YENİLGİDEN YENİLGİYE KOŞTURAN İÇSEL OYUN PARÇALARINI YOK ETMEYE BAŞLAYACAKTIR.

Buna ADAPTASYON denir.

Beyniniz yeni strese ADAPTE olurken sadece içsel oyununuzun negatif öğelerini yok etmekle kalmayacak, aynı zamanda GÜÇLÜ yeni öğeler geliştirecek. Bu da sizi etkileşimin her seviyesinde, cinsel çekiciliğinizden vücut dilinize ve espri anlayışınıza turbo moduna sokacaktır.

Evrim bunu yapacaktır zira siz onun TALİMATLARINI uyguladınız : BİR ŞEYİ HAYATTA KALMA MESELESİ YAP, CİDDİ YAP, YA DA BOŞUNA ÜMİT ETME.

Çeviri : Evolution Of Inner Game

Makaleyi kaleme alan Michael W., İlişki Sihirbazı – Kadınlarla Başarının Sırları Kitabının yazarıdır.

Saha Raporu : Secret’in Day Game maceraları – 3

Sıcak bir İstanbul akşamıydı. Arkadaşlarımla biraz zaman geçirmiş eve dönmek üzereydim.  Beğendiğim bir kaç kızla konuşmuştum ama henüz istediğim gibi bir sonuç almış değildim. Bugünlük bu kadar yeter diyerek otobüs durağına doğru yönelecektim ki yanımdan bir kız kulaklıklarıyla müzik dinleyerek hızlı adımlarla geçti. Az ilerideki ışıklarda karşıya geçmek için beklemeye başladı. Bu kızla da konuşur eve öyle giderim diye düşündüm. Işık yandıktan sonra yanına gitmeye çalıştım ancak o kalabalık meydanın insan trafiğine karışmıştı bile. Hızlı adımlarla ilerlemeye devam ettim. Sol tarafta sokağa sandalye atmış oturan esnaf topluluğuna gelmeden hamlemi yapacaktım. Ama önce karşıdan gelen 4 lü yaşını başını almış erkek grubunun geçmesini beklemek istedim. Onlar geçerken kıza yakın olan taraftaki kafasını yarım metre kadar uzatıp kızın görüş alanına sokarak yiyecekmiş gibi baktı kıza, daha sonra bakışlarını kaydırdığı yer poposuydu. Kız ufukta kaybolana kadar onu izleyecek gibi bir halleri vardı. Birazdan yanına gidip konuşacağım kız hakkında ileri geri konuşmalarına şahit oldum. Bu bütün hayatları boyunca yalanıp duracaklarının bir göstergesiydi benim için. Bu yüzden onlara kızma ve acıma arasında bir duyguya kapılmıştım.

Tabletine bağladığı kulaklığıyla müzik dinlerken beni duyamayacağı için omzuna dokundum. Henüz taciz edilmişti, bu yüzden yüzüme bir gülümseme takınmaya özellikle dikkat ettim, korkutmamayı başarmıştım onu. Kulaklığı çıkartıp yüzüme baktı. Kim sanmıştı acaba beni? Ne diye durduruyordum onu?

“Seni ışıklarda fark ettim ama takip etmedim zaten bu tarafa gidiyordum çok güzel bir tarzın var bence, gelip iltifat etmek istedim” diye uzun bir cümle kurdum.
-”Teşekkür ederim” dedi.
-”Sana demin laf attılar ya, biraz sinirlendim” diyerek durumla alakalı bir geçiş yaptım.
-”Görmedim ki, ben insanlara hiç bakmıyorum yürürken” dedi.

Burası öğrencilerin yoğun olarak yaşadığı bir yer olduğundan onun da öğrenci olduğunu tahmin ettiğimi söyledim. Sonra yorumlarıma karşılık kazandığım soru hakkımla Mimar Sinan Üniversitesinde mimarlık okuduğunu öğrendim. Biraz lafladık. Saat zaten geç olmuştu, akşam 10’a geliyordu. Telefon numarasını verirse daha sonra görüşebileceğimizi söyledim. Elini çantasına atar gibi oldu, ben de telefonumu çıkarttım.

Sonra duraksadı ve yüzüme bakıp, “aslında biraz vaktim var, şurada oturup birer bira içebiliriz” dedi. Teklif ondan gelmişti. Yüzümdeki kocaman gülümsemeyi hiç bozmadan “Olur” dedim. “Tabii.”

Kendime güveniyordum, merdivenden yukarı çıkarken önümde yükselen çok güzel poposunu bakma gereği duymadım bile. Ufak hinliklere gerek yoktu. Dürüst ve cüretkâr olacaktım. Adeta içimin güzelliğiyle götürecektim onu. Beni götürdüğü yerin 2.katına çıktık, sadece bir masanın sığabileceği büyüklükte bir balkondu burası.

-”Ameliyat olacağım” dedi oturur oturmaz.
-”Ne ameliyatı ?” dedim
-”Kıç! Kestirip kurtulacağım!”

Orasına baktığımı mı sanmıştı acaba? Normal şartlarda bakardım! Kahkaha attım. Eğlenceli konulardan bahsettik. Hararetliydi konuşmamız. “Aşk yoktur” deyip duruyordu, katıldım ona. Aşk yoktu ama insan doğası gereği sevmeliydi. Doğa, hayvan, insan fark etmez! Sevmeyen insanın var olamayacağı gibi şeyler… Okuduğum kitapların bende yarattığı ufuklardan da faydalanarak biraz ahkam kestim ona.

-”Bunları bilmek sana ne kazandırıyor?” dedi elindeki sigarayı bileği bükülü şekilde tutarak. Gözlerimin içine bakıyordu.  Hafifçe öne doğru eğildim ve şöyle dedim:
-”Bilmiyorum ama belki seni kazandırır!”

Bugün gördüğüm en devasa gülümseme beliriverdi yüzünde. Gamzeleri ortaya çıktı. Bembeyaz ve orantılı bütün dişlerini görebiliyordum.

Sonraki aşamaya geçmiştik artık, karşısında oturuyordum, yakınlaşmam için yanına geçmem gerekiyordu, kızın kafaya taktığı birkaç sorunu olduğunu öğrendiğim için, ”şimdi seninle ilgilenmem gerek” diyerek yanına geçtim. Önce çantasını kaldırıp diğer sandalyeye koymam gerekti. Bir elimi omzuna atarak, sağ elini sağ avucumun içine aldım.

-”Fazla ileri gitme istersen” dedi.

Sürekli tehdit edip duruyordu beni, yapmam gerektiği gibi hiç birine duygusal reaksiyon vermiyordum bunların. Gözlerinin içine baktım ve takıldığı bazı şeyleri kastederek:

-”Bu seni neden kötü hissettiriyor” dedim. Anlatmaya başladı. Derken e yoğun yerde kestim sözünü.
-”Beni öpmek ister misin?” dedim gözlerinin içine bakarak.
-”Hayır!”dedi
-”Öpmek istermişsin gibi bir halin vardı o yüzden sordum”
-”Hayır!”
Tutup öptüm onu yanağından. 20 dakika kadar sonra:
-”Sigaram bitti” dedi ikinci kez.
-”Bak aşağı gidip sana bir sigara alırım ama sen de biraları ısmarlarsın” dedim.
-”Zaten ben ısmarlayacağım biraları” dedi.

Cimri görünmek istemiyordu herhalde. Ne zaman karar verdi ki buna diye düşünüp ”tamam” dedim. Döndüğümde oturmak için yerinden almış olduğum çantası eski yerine gelmişti. Karşısına oturmak zorunda kaldım. İlkokul 1 de bir kızın beni reddetmesi ve çok üzülmüş olmamla ilgili bir hikâye anlattım. Bu hikâyeye çok güldük, öne doğru eğildim.

-”Biraz şefkat fena olmaz, hadi öp beni” dedim esprili bir şekilde ve yanağımı uzattığımda öpmedi.
-”Hadi öp!” dedim ikinci kez güvenimden bir şey kaybetmeden yanağımı biraz daha uzatarak. Emindim kendimden. İşte bu yüzden öne doğru gelip öptü.

Aramızda o aradığım sinerji artık oluşmuştu. Bir kaç saat önce caddede tanıştığım bu güzel kızla gecenin sonuna geliyorduk. Şimdi onu iyi bir şekilde yönlendirmeliydim.

-”Benim alkolle aram berbattır. Sarhoş olsaydım ne yapardın?” diye sordum. Aklımdan bir sürü düşünce geçiyordu.
-”Bırakmazdım seni tabi ki, ya bir otele yerleştirirdim ya da adresini öğrenmeye çalışırdım taksi için” dedi.

Yüzümü astım imalı bir şekilde.

-”Ne yani evime mi alayım?” dedi.
-”Olabilir aslında!” diyerek yanıt verdim gülerek.
-”Benim odamı görsen harabe oldu, odamı boyuyorum, yatağım bile yok”
dedi. Ben de ona kendi evimin güzelliklerinden süsleyerek bahsettim, bize gidelim diye ima ettim. Sözle söylemese bile vücut dilinden oluru almıştım.

Bir saat sonra… Üzerimdeyken kalçasında olan ellerimi tutup çekti, yastığa yapıştırdı.

-”Hayır” dedi, ”sen değil ben seni yapmak istiyorum!” İlk defa böyle bir şey duyuyordum hayatımda, fazla film izlemiş olabilirdi belki, o da en az benim kadar hayalciydi ve bunu şuan gerçeğe dönüştürüyordu.

Uyuduk. Sabaha karşı tabletinin alarmı çaldı. Tableti çantasından çıkartıp kapattım. “Kalkacak mısın?” diye sordum ona, “Hayır gel buraya” dedi.

Tek bir günlük bir şey olarak başlamıştı ama öyle kalmasını istemedim. Ertesi gün konuşurken bana sahilde gitar çalmak istediğini söyledi. Atladım hemen. İkimiz de birbirimize iyi hissettiriyorduk.