Araştırma: Güçlü duruş davranışlarınızı değiştirebilir

Yapana kadar yapıyormuş gibi yap” oyun kuralının hayatın bir gerçeği olduğuna dair her gün yeni kanıtlar ortaya çıkmakta.

“Duruş şekliniz alavere, çalma ve trafik kurallarını ihlal etme olasılığınızı nasıl arttırabilir?

Kişinin duruş şeklinin -spesifik olarak, geniş duruş veya yayılmasının- kötü davranışlara meyilli olmasını nasıl etkilediğini araştıran araştırmacılar şaşırtıcı bir sonuçla karşılaştılar. İnsanları yayılmış bir vücut pozisyonuna sokmanın onları para çalmaya, sınavda kopya çekmeye hatta bir sürüş simülasyonunda trafik kurallarını ihlal etmeye daha meyilli hale getirdiğini buldular. Sadece bu da değil. New York City sokaklarında daha geniş koltuklu arabaların yasak yerlere park etmiş olma olasılıkları daha fazla. Gözlemledikleri bu etkilerin, kendilerini daha güçlü hissetmelerini sağlayan geniş vücut pozisyonundan kaynaklandığını varsayıyorlar. Bilindiği üzere, güçlü insanlar hilekar ve ikiyüzlü olmaya daha meyillidirler.

Ve kadınlara daha çekici gelirler. Mrowr.

Evet “alfa erkek” güç pozları (alfa erkek gibi davranmak) gerçekten de kendinizi daha alfa hissetmenizi sağlar. Ve tavırlarınızı doğuştan alfa olanların tavırlarına benzeyecek şekilde değiştirir. Hatta bu değişime hormonal profiliniz de dahildir.

Kısacası, alfa erkeğin hal ve hareketlerini taklit etmeniz sizi yaşayan bir alfa haline getirir. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: “gerçekten yapana kadar taklit et”. Çünkü “Oyun” kavramını hayatınıza sokmanız, kendi alfa versiyonunuzu yaratır. Eğer hali hazırda zaten alfa iseniz sizi daha alfa yapar.

“İlk üç deney, -bilinçli ya da farkında olmadan- yayılmış şekilde duran insanların para çalma, kopya çekme veya sürüş simülasyonunda kuralları ihlal etme olasılıklarının daha fazla olduğunu ortaya koymuştur. Sonuçlar, katılımcıların kendi bildirdikleri güç duygularının geniş vücut pozisyonu ile sahtekarlık arasındaki bağlantıya aracılık ettiğini düşündürmekte. 4. araştırma ise, New York sokaklarında daha geniş sürücü koltuğu olan araçların yasak yerlere park etme olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Bu sonuçlar birlikte ele alındığında, birincisi, geniş vücut pozisyonuna imkan veren ortamlar insanları farkında olmadan daha güçlü hissetmelerine sebep olabiliyor. İkincisi, bu güç algısı kötü davranışlara sebep olabiliyor.”

Eğer güçlü bir adam gibi yani alfa erkek gibi oturur veya durursanız kendinizi daha güçlü hissedersiniz. Bu güç duygusu, kişisel çıkarlarınız için kullanmanız gereken diğer insanlara karşı size gerçek sonuçlar verir. Ve bir faydası daha vardır: kızlar sizinle yatmak isterler.

Çeviri : Study: Power Poses Can Change Your Behavior

Konuk Yazar : The Man From Earth

Beyaz şövalyeler için ağlayan kadın her zaman haklıdır

Aşağıdaki olay geçen sene yaşandı. Bu videoda göründüğü kadarıyla medyaya yansıdı.

American Airlines çalışanının kabalığı (!) ve kadına yönelik şiddeti (!!) nedeniyle hüngür hüngür ağlayan zavallı bir kadın, bir anne. Onun yardımına koşan, olayın aslını astarını bilmeden görevliye sataşan beyaz şövalye.

Bir kadın ağladığında, genlerimize kodlanmış, kadını koruma içgüdüsü ile ortama atlama huyumuz var. Günümüzde ise kötü niyetli kadınlar bunu çok iyi manipule edebiliyorlar :

Sarhoş ya da ayık bir çok kadın, gereksiz meydan okumalar başlatıyorlar. Hepsi de bunu dokunulmazlık hissi ile yapıyorlar zira kadın ona her biri cezasız kalacak yumruklar indirirken hiçbir erkeğin karşılık vermeye cesaret edemeyeceğini biliyorlar. Sanırım bu kadınlar arasındaki yeni sosyal trend. Kadınlar biliyor ki, vurup durdukları erkek kendilerine bir kere bile vursa, ya da laf söylese, kadına el kaldırdı diye adamın üstüne çullanacak bir düzine erkek hazır bekliyorlar. Kadınlar, bir kadını bir erkeğe karşı savunma fırsatının erkekler üzerindeki gücünün farkındalar. Bu durum, kadınların erkeklerden hala uymalarını bekledikleri eski sosyal kontratın ayakta olduğunun kanıtı.

Yukarıdaki olay yüzünden, görevli işini kaybetti. Sahte göz yaşlarıyla tazminat alırım diye rol yapan kadına para verdiler mi bilmem. Olayın aslı ise, daha sonra arkada oturan yolcularca yazıldı.

Bu kadın, kucağında bebe, arabada bir başka bebe ile uçağa bebek arabası ile dalıyor. Her nasılsa, öndeki hostesi geçiyor. Uçağa bebek arabası alamazsın. Ama bu hatuna ne? Arkaya bu adamın olduğu yere kadar arabayla geliyor ve adam kendisini uyardıktan sonra kadın cingar çıkarıyor. Adamın hatası sabrı tükenip arabayı kadından alıp koridorda tepeden aşırması. Bazılarına göre neredeyse kadına ve çocuğa çarpıyor (bazılarına göre o da yok) ama kadın başlıyor “bana vurdu” diye ağlamaya. Ön tarafa geliyorlar ve bu dangalak beyaz şövalye olayı anlamadan adama sataşıyor.

Bir kadını ağlıyor görürseniz asla onun haklı olacağını varsaymayın. Haklı olabilir ama ağlıyor olması, haklı olduğu anlamına gelmez.

BONUS : Erkeklerin bu mentalitesi değişiyor gibi. 2012’de batan Costa Concordia yolcu gemisindeki erkekler, filikalarda kadınlara öncelik vermemişlerdi. Kadın – erkek eşitliği olan bir dünyada neden versinler ki 😀

Unutmayın, feminizmin geçersiz kıldığı sosyal geleneklerin erkek tarafını gerçekleştirmek, artık sizin sorumluluğunuzda değil. Mesela uluorta bir yerde erkeğe sataşan bir kadın, boyunun ölçüsünü alırsa yardım etmek gibi bir sosyal sorumluluğunuz yok.

Beyaz şövalye olmayın.

Mavi hapın tehlikeleri

 

 

Bu klip Twitter akışıma birkaç gün önce geldi ve ardındaki Twitter yorumlarını okuyana kadar da bunu es geçecektim. Burada gerçekten ne olup bittiği konusunda ne düşündüğümü yazacağım ve bunu diğer izleyenlerin ne düşündüğü ile karşılaştıracağım. Bunu gerçekten göz ardı edecektim fakat ardından gelen tartışma olayı enteresan bir sosyal deneye çevirdi.

Daha önce böyle şeyler gördüm. Hatırlayın, ‘gerçek işimdeki’ kariyerimin önemli bir kısmında insanlarla sosyalleşip içiyorum. Erkeklerin hatunlara yürümelerini, kadınların erkeklere yürümelerini ve bir sürü çiftin herkesin önünde kavga etmesini izledim. Bu çiftlerin ortak özelliklerinden biri (90%sinin) erkeğin kız arkadaşını / karısını “dönüp kendisi ile aynı frekansa gelmesi” için kıçını yırtması. Tahmin edebileceğiniz gibi, bu erkeklerin çoğu “olayın farkında olmayan” betalar ve kadının erkekten soğumasına neden olan şey her ne ise, onu çözmek için kadını ikna etmeye / mantığına hitap etmeye çalışıyorlar.

Yine, bu erkeklerin çoğu, kadını ikna etmeye çalışmanın aslında erkeğin “(ilişkiler doğasının) farkında olmadığının” gösterdiğinin ve kadına “farkına varması” için kendisine olayın anlatılması gereken bir erkekle beraber olduğunun altını çizdiğinin farkında değiller.

Kadının blöfünü, kendisinin kadına değilde kadının kendisine değerini ispatlaması gerektiğini ima edecek şekilde güvenle yüzüne vurma kapasitesine sahip olan erkek, uğruna rekabet etmeye değer erkektir. “Kadın tavsiyesi” fenomeni sosyal ölçekte bir shit testtir. Kendi anneniz ve kız kardeşiniz bile bunun içindedir, ve sizin “çakmanızı” beklerler; mesajı alıp mücadelenin ne olduğunu, size söylenmeden anlamanızı.

Kadın birinin size bunu söylemesine gerek kalmadan olayı “çakmanızı” bekler. Bunu yapabilmek ve geliştirmek için gereksinilen girişkenlik ve deneyim zaten erkeği değerli yapar. Kadınlar, dominant olması gerektiğinin kendisine söylenmesi gereken erkeklerden tiksinirler. Bunun bir erkeğe söylenmesi gerekliliği, o erkeğin gerçekten dominant bir erkek olmadığını gösterir. Kadının sikişmek istediği erkek, yapısı öyle olduğu için dominant olandır, söylendiği için dominant davranan değil.

Süreci gözlemlemek, süreci değiştirecektir. Bu, kadınlar tarafından yaratılan tüm shit testlerin temel fonksiyonudur. Eğer maskülinitenin erkeğe açıklanması gerekiyorsa, o erkek kadın için uygun değildir.

Ben daha önce bu iyi çocuk oldum. Bunu itiraf etmek beni mutlu etmiyor ama 20lerimde, bipolar problemi olan kızla beraber olduğum zamanlarda, hatunun akıl almaz kıskançlığını, zayıflıklarını ve genel ilişki problemlerini olabildiğince çok kişinin önünde ortaya saçma huyu vardı. Bu bir erkeğin yaşam biçimi haline geldiğinde sizi değiştirir, özellikle de kadının sinir hastalığının bir parçası ise. Hayatımın bu döneminde çok betalaştım (Vox’un standartlarında omegalaştım) ve bu kapana kısılmış elemanın yaptığını gördüğüm tüm hataları yaptım. Bu erkekleri değiştirmeye çalışmamak gerektiğini de biliyorum. Zira benim gibi, bu elemanlar da apaçık ortada olanı kendilerine gösterdiğinizde size düşman kesilebilirler.

Bu nedenle birkaç uyarı : Bu olaydan önce ve sonra ne vuku buldu bilmiyorum ve bu erkeğin dengesiz olup olmadığı konusunda da bir fikrim yok (kibarca söylemem gerekirse).  Sorun erkekte olabilir, kızda olabilir, muhtemelen ikisinde de sorun vardır. Ama paterni görebiliyorum ve erkeğin meramını anlatmak için kendisine zarar verebileceği de görünüyor. Bu mavi haplı beta hüsranının klasik dışa vurumudur.

Kızın hiç suçu olmayabilir ve eleman kızla tartışmaya yol açan durumu nasıl çözeceğini bilemediğinden yaşadığı hüsrana reaksiyon veren mavi haplı bir beta olabilir. Bu tipe denk gelen bir sürü erkeği izledim. Bu erkekler, hüsranının asıl nedeni “açık iletişim iken”, mavi hapın kendilerine kadınların istediği şey diye pazarladığı “açık iletişim herşeyin başı” idealini yemişlerdir. Kadınların mantıklı, ilişki içinde eşit (aynı) olmaları gerekirken, erkeğin ikna çabaları etkisiz kalınca, bu çocuğun elinde ne kalır ki?

Dediğim gibi, bu benim spekülasyonum. Bildiğimiz şey, gösterdiği reaksiyon. Bu çocuğun camı gerçekten kırıp kendisini kestiğini düşünün (ve belki de çevreden birkaç kişiyi). Bunu belirtiyorum zira bir kadınla mutlu olması  için çözmesinin şart olduğunu düşündüğü şeye verdiği önemi göstermek için, kendini öldürmek veya yaralamak gerektiği fikri, mavi haplı kafadan beklenecek bir şey. Bu, sürekli “içinizdeki betayı, o sizi öldürmeden öldürün” dememin nedeni. Beta kafa yapısı, sizi ya da başkasını yaralanmaya ya da ölüme götürebilir.

(Erkekler, kendi maskülinitelerinden nefret etmeye koşullandırıldıklarında olacak olan bu. Kendinden nefret etme ve betalığın sebepli hüsran nedeniyle kendine zarar vermeye çalışmak, korkutucu. Kadının olaydan sonraki reaksiyonuna dikkat edin : soğuk ve umursamaz. Hipergaminin umrunda değil.)

Ben bu olayın elemanın kendi suçu olduğunu düşünmeye meyilliyim. Kadın adamın kafa atışından sonra umursamaz davranıyor ama bu muhtemelen utançtan kaynaklanıyor. Kadın kesinlikle erkeğin “kendisini dinlemesini” sağlamak için yaptıklarından bıkmış.

Bunu daha önce de belirtiştim, kadınlar kendi kişisel güvenlikleri konusunda güvende hissettikçe, fiziksel kavga provoke etmekten daha az çekineceklerdir. Kadınların sürekli erkekler bizi korkutuyor demeye bayıldığını anlıyorum ya da nerede olurlarsa olsunlar önce kendi kişisel güvenliklerini düşünmeleri gerektiğini, ama bunu gerçek hayatta gerçekten görmüyorum – kesinlikle benim promolarımda olmuyor. Aslında olay tam tersi. Sarhoş ya da ayık bir çok kadın, gereksiz meydan okumalar başlatıyorlar. Hepsi de bunu dokunulmazlık hissi ile yapıyorlar zira kadın ona her biri cezasız kalacak yumruklar indirirken hiçbir erkeğin karşılık vermeye cesaret edemeyeceğini biliyorlar. Sanırım bu kadınlar arasındaki yeni sosyal trend. Kadınlar biliyor ki, vurup durdukları erkek kendilerine bir kere bile vursa, ya da laf söylese, kadına el kaldırdı diye adamın üstüne çullanacak bir düzine erkek hazır bekliyorlar. Kadınlar, bir kadını bir erkeğe karşı savunma fırsatının erkekler üzerindeki gücünün farkındalar. Bu durum, kadınların erkeklerden hala uymalarını bekledikleri eski sosyal kontratın ayakta olduğunun kanıtı.

Aynı zamanda kadınların, kavga başlarsa kendi erkeğinin diğer kadının erkeği ile dövüşeceğini bilerek, diğer kadınlara da meydan okuduğunu görüyorum. Erkeklerinin alfalığına (ya da alfa olamamalarına) ve ne olursa  – aptal, sarhoş ve sinsi olmalarına rağmen  – olsun arkalarında olacaklarına güveniyorlar.

Bunlardan hiçbiri burada olmakta mı? Muhtemelen hayır ama bu tip olaylarda bahsettiğim arka planı bilmek yararlı. Bu önemli zira, Twitter’da bazı kadınlar, bu çocuğun terminal beta değil de kadına şiddet uygulayan bir zorba olduğunu yazmışlar. Aslında bu onların ilk izlenimi. Bunu kadın perspektifinden görebiliyorum ama burada “sisterhood über alles” mentalitesi devreye giriyor. Her zaman önce kadından yana ol.

Sanırım kadınlar bu olaya kızın gözünden bakıyorlar. Erkeğin onu anlamaya ikna etme zorlamaları yüzünden kadının yaşadıklarını anlıyorlar. Bu betayla uğraşmak zorunda kalmanın kadın için nasıl bir hayalkırıklığı olduğunu anlıyorlar.

Muhtemelen bu konuda kötü bir iş çıkardım ama burada amacım bu çocuğu bu olay yüzünden sopalamak değil. Ben bu videoyu ilk izlediğimde, 20lerinde iken “ordaydım, ben de yaptım” dedim. Sanırım bu erkeklerin fişten çekilme sürecinin bir parçası olarak kendi kendilerine öğrenmeleri gereken bir şey. Bugün fişten çekilmeyi zorlaştıran şey, erkek erkekler “olayın farkına varmazlarsa” kaybedecekleri çok daha fazla şey olması. Bu mavi hap testlerini, zamanında böyle davranmak mantıklı ya da etkileyici göründüğünden yanlış kararlar vererek geçemeyen erkekler var. Ve bu mavi hap testlerini geçememenin cezasını çekiyorlar.

Bahse girerim bu adam hala bu kızladır. Bu videonun viral olmasına rağmen olaydan bir ders aldığını sanmam. Hala bu küçük, tıknaz HB3ü nasıl mutlu ederim derdindedir. (Preksicam olduğunun farkında olmadığı) vitrine kafa atması, kendinden gerçekten nefret etmesinin dışa vurumu. Ona el kaldırmayacak, meramını anlatmak için kendini yaralayacak. Erkeklere öğretilen bu. Duygularınu göstermek, ama bu durumda duygular öfke ve hüsran.

Bu şekilde davranan erkeklerin aşırıya kaçtığını düşünmek kolay. Uzun süredir kırmızı haplı olan erkeklerin artık uzak geçmişte kalan beta davranışları es geçmeleri ve artık böyle şeyler olmuyor sanmaları kolay.

Çeviri : Dangers of Blue Pill

Tek odağınızın kadınlar olması – Kadınlarla başarısız olmanın garantili yolu

Çoğu erkek kadınlar konusunda tekrar tekrar başarısızlığa uğruyor. Her seviyede. Ya kız arkadaşları yok, ya da bir tane kız arkadaşları varsa bile kız kısa sürede ilişkiden soğuyor ve saldırganlaşıyor, ilişkiler erkeğin isteği dışında bitiyor, vs. Bu erkeklerin anlamadıkları ise her ilişkide (ya da ilişki öncesinde) aynı hataları aynı tip kadınlarla yapıyor olmaları.

Çoğu erkeğin kırmızı hapı bulması, kadına odaklanmanın artık içinden çıkılamaz hale gelmesinden kaynaklanıyor. Kırmızı hapı bulan hemen herkesin kafasındaki sorular kadın – erkek ilişkileri ile ilgili ama biraz eşeleyince, bu kişilerin hayatının diğer alanlarında da büyük bir disiplinsizlik, duygusal zayıflık, finansal problemler, hedonist zevklerin ağında kıvranma (porno, video oyunları, mastürbasyon, vs …) gibi problemler olduğunu görüyoruz. Fakat çoğu erkek bunlara değil, en son sevdicekle ayrılması, ortalama bile diyemeyeceğin ve normalde 2 güne “adı neydi lan bu karının” diyeceğin hatunu uzaktan oneitis yapması gibi şeylere odaklandığı için kırmızı hapa geliyor. Aslına bakarsanız, bu aşamada durum yumurta – tavuk haline geliyor. Evet, kadınlarla başarısızlık aslında diğer alanlarda başarısızlığın bir belirtisi, hastalığın kendisi değil. Ama bu, aşağıda da bahsedeceğimiz “birbirini tamamlama miti” nedeniyle erkek bu belirtiye hastalığın kendisi imiş gibi o kadar fazla odaklanıyor ki, diğer alanları daha da boşveriyor ve kadınlara odaklanmak, hastalığın kendisi olmaya başlıyor.

İşte bu nedenle buraya gelince size pratik olarak yapmanız gereken şeylerin çoğunun (disiplin, ağırlık kaldırmak, kendi hayatına düzen vermek, vs …) kadınlarla alakasız olduğunu görüyorsunuz. Bunun, kadın – erkek ilişkileri konusunda “ona küçük süprizler yapın – çömelip kafanıza oturtun” tadında ana akım sitelerden farkını yakalamışsınızdır.

Bu odaklanmadan kurtulmak için şunu anlamak gerekiyor.

Kadınlar, erkeğin hayatının ana yemeği değil, olmamalıdır. Kadınlar, hayatın tatlılarıdır.”

Tatlı güzel şey, olması çok iyi, hayata renk katar. Ama yemesek ölmeyiz.  Kötüsü, tatlıyı ana yemek yaparsak, hayatımız kısalır, 40ını göremeden kalpten gideriz.

Kadınlar, mutluluğunuz için gerekli değiller. Bu, olmasalar daha iyi demek değil tabii ki. Evet, kadınlar hayatı gerçekten daha zevkli kılıyorlar. Evet, iyi bir kadınla beraber olmak erkeğe çok şey katıyor. Ama kadınlarla başarılı olabilmeniz için, hayatınızda kadın olmadan da mutlu olabilecek biri olmanız lazım.

Hayatınızda kadın olmadan da mutlu olabilmeniz için de, size ana akım medyadan, toplumdan ve kültürden pompalanan “kadın erkeği tamamlar” yalanını kafanızdan atmanız lazım.

Kadın erkeği tamamlamaz. Kadın, erkeği tamamlayamaz. Kadının böyle bir şeye ne kapasitesi vardır, ne de niyeti.

Her erkek gibi, özellikle de her genç erkek gibi, tam hissetmiyorsunuz. İçinizde bir boşluk var. Toplum ise bu boşluğu, hayatınızın kadınının dolduracağını söylüyor. Her dizide bu var, her romanda, her şarkıda. Buna inanmamak zor. İnandığınızda ise doğal olarak kadını hayatınızın odağı yapıyorsunuz.

Evet, yarımsınız. Doğru.

Ama diğer yarınızı, kendinizi disiplin, çalışma azmi ve duygusal güç ile inşaa ederek tamamlayacak kişi yine sizsiniz.

Başka biri değil, ve tabii ki bir kadın değil.

Kadınlar, bu tamamlama rolünü oynayamazlar ve kendilerinden bu rolü oynamasını bekleyen erkeklerden tiksinirler. İşte bu nedenle “sana ihtiyacım var”, “sensiz yaşayamam” gibi romantik ağıtların (!) realitede bir değeri yoktur.

Kendi içindeki boşluğu kendisinden başka dolduracak kimsenin olmadığın anlayan erkek, bu konuda çalışmaya başladığında, şu mucize ile karşılaşır : tabak çevirmeye bile ihtiyaç duymadan bolluk zihniyeti. O, elinin altında yiyebileceği birkaç tabak tatlı olan erkek kadar hatta ondan daha fazla bolluk zihniyetindedir. Tek farkı, onun kendine güveninin bir tabak tatlıya ihtiyacı olmamasından gelmesidir, elde şunu yiyemezsem bunu yerim diye tatlı opsiyonları tuttuğundan değil.

Hazır yeri gelmişken söyleyelim, kadını odağına koyanlar sadece mavi haplı erkekler değiller. Fişten çekilebilen ve Oyunu başarılı olan birçok erkek, özellikle bu devirde (Tinder gibi uygulamalar sayesinde) hatundan hatuna atlama sürecine girebilir.  Bu sürece girmek doğaldır fakat normalde bu süreç yerini yavaşlamaya ve hayatta daha anlamlı bir şeyler yapmaya bırakır. Tabii ki yavaşlamaktan illa ki uzun süreli ilişkiyi ve evliliği kastetmiyorum. “Am peşinde koşmak” da bir çeşit kadını hayatının odağına koymaya dönüşmeden, odağa kendini koymaktan bahsediyorum.(*)

Zamanla göreceksiniz ki kadınlarla başarılı olan erkekler, onları asla öncelikleri yapmayan erkeklerdir. Tekrar edeyim : Kadınları (sevgilisini, karısını, hatunlara yürümeyi) önceliği yapmayan erkekler, kadınlarla en başarılı olan erkeklerdir. Bu o kadar ilginç bir doğa kanunu ki, kadınları hayatınızın odağından çıkarıp kendinize odaklandığınızda, genellikle kadınlar hayatınıza girmek için uğraşmaya başlar. Siz kadınsız da mutlu yaşayabilecek hale gelirsiniz ama kadınlar kadınsız yaşamanıza izin vermezler.

III. Önceliğin kendi misyonun olmalı, kadının değil

Esas oğlanın kendisini tamamlayan kadına ilanı aşk ettiği tüm o romantik klişeleri unutun. Bunun her fırsatta aksini iddia etmelerine rağmen kadınlar bir erkeğin “herşeyi” ya da varlığının merkezi olmayı istemezler. Tam tersine değerli bir erkeğin hayat amacına itaat etmeyi arzularlar, o erkeğin amacını gerçekleştirmesine yardım eden dişil güç olmak ve o erkeğin gösterdiği yolu takip etmek isterler. Bir kadının bütünlüğüne saygı gösterin ve ona “benim herşeyimsin” diye yalan söylemeyin. O sizin “herşeyiniz” değil, ve eğer öyle ise, yakında öyle olmayacak merak etmeyin.

Amcığın 16 Buyruğu

(*) – Çok erkekle yatmanın kadının ruhunu bozacağı ama çok kadınla yatmanın erkeğe güç katacağı söylenir. Bence bir yere kadar. Tayland’da bu “çok kadın” rakamının 3 hanelilerde olduğu adamlarla karşılaşmıştım. Hepsi bir başka dejenere idi. Katoilere (travesti) dalanların çoğu da bunlardan çıkardı. Tabii bu adamlar zaten dejenere olduklarından mı bu kadar yüksek rakamlara çıkıyorlar yoksa yüksek rakamlara çıktıkları için mi dejenere herifler tartışılır. Ama bu kadar skor iyi bir şey değil.

Erkekadam sitesi 1 yaşında …

Erkekadam sitesi, 24 Mart 2017’de En büyük hata : O çok özel kadının peşinde koşup durmak, Duyarlı Erkek ve Erkek adamın en önemli 12 özelliği yazıları ile yayına geçti. Tam bir sene olmuş. Popüler medyadan sürekli pompalanan salya sümük aşk ve erkeklerin maskülinitelerinin utanılacak bir şey olduğuna dair propogandaya bir tepki olarak çıkan The Red Pill (Kırmızı Hap) konusunda söyleyecek şeylerimiz olduğu için bir site açalım demiştik. Ekşi Sözlük’teki The Red Pill başlığına yazalım diyorduk ama orada yazacaklarımız feminist ve feminen erkek bağırışları arasında kaynayacağı için bir site açmaya karar verdik. Ben kişisel olarak en son fişten çektiğim 20li yaşlarındaki genç erkeğin, sadece kafasındaki yazılımı değiştirerek gerçekleştirdiği dönüşüme şahit olunca, bu bilgiyi bir sitede paylaşmak istiyordum.

Bir diğer amacım da özellikle Rollo Tomassi gibi, kırmızı hapın babalarını Türkçe’ye çevirmekti. Üstadın yaklaşık 60 yazısını çevirmişiz ki bu da The Rational Male kitabının içindeki yazıların çoğunu kapsıyor. Yola çıktığımızda ise yeni tanıştığımız ve kısa sürede fenomene dönüşen Jordan Peterson‘ı da çevirmeye başladık ve sanırım kendisi ile ilgili en büyük Türkçe kaynaklardan biri olduk.

Bugün 20li yaşlarında olan bir erkek için, 30lu, 40lı ve 50li yaşlarında olan erkeklerin içinde bulunduğu karanlığı anlamak çok zor (özellikle de feminizmin rakipsiz propoganda yaptığı 90larda ve 2000lerin başında cinsel pazara giren 30luk ve 40lık abilerin karanlığını). 1990larda AFC ya da beta yoktu, 2000lere kadar cep telefonu yoktu. Internet de aynı şekilde 90ların sonunda 2000lerin başında geldi. Sonra özellikle internet ile beraber büyük bir değişim geldi. İşler PUA olarak başladı ama kadınları elde edebilen ama elde edince onlarla ne yapacakları konusunda hiçbir fikirleri olmayan PUAların yenilgileri üzerinden daha derin bir kadın – erkek ilişkileri irdelemesi başladı. SoSuave gibi forumlarda ilişkiler doğasının gerçekliğine uyanmaya “fişten çekilmek” denilmeye başladı (Matrix filmine atfen) ve bu terim daha sonra kırmızı hapa evrildi. Bunların hepsi internet sayesinde.

Cinsel devrim kadınlar için ne ise, internet de erkekler için odur.

Bu sitede, erkeklerin kendi sorunlarını, politik doğruculuk ve trol gürültüsü olmadan tartışabilecekleri bir ortam oluşmaya başladı. Bunu kısa sürede forum şekline çevirmeyi düşünüyoruz. Teknik olarak hazırız ama gelin görün ki forum moderasyonu için vaktimiz yok. O nedenle de foruma üyelikle yazı yazılması şeklinde bir planımız var.

Bir senede 394 yazı, bazıları kayıp olsa da 8 yazar ve aylık 300 bin sayfa görüntülemeye ulaştık. Ben çok geçmeden Google denilen gerici yobaz yuvasının bizi farkedip organik aramalardan kaldırabileceğini tahmin ediyorum ama bu olmazsa sitenin görünürlüğü muhtemelen artış trendini devam ettirecek.

Site sanırım ilkin İnciSözlük tarafından yakalandığı için çok genç bir okuyucu kitlesi ile başladı ama 25 yaş üstü takipçi sayısında, özellikle 35 yaş üstü sayısında ciddi bir artış trendi yakaladık.

Siteyi takip eden, yorum yaparak daha da zenginleştiren ve kırmızı hapa hazır olan erkek arkadaşlarına yayan herkese teşekkürler.

Ve son olarak, birinci yıl vesilesi ile, bu yazının yorumlarında siteyi nasıl keşfettiğinizi ve hayatınızda (olduysa) nasıl değişiklikler yarattığını paylaşmanızı istiyoruz. Hadi klavye başına.

Neden çoğu erkek kırmızı hapı reddeder?

Hepimizin bildiği gibi, kırmızı hap bir erkeğin hayatına, sadece onu aradığında giriyor. Eğer kırmızı hapı aramayan bir arkadaşınıza kırmızı haptan bahsederseniz, kırmızı hap linki gönderirseniz ya da kadın – erkek ilişkilerinin gerçek doğasını anlatmaya çalışırsanız, büyük ihtimalle kırmızı hapı reddedecektir. Özellikle de bu arkadaşınız adamın enerjisini ve erkekliğini emen bir ilişki içinde ise veya oeitisin doruklarındaysa, size düşmanca davranacaktır. Ben olsam bir bak diye gösterirdim ama bu ne saçmalık diyenle de tartışmazdım.

Peki suç kimde, neden böyle? Bunun kısa cevabı, çoğu erkeğin kırmızı hapa hazır olmadığı ve bunların da çoğunun hayatları boyunca hiçbir zaman fişten çekilmeye hazır olmayacakları. Yani kırmızı hapı, sadece bunu arayan erkekler yutabilir. Kimsenin elinde istatistik yok ama kırmızı hapı yutmaya çalışan erkekler, bu gibi sitelere (çoğu yanlışlıkla da olsa) gelen erkeklerin küçük bir kısmıdır.

Şimdi de uzun cevaba gelelim. En önemli neden bence kırmızı hap öğretisinin gerçeklerini ile başa çıkamayacak olmaları. Mavi haplı olmanın en büyük faydası, mavi hap evreninin sağladığı umuttur. Bu umut gerçek dışı, gerçekleştirmesi zor ve gerçekleştirdiğini sansan bile vadettiği doyumu sağlamayan bir umut olabilir. Ama yine de bir umuttur ve insan ümit etmeden yaşayamaz.

Eğer kendin olursan, gerekli çabayı gösterirsen ve aramaya inanırsan, seni performans göstermeni beklemeden, eşitlikçi ve karşılıksız bir aşkla sevecek olan ruh ikizini bulacaksın umudu, sürekli performans göstermekten ve kadının aşkının erkeğin aşkından farklı olduğunu kabul etmekten daha kolay. Bugün yüzüne bakmayan 20liklerin 30 yaş civarı akıllanıp (!) senin değerini anlayacakları (görünürde de gerçekleşen) umudu, yılların abazanlığını bu masala inanarak hemen şimdi karşında olan yeniden doğmuş azize (!) İle giderme ihtiyacı, kırmızı hapı yutup gerçekte olanı kabul etmekten daha kolay (en azından kadının acil bebek ihtiyacını karşılayan beta öder rolünü icra edip, ayak paspası rolüne terfi edene kadar). Yanılıp şaşırıp yüzüne bakan ortalamanın altı sıradan bir hatunu oneitis yapmak, dışarıda reddedilmeye göğüs gererek opsiyonlarını değerlendirmekten daha kolay.

Bu olaya boşuna kırmızı hap demiyorlar. Konforlu, neyin ne olduğu senin için kararlaştırılan bilindik Matrixten, her şeyi senin inşa etmen gereken ve yeni bir umut yaratman gereken bir dünyaya uyanıyorsun. Daha bir eski sevgiliyi düşünmeme ya da sabah erken kalkma iradesi gösteremeyen adamdan beklemesi çok güç bir uğraş bu.

İkincisi neden ise, mavi hapın feminen propagandası ile kadın milletini günahsız melekler statüsüne koyan bir erkek için, kadınların bırakın kaka şeyler yapabileceğini söylemek, onların erkekler gibi sıradan insanlar olduğunu söylemek bile kadın düşmanlığı olarak algılanıyor. Bu algıya, mavi haptan tam çıkamamış kırmızı haplıların, “kadın beni olduğun gibi seven, performans beklemeyen, daha iyisini aramayan bir melek değilse, yaraktan yarağa atlayan orospudur, pisliktir, vs …” kadın düşmanlığı da oldukça yardımcı oluyor. Bir nedenden dolayı kadının aşk stratejisinin, erkeğin salak saf aşk kavramına uymaması, prenseslere hakaret olarak algılanıyor.

Günümüzde erkekler doğumdan 20li yaşlarına kadar hemen hemen tamamen kadınlar tarafından (anne, büyük anne, anaokulu / kreş öğretmeni (çoğu kadın), ilköğretim ve lise öğretmenleri (çoğu kadın)) yetiştirildikleri ve bu kadınlara sürekli itaat etmeye alıştıkları ve bu kadınların hep kendilerinden yüksek statüde olması nedeniyle, kadınların doğası diye gösterdiğiniz gerçekleri hakaret olarak algılıyorlar. Türk aile yapısında baba, tüm çocuk yetiştirme işini anneye bıraktığı için, bir maskülin rol modeli de yok. Ve son olarak artık medyada ve görsel sanatlarda maskülin rol modeli de olmadığını düşünürsek, kadın tornasından çıkmış bu adamlara kadın doğasını anlatmanın zorluğunu anlamış oluruz.

Yukarıdaki dinamik, erkeğin kurtarıcı şeması yazısında bahsettiğimiz, kadını koruma içgüdüsünü resmen hackleyip erkeğin aleyhine ve kadının yararına kullanıyor.

Ve son olarak da bir erkek, kırmızı hapın gerektirdiği disiplin ve itkiye sahip olmadığını bildiğinden kırmızı hapı reddederler. Kendi hayatını kendi ellerine almama stratejisinin gözden kaçırmamanız gereken bir yararı var : sonunda başkalarını suçlayabilme ve “istesem yapardım” diyebilme mastürbasyonu. Eğer hapı kabul ederseniz, kendinize sadece bir hedef durumu değil, yenilgi durumu da tanımlıyor, sorumluluğu elinize alarak başkalarını suçlama, harekete geçerek de “istesem yapardım” diye avunma lükünüz ortadan kalkıyor.

Saha raporu – İkili yürüme

Okur Anıl saha raporu paylaşmış :

Merhaba ben de ilk saha raporumu ve ilk reddedilişimi anlatmak istiyorum. Öncelikle kırmızı hapla yazın tanıştım,tanıştığım sırada 3 yıllık sevgilim vardı.4-5 ay teori bölümünü okuduktan sonra ilişkimi gözden geçirmeye başladım. Aşırı kıskançtı ve nerdeyse tuvalete bile beraber gidiyorduk. Kkararlarıma saygısı yoktu,erkek arkadaşlarımla bile beni paylaşamadı. En son doğum günümü geçiştirmesi göstermelik bir hediye alması (beklenti içinde bırakıp) ve tartışmada bunu hiç konuşmayıp üste çıkması ayrılırsan intihar ederim diyerek tehdit etmesi bardağı taşıran son damla oldu.

Ben 17 yaşındayım bazı ilklerimi onla yaşasam da sorunlu bir kızı daha fazla üstümde parazit gibi tasiyamazdım. Önce okulumu değiştirdim ve bir ay önce ayrıldım. Bu bir ay içinde 3-4 kez telefonda ağlayıp sizladı. Ben kalbini kırmamaya çalışarak artık bittiğini anlatmaya çalıştım.(Kusra bakmayın belki zamanınızı çaldım ama benim için zor bir süreç olduğu için anlatmak istedim)

Asıl konumuza dönecek olursak bazen arkadaşlarımla ilçedeki kütüphaneye gidiyorum. Dün ders arası sigara molasında 2 tane kız hakkında konuşmaya hatta dalga geçmeye başladık. Sonra birine gel numaralarını alalım dedim onun yerine daha ezik bir tip benle geldi (Hata:1). Kızlar ıssız bir sokakta bir lambanın altında fotoğraf çekiliyorlardı. Ben de saçma sapan bir giriş yaptım. Fotoğraf çekmek için biraz ıssız değil mi ya dedim. Kızlar mal mal baktılar ben de yanlış anlamayın sadece sohbet etmeye geldik dedim (hata:2). Sonra naber nasılsınız okul muhabbeti ettim biraz ama hiç sohbet ilerlemiyordu ve imam hatipli kız(sonradan öğrendim) hala mal mal bakıyordu. Ben de bunun üzerine e sıcak kanlı insanlar değilsiniz galiba dedim ve imam hatipli kiz tanımadığımız insanlarla konuşmuyoruz dedi. Öyleyse senden devam edelim dedim saçma sapan bir şeyler konuştuktan sonra sohbet yine kesildi ben de bunun üzerine kızlar biz normal bir şekilde sohbet edip numaranızı isteyecektik dedim. Sonra imam hatipli kiz biz buraya ders çalışmaya geliyoruz deyip nutuk attı ben de gülümseyip dersime geri döndüm.

Öncelikle hayatından toksik femineni atman iyi olmuş diyeyim. Sonra bu yaşta sigara içiyorsan cinsel hayatına üst sınırı 40 falan koy diyeyim. Uzak durun şu saçma zehirden.

Gelelim yürümene.
1 – İki kişi beraber yürünmez. Ölümcül hata. Daygame (ya da game) yanlız oynanır.
2 – Açılışın kendi başına kötü değil ama sonradan kızların tepkisi ile çerçeveyi salıp açıklama yapman ciddi hata.
3 – Kızlara oyununu açıklaman (telefonunuzu alacaktık) çok büyük hata. Üstelik tehlikeli zira şikayet edilirsiniz. Telefon ancak 3 – 4 dakika sıcak muhabbet kızdan istenir. Hemen istenmez, soğuk kızdan istenmez.
4 – “Tanımadığım insanla konuşmam” diyen kıza standart elini uzatıp “tanışalım o zaman. Ben Anıl” denir.
5 – Kızlara tenhada yürümeyin.

Kırmızı hap farkındalığına erişmek için ne yapmalı?

Bir okur sormuş :

Hocam selamlar, yanlış anlamayacağınızı düşünerek size birkaç soru sormak istiyorum. Erkek adam bloğundaki yazıları yeni yeni okumaya basladım. Daha önce kırmızı hap düşüncesi ve felsefesine dair hiçbir şey bilmiyordum. Kırmızı hapla ilk kez ne zaman karşılaştığımı hatırlamıyorum. Muhtemelen internet üzerinde bir şekilde denk geldi. Şimdiye kadarki ömrümü “sağlam” bir beta erkek olarak yaşadığımı itiraf etmeliyim. Gerçi günümüz toplumunda birçok erkeğin benim durumumda olduğunu düşünüyorum. Bu bütünüyle benim seçimim olmadığı için bunu söylerken utanmıyorum aslında. Yazıları okumaya başladığımdan beri Şimdiye kadar doğruluğundan zerre kuşku duymadığım düşünceler yavaş yavaş yerle bir olmaya başladı. Gerçeği görüp sorunu tanımlamak bir taraftan bana güven aşılayıp gaz verirken bir taraftan da derin bir boşluğa sürüklüyor. Çünkü kırmızı hapı yutmak sizlerin de belirttiği gibi kolay bir süreç değil. Belki birçok kişinin altından hakkıyla kalkamayacağı bir süreç. Yıllardır bu toplumun içinde yaşamış olmak bile bunu zor kılan etkenlerden biri sadece. Kırmızı hap farkındalığına erişmek sadece blogdaki yazıları okumakla ne ölçüde başarılır? Başkaca neler yapmak gerekir? Bu farkındalığı erişip mutlu alfa erkekler olmamız için ne önerirsiniz? Bu öğretinin hitap ettiği bir yaş aralığı var mı? Belirli bir yaştan sonra (27 yaşındayım) karakterde bazı şeyler oturduktan sonra değişim ne ölçüde mümkündür ya da mümkün müdür? Kişinin sahip olduğu ve ruhuna tabiri caizse perçinlenen toksik betalık düzeyi her çabayı beyhude kılabilir mi? Biraz uzun oldu ama geri dönüş yaparsanız çok sevinirim.

Sırayla cevaplayacak olursak :

Kırmızı hap farkındalığına erişmek sadece blogdaki yazıları okumakla ne ölçüde başarılır? Başkaca neler yapmak gerekir? Bu farkındalığı erişip mutlu alfa erkekler olmamız için ne önerirsiniz?

Sadece okuyarak öğrenilecek birşey değil bu. Araba kullanmak için de bir sürü ehliyet kursu kitabı okumak faydalıdır ve hatta gereklidir ama araba sürmeyi, direksiyona geçmeden öğrenemezsin. The Red Pill öğretisinin pratiği – Önce kendine odaklanmak ve Maskülin benliğini geliştirmek yazılarını uygulamak şart. Eğer hayatında disiplin yoksa Nasıl Disiplinli Olunur yazısı da iyi bir uygulama rehberi. Belki beta salgınının nedeninin testosteron ile bağlantısından, belki de disiplin kazandırdığından, ağırlık kaldırmak, kırmızı hap pratiğinin temel taşı. Haftada 3 – 4 kere gymde canını çıkarmadan, alfa davranışlarını arttırman gereksiz zor.

Bu öğretinin hitap ettiği bir yaş aralığı var mı? Belirli bir yaştan sonra (27 yaşındayım) karakterde bazı şeyler oturduktan sonra değişim ne ölçüde mümkündür ya da mümkün müdür?

Bir yaş sınırı yok. 30undan hatta 50sinden sonra kırmızı hap öğretisi ile tanışıp dönüşenler var. Aslına bakarsan, yaşı 40 civarı ve üstü olanların işi daha kolay zira onlar eskinin daha sert erkek neslini, en azından çocukken gözlemleme şansına sahipti. 27 ise hiç de geç bir yaş değil. Bakın, bu iş kolay değil. Pratik uygulamalara başladıktan sonra değişim görmeniz 6 – 12 ay, tam kırmızı haplanman ise 2 – 3 yıl ister. 27 yaşında biri için bu 30una gelmeden (CPD tırmanışının hızlandığı yaş), ustalaşmaya başlaman anlamına gelir.

Kişinin sahip olduğu ve ruhuna tabiri caizse perçinlenen toksik betalık düzeyi her çabayı beyhude kılabilir mi?

Nefes aldığın sürece o zehiri atabilirsin. Çoğu erkeğin betalıktan kurtulamama sebebi a) kırmızı hapı düşmanca bir şey görüp reddetmeleri ve b) eğer öğretiyi kabul etseler bile yeterince uzun süre pratik uygulamasını sürdürememeleri. İçindeki alfayı cilalayıp parlatmak yazısını okumanı tavsiye ederim.

Saha Raporu – Benim gibi betalıktan kurtulmak isteyenler adına cesaret verici daygame

Selanikerkegi rumuzlu okur şu mesajı gönderdi :

Merhaba, yaklaşık 1 sene önce kırmızı hapla tanıştım fakat pek önemsemedim (ta ki çevremdeki bütün kızlardan red yiyene kadar). Boyum 1.80 yeşil gözlü ve sarışınım ve dışarıda çoğu kızla kesişirim fakat iş konuşmaya gelince beta olduğum için benden kaçarlar.

Bu olaylar baya bi canımı sıktı ve 1 aydır teoride kendimi geliştirdim sıkı bir okur oldum. Kendimi geliştirmek için Haribo standında çalışan bir kızın yanına gittim (yanına giderken heyecandan başım dönüyordu 😀 ). Ben kıza “merhabalar çok tatlısın tanışabilir miyiz” dedim ama bunu söylerken gözlerim karardı dudaklarım titredi ve bayılacak gibi oldum. Ona rağmen kız güler yüzlülükle merhaba diyip elini uzattı ve konuşmaya başladık. Ben cevap verememeye başlayınca da müşteri rolü yapan omega arkadaşım olaya el atıp toparladı ve kızın instagramını aldım.

İlk gün beni tekrar görmek için can atan kız 1 hafta sonra “sülük gibi yapıştın yeter” dedi bende küfür edip sildim numarasını yani anlayacağınız betalığım bu kızı da mahvetti. Bu olaydan sonra tamamen kendimi kırmızı hapa vermiş durumdayım. Ben çok utangaç birisiyim kızlarla tanışmaya gittiğimde resmen ağzım yamuluyor ve dudaklarım titriyor, gözlerim kararıyor. Bu utangaçlığımı korkumu yenmek adına 25.03 tarihinde yani pazar günü tam 50 kızın yanına gideceğim artık ölür müyüm sakat mı kalırım bilemiyorum ama bu korkumu yenmek ve alfa yolunda çok büyük bir adım olacak.

Kızlarla yaşayacağım konuşma diyaloglarını, aldığım en olumlu ve en olumsuz cümleleri sizinle paylaşacağım. Betalığı yenmek isteyen diğer arkadaşlarada bu Daygame cesaret getirsin. Pazar akşamı neler yaşadığımı tek tek anlatacağım ve sizden tek isteğim betadan alfalığa attığım büyük adımda bana YÜRÜÜ BEEE BU ADAM OLACAKKK demeniz ve verebilirseniz de ufak tüyolar 🙂

Öncelikle, reddedilme korkusunu aşmanın tek yolu, kendini gönüllü olarak reddedilmeye maruz bırakmaktır. O nedenle kıza yürüdüğün için tebrikler.

Boyum 1.80 yeşil gözlü ve sarışınım ve dışarıda çoğu kızla kesişirim fakat iş konuşmaya gelince beta olduğum için benden kaçarlar.

Bu, yakışıklı ama beta davranan erkeğin çok başına gelir. Çok YD alırsın, ya da cold approachda yürümene olumlu tepki verilir. Ama ağzını açtıktan sonra kız soğur. Yaygın bir problem. Aslında ilginçtir, oyunun tipten daha önemli olduğunun kanıtı.

İlk gün beni tekrar görmek için can atan kız 1 hafta sonra “sülük gibi yapıştın yeter” dedi bende küfür edip sildim numarasını yani anlayacağınız betalığım bu kızı da mahvetti.

En azından bu kızı geri kazanırım diye sormadan bir sonraki yapmışsın. Ama bir kızı bir haftada soğutmak da başarı, ne yaptın da böyle oldu 😀 Asıl ibretlik olay o.

Bu utangaçlığımı korkumu yenmek adına 25.03 tarihinde yani pazar günü tam 50 kızın yanına gideceğim artık ölür müyüm sakat mı kalırım bilemiyorum ama bu korkumu yenmek ve alfa yolunda çok büyük bir adım olacak.

Daha yeni yazdık :

“Oyunu şöyle sanıyorlar : Çık dışarı, 100 tane kıza yaz, şansın yaver giderse biri sana yüz verir ve birlikte olursunuz. Ben de diyorum ki Oyun sayı oyunu değil azim / kararlılık oyunudur, devamlılık oyunudur. Her hafta sadece 1 kere yürüseniz, yılda 52 kere yürürsünüz. Buna kararlılık denir. Bu aynı zamanda ortalama bir erkeğin hayat boyu yürüdüğü kızdan daha fazlasına yürümüş olursunuz. Oyun bu kararlılık ve hatalrından ders çıkarma ile ilgilidir. Olay makineli tüfek gibi yürü .. yürü … yürü .. değil. Biliyorum bazı PUAlar var “çık dışarı makineli tüfek gibi ol” diyorlar. Bundan hiçbir şey öğrenemezsin. İki çeşit öğrenme vardır : bir şeyi içselleştirirsin ve senin bir parçan olur ya da hareketleri ezberlersin. PAU’yı eleştirenlerin çoğu bu zeber şeklini eleştiriyorlar. Bu rol yapmak, kendin olmamak, ezberleyip okumaları gereken bir senaryo.”

Yani bir günde 50 kıza yürürsen hiçbir şey öğrenemezsin. Günde en fazla 3 – 5 kıza yürü (bardan bara atladığın bir gece bu sayı biraz daha fazla olabilir) ve hergün yürüme. Güzel bir Zen hikayesi vardır :

Çaylak rahip, usta rahibe “hergün 10 saat meditasyon yaparsam, kaç yılda uçarım”. Usta demiş 1o sene. Çaylak heyecanlanmış : “o zaman günde 20 saat meditasyon yapsam kaç senede uçarım”. usta cevap vermiş : “20 senede”.

Son olarak da, ağırlık kaldırıyor musun?

Yeni Bir Umut

Kırmızı Hapın Acı Tadı yazısının sonuna doğru şöyle yazmıştım:

Gerçek sizi özgür kılacaktır ama farkında olmak gerçeğin sizin canınızı daha az yakmasına neden olmayacaktır ya da gerçeği daha sevimli hale getirmeyecektir. Ve tabii ki gerçeğin farkında olmak sizi gerçeğin gerektirdiği sorumluluklardan azad etmeyecektir. Fişten çekilme esnasında erkeklerin en çok zorlandıkları şeylerden biri, Oyunun onları görmeye zorladığı acı gerçekleri kabul etmektir. Bu acı gerçeklerin içinde, yıllardır inanmaya koşullandığı şeylerin konforlu idealler olduğunu ve “sevgi dolu beklentilerin” aslında erkeği sakat bırakan engeller olduğu da vardır. Bunlara isterseniz yalan deyin, ama fişinden çekildiğiniz ve aslında bir sistem olan şeyi böyle kategorize etmekte bir miktar umutsuz nihilizm vardır. Siz aslında umutsuz vaka olduğunuzdan değil, sadece, fişten çekildiğiniz anda içine girdiğiniz yeni sistemde umut yaratacak içgörüye sahip olmadığınız için – her ne kadar bu yeni sistemde kontrol daha çok sizin olsa da.

Kendim fişten çekildiğimde öğrendiğim en zor derslerden biri, “umudu” çöpe atmaktı.

Gerçek ve kişisel umudu değil. Gerçekleştirilebilir olduğuna inandırıldığım “umudu” – doğru şartlar altında, kişilikler uyumlu olursa,  kader ve çalışır olduğuna inandırıldığım, feminen buyruğun tanımladığı diğer bazı etkenler lehime çalışırsa, feminen tanımlı rahatlığa ulaşabileceğim umudu.

Umudu tanımlayarak (ya da benim için tanımlanmasına izin vererek), o ideal durumu hiçbir zaman kendi tercihim olmamış olan bağlamda gerçekleştirmeyi çok istiyordum. Fişten çekildiğim zaman herkes kadar ben de bunalıma girdim. Öfkelendim. Temelde gerçekleşmesi mümkün olmayan bir şeye bu kadar fazla yatırım yapmış olduğum hakkında düşünmek bile istemedim. Çünkü bu şeyin ne olduğunu yanlış anlamıştım, bilerek ya da kendi iyimser yorumum nedeniyle.

Benim kendi “fişten çekilmem” aşamalı bir işti ve birçok uzatmalı travmadan sonra meydana geldi. Ve evet kendimi, gerçekleşebileceğine inandırıldığım bir şey için, bir kalıba sokma umuduyla yaşadığım o kadar travmanın boşa gittiğini görmek, daha da bunaltıcı idi.

Bana satılan umudun, benim yararımı hiçbir zaman düşünmeyen sosyal paradigmadan geldiğini anlayana kadar da umudu atamadım. Bu zor bir gündü zira bunu yapmanın, kendim için yeni bir “ümit” bulmak gerektirdiğini anlamıştım. O zaman bana çok nihilist görünmüştü ve kendime acımaktan kaynaklanan nihilizm tercihi yapmamak için ciddi çaba gösterdim.

Kabul etmekte özellikle zorlandığım keşiflerden biri, kadınların erkeklerden farklı şekilde aşık oldukları gerçeği idi. Bunu kabul etmek zordu zira gerçekleştirmek için çabaladığım “eski umut”, mavi haplı düşünce yapısının temel doktrinlerinden birisi üzerine kurulu idi; hem kadınların hem de erkeklerin onayladıkları ve kabul ettikleri tek bir aşk kavramı olduğuna dair eşitlikçi düşünce.

Bunun gerçeklikle alakası olmayan bir idealleştirme olduğunu , kadınların erkekleri içten sevebileceklerini ve sevdiklerini ama tamamen farklı ve feminene özgü aşk kavramı olduğunu anladığımda, artık o ortak aşk kavramına dair “umut” beslemediğimi fark ettim. Ve kadın ve erkeklerin, birbirlerinden tamamen farklı şekilde ve farklı perspektifte aşk kavramları ile, birbirlerini yine de sevebileceklerine dair umuda sarıldım.

O zamanlarda üniversitede psikolojik danışmanlık yapıyordum. Hayatının 30 yılından fazlasını eski karısını ve ikinci karısını mutlu etmek için harcamış yaşlı bir adamı hatırlıyorum. 20li yaşlarının başından itibaren, kendi kişisel hayatını, bu iki kadının (hayatı boyunca sadece bu iki kadınla seks yapmıştı) ortak bir aşk kavramını gerçekleştirme kapasitelerine inandığı için beslediği umut ile, bu “aşk” için harcamıştı.

73 yaşında idi ve bütün hayatını gerçekte varolmayan bir umuda yatırım yaparak harcamıştı – bir kadının kendisini, erkeklerin kadınların kapasiteleri olduğunu düşündüğü idealize aşk ile sevebileceğine inanmak. Tam da hayatı boyunca kendisini bunun varlığına inandıran, feminen odaklı sosyal düzenden öğrendiği romantik, feminen tarafından tanımlanmış aşk idealleri ile.

İşte bu nedenle sürekli Erkekler Gerçek Romantiklerdir diyorum. Çünkü çoğunluk, bir kadında ve o kadın için mutluluk bulmak üzere idealize edilmiş bir aşka hayatlarını harcıyorlar.

Yeni Umut için Eski Umut

Yeni kırmızı hap dünyanızda da umut edebilir ve başarılı olabilirsiniz. Ama kırmızı hap gerçeklerini kendi eski, feminen merkezli, mavi haplı dünyanıza zorla sokuşturmak yerine kırmızı hap gerçeklerini içselleştirmeniz ve onları kırmızı hap bağlamında yaşamanız çok daha kolay olacaktır. Eğer kırmızı hap dönüşümünü gerçekleştirememiş ve bunu nasıl kullanacağımı anlayamamış olsa idim, bugün evliliğimin neye benzeyeceğini hayal edebiliyorum. Bunu yapmadıkları için evlilik koçlarına saati 149 Dolar ödeyen erkekler var.

Geçen haftanın yorumları içine gömülü bir yorum var. Buraya tamamen alıyorum (kırpılamayacak kadar iyi bir yorum) :

Sanırım anladım!

Yıllarca bu “rol yapma” gereksinimi ve bunun kadınların bizi, bizim onları sevdiğimiz gibi sevmediğini gösterdiği için kızgındım. Ve şimdi eski ilişkilerimi gözden geçirirken, bir şey aklıma geldi.

Her ilişkimde, onradan aşık olacağım kadınla karşılaşmadan önce, tamamen kendimi geliştirmek için çalışıyordum : forma girmek, arkadaşlarla takılmak, çevremi keşfetmek, muziğimle uğraşmak, vs. “Aşık olur” olmaz ise bu aktiviteleri zamanla bırakıyordum. Yeni kız arkadaşıma konsantre oluyor, onun ihtiyaçlarını sağlamaya ve istediği gibi olmaya (ya da istediğini sandığım gibi) çalışıyordum.

Ama işte benim Evreka anım : hatırladığım her zaman mutsuz, bir hücreye kapatılmış ve kapana kısılmış hissettiğim.

Rollo’nun “kadınlara tepkilerimiz koşullanmadır” derken bahsettiği şey bu mu? Kırmızı hap ile hissettiğimiz üzüntü, doğamızda olmayan bir şeye inanıp ona göre hareket etmemiz, başkalarının davranış ve inançlarının bize yüklenmiş olması mı?

Sanırım sonunda kendim için olanı anladım … kendini odağa koymak ve “rol yapmak” gibi şeyler aslında şu anlama geliyor : “bir ilişkide, başkalarının yapman gerektiğini söylediği şeyleri yapmak zorunda değilsin … her şeyden onun için vazgeçmek zorunda değilsin, yapmaktan hoşlandığın şeyleri yapmayı bırakmak zorunda değilsin ve onun kıçını yalamak zorunda değilsin”.

Benim durumunda, ben her şeyi iki sebepten bırakıyordum. Biri, yapmam gerekenin bu olduğunu düşünmemdi … Kadınların erkeklerden ne istediklerini duymam, annemin erkek nasıl olmalıdır nasihatları, vs. İkinci neden ise kendine güvensizlikti. Onun beni sevmesini istiyordum, gemiyi batırmak istemiyordum, onu kaybetmekten korkuyordum, vs … ve sonunda da kaybettim. Onun ve onun aşkı için değerli olmak için, onun suyuna gidip ona istediğini söylediği şeyleri ya da bana onun istediği şeyler diye öğretilenleri vermem gerektiğine inanıyordum.

Rollo’nun ve herkesin konuştuğu şey bu mu? Çünkü sanırım sonunda anladım. Bugüne kadar Oyunum bir yere kadar sahte idi. Bazı şeyleri yapmamam gerektiğini biliyordum ve kadınlara daha çekici gelecek şeyleri de yapıyordum. Ama görüyorum ki, kızgın olmak için bir neden olmadığı gibi – kendimi geliştirirken ve hobilerimle uğraşırken daha mutlu, onlara zaman ayırmazken ise daha kindardım – ama aslında bizim “rol yapmak” dediğimiz ve kadınları gerçekten mutlu eden şeyleri yaparken daha mutluyum.

Aslına bakarsanız Rollo’nun dediği gibi her iki şekilde de rol yapıyorsunuz.

Kırmızı hap şartlarında yaşamanın anahtarı, mavi haplı beklentilerinizde ve hayallerinizde rahatlığa kavuşacağınız inancını kafanızdan atmanızdır. Ve bunları kırmızı hap gerçeklerinin gerçekçi bir kavrayışına dayanan beklenti ve tutkularla değiştirmeniz gereklidir.

Bunu başından öğrenin : Kırmızı hap farkındalığını kullanarak, mavi hap dünyasında rahatlık ve duygusal tatminini başaramazsınız.

İçinizdeki betay öldürmek zor bir iştir ve bu işin bir kısmı da eski, rahat mavi hap paradigmanızdan kurtulmanızdır. Yeni fişten çekilen, kırmızı hapın farkında erkekler için, kırmızı hap tekniklerini kendi mavi haplı ideallerini gerçekleştirmek için kullanabilecekleri fikri çok cezbedicidir. Anlamadıkları şey ise bu mavi haplı ideallerin ve onları nasıl gerçekleştireceklerine dair anlayışlarının defolu olduğudur.

Kırmızı hap farkındalığı, doyum için kırmızı hap şartları gerektirir. Oracle Z, Return Of The King sitesinde mükemmel bir yazı yazdı : Why you shouldn’t seek emotional fulfillment through women? . Okumaya değer bir yazı ama Oracle Z’nin burada anlattığı feminen merkezli, mavi haplı doyum. Bir erkek istemesi gerektiğine koşullandırıldığı bu mavi haplı amaçları gerçekleştirebilse bile, kendini bu hedefin içinde hapsolmuş ve bu hedefin yükleri altında ezilmiş bulur.

Hobbes’un yukarıda gösterdiği gibi, mavi haplı hedefleri gerçekleştirmeye ve elinde tutmaya çalışmadığı zamanlar, hayatından, yeteneklerinden ve tutkularından en fazla doyum aldığı zamanlar.

Bu bir erkeğin kendini kırmızı hap şartlarında yeniden yaratması için yeterli değilmiş gibi, bir de kadın kendisine mavi hap şartlarında “mükemmel erkek” sunulduğunda, yavaş yavaş (bazen hemen) o erkekten tiksinmeye başlar.  Hareketlerinin de ispatladığı gibi, kadınlar bile bu mavi hap şartlarının mükemmel erkeğini istemezler zira mavi hap şartları, normalde kırmızı hap şartlarında heyecan verici, önemli ve arzulanabilir olabilecek erkekleri iğdiş eder.

Bunu daha önceki yazımda söyledim ama tekrar edeyim :

“Kadınlar erkeğin hayatına sadece yoldaş olmalılar, hiçbir zaman hayatının odağında olmamalılar.”

Mavi hap şartlarında yaşamak, defolu hedefleri gerçekleştirerek doyuma ulaşacağını ummak, erkeği kadını hayatının odağı yapmaya programlar. O umudu bünyenizden atın ve yeni sistemde umut yaratabileceğinizin farkına varın – içinde hayatınızın kontrolünün daha çok elinizde olduğu sistemde.

Çeviri : A New Hope

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.