Kişiye 17 Yaşındaki Halinin Vereceği Tepki

Ekşisözlük’te an itibarıyla 11 sayfa olan (sayfa başı 100 entry) böyle bir başlık var. Ve başlıktaki sadece son sayfadan birkaç alıntı:

— hâlâ aynı bataklıktasın hani hayallerim.

— artık bataklıktan yüzünü çevirip yıldızlara bakmalısın.

— bu ne amk.

— mk senin ben.

— oha kimi yedin?

— şu haline bir bak çok şişmansın, kaç kilosun sen?

— daha ölemedin mi sen?

— ben senin amk.

— öl, geber daha iyi.

— hişşşııykrt (bilek kesilme sesi)

— amına koduğum şişmanı

İnsanların kendine öfke kustuğu, hatta yaşamamış olmayı dilediği, bu derece birbirine benzer, bir yığın pişmanlık ifadesi neden var?

Farklı başlangıç noktalarından başlanıp ilerlenen farklı istikametlerin sonunda gelinen konumdan duyulan tiksinti, neden birbiriyle bu derece örtüşen, bu derece tahmin edilebilir bir model halini almıştır?

Arthur Schopenhauer şöyle der:

“Hayatımız, her daim peşinde koşup durduğumuz dinginliği hiçbir zaman bulma ihtimaline sahip olmayan bir devinim biçimine bürünmüştür: tıpkı bir tepeden aşağıya koşan adam gibi, eğer durmaya çalışırsa kaçınılmaz olarak düşecektir; ve ancak sürekli koşması halinde ayaklarının üzerinde durabilecektir. Yahut bir parmağın ucunda dengede duran çubuk, ya da yörüngesinde hızla ilerlemezse güneşi tarafından yutulacak olan bir gezegen gibi. Devingenlik varoluşun temel ayırt edici özelliğidir.”

Arthur Schopenhauer
Schopenhauer

Bu devingenliğin kritik önemini kavrayamayıp “Ne olacaksa olsun, sal rölantide gitsin” moduna girdiğin anda, o rölantideyken yıllar sandığından çok çabuk geçer ve soldaki saf mavi haplı çocuk sağdaki adama evrilir, hayata ve kendine dair bütün mavi düşleri suya düşmüş, hayata küsüp bunun öfkesiyle ve umutsuzluğuyla boğuşan biri. İyi bak:

kişiye 17 yaşındaki halinin vereceği tepki

Böyle olmak zorunda değil.

“Yapabileceğim hiçbir şey yok” bir bahane değil.

Bunu söyleme lüksünü hak ettiğini düşünüyorsan, sonuçlarını en baştan kabul edebilecek kadar ermiş olman gerek. Ermiş falan da değilsin, ee?

Namludaki 1 derecelik minik sapma 100 metre ilerideki bir hedefi 1.7 metre (2πr/360) ıskalamanıza, yani karavana atmanıza sebep olur. Bunun gibi, şu anki tercihlerinizde yaptığınız küçük bir ince ayar, bugün baktığınız istikametin 10 yıl ilerisinde tamamen farklı bir noktaya sizi götürür. Hatta “kelebek etkisi” yaratıp tahmin edemeyeceğiniz sonuçlar doğurur.

Konu, kontrolün dışında olan değil kontrol edebileceğin şeylerse, yaptığın ve yapmadığın tercihlerin, aldığın ve almadığın risklerin ve sorumlulukların toplamısın.

Bunun sonuçlarından da kaçamazsın.

Bana bak güzelim, henüz farketmedin ama, ben alfa bir erkekim

“Ültimatom, zayıflık / çaresizlik bildirimidir.” – Rollo Tomassi

Dominant ve maskülen olmak konusunda erkeklerin yaptığı en talihsiz hatalardan biri, bir kadın kafalarındaki kaf dağındaki alfa erkek imajına ters bir hareket yaptığında ya da kendilerinin ne kadar ERKEK olduğu anlaşılmadığında hatuna ültimatom vermeleridir.

Aşağıdaki yorumu yazan arkadaş, çok sık yapılan bu hatayı yapmış. Bu sitedeki birçok saha raporunda ya da yorumlarda “abi bir kız var …” etkileşimlerinde bulunan bir hata. O nedenle bu tecrübesiz arkadaşı parmakla göstermek ya da yermek için değil örnek olsun diye paylaşıyorum. Çok yapılan ve yapıldığında bir çuval inciri berbat etme oranı 99% olan bir hatadır bu :

Mahmut Abi selamlar,
İnstada dışarı çağırdığım bi hatunla diyaloğu paylaşmak istiyorum seninle, doğru ya da yanlış yaptığım yerleri yorumlarsan sevinirim, bi acemi olarak hatalarımı görmüş olurum.
+ben
-Kız

+selam
-Selamm
+nasılsın
-İyiyim teşekkür ederim sen nasılsın
+İyiyim
+çarşamba günü napiyosun
+x’te saat 5 gibi bi şeyler içelim
-Olabilir o gün bir planım yok
+Anlaştık
+Numaranı ver haberleşiriz
-burdan haberleşiriz ya yazdığında görürüm o gün
+dinle, işler kötü gittiğinde ağlayacak küçük bi çocuk değilim
+o gün sana WhatsApptan yalnızca bir mesaj yazarım, gelmek istersen vakit geçirmek istersen cevap verirsin
+diğer durumda ben yoluma bakarım, hepsi bu
-diğer durumda dediğin ne bekliyorsun ki ben arkadaşça oturup bi kahve içeriz diye düşünmüştüm, sadece numaramı sosyal medyadan tanıdığım birine vermek istemiyorum

Ültimatomu tekrarlayalım :

+dinle, işler kötü gittiğinde ağlayacak küçük bi çocuk değilim
+o gün sana WhatsApptan yalnızca bir mesaj yazarım, gelmek istersen vakit geçirmek istersen cevap verirsin
+diğer durumda ben yoluma bakarım, hepsi bu …

Errrrrrrrrkkkkeeeeke bak beah! Ama sonuna O KADAR eklemeyi unutmuş! Burada erkek telefon numarası alamadığında Büyüklük Yanılsaması yazısındaki, kendi ayağına sıkmasına neden olacak aşırılığa kaçıyor :

eğer bir kadın 100% senin istediğin gibi davranmadı ise bunun nedeni yeterince alfa olmamandır” pozisyonudur. Bu yaklaşımı benimseyen erkekler, tüm dünyanın kendi kontrolleri altında olduğu gibi yanlış bir fikre kapılırlar. Her ne kadar bu yaklaşım diğerine göre tercih edilir olsa da, bu yaklaşım da erkeği başarısızlığa iter zira sadece her şeye kadir bir varlık bu çeşit bir iradeye sahip olabilir. Eğer hayatınız üzerinde 100%e yakın bir kontrol istiyorsanız, tamamen yalnız yaşamanız lazım. Başka birileri hayatınıza girdiği an, beraber varolmanız için kendi iradenizden ve onların iradesinden ödün verme başlar.

Bu durumda genellikle erkek, kendi dominant ve maskülen kişiliğini anlamamış olan kadına sözel olarak ültimatom atar ki arkadaşımız hemen bunu yapmış.

Sorun şu ki bir erkeğin bunu yapmak zorunda hissetmesi, genellikle söze döktüğü şeylere sahip olmamasından kaynaklanır. “Bak güzelim, ben senin bildiğin erkeklerden değilim” demenin 10,000 çeşidinin de anlamı aynıdır : sen tam olarak kızın bildiği erkeklerdensin.

Oysa temel kırmızı haplı oyun tekniklerini ucundan bilen biri için burada bir shit test var ve shit test en iyi eğlenen ustalık, onayla – abart gibi taktiklerle karşılanır. Shit test görünce anında ciddileşen ya da ültimatom veren erkek, kadının beyninin evrimsel olarak en bilge ve güçlü derinliklerine “ben (duygusal olarak zayıf) / tecrübesiz bir erkeğim” diye bağırır.

-burdan haberleşiriz ya yazdığında görürüm o gün

Telefon alamamanız shit test ya da kız için o aşamada birinci tercih olmayabileceğinizin göstergesi. Muhtemelen her ikisi de. Kız arkadaşınızın ya da yüzyüze buluştuğunuz hatunun birinci tercihi olmamanız ayrı konu ama Instagramda yeni yürümeye başladığınız kadının birinci tercihi olmamanızda bozulup dağılacak bir şey yok. Siz bunu ne kadar cool olduğunuzu göstereceğiniz bir shit test olarak algılayıp ona göre cevaplayacaksınız :

-burdan haberleşiriz ya yazdığında görürüm o gün
-Telefonundan yerini tespit edip birgün önceden pencerenin altında gitar serenatı yapamayacağım yani 😀

Aklıma ilk gelen şey bu … Daha dobra da olabilir ama bu şekilde dolaylı olarak arkadaşça duygularınız olmadığını da vurgularsınız.

Aslına bakarsanız, sosyal medyada yeni yeni yürüdüğünüz hatun telefonunu vermiyorsa shit test topuna bile girmeyebilirsiniz. Yani buradan haberleşiriz dediğinde shit testi görmezden gelip mesajlaşmaya devam edebilirsiniz (tamam demeyin, tamam ile onun çerçeveye girersiniz).

Ültimatomlar özellikle sevgili ya da evlilik hallerinde erkeğin karizmasına zarar verici şeylerdir. Bu konuda sevgilim bana karşı saygısız yazısındaki örneği verebiliriz :

Saygı, bir erkeğin kazandığı birşeydir, sorarak aldığı ya da kızı “ya saygı ya ben” diye seçime zorlayarak elde ettiği birşey değildir. Bu nedenle de kıza bunu sözel olarak sorarsanız, kızın size saygısı daha da azalır. Aslına bakarsanız kız belki de size saygısını kaybettiğinin farkında bile değildir ve bunu konu ederek kızın bilinçaltında giden bir olayı ona da farkettirip daha da hızlandırabilirsiniz.

Peki abi ne yapacağız?

Öncelikle bu durumu konu etmiyoruz. Dedik ya, saygısızlığını söze vurup, bunu onaylayıp onun sizin kadın saygısı dilenen bir erkek olarak saygıyı haketmediğinizi düşünmesini sağlamak yapılacak şey değil.

Buradaki “ya saygı göster ya ben” bir ültimatomdur. Söze dökülmüş dilenmedir. Bu tür ültimatomları genelde bilinçsizce veriririz ve böyle bir ültimatom kadın tarafından her zaman zayıflık olarak algılanır. Zira öyledir. Kendinizi ültimatom verirken yakalarsanız, bu size kendi zayıflığınızı – üzerinde çalışmanız gereken şeyi – gösterir.

Kıssadan hisse : “Ben senin bildiğin erkeklerden değilim” ya da “alfayım ben saksı değilim” ültimatomları, sizin bildiğimiz erkeklerden ya da saksı olduğunuzu gösterir 🙂

Şimdi son olarak da şunu yazmam lazım zira buraya gelen birçok erkeğin kafası radikal uçlarda çalışıyor. Ultimatom yok dedik ya, bu yazıyı okuduktan sonra canı bir şeye sıkılsa ağzını açmayacak bir sürü erkek var. Rahatsız olduğunuz bir şeyi belirtmek ültimatom değildir (ilk başta eğlenen ustalık daha iyi bir cevap olsa da), eğer bunu yapmayı bırakırsan şunu yaparım diye tehdit etmek ültimatomdur. Kıza haddini bildirmeniz gerekirse bildirin ama tehdit etmeyin. Tehdit diye söyleyeceğiniz şeyi sonra aynı şeyi yapmaya devam ederse yapın. Söylemeyin.

BONUS : Doğrular

1 – Instagramdan yürümeyi buluşmaya getirmiş.

2 – Çoğu erkeğin çuvalladığı buluşma ayarlamayı tam dengesinde yapmış.

çarşamba günü napiyosun
+x’te saat 5 gibi bi şeyler içelim

Ne kıza “ne zaman müsait olursun, nereye gitmek istersin” diye sormuş ne de “Çarşamba, 5te Yedi kule zindanlarına geleceksin kadın” diye kabalaşmış. Günü, saati ve yeri söyleyip sormuş. Bir şeyler içelim mi de dese bu dominant (egemen – lider) olmaktır.

 

 

Mavi haplıya sıkıcılık görünen sikicilik

Okur Rene şöyle bir yorum bırakmış :

Altta verdiğim yazı hakkında bir yazı yazılabilir. Maskülenlik ve sıkıcılık arasında ki fark nasıl ayarlanır?
O çizginin neresinde olmamız gerekli?

Yazıdan kısa bir alıntı bırakıyorum.

“Şimdi kafamda 2 düşünce var. Ya bize erkeksi gelen hareketler kadınlara erkeksi gelmiyo. Ya da kadınların maskülenite dışında ilgisini çeken başka şeyler var.

http://baycentilmen.com/kadinlar/günümüz-erkeksiliğinin-sıkıcılığı/

Rene burada klasik mavi haplı zihniyeti ile kırmızı hap yazan bir siteye gelip mavi haplı bir ideale (kadınlara göre kendimizi nasıl ayarlayacağımız) çözüm arıyor.

Bir yazıyı okumadan yorum yapmayı entellektüel tembellik sayarım ama linkteki yazının sadece başını okudum ve bana yetti (abi tam okusaydın, adam kinaye yapmış diyorsanız bir bakarım)

Bu adamın erkeksi olmadığını düşünen yoktur herhalde. Bu konuda hepimiz hemfikiriz. Gel gelelim bugüne kadar bir çok kadınla iletişim kurmama rağmen hiçbir zaman bir kadının Jason Statham’a olan hayranlığını dile getirdiğini duymadım. Sanırım bir kere duymuştum. O da 30 lu yaşlarda evli bir kadındı.

Tek paragraftaki faüllere bakalım.

1) Kadınların söylediklerine bakarak kadınları anlamaya çalışan ve daha da kötüsü başka erkeklere tavsiye veren mavi haplı. Buraya kadarı mor bile değil. Bunları dinleyecek genç adamlara da Allah yardım etsin.

2) Verdiği örnek Jason Motherfucking Statham. Daha önce yazmıştık.

50 yaşına geldiğinizde şu aşağıdaki abi gibi mi olmak istemez misiniz? Maskülen sikici pardon sıkıcı abimizi yeni yetme veya 20lik ilgi orospuları değil de duvar sonrası hatunlar beğeniyormuş. Bu abinin sıkıcı olmadığına eminim de kendinden 20 yaş hatunlara çekici gelen bir başka tarafını söyleyeyim : kadınların ne dediğine bakıp da kendi maskülenitesini onlara göre ayarlamamak, ilişkileri beta ip cambazlığı sanmamak.

Bonus : Çocukluğumuzun ve ilk gençliğimizin maskülen apex alfa idolü, gençliğinde Monicca Belluci’yi götüren Vincent Cassel ve 21 yaşındaki karısı. Cassel’i sevgilisi ile evlendiği için mavi hap tarafına doğru buluyorum ama adam sikici maskülenitenin yeryüzü sembollerinden biri. Alfa oğlu alfa. Onu da ben hiçbir zaman kadınların ağzından düşmeyen biri gibi duymadım ama kim takar!

O nedenler Mr. Rene, linkini verdiğin yazarın dediği gibi peacocking (tavus kuşu) yapabilirsin ki eski bir PUA tekniğidir. Ama takım elbiseli, sade görünümlü alfalara teenage kızlar gibi sıkıcı dersen resmin önemli bir kısmını kaçırırsın.

O çizginin neresinde olmamız gerekli?

-mamız gerekir soruları buraya çok geliyor. Soran saf saf cevap bekliyor ama sorun bu dengeyi ayarlayamaması değil zihniyet. Sizin probleminiz, kadınları zihin merkezinize alıp onların beğenisine göre hareket etmek. Kadınların beğeneceği bir figüre bürünmekte bir yanlış yok, yanlış kadınları zihin merkezinize almanız ve sonra da sihirli bir denge formülü aramanız.

Stilin Olsun

Dünyada erkek nüfusunun milyonda biri kadar bir apex alfa var. Bunlar hemen her kadına hitap eder. Bu yazıyı yazan da okuyan da onlardan biri değil. Geri kalanımız ise bir grup kadına hitap ederken bir grup kadına zerre hitap etmeyiz. Bazı kızlar dövmeli, bar grubu solisti tipli adamlara erirken takım elbiseli finansçı adamların yüzüne bakmaz. Bazı kızlar da iş kıyafetli ve kariyerli adamları çok seksi bulurken, dövmeli – bar grubu solistini kendi liginde bile saymaz.

HER KADINA HİTAP EDEMEZSİNİZ. Her kadına hitap etme arzusu mavi haplı oneitis hastalığının uzantısıdır. Oneitisinizin istediği erkek gibi olamama ve onun tarafından reddedilme korkusudur. Oysa kırmızı haplı bir erkek için oneitis yoktur, HAVUZ vardır. Sizi beğenecek kadınlar havuzu. Bu havuz çok geniştir ama her kadın içinde değildir. Tek bir kadını ONEITIS yapmayacak adam için havuzun geniş olması önemlidir, spesifik bazı kadınların bu havuza girip girmemesi değil. Şöyle düşünün. 1 milyon dolarınız olması mı önemli, Benjamin Dede’nin en yakışıklı olduğu serideki 1000 dolara sahip olup olmamanız mı?

 

 

 

Red Man Group Episode 27 Notları – Tabak çevirmek ve dini inanç

Red Man Group Episode 27 – The Curse of The Thirsty Beta podcastına bağlanan birinin tabak çevirmek ve dini inançla ilgili sorusu ve Rollo Tomassi’nin yanıtı :

Sorum Rollo’ya. Geçen yayında bir erkek 30 yaşına kadar bir kadına tekeşli ilişki sözü vermemeli demiştin … Burada bir problemimiz var … Senin dediğine katılmıyor değilim ama ben istisnai bir durumdayım. Zira Hristiyan’ım ve evlilik dışında seks yapmak ahlaki olarak bana yasak. 22 yaşındayım ve kızların bana geldiğini ve istesem yapabileceğimi görüyorum ama … sorunum şu ki hem senin 30 yaşına kadar tek eşliliğe açık olma tavsiyeni dinlediğim hem de Hristiyan olarak tabak çevirmediğim için … senin bekleyen betalarından ne farkım kalıyor?

Rollo : Öncelikle sen kırmızı hapın farkındasın ve bu da seni bekleyen betalardan ayırıyor. Zira o erkeklerin çoğu kendilerine biçilen rol hakkında zerre fikre sahip değiller. Bana sorduğun soruyu aslında sürekli alıyorum. Şu an din ve kırmızı hap ilişkisi hakkındaki kitabımı yazıyorum. Kitabın önemli bir kısmı Hristiyanlık hakkında. Aslında kırmızı hapın dinsel tarafları ile ilgili de bir program yapmak istiyorum.

Eğer sen inançlarına uygun yaşayacaksan ve evlenene kadar seks yapmayacaksan … senin konuşmandan anladığım kadarıyla işlerin yolunda ve 22 yaşından bakıp “8 yıl daha seks yapmayacak mıyım” diyorsun. Beta olduğundan değil. Evet, eğer 30una kadar evlenmeyecek ve inançlarına göre yaşayacaksan, burada asıl mesele 8 yıl daha seks yapmayacak mısın?

Sen nasıl beta değilsin? Benim kitaplarımı okuduğun ve bu programı dinlediğin için. Kitapların hastalığa toptan çare olduğunu iddia etmeyeceğim ama senin bağlı olduğun kiliseyi bilmesem de birçok kilisenin günümüzde feminize olduğunu söyleyebilirim. Modern dating sitesinden John’un dediği gibi kiliseler beta çiftliğine döndü. Bugünün kilise kültürü erkeği daha beta yapma üzerine ve kadının pit stop ekibindeki yerine alıştırma üzerine.  Erkeğin çelişkisi de bu. Kendime öncelik vermem lazım ama dinin başkalarına öncelik vermemi söylüyor.

30una kadar tabak çevirin deme sebebim daha fazla hayat tecrübesi edinmeniz ve kadın – erkek ilişkilerinde daha fazla deneyim kazanmanız için. İnsanlar tabak çevirin derken “birçok kadını sikin” tavsiyesi verdiğimi düşünüyor. Hayır, bunu demiyorum. Demeye çalıştığım, bağlılık yok kafa yapısı geliştirmeniz ve eğer senin için seks mümkün değilse bile yine de aynı anda 3 ya da 4 kadınla çıkmanı tavsiye edeceğim. Hangisinde neyi sevdiğini, neyi sevmediğini deneyimle zira bu kadınlar hakkında hayat dersi almaktır.  Böylece sonunda bir kadınla tek eşli ilişkiye girdiğinde en azından “kadınlarla deneyimim oldu ve kadınlarda neyi sevip sevmediğimi tecrübe ile biliyorum” dersin. En azından bu ilişkiye dini inanç yüzünden itilip zorlanmadım dersin. Zira benden beklenen beni sevdiğini söyleyen ilk kızı almam değil mi?

Bir erkeğin kendini inşaa etmesi ve insanları doğru değerlendirecek tecrübeyi kazanması zaman alır. Kendilerini finansal olarak yukarı çıkarmaları ve eğitimlerini tamamlamaları zaman alır. Bir erkeğin kadının uzun süreli hayat arkadaşında aradığı kriterleri kazanması çok zaman alır. Bir de bunun arzu tarafı var yani gyme gitmen, sağlığına dikkat etmen, kendine bakman da lazım. Yani erkeğin erkek olması zaman alan bir şey.

Diyebilirsin ki “kendimi o kadar geliştirip istediğimi elde edeceğim ama o yine hipergami yüzünden benden daha iyisini arayacak, yok öyle yağma”. Fakat olay öyle düz mantık değil örneğin iş dine gelince bazen öyle değil. Sanırım bu kadar bekledikten sonra aynı dini inançlara sahip bir kadınla evleneceksin.

 

20’lerindeki Erkekler: Güç Yolunda, İmparatorluğun 10 yılı

Gücü kovalamak, hiç bir istisna tanımayan, temel bir insan güdüsüdür. Her insan gücü ister, hepimiz rekabet içindeyiz, işbirlik içinde, planlayarak, tasarlayarak en büyük rekabete katılıyoruz – domine ederek,  genetik mirasını kim aktarma hakkını kazanacak oyununu oynayarak ve bunları yaparken eğlenerek hayatta kalmak.

Hepimiz başarıyı ararız, ancak başarı bir bedelle gelir – kişisel fedakarlıklar yapmak;  özdisiplin ister, lezzet ve motivasyon gerektirir, boyun eğmez bir bencillik ister. Keskin, güçlü bir zihin ister ama bunların yanında en şeytani şey, gücü diğerlerinden alırken bir şey hissetmemeni ister. Bir zamanlar bir hocanın anlattığı gibi – 30larını yarısında duvar sonrası KHlı bir hatundu – “bu hayatta herkes kazanamaz, eğer herkes kazansa idi sokakları kim temizlerdi?”

Ortada sınırlı miktarda güç vardır, güç görecelidir; gücün diğerlerinin sahip oldukları güce göre ölçülür. Eğer herkes neredeyse eşit derecede akıllı ve zengin olsaydı, senin aklın ve paran en uçta olsa bile farkedilmez olacaktı. Güç denge ile alakalıdır ve sonuç olarak “eğer boğayı boynuzlarından yakalayıp fırsatı değerlendirirsen, bu başkası için kaçmış olan bir fırsattır, eğer o kişi direkt sana meydan okumuyorsa.

Güç diğer herkesten daha iyi olmaktır ve gücü kovalamak bir erkeğin temelindedir, tamamen temelinde, eğer biri kendine saygı duymak veya diğerlerinin saygısını kazanmak istiyorsa, eğer lider, şöhretli, kayda değer, belki de efsanevi biri olmak istiyorsa gücü elinde bulundurmalıdır. Bir erkeğin yaşamı gücü elde etmek yolunda olmalıdır ve gücün eldesi sonrasında o gücü sürdürmek, savunmak yolunda ilerlemelidir.

Bazıları güç istemediklerini söylerler. Yalan söylüyorlar, ya sadece size ya da eğer bir yanılgıdalarsa hem kendilerine hem size. Herkes gücü ister. Kadınlar bile. Bir maskülen gücün boyundurluğuna girmekten hoşlansalar da, o gücü yönetmekten de hoşlanırlar. Kadınların gücü dolaylıdır, güçleri erkeğin gücünü kendi yararlarına kullanmaktan gelir.”power by proxy theory”, bunu gençliklerini kullanarak ve erkeklere vücutlarına erişme izni veren bir ticaret ile sağlarlar. Bunun feministlerin canını sıkmasının sebebi de feminen gücün kadının yaşı ile ters orantılı olması, kadınlar her zaman başkalarının gücünü kullanırlar, kendilerininkini değil. Ancak konuyu saptırıyorum, bu başka bir makalenin konusu olmalı.

20’lerinin başlarında gençliklerini uygun bir talibi (tercihen 20’lerinin sonunda ya da 30’larının ortalarında başarılı bir erkek)  kapamak için kullanması gereken kadınların aksine genç bir erkek 20’lerini sosyal pazardaki pozisyonunu artırmak için ne gerekiyorsa onu yapmak için uğraşmalı. Tabi sadece birileriyle yatmak için değil, kendi kalıtsal potansiyelini tam olarak kullanıp şu anki kendinden çok daha iyi biri haline gelmek için. Ortalama, kendine güvensiz 20 yaşındaki halinin, kendine saygı duymak, üretken hissetmek ve bir erkek olma yoluna adım atmak için yapması gereken şeyleri yapmalısın.

Sizin tüm 20leriniz kendinizi gerçekleştirmekle, geliştirmekle, fırsatları kovalamakla, kendini zenginleştirmekle geçmeli. Sorumluluklardan, aile yaşamının yüklerinden uzak, kız arkadaş ya da eş gibi zincirleriniz olmadan seks için tabak çevirirken Allah korusun uzun süreli kız arkadaşınız olmadan geçmeli. Tabii ciddi bir güç istiyorsanız. Eğer halinizden memnunsanız, tebrik ederim. Kişisel hırslarınız gerçekleşmiş demektir. Ama bu yazı en tepede olmak isteyen, en büyük hıslara sahip, gücü avlamak isteyen erkekler için yazıldı.

Kadınlar size beklenti, drama ve lüzumsuz stres dışında bir şey getirmeyerek kendinizi geliştirmeniz yolunda size yük olacak, ket vuracak ve çabalarınızı boşa çıkaracak yüklerden başka bir şey değiller.  Neden henüz olmak istediğin erkek bile değilken kendine bir ilişkiyi sürdürebilecek sorumluluğu yükleyesin ki? Eğer 30’larındaysan ve aile kurmayı düşünüyorsan ve zaten bir erkek gibi 20’lerindeyken kazançlarla, ter ve tecrübe ile bir güç temeli kurmuşsan ve 30’ların eğlenceli geçiyorsa fena bir fikir değil -Anlamsız bir şekilde geçen ve değersiz bir ölümle sonuçlanacak bir başka dönem değilse eğer…  Basit bir yaşam, yerine getirilmemiş bir yaşamdır.

Gücü nasıl inşa edersin? Açık ve içselleşmiş bir kırmızı hap felsefesi ile başlayacağım ki yeterince güçlendirici, senin onları görmek istediğin gibi değil de oldukları gibi görmek günümüzün topluca kendini kandırma toplumunda çok değerli bir varlıktır.

Aşağıda yazacaklarım bir erkeğe gücünü sağlayacak temel köşe taşları.

 Oyun

Bu bir erkeğin en önemli kişisel gücüdür, sadece kadınlarla değil tüm insanlarla. Oyuna sosyal yetenekler de diyebiliriz. Oyunu oynamak ve çekimi oluşturmak sadece cinsel olarak algılanmamalı, insanların size değer vermesi ve sizi kabul etmesi tabirince düşünün. Bu sizin sosyal çevrenizi kurmanızı, diğer sosyal çevrelere erişiminizi, network yapmanızı ve mülakatlarda işi kapmanızı sağlar. Tamamen kişiliğinizi nasıl ekip biçtiğiniz ve bunun gerçek olması ile alakalı, kendinizi olduğunuz gibi sevmediğinizden rol yapma ihtiyacı duymamak değil, aksine kim olduğunuzu bilerek daha güçlü ve çekici olmak için geliştirdiğinizden kaynaklanır.

Oyun birinin ömrünün bir döneminde gelişir ve hiç bir zaman alakasız ve demode olmaz. Şimdi oyunu birbirleriyle ilintili bir kaç alt gruba ayıracağız.

-Makyavelizm- Eğer bir durumu kavrar ve bu durumda nasıl oynayacağınızı görürseniz galip çıkarsınız, neyin gerçek neyin olmadığını bilmek, insanların neyi neden yaptığını bilmek, bir başkasının oyununda bir piyon olarak ya da teatral bir budala şeklinde oynatıldığını görmek.

-İnce zeka- Shit testleri geçmenize olanak verecek yegane şey, hayatta bir yere gelmeniz için bir mihenk taşı. İnsanlar sizin değerinizi yüzeysel bir şekilde anlayabilmek için ilk tanıştıklarında size sürekli shit test yapacak. Cevap hızınız, iletişiminizdeki yaratıcılığınız ve başarılı bir şekilde bunu iletme tarzınız hep ince zekanızın elementleridir. Güçlü bir çerçeve için mihenk taşıdır ve genel olarak shit testleri aşmanız için gerekli bir stratejidir(onayla ve abart gibi). Eğer ince zekanızın kötü olduğunu düşünüyorsanız size bol bol stand-up izlemenizi öneriyorum. Güzel bir başlangıç noktasıdır. Ne demek, rica ederim.

-Cazibe- Basitçe narsisizm, özgüven, kendinden emin olma durumudur. Bu sinsice karşıdakine tek kelime etmeden yüksek değerli olduğunu empoze eder. Doğuştan üstün olduğu hissini yaratır ve bunun atıp tutmaktan daha çok gerçeğe dayanması tabi daha iyidir zira bunu gerçekleştirmek için çok çalışmışsınızdır ve bazı şeylerde iyisinizdir. Ancak kişisel gelişimlerinin başındaki elemanlara benimsetmek istediğim tek yanılgı: fake it until you make it! (yapana kadar yapıyormuş gibi yap!)

-Mizah- Güçlü bir çerçevenin bir başka mihenk taşı. Mizah genellikle negatif bir durumdan türer. Negatif enerjiyi pozitife çevirir ve karşıdakilere bu başarısızlıktan/ kötü durumdan etkilenmediğini empoze eder. Mizah kimin taş gibi sinirlere sahip kişiler olduğunu gösterir ve diğer erkeklere shit test uygulamak için kullanışlı bir erkek aracıdır. Soyut kelimelere bile aşırı duyarlı olan zayıf, sinik ve duygusal olarak zayıf erkekler, gerçek hayatın gerçek sorunları ile başa çıkamazlar. Eğer mizahınızın sınırları varsa onları aşın. Mizah gücün ve etkilemenin mihenk taşıdır ve cazibe ile ilintilidir. Mizah onayla ve abart ile bir çok yerde kullanılabilir. Örneğin: “Evet o kadar rahatsız edici ve kadınsıyım ki insanlar beni Justin Bieber mı Miley Cyrus mu diye çağırsak karar veremiyorlar. Ama bence Miley’in saçları Justin’e göre daha erkeksi umarım bana onun takma ismini koyarlar.”

Para:

İyi bir oyun size para kazanmanızda yardımcı olabilir. Bağlantılar oluşturmak ve kişisel favorilerini veya sırtını kaşıyanları işe alan ve onları terfi eden acımasız networklere girmek için de paraya ihtiyacınız var. Hepimizin güç arayan insanlar olmasından ötürü meritokrasinin de limitleri var. Hiyerarşinin bir noktasındaki her lider kendi tarafında birinin olmasını daha iyi eğitilmiş ancak birlikte çalışılması rahatsız edici birine ya da tehdit olarak görünen birine tercih eder(şu aşırı kalifiye olduğundan işten red almak buna bir örnektir.) Burayı ay sonunu getiremeyen, birikim yapmamış bir şekilde okurken meritokrasiyi ortaya koyarak savunabilirsiniz ya da bla bla, ama ruhsuz aptal bir denyonun şampanyayı diktikten sonra koca bir Moet şişesini bacaklarının arasından sallandırarak herkese sözsüz bir şekilde “Koca bir yarrağım var kızlar, baksanıza!”diye haykırdığını görür ve belki meritokrasi hakkında idealize ettiğiniz şeyin gerçek olmadığını anlarsınız.

Para, oyundan daha fazlasını gerektirir. Oyun tamamen sizin bilişsel bağlantılarınıza bakarken, para bunun yanında diğerlerinin yararlanabileceği ayrı bir yetenek gerektirir. Ekonominin ihtiyacı olduğu ve bu yüzden bize ödeme yapacağı bir şey gerektirir. Eğer üniversiteye gidecekseniz hiç para getirmeyecek veya para getirmesi için %50’den az şansınız varsa boşu boşuna gitmeyin. Tabi ben de felsefeyi bir başkası kadar seviyorum ve psikoloji de cool bir şey. Ama ömrünüzün sonuna kadar A-101’de çalışmak istemiyorsanız ve hayatta kalmaktan ziyade iyi bir rekabetçi olmak istiyorsanız iyi para kazandıran bir departmana girin ya da boşuna kasmayın. Eğer yaratıcı yazarlık üzerine lisansınızı yapıyorsanız ay sonunu getirebilmek için yaşayıp kredinizin sınırlarınca basit bir hayat yaşayabilirsiniz (*Amerikan üniversitelerinin yüksek eğitim ücretinin borçları içinde yaşayanlar hakkında konuşuyor). Çünkü ben bile yeterince yaratıcı yazılar yazabiliyorum ve bu boktan lisansta bir diplomam yok, çoğu diğer yazarın da olmadığı gibi.

Ekonomik yeteneklerin akademik olmak zorunda değil.  Eğer bunlar size uygun değil ve ellerinizi sanayide, inşaatta kirletemeyecek kadar narinseniz o zaman pişirmeyi öğrenin. Kesinlikle herkes yemek yapmayı öğrenebilir ve uzun ve zor uğraşlar sonucunda gelişse de imkanları sınırsız! İnsanlar her zaman yemeğe ihtiyaç duyar yani aşçılıkkaybolup gidecek bir sektör değil. Üstelik yeterince tutkulu olursanız ve bu sanata dönüşür. Elinizin uzandığınca iş saatini harcarsanız belki bir gün bir restoran açarsınız ya da belki bir kitap yazarsınız-Sadece siz kendinizi, aklınızı viyonunuzu ve inançlarınızı sınırlarsınız.- Uğraşmayarak gücünüzden feragat etmeyin. Para getiren bir disiplinde odağınız olsun ve ona sıkı tutunarak ilerleyin. Yoksa “yanında patates kızartması ister misiniz?” ya da “Başka bir içecek ister misiniz”den ileri gidemezsiniz. Bunun olmasına siz izin vermiş olursunuz.

İnsanı motive etmek için savuşturulan hakaretler bir yana, oyun para getirir ve para da daha iyi oyun. Gelişen oyun daha çok paraya ulaştırır ve bir pozitif feedback döngüsü kurarsınız.  Züğürtlük baskılayıcıdır, söylediğimin tam tersidir ve negatif feedback döngüsüyle sonuçlanır. Sizi müthiş olmanın ne anlama geldiğinden alıkoyar, fakirlik köleliğin sosyal olarak kabul edilen formudur. Sizi bu konumdan ileriye götürmeyecek bir maaş uğruna tüm zamanınızı vermenizi sağlar. Fakir insanların bir çoğu kendi konumlarını kabul ederler ve sefalet içinde ömürlerini harcarlar. Kendilerini bu süreçte porno ucuz oyunlar ve alkol ile uyuştururlar zira pes etmişlerdir. Onlardan olmayın, bir rekabetçi olun.

Daha çok para daha çok imkan, daha çok imkan daha çok gelişim demektir. Para varlıktaki en güçlü sezgisel olmayan nesnedir. Her insanın varlığını sürdürebilmesi için gerekli, gücün ondalık sisteme çevrilmiş bir ölçüsüdür. Para kazanın, tomar tomar kazanın. Felsefi olarak azıcık, gücün ölçüsü olarak herşeyi ifade eder. Hiç parası olmayanlar için azıcık herşey, çok parası olanlar için hiçbir şey ifade etmez.

Estetik/Güzellik:

Bu bir kadın için çok önemli ama sakın bir erkek olduğunuz için bunun alakasız bir konu olduğunu düşünmeyin, güzellik ayrıcalığı gerçek bir şeydir, güzel gözüken bireyler çirkinlere göre daha çok ikramiye alırlar. Çirkin bir orospu çocuğu olup uygun koşullarda yaşayabilirsiniz ya da tek gecelik ilişkilerde iyi olabilirsiniz ama şu an biz güç hakkında konuşuyoruz, sadece rastgele gecelerde lojistik uygunsa birileriyle yatıp kalkmayla değil. Güzel görünerek bir çok alanda yüksek bir değer sunarsınız.

Neden güç yolundaki bir mihenk taşını imkanımız varken görmezden gelelim ki? Hemen söyleyeyim, spor salonuna gidin, sadece fiziksel gücünüzü artırmanın yanında nasıl göründüğünüzü iyi bir noktaya getirir. Size bakabileceğiniz ve saygı duyacağınız bir vücut verir. Testosteronunuzu ve isteğinizi / itkinizi arttırır. Sizi güçlendikçe ve güçlendikçe mental olarak canlandırır.

Saçınızı ve sakallarınızı bakımlı tutun. Kötü tıraşlı biri çirkin biridir. Güzel giyinin, kötü giyinmiş biri resmen düşük sosyal statülüyüm, aptalım ve fakirim diye bağırır. İnsanlar yüzeysel özelliklerimizi sürekli yargılar yani üzerinde kontrol sahibi olduğunuz herşeyi düzelttiğinizden emin olun. Eğer tıfıl biriyseniz ya taşaklarınız küçüktür ya da  bir çeşit kronik bir bozukluğunuz vardır ve bununla yüzleşmek zorundasınız. Yaşam böyle, diğer yönlerinizle farkınızı koyun, böyle şeyler sizin mükemmeliyetçi ideallerinizi bloke edecek çünkü dezavantajları oldukça göze çarpıyor. Ama bu sizi doğru bir zihin yapınız varsa güçlü olmaktan alıkoyamayacak bu yüzden bunu bir bahane edinip pes etmeye kalkmayın. Eğer pes ederseniz güçsüz olmaktan zevk alın zira kimsenin sikinde değilsiniz.

Pratik yetenekler

Gençken daha hızlı öğrenirsiniz. Yaşlandıkça yeni yararlı şeyler öğrenme süreciniz yavaşlayacak ve zorlaşacak.(örneğin yabancı diller) Yani demektir ki bu hemen bunları aşın ve öğrenin. Öğrenmeyi, bir kadının biyolojik saatine göre yumurtalarının bitmesi gibi algılayın. Hemen yap! Koşullar en uygun zamanda iken yap! Neden uygun zamandayken yapabilirken hayatınızı gereksiz yere zorlaştırasınız ki?

Sosyal pazar değerinizi artıracak yeteneklerden bazılarını derledim.

-Bir disiplinde bir kavrayışınız olsun- Örneğin yemek yapmak, inşaat, tesisat, araba mekanizması vs.

-Dans etmek, insansı bir eşleşme çağrısı- Tarzınıza uyanlardan birini seçin.

-Bir kaç dil konuşmak- Zekayı, çok yönlülüğü gösterir. Normalde dil bariyeri yüzünden kapalı olacak sosyal çevreler açar. “İspanyol tayfam”,”Benim Araplar” falan filan. Cahil İngiliz kümesine karşın hayatınızı zenginleştirecek İngilizce bilmeyen bir sürü insan ve tabiki de koca bir okyanus dolusu amcık.

-Fiziksel gücünüzün uygulanması ve gösterilmesi- spor sanatları, fiziksel bir disiplin olmasına rağmen listelediğim diğer disiplinlerden psikolojik olarak ayrılır. İnsanlara nasıl tekme tokat dalınabileceğini bilmek insanın güveni üzerinde önemli bir etkiye sahiptir, yani çevresindekiler için güzel bir çekim yaratır. Kendini ve kendilerininkileri koruyabilirsin. Sana veya arkadaşlarına bulaşan kimse yüzleşmek zorunda kalacağı bir fiziksel kuvvetle karşı karşıyadır. Eğer bir zombi istilası olacaksa bir kaç kafa patlatabileceğin anlamına gelir. Üstüne uğraşan her insanın öğrenebileceği böyle bir yeteneği görmezden gelmesi akla mantığa uymaz.

Böylesi hedefleri ciddi uzun süreli bir ilişki ile hayata geçirmenin ne kadar zor olduğunu anlatmadan olmaz. Kız arkadaşınız sizin değerli nöronlarınızı kendi gereksiz dırdırları, irrasyonel duygusallığı ve vizyonsuz endişeleri ile tekeline alır.

Büyük resme bakın hele, sizin ortalama 20’lik kızınızın aklındaki şeyler bir alfa tarafından bir güzel sikilmek, ne giyeceği, az önce nasıl hissettiği ve şöyle şöyle yaparsa nasıl hissedeceği, arkadaşlarının onun hakkında ne düşündüğü, bla bla sikeyim bla. Şu gürültüyü siktir edin, onları tabak olarak çevirin ve bağlılığınızı 30’larınıza gelene kadar kimseye vermeyin. 30’larınıza vardınız artık, artık seksi 20’lik çıtırlarla takılır ve çıtanızı çer çöpten çok daha yukarılara çıkarırsınız çünkü artık CPD’niz uçlarda geziyor.

Erkek olmak zordur. Bunun için çok çalışmanız lazım. Hayata adımınızı 18 yaşında toplumun belki %50’sinin gözdesi bir yakışıklı olarak atmıyorsanız, ekonomik ve kişisel olarak üste çıkmak için çok kan, ter ve gözyaşı dökmelisiniz. İşte bu yüzden 20’leriniz sizin genç olduğunuz için eğlenmeniz gereken yaşlar değil aksine olmak istediğiniz erkek olmak için hayatınızı inşa edeceğiniz yaşlar. Eğer şimdi yapmayacaksanız hangi en enerjik, şekil verilebilen zaman aralığında yapmayı planlıyorsunuz? 30’larınızda mı? 40’larınızda mı? Yoksa sürekli Xbox’a bağımlı porno yayınlarını izleyip 31 çeken ergen halinizle mi kalmayı planlıyorsunuz. Bunu yapabilirsiniz, kısıtlı varlığınızda sadece eğlenmeyi seçebilirsiniz. Böyle olarak asla güçlü biri olamayacaksınız ama belki kendi monoton, tek düze yaşamınızda zevki tadarsınız.

Özetlemek gerekirse: 20’lerinizi olmak istediğiniz adam olmak için çalışarak, gücün peşinde koşarak harcayın. 30’larınızı ise kazandığınız güçten, kendi inşa ettiğiniz sizden zevk alarak geçirin. Gücünüzü korumakla ve desteklemekle geçirin ki 40’larınızda da hala sefasını çekebilesiniz. Güç peşinde koşma görevi hiç bitmez ama 20’lik bir adam en üstteki %5’te(Hedeflerinizi yüksek tutun piçler!) olana kadar oldukça uzun bir yola sahiptir.

Büyükleriniz, özellikle başarılı kişiler, sizden korkabilirler ama kartlarınızı düzgün oynayın ve size tecrübe ve kaynaklarla mentorluk edeceklerdir, sizin içinizde kendilerinin genç halini görerek. Yolunuz açık olsun kardeşlerim!

Kaynak : 20’s Men – The Quest for Power, The Decade of Empire

Çeviren : Olaf

NOT: Bu yazı üzerine podcast: Erkek Adam Discord Yayını – 20’lerinden 30’larına Erkekler (12 Aralık 2020)

Yorgun Hissetmenin Önüne Nasıl Geçilir?

Enerji, yaratıcılığın anahtarıdır. Enerji, hayatın anahtarıdır.

William shatner

1- Giriş:

Bu bölümde sizlere daha az soyut, daha çok pratik bir şey kazandırmak için her zamanki ulvi yazılarımdan yola çıkacağım. Çoğu zaman anlattığım şeylerin daha çok edebi, stratejik ve teorik kısımlarına değinmeme rağmen sanırım, zaman zaman pratik konularda basitçe yazı kaleme almak da önemli.

Sonuç olarak, kendi kelime bilgimi süsleyip püslemek için burada değilim. Kendi tecrübelerimden ve gözlemlerimden öğrendiklerimi insanlara yardım etmek amacıyla paylaşmak için buradayım.

Bu nottaki enerji optimizasyonunun benim için büyük bir önemi var. Elbette yüksek enerjili biri değilim fakat oldukça akıllıyım ve size şunu söyleyeceğim: Yüksek enerjili, beyinsiz tipler, düşük enerjili akıllı tiplerden daha başarılı olacaktır.

Enerji kraldır. Bir başkasının size tersini söylemesine izin vermeyin. Yüksek enerjili bir aptal, her zaman düşük enerjili bir dahiden hata yapmaksızın daha iyi performans gösterecektir. Bu kişi sadece herhangi bir senaryoda zirvede olmayacak, dayanıklılığı da daha iyi olacaktır.

Enerji olmaksızın hiçbir şey yapamazsın.

Dahi bir çocuk koltuğuna yaslanıp oturduğu yerden para kazanmak istediğinde aptal bir çocuk, ayak işlerini yapmak için etrafa bakınır.

Bir insanın herhangi bir insani faaliyeti yapabilmesi için gerekli olan tek şey enerjidir ve bu yüzden bir şeyi kontrol altına almak için bundan kesinlikle ve kesinlikle daha önemli bir şey yoktur.

Eğer yüksek enerjili biri değilseniz ve bu yazıyı okuyorsanız, amacınız bunu değiştirmek olmalıdır. Öncelikle neden ve nasıl düşük enerjiye sahip olduğunuzu belirleyin. Sonra problemi çözmek için yaşamınızı değiştirecek tedavi yöntemlerine katılın.

Bu, daha iyi bir yaşam için izlemeniz gereken rotadır, kişisel gelişim eğlencesi materyali değildir. Kişisel gelişim materyali size enerji vermez. Sadece vereceği tavsiyelere uymanız için halihazırda enerjiniz olduğunu varsayarak size yapmanız gerekeni anlatır.

Düşük enerjili olmak, kabul edilebilir bir yaşam biçimi değildir. Bu, sıradan insanlar için normaldir çünkü sıradan insanlar sağlıksız olmaya alışkındır ama eğer IM’i okursanız, sıradan bir insan olmak ilginizi çekmeyecektir ve ne olursa olsun hayatta kazanan kişi olmak isteyeceksinizdir.

Ne kadar akıllı olduğunuzu düşünmenizin, ne kadar yetenekli olduğunuzu düşünmenizin ya da herhangi bir şeyin önemi yoktur. Ben akıllı biri olarak size kimin hayatı boyunca aşırı yorgunlukla mücadele etmesi gerektiğini anlatacağım:

Akıllı adamlar, yorgun olmadıklarında daha akıllıdırlar.

Net, kolay bir odaklanmaya sahip olmak ve bilinç karmaşasıyla mücadele etmemek yalnızca performansınızı arttırmaz, sizi ayrıca bilinç karmaşasından kaynaklanan hayal kırıklığından da kurtarır.

Yani ne kadar akıllıca olursa olsun, sürekli yorgun durumda olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Sürekli yorgun olmasaydınız, daha akıllı biri olurdunuz. Eğer yüksek enerjili biri değilseniz asla potansiyelinize ulaşamazsınız. Sosyal olmakta, üretken olmakta ya da motive olmakta zorlanırsınız.

Hevesli olan hiçkimse bunu kendisi için istemez.

Berbat olduğunuz için değil. Tembel olduğunuz için genetik olarak psikolojik açıdan ya da uyuşturucu kullanımı yüzünden diğer insanlar sizden daha iyi oldukları için ya da siz onlardan daha az üretkensiniz diye değil.

Hormonel profiliniz berbat olduğu için. Hormonlarınızda sıkıntı yoksa hayatta başarılı olmanız kolaydır. Bu yüzden birçok başarılı kişi, kan görüntüleme paneline ve hormonal optimizasyona girer. Sürekli yorgunsanız hormonlarınız berbattır ve sizi geride tutar. Tembel olarak anılan başarısız insanlar aslında mental açıdan hırslı ve kararlıdır ama ya hırslarını eyleme dökecek enerjileri yoksa?

O zaman tüm bu amaçlar ve niyetlere rağmen tüm dünya sizin bir ezik olduğunuzu düşünür. Kimse sizin yorgun olmanızı önemsemez. Sadece sonuçlara bakarlar. Yeteri kadar üretmenizi istedikleri için üretmeniz gerekir!

Bir roket gemisi olup olmadığınızı önemsemezler. Eğer roket yakıtınız yoksa Marsa nasıl gidebilirsiniz? Gidemezsiniz.

Yüksek enerjili ve iyi hormonlara sahip birinin düşük enerjili, kötü hormonlara sahip birine çok çalış demesi kolaydır. Bunun yalnızca kişinin kendi hatası olduğunu ve kişinin berbat durumda olduğunu söylemesi kolaydır. Böyle egoistçe konuşan tipleri sürekli görüyorum. Yine de benim amacım, bu makalede laga luga yapmak değil, insanlara yardımcı olmak. Bu gürültü patırtının gerekli olduğunu düşünüyorum çünkü doğuştan başarısız olduğunuzu, bunun suçlanabilir bir problem olduğunuzu düşünüyorsunuz. Bunun hiçbir umudunuzun olmadığı, çözülebilir bir biyolojik problem olmadığını sanıyorsunuz.

Dünyanın adil olmayan bir yer olduğunu ve başarısız olmanızın kaynağının ortalamanın altındaki sağlık durumunuzdan kaynaklandığını fark ettiğinizde bu konuda yapılabilecek olacaktır. Bu makalenin amacı, yukarıda bahsettiğim adamlar.

2- Enerji & Sosyal Yetenekler:

Birçok uyuşuk tip, aslında sosyal yeteneklerinin berbat olduğunu düşünür ama aslında öyle değildir. Bu, aslında hormonal olarak iyi durumda yüksek enerjili insanlar olsalar bile sosyal güç açısından onları bir yerlere  gelmekten alıkoyan basit bir yorgunluktur.

Çocuklar sosyal olmaya oldukça yatkındır çünkü çok enerjiktirler. Yaşlılar onlara göre daha az yatkındır çünkü enerjileri yoktur.
Popüler insanlar hakkında fark edeceğiniz bir şey de onların yüksek enerjili insanlar olduğudur. Düşük enerjili insanlar bir konuda heyecanlanmazlar çünkü sürekli yorgundurlar. Enerjiniz düşükse sosyalleşmek için içinizde bir heyecan barındırmazsınız.

Yorgunluk, istemsizce içe kapanıklığa sebep olur.

Yorgunken sosyalleşmek için çabalasanız bile başkalarıyla bağlantı kurabilme ve zengin bir şekilde etkileşime geçme beceriniz düşük olacaktır.

Eğer uzun zamandır yorgunluktan dolayı sıkıntı çekiyorsanız bunun gerçekte olduğunuz kişiyle alakası yoktur. Gerçekte olmanız gereken yerden çok daha aşağıdasınızdır ve bir şeyler yapma vaktiniz gelmiştir.

3- Sebebi tanımlamak:

Çoğunuz iğneleri sevmezsiniz. Bu yüzden de bu söylediğimi görmezden geleceksiniz ama eğer sürekli kendinizi yorgun hissediyorsanız kan testi yaptırıp sorunun nereden kaynaklandığını öğrenmeniz gerekecektir.
Düşük enerjinin en yaygın sebeplerinin aşağıdakiler olduğuna inanıyorum:

– Tedavi edilmemiş düşük testestoron
– Tedavi edilmemiş tiroit yetmezliği
– Tedavi edilmemiş diabet
– D3 Vitamini eksikliği
– B Vitamini eksikliği

Yorgunluğa yol açan birçok sebep ve mineral eksikliği olsa da insanların bunları yorumlarda tartışacağından şüpheliyim. Bununla birlikte, her şeyi bir makalede ele alamıyorum.

Sadece erkeklerde yorgunluk probleminin sebebi olduğuna inandığım en yaygın 5 maddeyi ele aldım.

Kaynak: https://illimitablemen.com/2017/02/23/how-to-stop-feeling-tired/

Çeviri: SVBG

Jordan Peterson Türkçe – Kestirme olanı değil, anlamlı olanı yap

Jordan Peterson Türkçe alt yazılı bu videoda, 12 Rules For Life adlı kitabındaki “Kestirme olanı değil, anlamlı olanı yap” kuralını açıklıyor.


– Anlamlı olanın peşinde koşun, kestirme olanın değil. Kitapta diyorsunuz ki “kestirme / (belki doğru olmayan fakat) elverişli olanı yapmakta zerre inanç, cesaret ve fedakarlık yoktur”.

Hayallerinin peşinde koşmayan ve kariyerlerine mahkum olmuş izleyicilerimize ne dersiniz? Sebebi de anlamlı bir şey peşinde koşmanın riskini almaktan çok korkmaları …

– İlk söyleyeceğim şey şu : risk alıp anlamlı olanı yapmak tabii ki sizi korkutmalı. Ama eğer sizi zavallı durumuna düşürüyorsa, bulunduğunuz yerde kalmak sizi daha fazla korkutmalı.

İlk yapmanız gereken şey, şu fikirden kurtulmak : sürekli bir güvenlik içinde olabilirim fikri. Kabul edip adapta olma yeteneğiniz var, sürekli güvenli bir alan yok. Çocuklardaki olayla aynı.Orada öylece oturup perişan olarak bir bedel ödüyorsunuz.”Tamam, bildiğim şeytan bilmediğim şeytandan iyidir” diyebilirsiniz. Bundan bu kadar emin olmayın. Zaman akıp gidiyor. Eğer bugün işinizde acı çekiyorsanız ve bir şey yapmazsanız, 5 sene içinde daha fazla acı çekeceksiniz ve çok daha yaşlı olacaksınız.

– Ama anlamlı olanı izlemek lüks değil mi? İzleyicilerimizin ipotekleri, çocukları, ödemeleri ve borçları var. Bunu yapmak lüks zira bunun için kaynaklarımız yok.

– Ben sizi mutlu eden şeyin peşinden koşun demiyorum. Sizi mutlu eden şeyin peşinde koşmak lükstür. Anlamlı bulduğunuz şeyi izlemek ise sizin ahlaki sorumluluğunuzdur. Bu, kolay bir şey olduğu anlamına gelmez. Fedakarlık yapmayı gerektirebilir.

Diyelim ki, işinizi değiştirmek istiyorsunuz. Aileniz ve çocuklarınız var. Ev ipoteğiniz ve sorumluluklarınız var. O sorumlulukları zaten siz kendiniz aldınız, öylece çekip gidemezsiniz. “İşimi sevmiyorum, istifa ediyorum” diyemezsiniz. Bu strateji falan değil.

Ama yapabileceğiniz şey, “bu iş benim ruhumu öldürüyor tamam, bu konuda ne yapabilirim. Başka iş aramalıyım. Kimse beni işe almak istemiyor”. Hımm, tamam … Belki daha fazla eğitime ihtiyacınız var. Belki CVnizi güncellemeniz gerekli. Belki iş görüşmesi yapma korkunuzu yenmeniz lazım. Belki sosyal yeteneklerinizi keskinleştirmeniz lazım. Bu şeyler hakkında stratejik düşünmeniz lazım.

Eğer kariyer değiştirecekseniz bunu zeki ve sorumluluk sahibi bir insan gibi yapmalısınız. Bunu doğru düzgün yapmak size birkaç yıllık bir çabaya malolabilir.

– Anlamlı olanı yapın derken, kabiliyetinizin olması önemli değil mi?

– Bence bir değer ve inanç sisteminizin ve ahlakınızın olması daha önemli. Future Authoring adlı bir programım var. Bu, insanların hayatlarına dair bir vizyon geliştirmesine yardım eden ve strateji geliştirmelerini sağlayan bir program. Şu fikre – aslında kitaptaki (12 Rules For Life) fikirlere- dayanıyor … ya da hemen hemen aynı çizgide … İlk yapmanız gereken, kendinizi, önemsediğiniz biri gibi kafanızda canlandırmak ki bu 2. kural aslında.

Sonra da şuna karar vermelisiniz : “Eğer istediğiniz ve ihtiyaç duyduğunuz şeye sahip olabilecekseniz, bu nedir?” Nasıl arkadaşlarınız olmalı … Aile ilişkileriniz nasıl olmalı … Çocuklarınızla nasıl bir ilişkiniz olmalı … Kendinizi nasıl eğiteceksiniz. Bunları düşünmeniz lazım.

Eğer o yeteneğiniz olsa idi hayatınız nasıl düzenlenirdi, düşünmeniz lazım. Sonra da bunu hedefleyebilirsiniz. Komik olan şu ki böyle bir hedef oluşturur ve onu hedeflerseniz ona doğru ilerlemeye başlayacaksınız. Hedef değişecek çünkü yolu yürürken yeni şeyler öğreneceksiniz.A ma klinik ve danışmanlık yaparken yüzlerce kişi ile çalıştım ve kim bir hedef oluşturup ona yöneldi ise işler istese de istemese de daha iyiye gidiyor.

Yani lüks değil. Evet zor bir şey.  Ahlaki bir yükümlülük ve mutluluk değil. Peşinde koşulan mutluluk değil.

– Yani, anlamlı olanın peşinden gitmek, ahlaki bir sorumluluk.

– Kesinlikle.

Jordan Peterson Türkçe Kitap

Red Man Group Episode 27 Notları – Alfa / beta genetik midir yoksa öğrenilmiş midir?

Red Man Group Episode 27 – The Curse of The Thirsty Beta podcastına telefonla bağlanan birinin sorduğu “alfa / beta genetik midir yoksa sonradan öğrenilmiş midir?” sorusuna panelin verdiği cevap şöyle oldu :

Rollo Tomassi : Bence her ikisi. Erkekler ya da oğlan çocukları daha çok alfa karakterli doğarlar ve daha sonra KÖY (*) bu alfa özellikleri bastırır ve onları betaya çevirir. Bence küçük oğlan çocukları doğal olarak daha maceracı ve risk alabilen insanlar. Eğer bir oğlunuz ya da küçük bir erkek yeğeniniz varsa kızlar ve erkekler arasında küçüklüklerinde birçok fark olduğunu gözlemlemişsinizdir. Çoğu küçük çocukta alfa doğası vardır. Alfa doğası derken hepsi futbol oynamak, gidip silah talimi yapmak ya da birbirlerine taş fırlatmak ister demek istemiyorum. Bu alfalık küçük çocuklarda daha farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Ama biz bunu bir şekilde bastırıyoruz. Çocuk 5 yaşına geldiğinde bir çeşit endoktrinasyon yani çocukları 30una gelince daha önce konuştuğumuz yedek lastik olmak üzere kadına dilenen beta kalıbına dökme işi başlıyor.

Alfa / beta karakterinde kesinlikle biyolojik bir yan var. Ama sosyolojik bir yan da var. Zira birçok erkek “alfa tamamen  biyolojik, eğer alfa doğmadı isen siki tuttun” diyor. Hayır, öyle olmak zorunda değil. Şunu da çok duyuyorum : “sen doğal alfasın“. Doğal (alfa) miti diye bir şey var. Böyle doğduğuna dair. Evet eğer daha yakışıklı ve makülen özelliklere yatkın doğdu isen, kendine bakıyorsan, bu özellikler sayesinde ödüllendiriliyorsun. Evet biyolojik özelliklerin sayesinde ödüllendiriliyorsun ama o durumdaki erkekler bile hala (alfa özellikleri) öğreniyorlar. Doğal alfa olduğunu düşündüğünüz adam sadece sizden bir adım önde / daha erken başlamış. Bu adamın önceden başlamasının nedeni muhtemelen daha yakışıklı, daha masküleniteye meyilli olması ya da daha değişik bir kişiliğe sahip olması. Bir erkeği alfa ya da beta yapan çorbanın içine giren birçok malzeme var.

Bakın asıl soru şu : “bir erkeği ona öğreterek ya da zorla belleterek betalaştırabilir misin?” Kimse bu sorunun cevabını sorgulamaz. Herkes, “tabii ki” der zira bütün bu millenial gençliğe veya saç topuzlu erkeğe bakın. Bunlar böyle mi doğdular? Hayır. Böyle olacak şekilde beyinleri yıkandı. “(bir erkekten) beta yaratabilir misin” sorusunu hiç sormayız, ama “alfa yaratabilir misin?” sorusunu tartışıyoruz.  Bu tartışmalı zira Carl’ın (Black Label Logic) daha önce gösterdiği gibi istatistiklerin ortaya koyduğu gibi Pareto prensibine göre çoğu erkek beta kategorisine girecek.  Çoğu erkek, kendi cinsel pazar değerlerinin gerçek değerinden daha düşük olduğuna inanacak şekilde büyüyecek. Bir erkeği alıp kullanışlı saban öküzüne, kadın stepnesine çevirmek üzere örgütlenmiş koca bir sistemin olduğu yerde “evet tabii ki betalaşabilirsin” deriz, bu dönüşümü sorgulamayız. Tersini görmeyiz ama tersi de gayet olabilir bir şey. Alfa karakteri doğal olan erkek gibi öğrenmiş bir erkek de olabilirsiniz.

Ryan Stone : Bence alfa öğrenilmiştir. Genetik olup olmadığı umrumda değil, bence öğrenilmiştir. Bu argüman hiçbir zaman bir işe yaramaz. Bu insellerin kullandığı “looks max” (tip maksimizasyonu) kavramını duymuşsunuzdur.

Geçenlerde biri benim Instagram fotoğraflarımı almış, sanki yazan benmişim gibi bir insel subredditine koymuş ve “tipim hakkında yorum yapın” demiş. Ve elemanlar “çene geliştirici estetik cerrahi” gibi abuk subuk şeyler yazmışlar.

Bakın, bir genetik lotoyu kazanmak sayesinde çekici olma düşüncesinden size gelecek hiçbir fayda yoktur. Kimseyi genetik olarak gym üyeliğine ya da belli bir hırsa programlayamazsın.

Bunun yanında Carl’ın bahsettiği “yineleme krizini” ekleyin. Sosyal bilimler deneylerinin yüzde 40ı tekrar edilemiyor (tekrar edildiklerinde aynı sonucu vermiyor). Sizin ne kadar başarılı olacağınız hakkındaki tahminlerinizi, tahmin konusunda hava durumu sunucusu kadar başarılı olan bir yumurta kafanın çalışmalarına göre mi belirleyeceksiniz? … Yapmayın.

Bence öğrenilmiştir.

Carl (Black Label Logic) : Ben Ryan ile aynı fikirdeyim. Bence çoğunlukla öğrenilmiştir. Evet bazı erkekler doğuştan gelen yakışıklılıkları ve masküleniteye yatkın özellikleri ile hayata önde başlarlar ama bana bir adamı verseniz ben onu 10 – 12 günde alfa yaparım. Benim CTWC metodu dediğim ve daha önce hiç kimseyle paylaşmadığım yöntemim ile. Adama yüksek miktarda tren (**), kokain, 4 bardak viski ve cialis veriririm ve Las Vegas’ın ortasına bırakırım (***) … Testosteron seviyesini 1400 seviyesine çıkarırım ve biraz da viski ile çoğu erkek alfa olur.

Olay şu ki çoğu erkek kendi siklerine basma konusunda çok iyiler. Bunu az önce chat penceresinde tartıştım ama Beş Faktörlü Kişilik Kuramı açısından alfa ile beta arasındaki en temel fark şu : beta nevrotiktir, alfa değildir ve beta uzlaşmacıdır ama alfa ile uzlaşması zordur. Dışa dönüklük ve içe dönüklük her ikisinde de olabilir. Erkeğin cinsel partner sayısı ile doğru orantılı olan dark triad özellikleri de uzlaşmacı olmamak ve narsisist olmaktır. Eğer ukala, uzlaşması zor bir piç iseniz muhtemelen daha çok kadınla yatıyorsunuzdur.

Rollo Tomassi : İnsanlar alfa – beta terminolojisinden nefret ediyor. Twitter’da bu eleştiriyi çok görüyorum. “Alfa – beta kavramlarını kinaye yapmadan kullanabildiğinize inanamıyorum”. Ben de diyorum ki “inanamıyorsun zira bizim bunları soyut kavramlar olarak kullandığımızı anlayamayacak kadar salaksın”.  “Ohhh hepimiz gümüş sırtlı goriliz” diye göğsümüzü yumruklaya yumruklaya ortalıkta gezinmiyoruz. “Adam Ruins Everything” geçenlerde “alfa erkek diye bir şey yoktur” diyordu. Evet, senin baktığın etimolojik perspektife göre alfa erkek diye bir şey yok gerçekten. Kırmızı hap camiasında erkekler “biz hepimiz kurduz” diye gezinmiyor ya da belgesellerle kendilerini karşılaştırmıyorlar. Bunlar yer imi olarak kullandığımız kavramlar. Biz bunları daha büyük dinamikleri adlandırmak kavramak üzere kullanıyoruz. Daha büyük bir fenomeni açıklamak için bu kavramlara ihtiyaç var.

İnsanlar bu kavramları silmek ya da yeniden tanımlamak istiyorlar zira bunu yaparlarsa uykularını dönebilirler.

Donovan Sharpe : Bence hem genetik hem de öğrenilmiş şeyler. Örnek olarak ben hep yakışıklı bir erkektim. Üniversitenin ilk yılında 68 kiloydum ve sadece ilk dönemde 12 kilo kas yapmıştım. Kaslı, Adonis (Afroditin ölümlü erkek aşkı) gibi bir adamdım ama iliklerine kadar betalık işlemiş bir betaydım. Bence “gyme gidersen ve bol paran varsa alfasın” demek tembellik.

Biz alfa erkekler miyiz, bilmiyorum. Ben alfa mıyım bilmiyorum. Çıkıp da “eğer dikkatini çekmediyse bebeğim ben bir alfa erkeğim” demem. Hayır. Ben ortalamanın üstünde fit, ortalamanın üstünde tipe sahip ve kadınlar hakkında ortalama erkekten daha fazla şey bilen bir erkeğim. Hepsi bu. Beni alfa yapan şey bu. Alfa davranışlar öğrenilmeli. Rollo’nun dediği gibi bazıları önde başlıyor. Tipleri iyi ya da alfa erkek bir babaları var. Evet bu nedenle de insanlar bu erkeklerin doğal alfalar olduğunu düşünüyorlar. Alfa davranışlar yine de sonradan öğreniliyor. Bekar anneler tarafından yetiştirilen erkekler alfa olmuyorlar. Tamam birbirlerini vuruyorlar, hapishaneye düşüyorlar veya profesyonel sporcu oluyorlar ama hala alfa olamıyorlar. Hala dışarda konuşuyorlar ama adamım senin ananı hamile bırakan elemanın genetik özellikleri sayesinde iyi bir sporcusun ama alfa değilsin. Anan seni 14 – 15 yaşında doğurdu, o nedenle biyolojik sağlığın ve gücün çok iyi. Alfa özellikler yine de öğrenilmesi gereken şeyler ve bunun için de erkekliğe geçiş ritüelin olmalı. Bu da en iyi bir kadının elinde acı çekmekle olur.

Richard Cooper : 3 – 4 yaşına kadar hepimiz az – çok alfayız. Bir anaokulundaki 4 yaşındaki erkek çocukları izle. Doğal alfalar. Ama sonra okul sistemi, TV, Disney masalları derken o alfa davranışlarımız köreliyor. Bu davranışları yeniden öğrenmemiz gerekiyor. Olay bu.

(*) – Burada köy, bir Afrika atasözü olan “bir çocuğu bütün köyün yetiştirir (it takes a village to raise a kid)” cümlesindeki köy. Çocuğun sadece anne babası tarafından yetiştirilmediği, sonradan yetişkin olarak gireceği kalıbın sadece anne ve babanın elinde olmadığı, köyün (yani toplumun) güçlü bir etki yaptığını anlatır.

(**) – Trenbolone enanthate, bir çeşit steroit.

(***) – Kinaye yaptığını anlayacak zekaya sahip olmayanlar için yasal uyarı : dalga geçiyor. Bunları bir arada alan adam muhtemelen kalpten gider.

Red Man Group Episode 27 Notları – Bin tavizle betalaşmak

Red Man Group Episode 27 – The Curse of The Thirsty Beta podcastında Black Label Logic Carl, bin tavizle betalaşmak kavramını (betatization by 1000 concessions) anlatıyor :

Carl : “Bununla anlatmak istediğim, çoğu erkeğin olaya bir beta olarak başlamadığı. Eğer küçük erkek çocuklarına bakarsanız, neredeyse alfa olduklarını gözlemlersiniz. Eğer 3, 4 veya 5 yaşlarında iken bakarsanız. Ama zamanla bu alfalık tüm sistem, ilaçlar, vs … ile bu çocuklardan sopalanarak atılır.

Ama “bin tavizle betalaşmak” ile spesifik olarak anlatmak istediğim, bir erkeğin alfa iken bir ilişkiye girmesi ile beraber huzur için küçük, önemsiz ama sürekli tavizler vermesi. Örneğin kadını drama yaratıyorsa, başından savmak için bir şeye evet demesi, …

Evet bunu herkes yapar ama olay kaynayan kurbağa deneyi gibi bir şey. Bu “hey, gym’e gitmek yerine neden bugün benimle evde kalıp televizyon izlemiyorsun?” daveti üzerine gymi birgün atlama ile başlayabilir. “Neden dışarı çıkıp bir şeyler yapacağımıza, eve yemek ısmarlamıyoruz” ile devam eder. Sonra bir bakmışsın ki şişkonun teki olmuşsun, kadının senden tiksiniyor, kadın şişko ve o nedenle sen de onu sikmek istemiyorsun, vs …

Kadınlar içgüdüsel olarak kendilerini yıkıcı yaratıklar ve alfa bir erkeği alıp onu betaya çevirdikten sonra bu erkeğin kendisini değiştirmesine izin verdiği için erkekten tiksinerek adamın kıçına tekmeyi basacaktır. ”

Rollo Tomassi : “Bu Güzel ve Çirkin hikayesinin çirkin tarafının çirkin bir uzantısı. Kadınlar süpermen, tarzan tarzı alfa bir adamın peşinden koşarlar ve … bu birçok romantik romanın formülüdür. Kadın bu dizginlenemez alfa erkeği bulur ve her ne sihirli yöntemle olursa olsun bu kadın o dizginlenemez erkeği evcilleştirebilecek tek kadındır. Eleman ele avuca gelmez barbar ve vahşi adamdır ama kadının feminen ruhu sayesinde ya da bir şekilde evcilleşir. (Jordan) Peterson ara ara bu konuya değiniyor ama bu çok yaygın bir hikaye formülü. Ama Carl’ın demeye çalıştığı özellikle bu çağda her şey sosyal medya ya da globalizasyon ile aşırı abartılmış vaziyette.

Bu hikayenin çirkin bir yanı da var. Süpermen bir kere Klark Kent olmaya doğru bastırıldığında, oradan nereye gidiyor? Daha da kötüye : tembelleşiyor, şişmanlıyor, vs …

Bir erkek bu çizgiyi kırmadığı ve kendi kimliğini koruma konusunda ısrar etmediği sürece gideceği yer orası (şişman Klark Kent).

Zorba

Ortaokul (eskiden ortaokul vardı) yıllarında sınıfımızda  Mert diye bir zorba (bully) vardı. Bu eleman hepimizden daha iri ve daha güçlü idi. En büyük zevklerinden biri de çevresinde topladığı ufak çetesi ile bizleri fiziksel olarak sık sık ezmekti. Dayak değil ama sudan sebeplerle kol bükmek, itip kakmak, acıtacak şekilde el sıkmak, ayaklarından ters çevirip sallandırmak (yaratıcı velet) vs … Kötüsü bunu kızların önünde de yapardı, rezil olurduk.

15 yaş civarında iken bir kızdan hoşlanıyordum. Çıkma teklif ettim ama kabul etmedi. Ben de o konuda canım sıkkın iken bu eleman kızın önünde (kızın önünde olması özel değil tesadüftü) çetesi ile benim kolumu büküp duvara yapıştırınca benim için bardak taştı. Zaten dolmuştum ama bu konuda bir şeyler yapmaya karar verdim.

Sınıfta gym’e giden bir arkadaşım var. Kaslı ve güçlü olursam Mert ile başedebileceğime karar verip ona danıştım. Ondan biraz tavsiye aldıktan sonra gym’e başladım. O zaman gyme gitmeme sebebim çöp gibi olmam ve dalga geçilmekten korkmamdı. Gerçekten de okuldan birkaç eleman da orada olduğu için başında ciddi de dalga geçildim. Ama 4 – 5 ay düzenli gym bile çok etkili bir şekilde beni kaslandırmıştı.

Sonra birgün televizyonda Van Damme’ın dövüşçü filmini izledim. Thai box radarıma girmişti. Tamamen sportif amaçlarla. Mert’i okul bahçesinde Tong Po gibi topuk manyağı yapma hayalleri kurmaya başladım (meğersem Van Damme orada Tekvando ve bale karışımı bir şey yapıyormuş ama onu yıllar sonra Wikipedia’dan öğrenecektim).

Aradım, taradım ama şehirde tek bir salon bulamadım.Benim peder bey gençliğinde boks yapmış. Kafaya bak, dedim ki tekvandoya gideyim, peder de bana boks öğretsin. İkisi beraber kick box olsun.

Amca o zaman 40 – 41 yaşlarında götü göbeği bırakmış ama hala kelebek gibi uçup arı gibi sokacak kondisyonda. “Baba bana boks öğret” deyince istekle işe koyuldu fakat adamda ciddi sabır problemi olduğu için 2 – 3 dersten sonra sinir harbimizin yumruklaşmaya gideceğine karar verdik ve ben de peder beyi resimden çıkardım.

Sonra öğrendim ki yakın bir şehirde bir adet thai boks salonu var. Yaz tatilinin başında oraya yazıldım ve haftada 3 – 4 gün otobüsle antrenmana gitmeye başladım. O yaz aynı zamanda üniversiteye çalışmaya başladığım yaz olduğundan inanılmaz bir tempoyla çalışmak zorunda kaldım. 10:00 – 12:00 ve sonra 12:30 – 15:30 arası 4 saat ders çalışıyor, 16:00’da evden çıkıp 17:30 antrenmanına gidiyor, eve 19:30’da geri varıp yemek yedikten hemen sonra 20:00 – 10:00 arası 2 saat daha çalışıp yatıyordum.  Yaz sonunda Van Damme split yapabilir hale gelmiştim 😀

O ilk yazın bitiminde okula geldiğimde duruşumdan konuşmama herşey değişmişti. Kafamda bunlar bana sataşacak ve ben de kızlarla Van Damme dansı yaparaktan hepsini yere sereceğim hayali var ama 3 – 4 aylık antrenmanla nereye kadar. Ha Mert bir yumruk vursa savururdum belki ama yerim Van Damme splitini, ben Van Damme olsam ne yazar. Adam Chuck Norris.

Fakat ilginç bir şekilde elemanlar bir türlü bana bulaşmıyorlar. Fiziksel olarak gelişmemden muhtemelen. Sonunda birgün çetenin tıfıllarından biri öne çıkıp koridorda beni sıkıştırıp itip kalkmaya kalktığında elemanı duvara çarpan tek bir yumruk attım ve ondan sonra da bir daha hiçbir şey yapmam gerekmedi. Hepsi çetenin önünde olmuştu ama diğerleri hiçbir şey yapmadılar. Mert bana bir daha hiç bulaşmadı. Diğer elemanları sıkıştırmaya devam etti.

Dediğim gibi herif istese yine beni çok rahat iter kakardı. Bunu yapmama sebebi muhtemelen muay thai hocamın anlattığı bir hikayedeki ana fikirle alakalı.

Safariye çıkan 2 eleman grubu kaybetmişler, savana da ellerinde silah da olmadan yürüyorlar. Birden uzaktan bir aslan bunlara koşmaya başlamış. Elemanlardan biri hemen çantasından spor ayakkabısını çıkarıp bağlamaya başlamış. Diğeri “aslandan hızlı koşabileceğini mi sanıyorsun” diye sorunca da “senden hızlı koşayım yeter” demiş (Gerçekçi adamdı. Muay Thai’nin en yararlı tarafı kondisyon çalışmalarıdır zira sokakta size saldırırlarsa o kondisyonla öyle bir kaçabilirsiniz ki elemanların hiçbiri sizi yakalayamaz derdi).

Yani eleman daha kolay hedefler varken muhtemelen benimle uğraşmanın riskine değmeyeceğine karar verdi. Her ne kadar olay hiç beklemediğim şekilde çok kolay çözülse de bu sonuca gelene kadar neredeyse 1 yıl deli gibi ter dökmüştüm.

Bully (zorba) konusunda görüşüm tamamen tukaka değil. Çocukluk yaşlarında yaşıtlarınca alaya alınmak, ezilmek her ne kadar çok rahatsız edici olsa da, bildiğim çoğu arkadaş bu kötü durumdan aile veya öğretmen müdahalesi olmadan kendi başlarına kurtuldular. Bully berbat biri ve bazıları gerçekten müdahale gerektirse de bugün zorbalık karşıtı kampanyalarda hepsi bir kefeye konularak büyükler tarafından engelleniyor. Oysa çocukluk yıllarında karşılaşılan ve aşılan zorbaların çoğu çocuk için, özellikle de erkek çocuk için, önemli bir güçlenme fırsatı.

Bugün maalesef ideal çocuk tipi kız çocuğu olduğundan ve erkekler de defolu kız gibi yetiştirildiğinden, çoğu erkek çocuğundan bu tür zorbalıklar karşısında hemen duygusal davranmaları, kendini bu durumdan kurtaracak stratejiler geliştirmek ve çaba harcamak yerine de ebeveynleri müdahaleye çağırmaları bekleniyor. Tekrar ediyorum bazı zorbalık durumları bu tür müdahale gerektirebilir ama çoğu durum aslında standart erkek grubu zorluklarıdır.

Zorbalar, hayatın her alanında karşımıza çıkabilecek insanlar. Özellikle okul ve iş gibi bu zorbalarla sürekli aynı mekanda bulunmamız gereken ortamlarda oldukça çekilmez insanlar. Bu tür insanların minyatür versiyonları olan okul zorbaları örneğin insana ilerde daha ciddi zorbalarla başa çıkmayı öğretebilir.

Bir zorba ile karşı karşıya kalan kişinin ilk öğrenmesi gereken şey, ne kadar öyle görünmese de “olayın kişisel olmadığı ve olayı kişisel algılamamak” gerekliğidir. Olayı kişisel algılamamak demek aslında olaydan kendinizi duygusal olarak koparmak demektir. Bu önemli. Zorba siz onu kişisel algılamıyorsunuz diye daha az can sıkıcı olmayacak ama zorbaya zihin enerjisi tüketmeyeceksiniz.

Bundan sonra ise zorbanın çoğu duygusal olan saldırılarını etkisizleştirmek için ne yapacağınızı düşünmek ve bir plana göre soğukkanlı bir şekilde çalışmak gerekli. Bu çalışma olayı çok çok emek ister ama zaten tam da bu nedenle insan gelişip zorbayı aşabilir.

Bence duygusal zorbalar konusunda bunun en sağlam yolu zorbanın duygusal manipülasyonlarından etkilenmemek veya en azından etkilendiğini ona belli etmemektir. Ya da alaya karşı alay ile cevap vermek. Kısacası coolunu kaybetmemek en önemli karşı saldırı. Hatta bazı durumlarda kişi aslında zorbayı tahrik eden şeyin kendi duygusal zayıflığı olduğunun farkına varacaktır. Örneğin erkek shit testi yazısından bahsettiğimiz erkek takımlarının birbirlerini itip kakmasını zorbalık sayıp olayı gerçekten kendi eliyle zorbalığa çeviren zayıf erkekler gibi.

Günümüzde özellikle bu tür duygusal zayıflığa meyilli erkek sayısı oldukça arttı. Erkek shit testi denilen itip kakmayı anlamadıkları gibi, zaten okul sistemi de bu tür erkek takımı dinamiklerini kaka hareketler kategorisine sokuyorlar. Zira günümüzde okul sisteminin altın standardı kız öğrenci davranışlarıdır.

Tekrar ediyorum bazı zorbalıklar çizgiyi aşacak olsa da çoğu zorbalık aslında kişinin kendisini zorlayarak geliştirmesi için bir fırsattır. Özellikle ergen yıllarında karşılaşılanlarla kendiniz baş edemeyeceğinize karar vermeden, ya da duygusal tepkiler vermeden önce bunun aşılınca bir gelişim fırsatı olabileceğini en azından göz önüne alın. Mert olmazsa ben şimdi bile  yararını gördüğüm gym ve muay thai’ye başlamazdım bile. Hatta sonradan üniversite hazırlıkta kullandığım disiplini de bu tempolu yıldan aldığımı düşünüyorum.